Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
edebiyat, sözlüğü

Eski 08-21-2006   #16
dehşet
Varsayılan


RAKTA
Arap harflerine göre bir harfi noktalı, bir harfi noktasız kelimeleri kullanarak şiir yazma

REKÂKET
Kelime veya cümlelerin düzensiz sıralanmasından ileri gelen okumayı zorlaştırıcı durum Divan edebiyatında yazıda kusur sayılırdı

RİKKAT
Anlatımda söylenişleri kulakta ince, hafif, hoş etki bırakan sözcüklerin kullanılması Sanatçı sevgi, şefkat, muhabbet, güzellik gibi konuları anlatırkenn sözcükleri de uygun düşecek şekilde ince sesle kurulanlardan seçer Bu sözcükler kelimâ-ı rahika, taşıdıkları özellik de rikkatdiye adlandırılır

RİSALE
Küçük kitap, broşür İlim veya sanata dair yazılar Önceleri çokluk dini konuları ele alan küçük hacimli kitaplar bu adla anılırlardı

RİTM
Şiirde, hecelerdeki vurgu, uzunluk, kısalık, kalınlık, incelik, yükseklik gibi ses özelliklerinin ve duraklarının düzenli bir şekilde tekrarlanmasından doğan uyum

RONDELET
Yedi mısralı ek bendden meydana gelen Fransız nazım şekli

RÜCÛ
Divan edebiyatı sanatlarından Bir düşünceyi daha güçlü hale getirmek için, söylenen sözden vazgeçer gibi davranılır Espri, üzüntü, sevinç, dehşet, hayret durumlarında ifadeyi daha güçlü ve canlı kılmak için kullanılır Vazgeçme döngü halinde de yapılabilir Örnek:

Eder isyanıma gönlümde nedâmegalebe
Neyleyeyim yüz bulamam ye’s ile afvime talebe
Ne dedim? Tövbeler olsun, bu dafi’i şerdir
Benim özrüm günehimden iki kat beterdir
Nûr-i rahmet niye güldürmeye rûy-i siyehim
Tanrı’nın mağfiretinden de büyük mü günehim?
Şinasi

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 08-21-2006   #17
dehşet
Varsayılan


SADR
Bir beyitte birinci mısranın ilk parçası ile nesirde cümlenin ilk parçası

SAGU
İslamiyet öncesi Türk edebiyatında ölen kimselerin arkasından söylenen şiirler Sevilen, sayılan özellikle gösterdiği kahramanlıklarla tanınmış kimselerin ölümü üzerine ozanlar tarafından, yuğ adı verilen cenaze törenlerinde okunur, ölen kişinin yiğitliği, iyiliği, cömertliği, faziletleri dile getirilirdi

SAKİNAME
Sakiye (içki sunana) seslenmek yoluyla içkiyi (çokluk şarabı) ve içki meclislerini, adetlerini, içkiyle alakalı bütün düşünce, duygu ve kavramı bazan tasavvufi, bazan da dünyevi işleyen şiirler Mesnevi şeklinde yazılır Terkib-i bend, terc-i bend veya kaside şeklinde de görülür

SALİYE
Divan edebiyatımızda yeni yılı kutlamak için yazılan şiirler Bu şiirlerde daima girilen yılın tarihini tespit eden bir beyit de bulunur

SARMA KAFİYE
Dört mısralık bendlerle kurulan nazım şekli Her dörtlükte birinci ile dördüncü, ikinci ile üçüncü mısralar kendi aralarında kafiyelidir Kafiye şeması şöyledir: Abba, cddc, effe Örnek:

Rûhumu bu çarmıha kendi ellerimle gerdim:
Bir nebi ızdırabı kaynıyor her yerimde
Ölüm, siyah bir tütsü yakıyor gözlerimde
Aldığım her nefesi son nefes gibi verdim!
Yusuf Ziya Ortaç

