Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Siyasal Bilgiler / Hukuk

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
2 or, bedelsizlik, bölüm, davası, defi, hukukunda, icra, iflas, iktisap, sebepsiz

İcra Ve İflas Hukukunda Bedelsizlik Defi - Bölüm 2/ Sebepsiz İktisap Davası*

Eski 06-16-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

İcra Ve İflas Hukukunda Bedelsizlik Defi - Bölüm 2/ Sebepsiz İktisap Davası*



İcra ve İflas Hukukunda Bedelsizlik Defi - Bölüm 2*



E ) Sebepsiz İktisap Davası

Bu başlık altındaki incelememizin TTK nın 644 maddesinde öngörülen zamanaşımı ya da başvuru hakkının yitirilmesi ve kambiyo borcunun düşmesi nedeniyle hamile, senet asli borçlularına nedensiz zenginleşme hükümlerine göre başvuruya ilişkin, nedensiz edinim davasıyla herhangi bir ilgisi yoktur Bu bölümde anlatmaya çalıştığımız iktisap, bedelsiz senet iptali davasının hukuki nedeninin arayışına yöneliktir
Mücerret nitelikteki kambiyo senedi temelini oluşturan borç ilişkisinin doğmaması ya da sonradan ortadan kalkması ya da geçersiz olması, senedin geçerliliğine etki etmemektedir Ancak hiç ya da geçerli sebebi olmayan kambiyo senedi her ne kadar kambiyo hukuku bakımından geçerli dahi olsa, sebepsiz iktisap talebi yada defisiyle karşılanmaktadır Bu nedenle mücerret borçlara karşı en mühim savunma yolu sebepsiz iktisaptır[1]



Sebepsiz iktisap davası şahsi bir dava olması nedeniyle bedelsizliğin yapısına uyun düşmektedir Böyle bir davayı açmış olan borçlu senet sonradan bedelsiz kalmış ise sebebin ortadan kalktığını ispat ile senedi geri alacak, eğer senet baştan itibaren bedelsiz ise BK 62 gereğince sebebin mevcut olmadığını ve kendini borçlu zannederek senedi tanzim ettiğini ispat edecek ve senedin iadesini sağlayacaktır [2]
Yargıtay da bedelsizliğe dayalı iptal davalarının hukuki sebebini “sebepsiz iktisap” olarak kabul etmektedir Öztan da aynı görüşü paylaşmak da iptal davasının hukuki mahiyetinin Bk 62 ve 66 maddelerin açık hükmü karşısında sebepsiz zenginleşme olması gerektiğini söylemekte ancak İİK uyarınca anılan dava bu yasanın 72 maddesine tabi olmalıdır demektedir



Ancak Hazal Yiğit’ in de savunduğu ve benimde katıldığım doktrinde azınlıkta kalan görüşe göre, senedin iptali davalarının hukuki dayanağının sebepsiz iktisap kurallarına dayandırılmasına imkan yoktur Alacaklının senedi iyi niyetle ve bağışlama yolu ile karşılıksız olarak ciro etmesi durumunda yukarda belirtildiği gibi borçlu sebepsiz iktisap hükümlerine göre başvuramayacaktır Çünkü sebepsiz iktisap davası şahsi bir dava olup alacaklının zenginliğini üçüncü kişiye devretmesi durumunda, üçüncü kişinin zenginleşmesinin nedensiz olduğunu bilmesi durumunda dahi edimin geçerli


