Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Aşk & Sevgi - Bayanlar, Erkekler > Bayanlara Özel

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hakları, kadın, türkiyede

Türkiye'de Kadın Hakları

Eski 06-24-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkiye'de Kadın Hakları



Ailenin Korunmasına Dair 4320 Sayılı Kanun

TBMM Ocak 1998'de aile içi şiddete karşı yeni bir kanun çıkardı 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun şiddete uğrayan kadınları, hiç zaman kaybetmeden şiddet ortamından uzaklaştırmak ve güvenceye almak için hazırlanmış bir yasal düzenleme Buna göre:

* Aile içinde şiddet yaşanması halinde, saldırgana karşı "koruma emri" istemi ile doğrudan savcılığa başvurulabiliyor
* Bu başvuruyu şiddet gören kişinin kendisinin yapması şart değil, ailenin bir başka üyesi, bir arkadaşı ya da komşusu da bu başvuruyu yapabiliyor
* Başvuru için polise, karakola gitmek gerekli değil, doğrudan savcılığa yapılıyor Bu başvuruda saldırganın cezalandırılmasını talep etmek söz konusu değil sadece şikâyette bulunup korunma talep ediliyor
* Ve yargıç, başvuru üzerine hemen “koruma emri” çıkartarak saldırganı kadının civarından (evden, işyerinden, vb) 6 ay süreyle uzaklaştırıyor Yani kadınının civarına yaklaşmasını yasaklıyor

Bu kanun, kadın hareketinin yaşamın her alanında, toplumun her düzeyinde 20 yıla yakın süredir yaptığı yoğun çalışma sonucunda elde edilmiş bir kazanım oldu Özellikle Mor Çatı Vakfı ve Altındağ Kadın Dayanışma Vakfı bağımsız kadın sığınaklarının önderliğinde yürütülen aile içi şiddete karşı kampanya faaliyetleri konuyu sürekli olarak kamuoyunun gündeminde tutarken, Kadının İnsan Hakları Projesi-Yeni Çözümler Vakfı da sorunun yasal alandaki karşılığının bulunmasına yönelik çalışmalar yap

Alıntı Yaparak Cevapla

Türkiye'de Kadın Hakları

Eski 06-24-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkiye'de Kadın Hakları



1) Mal Rejimi nedir?

Mal rejimi, evliliğin, boşanma, iptal, ölüm gibi nedenlerle sona ermesinde tarafların sahip oldukları malları nasıl paylaştıracakları konusunda yaptıkları sözleşme biçimidir

2) Medeni Kanunumuzda kaç tane mal rejimi vardır?

Medeni Kanunumuzda DÖRT mal rejimi vardır :

Edinilmiş mallara katılma rejimi, (md 218- yasal mal rejimi)
Mal ayrılığı rejimi, (md 242)
Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi, ( md 244)
Mal ortaklığı rejimi (md 256)
aa) Sınırlı mal ortalığı
bb) Edinilmiş mallarda ortaklık

3) Yasal Mal Rejimi ne demektir?

Taraflar, evlenirken veya evlendikten sonra yukarıdaki mal rejimlerinden birini seçip sözleşme yapmamışlarsa yasal mal rejimine tâbi olurlar

4) Evlenirken herhangi bir mal rejimini seçme zorunluluğu var mıdır?

Hayır, yoktur Herhangi bir mal rejimi seçilmediği takdirde otomatik olarak yasal mal rejimi seçilmiş sayılır

5) Hâlen evli olanlar da bu mal rejimine tâbi midir?

Eşler, yeni Medeni Kanunun dolayısı ile bu mal rejimlerinin kabul edildiği tarih olan 1 Ocak 2002’ye kadar geçen süre için eski rejime, ondan sonra edindikleri mallar için yeni rejime tâbi olacaklardır Yani bu mal rejimi, mevcut evlilikler içinde 1 Ocak 2002’ye kadar edinilmiş malları kapsamamaktadır

5) Yeni kanuna uyum için bir süre verilmiş midir?

Evet Taraflar 1 Ocak 2003 tarihine kadar Notere başvurup yeni mal rejiminin evliliklerinin başlangıcından itibaren uygulanmasını kabul ettiklerini belirtebilirler

6) Böyle bir başvuru yapmazlarsa ne olur?

O zaman 1 Ocak 2002’ye kadar eski rejime, 1 Ocak 2001 tarihinden itibaren de yeni rejime tâbi olurlar

7) Mal Rejimi Sözleşmesi nerede ve nasıl yapılır?

Mal Rejimi sözleşmeleri, özel olarak avukatlar aracılığı ile yapılabilir ve sonra Notere onaylattırılır, Doğrudan doğruya Noterde yapılabilir, Nüfus Müdürlüklerinde hangi mal rejiminin seçildiği belirtilebilir

8) Yasal Mal Rejimi olan “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi” nedir?

Bu rejimde iki çeşit mal vardır :

A) Kişisel Mallar :
aa) Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya ( kadınların takıları, makyaj malzemeleri, erkeklerin kol düğmeleri, tarafların giyecekleri gibi)
bb) Tarafların emek vermeden sahip oldukları mallar ( bağış, miras gibi)
cc) Tarafların evlenmeden ÖNCE sahip oldukları mallar
dd) Mânevi tazminat gibi tarafların alacakları,
ee) Kişisel malların yerine geçenler ( örneğin evlenmeden önce sahip olunan veya miras yolu ile gelen bir evi satıp yerine yenisinin alınması gibi)
ff) Tarafların aralarında “kişisel mal” olarak kabul edileceğini karalaştırdıkları mallardır

B) Edinilmiş Mallar:
aa) Tarafların evlenmelerinden başlayarak emekleri karşılığında edindikleri mallar ( Yâni yaptıkları iş ve meslek dolayısı ile elde ettikleri kazançlardan edindikleri mallar)
bb) Sosyal güvenlik ve sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler ( emekli ikramiyesi gibi)
cc) Çalışma gücünün kaybı nedeni ile ödenen tazminatlar,
dd) Kişisel malların gelirleri,
ee) Edinilmiş malların yerine geçen değerler

9) Yasada “edinilmiş mal” olarak sayılan malların “kişisel mal sayılması” için sözleşme yapılabilir mi?

