Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Aşk & Sevgi - Bayanlar, Erkekler > Bayanlara Özel

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
düşünenlere, evlenmeyi

Evlenmeyi Düşünenlere

Eski 07-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Evlenmeyi Düşünenlere



"Evlenmeyi düşünenlere yol gösterecek bir yazı"


"Evlilik hazırlığı yapan gençlerin çeyizinde bulunması gereken tavsiyeler"

Şimdiki gençler çok şanslı Bizim zamanımızda bu konularda pek konuşulmaz, fikir verilmezdi

Evli-barklı, olgun-oturaklı abilerimiz, hep çok daha mühim mevzuları anlatır, bu konuya gelince susarlardı

Dinî dergilerde de yer almazdı bu konular, gençlerin zihni dağılmasın(!) diye

Öyle olunca da biz, fısır fısır konuşurduk aramızda: "Evlensek mi acaba? Nasıl biriyle evlensek?"

"Büyüklerimin bulacağı bir kızla evlensem mutlu olur muyum sence?

"Siz bu tur açmazlar yaşamazsınız umarım Zamanımızda bu konular daha rahat konuşuluyor zaten

Doğru karar vermeniz de yazacaklarımın da biraz faydalı olursa ne mutlu bana



EVLENMEK ŞART MI?

Kimse Robinson Crusoe değildir O bile bir dost bulduğunda sevinçten zıplamıştı

Konuşmak, paylaşmak ve yardımlaşmak, bu zorlu imtihan dünyasına tek başına gelen insanın en büyük ihtiyacıdır belki de

"Zaten evlilik, değil bu insanî ve ulvî ihtiyaçları, insanın en temel ihtiyaçlarını, barınma, beslenme ve üreme dahi,

karşılayan bir kurum olduğu içindir ki, tartışmasız her asırda, her kültürde üstünde tutulmuş, şart gibi görülmüş, hatta kutsanmıştır

Gelin görün ki, en fazla şikayet edilen kurumdur da aynı zamanda

Bir problemi olan, işleri yolunda gitmeyen, gençliğinde ki ideallerini yakalayamamış kişiler, evliliğinden şikayet ederler genellikle

Sanki bekârlığında çok mutluymuş gibi, sanki bekâr kalsa ideallerine ulaşacakmış gibi Hem evlenir, hem şikayet ederler; hem de,

evlilikten vazgeçmezler Olan da bekâr gençlere olur Kafalar karışır"Evlenmesek mi?

"Siz bakmayın onlara Hatta bana da bakmayın siz, bazen ben de "Bekâr bayan yarımdır, evlenince tam olur

Bekâr erkek yarımdır, evlenince tamamen biter" gibi espriler yaparım ama, bal gibi biliyor, açıkca da görüyorum ki;

bekârlık yıllarımda hedefsiz ve sonuçsuz bir koşturmaca hâlinde geçen hayatım, evlenince,

bir tezgahın başına oturup üretime başlamak gibi bir değişim geçirdi ve maddî, manevî, sosyal sahalarda bu güne dek, ne ürettiysem,

hep evlendikten sonra oldu

Eski resimleri karıştırdığım da, zaman zaman kendi kendine konuşan, yalnızlık sebebiyle arada kasvete dalan o genci görüp,

bu günkü hâlime şükrediyorum

Dikkat ettim, kim ki evlenip yuva kurmuşsa; daha huzurlu, daha verimli, hedeflerini gerçekleştirmiş

"Nasılsın?" diye sorunca gevrek gevrek gülerek "Iyii" diyor

Kim ki düzenli bir aile hayatı kuramamış; huzursuz, şaşkın, meslekî yönden de verimsiz, başı boş dolanıyor

"Yaa, bildiğin gibi işte, bir şey yok, ne olsun?

Bekârlık, bu hayatta kazancı olmayanların işi dir yani Üstelik onun, az önce yazdığım espriden çok daha hakikatli bir sözü daha var ki;

"Bekâr erkek üç te iki erkek, üç te bir çocuktur Bekâr kadın üç te iki kadın,üç te bir erkektir

" Yani erkeklerin haylazlıktan kurtulup olgunlaşmaları, bayanların ise kişiliklerini oturtmaları için evlenmeleri lâzımdır

Peki, evleneceğiniz kişiyi nasıl seçeceksiniz?


