|
|
Konu Araçları |
düzeltme or yargılamanın, fevkalade, iadesi, kanun, yolları or temyiz or karar, yolu |
Kanun Yolları/Temyiz/karar Düzeltme/yargılamanın Iadesi (fevkalade Kanun Yolu) |
09-27-2010 | #1 |
Şengül Şirin
|
Kanun Yolları/Temyiz/karar Düzeltme/yargılamanın Iadesi (fevkalade Kanun Yolu)KANUN YOLLARI: Yanlış olan kararların tekrar incelenmesini ve değiştirilmesini sağlanır Kararın kanun yollarından geçmesinden sonra veya bu kanun yollarına başvurma sürelerinin geçirilmesi ile karar kesinleşir; artık onun aleyhine normal bir kanun yoluna gidilemez Kanun yolları nihai kararlar için kabul edilmiştir Kanun yolları 3 tanedir: 1temyiz 2karar düzeltme 3yargılamanın iadesi (fevkalade kanun yolu) Kanun Yollarına Başvurmanın Genel Şartları: Hukuki yarar şartı; kural olarak davacı, lehine bir hükmü temyiz edemezDavası kısmen kabul kısmen reddedilen davacının, hükmü temyiz etme hakkı vardır Kendisine karşı açılan dava tamamen reddedilen ve fakat yargılama giderlerine mahkum edilen davalı da hükmü (yargılama giderlerine ilişkin bölümü) temyiz edebilir Davalı haklı çıkmış olan taraf da, hukuki yararı bulunmak şartı ile, hükmü temyiz edebilir Bir taraf, hukuki yararı varsa, kendi lehine olan yargıtay kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurabilir Hukuki yararları varsa, her iki taraf da bir kararı temyiz edebilir Her kanun yoluna başvurma belli bir süreye tabidir Bu süre içinde, bir karara karşı kanun yoluna başvurulamazsa, kanun yoluna başvurma hakkı düşerKanun yoluna başvurmadan feragat: temyiz talebinin geri alınması Temyiz hakkı doğmadan, henüz nihai karar verilmeden önce taraflardan birinin temyiz hakkından feragat etmesi geçerli değildirBuna karşılık bir taraf, temyiz hakkı doğduktan sonra temyiz süresi içinde temyiz hakkından feragat edebilir ve böylece kararın kesinleşmesini sağlayabilirBir taraf temyiz yoluna başvurduktan sonra temyiz talebinden feragat edebilir Asıl temyiz eden taraf temyiz talebinden feragat etse bile karşı tarafın katılma yolu ile temyiz talebi geçerlidir TEMYİZ: Hüküm mahkemesinin kararı yalnız hukuka uygunluk bakımından inceleme konusu yapılır İncelenen vakıalar tekrar inceleme konusu yapılamazYeni vakıalar ileri sürülemez (hükümden öce var olan vakıalar)Temyiz yalnız hukukun yanlış uygulandığı sebebine dayanabilirHüküm verildikten sonra meydana gelen ve hükmü etkileyecek olan vakıalar yargıtayda ileri sürülebilir Temyiz Edilebilen Kararlar: Kanun tarafından belirlenirKural olarak ilk derece mahkemesinin varmış oldukları bütün nihai kararlar temyiz edilemez İstisnai olarak bazı nihai kararlar temyiz edilemez Görevsizlik kararı, yetkisizlik kararı, dava dilekçesinin iptali kararı,hakimin çekinmesi kararı, davanın iptali kararı… temyiz edilebilirDavanın konusuz kalması halinde verilen nihai kararlar da temyiz edilebilir Temyiz Edilemeyen Kararlar: 1miktar ve değeri 40 milyon lirayı geçmeyen menkul mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar kesindir Yani miktar ve değeri 40 milyon lirayı geçmeyen menkul ve alacak davalarına ilişkin her çeşit hukuk mahkemesi nihai kararları kesindir, temyiz edilemezAlacağın tamamının dava edilmiş olması halinde hükümde, asıl isteminin kabul edilmeyen bölümü 40 milyon lirayı geçmeyen tarafın temyiz hakkı yokturKarşı tarafça temyiz yoluna başvurulması halinde, temyiz hakkı olmayan tarafın düzenleyeceği cevap dilekçesinde hükmü temyiz etmesi mümkündür2özel bir kanun hükmü ile bazı nihai kararların kesin olduğu veya yalnız başına temyiz edilemeyeceği kabul edilmiş olabilir Temyiz edilemeyen kesin kararlara karşı temyiz yoluna başvurulursa, kararı veren mahkeme, temyiz isteminin reddine kendisi karar verir TEMYİZ (BOZMA) SEBEPLERİ: nihai kararlar ilk derece mahkemelerinin hukuk kuralını yanlış uygulamış olması nedeniyle temyiz edilir 1maddi hukuka dayanan temyiz sebepleri 2usul hukukuna dayanan temyiz sebepleri maddi hukuka dayanan temyiz sebepleri: mesela bir haksız fiilden dolayı tazminat davasında, mahkeme haksız fiil şartları mevcut olmadığı halde davalıyı tazminata mahkum etmiştir Bu bir temyiz sebebidir İlliyet bağı bulunması gerekir Maddi meselenin takdirinde hata edilmesi usul hukukna dayanan temyiz sebepleri: usul hukuku kurallarının yanlış uygulanması 1mutlak temyiz sebepleri: önemli usul hukuku kurallarının yanlış uygulanması halinde, bu yanlış uygulamanın verilen kararı mutlaka etkilediği farzolunur ki, bu hallere mutlak temyiz sebebi denir Bunlar: a) mahkemenin görevsiz olması b) tarafları, dava sebebi ve konusu aynı olan bir (aslında iki) dava hakkında birbirine çelişik kararlar verilmiş olması- birinin bozulması gerekir- c) iki taraftan birinin davasını ispat için gösterdiği delillerin kanuni sebep olmaksızın reddedilmiş olması d) yargı yolunun caiz olmaması (yani idari mahkemenin görevli olması) e) bir davaya bakması yasak olan hakimin yargılamaya ve karara iştirak etmesi f) vekil ve mümessil olmayan kişiler huzuruyla davaya bakılmış ve hüküm verilmiş olması g) hüküm mahkemesinde davanın görülmesi sırasında tarflardan birince bir usul kuralının yanlış uygulandığını ispat edecek derecede itiraz edildiği halde mahkemenin bu itirazı incelememiş olması h) hükmün gerekçesiz olması i) bütün dava şartlarının bulunmaması Yargıtay bu sebeplerden birinin mevcut olduğu sonucuna varırsa kararı bozar 2nisbi temyiz sebepleri: o usul hukuku kuralı yanlış uygulanmasaydı karar başka türlü verilecek idi ise, bu hal temyiz sebebi olarak kabul edilirİlliyet bağı bulunması gerekir Örneğin gerekli olduğu halde bilirkişi incelemesi yaptırılmadan hüküm verilmiş olması Mahkemenin yapmış olduğu usul yanlışlığı sonuç üzerine etkili olmalı Hükmün sonucunu etkilemeyen usul yanlışlıkları bozma sebebi sayılmaz TEMYİZ YOLUNA BAŞVURULMASI: Ancak davanın tarfları başvurabilir İhtiyari dava arkadaşları, her biri hükmü yalnız başına temyiz edebilirMecburi dava arkadaşları, verilen hükmü ancak birlikte temyiz edebilirler“Hukuki yararın” bulnması gerekli Temyiz Süresi: 1 Asliye mahkemesi kararlarına karşı temyiz süresi 15 gündür Bu süre ilamın taraflardan her birine tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar 2 Sulh mahkemesi kararlarına karşı temyiz süresi 8 gündür Bu süre ilamın taraflardan her birine tebliğ edildiği tarihten itibaren başlar İş mahkemelerinde süre 8 gündür Bu süre tefhim ile başlar 3 Bir tarafın davayı vekil aracılığı ile takip etmesi halinde, hüküm vekile tebliğ edilir Süre bu tebligat ile başlar 4 Bu süreler geçtikten sonra temyize başvurulamaz Temyiz süresini arzu ve ihtiyarı dışında bir nedenle kaçırmış olan taraf, eski hale getirme yoluna başvurmak ve aynı zamanda hükmü temyiz etmek suretiyle hükmün temyizen incelenmesini sağlayabilir Bundan başka, temyiz süresini geçirmiş olan taraf, diğer tarafın süresinde yaptığı temyiz talebi üzerine, cevap süresi içinde hükmü temyiz edebilir (katılma yolu ile temyiz) Temyiz Talebi: Bir kararın temyizen incelenebilmesi için taraflardan birinin kararı temyiz etmiş olması gerekir(mutlaka) temyiz dilekçesi: temyiz talebi dilekçe ile yapılır Bu dilekçeye aleyhine temyiz edilenlerin sayısı kadar suret eklenmelidirTemyiz dilekçesi temyiz edenin kimliği ve imzasıyla temyiz olunan hükmü yeterince belli edecek kayıtları taşıması halinde diğer şartlar bulunmasa bile reddolunmayıp temyiz incelemesi yapılırTemyiz dilekçesi kararı veren mahkemeye veya başka bir yer mahkemesine verilebilirTemyiz dilekçesi verilirken temyiz eden tarafından gerekli harç ve giderin tamamı ödenirtemyiz dilekçesine cevap (cevap lahiyası) temyiz dilekçesi hükmü veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ olunur Karşı taraf bu tebliğ gününden başlayarak 10 gün içinde hükmü veren mahkemeye veya başka bir mahkemeye cevap dilekçesi verebilirKarşı taraf hükmü, süresi içinde temyiz etmemiş olsa bile cevap dilekçesinde hükme ilişkin itirazlarını bildirerek temyiz isteğinde de bulunabilir (katılma yolu ile temyiz)dosyanın yargıtaya gönderilmesi: temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödenmesi gerekir Eksik ödenmiş ise kararı veren mahkeme başkanı tarafından 7 günlük kesin süre verilir Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde mahkeme kararın, temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir Temyiz eden, mahkemenin kararının temyiz edilmemiş sayılmasına ilişkin bu kararını, kararın kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde temyiz edebilirmahkemenin temyiz talebini reddetmesi: temyiz talebini reddetme yetkisi yargıtaya aittir 2 durumda kararı veren mahkeme temyiz talebinin reddine karar verebilir: 1temyiz kanuni süre geçtikten sonra yapılırsa 2temyizi kabil olmayan bir karar ilişkin olursa Bu durumlarda ret kararını kendiliğinden temyiz edene tebliğ eder Bu ret kararı tebliğinden itibaren 7 gün içinde temyiz edilebilir Yargıtay temyiz isteminin reddine ilişkin kararı bozarsa, ilk temyiz dilekçesine göre temyiz istemini incelerTemyiz Yoluna Başvurmanın Hükmün icrasına Etkisi: bir hükmün aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olması kural olarak hükmün icrasını durdurmazKonusu para veya menkul mal olan hükümlerde, teminat göstererek yargıtaydan icranın geri bırakılması kararı almak suretiyle hükmün icrası durdurulabilirBazı hükümler kesinleşmedikçe icra edilemez: gayrimenkule ve buna ilişkin ayni haklara, aile ve şahsın hukukuna dair hükümler gibi Bu hükümlerin temyiz edilmesi kendiliğinden icrayı durdurur Yargıtay İncelemesi: Ön incelemeyi tetkik hakimi yaparİnceleme kural olarak dosya üzerinde yapılırİstisnai olarak taraflar incelemenin duruşmalı olarak yapılmasını isteyebilir 1tüzel kişiliğin feshine, genel kurul kararlarının iptaline ilişkin davalar 2evlenmenin butlanına, feshine ilişkin davalar 3boşanma veya ayrılık davaları 4velayete, nesebe ve kısıtlamaya ilişkin davalar 5miktar veya değeri 800 milyon lirayı aşan alacak ve menkul, gayrimenkul davalarında verilen hükümlerin temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenebilir Bunalrın dışındaki hallerde yargıtayda duruşma istenemezDuruşma isteği dilekçede veya lahiyada açıkça belirtilmelidirYargıtay taraflardan bilgi almak üzere kendiliğindende duruşma yapılmasına karar verebilir Yargıtay Kararı: Yargıtay ilk önce temyiz talebinin mesmu olup olmadığını inceler(öninceleme) mesmu olmadığı sonucuna varırsa temyiz talebini esasa girmeden reddedermesmu olduğu sonucuna varırsa esasa girerek inceleme yaparYargıtay temyiz incelemesi sırasında iki temyiz dilekçesi ve cevap lahiyasında ileri sürdükleri bütün itiraz ve savunmaları göz önünde bulundururVereceği kararı gerekçesiylebirlikte bildirir Yargıtay kararı başlıca 3 şekilde olabilir: 1bozma kararı 2onama kararı 3değiştirerek ve düzelterek onama kararı BOZMA KARARI yargıtay, temyiz sebebini yerinde görürse hüküm mahkemesinin kararını tamamen veya kısmen bozar Başka sebeplerden dolayı da bozabilir Yargıtay hükmü yalnız bozmakla yetinir, o davayı kendisi karara bağlayamazaleyhe boza yasağı: bir hüküm davanın taraflarından yalnız biri tarafından temyiz edilirse, yargıtay temyiz edilen hükmü temyiz eden tarafın aleyhine olarak bozamaz! aleyhe hüküm verme yasağı: taraflardan yalnız birinin temyizi halinde,yargıtayın temyiz eden tarafın lehine olarak verdiği bozma kararına uyan mahalli mahkeme de artık, temyiz eden tarafın, önceki karara oranla aleyhine olan bir hüküm veremezYargıtay bir kararı bozunca, dava dosyasını kural olarak kararı vermiş olan mahkemeye gönderir Uygun göreceği başka bir mahkemeye de gönderebilir Yargıtayın bozma kararı üzerine dava dosyası kendisine gönderilen mahkeme aşağıdaki ihtimallere göre işlem yapar: 1yargıtayın bozma kararına karşı karar düzeltme yolu kapalı ise; mahkeme kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir 2karar düzeltme yolu açık ise; bu bozma kararı 15 gün içinde taraflara tebliğ edilir a)bozma kararının tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna gidilmezse, mahkeme kendiliğinden tarfları hemen duruşmaya davet edip dinledikten sonra bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir b)taraflardan biri, bozma kararının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurursa, mahkemenin tarafları kendiliğinden duruşmaya davet edebilmesi için, karar düzeltme incelemesinin sonuçlanması beklemesi gerekir Yargıtayın bozma kararı üzerine kendiliğinden (resen) tarafları duruşmaya davet eden mahkeme bu duruşmada tarafları dinledikten sonra, iki şekilde karar verebilir: 1mahkeme yargıtayın bozma kararına uyar 2kendi kararında direnir (ısrar eder) Mahkemenin bozma kararına uyması: Mahkeme, bozmadan sonraki ilk duruşmada bozma kararına uyduğunu bildirirse,artık bu kararı ile bağlıdır Bozamaya uyma kararından dönerek direnme kararı veremez Bozma kararına uyulması üzerine, yargılamaya devam edilir Taraflar bozma kararına uyulmasından sonra devam edilen yargılama sırasında yeni iddia ve savunmada bulunabilirlerBozma kararından yalnız kararı temyiz etmiş olan taraf istifade eder Bir karar görevsizlikten dolayı bozulursa görevsiz mahkemenin yaptığı bütün işlemler ve verdiği kararlar geçersiz olur Buna karşılık mesela; karar mahkemenin gösterilen tanıkları dinlememiş olması nedeniyle bozulmuş ise,ondan önceki işlemler geçerlidirYargıtayın bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır Çünkü mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesap hak (usule ilişkin kazanılmış hak) doğmuşturMahkemenin bozma kararına uyması ile meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan biri lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli müktesap hak yahut usule ait müktesap hak denilmektedir Yargıtayın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bozma kararı gereğince inceleme yapıp karar vermek zorunda olduğu gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan yargıtay dairesi de sonradan ilk bozma kararıyla benimsemiş olduğu esaslara (usuli müktesap hakka) aykırı şekilde ikinci bir bozma kararı veremezUsuli müktesap hakkın ikinci bir çeşidi daha vardır ki,bu da bazı konuların bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi ile meydana gelir: yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir Bozma kararına uyan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez Yani kesinleşmiş olan bu kısımlar, o kısımlar lehine olan taraf yararına bir usuli müktesap hak teşkiş eder Bir hususun bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi iki şekilde olabilir: 1o husus açıkça bir temyiz sebebi olarak ileri sürülmüş, fakat yargıtayca reddeilmiştir 2veya o hususta bir temyiz itirazı ileri sürülmemiş olmasına rağmen dosyanın yargıtay dairesince incelendiği sırada dosyada bulunan yazılardan onun bir bozma sebebi sayılması mümkün olduğu halde o cihet yargıtayca bozma sayılmamıştır Usuli müktesap hak müessesinin bazı istisnaları vardır: 1mahkemenin bozmaya uymasından sonra, bir içtihadı birleştirme kararı çıkarsa, bu yeni içtihadı birleştirme kararının henüz mahkemelerde ve yargıtayda görülmekte olan bütün işlere uygulanması gerekir Yani sonradan çıkan bir içtihadı birleştirme kararına karşı usuli müktesap hak iddiasında bulunamaz Buna göre usuli müktesap hakka aykırı bir içtihadı birleştirme kararı çıkınca, yargıtay daireleri içtihadı birleştirme kararına aykırı ve fakat usuli müktesap hakka uygun olan kararları bozacaklardır Daha önce verilmiş bozma kararları üzerine davayı incelemekte olan diğer mahkemelerde yeni içtihadı birleştirme kararını kesin olarak öğrenince bozma kararı ile gösterilen yolu bırakarak, içtihadı birleştirme kararı gereğince inceleme yapmaya başlayacak ve o karar gereğince hüküm vereceklerdir 2bozmadan sonra, o konuda yürürlüğe giren bir “yeni kanun” karşısında, yargıtayın bozma kararına uyulmuş olmakla meydana gelen usuli kazanılmış hak, hukukça değer taşımaz Yeni kanun hükmünün uygulanması gerekir3görev konusu, usuli müktesap hakkın istisnasıdır Yargıtay görevsiz mahkemenin vermiş olduğu hükmü, görevsizlikten dolayı değil de başka bir sebepten bozmuş ise taraflar mahkemede görev itirazında bulunabilecekleri gibi yargıtayda ikinci temyiz incelemesinde mahkemenin hükmünü görevsizlikten dolayı bozabilirBir taraf, karşı taraf yararına usuli müktesap hak doğmasını önlemek için,kendi lehine olan bir hükmü temyiz edebilirBozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca inceleme yaparak yeni bi karar verir Taraflar mahkemenin bu yeni kararına karşı da temyiz yoluna başvurabilirler Mahkemenin kendi kararında direnmesi: Mahkeme, yargıtayın bozma kararını doğru bulmuyorsa kendi kararında direnebilir Mahkeme direnme kararı ile davadan elini çekerDirenme kararı nihai karar olduğundan temyiz edilebilir Ancak birinci kararı temyiz etmemiş olan tarafın direnme kararını temyiz etmek hakkı yoktur Önceki karara karşı temyiz yoluna