|
|
Konu Araçları |
as’ın, duaları, faziletleri, hayatı or imam, imam, kazım, musai, siresi or imam |
İmam Musa-i Kazım Hayatı/İmam (a.s)’ın Faziletleri ve Siresi/İmam (a.s)’ın Duaları |
12-28-2010 | #1 |
Şengül Şirin
|
İmam Musa-i Kazım Hayatı/İmam (a.s)’ın Faziletleri ve Siresi/İmam (a.s)’ın Dualarıİmam Musa-i Kazım Kimdir?
Adı :Musa Künyesi:Ebu`l Hasan Lakabı :Kazım Baba adı : Cafer (as) Anne adı: Hamde Doğum yeri: Medine Doğum tarihi: 7 Sefer 128 hk Peygamber’e (saa) olan yakınlığı: Torunu Şehadet yılı :25 Recep 183 hk Şehadet yeri :Bağdat’ta Sind bin Şahik hapisanesi (Irak) Şehadet sebebi :Abbasi halifelerinden Harun Reşid’in zehirlemesi Çocukluk Dönemi İmam Musa bin Cafer (as) dört yaşındayken Emev hükumeti yıkıldı Emevîlerin Arap ırkçılığı, yağmacık, zorbalık, zulme dayanan siyasetleri, hükümetlerinin anti İran girişimleri Muhammedî öz İslam’ın adilane hükümetini isteyen halkı ve özellikle İranlıları onlara karşı ayaklandırdı ve bu arada dönemin siyasi ricalleri halkın bu yönelişi ve özelikle İranlıların Ali oğulları ve Ali yönetimi gibi bir yönetime eğilimini kötüye kullanarak hakkı hak sahibine ulaştırmak adına Eba Muslim Horasanî’ni yardımıyla Emevileri yıktılar; fakat altıncı İmam Cafer b Muhammed-i Sadık (as) yerine Ebu Abbas Seffah-i Abbasî’yi hilafet makamına geçirdiler ve gerçekte onu hilafet tahtına oturttular Böylece, hk 132 yılında zulüm, sitem ve iki yüzlülükte Emevîler’den hiçbir eksik yönü olmayan, hatta bunlardan bir çoğunda onlardan ileri bile geçen hilafet ve Resulullah’ın (saa) vasisi kisvesinde yeni bir padişahlık silsilesi iş başına geçtiBu ikisi arasındaki tek fark, Emevi saltanatı pek uzun sürmese de Abbasiler hicri kameri 757 yılına kadar, yani 524 yıl Bağdat’ta halka hilafet değil, saltanat sürdüler Evet; Yedinci İmam Musa Kazım (as), Ebu’l Abbas Seffah, Mensur-i Devanikî, Hadî, Mehdi ve Harun’un zulüm, sitem ve baskılarına maruz kalarak onların hilafetlerini idrak etti İmamet Dönemi İmam Kazım’ın (as) değerli babasını şehid ettiği zaman o hazret 20 yaşındaydı; İmam (as) Mensur’un ıstırap, korku ve vahşet saçan hükümeti döneminde otuz yaşına kadar onunla mücadele içerisindeydi; bu süre içerisinde Şiilerine çekidüzen veriyor, onların işleriyle ilgileniyordu Mensur hicri 158 yılında helak olunca hükümete oğlu Mehdi geçti Mehdi-i Abbasî’nin siyaseti halkı aldatmak ve hilekârlık üzerine kurulmuştu, ama hilafeti fazla sürmeden yerine hayatı sona erdi ve yerine Harun geçti Şehadet Harun Reşid zamanında İmam Kazım (as) Resulullah’ın (saa) mezarının yanı başında ibadetle meşgul iken tutuklayarak Basra’ya götürlüp zindana atıdı İmam Musa Kazım (as) bir yıl Basra valisi İsa b Cafer’in zindanında kaldı; O hazretin seçkin özellikleri İsa b Cafer’in üzerinde öyle bir etki bıraktı ki Harun’a bir mektup yazarak, “İmam’ı benden alın; aksi takdirde Onu serbest bırakacağım” dedi Bunun üzerine Harun’un emriyle İmam’ı (as) Bağdat’a götürüp Fazl b Rabi’nin yanında zindana attılar Ondan sonra bir süre Fazl b Yahya’ya teslim edildi; sonra da Sindi b Şahik’in zindanına intikal edildi Sürekli bu intikallerin nedeni ise şuydu: Harun her defasında zindancılardan İmam’ı (as) ortadan kaldırmalarını istiyorduysa hiç birisi kabul etmiyordu; nihayet son zindancı, yani Sindi b Şahik Harun’un işaretiyle O hazreti zehirledi ve İmam (as) bu zehirlenme sonucu şehid oldu İmam (as)’ın Faziletleri ve Siresi 1- “Abd-u Salih” Diye Adlanması İbn-i Cevzî diyor ki: “Haşimî hanedanından olan Ebu’l- Hasan Musa bin Cafer (İmam Kazım), çok ibadet ettiğinden, (Allah yolunda) gayretinden ve geceleri ibadetle geçirdiğinden dolayı “Abd-u Salih” diye çağrılıyordu İmam Kazım (as), kerim (bağış ve ihsanda bulunan) ve halim (yumuşak huylu ve sâkin tabiatlı) birisiydi Bir adam ona eziyet edip incittiğinde, ona bir takım malî yardımlar gönderiyordu” [1] 2- “Kazım” Diye Adlanması Rabiy’ bin Abdurrahman diyor ki: “Allah’a and olsun ki, İmam Musa bin Cafer (as), ferasetli ve ileri görüşlülerdendi Kendisinden sonra kimin onun imametinde kalacağını ve ölümünden sonra kimin ondan sonraki İmam’ı inkar edeceğini biliyordu Bununla birlikte onlara olan öfkesini belirtmeyip yutuyor ve onlardan bildiği şeyi yüzlerine vurmuyordu İşte bundan dolayı “Kazım” (öfkesini yutan) olarak adlanmış oldu”[2] 3- Elini Yemekten Önce Yıkadığında Kurulamaması… Murazim diyor ki: “İmam Musa Kazım (as)’ı, yemekten önce abdest aldığında (veya ellerini yıkadığında) mendil ile ellerini kurulamadığını, yemekten sonra abdest aldığında (veya ellerini yıkadığında) ise mendil ile ellerini kuruladığını gördüm” [3] 4- Muharrem Ayı Girdiğinde Güldüğünün Görülmemesi İmam Rıza (as) buyurmuştur ki: “… Babamın -Allah’ın selamı ona olsun- Muharrem ayı girdiğinde güldüğü görülmezdi On güne kadar sürekli gamlı ve mahzun idi Onuncu gün (yani Aşura günü) olduğunda, o gün onun musibet, hüzün ve ağlama günü olurdu ve buyuruyordu ki: “Bugün öyle bir gündür ki, İmam Hüseyin (as) bugünde şahadete erişmiştir”[4] 5- Namaz Odası İbrahim bin Abdulhamid diyor ki: “İmam Musa Kazım (as)’ın namaz kıldığı odaya gittim Odada hurma yaprağından yapılan bir sepet, asılmış bir kılıç ve Kur’an’dan başka bir şey yoktu”[5] 6- Çalışması Hasan bin Ali bin Ebî Hamza babasından naklen diyor ki: “İmam Musa Kazım (as)’ın kendi arazisinde çalıştığını ve ayaklarının (şiddetli çalışmasından dolayı) ter içerisinde kalıp yaş olduğunu gördüm Bunun üzerine: “Fedan olayım, işçiler neredeler?” diye sorduğumda buyurdular ki: “Ey Ali, ben ve babamdan daha üstün olanlar arazilerinde elleriyle çalışmışlardır” “Onlar kimlerdir?” diye sorduğumda da buyurdular ki: “Resulullah (saa), Emir’ul- Muminin Ali (as) ve babalarım; onların hepsi elleriyle çalışmışlardır Çalışmak peygamberlerin, vasilerin ve salih insanların işidir”[6] 7- Şöhretli Elbiseden Kaçınması Ravi diyor ki: “İmam Musa Kazım (as) açısından, şöhretli (dikkat çekici ve parmakla gösterilen) elbise giymekten daha kötü bir şey yoktu İmam (as), kendisine yeni bir elbise getirdiklerinde (ilk önce) onun yıkanmasını emrediyor, sonra onu giyiyorlardı”[7] 8- Sofrada Yeşillik Olmasına Özen Göstermesi Muvaffak el-Medînî babasından, o da dedesinden şöyle dediğini naklediyor: “İmam Musa Kazım (as) bir kimseyi benim peşimce gönderdi; (yanına vardığımda) beni yemek sofrasının başına oturttu Sofrayı getirdiklerinde içerisinde yeşillik yoktu İmam (as) yemekten el çekti Sonra hizmetçiye: “Yeşilliği olmayan bir sofradan yemek yemediğimi bilmiyor musun? O halde yeşillik getir” diye buyurdular Hizmetçi yeşillik getirip onu sofranın üzerine bıraktığında, İmam (as) elini uzatarak yemek yemeğe başladı”[8] 9- Akşam Yemeği Süleyman bin Caferî diyor ki: “İmam Musa bin Cafer (as), akşam yemeğini bir kekle olsa dahi terk etmiyordu ve buyuruyordu ki: “Akşam yemeği beden için bir güçtür”[9] 10- Helvayı Sevmesi Ahmed bin Harun bin Muvaffak el-Medinî babasından, o da babasından şöyle dediğini naklediyor: “İmam Musa Kazım (as) bir gün, bir adamı benim peşim sıra gönderdi Ben de onun yanına vararak onunla birlikte yemek yedim Çok helva yiyince: “Ne kadar da bu helvayı seviyorsunuz!” dediğimde buyurdular ki: “Biz ve Şialarımız helavetten (tatlılıktan) yaratılmışız; işte (bundan dolayı) helvayı seviyoruz”[10] İmam (as)’ın Toplumsal Davranışı 12- Kötülük Edenlere Karşı Davranışı İbn-i Esir şöyle diyor: “İmam Musa bin Cafer (as)’ın “Kazım” diye lakap almasının sebebi, O’na kötülük edenlere iyilik ettiğinden dolayıdır Böyle davranış, O’nun her zamanki adeti idi”[11] 13- Yoksullara Yardımı İrbilî diyor ki: “İmam Musa bin Cafer (as), ailesi ve akrabalarıyla en çok irtibatı olan ve onlara ihsanda bulunan insanlardandı Geceleri (tanınmayacak bir şekilde) Medine fakirlerini arayarak onlara para, un ve hurma veriyordu; onlar ise bu yardımların kimin tarafından