Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
atatürk, cumhuriyeti, türkiye

Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti

Eski 04-22-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti



İMPARATORLUĞUN ÇÖKÜŞÜ
SAVAŞLAR


TRABLUSGARP SAVAŞI (1911-1912)

İtalya, 19 yüzyılın sonlarınadoğru, bugün Libya adıyla anılan Kuzey Afrika'daki Trablusgarp ve Bingazi'yi ile geçirmeyi planlamıştı O dönem İngiltere Mısır'a, Fransa da Tunus'a hakim olmuş, İtalya da gözünü Trablusgarp'a dikmişti İtalya, İngiltere ve Fransa'yla yaptığı gizli ve açık anlaşmalarla Trablusgarp'ı işgal onayını aldıktan sonra, 29 Eylül 1911'de Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti 5 Ekim 1911'de Trablus'a asker çıkardı 20 Ekime kadar peş peşe Tobruk, Derne ve Bingazi İtalyanların eline geçti Osmanlı ordusunun genç subaylarından bir bölümü Trablusgarp'ı savunmak için gönüllü olarak Mısır, Tunus yoluyla cepheye gittiler Binbaşı Enver Bey, Kolağası Mustafa Kemal, Fuat Bey (Bulca), Nuri Bey (Conker), Fethi Bey (Okyar), Albay Neşet Bey bu subaylar arasındaydı Enver Bey, Trablus'ta yerli Arapları teşkilatlandırarak savunmaya katılmalarını sağladı ve Askeri birlikleri üç komutanlığı ayırdı

Trablus Komutanlığı : Kurmay Albay Neşet Bey
Bingazi Komutanlığı : Kurmay Binbaşı Enver Bey
Derne Komutanlığı : Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal


Seyahati sırasında binbaşılığa yükselen Mustafa Kemal, 8 Aralık 1911'de Trablusgarp'a geldi 22 Aralıkta Tobruk Savaşı'nı kazandı Derne'de 16/17 Ocak 1912 taarruzunda gözünden yaralandı Bir ay hastanede tedavi gören Mustafa Kemal, 6 Mart 1912'de Derne komutanı oldu Derne'de başarılı savunma muharebeleri yaptı

Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşı'nın çıkması üzerine 15-18 Ekim 1921 tarihleri arasında, Osmanlı-İtalyan delegeleri arasında imzalanan Ouchy (Uşi) Barış Antlaşması ile sona erdi Antlaşmaya göre Trablusgarp ve Bingazi tam bir İtalyan sömürgesi oldu İtalya bununla da yetinmeyerek, 5 Kasım 1911'de Trablusgarp ve Bingazi'yi topraklarına kattığını dünyaya duyurdu Gönüllü subaylar Balkan Savaşında görev almak üzere İstanbul'a döndüler

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti

Eski 04-22-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti



BALKAN SAVAŞI (1912-1913)


Balkan Yarımadasında sadece Arnavutluk ve Makedonya Osmanlı Devletinin egemenliğinde idi Ama Balkan Devletlerinin hepsi gözünü bu güzel toprak parçasına dikmişti 8 Ekim 1912'de Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ birleşerek, Trablusgarp Savaşı'yla meşgul Osmanlı Devleti'ne karşı savaş açtılar Osmanlı Devleti, Rumeli'de bir tehlike görmediğinden buradaki askerlerin bir bölümünü terhis etmiş, kuvvetlerini Doğu ve Batı Ordusu diye iki gruba ayırmıştı Osmanlı birlikleri Bulgar, Yunan ve Sırp taarruzları karşısında ağır kayıplar verdi

Yanya, İşkodra dışında Batı Trakya boşaltıldı 29 Ekim 1912'de Osmanlı Kuvvetleri bazı bölgelerde başarılı oldularsa da, Çatalca önlerine kadar çekildiler 8 Kasım 1912'de Yunanlılar Selanik'i işgal etti 17 Kasım 1912'de Bulgarların İstanbul'u almak için taarruzları geri püskürtüldü 28 Kasım 1912'de savaşı fırsat bilen Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti Balkan devletleri elde ettikleri başarılardan sonra birbirlerine düşmekteyken, büyük devletlerin araya girmesiyle 17 Aralık 1912'de Londra Barış Konferansı toplandı Çıkar çatışmaları konferansın uzamasına sebep oldu

26 Mart 1912'de Edirne, Bulgarların eline geçti 6 Martta Yanya, 23 Nisan'da İşkodra düştü 1Balkan Savaşı, 30 Mayıs 1913'te imzalanan Londra Antlaşmasıyla sona erdi
Antlaşmaya göre; Trakya'da Osmanlı-Bulgar sınırı Midye-Enez hattı oldu Trakya, Edirne Bulgaristan'a, Güney Makedonya, Selanik ve Girit Yunanistan'a, Kuzey ve Orta Makedonya Sırbistan'a, Silistre Romanya'ya verildi Arnavutluk'un bağımsızlığı kabul edildi

1 Balkan Savaşı'nda istediği toprakları alamadığına inanan Bulgaristan, 29 Haziran 1913'te Yunanistan ve Sırbistan'a saldırdı Böylece II Balkan Savaşı başladı Bulgar kuvvetleri Yunanistan, Romanya ve Sırbistan askerleri karşısında yenildi Osmanlı Devleti de bu fırsatı değerlendirdi Mustafa Kemal'in kurmay başkanı olduğu Bolayır Kolordusu, Bulgaristan'a taarruz ederek 15 Temmuz 1913'te Keşan'ı, 17 Temmuz'da Enez ve İpsala'yı, 18 Temmuz'da Uzunköprü'yü, 21 Temmuz günü de, Karaağaç ve Dimetoka'yı alarak Edirne'ye girdi Bulgaristan barış istedi 29 Eylül 1913'te İstanbul Antlaşması imzalandı Edirne Osmanlı Devleti'ne geri verildi Dimetoka Osmanlılarda kalmak üzere Meriç nehri Türk-Bulgar sınırı oldu

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti

Eski 04-22-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti



I DÜNYA SAVAŞI


1914-1918 yılları arasında yapılan ve dünya tarihinin en kanlı savaşlarından biri olan I Dünya Savaşı'nda V Mehmet Reşat yönetimindeki Osmanlı İmparatorluğu İttifak Devletleri denilen Almanya (Wilhelm II) ve Avusturya-Macaristan'ın (Franz Joseph) yanında yer alarak, İtilaf Devletlerine; İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya'ya karşı savaştı Savaşın ilk yıllarında Karadağ, Sırbistan, Romanya, daha sonraki yıllarında da ABD, Japonya, Yunanistan, Belçika, Portekiz İtilaf Devletlerinin yanında savaşa katıldı Sömürge durumundaki birçok devlet de dolaylı olarak savaşta görev aldı

28 Temmuz 1914'te başlayan I Dünya Savaşı'na, o dönemde siyasi, ekonomik, sosyal ve askeri yönden bunalım içindeki Osmanlı Devleti, Almanların ekonomik ve askeri yardım vaatleri ve İttihat ve Terakki Partisi önderleri Enver Paşa, Cemal Paşa ve Talat Paşa'nın şahsi kararları sonucunda katıldı 2 Ağustos 1914'te önce gizli bir Osmanlı İmparatorluğu-Almanya ittifak anlaşması imzalandı

Aynı gün seferberlik ilan edildi Akdeniz'de İngilizlerin baskısından kaçan Goben ve Breslaw (Yavuz ve Midilli) adlı Alman savaş gemilerinin, 27 Ekim 1914'te Karadeniz'e açılıp Sivastopol ve Odesa'yı bombalaması üzerine, Rus Ordusu 2 Kasım 1914'te doğudan taarruza geçti İngiliz ve Fransız savaş gemileri 3 Kasım 1914'te Çanakkale Tabyalarını topa tutmaya başladı Böylece, Osmanlı İmparatorluğu fiilen savaşa girdi 5 Kasım'da, İngiltere ve Fransa Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti 11 Kasımda bütün Müslümanların Halifenin yanında düşmana karşı savaşa çağrılması anlamına gelen "Cihad-ı Ekber" halka duyuruldu


1 Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti 2900000 askeri silah altına aldı Dört yıl süren savaş boyunca 253000'i Çanakkale Cephesi'nde olmak üzere, toplam 400000 şehit verildi 1050000 asker de yaralandı veya esir düştü Osmanlı İmparatorluğu, I Dünya Savaşı'nda 9 ayrı cephede mücadele verdi

30 Ekim 1918'de Osmanlı Devleti Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak savaştan çekildi
Mustafa Kemal Atatürk'ün 1 Dünya Savaşına ilişkin görüşleri
Türkiye Umumi harbe girmeye mecburdu ve mevcut dünya dengesine göre bu giriş şeklide olandan ve görülenden başka türlü olamazdı Belki harbe giriş zamanı, belki kuvvetlerin kullanma tarzları, hulasa bir sürü teferruat tenkit olunabilir Fakat esasa diyecek yoktur Türkiye harbe girerdi ve böyle girerdi 1922

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti

Eski 04-22-2009   #4
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti



ÇANAKKALE CEPHESİ


I Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin en başarılı olduğu cephe Çanakkale Cephesidir Dünya tarihinin en kanlı savaşı bu cephede cereyan etmiştir
İngiltere ve Fransa, müttefikleri Rusya'yla birleşerek savaşın seyrini lehlerine çevirmek istiyordu Rus ekonomisi savaşın yükünü kaldıramaz hale gelmişti

