Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
köpeği, sokak

Sokak Köpeği

Eski 07-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sokak Köpeği



Sokak Köpeği Yazısı - Sokak Köpeği Hikayesi - Gülcan Çakır Yazıları - Gülcan Çakır

O sabah işe gitmek için her zamanki gibi otobüs durağında bekliyordum Soğuk bir kış günüydü Otobüslerin hangi semte gittiğine bakarken, sol tarafımda, bir insan boyunda olamayacak bir beyaz kıpırtının hareket ettiğini farkedip gözlerimi o yöne çevirdim Gelen bir sokak köpeği idi Bej renginde, yerden 30 cm yükseklikte bir köpek Öylesine zayıftı ki, sadece deri ve kemikten oluşuyordu sanki Güçlükle yürüyor, soğuktan ve dermansızlıktan tir tir titriyordu Yavaşça geldi, durakta bekleyen şişmanca bir kadının bir metre berisinde durdu Birkaç kere titredi olduğu yerde ve arka ayakları üzerine oturup, sabit tutmaya çalıştığı başını kadına doğru çevirdi ve kadına bakmaya başladı


Kadın bir ev kadını görünüşündeydi Fanilasını dirseklerine kadar sıyırıp, sürekli nemli ellerle dolaşan, mutfakta pişirdiği çöreklerin, böreklerin kokusunu gezdiği yerlere dağıtan kadınlara benziyordu Belki de bu köpek onun için onun önünde durmuştu Yemeklerle haşır neşir birisi yanında yiyecek de taşıyor olabilirdi ona göre Ama evinde sıcak bir yemek kokusu olan bu kadın sokağa çıkınca, tanımadığı insanlarla göz göze gelmek korkusuyla, başını yukarı kaldırır, soğuk ulaşılmaz bir ifade takınır, sadece gelip geçen otobüslerle ilgilendiğini göstermek için yola boş gözlerle bakardı Bu yüzden bir metre ötesindeki ona gözlerini dikmiş bakan köpeği farketmedi


Köpek titreyerek ona umutsuzca bakmaya devam etti beni gör diyen bakışlarla, yanında yiyecek taşıdığını umut ettiği bu kadına Kıskandım o anda o bakışları

İçimden bana bak, bana bak diyordum, ama köpek de beni farketmiyordu, ısrarla kadının gözlerinin içine bakıyordu


Sonra umudunu yitirdi, yavaşça yerinden kalktı ve titreyerek duraktan uzaklaştı


O anda içime bir ateş düştü Herkes aslında o köpek gibi bakıyordu, beni gör diyen bakışlarla İnsanlar iyi kötü ne yaparlarsa yapsınlar görülmek için yapıyorlardı Seni görmesi için baktığın sevgili, bir başkasına bakıyordu görülmek için Görülmek için giyiniyordu insanlar, süsleniyordu Görülmek için güzel evlerde yaşamak istiyorlardı Görülmek için kariyer yapıyorlardı Görülmenin manasını sahip olunan şeyler sanıyorlardı İnsanlar onların güzel döşenmiş evlerine baktıklarında, bakılan kendileri sanıyorlardı Masallarda bile

görülmek, sahip olunan şeylerdi Külkedisi masalını hepiniz bilirsiniz Bir peri gelip külkedisini süslemese, o yırtık kirli elbisesi ile gitse idi, prens onu farkedecek miydi? Büyük ihtimalle hayır


