Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
delilleri, edenlerin, kabul, kaza, namazın, olacağını

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F




Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri Faslı

Namazı vaktinden çıkarıp, bununla da zimmetin beride olacağını belirtenlerin görüşlerine gelecek olunursa, lafız ebu ömer ibni abdilberr4in4dir Çünkü kendisi bu meseleyi en güzel vetam yöüyle belirtip yardımcı olmuştur Bizlerde onun sözünün tıpkı aynısını zikredeceğiz Kendisi: “İstizkar” adlı eserinde “uyuyup namazı kılamama babında” şöyle demiştir: “Ben abdulvaris’den, Kasım4ın kendilerine şöyle hadis anlattığını kendisinden okudum Onlara da ahmed b Züheyr, onlara da ibni isbahani, onlara da Ubeyde b Hamid, hadisi anlattı o da Yezid b Ziyad’dan, o da Temim b Seleme’den, o da YMesruk4tan, o da İbni abbas’dan şöyle demiştir:
3Rasulullah (sav) bir seferlerinde iken gecenin son vaktinde uyumak için konaklayıverdiler Güneş doğuncaya dek de uykularından uyanamadılar Sonra da Bilal4e emretti ve ezan okudu Sonra da iki rekat namaz kıldı” ibni abbas’da:
3Beni ne dünya ve ne de içindekiler bu ruhsat kadar sevindirmemiştir” demiştir”155
(155) ahmed: 1/259, Yezid b Ebi Ziyad4dan o da birisinden o da ibni abbas’dan rivayette bulunmuştur “Mecma” adlı eserde: 1/321; Heysemi, ebu Ya’la’ya, Bezzar’a, Taberaniye, Yezid b ebi Ziyah, o da Temim b Seleme o da mesruk o da ibni abbas’tan olmak üzere nisbette bulunmuştur Ebu Ya’la’nın ricali ise güvenilirdirler
Ebu ömer şöyle demiştir:
3Bu bana göre -Allahualem-; Yüce allah4ın namazda iken kullarına bu muradı -vakitlenmiş de olsa- namazı kim vaktinde kılamazsa, unutmuş, uyumuş, ya da kasten terketmişse, hatırladığı zaman bunu kaza yapacağını mutlak olarak gösteren (bir delil olup); bu ashaba ve diğer ümmetine Rasulullah’ın (sav) öğretme sebebidir
İbni Sihab, o da Said b Müseyyeb’den bu babda gelen Malik hadisine bakmaz mısın? Nitekim Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
“Kim namazı unutmuşsa, hatırladığı vakit onu kılsın”156
(156) Muvatta: 1/14; Hadis mürsel’dir Müslim: 309’da bunu mesacid bölümünde: Geçen namazın kazası ve kazasının erken yapılmasının müstehaplığı babında vasl etmiştir
Unutmak olayı arab lisanında, kasten terketmek ya da hatırlamamak manalarına gelmektedir Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
“Onlar Allah’ı unuttular, Allah’da onları unutuverdi
Yani: Allah’a itaat etmeyi ve Rasulullah’ın (sav) getirdikleri şeylere iman etmeyi terkettiler Bundan dolayı da Allah (cc) rahmetinden onları terkediverdi işte bunda bir ihtilaf bulunmaz Bunu nitekim, Kur’an’ın tevilini azıcık da olsa bilen, anlamazlık etmez” şayet:
3Kim uyuyup ya da unutup namazı kılamamışsa, hatırladığı zaman kılsın”157
(157) Sayfa: 67’de hadisin tahrici geçmişti
hadisi niçin sırf bu hadiste gelmiştirde başka hadislerde yoktur? denilecek olursa; şöyle denilir:
3Uyku ve unutmadan dolayı bu kimseden günahın kalktığı hakkında yazının kalktığı için, kişide de bu hasletlerden dolayı kötü zannı ve vehimi ortadan kalksın diye uyuyan ve unutan kişi has olarak gelmiştir Nitekim Rasulullah (sav) ta, bu iki hasletlerden dolayı kişiden günahın düşmesi ile farzın gerekliliğinin düşmediğini de açıklamaktadır Çünkü hatırlandığı zaman namazı yerine getirmek farzdır Her iki haslettendolayı -hatırlayınca- vaktin çıkışından sonra bunları kaza eder, hadiste bu iki hasletin yanında kasten terkeden de delil getirilmemiştir Çünkü uyuyan ve unutan da vehim edilen illet bunda yoktur Farzın terkedilmesi hususunda (kasten terkedene) bir zöür olamaz Hatırlıyorsa amazı kılması vaciptir
şüphesiz ki yüce Allah, her ikisinin hükmünün arası ile, vakitlenmiş namaz ve Ramazan ayında vakitlenmiş orucun arasını Rasulü4nün dili üzerine eşit kılmıştır Bilakis her ikisinden birinde bile vaktinin çıkışından sonra kaza etmektedirler Dolayısıyla namazını uyku ve unutmadan dolayı kılamayan nasıl nass edilmişse -bizim vasf ettiğimiz gibi- aynı zamanda oruç hakkında hasta ve misafirin durumu da nass edilmiştir158 Ümmette bunda icma etmiştir
(158) Muvatta: 1/304’de Malik4in rivayet ettiği gibidir abdullah b Ömer şöyle diyordu: “Yolculuk ya da hastalıktan dolayı iftar eden peşpeşe olmak üzere Ramazan kaza orucu tutar3 isnadı sahihtir
Nitekim “el-Kaffe” adlı eserde nakledildiğine göre; Her kim -Ramazan orucunun farz olduğunu bildiği halde- kasten orucu terkedecek olursa -nitekim bunu yapmakla çok şerli bir iş ve büyüklenme göstermiş olur- sonra da bunlardan dol tevbe ederse o kişiye bunları kaza yapmak düşer Namazı kasten terkeden de işte böylecedir Nitekim namazını unutan ve yada kasten kılmayan, namazı kaza etme hususunda ve orucu kaza etme hususunda eşittirler Her ne kadar günah hususunda (şiddetleri) farklı da olsa Malları kasten telef edip cinayetlik yapan ile unutarak yapan gibi Bu ikisi eşittirler ancak günah hususunda farklıdırlar Nitekim bu türdeki hüküme haccdaki cemrelerin atılması -ki ne kasten ve ne de unutan bunu vaktinin dışında yerine getiremez, nitekim yerine kanın akıtılması gerekir- buna hilaftır aynı zamanda kurban kesmede bu hükmün tersinedir Çünkü kurban kesmek farzın gereksinimlerinden değildir Namaz, oruç her ikisi de farzdır, vaciptir Devamlı verilecek, ödenecek, bir borçtur şayet hem oruç ve hem de namaz için belirlenmiş vakitleri çıkmış olsa da (kazaları yapılır) Rasulullah (sav) şöyle buyurmuşlardır:
“Allah’ın borcu ifa edilmeye (yerine getirilmeye) en layık olandır”159
(159) Buhari: 4/169, 170, oruç’da: Kim orucu borcu olarak ölürse babında; Müslim: 1148, oruç’da: ölümün yerine orucu kaza etme babında; ebu Davud: 3310, Yeminler ve adaklar’da: “Kişi ölürse ve oruç kazası varsa yerine velisi tutar” babında; tirmizi: 716, Oruç’da: ölümün yerine oruç tutma babında rivayet etmişlerdir
Namazı unutarak ya da uyuyarak kılmayan kişiler vaktinden sonra kılmak için mahzurlu olduklarına göre, kasten terkeden de, terkettiği için onda günah hasıl olmuş olur kendisi kılmasa yine de ondan namazın farzı düşmez Ona namazı yerine getirmesi istenilir Çünkü, namazı kasten kılmayışındaki isyanından dolayı tevbe etmesi, vaktinde kılamadığı, terkettiği namazlardan dolayı pişmanlığı, o namazı eda ve ikamet etmiş olduğunu göstermektedir
nitekim bazı zahir ehli kimseler çok şaz görüşler ile, müslümanların yollarından ve müslüman alimlerin cumhurun hilafına görüşleri ileri sürüp şöyle demektedirler:
“Kasten namazı vaktinden çıkaran kimse bu namazı başka bir vakitte kılması ona caiz olmaz Çünkü o uyuyan ya da unutan kimse değildir Muhakkak ki Rasulullah (sav):
“Kim uyuyup ya da unutup namaz kılamayacak olursa hatırladığı zaman kılsın”160 buyurmuştur


Alıntı Yaparak Cevapla

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F




Devamla:
“Kasten namazı kılmayan dolayısı ile uyku uyuyan ya da unutan kimse pozisyonunda olmamaktadır” demiştir
(160) Sayfa: 67’de bu hadis geçmişti
Yine şöyle demiştir:
3Kasten kılmayanı bu ikisi üzerine kıyas etmek caiz değildir tıpkı avı öldürenin bizlere yeterli gelmediği gibi
Nitekim Cumhur ulemaya iki meselede muhalefet etmişlerdir Kendisi, tabiinden bazılarının bu konuda -müslüman alimler bu rivayetin şaz olduğunu belirttikleri halde- şaz olan rivayeti musteti etmeyi zanetmektedir şüphesiz ki kendisi alimlerden delil getirmekte olup, onlara uymakla memurdur Dolayısı ile bu zahiri olan zat hem nazar ve hem deitibara muhalefet etmektedir Değerli alimler topluluğunda şaz olarak ortaya çıkmaktadır Kendisi aynı zamanda bu konuda gittiği usulde akıllara sahih ve doğru deliller de getirmemektedir
Delillerden birisi de şudur:
3şüphesiz ki namaz; -tıpkı oruç da olduğu gibi- vaktinden sonra hem kılınır ve hem dekaza edilir şayet, kendilrine rucu etmek ve onların yollarından çıkmayı terketmekle- onlardan şaz olarak emreden ümmet, icma etmiş de olsa, şu gelen hadiste delilden ihtiyaçsız kalır Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
3Her kim güneş batmadan ikindinin bir rekatına yetişirse ikindiye yetişmiş olur Kimde güneş doğmadan önce sabahın br rekatına kavuşmuşsa sabaha kavuşmuş olur”161
(161) Sayfa: 75’de tahrici geçmişti
Nitekim hadiste de kasten terkeden unutan kişiden istisna edilmemiştir
Yine “kaffe” adlı eserden nakledildiğine göre rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
3Her kim batmadan önce ikindi namazında bir rekata yetişirse, ikindi namazına tamamını battıktan sonra kılar”162
(162) Buhari: 2/32, Mevakitte: Gruptansonra kim hak dinin bir rekatına kavuşursa babında ebu Hureyre şöyle demiştir: “Rasulullah (sav) buyurdular ki: “Sizden biriniz güneş batmadan önce ikindi namazının bir secdesine yetişirse namazını tamamlasın3 hadisi Buradaki “Secde” rekat demektir
Bu da hepsine göre vakit çıktıktan sonradır ikindi namazının hepsinikasten kılamayanın, unutanın ve tefrit gidenin bunu kılması aeli ile, bazısının amel edilmesi arasında bir fark yoktur Ne nazar ve ne de iibar açısından da!” Başka bir delil ise şudur:
“Savaşta müşriklerin dikipte alıkoymalarından ötürü, güneş batana dek öğle ve ikindiyi Hendek günü ne Rasulullah (sav) ve ne de ashabı kılmıştır (Güneş battıktan sonra kılınmıştır) o gün uyumamış, unutmamış olduğu ve müslümanlarla kafirler arasında büyük çekişmeli bir savaşda o gün olmadığı halde, öğle ile ikindiyi geceleyin kılmışlardır”163
(163) Sayfa: 72’de tahrici geçmişti
Başka bir delil de şudur:
“Rasulullah (sav) Hendek günü ayrılınca, Medine’de ashabına:
“Sizden biriniz beni Kurayza’ya varmadan ikindi namazını kılmasın” diye buyurmuştur164