İtilaf Devletleri Osmanlı Devletini saf dışı bırakmak, Rus Ordusuna gerekli askeri yardımı ve malzemeyi en hızlı bir şekilde ulaştırmak, Kafkasya Cephesinde bunalan Rusya'yı rahatlatmak ve Türk Ordusunun geri çekilmesini sağlamak için Çanakkale Boğazına harekat düzenlediler İngiliz ve Fransız savaş gemilerinin Çanakkale Boğazı'ndan geçişlerine 18 Mart 1915'te başarıyla karşı konuldu İtilaf Devletleri donanması ağır kayıplar verince, Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarıp kara muhaberelerini başlattılar 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği birlik Conkbayırı'nda durdurdu Bu başarı üzerine, Mustafa Kemal albaylığa yükseltildi


General Harrington komutasındaki İngiliz birlikleri 6-7 Ağustos 1915'te tekrar taarruz etti Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal, 9-10 Ağustos 1915'te 1 Anafartalar Zaferi'ni kazandı Bu zaferi, 17 Ağustosta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta 2 Anafartalar zaferleri takip etti
Çanakkale Savaşı'na katılan Türk Ordusu'ndan, çoğu öğrenim çağında 253000 subay, er ve erbaş şehit oldu Çanakkale'nin geçilemeyeceğini anlayan İngiliz ve Fransızlar da, arkalarında Türkler kadar kayıp bıraktılar 19/20 Aralık 1915'te Anafartalar ve Arıburnu'ndan, 8-9 Ocak 1916'da Seddülbahir'den kesin olarak çekildiler

MUSTAFA KEMAL Anlatıyor :

"10 Ağustos 1915 Conkbayırı'nı almak ve bütün boğaza hakim olmak için İngilizler 20000 kişilik bir kuvvetle günlerce kazdıkları siperlere yerleşmişler, hücum anını bekliyorlardı Gecenin karanlığı tamamen kalkmış, tan ağarmak üzere idi 8 Tümen komutanı ve diğer subaylarını çağırdım

Mutlaka düşmanı mağlup edeceğinize inanıyorum Ancak siz acele etmeyin evvela ben ileri gideyim Size ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birlikte atılırsınız dedim Bu durumdan askerlerini de haberdar etmelerini istedim Hücum baskın tarzında olacaktı Sakin adımlarla ve süzülerek düşmana 20-30 metre yaklaştım Binlerce askerin bulunduğu Conkbayırı'nda çıt çıkmıyordu Dudaklar sessizce bu sıcak gecede dua ediyordu Kontrol ettim Kırbacımı başımın üstünde kaldırıp çevirdim ve birden aşağı indirdim Saat 0430'da kıyametler kopmuştu İngilizler neye uğradıklarını şaşırmıştı Allah Allah sesleri bütün cephelerde, karanlıkta gökleri yırtıyordu

Her taraf duman içinde ve heyecan her yere hakim olmuştu Düşmanın topçu ateşi gülleleri büyük çukurlar açıyor her tarafa şarapnel ve kurşun yağıyordu Büyük bir şarapnel parçası tam kalbimin üzerine çarptı, sarsıldım elimi göğsüme götürdüm kan akmıyordu Olayı Yb Servet Bey'den başka kimse görmemişti Ona parmağımla susmasını emrettim Çünkü vurulduğumun duyulması cephelerde panik yaratabilirdi Kalbimin üzerinde cebimde bulunan saat paramparça olmuştu O gün akşama kadar birliklerin başında daha hırslı olarak çarpıştım Yalnız bu şarapnel, kalbimin üzerinde aylarca gitmeyen derin bir kan lekesi bırakmıştı Aynı gün gece yani 10 Ağustos günü beni mutlak ölümden kurtaran ve parçalanan saatimi Ordu Komutanı Liman von Sanders Paşaya hatıra olarak verdim Çok şaşırmış ve heyecanlanmıştı Kendileri de altın cep saatini bana hediye ettiler

Bu hücumlarda İngilizler binlerce ölü bırakarak tamamen geri çekildi ve Çanakkale'nin geçilmeyeceğini iyice anlamış oldular"

MEHMETÇİĞİN ÇANAKKALE SAVAŞI'NI KAZINDIRAN YÜKSEK RUH (Kendisi Anlatıyor)

"Bombasırtı Olayı ( 14 Mayıs 1915) çok önemli ve dünya harp tarihinde eşine rastlanması mümkün olmayan bir hadisedir Karşılıklı siperler arasındaki mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak Birinci siperdekilerin hiç birisi kurtulmamacasına şehit düşüyor İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerine gidiyor Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz Bomba, şarapnel, kurşun yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor Sarsılma yok Okuma bilenler Kuran-ı Kerim okuyor ve Cennete gitmeye hazırlanıyor

Bilmeyenler ise, Kelime-i Şahadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar Sıcak cehennem gibi kaynıyor 20 düşmana karşı her siperde bir nefer süngü ile çarpışıyor Ölüyor, öldürüyor İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, dünyanın hiç bir askerinde bulunmayan, tebrike değer bir örnektir Emin olmalısınız ki Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur"

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti

Eski 04-22-2009   #5
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti



DOĞU CEPHESİ


2 Kasım 1914'te Rus kuvvetlerinin Kars'a doğru taarruzuyla cephede savaşlar başladı 6/9 Kasım 1914'te Ruslarla Köprüköy savaşı yapıldı Ruslar yenilince biraz geri çekildiler 22 Aralık 1914'te Başkomutan Vekili Enver Paşa'nın çetin kış şartlarını rağmen Sarıkamış civarında Ruslara karşı yaptığı harekatta 3 Ordu'ya mensup askerlerden çoğu donarak şehit oldu 60000 şehit verildi 1915 yılı baharında Ermenilerle birleşerek güçlenen Rus birliklerinin taarruzu başarılı oldu Ruslar, Van ve Malazgirt'i aldılar 22 Temmuzda başlayan karşı taarruzla Van ve Malazgirt 25/26 Temmuz 1915'te kurtarıldı


1916 yılında Grandük Nikolas, Rus kuvvetlerinin başkomutanı olunca, Ruslar Kafkasya'daki kuvvetlerini artırarak taarruza geçtiler 16 Şubat 1916'da Erzurum düştü Trabzon'a da bir kolorduyla ilerlediler 3 Ordu, Kemah-Refahiye-Tirebolu hattına çekildi Mart 1916'da Bitlis, Muş, Van, Hakkari de Ruslar tarafından işgal edildi Hükümet, Çanakkale Bölgesinde bulunan 2 Ordu'yu Kazım Karabekir komutanlığında doğu cephesine kaydırdı 10 Mart 1916'da atama emrini alan Mustafa Kemal, Edirne'den Diyarbakır'a kaydırılan 16 Kolordu'nun komutanı olarak, 15 Mart 1916'da Doğu Cephesinde göreve başladı 7/8 ağustos 1916'da Muş ve Bitlis Ruslardan kurtarıldı Yıl sonuna kadar Ruslarla savaşa devam edildi

1917 yılında Rusya'da iç karışıklıklar başladı Ekim 1917'de Bolşevikler devrimle yönetime el koydu Yıl boyunca Rus birlikleri işgal ettikleri topraklardan çekildiler 18 Aralık 1917'de Ruslarla Erzincan Mütarekesi yapıldı Mütarekeden sonra Rus kuvvetleri Doğu Anadolu'yu tamamen terk etti 1917 kışı, hem Türkler hem de Ruslar için güç şartlarda geçti Soğuk ve hastalıklar sebebiyle iki tarafta ağır kayıplar verdi Daha sonra 3 Mart 1918'de Brest Litovsk anlaşamsı yapılarak Kars, Ardahan ve Batum'un Osmanlı İmparatorluğu'na bırakılması saptandı

Rus birliklerinin geri çekilmesi üzerine, savaş sırasında kurulmuş bulunan Ermeni taburları Türk halkına saldırdı 3 Ordu Ermeni çeteleriyle savaşmak zorunda kaldı Ermeni kuvvetleri bozguna uğratılarak Nisan 1918 sonuna kadar, Kars, Ardahan, Batum kurtarıldı ve Gümrü'ye girildi

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti

Eski 04-22-2009   #6
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti



GALİÇYA CEPHESİ


1914 yılında savaş başlayınca Ruslar Galiçya'yı işgal ettiler 1915 yılında Almanlarca takviye edilen müttefik güçler, Rusları mağlup ederek tekrar Galiçya'yı ele geçirdiler 1917 yılı Temmuzunda Ruslar Galiçya'da tekrar taarruza geçtiler Başlangıçta hızla ilerleyen Rus birlikleri, on gün sonra duraklayarak geri çekildiler I Dünya Savaşı'nda Macaristan'ın kuzeydoğusuna düşen Galiçya (Lehistan) bölgesinde bir Osmanlı Kolordusu Alman, Macar ve Avusturya kuvvetleriyle birlikte Ruslara karşı savaştı

