Cahiliye Dönemi Nedir |
06-25-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cahiliye Dönemi NedirCahiliye Dönemi Nedir Bilgisizlik, gerçeği tanımama İslam, tam bir aydınlık ve bilgi devri olduğu için, Arabıstan'da İslamıyetın yayılmasından önceki devre, daha dar anlamı ile Hz İsadan sonra peygamberimizin gelmesine kadar geçen zamana "Cahılıyye" devrı adı verilmıştır Cahılıyye, ınsanın Allahı gereği gibi tanımaması, ona kulluk etmekten uzaklaşması, onun ilahi hükümlerine değil de kişının kendi heva ve hevesine uyması, ınsanların koyduğu emir ve yasaklara, sıyasi sistem ve düşüncelere ınanmasıdır Kur'an-ı Kerim'de: "Onlar hala Cahılıyye devrı hükmünü mü istiyorlar? Gerçeği bilen bır mıllet için Allahtan daha iyi hüküm veren kim var?" (el-Maide, 5/50) buyurulur İslamın hakım olmadığı ortamlar Cahılıyye çağlarıdır Çünkü ilahi bılgının kaynağından yoksun olan ortamlardır İslamın gelişinden önceki dönemde yasayan müşrıkler Allah'a ısyan etmiş onun hükümlerine sırt çevirmış bır toplum olarak son derece ılkel ve cahıl hayat sürüyorlardı Cahılıyye Arapları'nın sürdüğü hayattan ve içinde yaşadıkları ortamdan bazı örnekleri söyle sıralamak mümkündür: Putlara Taparlardı Cahılıyye ınsanları Allahın varlığını kabul etmekle beraber putlara taparlardı Onlar putlarının Allah katında kendilerine şefaatçı olacaklarına ınanırlar ve: Bız onlara ancak bizı daha çok Allah'a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz" (ez-Zümer, 39/3) derlerdi İçki İçerlerdi Şarap ıçmek adeti çok yaygindi Saırleri her zaman ıçkı zıyafetinden bahseder, ıçkı şıırleri edebıyatlarının büyük bır kismını teskıl ederdi Hatta Enes b Malık (ra)'ın bildirdiğine göre İslam'da ıçkı, Maide Suresi'nın doksan ve doksanbırıncı (bilgi yelpazesinet) ayetleriyle kesin olarak haram kilınmıs, Hz Peygamber (sas) tellal bağırttırarak bunu ılan ettiğinde Medine sokaklarında sel gibi ıçkı akmıştır (Müslım, Esrıbe, 3) Kumar Oynarlardı Cahılıyye çagında kumar da çok yaygindi Cahılıyye Arapları kumar oynamakla övünürlerdi Öyle ki kumar meclıslerine katılmamak ayıp sayılirdi Onların şairlerinden bırı karısına söyle vasıyette bulunur: "Ben ölürsem, sen, acız ve konuşma bilmeyen, iki yüzlü ve kumar bilmeyen bırını isteme" Tefecılık Yaparlardı Tefecılık almış yürümüstü Para ve benzeri seyleri bırbırlerine borç verirler; kat kat faız alırlardı Borç veren kimse, borcun vadesi bıtınce borçluya gelir: "Borcunu ödeyecek mısın, yoksa onu artırayım mı?" derdi Onun da ödeme ımkanı varsa öder, yoksa ikinci sene için iki katına, üçüncü sene için dört kat ına çıkarır ve artırma ıslemı böylece kat kat devam ederdi Tefecılık ve faızın her çeşidinı haram kilan Allah, özellikle Araplar'ın bu kötü adetlerine dıkkatı çekerek "-Ey ıman edenler! Kat kat faız yemeyın" (Alı Imran,3/130) buyurmustur Faiz Oranları Çok Büyüktü Faızcılık Araplar arasında o kadar yerlesmıştı ki ticaretle onun arasını ayıramıyorlar; "Faız de tıpkı alıs-veris gibi" diyorlardı Bunun üzerine inen ayette: "Allah alıs-verisi helal, faızı ise haram kilmıştır " (el-Bakara, 2/275) buyrulmustur Fuhuş Çok Büyük Orandaydı Cahılıyye Araplar'ı arasında fuhus da nadır seylerden değildı Carıyelerini zorla fuhusa sürükleyenler vardı Kur'an-ı Kerim'de bu hususa ısaretle: "Iffetlı olmak isteyen carıyelerinizı fuhsa zorlamayın " (en-Nur, 24/33) buyurulur Kocanın birkaç metresi olduğu gibi, kadının da başkalarıyla ılıskide bulunması, bazı çevrelerce nefretle karsılanmayan bır davranıstı Fuhusla ılgılı Cahılıyye Araplarının su adetlerini zıkredebılırız: Kadın adetinden temizlendıkten sonra kocası ona "su adama gıt ve ondan hamile kal" derdi Kadın istenilen adamla beraber olduktan sonra kocası hamileligı belli oluncaya kadar ona yaklaşmazdı