SATRANÇ
Saz şairleri tarafından aruzun müfte’ilün müfte’ilün müfte’ilün kalıbıyla ve musammat gazel şeklinde yazılan şiirler Musammat beyitlerden oluştuğu için, her mısra kafiyeli iki eşit parçaya bölünür Bu parçalar alt alta yazıldıklarında dörtlüklerden meydana gelen yeni bir şekil ortaya çıkar Bu şeklin kafiye şeması şöyledir: abab cccb dddb Örnek:

Sevdi gönül bir püsteri / Sanatı terzi güzeli
Hüsnünü bir muhtasarı / Şerh ederek söylemeli

Matlanın fâikını / Sohbetinin lâyıkını
Ben gibi bir âşıkını / Eylemiş aşkıyle deli

Düştü gönül çâresine / Kaşlarının karesine
Çehre-i menâresine / Yandı derûnum göreli

Vardı ellerim eline / Tutuldu dilim diline
Kâkülünün bir teline / Bağladı bu cân ü dili
Emrahî

SAYA
Aşık edebiyatında nesir Mensur karşılığı olarak da sayalı kullanılır Secili (müsecca) nesre ise ayaklı saya adı verilir

SEBK-İ HİNDÎ
Divan edebiyatında kullanılan bir üslup Terim, "Hint tarzı, Hint üslûbu" anl***** gelir Türk edebiyatına XVII İran şairlerinin etkisiyle girdi Bu nedenle sebk-i İsfahâni diye de bilinir İran edebiyatına ise Hindistan’dan geçmiştir

SECİ
Cümlelerin veya bir cümle içinde birden çok kelimenin sonlarındaki ses benzerliği Nesirde kullanılan bir çeşit kafiyedir Secili nesre müsecca adı verilir Edebiyatımıza Arap edebiyatından geçmiştir

SEHL-İ MÜMTENİ
Söylenmesi kolay görülen ama benzeri yapılmak istendiğinde güçlüğü ortaya çıkan söz Bu tür sözler sade ve derin anlamlıdırlar En güzel örneklerini Yunus Emre, Süleyman Çelebi, Mehmed Akif Ersoy vermişlerdir Örnek:

Ete kemiğe büründüm
Yunus diye göründüm
Yunus Emre

SELÂMET
Cümlelerin doğru ve sağlam olması İfadenin düşük, eksik olmaması gerekir

SELÂSET
Bir yazıda cümle ve kelimelerin akıcı, âhenkli, kolay ve anlaşılır olması Selâset, sözüklerin birbirine uygun seçilmesiyle sağlanır

SELH
Başkasına ait bir şiirin anlamını alıp kelimelerini değiştirerek yeniden yazmak Selh intikal’in bir çeşidi sayılır


SELİS
Halk şiiri nazım şekli Aruzun fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün kalıbıyla gazel şeklinde yazılır Murabba, muhammes, müseddes şeklinde yazılmış selislere de rastlanır Kafiye düzeni divan, semai ve kalenderi nazım şekilleri ile aynıdır Örnek:

Benden özge sana yok âşık-ı âvâre güzel
Sûziş-ı firkat ile yakma beni nâre güzel

Dün gece dîde-i hunkâr ile ettikte nigâh
Ciğerim başına açtın yine bir yâre güzel
Nûrî

SERBEST NAZIM
Bend, vezin ve kafiye kurallarına bağlı olmayan nazım şekli Bendlerin, mısraların ve hecelerin sayıları belli düzene bağlı değildir Şair isterse kafiyeli yazar Bendleri sınırlayabilir veya sınırlamaz Önce Fransız sembolistleri arasında yayıldı Türk edebiyatına Servet-i Fünûn döneminde Batı edebiyatından girdi Serbest nazmın uygulanışı üç aşama geçirdi:
1 Vezinli-kafiyeli serbest nazım: Servet-i Fünûn ve Fecr-i Âti döneminde görülür Mısralar bir kelimeye kadar kısaldı, kafiye belli bir kurala göre sıraland Aruz veznine yer verildi, bir şiirde birkaç aruz kalıbı veya bu kalıpların çeşitli cüzleri kullanıldı
2 Vezinsiz-kafiyeli serbest nazım: 1925-1930 yıllarında görülmüş, 1930’dan sonra yaygınlık kazanmıştır Vezin bırakılmış, bir heceye kadar küçülen dizeler kurulmuştur Bu dizeler hiçbir dış düzene bağlı değildir Şair belirtmek istediği fikri taşıyan kelimeyi öne çıkarır Büyük harfler sadece cümle başlarında kullanılabilir Kafiyeli mısraların arası açılarak kafiye örgüsü gevşetilir
3 Vezinsiz-kafiyesiz serbest nazım: 1940 yılından sonra yaygınlaşan bu anlayışta vezin ve kafiye tamamen bırakıldı şiirde iç uyum önem kazandı Örnek:

Yolcu Yolunda Gerek

Hastalar,
Kar isterler
Kafdağının ardından
Ve buluttan döşek,
Onlar,
Yaramaz çocuklardır,
Sallar durur,
Dünyanın balkonundan,
Düştü düşecek!
Gölgen kaçıyorsa senden,
Düşmüşse gökte yıldızın,
Kavga başlar canla ten arasında
Ne bilelim;
Hangi pınarın suyu,
Ya da çiçeğin özünde derman,
Büyük yerden geldi ferman
Yolcu yolunda gerek
Ali Akbaş

SONE
İlk iki bendi dörtlük, son iki bendi üçlük on dört mısradan oluşan nazım şekli Önce İtalyan edebiyatında kullanılmış, sonra Fransız edebiyatına, oradan da diğer Avrupa edebiyatlarına geçmiştir Edebiyatımızda ilk Cenab Şahabeddin’in sone şeklinde şiir yazdığını görüyoruz Servet-i Fünûn şairlerinin hemen hepsi bu nazım şeklini benimser Sone kafiye sistemi üçe ayrılır
1 İtalyan tipi: Kafiye şeması abba, abba, ccd, ede
2 Fransız tipi: Kafiye şeması abba, abba, ccd, eed
(İtalyan ve Fransız tipi sone arasındaki tek fark son üçlüğün düzenindedir)
3 İngiliz tipi: Mısra sayısı değişmemekle beraber ilk on iki mısra tek bir bend, son iki mısra da ayrı bir bend halinde yazılırlar Kafiye şeması: a b a b c d c d e f e f g g Örnek:

Yüksük

Yüksüğün ince şeklini yazmak
Bana pek güç gelir kadınlardan
Sorunuz belki bir güzel parmak
onu tersim için bulur imkan

Bunu bir çekmenin içinde gören
Mu’teber bir refik-i hane sanır;
Kadrini pek bilirler elde iken,
Düştüğü anda mutlaka alınır

O da layık nezâketin eline:
Tenine saplanır iken iğne,
Yine pekçok sever iş işlemeyi;

Bin letâfetle çırpınır her ân
Sanki bir nahl-i nev-hayâta konan
Küçücük bir kuşun küçük yüreği!
Ali Ekrem (Bolayır)

SÖZLÜK
Bir dilin veya dillerin kelime haznesini (sözvarlığını), söyleyiş ve yazılış şekilleriyle veren, kelimenin kökünü esas alarak, bunların başka unsurlarla kurdukları sözleri ve anlamlarını, değişik kullanışlarını gösteren eser Sözlükler tek dilli veya çok dilli olabilir Madde başlarını a-be-ce sırası takip eder Genel veya özel alanlarla ilgili sözlükler hazırlanabilir Arap harfli eski sözlüklerde madde başı Arapça kelimenin üç harfli kökünün son harfi esas alınarak sıralanırdı XIV-XVyüzyıllar arasında yaşamış olan el-Kamûsü-ı-Muhît (Okyanus Sözlüğü) adlı eseri Türkçeye çeviren Mütercim Asım bu sistemi kullandı İlk sözlük olarak İskenderiye Müzesi kütüphanecisi Bizanslı Aristophanes’in hazırladığı eser kabul edilir İslam dünyasında en önemli sözlük X yüzyılda yaşayan Fârâblı İsmail Cevheri’nin Sihâh adlı Arapça eseri Vankulu Lügatı diye bilinen Müteferrika’nın bastığı ilk kitap da bir Sihâh çevirisidir Türk kültüründe ilk sözlük ise Kaşgarlı Mahmud’un Türkçe’den Arapça’ya Divanü Lügati’t-Türk’üdür