Alıntı Yaparak Cevapla

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F




(164) Buhari: 2/314, Meğazi bölümünde: Hiziplerde Rasulullah’ın (sav) yeri ve Beni Kureyza’ya çıkarma yapması babında; Müslim: 1770, Cihad ve Siyer’de savaşta mübadiren olmak ve iki mutearız olan işin en önemlisiin takdimi babında rivayet etmişlerdir Dikkat et! Bu hadis Müslim4in kitabında: Zuhr (öğle) lafzı ile olup Buhari’deki (ikindi) lafzının yerine gelmiştir Hafız: “Fetih” adlı eserinde 7/314 şöyle demiştir: 3Bazı alimler bu iki rivayetin arasını bazıları emirden önce olur ihtimalinden dolayı cem etmişlerdir Öğleyi kılıyor idi Bazıları da onu kılmadılar3 demiştir o namazı kılmayanlara da: 3Hiç biri öğleyi kılmasın” denilmiştir Kılana da: “ikindiyi kimse kılmasın3 diye denmiştir Bazı alimlerde bunu onlardan bir taifenin olduğu taifeden sonra gitmeleri ihtimali ile cem etmişlerdir dlayısı ile ilk taifeye: “Öğle namazı”, ikinci taifeye ikindi namazı” denilmiştir Bu ikisi de cem edilir Bunda bir beis yoktur ancak hadisin mahrecinin bir olması uzak düşmektedir Çünkü şeyhayn’da baştan sonuna dek tek senetledirler Dolayısıyla da isnadlarındaki ricalden hepsinin, iki yönlü olarak anlatılması uzak düşürmüş oluyor” Daha sonra şöyle demiştir: “Bana göre zikredilen bu lafızdaki ihtilaf, bazı ravilerin hıfzından kaynaklanmaktadır
Bunun üzerine mübadiren yola çıktılar onlardan bazıları sözleşilmiş vakit çıkar korkusu ile Beni Kurayza4ya varmadan ikindiyi kılarken, bazıları da Rasulullah’ın (sav):
3Sizden biriniz Beni kureyza4ya varmadan ikindiyi kılmasın”
kavlindendolayı güneşin batışından sonra Beni kureyza’da ikindiyi kılmışlardır Nitekim rasulullah 5sav) her iki taifeye de bir şey söylememiştir üstelik hepsi de uyanık olup unutmuş dadeğillerdi Bazıları da vakit çıkana dek tehir etmiş sonra dakılmışlardır Bunuda şüphesiz rasululah 5sav) biliyord ve onlara:
3şüphesiz ki namazı vaktinde kılmadın, vakti çıktıktan sora kaza edemezsin” de dememiştir” Başka bir delil:
“Buda Rasulullah’ın (sav) şu kavlidir “Benden sonra namazlarını vakitlerinin ilerisine tehir eden idareciler bulunacaktır” Bunun üzerine (ashab) “onlarla beraber namaz kılalım mı?” deyince “evet” diye buyurdular
Bize, Abdulvaris bin süfyan hadisi tahdis etti On da Kasım bin Esbağ, onada İshak bin Hasan El- harbi,Ona da Ebu Huzeyfe Musa bin Mesud, Ona da Süfyan Es-sevri hadisi tahdis etmiştirOda Mensur bin Hilal bin Yessaf’dan , O da Ebil Müsenna El-hansi’den rivayet edip şöyle demiştir “Bana Ubade bin Samit in hanımından gelen habere göre Ubade bin Samit şöyle demiştir “biz Rasulullah (sav )ile beraberce oturur iken şöye buyurdular ”Benden sonra bazı idareciler gelecek Onları bazışeyler engellecek, taki onlar namazlarını vakitinde kılmayacaklardırda” Bunun üzerine (ashab) “Ya Rasulullah onlarla birlikte namaz kılalımmı? “diye sorunca Rasulullah (sav) “Evet” diye buyurdu”165
(165) Ahmed: 3/314, 315
Ebu Ömer şöyle dedi”Ebu Müsenna el-hansi Emlüklü olup sika bir ravi ‘dir
İşte bu hadiste; Rasulullah (sav) vaktinden ileriye namazın tehir edilmesini mübah saydığı alaşılmaktadır Nitekim:
“şüphesiz ki namaz sadece vaktinde kılınır
demiştir İdarecilerin namazlarını, vakit çıkana dek tehir etmeleriyle ilgili hadisler gerçekten çokçadır Beni Umeyye’den olan idarecilerin çoğu cumayı güneşin batma anında kılarlardı166
(166) Bak abdurrezzak’ın 3Musannaf” adlı eseri: 3792, 3795
Nitekim Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
3Muhakkak ki tefritçi ancak, namazını başka bir vakit gelee dek kılandır
Bu hadisle öğle namazının vaktinin, hali hazırda ikindi namazının vaktinin girmediği zaman olarak tarif etmektedir
Nitekim bu hadis birçok sahih yönle yine Rasulullah’tan (sav) mevcuttur Bunların bazısını “El-İstizkar” adlı kitabın başında “vakitler” bölümünde zikrettim
abdullah b Muhammed b raşid bize hadisi tahdis etti Ona da Hamza b Muhammed b Ali, ona da Ahmed b şuayb en-Nesevi, ona da Suveyd b Nadr, ona da Abdullah -yani ibnil Mübarek- hadisi tahdis etti O da Süleyman b Muğire’den, o da Sabit’ten, o da Abdullah b Rebah’dan, o da Ebu Katade’den, şöyle demiştir:
“Muhakkak ki Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
“Ukuda tefrit olmaz Tefret ancak, diğer vakit girinceye dek namazı kılmamaktadır”167
(167) Sayfa: 68’de geçti
şüphesiz Rasulullah 5sav) bunu yapanı ifratçı diye isimlendirmiştir Tefritçi ise mazeretli değildir özür yönünden tüm alimlere göre uyuyan ve unutan kimse gibi değildir Muhakkak ki Rasulullah (sav) tefritinden az bir bölüm de olsa işleyenin namazını caiz kılmıştır
ebu Katade hadisinde rivayet edildiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
3Yarın gelince, vaktinde namazı kılsın”168
(168) Müslim: 681, Mesacid bölümünde: Geçen namazın kazası hakkında babda rivayet etmiştir