Evet ( md221)

10) Mal Rejimi nasıl sona erer?

Boşanma ile,
Evliliğin iptali ile
Ölümle,
Başka bir mal rejiminin kabulü ile sona erer

11) Evlilik sona erdiğinde bu mallar nasıl paylaşılacaktır ?

Her eş, diğer eşte bulunan mallarını geri alır ( md 226 ve devamı)

12) Edinilmiş maldaki değer artışı nasıl hesaplanır?

Eşlerden biri diğer eşin bir mal edinmesine, sahip olduğu malın iyileştirilmesine veya korunmasına HİÇ VEYA BİR KARŞILIK ALMAKSIZIN katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için KATKISI ORANINDA alacak hakkına sahip olur Bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır Bir değer kaybı söz konusu olmuşsa katkının başlangıçtaki değeri esas alınır (md227)

13) Edinilmiş Mallara eklenecek değerler nelerdir?

a) Eşlerden birinin mal rejimini sona ermesinden önceki BİR YIL içerisinde , diğer eşin RIZASI OLMADAN, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
b) Bir eşin, mal rejiminin devamı süresince, diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler

Kişisel mallar ile edinilmiş malar arasında denkleştirme yapıldıktan sonra kalan miktar eşler arasında eşit paylaştırılır Ancak zina veya hayata kast nedeni ile boşanma durumunda yargıç,kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir

14) Mal Ayrılığı Rejimi nedir ?

Bu rejimde eşlerden her biri, yasal sınırlar içerisinde kendi mal varlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf haklarını korur

Evlilik bittiğinde herkes kendi malını alarak ayrılır Bilindiği gibi bu Türkiye’de yasal mal rejimi idi ve kadınlar bu rejimden, çok zarar gördüler Çünkü kadınlar da katkıda bulunmuş olsalar biler mallar erkeklerin üzerine kaydedildiği için onların sayılıyordu

15) Paylaşmalı Mal Ayrılığı ne demektir ?

Eşlerin kendilerine ait olduğunu ispat edemedikleri malları onların paylı mülkiyetinde sayılır
Evlilik veya bu mal rejimi her hangi bir şekilde sona erdiğinde , eşler paylı mülkiyetlerindeki malı paylaşırlar ( md 244 ve devamı)

16) Mal Ortaklığı nedir ?

Burada da iki grup mal vardır:
a) Ortaklık malları,
b) Kişisel mallar
Eşlerin yasa gereği kişisel sayılan malları dışındaki mal ve gelirleri ortaklık malıdır Eşler ortaklık malları üzerinde bölünmemiş bir bütün olarak hak sahibidir Hiçbir eş ortaklık payı üzerinde tek başına tasarruf yetkisine sahip değildir

17) Mal rejimlerinin mirasa etkisi Nedir?

Kural olarak sağ kalan eş birlikte mirasçı olduğu gruba göre mirastan pay alır

Sağ kalan eş;

* çocuklarla birlikte mirasçı olmuşsa mirasın ¼ ünü,
* miras bırakanın ana-baba veya kardeşleri ile birlikte mirasçı olmuşsa ½ sini,
* miras bırakanın büyük ana ve büyük babası veya onların çocukları ile birlikte mirasçı olmuşsa mirasın ¾ ünü,
* bunların hiç biri yoksa tamamını alır (md 499)


Eğer taraflar arasında yasal rejim olan edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanıyorsa o zaman:

* sağ kalan eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar Alacaklar takas edilir (md236) Yâni sağ kalan eş artık değerin yarısını alır sonra kalan yarının (çocuklarla birlikte mirasçı ise) ¼ nü alır böylece ¾ nü almış olur
* ayrıca sağ kalan eş, eski yaşamını sürdürmek istiyorsa ölen eşi ile birlikte yaşadıkları ev ve eşyaların kendisine tahsisini isteyebilir Ancak bunu için diğer mirasçıların payını ödemesi gerekir Ödemeyi de ya kendi katılma payını diğer mirasçılara bırakarak ve yetmezse üstüne para ekleyerek yapabilir(md240)

Paylaşmalı mal ayrılığında sağ kalan eş gene “paylaşma konusu olan mallar arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; bunlar üzerinde kendisine miras ve paylaşmadan doğan hakkına mahsup edilmek ve yetmezse bir bedel eklemek suretiyle mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir (md255)

Mal ayrılığı rejiminde ise kişisel ve ortaklık malları ayrımı yapılmadın sağ kalan eş çocuklarla birlikte mirasçı olmuşsa mirasın ¼ nünü alır Diğer miras payları burada aynen uygulanır

Mal Ortaklığında ise eşlerden biri diğerinin rızası olmadan ortaklık mallarına girecek olan bir mirası reddedemeyeceği gibi tereke borca batıksa kabul de edemez(md265)

Eşlerden birini ölümü veya diğer bir mal rejiminin kabulü ile mal ortaklığı rejiminin sona ermesi halinde her eşe veya mirasçılarına ortaklık mallarının yarısı verilir(md276)

Alıntı Yaparak Cevapla

Türkiye'de Kadın Hakları

Eski 06-24-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkiye'de Kadın Hakları



Evlilik

Evlilik yaşı (TMK madde 124): Erkek veya kadın 17 yaşını doldurmadıkça evlenemez Diğer hukuki işlemler için asgari yaş sınırı 18’dir Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple 16 yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir Olanak buldukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir Yargıç kararını verirken, kişilerin evlilik için gerekli ruhsal ve bedensel olgunluğa sahip olup olmadıklarına dikkat eder

