Çocuk Uyumsuzlukları |
12-20-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Çocuk UyumsuzluklarıKaygı Kaygılar genellikle nedeni belli olmayan korkular şeklinde açıklanırKaygılı çocuk çabuk heyecanlanıp,çabuk üzülen, tedirgin ve gergin çocukturÖrneğin “sınavlarda çok heyecanlanır yapamazsam,öğretmenime ,aileme nasıl açıklarım” ,diye düşünür Kurallara uymaya özen gösterir Kendisine kızılmasından, eleştirilmekten kaçınır Çünkü çok duygusaldır Hastaneye ya da doktor kontrolüne, bir arkadaşının davetine, yolculuğa giderken çok heyecanlıdır, hiç yerinde duramaz Kısacası duygusal tepkileri abartılmış olan çocuktur Bazı çocuklar da hem kaygılı hem de bağımlıdır Özellikle anneye çok bağımlıdır ve anneden ayrı kalmak düşüncesi bile çocuğu tedirgin eder Bu yüzden annesinin yanında kalır Anneden ayrı kalmak böyle çocukları çok tedirgin eder Sokakta arkadaşlarıyla oynamaktansa annesinin yanında olmak ister Hem bağımlı hem de kaygılı çocukların uykuları da düzensiz olabilir Genellikle anneyle birlikte yatmak isterler Kaygı bazı durumlarda sürekli ve rahatsız edecek kadar şiddetli olabilir Çocuk için oldukça kötü bir durumdur Çocuk, kaygı durumunda yorgun olduğunu söyleyip hiçbir iş yapmaz Bazı durumlarda bitkinleşir, kaygı yaratacak durumlardan kaçarak, bu durumdan kurtulmak ister Yansıtma, bastırma, gerileme gibi savunma mekanizmalarına da zaman zamanbaşvurur Çocuğun temel ihtiyaçları zamanında karşılanarak, tutarlı ve demokratik bir eğitimle çocukta kaygı oluşumu önlenebilir Ayrıca geleneksel çocuk yetiştirme yöntemlerimizin bağımlılığı artırıcı, girişkenliği kısıtlayıcı olduğunu unutmadan bu yöntemlerden vazgeçilmelidir Çocuk anne babanın bir uzantısı değil kendi başına bağımsız bir bireydir Kaygı çok şiddetli ve sürekli ise mutlaka uzman birinden yardım alınmalıdır Korku Kimi insanlar karanlıktan korkarlar, kimileri yalnız kalmaktan, kimileri ise, gök gürültüsünden, ölümden, böceklerden vb Korku, canlı varlıkların, bilinen ve bilinmeyen tehlikeler karşısında gösterdikleri en doğal tepkilerdir Çocukların korktuğu şeyler yaşına göre değişiklik gösterir İki-üç yaşındaki bir çocuk gök gürültüsünden, elektrik süpürgesi sesinden; üç-dört yaşındaki bir çocuk ise karanlıktan, Öcüden, altı yaşındaki bir çocuk ise hayaletten, yangından korkabilir Bazı anne-babalar korkularını çocuklarının yanında sürekli göstererek ve söyleyerek yaşarlar Çocukta model aldığı kişilerin korkularını örnek alır Çocukların eğitiminde korkuyu bir disiplin aracı olarak kullanarak bir şeyler yaptırılmaya çalışılması da çocukta korku oluşumuna neden olur “Yaramazlık yaparsan seni dilenciye veririm, beni üzme yoksa seni köpeğe veririm, uyumazsan öcü gelir, seni alır götürür” gibi korkutmalar anne-babaya kolay gelir, hem de çocuğun bedensel bir zarara uğramadığını düşünerek içleri rahat eder Aşırı koruyucu ailelerin çocuklarında korkular çoğalır “Parkta kaydırağa binme düşersin, o çocukların yanına gitme seni döverler” gibi sözlerle çocuğu korumaya çalışmak onu girişkenlikten, deneyim kazanmaktan, dayanıklı olmaktan alıkoyar Yaşanılmış bazı olumsuzluklar yaşantılar da çocuklarda korkuya sebep olabilir Kaza geçirmek, eve hırsız girmesi, yangın, deprem, büyük kavgalar gibi olaylar çocuklarda ileriki yaşlara değin sürecek korkulara sebep olmaktadır Çocuklar, bilmedikleri, fakat başkalarından duydukları olaylardan da etkilenir ve korkarlar Görüldüğü gibi korkunun pek çok nedenleri vardır Korkuların ortadan kaldırılması için öncelikle nedeninin bilinmesi gerekir Çocuklarla korkularının nedenleri hakkında açık konuşulmalı, “çivi çiviyi söker” düşüncesiyle korkunun üstüne gidilmemelidir Korkuları ile alay etmemeli, onları ayıplamamalı ve utandırmamalıdır: “Koskoca adam oldun hala bundan mı korkuyorsun?”, “Erkek adam korkar mı?”, “arkadaşların hiç korkmuyor sen niye böylesin?’’ gibi kıyaslamalar yapmamalıdır Çocuk korkutularak ondan istenilen davranışları yapması için zorlanmamalıdır Yetişkinler, basit durumlar karşısında aşırı korku tepkileri göstererek çocuklara olumsuz örnek olmamalıdır Çocuklara korkmalarına neden olacak öyküler anlatılmamalı, televizyon programlarında seçici davranılmalıdır Problem çözülemiyorsa mutlaka uzman bir kişiden yardım alınmalıdır Öfke Öfke, çocuğun isteklerinin engellenmesi veya anlaşılmadığını düşünmesi sonucu ortaya çıkan olumsuz tepkilerdir Bebeklik çağında beslenme, temizlik, uyku gibi temel ihtiyaçlarının zamanında karşılanmaması bebekte ağlama çırpınma gibi öfke belirtilerine sebep olurAnne babalar için en sıkıcı anlardan biri çocuğun başkalarının yanında öfkesini çığlık atarak, bağırarak, oyuncaklarını fırlatarak gösterdikleri anlardır Ara sıra yaşanan öfke nöbetleri, 1-4 yaş arası çocuklarda normaldir Çocuk, zamanla kendini ifade etmeye başladığında davranışlarını da kontrol etmeye alışacaktır Çocuğun kendisine model aldığı yetişkinler olaylar karşısında öfkeli, yıkıcı, abartılı davranışlar sergilerse çoğu kez çocuklar da benzer davranışlar gösterirler Kişilik özelliklerine bağlı olarak bazı çocuklar olaylar karşısında daha çabuk hayal kırıklığı yaşarlar ve bunu olumsuz sözle ve davranışla ifade ederler Ailenin ekonomik yönden zayıf olması, alkolizm, bedensel engeller, fiziksel ve cinsel istismar ailesinden ve sevdiği arkadaşlarından uzaklaşmak, aile içindeki sürekli gerginlik ve baskılı bir ortam çocukta öfke nöbetlerini görülmesine neden olabilir Çocuklarda görülen bu öfke nöbetlerinin görülmemesi için, onlardan gerçekçi olmayan beklentilerde bulunmaktan kaçınmak gerekir Çocuk kontrolünü kaybedip çok öfkeli davrandığında görmezlikten gelerek uygun olmayan davranışı pekiştirmemiş oluruz Ortamdan uzaklaşmak yapılabilecek en doğru davranışlardan biridir Bu çocuğa kendisini kontrol etme fırsatı tanır Anne-babalar çok sabırlı, tutarlı olmalı, baskılı, aşırı kuralcı olmamalıdırHem çocuk hem anne-baba, öfkeye neden olan faktörler hakkında, sakinleştikten sonrakonuşmalı, çocuğun temel ihtiyaçları, zamanında ve yeterli karşılanmalı, çocuk anlaşmazlıklarını öfkelenmeden çözdüğünde ödüllendirilmelidir İnatçılık İnatçılık, çocuğun gelişiminin bazı dönemlerinde ortaya çıkan bir özelliktir Kişinin belli ve kabul edilen bir neden olmadan bir olayda ya da harekette ısrar etmesine inat denir Çocuk, kendi varlığının farkına vardığı dönemlerde, bunu çevresine kabul ettirmek için çevreden gelen uyaranlara karşı direnir Bu dönem yaklaşık 18 aylıktan başlayıp 4 yaşına kadar devam eder Bu yaşlarda görülen inatçılık normal gelişim özelliği olarak kabul edilir Çocukla ilgilenen yetişkinlerin de çocuğun gösterdiği inat davranışına inatla karşılık verip, çocuğun direnme gücünü kırmaya çalışmaları yanlıştır Bu tutum çocukta normal bir gelişimsel özellik olan inatçılığın kişilik özelliği olarak yerleşmesine neden olabilir İnatçı çocuk, saldırganlığını pasif direniş yoluyla ortaya koymuş çocuktur İnatçı çocuğun genel tutumu olumsuz, gergin anne –çocuk ilişkisinin bir sonucudur O-2 yaş döneminde annenin tuvalet eğitimi ya da beslenme konusundaki ısrarcı davranışları çocuğu pasif direnmeye götürür Anneyle çocuk arasındaki bu savaş giderek başka alanlara da sıçrayarak giderse inatçı bir kişilik ortaya çıkar Bazen de özellikle çalışan annelerin çocukları annelerinden ayrılmamak için ya da akşam eve geldiklerinde onların dikkatini çekmek için inatçılık yaparlarKabul edilmesi gereken çok önemli noktalardan biri, çocuğun aile büyüğünden farklı duyup, farklı görüp, farklı algılayıp, farklı düşündüğüdür Bu yüzden çocuğun yetişkinlerden farklı olan düşüncelerine saygı göstermeli gereksiz inat davranışları göstererek çocuğa yanlış model olunmamalıdır |
|