ÖNCE NE İSTEDİĞİNİZİ BELİRLEYİN



"Ne iş olsa yaparım abi" diyen birinin, iyi ve uygun bir iş bulması çok zordur malûm Hatta iş bulması bile zordur

Oysa kişi ne istediğini belirlese, aradığını bilmenin rahatlığı ile çok daha kolayca bulabilir

Evlilik için de böyledir bu Nasıl biriyle evleneceğine karar vermek, işin yarısını halletmek demektir

Ama bunun için de tabiî önce kendi kişiliğinizi, yönelimlerinizi ve ihtiyaçlarınızı belirlemeniz gerekir

Yani kendinizi tanımanız lâzımdır önce İkili ilişkiler de, aile hayatında sizin için önemli olan nedir?

Huzur mu, paylaşım mı, destek mi, heyecan mı, ya da güven mi? Vazgeçemeyeceğiniz öncelikler hangileridir

Kesinlikle kabul etmeyeceğiniz şeyler nelerdir?Bunların adını doğru koymanız gerekir

En az on cümleyle ihtiyaçlarınızı, beklentilerinizi, şartlarınızı sıralayın; elinizde ve aklınızda bulunsun

Tabiî, bu istekleri sıralarken, abartmayın da lütfen Adam arkadaşına sormuş: “Evlenmiyor musun?””Şartlarımı tutarsa olur”

-Ne istiyorsun ki?- Güzel olsun, akıllı olsun, dindar olsun, zengin olsun, kültürlü olsun, şefkatli olsun, ciddi olsun, itaatli olsun,

bir de esprili olsun “Ama abi”, demiş öteki, birden fazla evlilik yasak artık!

Fıkra, önerimi unutturmasın ama Ne istediğinizi belirlemelisiniz mutlaka Ön cümle lütfen


İDEAL BİRLİĞİ ŞART, AMA YETMEZ

Hayat arkadaşını seçerken en çok dikkat edilmesi gereken noktaların başında ideal birliği gelir

Hayatı beraber yaşayacağınız kişinin hayatı ne gözle gördüğü, hedefinin ne olduğu ve değer yargıları,

en çok üzerinde durulması gereken konudur

Hayat, keyif peşinde, rahat içinde mi yaşanacak, yoksa idealler peşinde, gereğinde fedakârlıkla mı?

Kazanılan para ile daha iyi yaşamak mı hedeflenecek, yoksa o kazanç olabildiğince hayır yollarına mısarf edilecek?

Çocuk sahibi olunduğunda, çocuk hangi prensiplere göre büyütülecek, ona nasıl bir eğitim verilecek?

Sosyal hayatta kimlerle nasıl bir diyalog kurulacak? Bu gibi temel tercihlerde uyum, iyi bir evlilik için olmazsa olmaz şarttır

Sizin hayatınızı bile uğruna feda edebileceğiniz ideallerinizi, eşiniz yarım kulakla dinliyorsa,

her satırını didik didik okuyup yaşamaya çalıştığınız kitaplarınızı eşiniz dinlerken uyukluyorsa, siz inançlı, eşiniz inançsızsa,

bırakın sevgiyi, saygı bile kalmaz ki aranızda İlginç bir araştırma okumuştum

"Evlilikte mutluluğun şartları nelerdir?"sorusuna, her iki cinsin en çok verdiği üç cevaptan birisi, hatta birincisi,'inanç ve ideal birliği' idi

(Diğerleri de sevgi ve cinsel uyum imiş) O yüzden evlenmeyi düşündüğünüz kişi de ilk bakacağınız nokta,

aynı idealleri paylaşıp paylaşmadığınızdır Yani size, sizin yolunuzda 'yoldaş'da olabilmelidir eşiniz

"Şimdilik istediğim gibi değil, ama ileride düzelir" diye de kendinizi kandırmayın Ayetin verdiği dersi hatırlayın:

"Sen sevdiğine hidayet edemezsin, ancak Allah dilediğine hidayet eder" Değişeceğine dair garantiniz var mı?

Ya da o, garanti verebiliyor mu? Yoksa siz kumar meraklısı mısınız? Veya tehlikeyi çok mu seviyorsunuz?