ROMANYA CEPHESİ

Romanya, 17 Ağustos 1916'da bir anlaşma imzalayarak İtilaf Devletlerinin yanında savaşa girdi 28 Ağustos'da Avusturya'ya saldırdı Bunun üzerine İttifak Devletleri de Romanya'ya savaş açtı Almanya Başkomutanlık Karargahı'nda yapılan toplantıdan sonra, 23 Tümenlik bir kuvvetle İttifak Devletleri Romanya'ya taarruz etti Bu kuvvet içinde, Türklerin 6 Kolurdu'ya mensup 15 , 25 ve 26 Tümenleri bulunuyordu İttifak kuvvetleri, 1917 Ocak ayının ilk haftasına kadar bütün Romanya'yı ele geçerdi Türk tümenleri bu harekatta büyük başarı gösterdi 6 Kolordu'nun 26Tümen'i 1917 yılı ortalarında Filistin'e kaydırıldı Rus İhtilali'ne kadar Romanya'da kalan 6 Kolordu, 42000 kişilik mevcudundan 19100 şehit verdi


YEMEN - HİCAZ (ARABİSTAN) CEPHESİ



Halk arasında Yemen cephesi adıyla da anılır I Dünya Savaşı boyunca Osmanlı Devleti 4 Tümenlik bir kuvvetle Arabistandaki kutsal İslam şehirlerini korumaya çalıştı 7 Kolordu'nun birer tümeni Hicaz, Asir, San'a ve Hudeybe'de konuşlandırılmıştı Uzaklık sebebiyle bu tümenlere yeni asker, malzeme ve silah desteği sağlanamıyordu 1916 yılında İngilizlerin kışkırtmasıyla, Araplar kendilerini koruyan Osmanlı Kuvvetlerine karşı ayaklandı Mekke Şerif'i Hüseyin, bağımsızlığını ilan etti

Yemen'de İmam Yahya Osmanlılara bağlı kalırken Asir'de Seyyid İdris de ayaklanmaya katıldı
1917 Şubatı'nda Hicaz Seferi Kuvvetler Komutanlığı'na atanmak üzere, Şam'a gelen Mustafa Kemal Paşa, Hicaz'ın boşuna savunulmayıp boşaltılmasını istedi Manevi sebeplerden dolayı bu istek uygulanmadı Komutanlık ataması da yapılmadı Bin bir güçlükle Medine'yi, Yemen'i, Asir'in kuzeyini I Dünya Savaşı sonuna kadar savunan 7 Kolordu, Mondros Mütarekesi'nden bir müddet sonra, 23 Ocak 1919'da teslim oldu

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti

Eski 04-22-2009   #7
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti



SİNA - FİLİSTİN CEPHESİ


İngilizler 1914 yılı Aralık ayında Türk dostu saydıkları Hidiv Abbas Hilmi Paşa'yı yönetimden uzaklaştırarak, Mısır ve Süveyş Kanalı'na tamamen egemen oldular Bahriye Nazırı ve 4 Ordu Komutanı Cemal Paşa'nın, 14 Ocak 1915'te 14000 deveyle iki koldan Süveyş Kanalı'na yaptığı harekat (1Kanal Savaşı) başarılı olamadı 4 Şubat 1915'te Birüsseba-Gazze'ye geri dönüldü

1916 yılında Süveyş Kanalı'nı almak için 2 Kanal Harekatı yapılırken, Mekke Şerifi Hüseyin İngilizlerin kışkırtmasıyla Osmanlı Devletine karşı ayaklandı Ayaklanmanın bastırılması için 4 Ordu'dan bir kısım birlikler Hicaz'a gönderildi Ordunun geri kalan kısmıysa, Gazze-Şeria-Birüsseba hattında savunmaya çekildi 1917 baharında İngilizler, Gazze'ye saldırdı 1 ve 2 Gazze Savaşları yapıldı İngilizler Türklerin kahramanca savunması karşısında çekilmek zorunda kaldılar Takviyelerini artırmaya başlayan İngilizlerin Filistin Cephesinde toplanmaları üzerine, Cemal Paşa'nın uyarısıyla Yıldırım Ordularının Irak cephesinde kullanılmasından vazgeçilerek Filistin ve Suriye'de kullanılması kararlaştırıldı

Aynı yıl 7 Ordu Komutanlığına atanan Mustafa Kemal Paşa, Yıldırım Ordular Komutanı General Falkenhayn ile anlaşamadı Harbin yönetimini tenkit eden iki rapor yazarak 6 Ekim 1917'de komutanlıktan istifa etti Savaş hazırlıklarını tamamlayan İngilizler, 24 Ekim 1917'de 138000 askerle taarruza başladılar Birüsseba-Gazze Savaşı'nı kazandılar 9 Kasım 1917'de Kudüs düştü


General Allenby komutasındaki İngiliz kuvvetlerinin Mart 1918 başı ile 18 Mayıs arasındaki Telazur, 1 ve 2 Salt-Amman taarruzları başarıyla durduruldu Yığınaklarını artıran ve mevcudu 460000'e yükselen İngiliz ordusunun 19 Eylül 1918'de Filistin'de başlattığı taarruz hızla gelişti ve Filistin tamamen İngilizlerin eline geçti



IRAK CEPHESİ


Bu cephe, İngilizlerin petrol sahalarını ele geçirmek amacıyla, 15 Ekim 1914'te Bahreyn'i ve 23 Kasım 1914'te Basra'yı işgali üzerine açıldı Yerli askerlerle karışık Osmanlı kuvvetleri işgale karşı koyamadı İngilizler, İran'da Ahvaz'ı da ele geçerdiler 20 Aralık 1914'te, Basra'yı geri almak amacıyla cephe komutanlığına atanan, Yzb Süleyman Bey askeri aşiretlerden ve gönüllülerden yararlanarak topladığı kuvvetle, 12 Nisan 1915'te taarruz etti Şuaybiye Savaşında başarılı olamadı ve Kutülamare'ye çekildi İntihar etti İngilizler burayı da ele geçirip Bağdat'ı almak için, General Townshend komutasında saldırdılar Türk Kuvvetleri, İngilizleri Selmanpak'ta durdurdu Kanlı çarpışmalardan sonra İngilizler, 26 Kasım 1915'te çekildiler Kutülamare'de 8 aralık 1915'te kuşatılan İngiliz birlikleri, beş ay süren bir direnişten sonra 28 Nisan 1916'da teslim oldu General Townshend dahil 13399 esir alındı

1916 yılı başında bir kısım İngiliz birlikleri General Townshend'in yardımına geldiyse de İran'da Hamedan'a kadar sürüldüler İngiliz birlikleri 1917 yılı başında bekledikleri güce ulaştılar Taarruza geçtiler 11 Mart 1917'de General Maude yönetimindeki İngiliz birlikleri Bağdat girerken Halil Paşa'nın komutasındaki Osmanlı askerleri Bağdat'ı boşalttı
Türk kuvvetlerinin Bağdat'ı geri alma teşebbüsü başarılı olamadı Samerra'yı da ele geçiren İngiliz Ordusu, Musul'a doğru ilerlemeye başladı

Bağdat'ı geri almak için 6 Ordu'yla Halep'te kurulan 7 Ordu birleştirilerek General Falkenhayn komutasında Yıldırım Ordular Grubu kuruldu Halep'te hazırlıklar sürerken, İngilizler Tikrit'e kadar ilerlediler


1918 yılında aldıkları takviyelerle iyice güçlenen İngiliz birlikleri, petrol yataklarının bulunduğu Musul'a giremediler Ancak, ne yazık ki, Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından üç gün sonra 3 Kasım 1918'de, mütarekeye aykırı şekilde burayı işgal ettiler

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti

Eski 04-22-2009   #8
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti



SURİYE CEPHESİ

Bu cephede faaliyet 1917 yılında başladı Halep'te 1917 yılında Bağdat'ı geri almak amacıyla 7 Ordu kuruldu Ordunun ihtiyaçları için Almanlardan yardım sağlandı 6 ve 7 Ordu'dan oluşan Yıldırım Ordular Grubu kurularak, komutanlığına Alman General Falkenhayn getirildi 1918 yılında Falkenhayn'ın yerine Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığı'na General Liman von Sanders atandı 7 Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa idi 460000 kişilik İngiliz kuvvetlerinin 19 Eylül 1918'de başlattıkları taarruz Filistin'de durdurulamadı İngilizler Suriye'ye ilerlediler ve Şam düştü

Yıldırım Ordular Komutanı, Halep'te savunma düzeni kurma görevini Mustafa Kemal Paşa'ya bırakıp, Adana'ya gitti Mustafa Kemal bir yandan İngilizlerle, diğer yandan Arap silahlı çeteleriyle mücadele etmek zorunda kaldı Halep'in kuzeyinde bir savunma hattı kurup İngilizler'i durdurmayı başardı 31 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi'nden bir gün sonra Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığı'na atandı


MAKEDONYA CEPHESİ


Sırbistan'ın İttifak Devletlerince işgali tehlikesi belirince, bir Fransız tümeni Çanakkale'den getirilerek, 5 Ekim 1915'te Selanik'te karaya çıkarıldı Bir İngiliz tümeniyle bir Fransız tugayı da daha sonra bu birliğe katıldı Böylece Makedonya cephesi açılmış oldu 20 Türk Kolordusu ile birtakım Alman ve Bulgar birlikleri İngiliz ve Fransızların karşısında yer aldı 1916 yılında İngiliz, Fransız ve Sırp askerlerinin sayıları 250000'e ulaşınca 10 Türk Kolordusu da 17 Kasım 1916'da cepheye geldi 10 Aralık 1916'da YbŞükrü Naili Gökberk komutasındaki 50Tümen Drama civarında düşmanla savaştı Cephedeki küçük taarruzların yanında en önemli olay, 11 Aralık 1916'da, Manastır'ın İtilaf Devletleri'nin eline geçmesidir

