Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
cumhuriyetin, güzelleri, ilk

Cumhuriyet'in İlk Güzelleri

Eski 07-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cumhuriyet'in İlk Güzelleri



Cumhuriyet'in ilk yıllarında Atatürk'ün de teşvikiyle, güzellik yarışmaları Türkiye'yi tanıtmak için "masrafsız propaganda" olarak görülmüş; kadınlar "memleket adına milli bir vazife" olarak bu yarışmalara katılmaya çağrılmış; seferberlik başlatılmıştı



Fotoğraf: Feriha Tevfik, 1929 Güzellik Müsabakası birincisi, 1930 müsabakası ikincisi

1932 yılında Keriman Halis dünya güzeli olduğunda "İktisat ve Tasarruf" dergisi "Türk güzeli Keriman Halis niçin cihan güzeli oldu? Çünkü Türk güzeli Türk üzümü, Türk fındığı, Türk inciri ile beslendi" diye yazmıştı Tam 70 yıl sonra, 2002 yılında, Azra Akın dünya güzeli olduğunda da Sabah gazetesi şöyle yazmıştı: Pazenli Kraliçe - Dünya güzeli Azra (Akın), 50 milyon liralık Tahtakale malı pazen elbisesiyle benzeri görülmemiş bir Türkiye tanıtımı yaptı Metresi 1,5 milyon lira olan pazenden bir elbise, tatlı bir gülüş, mükemmel İngilizce, etkili bir güzellik Türk lokumu dünya güzeli Cemil İpekçi "Umarım bu kıyafet Batı taklitçiliğimizden vazgeçmeye örnek olur" dedi

Araştırmacı Ayşe Hür, Taraf gazetesindeki "Tarih Defteri" köşesini bu hafta, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle, türban-başörtüsü tartışmalarından yola çıkıp; Cumhuriyetin ilk yıllarında "bağımsız birey olmalarına izin verilmeyen, ancak bedenlerini 'milli görev' olarak seferber etmeleri istenen Cumhuriyet güzellerine" ayırdı Bu seferberliği ilginç detaylarla anlatan "Şimdi ben Türkiye güzellik kıraliçası mıyım?" başlıklı yazı şöyle:

Türkiye'nin ilk güzellik yarışması, 1925 veya 1926'da İpek Film Şirketi tarafından düzenlenmişti Melek [bugünkü Emek] Sineması'nda yapılan yarışmayı sinemanın yer gösterici kızlarından Matmazel Araksi Çetinyan kazanmıştı Ama basın, organizasyon bozukluklarını bahane ederek, yarışmayı geçersiz saymıştı

Geniş katılımlı ilk 'yarı resmi' güzellik yarışması için çok beklemek gerekmedi Yarışmaya katılma fikrinin Mustafa Kemal'den çıktığı söyleniyordu Şubat 1929'da, Cumhuriyet gazetesi yarışmaları düzenleme işini hevesle üstlendi Başyazar Yunus Nadi "Bizim kadınlarımız bu müsabakaya niçin iştirak etmesinler, bizim ne kusurumuz var?




Fotoğraf: Feriha Tevfik, 1929'da 'kraliçe' olmuştu

Hâlbuki Türk kadını, dünyanın en güzel kadınlarından sayılmıştır Hatta Avrupa'da Şark güzeli diye dillere destan olmaktadır Avrupa'da imal edilen birçok kremlerin, losyonların ve tuvalete ait ilaçların üzerine reklâm için 'Şarkın güzellik tılsımı' cümlelerini daima görmekteyiz O halde Türk kadını niçin Amerika ve Avrupa'da kendi milletinin güzelliğini göstermesin?" diye işin felsefesini ilan ederken güzellerin mayo ile jüri önüne çıkmalarının 'gayri ahlakî' olduğu yolundaki eleştirilere cevap vermeyi de ihmal etmemişti

KAŞ, GÖZ, GERİSİ SÖZ!

