Toplum İçinde Uyulması Gereken Görgü Kuralları |
06-25-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Toplum İçinde Uyulması Gereken Görgü KurallarıToplum İçinde Uyulması Gereken Görgü Kuralları Sokakta: Sokağa tükürmek, çöp atmak, geliş geçişe mani olmak, tiksindirici çirkin şeyler bırakmak, görgüsüzlüktür İhtiyar, kadın ve hastalara her zaman öncelik verilir İhtiyaçları varsa yardımcı olunur Yürürken: Pek yavaş veya pek hızlı ve büyüklenerek yürümemelidir! Kur’an-ı kerimde mealen, (Böbürlenerek yürüme) buyuruldu (Lokman 18) Yolda, büyük bir zat veya bir âlim ile beraber giden kimse, onun önünden ve solundan değil, sağından yürür Taşıma araçlarında: İnip binerken itişmek, sıra olan yerlerde sırasını beklememek çirkin davranıştır Gençler; yaşlılara ve hastalara yer verir Peygamber efendimiz, (Büyüklerini saymayan bizden değildir) buyuruyor (Tirmizi) Günümüzde bazı gençler, yer vermemek için uyur numarası yapıyor, volkmen dinliyor Ecdada layıktorunlar olmaya çalışmalıyız Alış verişte: İzin almadan satıcının malına dokunulmaz Malın görünüşünü, kalitesini bozacak şekilde ellenilmez ve bakılmaz Fiyat konusunda fazla ısrar edilmez Alınsa da alınmasa da teşekkür edilir Satıcı müşterisinin memnun olacağı hâl ve harekette bulunur Malını almayanlara kızmaz, darılmaz, aleyhlerine olacak bir sözü arkalarından da söylemez Alış verişte her iki taraf birbirlerini aldatmaktan uzak durur Toplu yerlerde: Düğün, cenaze ve bayramda daha hassas, nazik ve kibar olunur Yere ve zamana göre uygun tavır takınılır Cenazede, cenaze sahiplerinin üzüntüsü paylaşılır, maddi ve manevi üzerine düşen yardım yapılır, teselli edici söz ve davranışlarda bulunulur Yakınlarını kaybedenlere daha yakın davranılır Düğün ve bayramlarda her zamankinden daha fazla güler yüzlü, neşeli, nazik, ikram edici olmak, büyüklere ve küçüklere uygun hediyeler vermek, gönüllerini ve dualarını almak, görgülerimiz arasındadır Görgüde, eliyle ve diliyle başkalarını incitmemek esastır Komşulukta: İyi geçim, karşılıklı yardımlaşma, dert ve sevinçlerine iştirak, her karşılaştıklarında selamlaşma, hal hatır sorma, birbirinden isteklerini imkan ölçüsünde temin etme önemli görgü kurallarındandır Gürültü, çöp, pislik, rahatsız edici koku ve benzeri şeylerle komşuları rahatsız etmek hiç hoş karşılanmaz Komşu kadın ve çocuklarına ayrı bir itina, hürmet ve şefkat gösterilir Misafirlikte: Misafire ikram etmelidir! Peygamber efendimiz, (Allah’a ve kıyamete inanan, misafirine ikram etsin) buyurdu (Buhari) Misafire ikram, ona karşı güler yüzlü ve tatlı dilli olmaktır Yemek için külfete girmemeli, hazırda ne varsa, onu ikram etmeli Peygamber efendimiz, (Misafir için külfete girmeyin, misafir bundan rahatsız olur Misafirini üzen Allahü teâlâyı üzmüş olur) buyurdu (İbni Lâl) Hazret-i Ali, (Dostların kötüsü, senin için külfete giren, seni özür dilemeye mecbur bırakandır) buyuruyor Misafirden hizmet beklememeli! Peygamber efendimiz, (Misafirden hizmet beklemek, aklın noksanlığına alamettir) buyurdu (Deylemi) Bir arkadaş anlattı: (Bir haftadır evimizde misafir kalan samimi arkadaşıma, “Bizim hanım, bir iş için dışarı çıkmıştı Ben namaz kılana kadar sizin hanım, sofrayı hazırlarsa, çok makbule geçer” dedim Daha sonra, bu sözüme çok gücendiklerini öğrendim Bu acı tecrübe misafirden hizmet beklemenin doğru olmadığını göstermektedir) Misafir, ev sahibinin gösterdiği yere oturmalı, ona