Ukala Bir Gözyaşı Postası |
07-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ukala Bir Gözyaşı PostasıUkala Bir Gözyaşı Postası Hikayesi - Gözyaşı Hikayeleri - Aynur Engindeniz - Aynur Engindeniz Yazıları Merhaba anne Biliyorum mektuba çok ara verdim Aklına kötü şeyler getirmemişsindir umarım İyiyim, çünkü hala hayattayımHani her hüsranda eteğine geliyorum yaİşte o yüzden uzadı mektuplarımın arası Bu ara pek hüsran yok Dün, seninle dolaştığımız o büyük parka gittim Ne öptüğün laleler kalmış, ne okşadığın sırnaşık kediler Dedim ya sana, zaman beni çekemiyor be anneNe varsa umut diye tutunduğum, tek mevsimlik bitkilere dönüveriyor Sadece bir hafta açacak çiçekler için, bir yıl beklemekten usandım İşte zerre, işte fidan, işte çiçek, işte kurudu derken, bak ne yıllar geçip gitmiş Kapıdaki çam da olmasa, bu memlekette bahar yok diyeceğim geliyor bazen Çiçek demişken, Hayriye Ablanın balkonundan çaldığımız çiçek kurudu Hadi büyük mazeretlerin yalanlarını anladım da anne, bir küçük çiçek için, bu kitlesel yalanı kim uydurdu söylesene Laf! Çalma çiçek tutarmışHangi çalınan kalıcı oldu kiPara mı, kalp mi, zaman mı? Dediğim gibi, dün parktaydım Islak bir banka oturup, kafamdaki aklın hesabını yaptım EksiEksiye düşmüşüm bilmedenYa biri hesabımdan akıl çekmiş, ben uyurkenYa da, ederi az diye her şeye kafamı yorduğum için, azar azar eksilmiş Bir dakika İçerden bir nefes sesi geliyor Korkuyorum, bir bakayım, hemen dönerimYani, inşallah Çok şükür, ruhlar bile bu eve uğramıyorOcağa koyduğum çay suyu taşmışÇaydanlık, dakikalardır içini yakan ateşten intikamını aldı KeşkeDiyeceğim de, dilim varmıyor Keşke demek, şeytana kapı açarmışOlsun, şeytan duymasın, ama ben yine de söylemek istiyorum Keşke, alnıma bir nebze olsun kin çalaydın doğururken O vakit, belki böyle aptal durumuna düşmezdimÇiziverirdim acı saçan her nesnenin üzerini Çizmek demişken, sabah işe geç kaldığım için adımın üzerini çizmişler imza defterinde Ne büyük gam! Ben de ne yaptım biliyor musun? İnadına koridorlarda dolaştım, inadına merdivenleri indim, çıktımEvet, yoruldum, ama olsun, benim orda olduğumu gördüler ya Biliyorsun, Kal-u Belada isimlerimizin yer aldığı fihristi dünyanın merkezine yerleştirdilerBen alfabetik sıralamada başlarda olsam da, "A" nın ardından "Y" geldiği için, yırtıyorum biraz olsunÖrneğin, Abdullah’la Aynur arasında daha bir sürü kul varBenden bir öncekiler Avniler mesela Her yeni gün için rızka, imtihana ve kısacası yaşanacaklara start verilirken, sıra bana gelene kadar, sabahın altısı oluyorVe ben, çoktan uykumu almış oluyorum Abdullah’lar benden en az altı saat önce başlıyor hayatla didişmeye Tabi fonda sigara dumanı ve müzik listemdeki acıklı bir türkünün eşliğinde, sana yanık bir mektup yazmıyorsam eğer Demem o ki, dünyanın merkezindeki o listedeki adımız çizilmedikçe, ete kemiğe bürünmüş halimizle, yeryüzüne ve gökyüzüne inat, bir çok merdiven inip, pek çok koridor gezeceğiz Değil mi anne? Dışarda hüzünlü bir aydınlık varMehlika, "Ey adını benden alan kız" diye başladı yineŞiir de bir yere kadar be anneBöyle her gece, her geceHem de yalan olduğunu bile