başvurmuş ve karar lehine bozulmuş olan taraf direnme kararını temyiz edebilirDirenme kararı temyiz edilince temyiz incelemesi “yargıtay hukuk genel kurulunda” yapılır HGK direnme kararını ya doğru bulur, bu halde direnme kararını onar veya yargıtay özel dairesinin bozma kararını doğru bulur, bu halde ise direnme kararını bozarDirenme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılmazMahkeme HGKnun verdiği karara uymak zorundadır Yani artık kararında direnemezMahkeme yargıtayın bozma kararının bir kısmına uyar, diğer kısmına ise uymayabilir; yani kararın bir kısmında direnebilir Mesela mahkeme, yargıtayın bozma kararında gösterdiği birinci bozma sebebine uyar, ikinci bozma sebebine karşı direnebilir Bu halde mahkeme, bir kısmi uyma ve kısmi direnme kararı ile davadan elini çekmediğinden, verdiği karar bir ara karardır Bu nedenle taraflar, mahkmenin kısmi direnme kararını yalnız başına temyiz edemezlerKısmi uyma ve kısmi direnme kararı vermiş olan mahkeme ilk önce, kısmi uyma kararı gereğince, inceleme yapar Bundan sonra mahkeme uyduğu ve direndiği kısımların tümü hakkındaki gerekçeli nihai kararını yazıp, taraflara tefhim veya tebliğ eder İşte taraflar ancak bu nihai kararı temyiz edebilirler Mahkemeler aşağıdaki hallerde direnme kararı veremezler: 1mahkemenin, merci tayini hakkındaki yargıtay kararına karşı direnme hakkı yoktur 2mahkemelerin verikleri tehir (erteleme) kararları hakkındaki yargıtay kararına karşı direnme hakları yoktur 3iki tarafda yargıtayın bozma kararına uyulmasını isterse, mahkeme bozma kararına uymak zorundadır, direnme kararı veremez 4mahkeme,yargıtayın kanun yararına bozma kararına karşı direnemez 5hakemler, yargıtayın bozma kararına karşı direnemezler ONAMA KARARI Yargıtay temyiz edilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu kanısına varırsa,hüküm mahkemesinin karraını (aynen) onarYargıtayın onama kararının sonucunu, mahkeme 15 gün içinde kendiliğinden taraflara bildirirYargıtayın kararına karşı karar düzeltme yolunun kapalı olduğu hallerde,yargıtayın onama kararı ile, mahalli mahkeme hükmü kesinleşir Karar düzeltme yolunun açık olduğu hallerde ise yargıtayın onama kararı ile hüküm hemen kesinleşmiş olmaz Bu halde hükmün kesinleşebilmesi için, yargıtayın onama kararına karşı 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulmamış olması ve başvurulmuş olup da, karar düzeltme talebinin yargıtayca reddedilmiş olması gerekir HÜKMÜN DEĞİŞTİRİLEREK VE DÜZELTİLEREK ONANMASI Aşağıdaki 3 halde yargıtay mahalli mahkemenin hükmünü değiştirerek ve düzelterek onayabilir 1temyiz olunan hükmün kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olmasından dolayı bozulması gerekmek de olup da kanuna uymayan husus hakkında yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde yargıtay, hükmü değiştirerek ve düzelterek onayabilir Mesela temyiz edilen hüküm esas yönünden kanuna uygundur, ancak harç, vekalet ücreti, faiz konularında yanlışlık yapılmıştır Bu halde yargıtay yapılan yanlışlığı düzelterek hükmü onayabilir2tarafların kimliklerine aityanlışlıklarla yazı, hesap ve diğer açık ifade yanlışlıklarından dolayı da, esas yönünden kanuna uygun olan hüküm bozulamaz, hüküm bu yanlışlar düzeltilmek suretiyle onanır3hükmün sonucu esas bakımından usul ve kanuna uygun olup da, gösterilen gerekçe doğru görülmezse, yargıtay dairesi, gerekçeyi değiştirerek ve düzelterek hükmü onarKarar düzeltme yoluna başvurulması üzerine de, yargıtay mahalli mahkeme hükmünü düzelterek onayabilir Temyiz eden sonradan temyiz talebinden feragat ederse yargıtay, gene esas hakkında temyiz incelemesi yapamaz, temyiz incelemesine yer olmadığına karar vererek, dosyayı mahalli mahkemeye gönderir KANUN YARARINA TEMYİZ: temyiz yolu kesin olmayan kararlara karşı başvurulan normal bir kanun yoludur Bundan başka kesin kararlara karşı, yargıtay cBaşsavcısının başvurabileceği istisnai ve kendine özgü bir temyiz yolu vardır ki, buna kanun yararına temyiz denirYargıtay c Başsavcısı tarafından kanun yararına temyiz edilebilecek olan kesin nihai kararlar iki çeşittir 1verildikleri anda kesin olan hükümler Bunlar temyiz edilemeyecek olan ,hükümlerdir 2aslında temyiz edilebilen ve fakat taraflardan hiç birinin süresi içinde temyiz yoluna başvurmamış olması nedeniyle kesinleşmiş bulunan hükümler Bu hükümler verilirken, hukuk kuralları yanlış uygulanmıştır İşte bu hallerde, hukukun yanlış uygulandığını tespit edip, mahkemelerin bundan sonraki benzer olaylarda aynı yanlışı yapmalarını önlemek için bu gibi hükümler, c Başsavcılığının kanun yararına temyizi üzerine yargıtay tarafından incelenir Yargıtay gerçekten hukukun yanlış uygulanmış olduğu kanısına varırsa, hükmü kanun yararına bozar Bu bozma kararı resmi gazetede yayımlanarak, kanunların yurdun her yerinde aynı şekilde uygulanması sağlanır İşte kanun yararına temyizin faydası buradadırKanun yararına bozma üzerine, mahkeme tekrar yargılama yapamaz ve bozmaya uygun olarak yeni bir hüküm veremez, verirse bu hüküm geçersizdir Mahkeme kanun yararına bozma kararına karşı direnme kararı da veremezMahkeme kanun yararına bozma kararı üzerine hiç bir işlem yapamaz Yargıtay, başsavcının kanun yararına temyiz talebini reddederse başsavcı bu ret kararına karşı karar düzeltme yoluna başvuramaz Taraflar da karar düzeltme yoluna başvuramaz KARAR DÜZELTME Karar düzeltme, yargıtayın temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu kararlarına karşı tanınmış olan normal bir kanun yoludur Bir hüküm hakkında yargıtayın temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu karara karşı karar düzeltme yolu açık ise o hüküm ancak, karar düzeltme yoluna başvurulmaması veya başvurunun reddi ile kesinleşebilir Karar düzeltme yolunda, karar düzeltme talebi, bu kararı vermiş olan yargıtay dairesinde incelenip karara bağlanır Bu nedenle karar düzeltme yolu yargıtayın temyiz incelemesi sırasında yapmış olduğu hatalardan dönmesini sağlayan kendine özgü bir kanun yoludurDüzeltilmesi istenebilecek kararlar: karar düzeltme ancak yargıtayın temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu kararlara karşı tanınmış olan kanun yoludur Hüküm mahkemesinin bi kararına karşı süresi içinde temyiz yoluna başvurulmamış ve bu nedenle karar kesinleşmiş ise artık o karara karşı karar düzeltme yoluna başvurulamaz Karar düzeltme temyiz yolunun devamı niteliğindedir Yargıtayın her kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulamazAşağıdaki yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidilemez: 1sulh hukuk mahkemesi kararlarının temyiz edilmesi üzerine verilen yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna başvurulamaz Bu ilkenin istisnaları vardır: a)sulh hukuk mahkemsinin mirasçılık belgesi verilmesi hakkındaki isteklerle bu belgenin değiştirilmesi veya iptali davaları hakkındaki kararlarının temyizi üzerine verilen yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidilebilir 600 milyonluk karar düzeltme sınırı bu işler ve davalar için uygulanmaz b)kira sözleşmesi ile ilgili davalarda karar düzeltme:kira sözleşmesine dayanan tahliye davalarına ilişkin olmak üzere shmden verilen kararların temyizi üzerine verilen yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidilebilir Yalnız bunun için gayrimenkulün bir yıllık kira bedeli toplamının 600 milyon liradan az olmaması gerekirTahliye veya kira akdinin feshi davaları ile birlikte açılmış kira alacağı veya tazminat davalarına ilişkin olmak üzere shmden verilen kararların temyizi üzerine verilen yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidilebilir Yalnız bunun için istenen kira alacağının veya tazminat tutarının 600 milyon liradan az olmaması gerekirTahliye veya kira akdinin feshi davalarına veya bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı veya tazminat davalarına karşılık olarak açılan karşılık davalara ilişkin olmak üzere shmden verilen kararların temyizi üzerine verilen yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidilebilir yalnız bunun için karşılık davanın miktar veya değerinin 600 milyon liradan az olmaması gerekirKira bedelinin tesbiti davasında sulh mahkemesinin verdiği karar hakkındaki yargıtay kararına karşı mevcut kira ile tesbiti istenen kira arasındaki farkın bir yıllık tutarı 600 milyon liradan fazla olsa bile karar düzeltme yoluna gidilemez c)kat mülkiyeti kanunundan doğan davalarda shmden verilen kararların temyizi üzerine