Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
büyükleri, dalda, türk

Türk Büyükleri - Her Dalda

Eski 06-27-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Büyükleri - Her Dalda




Köroğlu



Ünlü bir destana konu olmuş bir halk kahramanıdır Bu isimde XVI yüzyılda yaşamış bir halk şairi de vardır Ama tarihî kişiliği bilinemeyen, asıl Köroğlu, XVII yüzyılda Bolu havalisinde yaşamış, sonradan ünü bütün Anadolu'ya yayılmıştır Babası da Bolu beyi tarafından gözlerine mil çektirilerek cezalandırıldığı için Köroğlu diye tanınmıştır Zulme karşı ayaklanarak halkın hakkını koruması, onu destansı bir kahraman haline getirir
XVII yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu tarihinde merkeze bağlı olmayan teşkilâtın iyice meydana çıktığı, buna karşılık, saraya bağlı, sadrâzama bağlı beylerin, valilerin de yer yer başlarına buyruk olarak halka zulmedebildikleri bir devirdir
İşte böyle bir devirde Bolu Beyi Süleyman Bey, kendisine bunca yıl hizmet etmiş seyislerinden birine fena halde kızarak gözlerine mil çekilmesini emretmişti Bolu Bey'i son derece katı yürekli, zalim bir adamdı Her ne kadar kendisini sevenler araya girdilerse de dediğinden dönmedi Buyruğunu vaktinde yerine getirmemiş olan zavallı seyisin gözleri kör edildi ve sıska bir ata bindirilerek kaleden dışarı atıldı

Yaralı seyis at sırtında yolda kalınca sesini çok iyi tanıyan atının kulağına eğildi ve:
� Dünya bana zindan oldu, beni köyüme götür dedi
Az gittiler, uz gittiler, dere tepe düz gittiler, sonunda seyisin köyüne vardılar Uzaktan at sırtında yığılı babacığının geldiğini gören on beş yaşındaki oğlu, ermiş yetmiş bir insan gibi onun ıstırabını anladı, koşup attan indirdi, anasının yanına getirdi Seyis olanları �Hal ve keyfiyet böyle böyle� diye bir bir anlattı, oğulcuğundan öcünün alınmasını vasiyet ederek oracıkta ruhunu teslim etti
Köroğlu, on beş yaşında ata bindi Babasına verilen kır at canlandı, sıskalığı gitti, şahbaz bir hayvan oldu Köroğlu, atına atladığı gibi dağlara çıktı Kılıç kuşandı Babasının intikamını almak üzere ant içti Yolda rastladığı bir çobanın sazını alarak terkisine asmıştı Kime rastlasa hayvanını durdurur, sazını eline alır, tıngırdatarak Bolu Beyinin zulmünü anlatırdı
Her yerde aradığı bu zâlim adama günün birinde rastlayacağını biliyordu Giderek hayvanı rüzgâr kesildi Nerede bir yolsuzluk olsa köylü Köroğlu'na haber salardı O da gelir, ortalığı düzene kordu
Bir gün Çamlıbel'de konaklamıştı Bir kervancının, yolcularından bir genç adamı soyup döverek uçuruma attığını gördü Bir kılıçta kervancının başını uçurdu Öteki adamlar kendisine hayır dua ettiler Uçurumdan çıkardığı genç yolcu ise:
�Hayatımı kurtardın, gayri ben senin kulun kölenim� dedi Köroğlu onun adının Ayvaz olduğunu, kervanın da Bolu, Beyine yük götürdüğünü öğrenince Ayvaz'ı yanına aldı Beraber yola çıktılar
Bir Köroğlu, bir Ayvaz, etrafı kasıp kavuran, fakir köylüyü haraca kesen zâlim Bolu Bey'ini bulmaya çıktılar Şehre yaklaştıkları sırada bir kale vardı Sabahın bir vaktinde kale mazgallarından hazin bir şarkı duydular Bu şarkıyla bir genç kız kendisinin Bolu Beyi'nin kızı olduğunu, babasının sırf kimseyi sevmesin diye kendisini oraya kapadığını göz yaşları içinde anlatıyordu Köroğlu sazı eline aldı, kıza sabırlı olmasını, dönüşte kendisini kurtaracağını söyledi
Bolu'ya vardıklarında büyük bir alana halk toplanmıştı Şenlikler yapılıyordu Köroğlu elbise değiştirerek pehlivanlar arasına katıldı Bir bir hepsini alt etti Sonunda Bolu Bey'i huzuruna çağırttı onu ve:
� Bre pehlivan, sen kimsin? Seni muhafızlarıma bey yaptımdedi
Köroğlu da: �İşte ben o gözlerini kör ettirdiğin seyisin oğluyum� diyerek kılıcını çaldığı gibi herkesin dehşet dolu bakışları önünde Bolu beyinin kellesini uçurdu ve halkı bir zâlimden kurtardı
Ondan sonra hemen Ayvaz'ı gönderip kaleden Beyin kızını getirdi Allah'ın emri, Peygamber'in kavliyle kendine nikâhladı O tarihten sonra Bolu Bey'i olarak halka adaletle muamele etti

Onun şu sözleri yüzyıllar boyu dilden dile dolaşmıştır:

Bizden selâm olsun Bolu Beyi'ne
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
Ok gıcırtısından, kalkan sesinden
Dağlar sada verip seslenmelidir

Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfek icat oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Büyükleri - Her Dalda

Eski 06-27-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Büyükleri - Her Dalda




Bilge Kağan


Bilge Kağan, 683 yılında doğdu Babası Göktürk Devleti�ni yeniden kuran İlteriş Kutlug Kağan, annesi İlbilge Hatun�dur 8 yaşında babasını yitiren Bilge, 24 yıl boyunca Göktürk Devleti kağanlığı yapan amcası Kapağan Kağan�ın elinde büyüdü

Bilge Kağan, amcası öldüğünde yerine geçen oğlu İnal�ı devirerek 32 yaşında Göktürk Devleti�nin başına geçti Devletin yönetimini ele alan Bilge�nin ilk işi iyi bir yönetim oluşturmak oldu Bunun için, ordunun başına 31 yaşındaki kardeşi Kül Tegin�i, vezirliğe de Tonyukuk�u getirdi

Bilge Kağan�ın en büyük hayali milletini yerleşik hayata geçirip onları şehirlerde oturtmak idi Ama buna vezir Tonyukuk karşı çıkarak, �Türkler, Çinlilerin yüzde biri kadar bile değildiler Su ve otlak peşindedirler Avcılık yaparlar Belli bir yerleri yoktur ve savaşçıdırlar Kendilerini güçlü görünce, orduları yürütürler Güçsüz bulunca kaçarlar ve gizlenirler Çinlilerin sayı üstünlüklerini böylece etkisiz kılarlar Türkleri surlarla çevrili bir kentte toplarsanız ve bir kez Çin�e yenilirseniz, onların tutsağı olursunuz � dedi

Bilge Kağan, bir dönem de Türkler arasında Budizm�i yaymak hevesine kapıldı Tapınaklar yaparak Türkleri Budist yapmak arzusunu taşıdı Vezir Tonyukuk, bu düşünceye de karşı çıkarak, Budizm�in insandaki hükmetme ve iktidar duygusunu zaafa uğrattığını, kuvvet ve savaşçılık yolunun bu olmadığını, eğer Türk milletinin yaşaması isteniyorsa bu din ve tapınakların ülkeye sokulmaması gerektiğini söyledi

Bilge Kağan, çok itibar ettiği Veziri Tonyukuk�un tavsiyelerine uyarak, aklından geçen bu planları yapmadı

Bilge Kağan döneminde Göktürk Devleti�nin sınırları Çin�in Şan-Tung ovasından, İç Asya�da Karaşar bölgesine, kuzeyde Bayırku sahasından Ani ırmağı havalisi ve Batı Demir Kapı�ya (Ceyhun Irmağı�nın yakınında Semerkant-Belh yolu üzerinde) kadar ulaştı

Önce veziri Tonyukuk�u sonra kardeşi Kül Tegin�i kaybeden Bilge Kağan�ı, Çinlilerle işbirliği yapan bakanı Buyrak Cor zehirledi Yatağında hasta yatarken, kendisini zehirleten bakan ve yardımcısını öldürten Bilge Kağan, 25 Kasım 734�de öldü

Bilge Kağan�ın cenazesi 22 Haziran 735 tarihinde büyük bir törenle defnedildi


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Büyükleri - Her Dalda

Eski 06-27-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Büyükleri - Her Dalda




Oğuz Han


Doğum tarihi tespit edilememiştir İlk Hun hükümdarı Teoman�ın oğludur Teoman�ın başka bir karısından ve Oğuz Han�dan yaşça küçük bir oğlunun annesi, kendi oğlunu tahta geçirmek için çareler aradı ve sonunda Teoman�ı kandırarak Oğuz Han�ı güney-batı komşuları olan Kuşanlara rehin yollattı O dönemdeki hukuk anlayışına göre, rehin, barış teminatı demekti

Oğuz Han�ın üvey annesi, oğlunun tahta geçmesini garantilemek için, Teoman�ı bir kere daha kandırarak Kuşanlara savaş açtırdı Anlaşma bozulduğundan, Oğuz Han�ın Kuşanlar tarafından öldürülmesi gerekiyordu Fakat Oğuz Han, süratle ülkesine kaçtı Babası buna sevindi ve ödül olarak ona 10 bin askerlik bir vilayet verdi Oğuz Han, yakaladığı bu imkanı iyi kullandı Kahramanlık ve teşkilatçılık gibi özelliklerini kullanarak, kin duyduğu babasına karşı askeri hazırlığa başladı

Elindeki orduyu bir savaş makinesi haline getiren Oğuz Han, alışılagelmiş bir silah olan oku da geliştirerek menzilini uzattı Hazırlıklarını tamamladıktan sonra, babasının üzerine yürüdü ve onu yenerek MÖ 209 yılında Hun tahtına çıktı

Hun Devleti�nin başına geçen Oğuz Han�ın ilk işi, doğudaki Tunguzları ortadan kaldırarak, Hazar Denizi�ne kadar olan bölgedeki bütün Türk boylarını da hakimiyeti altında toplamak oldu

Türk boylarını birleştirerek ilk defa Türk birliğini kuran Oğuz Han�ın devletinde, boylar iç işlerinde serbestti Bu gelenek Osmanlılara kadar geldi Boylar, merkezî devlete sadece vergi ya da haraç vermek ve asker hazırlamakla yükümlüydü

Oğuz Han, MÖ 209-174 yılları arasında geçen otuz beş yıllık kağanlığı sırasında, devamlı savaş halinde oldu Ülkesinin sınırları Hazar Denizi�nden Hint Okyanusu�na, Himalayalardan Sibirya�ya kadar genişledi Hun saldırılarına karşı inşa edilen Çin Seddi bile Oğuz Han ordularını durdurmaya yetmedi

Nitekim Oğuz Han, bir seferde 320 bin kişilik bir orduyla Çin�in içlerine kadar girerek Çin Hükümdarı Kao-Ti�yi, ülkesinin kuzey bölgelerini Hunlara terk ederek, Hun devletine vergi ödemeye mecbur bıraktı Çinliler, 58 yıl müddetle bu vergiyi ödedi

Oğuz Han MÖ 174 yılında ölmüştür

Oğuz Han�ın Türkçe�deki başka bir adının Alp Er Tunga olduğu, aynı ismin Çin kaynaklarında Mete olarak geçtiği rivayet olunur

Oğuz Han, Oğuz Destanı�nda şöyle tasvir edilir:

�Samur omuzlu, kurt belli bir yiğitti Gözlerinin içi nur, avuçlarının içi kandı Kırk gün anasının sütünü emdi, bir daha emmedi İki üç yaşında iken ata binmeye başladı Yetişip aklı erer yaşa gelince Oğuz�a haber verdiler ki yakın ormanda bir canavar türemiş, bir iki şehrin sürülerine ve insanlarına aman vermiyor Ormana gitti, bir geyik buldu ve ortalıkta bir ağaca bağladı gitti Ertesi gün gelince geyiği yenmiş buldu Bu sefer bir ayı buldu, yine o ağaca bağladı ve gitti Daha sonra geldiğinde onun da kemiklerine rastladı Bu defa kendisi o ağaca dayanıp gecelemeye başladı Hazır ava alışan canavar geldiğinde, başıyla Oğuz�un kalkanına dokundu, dövüştüler; o, canavarı yendi, başını getirdi; komşu şehirler halkı düğün bayram ettiler Büyükler bir araya gelip kendilerini bayrağı altında birleştirecek olanın bu Oğuz olduğunu anladılar Hepsi onun çevresine toplandılar


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Büyükleri - Her Dalda

Eski 06-27-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Büyükleri - Her Dalda




Ulubatlı Hasan



Ulubatlı Hasan, İstanbul surları üzerinde ilk Türk sancağını dikerken şehit düşen yiğit askerdir 1428 yılında Bursa'nın Ulubat köyünde doğdu Fatih Sultan Mehmet'in kumandasında Ordu-yı Hümayun'a asker olarak İstanbul kuşatmasına katıldı 1453 yılındaki büyük taarruz sırasında İstanbul surları üzerine ilk Türk sancağını dikerken şehit düştü Fethin bayraklaşmış bir kahramanı olarak adı beş yüz yıldan beri gönüllerde yaşar Ulubat'ta adına dikilmiş bir anıt vardır

İstanbul tam 53 günden beri muhasara altındaydı 23 yaşındaki genç padişah ve dâhi kumandan II Mehmet Han, bu süre içinde gösterdiği akıl almaz askerlik mucizeleriyle Bizanslıları şaşkına çevirmişti Koca Bizans İmparatorluğu çatırdıyordu Son günlerini yaşıyordu Artık belliydi bu

28 Mayısı 29 Mayısa bağlayan gecenin sabahına doğru, mehter �gülbanklar� vurmaya koyulmuş ve Bizans surlarının karşısındaki ordugâhta hummalı bir faaliyet başlamıştı Ulu Hâkan, hücum emrini vermişti O akşamki tarihî nutku bütün askerin kulaklarında çınlıyordu:

� Ey benim paşalarım, ağalarım, beylerim! Bu şehr-i Konstantiniye cenginde silâh arkadaşlarım, yiğitlerim! Sizleri buraya, kararlaştırdığım umumî taarruzda şimdiye kadar gösterdiğinizden daha büyük fedakârlık ve cesaret istemek için topladım Cihanda ün salmış bir şehri zaptedeceksiniz Şehr-i Konstantiniye'de mahalle mahalle, bu şehri zapteden kahramanlar olarak adınız şan ve şerefle anılacaktır

Asker, Peygamberimizin, şüheda için en büyük cennet makamını müjdelediği zafere ve bu zaferin uğrunda şehitlik şerbeti içmeye susamıştı

Beyaz atının üzerindeki genç kumandan, kılıcını çekmiş, davudî sesiyle âdeta gürlüyordu:

� Evlâtlarım, yiğitlerim, şahbazlarım, yürüyün Zafer sizindir

Asker, saflar halinde atılıyordu 53 günden beri o mucize topların döve döve hamurlaştırdığı surların üzerine doğru yüklenen bir insan seli vardı �Allah Allah� sesleri bir uğultu halinde semâyı kaplıyordu On binlerce meşalenin sarı aydınlığı üstüne, henüz güneş doğmamıştı Serdengeçtiler, surların, kalelerin üzerine yalın kılıç atılıyorlardı Kalelerden, surlardan taş yağıyordu Ok yağıyordu Kızgın yağ ve alev alev yanan katran yağıyordu

Sultan Mehmet Han, kahraman ordusuyla ve olanca ağırlığıyla yükleniyordu Bizans surlarının üzerine Serdengeçtileri fedaîler, fedaîleri de başıbozuk askerler takip etmişti

Tanyeri ağarırken sıra üçüncü safa gelmişti Üçüncü hücum kolunu, ordunun en seçkin askerleri teşkil etmekteydi