1917 yılı küçük muharebelerle geçti Türk Kuvvetleri Kavala-Serez hattında savaştı 27 Haziran 1917'de Yunanistan İtilaf Devletleri safında savaşa girdi 29 Mayıs 1918'de İngiliz, Fransız, Yunan ve Sırp kuvvetleri büyük bir taarruz başlattı Bulgar ordusu yenildi 29 Eylül'de Bulgaristan, Selanik Ateşkes Antlaşmasını imzalayıp, savaştan çekildi Topraklarından İtilaf Devletleri'ne ait askeri birliklerin geçmesine de izin verdi İtilaf Devletleri üç koldan Balkanlar'da ilerlemeye başladı Bu kollardan biri İstanbul'u hedef almıştı

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti

Eski 04-22-2009   #9
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti



ANTLAŞMALAR

TRABLUSGARP SAVAŞI SONRASI

UŞİ ANTLAŞMASI Trablusgarp Savaşı'nda İtalyanlara karşı başarılı direnişler başlamıştı Aralarında Mustafa Kemal'in de bulunduğu genç subaylar, yerli Arapları örgütleyerek başarılı bir savunma hattı kurmuşlardı Balkan Savaşları'nın başlaması nedeniyle bu yetenekli ve genç subaylar İstanbul'a çağrıldı Bundan sonra, direnme cephesi çöktü ve İtalyanlar Trablusgarp ve Bingazi'yi rahatça ele geçirdiler

Ege denizine de bir filo yollayan İtalya, 12 adayı işgal etti Libya tümden elimizden çıktı Bunun üzerine Ouchy (Uşi) kentinde, 15-18 Ekim 1912'de İtalya ile Osmanlı Devleti arasında barış antlaşması imzalandı Uşi Antlaşmasına göre, Libya İtalya'ya bırakıldı 12 ada ise, Balkan Savaşları sonunda Osmanlı devletine geri verilecekti Ama, İtalyanlar sözlerinde durmadılar ve böylece Ege'deki Türk egemenliği de sarsılmaya başladı

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti

Eski 04-22-2009   #10
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti



BALKAN SAVAŞLARI SONRASI

LONDRA ANTLAŞMASI (30 Mayıs 1913)

Osmanlı Devleti'nin isteği üzerine, 17 Aralık 1912'de toplanan Londra Konferansı'nda, Balkan Devletleri ve onların avukatlığını yapan Avrupa Devletlerinin (Avusturya, Almanya, İngiltere ve Rusya) istekleri kabul edilebilecek nitelik taşımadığı için Türk Hükümeti görüşmelerden çekildi Bu arada, İstanbul'da da hükümet değişikliği olmuş ve yeni hükümet savaşa devam kararı almıştı Devam eden savaşta, Yanya, İşkodra ve Edirne'nin de düşmesi üzerine Osmanlı Devleti şartları ağır da olsa, antlaşmaya razı oldu Osmanlı Devleti'nin isteği üzerine tekrar toplanan Londra Konferansı antlaşma ile neticelendi (30 Mayıs 1913)

Londra Antlaşması maddeleri şöyleydi;

1- Osmanlı Devleti Midye-Enez hattının doğusuna çekilecek
2- Arnavutluk ve Ege Adalarının durumunu Avrupa'nın büyük devletleri belirleyecek
3- Selanik, Güney Makedonya ve Girit, Yunanistan'a verilecek
4- Kavala ile Dedeağaç arasındaki topraklar Bulgaristan'a verilecek
5- Orta ve Kuzey Makedonya Sırbistan'a verilecek


BÜKREŞ ANTLAŞMASI (10 Ağustos 1913)

Balkan Savaşlarının 2sinde beş devletle birlikte savaşmak zorunda kalan Bulgaristan, bütün cephelerde yenilerek Antlaşma istemek zorunda kaldı Bulgaristan ile diğer Balkan devletleri arasında, yapılan görüşmeler sonucunda Bükreş Antlaşması imzalandı

Maddeleri :


1- Bulgaristan, Dobruca ve Silistre'yi Romanya'ya verecek
2- Manastır, Üsküp, İştip ve Priştine Bulgarlardan alınarak Sırbistan'a verilecek
3- Bulgaristan, I Balkan Savaşı sonunda aldığı Selanik, Serez, Drama ve Dedeağaç'ı Yunanistan'a bırakacak


Ateşkes Antlaşmaları (mütarekeler) sadece silahlı çatışmaya son vermekte, asıl barış düzeni barış antlaşmaları ile düzenlenmektedir Paris Barış Konferansı, 1 Dünya Savaşı sonrası uygulanacak yeni düzeni belirlemeye yönelik çalışmalar yapmıştır ABD'nin amacı, özellikle milletlerarası ilişkilerde devamlı barış sağlayacak ve koruyacak bir milletlerarası teşkilatın kurulmasıydı Fransa ve İngiltere, devamlı bir barıştan daha çok, kendi çıkarlarını en iyi sağlayacak bir düzeni arama çabası içinde, idiler Fransa'nın bütün amacı, Almanya'yı bir daha savaş yapamayacak hale getirerek, kıskıvrak bağlamaktı
Milletlerarası barış düzenini devamlı bir şekilde sağlamak için "Milletler Cemiyeti"nin kuruluş kararından sonra, ABD diğer sorunlarla pek ilgilenmedi

Hazırlanan barış antlaşmaları tasarıları, yeniden devletlere bir ültimatom şeklinde sunuldu ve imzalattırıldı 1 Dünya Savaşı'na son veren barış antlaşmalarının baş tarafına, önsöz gibi, "Milletler Cemiyeti Paktı" metin olarak kondu Böylece Milletler Cemiyetinin de hukuki ve siyasi yönden kuruluşu sağlanmış oldu

İtilaf Devletleri, uzun görüşmelerden sonra Almanlarla 26 Haziran 1919'da Versailles (Versay), Avusturyalılarla 10 Eylül 1919'da Saint German (Sen Jermen), Bulgarlarla 27 Kasım 1919'da Neuilly (Nöyyi), Macarlarla 4 Haziran 1920'de Trianon (Triyanon) barış antlaşmalarını imzaladı



İSTANBUL ANTLAŞMASI (29 Eylül 1913) OSMANLI - BULGARİSTAN

Balkan Savaşları sonrası, Osmanlı Devleti ve Bulgaristan arasında yapılan antlaşma ile iki devlet arasında Meriç Nehri sınır olarak kabul edildi Bulgaristan, Edirne ve Dimetoka'yı Osmanlı Devletine bırakmayı kabul etti Ayrıca bu antlaşma ile Bulgaristan'da kalan Türklerin her türlü din, mezhep ve ibadet hürriyetleri teminat altına alındı Bulgaristan, Osmanlı Devleti'nin batıda ortak kara sınırına sahip olduğu tek ülke oldu Türklere azınlık statüsü veren bu antlaşma ile Türkler Bulgarlarla eşit kabul edildi Bunun yanında, isteyenlerin dört yıl içinde göç edebilmelerine imkan tanındı


ATİNA ANTLAŞMASI Balkan Savaşları'ndan sonra, Yunanistan ile Osmanlı Devleti arasında, 14 Kasım 1913'de yapılan Atina Antlaşmasında, iki devlet arasındaki en büyük problem olan Ege Adalarının büyük bir bölümü Yunanistan'a bırakıldı Girit adası kesin olarak Yunanistan'a bırakıldı Yunanistan'da kalan Türk azınlığın hakları da güvence altına alındı


İSTANBUL ANTLAŞMASI (13 Mart 1914)

OSMANLI - SIRBİSTAN
Balkan Savaşları sonrası, 13 Mart 1914'te İstanbul'da, Sırbistan ile Osmanlı Devleti arasında yapılan antlaşma ile, Sırbistan sınırları içerisinde kalan Türklerin ve Türklere ait taşınmaz mallarının durumu düzenlenmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti

Eski 04-22-2009   #11
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti



I DÜNYA SAVAŞI SONRASI


MONDROS MÜTAREKESİ

30 Ekim 1918 tarihinde, Limni adasının Mondros Limanı'nda Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf Orbay'ın Başkanlığı'nı yaptığı Osmanlı Heyeti ile İngiliz Amiral Calthorp'un Başkanı olduğu İtilaf Devletleri Heyeti arasında imzalanan Mondros Mütarekesi ile silahlı çatışma sona ermiştir 1 Dünya Savaşını bitiren bu Antlaşma aslında çok ağır şartlar taşıyordu Mondros Mütarekesi aslında Osmanlı Devleti'nin yıkılışını öngörmekte; İtilaf Devletlerine Osmanlı İmparatorluğunun herhangi bir bölgesine, güvenliklerini tehdit edecek bir durum nedeni ile işgal hakkını tanımakta idi