Alıntı Yaparak Cevapla

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F




İşte bu; hatırlamada ve hatırlamadan sora namaz için ifratçının eda etmesi hususunda en geniş ve en açık kavildir şüphesiz ebu Katade’nin hadisinin isnadı sahihtir ancak manasına, İmran b Husayn’nın seferde Rasulullah’ın (sav) uyuyup sabah namazına kalkamayışı hakkında rivayet ettiği hadisi muarız olmaktadır Bunun üzerine ashab:
için namazı kılmayalım mı? Ya Rasulallah!” deyince, Rasulullah (sav):
3Hayır Muhakkak ki Allah (c) size riba’den (farzdan) alıkoymayıp sonra da onu sizden kabul etmez”169
(169) ahmed: 4/441; Hadiste Hasan el-Basri4nin ananesi bulunup, bu Mecma ez-Zevaid: 1/322’de, Taberani’nin “Evsat3 adlı eserindeki rivayettendir
Nitekim bunun benzeri, Rasulullah’tan (sav) Ebu Hureyre hadisinden de rivayet edilmiştir170 Bunların hepsinin isnatlarını biz “Tevhid” adlı eserde zikrettik
(170) Müslim: Rakam 680; mesacid bölümünde: Kaçan namazın kazasının müstehipliği ve kazanın acele edilmesinin müstehaplığı babında; Nesai: 1/298, Mevakid: Namazı kaçıran nasıl kaza eder babında; ahmed, müsnedinde: 2/428, 429
Abdurrahman b Alkame Es-Sekafi -kendisi ashabtan zikrolunmuştur- rivayet edip dedi ki:
“Sekif topluluğu Rasulullah’ın (sav) yanına geldiler Ona sorular sormaya başladılar O zamanda öğleyi ikindi ile beraber olmadan kılmamıştır”171 İşte bundaki en az olan 5miktar), içinde meşguliyeti, işi vs olduğundan dolayı, kıldığı namazın vaktinden tehir edilişidir abdurrahman b Alkame’de tabiin’in sikalarından ve büyüklerindendir
(171) Nesai: 6/279; umri bölümünde: Kocasının izni olmadan kadının bir atiyye vermesi babında; ishak b Rahaveyh, Yahya El-Hamaniy, ebu Davud et-Tayalisi, 3Müsnetlerinde” Ebu Huzeyfe, o da abdulmelik b Nesir, o da abdurrahman b Alkameden gelen yollarla rivayet etmişlerdir ebu Huzeyfe ve abdulmelik mechul kimselerdirler
“şüphesiz alimler; namazı kasten vaktinden çıkarıp da kılmayanın Allah4a bir asi kul olduğunda icma etmişlerdir Bazıları da bunun büyük güahlardan biri olduğunu söylemiş, asi olanın günahından dolayı pişman olması ve tevbe etmesi, ve daha dönmemeye itikad etmesinin gerekli olduğu hususunda icma da etmişlerdir Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
3topluca yüce Allah4a tevbe edin ki felaha ulaşasınız” (Nur: 24/31)
Her kim Allah4a ya da kullarına hakkı gerekli kılıyorsa, ondan çıkması o kişiye gerekli olur Nitekim Rasulullah (sav) Allah’ın hakkını insanların haklarına benzetmiştir ve:
“Allah’ın hakkı ifa edilmeye en layık olandır” diye buyurmuştur”172
(172) Sayfa: 84’de geçti
Ne acayiptir ki: Bu zahiri olan kişin nakz ettiği bu (yanlışının) aslı onun cealetinden ve şazlara olan sevgisinden kaynaklanmaktadır Gerçek ashabı, icma ile farizalardan vacip olan konu hakkında: “Ancak bu misli gibi bir icma ile düşer ya da kabul edilmesinde ihtilaf bulunmayan sabit sünnet ile düşer Nitekim beş vakit namaz icma ile vaciptir (farzdır) Sonra dadeğerli alimlerin görüşlerinin dışında bazı şaz olan ihtilaflar türedi Bunu da, bu konuda sünnetten rivayet edilmeyen (asılsız sözler) takip etti Bu da, vücubiyetinde icma edilen bir farizayı ortadan kaldırma, aslını nakz etme yoluna giriverdi ve kişi de nefsini unutu verdi
Sonra da şunu zikretmiştir:
“şüphesiz Davud ve arkadaşlarının mezhebinde: Kişi kasten namazı kaçıracak olursa o namazın kazasını yapması vaciptir” Sonra da:
“İşte bu Davud’un görüşüdür işte bu zahirilerde bir yöndür Ben o zahiriyi halef ve selefin mezhebinin cemaatından çıkmış olarak görüyorum aynı zamanda bu kişi fakihlerin topluluklarına da (bu görüşleri ile) ihtilaf etmektedir, onlara şaz düşmektedir Nitekim kişi ilimden şaz olanları almakla ilimde önder olamaz Kendisi kitabında, sahabe ve tabiin’den bir selefin olduğunu vehm etmiştir ki bu da ondan kayaklanan bir cehaletten başkası değildir Nitekim İbni Mes’ud’dan da, Mesruk’dan ve ömer b Abdulaziz’den, Yüce Allah’ın:
“Namazı zai ettiler” (Meryem: 19/59)
ayeti hakkında bunun namazı vaktinden tehir etmek manasında olduğunu, aksi taktirde namazı terkederlerse kafir olacaklarını173 onlardan da zikretmiştir Nitekim kendisi, kasten namazı terkedenin tekfirine dair bir söz söylememiştir Eğer namazın ikametini yapmadığı zaman aynı zamanda namazı o ikrar ediyorsa onu öldürmeyi de gerekli kılmamıştır şüphesiz onlara muhalefet etmiştir öyleyse onlara nasıl delil getirileek? Bilinen şu ki: Namazı kaza yapan kimse namazın zai olmasıdan datevbe de bulunmuş olmaktadır Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
“şüphesiz ki Ben, tevbe edip, iman edecek ve salih amel işleyecek sonra da hidayet üzere olacak kimse için çokça bağışlayayım” 5Taha: 20/82)


Alıntı Yaparak Cevapla

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F

Eski 08-02-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F




Namazı zai edenin tevbesi ancak eda ettiği vakit sahih olur Tıpkı insanın borcunun ancak eda edilmesi ile sahih olacağı gibi Her kim namazı kaza etse sonra da ifrat etse o (namazında) ve sonra da tevbe etse ve salih amel işlese, şüphesiz ki allah (cc) iyilik işleyenin ecrini asla zai etmez
(173) tahrici geçmişti
Selman’dan şöyle dediği zikrolunmuştur:
3Namaz bir terazidir Her kim ifa etse ona da ifa edilir Her kimde azaltırsa o zamanda siz mutaffifin suresind yüce Allah’ın neler buyurduğunu bilmektesiniz174 Bu da hakkında hücceti olmayandır Çünkü manasının zahirinde mutaffif (eksik yapan); bazen namazının, rüküsunun, secdesinin, hadlerinin kemalatını yapmayan kimse olarak anlaşılmaktadır şayet vaktinde kılsa bile
(174) Taberi tefsiri: 16/74’de zikretmiştir
İbni ömer’den (ra) zikrolunduğuna göre şöyle demiştir:
3Namazı vaktinde kılmayanın namazı yoktur”175
Biz de:
3Kamil cüzleri ile namazı yoktur” deriz Hadiste geldiği gibi:
“Mescidin yanındaki komşu (ev halkı için) sadece mescitte kılınan namaz vardır”176
Başka bir hadiste ise:
3emaneti olmayanın imanı yoktur” buyurulmuştur177
(175) abdurrezzak Musannıf: 3750’de Sevri, o da ebu Nasr, o da Salim b ebil cad, o da Selman’dan rivayet etmiştir
(176) Beyhaki: 3/257; Darekutni: 1/161; ebu Hureyre hadisinden rivayet etmiştir İkisinin isnadında Süleyman b Davud Yemani vardır Buhari ve Ebu Hatim’in dediği gibi onun hadisleri münkerdir Buhari şöyle dedi: 3Ben kime münkiril hadis dersem onun rivayeti helal olmaz3 Darekutnide de Cabir hadisinden rivayet edilmiştir isnadında Muhammed b şikkin vardır kendisi zayıftır Bu yüzden de ibni Hacer “Telhis” adlı eserde sayfa: 123’de: “Mescidin yanındaki komşu sadece mescitte3 ile ilgili hadisin insanlar arasında meşhur olduğunu ve zayıf olduğunu bunu sahavi4nin de: 3Mekasid” adlı eserinde: İsnadları zayıftır” dediğini” belirtmiştir
(177) Sayfa: 81’de geçmişti
Her kim namazı kaza ederse şüphesiz onu kılmış demektir Terki ile amelini unutmasından da tevbe eder” İşte bu manada zikrolunanların hepsi sahih değildir onun bunda hiçbir delili de yoktur çünkü zahiri tevil ettiklerinin tersine olmaktadır


Alıntı Yaparak Cevapla

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F

Eski 08-02-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F




Vaktinden sonra sıhhatini ve kabülünün men edenler şöyle demişlerdir:
“şüphesiz siz yıldırımları kopartıp şimşekler çaktınız 5ateş püskürttünüz)! anlattıklarımızda, selef mezhebinden naklettiklerimizde ve delillerimizde insaflı yönden bunlara davranmadınız
şüphesiz ne biz ve ne de başka islam ehlinden olan asla: 3Muhakkak ki namazın vaktinin çıkışı ile namazın düşeceğini ve celbettiklerinizle de bize celbetmeniz, ayıbınızı da üzerimize ayıplamanıza dek bu (namaz) vacip olarak da geriye kalmaz” sözünü söylemez Bilakis bizim ve hikaye ettiğimiz sahabe ve tabiin sözleri, namazı tehir eden ve kaçırandiye belirtilen sözlerinizden daha şiddetlidir Çünkü kesin olarak akıbeti belirir Sonra da tevbe hariç bunu tedarik etmeye bir yol olmamakta ve günah lekesine ve istinaf ameline bulaşmaktadır
Nitekim biz redetmenize hiçbirçıkar yol bulunmayan delilleri zikrettik Eğer red edecek bir yol bulmuşsanız o zaman ilminizi konuşturun Hani nerede? ve kiminle birlikte? Muhakkak ki maksad sadece Allah’a ve Rasulüne itaat etmek getirdikerini dered edilecek olanları açıklayacağız Sizin:
“Güneşin doğmasından sonra kıldığı namazdan ötürü ibni abbas’ın sevinmesi Çünkü bunu, Rasulullah4ın (sav) ashabına ve diğer ümmetine, allah4ın kullarına -şayet vakitlenmiş de olsa- vaktinde kılamayanın kaza etmesine, unutarak olsun uyumuş olsun ya da kasten terketmiş olsun 5kaza) edip kılacağına birer muradının olduğunu öğretmesine bir sebebin olduğunu” söylediğiniz sözünüz; şüphesiz bunu ibni abbas’ın kesin olarak böylece dilediği sizin varsayımlarınızdır Bilinen şu ki; ibni abbas’ın sözü, bu delalet yönlerden hiç birisine uymamaktadır Ou anımsatmaz bile Üstelik İbni abbas’ın bundan dolayı sevinmesi Rasulullah (sav) ve ashabı ile beraber namaz kıldığı, onların yaptığı gibi yaptığı, sahabelere gelen ecir nasibi gibi kendisine de ecrin gelebileeği için çokça sevinmiş de olabilir! Bu namazında böyece olduğunun has kılınmış olması, işitecek kimsenin bu namazınkuşluk olduğuna dikkatleri çekmektedir Dolayısı ile güneş doğduktan sonra namaz kılndı Nitekim bunun nakis bir namaz olduğu, onda ecrin bulunmadığı zannedilemez 3Ne dünya ve ne de içindekiler beni bunun kadar sevindirmiştir” sözünden de, sizin İbni abbas’tan anladığınız bu fehimden (anlayıştan) daha evlada değildir Belki de bununla, uyuyup ta namazını kılamayan, tehir etmede ifrata kaçmayan hakkında ümmetin uyması için, Allah’ın rahmetinden olduğunu kastetmiştir Öyleyse onun, bundan dolayı sevinmesi hakkındaki sözü, nasıl olurda namazı kılmayana, kasten gece namazını gündüze, gündüz namazını da gece vaktine tehir edenin yaptığı bu fiilinin ondan sahih olacağına, kabul edilih zimmetinin de beri olacağına delalet edebilir?
Bunların, ibni abbas’ın sözünden anlaşılması, en hayretle karşılacak bir meseledir Dolayısıyla onun sözünden sizin böylece algılamanızın nasıl türediğini ve hangi yollarla böylece anladığınızı bize haber verin?