Ancak fikir uyumu önemli derken de ölçüyü kaçırmayalım

En önemli noktadır bu, ama tek önemli nokta değildir Gereklidir, ama yeterli değildir

Bu noktada özellikle bir fikir grubu içinde olan ve idealleri yolunda yaşayan kişilerin çokça düştüğü bir hata vardır:

İyisine kötüsüne bakmadan, sırf aynı fikirleri paylaştığı için uyumsuz biriyle evlenmek

"Zaten benim fikrimde olan az; ideallerimi paylaşan birisini bulursam, huyuna suyuna bakmaz evlenirim" diyenler çoktur

Ama unutmayalım ki, aynı yola baş koymak, mutlu bir beraberliğin kurulmasına yetmez

Zaten düşünürsek, aynı ideali bile, farklı insanlar, farklı biçimlerde yaşamaz mı?

En basit bir örnekle, evde oturup kitap okumak, yazı yazmak da bir ideale hizmet biçimidir; Sürekli gezip sohbetlere, faaliyetlere katılmak da

Ama arada dağlar kadar fark vardır Sadece fikir birliğini önemseyip, kişilik uyumunu yok saymak gibi bir hataya düşmeyiniz lütfen

Fikirleri size uyanlar içinde, huyu da size uyan birini mutlaka bulursunuz


SEVGİ GEREKLİ, AŞK RİSKLİDİR





Neredeyse klasik bir münazara konusudur: Evlilikte aşk lâzım mı, değil mi?

Beylik bir cevap olarak herkes "Tabiî ki lâzım" der

Oysa bence sevgi şarttır, ama aşk şart değil, hatta risklidir bile Hemen itiraz etmeyin, önce isimlendirmeyi doğru yapalım

Kullandığım manâ da sevgi, karşısındakine ihtiyacını hissetmek, onunla beraber olmaktan mutluluk duymak, onun eksiklerini de hoş görmektir

Aşk ise ona muhtaç olmak, onsuz olamamak, eksiklerini ise görmemektir

Böyle bir aşk, aslında sağlıksız (gözü kör de denir) bir ruh hâli değil midir? Peki sağlıksız bir duyguyla sağlıklı bir beraberlik nasıl kurulur?

Depresyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçların abartılı aşk duygularını da azalttığını biliyor muydunuz?

Saplantı düzeyinde ki aşk, bir hastalık bile sayılabilir aslında

Ama modern çağın klişelerinin dayatmasıyla, çoğu gençler aşk evliliğini en büyük hayalleri olarak kabul ederler

Bu kişilerin çoğu, aşık olduklarında karşılarında ki kişinin eksiklerini, uyumsuz yönlerini görmez,

O coşkulu duygunun esiri olup mantığı tamamen bir kenara atarak yanlış evlilikler yaparlar

Aşık olmuş birisi için karşısında ki, dünyanın en mükemmel kişisidir, kusursuz dur, onun için yaratılmıştır,

o olmazsa hayat boyu mutsuz kalacaktır Oysa aşk bir duygu ve duygular da geçici olduğu için bir süre sonra aşk küllenmeye başladığında,

önceleri görülmeyen yanlışlar göze batmaya başlar Coşkuyla başlayan ilişki hüsranla biter çoğunlukla

Aslına bakarsanız, aşık olan için bu denli riskler taşıyan bu duygu, aşık olunan kişi için bile çok rahatsız edicidir

Düşünün; siz öylesine, gelişi güzel bir söz söylüyorsunuz ("İnecek var şoför bey!"), aşığınız "Ne hoş bir cümle kurdun" diyor

Siz sıradan gündelik bir davranışınızı yapıyorsunuz, o "Ne güzel içiyorsun çorbayı!" diyor

Böyle olduğundan büyük görülmek insanı rahatsız etmez mi sizce?

İlişkinin doğallığını, davranışların içtenliğini öldürmez mi?

Zaten o yüzden değil midir ki, çılgınca aşık olunanlar, genellikle aşıklarına karşılık vermez, acı çektirir?

"Delice sevdim, ömrümü verdim" diye başlayan şarkılar, "O beni sevmedi, kalbini vermedi" diye devam etmez mi hep?