Mustafa Kemal'in o zaman ifade ettikleri üzere; Osmanlı Hükümeti bu mütareke ile kendini kayıtsız şartsız düşmana teslim etmeğe muvafakat etmiştir Yalnız muvafakat etmiş değil, düşmanların memleketi istilası için onlara muaveneti(yardımı) de vaad eylemiştir Bu Mütareke olduğu gibi tatbik edildiği takdirde memleketin baştan sona kadar işgal ve istilaya maruz olacağı şüphesizdir
Mondros Ateşkes Antlaşması ile İtilaf Devletleri, barış antlaşmasının imzalanmasını beklemeden, Türk Topraklarının taksimine giriştiler Ateşkes Antlaşmasının 7 maddesi gereğince, bütün bir memleketin işgali için İtilaf Devletlerine imkan veriyordu
Mondros Ateşkes Antlaşması'nın başlıca hükümleri şunlardır:
1- Çanakkale ve İstanbul Boğazlarının açılması, Karadeniz'e serbestçe geçişin temini ve Çanakkale ve Karadeniz istihkamlarının İtilaf Devletleri tarafından işgali sağlanacaktır
2- Osmanlı sularındaki bütün torpil tarlaları ile torpido ve kovan mevzilerinin yerleri gösterilecek ve bunları taramak ve kaldırmak için yardım edilecektir
3- Karadeniz'deki torpiller hakkında bilgi verilecektir
4- İtilaf Devletlerinin bütün esirleri ile Ermeni esirleri kayıtsız şartsız İstanbul'da teslim olunacaktır
5- Hudutların korunması ve iç asayişin temini dışında, Osmanlı ordusu derhal terhis edilecektir
6- Osmanlı harp gemileri teslim olup, gösterilecek Osmanlı limanlarında gözaltında bulundurulacaktır
7- İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde herhangi bir stratejik yeri işgal etme hakkına sahip olacaktır
8- Osmanlı demiryollarından İtilaf Devletleri istifade edecekler ve Osmanlı ticaret gemileri onların hizmetinde bulundurulacaktır
9- İtilaf Devletleri, Osmanlı tersane ve limanlarındaki vasıtalardan istifade sağlayacaktır
10-Toros Tünelleri, İtilaf Devletleri tarafından işgal olunacaktır
11- İran içlerinde ve Kafkasya'da bulunan Osmanlı kuvvetleri, işgal ettikleri yerlerden geri çekilecekler
12- Hükümet haberleşmesi dışında, telsiz, telgraf ve kabloların denetimi, İtilaf Devletlerine geçecektir
13- Askeri, ticari ve denizle ilgili madde ve malzemelerin tahribi önlenecektir
14- İtilaf Devletleri kömür, mazot ve yağ maddelerini Türkiye'den temin edeceklerdir(Bu maddelerden hiç biri ihraç olunmayacaktır)
15- Bütün demiryolları, İtilaf Devletlerin zabıtası tarafından kontrol altına alınacaktır
16- Hicaz, Asir, Yemen, Suriye ve Irak'taki kuvvetler en yakın İtilaf Devletlerinin kumandanlarına teslim olunacaktır
17- Trablus ve Bingazi'deki Osmanlı subayları en yakın İtalyan garnizonuna teslim olacaktır
18- Trablus ve Bingazi'de Osmanlı işgali altında bulunan limanlar İtalyanlara teslim olunacaktır
19- Asker ve sivil Alman ve Avusturya uyruğu, bir ay zarfında Osmanlı topraklarını terk edeceklerdir
20- Gerek askeri teçhizatın teslimine, gerek Osmanlı Ordusunun terhisine ve gerekse nakil vasıtalarının İtilaf Devletlerine teslimine dair verilecek herhangi bir emir, derhal yerine getirilecektir
21- İtilaf Devletleri adına bir üye, iaşe nezaretinde çalışacak bu devletlerin ihtiyaçlarını temin edecek ve isteyeceği her bilgi kendisine verilecektir
22- Osmanlı harp esirleri, İtilaf Devletlerinin nezdinde kalacaktır
23- Osmanlı Hükümeti, merkezi devletlerle bütün ilişkilerini kesecektir
24- Altı vilayet adı verilen yerlerde bir kargaşalık olursa, vilayetlerin herhangi bir kısmının işgali hakkını İtilaf Devletleri haiz bulunacaktır
25- Müttefiklerle Osmanlı Devleti arasındaki savaş, 1918 yılı Ekim ayının 31 günü mahalli saat ile öğle zamanı sona erecektir



PARİS BARIŞ KONFERANSI (18 Ocak 1919)

1 Dünya Savaşı sonunda barış antlaşmalarını hazırlamak amacıyla, İtilaf Devletleri arasında yapıldı Konferansın kararlarına hakim olan beş devlet vardı: ABD, İngiltere, Fransa, Japonya ve İtalya Konferansa esas itibariyle İngiltere ve Fransa hakim oldu Konferansa katılan ABD Başkanı Wilson'un amacı, Milletler Cemiyeti'nin kurulmasını sağlamaktı İngiltere ve Fransa ise barışı düşünmekten çok, barış düzeninde kendi çıkarlarını en iyi şekilde gerçekleştirecek yolu arama çabası içindeydiler


Fransa'nın amacı Almanya'yı bir daha savaş yapamayacak duruma getirmekti İngiltere'ye gelince, esas amacı, Alman tehlikesini ortadan kaldırmak ve Avrupa'nın dengesini bozucu faktörleri yok etmekti Toprak ve sömürge taleplerinden vazgeçmek istemeyen Fransa ve İngiltere, savaş öncesi benimsedikleri Wilson'un İlkelerini dikkate almadılar



SAN REMO KONFERANSI

I Dünya Savaşından sonra, 19 Nisan 1920'de İtalya'nın San Remo kasabasında Osmanlı topraklarının durumunu belirlemek için bir konferans toplandı
26 Nisana kadar süren görüşmeler sonunda, Lübnan ve Suriye, Fransızların; Irak, Filistin ve Musul, İngilizlerin korumasına giriyordu Doğu Anadolu'da, bağımsız Ermenistan ve Özerk Kürdistan devletlerinin kurulması kararlaştırıldı Ayrıca, Trakya ve Batı Anadolu Yunanistan'a bırakılıyordu



SEVR ANTLAŞMASI

Ana hatları 24 Nisan 1920'de San Remo Konferansı'nda kararlaştırılan Sevr Antlaşması, 11 Mayıs 1920'de incelenmek üzere Osmanlı Hükümeti'ne verilmişti

Antlaşması'nın kabulünü kolaylaştırmak ve Sevr hükümlerini uygulamak üzere, İtilaf Devletleri'nin teşvik ve desteği ile Yunan ordusu da 23 Haziran 1920'de Anadolu'da ve Trakya'da saldırıya geçti Bursa'nın, Balıkesir'in, Uşak'ın ve Nazilli'nin ardarda işgali ile Sevr'in uygulanmasını sağlamak ve Antlaşma maddelerinde herhangi bir değişikliğe meydan vermemek bu saldırıda esas amaç olmuştu

Sultan Vahidettin'in başkanlığında toplanan Şüra-yı Saltanat 22 Temmuz 1920'de "zayıf bir mevcudiyeti, mahva tercih edilmeğe değer" görerek Antlaşma'nın onanmasına karar vermiştir Tevfik Paşa'nın, Türk topraklarını parçalayan, milli şeref ve haysiyetle bağdaşmayan bu antlaşmayı imzalamaması üzerine Damat Ferit Paşa tarafından görevlendirilen Reşat Halis Bey, Hadi Paşa ve Rıza Tevfik (Bölükbaşı) Bey Sevr Antlaşmasını 10 Ağustos 1920'de imzaladılar
Sevr Antlaşması'na göre, Osmanlı İmparatorluğu parçalanıyor, Türk Milleti de yasama hakkından yoksun bırakılıyordu

Rumeli sınırımız aşağıda yukarı İstanbul vilayetinin sınır olarak tayin olunuyordu Batı Anadolu ( İzmir ve havalisi) Yunanlıları verilecekti Güney sınırı ise, Mardin, Urfa, Gaziantep, Amanos dağları ve Osmaniye'nin kuzeyinden geçmekte ve bu sınırın güneyini Fransa'ya bırakmakta idi Doğuda Bayazıt, Van, Muş, Bitlis ve Erzincan'ı içine alan bir Ermenistan, Irak ve Suriye arasında bir Kürdistan kurulacaktı Bunun dışında, Türkiye'ye bırakılan topraklar nüfus mıntıkalarına ayrılmakta; İtalyanlar Antalya ve Konya, Fransızlar Adana, Sivas ve Malatya bölgesi üzerinde, İngilizler de Irak'ın kuzey kısmında nüfus bölgeleri tesis ediyorlardı İstanbul'da ise hükümet ve padişah oturacak fakat, İstanbul milletlerarası bir şehir olacak, Boğazlar'da ordusu, donanması, bütçesi ve organize kuruluşları ile bir komisyon bulunacaktı, Türklere bırakılan bölge, hakimiyet hakkı en ağır şekilde sınırlanmış, Ankara ve Kastamonu vilayetleri ve dolayları idi Sevr'e göre, memleket dahilinde bulunan azınlık, Türklerden daha fazla haklara sahip oluyor, vergi vermeyerek, askeri hizmet yapmayarak imtiyazlı (ayrıcalıklı) bir durumda bulunuyordu Türk tabiyetinden çıkanlar birçok yükümlülüklerden kurtulduğu gibi, yeniden hiç kimse Türk tabiyetine de giremeyecekti

