Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
mihriban

Mihriban

Eski 07-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mihriban



MİhRiBaN

Düşünüyorum da; bir bakıma senden öncesi yok gibi bir şey
Çünkü senden önceki yıllar, sana hazırladı beni
Senden önce tanıdığım kişiler, seni bulduğum zaman değerini daha iyi
anlayabilmem için birer sebepten başka bir şey değillerdi
Sensiz anılarım seninle geçen bir günün anısı yanında o kadar kuru ve cılız ki!
Uzun yillar amansiz bir olusun icinde calkalanip durdum
Bir trendim; kücücük istasyonlardan gectim, sonunda sana varmak icin
Bir gemiydim; irili ufakli limanlara ugradim, bir gün senin limanina gelmek icin
Bir yoldum; nice insanlar çiğnedi beni Şimdi ayaklarının temasındaki hazzı
daha iyi anlıyorum
Bir kitaptım; beni okudular, fakat anlayan çıkmadı
Yıllarca seni bekledi sayfalarım, okuyasın diye
Yokluğunda bir kadehtim ben,
Türlü içkilerle doldurup ağızlarına boşalttılar beni
Yere çarptılar kırılmadım, duvara vurdular parçalanmadım
Bir gün içime senin güzelliğinin dolacağını bildiğim için
Dudaklarının değdiği her yerde bir ölümsüzlük ateşinin yanacağına inandığım için
Kurşun askerler, bebekler, oyuncaklar vardı senden önce
Durup durup aldanmalar vardı, aldığını geri vermeyen aynalar vardı
Hep karanlığa açılan pencereler, ardında iğrenç yaratıkların yaşadığı büyük kapılar vardı
Şehirler gördüm; sokaklarında bir toz bulutuydu yaşamak
Çarşılarında fazilet kiloyla satılır, namus metreyle alınırdı
Evlerinde yanyana yaşardı insanlarla hayvanlar
Sabahları yalan girerdi pencerelerinden ışık yerine
Akşamlar pis bir koku gibi gelir, geceler bir hışım gibi çökerdi o şehirlerin üstüne
Her evde bir çoçuk ağlardı ve her gün bir çoçuk ölürdü sıtmadan
Gündüzleri erkekler kahvelerinde domino oynar, kadınlar bakraçla su taşırdı
Gece olunca yataklar utanırdı yataklığından, duvarların yüzü kızarırdı
Eller ve ayaklar bütün gece kirli bulaşıklar gibi yıkanmayı beklerdi
Şehirler gördüm ben
Sefaletin utanç olmadığı şehirler gördüm
Bencilliklerin birer apartman gibi yükseldiği ve şereflerin çamurlara düştüğü şehirler gördüm
yaptığını anlamıyordu
Balolarda, şölenlerde kötü bir oyundu yaşamak
Kadınlar elmaslarıyla ölçüyorlardı güzelliklerini
Erkekler banka cüzdanlarıyla değerliydiler
Ne şehirler gördüm ben
Tiyatrolarında, sinemalarinda aldanışlarımız, utançlarımız oynanırdı
Meyhanelerinde kirli ve renkli sulardı içilen
Mayileşmiş bir köhne zamandı
Çeşitli tuzaklarla doluydu her sokağı Büyük arenalara benzeyen
sokaklarında kan ve zulüm kokardı
Bir semtinde parfüm kokularıydı havaya karışan
Bir semti amonyak kokardı
Ve nice insanlar gördüm ben Mihriban
Alışkın elleri kötülük etmeden duramazdı
Yalan söylemeden edemezdi dudakları Gurur kötü dikilmiş bir elbiseydi üzerlerinde
Boş kovalar gibi ses verirlerdi dokunulduğu zaman
Nice insanlar gördüm ben Mihriban
Bir yoksula en küçük bir iyiliği yapmaktan çekinen,
fakat bir gecenin cömert bir saatinde onbinleri,
yüzbinleri vahşi bir zevkle kaybeden insanlar gördüm
Zenginlerine daha sömürülecek insanlar gerekti
Ben yüzü jiletle kesilmiş kötü adamlar gördüm ve ben her sabah yüzünü traş
ettiği jilet kadar para etmeyen daha kötü adamlar gördüm Mihriban
En adi kıskançlıklar gördüm, kavgalar, zulümler, işkenceler,
en ucuzundan kirli çamaşırlar, paçavralar, çamurlar, irinler, çirkefler gördüm
Seni tanıyıncaya kadar dinlediğim çatlak sesli bir plaktı, berbat bir filmdi seyrettiğim
Seni görünceye kadar kötülükten yana ne varsa tanıdım,çirkinlikten yana ne varsa gördüm
Tut ki bir kum cölündeydim, kızgın bir güneşin altında susuzluktan çatladı dudaklarım
Şimdi senin dupduru kaynağına eğilip su içerken varlığının paha biçilmez
değerini daha iyi anlıyorum
Yokluğunu bu kadar derinden tatmasaydım, varlığının eşsiz anlamına varamazdım
Tut ki yıllarca süren bir geceydi senden öncesi
Güneşsiz aysız, yıldızsız bir gökyüzüydü
Kupkuru bir eski deniz kalıntısıydı Çekilmiş bir nehir yatağıydı
Senden önce bir gün seni bulmak ümidiydi beni yaşatan
Tohumun yeşermek icin yağmuru, çiçeğin açmak için güneşi beklediği gibi bekledim seni
Nasıl bir nehir denize kavuşmak için uzak mesafelerden çağlaya çağlaya
gelirse; işte ben de öyle geldim senin denizlerine
Senden öncesi uzun, uğultulu bir arayıştı, kudurmuş bir çalkantıydı
Yokluğun öyle bir uçurumdu ki; yeryüzündeki bütün uçurumları uç uca
eklesek, yokluğunun yanında bir nokta gibi kalırdı
Bütün girdaplar bir araya gelse; varlığının derinliğine yaklaşamaz şimdi
Senden önceki yıllardan sana kendimi getiriyorum
Yokluğunu tatmış, her yerde seni bir rüzgarcasına aramış ve vahşi,
büyük bir nehircesine sana koşmuş bir ben var şimdi karşında
Arındım bütün kötülüklerden sana geldim
Seni yarınlara götüreceğim, gel; yaşanmamış zamanlara,
erişilmemiş hazlara götüreceğim seni
Inan ki ne senden öncesi vardı, ne de benden öncesi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.