verilen yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidilebilir Yalnız bunun için kat mülkiyeti kanunundan doğan davanın miktar veya değerinin 600 milyon liradan az olmaması gerekirŞu halde kural olarak yalnız asliye hukuk mahkemesi kararlarının temyizi üzerine verilen yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidilebilir Fakat bu kural da mutlak değildir 2miktar veya değeri 600 milyon liradan az olan davalara ait hükümlerin onanması veya bozulmasına ilişkin yargıtay kararlarına karşı, karar düzeltme yoluna gidilemez Miktar veya değeri 600 milyon liradan fazla olan alacak ve ayın davalarına ilişkin hükümlerde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü 600 milyon lirayı geçmeyen taraf karar düzeltme yoluna başvuramaz 3görevsizlik, yetkisizlik,hakimin reddi, dava veya karşılık davanın açılmamış sayılması, davaların birleştirilmesi, kararlarına ilişkin yargıtay kararları ile merci belirtilmesi hakkındaki yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidilemez 4tavzih kararının temyizi üzerine verilen yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidilemez 5erteleme kararlarının temyizi üzerine verilen yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidilemez 6hakemlerin verdiği hükümlerin tahkim hükümlerine göre mahkemece verilecek kararların onanmasına veya bozulmasına ilişkin yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidilemez 7iş mahkemeleri kararlarının temyizi üzerine verilen yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme istenemez 8aynı yargıtay kararı aleyhine bir defadan fazla karar düzeltme yoluna başvurulamaz Bir hüküm taraflardan her ikisince de temyiz edildiği halde, yalnız bir tarafın temyiz talebi hakkında karar verilir, diğer tarafın ismi temyizedenler arasında görülmediğinden onun temyiz itirazları yargıtay kararında cevapsız bırakılır ise bunun üzerine temyiz itirazları hiç incelenmemiş olan taraf karar düzeltme yoluna başvurduğunu bildirirse bile bu halde karar düzeltme incelemesi değil temyiz incelemesi yapılır Bu nedenle bu defa yapılan temyiz incelemesi üzerine verilen yargıtay kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulabilir Bir tarafın temyiz talebi, süre aşımı veya kararın temyiz edilemeyeceği gibi bi nedenle, esasa girilmeden reddedilmiş olup da, karar düzeltme talebi üzerine bu yanlışlığın farkına varılmış ise yargıtayın bu defa esas hakkında yapacağı inceleme karar düzeltme incelemesi değil temyiz incelemesi niteliğindedir Bu nedenle ilk defa yapılan esasa ilişkin bu temyiz incelemesi üzerine verilen yargıtay kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulabilirYargıtayın temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu bir karara karşı yapılan bir karar düzeltme talebi yargıtay tarafından kabul edilerek karar düzeltilmiş ise yargıtayın bu son kararına karşı artık karar düzeltme yoluna gidilemez İstisnalar dışında yargıtayın asliye hukuk mahkemesi kararlarının temyizi üzerine vermiş olduğu kararlara karşı karar düzeltme yoluna başvurulabilirKarar düzeltme sebepleri: Karar düzeltme sebepleri 4 tanedir Bunun dışındaki bir sebepten dolayı karar düzeltme yoluna başvurulamaz 1temyiz dilekçesi ve –kanuni süresi içinde verilmiş olması şartiylekarşı tarafın cevap dilekçesinde ileri sürülüp hükme etkisi olan itirazların kısmen veya tamamen cevapsız bırakılmış olmasıTemyiz sırasında ileri sürülmüş olan itirazların cevapsız bırakılması halinde, karar düzeltme talebi mesmudur Bu nedenle yargıtayın karar düzeltme talebini kabul edip esas hakkında incelemeye geçmesi gerekirYargıtay karar düzeltme talebinin esası hakkında yapacağı bu incelemede,temyiz incelemesi sırasında cevapsız bırakmış olduğu itirazları kararını etkileyecek nitelikte bulmazsa, karar düzeltme talebini reddeder Ancak yargıtay bu ret kararında evvelce cevapsız bırakmış olduğu itirazların her biri hakkında gerekçe göstermek zorundadırTemyiz talebi farkedilmeden temyiz itirazları tamamen cevapszı bırakılan tarafın başvuracağı yol karar düzeltme yolu değil temyiz yoludur 2yargıatay kararında birbirine aykırı fıkralar bulunması Bunlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için karar düzeltme yoluna başvurulur 3yargıtayda temyiz incelemesi sırasında hükmün esasını etkileyen belgelerde bir hile veya sahteliğin ortaya çıkması Bu hile veya sahteliğin hükmün esasını etkileyecek nitelikte olması gerekir 4yargıtay kararının usul ve kanuna aykırı bulunması Yargıtay temyiz edilen hükmün usul ve kanuna uygun olduğu halde onu bozmuş veya usul ve kanuna aykırı olan bir hükmü oanamış ise yargıtayın böyle bir kararı usul ve kanuna aykırıdır Bu nedenle böyle bir yargıtay kararına karşı da karar düzeltme yoluna gidilebilirYargıtay, aleyhine karar düzeltme yoluna başvurulan kararının yanlış olduğu kanısına varırsa usul ve kanuna aykırılık sebebine dayanarak, karar düzeltme talebini kabul edip eski kararını değiştirebilmektedir Oysa o sebep temyiz incelemesi sırasında ileri sürülmüş ve yargıtayca reddedilmiştir Bu hali ile, karar düzeltme yolu uygulamada sanki ikinci bir temyiz yolu olmaktadır Karar düzeltme yoluna başvurulması: Ancak davanın tarafları başvurabilir Karar düzeltme yoluna başvuran tarafın hukuki yararının bulunması gerekir Kendi temyizi üzerine hüküm bozulmuş olan taraf karar düzeltme yoluna gidemez, fakat hukuki yararı varsa gidebilir Bir tarafın karar düzeltme yoluna başvurabilmesi için hükmü temyiz etmiş olmasına gerek yoktur Hüküm lehine olan taraf hükmü temyiz etmemiş ve fakat hüküm karşı tarafın temyizi üzerine bozulmuş ise, bozma kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurarak mahkemenin hükmünün onanmasını isteyebilirKarar düzeltme süresi: 15 gündür Bu süre yargıtay kararının tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar Bu süre geçtikten sonra karar düzeltme yoluna başvurulamaz Taraflardan biri süresi içinde karar düzeltme talebinde bulunursa diğer taraf –asıl karar düzeltme süresini geçirmiş olsa bile- karar düzeltme dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren 15 gün içinde vereceği ayrı bir dilekçe veya cevap lahiyası ile karar düzeltme talebinde bulunabilir Buna katılma suretiyle karar düzeltme denirKarar düzeltme talebi: dilekçe ile yapılır Karşı taraf karar düzeltme dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren 15 gün içinde bir cevap lahiyası verebilir Bu cevap lahiyasında karar düzeltme talebine karşı cevap verebileceği gibi, başka sebeplere dayanarak karar düzeltme de isteyebilirKarar düzeltme yoluna başvurmak hükmün icrasını durdurmaz Temyiz incelemesi sırasında verilmiş olan icranın durdurulması kararı da karar düzeltme safhası için geçerli değildir Karar düeltme talebinin incelenmesi: Karar düzeltme talebi aynı yargıtay dairesinde, yani temyiz incelemesini apmış ve karar bağlamış olan yargıtay dairesinde veya HGKda incelenirYargıtay incelemesini dosya üzerinde yapar Karar düzeltme safhasında duruşma yapılmaz Karar düzeltme incelemesi 3 aşamalı olabilir: 1ilk önce karar düzeltme talebinin mesmu olup olmadığı incelenir Karar düzeltme talebi, düzeltilmesi istenebilecek bir karar karşı karar düzeltme yoluna başvurmakta hukuki yararı olan tarafça, karar düzeltme süresi içinde yapılmış ise mesmu sayılır Mesmu olmayan karar düzeltme talebinde bulunan taraf para cezsıyla cezalandırılır 2karar dzüeltme talebi mesmu ise yargıtay, karar dzüeltme talebinin,kanunun saydığı sebeplere uygun olup olmadığını araştırır 3yargıtay karar dzüeltme talebini kanunun saydığı sebeplerden birine veya birkaçına uygun bulursa, karar dzüeltme talebini (dilekçesini) kabul ederek esas hakkında incelemeye başlar Yargıtay, karar düzeltme dileçesinin kabulüne karar verince, karar dzüeltme talebini esastan incelemeye başlar Bu inceleme sonucunda iki şekilde karar verilir 1karar düzeltme talebinin (esastan)reddine 2karar düzeltme talebinin (esastan)kabulüne karar düzeltme talebinin esastan reddedilmesi: yagıtay mevcut olduğu kanısına vardığı karar düzeltme sebebini temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu kararının esasını etkileyecek nitelikte bulmazsa karar düzeltme talebini reddeder Karar düzeltme talebinde bulunan taraf, hükme etkili olup olmadığını kendisi takdir edemeyeceğinden, karar düzeltme isteme yetkisini kötüye kullanmış ve yargıtayı gereksiz yere işgal etmiş sayılamaz Yani talebinde haklıdır Bu nedenle karar düzeltme