Devletin askeri kuvveti, her bakımdan sınırlanarak azami miktar 50700 kişi olacak; Tank, ağır top, uçak bulunmayacaktı Askerlik de gönüllü olacak, donanma ise 7 gambot ve 6 torpidodan ibaret olup, donanmada denizaltı da bulunmayacaktı Diğer taraftan mali ve iktisadi hükümler, Osmanlı Hükümeti ile Meclisin yetkilerini hiçe saydıracak şekilde sınırlayıcı ve külfet teşkil eder mahiyette olup, Osmanlı Devletini İtilaf Devletlerinin müşterek sömürgesi haline, getiriyordu İngiliz, Fransız ve İtalyan devletlerinin temsilcilerinden kurulu Mali Komisyon, Osmanlı devletinin gelir ve giderlerini düzenlemekte ve devletin yetkilerini devletlik sıfatı ile bağdaştırılmayacak şekilde bağlamakta idi
Sevr Antlaşması'nın Osmanlı Hükümeti'nce imzalanması, Anadolu'daki milli mücadele azmini kuvvetlendirmiş, halkın İstanbul Hükümeti'nden ümitlerini kesmesine neden olmuştur

Büyük Millet Meclisi 19 Ağustos 1920 tarihli toplantısında, Sevr Antlaşması'nı imzalayan ve bunu onaylayan Şüra-yı Saltanat'ta bulunanların vatan hiyanetiyle itham olunarak vatansız sayılmaları kararını aldı Aynı zamanda Büyük Millet Meclisi Hükümeti bu antlaşma ile kendini hiç bir surette bağlı görmediğini de ilan etti
Ermenistan ve Özerk Kürdistan devletlerinin kurulması kararlaştırıldı Ayrıca, Trakya ve Batı Anadolu Yunanistan'a bırakılıyordu

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti

Eski 04-22-2009   #12
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti



DİĞERLERİ

VERSAİLLES (VERSAY) BARIŞ ANTLAŞMASI

28 Haziran 1919'da imzalanan Barış Antlaşması, Alman Meclisi 9 Temmuz 1919'da, Almanya üzerinde abluka kalkmadığı ve başka yapılacak birşey olmadığı için, onayladı
10 Ocak 1920'de yürürlüğe giren Barış Antlaşması, Bismarck (Bismark)ın kurduğu Almanya'yı yıkıyor ve yeni bir Avrupa düzeni kuruyordu Almanya, Alsace-Lorraine (Alsas-Loren)'i Fransa'ya, Eupen (Öpen), Malmedy (Malmedi) ve Monschau (Monşo) nun bir bölümünü Belçika'ya, Memel'i yeni kurulan Litvanya'ya, Doğu Şilezya ve Batı Prusya'nın bir bölümünü Polonya'ya, Yukarı Şilezyanın bir parçasını Çekoslavakya'ya bırakıyordu Dantzig (Danzig) serbest şehir oluyor ve Milletler Cemiyetinin himayesine terkediliyordu Saar (Sar) bölgesi Fransa'ya bırakılmakta, bölgenin esas kaderi ise onbeş yıl sonra yapılacak halk oylaması ile belirlenecekti Almanya, Ren kıyılarındaki ve Helgoland'da mevcut tahkimatları yıkacaktı

Almanya'nın, Çin'deki hakları ve Büyük Okyanus'taki adaları Japonya'ya devredildi Almanya, Avusturya ile birleşmemeyi taahhüt etmekte; ayrıca Avusturya, Çekoslavakya ve Polonya'nın bağımsızlığını tanımaktaydı Tarafsızlığı savaş içinde çiğnenen Belçika'nın hukuki bakımdan da tarafsızlığı kaldırılmakta, Almanya da bunu kabul etmekte idi
Almanya, mecburi askerliği kaldırıyor, en çok 100 bin kişilik bir ordu bulundurmak yetkisine sahip oluyordu Ayrıca, Almanya denizaltı ve uçak da yapamayacaktı Bütün gemilerini de İtilaf Devletleri'ne teslim edecekti Almanya, ödeme kabiliyetinin çok üstünde bir tamirat borcu ile de yükümlü tutuluyordu Almanya, ekonomik ve siyasi bakımdan ağır yükümlülükler altında idi Birçok Alman da yeni kurulan devletlerin sınırları içinde kalmıştı Bu durumun doğal bir sonucu olarak azınlık meselesi, Barış Antlaşmasının uygulanması ile ortaya çıkmıştır



SAİNT GERMAİN (SEN JERMEN) BARIŞ ANTLAŞMASI

10 Eylül 1919'da Avusturya ile imzalanan Saint-Germain Barış Antlaşması ile Avusturya-Macaristan İmparatorluğu parçalanmakta ve toprakları bölüşülmektedir Bu antlaşmaya göre, Avusturya ve Macaristan birbirinden ayrı iki devlettir Avusturya ve Macaristan toprakları üzerinde yeni bir devlet, Çekoslavakya kurulmuştur Avusturya, Macaristan, Çekoslavakya ve Yugoslavya'nın bağımsızlığını tanımaktadır Avusturya ayrıca, Galiçya'yı Polonya'ya, Hırvatistan'ı Yugoslavya'ya, Tirol ve Trieste'yi İtalya'ya, Bukovina'yı da Romanya'ya bırakıyordu
Avusturya'da mecburi askerlik kaldırılıyor, Avusturya ordusu 30 bin kişiye indiriliyordu Avusturya, Almanya gibi ağır ekonomik yükümlülükler altında bırakılıyordu




TRİANON (TRİYANON) BARIŞ ANTLAŞMASI


Savaşın sonunda Macaristan'da çıkan ihtilal ve Sovyet Rusya örneği kurulan bir idare, barış antlaşmasının hemen imzalanmasını mümkün kılmamıştı Komünist hükümet, Romanya ve Çekoslavakya'nın askeri müdahaleleri ile düşürüldü İşbaşına geçen yeni hükümetle de, 4 Haziran 1920'de Trianon Barış Antlaşması imzalandı


Avusturya gibi Macaristan da, I Dünya Savaşı'nın sorumlusu sayılmakta, bunun sonucu olarak da büyük arazi kaybına uğramaktadır Barış Antlaşması ile 3,5 Milyon Macar, yabancı devletlerin boyunduruğuna girmekteydi Bu antlaşma ile Macaristan, Presburg bölgesini Çekoslavakya'ya, Bosna-Hersek'i Yugoslavya'ya bıraktı Almanya ve Avusturya gibi ağır tamirat borcu ve mali yükümlülük altına sokuluyordu


NEUİLLY (NÖYYİ) BARIŞ ANTLAŞMASI

27 Kasım 1919'da imzalanan Neuilly (Nöyyi) Barış Antlaşması ile Bulgaristan, müttefikleri gibi toprak kaybına uğramaktaydı Bu antlaşma ile Bulgaristan, Güney Dobruca'yı Romanya'ya, Gümülcine ve Dedeağaç'ı Yunanistan'a, Tsaribrob ile Strumitsa bölgesini de Yugoslavya'ya bırakmıştır Antlaşma, Bulgaristan'ın Ege Denizi ile bağlantısını kesmişti
Antlaşmaya göre, Bulgaristan'ın Deniz ve Hava kuvvetleri bulunmayacak, ordu mevcudu da 25 bin kişi olacaktı Bulgaristan'da da mecburi askerlik kaldırılmaktaydı Bulgaristan çok ağır bir savaş tazminatına mahkum ediliyordu

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti

Eski 04-22-2009   #13
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti



O DÖNEM TÜRKİYE
JÖN TÜRKLER

Avrupa'da Meşrutiyet ve Cumhuriyet idarelerinin kurulduğu, bu uğurda hükümdarlarla halkın mücadele ettiği devrede, Osmanlı Padişahları memleketi hala istibdatla idare ediyorlardı Osmanlıda da, Padişah Abdülaziz'in mutlakiyet idaresini yıkıp yerine meşrutiyet idaresini kurmak isteyenler vardı Osmanlı İmpartorluğu çöküyordu İmparatorluğun Balkan kesiminde bulunan milletler, istiklalleri uğruna sık sık ayaklanıyorlardı Memleketin kurtuluşunu meşruti idarede gören bazı gençler, birleşerek Avrupalıların "Jön Türkler" veya "Genç Osmanlılar" dedikleri, Yeni Osmanlılar Cemiyetini 1866'da kurdular

Başlıca üyeleri Mehmed Bey, Reşat Bey, Nuri Bey, Ayetullah Bey, Namık Kemal, Refik Bey, Ziya Paşa, Ali Suavi ve Agah Efendi'dir Bu cemiyetin kurulduğu ortaya çıkınca Mehmed Bey, Nuri Bey ve Reşat Bey Avrupa'ya kaçtılar Daha sonra, Prens Sabahattin'in daveti üzerine Ziya Paşa, Ali Suavi ve Namık Kemal de Avrupaya gittiler ve orada gazete, broşür çıkartarak Osmanlı İdaresi'nin kötü yönetimi hakkında yayına başladılar Jön Türkler bir süre sonra yurda döndüler ve birer göreve tayin edildiler