bile, umut vadetmiyor mu her geceÜstelik, yeleğimin düğmesi kadar cüssesine bakmadanNeymiş, "güzel günler yarın" Laf! Bugün de dünün yarınıydı Dün gece, yarın daha güzel olcak diye kurduğum hayallerin, gerçekten birer hayal olduğunu gördüm bugün Neyse Emin Amca ölmüş, öyle mi? Eğer doğruysa, mezarına git Ona de ki, "Aynur, sana söz verdiği bastonu kendi kullanacakmış" Kaç senedir yatalaktı Baston diye tutturdu en son görüşmemizde Burda bastoncu meşhur bir usta mı varmış neAskerden arkadaşıAh, bir bilseydi bu kentte ne çok aksak olduğunuYataktaki haline şükrederdi Sesini duyar gibiyimBen ne mi yapacağım bastonu? Hani eğri tarafı var ya, hani avuç içine alıp dayanılan taraf, işte tam o kısımı hayata geçireceğim Sonra sürüklenip gideceğim ardından, benzinden tasarruf olsun diyeBenzinden, yani ömrümden Babam ne yapıyor? Yanaklarının sakalsız yerlerinden öp benim için Tıpkı çocukken öptüğüm gibiOna de ki, Aynur’un çatısı çökmüş sağanak gözyaşındanBir hesap etsin bakalım, kaç ton kereste, kaç çuval çimento, kaç avuç çivi gerekir tamir içinHani, yorulduğun yerde konağın olacağım, diyordu yaKonak istemem, çatımın tamiri mümkünse el atsın yeterBen onun gibi usta olmasam da, tamirin imkansız olduğunu biliyorum, onu da söyle Babam, demişken, Ömer Seyfettin diyor ki bir öyküsünde, her kümese bir horoz gerek İlahi intizam içinTavukların kar gibi kanatları çamura bulansa da, horoz pürü pakBir şeylerin üzerine çıkıp, yükseklere uzananlar kadar muzafferİlahi intizam içinSence doğru mu söylüyor anne? Tavukları kümese sokmak, muntazaman yumurtlatmak, itaati öğretmek için mi var horozlarYoksa tavuklar, horozlar için mi var? İkisi de aynı şey deme Birinde özne tavuk, diğerinde horozAnla işte, insanlar gibiSaçmalık diyorsunSen de haklısın Ömründe çamaşır makinesinin kullanma kılavuzundan gayri kitap okumadın ki Saçmalıyorum evetNeden biliyor musun? Ağladığımı anlamayasın diye Sonra üzülürsün, tuz yanaklarına sızar Yüzündeki travertenler kararır sileyim derkenBenim" Pamukkalem"Ne ağla, ne silSen hep ak kalHasret dediğin nedir ki, bir kaç dağ arkasıYollar nedir ki anne, geceleyin Aya bakıp, beni "Nur", diye çağırman yeter Sonra, taahütlü postamızın "alındı" kağıdı elimize geçtikçe, bileceğiz ki, "o oralarda Hala var, hala tutuyor elleri" Bir tebessüm için, bu da kafi, ah anne Abdullahlar güne başlayalı saatler oldu Sanırım Avniden gidiyor sıraSıra bana gelmeden yatmalıyım anneUyur görürlerse, bir de yanaklarımı ıslak, belki teğet geçerler beniHayır, hayır! Teğet geçerlerse ölmüş olurumRızkın acılı yanından koymazlar tabağıma belki, diyeyimEvet, böylesi daha iyi Hem yarın bir düğüne gideceğimAnlayacağın, bir kovboy daha kementini bufalonun tekine isabet ettirdi Evet, saçmalıyorum, Mazur gör, aklım ekside Aslında, kandırdım seniSana mektup yazma bahanesiyle, uyanık kalıp, hesabımdan gizlice akıl çekeni yakalamaktı niyetimGelen giden yok Gözlerine selam söyleKeder harabatı gözlerineŞimdi kapatsınlar panjurlarını, yarın sabah melekler onları açacakDilerim, çocukların boyadığı gökyüzülerine mahsus, gülen güneşler görürsün Anne Yüreğim acıyorAma sen, bilme Aynur Engindeniz |
|