Tesadüf değildir bu Aklı başında hiç kimse, olduğundan büyük görünmek, hak ettiğinden fazla ilgi ve sevgi görmekten mutlu olmaz,

kısa süreli bir zevk dışındaÜstelik bu tip gerçekçi olmayan sevgiler, abartılı hayranlıklar, yöneldiği kişinin zihnine,

"Ben onun zannettiği gibi mükemmel değilim Öyle olmadığımı fark ettinde ne olacak?" tedirginliğini kazır

Böyle seven, sevdiğini zorlu bir cendereye sıkıştırmıştır aslında

Ve göğe çıkaranlar, hayallerinin gerçek olmadığını görünce, ortada bir yerde kalamaz, bu kez de yerin dibine batırırlar sevdikleri(!) kişiyi

Büyük beklentiler, büyük hayal kırıklıklarını hazırlar

Siz siz olun, eğer karşınızdaki size olduğunuzdan daha fazla kıymet veriyorsa, sizi olduğunuzdan mükemmel görüyorsa,

size sırılsıklam aşıksa, uzaklaşın ondan

Dozunca seven, hatalarınızı da gören, ama iyi yönlerinizin hatırına onları affeden, sizden abartılı şeyler beklemeyen,

zorlamayan, destekleyen bir sevgi çok daha güzel değil mi?


TEK BAŞINA DA MUTLU MUSUNUZ?





Meşhur atasözüdür: İki çıplak bir hamama yaraşır Yani, iki mutsuz birleşince mutlu olmaz

Tek başına mutluluğu bulamamışsanız, ancak bir başkasına dayanarak mutlu olacaksanız, olmayın daha iyi

Zaten olamazsınız Üstelik bu dayanma tarzı, o hapşırınca sizin nezle olmanıza yol açacak, fazla dayandığınızda da omuzu ağrıyacaktır

O yüzden, ilk anda size ters gelecek belki ama, eğer bekârken de mutlu, kendi içinde uyumlu bir insansanız,

evlenince daha da mutlu olursunuz muhtemelen

Yok eğer bekârlığınız sıkıntılı, problemli, huzursuz geçiyorsa evlenince mutlu olma hülyası kurmanız gerçekçi olmaz

Kendi içinizde bir toparlanma yaşamalısınız evliliği düşünmeden önce

Unutmayın, iyi bir evlilik, kötü bir hayatı düzeltmez, ancak düzelmiş bir hayatta iyi bir evlilik yapılır

Bu sözlerimle bazılarının tatli hayallerini bozuyor olabilirim ama, tüm sıkıntılarının evlenince mucizevî biçimde geçeceğini sanmak,

maalesef çok usulen büyük bir yanılgıdır Evliliğe bu kadar fazla anlam yüklemek de hem mantıksızdır, hem de riskli

Karşınızda ki de sizin gibi bir insandır; beyaz atlı prens değil

Bu aldatıcı beklentinin uzun vadede en çok görülen sonucu ise (başlarda da dediğimiz gibi) evlilik de mutluluk getirmezse eşini suçlamaktır bu kez

Şu diyalogu o kadar çok yaşadım ki bu güne kadar: "Çok sıkıntılı ve mutsuzum doktor bey-Sebep nedir sizce?

"Eşim, evlendiğimden beri bana destek olmuyor hiç"

Bekârken çok mu mutluydunuz?"Eeee, sorunlarım vardı tabiî Gençliğimde de tedavi görmüştüm aslında"

Bu gibi kişiler, hayal ve masalların da etkisiyle, evlenince tüm sorunlarının aniden biteceğini bekledikleri için,

aynen devam eden sıkıntılar, ciddi bir hayal kırıklığını ve öfkeyi de beraberinde getirir maalesef

Oysa, eğer biz değişmezsek, yarın bu günden farklı olmayacaktır Nikahta sadece keramet vardır; mucize değil

O yüzden, önce siz tek başına da mutlu olmayı öğrenin, sonra evlenin Mutluluk paylaşıldıkça artar



KONUŞABİLMEK LÂZIM

Evlilik anlaşmaktır İnsanlar da konuşa konuşa anlaşırlar, malum

Beğendiğiniz kişi dış görüntüsüyle, huyuyla, yaşama biçimiyle size çok uyuyor ama konuşmaya başladığınızda bir kopukluk oluyorsa dikkat!