olacağından borçlunun üçüncü şahsa karşı dava açması olanaksızdır Oysa ticaret kanunun 737 nci maddesinde hamilin bilerek borçlunun zararına olarak sendin iktisabı halinde hamile karşı iptal davası açma hakkı verilmektedir O halde 737 nci madde ile sebepsiz iktisap hükümleri çelişmekte ve sebepsiz iktisap hükümlerinin tercihi halinde borçlunun hiçde lehine olmayan sonuçlar doğmaktadır Ayrıca sebepsiz iktisap davasının eda davası olması ve yasada özel olarak düzenlenmemekle beraber İİK nun 72 maddesi içerisinde düşünülen iptal davasıyla bir hukuki münasebetin varlığı yokluğu tespit edildiğinden dava türü olarak da sebepsiz iktisap davası ile bağdaşmadığı açık, o halde dava ne hükümsüzlüğün tespiti ( çünkü hükümsüzlük için senedin geçerlilik koşullarından birinin olmamsı gerekir) ne sebepsiz iktisap davası olmayıp İİK nun 72 maddesinde ifadesini bulan Yargıtay tarafından iptal davası olarak adlandırılmakla beraber sadece bir tespit davasından ibarettir



Başından beri açıklamaya çalıştığımız nedenlerle Yargıtay’ın belirttiği şekilde bu dava ile senedin iptaline karar verilemez Çünkü bizce senet düzenlenmesine neden olan asıl borç münasebetinden mücerret olduğundan asıl borç münasebetinin sakatlanması halinde de senet bir kambiyo senedi olarak geçerliliğini koruduğundan ve geçerli bir senedi de iptal etmek için hukuki bir neden bulunmadığından senedin iptali cihetine gidilemez Yani bu dava ile sadece senedin bedelsiz olduğuna hükmedilir[3]

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Bedelsizliğin İspat Şekilleri

Eski 06-16-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Bedelsizliğin İspat Şekilleri



I Bedelsizliğin İspat Şekilleri

A ) İkrar :

Bedelsizlik nedeniyle açılan davalar da en basit ispat imkanı ikrardır İkrar, bir tarafın diğer tarafça iddia edilenlerin doğru olduğunu bildirmesidir[4]
Bedelsizlik iddiasında bulunan borçlunun iddia ettiği olayların karşı tarafça kabul edilmesi ikrarı oluşturur Eğer hamil üçüncü kişi ise, bile bile borçlunun zararına hareket ettiğini de kabul etmesi gerekir



İkrar mahkemede ya da mahkeme dışında yapılmış olabilir Konumuz açısından mahkeme içi ikrar önem taşımaktadır Mahkeme dışı ikrar, kesin delil niteliğinde değildir Hakim , mahkeme dışı ikrarı teyit edecek delil ve belirti varsa, buna dayanarak hüküm verebilir( HUMK236,IV) Yani mahkeme dışı ikrar bir takdiri delildir ve bununla ancak takdiri delillerle ispat edilebilen hususlar ispat edilebilir[5] Oysa ki bedelsizlik iddiasında alacaklının elinde bir senet olması sebebiyle senede karşı senetle ispat mecburiyeti karşısında mahkeme dışı ikrar yetersiz kalmaktadır Şüphesiz, mahkeme dışı ikrar, bir belge ile( mesala ikrarı içeren bir mektup) ispat edilirse, bir kesin delil hükmünde olur
Senet alacaklısı mahkemede, bedelsizliğe ilişkin iddiaların doğruluğunu kabul ederse dava davacı lehine sonuçlanır Bu tarzda bir ikrar davalı aleyhine kesin delil teşkil eder, hakim bunu üzerine delillere başvuramaz Davacının da ispat için başka delilleri sunmasına gerek yoktur



Davalı bedelsizliği kabul etmesine rağmen, sebebinin başka olduğunu iddia etmesi önem arz etmez Bedelsizliğe karşı vasıflı ikrar mantıken mümkün değildir[6] Çünkü vasıflı ikrar da karşı tarafın ileri sürdüğü vakıanın doğru olduğu bildirilir; fakat bunun hukuki niteliğinin ( vasfının) iddia edildiğinden başka olduğunu bildirilir[7] İşte bedelsizlik iddiasında da şayet karşı yan bedelsizlik vakıasını kabul edip bunun hukuki niteliğinin başka olduğunu bildirmesi ona bir şey kazandırmayacaktır

