Atatürk'e İthaf Edilen Şiirler |
05-11-2007 | #1 |
puslu
|
Atatürk'e İthaf Edilen ŞiirlerMUSTAFA KEMALLER TÜKENMEZ Tükenir elbet Gökte yıldızlar denizde kum tükenir Bu vatan bu topraklar cömert Kutsal bir ateşim ki ben sönmez İnanın Mustafa Kemaller tükenmez Ben de etten kemiktendim elbet Ben de bir gün göçecektim elbet İki Mustafa Kemal var iyi bilin Ben işte o ikincisi sonsuzlukta Ruh gibi bir şey görünmez İnanın Mustafa Kemaller tükenmez Hep kardeşliğe bolluğa giden yolda Bilimin yapıcılığın aydınlığında Güzel düşünceler soyut fikirlerde ben Evrensel yepyeni buluşlarda Geriliği kovmuşum ben dönmez İnanın Mustafa Kemaller tükenmez Başın mı dertte beni hatırla Duy beni en sıkıldığın an Baştan sona her şeyiyle bu vatan Sakın ağlamasın kasımlarda Fatihler, Kanuniler ölmez İnanın Mustafa Kemaller tükenmez Halim Yağcıoğlu İSTİKLAL SAVAŞINDA ATATÜRK Sakarya kan akıyor boydan boya! Mehmetçik artık ayağa kalktı Mavi bir alev geçti gözlerinden, Savaşan kuvvet değil, haktı Yirmi altı Ağustosta, Karanlıkta düşman tel örgüleri Birşeyler ağarıyor etrafta, Mehmetçiğin tetikte eli Saflar hücuma hazırdılar, “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz! İleri! ~ Mesut TARCAN atatürk bir çıkıştır, varış değil varmak tükenmek demek, atatürk tükenmez, varmak ölüm demek, atatürk ölmez ben ölürüm, benimle bir eksilir atatürk, sen doğarsın, o doğar, başkaları doğar; sizinle bin doğar, bin çoğalır, bin yücelir, dünya sürer, yaşam sürer, sürer atatürk atatürk bir yönün adı, özgürlüğe, uygarlığa, ileriye bir parlamış bir sönmüş, işte yolun demiş, atatürk bir ufkun adı, dağın değil, himalaya kadar bile olsa dağın değil dağ durur, oysa ufuk yürür her ufukta atatürk büyür her ufukta yenilenir bir kez atatürk bir ilk hızdır doğadaki, tohumu çatlatan bir güç kozayı delen ilk vuruş kuşun kanadındaki ilk günü koş demiş, atıl demiş sana, durulur mu? atatürk durmuş mu ki sen durasın? atatürk susmuş mu ki sen susasın? atatürk ölmüş mü ki sen ölesin? atatürk bir kavganın adı her gün yenilenen her gün değisen düşmana karşı bilgisizliktir bu düşmanın adı çok kez, geriliktir, aptallıktır, dönekliktir çıkarcılık, neme gerekçilik, vurdum duymazlık, korkaklık, eyyamcılık, yalancılık, bir bakarsın topla tüfekle yürür üstüne, bir bakarsın gülücüklerle, okşamalarla gelmiş, bir bakarsın, seni ta içinden kemirir bir kurtçuk atatürk bir ak törenin, bir buluncun adı, her gün bizi bir kez daha uyaran, her gün bizi bir kez daha yürüten doruğa yiğitliğe, namusluluğa, doğruluğa, her gün bir kez daha yarışalım diye kendisiyle o en güzele, en yüceye, en doğruya orhan asena Atatürk Gülümsedi Atatürk gülümsedi öğretmenim Siz sınıfa girince Dağıldı kara bulutlar Açıldı gonca Baktı ki okul yenidir Siz yenisiniz düşünceler yeni Atatürk gülümsedi öğretmenim Saklayamadı sevincini Baktı ki gençsiniz bilgili Eğitiyorsunuz yolunca yöntemince Atatürk gülümsedi öğretmenim Sevindi onca Baktı ki karışmış aramıza Çiziyorsunuz yolu Atatürk gülümsedi öğretmenim Gözleri dolu dolu Anlaşılan bütün yaz Atatürk gözünü kırpmamış Çünkü boşmuş sıralar Çünkü harf okunmamış Kapkara bulutlar inmiş Işıklı gözlerine Bora gibi fırtına gibi Atatürk'üm Sanırım yönelmiş bilgisizliğe Ama baktı ki gün doğmuş Bir koşu varmışız okula Özlemle açılmış kitaplar Bir iştah kızda oğlanda Baktı ki zil çalmış sınıfa girmişsiniz Bütün bakışlar sizde Günaydın demiş derse başlıyorsunuz Sımsıcak bir sevgi gözlerinizde Baktı ki Türkiyesi Türkiyemiz Aydın ufuklara yürüyor hızla Atatürk gülümsedi öğretmenim Övünüyor bizimle Dağıldı kara bulutlar Biz sınıfa girince Atatürk gülümsedi öğretmenim Kürsüde kendini görünce Talat Tekin ***Mustafa Kemal Atatürk*** Canımız kanımız feda vatana Kurtardı vatanı Mustafa Kemal Minnettar bu ülke şehit yatana