isteyen tarafa, talebi esastan reddedildiği halde para cezası verilemez karar düzeltme talebinin esastan kabul edilmesi: Karar düzeltme talebini esastan kabul eden yani karar düzeltme sebebini temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu kararı etkileyici nitelikte bulan yargıtay, bunun üzerine temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu eski kararını düzeltir Bu düzeltme yargıtayın kendi kararına ilişkin olabileceği gibi mahalli mahkemenin hükmüne de ilişkin olabilir Yargıtay temyiz üzerine vermiş olduğu kararın bazı yönlerden usul ve kanuna aykırı olduğu kanısına varırsa bunları düzeltirYargıtay temyiz incelemesi sonucunda onamış olduğu bir hükmü, karar düzeltme talebi üzerine bu defa bozabilir Mahalli mahkeme bu bozma kararına uyabilir veya ona karşı direnebilir Taraflardan yalnız biri karar düzeltme yoluna başvurmuşsa, yargıtay mahalli mahkeme hükmünü o taraf aleyhine olarak bozmaz Yargıtay temyiz incelemesi sonucunda bozmuş olduğu bir hükmü karar düzeltme talebi üzerine bu defa onayabilir Yani eski bozma kararını kaldırabilirYargıtay karar düzeltme talebi üzerine mahalli mahkeme hükmünü düzelterek de onayabilir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Kanun Yolları/Temyiz/karar Düzeltme/yargılamanın Iadesi (fevkalade Kanun Yolu) |
09-27-2010 | #2 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Kanun Yolları/Temyiz/karar Düzeltme/yargılamanın Iadesi (fevkalade Kanun Yolu)KESİN HÜKÜM Kesin hükmün amacı kişiler arasındaki uyuşmazlıkların kesin biçimde çözümlenmesidir Bu amacın gerçekleşmesinde hem kişilerin hem devletin yararı vardır Kesin hükmün bu amacı şu 2 şekilde gerçekleşir: 1bir mahkeme hükmüne ancak bir dereceye kadar itiraz edilebilmesi(şekli anlamda kesin hüküm) 2davanın tarafları arasındaki hukuki ilişkinin bütün bir gelecek için kesin olarak tespiti veya düzenlenmesi (maddi anlamda kesin hüküm) ŞEKLİ ANLAMDA KESİN HÜKÜM Bir kararın şekli anlamda kesinliği ile, o karar karşı artık normal kanun yollarına (temyiz, karar düzeltme) başvurulamayacağı anlaşılırBir karar şekli anlamda kesinleşince, tarafların o davadaki amaçları gerçekleşmiş olur Fakat bu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın değil, ancak görülmekte olan davanın sona ermesi demektir Bundan sonra da taraflar aynı uyuşmazlığın yeni bir dava konusu yapılmaması için bir başka müesseseye yani maddi anlamda kesin hüküm müessesesine ihtiyaç vardırverildikleri anda kesin olan kararlar: bazı kararlar verildikleri anda şekli anlamda kesinleşir Bunlar temyiz edilemeyen nihai kararlardır kanun yoluna tabi olan kararlar: kanun yoluna tabi olan kararlar kanun yoluna başvurma süresinin geçmesi ile şekli anlamda kesinleşirtemyiz süresinin geçmesi ilemahkemenin kararı kesinleşirsüresi içinde temyiz yoluna başvurulmuş, yargıtay hükmü onamış ve bu onama kararına karşı karar düzeltme yolu açık ise hüküm 15 günlük karar düzeltme süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmaması ile kesinleşirkanun yoluna başvurmaktan feragat edilmesi ile verilen karar kesinleşirkanun yoluna başvurma talebinin reddi ile yargıtayın kararına karşı karar düzeltme yolunun kapalı olduğu hallerde temyiz talebinin reddi ile mahalli mahkeme hükmü kesinleşirYargıtayın kararına karşı karar düzeltme yolunun açık olduğu hallerde yargıtayın onama kararı ile hüküm hemen kesinleşmiş olmaz Bu halde hüküm karar düzeltme talebinin reddedilmesi ile kesinleşir Şekli anlamda kesinliğin sonuçları: 1kesinleşen karar karşı artık normal kanun yollarına gidilemez 2bir karar anlamada maddi anlamda kesinlikten bahsedebilmek için o kararın şekli anlamda kesinleşmiş olması gerekir 3bir hükmün icraya konulabilmesi için onun kural olarak şekli anlamda kesinleşmiş olması gerekmez Şekli anlamda kesinliğin sona ermesi: kural olarak sona ermez Eski hale getirme talebinin kabul edilmesi şekli anlamada kesinliği ortadan kaldırır Yani karar kesinleşmemiş gibi temyiz veya karar düzeltme incelemesi yapılır MADDİ ANLAMDA KESİN HÜKÜM 3 unsuru kapsar 1maddi anlamda kesinlik ancak yargısal kararlara tanınan bir vasıftır 2bu vasıf kanun tarafından tanınmaktadır 3bu vasıf yargısalkararın hakikat olarak kabul edilmesini zorunlu kılarAynı taraflar arasında aynı dava konusu hakkında ve aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamazaçılırsa bu dava dinlenmezŞekli anlamda kesinlik yalnız bir safhada yani açılmış olan dava safhasında uyuşmazlığı sona erdirdiği halde, maddi anlamda kesinlik devamlı olarak bu sonucu meydana getirir Maddi anlamda kesin hükmün şartları: 3 tanedir Yeni açılan bir davaya karşı o davanın daha önce kesin hükme bağlanmış olduğunu söyleyebilmek için eski dava ile yeni davanın 1müddeabihlerinin 2dava sebeplerinin 3taraflarının aynı olması gerekir Müddeabihlerinin aynı olması: müddeabih dava ile elde edilmek istenen sonuçtur Mesela bir laacağın ödenmesiMesela bir istihkak davası sonucunda verilen kararın hüküm fıkrasında bir gayrimenkulün mülkiyetinin Bye değil bilakis, Aya ait olduğuna karar verilmişse, Bnin aynı gayrimenkul için açacağı istihkak davası kesin hüküm itirazı ile karşılaşır Bir malın ilk davada aynen teslimi, ikinci davada ise bedelinin ödenmesi dava edilse, müddeabihler gene aynı demektirAşağıdaki örneklerde müddeabihler aynı değildir: 1ilk davada davacı ismail manevi tazminat, bu davada ise maddi tazminat istemiştir İlk dava ile bu davadaki tazminat isteği aynı olmadığı için olayda kesin hükümden söz edilemez 2davacı tarafından davalı aleyhine evvelce açılan dava sonunda taraflara ait taşınmaz malları ayıran ortak sınır tespit edilmiş ve bu husustaki hüküm kesinleşmiştir Davacı bu kez açtığı davada, davalının bu sınırı aşarak duvar yapmak suretiyle bahçesine müdahalede bulunduğunu iddia etmektedir Bu iddiaya göre evvelki davadaki müddeabih ile bu davadaki müddeabih aynı değildirDava sebeplerinin aynı olması: dava sebebi davanın dayanağı olan vakıalardırHakim eğer bildirmişse davacının kendisine bildirdiği hukuki sebeple bağlı olmayıp dava dilekçesinde gösterilen vakıaların hukuki niteliğini kendisi doğru olarak belirler Hukuki sebep davanın sebebi olamaz Davanın gerçek sebebi vakıalardır Hakim bu vakıalarla bağlı olduğu ve bunlar dışındaki vakıaları kendiliğinden nazara alamadığı için, birinci davada yalnız o vakıalar hakkında inceleme yapmış ve yalnız o vakıalara dayanarak kararını vermiştir Kesin hüküm de yalnız o vakıalar bakımından mevcuttur Aynı vakıalara dayanarak aynı taraflar arasında ve aynı konuda bu defa ikinci bir dava açılırsa, iki davanın dava sebebi aynı olacağından ikinci dava kesin hüküm nedeniyle reddedilir Buna karşılık aynı taraflar arasında aynı konuda açılan bu ikinci davanın dayandığı vakıalar, birinci davada ileri sürülen vakıalardan farklı ise birinci dava sonucunda alınan hüküm ikinci davada kesin hüküm teşkil etmez ve ikinci dava mesmudur; çünkü iki dava arasında sebep birliği mevcut değildirAynı vakıalara dayanarak yeni bir hukuki sebep ileri sürmek suretiyle yeni bir dava açılamaz Çünkü bu yeni hukuki sebep doğru olsa idi hakim ilk dava sırasında onu tarafların bildirmemiş olmalarına rağmen kendiliğinden gözetirdiAçılan ikinci dava kesin hüküm nedeniyle esasa girmeden reddedilir İkinci davanın dayandığı vakıalar ilk davadan önce veya sonra doğmuş olsun ilk davada incelenmemiş ise, iki davanın sebepleri ayrıdır ve ikinci davada kesin hüküm itirazında bulunulamazYargıtayın ön planda tuttuğu husus vakıalardırİki davanın hukuki sebepleri aynı kaldığı halde vakıaları değişik olduğundan ortada kesin hüküm yoktur Kesin hükümden sonra ortaya çıkan vakıalara dayanarak yeni bir dava açılması halinde iki davanın dava sebepleri aynı değildir Çünkü kesin hüküm ancak hüküm anındaki durumu tespit eder hükümden sonraki döneme etkili değildirBu nedenle yeni vakılara dayanarak açılan ikinci dava birinci davadaki kesin hükme aykırı düşmez davanın dinlenmesi gerekir Tarfların aynı olması: eski dava ile yeni davanın taraflarının aynı olması gerkir( davanın kesin hükümden dolayı reddedilebilmesi için)Birinci davada davalı olan taraf, ikinci davada davacı olarak hareket etse bile, ikinci davanın müddeabihi ve dava sebebi aynı ise birinci davada verilen karar, ikinci dava için kesin hüküm teşkil eder yani ikinci dava kesin hükümden dolayı reddedilir Kesin hüküm tarafların mirasçıları hakkında da vardırMaddi anlamda kesinliğin başlaması: bir karar şekli