Dozunda olunca tartışmak bile güzeldir, ama konuşamamak bir felakettir

Onunla konuştuğunuzda zihniniz açılıyor, 1+1=3 ediyorsa bu çok güzel

Eğer fazla olumlu bir katkı almıyor ama meramınızı anlatıp onu da anlayabiliyorsanız,1+1=2 ediyor demektir ki, idare eder

Ama, ne kadar seviyorsanız sevin, onunla konuşurken kendinizi anlatamıyor, onun da ne demek istediğini kavramakta zorlanıyorsanız,

yani, 1+1= 2 bile etmiyorsa işiniz zor

Hayat boyu mimiklerle anlaşamazsınız çünkü Onunla konuşamazsanız, ya kendi kendinize konuşmaya başlarsınız ya da başkalarıyla

İkisi de risklidir"Mutlaka evlenin Anlaşırsanız mutlu olursunuz, anlaşamazsanız filozof" diyenlere de katılmıyorum

Size muhatap olabilen, zihninizi açan, fikrinizi zenginleştiren biriyle evlenirseniz, filozof değil evliya bile olabilirsiniz


FLÖRT NE İŞE YARAR?



Konuşma deyince akla beraber çıkma ve flört de geliyor İnsanların, birbirlerini tanımak istemeleri çok normal tabiî

Ama flört dönemi, gerçek beraberliği aksettirmez çoğu zaman

Eğer flört, gerçek hayatın aynısı olarak yaşanabilse, belki evliliğin nasıl gideceğine dair ip uçları verebilir, ama

bunun da başka bedelleri vardır malûm

Bildiğimiz anlamdaki flört, yalnızca, arada sırada görüşüp gezmek, sohbet etmek ise,

aslında gerçek hayatta olunandan farklı bir kişiliğin sergilendiği bir dönemdir

Örneğin kişi, günün yirmi üç saati tek başına, sessiz ve sakin bir hayat sürüyor,

biriken sohbet ve gezme ihtiyacını günde bir saatlik buluşmalara saklıyorsa, o bir saatte çok konuşkan, canlı, eğlendirici biri gibi davranabilir

Ve çıktığı kişi de canlı, atak, sosyal insanlardan hoşlanıyorsa onun gözüne hoş görünebilir

Ama iş evliliğe gelince, o hareketli görünen kişinin günde ancak bir saat gezmeye ve sohbete tahammül edebildiği,

aslında çok durgun ve sakin bir hayatı sevdiği açığa çıkar ve sürtüşmeler başlar tabiî

Ben üç dört yil flört edip birbiriyle çok iyi anlaşan, ama evlenince bir kaç ayda hayal kırıklığı yaşayan nice insanlar gördüm

Evlilik hayatı başlayınca,"Reklamları izlediniz, şimdi haberler" anonsu yapılmış gibi olur

"Peki, flört bile olmadan evlenilecek kişi nasıl seçilebilir?",diyebilirsiniz

Aslına bakarsanız bir insanın, karşısındaki kişiyi tanıması o kadar da uzun bir zaman gerektirmez

Yapılan araştırmalar özellikle bayanların, karşılaştıkları kişiyi ilk üç dakika içinde değerlendirip kategorize edebildiğini göstermiştir

Dikkatli bir insan için yüz hatları, mimikler, ses tonu, konuşma biçimi, hatta kullanılan kelimeler bile kişiliğe dair önemli işaretler taşır

Ve özellikle hanımlar, bu tip işaretleri çok iyi değerlendirirler

Meselâ karşınızdaki kişiye, "Hava bu gün ne güzel, değil mi?", diye sordunuz diyelim

Hepsi de ayri bir kişilik yapısına işaret eden çeşit çeşit cevaplar alabilirsiniz-

Gerçekten harika bir hava var, insanın içi coşkuyla doluyor (Canlı, iyimser)

"Böyle havalari çok mu seversin?, (Karşısındaki ile ilgilenen)

"Hi hi (Kontrollü ve ketum) "Haklısın, çok güzel, değil mi? (Uyumlu, paylaşımcı)

"Esas üç gün önce çok daha güzeldi (Geçmişte yaşayan)

"Yaa, bu güzel havada eve tıkıldık işte (Şikayetçi, karamsar)