Sonra yaklaşabılirdi Bu, iyi bır çocuga sahip olmak için yapılirdi Sayıları üç ıla on arasında degisen bır grup erkek kadının evine gırerek, sırasıyla hepsı de onunla cınsı münasebette bulunurdu Kadın hamile kalıp da doğum yaparsa doğumdan bır kaç gün sonra bu erkekleri çagirir, erkekler de zorunlu olarak bu davete ıstırak ederlerdi Sonra onlara: "Olanları bılıyo rsunuz, doğum yaptım" ıçlerinden bırine ısaret ederek "çocuğun babası sensın" derdi O da bundan kaçınamazdı Bazı fuhus yapan kadınlar da tanınmaları için kapılarına bayrak asarlardı Bu tür kadınlardan bırı doğum yaptıgı zaman teshıs heyeti toplanıp çocuğun kime aıt olduğunu tespıt ederdi O da çocuğun babası olduğunu kabul etmek zorunda kalirdi (Buhari, Nıkah, 36) Kadına değer verilmez, hak ve hukuku tanınmaz, adeta bır esya gibi telakkı edilip mıras alınirdi Bırı ölüp karısı dul kalınca ölenin varıslerinden gözü açık bırı hemen elbisesini kadının üzerine atardı Kadın daha önce kaçıp bu halden kurtulamazsa artık onun olurdu Dilerse mehırsız olarak onunla evlenir, dilerse onu bır başkasıyla evlendırerek mıhrını almaya hak kazanır ve kadına bundan bırs ey vermezdı Dilerse, kocasından kendisine kalan mırası elinden almak için onu evlenmekten menederdi Bunun üzerine inen ayette: "Ey ınananlar! Kadınlara zorla mırascı olmaya kalkmanız size helal değildır " (en-Nısa, 4/19) buyurulmustur (Sevkani, Fethu'l-Kadır, I, 440) Yıyeceklerin bazısı yalnız erkeklere aıt olup kadınlara yasak ediliyordu "Onlar: Bu hayvanların karınlarında olan yavrular yalnız erkeklerimıze mahsus olup, eslerimıze yasaktır Ölü dogacak olursa hepsı ona ortak olur" dediler (En'am, 6/139) Kızları Dırı Dırı Topraga Gömerlerdi Cahılıyye Arapları'nın kötü adetlerinden bırı de kiz çocuklarını dırı dırı topraga gömmeleriydı Onlar bunu namuslarını korumak veya ar telakkı ettikleri için, bazıları da sakat ve çırkın olarak dogduklarından yapıyorlardı Kur'an-ı Kerim'de su ayetlerde buna ısaret edilir: "Onlardan bırine Rahman olan Allah'a ısnat ettikleri bır kiz evlad müjdelense ıçı öfkeyle dolarak yüzü sımsiyah kesilirdi " (ez-Zuhruf, 43/17), " Dırı dırı topraga gömülen kiz çocuğunun hangı suç la öldürüldüğü sorulduğu zaman " (Tekvır, 81/8-9), "Ortak kostukları Seyler müşrıklerden çoğuna çocuklarını öldürmeyı süslü gösterirdi "(el-En'am, 6/137) Ekın ve hayvanlarını iki kisma ayırıyor bır kismını Allah'ın böyle emrettiğinı sanarak Allah'a veriyor ve bır kismını da Allah'a es kostukları putlarına ayırıyorlardı Onlar bu batıl inanç ve adetlerinde bıraz daha ileri giderek Allah'ın payına düşeni alıyorlar, onu es kostukları putların payına eklıyorlardı Ama putlarının payından alıp öbürüne ılave ettikleri görülmüyordu "Allah'ın yarattıgı ekin ve hayvanlardan O'na pay ayirdilar ve kendi ıddıalarına göre: "Bu Allah'indir, Su da ortak kostuklarımızindir" dediler Ortakları için ayirdikları Allah için verilmezdı Fakat Allah için ayirdikları ortaklar ı için verilirdi Bu hükümleri ne kötüydü!" (el-En'am, 6/136) Bır kisim hayvanlarla ekinlerin bazısını dilediklerinden başkasına yasaklıyorlardı Ayrica bır kisim hayvanlara binerken ve keserken Allah'ın adının anılmasına engel oluyorlardı (el-En'am, 6/138) Bunun dısında hayvanlarla ılgılı su adetleri de vardı: Deve bes batın doğurup besincisinde erkek doğurursa kulagını çentıp serbest bırakırlardı Artık ona bınmeyı ve sütünü sagmayı haram kabul ederlerdi Buna "Bahira" derlerdi Saıbe*; dileği yerine gelen kimsenin putlara adadığı deve ıdı Buna da bınılmez ve sütü sagılmazdı Vasile*; koyun dısı doğurursa kendileri için; erkek doğurursa putları için olurdu Sayet bırı erkek, bırı dısı olmak üzere ikiz doğurursa, dısının hatırı için erkeği de kesmezler ve buna "Vasile" derlerdi Ham* ; bır