Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
atabeyliği, begteginliler, erbil

Erbil Atabeyliği (Begteginliler)

Eski 07-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Erbil Atabeyliği (Begteginliler)



On iki ve on üçüncü yüzyıllarda, merkezi Erbil olmak üzere, Kuzey Irak ve Güneydoğu Anadolu’da Zeyneddin Ali Küçük bin Begtigin tarafından kurulan beylik

Bunun için Begtiginliler de denilmektedir Zeyneddin Ali, Musul atabeylerinden İmâdeddin Zengî’nin kumandanlarından idi İmâdeddin Zengi, 1131 senesinde Erbil’i ele geçirince, bölgeyi Zeyneddin Ali’ye verdi 1144 senesinde Musul nâipliğine tayin edilen Zeyneddin Ali, Zengi’nin ölümünden sonra, onun evlâdını ve hükümetini koruyanların başında yer aldı Elindeki kuvvetlere rağmen, velînimetine sadakat göstererek, Zengi’nin oğlu Seyfeddin’e ve onun ölümünden sonra da Kutbeddin’e bağlı kaldı Erbil, Şehrezûr, Tikrit, Sincar, Musul ve Harran gibi şehirler onun hâkimiyetindeydi Ömrünün sonlarına doğru Zeyneddin Ali, oğlunun Erbil’de yerine geçmesini emniyet altına alarak, idaresi altındaki yerleri Musul Atabeyi Kutbeddin’e bıraktı Cesur, âdil, cömert ve ilim sahiplerinin koruyucusu bir zat olan Zeyneddin Ali, 1168 senesinde Erbil’de vefat etti

Zeyneddin Ali’nin yerine, on dört yaşındaki Gökböri geçti Fakat Erbil valisi ile arası açık olduğundan, vali Kaymaz onu ülkeden uzaklaştırıp, yerine kardeşi Zeyneddin Yusuf’u geçirdi Gökböri, Musul Atabeyi İkinci Seyfeddin Gâzi’nin hizmetine girdi Bunun üzerine Gökböri’ye iktâ olarak Harran bölgesi verildi 1183 senesinde, düşmanı olan vali Kaymaz, Musul valiliğine getirilince, Gökböri, Selâhaddin Eyyûbî’ye tâbi oldu Selâhaddin Eyyûbî, kız kardeşi ile evlendirerek, Urfa ve Samsat’ın idaresini ona verdi Gökböri, Selâhaddin Eyyûbî’nin, Haçlılara karşı yaptığı savaşlarda, Suriye ile Filistin’in zaptında önemli rol oynadı

Erbil hâkimi olarak görünen Zeyneddin Yusuf’un ilk devrelerinde yönetim, fiilen vali Kaymaz’ın elindeydi Kaymaz, Musul’a vali tayin edilince, Yusuf, Atabeyliğin idaresini ele aldı Onun da 1190 yılında ölümü üzerine Muzafferüddin Gökböri, Atabegliği tekrar eline geçirdi

1193 senesinde Selâhaddin Eyyûbî’nin ölümüne kadar Eyyubîler'e bağlı kalan Gökböri, önce Zengîler'in Musul kolunu zayıf düşürmeye çalıştı Bu hususta, Eyyûbîler ile ittifak kurdu Ahmedîlilerden Alâeddîn Kara Sungur ile birleşerek, İldeniz Atabegi Ebû Bekr bin Pehlivan’ın idaresindeki Âzerbaycan’a sefer düzenledi Fakat Irak-ı Acem hâkimi Şemseddin Aydogmuş’un müdahalesi ile geri döndü Sonraları genişleme siyaseti gütmekte olan Eyyûbîleri tehlikeli görmeye başladı ve onlara karşı olan ittifaklarda yer aldı Musul’da idareyi ele geçiren Atabey Bedreddin Lü’lü ile mücadele etti 1220 senesinde Moğol tehlikesiyle karşı karşıya kalan Gökböri, Celâleddin Harezmşah’a tabi oldu ise de ülkesini tahrip olmaktan kurtaramadı 1232 senesinde Erbil’de vefat eden Gökböri, erkek evlâdı olmadığından, ülkesinin halifeye verilmesini vasiyet etti Onun ölümü üzerine, Bağdat’taki Abbâsî halîfesinin kuvvetleri Erbil’e gelerek şehri teslim aldılar

Erbil Atabeyliğinde Muzafferüddin Gökböri, kültür ve imar faaliyetlerinin yanısıra, sosyal yardım müesseseleri kurmakla da dikkati çekti Camiler, hankâhlar, medreseler ve hastaneler yaptırdı ve bunların masrafını karşılamak için vakıflar tahsis etti Erbil surlarını tamir ettirdi Çarşılar yaptırıp sokakları düzelttirerek, Erbil’i büyük bir şehir haline getirdi Bir kültür ve sanat merkezi olan Erbil’de her yıl, peygamber efendimizin doğum günü, muhteşem merasimlerle kutlanırdı Dört bir taraftan gelen âlimler, insanlara vaaz ve nasihat eder, mevlid merasimlerine ayrı bir renk verirlerdi

Gökböri, Haçlılarla bizzat savaşmasının yanında, esir düşmüş Müslümanları da fidyesini vererek kurtarırdı Yaptırdığı hastaneyi haftada iki defa ziyaret eder, hastaların muhtaç akrabalarına nafaka gönderirdi Bir dul hanımlar evi ile yetimhâne yaptırdı Annesiz süt çocuklarına süt anneleri tuttu

İlim sahiplerini gözeten Muzaffereddin Gökböri’nin sarayında Mübârek bin Ahmed, Erbil Târihi’ni, İbn-i Hallikân Vefeyât-ül-A’yân’ını yazdı

Erbil Atabeylerinde, Büyük Selçuklular'a benzer bir teşkilâtın bulunduğu anlaşılmaktadır Hükümdar ile hükümet arasındaki irtibatı temin eden görevlilere hâcib, bunların başkanlarına da hâcib-ül-hüccâb denirdi Saray teşkilâtında hâcib-ül-hüccâb’dan sonra en yetkili görevli üstâd-üd-dâr idi Bu şahıs saraya ait umumi masraflardan ve mutfağın denetiminden sorumluydu Sarayın ve hükümdarın korunması ile görevli muhafız birliği olan cândârların reisine emîr-i cândâr denirdi

Beyliğin en önemli işlerinin görüldüğü, bir büyük dîvân vardı Bu dîvânın vezir dışındaki üyeleri; müstevfî, müşrif, münşî ve ârız-ül-ceyş idi

Kaynak

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.