itiraz etmemelidir Peygamber efendimiz, (Bir arkadaşın yanına gidince, oradan ayrılana kadar, o arkadaş senin emirindir) buyurmaktadır (İbni Adiy) Hasta ziyaretinde: Ziyarete yeni elbise ile değil, her gün giydiği elbise ile gitmelidir! Giderken meyve veya çiçek gibi bir hediye götürmek iyi olur Hastaya bakmayıp, sağa sola veya önüne bakmak uygun olmadığı gibi, devamlı olarak hastanın yüzüne bakmak da uygun değildir Hastanın yanında asık suratlı durmamalı, güzel şeylerden bahsetmeli, iyileşmesi için dua etmelidir! Okulda: İlme son derece büyük önem veren Müslüman, ilim yuvası olan okullardaki görgü üstünde de titizlikle durmuşlardır Çok kıymetli bir varlık olan öğretmenin sözleri dikkatle dinlenir ve bir şey istediğinde, “Peki efendim” gibi sözlerle cevap verilir Talebeler arasında birbirine saygısızlık yapılmaz Kaba hareket yapılmaz Tahta, sıra, harita gibi ders âletleri tahrip edilmez Kimsenin bedeni ve ruhi kusurlarıyla alay edilmez, küçük görülmez, tahkir edilmez Ders içinde ve dışında öğretmenle konuşmada saygılı hareket edilir Dinimizde öğretmen [hoca] hakkı, ana baba hakkından önce gelir Telefonda: Telefon eden, karşı taraf ahizeyi kaldırınca, önce kendini tanıtmalıdır! Osman Ünlühoca, beni evden arayınca, her seferinde, ahizeyi kaldırır kaldırmaz, daha bizim, (Buyurun efendim) dememizi beklemeden, (Ben Osman Ünlü’yüm) der, maksadını kısaca anlatır, konuşmayı uzatmaz Bunun için, telefon eden, önce kendini tanıtmalı, kısa ve öz konuşmalı, dakikalarca sohbet etmemeli ve efendimsiz konuşmamalıdır! Her yerde, her zaman, hep nazik ve kibar olmalıdır Argo ve nahoş konuşmamalıdır Bazı santrallerde, şunu bağlar mısınız diye sorunca, Peki efendim denmiyor, “Ayrılmayın” deniyor Telefon eden niçin ayrılsın ki? Bir de, hı hı diyorlar Tanımadık bir insana karşı bu uygun değildir Telefon santrallerinde çalışan görevliler, bu yönden de bilgilendirilmelidir Konuşurken: Konuşanın sözünü kesmek nezaketsizliktir Hadis-i şerifte, (Arkadaşı konuşurken susmak mürüvvettendir) buyuruldu Mürüvvet; insanlık, yiğitlik, iyilik cömertlik faydalı olmak gibi manalara gelir ki, hallerin en güzeline riayet etmek demektir Mektup yazarken: Mektup, kısa ve öz olmalı, maksadı iyi anlatmalı Büyüklere, ilim sahiplerine, mektup yazarken daha edepli olmalıdır Eve girerken: Evimize Besmele ile ve İhlas suresini okuyarak girmeliyiz! Sağ ayakla içeriye girip, selam vermeliyiz! Her işe Besmele ile başlamaya alışmalıdır! Birinin evine girerken, izin istemek gerekir Kapının zilini çalarak veya seslenerek, izin istemelidir! İzin üç defa olur Birincisinde ses verilmezse, bir dakika kadar sonra, ikinci defa da ses çıkmazsa, üçüncü defa zile basmalı, yine ses yoksa, dört rekat namaz kılacak kadar bekledikten sonra gitmelidir! Kapı aralanırsa, aradığını sormadan önce, kendini tanıtmalıdır! Fatih’te oturan Abdullah bey, Ahmet bey isimli bir arkadaşa, (Akşam bize gel, sana bir şey vereceğiz) der Ahmet bey, akşam olunca, Abdullah beyin evinin zilini çalar İçeriden, buyurun diye bir ses gelir (Abdullah bey evde mi) der Üsküdar’a, Kâmil beylere gittiği söylenir O da, Üsküdar’a gider Abdullah bey, Ahmet beyi görünce, (Sen bizim eve gidince, kendini tanıtmadın mı) der O da, hayır der (Kendini tanıtsaydın sana bir paket vereceklerdi) der Ahmet bey, kapının zilini çalınca, kendini tanıtma edebini bilmediği için, tekrar Fatih’e gitmek zorunda kalır |
|