Kurtardı vatanı Mustafa Kemal Nice padişahlar sultanlar şahlar Etrafımızı bir bir sardı düşmanlar Durmadı yıllarca kanlı savaşlar Kurtardı vatanı Mustafa Kemal Düşmanla bir olup kurşun sıkandan Kahraman Ataya karşı çıkandan Kendi ülkesini içten satandan Kurtardı vatanı Mustafa Kemal En güçlü kahraman Kemal paşamız Türk lük ateşiyle yanar bağrımız Kızıl gökte parlar al bayrağımız Kurtardı vatanı Mustafa Kemal Şahlandı Mustafa Kemal Atatürk Gururla savaştı asil soylu Türk Bükülmedi bileği hep başı dimdik Kurtardı vatanı Mustafa Kemal AY DA, GÜNEŞ’TE AYGÜNEŞ’TE GÖRDÜM AY DA, GÜNEŞ’TE AYGÜNEŞ’TE GÖRDÜM ATATÜRK’Ü GÖRDÜM; MUSTAFA KEMALDE Atatürk’ü gördüm, Atatürk’ü Mustafa Kemalde Mustafa Kemal, Yılmaz’ın eli, Mustafa Kemalde Saçları, ak, masmavi gözleri, yürüyor enginlerde Mustafa Kemal, içimizden biri, daima sinemizde Ulu Çınarın, gölgesinde büyür, serpilir nesilleri Atatürk’ün izi, Mustafa Kemallerin hep ayni izi Mustafa Kemal’in eli, dudağında koca tepedeydi Tarihimize yazdık silinmezcesine, sinemizede seni Mustafa SEN VARSIN ATATÜRK'ÜM HER ŞEYİMİZDE Bu gün yatağımdan hür kalkıyorsam Ekmeğim ak suyum berraksa, Ağaçlar çiçek açıyor Topraklar ısınabiliyorsa, Sesim gür çıkıyor Özgür özgür bakabiliyorsam, Sen varsın gözbebeklerimde Sen varsın Atatürk'üm sen varsın Yazabiliyorsam gönlümce Okuyabiliyorsam Kazabiliyorsam toprağımı Gün ışığında çapa kürek elde, Çalışabiliyorsam gece gündüz Ekip biçebiliyorsam dileğimce, Sen varsın yüreğimde Sen varsın Atatürk'üm sen varsın M Esat TOZKOPARAN RESİM Her gün, Enginlerden engin, Yücelerden yüce Bir duygu sarar bizi, Bu sınıfa girince Yanda, bir uçtan bir uca Mavi deniz, Odanın içinde güneşleri bulunca Isınırız Enginlerin engini deniz olsa Deniz ufak! Yücelerin yücesi güneş olsa Güneş küçük! İlk günü gördük, nerden geldi: Duvardaydı Denizleri, güneşleri Küçülten büyüklük Kürsünün üstünde bir resim: Gözleri denizlerden mavi Bakışları güneşlerden sıcak, Dört mevsim Kürsünün üstünde: Atatürk'ün arkasında al bayrak, Kollarını kavuşturmuş göğsünde Bu resimle başlar bizim günümüz, Karşımızda Atatürk'ü gördükçe, Kıvançla dolar, taşar gönlümüz Öğretmenimizin kürsüde Verdiği dersi Dinler bizimle birlikte Atatürk'ün resmi Çalışkanız, çünkü, Çalışınca Bakarız, Atatürk güldü Bir yanlışlık yapsak Bulutlanır gözleri, Anlarız, Atatürk üzüldü Gelsek kürsünün dibine Görür bizi Eğilince Kalksak, gitsek gerilere, Otursak arkalarda; Başımızı kaldırmadan duyarız Atatürk orada Öteki odalarda Başka başka resimleri Ata'mın Atatürk'üm, artık ömrüm oldukça Bu resimle karşımdasın! Yok hiç birinde Bundaki tılsım, Değişen çizgilerle Canlı gibi bu resim Öyle canlı ki, sanırım, Ben de bir gün okulu bitirince Uzanan ellerinle Okşanacak sırtım Öyle canlı ki, sanırım, Karanlık bile olsa Serpeceğin ışıkla Aydınlanır yollarım Tıpkı sınıftaki gibi, Yapacağım bir işte Bu resmindir rehberim Kötülüğe uzanırsam Çat kaşlarını, Tutulsun ellerim Tıpkı sınıftaki gibi, Bütün ömrüm boyunca Yaptığım bir işte İyi, doğru oldumsa Sevincini belli et, Gülümse! Yaprak yaprak dökülürken önümde Her yıl, dört mevsim; Sınıflar içinde yalnız bu sınıf, Resimler içinde yalnız bu resim! Behçet NECATİGİL ÖĞRETMEN ATATÜRK ---------------------------------- Yine derse giriyorsun Samsun kapısından Selâmlıyor, seviyor tek öğretmenini İl il, köy köy, can can Tüm Anavatan Hemen başlıyor mutlu ders Erzurum'dan Sonra derinleşiyor volkan-öğütle Sivas'taki son oturumdan Bütün memleket tek sınıf Bir yön bayrak, bir yön tan Öyle bir ödev veriyorsun ki öğretmenim Süngü-kalemle başlıyoruz Afyon'dan Sınıfımız her an kutlu bir savaş Öğretiyor, eğitiyorsun Ankara'dan Hep birden söylüyoruz özgürlük türkümüzü Vatanın uzaklıkları kalkıyor da aradan Mavi gözlerin hep barış barış Mavi yüceliğin