Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
baskının, birey, etkisi, sosyokültürel, üzerine

Sosyo-Kültürel Baskının Birey Üzerine Etkisi

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sosyo-Kültürel Baskının Birey Üzerine Etkisi



Sosyo Kültürel Baskının Birey Üzerine Etkisi Yazısı - Sosyo Kültürel Baskının Birey Üzerine Etkisi Sıla Paylar - Sıla Paylar Yazıları

21yüzyılda Türkiye gençliği aleni bir şekilde ikiye ayrılmış durumda,bir kısmı üzerine oynanan oyunların farkında olmayan ve herkes böyleymiş ecdadım da böyle yaşadı şeklinde düşünüp,magazin kültürünün parçası olan çaresiz ve aklını kullanmaktan aciz gençlik


Bir kısmı da kendi hayat felsefesini olusturmaya çalısan,araştıran, öğrenen, bilginin peşinden koşan ve aklı ön planda tutmaya çalışan, birşeylerin farkında olmak için çabalayan kendisine yol açmaya veya daha önce açılan yollardan herhangi birini seçip yürümeye çalışan gençlik


Türkiye nüfusunun istatiksel sonuçlarını ve yaş dağılımlarını düşündüğümüz zaman araştırmaların "genç nüfus" olarak tanımladığı ülkemizde,yaş ortalamasnın 25-28 oldugunu görmek mümkünHal böyleyken soyutlanması gereken kitlenin de gençlik oldugunu düşünmek için çok zeki olmaya sanırım gerek yok İçinde bulunduğumuz dünya düzeni ve ülkemizin dünya devletleri arasındaki konumu, gerek siyasal gerek coğrafi gerek ekonomik şekilde,oldukça tartışmalıdır ve ne yazıktır ki yoksa şükürler olsun ki mi demek gerek,bir " avcı-av" ilişkisinin tam da ortasında bulunmaktayız Yerleştirilmesi gereken bir felsefe kültürü olmakla birlikte, henüz 50 yıllık geçmişte yaşanılan siyasi ve dini ,toplumsal olayların bireylerin üzerindeki sindirme politikasıyla da ilişkisini düşündüğümüzde, ne bir felsefe yapabilmekten ne de olaylar arasında baglantı kurabilmekten söz edebiliyoruz Çünkü; korkuyoruz ve korkutuluyoruz


Geleceğimiz üzerinde etkimizin hiç olmadıgı bir siyasal , ekonomik ve dini düzende söz hakkına sahip olup olamama durumumuzu şimdiki hareket ve davranışlarımızla belirleyebilecek olmamız şöyle dursun, neredeyse şuan da bile kendi kararlarımızı veremeyecek durumlara geldiğimiz söz konusu oluyor Yasal olarak 18 yaşını doldurmuş bir kişinin,"birey" olabilme, yani; oy kullanabilme,kendi adına ve kendi üzerine birşeyler satın alabilme, tamamen şahsi olarak bir yerlere başvurabilme gibi bir çok hakkı bulunurken biz toplum yaşantımızda önce aile daha sonra ailenin baglı oldugu mahalle daha sonra o mahallenin baglı oldugu ilçe ,il vs derken son derece mükemmel şekilde hazırlanmış bir hiyerarşik baskının ortasında buluyoruz kendimizi


Önce; insanı , insan olmayandan ayıran en önemli özelliği olan "akıl süzgecinde düşünmek" kavram ve yargısından, uzaklaştırılıyoruz, bastırılıyoruz Daha sonra , düşünen beyinleri , aşağılıyor ve soyutluyoruz


Bu bir oyun değildir de nedir ? Temelde şöyle bir durum geliştirilmiyor mu, biz sizin yerinize zaten herşeyi düşünüyoruz,sen boşver biz herşeyi hallederiz Bu sav ile ilk olarak karşılaştıgımız kurum,ailedir Sen oyun oynamana bak biz tepeden tırnaga herşeyinle ilgilenirizlerle başlayan sen sadece derslerine yönel herşeyi biz temin ederizlerle devam eden,üniversite çağına gelindiği halde sabah kahvaltısından aksam yemegine kadar karışmaya çalışan ailemiz,aslında sorunun temel kaynağı değil midir ? Bizler zaten hiçbirşeyi yapamamaya ve yaptırılmamasına alıştırılmadık mı ? Gelgelelim şimdi de yani büyüyünce de aynı durum siyasi ve ekonomik düzenlerin hayatımıza resmedilişinde karşımıza çıkmıyor mu ?


Ey Halkım, senin düşünmene yorulmana gerek yok, ben herşeyi senin için ve seni çok sevdiğim için yaparım demiyorlar mı? Biz de zaten geçmişten gelen alışkanlığımızla, bize düşen düşünmek değil, gezmek eğlenmek arda kalan zamanda ders çalışmak, otlaştırılarak üniversitelerden mezun olmak ve karsılastıgımız hayatın ilk engelinde tökezleyip düşmekle, karşı karşıya kalmıyor muyuz ? Çünkü, otuz yaşına gelene kadar suya sabuna hiç dokunmadık, okullarda okuduk ama öğretimlerde bulunmadık,eğitim gördüğümüzü sandık ama alıştırılmışlıklarımızdan, üzerimizde dönüp duran bulutlardan asla nem kapmadık, kaptırılmadık Ne acıdır ikiye ayrılan gençlik de aynılarını cocuklarına yapacak çünkü bizler sevginin "bu" olduğunu düşünüyoruz Hiçbir zaman düşünmeyi başaramadıgımız gibi,kırk yılda bir düşündüğümüz "senin için en iyi olan bu !" fikrinde de tutup yanlış düşünüyoruz Adaletsizliklerin,haksızlıkların acımasızlıkların ortasına atacagımız çocuklarımız için, en iyisi bu demek , yalnızca vicdan rahatlatmak ve hatta sadece kendini düşünmektir! Ailede aldığımız ahlaki,dini,siyasi,ekonomik ve felsefi temeller olduğu gibi bırakıldığında kamlumbağa kadar ilerlemek bile mümkün değilken, alışkanlıklarımızın zincirleriyle kollarımızı morartıyoruz Nereye kadar sürecek bilemiyorum, kökenlerinde düşünce tohumlarının bulunduğu nice başarılı insanlar yetiştiren toplumumuz inanıyorum ve inanmak istiyorum ki, bu düşüncesizlik bataklığından kurtulmak için birşeyler yapacaktırKeza bir bataklıktan kurtulmanın yolu,çırpınmak değildir emin ve kararlı bir adımla sıçrayış yapabilmektir


Zira ulu önder MKemal ATATÜRK'ün de dediği gibi,


"Muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur!"


Sıla Paylar

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.