Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
farkı, iki, şarabın

İki Şarabın Farkı

Eski 07-12-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İki Şarabın Farkı



İKİ ŞARABIN FARKI



Bir bakkal vardı, onun bir de dudusu vardı Yeşil, güzel sesli ve söyler duduydu Dükkanda dükkan bekçiliği yapar; bütün alış veriş edenlere hoş nükteler söyler, latifeler ederdi İnsanlara hitap ederken insan gibi konuşurdu, dudu gibi ötmede de mahareti vardı

Efendisi bir gün evine gitmişti Dudu, dükkanı gözetliyordu Ansızın fare tutmak için bir kedi, dükkana sıçradı Duducağız can korkusundan, dükkanın baş köşesinden atıldı, bir tarafa kaçtı; gülyağı şişesini de döktü

Sahibi evden çıkageldi Tacircesine huzuru kalple dükkana geçti oturdu Bir de baktı ki dükkan yağ içinde, elbisesi yağa bulanmış Dudunun başına bir vurdu; dudunun dili tutuldu, başı kel oldu Dudu birkaç günceğiz sesini kesti, söylemedi
Bakkal nedametten ah etmeye başladı Sakalını yolmakta, eyvah, demekteydi; nimet güneşim bulut altına girdi O zaman keşke elim kırılsaydı; o güzel sözlünün başına nasıl oldu da vurdum?
Kuşu yine konuşsun diye yoksullara sadakalar vermekteydi

Üç gün üç gece sonra şaşkın ve meyus, ümitsiz bir halde dükkanda otururken, ve binlerce gussaya, gama eş olup; bu kuş acaba ne vakit konuşacak; diye düşünüp dururken, Ansızın tas ve leğen dibi gibi tüysüz kafası ile bir Cevlaki geçiyordu Dudu hemencecik dile gelip akıllılar gibi dervişe bağırdı:

“Ey kel, neden kellere karıştın; yoksa sen de şişeden gülyağı mı döktün? “ Onun bu kıyasından halk gülmeye başladı Çünkü dudu, hırka sahibini kendisi gibi sanmıştı

Temiz kişilerin işini kendinden kıyas tutma, gerçi yazıda (aslan manasına gelen) şir, (süt manasına gelen) şire benzer Bütün alem bu sebepten yol azıttılar

Tanrı Abdallarından az kişi agah oldu Peygamberlerle beraberlik iddia ettiler (biz de onlar gibiyiz dediler); Velileri de kendileri gibi sandılar
Dediler ki: “İşte biz de insanız, onlar da insan Bizde uyumaya ve yemeğe bağlıyız, onlar da “Onlar körlüklerinden aralarında uçsuz bucaksız bir fark olduğunu bilmediler Her iki çeşit arı, bir yerden yedi Fakat bundan zehir hasıl oldu, ondan bal Her iki çeşit geyik otladı, su içti Birinden fışkı zuhur etti, öbüründen halis miskHer iki kamış da bir sulaktan su içti Biri bomboş öbürü şekerle dopdolu

Böyle yüzbinlerce birbirine benzer şeyler var, aralarında bulunan yetmiş yıllık farkı sen gör! Bu, yer; ondan pislik çıkar o, yer; kamilen Tanrı nuru olur Bu, yer; ondan tamamı ile hasislik ve haset zuhur eder o, yer; ondan tamamı ile Tek Tanrı’nın nuru husule gelir Bu temiz yerdir, o çorak ve pis yer Bu temiz melektir o şeytan ve canavar!

Her iki suretin birbirine benzemesi caizdir, acı su da, tatlı su da berraktır Zevk sahibinden başka kim anlayabilir?
Onu bul! Tatlı su ile acı suyun farkını işte o anlar (Zevk sahibi olmayan) sihri, mucize ile mukayese ederek her ikisinin de esası hiledir sanır

Musa ile savaşan sihirbazlar, inatlarından ellerine onun asası gibi asa aldılar Bu asa ile o asa arasında çok fark var, bu işle o işin arasıda pek büyük bir yol var Bu işin ardında Tanrı laneti var, o işe karşılık da vade vefa olarak Tanrı rahmeti var Kafirler inatlaşmada maymun tabiatlıdırlar Tabiat, içte, gönülde bir afettir

İnsan ne yaparsa maymunda yapar; maymun her zaman insandan gördüğünü yapıp durur O, “Bende onun gibi yaptım” sanır O inatçı mahluk aradaki farkı nereden bilecek? Bu emirden dolayı yapar, o, inat ve savaş için

İnatçı kişilerin başlarına toprak saç! O münafık, muvafıkla beraber, inat ve taklide uyup namaza durur; niyaz ve tazarru için değil