ŞAHESER
Nesilden nesile geçen, benzeri yazılamayan yüksek değerdeki edebi eser Şaheserlerin başlıca özellikleri şöyle sıralanır: Zengin bir kültür birikimi sonucu yazılır, her devrin okuyucusu tarafından aranır, okunur ve takdir edilir, zamanla yayılır, ulusal ve uluslararası unsurlar içerir, pekçok yabancı dile çevrilir, türünde yazılan yeni eserlere örnek olur

ŞİVEYE MUGAYERET
Şivesizlik Dili kuralları dışında kullanmak Türk dilini iyi bilmemekten, dilimizin özelliklerini gözönüne almaksızın yabancı dillerdeki bazı kullanış şekillerini tercüme edip uygulamaktan doğar "Meşrubat içmek" yerine "meşrubat almak", "banyo yapmak" yerine "banyo olmak" gibi

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 08-21-2006   #18
dehşet
Varsayılan


TA’KİD
İfadeye açıklık getirememe, anlatamama halidir İkiye ayrılır
1 Lafzi ta’kid: Bir cümlede kelimelerin yerli yerine kullanılmamasından doğar Örnek:

Ben fakîrî etme terk memnûn-i ebnâ-yı zaman
Hasıl etmezsen değil gam matlabım yâ Rab bana
Râgıp Paşa

2 Manevi ta’kid: Bir cümlede kelimeler yerli yerince kullanılmakla beraber bir anlam çıkmamasına denir
Örnek: Âlemin cânı değilsin cân-ı âlemsin sen
Nef’î

TA’RİFAT
Mevki sahipleri ve bazı görevlileri tasvir eden şiirler Divan edebiyatı nazım türüdür Birkaç beyitlik bendler halinde yazılırlar Sâfi Kasım Paşa’nın, Kalkandelenli Fikri’nin, Gelibolulu Mustafa Ali’nin, Yenişehirli Avni’nin ta’rifatı vardır Örnek:

Nedür bildüm mi defter-dâr efendi
Eğerçi bir iki üç var efendi
Kiminün işini altun iderler
Kimin ma’zül kimin mağbûn iderler
Olardur sâ’i-i genc ü hazînle
Olardur sâhib-i mâl u define
Kalkandelenli Fikri

TA’ŞİR
Bir gazelin her beytinin veya bir beytinin üzerine sekiz mısra eklenerek yapılan mu’aşşerdir Divan edebiyatı nazım şeklidir Edebiyatımızda örneği fazla görülmez Yahya Bey’in Muhibbî’nin (Kanunu Sultan Süleyman) gazeline yaptığı ta’şiri örnek olarak verilebilir

Haste olmak gûşmâl-i Hazret-i İzzet gibi
Her kişinün yalımın alçak ider gurbet gibi
Değme bir kimse göre gelmez refahiyyet gibi
Nâleler gûyâ derây-ı rıhlet-i râhat gibi
Dâr-ı dünya cây-ı fürkat menzil-imihnet gibi
Devleti bir âlet-i hengâme-i zahmet gibi
Sağlıgun bünyâdı yok âyinede sûret gibi
Matla’ı şâh-ı cihânun maşrık-ı hikmet gibi
Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi
Yahya Bey

TAŞTİR
Bir gazelde her beytin iki mısrasının arasına iki veya üç mısra ekleyerek manzume meydana getirmek Divan edebiyatı nazım şeklidir Kelime, Arapça "bir şeyin yarısı, iki cüzünden bir cüzü" anlamındaki şatr kökünden gelir Taştirde, aynı vezin ve kafiyede, araya iki mısra girerse terb-i mutarraf, üç mısra girerse tahmis-i mutarraf olur Edebiyatımızda XVIII yüzyıldan sonra örnekleri görülen taştir çok az kullanılan bir şekildir En çok Halveti şeyhlerinden Aydi Baba yazmıştır