hep duman duman Öyle alev alev bir ders ki Yanıyor, yanması gerektiğinde her düşman Anlatış tadı, kıvam kıvam öz Son bölüm: İlk hedef, Dumlupınar'dan Kocatepe, yalnız coğrafya değil Dağ dağ ateş yağdırıyorsun her damla kandan Öpüyorsun hepimizi göz göz Şehitler birinci geldikçe hep destan destan Yağmurlaşıyoruz er er Akdeniz'e Ektiklerini biçiyorsun İzmir yollarından Bir özgür meyva doğuyor Türklüğümüze Tattırıyorsun utku yemişi utku dallarından Öğrenmeye son yok Cumhuriyet, bir ders aynı konudan Öğrendikçe özleşiyoruz da hep geçiyoruz Senin yarattığın vatan-kanıdan Anlatıyorsun açık ve seçik Yıkılıyor her gölge fikir-kurşundan Dövüyorsun her yüreği örsünde devrimlerin Tümleniyor her eksik, yaratan vuruşundan Yaşatarak öğretmek senin elinde Sonsuz ders, tek hayat, bize bayraktan Seni özledikçe bellemek güzel Fikir-toprak oldu vatan, gerçek topraktan Sor bize her şeyi, konuşsun her öz Başlayı versin en zor imtihan Özgürlük güneşin ilk cevap, inan Ey vatan-sınıfta ey Ata-vatan! İ Zeki BURDURLU MUSTAFA KEMAL'İ DÜŞÜNÜYORUM Mustafa Kemal'i düşünüyorum; Yeleleri alevden al bir ata binmiş Aşıyor yüce dağları, engin denizleri, Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda, Işıl ışıl yanıyor mavi gözleri Mustafa Kemal'i düşünüyorum; Yanmış, yıkılmış savaş meydanlarında Destanlar yaratıyor cihanın görmediği Arkasından dağ dağ ordular geliyor Her askeri Mustafa Kemal gibi Mustafa Kemal'i düşünüyorum; Gelmiş geçmiş kahramanlara bedel Hükmediyor uçsuz bucaksız göklere Al bir ata binmiş yalın kılıç Koşuyorlar zaferden zafere Mustafa Kemal'i düşünüyorum; Ölmemiş bir Kasım sabahı! Yine bizimle beraber her yerde Yaşıyor dört köşesinde vatanın Yaşıyor damar damar yüreklerde Mustafa Kemal'i düşünüyorum: Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda, Mavi gözleri ışıl ışıl görüyorum Uykularıma giriyor her gece Elllerinden öpüyorum ÜYaşar OĞUZCAN MUSTAFA KEMAL'E GİDEN YOL Karşıda bir ışık, bir ümit yolu Kollarımı yarına güvenle açacağım, Karşıda bir ışık, bir ümit yolu Bırakın, Mustafa Kemal'e varacağım Ellerimi uzatıyorum, daha ötede Son duraktan biraz daha ötede Gücümün kuvvetimin kesildiği yerde Karşıda Mustafa Kemal'i görüyorum; Gün geçer devir değişir En olmaz istekler biter, Bir ses bırakmaz kişiyi yerinde Mustafa Kemal'in sesi, "İleri" der Boyuna yeniliğe, ileriye Boyuna en yüce gerçeklere doğru! Apaydınlık bir yoldasınız, bakın Karşıda Mustafa Kemal, Mustafa Kemal yolu Attığım her adımı biliyorum Yarın daha güzel, daha aydınlık! Nasıl durabilirim, Mustafa Kemal sesleniyor Uzattım ellerimi varıyorum Yürüyorum, yılmadan yürüyorum -Karşıda bir ışık, bir ümit yolu- İşte, ışıklar içinde büyüyen Mustafa Kemal'i görüyorum Mustafa CANPOLAT |
05-11-2007 | #2 |
puslu
|
NÖBETÇİ MİLLET Yaradan hey Yaradan! Dört yıl değil bin yıl geçse aradan Sensin ateş diye kanımızdaki Sesin ışık diye önümüzdeki! Ey yanımızdaki Beş on mermere, bir avuç toprağa sığan Sınırsız mavi umman hey! Yeni kıyılar bulur, yeni yarlar kazardın Sen her köpürüp taşmanda; Her konuşmanda Milletin alın yazısını yeniden yazardın Bakışların inanmayanı ezerdi Sağ kolun bir tırpana benzerdi: Başlardı yurt tarlasında düşüncenin hasadı Cümlelerin ya örsten kalkardı Ya çıkardı kından Başak saçların sarkardı harman alnından: Halk, biçilmiş ekin gibi, düşerdi dizlerine Milyonlar katılırdı sözlerine Mıknatısa koşan zerreler gibi Köhne kanaatler, köhne küreler gibi Sözünde çarpışıp düşerdi Tam sustuğun gün kıyamet oldu Tam konuştuğun anlarsa mahşerdi: Rab, gökte "dinleyin" derdi meleklerine; Yıldızlar girerdi yeni mahreklerine; Nehirler kavuşurdu yeni denizlerine: Halk biçilmiş ekin gibi düşerdi dizlerine Şimdi nöbetçi olmak için Anıtkabrine Tamamlayabilmek için tavafını Sarmış yalın kılıçlar gibi