Bununla beraber bedelsizlik iddialarında bileşik ikrar mümkündür[8] Bileşik ikrarda bulunan taraf, diğer tarafın ileri sürdüğü vakıayı ikrar eder, fakat, ,ikrarına bu vakıadan çıkan hukuki sonucu hükümden düşüren ve bu ( ikrar edilen ) vakıanın doğumu ile ilgili bulunmayan başka bir vakıa (veya vakıalar ) ekler[9] Örneğin, ehliyetsizlik nedeniyle bedelsiz olduğu iddia edilen senet aleyhinde açılan menfi tespit davasında davalı, ehliyetsizliğin söz konusu olduğunu fakat davacının kanuni temsilcisinin icazet verdiğini bildirmesi mümkündür Böyle bir iddiaya bağlantılı bileşik ikrar adı verilir Bağlantılı bileşik ikrar da ispat külfeti açısından bağlantılı bileşik ikrarın bölünüp bölünemeyeceği tartışmalıdır Doktrin, çoğunluk, bağlantılı bileşik ikrarın bölünemeyeceği görüşündedir Bu durumda ispat külfeti hala davacı borçludadır yani borçlu davacı yukarıdaki örnekte kanuni temsilcinin icazet vermediğini ispat etmesi gerekir Fakat Yargıtay bağlantılı bileşik ikrarda ispat külfetinin bölüneceği görüşündedir Bu durumda borçlu, bedelsizlik olayını iddia ve ispat edecek (ikrar edildiği için ispat edilmiş sayılacak ) ve alacaklı ise temsilcinin icazet verdiğini ispat etmesi gerekecektir

Bağlantısız bileşik ikrarda mümkündür Bu şekilde ikrar da ispat külfetinin bölüneceği tartışmasız biçimde kabul edilmektedir Örneğin alacaklı bedelsizliği kabul etmekle beraber, borçludan ayrı bir sözleşmeden doğan alacağının olduğunu ve takas ettiğini ileri sürebilir Bu durumda takasa neden olan alacağın ispatlanması gerekir Bu alacağın ispat edilememesi durumunda dava ikrarda bulunan davalı aleyhine sona erer

B ) Yazılı Delil Mecburiyeti :

Bedelsiz bir senetle yapılan takibatlarda senedin ibrazı hakkın varlığı için yeterli bir delil teşkil edeceğinden alacaklının varlığını iddia ettiği hakkı, kanıtlamak için başka bir delil göstermesine gerek yoktur Zaten kambiyo senedinin düzenlenmesindeki temel amaçlardan biride budur

İbraz edilen sende karşı ileri sürülen bütün iddialar, HUMK m 290 da belirtilen senede karşı olan iddiaların yalnız senetle ispat edilmesi gerektiği kuralı doğrultusunda ancak aynı nitelikte bir yazılı belge ile ispat edilebilir Kambiyo senedinin bedelsiz olduğunu iddia eden borçlu bu iddiasını kural olarak yazılı delil ile ispatlayabilir Yazılı delilden kastedilen, senet alacaklısının kendisine ait olduğu tespit edilmiş imzasını taşıyan veya resmi bir belgedir[10] Bu nedenle asıl borç ilişkisinden veya temel alacaktan doğan bedelsizlikler şahitle ispatlanamaz

Ancak bedelsizlik asıl borç ilişkisinin hata, hile, ,ikrah ve gabin gibi iradeyi sakatlayan haller nedeniyle geçersiz olmasından dolayı ortaya çıkmışsa senet borçlusu iddiasını şahitle ispatlayabilir ( HUMK 293/5 ) Bu gibi durumların senede bağlanmasının zaten imkanı yoktur