Alıntı Yaparak Cevapla

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F

Eski 08-02-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F




Sizin: “şüphesiz ki unutmak arap lugatinde terketmek manasına gelmektedir Yüce Allah’ın buyurduğu gibi:
“Allah4ı unuttular, allah ta onları unuttu” (Tevbe: 9/67)
vs diye” sözlerinize gelecek olursak; Evet! Allah’ın verdiği ömür hakkı için diyorum ki: unutmak Kur’an4da iki yönde olmaktadır Terk olan unutmak ile sehv olan unutmak ancak hadisi kastenterk manasındaki unutmaya haml etmek dört yönle batıldır:
1- Rasulullah (sav)
“Hatırladığı vakit kılsın”
diye buyurmuştur Bu da gösteriyor ki, buradaki hatırlama kavramı sehv manasındaki hatırlamadır Kasten unutma manasında asla değildir aksi taktirde hadis: “Hatırlayacağı vakit” şeklinde olur ki bu kelamda da bir fau’de yoktur Dolayısı ile unutmak hatırlama ile kabul görürse ancak sevh unutması olur
Ayette buyrulduğu gibi:
“Unuttuğun vakit Rabbini hatırla!” (Kehf: 18/24)
Hadiste ise şöyle buyurulmuştur:
“Unuttuğum zaman bana hatırlatın
(178) Buhari: 3/75, Sehv’de: Beş rekat kıldığı zaman babında; Müslim: 572 Mesacid: Namazda sehv ve bundan dolayı secde etme babında rivayet etmişlerdir
2- Rasulullah (sav):
“Bunun keffareti, hatırladığı zaman onu kılmasıdır
diye buyurmuştur Malumdur ki: Kim kasten namazı terkedecek olursa, vakitten sonra kaçırma günahı ondan kefaret olmaz işte bunda ümmet arasında bir ihtilaf yoktur Nitekim bunu Rasulullah’a (sav) nisbet etmek caiz değildir öyleki; hadisin manası: Kim namazı kasten vaktinden çıkana dek terkedecek olsa, günahının kefareti vakitten sonra kılacağı namazdır” diye kalıverir işte bu büyük kavlin şenaati sizin bize: “Fayda vermez, kabul olunmaz” diye söylenilen bizim şenaatimizden daha büyüktür Öyleyse bu sözlerinizin neresinden gelmektedir?
3- Hadiste unutan uyuyana mukabil gelmiştir işte bu mukabele bunun sehv yapan olduğunu da gerektirmektedirşeriat ehlinin bir cümlesinin dediği gibi:
“Uyuyan ve unutan da sorumlu tutulmazlar
4- şari olanın kelamında unutan kişiye bazı hükümler ta’lik edildiğinde, onun maksadı sehv yapan olmamaktadır İşe bu kelamının tümünde bu kuralla gelmektedir:
“Kim unutarak yer ya da içerse orucuna devam etsin Çünkü Allah (cc) onu yedirmiştir”179
(179) Buhari: 4/135, Oruç’ta: oruçlu unutarak yer ya da içirse babında; Müslim: 1155, oruç’da: unutanın yemek yemesi, bir şey içmesi ve cima etmesi orucunu bozmaz babında; Tirmizi: 721; Ebu Davud: 2398’de rivayet etmişlerdir


Alıntı Yaparak Cevapla

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F

Eski 08-02-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F




Sizin: “Yüce Allah her ikisinin de hükmünü eşit, benzer kılmıştır Yani; Rasulü4nün dili üzere; kasten kılmayan ve unutarak kılamayanla vakitlenmiş namazın ve ramazan ayında diye vakitlenmiş orucun arasını benzer kılmıştır öyleki her ikisinde de vakit çıktıktan sonra da kaza edilir Dolayısı ile namazını uyku ya da unutmadan dolayı kılmayan nasıl nass edimişse -bizim vasf ettiğimiz gibi- aynı zamanda oruçta da hasta ve misafirin durumu da nass edilmiştir ümmette bunda icma etmiştir
Nitekim “El-Kaffe” adlı serde nakledildiğine göre: Her kim -Ramazan orucunun farz olduğunu bildiği halde- kasten orucu terkedecek olursa- ki bunu yapmakla çok şerli bir iş ve büyüklenme göstermiş olur Sonra da bunlardan dolayı tevbe etse, o kişiye bunları sonuna dek kaza yapması düşer” ile ilgili kavlinize bazı yönlerle cevap verilir Bunlar:
Sizin: “muhakkak ki Allah (cc), kasten terk edenle unutanın arasını eşit kılmıştır” diye söylediğiniz sözünüz mutlak olarak batıldır bir defa! asıl olarak yüce Allah’ın kasten terkedenle unutanın arasını eşit kılmasında bizim bu kasten terkeden hakkındaki kelamımızda bir defa o: Son derece tefritte bulunan ifratçı ve günahkar bir asidir” demektir öyleyse namaz ve oruçta bu ikisinin hükmü arasında Allah’ın vereşitlik nerede bulunmaktadır?
aynı zamanda sizin: “Vasfettiğimiz gibi, uyuyan ve unutan hakkında nasslaşmıştır” sözünüze gelecek olursak; Namaz da zikredilen unutkanlık geçmişti Bunu hangi yönle olursa olsun ahde hamletmek sahih omaz aynı zamanda hadiste nass olarak beliren, uykunun bir benzeri olan sevih unutkanlığıdır Kasten terkedene burada arz olunmaz Oruçta, misafirin ve hastanın üzerine nass olmasına gelince; eğer her ikisi de kasten oruçlarını bozacak olurlarsa da namazdaki kasten bırakma hükmü gibi bun değerlendirmek mümkün olamaz
Allah ve Rasulü’nün, namazı kasten ve şerli olarak vaktinden çıkanadek terkeden ile, hastalık ya da yolculuktan dolayı orucu terkedenin arasını -ta ki öbürü ötekisinden hükmünü alana dek- eşit kılmamışlardır Hastalık ya da yolculuktan dolayı orucun ertelenmesi tıpkı uyku ya da unutmadan dolayı namazın tehir edilmesi gibidir İşte bu ikisinin hükmünü Allah ve Rasulü eşitlenmiştir Misafir ve hasta hükmünü oruçta, yüce Allah mazeret olarak kılmıştır Rasulullah (sav) ta uyku ya da unutmasından dolayı namazı kılamayanı bu konu da mazeretli kılmıştır Her ikisinin hükmünü de oruç ve namazda eşit kılmışlardır Lakin kasten ve ifratı ile günah işleyen kişinin hükmü nerede? Mazeretli olan hasta, misafir unutan ya da uyuyanın hükmü nerede?
İşte bu da gösteriyor ki orucun hastalık ile bozulması, bazen vacip olup oruç tutması haram bile olabilmektedir Yolculuktan dolayı bozulması da; selef ve halef’ten bir taifeye göre vacip olmaktadır Onlardan başkalarına göre ise; bozmak (bu merhalede) oruç tutmaktan daha faziletlidir ya da her ikisi de eşittir Veyahut başkalarına göre; Eğer zorlanmıyorsa oruç tutması bozmasından daha faziletlidir Dolayısı ile tüm bu açıklamalara göre; namaz ve orucu kasten terketme, ve düşmanlık gösterme ilhakı, ilhakların en fasidi ve kıyasın en batıl olanıdır işte bu konu bütün alimler indinde de gözden kaçmaz bir meseledir
Aynı zaman da sizin: “Ümmette bunda icma etmiştir” Nitekim “El-Kaffe” adlı eserde nakledildiğine göre:
“Her kim Ramazan ayında kasten orucu tutmazsa -ki çok şerli bir iş işlemiş ve büyüklenmiş olur- sonra da tebe ederse, o kişiye kaza etmesi düşer” diye söylediklerinize, gelince size şunları söylemek gerekir:
“Bize öyleyse sahabelerden bu sözü söyleyen on tane sahabe bulun Nitekim bunlardan birisi bile bunu söylememiştir, ona varacak bir yolda bulamazsınız şüphesiz imamlar da bunu red etmiştir
imam-ı şafii, ahmed b Hanbel ve başkaları bu ilim elde edilmeyen icmaları, hilafla olduğunu, ihtilafın olmamasındaki ilimle olmadığı söylemişlerdir şüphesiz ki bunda, sadece Rasulullah’ın (sav) getirdiklerinde zaruri olarak bilinen şeyler hariç, buna bir çıkar yol yoktur şeri delillerin kendisine ikame olduğu sşeylere gelinecek olursa; bunu diyenin ilmi yeterli olmadığı için, bunun hükmünü nefyetmesi caiz değildir Çünkü delilin medlulüne tabi olması vaciptir Bunu söyleyenin ilminin olmayışı, olmayan bir yöne muarız olması sahih değildir işte bu; kendilerine uyulan bütün imamların yoludur işte
Oğlu olan abdullah4ın rivayeti ile ahmed b hanbel şöyle demiştir:
“Kim icmayı iddia etmişse (bu konuda) o yalancıdır Nitekim insanlar ihtilaf etmişlerdir (belki)! işte bu, murisi ve sağır olanların davetidir” Lakin şöyle demiştir:
3tebliğ edilmediğinden insanların ihtilafını bulmemekteyiz” Mervezi4nin rivayetinde ise:
“Bir insanın 5bunda icma ettiler” demesi nasıl caiz olabilir ki? Dolayısı ile ben onların “İcma ettiler” dediklerini işe onları azarlamaktayım Keşke: “Ben bunda muhalif bir kimse bilmiyorum” dese idi Nitekim bu daha doğrudur” demiştir
ebu Talib4in rivayetinde de şöyle demiştir:
3Bu yalandır İnsanların (bu konuda) icma ettiklerini bilmiyorum” demiştir ve devamla: “keşke: “Ben bunda bir ihtilaf bilmiyorum” desin işte bu insanların icma meselesi hakkında en güzel sözdür
ebul-Haris’in rivayetinde de şöyle demiştir:
3Hiç kimsenin icma olduğunu söylemesi yaraşır bir iş değildir Belki insanlar ihtilaf etmişlerdir” Muhammed b Hasan’a münazarası esnasında İmam-ı şafii şöyle demiştir:
3Hiçbir kimsenin beldelerden ima ettikleri bilinene dek “icma ettiler” demeleri doğru değildir Onlardan, evlerini inleten sözlerden de kabul olunmaz ve sadece bir cemaatin bir cemaatten haberi ancak yakın olur3 (Sonra da) bana: “Bu gerçekten çok dar bir konudur” deyince, ben de ona: “Nitekim bu, darlığına rağmen mevcut da değildir” dedim
Başka bir yerde ise şöyle demiştir:
“şüphesiz bu konudaki icma meselesinin zayıflığı ortaya çıkmış bulunuyor Münazara eden kişide bu istemiş olduğu konularda aciz olduğunu görünce, münazara eden ona:
“Bunda icma var mıdır?” dedi Bende: 3Evet Elhamdülillahi Kesiran Bilinmezliği olmayan bütün farzlar işte bunda icma vardır Nitekim senin: “insanlar icma ettiler” dediğin zaman icma bu manaya gelir Hiç kimseyi de sen, sana: “Ben icma değildir” diyeni bulamazsın İşte bu, icmanın olduğunu doğrulayan kimsenin yoludur
Sonra da münazarasında hikaye ettiğine göre, uzun sözümü söyledikten sonra şöyle devam etmiştir:
“şüphesiz Rusulullah’tan (sav) sonra hiçbir kimse bu konuda bir icma belirtmedikleri halde, hiç kimsede bunda ihtilafa girmediği halde nasıl olurda senin zamanında bu icma olabiliyor ve bu (icma olmadığı halde) icma demenin ayıbı nasıl sana yeterli gelecektir?” Münazara edende: şüphesiz bu sizden bazılarınızın iddiasıdır” dedi Bende: “Kendisinden idda edileni sen de övdün mü?” dedim O da: “Hayır” dedi Bende: “Öyleyse delillerin çoğu çürüttüğü halde, senin bu konuya girip -yolunda icmanın olmayacağı belli olduğu halde- nasıl da bu konuya giriverdin? Nitekim icmanın iddiasını terketme de (geçmişti)?! Dolayısıyla sen: “Bu icmadır” dediğin vakit kendi içinde de görüş açısını iyi yapmamış olursun aynı zamanda sen yanıbaşındakilerin: “Allah bunu icma etmekten korusun” diyenleri bile duyarsın” dedim