bakımdan kesinleşmeden o kararın maddi anlamda kesin hüküm gücüne sahip olduğu iddia edilemeyeceği gibi, açılan yeni bir davada kesin hüküm itirazında blunulamaz Bu halde bir derdestlik itirazında bulunulabilir ki, bu da hukukumuza göre bir ilk itirazdırMaddi anlamda kesinlik şekli anlamda kesinlikle birlikte başlamakla beraber kural olarak hüküm ve sonuçlarını aynı zamanda doğurmaz MADDİ ANLAMDA KESİN HÜKMÜN UYGULAMA ALANI Kararların çeşidi bakımından: 1maddi anlamda kesinliğe elverişli olmayan kararlar: çekişmesiz yargıda verilen kararlar kural olarak şekli bakımdan kesinleşmeye elverişli oldukları halde, bu kararlar maddi anlamda kesin hüküm gücüne sahip değildir Çünkü çekişmesiz yargı kararları her zaman değiştirilebilirMesela mirasçılık belgelerinde olduğu gibi 2maddi anlamda kesinliğe elverişli olan kararlar: yani maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden kararlar: a)mahkemelerin çekişmeli yargıya ilişkin bütün nihai kararları(hükümler,usule ilişkin nihai kararlar) b)hakem kararları c)icra tetkik merciinin takip hukukuna ilişkin kararları karaların muhtevası bakımından: hükmün fıkrası: maddi anlamda kesinlik kararın yalnız hüküm fıkrası hakkında mevcuttur Hüküm fıkrası davada istenen hususlar hakkında mahkemece verilen kararı gösterirgerekçe: hükmün gerekçesinin kesin hüküm gücü yoktur Gerekçe maddi anlamda kesinlikten tamamen tecrit edilmiş de değildir 3 halde gerekçede maddi anlamda kesinlikle ilgilidir: 1hüküm fıkrası açık değilse; gerekçe hüküm fıkrasını açıklamaya ve kesin hükmün kapsamını belirlemeye yardım eder 2bir davanın usulden reddedilip edilmediğini anlamak için gerekçeye başvurulabilir 3hüküm fıkrasına sıkı sıkıya bağlı olan gerekçe kesin hüküm teşkil eder MADDİ ANLAMDA KESİN HÜKMÜN ETKİLERİ: kesin hükmün bağlayıcı olması kesin hüküm, hükmü veren mahkeme de dahil diğer bütün mahkemeleri bağlarYani mahkemeler aynı konuda aynı dava sebebine dayanarak, aynı taraflar hakkında verilmiş olan bir kesin hüküm ile bağlıdır Aynı davayı bir daha inceleyemezler Ve aynı konuya ilişkin yeni bir davada, önceki davada verilmiş olan kesin hüküm ile bağlıdırlarKesin hüküm sonradan çıkarılan bir kanunla da değiştirilemez kesin hüküm itirazı bir dava karar bağlanıp verilen hüküm kesinleştikten sonra aynı taraflar arasında, aynı konuda, aynı dava sebebine dayanılarak yeni bir dava açılamaz Açılırsa ikinci dava, kesin hüküm itirazı ile karşılaşır Ve esasa girilmeden kesin hükümden dolayı reddedilir Kesin hüküm itirazı bir davanın konusunu oluşturan uyuşmazlığım daha önce kesin bir hükümle çözümlenmiş olması nedeniyle mahkemece yeniden inceleme konusu yapılamayacağına ilişkin usuli bir itirazdırAçılan bir dava hakkında kesin hüküm bulunmaması dava şartlarındandır Yani bir davanın dinlenebilmesi için aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak verilmiş bir kesin hüküm bulunmamalıdır Davanın her safhasında yapılabilen kesin hüküm itirazı ile dava şartlarından birinin bulunmadığı ileri sürülürTaraflar kesin hüküm itirazını ileri sürmekten feragat etseler bile, mahkeme, kesin hükmü öğrenince davaya bakamazMahkeme kesin hüküm itirazını kabul edince dava şartlarından biri noksanolduğundan, davayı mesmu olmadığından dolayı reddetmekle yükümlüdürMahkeme kesin hüküm itirazını reddederse davanın esasına girer ve davayı esastan hükme bağlarkesin hüküm kesin delil teşkil eder birinci davada verilmiş olan hüküm aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak, aynı konuya ilişkin olarak açılan ikinci bir davada, birinci davada kesin hükme bağlanmış olan husus hakkında kesin delil teşkil eder Bir kira bedelinin tespiti davası sonucunda verilmiş olan hüküm, daha sonra kira alacağının ödenmesi için açılan eda davasında kesin delil teşkil ederTaraflar arasındaki birinci davada, bir gayrimenkulün mülkiyetinin davacıya ait olduğuna karar verilmişse bu davada verilen -kesin- hüküm davacının aynı davalıya karşı açacağı müdahalenin önlenmesi davasında kesin delil teşkil eder Aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak ve aynı hukuki ilişki hakkında açılan ikinci davanın müddeabihi, birinci davadakinden farklı olsa bile, iki davanında temelini oluşturan aynı hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığı hakkında verilmiş olan hüküm, ikinci davada kesin delil teşkil eder Bir satış sözleşmesi ile, satıcı alıcıya iki adet mal satmıştır Alıcının bu mallardan birinin teslimi için satıcıya karşı açmış olduğu davada satıcı muvazaa iddiasında bulunmuş, mahkeme muvazaa iddiasını doğru görmeyerek reddetmiş ve malın teslimine karar vermiş, hüküm kesinleşmiştir Alıcının ikinci malın teslimi için açtığı davada, davalı satıcı yeniden muvazaa iddiasında bulunursa bu iddiası dinlenmez Çünkü birinci davada verilen hüküm, satış sözleşmesinin muvazaalı olmadığı hakkında kesin delil teşkil eder Bir davada verilen kesin hüküm, bu davanın taraflarından biri tarafından başka birine karşı açılan ve konusu ile dava sebebi aynı olan ikinci bir davada kesin delil teşkil etmez Çünkü iki davanın tarafları farklıdırFakat birinci davada verilen kesin hüküm ikinci davada kuvvetli bir takdiri delil teşkil eder Bir gayrimenkulün hissedarlarından birinin taraf olduğu bir dava kesin hükme bağlandıktan sonra, diğer hissedarlar tarafından açılan ve konusu ile dava sebebi aynı olan ikinci davada, birinci hüküm kesin delil teşkil etmezse de kuvvetli bir takdiri delil teşkil eder MADDİ ANLAMDA KESİN HÜKMÜN SONA ERMESİ Maddi anlamda kesin hüküm kural olarak sona ermez İstisnai hallerde kesin hükme bağlanmış olan davaya tekrar bakılması mümkündür: 1yargılamanın iadesi: kanun tahdidi olarak saydığı bazı ağır yargılamayanlışlıklarından dolayı kesin hükümün tekrar gözden geçirilmesine ve aynı dava hakkında yeni bir hüküm verilmesine istisnai olarak müsaade etmektedir 2değişiklik davası: bazı hallerde hüküm verildikten sonra hükmün verildiği sırada ona esas teşkil etmiş olan şartlar değişmiş olabilir Bu değişiklik, önceki şartlara göre verilmiş olan hükmün de değişmesini zorunlu kılabilir Maddi anlamda kesin hüküm gücünü kazanmış olan bir hüküm, tekrar gözden geçirilebilmekte ve hükmün yeni şartlara göre değiştirilmesi sağlanabilmektedir Buna değişiklik davası denir YARGILAMANIN İADESİ Kesin hükme bağlanmış olan bir davaya yeniden bakılamayacağına ilişkin kuralın en önemli istisnası yargılamanın iadesidirYargılamanın iadesi bazı ağır yargılama hatalarından ve noksanlarından dolayı maddi anlamda kesin hükmün bertaraf edilmesini ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan fevkalade bir kanun yoludurAncak kesinleşmiş olan kararlara karşı bu yola başvurulabilirYargılamanın iadesi yolu, ancak maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden kararlar için açıktır YARGILAMANIN İADESİ SEBEPLERİ 1yeni bir senet veya belgenin ele geçirilmiş olması:aşağıdaki şartların hep birlikte bulunması gerekir a)bu senet veya belge davaya bakıldığı sırada mevcut olmalıdır Hüküm verildikten sonra düzenlenmiş olan bir belgeye dayanarak yargılamanın iadesi istenemez b)yeni ele geçirilmiş olan belgenin, hükmü etkileyecek nitelikte olması gerekir c)bu yeni belgenin hükmün verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması gerekir d)bu yeni senet veya belgenin yargılama sırasında (hükümden önce) bir mücbir sebepten dolayı veya lehine hüküm verilen tarafın eyleminden dolayı elde edilememiş olması gerekir Yargılamanın iadesini isteyen tarafın söz konusu belgeyi dava sırasında elde edememesinin kendi kusuruna dayanmamasıdır Resmi dairenin gerçeğe uygun olmayacak şekilde kayıt çıkarması, doğru kaydı mahkemeye getirmeme bakımından davalı için mücbir sebep sayılır Mahkemece bu durum gözönünde tutularak yargılamanın iadesi isteği kabul edilmek ve şin esasına girilip kütük üzerinde bilirkişi incelemesi yapılıp gerçek pay miktarına göre karar verilmek gerekir Yargılamanın iadesini isteme süresi: yeni senet veya belgenin elde edildiği tarihten itibaren 3 aydır 2hükme esas alınan senedin sahte olduğunun sonradan anlaşılması: 2 şekilde olabilir: a)hükümden sonra verilen bir mahkeme kararı ile hükme esas alınmış olan senedin sahteliğine karar verilmiş olması b) hükme esas alınmış olan senedin sahte olduğunun, hüküm lehine olan tarafça, mahkeme veya resmi bir makam huzurunda ikrar edilmiş olması, yargılamanın iadesini isteme süresi: sahtelik hakkındaki hükmün kesinleştiği tarihten