Bursa'nın Ulubat köyünden Hasan da vardı bu safın arasında Ordunun bayraktarıydı Bir elinde kılıcı, bir elinde sancağı şahlanmıştı Ve kulaklarında Sultan Mehmet Han'ın bir akşam evvel irad ettiği büyük nutkun sözleri tane tane uğulduyordu:

� Surlar vakıa bir harabe haline gelmiştir amma, surlar üzerine atılacak yiğitler büyük bir tehlike ile karşılaşacaklardır Maharetimiz ve cesaretimiz her şeyin üstündedir Zafer rüzgârı bizden yana esecektir Konstantiniye bizim olacaktır

Bursa'nın Ulubat köyünden bayraktar Hasan da yaklaşmıştı surların üzerine İri parmaklarıyla gönderini sımsıkı kavradığı şanlı bayrağı, elindeki o kutsal emaneti mutlaka surların üzerine dikmeyi aklına koymuştu Hasan Hilâlli sancağın surların üzerinde dalgalandığı anda düşman için her şeyin bitmiş olacağına inanıyordu

Bir fırsatını buldu Ulubatlı Hasan Elindeki kılıcını savurarak sur harabeleri üzerine doğru atıldı Birkaç yiğit de kendisini takip etmişlerdi Hasan en önde idi Bir yandan kılıcını sallıyor, bir yandan da hilâlli sancağı gözlerini diktiği burca doğru ulaştırmaya çalışıyordu

Bu cehennem ateşinin ortasında, koç yiğitler yiğidi Hasan, Eğrikapı tarafındaki burcun üzerine çıkmayı başardı Sancağı dikti o burcun üzerine Fakat aynı anda mancınıkla atılan büyük bir taşın ağırlığı altında dizleri üstüne düşüverdi Doğrulmaya çalıştı Fakat aynı anda üstüne belki otuz, belki kırk ok birden yağdı Oracıkta yere yığılıverdi

Peçevî'nin ünlü tarihinde �Adem ejderhası� olarak vasıflandırdığı dev cüsseli yiğit Ulubatlı Hasan'ın diktiği sancak, o anda Bizans'ın tüm ümidini yitirivermişti Türkün bayrağı ve yeniçerinin serpuşu artık surların üzerinde idi Elli üç günlük direnişi kökünden tüketen an gelmişti Öte yandan sancağın Bizans surları üzerinde dalgalandığını gören Türk askeri coşmuş ve bir ok gibi atılmıştı ileri

Nihayet Hazret-i Peygamberimizin müjdelediği tarihî ve kutsal an gelip çatmıştı 23 yaşındaki Sultan Mehmet Han secdeye gelerek Ulu Tanrıya şükretti O andan itibaren genç hükümdar ve kumandan �Fâtih� unvanını da almış oluyordu


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Büyükleri - Her Dalda

Eski 06-27-2012   #20
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Büyükleri - Her Dalda




Yıldırım Bayezid








Yıldırım Bayezid

Babası Murad Hüdavendigar

Annesi Gülçiçek Hatun

Doğumu : 1360

Vefatı 8 Mart 1403

Saltanatı : 1389 - 1403 (13) sene



Yıldırım Bayezid tahta geçtikten sonra, babasının vefatı üzerine Anadolu'da vuku bulan ayaklanmaların tamamını zamanda bastırdı Germiyan, Aydın, Menteşe ve Saruhan Beyliği bu devirde katıldı Hâmid Beyliğine bağlı lsparta, Burdur, göller yöresi Osmanlıların oldu Yıldırım 1391'de Bizanslılardan Sile'yi aldı İstanbul'u yedi ay muhâsara etti, Tuna nehrini geçerek Romanya'yı Osmanlılara tâbi kıldı1392'de Silivri ve Selânik Osmanlılara katıldı 1393'de Bulgaristan tamamen fethedildi1394'de Kastamonu ve çevresi alındı ArnavutIuk ve çevresi de Osmanlı topraklarına katıldı 1396'da Haçlı ordusu Niğbolu'da imha edildi Binlercesi esir alındı 1397'de Salona Piskoposu, Padişahı bizzat davet ederek halkın zulümden kurtarılmasını rica etmiş bunun üzerine Yıldırım Bayezid, Bizanslılardan Silivri, Mora ve Attika'yı kurtarmıştır Türklerin Yunanistan'ı almaları böyle olmuşturGirdiği savaşlarda göstermiş olduğu cesaretten dolayı 1397'de ona (Yıldırım) lakabı verilmişti

Karaman Beyliği tamamen Osmanlı topraklarına ilhak edildi İstanbul yeniden muhasara edildi Dulkadir Beyliği Osmanlılara tabi olduBir haçlı ordusu, Tuna nehri kıyısında bulunan (Niğbolu) kalesini kuşatmıştı Yıldırım Bayezid de ordusu ile Niğbolu kalesi önlerine kadar geldi Bir gece Yıldırım Bayezid,tek başına atına binerek düşman saflarını yardı Niğbolu kalesinin duvarları dibine yanaşarak bir elini kale duvarına dayadı ve : "Bire Doğan!" diye seslendi Bu sesi tanıyan Niğbolu kalesi kumandanı Doğan Bey de yukarıdan : "Ne var ,şevketlüm!" diye sordu Padişah : "Ordumla birlikte geldim Sakın kaleyi teslim etmeyesin!" emrini verdikten sonra atını -sürerek gece karanlığında bir yıldırım gibi karargâha döndü1400'de İstanbul bir daha muhasara edildi 1402'de (Rivayete göre ulemadan cevazına dair fetva alınmadan) Timur ile Ankara savaşı yapıldı ve Yıldırım yenildi Timur'un yanında esir olarak kalan büyük Osmanlı Hükümdarı ve Fatih'in dedesi üzüntüsünden 7 ay 12 gün sonra 43 yaynda iken vefat etti Cenazesi oğlu Çelebi tarafından Bursa'ya getirilerek,kendi türbesine defnedildi (Allah rahmet eylesin)

Yıldırım'ın kazanmış olduğu zaferlerin en mühimlerinden birisi (25 Eylül 1396) senesinde,tek başına Müslüman Türk milletinin, bütün bir Hıristiyan Avrupa Devletlerine karşı kazanılmış ve tarihin en büyük zaferlerinden birisi olan Niğbolu zaferi idi Bu ,şanlı zaferin neticeleri de çok büyük olmuştur Bu zafer, Osmanlı Türk Devletinin, doğu İslâm âleminde de tanınmasına sebep oldu Mısır'daki Abbasi Halifesi (Birinci Mütevekkil) Yıldırım Bayezid'e tebrik için gönderdiği mektubunda, Türk Padişahına: "Sultan-ı İklim-i Rum" ünvanı i1e hitabettiSilsile-i Sâdât-ı Nakşıbendiyye'den Hâce Bahaüddin Şah-ı Nakşıbend (ks) Hazretleri,Hâce Alâüddin Attar (ks) Hazretleri, Allame Saadeddin Teftazâni, Şerh-i Mekâsıd Müellifi Kemaleddin Hocendi, Hayatü'I - Hayvan isimli eserin sahibi Kemaleddin Muhammed Demiri,Hoca Hafız Şirâzi ve Kadı İbn-i Haldun Yıldırım Bayezid devrinde vefat eden büyük zatlardır

Erkek Cocukları : Musa Gelebi, Süleyman

Gelebi, Mustafa Gelebi, İsa Çelebi, Mehmed Çelebi, Ertuğrul Gelebi, Kasım Çelebi

Kız Cocuklarr : Fatma Sultan


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Büyükleri - Her Dalda

Eski 06-27-2012   #21
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Büyükleri - Her Dalda




Sultan İkinci Murat





Sultan İkinci Murat

Babasi Çelebi Sultan Mehmed

Annesi Emine Hatun

Dogumu : 1402

Vefati 3 şubat 1451

Saltanatı : 1421 - 1451 (30) sene




İkinci Murad, uzun boylu, beyaz tenli, doğan burunlu ve gayet güzel yüzlü bir padişahtı Çok güzel konuşurdu Kendisinin en büyük saadeti, Fatih Sultan Mehmed gibi eşine ender rastlanacak ve çok kıymetli bir zatın babası olmaktiSultan Murad süküneti ve huzurlu yaşamayı arzu eden fakat icap ettiği takdirde gayet hareketli, cesur ve hiçbir şeyden yılmayan bir kimse idi Otuz senelik saltanatı müddetince, memleketini çok büyük bir şan ve şerefle idare ederek, emri altında bulunan herkeste, dindar âdil ve lütufkâr bir padişah nâmı bırakmıştır

Sultan ll Murad çocukluğu Amasya'da geçti 18 yaşında tahta çıktı Şâir ve hattattıÇok iyi bir askerdi Şiirler yazmıştır Zamanında Venedik donanmasıyla harbedildi Selânik yeniden fethedildi Düzmece Mustafa isyanı oldu ve bu isyanı bastırdı 1422'de İstanbul'u muhasara etti 1423'de Mora yeniden alındı 1428'de Germiyan Beyliği Osmanlılara katıldı Venedik ve haçlılara karşı Güvercinlik zaferi kazanıldı 1430'da Selânik yeniden alındı 1438'de Bosna'ya hakim olundu 1439'da Belgrad muhasara edildi 1443'de haçlılara karşı İzlâdi Derbendi zaferi kazanıldı1444 Temmuz'unda Segadin antlaşması yapıldı, fakat haçlılar sözlerinde durmadılar İkinci Murad küçük yaştaki oğlunu tahta çıkarınca,ümide kapılarak Osmanlı topraklarına girdilerOğlu İkinci Mehmed (Fatih) ordunun başına babasını başkumandan tayin etti Kasım 1444'de Varna Zaferi kazanıldı Varna Zaferinden sonra İkinci Murad tekrar tahta geçti 1445'de Mora'ya ve Arnavutluğa sefer açtı 1448 senesinin Ekiminde haçlılar yeniden saldırdılarBu defa da İkinci Kosova Zaferi kazanıldı 1451 senesinde Sultan Murad bütün esirlerini salıverdi 47 yaşında olduğu halde Edirne Sarayında vefat etti Vasiyeti üzerine Bursa'da Muradiye Camii yanına defnedildi Mezarının üzerini örtmemeyi, kenarlarına hafızların oturup Kur'an okuyabilmeleri için yerler yapılmasını ve Cuma günü mezara konulmasını vasiyet etmişti Vasiyeti öylece yerine getirildiSultan Murad zamanında memleketin bir çok yerlerinde, camiler, medreseler, saraylar ve köprüler yapılmıştır Bunlardan birisi Edirne'deki"Üç Şerefeli Cami"dir Cami'in yanında bir medrese ve fakirler için bir imarethane mevcuttur Yine Edirne'de "Muradiye Camii"ni bina ettirmiştir Bu caminin duvarları ve mihrabı son derece güzel çinilerle süslenmiştir Bursa'daki "Muradiye Camii"ni ve Ergene Nehri üzerindeki 170 ayaklı "Uzun Köprü"yü de Sultan Murad yaptırmıştırSilsile-i Sââdât-ı Nakşıbendiyye'den, Hâce Yâkub Darhi (ks), ,Seyhi Emir Sultan, Hacı Bayram Veli, İbn-i Haceri Askalâni, Muhammediye kitabmın müellifi Yazıcızâde Mühammed Efendi İkinci Murad devrinde vefat eden büyüklerdir

Erkek çocukları : Fatih Sultan Mehmed, Ahmed, Alâaddin, Orhan, Hasan, Ahmed (ll)

Kız çocukları : Şehzâde ve Fatma Hatun


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Büyükleri - Her Dalda

Eski 06-27-2012   #22
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Büyükleri - Her Dalda




Sultan Çelebi Mehmed






Sultan Çelebi Mehmed

Babasi Sultan Yildırım Bayezid

Annesi Devlet Hatun

Dogumu : 1389

Vefati 26 Mays 1421



Çelebi Sultan Mehmed, orta boylu, yuvarlak yüzlü, çatık kaşlı, beyaz tenli, kırmızı yanaklı, geniş gögüslü idi Kuwetli bir vücuda sahiptiGayet hareketli ve cesurdu Güreş yapar ve çok kuvvetli yay kirişlerini de çekerdi Padişahlığı müddetince bizzat 24 muharebede bulunmuş ve kırka yakın yara almıştıBaşında kullanmış olduğu sarık, altın işlemeli kavuğu ile gayet güzel görünürdü İçi kürklü ve yakası dik olan bir kaftan kullanırdıMüslümanlara karşı göstermiş olduğu adaleti, aynı zamanda hıristiyan tebaasına karşı da gösterirdiÇelebi Sultan Mehmed, tahsilini Bursa sarayında tamamladı Daha sonra babası tarafından Amasya sancağına vali tayin edildiValiliği sırasında da devlet işlerini öğrendiÇelebi Sultan Mehmed'e bir bakıma Osmanlı İmparatorluğu'nun ikinci kurucusu gözüyle bakılabilir Onun uzun müddet ve başarı ile yapmış olduğu mücadeleyi kısaca şöyle sıralayabiliriz Yeşil Türbe (Çelebi Mehmed Türbesi Bursa) Evvela Anadolu'nun birliği için kardeşleri ile mücadele etti 1410 senesinde Süleyman Çelebi'yi, 1413 senesinde de Musa Çelebi'yi tasfiye ederek birliği sağladı Osmanlı tahtında yalnız kalınca ilk işi etrafındaki beylikleri itaati altına almaya girişmek oldu 1414'de Karaman'a sefer yaptı ve Karaman Bey'ini esir aldı Ona "Bir daha müslümanlara zararım dokunmayacak" diye yemin ettirdikten sonra serbest bıraktı Candar Beyliği'ni de hakimiyeti altına aldı 1415'de Venediklilerle ilk deniz savaşı yapıldı 1416 ve 1417 senelerinde Avrupa'ya akınlar düzenledi, büyük zaferler kazanıldı1419'da Tuna Nehri tekrar geçildi 1420'de Eflak Voyvodası bir harpte öldürüldü, yerine kardeşi tayin edildi Candar Beyliği ise tamamen Osmanlı topraklarına katıldı 1420'de Şeyh Bedreddin diye birisi bugünkü komünizmin temel şartlarına çok benzeyen fikirlerle ortaya çıktı İslâmi ilimleri de çok iyi bilen bu şeyh bir çok fakir fukarayı sizi zengin yapacağım vaadiyle, gayrı müslimleri ise "Sizin dininiz de haktır" diyerek etrafında topladı Birçok yerlerde mühim tahribatlar yaptı Sonunda yanındakiler dağıtılıp kendisi yakalandı ve mahkeme edildi Mahkemede suçunu itiraf ederek idam edilmesini bizzat kendisi istedi ve idam edildi Timur'un yanından döndüğü söylenen bir şehzade ile daha mücadele edip onu da saf dışı yaptı 1421 yılında 32 yaynda iken Edirne'de vefat etti Naaşı, Bursa'ya getirilerek Yesil Türbe'ye defnedildi (Allah rahmet eylesin)Çelebi Sultan Mehmed vefat edeceği sırada, Bayezid Paşa'yı yanına çağırttı ve Ona :"Halef olarak yerime oğlum Murad'ı tayin ettim Bana karşı göstermiş olduğun itaat ve sadakati ona karşı da göster Derhal, Murad'ı buraya getirmenizi istiyorum Zira ben artık bu döşekten kalkamam Murad gelmeden önce emr-i hak vaki olursa Murad gelinceye kadar sakın ölümümü kimseye duyurmayın" Şehzade Murad henüz Amasya'da iken,Çelebi Sultan Mehmed 26 Mayıs 1421'de vefat etti Padişahlar arasında ilk defa vefatı gizlenen zat kendisi olmuşturTarikat sahibi Seyyid Şerif Ali Cürcani,Kaamus-ı Muhıyt sahibi Allame Mecdüddin Firuzâbâdi Sultan Çelebi Mehmed zamanında vefat etmiş büyüklerdi