Ayrıca yazılı delil kapsamına girmeyen hukuki fiilleri de şahitle ispatlayabilir Örneğin hamilin senedi iktisap ederken kötüniyetli olduğunu borçlu şahitle ispat edebilir
Uygulamada senetlerin üzerinde asıl borç ilişkisine ait birtakım hususların birkaç sözcükle yazıldığı görülmektedir Bu tür kayıtlar senetteki kambiyo taahhüdüne tesir etmemek şartıyla geçerlidir Bunlara “BEDEL KAYDI” denir[11] Kambiyo hukuku açısından önemli olmayan bu kayıtlar senedi düzenleyenin lehdarın senedin karşılığı olan edimi ( malen yada nakten ) aldığını belirtmeye yaramaktadır Bu nedenle keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki ve ispat konusunda önem kazanmaktadır Dolayısıyla şahsi defilerin ispatında kolaylık sağlamaktadır

Senet üzerine yazılan bedel kaydının özel olarak ispat gücü yoktur Buna rağmen taraflar arasında ispat hukuku açısından bağlayıcı niteliktedir Böyle bir senedin lehdarı, artık senedin kayıtsız şartsız bir borç ikrarı olduğu yolundaki mücerretlik prensibine dayanamaz[12]

Senet üzerindeki bedel kaydının ispat külfetinin belirlenmesinde önem arzetmektedir Kayıtta yazılı hususun karine olarak gerçekliği kabul edilmektedir Bu karinenin aksi ispat edilebilir İspat külfeti aksini iddia eden kimseye aittir Bu nedenle, senet üzerindeki bedel kaydı lehtar yararına “senet karinesi” oluşturmaktadır Bu şekilde düzenlenen senede karşı ileri sürülen bedelsizlik iddiasının bedel kaydına uygun olması gerekmektedir

Bedel kaydının aksinin ispat edilmesi halinde ispat vasıtası olarak ancak yazılı delil kullanılabilir Bu kayıtların aksi şahitle ispatlanamaz[13]

C ) Ticari Defterlerle İspat

Uygulamada bedelsizlik iddiasının ticari defterlerle ispatlanmak istendiği görülmektedir[14] Ticaret kanunumuz bir takım şartların gerçekleşmesi halinde tacirlerin mahkemede ispat aracı olarak ticari defterlerini kullanabileceğini belirtmiştir(TK m 82 )

Ticari defterler sahibi lehine delil olarak kullanılabileceği gibi aleyhine de kullanılabilir
Bedelsizliği iddia eden tacir bu iddiasını usulüne uygun olarak tutulmuş kendi defterlerine dayanarak ispat edebilir Örneğin tacir kendi ticari da borç miktarı karşısında verdiği açık bononun anlaşmaya aykırı şekilde fazla doldurulduğunu ispat edebilir Ancak karşı tarafın usulüne uygun tutulmuş defterinde aksi kayıtlar varsa hükme esas alınmaz
Bununla birlikte tacir karşı tarafın ticari defterlerini kendisi lehine kullanabilir Bu açıdan hasmın defteri usulüne uygun tutulmuş olabileceği gibi tutulmamış da olabilir Bu nedenle hasmın defteri her zaman kendisi aleyhine kullanılabilir ( TK m 84 )[15] örneğin senedin tanzimine neden olan asıl borç ilişkisinin ifa edildiğini, bu nedenle senedin bedelsiz kaldığı karşı tarafın defterlerindeki kayıtlardan yararlanılarak ispatlanabilir

Yargıtay’ın kökleşmiş içtihatlarına göre, senet lehdarının, bedelsizliği iddia edilen senedin kendi defterlerinde kayıtlı olmadığını bildirmesi; kambiyo senedinin bedelsiz olduğunun kabulü için yeterli olmadığı gibi, senedin defterde kayıtlı olmaması çek yada bononun bedelsiz olduğunun kabulünü gerektirmez[16]
Davacı bedelsizlik iddiasını kendi defterleri ile ispatlamış ve mahkemede hükmüne esas olarak kabul etmişse, son olarak tamamlayıcı yemin verdirilir ( TK m 83/1 )

D ) Yemin

Bedelsizliği iddia eden davacının ispat için kullanabileceği belki son imkan karşı tarafa yemin teklif etmektir İddiasını yazılı delille ispat edemeyen davacı yemin teklifinde bulunabilir