etrafını Tutuyor nöbet Bu millet: Bu, vaktiyle ayaklarını ummanlar yalayan Bu, üç kıtayı atının nallarıyla damgalayan Bu, Timur'u, Atilla'yı, Oğuz'u Bu, Yıldırım'ı, Fatih'i, Yavuz'u Bu, seni yetiştiren ulu millet Vakar ve haysiyetle dimdik Uyanık, tetik Anıtkabrinde tutuyor nöbet Dünya dönüp dolaşıp Boğazlaşıp dalaşıp Ergeç ve ancak Milli misaklarda karar kılacak Ey en büyük usta! Düşünen olmadı bu hususta Senden evvel ve senden ileri İlk müjdeyi, ilk haberi Senden almıştı cihan Ta o zamandan Anlayamadığına yansın Sen, dünyanın dönüp dolaşıp geleceği Uğrunda milyonların seve seve öleceği En büyük maksat için Dünyaya ilk karşı koyansın Nasıl içimizdeysen bütün varınla İşte öylece dünya davalarındasın! O ışık saçların, o alev sözlerinle O gök gözlerinle sen Ey ıssız geceler içinden Bize eşsiz sabahı getiren! Ey asırlardır dul bayrağın eşi Ey geceyarılarımızın güneşi Ey ışık saçlar Ey yele kaşlar Ey çekilmiş hançer bakışlar Ey fikri döven şakaklar Ey kalem parmaklar Ey ay-yıldızlı el Ey en güzel Ey en büyük Ey Atatürk! Getir dudaklarını bir bir alnımıza koy Dağlansın ateşinle bu soy Oy Atatürk oy İrkilmez Ata çocuğu irkilmez: Zaptedilmez, Atam, zaptedilmez Biz varken senin hisarının burçları: Bakışlarımız kılıç uçları Bekliyoruz devrimini biz Çökmeyeceğiz diz İsterse hayat zehrolsun İsterse refah kahrolsun İsterse kurşun düşsün yanımıza belimize İsterse geçinmek için bir dilim Kuru ekmek geçmesin elimize Halel gelmez bizim ateşimize; Dünya düşse peşimize Yer sarsılsa yerinden Ne senden geçeriz, ne senin eserinden Behçet Kemal ÇAĞLAR ONSUZ Ah işte duyuyorum mesut günler içinden Sana "Sevimli yüzün asla solmasın" diyen Bütün adınla dolu sevinç şarkıları - Sen öldüğün için mi şimdi bayraklar yarı! Ah işte görüyorum seni gördüğüm günü Altından, alkışlarla geçiyorsun bir tak'ın O gün bana gelmiştin babamdan daha yakın Meğer duyacakmışım bir sabah öldüğünü Meğer görecekmişim bir sabah gidişini İstanbul'un önünden son defa geçişini Bizler seninle nasıl, ah nasıl beraberdik Bizler ki az sıkılsak "O başımızda" derdik Nasıl yok bileceğiz, O güzel güneş yüzü Ana, baba değil bu, bizler Ata öksüzü Tatmadık, bilmiyoruz bu bambaşka yarayı Öğret bize yarabbi, ah O'nsuz yaşamayı Ziya Osman Saba HAVZA YOLLARINDA MUSTAFA KEMAL Mahmur dağının başında bir duman bir duman Mustafa Kemal'in başında daha bir duman Dağ düşünür gündüz gece başından duman gitmez Mustafa Kemal düşünür gündüz gece başından duman gitmez Dağların başından duman eksik olmaz Soy yiğidin başından duman eksik olmaz Mahmur dağının dumanlarına baktı da dedi Mustafa Kemal, Köroğlu olmak ne güzel şu dağlarda Tutmak gece gündüz denizlerin yolunu, yol vermemek Üşümek, ateş yakmak, yola düşmek ne güzel Bölmek orta yerlerinden gemilerin getirdiği güneşi Bir sana bir bana sermek ne güzel Çakal dağının eteğine vardı ki Mustafa Kemal Vakit alaca karanlık, dağın eteğinde bir kahve Kahvede düze inmiş eşkıya, Karadeniz uşakları Kaynıyor Erzurum işi semaver, çay demleniyor Uyanmış su gözleri adamların susuz gözleri sıcak Mustafa Kemal baktı, tanıdı hepsi halk Oturdular, hep beraber çayı içtiler Ordan burdan, dereden tepeden konuştular Sabah güneşi gelip bağdaş kurdu bir yana Yarı karanlıktı yüzleri birden aydınlandılar Acı çekmiş, susamış, dağ çizgileri sert Mustafa Kemal'in gözlerinde tek tek ışıdılar Çıktı kavak yaylasına oh, dedi Mustafa Kemal Ölmez be, insan bu vatanı sevince Halk kokusudur güller çimenlerden gelir Ovaları sürenler aşağıda, ormanlarda bıçkı sesleri Dağılmış Mahmur dağının dumanları Çekip cümle türküleri bir dere ışıltısıyla akar Havzaya vardım ki, kulağımızı koyalım bir Bağımsız yaşamak diyelim bir, dinle ne ses verir Havza pazarına inmiş allı morlu köylüler Çıkarlar ormanlardan gizli gizli, çağıralım