TAZMİN
Bir şairin, bir mısra veya bir beytin bir başka şairce kullanılması Divan edebiyatı nazım türüdür Tazmin edilen mısra veya beytin sahibinin zikri şarttır Tazmin eden şair, şiiri herhangi bir nazım şekline tamamlar ve aldığı sahibini belirtir Örnek: Recaizade Ekrem’in şiirini tanzim:

Sanırım ismini kuşlar heceler
Seni söyler bana dağlar dereler
Su çağıldar kuzular kırda meler
Seni söyler bana dağlar dereler

Hep seni aşkın eserken serde
Hüsn ü ânın görünür her yerde
Gezdiğim duygulu vâdilerde
Seni söyler bana dağlar dereler
Yahya Kemal Beyatlı

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 08-21-2006   #19
dehşet
Varsayılan


TECÂHÜL-İ ARİF
Anlamla ilgili sanatlardandır Bilinen bir gerçeği, bilmez görünerek söylemek yöntemiyle yapılır Bilinen şey, bilinmiyormuş gibi anlatılırken genellikle bir espriye dayandırılır Bu yapılırken mübalağa ve istifham sanatından da yararlanılır Örnek:

Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Ya muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su
Fuzulî

(Bilmiyorum, dönen kubbe mi su rengindedir, yoksa gözyaşlarım mı gökyüzünü kaplamıştır) Fuzuli, kubbenin, yani gökyüzünün mavi renkte olduğunu bilmiyor gibi görünüyor Aslında gözyaşlarının gökyüzünü kaplayacak kadar çok ağladığını belirtmek için bu yola başvurmuştur

TEFRİK
Anlamla ilgili sanatlardandır Aynı çeşide giren iki şey arasına, birbirine aykırı taraflar (tebâyün) sokularak bir farklılık meydana getirilmesidir Örnek:

Budur farkı gönül mahşer rûz-ı hicrândan
Kim ol cânım verir cisme bu cismi ayırır cândan
Ortak çeşit gün, aykırı taraflar ise cisme can verme, cisimden canı ayırmadır

TEHZİL
Alay ve şaka yollu yazılmış nazire Hezl diye de bilinir Çokluk tanınmış şairlerin şiirlerine vezin ve kafiye taklit edilerek yazılır Tehzil, ciddi şiirleri bayağılıktan uzak ciddi bir duruma soktuğu için edebiyatın güzel ve eğlenceli örnekleri arasında kabul edilir XVII yüzyıldan sonra yaygınlık kazanan bu tür şiirin örneklerini daha çok Sürûri, Havâyi, Sünbülzade Vehbi, Hüseyin Kâmi (Dehri mahlasıyla), Fazıl Ahmet Aykaç, Halil Nihat Boztepe vermişlerdir

TEKRAR
Bir ifadede aynı sözcük ya da söyleyişi, estetik kaygı gütmeden birkaç kez tekrar etmek Aşırı tekrar sözkonusu ise buna kesret-i tekrar denir

TELMİH
Divan edebiyatı sanatlarından Söz sırasında bilinen bir olaya, bir kişiye, kıssaya ya da atasözüne işaret etmektir Ama bu kişi ya da şey uzun uzadıya değil bir iki sözcükle anlatılır Örnek:

Ey nâme sen ol mâh-likâdan mı gelirsin
Ey Hüdhad-i ümmid Saba’dan mı gelirsin
Nabî
(Şair beytinde Süleyman-Belkıs kıssasını hatırlatıyor)

TENÂFÜR
Bir ifadede birbirleriyle uyuşmayan harf, hece, sözcük ya da tamlamaların kulağa hoş gelmeyen etki yapmasıdır İkiye ayrılır:
Harflerle tenâfür: Çıkış noktaları aynı ya da birbirine yakın harflerin aynı sözcükte toplanması Örneğin: Yaptırttık
Sözcüklerle tenâfür: Söylenişleri zor olan, dinlenmesinden zevk alınmayan ağır vurgulu sözcüklerin art arda sıralanması: Örnek:
Şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 08-21-2006   #20
dehşet
Varsayılan


TENASÜB
Divan edebiyatında anlamları arasında bağlantı bulunan sözcüklerin aynı ifadede kullanılmasıyla yapılan edebi sanat Örnek:

Asîb rûzigârı gülistân-ı dehre
Sen serv-i gül-izârı hevâdar olan bilür
Bakî

Tenasüb, ilham ve tezat sanatlarıyla da birlikte kullanılır Bu yönüyle de ikiye ayrılır: İlham-ı tenasüb: İlham ve tenasüb sanatlarının birlikte kullanılmasıyla yapılır İki anlamı olan bir sözcüğün, dize ya da beyit içinde belirtilmemiş anlamıyla diğer bazı sözcüklerin arasında anlam bakımından bağlantı kurularak yapılır Örnek:

Ne güzel vâkıadır bu ki asup can gözünü
Hâb-ı gaflette geçen ömrümü rü’yâ gördüm
Zatî
(Can gözünü açıp gaflet uykusunda geçen ömrümün bir rüya olduğunu görüp anlamam ne güzel bir olaydır Rüya, düş kelimelerinin kastedilmeyen ikinci anlamının hâb ve rüya sözcükleriyle ilişkisi vardır)

İlham-ı tezad: İlham ve tezat sanatları birlikte kullanılır İki anlamı olan bir sözcüğün dize ya da beyit içinde belirtilmemiş anlamıyla anlamlı bir sözcük arasında ilişki kurmak şeklinde yapılır Belirtilmeyen anlam cinas yoluyla sağlanır Örnek:

Serverlik ister isen üftâdelik şiâr et
Kim düşmeden ayağa çıkmadı başa bâde
Fuzulî
(Burada ayak önce kadeh sonra gerçek ayak anlamlarıyla kastediliyor Fuzulî beyitte sözcüğün vurgulamadığı ayak anlamı ile baş sözcüğü arasında tezat yapıyor)

TERDİD
Bir anlatımda sözü dinleyici ya da okuyucunun ilgisini yoğunlaştırdıktan sonra konuyu hiç beklenmedik bir sonuca götürme yoluyla yapılan edebi sanat Sözün ciddi bir sonuca varması haline terdid-i sâdık, varmamasına terdid-i mutâyip denir Örnek:

Dizilirler ayakta
Ana baba ve kardeş
Hayal ırak Irakta
Eder fiillerle güreş

Başından kayar yastık
Nura döner karanlık
Sırlar çözülür artık
Kırka çıkınca ateş
Necip Fazıl Kısakürek

TERZA RİMA
Üçer mısralık bentlerle kurulur Bend sayısı belirsizdir Tek bir mısra ile sona erer Kafiye şeması şöyledir: Aba bcb cdc ded e
İlk olarak İtalyan edebiyatında görüldü Dante İlahi Komedya’sını bu nazım şekliyle yazdı Edebiyatımızda terza rima’yı Tevfik Fikret, Şehrâyîn adlı tek şiirinde denemiştir 1908’den sonra pek kullanılmamıştır Bu biçimde yazılmış kısa şiirlerin son mısrasının kuvvetli olmasına dikkat edilir

TESBİ
Bir gazelin beyitleri önünü beş mısra eklenerek yapılan müsebba’dır Müsebba musammatlardan bir nazım şeklidir Kafiye şeması şöyledir: Aaaaa (aa) bbbbb (ba) ccccc (ca) Tesbi, Türk edebiyatında çok az görülür İzzet Molla’nın Fuzuli’nin bir beytini, Leyla Hanım’ın da İzzet Molla’nın bir beytini tazmin yoluyla oluşturduğu tesbi’ler de vardır

TETABU-I İZÂFÂT
İkiden fazla ismin meydana getirdiği zincirleme tamlama Edebiyatımızda Türkçe, Farsça, Arapça kaidelere göre kurulmuş üç çeşit tetâbu’ı izâfâta rastlanır Türkçe kurala göre iki, Farsça kurala göre üç kelimeden meydana gelen tamlamalar anlatımı bozmaz Türkçe tetâbu’-ı izâfât’a örnek:

"Ahmet’in söylediklerinin doğruluk derecesinin araştırılması"
Farsça tetâbu’-ı izâfât’a örnek:

Ey vucûd-ı kâmilün âyin eclâr-ı feyz-I Hak
Âsitânım kıble-ı hâcât-ı erbâb-ı yakîn
Fuzulî

TEVÂRÜD
İki şairin birbirinden habersiz aynı mısrayı veya beyti tesadüfen yazması

TEVKİYE
Anlamla ilgili sanatlardandır İki veya ikiden fazla anlamı olan bir kelimenin yakın anlamını söyleyip uzak anlamını kasdetmek Birçok edebiyatçı bu sanatı iham sanatıyla aynı kabul etmiştir Fakat ihamda, ikiden fazla anlamı olan kelimenin bir mısra veya beyitte bütün anlamları kasdedilirken, tevriyede uzak anl***** işaret edilir Örnek:

Kûyunda nâle kim dil-i müştâkdan kopar
Bir namedir Hicaz’da uşşakdan kopar
Nâili-Kadim

TRİYOLE
On mısralı bir nazım şeklidir Önce iki mısralı kısım, sonra dörder mısralı iki kısım gelir Birinci kısmın ilk mısrası birinci dörtlüğün sonunda, yine birinci kısmın ikinci mısrası ikinci dörtlüğün sonunda tekrarlanır Dört mısralı kısımlarda, eklenen mısraların ilk üç mısra ile anlam bütünlüğü sağlaması gerekir Kafiye şeması şöyledir: Ab aaaa bbbb Örnek:

Yüzünde hasta-i sevdâ gibi melâlet var,
Nedir bu hâl-i perişanın ey hilâl-seher?

Sabâh-ı feyz-i bahâride mübtesem ezhâr
Çemen çemen mütemevvic nesîm-i anber-bâr:

Niçin? Ben anlamadım kimden etsem istifsâr?
Yüzünde hasta-i sevdâ gibi melâlat var!

Dem-i seherde yanında şu parlayan ahter
Hazan içinde solan bir çiçek gibi dil-ber

Sürûr fec ile şâdân iken bütün yerler,
Nedir bu hâl-i perişanın ey hilâl-i seher?
Tahsin Nuhid

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 08-21-2006   #21
dehşet
Varsayılan


VECİZE
Söyleyeni belli, kısa, anlamlı söz Özdeyiş diye de bilinir Bireysem ya da toplumsal bir ilke, bir görüş, bir kanıyı en kısa yoldan anlatır Yaşam deneyimine ve gözleme dayanır Vecizeler bağımsız yazıldığı gibi, bir eserin içinde dağınık da bulunabilir İslam büyüklerinin bu tür sözlerine kelam-ı-kibar denir Vecize önce eski Yunan edebiyatında yazılmıştır Klasizm edebiyatı döneminde, Larochefoacauld’ın Maximes (Vecizeler) adlı eseriyle Avrupa’ya gelmiştir

VEZN-İ ÂHAR
Halk şiiri nazım şekli Aruzun müstef’ilâtün müstef’ilâtün müstef’ilâtün müstef’ilâtün kalıbıyla murabba şeklinde yazılır Her mısra bir müstef’ilâtün cüzüne sığacak şekilde dört kelime veya kelime grubuna bölünür Birinci mısranın 2 Cüzü ikinci mısranın başına, ikinci mısranın 2 Cüzü üçüncü mısranın başına, üçüncü mısranın 2 Cüzü dördüncü mısranın başına getirilir ve bu cüzlerden sonra gelen cüzler birbirlerini izler Örnek:

Ey vaslı cennet/kıl câna minnet/vay, serv-ı kamet/cân içre cansın
Kıl câna minnet/vay serv-ı kamet/cân içre cansın/nev-res fidansın
Vay serv-kamet/cân içre cansın/nev-res fidansın/suh-ı cihansın
Cân içre cansın/nev-res gidansın/şûh-ı cihansın/gözden nihansın
Tokatlı Nurî

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Edebiyat Sözlüğü

Eski 06-15-2009   #22
ysnkrks
Varsayılan

Cevap : Edebiyat Sözlüğü



Paylaşım için Teşekkürler
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.