itibaren 3 aydır 3hükme esas alınan bir ilamın kesin bir hükümle ortadan kalkmış olması: bir dava görülürken kesin delil olarak bir ilam ibraz edilmiş ve bu ilam esas alınarak hüküm verilmiştir Kesin delil olarak kullanılan bu ialamın kesin hüküm halini alan başka bir kararla bozularak ortadan kalkmış olması, yargılamanın iadesi sebebidir yargılamanın iadesini isteme süresi: bunu isteyenin, ilamın kesin bir hükümle ortadan kalktığını öğrendiği tarihten itibaren 3 aydır 4ifadesi hükme esas alınan bir tanığın hükümden sonra yalan tanıklıktan mahkum edilmiş olması yargılamanın iadesini isteme süresi: tanığı yalan tanıklıktan dolayı cezaya mahkum eden ceza mahkemesinin kararının kesinleşmesinden itibaren 3 aydır 5bilirkişinin kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun bir mahkeme hükmü ile sabit olması 6lehine hüküm verilen tarafın, yalan yere yemin ettiğinin kendi ikrarı veya yazılı delil ile sabit olmuş bulunması:lehine hüküm verilen tarafın, yalan yere yemin ettiğinin bir ceza mahkemesi kararı ile sabit olması gerekir O taraf, hukuk davasında yalan yere yemin ettiğini, ceza mahkemesinde ikrar etmiş ise ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı bir yargılamanın iadesi sebebidirYalan tanıklık, kasten gerçeğe aykırıbeyanda bulunarak bilirkişilik ve yalan yere yemin hallerinde hukuk mahkemesinden yargılamanın iadesi istenebilmesi,bu sebeplerin kesinleşmiş bi ceza mahkumiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır Fakat delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya karar verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz 7 lehine hüküm verilen tarafın hükme etkisi olan bir hile kullanmış olması:lehine hüküm verilen tarafın karşı tarafın vekili ile gizlice anlaşma yoluna gitmesi, bilirkişi ve tanıkları hatalı beyanda bulunmaya sevketmiş olması ve karşı tarafın kendi vekili ile olan muhaberelerini ele geçirerek onları kendi lehine kullanmış olması Hileli tebligat ile elde edilen boşanma kararına karşı kadın, boşanma kararını öğrendiği tarihten itibaren 3 ay içinde, kocasına karşı yargılamanın iadesi davası açabilir yargılamanın iadesini isteme süresi: hilenin öğrenildiği tarihten itibaren 3 aydır 8vekil veya temsilci olmayan kişiler huzuru ile davanın görülüp hükme bağlanmış bulunması:davada taraflardan birinin vekili olarak hareket etmiş olan kişinin mesela avukatın, o tarafı temsil yetkisinin olmaması, yargılamanın iadesi sebebidir Dava ehliyeti bulunmayan bir tarafın, davada kanuni temsilcisi olmayan bir kişi tarafından temsil edilmiş olması, yargılamanın iadesi sebebidirMesela evlilik dışı doğan bir çocuğa kayyım tayin edilmediği ve mahkeme velayeti ana ve babadan birine vermediği halde, çocuğun anası çocuk adına dava açmış ve davaya bakılmış ise, burada ana kanuni temsilci olmadığından bu husus bir yargılamanın iadesi sebebi teşkil eder Bu temsil noksanlığının hükmü etkileyip etkilemediğini araştırmaya gerek yokturyargılamanın iadesini isteme süresi: hükmün, aleyhine hüküm verilen tarafa veya onun gerçek veya mümessiline tebliği tarihinden itibaren 3 aydır 9davaya bakması yasak olan bir hakim tarafından davaya bakılmış ve hüküm verilmiş olması:hükmü etkileyip etkilemediğini araştırmaya gerek yokturyargılamanın iadesini isteme süresi: hükmün, aleyhine hüküm verilen tarafa tebliğ edildiği tarihten itibaren 3 aydır 10tarafları, dava sebebi ve konusu aynı olan bir dava hakkında birbirine aykırı kesinleşmiş iki hüküm bulunması:bu sebebe dayanarak yargılamanın iadesi yoluna gidebilmek için her iki hükmün de kesinleşmiş olması gerekir Eğer ikinci hüküm henüz kesinleşmemişse yargılamanın iadesi yoluna değil, ikinci hükme karşı temyiz yoluna başvurulurTarafları, dava sebebi ve müddeabihi aynı olan bir dava hakkında birbirine aykırı kesinleşmiş iki hüküm bulunması halinde birinci hüküm lehine olan taraf kesin hükümden yararlanır Bu nedenle yargılamnın iadesi talebi üzerine ikinci hükmün iptaline karar verilirFakat bunun için ikinci hükmü veren mahkemenin, ikinci hükmü verirken birinci hükümden haberdar bulunmamış olması gerekirİkinci davanın görülmesi sırasında mahkemenin kesin hükümden haberdar bulunmuş olması halinde, bunu ancak temyiz sebebi olarak ileri sürebileceğini öngörmüş ve böylece bu hususun yargılamanın iadesi sebebi yapılmasına cevaz vermemiştirİkinci hükmün verildiği davanın görülmesi sırasında, mahkemenin, birinci hükümden haberdar bulunmamış olması gerekir yargılamanın iadesini isteme süresi: zamanaşımı süresi kadardır Yani 10 senedir Bu süre ikinci hükmün kesinleşmesinden itibaren işlemeye başlar YARGILAMANIN İADESİNİ İSTEMEYE HAKKI OLANLAR Ancak davanın tarafları başvurabilirHukuki yararı olan taraf yargılamanın iadesini isteyebilirHüküm lehine olan tarafın yargılamanın iadesi yoluna başvurmakta hukuki yararı yoktur Birbirine aykırı iki hüküm bulunması halinde ikinci hüküm ile birinci hüküm lehine olan tarafa zarar verildiğinden, yargılamanın iadesini isteme hakkı, birinci hüküm lehine ve fakat ikinci hüküm aleyhine olan tarafındır Hüküm aleyhine olan tarafın halefleri ve alacaklıları istisnaen yargılamanın iadesi yoluna gidebilirler Bunun için şu şartın gerçekleşmesi gerekir:davanın taraflarının, hüküm aleyhine olan tarafın alacaklılarına veya haleflerine zarar vermek için, anlaşarak hile ile o taraf aleyhine hüküm verilmesini sağlamış olması gerekir Alacaklılardan mal kaçırmak isteyen bir borçlu, üçüncü bir kişi ile anlaşarak, bu üçüncü kişiye kendisi aleyhine uydurma davalar açtırıyor ve aleyhine hüküm verilmesini sağlıyor Bundan zarar gören borçlunun alacaklıları borçlu aleyhine olan bu hükme karşı yargılamanın iadesi yoluna başvurulabilirleryargılamanın iadesini isteme süresi: aleyhine hüküm verilen tarafın alacaklıları ve halefleri hükümden usulen haberdar oldukları günden itibaren1 ay içinde yargılamanın iadesi yoluna başvurabilirlerTaraflardan birinin halefleri kesin hüküm kendileri etkilediği ölçüde o tarafın halefi olarak yargılamanın iadesi yoluna başvurabilirler YARGILAMANIN İADESİNİ İSTEME SÜRESİ Yargılamanın iadesini isteme sürelerinin hepsi zamanaşımı süresi olmayıp hak düşürücü sürelerdir Kanun yalnız bir çeşit süre koymuş bunu azami bir süre ile sınırlamamıştır Hüküm icra edildikten sonra da yargılamanın iadesi istenebilir YARGILAMANIN İADESİ USULÜ Yargılamanın iadesi talebi bir dava olarak açılır ve incelenir Dava hükmü vermiş olan mahkemeye açılır ve o mahkeme tarafından incelenip karar bağlanır Başka bir mahkemede açılamaz Dava dilekçe ile açılır Bu dava dilekçesinde özellikle yargılamanın iadesini haklı gösteren sebebin yazılması gerekir Yargılamanın iadesi davacısı, karşı tarafın zarar ve ziyanını ödeyeceğine dair mahkemece takdir olunacak teminatı göstermeye mecburdur Teminatın miktarını takdir etmek davaya bakan hakime aittirYargılamanın iadesi davası hükmün icrasını kendiliğinden durdurmaz Ancak mahkeme davacıdan teminat alarak hükmün icrasının durdurulmasına karar verebilir Yargılamanın iadesi davası, mutlaka duruşması yapılarak incelenirMahkeme, ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin doğru olmadığı kanısına varırsa, yargılamanın iadesi davasını reddeder Bu ret kararı ile birlikte yargılamanın iadesini istemiş olan taraf para cezasına mahkum edilirBuna karşılık mahkeme ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin doğru olduğu kanısına varırsa, yargılamanın iadesi talebini kabul ederek, asıl dava hakkında yeni bir karar verirTaraflar kural olarak asıl dava sırasında yapmış oldukları iddia ve savunmaları ile bağlıdır Yeni bir senedin ele geçirilmiş olmasına dayanarak yargılamanın iadesi istenmişse mahkeme bu senedin hükme etkisi olup olmadığını inceler Tanığın yalan söylediğine dayanarak yargılamanın iadesi istenmişse bu tanığın ifadesi nazara alınmadan hüküm verilir Tebligat hilesi ile bir tarafın yokluğunda hüküm verilmiş ise o tarafın da delilleri sorulup bütün deliller birlikte incelenerek hüküm verilirMahkeme bu şekilde yapacağı tahkikat ve yargılama sonucunda iki şekilde karar verebilir: 1mahkeme yargılamanın iadesi sebebinin doğru olmasına reğmen eski hükmünü doğru bulur, yani yargılamanın iadesi sebebini hükme etkili bulmaz Mahkeme eski kararını tasdik eder 2mahkeme eski hükmün kısmen veya tamamen değiştirilmesi gerektiği kanısına varırsa eski hükmünü kısmen veya tamamen değiştirirDavaya bakması yasak olan hakimin davaya bakıp hüküm vermiş olması