Mizah dergisi Karagöz ise, 9 Şubat 1929 tarihli sayısında işi şöyle alaya alıyordu: "Cumhuriyet refikimiz Dünya Güzellik Müsabakasına Türk kadınlarının girmesini istiyor Öyle ya her millette güzel var da bizde yok mu? Yok ne demek! Öyleleri var ki bir gülüşle bin gönül fethederler, öyleleri var ki bir bakışla bin can yakarlar Daha neler, ne fettanlar, ne dilberler, ne dilbazlar var, var ama bunlar bize, bizim gönlümüze göredir Ölçüye uymaz, metroya, santime gelmezler Malum a, bizim bedenlerimiz alafranga değil alaturkadır, sporsuz, gelişi güzel büyüdüğümüz için hepimiz biraz göbekliyiz, vücudun ölçülü güzelliğine o kadar ehemmiyet vermeyiz, bizde güzellik şunlardır: Kaş, göz, gerisi söz Müsabaka heyeti evvela ölçüp biçtikten sonra hesaba uygun olanları müsabakaya sokacaklar Haydi efendim, haydi, onların arşınına göre bizde kumaş yoktur"

BAR KADINI HARİÇ

Ancak, halk havaya sokulmuştu bile 25 Şubat 1929'da yapılan duyuruda katılma şartları şöyle sıralanmıştı: 1) Müsabakaya 16 ila 25 yaş arasındaki her namuslu Türk kızı iştirak edebilir Irk, din ve mezhep farkı aranmaz 2) Bar kadınları müsabakaya katılamaz 'Bar kadını olmak' o günün ahlak anlayışının sınırlarını tarif ediyordu, 'ırk farkı aranmaz' dendiği halde gazeteler 'yarışma sayesinde Türk ırkının ne kadar güzel olduğunun dünyaya gösterileceği' haberlerinden geçilmiyordu

Cumhuriyet gazetesi, hemen her gün ilk sayfasının bir köşesini güzellik yarışmasına ayırdı 'İyi bir vatan anası olmak kabiliyeti ve asaletini haiz kızlar' aranıyordu ama ilk şart yüz güzelliği idi Kızlardan, 19x12 cm boyutlarında kartpostal şeklindeki fotoğraflarını gazeteye göndermeleri istenmişti Gazete her gün fotoğrafları yayınlanacak, gazete okuyucuların seçtiği 15 güzel finale kalacaktı Oy verecek okuyucular arasından kurayla seçilecek okuyuculara 5 ila 50 lira arasında değişen para ödülleri ile üç aylık Cumhuriyet gazetesi aboneliği hediye edilecekti Finale çıkan bu güzelleri bir hakem heyeti yarışmaya tabi tutacaktı İlk fotoğraf 7 martta yayınlandı 125 güzelin fotoğraflarının yayınlanışı 21 Haziran 1929 tarihinde tamamlandığında ülkede heyecan hedeflenen seviyeye ulaşmıştı

1 Ağustos'ta açıklanan sonuçlara göre, halk 1121 oyla Muallâ Suzan'ı birinci seçmişti Gazete 400'ün üzerinde oy alan 48 yarışmacının büyük jüri önüne çıkmasına karar verdi Daha önce yarışma günü ilan edilen 30 ağustosun 'Zafer ve Tayyare Bayramı' olduğunu yeni fark eden yöneticiler, yarışmayı 2 eylüle aldılar Yarışmadan bir gün önce, finale kalanlar arasında gayrimüslimlerin çokluğu konusundaki şikâyetlerin haklı olup olmadığının anlaşılması için yarışmacılardan nüfus kâğıtları istendi Gerçekten de 35 finalistin yarısı gayrimüslimdi ama hepsi de Türk vatandaşıydı

"32 NUMARA GÜLE BENZİYOR"

Hakem Heyeti, Abdülhak Hamit ve eşi Lüsyen Hanım, Cenap Şahabettin, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Namık İsmail, Peyami Safa, Nazmi Ziya, Mesut Cemil, Hüseyin Cahit Yalçın, Muhiddin Sadak, Halit Ziya Uşaklıgil, İbrahim Çallı, Vasfi Rıza, Bedia Muvahhit, Vala Nurettin gibi ünlü isimlerden oluşuyordu Gazetelere yansıdığına göre, güzelleri gören hakemlerin nefesi kesilmişti Hüseyin Rahmi 'Hepsi birer birer alınırsa hepsi güzel, fakat bolluk içinde seçmek müşkül oluyor', Halit Ziya 'Bayıldım', Ahmet İhsan 'Rüya görüyorum sanıyorum', Abdülhak Hamit 'Cennete girdim sanıyorum', Kontes Soranzo 'Cennetten çıktım sanıyorum', Hüseyin Cahit 'Hayranım', Şükûfe Nihal 'Gayet güç, cevap veremeyeceğim kadar', İsmail Müştak 'Hepsinin müştakıyım', Yunus Nadi 'Ben bu işin muvaffakiyetinden çok memnunum', Rezan Emin Hanım '32 numara güle benziyor' demişti