Bu gençler rejimi yıkamamışlarsa da, Osmanlı İmparatorluğunda, Hürriyet ve Meşrutiyet fikirlerinin kökleşmesinde büyük rol oynadılar
II Abdülhamid'in kurduğu askeri nitelikteki okullardan mezun olan ve Jön Türk akımından etkilenen genç subayların çoğunluğu da II Abdulhamid yönetimine karşıydılar Gittikleri yerlerde dernekler kuruyor, mücadelelerini gizlice yürütüyorlardı Bu mücadeleyi yürüten gençler, tüm gizli dernekleri Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti adı altında
birleştirdiler İttihat ve Terakki Cemiyeti adını alan bu cemiyet, Osmanlı Devleti'nin son zamanlarına kadar yönetimde söz sahibi oldu

II ABDÜLHAMİD

V Murad'ın yerine tahta geçen, II Abdülhamid yurttaşların yönetime katılmalarını sağlayacak bir anayasa kabul ve ilan edeceğine söz vermişti Nitekim tahta çıkar çıkmaz I Meşrutiyeti ilan etti ve bir anayasa hazırlattı Bu İlk Anayasa (Kanun-i Esasi) 23 Aralık 1876'da ilan edildi Anayasa ilan edildikten kısa bir süre sonra 1877-1878 Osmanlı - Rus Savaşı başladı Osmanlı orduları bu savaşta ağır bir yenilgiye uğradı Mebuslar Meclisinde hükümet ağır eleştiriler aldı Bu hezimetin sorumluları arandı

Bu tartışmalara kızan II Abdülhamid Meclisi Mebusan'ı tatil ettiBöylece 30 yıl sürecek bir istibdat dönemi başlamış oldu Bu 30 yıllık dönemde, Doğu Rumeli, Mısır, Girit gibi yerlerin yitirilmesini önleyemedi Dış borçları ödemeye çalışan II Abdülhamid alacaklı devletlerin "Düyun-i Umumiye" adı altında uluslarası bir örgüt kurarak devlet gelirlerine el atmalarını engelleyemedi Bu arada İstanbul'un ve diğer illerin imar işleriyle ilgilendi, ayrıca batı esaslarına göre eğitim yapan pek çok okul kurdu II Abdülhamid'in açtığı okullarda yetişen yeni kuşak, ülkenin içerisinde bulunduğu durumu hoş karşılamıyor, istibdat yönetimi altında hiçbir gelişme sağlanamayacağını savunuyorlardı

Yeni düşünceleri paylaşan diğer aydınlarla buluşup gizli dernekler kuruyor ve mücadelesini yeraltında yürütmeye çalışıyorlardı Bu aydınlara da Jön Türkler (Genç Türkler) deniyordu Giderek bütün gizli dernekleri çatısı altında toplayan Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti kuruldu Sonradan İttihat ve Terakki Cemiyeti adını aldı İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin asker üyeleri, 1908 yılının Temmuz ayında Saraya başkaldırdılar Padişahın bu hareketi bastırma girişimleri sonuç vermedi

Sonunda IIAbdülhamid Meşrutiyeti yeniden ilan etti Seçimler yapıldı ve parlamento oluşturuldu

Ancak Meclis-i Mebusan'ın yetkilerinin sınırlı olması bir bunalıma yol açtı Ordudaki okullu subaylarla alaylı subaylar arasında bir gerginlik doğdu 31 Mart Ayaklanması bu gerginliğin bir sonucuydu İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin merkezi olan Selanik'ten gelen Hareket Ordusu ayaklanmayı bastırdı II Abdülhamid tahttan indirildi, Selanik'e gönderildi Balkan Savaşı çıkınca, II Abdülhamid İstanbul'a getirildi 1918 yılında Beylerbeyi Sarayında öldü Sultan Mahmud Türbesine gömüldü

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti

Eski 04-22-2009   #14
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti



İTTİHAT VE TERAKKİ CEMİYETİ

Osmanlı İmparatorluğunu 1876-1909 yılları arasında II Abdülhamid yönetmiştir 1839 Tanzimat Fermanının açtığı dönemde, temel hak ve özgürlüklere kavuşmak demokratik bir yönetime sahip olmak yolunda, sayısı çok az olan aydınlar arasında bir özlem belirmişti II Abdülhamid tahta çıkar çıkmaz tarihimizin İlk Anayasasını ve I Meşrutiyeti ilan etti Bir süre sonra, kendi yetkilerine hiçbir sınırlama getirmemesine rağmen, anayasayı uygulamadı Bu ona karşı bir direnmenin doğmasına yol açtı II Abdülhamid, istibdatçı yönetimine rağmen, Türk eğitimine hizmet etmiş çeşitli okullar açmıştır Ama bu okullarda yetişenlerin çoğu istibdat yönetimine karşı direnmişlerdir Sonunda II Abdülhamid 1908'de Anayasaya göre meclisi tekrar toplayacağını ilan etti ve II Meşrutiyet dönemi başladı Bir süre sonra çıkan, 31 Mart Ayaklanması sonunda duruma el koyan ordu, bu ayaklanmayı çıkarttığı gerekçesi ile IIAbdülhamid'i tahttan indirdi

II Abdülhamid'i tekrar meşrutiyeti ilan etmeye zorlayan ve onu 31 Mart olayından sonra tahttan indiren güç, genç asker ve sivil aydınlardan oluşan, başlangıçta gizli, sonra açık çalışan "İttihat ve Terakki Cemiyeti (Birlik ve İlerleme Derneği)"dir
Bu dernek II Meşrutiyetten sonra siyasal bir parti durumunu aldı Seçimleri kazandı Ama memleketi gereği gibi yönetemedi Parti ilk önce hükümeti kuramadı

Perde arkasından ülkeyi yönetmeye kalkıştı Böylece doğan otorite boşluğu savaşlara neden oldu Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa'nın yönetimindeki İttihat ve Terakki Partisi bu savaşlardan sonra yönetime doğrudan doğruya el koydu Ama iş işten geçmiş, Trablusgarp tümden ve Balkan Yarımadasında elde kalan son yerler yitirilmişti İttihat ve Terakki yönetimi, ilk kez milliyetçi bir görüşe sahip yönetim kurmaya çalıştı ise de, deneyimsizliği nedeniyle bunda başarı sağlayamadı Sonunda en büyük siyasal hatasını işleyerek devleti I Dünya Savaşı'na soktu

II MEŞRUTİYET

Dönemin en güçlü devleti İngiltere, Osmanlı devletinin parçalanmasını onaylıyordu Alman gizli servisleri bu haberi genç subaylara ulaştırdılar II Abdulhamid'in siyasetini yersiz bulan ve ancak yeniden anayasalı bir monarşiye dönülmekle yurdun kurtarılacağına inanan İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin asker üyeleri, 1908 yılının Temmuz ayı içinde saraya başkaldırdılar Padişahın bu hareketi bastırma girişimleri işe yaramadı Sonunda, II Abdülhamid kapalı bulunan parlamentoyu yeniden toplama kararı aldı Mebus seçimlerinin yeniden yapılması kararlaştırıldı Seçimler yapıldı ve Parlamento 17 Aralık 1908'de açıldı 31 Mart Olayı üzerine IIAbdülhamit tahttan indirildi Anayasada önemli değişiklikler yapılarak parlamenter sisteme yönelindi Hükümet meclise karşı sorumlu kılındı

31 MART OLAYI (31 Mart 1909)

II Meşrutiyetin ilanı 33 senelik diktatörlük ile memleketi idare eden II Abdülhamid'in işine gelmedi Abdülhamit, Selanik'ten İstanbul'a gönderilen Avcı taburları, Ordudan atılan alaylı subaylar arasında geniş bir propaganda yaptırdı Askerlere ve subaylara gizliden gizliye para dağıtarak onları kışkırttı; bundan cesaret alan Avcı taburları Taşkışla'da, subaylarını hapis ederek ayaklandılar Adliye Nazırı Nâzım Paşa, Hüseyin Cahit Bey'e benzetilerek, Lazkiye Mebusu Arslan Bey ile birlikte ayaklananlar tarafından öldürüldü 11 gün devam eden ayaklanma Selanik'ten gelen Hareket Ordusu tarafından bastırıldı

HAREKAT ORDUSU

II Meşrutiyetin ilanından bir sene sonra 31 Mart Olayı olarak bilinen ayaklanmayı bastırmak için, İttihatçılar Selanik'ten Mahmut Şevket Paşa Komutasında bir kuvvet gönderdiler Bu ordunun Kurmay Başkanı Mustafa Kemal'di Hareket Ordusu olarak bilinen bu kuvvetler İstanbul'a dört koldan girdi II Abdülhamid'in kışkırtmalarıyla ayaklanan Avcı Taburları'nın bulunduğu kışlalara kısa bir çarpışmadan sonra hakim olan Hareket Ordusu Yıldız Sarayını kuşattı IIAbdülhamid'i tahttan indirerek Selanik'e sürdü

V MEHMED REŞAD ( 1909 - 1918)