Erkek çocukları : Mustafa Çelebi, Ikinci Murad, Ahmed, Yusuf, Mahmud

Kızları : Fatma ve SeIçuk Hatun


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Büyükleri - Her Dalda

Eski 06-27-2012   #23
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Büyükleri - Her Dalda







MUSTAFA KEMAL ATATÜRK (1881-1938)

Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı

Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti Bu sırada babasını kaybetti (1888) Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu, Harp Akademisi'ne devam etti 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı 1905-1907 yılları arasında Şam'da 5 Ordu emrinde görev yaptı 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu Manastır'a III Ordu'ya atandı 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay başkanı olarak görev aldı 1910 yılında Fransa'ya gönderildi Picardie Manevraları'na katıldı 1911 yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı

1911 yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı 6 Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi

Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi Bu sırada I Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı Mustafa Kemal 19 Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi

1914 yılında başlayan I Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19 Tümen Conkbayırı'nda durdurdu Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II Anafartalar zaferleri takip etti Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir

Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı Şam ve Halep'teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi Velihat Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu Bu seyehatten sonra hastalandı Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7 Ordu Komutanı olarak döndü Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında) göreve başladı

Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9 Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı

23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı

Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'I işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan I Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı

Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır:
Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı
Çukurova, Gazi Antep, Kahraman Maraş Şanlı Urfa savunmaları (1919- 1921)
I İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921)
II İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)
Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)
Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül 1922)
Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı Böylece Sevr Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı

23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmiştir Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı 1 Kasım 1922'de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı Böylece Osmanlı İmparatorluğu'yla yönetim bağları koparıldı 13 Ekim 1923'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihanda barış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı

Atatürk Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz:
1 Siyasal Devrimler:
Saltanatın Kaldırılması (1Kasım 1922)
Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)

2 Toplumsal Devrimler:
Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)
Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü(1925-1931)

3 Hukuk Devrimi:
Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937)

4 Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:
Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)
Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932)
Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
Güzel sanatlarda yenilikler

5 Ekonomi Alanında Devrimler:
Aşârın kaldırılması
Çiftçinin özendirilmesi
Örnek çiftliklerin kurulması
Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması
I ve II Kalkınma Planları'nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması

Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verildi

Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi Bu başkanlık görevi,
Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti

Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı

15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim
1933 tarihinde de 10 Yıl Nutku'nu okudu

Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla evlendi Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı

1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi Zengin bir kitaplık oluşturmuştu Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi Doğayı çok severdi Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı

Fransızca ve Almanca biliyordu 10 Kasım 1938 saat 905'te yakalandığı siroz hastalığından kurtulamayarak İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu Cenazesi 21 Kasım 1938 günü törenle geçici istirahatgâhı olan Ankara Etnografya Müzesi'nde toprağa verildi Anıtkabir yapıldıktan sonra nâşı görkemli bir törenle 10 Kasım 1953 günü ebedi istirahatgâhına gömüldü


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Büyükleri - Her Dalda

Eski 06-27-2012   #24
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Büyükleri - Her Dalda







ATTILA

Tanrının Kırbacı (395-453)



Büyük Hun İmparatoru'dur 395 yılında doğdu Hun Devleti'nin kurucularından Muncuk'un oğludur 434 yılında kardeşi Bledu ile birlikte İmparatorluğun başına geçti Bir süre sonra kardeşinin öldürülmesiyle Tuna kıyılarından Çin Seddi'ne kadar uzayan imparatorluğun tek hâkimi oldu 750 bin kişilik ordusuyla Galya şehirlerini alt üst etti Orleans'ı kuşattı Kuzey İtalya'yı silindir gibi ezip geçti Avrupa'yı titreten bir cihangir oldu 453 yılında öldüTıpkı Büyük İskender gibi bütün dünyaya hâkim olmak ihtirası ile dopdolu bulunan Attila, bu büyük emelini tamamen gerçekleştiremedi Ancak tarihin tanıdığı en ünlü cihangirlerden biri olduGençliğini barış için rehin olarak Roma'da geçirmiş, bu yüzden Roma kültürünün yanı sıra zaaflarını ve karakterlerini incelemişti Latince'yi de ana dili gibi öğrenmişti Hükümdar olduktan sonra Romalılar hakkındaki bütün bu bilgilerini en iyi şekilde değerlendirmeyi başardı

Attilâ önce Doğu Roma'yı hedef aldı Bizans üzerine yürüdü Kendisinden aman dileyen İmparatoru yıllık vergiye bağladı Bir süre sonra vergisini ödemeyen imparatora, bunu pek pahalıya ödetti Balkanlardan Mora'ya, oradan İstanbul kapılarına kadar olan bölgeyi ele geçirdi Bizanslılar vergiyi iki misline çıkartarak İstanbul'u kurtardılar Fakat, bu arada Bizans İmparatoru III Valentinianus, bir suikastçi göndererek Attilâ'yı öldürtmeye teşebbüs etti Bu teşebbüs sonuçsuz kaldı İmparator bu kez kendi emriyle suikasti hazırlayanın kafasını kestirip Attilâ'ya göndermekle, kendisini temize çıkarmaya kalkıştı

Bu arada III Valentinianus'un hayatı boyunca evlenmemeye mahkum ettiği kız kardeşi, rahibe olarak kapatıldığı manastırdan Attilâ'ya bir nişan yüzüğü göndererek kendisiyle evlenmeye hazır olduğunu bildirdi Bütün Avrupa'ya dehşet saçan Attilâ, Bizans İmparatoru'na daha sert bir mesaj göndererek, nişanlısının kapatılmış bulunduğu manastırdan serbest bırakılmasını ve müstakbel eşine çeyiz olarak Batı Roma İmparatorluğunun yarısının verilmesini istedi III Valentinianus, Büyük Türk-Hun İmparatoru'nun bu teklifi karşısında kara kara düşüncelere daldı Bunun verdiği huzursuzluk bütün Bizans'ı kapladı Doğu Roma İmpatorluğu sınırları içinde bitip tükenmek bilmeyen korkulu günler ve aylar başladı,

Attilâ'nın bütün emeli Batı ile Doğu Roma İmparatorluklarının kendisine karşı birleşmelerini önlemekti İki cephede birden savaşmak istemiyordu Doğu Roma'yı bu huzursuzluğun içinde bıraktıktan sonra ani bir kararla Batı Roma'ya yürüdü Bir hallaç pamuğu gibi attı, Batı Roma İmparatorluğu'nu

Roma'ya girmesinin gün meselesi halini aldığı bir sırada Papa III Leon, bizzat Attilâ'nın karargâhına giderek Roma'yı çiğnememesi için ricada bulundu Hattâ bunun için kendisine yalvardı Papanın bu yalvarışı karşısında istilâyı durdurmayı kabul eden Attilâ, Romalıları çok ağır bir vergiye bağladıSekiz yıl içinde bütün Avrupa'da eşi görülmemiş ölçüde büyük bir istilâda bulunan Attilâ, korku ve dehşet ifade eden tek isim oluvermişti Bu yüzden son derece âdil bir hükümdar olmasına rağmen bütün Avrupa kendisini barbar gözüyle gördü Onun etrafına saçtığı büyük korku ve dehşetin psikolojik bir sonucu olmuştu bu yanlış teşhis

Attilâ yalnız büyük bir istilâcı ve yaman bir komutan değil, mükemmel bir hükümdardı Tarih onu, milletine medenî bir düzen veren ve dünyada posta teşkilatını kuran ilk kişi olarak tanırAttilâ'nın ilk eşi ve baş kadını Arıkan idi Ölümünden sonra yerine geçen oğlu İlek'in anası olan Arıkan'dan başka bir kaç kadın daha almıştı 453 yılında büyük Türk-Hun İmparatorluğu'nun başkenti olan Etzelburg'da (Bugün Macaristan sınırları içinde bulunan Attila şehri) İlkido adında genç bir kızla evlendi Elli sekiz yaşında olmasına rağmen son derece dinç ve kuvvetli idi Evlendiği gecenin sabahında, bütün Avrupa'yı tir tir titreten cihangir, yatağında ölü bulundu Ağzından, burnundan boşanan kanlarla, bütün yatak kıpkırmızı olmuştu Ölümünün şiddetli bir burun kanamasından mı, bir hastalıktan mı, yoksa bir suikast sonucu mu meydana geldiği kesinlikle anlaşılamadı
Cenazesi, ölümünün ertesi günü yapılan çok büyük bir törenle kaldırıldı Cesedi altın bir tabuta konulmuştu Bu tabut, önce gümüş, sonra da demir bir mahfazanın içine yerleştirilmiş ve böylece toprağa verilmiştiAttilâ, ölümünden sonra, kimse tarafından rahatsız edilmeden ebedî uykusunu uyumak isterdi Bunu, böyle vasiyet etmişti Bu nedenle mezarını kazıp kendisini toprağa verenler okla vurulmak suretiyle hemen oracıkta öldürüldü Sonra mezarının yanından geçmekte olan bir çayın mecrası değiştirildi Sular başta tarafa, muhtemel olarak mezarın üzerinden verilen yeni mecrasına akıtıldı Böylelikle büyük cihangirin son arzusu yerine getirilmiş oldu
Ne yazık ki bugün mezarının yeri dahi bilinmez


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Büyükleri - Her Dalda

Eski 06-27-2012   #25
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Büyükleri - Her Dalda




SULTAN IKINCI MURAD (1421 � 1451)


Babasi : Çelebi Mehmed
Annesi : Emine Hatun
Dogumu : 1402
Ölümü : 3 Subat 1451
Saltanati : 1421 - 1451
HAYATI

Sultan Ikinci Murad 1402 yilinda dogdu Babasi Mehmed Çelebi, annesi Dulkadirogullari beyliginden Emine Hatun'dur Uzun boylu, beyaz tenli, dogan burunlu ve güzel yüzlü bir padisahti Çok güzel konusurdu Kendisinin en büyük mutlulugu, Fatih Sultan Mehmed gibi esine az rastlanacak bir insanin babasi olmakti

Sultan Ikinci Murad sakin ve huzurlu bir hayat yasamayi arzu eden, fakat gerektigi takdirde çok hareketli, cesur ve hiçbir seyden yilmayan bir kisilige sahipti Otuz yillik saltanati süresince, ülkesini çok büyük bir san ve serefle idare ederek, emri altinda bulunan herkesin sevgisini kazandi

Dindar, adil ve lütufkar bir padisahti Çocuklugu Amasya'da geçen Sultan Ikinci Murad, tahta çiktiginda 19 yasindaydi

Erkek çocuklari: Fatih Sultan Mehmed, Ahmed,Alaaddin, Orhan, Hasan, Ahmed

Kiz çocuklari: Sehzade ve Fatma Hatun

DÜZMECE MUSTAFA OLAYI

Sultan Ikinci Murad'in tahta çikisindan yararlanmak isteyen Bizanslilar, Mehmed Çelebi zamaninda hapsettikleri Mustafa Çelebi'yi serbest birakip ayaklanmasi için desteklediler

Amaçlari Osmanli Devleti'nde taht kavgasi yaratmakti Anadolu beyliklerinden de Mustafa Çelebi'yi destekleyenler oldu Osmanli yönetimine küskün olan bir takim komutanlar ve askerler de Mustafa Çelebi'yi padisah olarak görmek istiyorlardi

Sultan Ikinci Murad'in üzerine gönderdigi birlikleri Rumeli taraflarinda yenen Sehzade Mustafa Çelebi, Edirne'ye gelerek hükümdarligini ilan etti Ancak daha sonra Ulubat civarinda karsilastigi Sultan Ikinci Murad'in ordusu karsisinda direnemedi ve kaçmaya çalisti Edirne'de yakalanan Mustafa Çelebi (Düzmece Mustafa) idam edildi

1421 yilinda Azeb ismiyle yeni bir askeri sinif kurduran Sultan Ikinci Murad, Mustafa Çelebi ayaklanmasinda bas rol oynayan Bizans'in üstüne yürüyerek Istanbul'u kusatti

BEYLIKLERLE MÜCADELE

Sultan Ikinci Murad, Bizans'in kiskirtmalari ve Anadolu beyliklerinin destekleriyle ayaklanan 13 yasindaki küçük kardesi Sehzade Mustafa'nin Bursa'yi kusattigi haberinin alinmasi üzerine, Istanbul kusatmasini kaldirarak Anadolu'ya geçti ve isyani bastirdi Yakalanan Sehzade Mustafa bogduruldu

Sultan Ikinci Murad, Sehzade Mustafa olayini da çözdükten sonra, devamli olarak Osmanli'ya karsi ayaklanan Anadolu Beyliklerini etkisiz hale getiremeye karar verdi

Sirasiyla Aydin, Mentese, Teke ve Germiyan beyliklerine son verildi

RUMELI FAALIYETLERI

Rumeli'de de bir çok faaliyette bulunan Sultan Ikinci Murad, Sirbistan üzerine sefere çikti Sirbistan vergiye baglandi Selanik, Makedonya, Teselya ve Yanya dolaylari Osmanli topraklarina katildi Arnavutluk Osmanli himayesini kabul etti Ayrica, ayaklanan Eflak Bey'i Vlad'in (Kazikli Voyvoda) üzerine kuvvet gönderildi ve Eflak Beyligi yeniden Osmanli'ya baglandi

Türklerin Balkanlar'daki bu basarilari Bizans ve Avrupa'yi telasa düsürmekteydi Avrupa'da haçli seferi hazirliklari yapiliyordu Balkanlar'da Erdel Bey'i Hünyadi Yanos'un Türkler'i pusuya düsürmesiyle 20 bin sehit verildi Bu basarilar Osmanli Devletine bagli bütün beylerin ayrilmalarina neden oldu

Osmanli Ordusu bu kötü gidise son vermek için çalistiysa da basarili olunamadi Ardi ardina alinan bu yenilgiler Haçlilari ümitlendirmisti Osmanli ordusu Rumeli'de ilk defa böyle bir maglubiyete ugramisti Haçli ordusu "Tabur cengi" denilen bir usül ile arabalara bagli top bataryalari kullaniyor, Osmanli ordusu üzerlerine geldiginde arabalari çember haline getirerek içine saklaniyor ve toplarla dört bir yana ates ederek Osmanli ordusuna agir darbe vuruyordu

SEGEDIN ANTLASMASI

Haçli kuvvetleri kazanilan her basari sonrasi daha da güçlü ve kuvvetli ittifaklar yaparak, Osmanli Devleti'ne saldirmaya devam etti Sirp, Eflak, Erdel, Macar kuvvetleri ilerlemeye devam ediyordu

Nis yakinlarinda yeniden büyük bir kayip verildi Haçli birlikleri Filibe'ye kadar geldiler Ancak soguklarin siddetlenmesi ilerlemelerine engel oldu

Balkanlarda ardi ardina ugranilan yenilgiler, Osmanli Devleti'ni zor duruma soktu Bizans'in Avrupa'da tahrikleri devam ediyordu

Bu sartlarda her ne pahasina olursa olsun anlasmaktan baska çikar yol yoktu Sultan Ikinci Murad, baris için girisimlerde bulunarak, 12 Haziran 1444'de Segedin Baris Antlasmasi'nin yapilmasini sagladi Barisin devamli olmasini saglamak için de antlasmaya taraf olan krallarin yemin vermesi sart kosulmustu

Bu antlasma ile Osmanlilar Balkanlar'da bir rahatlama saglayarak, yeniden toparlanmak için zaman kazanmislardi Ayrica ilk defa bir sinir kavrami ortaya çikmis ve Tuna nehri belirleyici olmustur

SEHZADE MEHMED

Sultan Ikinci Murad, Segedin antlasmasiyla birlikte tahttan çekildi ve Manisa'ya gitti Yerine henüz çocuk denebilecek yasta olan Sehzade Mehmed (Fatih Sultan Mehmed) tahta çikti