Evlenme koşulları (TMK madde 124, 125, 126, 127): Ayırt etme gücüne sahip olmayanlar evlenemez Küçük, yasal temsilcisinin izni olmadıkça evlenemez Kısıtlı, yasal temsilcisinin izni olmadıkça evlenemez

Kişi vesayet altında ise ve vasisi izin vermiyor ise kişi mahkemeye başvurarak izin isteyebilir “Hâkim, haklı sebep olmaksızın evlenmeye izin vermeyen yasal temsilciyi dinledikten sonra, bu konuda başvuran küçük veya kısıtlının evlenmesine izin verebilir,” (madde 128) Evlilik izni için ikametgahın bulunduğu “Sulh Hukuk Hakimliği”ne başvurulur

Akıl hastaları evlenmelerinde tıbbî sakınca bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla anlaşılmadıkça evlenemez (madde 133) Bir yandan bu madde “normal” yaşam sürebilecek olup da tıbben sorunu olmayan kişilerin evlenme haklarının önünü açıyor olsa da, uygulamada kadınlar açısından sorunlarla karşılaşmak mümkün Eskiden akıl hastalarının evlenmeleri kanunen tamamen yasakken bile, resmi olmayan nikahlarla bir akıl hastası zorla/görücü usulüyle bir kadınla evlendiriliyor, kadın istemeden de olsa bu kişinin bakımını üstlenmek zorunda kalıyordu Bu madde ile kadına haksızca ve rızası olmadan bindirilen bu yükün reştirilmeye çalışılması söz konusu olabileceğinden, dikkatli olmak gerektiğini düşünüyoruz

Zorla evlendirme (madde 149, 150, 151) ve zamanında başvuru (madde 152): Hiç kimse zorla evlendirilemez Kişi küçük de olsa öncelikle kendi izni alınır Kişi yasanın evlenmek için aradığı yaştan büyük ise nikâh memurunun önünde hayır diyebilir ve kimse kendisini evet demeye zorlayamaz Zorlandığı durumda savcılığa suç duyurusunda bulunabilir Bir genç kız zorla evlendirilmiş ise; i) Cinsel birleşmeyi reddebilir Eğer zor kullanılarak bu birleşme yapılmaya zorlanırsa savcılığa suç duyurusunda bulunabilir ii) Zorla evlendirildiği için TMK’nın 149, 150 veya 151 maddelerine dayanarak evliliğin iptali davası açabilir Bu dava evlenme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde açılmalıdır (madde 152)

Başlık parası: Başlık parası erkeğin evleneceği kadının babasına ödediği bir miktar paradır
Başlık parası yasal değildir ve bu konudaki sözlü anlaşmaların hiç bir geçerliliği yoktur

Çeyiz: Çeyizle ilgili herhangi bir yasal düzenleme yoktur ancak kadın getirdiği eşyayı kanıtlaması halinde ayrılırken bu mallarını geri alabilir İspat için faturalar, belgeler veya tanıklar gerekebilir Ancak bazı Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi, geleneklerin icap ettirdiği şekilde “çeyiz” olarak adlandırılan takı ve eşyaların kadına ait olduğu kabul edilmektedir Nişanlanma ve evlilik sırasında kadına hediye edilen şeyler kadına aittir Dava yoluyla dahi kadından geri alınamaz
Evlilik öncesinde “mihir” senedi hazırlanmışsa, bu senette belirtilen malların kadına ait olduğu yasalarca da kabul edilmektedir

Evlenme sözleşmesi: Nikah i Resmi Nikah

* Birbiriyle evlenecek erkek ve kadın, içlerinden birinin oturduğu yer evlendirme memurluğuna birlikte başvururlar (madde 134)
* Nikah kıymaya resmi memurlar yetkilidir Belediye bulunan yerlerde nikah belediye başkanı veya onun bu işle görevlendirdiği vekili tarafından kıyılır (madde 134)
* Köylerde evlenme isteği “köy ihtiyar heyetine” bildirilir ve nikah muhtar tarafından kıyılır
* Yabancı ülkelerde evlenecek kişilerin her ikisinin de Türkiye vatandaşı olması durumunda, bulunulan ülkenin makamı, memuru veya Türkiye Konsoloslukları yetkilidirler Taraflardan birinin yabancı olması durumunda bulunulan ülkenin yasalarına göre evlilik yapılır ve Türk hukukuna aykırı olmamak kaydı ile bu evlilik, Türkiye’de de geçerlidir
* Türkiye’de ise bir Türk vatandaşı bir yabancı uyruklu ile yetkili bir Türk makamı, memuru önünde evlenebilir Yine ikisi de yabancı ise bir Türk yetkili memuru, makamı önünde evlilik sözleşmesi yapılır (Evlendirme Yönetmeliği madde 12) ii Dini Nikah; (TMK madde 143), (TCK, madde 237/3-4)
* Dini nikah ancak resmi nikah kıyıldıktan sonra kıyılabilir (TMK, madde 143) Resmi nikah yapmadan sadece dini nikah yapmak veya resmi nikahtan önce dini nikah yapmak suçtur (TCK, madde 237/3-4) Bu maddeye göre resmi nikahın kıyıldığını gösteren resmi belgeleri görmeden nikah kıyanlar da kıydıranlar da cezalandırılır
* İmam nikahı kadına yasalar karşısında her hangi bir hak tanımaz Kadın eşinden ayrıldığı takdirde nafaka talep edemez, mirasta pay sahibi olamaz

“Eşler oturacakları konutu beraber seçerler Birliği eşler beraberce yönetirler” (TMK madde 186) Yeni Medeni Kanun, “aile reisliği” kavramını ortadan kaldırmıştır