yapıldığını bilmiyorlardı” 14- Bağışı Yahya bin Hasan diyor ki: “İmam Musa bin Cafer (as), bir adamdan sevmediği bir şey kendisine ulaşınca (incindiğinde) bir kese dinar ona gönderiyordu Onun para kesesi, iki yüzle üç yüz arası idi İmam Musa Kazım (as)’ın para kesesi mesel olmuştu”[12] 15- Hizmetçileriyle İstişare Etmesi Hasan bin Cehm diyor ki: Biz İmam Rıza (as)’ın babasını andığımızda buyurdular ki: “Hiç kimsenin aklı, O’nunla eşit değildi Bununla birlikte bazen kendisine: “Zenci hizmetçilerinden biriyle mi istişare ediyorsun?” dediklerinde: “Allah Teala, bazı sorunları bazen onun diliyle kolaylaştırıp halletmiştir” buyuruyordu Bazen İmam Kazım (as)’a, arazi ve bostan işleri konusunda bir şey önerdiklerinde İmam (as) onların dedikleri şekilde yapıyordu”[13] 16- Oğlunu Methetmesi İsmail bin Hattab diyor ki: “İmam Musa bin Cafer (as)ın huzuruna vardığımızda oğlu Ali’yi (İmam Rıza’yı) methetmeye başlıyordu Onu övüyor ve diğerleri hakkında söylemediği şeyi onun fazilet ve iyiliği hakkında söylüyordu Güya bizi onun imametliğine hidayet etmek istiyordu”[14] 17- Oğluna Karşı Davranışı Süleyman bin Hafs şöyle diyor: “İmam Musa bin Cafer (as), oğlu Ali’yi “Rıza” diye adlandırıyordu Örneğin şöyle diyordu: “Oğlum Rıza bana dedi ki…” Ona hitap ettiğinde de: “Ya Ebe’l-Hasan!” diye hitap ederdi”[15] 18- Oğlu Ali (İmam Rıza) Hakkında Tavsiyesi Muhammed bin İshak babasından naklen diyor ki: “İmam Musa bin Cafer (as), oğullarına şöyle buyuruyordu: “Sizin bu kardeşiniz Ali bin Musa, Âl-i Muhammed’in (Peygamber ailesinin) alimidir Öyleyse dininiz hakkında ondan soru sorun ve size söylediğini ezberleyin (onunla amel edin)”[16] 19- Musibet Sahiplerine Teselli Vermesi Hişam bin Hakem diyor ki: “İmam Musa bin Cafer (as), ölüyü defnetmeden önce ve onu defnettikten sonra musibet görenlere teselli veriyordu”[17] 20- Allah’tan Korkması, Halka Ümit Vermesi ve Kur’ân’ı Hazinle Okuması Hafs diyor ki: “İmam Musa bin Cafer (as)’dan (Allah’ın azamet karşısında) daha şiddetli korkan ve halka ondan daha çok ümit veren bir kimse görmedim O, Kur’ân’ı hazin bir sesle okuyor ve adeta insanı kendisine muhatap kılıyordu”[18] İmam (as)’ın İbadeti 21- İmam (as)’ın İbadet ve Zikri Ammar bin Eban diyor ki: Bacım, İmam Musa bin Cafer (as)’ın hizmetçisi idi Ondan şöyle dediği bize naklolunmuştur: “İmam Musa Kazım (as) yatsı namazını kıldığında, Allah’a hamd ediyor, O’nu ululuyor ve O’nu çağırıyordu; Gecenin yarısı geçinceye dek sürekli bu haldeydi Sonra kalkıp namaz kılıyordu Daha sonra sabah namazını kılıyordu Daha sonra güneş doğuncaya kadar biraz zikir ediyordu…”[19] 22- Kur’ân Okuması Yunanî diyor ki “İmam Musa bin Cafer (as), Kur’ân’ı herkesten daha güzel bir sesle okuyordu Kur’ân okuduğunda mahzun oluyordu O’nun Kur’an tilavetini dinleyenler ağlıyorlardı (O’nun kendisi de) Allah korkusundan ağlıyordu; öyle ki mübarek sakalı göz yaşlarıyla ıslanıyordu”[20] 23- Geceyi İbadetle Geçirmesi İrbilî diyor ki: “İmam Musa bin Cafer (as), gece nafilelerini kılıyor ve onları sabah namazına vaslediyordu (sabah namazına kadar ibadet ediyordu) Daha sonra güneş doğuncaya dek takibatla (dua ve zikirle) meşgul oluyordu…”[21] 24- Secdeye Kapanması Ahmed bin Abdullah, babasından şöyle dediğini naklediyor: “(Zindana bakmak için) Damın üzerinde oturmuş olan Fazl bin Rebiy’nin yanına gittim Bana: “Bu odaya bak, ne görüyorsun?” dedi (Ben de bakınca:) “Atılmış bir elbise görüyorum” dedim O: “İyi bak, biraz dikkat et” dedi Dikkatle baktığımda: “O, secde halinde olan bir kişidir” dedim Bunun üzerine: “Onu tanıyor musun? O Musa bin Cafer’dir Ben onu sürekli bu halde görüyorum O sabah namazını kılıyor, güneş doğuncaya dek takibat (dua ve zikir) okuyor Daha sonra secdeye kapanıyor ve öğleye kadar böylece secde halinde kalıyor Namaz vakitlerini kendisine bildirmesi için birisini görevlendirmiştir Ona namaz vaktinin girdiğini haber verdiklerinde, kalkıp