Sehzade Mehmed'in tahta çikmasi Osmanli Devleti içinde huzursuzluklara neden oldu

Avrupa'da yeni bir Haçli seferi hazirliklarinin baslamasi üzerine Sultan Ikinci Murad, oglu Sultan Ikinci Mehmed tarafindan bir mektupla Manisa'dan Edirne'ye davet edildi

Bu arada krallar yeminlerini bozarak antlasmaya aykiri hareket etmis ve yeni bir haçli seferi düzenlemislerdi

Sultan Ikinci Mehmed'in babasini ordunun basina davet eden meshur mektubu söyledir:

"Eger padisah iseniz, memleketin kötü bir zamaninda basta bulunmamaniz görevlerinize aykiri bir harekettir Silah basina geliniz Eger padisah ben isem, size itaat etmenizi hatirlatiyorum ve emrediyorum Silah basina geliniz"

VARNA SAVASI

Sultan Ikinci Murad büyük bir hizla Edirne'ye geldi Osmanli Ordusunun basina geçti Varna önlerine gelen Osmanli Ordusu, Haçlilara karsi saldiriya geçti Haçli Ordusunun Varna önlerinde bozguna ugratilmasiyla büyük bir zafer kazanildi (10 Kasim 1444)

Varna Savasi, Haçlilarin Istanbul'un Türkler tarafindan fethedilmesini engellemek için yaptiklari son girisim oldu

Bu savas, Osmanlilari Segedin Antlasmasina zorlayan sartlari tamamen degistirdi Sultan Ikinci Murad, bir müddet sonra tahti, yine ogluna birakarak çekildiyse de devlet adamlarinin israrlari sonucu tekrar tahtina döndü

II KOSOVA SAVASI

Varna Savasi'nin üzerinden dört yil geçmisti ki, Macar Krali Jan Hunyad; Macar, Eflak, Leh ve Almanlardan olusan ordusuyla Sirbistan'i isgal etti

Osmanli topraklarina girerek Kosova'ya kadar geldi Savas, Jan Hunyad'in saldirisiyla basladi Savasin üçüncü günü sahte bir geri çekilmeyle çember içine alinan Jan Hunyad ve ordusu, agir bir yenilgiye ugratildi (19 Ekim 1448)

Ikinci Kosova Savasi sonunda Balkanlar kesin olarak Türk yurdu haline geldi Haçlilar bir daha Osmanlilara saldirma cesareti gösteremediler

MIMARI ESERLER

Sultan Murad, memleketin bir çok yerinde, camiler, medreseler, saraylar ve köprüler yaptirdi Külliye binalari ile birlikte insa edilen Bursa Muradiye Camii ve Edirne Muradiye Camii kendi adini verdigi eserlerdir

Ayrica Edirne Gazi Mihal Camii, Amasya Yörgüç Pasa Camii, Filibe Sehabeddin Pasa Camii, Üsküp Alaca Ishak Bey Camii, Üsküp Sultan Murad Camii, Edirne Sah Melek Pasa Camii, Edirne Beylerbeyi Camii ve Karaca Bey Camii yine onun döneminde yapildi

Yine Sultan Ikinci Murad tarafindan insa ettirilen Edirne Üç Serefeli Camii'nin yaninda bir medrese ve fakirler için bir imarethane mevcuttur Bu camiin duvarlari ve mihrabi son derece güzel çinilerle süslenmistir Ergene Nehri üzerindeki

170 ayakli "Uzun Köprü"yü de Sultan Ikinci Murad yaptirdi

Sultan Ikinci Murad, Ankara civarinda Basikhisar nahiyesinin yakininda yaptirdigi büyük köprünün geçis ücretini Mekke'ye gönderilmek üzere ayirdi Her yil Surre-i Humayun denen özel memurlar ve hacilardan meydana gelen bir alayi Kabe'ye gönderiyor, mukaddes yerlerin bakim ve tamirini yaptiriyordu

Sultan Ikinci Murad kitaplar yazdirmis, baska dillerde yazili kitaplari Osmanli diline çevirtmistir


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Büyükleri - Her Dalda

Eski 06-27-2012   #26
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Büyükleri - Her Dalda




OSMAN GAZI (1281 � 1326)




Babasi : Ertugrul Gazi
Annesi : Hayme Hatun
Dogumu : Sögüt, 1258
Ölümü : Bursa, 1326
Saltanati : 1281 - 1326
Devlet Sinirlari : 16000 km2

HAYATI

Osmanli Devleti'nin kurucusu olan Osman Gazi 1258'de Sögüt'te dogdu Babasi Ertugrul Gazi, annesi Hayme Hatun'dur Osman Gazi uzun boylu, yuvarlak yüzlü, esmer tenli, ela gözlü ve kalin kasliydi Omuzlari arasi oldukça genis, vücudunun belden yukari kismi asagi kismina oranla daha uzundu Basina kirmizi çuhadan yapilmis Çagatay tarzinda Horasan taci giyerdi Iç ve dis elbiseleri genis yenliydi

Osman Gazi degerli bir devlet adamiydi Dürüst, tedbirli, cesur, cömert ve adaletliydi Fakirlere yedirip, giydirmeyi çok severdi Üzerindeki elbiseye kim biraz dikkatlice baksa, hemen çikartip ona hediye ederdi Her ikindi vakti kendi evinde kim varsa onlara ziyafet verirdi

Osman Gazi, 1281 yilinda Sögüt'te Kayi Boyu'nun yönetimine geçtiginde henüz 23 yasindaydi Ata binmekte, kiliç kullanmakta ve savasmakta çok ustaydi Asiretin ileri gelenlerinden Ömer Bey'in kizi Mal Hatun ile evlendi ve bu evlilikten ilerde Osmanli Devleti'nin basina geçecek olan oglu Orhan Gazi dogdu

Osman Gazi, Ahi Seyhlerinden Edebali'nin görüslerine deger verir ve ona saygi duyardi Sik sik Seyh Edebali'nin Eskisehir Sultanönü'ndeki Dergahina gider ve misafir kalirdi

Osman Gazi bir gece Seyh Edebali'nin dergahinda misafirken, bir rüya gördü Sabah olunca hemen Seyh Edebali'ye kosup, ona söyle dedi: "Seyhim, rüyama girdiniz Gögsünüzden bir ay çikti Yükseldi, yükseldi, sonra benim koynuma girdi Göbegimden bir agaç büyümeye basladi Büyüdü, yesillendi Dal, budak saldi Dallarinin gölgesi bütün dünyayi tuttu Rüyam ne manaya gelir

Seyh, bir süre sustuktan sonra ona söyle dedi: "Müjdeler olsun ey Osman! Hak Teala, sana ve senin evladina saltanat verdi Bütün dünya, evladinin himayesinde olacak, kizimda sana es olacak"

Bu olaydan sonra Seyh, kizi Bala Hatun'u Osman Bey'e verdi Bu evlilikten de Alaeddin dogdu

Anadolu'da kurulup, 600 yillik bir tarih diliminde ve üç kitada hüküm süren Osmanli Devleti'nin kurucusu Osman Gazi, 1326'da Bursa'da Nikris hastaligindan öldü Vefat ettiginde geriye biraktigi mal varligi sunlardi: Bir at zirhi, bir çift çizme, birkaç tane sancak, bir kiliç, bir mizrak, bir tirkes, birkaç at, üç sürü koyun, tuzluk ve kasiklik

Erkek çocuklari: Pazarli Bey, Çoban Bey, Hamid Bey, Orhan Bey, Alaeddin Ali Bey, Melik Bey, Savci Bey

Kiz çocuklari: Fatma Hatun

KURULUS

Osman Gazi, siyasi ve askeri faaliyetlerine Bizans topraklari üzerinde basladi 1281 yilinda Kayi Boyu'nun Beyi oldugunda, ilk is olarak birçok Türkmen boyunu etrafinda topladi Osmanli tarihinin ilk savasi, Bursa'nin Inegöl kazasina 10 km uzaklikta bulunan Hamzabey köyünde gerçeklesen Ermeni-Beli savasidir (1284) Bu savasta Osman Gazi'nin yegeni Baykoca sehit düstü Osmanli tarihindeki ilk kale fethi olan Kulaca Hisar'in fethi ise 1285 yilinda gerçeklesti

Bu siralarda Selçuklu Sultani Üçüncü Alaüddin Keykubad, Eskisehir ve Inönü taraflarini Osman Gazi'ye verdi Osman Gazi 1291 yilinda Inegöl Tekfuru ile savasip Karacahisar'i aldi Sakarya taraflarina akinlar düzenledi Amcasi Dündar Bey Bizans Tekfurlari ile iliski kurdugu için 1298 yilinda öldürüldü Osman Gazi'nin yogun siyasi ve sosyal faaliyetlerinin devam ettigi bu yillarda, Ilhanlilar Anadolu Selçuklu Sultani Üçüncü Alaüddin Keykubat'i sürgüne göndermisler ve Selçuklu Devleti tahtsiz kalmisti Osmanli baskentinin Bilecik'e tasindigi, Selçuklu tahtinin bos kaldigi 1299 yilinda Osmanli Devleti'nin kuruldugu kabul edilmektedir (Bazi kaynaklarda Osmanli Devleti'nin kurulus tarihi 27 Temmuz 1301 olarak geçmektedir Bu tarihte Osmanli kuvvetleri Bizans ordusunu Bafeus Savasi'nda yenilgiye ugratmis ve bagimsizligini kazanmistir) 1300'de fethedilen Yenisehir kalesi, bir yil sonra Osmanli Devleti'nin baskenti yapilacaktir

Osman Gazi, eski Türk geleneklerine bagli kalarak, elde edilmis olan yerleri kardesine, ogluna ve silah arkadaslarina dirlik olarak bölüstürdü Kardesi Gündüz Bey'e Eskisehir'i, oglu Orhan Gazi'ye Karacahisar'i, Hasan Alp'e Yarhisar'i, Turgut Alp'e Inegöl bölgesini verdi Buralar Osmanli'nin uç bölgeleriydi Böylece sinirlarin genisletilmesi düsünüldü Osman Gazi'in silah arkadaslarindan Abdurrahman Gazi, Akçakoca, Samsa Çavus, Konuralp, Aykutalp gibi komutanlarin yeni yerlerin fethedilmesinde çok büyük hizmetleri oldu

1302'de Bizans Imparatorlugu Ordusu'na karsi Koyunhisar'da yapilan savastan Osmanlilar galip çikti 1303'de Iznik kusatildi, Marmaracik kalesi fethedildi Osmanlilarin irili ufakli fetihleri devam ediyordu 1306'da yapilan Dinboz Savasi sonunda Kestel, Kete ve Ulubad kaleleri fethedildi ve Osmanli Tarihi'nin ilk askeri antlasmasi imzalandi 1308 yilinda ise Karahisar fethedilip, bölgenin önemli ticari ve sosyal merkezlerinden olan Iznik sikistirilmaya baslandi Osman Gazi'nin siyasi dehasini gösteren önemli bir olay da, Bizans'in ticari yollarina hakim olarak, Bizans'i zor durumda birakmasiydi Zaman zaman Bizans halkindan ve tekfurlarindan müslüman olanlar vardi Harmankaya tekfuru Köse Mihal de bunlardan biriydi Müslüman olup, kalesiyle Osmanlilara katildi Lefke, Mekece ve Akhisar dolaylari onun gayretleriyle ele geçirildi Osman Gazi padisahligi döneminde Bursa'yi da kusatti (1315), Karatekin, Ebesuyu, Tuzpazari, Kapucuk ve Keresteci kalelerini fethettip, Akçakoca ve Kocaeli diyarini Osmanli topraklarina katti (1317)

Osman Gazi yaslanip hastalandigi için 1320 yilindan sonraki faaliyetlere katilmadi Yerine vekil olarak biraktigi oglu Orhan Gazi; 1321'de Mudanya ve Gemlik, 1323'de Akyazi ve Ayanköy, 1324'de Karamürsel ve Karacabey, 1325'de de Orhaneli'yi Osmanli topraklarina dahil etti Osman Gazi babasi Ertugrul Gazi'den 4800 kmkare olarak devraldigi topraklari ogluna 16000 kmkare olarak devretti

Osman Gazi fetihlerle mesgul olmaya devam ettigi siralarda, fethedilen yerlerin idareleri ve Islamlastirilmalari için gerekli teskilatlari da kuruyordu Osman Gazi ihtiyaçlara göre kanun mahiyetinde birtakim emirler veriyor, bu konuda Selçuklu kanunlarindan da yararlaniyordu Ilk vergi Osman Gazi zamaninda alindi Pazara getirilen, toptan kabul edilen "yük" cinsinden mallar "Bac" denilen vergiye tabi tutulmustu Köylünün satmaya getirdigi bir iki tavuk, uç bes kilo yag gibi mallardan Bac alinmazdi Selçuklular zamaninda geçerli olan timar usulü Osman Gazi zamanindan itibaren sürdürüldü Kendisine Timar verilen sipahi, bulundugu köyün vergisini toplar, buna mukabil de savas zamani ati, zirhi ve yardimcisi ile birlikte sefere giderdi

VASIYETI

OSMAN GAZI'NIN, OGLU ORHAN GAZI'YE VASIYETI

Ey ogul! Her isten önce din islerine dikkat et Zira farizaya (farzlara) dikkat, din ve devletin güçlenmesine sebeptir Din islerini; dikkatli olmayan, itikadi bozuk ve dogru yoldan ayrilmaya yönelen, büyük günahlardan kaçinmayan, helala-harama dikkat etmeyen sefihlere ve ayrica tecrübesiz kisilere birakma, devlet idaresinde bu gibi kisilere is verme! Zira yaratandan korkmayan, yaratilandan hiç korkmaz Büyük günah isleyen ve bunu devam ettiren kimsede sadakat olmaz

Böyle kisilerin sadakati olsa ümmeti oldugu Peygamber-i Zisan'in sadik tebligati üzere hareket eder de ser'i serifin disina çikmazdi Zulümden, bid'atten sakin Zulme ve bid'ate tesvik edenleri devletinden uzaklastir Çünkü böyleleri seni zevale ugratmis olurlar Daima cihad ile devletini genisletmeye çalis Çünkü uzun zaman sefer olunmazsa askerin secaatine; reislerin ve kumandanlarin bilgi, tedbir ve malumatina agirlik ve noksanlik gelir Böyle sefer islerini bilenler ölür gider de yerine tecrübesiz kimseler gelir, bu yüzden de bir çok hatalar meydana gelir ki, bundan da devlet büyük zararlar görür

Beytü'l-mali koru! Devletin servetini çogaltmaya çalis! Ser'i serifin ölçüsüne göre sana ait olana kanaatle, ihtiyaçlarindan ve gerekli olanlardan baska lüzumsuz yere telef etme, israftan kaçin Askerinle, malinla gururlanma Zira onlar Allah yolunda cihad için milletin islerinin yerli yerinde görülmesi ve cihana adalet ve fazileti yayman için vasitadirlar

Sadakatle Allah rizasi için çalisan devlet erkanini koru!

Vefatlarindan sonra böyle kimselerin çoluk-çocuguna bak, ihtiyaçlarini karsila!Halkindan hiç kimsenin malina tecavüz etme! Hak edenlere yardim ile iltifat elini uzat, böylelerinin yakinlarini *****tidan kurtar

Askeri erkani iyi koru!