Alıntı Yaparak Cevapla

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F

Eski 08-02-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F




İmam-ı şafii 3Es-Risale” adlı eserinde:
“İçinde ihtilafın olup olmadığını bilmediğimiz konularda icma olmaz” demiştir
İşte bu icma meselesi hakkında, ilim ehlinin önderlerinin söyledikleri sözlerdir gördüğün gibi Dolayısıyla maksada dönecek olursak deriz ki:
“Rasululah’ın (sav) ashabından:
“şüphesizki kim kasten vakti çıkana dek namazı özürsüz terkederse, o kişiye vakitten sonra kılması fayda verir, zimmeti hem kabul edilir ve hemde beri olur?” diyen kimdir acaba? Allah’a yemin olsun ki Allah (cc); Bizlerden ashaptan bir kimsenin bile bunu söylemediğini, açıkça söylediğimizi bilmektedir
Nitekim biz öncede hikayeleri geçtiği gibi sahabe ve tabiin’den (bu konu ile ilgili görüşlerini) nakletmiştik şüphesiz Hasan-ı Basri de söylediklerimizin aynısını açıkça belirtmiştir
Muhammed b Nasr El-Mervezi “Namaz” adlı kitabında şöyle demiştir:
3Bize İshak hadisi anlattı Ona da Nadr hadisi anlattı O da Eşas’den, o da Hasan’dan, şöyle demiştir:
3Kişi kasten tek namazı terkedecek olursa onu kaza edemez” Muhammed dedi ki: “Hasan’ın bir sözü iki manaya gelmesi muhtemeldir:
1- Kasten namazı terkettiği için küfrüne haml etmiştir Bu yüzden de kaza etmesini gerekli görmemiştir Çünkü kafir, küfrü anında farzlarda terkettiklerini kaza yapmakla emrolunmamıştır 5Tevbe hariç hiçbir şeyi kabul edilmez)
2- Namazı terketmesi ile onu tekfir etmediği ihtimali Kendisi yüce Allah’ın sadece belirli bir vakitte namazı kılmasını emrettiğini belirtmiştir Dolayısı ile vakti çıkana dek onu terkederse, yerine getirmekle memur olduğu namazı vaktinde kılmadığı için -farzı terkettiği için- günah kazanmaktadır öyleyse vaktinden sonra bunu kılacak olursa, o zaman emredilmemiş bir vakitte namazı kılmış olur Nitekim emredildiği halde, bu kimsenin emrolunmayan bir vakitte bu namazı yerine getirmesi ona fayda vermez Bu görüşte bakıldığı zaman hiç de karşı çıkılacak bir görüş değildir, şayet alimler bu tersine icma etmemişlerse de” Dedi ki:
“Bu yolda giden kimse; vakti çıkana dek unutanda ve uyuyandada şayet Rasulullah’tan (sav):
3kim namazı unutarak ya da yatarak kılamıyacak olsa uyandığı vakit kılsın
hadisinin haberi gelmemiş olsa (o zaman başka) Fakat bunun gelmesi ile burada öğle namazını kılmayıp uyuyan kişiyi zikretmiştir Nitekim bu namazı -bakışta kaza yapması gerekli olduğu halde- vaktin çıkmasından sonra kaza yapar Rasulullah’tan (sav) böylece bir haber geldiğinden dolayı bu kişinin kaza yapması vaciptir 5Başka), görüş açıları da iptal olmuş olur Muhammed’de bunun hilafını açık olarak nakletmiştir Kendisi bu ümmetin hilafına icma ettiklerini de zannetmektedir Nitekim bu daiki manaya muhtemeldir:
1- İcma’nın ihtilaftan icmayı bozacağını öngörmemektedir Nitekim bu iki mesele hakkında da bilinen ihtilaflar mevcuttur
“şayet haber (hadis) olmasaydı kıyas uyuyan ve unutanın kaza etmemesini gerektirirdi” ile ilgili sözüne gelecek olunursa, işte bu sizin zannettiğiniz gibi değildir Çünkü uyuyanın ve unutanın vakti onların hatırlama ve uyanma vakitleridir Nitekim önce de geçtiği gibi onların başka vakitleri olmaz Allahu Alem
Sizin: “Kaffe” adlı eserde nakledildiğine göre: ümmette; her kim Ramazan orucunu tutmazsa -büyüklenerek ve şerli olarak- o kimsenin kaza etmesinin hakkında icma ettikleri söz konusudur” ile ilgili sözünüze gelecek olursak: “Bunun hakkında gelennakiller de nerede öyleyse Nitekim Rasulullah4ın (sav) ashabından birçok gelen (aksine olarak) rivayetler mevcuttur
Ehli Sünen’in ve Ahmed’in “Müsned”indeki Ebu Hureyre’den rivayete göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
“Her kim özürsüz Ramazan’da bir orucu bozarsa, oruç tutsa da bütün senenin orucu bozarsa, oruç tutsa da bütün senenin orucu ondan kaza etmez”180
(180) Sayfa: 78’de geçti
Bu rivayet bilinen bir rivayettir öyleyse:
“Kim Ramazanı bozarsa ya da bir bölümünü tutmazsa onun misli gibi tutması ona yeterli olur” kavli ile ilgili Rasulullah’tan (sav) ya da ashaptan gelenrivayet de nerededir?”
Sizin:
“şüphesiz ki namaz da oruç ta ebedi olarak eda edilmesi gereken bir sabit borçtur Dolayısı ile taktirlenmiş vakitten bu iki fariza çıkacak olursa, Rasulullah’ın (sav) şu hadisinden dolayı (kaza edilir)
“Allah’ın borcu ifa edilmeye (yerine getirilmeye) en layık olandır”181
(181) Bak Tahrici sayfa: 84’de geçti
ile ilgili sözünüze gelecek olursak bizler de bu delilin iki mukaddime olarak bina ederiz” deriz
1- şüphesiz ki namaz ve oruç, bunları kasten terkeden kimsenin zimmetinde sabit birer borçtur
2- Bir defa bu borç eda edilmesine mukabil olup, dolayısı ile eda edilmesi vaciptir
İlk maddeye (mukaddime’ye) gelcek olursak; bu daha evla olup bunda bir ihtilaf yoktur Hiçbir ilim ehlinin de, tehir etmesi sonucu kişinin zimmetinden bunun düşeceğini söylediğini bilmemekteyiz
Sizlerde her halde bizim böylece söylediğimiz vehmine kapıldınız Bizlere de çirkin davrandınız ve kötülülükte bulunmaya çalıştınız Bizler bunu böylece söylemediğimiz halde ve hiçbir ilim ehli de bunu böylece kastetmedikleri halde
ancak ikindi mukaddimeye gelecek olursak, işte ihtilaf konusu bunda vakidir Nitekim sizlerde buna birer delil ikame edemediniz Buna getirdiğiniz iddialarda tıpkı aynısı ile tartışma konularına çağrış yollarından olup, bunları delilin mukaddimelerinden (baş maddelerinden) kıldınız Kendisi ile hükmüde ispat ettiniz ancak tartışmış olduklarınız da şunları söylemektedirler:
“Bu kaçan namaz vaktini kişinin bunu tedarik etme yolu mükellef için kalmamıştır Muhakkak ki allahu Teala bu hakkı (farizayı) ancak vaktinde ve kılındığı sıfatı ile eda edildiği zaman kabul eder Muhakkak ki onlar bunun üzerine işittiğiniz delilleri ikame etmektedirler Öyleyse namazın şer’an mahdutlanmış vaktinin dışında bunu eda etmenin ve vaktini çıkışından sonra bunun yine ibadet oluşunun da bulunduğunu (söylemenizle) bu edanın hakka kabil delili de nerededir acaba?” Rasulullah’ın (sav):
“Allah’ın (borcunu) kaza edin Muhakkak ki Allah’ın (borcu) yerine getirilmeye en layık olandır”182
(182) Geçmişti
kavline ve:
“Allah’ın borcu ifa edilmeye en layık olandır”
kavline gelecek olursak; bunu bir defa ifratçının değilde mazeretli olaın hakkınnda buyurmuşlardır Bizlerde deriz ki:
“şüphesiz ki bu borç kaza yapılmaya kabildir Aynı zamanda Rasulullah (sav) bunu iki taraf hakkında da sınırlanmış bir vakti olmayan mutlak adak hakkında söylemişlerdir