Davacı borçlunun yemin teklifinde bulunabilmesi için dava dilekçesinde bunun açıkça belirtmesi gerekir ( HUMK m 179/3 )
Kendisine yemin teklifinde bulunulan taraf ( davalı ) yemin ederse iddia edilen bedelsizliğin gerçek olmadığı ispat edilmiş olur[17] Davacı artık başka delil göstermek suretiyle iddiasını ispat edemez



Davalı alacaklı yemin teklifinden kaçınır ve yemini reddetmezse davacının iddia ettiği bedelsizliğin varlığı ispat edilmiş olur(HUMK M 347/1) Senet bedelsizlik nedeniyle iptal edilir Davalı yemin teklifinden kaçınmayıp karşı tarafa yemini reddedebilir Bu durumda davacı, (senet borçlusu) yemin ederse bedelsizlik ispat edilmiş olur Reddedilen yeminden borçlu kaçınırsa iddia ettiği bedelsizliğin gerçek olmadığı ispat edilmiş olur

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İcra Ve İflas Hukukunda Bedelsizlik Defi - Bölüm 2/ Sebepsiz İktisap Davası*

Eski 06-16-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : İcra Ve İflas Hukukunda Bedelsizlik Defi - Bölüm 2/ Sebepsiz İktisap Davası*



II Bedelsizlik Nedeniyle Tarafların Sorumluluğu


A ) Hukuki Sorumluluk

Kambiyo senedinin bedelsizliği maddi hukuka bakan yönü itibariyle temel alacağın yokluğu anlamına geldiği için, lehdarın senet dolayısıyla talep hakkı doğmamaktadır Senedin temsil ettiği ve kanuni tarifte yer alan ” mündemiç hak” gerçekte mevcut değildir Bu yüzden bedelsiz senedi düzenleyen (yada kabul eden) kimse altına girmemektedir Bu durum, karşılıklı sözleşmelerden doğan edim yükümlülüğünü yani para borcunu ödeme zorunluluğunu keşideci lehine kaldırmaktadır

Keşideci lehdar arasındaki asıl borç ilişkisi senedin tanzimine neden teşkil eden temel alacağı doğurmaya müsait sözleşme, haksız fiil vb nedenler olabilir[18] Ancak prensip olarak senet borçlusunun senedi ödemesi için gerçekte borçlu olması gerekir
Bedelsiz bir senet geçerli bir senet olduğu için kolayca tedavül edilebilir Lehdar bu durumda gerçekte hak sahibi olmamasına rağmen senetteki hakkı bir başkasına devretmektedir Devir, gerçekte borçlu olmayan senet borçlusu için ağır bir durumdur
Senedin devri halinde borçlu kimse yeni hamile karşı senet miktarınca ödeme sorumluluğu altındadır Eğer yeni hamile senet borçlusu ödemek zorunda kalmışsa malvarlığından haksız bir şekilde azalma olmaktadır Bu haksız kaybın tazmin edilmesi gerekir

Keşidecinin (yada kabul edenin) zararını ödeyecek kimsenin tespit edilmesi gerekir Borçlu senedi yeni hamile ödemesi nedeniyle hamilin malvarlığında haksız bir artış olmamaktadır Çünkü hamilin iktisabı geçerli bir ciro nedeniyle geçerli ve iyiniyetli haillerin iktisabı korunmuştur Eğer hamil kötüniyetli ise zaten borçlu bedelsizliği ona karşı da ileri sürebilecek ve ödemeden kaçınabilecektir Bu nedenle denilebilir ki , haksız bir biçimde malvarlığında eksilme olan borçlunun zararını hamil ödemez
Ödemede bulunan borçlunun bu zararından lehdar sorumludur Asıl borç ilişkisinin tarafı olan lehdar bu durumu bilmektedir ve gerçekte keşideciden alacaklı değildir Buna rağmen senedi devrederek keşideciye zarar vermiştir