Alimler, fazillar, sanatkarlar, edipler; devletin bedeninin gücüdür Bunlara iltifat ve ikramda bulun

Bir kemal sahibi isitince onunla yakinlik kur, dirlikler ver ve ihsan eyle! Hükümetinde ulema, fazil kimseler, erbab-i maarif çogalsin, siyaset ve din isleri nizam bulsun! Benden ibret al ki, bu diyarlara zayif bir bey olarak gelip haketmedigim halde bunca inayet-i celile-i Rabbaniye'ye mazhar oldum Sen de benim yolumdan git ve bu Din-i Muhammedi'yi ve ashabini, baska sana tabi olanlari koru

Allah'in (cc) hakkini ve kullarin hukukunu gözet! Ve senden sonrakilere böyle nasihat etmekten geri durma Ve adalet ve insafa riayet ile zulmü kaldirmaya devam ile her bir ise tesebbüs de Allah'in yardimina güven

Halkini düsman istilasindan ve zulme ugratilmaktan koru!

Haksiz yere hiç bir ferde layik olmayan muamelede bulunma!

Halki taltif et, hepsinin rizasini kazan"


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Büyükleri - Her Dalda

Eski 06-27-2012   #27
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Büyükleri - Her Dalda




SULTAN MURAT HÜDAVENDIGAR (1359 � 1389)


Babasi : Orhan Gazi
Annesi : Nilüfer Hatun
Dogumu : 1326
Ölümü : 1389
Saltanati : 1359 - 1389
Devlet Sinirlari : 500000 km2

HAYATI

Sultan Birinci Murad 1326'da Bursa'da dogdu Babasi Orhan Gazi, annesi Bizans tekfurlarindan birinin kizi olan Nilüfer Hatun'dur (Holofira) Sultan Birinci Murad uzun boylu, degirmi yüzlü ve iri burunluydu Kalin ve adaleli bir vücuda sahipti

Basina mevlevi sikkesi üzerine testar sarili bir baslik giyerdi Çok sade giyinir ve kirmizi zeminli beyaz elbiseden hoslanirdi Ilk egitimini annesi Nilüfer Hatun'dan aldi Daha sonra tahsilini tamamlamak için gittigi Bursa Medreselerinde ilim ve sanat adamlari ile beraber yasadi

Sultan Birinci Murad, gayet nazik, sevimli ve çok halim selimdi Alim ve sanatkarlara hürmet gösterir, fakirlere ve kimsesizlere sefkatli davranirdi Dahi bir asker ve devlet adamiydi "Dervis Gazilerin Seyhlerinin Krali Murad Gazi" diye anilan Sultan Birinci Murad, bütün hayati boyunca planli ve programli hareket etti

Sultan Birinci Murad, Bizans Kilisesi'ne göre bir kafir ve Isa düsmani olarak görülse de, fethettigi yerlerde yasayan Hiristiyan halka Papa'dan daha iyi davrandigi için onlarin sevgisini kazanmisti 1382 yilindan itibaren "Murad Hüdavendigar" diye anilan Sultan Birinci Murad, Birinci Kosova Savasi'ndan sonra savas alanini gezerken, Sirp Krali Lazar'in damadi tarafindan haince hançerlenerek sehit oldu (1389)

Erkek çocuklari: Yakub Çelebi, Yildirim Bayezid, Savci Bey ve Ibrahim

Kiz çocuklari: Nefise ve Sultan Hatun

IDARI DÜZENLEMELER

Ilk kazasker tayinleri Sultan Murad Hüdavendigar devrinde basladi Çandarli Kara Halil Pasa ilk kazasker, Lala Sahin Pasa da padisah ailesi disindan ilk beylerbeyi olarak tayin edildiler

Sultan Murad Hüdavendigar'in yaptigi önemli islerden birisi de Timar Kanunu'nu çikarmasiydi Buna göre 17 asira kadar devam eden ve Osmanli ordusunun belkemigini teskil eden eyalet askerleri de denilen timarli sipahiler olusturuyordu Sipahiler baris zamani eyaletlerde, köylerinde oturarak tasrada asayisi temin ediyor, savas zamani ise hemen sefere çikabilecek bir askeri kuvveti olusturuyorlardi Bunlar köylerindeki yapilan ziraattan aldiklari ösürle geçindiklerinden dolayi devlet de hiç masraf etmeden daimi bir orduyu elinde tutabiliyordu Ayrica Yeniçeri Ocagi'nin temeli sayilabilecek olan Pencik Kanunu, yine onun döneminde çikartildi (1361) Bu kanunla, fethedilen yerlerden esir alinan Hiristiyan çocuklari, Osmanli ordusuna "devsirme" olarak alinmaya baslandi Çandarli Kara Halil Pasa ve Kara Rüstem Pasa Osmanli Devleti içindeki ilk mali düzenlemeleri onun devrinde yaptilar

Sultan Murad Hüdavendigar'in bütün hayati sinir boylarinda ve savas meydanlarinda geçti Rumeli'den Anadolu'ya, Anadolu'dan Rumeli'ye durmadan dinlenmeden seferler yapan Sultan Murad Hüdavendigar, bizzat katildigi 37 savasin hepsini kazandi Emrindeki kumandan ve valilerle uyum içinde çalisti

Sultan Murad Hüdavendigar, 1360 yilinda Karadeniz Ereglisi'ni fethetti Taht degisikligi sirasinda elden çikan Ankara ve Sultanönü'nü de 1361 yilinda Ahilerden geri aldi Komsu devletlerle dostluga önem veren, ama firsatlardan yararlanmasini da iyi bilen Murad Hüdavendigar, ayni yil içinde Çorlu, Kesan, Dimetoka, Pinarhisar, Babaeski, Lüleburgaz kalelerini ve Gümülcine, Eski Zagra ile Yenice dolaylarini fethetti

Sultan Murad Hüdavendigar'in Trakya'daki asil hedefi, stratejik bir öneme sahip olan Edirne'yi almakti Trakya'da daha önce yaptigi fetihler sayesinde Edirne'ye yapilabilecek bir Bizans yardimi engellenmis oluyordu Lala Sahin Pasa komutasindaki Türk birlikleri Edirne'yi kusatti Rum ve Bulgar kuvvetleri yapilan çatismada yenildiler Bir süre yardim gelmesini bekleyen sehir, umudunu kesince teslim olmak zorunda kaldi (1362)

SIRPSINDIGI SAVASI

Edirne'nin fethi Türklere Balkan fetihlerinin yolunu açti Lala Sahin Pasa, Bulgaristan'a girerek Filibe'yi, komutanlarindan Evrenos Bey ise Serez'i aldilar (1363) Yeni fethedilen yerlere Türkler yerlestirildi Edirne ve Filibe'nin fethi bir haçli seferinin düzenlenmesine neden oldu

Papa V Urban'in tesvikiyle Sirplar ve Bulgarlar basta olmak üzere Macar, Bosna ve Eflaklilar, büyük bir haçli ordusu hazirlayarak Edirne üzerine harekete geçtiler Osmanli komutanlarindan Haci Ilbey, ordusu ile beraber Meriç vadisi boyunca düzensiz bir sekilde ilerleyen düsmanlarin bu durumundan yararlandi Kuvvetlerini üçe ayirarak bir gece baskini düzenleyen Haci Ilbey, büyük bir zafer elde etti (1364)

Tarihe 'Sirp Sindigi Savasi' olarak geçen bu zaferle, Rumeli'deki Türk hakimiyeti kesinlesti ve ilk Haçli Ordusu etkisiz hale getirildi Osmanli birlikleri Sirp Sindigi Savasindan sonra Bulgaristan'a girdiler ve yukari Bulgaristan'i fethettiler Karsi koyamayacagini anlayan Bulgar Krali Yuvan Sisman, Osmanli Hakimiyetini kabul etti ve kiz kardesi Maria'yi Murad Hüdavendigar'a verdi (1369)

Osmanli Ordusu Makedonya üzerine yürüdü 1371 yilinda kazanilan Çirmen Zaferi ile Makedonya Osmanli topraklarina katildi

Sirp Krali Lazar da, Bulgaristan Krali gibi Osmanli hakimiyetini kabul etti ve yillik vergiye baglandi

Çandarli Hayreddin Pasa komutasindaki Türk birlikleri Selanik Zaferini kazandi (1374), Nis (1375), Istip, Manastir, Pirlepe (1382) fethedildi Osmanli birlikleri Arnavutluk ve Bosna-Hersek içlerine akinlar düzenledi 1385 yilinda Ohri fethedildi Ayni yil Arnavutluk'da Savra zaferi kazanildi Bir yil sonra Sofya'nin fethi gerçeklestirildi

1381 yilinda Sehzade Bayezid'in Germiyan Hükümdari Süleyman Sah'in Kizi Devlet Hatun'la evlenmesi dolayisiyla, Kütahya, Simav, Egrigöz ve Tavsanli Osmanlilara verildi

Ayni yil, Hamidogullari Beyligi'nden alti sehir parayla satin alindi Balkanlardaki fetihler devam ederken, Murad Hüdavendigar bir yandan da Anadolu taraflarina yöneldi 1386 yilinda Konya Ovasi'nda ilk Osmanli Karaman Savasi yapildi

I KOSOVA SAVASI

Türklerin Balkanlardaki ilerlemeleri yeni bir Haçli seferinin düzenlenmesine sebep oldu Vezir Çandarli Ali Pasa komutasindaki Osmanli Ordusu, Bulgarlari etkisiz hale getirdi Türk Ordusu ilerleyerek Kosova'da Haçlilarla karsilasti Üstün haçli ordusu Sultan Murad Hüdavendigar'in kurdurdugu "Topçu Ocagi"nin kullandigi topun etkisi ile dagildi

Top, tarihte Türkler tarafindan ilk kez Birinci Kosova Savasi'nda kullanildi

Bu savastan sonra Balkanlardaki Türk hakimiyeti güçlendi ancak Sultan Murad Hüdavendigar sehit oldu Babasi Orhan Gazi'nin ölümünde 95000 kmkare olan devlet topraklarini 500000 kmkare'ye çikarmayi basaran Sultan Murad Hüdavendigar büyük bir padisahti

MIMARI ESERLER

Sultan Murad Hüdavendigar, savaslarin ve fetihlerin yani sira imar islerine de gereken önemi verdi Bursa'da camiler, medreseler ve imarethaneler yaptirdi

Bursa Hüdavendigar Camii,
Bursa Sehadet Camii,
Filibe Hüdavendigar Camii,
Gelibolu Hüdavendigar Camii bunlardandi
Ilk Edirne Sarayi'ni da insa ettiren Sultan Murad Hüdavendigar birçok mescit, hamam, han, kervansaray, çesme ve köprü yaptirdi
Minarelerden salatu selam okuma adetleri onun devrinde basladi


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Büyükleri - Her Dalda

Eski 06-27-2012   #28
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Büyükleri - Her Dalda




SULTAN YILDIRIM BAYEZID (1389 � 1403)


Babasi : Murad Hüdavendigar
Annesi : Gülçiçek Hatun
Dogumu : 1360
Ölümü : 8 Mart 1403
Saltanati : 1389 - 1403
HAYATI

Yildirim Bayezid 1360 yilinda Edirne'de dogdu Babasi Murad Hüdavendigar, annesi Gülçiçek Hatundur Gülçiçek Hatun Rum'dur Yildirim Bayezid yuvarlak yüzlü, beyaz tenli, koç burunlu, ela gözlü, kumral saçli, sik sakalli ve genis omuzluydu Girdigi savaslarda gösterdigi cesaretten dolayi ona 'Yildirim' lakabi takilmisti

Çocuklugunu Bursa Sarayi'nda kardesleriyle birlikte geçirdi Iyi bir egitim gördü Devrin en büyük alimlerinden dersler aldi Gençliginde Kütahya sancaginda valilik yapti Sultan Murad Hüdavendigar'in vasiyeti geregi 1389 yilinda padisahliga getirildi Tahta çiktiginda 29 yasindaydi

Sirbistan'in basinda, Kosova savasinda ölen Kral Lazar'in oglu Stefan Lazaroeviç vardi Baris antlasmasi için geldigi Edirne'de kiz kardesi Maria'yi Bayezid'e verdi Bu evlenme sayesinde Osmanli-Sirp dostlugu kuruldu Yildirim Bayezid Timur'la yaptigi Ankara Savasi'nda yenildi ve esir düstü 13 yil süren saltanati sonunda esaretinin baslamasindan 7 ay 12 gün sonra vefat etti

Erkek Çocuklari: Musa Çelebi, Süleyman Çelebi, Mustafa Çelebi, Isa Çelebi, Mehmed Çelebi, Ertugrul Çelebi, Kasim Çelebi

Kiz Çocuklari: Fatma Sultan

BEYLIKLERLE MÜCADELE

1389 yilinda Bulgaristan ve Bosna'nin fethi gerçeklestirildikten sonra, Anadolu'da durumun karistigini haber alan Yildirim Bayezid, Balkan devletleriyle açik antlasmalar imzaladi Yildirim, Sultan Murad'in ölümünü firsat bilip Osmanlilara karsi güç birligi yapan Anadolu Beyliklerine karsi mücadeleye giristi

Karamanogullari hem Beysehir'i isgal etmisler, hem de Saruhan, Mentese, Aydin ve Germiyan Beyliklerini kiskirtmislardi Yildirim Bayezid beraberindeki Sirp kuvvetleriyle birlikte Anadolu'ya girdi ve baskaldiran bu beyliklerin topraklarini tek tek ele geçirdi

Ayrica Çandaroglu Isfendiyar Bey'de Osmanli hakimiyetini kabul etti

ILK ISTANBUL KUSATMASI

Karaman Seferi'nde Yildirim Bayezid ile birlikte bulunan,Sirp Imparatoru Yoannes'in oglu Manuel Bursa'ya geldikten sonra izinsiz bir sekilde Istanbul'a gitti Bu olay üzerine, Yildirim Bayezid bu gidisin gizli bir amaci oldugunu düsünerek, daha önceden planlanmis Macaristan seferini iptal etti ve Istanbul'u kusatma karari aldi

Istanbul karadan ve denizden kusatildi (1391) Büyük ve kuvvetli toplar olmadigindan, kusatma abluka niteliginde oldu Macarlarin Türk topraklarina girmesiyle kusatma kaldirildi Bu kusatma Osmanlilar tarafindan yapilan ilk Istanbul kusatmasidir

Bos durmayan Macarlar kuzeyden Osmanli topraklarina girmislerdi Üzerlerine gönderilen Türk Akincilari, Kral Sigismund komutasindaki Macar Ordusunu yendiler (1392) Tuna-Eflak Seferinden dönüldügünde Selanik ve çevresi de Osmanli topraklarina katildi (1394)

Yildirim Bayezid 1395 yilinda Istanbul'u ikinci kez kusatti Fakat Haçlilarin harekete geçtigini haber alinca bu kusatma da birincisi gibi basariya ulasmadan kaldirildi

NIGBOLU ZAFERI

Osmanlilarin Rumeli'deki faaliyetlerinin devam etmesi, akincilarin Bosna'ya ve Arnavutluk'a kadar ilerlemeleri Haçlilari telasa düsürdü Macar Krali Sigismund, Papa'nin da destegiyle basta Fransiz, Ingiliz ve Alman kuvvetleri olmak üzere bütün Avrupa ülkelerinin katilimiyla olusan Haçli Ordusu'nun basina geçti Bu ordu 1396 yilinin Mayis ayinda harekete geçti

Bu ittifakin amaci bes yildir kusatma altinda bulunan Istanbul'u kurtarmakti Haçlilar Tuna kiyisindaki Nigbolu kalesini kusattilar Kale kumandani Dogan Bey, Yildirim Bayezid komutasindaki Osmanli Ordusu yetisinceye kadar kaleyi basariyla savundu 1396 yilinda Nigbolu kalesi önlerinde çok kanli çarpismalar oldu Haçlilar, tarihe Nigbolu Savasi olarak geçen bu çatismada büyük bir bozguna ugradilar Savas sonunda Haçlilarin aldigi yerler Osmanli Devletine geçti Bulgar Kralligi ortadan kaldirildi ve Macaristan içlerine dogru akinlar yapildi Haçli dünyasi yarim yüzyil Türklerin üzerine yürümeye cesaret edemedi Bu savastan sonra Yildirim Bayezid'e Abbasi Halifesi tarafindan "Sultan-i iklim-i Rum" yani "Anadolu Sultani" ünvani verildi