Bakın, bir tek cümleden ne kadar çok ipucu çıkartabiliyorsunuz Yeter ki ona iyi bakın, dikkatli dinleyin ve ipuçlarını değerlendirin

Böylece yakışıklı prensi bulmak için yüzlerce kurbağayı öpmeniz gerekmez


ONU IYI TANIYIN




Yukarıda ki konunun devamı olmakla beraber ayrı bir paragraf olmayı hak eden bir önemi vardır bu bahsin

Bir insanin karşısındakini iyi tanıyabilmesi için bile, önce kendi sıkıntı ve saplantılarından arınması gerekir

Şimdi onu bir düşünün Nasıl bir insan olduğunu tarif edebilir misiniz?

Eğer onun kişiliğini en az on cümle ile tarif edemiyorsanız, onu tanımıyorsunuz demektir

(Ayrıca bu on cümleyi başta hazırladığınız tarifle kıyaslayacağınızı da anladınız tabiî)

Eğer onu tam olarak tanımadığınız halde ondan çok hoşlanıyorsanız, bu sizin farketmediğiniz bir kompleksinizle ilgili olabilir, dikkat edin!

Ne demek istediğimi bir örnekle anlatayım

Faraza, diyelim ki, siz maddî sıkıntı yaşıyorsunuz

Fena halde zorlanıyorsunuz Acilen borç para bulmanız lâzım Ve bu arada bir yazarla tanıştınız

Çok ilginç fikirleri var Size son çıkan kitabını anlatıyor Ama siz onun fikirlerini dinlemiyorsunuz bile Neden?

Çünkü aklınız para probleminizde Bu haldeyken onu ancak şöyle dinlersiniz:

"Acaba kitabı iyi sattı mı? Parası var mı?, Bana borç verir mi?", Anlattığı fikirleri dinlemezsiniz bile

Sonuçta sizin acil ihtiyacınız, meşgul olduğunuz probleminiz, onu tanımanızı engeller, saatlerce konuşsanız bile

Aynen bunun gibi; Diyelim ki sizin beğenilme, önemsenme konusunda bir kompleksiniz var

İnsanların size hak ettiğiniz ilgiyi göstermediğini düşünüyorsunuz

Bu durumda yalancı ve ahlâksız biri bile, size aşırı ilgi gösterse, peşinizden koşsa, sizi göğe çıkarsa, sizi elde etmesi kolaydır

Siz, uğraştığınız tek konuda derdinize deva olacağını düşündüğünüz bu kişinin, aslında kolayca fark edilebilecek

bir yığın yanlışını fark etmezsiniz

Sonra da, "Evlenmeden önce anlayamamıştım onun böyle biri olduğunu" diye şikayet edersiniz

"Küçücük çocuklar bile karşılarındaki insanın huyunu-suyunu hissedebilirken,

siz, nasıl oldu da, onun bu yönlerini görmediniz?", diye sorulduğunda da "Bilemiyorum, fark etmemişim" dersiniz

Aslında cevap açıktır: O yönlerine hiç bakmadınız ki Sizin ilgilendiğiniz tek bir konu vardı

Saplantınız yaniO yüzden, "Önce kendi saplantılarınızı bulup çözmeniz lâzım, doğru seçim yapabilmek için" diyorum

Ve sonra da, duru bir gözle karşınızdakine bakıp onu tanımaya, anlamaya çalışmanız

Eğer karşınızdakinin huyunu-suyunu doğru düzgün tarif edemiyor,

size sorulan "şu şu yönleri nasıl?," sorularına cevap bulamıyorsanız, tekrar bir değerlendirme yapmanız gerekiyor demektir

Bu değerlendirmeyi güvendiğiniz kişilerle beraber yapmanızda da fayda var bence


BİR KAÇ BİLENE DANIŞIN





Evleneceğiniz kişiyi tabiî ki kendiniz seçeceksiniz ama, fikrine güvendiğiniz kişilere danışmanızın da çok faydasını göreceksiniz

Hele aşık iseniz (yukarıda değindiğimiz gibi), tarafsız yorum yapamayacağınız için,

olaya üçüncü bir gözle bakan tecrübeli kişilerin yorumlarını da alın mutlaka Sizi denk ve uyumlu bir çift olarak görüyorlar mı?

