Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
adlar, kardelenler, yalnız

Kardelenler Yalnız Ağlar

Eski 07-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kardelenler Yalnız Ağlar



"Yaşama düşülen notlarla albümler hazırladık biz geleceğe,

Kor yalnızlıklarımızın nehirleri hiç bulamadılar Kaf dağını…

İçimizde zümrüt yeşili bir dağ, ülkümüzdür hüzünlü halaylar

Çığlıklarımız derindir dostlar, çünkü kardelenler yalnız ağlar"



Evet sevgili Hepimiz bir bekleyiş afetinde gecenin içinden gelen perileri karşılarız İçimizdeki atlıların dünyayı turlamak için çıktıkları seferlerden dönüşünü beklerken, deşildikçe kanayan, kanadıkça bizi hazin ağrılara iten elim bir yaranın ertelenmiş sargılarını yoklarız, titrek ve okşanası ellerimizle


Şüphedir kol gezen içimizde, karanlık ve serkeş gecelerce Hayat iksiri dediğimiz acı şerbetlerde bir virüs yer bitirir bizi Kimi yorgun bir kral, kimi de hüzünlü bir kraliçenin kentinde uykusuz geceler geçirir, bedeli arzuyla ödenen aklımızın derin kuyularında kendi çıkrığımızın kemendi oluruz


Hiçbir rüyamız tekin değildir oysa Endamımıza çivilediğimiz kader çarkının çürük tahtalarına gözyaşlarımızı düşürdükçe, korkularımıza da aldırmamayı öğreniriz Güneş vurmayan odalarımızın köşelerinde okuldan kaçtığımız günlerin saatlerini yeniden kurar, anahtarlarını bir daha bulamayacağımız çocukluğumuzun oyuncaklarını özleriz İnfialimiz sabırdır, ölüme diş bileyen sorgusuz kalabalıkların içinden sevgiyle geçerek, yüreğimizin ışıklarını sonsuza dek yakmak isteriz


Adını koyamadığımız sevda denizlerinde frekansı hep ayrılığa çıkan şarkılarda sana dökecek gözyaşım kalsaydı eğer, “al senin olsun” derdim, gülüşlerinle değiş tokuş ederek Avcısının sadece kendimiz olduğumuz derin ormanlarda insafsız tuzaklarla ömür sürmeyi severiz Bunca yıldızın ışıdığı gecelerde içimizi buran aromalı tutkularla kolaçan ederiz yüreğimizi Bir zaman sonra hiç hatırlayamayacağımız bir rüyanın tabirine zihin yorar, düşlerimizin yitik kıyılarında hülyalı şarkılara kadeh kaldırırız


Şirindir oysa Rana’mız Kapısını tırnakladığımız hücre yalnızlıklarımızın bileti dönüşe kesilmemiş düş yolculuklarında mutluluğa ramak kalmışken, aşikâr fırtınalarda üşürüz Acıkmışlığımızı anımsarız sonra, buzlu bir tabaktan yargıları ayıklar, akıntıda rapsodi yaşarız Arlanırız, bütün sevgi sözlerine tok karınla gülümser, gönül içinde rüzgâr yalnızlıkların hazin sesini dinleriz

Değişen, zamandır anlayacağın Sözle düzelmez, közle sınanmaz gerçeklerin sayıklamalarında yüreğimizde dil izleri, ruhumuzda aşk türküleri ile takvimlerin yapraklarını yolarız hoyrat ellerimizle Yaşamın huzmesinden sızan ışıklarla sendeleriz bir zaman sonra Sevdaya ve aşka yazdığımız mektuplar birikir köşelerde Ruhumuza yakıştıramadıklarımız, endamına yakışmadıklarımızla ve umutların bilinmeyen uğraklarında ezgin kanar içimiz, umut yorgunu, sevi fakiri kalırız


Pusat bir saklının yarına taşınacak yükleri bekler avlumuzda Bobinlere sardığımız özlem kokularıyla geleceğe mektuplardır kim bilir yaşadıklarımız Bu kalabalık insan harmanında adresi ayrılığa çıkan, şifresi hiç çözülemeyen anlatılarla büyürüz Hıçkırıklarını hiç duyamadığımız kardelenlerin kentlerini arayarak gözlerimizin altında büyüyen derin halkalarla kalırız bir zaman Aşka mendil salladıkça, sevdaya şiirler karaladıkça, biz kendi bataklığımızda boğuluruz

Kelepçeliyiz işte Duldası yürekte sonlanan bir aşka çadırlar, nice sevdalara kurt kapanları kurduk dağlarımızda Yaşanılanları terk ettik, yaşanılacaklara umutsuz yelkenler açtık ve biz hala pes etmedik Köstekli vedalarımız oldu kimi, kıyım hasretlerin terkisinde cüce kaldık, yaşamak ve sevmek şiirlerinde yüceliğin tadına vardık


Ve ansız ışıklar düşerdi yüzüne, ellerin tele uzanır, dudaklarından dökülürdü yüreğin, eski bir anıyı hatırlarcasına Kasım beklerdi kapında, üşümüş ellerini uzatarak İçeriye alamazdık anıları, bilirdik ki, “hoş geldin” demekti en zor olanı Üşümüş zemheri ayazına yatırarak gülleri en ağır sevilerde vefa arardık Tüm yargıları unutarak yaşama tutundukça, alıp başımızı gitmeyi bu yüzden sevmezdik


Yaşadıklarının hüzün yumaklarında ne dinleyeceksin dilimden? Evrene sığmayan o büyük sevgiler nerede hani? En katmerli günahlarımızla, en korkunç yargılarımızla, kırılan kanatlarımızla şiirler dökülmez mi dilimizden Daraldıkça boğazımız, ırmaklara şiirler salarız biz Biliriz ki, aşk anımsandıkça kanayan bir yara, günü gelince gizli gizli ağlarız


Hercai iklimler uzak ürperişleri çağırır soframıza Biliriz ki, bir gözde, yaralı bir yürekte ve yaşanmamış bir gönülde dolaşır sevda Hep anlarımızda gizlidir, tanımını bilmediğimiz vefa Mangal gibi bir yürekle, anılarda veririz en sonunda mola Anla ki, hangi kapıyı çalsan ayrılık, hangi yüreğe dokunsan yalnızlık


Paslı bir pranga aldanışı taşır şimdi bedenimin sağrısı Yoksun ve toksun günlerdir sözlerime Yaslı bir güz ağrısı sızlar arada gönül hücremde Uzak bir yolsun ve doygunsun gelemeyişlerime Sessiz bir çığlıktır şiirlerim, yankısız ulaşır evrenin en kutsal lâbirentlerine


Duy sesimi işte, tınısından aşkı çıkar şimdi gitarının tellerinden Hüznü bol, coşkusu az titreşimlerle inlet evreni İçine sözlerimi sal, istersen sevdamı çal, gülsün gitar Dola diline ve tekrarla, ama sakın ağlama Düşmesin teline keder, bil ki gül dudaklım sevgi ve sevda, inadına AŞK eder


Selahattin Yetgin

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.