abdest almaksızın namaza başlıyor; bu onun her zamanki adetidir”[22] 25- Her Gün İçin Uzun Secdeleri Sevbanî diyor ki: “Ebu’l-Hasan Musa bin Cafer (as), on küsur yıl boyunca her gün için güneşin doğuşundan öğleye kadar secdeye kapanıyordu” 26- İftarı Halid bin Necih diyor ki: “Ben Ramazan ayında İmam Sadık (as) ve İmam Musa Kazım (as)’la birlikte iftar ediyordum İftar sofrasına getirilen ilk şey, sirke ve zeytin yağıyla ıslanmış bir kase tirit idi İmam (as) ilk önce ondan üç lokma alıp yiyor ve daha sonra bir sahan yemek getiriliyordu”[23] 27- Ramazan Ayının Son On Günündeki İbadet İmam Rıza (as) buyurmuştur ki: “Babam, Ramazan ayının son on gününde her gece, önceki gecelerin müstahap namazlarına yirmi rekat daha artırıyordu”[24] 28- Cuma Namazı İçin Hazırlanması Saduk (ra) diyor ki: “İmam Musa bin Cafer (as) kendisini, Perşembe gününden, Cuma gününün (ibadeti) için hazırlıyordu”[25] 29- Yaya Olarak Hacca Gitmesi Ali bin Cafer diyor ki: “Kardeşim Musa bin Cafer (as) ile dört umre yolculuğunda beraberdik O, âilesiyle birlikte yaya olarak Mekke’ye doğru hareket ediyordu”[26] 30- İlk Mazlumu Ziyaret Etmesi Ravi diyor ki: “İmam Musa bin Cafer (as), Emir’ulMuminin Ali (as)’ın kabrinin kenarında şöyle diyordu: “Selam olsun sana ey Allah’ın velisi (dostu); şehadet ediyorum ki, şüphesiz sen ilk mazlum ve hakkı gasp edilen ilk şahıssın”[27] İmam (as)’ın Duaları 31- Secdelerindeki Duası İbn-i Şehraşub diyor ki: İmam Musa bin Cafer (as) secdelerinde şöyle diyordu: “İlahî, (gerçi) günah ve isyan kulundan taraf çirkindir ama af ve suçlardan geçmek senden taraf güzeldir”[28] 32- Diğerlerine Dua Etmeği Tavsiye Etmesi Safvan bin Yahya diyor ki: İmam Musa bin Cafer (as) buyuruyorlardı ki: “Kim, mümin ve müslüman kadın ve erkeklerden birine dua ederse, Allah-u Teala, dua ettiği her mümine karşılık ona dua eden bir melek görevlendirir”[29] 33- Zindandaki Duası İmam Musa bin Cafer (as)’ı gözetim altında bulunduran casuslardan biri diyor ki: Musa bin Cafer’in, dualarında şöyle dediğini çok duyuyordum: “Allah’ım, sen biliyorsun ki, ben sürekli senden, ibadetin için meşguliyetten bir boşluk istiyordum Allah’ım, sen de böyle yaptın; o halde sana hamd olsun”[30] 34- Gece Namazı Mihrabındaki Duası Ahmed bin Halid-i Berkî diyor ki: İmam Musa bin Cafer (as), gece namazı için mihrapta durduğu zaman şöyle diyordu: “Allah’ım, sen beni düzgün ve kusursuz yarattın; çocukken beni besleyerek eğittin ve beni diğerlerinden ihtiyaçsız kıldın… Allah’ım, geçmişte benden vuku bulan kötülükleri biliyorsun; hem de onları benden daha iyi biliyorsun Amel defterimde sıralanan suçlardan dolayı yazıklar olsun bana! Eğer her şeyi kapsayan affının, halime şamil olacağını umduğum yerler olmasaydı, (ümitsizlikten) helak olup giderdim Eğer kulun günahından kaçması mümkün olsaydı, ondan kaçmaya en layık ben olurdum… Allah’ım, kaçarsam beni bulursun; firar edersem, beni yakalarsın O halde senin huzurunda zelil, boynu bükük ve hakir olarak durmuş bulunuyorum Eğer cezalandırırsan, bunu hakketmişim ve ey Rabbim, bu senden taraf bir adalettir Eğer affedersen, şüphesiz sen kötülükleri affedensin; affın ve rahmetin beni kuşatmış olur ve afiyetin (bağışlaman) beni sarmış olur Allah’ım, o halde güzel isimlerin ve perdelerin örttüğü güzelliğin hürmetine senden, bu tahammülsüz cana ve bu güçsüz bedene acımanı istiyorum Güneşin sıcağına dayanamayan bu zayıf beden, cehennem ateşine nasıl dayanabilir! Yıldırım sesini duymaya tahammülü olmayan, gazabının sesine nasıl dayanabilir! Allah’ım, o halde bana acı; çünkü ben hakir bir fakirim ve değersiz bir insanım Beni azaba çarptırmış olursan, azaba çarptırılmam zerre kadar olsun saltanatını artıracak değil; bana azap edilmekle saltanatın artacak olsaydı, azaba karşı sabretmeyi senden isterdim ve bunun senin olmasını isterdim Fakat saltanat ve mülkün, itaat edenlerin itaatiyle artmasından ve günahkârların da günahıyla azalmasından daha büyük ve daha kalıcıdır O halde ey merhametlilerin en merhametlisi, beni bağışla; Muhammed ve Ehl-i Beyti’ne salat eyle ve bizden taraf müslümanları mükafatlandırdığın en güzel bir mükafatla O’nu mükafatlandır; ey alemlerin Rabbi olan Allah!”