Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hikayesi, yalnızlık

Yalnızlık Hikayesi

Eski 07-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yalnızlık Hikayesi



Doğum ve ölüm tarihleri arasında var olan bir hayatın yorgunlarıyız Yaşadığımız, bir garip yalnızlık hikayesi Etrafımızdaki yüzlerce insana rağmen yine kendimizi yalnız, çaresiz, kifayetsiz hissediyoruz Bunca sınırlı arasında sınırsız olanı özledikçe büyüyor yalnızlığımız Ruhumuzun vadilerinde gezinen yüzlerce insan dahi unutturmuyor ‘hesabı yalnız verilen imtihanımızı’ Aksine; her hikaye altını çiziyor yarımlığımızın

Yalnızlık, yarım oluşumuzdur Yalnızlık, ‘yalnızlığın mahsus olduğu varlığa’ duyulan özlemdir Mecburiyettir Alnımızda insan olmanın imzasıdır Yalnızlık, şaire “ Ne yanar kimse bana ateş-i dilden özge / Ne açar kimse kapım bad-ı sabadan gayrı satırlarını yazdıran bir histir O his ki; kalabalıklarda yaşanan bir tenhalıktır Tenhalığımız, bize güç verebilir, gücümüzü de alabilir Melankolik hisler içinde arabesk bir yalnızlığı tercih edersek ruhumuz günden güne zayıflayacaktır Ama mezarların neden tek kişilik kazıldığını düşünüp ‘yegane’ olana inancımız artarsa yalnızlığımız bizi güçlü kılacaktır
Sevdiklerimiz oldu, sevenlerimiz de oldu Gidenler, dönenler oldu; gidip de dönmeyenler olduDoğanlar, ölenler oldu Güneş bir görünüp bir kayboldu Kayan yıldızlar dileklerimize umut oldu En büyük hatamız, geçici olana “ her şeyim” demek oldu Bir insan, bir eşya, bir mekana “her şeyim” dediğimizde, onu yitirmekle elimizde “hiçbir şey” kalmamış oldu Yürek coğrafyamızda yaşanmış onca devasa sevgi dahi hissettirmedi mi bize yalnızlığı? ‘Bitimsiz bir tat aramadık mı savruluşlarda’? Kalbimizde dost yoğunluğunu en çok hissettiğimiz anda bile o anın geçici olduğunu bir an olsun çıkardık mı aklımızdan? Güzel anlar hiç bitmesin diye fotoğraf karelerine sığınmadık mı? Günde beş kez yalnızlığımızı itiraf etmedik mi? Avucumuzu açıp ‘tek olana’ dua ederken, küçüklüğümüzden büyüklüğüne köprüler kurmadık mı?Düştüğünde “ acımadı ki” diyen çocuklar gibi gizlemek istiyoruz acılarımızı Düşlerimiz ipinden kopmuş balonlar gibi kaybolduğunda, bir kez daha anlıyoruz yalnızlık imtihanımızı Kalbimizin özgül ağırlığını bir başka kalp taşıyamazken ve ancak gölgemiz kadar var olabilirken bir başka kalpte nasıl beka bulabiliriz? Ve nasıl anlatabiliriz kendimizi, kendini dahi anlamamışlara? Bizi anlamayan insanlar arasında bir hayatın ardına düşerken, onlara kızmak, sınırlı oluşlarını yüzlerine vurmakta değil hüner Asıl hüner, bizim çaresizliğimizle onların çaresizliklerini birleştirip bir ‘ çare’ bulabilmekte Hiçbirimizin ‘yağmur’u sözcük biçiminde uymuyorken birbirine, hepimizinkinin uyduğu bir üçüncü yağmuru bulmalı Etrafımızdaki insan yoğunluğuna rağmen, ruhumuzun pergelini ‘tek’ olanda sabit tutup, insanlar arasında bir ‘sınırlı’ gibi yaşamalı

insanların bizi anlamadığı anlar olur Hatta bizi tamamen yanlış anladıkları zamanlar da olur En çok emeğimizin geçtiği, fedakarlık kapılarını sonuna kadar araladığımız insanlar, küçük bir noktaya takılıp bizi unutabilir En çok ihtiyacımız olduğu anlarda en sevdiklerimizi bile yanımızda bulamayabiliriz Ya da en güvendiklerimiz bizi şaşırtıp, kalbimizde çizikler olmasına sebep olabilir Her kim, ‘sürekli değişen’ anlamına gelen ‘kalb’e sahipse, sürekli değişecek ve hiçbir zaman tamamıyla ‘güvenli’ olmayacaktır Hasılı bu dünyada insana dair ne varsa hep bir yanı yarım, bir yanı eksik kalacaktır İnsan insana yetemez, ancak hayatına anlama katabilir, muhtaçlığını azaltabilir Hayatın bütün karmaşası ve kalabalığı arasında hepimiz kişisel menkıbemizi yaşarız Küçük hayatlarımız ve yalnızlıklarımız birbirine eklendiğinde kanaviçe misali, hal diliyle ‘herkesin her şeyi’ olan varlığı ifade ederiz

“ Sıcaktan kaçan ve bir ağaç gölgesine sığınan adam, ne gariptir ki, ağaçtan hoşlanmaz da gölgeyi sever”diyor Molla Cami Öyle ki, soru sorup cevap verme yeri olan aklımıza ve hissedip duyma yeri olan kalbimize ‘yegane’ olanı işaret ediyor ‘Alaka-i kalbe layık olmayanlara’ haddinden fazla bağlanırken,yenilgi üstüne yenilgi yaşadığımızı anlatıyor Ne nefis sadık bir yar, ne de dünya kalıcı bir diyarken tutundukça kavileşen bir bağa dikkat çekiyor Bu şiir de o bağı ne güzel özetliyor: “ Kimsesiz hiç kimse yok, herkesin var kimsesi / Kimsesiz kaldım medet, ey kimsesizler kimsesiBu yaşadığımız bir yalnızlık hikayesi Elif gibi dik, elif kadar anlam dolu Yanına gelen her harfe hayat katmasından ziyade, kendi sırlarıyla iç içe… Hüzün dolu ama mağrur bir başı var elifin Bir başına ama sırtını dayadığı güçten dolayı çok kudretli Kendi yalnızlığının farkında lığıyla birlikte ‘tek ve bir’ olan varlığa ışık tutuyor İnsana düşen; kendi ruh rıhtımına çekilip, dışarıdaki seslerden uzaklaşarak ‘yalnız’lığın bilincine varmak ve içindeki sesleri çoğaltmakIssız yerlerde kendisi için bir evren olabilmek…Ve bütün sözlerin üstündeki o büyük sözü bulabilmek…

alıntı

mgez

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.