Tecrübe, sandığınızdan (ve benim de gençliğimde sandığımdan) çok daha önemlidir

Ancak burada da abartıya kaçmamalı, mutlaka son kararı siz vermelisiniz

Hata yapma korkusu veya kararsızlık sebebiyle evleneceği kişiyi, anne-babasına veya büyüklerine seçtirenlerin şikayete hakkı olmayacaktır ileride

Sizin yerinize seçim yapacakların da saplantıları olmadığı ne malûm?

Hep söylerim, hayli bağımlı bir toplum olduğumuz ve ilişkilerimiz de özerkliğe pek yer vermediğimiz için,

iki üç arasında salınıp duruyoruz maalesef

Bir yanda gençlerin kararlarını onların yerine almak, başkalarının hayatını yönetmeye çalışmak, çocuğunu,

vesayete muhtaç bir aciz gibi görmek yanlışına düşen aileler, büyükler olduğu için; diğer yanda ya boyun eğmiş,

sorumluluğunu üstlenmekten korkan ve her işini başkasının aklıyla yapan gençler yer alıyor, ya da bu baskıyı reddedip ipleri tümden koparan,

tamamen kendi başına davranıp kimseye danışmayan isyankârlar Orta noktayı bulmak çok mu zor sizce?

Burada özellikle sevdiği kişiyle evlenmesine ailesi izin vermeyen (ya da sevmediği biriyle evlenmesi istenen) gençlere de seslenmek isterim

Aileniz eğer bu dayatmayı, bazı saplantıları doğrultusunda yapıyorsa, bununla onları (usulünce) yüzleştirmeyi deneyin

"Anne, sen mutsuzluğunu maddî sıkıntına bağladığın için, benim, illa ki o zengin çocukla evlenmemi istiyorsun;

Ama senin esas problemin para değil, babamın seni sevmediğini sanıyorsun Zaten bak, filanca da zengin, ama hiç de mutlu değil" gibi

Eğer siz, kendi tercihinizin sizi mutlu edeceğini yeterince ve mantıklı biçim de açıklarsanız neden kabul etmesinler ki?

Kim çocuğunun mutsuz olmasını ister?

Ha, eğer, "Düşünce biçimleri yanlış, kuşak farkı var, anlamıyorlar", diyorsanız, yeterince konuşmuyorsunuz demektir

Onlar da sizin gibi genç oldular vaktiyle, siz meramınızı doğru anlatırsanız mutlaka anlayacaklardır

Bu konu üzerinde çok durmamın sebebi, mutlu bir yuva kuracığım diye, arkanızda harabeler bırakmanızı istemeyişimdir

O harabe görüntüleri sizin hayalinizde hep yaşar, ne kadar iyi bir evlilik yapsanız da

Sizin iyiliğiniz için söylüyorum yani, aileniz için değil


ONUN AİLESİ NASIL PEKI?




"Anasına bak kızını al" sözü boşuna söylenmemiştir

Hele hele yapı olarak ailesine daha düşkün ve bağlı olan kızların, ailelerinin tarz ve kişiliğinden çok farklı olmaları hayli nadirdir

O yüzden özellikle bir erkeğin, evleneceği kızın ailesini iyi tanıması gerekir

Erkeklerin işe ailelerinden biraz uzağa düşebileceklerini de eklememiz lâzım, her ne kadar"Armut dibine düşer" ise de

Aileyi incelerken kişinin, anne-babasıyla ilişkilerine de çok dikkat etmek gerekir

Zira psIkolojik bir gerçektir ki, kız çocuğunun babasıyla, erkeğinde annesiyle ilişkisi,

evlendiğin de sürdürecegi bir iletişim tarzının temelini atar

Babasıyla mesafeli büyümüş bir kız, eşiyle de mesafeli olacaktır muhtemelen

Annesinin şefkatli ev kadını kimliğini benimsemiş bir erkek, çalışan ya da sosyal yönü kuvvetli bir kadına

(sebebini bilemediği halde) tahammül edemez

Babası kendisine aşırı düşkün bir kızın, eşinden de yüceltilme beklemesi veya annesi basıin bir erkeğin, pasif bir bayanla mutlu olamaması gibi