Nigbolu Savasindan sonra Istanbul üçüncü defa kusatildi Daha önceden yapimina baslanmis olan Anadoluhisari bu kusatma sirasinda tamamlandi Güçlü bir deniz kuvveti ve büyük toplarin olmamasi fethi engelliyordu Bu sebeple Yildirim Bayezid, Türk Denizciligini gelistirmeye çalisti Yildirim Istanbul'u kusatma altinda tutarak, sehrin teslim olacagini düsünüyordu Ancak Timur tehlikesi ortaya çikinca, Bizans'la bir antlasma yapildi ve kusatma kaldirildi Bu antlasmayla, Istanbul Sirkeci'de bir cami, bir Islam Mahkemesi ve bir Türk mahallesi kuruldu Yillik haraç arttirildi Ayni yil Yunanistan'a ve Mora'ya sefer düzenlendi

1398 yilinda Karaman ülkesi ve Karadeniz beylikleri fethedildi Bir yil sonra da Dulgadirogullari beyligine son verildi Yildirim Bayezid, ayrica Istanbul Galata'da bulunan Ceneviz Kolonisi ile de savasti

ANKARA SAVASI

Timur, Cengiz Imparatorlugu'nu yeniden kurmak amaciyla faaliyetlere baslamisti Iran'i almis, Hindistan'a da seferler düzenlemisti Azerbaycan ve Bagdat Emirleri korkularindan Yildirim Bayezid'e sigindilar Timur Emirleri geri istediyse de, Yildirim Bayezid bunu reddetti ve bu olaydan dolayi Timur ile Yildirim Bayezid'in aralari açildi Anadolu'ya giren ve Sivas'i yagmalayan Timur, seçme askerlerden olusan ordusu ile birlikte Anadolu'da ilerlemeye devam etti Osmanli Ordusu da harekete geçti Iki ordu Ankara'da Çubuk Ovasi'nda karsilastilar

Yapilan Ankara Savasi'nda Yildirim'in kuvvetlerinden olan Kara Tatarlar'in, Timur tarafina geçmesi Osmanli Ordusunun dagilmasina neden oldu (20 Temmuz 1402)

Yildirim Bayezid, Timur'a esir düstü Bu savas Osmanli Devleti'nin 50 yil kadar duraklamasina neden oldu Anadolu Türk birligi dagildi ve Anadolu'daki beylikler tekrar ortaya çikarak güçlendi Bassiz kalan Osmanli Devleti'nde karisikliklar basladi

Osmanli Devleti'nin dört ayri bölgesinde, sehzadeler tarafindan dört ayri devlet ilan edildi Bursa, Iznik ve Izmit, Timur tarafindan yagmalanip yakildi, Izmir isgal edildi 1402'den 1413'e kadar sürecek olan bu iktidar boslugu ve taht mücadeleleri dönemine Fetret Devri adi verildi

MIMARI ESERLER

Memleketin imariyla da mesgul olan Yildirim Bayezid, özellikle Bursa'da Islam mimarisini ebediyen yasatacak camiler, külliyeler ve medreseler yaptirdi

Timurtas Pasa adina bir Camii,
Mudurnu Yildirim Camii,
Bergama Ulu Camii,
Bursa Ulu Camii o dönemde yapilmis önemli mimari eserlerdendi

Yildirim Bayezid ayrica 1396 yilinda Istanbul'un fethi için bir asama olan Anadoluhisari'ni yaptirdi

Yaptirilan Bursa Yildirim Darüssifasi ve Bursa Yildirim Saglik Ocagi Osmanli Imparatorlugunda saglik alaninda yapilan ilk eserlerdi

Bursa Yildirim Medresesini de insa ettiren Yildirim Bayezid, Bursa'nin ilim adamlarinin merkezi olmasini sagladi "Emir Sultan" adiyla söhret bulmus olan Emir Buhari o dönem Bursa'ya gelmis olan ilim adamlarindan birisidir


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Büyükleri - Her Dalda

Eski 06-27-2012   #29
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Büyükleri - Her Dalda




YAVUZ SULTAN SELIM (1512 � 1520)


Babasi : Sultan Ikinci Bayezid
Annesi : Gülbahar Hatun
Dogumu : 10 Ekim 1470
Ölümü : 21-22 Eylül 1520
Saltanati : 1512 - 1520
Devlet Sinirlari : 6557000 km2

HAYATI

Yavuz Sultan Selim 10 Ekim 1470 günü dogdu Babasi Sultan Ikinci Bayezid, annesi Gülbahar Hatun'dur Gülbahar Hatun Dulkadirogullari beyligindendir Yavuz Sultan Selim, uzun boylu, genis omuzlu, kalin kemikli, omuzlarinin arasi genis, yuvarlak basli, kirmizi yüzlü, uzun biyikli ve yigit bir padisahti Sert tabiatli ve cesurdu Kuvvetli bir ilim tahsili yapmisti

Babasi Sultan Ikinci Bayezid padisah olduktan sonra, askeri sevk ve devlet idareciligini ögrenmesi için, Sehzade Selim'i Trabzon Sancagi'na tayin etti

Sehzade Selim, Trabzon'da devlet islerinin yaninda ilimle ugrasir ve büyük alim Mevlana Abdülhalim Efendi'nin derslerini takip ederdi Trabzon'u çok güzel idare eden Sehzade Selim'in bu arada komsu devletlerle de iliskisi oldu

Valiligi sirasinda Trabzon halkini rahat birakmayan Gürcüler üzerine üç sefer yapti En önemlisi olan Kütayis seferinde Kars, Erzurum, Artvin illeri ile birçok yeri fethederek Osmanli topraklarina katti (1508) Buralarda yasayan Gürcülerin hepsi müslüman oldular

Çok güzel ata biniyor, devrin en meshur silahsörlerini alt edecek kadar iyi kiliç kullaniyordu Güresmekte, ok ve yay yapmada üstüne yoktu Harpten hoslanmakla beraber çok ince bir ruha da sahipti Mütevazi bir kisilige sahip olan Yavuz Sultan Selim, her ögün yemekte tek çesit yemek yerdi ve agaçtan tabaklar kullanirdi

Gösteristen hoslanmaz, devlet malini israf etmezdi Babasindan devraldigi tatminkar hazineyi agzina kadar doldurdu Hazinenin kapisini mühürledikten sonra, söyle vasiyet etti:

"Benim altinla doldurdugum hazineyi, torunlarimdan her kim doldurabilirse kendi mührü ile mühürlesin, aksi halde Hazine-i Humayun benim mührümle mühürlensin"

Bu vasiyet tutuldu O tarihten sonra gelen padisahlarin hiçbiri hazineyi dolduramadigindan, hazinenin kapisi daima Yavuz'un mührüyle mühürlendi

Yavuz Sultan Selim, atalari hep sakal uzattiklari halde sakalini keserdi Bunun sebebini soranlara "Sakalimi ele vermemek için kesiyorum" dedigi rivayet edilir Bir kulagina da küpe takardi 22 Eylül 1520'de "Aslan Pençesi" denilen bir çiban yüzünden henüz 50 yasinda iken vefat etti

Hayatinin son dakikalarinda Yasin-i Serif okuyordu Kanuni Sultan Süleyman, Fatih Camii'nde babasinin cenaze namazini kildiktan sonra, onu Sultan Selim Camii avlusundaki türbeye defnettirdi Tarihçiler, Yavuz Sultan Selim'i sekiz yila seksen yillik is sigdirmis büyük bir padisah olarak degerlendirdiler

Erkek çocuklari: Kanuni Sultan Süleyman

Kiz çocuklari: Hatice Sultan, Fatma Sultan, Hafsa Sultan, Sah Sultan

ÇALDIRAN SAVASI

Yavuz Sultan Selim, babasi Sultan Ikinci Bayezid ve kardesleri ile taht mücadeleleri vererek tahta çiktiginda, Osmanli Devleti *****tili bir dönem yasiyordu Bu bunalimli dönemin en büyük sebebi Dogu'daki Sii-Safevi Devletiydi Bu devletin ortadan kalkmasiyla huzur saglanacak ve Türkistan yolu Osmanlilara açilacakti

Yavuz Sultan Selim'in en büyük amaci dogudaki bütün Türk Islam devletlerini tek bir devlet çatisi altinda birlestirmekti Yavuz Sultan Selim, 1514 yili baharinda ordusuyla birlikte Iran seferine çikti Osmanli kuvvetleri, Erzincan'dan Tebriz'e dogru yürüyüsüne devam etti

Çaldiran'da 23 Agustos 1514'te yapilan savasta Osmanli kuvvetleri büyük bir zafer kazanirken, Safeviler bozguna ugradilar Sah, kaçarak hayatini zor kurtardi

Yavuz yoluna devam ederek Tebriz'e girdi Sehirdeki birçok sanatçi ve ilim adami Istanbul'a gönderildi Bu zafer sonucunda Sah Ismail eski prestijini kaybetti Bu sayede Dogu Anadolu'da Osmanlilar için bir tehlike kalmamis oldu

15 Eylül 1514'te de Tebriz'den Karabag'a hareket eden Yavuz'un amaci, kisi orada geçirip, baharda Iran'i tümüyle almakti Ancak sartlar müsait olmadigi için Amasya'ya gidildi Çaldiran Zaferi'nden sonra, Erzincan, Bayburt kesin olarak Osmanli hakimiyetine geçti Kemah kalesi alindi 12 Haziran 1515'de kazanilan Turnadag zaferi ile Dulkadiroglu beyligine son verildi Diyarbakir, Mardin ve Bitlis Osmanli hakimiyetine girdi Böylece Anadolu'da Türk birligi saglanmis oldu

MERCIDABIK ZAFERI

Fatih Sultan Mehmed devrinden kalan anlasmazlik ve Iran Seferi, Misirlilarin ve Safevilerin ittifak yapmalarina neden oldu Yavuz Sultan Selim, bu ittifakin yapilacagini ögrenince Misir seferine karar verdi Yavuz Sultan Selim, 5 Haziran 1516'da Misir seferine çikti 27 Temmuz günü Osmanli Ordusu Misir sinirina dayanmisti Misir Sultanligi'na bagli Antep (18 Agustos 1516) ve Besni (19 Agustos 1516) kaleleri birer gün arayla teslim oldular

Ancak asil savas 24 Agustos 1516'da Mercidabik'da oldu Misir Ordusu Osmanlilarin ezici top atesi karsisinda fazla dayanamadi Misir hükümdari Gansu Gavri ölü olarak bulundu Kazanilan Mercidabik zaferi sonunda Suriye'nin kapilari Osmanlilara açilmis oldu

RIDANIYE ZAFERI

28 Agustos 1516'da Halep'e giren Yavuz Sultan Selim hiçbir direnmeyle karsilasmadan sehri teslim aldiHama (19 Eylül 1516), Humus (21 Eylül 1516) ve Sam (27 Eylül 1516) ayni sekilde teslim olurken, Lübnan emirleri de Osmanli hakimiyetini kabul ettiler Yoluna devam eden Yavuz 30 Aralik 1516'da Kudüs'e, 2 Ocak 1517'de Gazze'ye girdi Mercidabik Savasi'ndan sonra Misir'in basina Tumanbay geçti Tumanbay Osmanli hakimiyetini kabul etmedigi gibi, baris teklifi için gelen Osmanli elçisini öldürmüs ve Venedikliler'den top ve silah alarak Ridaniye'de kuvvetli bir savunma hatti kurmustu

Yavuz Sultan Selim, ordusuyla birlikte, ilkçagdan beri hiçbir komutanin cebren geçemedigi Sina Çölü'nü 13 günde geçerek, Ridaniye'de Misir Ordusu ile karsilasti

Misir Ordusu'na, El-Mukaddam Dagi'nin etrafini dolasarak güneyden saldiran Yavuz Sultan Selim, bu manevra sayesinde Misir ordusunun yönleri sabit olan toplarini etkisiz hale getirdi 22 Ocak 1517'de Ridaniye Zaferi kazanildi Bu zaferle birlikte Memlük Devleti tarihe karisti

ILK HALIFE YAVUZ SULTAN SELIM

24 Ocak 1517'de Kahire alindi 4 Subat 1517'de Yavuz büyük bir törenle Kahire'ye girdi ve Misir Memlükleri'ne bagli Abbasi halifeligine son verdi Yakalanan Tumanbay idam edildi

Misir Seferi sonunda Suriye, Filistin ve Misir Osmanli hakimiyetine girdi Ayrica Hicaz ve yöresi de Osmanli topraklarina katildi Dogu ticaret yollari tamamen Osmanlilarin eline geçti Elde edilen ganimetler ve alinan vergilerle Osmanli Hazinesi doldu

6 Temmuz 1517'de Emanet-i Mukaddese (Mukaddes Emanetler) denilen ve aralarinda HzMuhammed'in (SAV) hirkasi, disi, sancagi ve kilici da bulunan esyalari, Hicaz'dan Yavuz Sultan Selim'e gönderildi 29 Agustos 1516'da Hilafet Abbasi soyundan Osmanli Soyuna geçti

Yavuz Sultan Selim, Ayasofya Camii'nde yapilan bir törenle, son Abbasi halifesi Üçüncü Mütevekkil'den (kendi deyimiyle Hadim-i Haremeyn-i Serifeyn) Haremeyn-i Serifeyn, yani Mekke ve Medine'nin hizmetkari ünvanini devraldi ve böylece bütün Müslümanlar'in dini ve siyasi lideri oldu

Rivayete göre, Üçüncü Mütevekkil kürsüye çikip, Halifeligi Osmanli Padisahi Sultan Selim Han'a devrettigini açikladi Sirtindaki cübbeyi Yavuz'a elleriyle giydirdi Halifelik nisanlarindan sayilan kilici elleriyle Yavuz'un beline bagladi Yavuz Sultan Selim, o andan itibaren Müslümanlar'in dini ve dünyevi lideri oldu Artik yalniz padisah olarak degil, "halife" olarak da anilacakti ve ondan sonra gelen tüm padisahlar da ayni zamanda halife olacaklardi

Yavuz Sultan Selim, tahti devraldiginda 2375000 kmkare olan Osmanli topraklarini sekiz yil gibi kisa bir sürede 6557000 kmkareye çikarmayi basardi Devletin gelismesi için de bir çok faaliyeti oldu Çok düzenli çalisan bir casus teskilati vardi Bu sayede ülke içinden ve disindan istedigi bilgileri alan Yavuz Sultan Selim'in adam seçiminde büyük bir isabet yetenegi vardi

MIMARI ESERLER

Yavuz Sultan Selim, dedesi Fatih Sultan Mehmed zamaninda yapilan Haliç Tersanesi'ni kapasite olarak arttirdi

Medreselerin yaninda, sosyal ve ticari alanda hizmet verecek birçok bina insa ettirdi
Hayati yogun savaslarla geçen Yavuz Sultan Selim,
Diyarbakir Fatih Pasa Elbistan Ulu Camii,
Sam Salihiye'de Muhyiddini Arabi'ye Camii,
Imaret ve Türbesi gibi hayir eserleri de yaptirmaya firsat bulmustur

Ayrica temelini attirdigi Istanbul Sultan Selim Camii'ni bitirmeye ömrü yetmemis, bu eser oglu Kanuni Sultan Süleyman tarafindan tamamlanmistir


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Büyükleri - Her Dalda

Eski 06-27-2012   #30
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Büyükleri - Her Dalda




KANUNI SULTAN SÜLEYMAN (1520 � 1566)


Babasi : Yavuz Sultan Selim
Annesi : Hafsa Hatun
Dogumu : 27 Nisan 1495
Ölümü : 6-7 Eylül 1566
Saltanati : 1520 - 1566
Devlet Sinirlari : 14983000 km2