Fısıltı gazetesine göre, bazı yarışmacılar jüri önüne çıkmak istememişler, çünkü bu aşamayı 'fazlasıyla modern' bulmuşlardı Birinciliği Hicran Hanım kazanmış, ama kısa süre önce nişanlanmış veya evlenmiş olduğu ortaya çıkınca, yerini okuyucuların da favorisi olan Feriha Tevfik'e bırakmıştı Semine Hanım ikinci, Matmazel Araksi Çetinyan ise üçüncü olmuştu Balıkhane Nazırı Mehmet Tevfik Bey'in torunu olan Feriha Tevfik sarı ile kumral arasında dalgalanan ince bukleli saçları, ela gözleri, uzun kirpikleri, düz ve muntazam burnu, tabii kırmızılıktaki dudaklarıyla gülerek "Ay inanamayacağım geliyor, doğru söyleyiniz, şimdi ben Türk güzeli, Türkiye Güzellik Kıraliçası mıyım?" demişti Ancak, yarışma, dünya güzellik yarışmasına başvuruda geç kalındığı için bütün bu çabalar boşa gitti

TÜRK IRKI BEYAZDIR!

1930 yarışmasının duyuruları 29 Ekim 1929'da yapılmaya başladı Yine 'medeni bir sahada memleketin şeref ve haysiyetine hizmet etmek üzere' Paris'e ve ABD'ye gönderilmek üzere kadın adaylar aranıyordu 'Güzeller milli vazifenizi yapınız' sloganıyla başlatılan yarışmaya dair bir haberde yarışmanın 'faydası' şöyle anlatılıyordu: "Feriha Tevfik Hanım'ın resimlerinin Amerika gazetelerinde intişarı (yayını) bizim lehimizde ne mühim bir propaganda oldu Türkleri zenci, sarı veya kırmızı ırktan zanneden sürü sürü Amerikalılar kendileri kadar beyaz ve güzel olduğumuzu Feriha Hanım'ın resimlerinden anladılar Memleketimiz ve milletimiz namına ele geçen böyle masrafsız bir propaganda fırsatını kaçırmamak, ondan azami derece istifade etmek zaruretindeyiz Bu fırsattan istifade milli bir vazifedir Azami istifade ise ancak müsabakalara güzel, çok güzel kız göndermekle olur"

'MAYASI HALİS' BİR KIZ

10 Ocak 1930'ta yapılan yarışmada Mübeccel Namık Hanım yeni 'Türkiye Güzellik Kıraliçası' seçildi İlk yarışmanın birincisi Feriha Tevfik bu sefer ikinci olmuştu




Fotoğraf: Mübeccel Namık 1930 güzeli

Yarışmacıların ellerinden tutup jürinin önüne kadar götürüp orada yarışmacıların eteklerini dizlerine kadar kaldırmasına yardım etme görevini üstlenmiş olan muhafazakâr yazar Peyami Safa basının güzelliğine kusur bulduğu Mübeccel Hanım'ı şöyle övüyordu: "Mübeccel Hanım ırkımızın büyük seciyesini taşıyor Mayası halis bir tesalüple yuğurulmuş Lirik şairlerin genç kız diye tahayyül ettikleri, fakat asrın ahlaki bulanıklığı içinde eşini az buldukları masum, gözü açılmamış tipik aile kızı Zekâsı, terbiyesi, vücudu idman görmüş, lisan biliyor"

Ama yine büyük bir hayal kırıklığı yaşandı Paris'e giderken Sirkeci'den Edirne'ye kadar her istasyonunda halkın sevgi gösterileriyle karşılanan Mübeccel Hanım dereceye bile giremezken, 'milli düşman' Yunanistan güzeli Kraliçe seçiliverdi ABD'nin Galveston şehrine gönderilen Feriha Tevfik de başarılı olamayınca, ülkede büyük bir hayal kırıklığı yaşandı Gazeteler suçu kökenlerini eski Yunan uygarlığında göre Batılı jüri üyelerine atıp 'yenilen pehlivan güreşe doymaz' misali tekrar kollar sıvadılar