[31] 35- Her Gün Mağfiret Dilemesi İbrahim bin Ebî’l- Bilad diyor ki: “İmam Musa bin Cafer (as) bana buyurdu ki: “Ben, her gün Allah Teala’dan beş bin kez mağfiret diliyorum” (İmam -as- benim şaşırdığımı görünce:) “Beş bin kez istiğfar etmek çok mudur?” diye buyurdular”[32] 36- Gece Mağfiret Dilemesi Seyyid bin Tavus (ra) diyor ki: “…İmam Musa bin Cafer (as) geceyi sehere kadar sürekli mağfiret dilemekle geçiriyordu”[33] 37- Çoğu Zamanlar Okuduğu Dua İbn-i Şehraşub diyor ki: İmam Musa bin Kazım (as) çoğu zaman şu duayı okuyordu: “Allah’ım, ölüm vakti rahatlık ve hesap vakti ise âf diliyorum senden”[34] İmam (as) bu duayı (durmadan) tekrarlıyordu”[35] 38- Zemzem Suyunu İçerken Okuduğu Dua Ahmed bin Halid diyor ki: İmam Musa Kazım (as) zemzem suyunu içtiğinde şöyle diyordu: “Bismillah, el-hamdu lillah, eş-şükrü lillah” (Allah’ın adıyla, bütün hamt ve şükürler Allah’a mahsustur)[36] 39- Yüz Defa Söylediği Zikir İmam Sadık (as) buyurmuştur ki: “Kim, sabah ve akşam namazından sonra yedi defa: “Bismillah ve velâ havle velâ kuvvete illa billah” derse, Allah-u Teala yetmiş çeşit belayı ondan uzaklaştırır…” İmam Musa bin Cafer (as) buyurdular ki: “Ben, o zikri yüz defa söylüyorum”[37] 40- Evinden Çıkarken Okuduğu Dua İmam Rıza (as) buyurmuştur ki: “Babam (Musa bin Cafer -as-) evinden çıkarken şöyle diyordu: “Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla Allah’ın güç ve kudretiyle, benim güç ve kudretimle değil; hayır, ey Rabbim, rızkına yönelerek senin güç ve kudretinle evden çıkıyorum O halde beni afiyet ve esenlikle evime döndür”[38] Kaynakça: 1- A’lam’ud- Din, Ebu Muhammed Hasan bin Muhammed ed-Deylemî, h k 8 asır, Müesseset’ul- Âl’ul- Beyt, Beyrut 2- İkbal’ul- A’mal, Reziyuddin Ebu’l-Kasım Ali bin Musa bin Cafer bin Tavus, D 664-668 (h k), Dar’ul- Kutub’ul- İslamiyye, Tahran 3- Emalî, şeyh Saduk, Ebu Cafer Muhammed bin Ali Hüseyin bin Babeveyh el-Kummî, D 381 (h k), Müesseset’ul- A’lemî, Beyrut, h k 1400 4- Bihar’ul- Envar, Muhammed Bakır-i Meclisî, D 1111 (h k), Kitaphane-i İslamiyye, Tahran, h 1363 5- Tarih-i Bağdat, Hatib-i Bağdadî, D 463 (h k) Dar’ul- Kutub’ul- İslamiyye 6- Tefsir-i Burhan, Seyyid Haşim-i Hüseyni-yi Bahranî, D 1107-1109 (h k), İsmailiyan mat Kum 7- Et-Tehzib, Ebu Cafer Muhammed bin Hasan et-Tusî, D 460 (h k), Dar-u Sa’b, Beyrut 8- Uyun-u Ahbar’ur- Rıza, şeyh Saduk, Ebu Cafer Muhammed bin Ali Hasan bin Babeveyh-i Kummî, D 381 (h k), Müesseset’ul- A’lemî, Beyrut 9- Avalim’ul- Ulum, şeyh Abdullah bin Nurullah-i Bahrani-yi İsfahanî, h k 12 Asır, Medreset’ul- İmam’il- Mehdi, Kum, h k 1407 10- Kurb’ul- Esnad, Ebu’l- Abbas Abdullah bin Cafer’il- Himyerî, h k 3 Asır, Müesseset-u Âl’ul- Beyt, Kum 11- Kâfî, Sıkat’ul- İslam Kuleynî, Ebu Cafer Muhammed bin Yakub bin İshak, D 328-329 (H K) 12- Kamil-i İbn-i Esir, İzzuddin Ebi’l- Hasan Ali bin Ebî’l- Kerem eş-Şeybanî (İbn-i Esir), D 637 (h k), İhya’ut- Turas, Beyrut, h k 1404 13- Keşf’ul- Ğumme, Ebu’l- Hasan Ali bin İsa bin Ebi’l- Feth’il- İrbilî, D 693 (h k), Kitap Furuşi-yi Beni Haşim, Tebriz, h k 1381 14- Mekatil’ut- Talibiyyin, Ebu’l- Ferec-i İsfahanî, D 356 (h k), Dar’ul- Ma’rife, Beyrut 15- Mehasin-i Berkî, Ebu Cafer, Ahmed bin Muhammed bin Halid-i Berkî, D 274-280 (h k), Mecma’ul- A’lemî li-Ehl’il- Beyt, Kum, h k 1413 16- Mekarim’ul- Ahlak, Reziyuddin Ebu Nesir el-Hasan bin Fazl-i Tabersî, h k 6 Asır, Dar’ul- Belağa, Beyrut, h k 1411 17- Menakıb-i İbn-i Şehraşub, Ebu Cafer, Reşiduddin Muhammed bin Ali Şehraşub es-Servî, el-Mazenderanî, S 588 (h k), İntişarat-i Allame, Kum
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : İmam Musa-i Kazım Hayatı/İmam (a.s)’ın Faziletleri ve Siresi/İmam (a.s)’ın Duaları |