HAYATI

Kanûnî Sultan Süleyman 27 Nisan 1495 Pazartesi günü Trabzon'da dogdu Babasi Yavuz Sultan Selim, annesi Hafsa Hatun'dur Hafsa Hatun Osmanli ya da Çerkezdir Kanûnî Sultan Süleyman yuvarlak yüzlü, ela gözlü, genis alinli, uzun boylu ve seyrek sakalliydi

Kanûnî Sultan Süleyman devri, Türk hakimiyetinin doruk noktasina ulastigi bir devir olmustur Babasi Yavuz Sultan Selim, onu küçük yaslardan itibaren çok titiz bir sekilde yetistirmeye basladi Benzeri görülmemis bir terbiye ve tahsil gördü Ilk egitimini annesinden ve ninesi Gülbahar Hatun'dan (Yavuz Sultan Selim'in annesi) aldi Yedi yasina gelince tahsil için Istanbul'a, dedesi Sultan Ikinci Bayezid'in yanina gönderildi Sehzade Süleyman, burada Karakizoglu Hayreddin Hizir Efendi'den tarih, fen, edebiyat ve din dersleri alirken, savas teknikleri konusunda da ögrenim görüyordu

15 yasina kadar babasi Yavuz Sultan Selim'in yaninda kalan Sehzade Süleyman, kanunlar geregi sancak istemesi üzerine, önce Sarki Karahisar'a oradan da Bolu, kisa bir süre sonra da Kefe sancakbeyligine tayin edildi (1509)

Yavuz Sultan Selim'in 1512 de tahta geçmesi üzerine Istanbul'a çagirilan Sehzade Süleyman, babasinin kardesleriyle mücadeleleri sirasinda Istanbul'da kalarak babasina vekalet etti Bu sirada Saruhan sancakbeyliginde de bulundu Babasi Yavuz Sultan Selim'in ölümü üzerine, 30 Eylül 1520'de 25 yasindayken Osmanli tahtina geçti

Kendisinden baska erkek kardesi olmadigi için tahta geçisi kolay ve çatismasiz oldu Çok ciddi ve kendinden emin bir padisah olan Kanûnî Sultan Süleyman, azim ve irade sahibiydi Yapacagi islerde hiç acele etmez, gayet genis düsünür ve verdigi emirden asla geri dönmezdi Is basina getirecegi adamlara, kabiliyet derecelerine göre görev verirdi Zigetvar kusatmasini idare ederken, 7 Eylül 1566 yilinda 71 yasinda vefat etti

Kendisine "Kanûnî" denmesi, yeni kanunlar icad etmesinden degil, mevcut kanunlari yazdirtip çok siki bir sekilde tatbik etmesinden dolayidir Kanûnî Sultan Süleyman adaleti seven bir padisahti Misir'dan gelen vergiyi haddinden fazla bulup, yaptirdigi arastirma sonunda halkin zulme ugradigini düsünmesi ve Misir Valisini degistirmesi bunun açik kanitidir

Kanûnî Sultan Süleyman, tahta çiktigi sirada Osmanli Devleti dünyanin en zengin ve en güçlü devleti konumundaydi Babasinin ölümü ve kendisinin padisah olmasi, "Arslan öldü, yerine kuzu geçti" diye düsünen Avrupalilari sevindiriyordu Ancak Avrupalilar, çok geçmeden hayal kirikligina ugradilar

Büyük bir devlet adami olan Kanûnî Sultan Süleyman ayni zamanda ünlü bir sairdi Meshur siirlerinden birisi sudur:

"Halk içinde muteber bir sey yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda, bir nefes sihhat gibi
Saltanat dedikleri bir cihan kavgasidir,
Olmaya baht ü saadet dünyada vahdet gibi"

Erkek çocuklari: Ikinci Selim, Bayezid, Abdullah, Murad, Mehmed, Mahmud, Cihangir, Mustafa

Kiz Çocuklari: Mihrimah Sultan, Raziye Sultan

IÇ ISYANLAR

Kanûnî Sultan Süleyman, padisahliginin ilk yillarinda bazi iç isyanlarla ugrasti Misir'in fethinden sonra Yavuz Sultan Selim'in Sam Valisi olarak atadigi Canbirdi Gazeli'nin çikardigi isyan bunlardan ilkidir

Amaci Memlük devletini yeniden kurmak olan Canbirdi Gazeli, 1521 yilinin Ocak ayinda Dulkadirogullari'ndan Sehsuvaroglu Ali Bey komutasindaki Osmanli kuvvetleri tarafindan bozguna ugratilarak yakalandi ve idam edildi

Kanûnî Sultan Süleyman, sonraki yillarda yine Misir'da sadrazamlik hakkinin kendisinde olmasi gerektigini savunan Ahmet Pasa, Anadolu'da Safevilerin destegiyle ortaya çikan Kalender Çelebi ve vergi sistemini bahane ederek ayaklanan Baba Zünnun (1527) isyanlariyla ugrasti Çikan tüm bu isyanlar Osmanli kuvvetleri tarafindan basariyla bastirildi

SARLKEN VE AVRUPA

Alman Imparatoru Sarlken'in amaci tüm Avrupa'da hakimiyet saglamakti Sarlken, fikirlerine karsi çikan Fransa Krali Fransuva'yi esir aldi

Fransa Kralinin annesi Düses Dangolen, Kanûnî'ye bir mektup yazarak yardim istedi

Bunun üzerine Kaptan-i Derya Barboros Hayreddin Pasa Fransa'nin Akdeniz kiyisindaki sehri Nis'e giderek Sarlken'in donanmasini yendi Hem Fransa'yi hem de Fransua'yi kurtardi

VIYANA KUSATMASI

Macaristan'in Türkler tarafindan fethi Avusturya ile Türkleri karsi karsiya getirdi Mohaç Savasi'ndan sonra Macaristan bir tampon bölge haline gelmisti Avusturya Arsidükü Ferdinand, Macaristan'in Osmanli hakimiyetine girmesini istemiyordu Ferdinand, Sarlken'in de destegiyle Jan Zapolya'yi tanimadi ve Budin'e girdi Karsi sefere çikan Kanûnî Sultan Süleyman Budin'i geri aldi Savasmayi göze alamayan Ferdinand ve Sarlken Avusturya'nin baskenti Viyana'ya kaçtilar ve Viyana kusatildi (26 Eylül 1529)

Kis mevsimi yaklastigi için 16 Ekim günü kusatma kaldirildi Osmanli Devleti, Viyana kusatmasindan bir sonuç elde edememesine ragmen, Macaristan'daki durumunu güçlendirmis ve Avrupa'nin karsi saldiri yapmasini engellemistir

Macaristan üzerindeki emellerinden vazgeçmeyen Ferdinand, Kanûnî'ye bir elçi göndererek Macaristan'in kendisine verilmesini istedi Buna karsilik vergi vermeyi kabul ediyordu Bu talebi karsisinda olumsuz cevap alan Ferdinand Budin'i kusatti

MACARISTAN SEFERI

Kanûnî Sultan Süleyman, bunun üzerine Almanya seferine çikti Budin'i geri alip Estergon'a kadar ilerleyen Osmanli kuvvetleri, Avusturya ve Almanya içlerine akinlar düzenledi Yedi ay süren Almanya seferi sirasinda Avusturya'da bir çok kasaba, sehir ve kale fethedildi

Avusturya, yapilan bu savaslar sonunda harap ve bitkin bir hale geldi Bunun üzerine Ferdinand baris istedi Imzalanan Istanbul Antlasmasi ile Ferdinand ve Sarlken'in hem Macaristan, hem de tüm Avrupa'yi ele geçirme çabalari sonuçsuz kaldi (22 Temmuz 1533)

Ferdinand'in Macaristan üzerinde ki emellerinden vazgeçmeye niyeti yoktu Jan Zapolya ölmüs, yerine oglu Sigismund geçmisti Bundan istifade eden Ferdinand Budin'i kusatti Bunun üzerine 1540 yilinda Kanûnî tekrardan Macaristan seferine çikti ve çok güçlü bir orduyla birlikte Budin'e girdi Sigismund'u Erdel Beyligi'ne atadi ve Macaristan'i Osmanli Devleti'ne bagli Budin eyaleti haline getirdi Süleyman Pasa bu bölgenin beylerbeyligine atandi

Avusturya'nin elinde sadece kuzey Macaristan kaldi Kanûnî döneminin önemli siyasi olaylarindan olan Osmanli-Macaristan, Almanya, Avusturya iliskileri Kanûnî'nin ölümüne kadar devam etti

MALTA SEFERI

Rodos'un fethinden sonra Malta'ya yerlestirilen Sen Jan sövalyeleri Osmanli için bir tehlike olusturuyordu

Trablus ve Cezayirin güvenligi için Malta'nin alinmasi gerekiyordu Yapilan kusatma sirasinda Turgut Reis sehit oldu Malta alinamadi (1565)

HINT SEFERI

Cografi kesiflerden sonra sömürge arayislari baslamis, Portekiz ve Ispanya pek çok sömürge elde etmislerdi Portekizliler Kizildeniz ve Hint ticaret yollarina hakim olmaya çalisiyorlardi

Ümit Burnu'nun bulunmasi, Osmanlilarin baharat ticaretine de büyük darbe vurmustu Kanûnî Sultan Süleyman döneminde bu sebeplerden ötürü, dört kez Hint deniz seferi düzenlendi ancak, Osmanli donanmasinin okyanus sartlarina uygun olmamasi yüzünden bu seferlerden hiçbirisinde tam basari saglanamadi

1551 yilinda düzenlenen Ikinci Hint Seferinde Osmanli donanmasinin basinda Piri Reis vardi Türk denizcilik tarihinde önemli bir yere sahip olan Piri Reis, bu sefer sirasinda Maskat'i almis ve Portekiz donanmasini büyük bir bozguna ugratmisti Ancak, Portekizlilerin Basra Körfezi'ni kapatacaklarini düsünerek, donanmayi Basra'da birakip ganimetlerle geri döndügü için Piri Reis Misir'da idam edilmistir

Ancak yine de Yemen, Eritre, Sudan sahilleri ve Habesistan'in bazi kisimlari Osmanli topraklarina katildi Arap yarimadasi tamamen Osmanli denetimine girdi Kizildeniz yabanci güçlere kapatilarak Osmanli egemenligi saglandi

BELGRAD'IN FETHI

Kanûnî Sultan Süleyman tahta çiktiginda Avrupa'nin en güçlü devleti Roma-Germen Imparatorlugu (Almanya) idi Almanya Imparatoru Sarlken Macaristan'a hakim olmak için Macar krali ile yakin akrabalik iliskileri kurmustu Macar Krali Ikinci Lui, Sarlken'e güvenerek vergilerini ödemiyor kendisine gönderilen Osmanli elçilerini öldürtüyordu

Fatih Sultan Mehmed, Avrupa'da düzenledigi seferlerde Sirbistan'i almisti Ancak stratejik bir öneme sahip Macaristan alinamamisti Kanûnî Sultan Süleyman Macaristan'i almak üzere harekete geçti Belgrad, karadan ve Tuna irmagindaki Osmanli donanmasi tarafindan kusatildi Sehir, gayet iyi savunulmasina ragmen teslim olmak zorunda kaldi (29 Agustos 1521) Belgrad Muhafizligina Bali Pasa getirildi Bu sefer sonunda Istanbul'a gönderilen bazi Belgradlilar kurulan Belgrad köyüne yerlestirildi

Belgrad'in fethi, Kanûnî Sultan Süleyman'in ilk fethidir

Belgrad, bundan sonraki yillarda Osmanli Devleti'nin Avrupa'ya açilan en büyük kapisi oldu Bu sebeple Belgrad'a "Darü'l-cihad" denildi

RODOS'UN FETHI

Avrupalilar Akdeniz'deki Rodos, Kibris, Girit, Malta gibi adalara hakim olmuslar, açik denizlerde kesifler yapmislar ve denizlerde güçlerini arttirmislardi Kanûnî döneminde denizcilige önem verildi ve büyük basarilar elde edildi

Kanûnî döneminde Rodos adasi, Sen Jan sövalyelerinin elindeydi Sövalyeler korsanlik yapiyor, Türk donanmasina zarar veriyorlardi 1522 yilinda düzenlenen seferle Rodos fethedildi

CEZAYIR'IN KATILISI

Cezayir 1516'da Baba Oruç ve kardesi Hizir Reis (Barbaros) tarafindan Ispanyollar'dan alinmisti 1518'de Barbaros, Cezayir'in hükümdari olmustu Daha önce Yavuz bu iki denizcinin kendisinden yardim istemesi üzerine onlara iki kadirga ve levent vermisti

Kanûnî, Barbaros Hayreddin Pasa'yi Istanbul'a çagirdi ve Kaptan-i Deryaliga getirdi(1533) Böylece, Cezayir Osmanli topraklarina katildi Barbaros Ege denizinde Venediklilerin elinde bulunan adalari aldi

TRABLUSGARP'IN ALINISI

Sarlken, Trablusgarb'i aldiktan sonra buraya Sen Jan Sövalyeler'ini yerlestirmisti Barbaros'un Preveze Deniz Zaferini kazanmasi ve Venediklilerin Osmanlilarla baris imzalamalari Sarlken ve Papa'yi kizdirmisti Hazirlanan Haçli donanmasi Cezayir'e saldirdi ancak, Osmanli donanmasi karsisinda bozguna ugradi (1541)

Barbaros'un yetistirdigi Turgut Reis Trablusgarb'i karadan ve denizden kusatarak aldi Ayrica bu seferle Bingazi de Osmanli ülkesine katildi (1551)

CERBE SAVASI

Turgut Reis'in Ispanyollar'in elinde bulunan Cerbe adasini kusatmasi üzerine, Andrea Doria komutasindaki bir Haçli donanmasi Ispanyollara yardima geldi Yapilan Cerbe Deniz Savasinda büyük bir zafer kazanildi Cerbe Osmanlilara geçti (1559)

MOHAÇ SAVASI

Sarlken'in büyük bir tehlike olmaya basladigini gören Kanûnî Sultan Süleyman, Fransuva'nin da israri üzerine Sarlken'e karsi savas açmaya karar verdi Osmanli ordusu Tuna nehrini geçerek Macaristan'a girdi

29 Agustos 1526'da Macar ordusuyla Mohaç'ta yapilan savasta Macar ordusu iki saatte dagildi Mohaç Savasi parlak ve sanli bir zaferle neticelendi Budin (Budapeste) alindi

Macaristan, Osmanli Devleti'ne bagli bir krallik haline geldi ve basina Macar soylularindan Jan Zapolya getirildi

ZIGETVAR KALESI

Anadolu'daki iç isyanlarla ve Dogu'da Iran Devleti ile ugrasan Kanûnî Sultan Süleyman, 1566'da son seferine yine Macaristan üzerine çikti

Zigetvar kalesi kusatildi, ancak kusatma devam ederken Kanûnî Sultan Süleyman vefat etti Osmanli Devleti'ni zaferden zafere tasiyan Kanûnî Sultan Süleyman'in ölüm haberine ragmen kale fethedildi (7 Eylül 1566)

PREVEZE DENIZ ZAFERI

Osmanlilarin Akdeniz'de kuvvetlenmeleri ve tüm Ege denizine hakim olmalari Avrupa'yi telaslandirmisti Ayrica devam eden Avusturya ve Macaristan seferleri büyük bir Haçli donanmasi hazirlanmasina neden oldu Andrea Doria komutasindaki Haçli donanmasinda Venedik ve Cenevizliler'den baska Malta, Portekiz ve Ispanya'ya ait gemiler de bulunuyordu

Haçli donanmasi 602, Osmanli donanmasi ise sadece 122 parçaydi Preveze körfezinde 27 Eylül 1538'de yapilan savasta, Barbaros Hayreddin komutasindaki Osmanli donanmasi büyük bir zafer elde etti