Ve insanlar bu masallarla büyüdüler Perilerimiz yoktu, sihirli değneği ile donatsın bizi Ne yapacaktı insanlar peki? Kimisi çok çalışacaktı, öyle ki, hayatı işi olacaktı Kimisi kendisini pazarlayacaktı Kimisi öldürecekti, kimisi acındıracaktı, kimisi hırsla öfke ile dolacaktı, kimisi yalaka olacaktı, kimisi kıskanacaktı sahip olanları Büyük çoğunluk ise umutsuzca tırmalayacaktı Hayal etmedikleri evlilikleri yaptılar, hayal etmedikleri hayatları yaşadılar ve herşey yolundaymış gibi davrandılar İçlerinde gömülüp kalmış, bakmaya korktukları gizli hazinelerini; utançla, kibirle, yalanla, ihanetle örttüler Ne de olsa o hazine görülmezdi, hayatın kuralları vardı Umutlarını, hayallerini, benliklerini gömdüler oraya Giyindikleri kıyafete büründüler, herkes gibi oldular İçlerindeki büyük destansı aşkı unuttular Aşk yok ki dediler, mantık var Aslında haklıydılar Farklı olmak riskliydi, öldürücüydü Toplum beslemezdi farklı olanı, aç kalırlardı Hem tecrübeleri onlara göstermemiş miydi daha küçük bir çocukken, en güzel oyuncağa sahip çocuğun en çok sevilen çocuk olduğunu, herkesin onunla oynamak için can attığını Onun kağıttan yaptığı şaheserine burun kıvırdıklarını görmemiş miydi? O zaman vazgeçmişti, kağıtlarından, makasından, uhu'sundan Annesinin elinden tutup, göstermişti gösterişli uzaktan kumandalı arabayı, alması için ağlamıştı Ve hayatının devamında hep ağlayacaktı, o köpeğin bakışı ile bakacak, içine gömdüğü hazinesinin kıpırtısı ruhunu sızlattığında, sahip olduklarına sarılacaktı Nasılsın diye sorulduğunda, "Harikayım" diyecekti, içindeki binlerce farklı yanıtı bir kenara atarak


Oysa ki en can alıcı sorudur "Nasılsın" sorusu Çok derin bir sorudur

"Ne hissediyorsun?" anlamındadır aslında ama basit bir kelime içine sıkışıp kalmış, kalıplaşmış bir sorudur Cevaplar da kalıplaşmıştır Çünkü gerçek hissedilen hep perde arkasındadır O perde açılırsa insan çırılçıplak kalıverir, bütün sızıları ortaya çıkar Gerçek bilinse de, verilen cevap doğru kabul edilir, ötesi kurcalanmaz Oysa ki, bir nasılsın sorusuna bir destan yazılabilir





Sonra utançlarını, umutlarını, hayallerini, benliklerini unutmak için eşlerini aldattılar, uyuşturucu içtiler, kanser oldular

O hazine örtünün altında kıpırdadıkça, yeni şeylere sahip olmak için çırpındılar Kendilerini daha iyi, daha büyük, daha güçlü gösterecek şeyler Ve aslında hiç bilinmeden öldüler

Arkalarından kendilerinden çok, sahip oldukları konuşuldu


Gelelim o açlıktan ölmek üzere olan sokak köpeğine

Peki o sokak köpeğinin diğer köpeklerden ne farkı vardı da böylesine aç kalmıştı? Diğer köpekler karınlarını doyurmayı başarırken o neden başaramamıştı?


O çok özel bir köpekti Onurlu idi, yüzsüzlük etmezdi Dükkanların önünde durur, dükkan sahibinin kendisine yiyecek vermesini beklerdi Kimi zaman birisi önüne bir parça yiyecek atar kimi zaman da eli boş dönerdi Aslında boyu yetse idi, çöp tenekelerine tırmanıp yiyeceğini bulur, insanların merhametine sığınmazdı ama, boyu yetişmiyordu işte

Bazen şanslı olursa, dolan çöp tenekelerinden taşan poşetlerde kırıntılar bulurdu Ama ah o büyük köpekler yok mu, ne aç gözlüydüler Ona bir lokmayı bile fazla görürler,

dişlerini gösterip kovalarlardı Onun koca bir yüreği vardı aslında ama bedeni küçük yaratılmıştı O bulduğu küçük bir parça yiyeceği bile kedilerle paylaşırdı Hele hele yavru

kedilere hiç dayanamaz, tüm açlığına rağmen bir yudum yemeden onların yemelerini izlerdi Diğer köpekler fırsatçıydı, hırsızdı onlar Dükkan sahibinin boş anını kollar, tezgahtan

yiyeceği kapıp kaçarlardı Arkalarından taş da atılsa, kalın sopalarla dövülseler bile pes etmezler, yine aynı yere gelip sinsice fırsat kollarlardı Ama hayatta kalan onlardı


Bir gün o onurlu köpek açlığa teslim olacak ve bir kaldırım kenarında ölecekti Yanından geçenler, daha önce görmedikleri o köpeğin keskin kokusuna kayıtsız kalamayacaklardı ve

burunlarını tıkayacaklardı Ben de o kaldırımdan geçecektim Onun yerde yatan cansız bedenini tanıyacaktım Gözlerimden yaşlar boşalacaktı



Gülcan Çakır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.