Abdülmecid'in, Gülcemal Kadınefendi'den 1844 yılında doğan oğludur Babasının ölümünden sonra kardeşleri Abdülaziz, V Murat ve II Abdulhamid devirlerinde çok sakin bir hayat sürdü II Abdulhamid tahta çıkınca veliaht oldu Sessiz sedasız, yumuşak, merhametli ve kibar bir adamdı, mevlevi idi II Abdülhamid'in 1909'da tahttan indirilmesi üzerine ittihatçılar tarafından padişah ilan edildi Devri savaşlarla geçti, uysal bir padişah olduğu için pek devlet işlerine karışmadı İdareyi ittihatçılara bıraktı Her dediklerini yerine getirdi Devrinde Trablusgarp, Balkan ve I Dünya Savaşları oldu Bütün bu savaşlar aleyhimize neticelendi 1 Dünya Savaşının son yılında hastalandı Kısa bir müddet yattıktan sonra 1918 yılında öldü Eyüp'te iskele civarına yaptırılan türbesine gömüldü

VI MEHMED VAHİDETTİN (1918-1926)


Son Osmanlı Padişahı Vahidettin, ağabeyi V Mehmed Reşad'ın ölümü üzerine, 1918 yılında padişah oldu İttifak Devletlerinin, galip devletlerden barış istemeleri üzerine çok ağır şartlar taşıyan Mondros Mütarekesini imzaladı Mondros Mütarekesinden sonra işgaller başladı Anadolu'da işgallere karşı direnişe geçen milli birliklere karşı Hilafet Ordusu ve Kuvay-ı İnzibatiye birliklerini oluşturdu Sevr Antlaşmasını imzalayan Vahidettin, Milli birliklerin Yunanlılara üstünlük sağlamaları üzerine, İngiliz orduları başkomutanı General Harrington'a başvurarak İngiltere'ye sığınmak istedi 17 Kasım 1922 gecesi Malaya isimli İngiliz zırhlısıyla Malta'ya, oradan da Mekke'ye gitti İtalya'da Cenova'ya yerleşti San Remo'da öldü Şam'da Sultan Selim Camiinin avlusuna gömüldü

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti

Eski 04-22-2009   #15
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti



İŞGALLER

İSTANBUL'UN İŞGALİ


12 Ocak 1920'de toplanan Meclis-i Mebusan, 28 Ocak 1920 tarihindeki gizli oturumunda "Ahd-i Milli" olarak Misak-ı Milli kararlarını aldı ve kararlar bütün mebuslar tarafından imzalandı 17 Şubat 1920 tarihli oturumunda da bu kararın basında yayınlanması ve bütün yabancı parlamentolara bildirilmesi kararlaştırıldı 15 Mart'ta, Bu gelişmeler üzerine İstanbul'daki İtilaf kuvvetleri 150 Türk aydınını yakalattı

18 Mart 1920'de İngilizler, meclisin etrafını makineli tüfeklerle sararak, toplantı halinde bulunan milletvekillerinden bazılarını tutuklayarak ve sürükleyerek götürdüler Böylece şehir fiilen ve resmen askeri işgale maruz kaldı Bunun üzerine milletvekilleri meclisin çalışma süresini ertelediler Böylece, son Osmanlı Meclis-i Mebusanı düşman süngüsü altında zorla kapatıldı Bu işgali, fedakar bir telgraf memuru Manastırlı Hamdi Efendi vasıtasıyla öğrenen Mustafa Kemal Paşa, derhal bu hareketi protesto ederek, bu işgalin haksız ve hükümsüz olduğunu bütün dünyaya beyan etti

İNGİLİZ İŞGALLERİ

İtilaf Devletleri, bir yandan Boğazları işgal ederken, bir yandan da İstanbul'da karargah kurarak, Osmanlı Hükümetini dolaylı da olsa etki altına almışlardı Daha sonra, İngilizlerle Fransızlar planlarına uygun olarak Orta Doğu'yı paylaştılar Bir yandan da Anadolu'da kendilerine ayırdıkları bölgelerin stratejik bakımdan önemli olan yerlerini ufak birliklerle denetim altına aldılar Fransızlar, Dörtyol, Mersin, Adana ve yörelerini, Afyonkarahisar İstasyonu'nu işgal etti İngilizler, Batum, Antep, Cerablus kentlerini, Konya İstasyonu'nu Maraş, Birecik, Urfa ve Kars Merkezlerini işgal etti Maraş ve çevresi daha sonra Fransızlara bırakıldı İtalyanlar ise, Antalya, Kuşadası, Fethiye, Bodrum ve Marmaris ile yakın yörelerini işgal etti Böylece İtilaf Devletleri, Ateşkeş Antlaşması hükümlerini uygulatmak için baskı yapabilecek önemli merkezleri ellerine geçirmiş oldular

MUSUL : 3 KASIM 1918 ÇANAKKALE BOĞAZI : 6-12 KASIM 1918 İSKENDERUN : 9 KASIM 1918 ANTAKYA : 7 ARALIK 1918 BATUM : 24 ARALIK 1918 KİLİS : 27 ARALIK 1918 ANKARA İSTASYONU : ARALIK 1918 AYINTAP : 1 OCAK 1919 CERABLUS : 3 OCAK 1919 HAYDARPAŞA İSTASYONU : 15 OCAK 1919 KONYA İSTASYONU : 22 OCAK 1919 TURGUTLU-AYDIN DEMİRYOLU : 1 ŞUBAT 1919 MARAŞ : 22 ŞUBAT 1919 BİRECİK : 27 ŞUBAT 1919 SAMSUN : 9 MART 1919 HARABNAZ VE TELEBYAZ : 16 MART 1919 URFA : 24 MART 1919 MERZİFON : 30 MART 1919 KARS : 13 NİSAN 1919
FRANSIZ İŞGALLERİ

DOĞU TRAKYA DEMİRYOLLARI : 9 KASIM 1918 ÇANAKKALE BOĞAZI : 6-12 KASIM 1918 DÖRTYOL : 11 ARALIK 1918 MERSİN : 17 ARALIK 1918 TOROS TÜNELLERİ : 27 ARALIK 1918 ADANA VE POZANTI : 27 ARALIK 1918 DOĞU DEMİRYOLLARI : 15 OCAK 1919 TURGUTLU-AYDIN DEMİRYOLU : 1 ŞUBAT 1919 ÇİFTEHAN VE AKKÖPRÜ : 3 ŞUBAT 1919 AFYON İSTASYONU : 16 NİSAN 1919 İTALYAN İŞGALLERİ


ANTALYA : 28 MART 1919 KONYA İSTASYONU : 26 NİSAN 1919 KUŞADASI : 4 MAYIS 1919 FETHİYE, BODRUM : 11 MAYIS 1919 MARMARİS : 11 MAYIS 1919 AKŞEHİR (KISMEN) : 14 MAYIS 1919 AFYON : 21 MAYIS 1919 MALKARA : 27 MAYIS 1919 BURDUR : 28 HAZİRAN 1919 YUNAN İŞGALLERİ


Yunanistan, 1829 yılında Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılarak bağımsızlığını kazandı Sürekli olarak sınırlarını, Türklerden toprak alarak genişletmiş ve 1913 İkinci Balkan savaşı sonunda, Batı Trakya dışında bugünkü sınırlarına erişmişti Ege'de de 12 Ada dışında tüm adaları elde etmişti Yalnız İmroz ve Bozcaada Osmanlılara bırakılmıştı Birinci Dünya Savaşı çıkınca, Yunan Kralı Konstantin tarafsız kalmak istedi ise de azılı bir pan-helenist olan Başbakan Venizelos, İtilaf Devletleri yanında savaşa girilmesi için uğraşmış, sonunda bunu başarmıştır

1915 yılı sonbaharında Yunanistan, Antlaşma Devletleri yanında savaşa girmiş Böylece Balkanlarda Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan'a karşı yeni bir cephe açılmıştır Savaş bitince Venizelos, yaptığı hizmetten pay istedi Ona göre zaten Yunan Anavatanının bir parçası olan Batı ve Doğu Trakya kendisine verilmeliydi Ama bu da yetmezdi Anadolu'nun Ege Bölgesi de Yunanlıların hakkıydı Venizelos üstün bir propaganda gücü ile bu yalanları, dünyanın dört bucağına yaymış Yunan milyarderlerinin de desteği ile, İtilaf Devletleri'nin kamu oyuna benimsetmeyi başarmıştır Yunanlıların işgal ettiği başlıca yerler:
Uzunköprü-Hadımköy Demiryolu : 9 Ocak 1919 İzmir : 15 Mayıs 1919

ERMENİLER

1918 yılında, Osmanlı toprakları dışında kurulan Ermenistan Devleti, Mondros Ateşkes Antlaşması'nda taraf değildi Ancak Osmanlı yurttaşı olan Ermeniler IDünya Savaşı sırasında İtilaf Devletlerine yardım etmişti Savaş sonrasında da yeni kurulan Ermenistan Anadoludaki Ermenilerle birleşmek ve onların oturdukları yerleri kendi sınırları içine almak istiyordu Ama İtilaf Devletleri, Anadolu'da bir zamanlar Ermeni Yurdu olarak kabul ettikleri yerleri bu Devlete bırakmak hazırlığındaydılar Türk birliklerinin Kafkaslardan çekilmesi üzerine, Ermeniler de Doğu Anadolu'ya ilerleyerek işgallere başladılar Güneyde ise Fransızlar, Çukurova'ya Ermenileri yerleştirmek amacındaydılar Bu durum bölgede şiddetli çatışmalara yol açtı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.