Küskün Begonvil 7 |
07-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Küskün Begonvil 7Küskün Begonvil 7 hikayeleri - Hicran akçakaya hikayeleri Doktorun muayenehanesinden çıktıktan sonra hemen eve gitmek istememişti Zeynep Deniz kenarında oturdular Karşılarında tüm görkemiyle Bodrum Kalesi kucaklamıştı mavi suları Marinada her boy tekne yan yana dizilmişlerdi Teknelerin yanaklarını okşayan suyun sesi, gökyüzünde uçan martıların çığlıkları, balıkçıların tezgahlarını boşaltmak için yüksek sesle ''Hayde taze balık bunlar, canlı canlı, şimdi çıktı hanım abla, bey abi'' diyen naraları, balık tezgahlarına sürtünen kedilerin miyavlamaları Hiç birini duymuyordu Zeynep Tüm seslere sağır olmuştu kulakları Yüzü solgun, gözleri donuktu Kemal soru sormaya çekindi Suskun suskun oturup uzaklara baktılar hep Ne kadar oturdular orada öylece, ne kadar sustular bilmiyorlardı Zeynep suçluluk, şaşkınlık, pişmanlık ve daha adını koyamadığı duygularıyla boğuşurken, Kemal Zeynep için endişeleniyordu: -Canım geç oldu gidelim mi artık? Hem Arda da merak etmiştir bizi Mızmızlanıp anneannesi ile dedesini üzmesin sonra -? -Zeynep! Aşkım beni duymuyor musun? -? -Hadi kalk canım, eve gidelim Kemal, yavaşça elinden tuttu karısının Zeynep biraz daha sokuldu kocasına, başını omzuna yasladı Sanki gözlerinin önündeki bent yıkılmış, seller akıyordu Kemal biricik Zeynep'inin sıcak gözyaşlarını omzunda değil taa yüreğinde hissetmişti Öylece yürüdüler Arda'yı almak için gittiklerinde hava kararmıştı iyice Zeynep'in içi gibi kapkaranlıktı Tek fark Zeynep'in o yıldız yıldız gözleri, göktekileri kıskandırırcasına parlamıyorlardı artık Annesiyle babasının gelişi ile Arda ellerini çırparak: -Yaşasın! Annemle babam geldi, anneanne dede geldiler, geldiler! Diyerek kapıyı açtı onlara Zeynep eğildi, kollarının altından tuttu, kaldırdı, beline yerleştirdi oğlunu Tüm gün ayrı kalmışlardı Arda annesinin yanaklarını, boynunu, öpücük yağmuruna tutmuştu Zeynep suçluluk duygusunu bastırmak istercesine, Arda'ya daha bir sıkı sarılıyor, öpücüklerine fazlasıyla karşılık veriyor, bu da yetmiyor saçlarını kokluyor, ellerini öpüyordu oğlunun Annesi hiçbir şey sormadı Soramadı Kızının gözlerine bakınca anlamıştı olan biteni Zeynep'in gözlerindeki pişmanlık bir yol bulup annesinin yüreğine akmıştı sanki Yorgun olduğunu, dinlenmesi gerektiğini söyledi Zeynep, yaşlı çifte teşekkür edip, iyi akşamlar dileyerek, Arda'yı da alıp evlerine gittiler Vakit hayli ilerlediği için Arda hemen uyudu Karı koca salonda sessizliğin girdabında öylece kalakaldılar Kemal bir şeyler söyleyip karısını teselli etmesi gerektiğini düşünüyor ama kelimeler boğazında düğümleniyor, bir türlü serbest kalıp dilindeki yerini alamıyorlardı Zeynep'in bu haline dayanamıyor içi eriyordu Sonunda: -Zeynep'ciğim Ne olur kendini bu kadar harap etme Olan oldu artık Daha önümüzde upuzun bir hayat var Pişmansan bu yaptığından, telafi edilebilir canım Tekrar hamile kalabilirsin Ama n'olur böyle durma -? -Sen de konuş Bir şeyler söyle Zeynep Pişmansan pişmanlığını söyle Hatalar bizim içindir Fevri bir karar ile belki en büyük hatayı yaptık ama -? -Zeynep'im, susma n'olur -Ben kendimi bu yaptığımdan ötürü asla affetmeyeceğim Kemal asla asla! Varlığına alışmamam diyordum meğer yokluğuna alışmak daha zormuş İçimdeki boşluğun tarifini edemem sana Bir damla kan pıhtısı deyip katlettiğim bebeğim bana anne diyor durmadan -Anne, anne, anne -Allah Arda'mızı esirgesin ona uzun bir hayat versin Zeynep'im Zeynep iç dünyasında sürekli Allah'a yalvarıyor, onu affetmesi için dua ediyordu: -Allah'ım yalvarırım beni affet Bağışla beni Sana sığındım Beni bu suçumdan dolayı cezalandırma Merhametine sığındım Merhamet et Allah'ım ne olur bana tekrar hamile kalabilmeyi nasip et Söz veriyorum bu kez hiç şikayet etmeden doğuracağım & Hayat devam ediyordu Kemal işe gidip geliyor, Zeynep evde Arda' sı ile vakit geçiriyordu Akşam üstleri onunla, sitenin içindeki çocuk parkına gidiyorlar, Arda keyifle salıncaklarda sallanıyor, kaydıraklardan kayıyor, kova küreğiyle kum oynuyor, çocukluğunu doyasıya yaşıyordu Zeynep bir bankta oturuyor bazen elindeki kitabı okuyor, bazen neşe içinde cıvıldaşan çocukları izliyordu Minik bir kız çocuğu gözlerinin hapsine girdi Öyle şeker öyle tatlıydı ki Sendeleyerek yürüyor, düşüp kalkıyordu İçindeki o sesi tekrar duydu Zeynep: -Anne anne! Annecim! Yüreğine kor bir alev düştü Gözlerini kırpıştırdı, gözyaşları akmasın diye Ama engel olamadı, yolunu buldular ve aktılar gene Arda'nın kendine doğru koşar adım geldiğini fark edince hemen sildi gözyaşlarını Yüzüne, o oğlunun aşina olduğu gülümsemesini taktı gene: -Canım acıktın mı? -Hıhı, hadi hamburger alalım - Olur alalım Sonra bir de dondurma yeriz -Yaşasın Oturdukları siteye çok yakın bir alışveriş-kültür merkezi vardı, OASİS Bütün ünlü mağazalar, sinema salonları, tiyatro, toplantı ve konferans salonu, kebabcılar, lokantalar, çocuklar için değişik oyun alanları, kuaförler, her şey bu büyük merkezde toplanmıştı Meydanda açık havada hoş bir sahne vardı Dört bir tarafından suların aktığı, etrafında değişik çiçeklerin sarmaş dolaş raks ettiği, akşam saatlerinde Bodrum'un sesine gitar nağmelerinin karıştığı egzotik bir açık mekandı burası Yaz aylarında televizyoncular çekim yapar, sanatçılar halk konseri verirlerdi Zeynep ile Kemal de yaz aylarında evde bunalınca çoğu akşam bu mekana gelirler, kol kola yürürler, vitrinleri seyreder, gitar eşliğinde içeceklerini yudumlarlardı Hamburgerciden, hamburgerlerini, patateslerini, içeceklerini alıp meydandaki bir masaya oturdular İştahla yemeye başladılar Arda bir hamburgerden ısırıyor, bir patates atıyordu ağzına Ketçap ve mayoneze bulanmıştı ağzının kenarları, Zeynep uzandı elindeki peçeteyle sildi oğlunun pembe ağzını Devam Edecek Hicran Akçakaya |
|