Soyadı: Mayıs 1997’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yasaya göre, kadın kocasının soyadının önünde, evlilik öncesi soyadını da kullanabilmektedir

YENİ KANUN : Eşler oturacakları konutu beraber seçerler Birliği eşler beraberce yönetirler

ESKİ KANUN : Evlilik birliğinin reisi kocadır Koca ortak ikametgâhı seçer

Çalışma

Çalışma 1990 yılına kadar, yasa (TMK madde 159) evli kadınlara, ev dışında çalışabilmek için kocalarından izin alma zorunluluğu getirmekteydi 1980’lerden sonra başlayan kadın hareketinin çabalarıyla bu madde 29111990 tarihli Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilince bu zorunluluk ortadan kalktı

Kasım 2001’de kabul edilen yeni Medeni Kanun’un ilk tasarısında bu kararın iyice somutlaştırılması ve yasada, “Eşlerden her biri, meslek veya iş seçiminde diğerinin iznini almak zorunda değildir” şeklinde bir madde yer alması öngörülmüştü (madde 192) Ancak erkek egemen anlayışın çabalarıyla madde değiştirilerek, “Eşlerden her birinin meslek ve iş seçiminde ve bunların yürütülmesinde evlilik birliğinin huzur ve yararını göz önünde tutacağı…” şeklinde, kadınların zararına esnetilmesi muhtemel bir cümle eklendi

Boşanma

Medeni Kanuna göre kadın ve erkek için boşanma nedenleri farklılık göstermez, her iki taraf için de aynıdır Boşanma nedenlerini şöyle sıralayabiliriz:

a) Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir (madde 161): Zina eylemi (sadakatsizlik) nedeniyle geçimsizliğe dayanarak boşanma davası açmak mümkündür Dava açma hakkı olan eşin, zina olayını öğrendiği günden başlayarak altı ay içinde, ve zinanın yapıldığı tarihten itibaren her durumda dava açmaya hakkı vardır Beş sene geçince dava hakkı düşer
Affeden tarafın dava hakkı yoktur

Erkeğin zinasını düzenleyen 441 madde, Anayasa’nın 10 maddesine yani “kanun önünde eşitlik” ilkesine aykırı bulunarak 27121997’de iptal edildi Kadının zinasını düzenleyen TCK 440 madde de 23061998 itibariyle iptal edildi Böylece, zina ceza gerektiren bir suç olmaktan çıkarıldı Artık zina sadece Medeni Kanuna göre boşanma sebepleri arasında yer alan bir fiil

b) Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir (madde 162): Boşanma nedenini öğrendiği tarihten itibaren altı ay ve her durumda, boşanmaya yol açan olayın meydana geldiği günden itibaren beş sene içinde dava açmayan eşin dava hakkı düşer Affeden tarafın dava hakkı yoktur

Cana kastın anlamı açıktır: Bir kimse için yaşamsal tehlike doğuracak nitelikteki eylemler diyebiliriz Pek kötü davranma kavramı içine ise bir çok olay ve eylem girebilir Örneğin, dövmek, eziyet etmek, zorla cinsel ilişki kurmak, ağır hakaretlerde bulunmak gibi Onur kırıcı davranışın yorumu asıl olarak yargıca bırakılmıştır Örneğin, kocanın kadının çalıştığı işyerine veya katıldığı kurs yerine gelip ona hakaret etmesi onur kırıcı bir davranış olarak kabul edilir

c) Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir (madde 163): “Küçük düşürücü” suçlar, yüz kızartıcı olan ve olmayan suçları kapsayan geniş bir kavramdır Bu eylemler belirli bir sınırlamaya tabi değildir ancak örneklersek; hırsızlık, dolandırıcılık, ırza geçmek, fuhuşa zorlamak, adam öldürmek bu tür suçlar arasında sayılabilir Bu ve benzeri birçok durumda boşanma davası açmak mümkündür
“Haysiyetsiz bir yaşam süren,” örneğin sarhoş gezip olay çıkaran, ya da “küçük düşürücü suçlar” işleyen, örneğin hırsızlık yapan bir kocaya karşı açılan davada, boşanma kararının verilmesi için durumun diğer eş için birlikte yaşamayı çekilmez hale getirmiş olması gerekmektedir
Bu gerekçelerle her zaman boşanma davası açılabilir Bir zaman sınırlaması yoktur

d) Eşlerden biri, evlenmenin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmemek için eşini terk ettiği veya haklı bir neden olmaksızın evine dönmediği takdirde, ayrılık en az altı ay sürmüş (dört ay ayrı yaşama, iki ay da ihtardan sonra eve dönmeyi bekleme süresidir) ve devam etmekte ise, terk edilen eş boşanma davası açabilir Diğerini evi terketmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın eve dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır (madde 164): Davaya hakkı olanın isteği üzerine hakim, diğer tarafa, iki ay içinde eve dönmesini ihtar eder İhtar, gerektiğinde ilanen (gazete ilanıyla olduğu gibi) yapılır Ancak, ayrı yaşama süresi dört ayı doldurmadıkça ihtar kararı verilmesi istenemeyeceği gibi, ihtar kararının karşı tarafa ulaşmasından itibaren iki ay geçmedikçe boşanma davası açılamaz

Medeni Kanun’a göre eşler evlerini beraber seçerler, kendilerine yapılacak olan bütün tebligatlar bu adrese yapılır ve hukuken işleyecek süreler bu tarihten itibaren işler Bununla birlikte, evli bir kadın isterse ayrı bir ev tutarak orada yaşayabilir, kimse onu kocasıyla beraber yaşadığı eve dönmeye zorlayamaz Ancak kocası onun evine dönmesini isterse ona resmi bir yazı göndererek “terk” nedeniyle boşanma davası prosedürünü başlatabilir

e) Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tesbit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açılabilir (madde 165)

f) Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir (madde 166): Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir

Madde 166 dışında saydıklarımız özel boşanma nedenleridir Madde 166 ise genel boşanma nedenidir “Terk” dışında kalan bütün diğer boşanma nedenleri, aslında genel boşanmanın kapsamına da girmektedir Bunun yanı sıra, boşanmaya yol açabilecek bir çok neden bu maddenin kapsamına girer; sevgi ve saygının bitmesi, kadının gelirinin zorla elinden alınması, aşağılama, eşin suç işlediğini ihbar ederek cezalandırılmasına yol açmak gibi Ancak madde 166 dışındaki boşanma maddeleriyle dava açıldığı taktirde, boşanma daha hızlı ve daha kesin olarak gerçekleşir Genel boşanma maddesi ile dava açmak, hakimin takdir yetkisini artırmakta, davaların uzamasına neden olmaktadır

Yine bu maddeye dayanarak, evliliği bir yıldan fazla sürmüş olan tarafların, her konuda anlaşmaları ve mahkemede hazır bulunmaları halinde, tanık dinlenmesine de gerek olmadan tek celsede boşanmaları mümkündür

Bu maddeye göre; boşanma nedenlerinden herhangi birine dayanarak açılmış olan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıl geçmesi halinde, hangi nedenle olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa, eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilir

Kadının boşandığı erkekle tekrar evlenmesi veya evlenmeden bir araya gelmesi konusunda hiç bir kısıtlama yoktur

Ayrılık kararı / Ayrı Yaşama: Medeni Kanun madde 170’e göre “Boşanma sebebi ispatlanmış olursa hâkim boşanmaya veya ayrılığa karar verir” Boşanmak için mahkemeye başvurulmuş ise ve hâkim tarafların barışabileceklerini düşünüyorsa ayrılık kararı verebilir ama ayrılık istemi ile mahkemeye başvurulmuş ise boşanmaya karar verilemez (madde 170)

Boşanma nedenlerinden birine dayanarak ayrılık kararı için mahkemeye başvurulabilir, bu takdirde yargıç bir yıldan üç yıla kadar ayrılık kararı verebilir Bu ayrı yaşama kararından sonra taraflar hâlâ bir araya gelmemişlerse, bir tarafın isteği ile boşanmaya karar verilir (madde 171-172)

Velayet

Çocuğun velayeti TMK’ya göre ana-baba ayrımı yapılmaksızın her iki tarafa aittir Evlilik dışı doğan çocukların velayeti annenindir Hiç de eşitlikçi olmayan bir anlayış içeren, taraflar arasında çocuklara ilişkin bir anlaşmazlık çıkması halinde, örneğin çocuğun nasıl bir okulda okuması gerektiği, hangi dini seçeceği gibi bir konuda uyuşulamaması halinde, kanunda babanın oyunu geçerli kılan eski Medeni Kanun’daki 163’üncü madde kaldırılmıştır

Taraflardan birinin ölümü halinde, velayeti sağ kalan taraf tek başına kullanma hakkına sahiptir
Boşanma durumunda hâkim, hangi tarafın çocuğa daha iyi bakabileceğine inanıyorsa velayeti o tarafa verir Bu konuda erkeğin ya da kadının her hangi bir üstünlüğü yoktur Çocuğun kendisine verilmediği taraf mali gücüne göre çocuğun bakım ve beslenme giderlerine katılmak zorundadır (iştirak nafakası ödeyerek) Velayet hakkına sahip olmayan tarafla çocuğun bireysel ilişkisinin nasıl olacağına da, tarafların anlaşmaları ya da anlaşamamaları hallerine göre—ancak her durumda çocuğun menfaatlerini gözeterek—hâkim karar verir (madde 182)

Ana veya babanın yeniden evlenmesi velayetin kaybedilmesini gerektirmez (madde 349)
Boşanma halinde kız çocuğun babaya, erkek çocuğun anneye verileceği gibi yaygın bir inanış vardır, ancak bu sadece bir rivayet olup, hiç bir geçerliliği bulunmamaktadır Türkiye genelindeki uygulamalara bakacak olursak, boşanma durumunda çocukların velayeti daha çok anneye verilir
Ayrıca “küçük düşürücü suçlar veya haysiyetsiz yaşam sürme”ye dayalı boşanma davalarında, yargıç kusurlu olduğu kabul edilen tarafa çocuğun velayetini veremez

Mallarda tasarruf yetkisi

Madde 199, sırf kadına nafaka veya tazminat ödememek için mevcut mallarını başkalarına devretme yoluna giden, boşanmaya kararlı kocalara karşı bir önlem getirmektedir Bu maddeye göre, eşlerden birinin tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına karar verme yetkisi hakimdedir Hakim ayrıca taşınmaz mallarla ilgili olarak tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına kendiliğinden de karar verebiliyor Böylece başkalarının üstüne ev yaparak, başkalarına devrederek, eşlerin birbirlerinden mal kaçırmaları engellenmiş oluyor

Mal Rejimi ve Yasal Mal Rejimi

Mal Rejimi: Mal rejimi, evlilik süresince malların nasıl tasarruf edileceğini (idare, harcama), ve boşanma veya ayrılık durumunda bu malların eşler arasında nasıl paylaşılacağını düzenler

Yasal Mal Rejimi: Yasal mal rejimi, kendiliğinden ve genel olarak geçerli olan mal rejimidir Yeni Medeni Kanun’un 1 Ocak 2002’de yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, yasal mal rejimi Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi olmuştur

Yeni Medeni Kanuna Göre Mal Rejimleri

Yeni Medeni Kanunda dört çeşit mal rejimi vardır a) Edinilmiş mallara katılma b) Mal ayrılığı c) Paylaşmalı mal ayrılığı d) Mal ortaklığı Başka bir mal rejimi seçilmediği takdirde, edinilmiş mallara katılma rejimi kendiliğinden geçerlidir Diğerleri seçimlik rejimdir

Mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı rejimleri, tarafların noterde yapacakları bir “Mal Rejimi Sözleşmesi” ile seçilebilir ve ortaklığa girecek mallar burada belirlenir Ayrıca taraflar evlenme başvurusu sırasında da hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak bildirebilirler (madde 205) Bu gibi bir durumda, evlenme başvurusu yaparken kadının neye imza attığını iyi bilmesi çok önemlidir

Edinilmiş mallara katılma rejimi kendiliğinden geçerli mal rejimi olduğu için, evlilik sırasında herhangi bir sözleşme yapmaya gerek olmaksızın bütün evlilikler için geçerlidir; diğer üç seçenek ile yasaya girmiş olan mal rejimleri ise, eşlerin evllik sırasında veya sonradan seçimi üzerine uygulanabilmektedir

Edinilmiş mallara katılma rejiminde iki çeşit mal vardır 1 Edinilmiş mallar, 2 Kişisel mallar

Kişisel mallar bölüşülmeyecek, sadece evliliğin başından beri edinilmiş olan mallar boşanma veya ölüm durumunda eşler arasında eşit olarak bölüşülecektir Eşler bir sözleşmeyle kişisel mallar listesine ekler yapabilirler Eşlerden biri, mal devrederek, hediye verip bağış yaparak diğer eşin payını azaltmaya çalışmışsa bile, yargıç paylaştırma yaparken bu malları hesaba katar Ölüm halinde ise sağ kalan eş önce evlilik sırasında edinilen malların payına düşen yarısını alacak, miras kalan yarım paydan ise diğer mirasçılarla birlikte payına düşeni alacaktır Ayrıca, sağ kalan eş istediği taktirde, evlilik sırasında oturduğu ev ve kullandığı eşyanın mülkiyetinin kendisine verilmesini isteme hakkına sahiptir

Bölüşüme girmeyecek olan kişisel mallar:

* Evlilik öncesinde edinilmiş mallar
* Miras payları
* Hibe yoluyla elde edilen şeyler
* Manevi tazminat alacakları
* Eşlerden birisinin sadece kişisel kullanımına yarayan eşya (giysi, spor aletleri, vs)

Bölüşüme girecek edinilmiş mallar:

* Çalışarak, emek vererek elde edilen gelirler
* Sosyal yardım kuruluşlarından edinilen gelirler
* Ödenen tazminatlar
* Kişisel malların gelirleri (örneğin miras yoluyla kalmış evin kira geliri)
* Edinilmiş malların yerine geçen değerler (örneğin bir evin satılması yoluyla elde edilmiş gelir, ya da sigorta parası)

Mal ayrılığı rejiminde her bir eş yasal sınırlar içerisinde kendi mal varlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf haklarını korur Bu kural ilk bakışta kulağa hoş gelebilir çünkü bu durumda herkes neye sahip ise onun sahibi olmaya devam eder Ama bu durum çoğunlukla kadınların aleyhine işlemektedir Zira kadınlar para, mal, mülk vb – kendilerine ait olsa bile – erkeklerin üzerine kaydetmeye ses çıkarmamakta, çoğunlukla da buna zorlanmaktadırlar Bu da kadının boşanması durumunda yoksullaşmasına veya bu yoksulluğu yaşamamak için evde şiddete boyun eğmesine neden olmaktadır

Ayrıca kadın ev dışında çalışmadığı takdirde—ki kadınların büyük çoğunluğu evlenmeden önce dışarıda bir işleri olsa bile evlendikten sonra işlerinden ayrılıp bütün vakitlerini evlerine, çocuk ve kocalarının bakımına, temizliğine ve beslenmelerine ayırmaktadırlar— erkek dışarıda çalışıp para kazandığı için alınan her şey erkeğin üzerine kaydedilmektedir Kadının evdeki çalışmasının parasal bir karşılığı olmadığı için bu durum kadının boşanma durumunda, hiç bir şeye sahip olmadan, ömür boyu bedavaya çalışmış olması, ayrıca Türkiye koşullarında hiçbir sosyal güvencesi kalmaması anlamına gelir

Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi tarafların isteği üzerine kurulması gereken seçimlik bir mal rejimidir Buna göre, ayrılık veya ölüm halinde eşler arasında eşit olarak paylaştırılacak mallar şunlardır: rejimin kurulmasından sonra edinilen ailenin ortak olarak kullandığı ve yararlandığı mallar ile ailenin geleceğini güvence altına almaya yönelik yatırımlar

İlk bakışta adil gibi görünen bu rejim, istismara açıktır Nelerin ailenin ortak kullanımına, nelerin de işyeri veya ticari kullanıma ait olduğu belirsizdir Ayrıca yukarıdaki önemli notta belirtilen hususlardan “Paylaştırmada işletmelerin ekonomik bütünlüğü gözetilir” maddesi burada da geçerlidir Örneğin eşinden mal kaçırmak isteyen bir koca, ortak konut dışında evler alarak, boşanma durumunda bu evlerin ticari amaçlı olduğunu söyleyerek paylaşıma dahil edilmemesini isteyebilir Aynı şekilde tarımla uğraşan bir koca, traktörünün paylaşım dışı tutulmasını isteyebilir Böyle durumlarda bir malın kendisine ait olduğunu iddia eden taraf bunu kanıtlamak zorundadır
Mal ortaklığı rejiminin kabul edilmesi halinde, eşler kişisel sayılan mallar dışında kalan ve mal ortaklığına giren mallara ve gelirlere ortaklaşa sahip olurlar ve hiçbiri hissesine bağımsız olarak tasarruf edemez (harcama yapamaz) Eşlerin kişisel mallarının gelirleri de genel mal ortaklığı rejimine dahildir

Eşlerden birinin:

* kendi payına ait malvarlığı borca batmış veya haczedilmişse,
* diğer eşe ait malvarlığını tehlikeye atmışsa,
* evlilik birliğine ait mallar üzerinde bir tasarruf işlemi yapması haksız bir sebeple engelleniyorsa,
* diğerine malvarlığı, geliri, borçları veya ortaklık malları hakkında bilgi vermiyorsa,
* ayırt etme gücü sürekli yoksa, O zaman diğer eş mal ayrılığı rejimine geçilmesini isteyebilir

Eşlerden herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesi yetkili olur

Yürürlük Yasasının 10 Maddesi

Eski Medeni Kanun’da kendiliğinden geçerli olan rejim mal ayrılığıydı Malları tapunun ve belgenin kimin üzerine olduğuna göre ayıran bu rejim, (Türkiye’de tapuların sadece %8’inin kadınların üzerine olduğu göz önüne alındığında) boşanma veya ölüm durumunda kadının aleyhine işliyordu Kadın hareketi yıllarca daha eşitlikçi bir mal paylaşımını öngören ve böylelikle eşlerin evlilik birliğine kattıkları emeği de göz önüne alan, “edinilmiş mallara katılma” rejiminin kendiliğinden geçerli rejim olması için çaba harcadı

1 Ocak 2002’de yürürlüğe giren yeni Medeni Kanun ile, kadın hareketi çabalarının meyvelerini toplamaya başladı Edinilmiş mallara katılma rejimi kendiliğinden geçerli rejim oldu Ancak, Meclis’te son dakikada yapılan bir hamleyle, yasa bir darbe aldı Mal rejiminin uygulanmasına ilişkin YÜRÜRLÜK YASASI’nın 10 maddesine göre, edinilmiş mallara katılma rejimi, 1 Ocak 2002’den itibaren geçerli sayılıyor ve bu tarihten sonra edinilen malları kapsıyor

Bu tarihten önce evlenmiş eşler, yasayı evliliklerinin başından itibaren geçerli kılmak için, birlikte notere gidip bu rejime geçmek istediklerini belirten bir sözleşme yapmak zorundalar Ve böyle bir sözleşme yapmak için sadece 31 Aralık 2002’ye kadar süreleri var Kadın hareketi, maddenin bu şekilde geçmemesi için çok çaba sarfetti ancak Meclis’in kararlı direnişini aşamadı

SONUÇ:
• EVLİLİK İÇİNDE, 1 OCAK 2002’DEN SONRA EDİNİLEN MALLAR EŞİT PAYLAŞIMA TABİ EVLİLİĞİN BU TARİHTEN ÖNCEKİ BÖLÜMÜNDE EDİNİLMİŞ MALLAR İSE:
• 31 ARALIK 2002’YE KADAR SÖZLEŞME YAPILIRSA YENİ REJİME, YANİ EŞİT PAYLAŞIMA TABİ
• SÖZLEŞME YAPILMAZSA ESKİ REJİME TABİ Oysa kadın hareketinin önerdiği ve desteklediği gibi, yeni mal rejimi EVLİLİK TARİHİNDEN İTİBAREN geçerli olsaydı, ne böyle bir eşitsizlik, ne de böyle bir kargaşa söz konusu olacaktı

Nafaka: Boşanma durumunda, genel olarak kadının mağduriyetini hafifleteceği varsayılan maddi karşılıklardan en çok bilinen ve uygulananı nafaka Boşanma davası devam ederken, mağdur olan kadın ve varsa çocukların geçimini sağlamak üzere, hakim, talebe bağlı olmaksızın tedbir nafakasına karar verir Tedbir nafakası, dava tarihinden itibaren bağlanıp dava sonuçlanana kadar devam eden bir nafakadır (madde 169)

Tedbir nafakasının dava sonrasında yoksulluk nafakasına dönüşmesi talep edilebilir Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan eş, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer eşten mali gücü oranında süresiz nafaka isteyebilir (madde 175) Buna yoksulluk nafakası diyoruz Ancak eski Medeni Kanun’a göre erkeğin kadından yoksulluk nafakası talep edebilmesi için, kadının refah içinde olması gerekirken bu madde “eşitlik” adına kaldırılmıştır Yoksulluk nafakasının, istenirse her ay değil toptan ödenmesine de karar verilebilir (madde 176)

Velayet kendisine verilmemiş olan taraf, mali gücü oranında, çocuğun geçim ve eğitim-öğrenim masraflarına katılmakla yükümlüdür Çocuk lehine bağlanan bu nafakaya da iştirak nafakası adı verilir

Ayrıca az bilinen bir uygulama daha vardır Medeni Kanun’un 364 maddesine göre “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan annesine, babasına, çocuklarına ve kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür” Zor durumda olan, boşanma nedeniyle ailesinin sırt çevirdiği bir kadın, bu maddeyi kullanarak aile veya kardeşlerinden nafaka talep edebilir

Maddi-manevi tazminat (madde 174): Maddi tazminat talep edebilmek için “mevcut veya beklenen bir yararın boşanma nedeniyle zedelenmiş olması” gerekmektedir Manevi tazminat talep edebilmek için ise boşanmaya yol açan olaylar nedeniyle “kişilik haklarının saldırıya uğramış olması” gerekiyor Yani, dayak, kötü muamele, hakaret, istek dışı cinsel ilişkiye zorlama, tecavüz, zina, itibarın zedelenmesi, sosyal çevrede yaşayamaz duruma gelmek vb koşullarda manevi tazminat talep etmek mümkün

Alıntı Yaparak Cevapla

Türkiye'de Kadın Hakları

Eski 06-24-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkiye'de Kadın Hakları