Müminler; namazda, oruçta, hacda, zekatta münafıkla kazanıp kaybetmektedirler Müminler için nihayet kazanç vardır, münafıka da ahirette mat olmaİkisi de bir oyun başındaysa da birbirlerine nispetle aralarında ne kadar fark var; biri Merv’li öbürü Rey’li!
Her biri kendi makamına gider, her biri kendi adına uygun olarak yürür
Onu mümin diye çağırırlar, ruhu hoşlanır Münafık derlerse sertleşir, ateş kesilir Onun adı zatı yüzünden sevgilidir Bunun adının sevilmemesi, afetleri yüzünden, nifakla sıfatlanmış olan zatından dolayıdır
Mim, vav, mim ve nun harflerinde bir yücelik yoktur Mümin sözü ancak tarif içindir Ona münafık dersen o aşağılık ad, içini akrep gibi dağlar Bu ad, cehennemden ayrılmış ve kopmuş değilse niçin cehennem tadı var? O kötü adın çirkinliği harften değildir O deniz suyunun acılığı kaptan değildir

Harf kaptır ondaki mana su gibidir Mana denizi de “Ümm-ül-Kitap” yanında bulunan, kendisinde olan zattır

Dünya da acı ve tatlı deniz var Aralarında bir perde var ki birbirine taşmaz karışmazlar Fakat şu var ki bu iki denizin her ikisi de bir asıldan akar Bu ikisinden de geç, ta onun aslına kadar yürü

Kalp altınla halis altın ayarda belli olur Kalpla halisi, mehenge vurmadıkça tahmini olarak bilemezsin
Tanrı kimin ruhuna mehenk korsa ancak o kişi, yakini şüpheden ayırdedebilir
Diri bir kişinin ağzına bir sıçrayıp girse o adam, onu dışarı çıkarıp attığı zaman rahatlar Binlerce lokma arasında ağzına ufacık bir çöp girdi mi, diri kişinin hissi onu duyar sezer

Dünya hissi, bu cihanın merdivenidir, din hisside göklerin merdiveni Bu hissin sağlığını hekimden isteyiniz, o hissin sağlığını Habib’den (HMuhammed’den) Bu hissin sağlığı, vücut sağlamlığındandır, o hissin sağlığı vücudu harabetmektedir Can yolu, mutlaka cismi viran eder, onu yıktıktan sonra da yapar

Ne mutludur ve ne kutludur o can ki mana aşkıyla evini, barkını, mülkünü, malını bağışlamıştır Altın definesi için evi harabetmiştir; fakat o altın definesini elde ettikten sonra o evi daha mamur bir hale getirmiştir Suyu kesmiş suyun aktığı yolu temizlemiş, ondan sonra arka içilecek su akıtılmıştır

Deriyi yarmış,termeni çıkarmış ondan sonra orada yepyeni bir deri bitmiştir Kaleyi yıkıp kafirden almış, ondan sonra oraya yüzlerce burç ve hendek yapmıştır

Hikmetinden sual edilmeyen Tanrı'’nın işini kim anlayabilir, o işin hakikatine kim erişebilir? Bu söylediğim sözler, ancak anlatmak için söylenmiş zaruri sözlerdir Gah böyle gösterir, gah bunun aksini

Din işinin kühnünü anlamaya imkan yoktur Ona ancak hayran olunur Fakat din işinde hayrete düşen, arkasını ona çevirmiş ondan haberi olmayan bir hayran değil, sevgiliye dalmış, onun yüzünden sarhoş olmuş, kendisinden geçmiş bir hayrandır
Birisinin yüzü sevgiliye karşıdır, öbürünün yüzü yine kendisine doğru Her ikisinin yüzüne de bak Her ikisinin yüzünü de hatırında tut Hizmet dolayısıyla yüz tanır olman mümkündür Zira nice insan suratlı şeytan vardır Binaenaleyh her ele el vermek layık değildir

Kuş tutan avcı, kuşu avlamak için ıslık çalar, ötme taklidi yapar Aşağılık kişi dervişlerin sözlerini, bir selim kalpli kişiye afsun okumak, onu afsunlamak için çalar

Erlerin huyu açıklık ve sıcaklıktır Aşağılıkların işi hile ve utanmazlıktır Dilenmek için yünden aslan yaparlar (yol aslanlarının şekline bürünür, onlar gibi görünürler),

Ebu Museylim’e Ahmet lakabı verirler Ebu Müseylim’in lakabı yalancı olarak kaldı, Muhammed’e de akıllar sahibi dendi O hak şarabının mührü, şişenin kapağı; halis misktir Adi şarabın mührü, şişesinin kapağı ise pis koku ve azaptır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.