12-28-2010 | #2 |
Şengül Şirin
|
Cevap : İmam Musa-i Kazım Hayatı/İmam (a.s)’ın Faziletleri ve Siresi/İmam (a.s)’ın DualarıKaynaklar [1] – Keşf’ul- Ğumme, C 2, S 250 [2] – Uyun, C 1, S 103, H 1 [3] – kâfî, C 6, S 291, H 2 [4] – İkbal’ul- A’mal, S 544 [5] – Kurb’ul- Esnad, S 310, H 1208 Bu hadisten, namaz için özel bir yerin olması ve dikkat çekici eşya ve fotoğrafların bulunmaması anlaşılmaktadır [6] – Bihar, C 48, S 115, H 27 [7] – Bihar, C 79, S 314 [8] – Avalim, C 21, S 206, H 3 [9] – Mehasin-i Berkî, C 2, S 198, H 1580 [10] – Kâfî,C 6, S 321, H 1 [11] – Kamil-i İbn-i Esir, C 6, S 164 [12] – Kâfî, C 5, S 166 [13] – Mekarim’ul- Ahlak, S 335 [14] – Bihar, C 49, S 18, H 19 [15] – Uyun, C 1, S 22, H 2 [16] – Keşf’ul-Ğumme, C 2, S 317 [17] – Tehzib, C 1, S 463, H 1563 [18] – Kâfî, C 2, S 606 [19] – Tarih-i Bağdat, C 13, S 31 [20] – Menakıb-i İbn-i Şehraşub, C 4, S 318 [21] – Keşf’ul- Ğumme, C 2, S 228 [22] – Bihar, C 48, S 107 [23] – Mehasin-i Berkî, C 2, S 278, H 1895 [24] – Kurb’ul- Esnad, S 207 [25] – Men Lâ Yahzuruh’ul- Fakih, c1, S 416, H 1228 [26] – Bihar, C 48, S 100, H 2 [27] – Bihar, C 100, S 265, H 3 [28] – Menakıb-i İbn-i Şehraşub, C 4, S 318 [29] – A’lam’ud- Din, S 393 [30] – Bihar, C 48, S 107, H 9 [31] – Bihar, C 87, S 229, H 42 [32] – Bihar, C 93, S 282, H 26 [33] – Bihar, C 102, S 16, H 10 [34]- Duanın Arapçısı şöyledir: “Allahumme innî es’eluk’er- rahete ind’el- mevt, ve’l- affe ind’el- hesap” [35] – Menakıb-i İbn-i Şehraşub, C 4, S 318 [36] – Mehasin-i Berkî, C 2, S 400, H 2400 [37] – Bihar, C 86, S 112, H 12 [38] – Mehasin-i Berkî, C 2, S 91, H 1241 HİKMET, ÖĞÜT, ZÜHT ve TAKVA HAKKINDAKİ KISA SÖZLERİ 1- Allah’ı tanıyan kimsenin, Allah’ı rızık vermeyi geciktiren bilmemesi, kaza ve kaderinde de O’nu suçlamaması gerekir 2- “Yakin nedir?” diye sorduklarında şöyle buyurdular: “Allah’a tevekkül etmek, O’na teslim olmak, kaza ve kadere rıza göstermek ve işleri Allah’a bırakmaktır” 3- Abdullah ibn-i Yahya şöyle diyor: Bir mektupta İmam’a: “Allah’ın ilminin nihayeti miktarınca O’na hamd olsun” diye yazdım İmam aleyhi’s-selam da cevapta bana şöyle yazdılar: “İlminin nihayeti miktarınca deme! Çünkü Allah’ın ilminin (haddi ve) nihayeti yoktur Fakat rızasının nihayeti miktarınca de!” 4- Bir adam: “Cömert kimdir?” diye sorduğunda, şöyle buyurdular: “Sorunun iki şıkkı vardır Eğer sorun mahluk hakkında ise cömert, Allah’ın kendisine farz kıldığı şeyi ödeyen kimsedir Cimri de Allah’ın farz kıldığı şeyi cimrilik yaparak ödemeyen kimsedir Eğer bu sorudan Allah’ı kasdediyorsan Allah bağışta bulunsa da, bulunmasa da, verse de vermese de cömerttir Çünkü bağışta bulunursa, hakketmediğin bir şeyi bağışlamıştır; bağışta bulunmasa da yine hakketmediğin bir şeyi esirgemiştir” 5-Dostlarından birine şöyle buyurdular: Ey adam, Allah’tan kork Helak olmana sebep olsa bile hakkı söyle Çünkü (gerçekte) kurtuluşun ondadır Ey adam, Allah’tan kork; kurtulmana sebep olsa bile batılı terket Çünkü (gerçekte) helakın ondadır! 6- İmam aleyhi’s-selam’ın vekili kendisine: “Vallahi ben size hıyanet etmedim” dediğinde şöyle buyurdular: “Hıyanet etmen de, malı korumaman da benim için aynıdır (Çünkü her halukârda mal senin elinde zayi olmuştur) Ama hıyanet senin için çok kötüdür” 7- Sakın Allah’a itaat yolunda malını esirgeme Çünkü onun iki katını Allah’ın masiyetinde (günah yolunda) harcarsın 8- Mü’min, (iman ve bela açısından) terazinin iki kefesi gibidir; imanı arttıkça belası da çoğalır 9- Bir kabrin kenarında durup şöyle buyurdular: Sonu böyle olan bir şeyin (dünya hayatının) evvelinden ona gönül bağlamamak gerekir Evveli de böyle olan şeyin (ahiretin) sonundan korkmak gerekir 10- Kim Allah’ın künhü hakkında konuşursa helak olur Kim riyaset talep ederse helak olur Kim de bencilliğe kapılırsa helak olur 11- Dünya ve din için çalışmak zorlaşmıştır; dünyaya