örnekler de verebiliriz Tabii, "Ailesine bakın" derken aileler arasında uyumu da değerlendirmek lâzım

Eşler birbiriyle ne denli uyumlu olursa olsun, ailelerle veya aileler arasında yaşanan sürtüşmeler en azından tatsızlık sebebi olacağından,

bu konuda da denklik aramakta fayda vardır "Ailelerimiz anlaşabilir mi? Ben onun ailesiyle uyuşabilir miyim" diye de sorulmalıdır yani


DOĞRU ZAMANLAMA




Yanlış zamanda yanlış karar verilir

Eğer bir bunalım dönemi yaşıyorsanız kesinlikle hayatınızı bağlayacak önemli bir karar vermeyin

Zira denize düşen yılana sarılır Biz, depresyon gibi sıkıntılı dönemlerde ki hastalarımızı mutlaka uyarırız:

"Şu an sağlıklı değerlendirme yapamayabilirsiniz Kendinizi toparlayana kadar önemli bir karar almayın

"Öylesi bunalım dönemlerinde öncelikler değişir çünkü ve sağlıklı düşünmek pek mümkün olmaz

Depresyonda iken yasadığı keyifsizliğin etkisiyle çok hareketli, neşeli birisine aşık olup evlenen bir hastam, düzeldiğinde,

"Ben bu havai, boşboğaz insanla nasıl yaşarım?" demeye başlamıştı

Evde ki huzursuzluktan kurtulmak için, ilk çıkan kısmete evet diyen kızlarımızın çok yanlış seçimler yaptıkları ve

daha büyük sıkıntılara düştükleri de, yine çok gördüğüm bir örnektir Yağmurdan kaçan doluya tutulur genellikle


KAÇ YAŞINDA EVLENMELİ?

Zaman deyince, uygun evlenme yaşı da çok önemli bir konudur

Cinslere göre konuşursak, erkek, yapı olarak daha geç olgunlaşır Bu, fizyolojik olarak da bilinen bir gerçektir

Bunu bazı şövenist erkekler, "Erkek olmak zor bir iştir" diye yorumlarlar

Şaka bir yana, erkeğin evlilik sorumluluğunu üstlenecek kıvama gelmesi yirmi beş yaşından önce zordur gerçekten de

Hele bizim gibi bağımlı özellikleri olan, gençlerin bile muamelesi gördüğü bir toplumda, bu yaşı otuza bile taşıyabiliriz

Ancak, geç evlenmenin erkekler için bazı hatalara düşme riskini arttırdığını da unutmamak lâzım

Bayanlar ise çok daha erken dönemlerden itibaren evlilik ve anneliğe hazır gibidirler

Dolayısıyla günümüzde, genel kabul gören ortalama olan, yirmi yaş civarı mantıklı sayılır

Tabii bu yaşı eğitim vb sebeplerle biraz ileriye almak da mümkündür, ama kişilik fazla kemikleşmeden evlenmekte de fayda vardır bayanlar için

Zira, evlilik bir ölçüde elastik olmayı, uzlaşabilmeyi, gereğinde taviz verebilmeyi gerektirir

Yaş fazla ilerlemiş, yaşama tarzı oturmuş ise, karşısındakine uyum sağlamak güçleşecektir

"Bunca yıllık huyumu değiştiremem ki!"İdeal olanı, erkeğin sorumluluk üstlenecek,

gerektiğinde, eşine yol gösterecek bir olgunluğa eriştiği yirmi beş-otuz yaşlarında, bayanın da, kendini ve hayati tanıyıp,

fazla da kişiliği kemikleşmeden, yirmi yaşlarında yapacağı evliliktir

Arada beş-on yaş fark olması da tavsiye edilir zaten; özellikle ileriki yıllar açısından


DÖRT DÖRTLÜK OLMALI MI?

Yukarı da anlattıklarımız iyi bir evlilik yapabilmek için dikkate alınması gereken (bazı) faktörlerdir

Bu saydıklarımızın hepsinden tam not almak zorunda değilsiniz elbette ama, hepsini dikkate almanız sizin yararınızadır

Bu dünya cennet olmadığına göre ve bir çok peygamber bile evliliğinde sorunlar yaşadığına göre, mükemmel,

kusursuz bir uyum arzulamak fazla iyimserliktir tabiî ki

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.