bir Gelirler toplanırlar ateşimize onlar için yaktık Özgür yüreklerinin soluğunu üflesinler bir Sevelim dedi, Mustafa Kemal, sevelim bir Selam verelim bir, selam alalım bir Halk olmak ne güzel şeydir arkadaşlar Şu sabah çayını içelim bir kardeşçe sıcak Yüzümüzü yunalım şu derede bir Sonra kursunlar darağacını kavgamıza Asarlarsa assınlar bizi düşlerimizden! Ceyhun Atuf Kansu ATA’MA AĞIT I Sırma sarısı yay saçlarına Gözüne rengini koy denizlerin Düşün dudakların en incesini Yüzüne tuncunu ver benizlerin Onda yürüyüşün en yiğitçesi Onda bükülmezi vardır dizlerin Gezerdi ülkede bir hızır gibi Em olup derdine çaresizlerin II Durgun bir denizi andırır dışı İçi hiç sönmeyen bir yanardağı Sesinde ıslığı eser kuvvetin Sözünde şahlanır hakkın bayrağı Gökle güneş gibi buluştu onda Sezinin sağlamı duyunun sağı Yıkarak kökünden Osmanlılığı O gömdü tarihe bir ortaçağı III Ürperir ovalar avazesine Dağlar dümdüz olur işaretiyle Devrilir hıncına çarpan ordular Kaleler dayanmaz yelpazesine Fikrin güzelliğin aşkın her şeyin Bağlıydı daima en tazesine Yaşadı başı dik, dünyaya karşı Getirdi dünyayı cenazesine IV Onsuz kaldığını bilse tabiat Bağlar üzüm vermez bahçeler kurur Okşar saçlarını ezelin eli Yüzüne ebedin ışığı vurur Övünür insanlık eserleriyle Yurt onun sevgisi üstünde durur Adıdır kurduğu devlete temel Ünü kurtardığı millete gurur V Fani varlığını kaybetti ama Damgası yurdumun burçlarındadır Engin ufuklara uzanmış kolu Hızı şimşeklerin uçlarındadır Kadının erkeğin hafızasında Gencin ihtiyarın düşlerindedir Yayla yellerinde eser gölgesi Sesi bahçemizin kuşlarındadır VI Ben mi yazacaktım göçüm gününü Dökerek ardından böyle gözyaşı Ben ki ona büyük gezilerinde Oldum bir küçük yol arkadaşı En son durağına varmadan ömrün Kapadı yolunu bir mezar taşı Büyük kurucusu Cumhuriyetin Hürriyet aşıkı milletin başı Kemalettin Kamu KURTULUŞ ÖNCÜLERİ İÇİN Yan yana iki çocuk görsem İşte Atatürk diyorum Özgürlüğün toprağı uyanıyor İçin için seviniyorum Koşuşan iki öğrenci görsem İçimin güneşi ısınıyor Yürüyen bir bakış gibi Mustafa Kemal geliyor Kol kola iki işçi görsem Emeğim çoğalıyor birden Bir ışık düşüyor ortalığa İşte Atatürk diyorum İşte Atatürk diyorum İlk kurtuluş öncüleri Bir gül çağrısında hepsi Bize uzanmış elleri Mehmet Kıyat NEDİR SEVİ Öküzsüz toprağı sürüp Aç yorgun dönünce Ekmektir sevi Serptiğin tohum senin Seninse biçeceğin başaklar Topraktır sevi Acıların bölünür Bölünürse ikiye yürek Kadındır sevi Kelepçe olursa biliklerinde çaresizlik Ulaşmak için özgürlüğe Silahtır sevi Dalgalansın diye gönderde Koşmak cepheden cepheye korkusuz Bayraktır sevi Aydınlığa dönüşür karanlık Mavi gözlerine bakınca Ata'dır sevi Mahmut Turgut Ağlayalım Atatürk'e Ağlayalım Atatürk'e Bütün Dünya kan ağladı, Süleyman olmuştu mülke, Geldi ecel, can ağladı, Atatürk'ün eserleri, Söyleyecek bundan geri, Bütün dünyanın her yeri Ah çekti, vatan ağladı Bu ne kuvvet, bu ne kudret, Var idi bunda bir hikmet Bütün Türkler, İnönü İsmet, Gözlerinden kan ağladı Uzatma Veysel bu sözü Dayanmaz herkesin özü, Koruyalım yurdumuzu, Dost değil, düşman ağladı Aşık Veysel Şatıroğlu ATATÜRK’ÜN SESİ Atatürk'ün sesi Bazen Erzurum Kongresi Bazen Sivas Bazen Anadolu'da sert bir rüzgar Atatürk'ün sesi Bazen Ankara'da ilk Millet Meclisi Bazen Orta Anadolu'da kartal Bazen Akdeniz'de tatlı bir rüzgar Atatürk'ün sesi Gökyüzünde ak bir bulut Bazen önünde İzmir'e ordular akar Bazen Akdeniz'de bir kartal Atatürk'ün sesi Bazen devrimlerin alfabesi Bazen Cumhuriyetin gür sesi Bazen Menemen'de deli bir rüzgar Bilgay Esemenli ATATÜRK’E AĞIT Edirne'den Ardahan'a kadar Bir toprak uzanır Boz kanatlı üveyikler üstünde uçar Ardahan'dan Edirne'ye Edirne'den Ardahan'a kadar Kopdağı'nda akar bir çeşme var Serçe parmak kalınlığında