gelince elini ona uzatmadan, senden önce bir facirin ona sahiplendiğini görürsün Ahiret azığına gelince de onu elde etmek için sana yardım edecek bir yardımcı bulamazsın 12- Dört şey vesveseden (nefs ve şeytanın meydana getirdiği ruhî ıztıraptan) kaynaklanır: “Toprak yemek, balçığı ufalamak (onunla oynamak) dişlerle tırnağı kesmek ve sakalı ağıza almak” Üç şey gözü aydınlatır: Yeşilliğe bakmak, akar suya bakmak ve güzel yüze bakmak 13- Güzel komşuluk, komşuya eziyet etmemek değildir; güzel komşuluk, eziyete tahammül etmektir 14- Kendinle kardeşin arasındaki saygınlığı yok etme; ondan birazını baki bırak Çünkü saygınlığın yok olması, hayânın yok olmasıdır 15- Çocuklarından birisine şöyle buyurdular: “Aziz evlâdım, Allah-u Teala’nın seni nehyettiği masiyette görmesinden ve seni emrettiği itaatte görmemesinden sakın (Allah’a kulluk etmede) Gayretli ve ciddi ol Yine de Allah’ın ibadet ve itaatında kendini kusursuz görme Çünkü Allah’a gerektiği şekilde ibadet etmek mümkün değildir Şaka yapmaktan sakın Çünkü şaka, imanın nurunu giderdiği gibi yiğitliğini de hafifletir Usanmak ve tembellikten sakın Çünkü bunlar dünya ve ahiret nasibinden seni alıkoyar 16- Zulümün hakka galip olduğu zamanda hiç kimsenin başka birisine, -onda iyilik görmedikçe- iyi zanda bulunması doğru değildir 17- Eşin ve küçük çocuk hariç diğer hiçbir kimsenin ağzından öpmek câiz değildir 18- Zamanınızı dörde ayırmaya çalışın: Bir bölümünü Allah’la münacat etmeye, bir bölümünü geçiminizi sağlamaya, bir bölümünü ayıplarınızı size bildiren kardeşlerinizi ve gönüllerinde size karşı samimiyetleri olan güvenilir insanları ziyaret etmeye ve bir bölümünü de haramlar dışındaki zevklere ki, bu (sonuncu) bölümle, diğer üç bölümü yapmaya kadir olursunuz Kendinize fakirliği ve uzun ömrü telkin etmeyin Çünkü kendisine fakirliği telkin eden cimri olur, uzun ömür telkin eden de ihtiraslı olur Yiğitliği lekelemeyecek ve israf da olmayacak miktarda helal şeylerden yararlanmakla dünyadan kendiniz için bir pay ayırın; bunu da dini işleriniz için yardımcı kılın Çünkü şöyle bir hadis nakledilmiştir: “Kim dünyasını, dini için veya dinini dünyası için terkederse bizden değildir” 19- Allah’ın dininde fakih olun (Dini iyice anlamaya çalışın) Çünkü dinde fakih olmak basiretin anahtarıdır, ibadetin kemalidir, din ve dünyanın yüce makam ve derecelerine ulaşmak için de bir vesiledir Fakihin, abide olan üstünlüğü, güneşin yıldızlara olan üstünlüğü gibidir Kim din hususunda fakih olmazsa Allah onun, hiçbir amelini, beğenmez 20- Ali ibn-i Yaktin’e şöyle buyurdular: Sultanın emrinde çalışmanın sadakası, mü’min kardeşlere yardımda bulunmaktır 21- İnsanlar, önceden yapmadıkları yeni günahlar icat ettikçe Allah da onlara tanımadıkları yeni belaları musallat eder 22- Yönetici adil olduğunda, onun (Allah katında) mükâfatı olur; senin de şükretmen gerekir Yönetici zalim olduğunda da onun günahı olur; senin de sabretmen gerekir 23- Eb-u Hanife şöyle diyor: “Hz Cafer Sadık’ın zamanında hacca gittim Medine’ye varınca İmam Sadık’ın evine gittim Salonda oturup içeriye giriş iznini bekliyordum Bu esnada yeni yürümeye başlıyan bir çocuk dışarı çıktı Ona: “Ey çocuk, sizin şehrinizde yabancı birisi nerde dışarı çıkabilir?’’ dedim Çocuk bana: “Müsaadenizle” dedi Daha sonra duvara yaslanarak oturdu ve şöyle dedi: “Nehir kıyılarından, ağaçların meyvasının döküldüğü yerden, camilerin avlusundan ve caddenin ortasından sakın; bir duvarın arkasına saklan, elbiseni yukarı topla, yüzün ve arkan kıbleye doğru olmasın da artık istediğin yere otur” Çocuğun sözleri beni şaşırttı “(Bunun üzerine) ismin nedir?” diye sordum “Ben, Musa ibn-i Cafer, ibn-i Muhammed, ibn-i Ali, ibn-i Hüseyn, ibn-i Ali, ibn-i Ebi Talib’im” dedi Ona: “Ey çocuk, günah kimdendir?” dediğimde de şöyle dedi: “Günah üç durumdan hariç değildir Ya Allah’tandır, oysa ki O’ndan değildir Çünkü yaratıcının, kula