Alıntı Yaparak Cevapla

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F

Eski 08-02-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F




“Sahihayn”da ibni abbas’tan gelen bir rivayet şöyledir:
“Bir kadın: 3Ya Rasulallah! Muhakkak ki annem vefat etmiş olup üzerinde adak orucu (borcu) vardı Onun yerine tutayım mı?” deyince, Rasulullah (sav):
“Annenin üzerinde borcu olmuş olsaydı ve senkaza etmiş olsan ondan da bunun eda edildiğini sanarmısın?” kadın da:
“Evet” dedi Bunun üzerine Rasulullah (sav):
“Annenin orucunu tut” buyurdular183
(183) Bu hadisin yollarını ve rivayetlerini bilmek için bak sayfa: 84 ve 97
Bir rivayette şöyledir:
3Bir kadın denizde (gemi ile) giderken (Boğulmadan dolayı) eğer Allah (cc) onu kurtaracak olursa bir ay oruç tuacağına dair adak adadı Allahu Teala’da onu korudu ve kadın orucu ölene dek tutamadı Sonra bu kadının bir akrabası Rasulullah’ın (sav) yanına gelip bunu zikretti ve Rasulullah (sav):
“O kadının yerine orucu tut” diye buyurdular”184
(184) Nesai: 7/20, Yeminler ve Nüzür: Kim oruç tutmak için adak adasa sonra da oruç tutmadan ölse babı; ebu Davud: 3308, Yeminler ve adaklar4da: Ölüden adak kaza etme babında rivayet etmişlerdir
Bunu sünen Ehli rivayet etmiştir Aynı zamanda Rasulullah’tan (sav) geldiği üzere bu borcun kazası, -vaktinde yapılması caiz olan hacc da- ancak ömrün son bulması ile olacağıdır
“Müsned”de, “Sünen”de abdullah b Zübeyr’den gelen rivayette şöyle demiştir Haşam (kabilesinden) bir adam Rasulullah’a (sav) gelip:
3Babam şüphesiz İslam’akavuşmuş olup kendisi çok yaşlı oluşundan bineğine binmeye gücü yetmemektedir Hacc ise kendisine farzdır Onun yerine hacc edeyim mi?” deyince, Rasulullah (sav):
“Sen onun en büyük çocuğu musun?” diye buyurdular
O da: “Evet” dedi Bunun üzerine Rasulullah (sav):
“Babanın bir borcu olsa ve sende onu kaza etsen sence bu ona yeterli gelir mi?” diye buyurdu
O da: “Evet” dedi Bunun üzerine:
“Onun yerine hacc et”
diye buyurdular”185
(185) ahmed: 4/5; Nesai: 5/117, 118, Hac bölümünde: Hacc kazasının borç kazasına benzetilmesi babında; Hadisin senedinde Yusuf b Zübeyr el-Mekki vardır ibni Hibban hariç ona güvenen olmamıştır Onun Hasan deresine kadar yükselen şehitleri bulunmaktadırİbni abbas’tan gelen bir rivayette; Cuheyne kabilesinde bir kadın Rasulullah’ın (sav) yanına gidip:
“Annem hacc etmek için adak adamıştı ancak öldü Yerine ben hacc edeyim mi?” dedi Rasulullah (sav):
“Evet! Yerine hacc et Annenin borcunu kaza eden olmak istemez misin? Allah’ın borcu ifa edilmeye (yerine getirilmeye) en hak sahibi olandır” diye buyurdu”186
(186) Buhari: 11/507, Yeminler ve adaklar4da: Kim adağı olduğu halde ölürse babında; Hac bölümünde: ölünün yerine adak ve hacc babında rivayet etmiştir Müslim’in lafzında: “şüphesiz Çihayne kabilesinden bir kadın ile ilgili hadis yoktur Bilakis bunda ibni abbas’dan o da Fadl’dan gelen şöyle bir rivayet vardır: “Haşame kabilesinden bir kadın3 ibaresi vardır Rakam: 1334 ve 1335; Nesai: 5/116, Hac bölümünde: Hacc etmeyi adayıp sonra da ölen kişinin yerine hac etme babında rivayet etmişlerdir
Sahihliği hususunda hadiste ittifak edilmiştir
Yine ibni abbas’tan, kendisi şöyle demiştir:
“şüphesiz ki babam öldü Kendisinde de İslam4ın haccı bulunmaktaydı (Haccı yapamadı) Yerine ben hacc edeyim mi?” dedi Rasulullah (sav):
“Babanın bir borcu bulunsa sen onu yerine getirmek istemez misin?” diye buyurdu o da:
“Evet” dedi Rasulullah (sav):
“Babanın yerine hacc et” diye buyurdular”187
(187) Darekutni sayfa: 272 rivayet etmiştir Hadis hasen’dir, sahihtir
Bunu Darekutni de rivayet etmiştir
İşte bizler bu borcun eda için mukabil olma misli gibi:
“Allah’ın borcu ifa edilmeye en layık olandır zikrolunan kazada -hadislerdeki bu kaza- iki taraflı, belirlenmiş vakitteki ibadetin kazası gibi değildir Nitekim namazı, büyüklenerek ve düşmanca geçirmesi Allah4a isyanı açıkça göstermektedir İşte bu borç müstehak olup, bu (namaz) ancak şari tarafından koyulan sıfatla ve vakitle olur ve kabul edilir Dolayısı ile bu sıfatındışında namazı kılacak olursa bu ona bir fayda vermez” diyoruz


Alıntı Yaparak Cevapla

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F

Eski 08-02-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F




Sizin: “Namazı unutan ya da uyku ile kaçıran kimse mazeretli olup, bunlar vakit çıktıktan sonrada kaza ederler Kasten terkedende daha öncelikli olur” sözünüze gelecek oluruna cevap vermek şu yönlerle mümkündür:
1- Kendisinden ya da benzerinden daha sahih olan bir şeyin muarız olması Bu da:
“Kendisine emrolunduğu fiilinde bir tefrit bulunmayan, Allah’a ve Rasulü’ne itaat eden mazeretli bir kimseden, vakitten sonra kaza etmesinin sıhhati (sahihliği) ilzam olmaz Ondan bunun kabul edilmesi -sıhhatinin- ile Allah’ın haddlerini aşan, emrini zai eden, kasten ve düşmanca hakkını terkeden bu kazanın k abul edilmesine gelince; ibadetin sıhhatinde ve kabul edilişinde bir burada zimmetinin beri olmasınnda bunun buna kıyas edilmesi hiç şüphesiz en fasit kıyaslardan birisidir
2- Uyku ya da unutmaktan dolayı mazeretli olan bir kimse, namazı vaktin dışında kılmaz Bilakis Allah’ın vakitlemiş olduğu vakitte kılar Çünkü bu kimsenin vakti uyandığı ve hatırladığı vakittir Rasulullah’ın (sav) buyurduğu gibi:
3Her kim namazı unutacak olursa onun vakti hatırladığı vakittir
Bunu Beyhaki ve Darekutni rivayet etmiştir188
(188) Sayfa: 79’daki hadise bakınız
Bu da geçmişti nitekim Dolayısı ile vakit iki tanedir: İhtiyar vakti ile özür vakti Dolayısıyla uyku ya da unutma yolu ile mazereli olan kimsenin vakti hatırlama ve uykusundan uyanma vaktidir İşte bu kimse sadece vaktinde namazı kılar Öyleyse bu, vaktinin dışında kasten ve düşmanca kılmayanla nasıl kıyas edilebilir?
3- Muhakkak ki şeriat; kaynaklarında ve ilkelerinde kasten terkedenle, unutarak terkedenin, özürlü ile başkasının arasını mutlaka ayırt etmiştir Dolayısı ile birisini başkasına katmak asla caiz değildir
4- Bir defa bizler -sizin zikrettikleriniz bizlerin aleyhine delil olana dek- namazı, mazeretliye emretmekte, kasten terkeden ifratçıdan da bunu düşürmemekteyiz Bilakis biz namazı o haddi aşan ifratçı kişiye daha tedarik edemeyeceğine yol bulamayışı gibi çok ağır tehditli bir yönü (sözü) söylemeyi, ifratçı olmayanla, mazeretli kimseye de kaza edeceğinin cevazını vermeyi gerekli görmekteyiz


Alıntı Yaparak Cevapla

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F

Eski 08-02-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F




Sizlerin: “Rasulullah’ın (sav):
“Her kim güneş batmadan ikindi namazının bir rekatına yetişirse ikindiye yetişmiş olur”189
kavli ile delil getirmenize gelince; sizin hadis hakkında (yorumlarınızı) ben doğru bulmuyorum Bu hadisi görüşlerinizin içeriği olarak da görmüyorum Çünkü siz:
“Böyle olan kimseye ikindinin hiçbir şeyini kılmamış olsa bile elbetteki ikindiyi kılmıştır” demektesiniz Yani: Fiili ile kavuşmuş, ondan sahih olmuş ve zimmeti de beri olmuş olur manasını gütmektesiniz şayet namaz vaktinin çıkmaından sonra sahih olmuş olsaydı, ondan kabul edilecek olsaydı, o zaman o namaza kavuşması rekat ile ilintili olmazdı Malumdur ki Rasulullah’ın (sav):
“Her kim ikindiden bir rekata kavuşacak olursa günahsız olarak namazı sahih olur” demeyi kastetmemiştir Bilakis ittifakla o kimse bunu kasten yapması ile günahkardır Çünkü o hepsini vaktinde kılmakla emrolunmuştur Bundan da anlaşılıyor ki; kauşma günahı ortadan kaldırmamaktadır Bilakis o kimse kavuşmuş ve günahkardır şayet güneş battıktan sonra sahih de olsa Dolayısıyla vakitten bir rekatına kavuşması ile hiç birisine kavuşmaması arasınnda hiçbir fark yoktur
(189) Sayfa: 75’de geçti
şayet sizler:
“Eğer namazı güneş battıktan sonraya tehir edecek olursa bunun günahı en büyük olan olur” derseniz, sizlere:
“Muhakkak ki Rasulullah (sav) rekata kavuşmak ile kavuşmama arasını, günahlığın çokluğu, azlığı hususunda ayırmamıştır Kendisi bu ikisinin arasını kavuşmakla, kavuşmamak arasında ayırtetmiştir şüphe yok ki; bir vakitte namazın hepsinin kaçırılması o namazdan çoğunun kaçırılmasından daha büyük bir konudur Bu vakitte namazın çoğunun kaçırılması da ondan bir rekatın kaçırılmasından büyük bir konudur” deriz aynı zamanda bizler, sizlere şunu soruyoruz:
“Rekat ile hasıl olanbu kavuşma nedir? Bu kavuşma ile günah kalkar mı?”
İşte bunu (günahın kalkacağını) hiç kimse söylemez Ya da kavuşmak sahih olduğunu gösterir” demeyi de kimse teleffuz etmez öyleki bunu tamamen kaçırması ile bir rekatını kaçırması arasınnda bir fark olmamış olur?


