Osmanlı’da Din ve Siyaset

Eski 08-18-2009   #1
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Osmanlı’da Din ve Siyaset



“İlim adamı” kimliğini hakkıyla taşıyan (bazılarında yama gibi duruyor) bir dostum aradı geçenlerde
Dedi ki: “Bazı siyaset önderleri, ilim adamlarının siyasi liderlere kayıtsız şartsız itaat etmesini istiyor İtiraz vaki olduğunda ise Fatih Sultan Mehmed’in hocalarını örnek gösteriyorlar Sahiden Fatih’in hocaları kayıtsız-şartsız Fatih’e itaat mı ediyorlardı?”

Sevgili dostuma kestirme bir cevap verdim: “Hayır! Öyle olsaydı din siyasallaşır, siyasallaştığı ölçüde, diğer dinlere mensup olanlara baskı aracına dönüşür, o taktirde de vatan sathında zulüm kol gezerdi Halbuki, Türk düşmanı kimi Avrupalı gezgin ve tarihçilerin itiraflarıyla da sabit ki, Osmanlı Devleti tüm dinleri ve dindarları kapsayan bir infak (yardım) ve şefkat devletiydi

Osmanlı’nın yönetim şemasında ilim (ilim adamı) “merkez kuvvet”dir Başta padişah olmak üzere, sivil ya da asker tüm diğer kuvvetler “merkez kuvvet”i temsil edenlerin çevresinde bütünlenmişlerdir Bu konuda çok örnek var, ama ben sadece Yıldırım Bayezit’den, Fatih’den ve Yavuz’dan birer örnek vereceğim

Yıldırım’dan örnek: Yıldırım Bayezid’in mahkemeye gidip şahitlik etmesi gerekmişti Tarihçi Osmanzade Taib’in “Hadikatüs-Salatin” isimli eserine göre, Bursa Kadısı Mevlana Şemsüddin Fenari (Emir Sultan) Padişah’ın şahitliğini şu cümle ile reddetti: “Terk-i cemaat bais-i cerh idüğün şuyu bulmağılen eday-ı şehadetün caiz değildür” (Namazlarını cemaatle kılmadığın söylendiğinden şahitliğini kabul etmiyorum)

Fatih’den örnek: Fetih sonrasının ilk ramazanında, Padişah, hocalarıyla üst düzey yöneticileri iftara çağırmıştı Onlara o denli saygı duyuyordu ki, Bizans sarayından (Valekerna Sarayı) eline geçen altın sahanları, tasları, kaşıkları sofraya koydurmuştu İftar okundu Herkes sofraya oturdu En yaşlıları Molla Gürani idi ve geleneklere göre önce onun yemeğe başlaması gerekiyordu Fakat Hoca kaşlarını çatmış kıpırtısız oturuyor, elindeki tespihten sanki “lahavle” çekiyordu

Bir zaman beklediler Açlıktan midesi kazınan genç Padişah’ın sonunda sabrı taştı: “Efendi Hazretleri, soframızda haram lokma bulunmaz, buyurunuz, taam edelim (yiyelim)

Molla Gürani hışımla Padişah’a döndü: “Ümmete haram olan sana helal mı?” diye bağırdı, “sen kime özeniyorsun? Peygamber’ine özeniyorsan, bil ki, onun sofrasında altın taslar yoktu; Bizans İmparatoru’na özeniyorsan, bil ki, Bizans’ı bu gösteriş, gurur ve debdebe batırdı

Fatih kıpkırmızı oldu Özür dileyip sofradaki altın kapların kaldırılmasını emretti Ancak ondan sonra Molla Gürani, Molla Hüsrev, Molla Zeyrek, Molla Hayrüddin, Molla Ayas, Molla Siracüddin, İbni Temcid, Molla Abdülkadir Hamidi, Lala Zağanos Paşa ve Ak Şemsüddin huzur içinde iftar ettiler

Yavuz’dan örnek: Yavuz Sultan Selim, ani karar veren ve kararını hemen uygulamaya koyan öfkesi burnunda bir padişahtı Bir gün kimi gayrimüslimlerin çeteler kurup İstanbul’u haraca kestiklerini, esnafa “el aman” dedirttiklerini öğrenmesiyle Sadrazam’ı çağırıp sert bir emir vermesi bir oldu: “Tiz hepsine İslam telkin edin, Müslüman olmayanların kellesini urun!”

Sadrazam itiraz edemedi, çünkü Padişah öfke soluyordu Bunu çözse çözse Şeyhülislam Zembilli Ali Cemali Efendi çözerdi Ona koştu Şeyh Efendi sokağa nadir çıkan, kendisinden istenilen fetvaları bile bir zembille pencereden sarkıtan, tüm zamanlarını okuyup yazmayla geçiren bir alimdi Hışımla saraya gitti Padişah’ın huzuruna girer girmez de sordu: “Böyle iken böyle bir emir verdun mi?”
“Verdimse ne lazım gelir?” diye sertlendi, Yavuz
“Dinimizde cebir yoktur” diye kükredi Şeyh, “atanız Fatih Sultan da böylece amel etmiş ve Rumları inançlarında serbest bırakmıştır
Yavuz bunu önce hazmedemedi: “Dikkat et Efendi” dedi, “artık devlet işlerine de karışmaya başladın

Cevaba dikkat: “Senin ve devletinin selameti içün dünyana karışırsam ne olmak ihtimali vardur? Sana Kur’an’ın yolunu gösteriyorum, dinlemezsen hakkunda fetva veririm”

Padişahı azletmekle (görevden almakla) tehdit ediyordu Zaten böyle bir yetkisi de vardı O yetkiye dayanıyordu

Osmanlı Devleti’nde kimin kime tabi olduğu çok açık değil mi? Padişah (siyaset) ilme (ve ilim adamına) tabi idi


Yavuz Bahadıroğlu

__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK





GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali
GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.