Lehdarın sorumluluğunun hukuki dayanağını ” sebepsiz zenginleşme” hükümleri oluşturmaktadır Lehdar haklı bir nedeni olmaksızın senedi devretmekle borçlunun zararına kendi malvarlığında artış kaydetmiştir Yeni hamil ile lehdar arasında da senedin devrine temel teşkil eden bir borç ilişkisi vardır Bu ilişki nedeniyle, lehdar borcu karşılığında senedi devretmekte, dolayısıyla mal varlığında artış kaydedilmektedir Bu artışın geçerli bir hukuki nedeni olmadığı için keşidecinin zararınadır Sebepsiz zenginleşme teşkil eden bu mal artışı tekrar keşideciye iade edilmesi gerekir[19] (BK61)
İadenin kapsamı kötüniyetli zenginleşmeye dair hükümlere göre belirlenmesi gerekir Çünkü lehdar zenginleşmeyi iade edeceğini bilen ve bilmesi gereken kimsedir (BK 63/2)

B ) Cezai Sorumluluk


Bedelsiz bir kambiyo senedini düzenleyen kimsenin cezai sorumluluğu bütün bedelsizlik hallerinde sözkonusu değildir
Bedelsiz senet hatır için düzenlenmiş ve buna rağmen devredilmesi halinde, bir takım cezai sonuçlar doğmaktadır Öncelikle, hatır senedini düzenleyen kimse iflas etmesi durumunda taksiratlı yada hileli iflas suçu araştırılmalıdır[20] Ceza kanunumuz hileli veya taksiratlı iflas hakkında hükümler içermemektedir, bu konuyu icra ve iflas kanununa bırakmıştır(İİK m 310-311)

Bir kimsenin taksiratlı yada hileli iflas etmesi suçtur Bu iki suç arasında önemli iki fark vardır Birincisi İİK m 310′ da sayılan taksiratlı iflasa dair hallerin tahdidi oluşudur Buna karşın hileli iflasa dair m 311 de sayılan haller örnek olarak verilmiştir ve bu nedenle de dışında hileli iflas halleri mümkündür[21] İkinci olarak, İİK m 310′a göre müflisin cezalandırılması için kusurlu olduğunun ispatı gerekmemesine rağmen , m 311′e göre müflisin alacaklıları ızrar kastıyla hareket ettiğinin ispat edilmesi gerekir
Bir kimse m 310′ a göre “mevcudu ile alacağından çok fazla mebaliğ için senetler imza etmiş” ise taksiratlı müflis sayılır Hatır senetleri de bu açıdan taksiratlı müflise dair hükümlere dahil olmaktadır[22]


Bununla beraber m311′ e göre ” hakikate aykırı borç ikrar etmek…” hileli iflasa sebep olmaktadır Ancak sadece senedin tanzim edilmesi yeterli değildir, ayrıca ” alacaklılara zarara sokma kastı” nın varlığı gerekir[23]


Ayrıca çeklerde özel bir durum söz konusudur Bedelsiz bir çek düzenlenmiş ve bu suretle çekin karşılığı bankada yoksa bu durumun çeşitli yaptırımları vardır 4814 sayılı ÇÖDK 16 Uyarınca ” üzerinde keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar…Bu suçtan mükerrirlere bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir
Açık poliçe yada bononun düzenlenmesi halinde, senet lehdarı veya yetkili hamili aralarındaki anlaşmaya uygun olarak doldurma yetkisine sahiptir(TK m 592) Buna rağmen senedi anlaşmaya aykırı olarak doldurulması sonucu senet bedelsiz kalırsa, bu kimsenin cezai sorumluluğu da doğmaktadır TCK m 509 uyarınca bu kimse ” açığa atılan imzanın kötüye kullanılması ” yani emniyeti suistimal suçunu işlemiş olmaktadır[24] Ayrıca diğer bedelsizlik hallerinden bir nedeniyle bedelsiz olan senedi elinde tutan kişi bunu keşidecinin rızası dışında devretmesi halinde de emniyeti suistimal suçu oluşabilmektedir

* Araş Gör Hakan Albayrak

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.