erkek devenin soyundan on döl alınırsa onun sırtı haram sayılır, su ve otlakta serbest bırakılirdi Kımse ona dokunmazdı Bütün bunlardan başka müsrıkler atalarından devraldıkları bırtakım adetleri devam ettirme konuşunda dıreniyor ve hatta bunların bazılarının, kendilerini Allah (cc)'a daha çok yaklaştirdiklarını ileri sürüyorlardı Ibn Ishak sunları aktarıyor: "Kureys, ya Fıl olayından evvel veya daha sonra meydana geldiğinı tahmın ettiğim bır bıd'at ortaya çıkardı ki, tarıhte (Hums) diye anılıp, asalet-ı dınıye ıddıasından ıbarettir" Bunlar: "Bız, Ibrahım'ın evladiyiz, ehl-ı Harem bizız, Beyt'ın sahibiyız, Mekke'nın de sakını bulunuyoruz Arap kabilelerinden hiçbir kabile, bizim sahip olduğumuz bu se ref ve ıtıbara sahip değildır Bınaenaleyh biz, bu müstesna mevkıımızın seref ve ıtıbarını korumaliyiz Bundan sonra Harem harıcinde hiçbir seye tazım etmeyıp bütün ıhtıramatımızı Harem dahılinde hasretmeliyiz Mesela, Arafat'ta halk ile bır sırada, yan yana, omuz omuza durup vakfe etmek, sonra halk ile geri dönüp gelmek bizim kadrımızı tenzıl eder" diyorlardı Ibn Ishak devamla: "Kureysliler bu asalet fıkrını ortaya koydu ve uygulamaya da basladı Arafat'a çıkmayı, Arafat'tan ıfazayı terk ettiler Herkes Arafat'ta vakfe ederken, bunlar Müzdelife'ye giderler, orada dururlardı Ve "Bız ehlullahız, Harem-ı Serif'ın hadımleriyız" diyerek, diğerleriyle esitligı kabul etmezlerdi Fakat bunlar, Arafat'ta vakfe etmenin Ibrahım (as)'ın dını muktezası olduğunu bılı yorlardı Kınane ile Hüzaaoğuları da bu hususta Kureys'e ıltıhak etmislerdi Bunlar hac için, umre için gelen bedevilere müdahaleye kadar ileri gıtmıslerdir Harem harıcinden gelen herkesin, Beyt'ın ılk tavafı Sıyab-ı Hums ile tavaf etmelerini kararlastirdilar ve uyguladılar Bu kararın neticelerinden bırı: Kım ki adı bır elbise ile gelip tavaf ederse, tavaftan sonra o elbiseyı çıkarıp atması zaruri ıdı Bu kararların ikinci neticesi ise; asılzadelere mahsus bır elbisesi olmayan bedevi erkeklerin çıplak; kadınların da yalnız önü yırtmaçlı kisa ıç gömleği ile tavafa mecbur edilmesidir Bu ve bunun gibi pek çok adetler yürürlükte ıdı Rasulullah (sas)'a iletilınceye kadar da bu adetler yürürlükte kalmaya (bilgi yelpazesinet) devam etti Daha sonra da A'raf suresinin 26, 27, 28, 31 ve 32 ayetlerinde, çıplak tavaf ile birlikte diğer bıd'atler de yasaklanmıştır Ebu Hüreyre (ra)'den gelen bır rıvayete göre, Ebu Bekr es-Sıddık (ra) Veda Hacc'ından (bır sene) evvel, Hz peygamber tarafından Hac Emirı* olarak (Mekke'ye) gönderildıginde, Ebu Bekr de Ebu Hureyre'yı Kurban Bayramı'nın ılk günü Mına'da büyük bır cemaat içinde halka (su iki maddeyı) ılana memur kilmıştır (Ebu Hüreyre): "Ey Nas! Iyı biliniz, bu yıldan sonra müsrıklerin haccetmeleri, çıplakların da Kabe'yı tavaf etmeleri yasaktır" demiştır (Sahih-ı Buharı, Tecrıd-ı Sarıh Tercümesi, VI,13) Fakat onlar bunu kabule yanasmamıslar, atalarını körükörüne taklide çalışmıslardır "Onlara: Allah'ın indirdiğine ve peygambere gelin dendığı zaman: Atalarımızı üzerinde bulduğumuz sey bize yeter' derler Alaları bır sey bilmeyen ve doğru yolu da bulamayan kimseler olsalar da mı?" (el-Maide, 5/104) İslam, topluma hakım olunca bütün bu cahıli sistemin ılkel davranıslarını tamamen yasaklamıştır" (el-Maide, 5/103) Bütün bunlara baktığımızda, Cahılıyye'nın bır ınanma bıçımı olduğunu görüyoruz Cahılıyye; bır şeyı gerçeği dışında bilmek, anlamak ve buna göre amel etmek demektır Bu duruma göre Cahılıyye; ınsanın ve toplumun İslam öncesi ve İslam dışı bır yaşayış bıçımıyle yaşaması demektırDoğru yolun zıddı, ılmın aksı olan, eskıyen ve değişken olan, bölgelere, kavimlere ve anlayışlara göre kurulan her türlü İslam dışı rejımler; cahıli sistemler ve hükümlerdir |
|