Alıntı Yaparak Cevapla

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F

Eski 08-02-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F




Sizlerin: “Rasulullah’ın (sav) Hendek günü uyku ve unutkanlık olmadan namazı tehir etmeleri sonra da kaza yapmaları190 ile ilgili delil getirmenize gelecek olursak; buna da:
“Ya Allah’ım! Ne kadar da şaşılacak bir açıklamadır deriz Çünkü bu getirdiklerimizin aynısını bizler söylesek hemen kıyametinizi kopartırsınız Bizim de kıyametimizi bizlere saldırıp bizlerekötü davranmakla ikame edersiniz Sizler nasıl olur da namazı kaçıranı; Allah’a asi olan, günahkar, Allah’ın haddlerini aşan, kaçırmasıyla akıbetine müstehak olan kimseyi, Allah’ın en takvalı ve itaatli, Allah’ın en sevdiği ve razı olduğu, Allah’ın emrine en çok tabi olan kulu olduğu halde (Rasulullah’ın) bu konuda da tehir etmesini Allah’a itaat, Rasulullah’ın (sav) bunda, Allah’ın razılığına tabi olduğu ile delil getirirsiniz?
Nitekim Rasulullah’tan (sav) bunun tehir edilmesi ya unuttuğundan dolayı ya da kasten tehir etmesinden dolayı olabilir Bu iki takdir üzere, sizlerin bunda hiçbir yönle deliliniz bulunmamaktadır
(190) Sayfa: 72’de geçti
Nitekim Rasulullah (sav) eğer unutmuş olsaydı, bizler vediğir ümmet de bunun mucibini söylerdik Çünkü unutan kimse hatırladığı vakit namazı kılar şayet Rasulullah (sav) kasten (tehir etmişse) -bu da bir vakitten bir vakite olan tehiridir- kendisine bunda izin verilmiştir tıpkı misafirin ve mazeretlinin öğle namazını ikindi vaktine, akşamında yatsı vaktine tehir edip kılması (cem etmesi) gibidir
Kişi düşmanla savaşmakla meşgul iken, namaz vakti gelse, bu kişinin namazı hakkında insanlar üç görüşle ihtilaf içerisinde girmişlerdir:
1- Namazı tehir etmeden, haline göre savaş halince (durumunca) namazı kılar Bazıları:
“Hendek günü namazın tehir edilmesi mesuhtur” demiştir Bu İmam-ı şaafi’nin, İmam-ı Malik’in ve mezhebinden meşhur gürüşünden birisi olan Ahmed’in görüşüdür
2- Bu kimse tıpkı Hendek günü Rasulullah’ın (sav) tehir ettiği gibi namazı tehid eder Bu da Ebu Hanife’nin mezhebine göredir
İlk görüşü belirtenler buna:
“Bunun korku namazı kılınmadan önce olduğu, korku namazı meşru kılındığı vakit başka bir savaşta dah namazı tehir etmemiştir” diyerek cevap vermişlerdir Hanefiler ise:
“Korku namazı bu yönlerle ancak savaş şiddetlenmediği zaman kılınmakla meşru kılınmıştır Çünkü onlara Yüce Allah’ın emrettiği gibi, korku namazını iki saf yaparak -bir safın kılması diğer safında nöbet beklemesi şeklinde kılmaları mümkün olur ancak savaş şiddetlendiği zaman bu ise mümkün değildir Dolayısıyla namazı ertelemek de savaşla meşgul olmaktan dolayı olmuş oluyor İşte bunun bir yeri ve öbürünün de bir yeri bulunmaktadır İşte bu gördüğün gibi kavilde olandır” demişlerdir
3- üçüncü taife ise:
“Namazın takdim edilmesi ve namazın duruma göre ifa edilmesi konusunun arası ile namazın kılınması mümkün olana dek tehir edilmesi konusunun arası muhaylerliğe bırakılır Bu da şam4lılardan olan bir grubun görüşüdür Aynı zamanda bu Ahmed’in iki rivayetinden bir görüştür Çünkü sahabeler böylece yapıyorlardı Bunun örneği Beni Kurayza kıssasında da sabittir Nitekim bunu inşaallah ileride zikredeceğiz
Dolayısıyla bu üç görüş de:
“(Namazı kaçıran) asi, ifratçı ve haddi aşan bu kişi, nitekim bunu kaçırmanın günahı ile Allah’ın akıbetini de almış ve bu konudaki yönlerden bir yönde onun için delil olamamıştır
Muvaffakiyet Allah’tandır


Alıntı Yaparak Cevapla

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F

Eski 08-02-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F




İşte bununla; sizin: “Sahabelerin ikindi namazını kasten güneş batana dek tehir etmeleri ile ilgili delil getirmenize karşılık cevap çıkmış oldu Öyleki Rasulullah (sav):
“Sizler Beni Kureyza hariç ikindiyi bir yerde kılmasın”191
diye buyurunca; namaz yolda iken taifeyi yakalayınca onlar:
“Bizden namazı tehir eden olmadı” dediler ve dolayısı ile yolda namazı kıldılar Öbür taife de bunu bırakıp Beni kureyza da (ikindiyi) yatsıdan sonra kıldılar Rasulullah (sav) ta bu iki taifeyi kınamadı şüphesiz namazı tehid ederlerdi Rasulullah’a (sav) itaatkarlar olup, tehir edilmesinin vücubiyetine inanmışlardı şüphesiz emredildikleri namazın vakti de, öyleki Beni Kureyza’da kavuştuklarıdır Öyleyse asi olan ve Allah’ın haddlerini aşan kimse nasıl olurda ona itat eden ve emrine uyana kıyas edilebilir?
şüphesiz bu kıyasın dünyadaki en batılı ve en fasit olanıdır Muvaffakiyet Allah’tandır
Namazlarını Beni Kureyza4ya ulaşıncaya dek tehir edenleri, namazlarını yolda kılanlar üzerine faziletli kılan bazı alimlerdeşöyle demiştir:
“Çünkü onlar hakikaten Rasulullah’ın (sav)emrine imtisal eylemişlerdi Öbürleri ise tevil etmişler ve yolda kılmışlardı
(191) Sayfa: 85’de geçti

Fasıla

Sizin: “Vaktinden namazlarını zai edip başka vakitte kılan idarecilerle beraber nafile namaz kılma emri veren Rasulullah’ın (sav) hadisi,192 ile ilgili delil getirmenize gelince; bunda da (sizlerin lehine) bir delil yoktur Çünkü onlar gündüz namazını geceye ve gece namazını da gündüze tehir etmezlerdi Bilakis onlar öğle namazınıikindi vaktine dek bazen de ikindiyi güneşin sararma vaktine dek tehir ederlerdi
(192) Sayfa: 86’da geçmişti
Biz deriz ki:
“Ne zaman iki cem namazından birini ötekisinin vaktine tehir edecek olursa, onu ikinci vakitte kılar Özürü, bulunmazsa bile Aynı şekilde ikindi namazını güneşin sararma (batmaya yakın olan zamanına) tehir edecek olsa da Bilakis ondan bir rekatlik kadar bir kısım kalsa da Çünkü onu nass ile kılar
Nitekim Rasulullah (sav), Medine’de korku ve yağmur olmadan (iki namazı) cem etmiştir Bununla da ümmete birzorluk vermemeyi kastetmiştir193 İşte bu tehir namazın sıhhatine mani değildir
(193) Buhari: 2/19, Namazın vakitleri bölümünde: Öğlenin ikindiye tehiri babında ve Nafileler bölümünde: Kim farzlardan sonra nafileler kılmazsa babında; Müslim: 705, Misafirlerin namazı bölümünde: Mukim iken iki namazın cem edilmesi babında; Muvatta: 1/144, Namazın kasr edilmesi bölümünde: Hem hazın ve hem de seferde iki namazın cem edilmesi babında: ebu Davud: 1210, 1211, 1114, Namaz bölümünde: iki namazın arasını cem etme babında; tirmizi: 187, Namaz bölümünde: Hazırda (mukim iken) iki namazın cem edilmesi babında; Nesai: 1/290, Mevakit bölümünde: Mukim iken iki namazın cem edilmesi babında rivayet etmişlerdir
Sizlerin: “şüphesi Rasulullah (sav) öğle namazını ikindi vaktine -öğlenin vaktinden çıkarmasındaki tefriti ile beraber- tehir etmesine caiz kılmıştır” ile ilgili sözünüze gelecek olursak, şöyle cevap verilir:
“şüphesiz ki vakit, cümlede iki namaz arasnıda müşterektir Nitekim Rasulullah (sav) Medine’de hiçbir korku, ve hastalık bulunmadığı halde namazı cem etmiştir şüphesiz ki bunda bir ihtilaf yoktur Lakin Rasulullah (sav), uyku ve unutma olmadan, kuşluk vaktinde sabah namazını kılmayı caiz görmüş müdür?”
Sizin: “Ebu Katade, Rasulullah’ın (sav) sabah namazını kılamayıp uyuyankimse hakkında sorulan hadis rivayitinde, Rasulullah (sav):
“şayet yarın olunca onu vaktinde kılsın” diye buyurmuştur194
(194) Müslim: 681’de geçmektedir Nitekim bu sayfa: 87’de geçmişti
Nitekim bu hadis hatıradığı zaman ve hatırladıktan sonra, tefritçi kişinin namazı eda edeceğini gösteren apaçık delildir Bu hadis aynı zamanda isnadı sahih olanbir hadistir” ile ilgili sözlerinize gelecek olursak; Ya Rabbim! Bu ne kadar da acayip bir yorum! Bu hadis, delalet yönlerinden hangi yönü ile, nassda, zahirinde ya da imasında olsun, namazı vaktinden çıkararak, Allah’ın haddlerini aşan isyankar kişinin, vakitten sonra namazı (kılması) ile sahih olacağını, zimmetinin beri olacağını, ondan bunun kabul olunduğunu göstermektedir? Ve sanki sizler: “Eğer yarın olursa namazı vaktinde kılsın”kavlini yarına tehir etmesi olarak anladınız ki bu (açıklamanız) kesinlikle batıldır (Yarına tehir edilmesi) rasulullah’tan (sav) varid olmayıp, hadisten bunun batıl olduğu açıktır Çünkü Rasulullah (sav) kişiye, uykusndan uyandığı ya da hatırladığı zaman namazı kılmasını emretmiştir Sonra hadisin tamamında:
“Eğer yarın olursa namazı vaktinde kılsın”
ibaresi ziyade gelmiştir Nitekim insanlar da bu ziyadenin manası ve sıhhati hakkında ihtilafa girmişlerdir Bazı hadis hafızlar şöyle demiştir:
3Bu ziyade; Abdullah b Rebah’tan -ki kendisi de ebu Katade’den ya da ravilerdenbirisinden rivayet etmiştir- olan bir vehimdir
Buhari’den şöyle dediği rivayet olunmuştur:
3Namazı hatırladığı zaman kılsın, yarından olan vaktinde (kılsın)” ile ilgili kavile uyulmaz
İmam-ı Ahmed’in “Müsned”inde imran b Husay’dan gelen bir rivayette şöyle demiştir:
3Ben Rasulullah (sav) ile birlikte bir gece yürüyordum Gecenin sonu olduğu vakit konaklayıverdik Güneş üzerimize doğana dek de uykudan uyanamadık O arada bir adam hızlıca abdest almaya koştu Bunun üzerine Rasulullah (sav) sakin olmalarını emretti Sonra da yolculuğa devam edildi Güneş tepeye gelinceye dek yürüdük (Sonra da) Rasulullah (sav) abdest aldı ve Bilal’e emretti Bilal’de ezan okudu Sonra da Fecr’den önce iki rekat namaz kıldı Daha sonra kamet getirdi ve namaz kıldık Bizler:
3Ya Rasulallah! Bunu vaktinde yarın iade etmeyecek miyiz?” dedik Bunun üzerine Rasulullah (sav):
“Rabbiniz sizleri Riba’dan (faiz’den) nehyedip ve sizden bunu kabul eder mi ki hiç?” diye buyurdu195
(195) Sayfa: 87’de geçmişti Hadis ahmed4in Müsnedinde geçmektedir: 4/441
Hafız ebu abdillah Muhammed b abdulvahid el Makdisi şöyle demiştir:
“İşte bu hadis de Buhari’nin söylediklerine delil vardır Çünkü imran b Husayn (ra) seferi değildi Ebu Katade’den abdullah b Rebah’ın söylediklerini ise zikretmemiştir Bana göre ise: Her iki hadisin arasınnda bir çelişki bulunmamaktadır Nitekim Rasulullah (sav) yarından sonra iade edilmesini emretmemiştir Kendileri bizzat ikinci fiili vaktinde emretmiştir Çünkü vakit uyku ve unutmak ile düşmez Bilakis kendisinin durumuna geri döner Allahu alem


