Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
benzemeyeni, seveceksin

Sana Benzemeyeni Seveceksin

Eski 07-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sana Benzemeyeni Seveceksin





SANA BENZEMEYENİ SEVECEKSİN


Kocaman bir kedi gibi yatıyorum bazen gecenin içine


Ilık bir karanlığın örttüğü evlerdeki ışıklar tek tek sönüyor


Aniden bir ışık huzmesinden kanatları beyazlanarak bir kuş geçiyor


Sonra sessizlik


Öyle durup, ruhumun sessiz karanlığa akmasını, boşalmasını bekliyorum


Ağır bir yük ruhum bazen bana


Sandalyenin üzerine atılıvermiş bir gömlek gibi gecenin içine bırakmak istiyorum onu


İnsanlar birbirinden ne kadar değişik, ne kadar farklı


Biri diğerine benzemeyen onca insan hayatın içinde sürekli birbirlerine değerek, dokunarak yaşıyor, bazen dümeni kilitlenmiş gemiler gibi çarpışıyor, bazen dağ suları gibi çağıldayarak birbirlerinin içine akıyor, birbirlerine karışıyorlar


Ne istiyor tanrı bizden?


Küçük bir gezegenin üstünde birbirine benzemeyen altı milyar insan yaratıp, altı milyarına da değişik parmak izleri veren o irade farklılığı neden bu kadar çok seviyor?


Parmak uçlarımız bile farklı, şu küçücük parmak uçları


Parmak uçları bile benzemeyen insanların, zihinleri, düşünceleri, duyguları, bilincin karanlıklarına saklanmış gizli arzuları, kişilikleri nasıl benzer birbirine?


Eğer duygularımız da parmaklarımız gibi dokunduğu yerde iz bıraksaydı, onların her birinde de diğerlerininkine benzemeyen çizgiler, kıvrımlar, helezonlar görürdük herhalde, herkesi duygu izlerinden tanıyabilirdik


Belli ki birbirimize benzememizi istemiyor tanrı


Her birimizin hayata başka bir biçimde değmemizi istiyor


Başka izler bırakmamızı


"Farklı olun" diye buyuruyor tanrı, "Birbirinize benzemeyin"


Tanrının yarattıklarıyla, tanrının kitaplarında öğrendiğimiz dinlerin talepleri nasıl böylesine birbirine zıt peki?


Tanrıdan değil, dinden de değil Ama dini kavrayış biçimimizden kuşkulanmamız gerekiyor sanırım


Bir şeyi yanlış anlıyor olmalıyız


Her bir parmak ucunu bile diğerinden farklı yapan tanrının yarattığı bu dünyada, "birbirinize benzeyin" demek tanrının buyruğuna da karşı gelmek olmalı


Ne yaparsak yapalım, kim ne yaparsa yapsın, birbirimize benzemeyeceğiz


Tanrıyı ve hayatı anlayabilmek için bu farklılığın amacını anlamalıyız


Hayata biraz daha yakından bakmalıyız belki


Hayatı hayat yapan ne?


Buna tek kelimeyle cevap verebilirim:


Hareket


Hayat, hareketle var olur


Rüzgarı düşünün


Esip duran rüzgarı


O rüzgar, çiçeklerin polenlerini, ağaçların tohumlarını alıp savurur, çiçekler, bitkiler rüzgarla yayılır


Rüzgar olmasaydı, hava hareket etmeseydi, hayat dururdu, dünyanın bereketi kalmazdı


Çoğalmak, yayılmak, bereketi sürdürebilmek için insanların da sadece bedenleriyle değil ruhları, zihinleri, duyguları ve düşünceleriyle hareket etmeleri gerekiyor


Bütün düşünceler ve duygular birer rüzgar aslında


Dağla ova arasındaki fark suları akıtıp duran


İnsanlar da bunun için böylesine değişik


Bizim de dağlar, ovalar, vadiler gibi birbirine benzemeyen ruhlara ve zihinlere sahip olmamız, duyguların bir insandan bir insana hareket etmesini sağlıyor


Hepimiz birbirimize benzeseydik, düz bir toprak gibi olurduk, suların kımıldamayacağı gibi duygularımız da kıpırdamazdı


Herkes birbirine benzeseydi kimse kimseyi sevmezdi, aşık olmazdı


Aşkı, farklılıklar yaratıyor, bunu anlamak kolay


Tanrı, bize bunu söylemiyor


"Sevin" diyor


Ama nasıl?


Bir insanın bir insanı sevmesi kolay mı?


Annemizi, babamızı, kardeşlerimizi, çocuklarımızı; hiç sorgulamadan, kuşkulanmadan, yargılamadan sevebilmemiz için daha doğarken içimize sevgileri konanları severken bile bunca zorlanıp acı çekerken, "başka" birini nasıl seveceğiz?