suyu Haram etmiş gece gündüz uykuyu Akar da akar Samsun'un evleri denize bakar Sokakları yosun içinde Çaparlar, takalar, manavlar Bilyalar gibi suyun yüzünde Bir iner bir kalkar İstanbul'da bir yâr sevdim İnsanı günaha sokar Savaştepe köprüsünden geçen tirenler Sel olur İzmir'e akar İzmir'in denizi kız, kızı deniz Sokakları hem kız hem deniz kokar Güneyde mis kokulu bir ağaç Yuvarlak yaprakları ince Yaz gelip de güneş vurunca Dallarından bal akar Bu toprak bizim yurdumuzdur Deli gönül yücesine çıkar Bir üveyik olur uçar gider Ardahan'da Edirne'ye Edirne'den Ardahan'a kadar Cahit Kulebi SANA BORÇLUYUZ TA DERİNDEN Sana borçluyuz ta derinden Çünkü yurdumuzu sen kurtardın Hasta, yorgun düşmüştük Yaralarımızı iyice sardın Yiğittin, inanç doluydun, yapıcıydın Sanatkardın, denizler kadar engin Kimsenin görmediğini görürdü Sevgiyle bakan gözlerin Dedin ki: Bu millet, bu büyük millet Yüzyıllar boyu geri kalmış Bu yurt, bu güzel yurt, bizim yurdumuz Her yanından yaralar almış Dedin ki: Bir güzel savaşmalı Kurmak için yeniden Bilgiyle, inançla, coşkunlukla "Öğün, çalış, güven" Sana borçluyuz ta derinden Işığısın bu yurdun Dilimizi, ulusallığımızı öğrettin bize Çünkü cumhuriyetimizi sen kurdun Hürriyeti sen yaydın içimize Halkçıyız dedin halk içinden İnançta hür yetiştirdin bizi Borçluyuz sana ta derinden Devrimlerle yüceltti, çok yüceltti Bu milleti temiz ellerin Sana borçluyuz ta derinden En büyüğü Mustafa Kemallerin Cahit Külebi |
05-11-2007 | #3 |
puslu
|
AĞLAYALIM ATATÜRK'E Ağlayalım Atatürk'e Bütün dünya kan ağladı Süleyman olmuştu mülke Geldi ecel, can ağladı Doğu batı cenup şimal Aman tanrı bu nasıl hal Atatürk'e erdi zeval Memur mebusan ağladı Atatürk'ün eserleri Söyleyecek bundan geri Bütün dünyanın her yeri Ah çekti, vatan ağladı Fabrikalar icat etti Atalığın ispat etti Varlığın Türke terketti Döndü çarh devran ağladı Bu ne kuvvet, bu ne kudret Var idi bunda bir hikmet Bütün Türkler İnön'İsmet Gözlerimiz kan ağladı Tren hattı tayyareler Tükler giydi hep kareler Semerkantla Buharalar İşitti her yan ağladı Siz sağ olun Türk gençleri Çalışanlar kalmaz geri Mareşalin askerleri Ordular tümen ağladı Zannetme ağlayan gülmez Aslan yatağı boş kalmaz Yalnız gidenler gelmez Her gelen insan ağladı Uzatma Veysel bu sözü Dayanmaz herkesin özü Koruyalım yurdumuzu Dost değil, düşman ağladı Aşık Veysel ONUNDUR Ne yaptığını ne yapacağını bilendi Atatürk Halktan daha ulu soy yoktu gözünde Kesinkes ulusal egemenlik Halk yönetimi onundur Kaldırır ululuk aldatmacasını tüm Ne denli köhnelik yobazlık yozluk varsa Laiklik içinde gerçek din duyarlığı Türk kadınını yücelten istem onundur Tarihimizi temele kökene boyutlayan Türk'ün düşüncesini sanatıyla bir tutan Türkçemizi anlatımda ışıklara büründüren Kafamız yüreğimiz soluğumuz onundu Hiç bir akıma benzemez ondaki görüşler Kendi çerçeveledi kendi yorumladı En yeni bilimdir tekniktir Atatürkçülük Bu çağın çok ötesinde bir çağ onundur Oğuz Kazım Atok 10 KASIM TÜRKÜSÜ Atatürk! Anıtkabir devrimlerini söyler Bozkır ovalarına, Erciyes'e, Ağrı'ya Ulusun egemen olduğunu Özgür olduğunu Haykıracağım haykıracağım işte Senin sustuğunca! Yolunda yürüyeceğim Atatürk; Ana baba oğul kız Dere tepe bucak köy Yeryüzü yaşamalarımla değil Oralarda, senin gittiğince! Atatürk, taşıyacağım Çanakkale'de, Sakarya'da, Çankaya'da, al al Senin taşıdığını; Yurdun gök ülküsü Dalgalanırken Senin bayrağını yücelteceğim Senin çıktığınca Fazıl Hüsnü Dağlarca MUSTAFA KEMAL’İN KAĞNISI Yediyordu Elif kağnısını Kara geceden geceden Sanki elif elif uzuyordu, inceliyordu Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar İnliyordu dağın ardı, yasla Her bir heceden Mustafa Kemal'in kağnısı derdi kağnısına Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifçik Nam salmıştı asker içinde Bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü Doğrulmuştu yola önceden önceden Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar Kocabaş, çok ihtiyardı, çok zayıftı Mahzundu bütün bütün Sarıkız, yanı sıra Gecenin ulu ağırlığına karşı Hafiftiler, inceden inceden iriydi Elif kuvvetliydi kağnı başında Elma elmaydı yanakları, üzüm üzümdü gözleri Kınalı ellerinden rüzgar geçerdi daim; Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına Alın yeşilini kapmıştı, geçirmişti Niceden niceden Durdu birdenbire, Kocabaş, ova bayır durdu Nazar mı değdi göklerden, ne? Dah etti, yok Dahha dedi, gitmez Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gacur gucur Nasıl durur Mustafa Kemal'in kağnısı Kahroldu Elifçik, düşünceden düşünceden Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş Süs beni, öldür beni, koma yollarda beni Geçer, götürür ana, çocuk, mermisini askerciğin Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım Bak hele üzerimden ses seda uzaklaşır Düşerim gerilere iyceden iyceden Kocabaş yığıldı çamura Büyüdü gözleri büyüdü, yürek kadar Örtüldü gözleri örtüldü hep Kalır mı Mustafa Kemal'in kağnısı bacım Kocabaş'ın yerine koştu kendini Elifçik Yürüdü düşman üstüne yüceden yüceden Fazıl Hüsnü Dağlarca Mustafa Kemal'in Kartalı Masaldı dağlar, taşlar gerçekten masaldı ha Geçiyordu Mustafa Kemal Çamlıbel'den Yabanın kurdu kuşu seyrine inmiştiler Kara pençelerle, ak gagalarla Susmuştu yeryüzü efsaneler içinde Masaldı dağlar, taşlar gerçekten masaldı ha Ona iyce yaklaşan kocaman bir kartaldı ha Bakır kızıllığındaydı tüyleri, kor alevindeydi gözleri Kondu ilk kayaya, düşen bir rüzgar parçası gibi Sevgiyle bakıştılar Tanış çıktılar sanki kainatlar üstünde Ona iyce yaklaşan kocaman bir kartaldı ha Kartal uçup gidince ortalık boşaldı ha Kayboldu mucizesi havaların Neydi, nasıl bir parıltıydı, bilemedi kimseler Kimin aşkıydı, inmişti semalardan toprağa, paşam? Kalmadı sonsuzluk, haşmet, gurur Kartal uçup gidince ortalık boşaldı ha Aman aman bu kartal vallahi bir faldı ha Vatan göklerinden vatana söyler: Kocaman zafer bayraklarının geleceğini Kocaman günlerin ucunda Anladı Mustafa Kemal, kimseye söylemedi Aman aman bu kartal vallahi bir faldı ha Mustafa Kemal'i de Mustafa Kemal'di ha Unutmadı kartalı hiç Gün doğarken kızaran yamaçlarda aradı Bekledi kanat seslerini fırtınalardan Kartal değilse de kartal vefalıydı Mustafa Kemal'i de Mustafa Kemal'di ha Artık bütün mevsim yapraksız bir daldı ha Yoktu Mustafa Kemal'in umduğu Gelmiyordu kartalı geriye şahikalardan Üç yıldır gelmiyordu Konmuyordu büyük habercisi zaferin Artık bütün mevsim yapraksız bir daldı ha Kanatları amma da al aldı ha Hangi şehitler seslenmiş belli değil Bir 30 Ağustos günü göründü Mustafa Kemal'in kartalı Koca kanatlarını çırptı boşluğa Sallandı gök Kanatları amma da al aldı ha Fazıl Hüsnü Dağlarca ON KASIM’LARDA YÜRÜMEK Atatürk'üm işte 10 Kasım yine Dalgalanır ağaçlarla oğullar Dalgalanır oğullarla nineler Dalgalanır ninelerle genç kızlar Özlemin ta yüreğime işlemiş Seni bulmak, seni görmek için ben Bütün toprakaltıyla barışacağım Ereceğim sana usta, barışta, başarıda Öyle Güçlüsün ki Güçleneceğim Öyle yücesin ki, yüceleceğim Düşüne düşüne seni kocaman kocaman Dağlara, dağlara karışacağım Ozan mıyım, ordu muyum, su muyum anlaşılmaz Çağlar upuzun allığı yüreğimde ülkünün Sanki bayrak bir kalemdir, sanki gökler bir kağıt Sanki ellerim gece Sanki ellerim gündüz Yazacağım seni daha, bir daha Ben senin ölümünle yarışacağım Fazıl Hüsnü Dağlarca MUSTAFA KEMALLER TÜKENMEZ Tükenir elbet Gökte yıldızlar denizde kum tükenir Bu vatan bu topraklar cömert Kutsal bir ateşim ki ben sönmez İnanın Mustafa Kemaller tükenmez Ben de etten kemiktendim elbet