Anayasa devletin temel organlarını, bunların yapısını, işlev ve yetkilerini, birbirleriyle ilişkilerini ve bunların karşısında vatandaşların temel hak ve ödevlerini düzenleyen kurallar bütünüdür Bütün yasalar, yönetmelikler, mevzuat, kararlar, uygulama ve işlemler anayasaya uygun olmak zorundadır Anayasa'ya göre bir hukuk devleti olan Türkiye'de, devlet, hukuk devletinin tanımı gereği, hukukla bağlıdır; yurttaşların ise, temel hak ve özgürlükleri anayasal güvence altındadır

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın en temel ilkelerinden birisi, 10 maddede düzenlenen “kanun önünde eşitlik” ilkesidir Bu maddeye göre, “Kadın ve erkek eşit haklara sahiptir, devlet kadınların ve erkeklerın eşitliğinin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” Ancak bu yükümlülük, kadınların parlamentoda ve siyasette temsil olanaklarını genişletmek, ayırımcılık yapan kanunların değiştirmek, toplumsal hayata eşit katılımını sağlamak, devlet kadrolarında çalışma olanaklarını genişletmek, iş hayatında erkeklerle fırsat eşitliği sağlamak, kız çocuklarına eğitimde fırsat eşitliği sağlamak gibi konularda fiili önlemler almayı kapsamıyor

Kişinin Hakları ve Ödevleri

* Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir (madde 17)
* Hiç kimse zorla çalıştırılamaz Angarya (karşılıksız çalıştırma) yasaktır (madde 18)
* Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir Bu esaslar dışında bir işleme tabi tutulan kişilerin uğradıkları zarar, tazminat hukukunun genel prensiplerine göre, Devletçe ödenir (madde 19)
* Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir Usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça…kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kağıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz (madde 20)
* Kimsenin konutuna dokunulamaz…usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça…kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin konutuna girilemez, arama yapılamaz ve binadaki eşyaya el konulamaz… (madde 21)
* Herkes haberleşme hürriyetine sahiptir Haberleşmenin gizliliği esastır… verilmiş hakim kararı olmadıkça…kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz… (madde 22)
* Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir (madde 23)
* Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir (madde 24)
* Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir (madde 25)
* Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir (madde 26)
* Herkes bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma yapma hakkına sahiptir… (madde 27)
* Herkes önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir… (madde 33)
* Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir (madde 34)
* Herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir… (madde 35)
* Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir (madde 36)
* Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır (madde 40)

Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

* Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır… (madde 41)
* Kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz (madde 42)
* Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir (madde 48)
* Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir (madde 49)
* Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz (madde 50)
* Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için, önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma hakkına sahiptirler (madde 51)
* Ücret emeğin karşılığıdır Asgari ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da gözönünde bulundurulur… (madde 55)
* Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir (madde 56)

Siyasi Haklar ve Ödevler

* Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir (madde 67)
* Vatandaşlar, siyasi parti kurma ve usulüne göre partilere girme ve partilerden ayrılma hakkına sahiptir (madde 68)
* Vatandaşlar, ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir (madde 74)

Alıntı Yaparak Cevapla

Türkiye'de Kadın Hakları

Eski 06-24-2012   #20
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkiye'de Kadın Hakları



Hukukun üstünlüğü ilkesine dayalı demokratik bir düzenin gerektiği gibi işlemesinin temel koşullarından biri, bireylerin ya da toplumsal grupların, haklarını hem kendileri için hem de gerekli toplumsal değişimlere önayak olabilmek için kullanabilmeleridir Diğer bir deyişle, böyle bir işleyiş, sistemin karar mekanizmalarıyla (yani devletle) yurttaşlar arasında tabi ve edilgen değil, etkin ve değiştirici; buyurucu değil haklara saygılı ilişkiler kurulmasını gerektirir Haklara sahip çıkmanın ve kullanma kararlılığını göstermenin temel koşulu ise bireylerin haklarını eleştirel boyutta algılamaları ve içselleştirmeleridir Bireylerin bu şekilde “hukuk devleti”nden hem yararlanabildikleri, hem de demokrasiye katkıda bulundukları bir sistemin yerleşmesi ülkemizde henüz tamamlanmamış olan bir süreçtir Toplumumuzun ataerkil yapısı ve cinsiyet ayrımcılığı bu durumu özellikle kadınlar için daha da geçerli kılmaktadır Cumhuriyet’in kurulmasından bugüne kadar kadınların, hukuk alanında kağıt üzerinde kazandıkları hakları, güncel yaşamlarında kullanabildikleri haklara dönüştürebilmelerini sağlayacak sosyal hizmetler ve örgütlenme girişimleri son derece kısıtlıdır

Hukuk alanında eşitlik konusunda elde edilmiş olan kazanımların oluşturduğu avantajlı durum, eşitlikle ilgili sorunların zaten Cumhuriyet kurulurken çözülmüş olduğu anlayışıyla uzunca bir dönem, bir dezavantaja dönüştürüldü Bu bakış öyle aşılandı ve benimsendi ki, 1926 Medeni Kanunu, ancak 75 yıl sonra değiştirilebildi Hem yasalardaki hem de uygulamadaki yetersizlikleri, gerçek hayatta yaşanan acıları ve ayrımcılıkları takip etmek, dile getirmek, değiştirmeyi talep etmek en azından aydın çevrelerde 20-25 yıl öncesine kadar lüks olarak algılandı

Bugün hâlâ bir çok kadının yaşamını anayasal haklar ya da Medeni Kanun değil, toplumsal ve dini gelenekler şekillendiriyor, ama bir yandan da artık bu durumu değiştirme talebi ve kararlılığı güçlü bir biçimde kendini hissettiriyor

Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Vakfı, bir yandan yasa yapıcıları ve karar mekanizmalarını hedef alan çalışmalar yürütürken bir yandan da kadınlara yönelik, hak bilincinin oluşmasını ve eylemlilik kazanmasını, hakların kullanılmasını destekleyici çalışmalar yürütmekte

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.