Tarihe Preveze Deniz Zaferi olarak geçen bu savas sonunda Akdeniz bir Türk Gölü haline geldi

KAPITÜLASYONLAR

Ilk defa 1352 yilinda Cenevizlilere verilen Kapitülasyonlar, darülharb kabul edilen yabanci ülke tüccarina Osmanli topraklarinda ticaret yapma hakki veriyordu Ancak Osmanli Devleti ticaret imtiyazlarini siyasi ve diplomatik menfaatleri çerçevesinde kullanarak ittifak yapacagi devletlere vermisti

1535 yilinda Fransa ile dostluk havasi içerisinde iken Fransizlarin hazirladigi Kapitülasyon taslagi Osmanli padisahinca tasdik edilmemisti Bu taslaga göre esit sartlar ve mütekabiliyet esasi getiriliyordu Halbuki Osmanli Devleti padisahin tek tarafli yemini "Ahdi" ile verildiginden Ahidname diye adlandirilmisti ve her padisah degistiginde yenilenmesi gerekiyordu

Ilk Fransiz Kapitülasyonu, Kibris seferi öncesinde 1569 yilinda verildi Katolik dünyasina ve Papa ambargosuna karsi ittifak saglamak için Protestan olan Ingiltere'ye 1580'de, Hollanda'ya 1612'de Kapitülasyonlar verildi

Kapitülasyonlarda ticaret yapma hakkinin yani sira, tüccarin haklari, gümrük vergileri, mahkeme usülleri, yol izinleri, emniyetlerine dair hususlar detayli olarak belirtildi

Osmanli devleti zayifladikça Kapitülasyon verilen devletlerde giderek çogaldi ve bunu bir baski araci haline getirdiler

Birinci Dünya Savasi'nin ilani ile birlikte 1914 yilinda tüm protestolara ragmen Kapitülasyonlar tek tarafli olarak kaldirilmistir

SAFEVILER

Kanûnî Sultan Süleyman Avrupa'da basarilar kazanirken, Anadolu'da iç isyanlar bas göstermis, Iran'da ise yikilan Akkoyunlu devletinin yerine kurulan Safevi Devleti, doguda Osmanli Imparatorlugu için ciddi tehlike olmaya devam etmisti

Kanûnî Sultan Süleyman, Avrupa'da Istanbul Antlasmasiyla geçici de olsa barisi sagladiktan sonra, Iran üzerine ilk seferine çikti Safevi Devleti'nin izledigi düsmanca politikalar ve Anadolu'da yasayan Siileri kiskirtmalari bu seferin düzenlenmesine neden oldu Tebriz, Azerbaycan ve Hamedan istila edildi Irakeyn seferiyle de Bagdat alindi (1534)

Kanûnî'nin Avusturya'ya sefer düzenlemesinden yararlanmak isteyen Safevi Sahi Tahmasb, kardesinin Osmanlilara siginmasini da bahane ederek, Tebriz, Nahçivan ve Van'i ele geçirdi Bunun üzerine Kanûnî Sultan Süleyman ikinci defa Iran seferine karar verdi Çikilan Iran Seferinden Van ve Tebriz geri alinarak dönüldü (1548) Safeviler (1553) tekrar saldiriya geçtiler Dogu Anadolu'da ilerleyen düsman kuvvetleri Mus'a kadar gelip Erzurum'u kusattilar Kanûnî Sultan Süleyman üçüncü Iran seferine çikti Revan, Nahçivan ve Karabag alindi Zor duruma düsen Sah Tahmasb'in istegi üzerine baris yapildi ve Amasya Antlasmasi imzalandi (1555)

Bu antlasmayla, Yavuz döneminden beri süren Iran sorunu çözüme kavustu Dogu Anadolu, Tebriz ve Bagdat Osmanli hakimiyetinde kaldi Amasya Antlasmasi, Osmanli Imparatorlugu ve Iran arasindaki ilk resmi antlasmadir Ayrica Islam dünyasinda yapilan ilk din barisi özelligi de tasimaktadir

MIMARI ESERLER

Kanûnî Sultan Süleyman 46 yil saltanatta kaldi Babasi Yavuz Sultan Selim'den 6557000 km kare olarak devraldigi Osmanli topraklarini 14893000 km kareye çikardi Kanûnî Sultan Süleyman döneminde imar faaliyetleri devam etti ve ilk is olarak babasi Yavuz Sultan Selim tarafindan temelleri atilan Istanbul Sultan Selim Camii'ni tamamladi

Bunun disinda yaptirdigi eserlerden bazilari sunlardir;
Gebze'de Çoban Mustafa Pasa Camii ve Külliyesi,
Afyon Sincanli Sinan Pasa Camii,
Bozöyük Kasim Pasa Camii



SULTAN IKINCI SELIM (1566 � 1574)

Babasi : Kanuni Sultan Süleyman
Annesi : Hürrem Sultan
Dogumu : 28 Mayis 1524
Ölümü : 15 Aralik 1574
Saltanati : 1566 - 1574
Devlet Sinirlari : 15162000 km2

HAYATI

Sultan Ikinci Selim 28 Mayis 1524'de Istanbul'da dogdu Babasi Kanuni Sultan Süleyman, annesi Hürrem Sultan'dir Hürrem Sultan Slav kökenlidir Orta boylu, açik alinli, mavi, gözlü, ince kasli ve sarisin bir padisahti Sehzadeliginde mükemmel bir tahsil ve terbiye ile yetistirildi Devlet idaresini iyice ögrenmek için de Anadolu'nun çesitli yerlerinde sancakbeyligi yapti Bu sirada tahsiline devam ederek, ilim ve tecrübesini arttirdi

Sari Selim olarak da anilan II Selim, Kütahya sancakbeyi iken aldigi, babasi Cihan padisahi Kanuni Sultan Süleyman'in ölüm haberi üzerine Istanbul'a gelerek, 30 Eylül 1566 günü 42 yasinda iken tahta geçti Sari Selim daha önceki Osmanli Sultanlarina göre silik ve zayif bir hükümdardi

Babasinin saltanati sirasinda diger kardesleri Sehzade Bayezid ve Sehzade Mustafa'nin bertaraf edilmesiyle kolayca tahta geçen Sultan Ikinci Selim, adini aldigi dedesi Yavuz Sultan Selim ve babasi Kanuni'ye göre oldukça silik bir idare sergilemistir Devrin büyük devlet adamlari sayesinde Osmanli Devleti ihtisamini sürdürmüs, Sokullu Mehmed Pasa gibi dirayetli ve tecrübeli vezirler hükümeti ayakta tutmuslardir Sultan Ikinci Selim'in kendisi hiç sefere çikmamis ve liyakatli olmayan Ali Pasa'nin Kaptan-i Deryaliginda Inebahti faciasi yasanmistir 8 yil padisahlik yaptiktan sonra 15 Aralik 1574 günü vefat etti Ayasofya'ya defnedildi Sultan Ikinci Selim Istanbul'da ölen ilk Osmanli Padisahidir

Sultan Ikinci Selim'in tahta çiktigi ilk yillarda, bazi siyasi çekismeler yasandi Sokullu Mehmet Pasa bu çekismelerden galip olarak ayrildi ve 15 yil sadrazamlik yapti Sadrazamlik yaptigi bu dönemde devlet yönetimine agirligini koydu

Sultan Ikinci Selim, babasi Kanuni Sultan Süleyman'dan 14 892000 km kare olarak devraldigi Imparatorluk topraklarini, oglu Sultan Üçüncü Murad'a 15162000 km kare olarak birakmistir

Saheser beyitlerinden biri sudur:

"Biz bülbül-i muhrik-i dem-i sekvayi firakiz
Ates kesilir geçse saba gülsenimizden"

Erkek Çocuklari: Üçüncü Murad, Abdullah, Osman, Mustafa, Süleyman, Mehmed, Cihangir

Kiz Çocuklari: Fatma Sultan, Sah Sultan, Gevherhan Sultan, Esma Sultan

SAKIZ ADASININ FETHI

Denizlerde büyük bir güç olan Osmanlilar Akdeniz adalarinin önemli kismini almislardi Cenevizlilerin elinde olan Sakiz ise alinmamis, bir miktar vergi ile yapilan ticari antlasmayla kontrol altinda tutulmustu Sakiz adasi Ege denizinde önemli ticari depo vazifesi görüyordu

Kapitülasyonu olamayan devletler de mallarini Sakiz'a getiriyor ve buradan Venedik, Ceneviz, Dubrovnik, tüccari vasitasiyla Osmanli limanlarina tasiyorlardiAdadaki Cenevizliler vergilerini düzenli ödemiyor, firsat buldukça Osmanli kuvvetlerine saldiriyorlardi Bu durum karsisinda Piyale Pasa komutasinda gönderilen bir donanma burayi fethetti Piyale Pasa vezirlige atandi (1568)

ENDONEZYA SEFERI

Deniz seferleri devam ediyordu Endonezya'daki Müslüman Açe Devleti'ne yardim etmek için, Hizir Hayreddin komutasinda 15-20 parçalik bir kuvvet gönderildi Böylece Osmanli hakimiyeti ve gücü Uzakdoguya kadar uzanmis oluyordu (1569)

YEMEN SEFERI

Kanuni zamaninda baslayan Hint okyanusundaki mücadeleler Sultan Ikinci Selim zamaninda da devam etti Yemen, çikan ayaklanma üzerine sefer düzenlendi Orada çikan ayaklanma bastirildi (1570)

KIBRIS'IN FETHI

Kibris Venediklilerin elinde bulunmaktaydi Misir'in alinmasindan sonra Memluklülere vergi veren Kibris, Osmanlilara vergi vermeye baslamisti Ekonomik, stratejik ve cografi yönden çok önemli olan Kibris seferinin kolay olacagi düsüncesiyle Lala Mustafa Pasa Kibris Seferine taraftar olurken, Sokullu Mehmed Pasa ise yeni bir Haçli Seferine yol açacagi endisesiyle Kibris'in fethine muhalif kalmisti

1570 yilinin Ekim ayinda Kibris'taki irili ufakli tüm sehirler alinmis, Kibris'in baskenti durumundaki Lefkose Osmanlilarin eline geçmisti Ancak Kibris'in en önemli kentlerinden olan Magosa henüz alinamamisti Lala Mustafa Pasa komutasindaki Osmanli birlikleri yardimci birliklerin de gelmesiyle, Magosa kalesini karadan ve denizden kusatmaya basladi Yaklasik bir yil süren kusatmadan sonra Magosa da teslim olmak zorunda kaldi (4 Agustos 1571) Adaya Türkler yerlestirildi

INEBAHTI SAVASI

Kibris'in alinmasi Avrupa'da bir Haçli donanmasinin hazirlanmasina neden oldu Don Juan komutasindaki Haçli donanmasinda Venedik, Ispanya, Malta, Papalik ve diger Italya hükümetlerine ait gemiler bulunuyordu Osmanli Donanmasinin degerli komutanlari Pertev Pasa ve Uluç Ali Pasa bu karsilasma sirasinda savunma yapilmasini istedilerse de Kaptan-i Derya Ali Pasa saldirida bulunulmasini istedi

Iki donanma Mora'nin kuzey, Orta-Yunanistan ile Karlieli'nin güney kapilarinda bulunan Inebahti körfezinde karsilasti (7 Ekim 1571) Siddetli çarpismalardan sonra Kaptan-i Derya Ali Pasa ve beraberindekiler sehit düstü

Osmanli donanmasi beklemedigi bir darbe aldi ve çok sayida gemisi batirildi Savasta büyük basarilar göstererek gemilerini kurtarmayi basaran Uluç Ali Pasa Sokullu Mehmed Pasa tarafindan, Kaptan-i Deryaliga getirildi

Sokullu Mehmed Pasa yeni bir donanma hazirlamasini istedi Bunun için çok sayida malzemeye ihtiyaç oldugunu kisa süre içinde böyle bir donanmanin hazirlanmasinin zor oldugunu söyleyen Uluç Ali Pasa'ya Sokullu; "Bütün donanmanin demirlerini gümüsten, halatlarini ibrisimden, yelkenlerini atlastan yapabiliriz Hangi geminin malzemesi yetismezse gel benden al" demesi Osmanli Devletinin o dönemdeki gücünü göstermesi açisindan önemlidir

Sokullu Mehmed Pasa gönderilen Venedik elçisine Inebahti Deniz Savasiyla ilgili olarak

"Biz Kibris'i almakla sizin kolunuzu kestik, siz Inebahti'nda bizi yenmekle, sakalimizi tras ettiniz Kesilen kolun yerine yenisi gelmez, fakat kesilen sakalin yerine daha gür çikar"

Bununla beraber Inebahti faciasindan sonra kaybedilen binlerce denizciyi yerrine getirmek kolay olmamis ve tecrübesiz, leventlerden teskil edilen yeni donanma Osmanli'ya Akdeniz'de eski kudretini kazandiramamistir Artik Avrupa siyasetini yönlendirecek ve ticaret yollarini hakimiyet altina alacak Hint Seferleri gibi büyük projelere de edilmemistir

TUNUS'UN ALINMASI

Osmanlilar Uluç Ali Pasa komutasindaki yeni hazirlanmis donanma ile Akdeniz'e indi Venedikliler baris istediler Ayrica Tunus kiyilarinda bazi bölgeler fethedildi (1574)

KANAL PROJELERI

Astrahan'i Türklerden alan Ruslarin amaci güneye dogru inmekti Osmanli Devleti 13 yil sonra Astirhan'a sefer düzenlemeye karar verdi Bu seferle beraber Don ve Volga nehirlerinin birlestirilmesi de düsünüldü Bu sayede Karadeniz ve Hazar birbirine baglanacak Osmanlilar Asya içlerine hakim olabileceklerdi Iran tehlikesi ortadan kalkacak Ruslarin güneye inme hayalleri ortadan kalkacakti

Kanal açilma isi Defterdar Kasim Bey'e verilmisti Kanal'in üçte biri tamamlanmis olmasina ragmen Kirim Haninin kisin çok uzun ve soguk olacagi yönündeki olumsuz propagandalari asker ve isçiler üzerinde olumsuz etkiler birakti Kisin gelmesiyle proje yarim kaldi ve bir daha devam edilmedi

Süveys kanalinin açilmasi düsüncesi de yine Sultan Ikinci Selim zamaninda gündeme geldi Misir Beylerbeyinin konuyla ilgili sundugu proje Sokullu Mehmed Pasa'nin bu konuya yeterince önem vermemesi yüzünden ortadan kalkti

MIMARI ESERLER

Sultan Ikinci Selim memleketin imar ve insasi ile de ilgilenmistir 1569 yilinda Karadeniz'le Hazar Denizini bir kanalla birlestirme çalismalarini baslatti Ayasofya Camii yeniden onarildi ve iki minare eklendi Kanuni Sultan Süleyman'in ölümünden sonra birbirinden güzel mimari eserler vermeye devam eden Mimar Sinan'in en büyük eserlerinden biri olan Edirne Selimiye Camii, Edirne'yi çok seven ve zaman zaman oraya gidip kalan Sultan Ikinci Selim için yapildi (30 Ekim 1574)

Yine Sultan Ikinci Selim döneminde;

Eyüb Zal Mahmud Pasa,
Konya Selimiye Camii,
Lüleburgaz Sokullu Camii ve Külliyesi,
Karapinar Sultan Selim Camii,
Payas Sultan Selim Camii ve Külliyesi,
Kasimpasa Piyale Pasa Camii gibi eserler de yapildi

Bunlardan baska;
Mekke-i Mükerreme'nin su yollarini tamiri,
Mescid-i Haram'in mermer kubbeleri,
Lefkose Selimiye Camii'nin insaasi,
Aziz Efendi Tekkesi,
Navarin Limanina hakim bir mevkiye yaptirdigi kule hayir eserlerindendir


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.