İLK POP-STAR YARIŞMASI

Cumhuriyet gazetesi 'milli görev' tanımı ile yetinmeyerek işi sağlama bağladı: "Bugün meçhul bir kız iken, yarın meşhur bir şahsiyet olmak fırsatı karşınızda duruyor" Ama 28 Temmuz 1930 tarihli ilan bir fiyaskoya işaret ediyordu: "Güzellik müsabakasına iştirak için gelen resimler, kâfi miktarda olmadığından resim gönderme müddetini Ekim sonuna uzattık Güzeller; Beyoğlu'nda Foto Süreyya ve Foto Femina'ya giderek bizim hesabımıza resimlerinizi çektiriniz"

Büyük gayretler sonunda yeterli aday bulunarak yapılan 1931 yarışmasında 'muallim' Naşide Saffet Hanım birinci, Güzel Sanatlar Mektebi öğrencisi Saniha Hanım ikinci oldu ama bu durum kamuoyunda büyük rahatsızlık yarattı



Fotoğraf: Naşide Saffet Hanım

Çünkü 'muallim' ve 'öğrenci' Cumhuriyet'in rol modelleriydi Naşide Hanım'ın öğretmenlikten atılacağı söylentileri kulaktan kulağa yayılırken rejimin ideologlarından Falih Rıfkı, 26 Ocak 1931 tarihli Milliyet'te şöyle diyordu: "Güzellik temiz ve asil bir şeydir Fakat muallimlikle bu müsabakalar arasında bir tezat olduğuna da şaşmamak lazım gelir Eğer Maarif Vekilliği deniz esbabı ile dolaştırılmış, ayak bileği, kalçası ölçülmüş ve talebeleri tarafından gazetelerde çıplak resmi görülmüş bir hoca hanımı sınıf içinde biraz garip bulursa eski kafalık göstermiş olmayacaktır"

Anlaşılan modernleşmenin doğal sınırlarına varılmıştı!

CUMHURİYET GÜZELİ

Bu olaylar, katılımcıların cesaretini kırmış olmalıydı ki, 1932 yarışmasına pek ilgi olmadı Sadece 10 başvuru olduğu için yarışma iptal edildi ancak uluslararası yarışmayı düzenleyen komitenin ısrarı üzerine tekrar düzenlendi 15 Haziran 1932 tarihli Cumhuriyet gazetesinin başlığı 'Dünya Türkiye güzelini bekliyor' şeklindeydi Gazete bu tarihten 2 temmuza kadar, 16-25 yaş arası evlenmemiş, namuslu kızları yarışmaya davet eden haberler yayımladı, yetmedi 'Kraliçe seçilecek güzele tam 500 Türk Lirası mükâfat verilecektir' dedi, olmadı 'Hâfi ve balo kıyafetiyle yapılacak seçmelerde kazanamayanların izzet-i nefislerinin rencide edilmemesi için isimleri ilan edilmeyecektir' güvencesi verildi, nihayet sekiz genç kız başvurmaya ikna edilebildi Sonuçta, Hızır Yangın Söndürme Aletleri mümessili Halis Bey'in 17 yaşındaki kızı Keriman Halis, yeni 'Türkiye Güzellik Kıraliçası' seçildi Kara kaşlı, kara gözlü, parlak uzun ve siyah saçlı ve bembeyaz tenli, hakikaten çok güzel bir kızdı Keriman Babası kızını bizzat götürüp kaydettirmişti yarışmaya Ama geçmiş yıllarda yarışmaları 'milli görev' olarak tanımlayan basın bu sefer pek alaycıydı Onlara göre Keriman Halis 'Türkiye güzeli değil, olsa olsa Cumhuriyet gazetesinin güzeli' sayılırdı!

MİSS TURKEY!