Alıntı Yaparak Cevapla

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F

Eski 08-02-2012   #15
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Namazın Kaza Olacağını Kabul Edenlerin Delilleri F




“Abdurrahman b Alkame es-Sekafi’den rivayet olunduğuna göre şöyle demiştir:
“Sakif’den bir grup Rasulullah’ın 5sav) yanına geldiler Ona soru sormaya başladılar Rasulullah (sav) ta o zamana kadar öğleyi ikindi ile beraber (ikindinin) sonuna doğru kılmaktaydı”196
ile ilgili kavle gelince; bunun ve benzerinin cevabı ile ilgili açıklamalar defalarca geçmişti Çünkü buradaki tehir (ertelem) Allah’a bir itaat ve yakınlaşmaktan dolayı idi Bunun gayesi ise şudur: Rasulullah (sav) iki namaz müslümanların işlerinden olan mühim bir işden dolayı iki namazı cem ettiğidir Dolayısı ile namazı (keyfen) tehir edip, Allah’ın haddlerini tecavüz eden bir kimsenin namazı nasılda sahih olabilir ki? aynı bu mesele gibi şu meselede de aciz kalmış ve verilen cevap bunlara da yeterli gelmiştir:
3Kasten namazı vaktinden çıkarıp terkeden kimseyi, cumhur ulema büyük günahlardan zikretmemiştir” kavli Ya Rabbi! Ne kadar da şaşılacak bir açıklama! Hiç bumeselede ihtilaf olabilir mi ki? Namazı terketmek, büyük günahların en büyüklerinden hiç olmaz olur mu?
(196) Sekif topluluğu ile ilgili hadis sayfa: 88’de geçmişti
şüphesiz Rasulullah (sav) ikindi namazını kaçıranı amellerinin dökülmesi ile kılmıştır öyleyse -namaz hariç- büyük günahlardan hangisi aynı zamanda amelleri dökme kadar tesiri olabilmiştir*
(*) Büyük günahlardan sayılan şirk konusu hariç Çünkü bu da amelleri yok eder (Mütercim)
Ömer b Hattab’dan (ra), kendisi şöyle demiştir:
“Özürsüz olarak iki namazı cem etmek büyük günahlardandır” Bu sözüne sahabeden hiçbir kimse muhalefet etmemiştir Bilakis sahabeden gelen bütün eserler (nakiller) buna muvafıktırlar işte o ve iki namazı cem eden kişi bu iki namazı vakitte, özürden dolayı kılmıştır Öyleyse (cem ile alakası olmayan) sabah namazını kuşluk vaktinde kasten ve düşmanlıkla kılmayana ya da ikindiyi özürsüz olarak gecenin yarısında kılana nediyeceğiz o zaman?
ebu Bekir (ra): Yüce Allah’ın bu namazı kabul etmediğini açıkça bildirmiştir Hiçbir sahabe Ebu Bekir’e (ra) karşı çıkmamıştır da Nitekim yüce olan Allah, namazı sehv eden ya da zai edip kılmayan kimselere veyl ve ğayyi de* tehditle vaad etmiştir
(*) Veyl: Yazıklar olsun manasına da gelen bu kelime cehennemde bir yerinde ismidir ⁄ayy: cehennemde biri nehirin ismidir (Mütercim)
Sahabeler -ki kendileri bu ümmetle tefsiri en iyi bilenlerdir- şöyle demişlerdir:
“Önceden de hikayesi geçtiği gibi bu, vaktinden namazı tehir etmektir
Ya Allah’ım! Ne kadar da şaşılacak bir durum! Amelleri dökenden daha büyük büyük bir günah mı olur öyleki bu (namaz kılmama) konumu kişiyi ailesiz ve alsız bir konuma sürüklemektedir? özürsüz olarak gündüz namazını gece vaktine, gece namazını da gündüz vaktine tehir etmek büyük günahlardan olmazsa o zaman özürsüz olarak Ramazan orucunu bozmak, şevval ile bedel orucu tutmak büyük günahlardan olmazdı
Biz diyoruz ki:
“Bilakis bu, allah’a ortak koşmaktan sonra gelen en büyük günahtır Çünkü kul, bütün günahları ile -şirk hariç- Allah’la karşılaşması, o kişiye, gündüz namazını geceye, gece namazını da gündüze düşmanca, kasten ve özürsüz olarak tehir etmesiden daha hayırlıdır
Hişam b Urve, o da babasından, o da Süleyman b Yessar, oda Musevvir b Mahreme’den rivayete göre; Kendisi ibni abbas ile beraber Taun hastalığına yakalandığı sıra ömer’e gittiler ibni abbas:
3Ey mü4minlerin emiri namaz” dedi Ömer:
“Tabii ki kılacağım şüphesiz namazı zai edenin İslam’da hiçbir nasibi yoktur” dedi”197
(197) Sayfa: 21’de geçti
İsmail b Aliyye, o da Muhammed b Sirin’den şöyle dedi:
3Bana, ebu Bekir ve ömer’in insanlara İslam’ı öğretip: Allah’a kulluk etmen, O’na hiçbir şeyi ortak koşmaman, vakitlerinde Allah’ın farz kıldığı namazları kılmanı bunların tefritlerinde helakın olduğunu söyledikleri” haber verilmiştir
Muhammed b Nasr Mervezi dedi ki:
3Ben ishak’ın: “Rasulullah’tan sahih olarak gelen bir rivayette şöyle buyurduklarını ondan duydum:
3Namazı terkeden kafirdir”198
Aynı şekilde Rasulullah’ın (sav) yanında yetişen ilim ehli kimselerden günümüze dek hepsi de namazı özür olmadan, kasten, vaktı çıkana dek terkedecek olursa kafir olacağını söylemişlerdir vaktin çıkması (gitmesi); öğleyi güneş batıncaya, akşamı gecrin doğuşuna dek tehir etmektir Nitekim namaz vakitleri zikrettiğimiz gibi kılınmıştır Çünkü Rasulullah (sav) yolculukta iken Arafatta ve Müzdelife de iki namazı cem etmiştir199
(198) Bu konu hakkında hadisler vardır Bunlardan bazıları şylecedir: Müslim: 82’de geçen Cabir b abdullah hadisi Dedi ki: “Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim: “şüphesiz kişi ile şirk ve küfür arasında namazın terki vardır” tirmizi: 2623; Nesai: 1/231, 232; ibni Mace: 1079, Bunu ibni Hibban’da siahihlemiştir 255, “Mevarid” adlı eserde; Hakim: 1/7, bunu Zehebi4de bureyde (ra) hadisi ile onaylamıştır Rasulullah’tan (sav) şöyl buyurmuştur: “Bizimle onlar arasındaki ahit namazdır Kim onu terkederse kafir olur”; tirmizi: 2624; Hakim: 1/7, abdullah b şakik’den şöyle dedi: “şüphesiz Muhammed’in (sav) ashabı namaz hariç hiçbir amelin terkini küfür saymazlardı
(199) Buhari: 3/415, Hacc’da: Arafat arası nüzül ve cem edilmesi babında ve her ikisini kılıp nafile kılmazsa babında; Müslim: 703, 1288, Hacc bölümünde: Müzdelife’ye Arafat’dan ifade (tavafı) babında ve Müzdelife’de akşam ile yatsı namazlarının cem edilmesinin müstehaplığı babında; Muvatta: 1/400, Hacc bölümünde: Müzdelife’de namaz babında; Ebu Davud: 1926, 1933, Menasik bölümünde: Namazı cem ederek kılma babında rivayet etmiştir
Bu iki namazdan birisini diğerinin vaktinde kılmıştır Rasulullah (sav) iki namazdan ilkini öbürü için o halde bir bir vakit kılması ve öbürünü de ilki için o halde bir bir vakit kılması ile, özür halinde ikisinin vaktinide tek vakit olarak kılmış oluyor Tıpkı hayızlı kadına -temizlendiği zaman- güneş batmadan önce öğle ve ikindiyi kılmasını, gecenin sonunda da akşamla yatsıyı kılmasını emrettiği gibi


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.