Ben de bir gün göçecektim elbet İki Mustafa Kemal var iyi bilin Ben işte o ikincisi sonsuzlukta Ruh gibi bir şey görünmez İnanın Mustafa Kemaller tükenmez Hep kardeşliğe bolluğa giden yolda Bilimin yapıcılığın aydınlığında Güzel düşünceler soyut fikirlerde ben Evrensel yepyeni buluşlarda Geriliği kovmuşum ben dönmez İnanın Mustafa Kemaller tükenmez Başın mı dertte beni hatırla Duy beni en sıkıldığın an Baştan sona her şeyiyle bu vatan Sakın ağlamasın kasımlarda Fatihler, Kanuniler ölmez İnanın Mustafa Kemaller tükenmez Halim Yağcıoğlu ATATÜRK’TEN SON MEKTUP Siz beni hâlâ anlayamadınız Ve anlamayacaksınız çağlarca da Hep tutturmuş "Yıl 1919, Mayıs'ın 19'u" diyorsunuz Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz Mustafa Kemal'i anlamak bu değil Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil Bırakın o altın yaprağı artık Bırakın rahat etsin anılarda şehitler Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin? Mustafa Kemal'i anlamak yerinde saymak değil Mustafa Kemal'in ülküsü, sadece söz değil Bana, muştular getirin bir daha Uygar uluslara eşit yeni buluşlardan Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı? Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı? Mustafa Kemal'i anlamak avunmak değil Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil Hâlâ, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızda Hâlâ oturmuş, 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın! Uluslar, fethine çıkıyor, uzak dünyaların Mustafa Kemal'i anlamak göz boyamak değil Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız Laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil Bilim ağartsın saçlarınızı, kitaplar Ancak, böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar Mustafa Kemal'i anlamak ağlamak değil Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü Görüyorum ki, hâlâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş Birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen? Mustafa Kemal'i anlamak itişmek değil Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla Bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister Paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter! Mustafa Kemal'i anlamak aldatmak değil Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil Halim Yağcıoğlu ATATÜRK’LE Okullara gidiyor çocuklar Önlükler içinde Çantaları ellerinde O'nunla birlikte Sarı sarı mor mor Dağlarda çiçekler açıyor Nisanın ilk günlerinde O'nunla birlikte Nine Hatun Telgrafçı Hamdi Kara Yılan Halide Onbaşı Doğarlar yine O'nunla birlikte Yazıyoruz adını gün gün Elle beyinle yürekle Yurt yüzeyine O'nunla birlikte Sabutay Hikmet ATATÜRK’Ü DE ÖYLE Köyümü nasıl seviyorsam Özellikle gurbette O'nu da öyle Halkımı nasıl seviyorsam Türkülerde hele O'nu da öyle Yaşamı nasıl seviyorsam Ölümü bile bile O'nu da öyle Sabutay Hikmet ATATÜRK Atatürküm eğilmiş vatan haritasına Görmedim tunç yüzünü böylesine geceler Atatürk neylesin memleketin yarasına Uçup gitmiş elinden, eski makbul çareler Nerede İstiklal harbinin o mutlu günleri Türlü düşmana karşı kazanılan zaferi Hiç sanmam, öyle ağarsın bi daha tan yeri Atatürküm ben ölecek adam değildim der Git hemşerim, git kardeşim toprağına yüz sür O'dur karşı kıyıdan cümlemizi düşünür Resimlerinde bile melül mahzun görünür Atatürküm kabrinde rahat uyumak ister Cahit Sıtkı Tarancı |
05-11-2007 | #4 |
Ergenekon
|
Yediyordu Elif kağnısını Kara geceden geceden Sanki elif elif uzuyordu, inceliyordu Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar İnliyordu dağın ardı, yasla Her bir heceden Kalır mı Mustafa Kemal'in kağnısı bacım Kocabaş'ın yerine koştu kendini Elifçik Yürüdü düşman üstüne yüceden yüceden bu kadar güzeli herhalde yazılmamış daha, çok teşekkürler |
|