Dağdan akan su bile nehre karışmadan önce nice kiri, çamuru, çöpü toplayıp taşırken, biz başka birine nasıl "tertemiz," kaygısız, kuşkusuz akacağız?


Ve, tohumları taşıyan rüzgar, nehire karışan su gibi hareketlenip hayatın bereketini taşıyabilmek için öyle bir seveceğiz ki sevdiğimizin yanında en büyük korkumuzu, "ölümü ve zamanı" unutacağız


Onun yanındayken ölüm bizi telaşlandırmayacak


Sadece onu düşüneceğiz, sadece onu kaybetmekten korkacağız


Hatta onu kaybetme korkusu ölüm korkusundan bile büyük olacak


Birini böyle sevebilmek, ölüm korkusundan kurtulmak ancak kendinden vazgeçerek, kendine duyduğun tüm sevgiyi bir başkasına aktararak olabilir


Bu, nasıl mümkün ey tanrım? İnsan kendinden nasıl vazgeçer?


Biliyorum, bu mümkün


Aşk dedikleri, insanların binlerce yıldır şiirlerde, şarkılarda, kitaplarda anlattıkları, her yerde arayıp, her yerde ondan kaçmaya çalıştıkları bu işte


Tanrının en tehlikeli mucizesi, bir insanın bir insanı sevmesi


İmkânsız görünen bir gerçek


Ama bir mucizeyi taşımak o kadar kolay değil


Tanrının bu mucizesiyle ödüllendirilenler, bir zaman sonra her işaretiyle "ben sizi farklı farklı yarattım" diyen tanrının buyruğuna isyankâr olurlar, sevdiklerini kendilerine benzetmeye uğraşırlar


Kendine benzemeyeni anlayamaz çünkü insan


Ve sevdiğin zaman anlamak istersin… Ne düşünüyor, ne hissediyor


Onu kaybetmek korkusu ölüm korkusundan da ağırsa eğer, kendini ölümden korumaya çalıştığın gibi onu kaybetmekten de korumaya çalışırsın


Her duygu kıpırtısının peşine düşersin


Bir avcı gibi onun duygularının geçtiği yerlerde iz sürersin, nereye gittiğini, geri dönüp dönmeyeceğini kavramaya uğraşırsın


Kuruyup yırtılmış yapraklara, ağaç kabuklarına, çamur birikintilerine bakarken görürler seni, bir iz aradığını bilmezler, delirdiğini, hastalandığını düşünürler


Her yere bakarsın sen… Her yere, her ize


Rüyalarını bile merak edersin, ama insan insana sırdır


Kimse kimseye benzemez çünkü Tanrı "benzemeyin" buyurdu


Kimseyi kendine benzetemezsin, sen kimseye benzeyemezsin


Sana benzemeyeni sevmek zorundasın, bu da tanrının buyruğu çünkü:


"Sana benzemeyeni seveceksin"


Altı milyar insanın her birini diğerinden farklı yaratan, her birinin parmak izlerini bile değişik değişik yapan tanrı benzerlikten nefret ediyor


O, bütün düzenini benzemezlikler ve bu benzemezliklerin yaratacağı hareket üstüne kurmuş


Düzenini bozmaya kalkışanı cezalandırıyor


O yüzden belki, birini sevip de onu kendinize benzetmeye çalıştığınız anda acı çekmeye başlıyorsunuz


Mucizeyi bozuyor, onu kızdırıyorsunuz


Zor olanı yapmanızı istiyor sizden


Zebraların çizgilerini bile birbirinden farklı çizen tanrı, rüzgar olmanızı, su olmanızı, dağlardan, tepelerden, vadilerden aşmanızı istiyor


"Sana benzemeyene akacaksın"


Tanrı bizi seyrediyor, onun emrine uyup sana benzemeyeni sevdiğinde mutlu oluyorsun, onun emrine karşı çıkıp sevdiğini kendine benzetmek için uğraştığında acı çekiyorsun


Zor iş bir insanın bir insanı sevmesi


Ama en korkuncu, insanın sevdiği birinin acı çektiğini görmesi, acısına bir çare bulamaması, teselli edememesi, onun derinlerinde neler oluyor bilememesi


İnsan kendi acısını taşır


Ama sevdiğinin çektiği acı, işte o kendi acından bile çok yaralar seni, tanrıya yakarırsın hatta, "bırak ben çekeyim acıyı, ona biraz sükun ver"


Kocaman bir kedi gibi yatıyorum gecenin içine


Ruhum o ılık karanlığa aksın diye bekliyorum


Kanatları ışıktan bir kuş geçiyor


Sessizlik


Tanrım, sen şimdi neredesin?


AHMET ALTAN

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.