yapmadığı bir işten dolayı azap etmesi O’na yakışmaz Veya hem Allah’tandır, hem de kuldan; oysa ki böyle de değildir Çünkü güçlü ortağın, güçsüz ortağa zulüm yapması yakışmaz Ya da kuldandır; doğrusu da budur Eğer Allah affederse, O’nun kerem ve bağışıyladır Ama cezalandırırsa, kulun günah ve suçundan dolayıdır” Ebu Hanife diyor ki: “Artık Hz Sadık ile görüşmeden geri döndüm ve bununla yetindim 24- Ebu Ahmed el-Horasani, İmam Kâzım aleyhi’s-selam’a şöyle arzetti: “Küfür mü daha kadimdir, yoksa şirk mi?” İmam aleyhi’s-selam buyurdular ki: “Senin bu sorularla ne işin vardır? Senin insanlarla tartışman kararlaştırılmamıştı” “Hişam ibn-i Hakem, bu soruyu sizden sormamı emretti” dedim İmam aleyhi’s-selam buyurdular ki: “Ona de ki: Küfr, şirkten daha kadimdir; ilk kâfir olan, İblis’tir Nitekim Kur’an şöyle buyuruyor: “(Şeytan) secde etmekten çekindi, tekebbür etti ve kâfirlerden oldu” Küfür bir şeydir; ama şirk, birini (yani Allah’ı) isbat ederek diğerini O’na ortak koşmaktır” 25- İmam aleyhi’s-selam iki kişinin birbirlerine sövdüğünü görünce şöyle buyurdular: “Sövmeyi ilk başlatan daha zalimdir; kendi günahı ve arkadaşının günahı -mazlum olan kendi haddini aşmadıkça- onun üzerinedir” 26- Kıyamet günü bir münadi şöyle nida eder: “Ey insanlar, mükâfatı Allah’a ait olan kimse ayağa kalksın” Başkalarını af ve kendisini ıslah eden kimseden başka hiç kimse ayağa kalkmaz; işte böyle bir kimsenin mükâfatı Allah’a aittir 27- Güzel ahlaklı cömert, Allah’ın sığınağındadır; Allah onu cennete dahil etmedikçe ondan vazgeçmez Allah cömert olmayan hiçbir peygamber göndermemiştir Babam vefat edinceye kadar daima cömert ve güzel ahlaklı olmayı bana tavsiye ediyordu 28- Sindi ibn-i Şahik[1] İmam aleyhi’s-selam’ın vefat vakti ulaşınca: “Müsaade edin ben sizi (kendi malımdan) kefenliyeyim” dedi İmam aleyhi’s-selam buyurdular ki: Biz öyle bir Ehl-i Beyt’iz (öyle bir ailedeniz) ki yaptığımız ilk hac (masrafları), hanımlarımızın mihirleri ve kefenlerimiz en temiz mallarımızdan olmalıdır 29- İmam Musa Kâzım aleyhi’s-selam Fazl ibn-i Yunus’a şöyle buyurdular: “Hayır ulaştır, hayır söz söyle ve taklitçi olma” “Taklitçi ne demektir?” dediğinde buyurdular ki: “Ben bu insanlarlayım ve onlardan biriyim, deme (Yani müstakil düşünmeye çalış) Resulullah şöyle buyurmuştur: Ey insanlar, iki yol vardır: Hayır yolu ve şer yolu; şer yolu, senin nazarında hayır yolundan daha sevimli olmamalıdır 30- Rivayet olunmuştur ki, İmam Kâzım aleyhi’s-selam (bir gün), çirkin ve siyah bir köleyle karşılaştı, ona selam verip yanında oturdu ve bir müddet onunla konuşmaya daldı Ayağa kalkıp ayrılmak istediğinde ondan, bir ihtiyacı olduğunda kendisine müracaat etmesini istedi Bir adam İmam’a: “Ey Resulullah’ın oğlu, siz böyle bir adamın yanında oturup onun ihtiyacını mı soruyorsunuz? Oysa ki o size daha muhtaçtır (yani onun, sizin yanınıza gelmesi gerekir)” dedi İmam şöyle buyurdu: “O adam da Allah’ın kullarından bir kuldur, Allah’ın kitabında bir kardeştir, Allah’ın mülkünde bir komşudur, biz onunla, babaların en iyisi olan Hz Adem ve dinlerin de en üstünü olan İslam dininde ortağız Zamanın, bir gün de bizi ona muhtaç etmesi ve ona tekebbür ettikten sonra karşısında boyun eğmeyi bize göstermesi mümkündür” Sonra şöyle buyurdu: “Biz, bizimle ilişki kurmaya layık olmayan bir kimseyle, arkadaşsız kalmayalım diye ilişki kurarız’’ 31- Üç şeyin dışında diğerine ağız açmak uygun değildir: “Ödenilmeyecek kan parası, ağır borç, zelil ve perişan olmaya sebep olan ihtiyaç” 32- Güçsüze yardım etmen en iyi sadakadır 33- Akıllının cahile şaşırmasından daha çok cahil akıllıya şaşırır (ve onun davranışlarına hayret eder) 34- Musibet, sabreden kimseye birdir, sabretmeyen kimseye ise ikidir 35- Zulmün zorluğunu, (ancak) zulme uğrayan kimse anlar [1]- Harun Reşid’in, Musa ibn-i Cafer aleyhi’s-selam’ı hapiste göz altında tutması için görevlendirdiği şahıstır |
|