Yine de, baba-kız Belçika'nın Spa kentinde yapılacak yarışmaya katılmak üzere Simplon Ekspresi'ne binerken foto muhabirleri Halis Bey'in yüzündeki gururu ve güzel Keriman'ın heyecanını tespit etmek için yarış halindedirler Keriman Halis daha sonra yarışma gününü şöyle anlatacaktı: "28 ülkenin güzeli teker teker boy göstererek gelip geçtiler




Fotoğraf: Keriman Halis 1932 güzeli

Ve sonunda iki güzel kaldık Ben ve Almanya güzeli Son gün yalnız Alman güzeli ve beni tekrar görmek istediler Üzerime kırmızı renkte bir tuvalet giymiş, yakasına da beyaz kurdela takmıştım Memleketimizi bayrağımızın renkleriyle tanıtmaya çalışıyordum Son an gelip çattı Jüri başkanı ayağa kalktı Elindeki kırmızı mühürlü zarfı büyük bir itina ile açtı Tiyatroda büyük bir sessizlik hüküm sürüyordu Heyecandan düşüp bayılabilirdim Neyse, zarf açıldı Bütün tiyatro salonu, 'Yaşasın Miss Turkey' sesleriyle inledi"

En sonunda 'muasır medeniyet' yarışında istenen merhale alınmıştı! Bütün ülke mutluydu Ailenin Fındıklı semtindeki evi gazetecilerin ve ziyaretçilerin hücumuna uğramıştı Gazeteler Keriman Halis'in 'hususi özelliklerini' saymakta yarışıyorlardı: "Feyzi Ati Lisesi'ne gitmiş ve orta tahsilini orada yapmıştır" "Biraz Fransızcası olan müzik aletlerinden en çok piyanoyu seven ve piyano çalan bir kızdır" "Ama asıl başarısı, iyi bir ev kızı oluşundadır" "Akrabalarının tarifiyle 'dehşetli' bir ev kadınıdır Ev işleri ona fevkalade büyük zevk vermektedir Çok iyi yemek yapar ve harika dikiş diker"

Görüldüğü gibi ideal Cumhuriyet kızıydı Kerimancık Az buçuk tahsilli, mükemmel bir ev kadını, iyi bir eş ve anne adayı

Yarışmaların destekçisi Atatürk de çok mutluydu sonuçtan 3 ağustos günü Cumhuriyet gazetesine verdiği özel demecinde 'Keriman Ece' dediği kızımızın başarısına 'Türk ırkının dünyanın en güzel ırkı olduğunu tarihi olarak' bildiği için şaşırmadığını söyledi, ancak Türk kızlarının esas görevinin analarının ve atalarında olduğu gibi yüksek kültürde, yüksek fazilette birinci olmak olduğunu hatırlattı

MONMARTER KABARELERİ

Ama artık eski heves kalmamıştı 1933 yılında düzenlenen son güzellik yarışmasını Nazire Hanım kazandı ancak seçilişiyle ilgili şike dedikoduları ayyuka çıkmıştı

Bunun üzerine romancı milletvekili Aka Gündüz, "Güzellik müsabakaları men edilecek Bu gibi müsabakalar Monmarter kabarelerinde oluyor Temiz Türkiye buna müsait değildir Artık müsabakaların yapılmaması için bir kanun layihası teklif edeceğim" dedi Hakikaten de 1950'ye kadar bir daha yarışma yapılmadı



Fotoğraf: Nazire Hanım 1933 Türkiye güzeli

Cumhuriyet'in erkekleri modernleşme projeleri için mihenk taşı olarak seçtikleri Cumhuriyet kadınlarını, yeni Cumhuriyet'in ne kadar 'medeni' olduğunu dünyaya ilan etmek için, önce 'milli görev' deyip sahneye sürmüşler, misyon tamamlanınca da, bu tür müsabakaların 'milli hasletlerimize uymadığını' keşfederek sahneden çekmişlerdi Muhtemelen bu garip süreçte bile bireyselleşme yolunda önemli adımlar atan Cumhuriyet'in kadınlarına kendileri hakkında verilen bu saçma sapan kararlara uymak kalmıştı Gerçekten hazin bir durumdu

Kaynakça: Pınar Öztamur, "Cumhuriyet'in İlk Yıllarında Güzellik Yarışmaları ve Feminen Kadın Kimliğinin Kuruluşu", Toplumsal Tarih, S 99, Mart 2002, s 46-53; Mehmet Ö Alkan ve Cengiz Kahraman, "İlk Pop-Star Yarışmaları ve Güzellik 'Kıraliça'ları: Türkiye Güzeli Mübeccel'im Ben", Toplumsal Tarih, S124, Nisan 2004, s 68-71; Gökhan Akçura Unutma Beni, Ivır Zıvır Tarihi 1, İstanbul: Om Yayınları, 2001, s 229-261



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.