halinde,mahkemenin hükmün iptali ile yetinmesi ve böylece davanın hiç açılmamış sayılması menfaatler dengesine uygun düşmez Usulüne uygun olarak açılmış bir dava vardır Tarafların bir kusuru yoktur Yargılamanın iadesi talebini kabul eden mahkemenin davayı yeni baştan inceleyerek hükme bağlaması gerekir Bu karar temyiz edilebilir Yargılamanın iadesi davası sonucunda, eski hükmün kısmen veya tamamen değiştirilmesine karar verilmiş ise bu karar eski hükmün yerine geçer yani geçmişe etkilidir Eski hüküm daha önce icra edilmiş ise icra eski haline iade olur YARGILAMANIN İADESİ İSTENEMEYECEK OLAN KARARLAR 1çekişmesiz yargıda verilen kararlar: maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmedikleri için bu kararlara karşı yargılamanın iadesi yoluna başvurmaya gerek yoktur 2icra tetkik mercii kararları HÜKÜMLERİN TAVZİHİ Bir hükmün müphem olması veya birbirine aykırı fıkraları içermesi halinde hükümdeki gerçek anlamın meydana çıkarılması amacıyla başvurulan yola,hükmün tavzihi denir Bir kanun yolu değildir Tavzih yolu ile hüküm değiştirilemez Yalnız tavzih edilir yani açıklanır Hakimin, hükmünü verdikten sonra o davadan elini çektiği hüküm temyiz edilip bozulmadıkça o davaya yeniden bakamaz Hakim hükmü yavzih etmekle hükmün gerçek anlamını ortaya koymakta ve böylece hükmün başka türlü anlaşılmasını ve değişmesini önlemektedir Tavzihi gerektiren haller: açık olmayan birbirine aykırı, çelişik fıkralar içeren hükümlerin tavzihi istenebilirTavzih kural olarak yalnız hüküm fıkrası hakkında olur Hükmün gerekçesinin açıklanması için tavzih yoluna başvurulamaz Ancak, hükmün fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişki varsa bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabilir Hükmün gerekçesinde yargılama masraflarına davacının katlanması gerektiği açıkça belirtildiği halde, hükmün fıkrasında yargılama giderlerinin davalı tarafından ödenmesine karar verilmiştir Bu halde, yargılama giderlerini hangi tarafın ödeyeceğini anlamak zordur Bu çelişkinin tavzih yolu ile giderilmesi gerekirYalnız hüküm mahkemesi kararları için değil yargıtay kararları hakkında da tavzih yoluna başvurulabiliryoktur Tavzih talebinde bulunmakla temyiz süresi durmaz Bu nedenle bir taraf yalnız tavzih talebinde bulunur, temyiz süresini kaçırırsa, hüküm kesinleşmiş sayılırTavzih usulü: hükmün tavzihini istemek bir süreye tabi değildir Hükmün icrasına (yerine getirilmesine) kadar tavzihi istenebilir İlamın icraya konmasından sonra da ilam tamamen icra edilinceye kadar hükmün tavzihi istenebilir Esasen hükmün tavzihine ekseriya hüküm icra edilirken ihtiyaç duyulur Hüküm ancak onu vermiş olan mahkeme tarafından tavzih edilirBir ilam icraya konulduktan sonra hükmün tavzihi istenirse mahkemenin,hükmün tamamen icra edilip edilmediğini icra dairesinden sorması gerekirTavzih talebi hükmü vermiş olan mahkemeye yapılır Ve bu mahkeme tarafından incelenir Tavzih talebi iki nüsha dilekçe ile yapılır Mahkeme tavzih talebini kural olarak dosya üzerinde inceler Fakat tarafları dinlemek için duruşmaya davet edebilirMahkeme hükmü, yalnız tavzih edebilir yoksa tavzih bahanesi ile hükmünü değiştiremez Tavzih talebinin kabul veya reddine ilişkin kararlar temyiz edilebilirBurada yalnız tavzih kararı hakkında temyiz incelemesi yapılır Esas karar hakkında temyiz incelemesi yapılamazTavzih talebi kendiliğinden hükmün icrasını durdurmaz Ancak tavzih talebinde bulunan taraf teminat gösterirse mahkeme, icranın durdurulmasına karar verebilir Maddi hataların düzeltilmesi: hükümde iki tarafın isim, sıfat ve talep sonuçlarına ilişkin maddi hatalar ve hesap hataları yapılmış ise bu hataların düzeltilmesi için tavzih yoluna başvurmaya gerek yoktur Bu hatalar, taraflar dinlendikten sonra mahkeme tarafından düzeltilir ve düzeltilen husus hükmün altına yazılır Buradaki durum tavzihden daha basittirHakim maddi hataları kendiliğinden de gözetip düzeltebilirMaddi hataların düzeltilmesi de hükmün icrasına kadar istenebilir Burada da mahkeme maddi hataların düzeltilmesi bahanesi ile hükmünü değiştiremezMaddi hataların düzeltilmesi de bir kanun yolu değildir Çünkü maddi hataların düzeltilmesi ile hüküm değiştirilemez TAHKİM Hakkına tecavüz edilen kişinin (davacının), hakkının tanınması için, ancak devletin mahkemelerine başvurabilir Bunun tek istisnası tahkim müessesesidirBir hak üzerinde uyuşmazlığa düşmüş olan iki tarafın anlaşarak, bu uyuşmazlığın çözümlenmesini özel kişilere bırakmalarına ve uyuşmazlığın bu özel kişiler tarafından incelenip karara bağlanmasına tahkim denirUyuşmazlığın çözümlenmesi kendilerine bırakılan bu özel kişilere de hakem denir Hakemler o uyuşmazlık bakımından sanki mahkeme olmuştur Hakemlere,hakem mahkemesi de denirİhtiyari tahkim: Burada taraflar bir davanın çözümlenmesi için hakeme başvurmaya mecbur değildirler Dava normal olarak mahkemelerde görülürAncak taraflar anlaşarak bir davayı tayin edecekleri hakemlere götürebilirler Mecburi tahkim: bazı hallerde bir uyuşmazlığın çözümlenmesi için hakeme başvurmak mecburidir Taraflar devlet mahkemelerinde dava açamazlarTahkim sadece, çekişmeli yargıya giren hukuk uyuşmazlıkları hakkında mümkündür Cezai veya idari yargıda tahkim caiz değildirİhtiyari tahkim sözleşmeye dayanır Buda başlıca iki ayrı sözleşmeden ibarettir 1tahkim sözleşmesi: bununla taraflar aralarındaki bir uyuşmazlığın çözümlenmesi için tahkim yoluna yani hekeme başvurmayı kararlaştırırlar Bu sözleşmenin tarafları bizzat uyuşmazlığın taraflarıdır 2hakem sözleşmesi: bu sözleşme, taraflar ile hakemler arasında yapılırBununla taraflar aralarındaki uyuşmazlığın hakemlerce çözümlenmesini teklif,hakemler de hakem olarak o uyuşmazlığa bakmayı kabul ederlerHakem-bilirkişiler, hakemlerden tamamen farklı kişilerdir Hakem tıpkı hakim gibi vakıaları kanun veya tarafların kararlaştırdıkları norm çerçevesinde icra ederek bir hüküm vermekle mükellef olan kimsedir Halbuki hakem-bilirkişi bir hukuki meselenin halli kendisine bağlı bulunduğu vakıayı tayin ve tespit etmekle vazifelendirilen kimsedir Hakem-bilirkişiler haklar ve hukuki münasebetler üzerinde karar veremezler Bunlar ancak bir zararın vukuunun miktarı, bir şeyin kıymetini, bir kusurun mevcudiyetini ihtisaslarına binaen tayin ve tespit ederlerHakem-bilirkişilerin görevi, sadece kendilerine havale edilen hususu tespite münhasırdır Hakem-bilirkişiler mesela sigortalı malın hasarını tespit ettikten sonra bu hasarı kimin ödeyeceğine karar veremezler Hakem-bilirkişilerin yaptıkları iş sadece bir tespitten ibaret olduğundan kararlar doğrudan doğruya icra edilemez Hakem-bilirkişilerin kararları temyiz edilemez TAHKİM SÖZLEŞMESİ: Tahkim sözleşmesi ile taraflar, aralarındaki bir uyuşmazlığın çözümlenmesi için tahkim yoluna, yani hakeme başvurmayı kararlaştırırlarTahkim sözleşmesinin çeşitleri: 2 şekilde yapılması mümkündür 1müstakil bir sözleşme olarak: taraflar doğmuş olan bir uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözümlenmesi için ayrı bir sözleşme yapabilirler Bu sözleşmenin konusu münhasıran tahkimdir (dar anlamda tahkim sözleşmesi) 2tahkim şartı: taraflar yaptıkları bir sözleşmeye bu sözleşmeden doğacak uyuşmazlıkların tahkim yolu ile çözümleneceğini şart olarak koyabilirler Burada tahkim, o sözleşmenin yalnız başına konusu olmayıp, o sözleşmenin yalnız bir şartını teşkil etmektedir Tarafların bir tahkim sözleşmesi yapmak istediklerinin başka bir deyimle aralarındaki uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözümlenmesini istediklerinin,tahkim sözleşmesinde açıkça belirtilmesi gerekir Tahkim sözleşmesinin şartları: Yazılı şekil: tahkim sözleşmesinin yazılı şekilde olması lazımdır Yazılı yapılmayan tahkim sözleşmesi geçersizdirKonusu: tahkim sözleşmesi tarafların iradesine tabi olan uyuşmazlıklar için mümkündür İki tarafın iradesine tabi olmayan, tarafların dava konusu üzerinde kabul veya sulh yolu ile serbestçe tasarruf edemeyecekleri hallerde tahkim mümkün değildir Mesela boşanma ve ayrılık davaları, iflas davalar ve çekişmesiz yargı işleri için tahkim sözleşmesi yapılamaz Buna karşılık taraflar aralarındaki uyuşmazlık üzerinde serbestçe anlaşabiliyorlar ve bu anlaşma bir mahkeme kararı olmaksızın geçerli ise tahkim sözleşmesi caizdirMesela alacak, menkul ve gayrimenkul mal davaları hakkında tahkim sözleşmesi yapılabilir Uyuşmazlık belirli olmalıdır: ancak belirli bir uyuşmazlık hakkında tahkim sözleşmesi yapılabilir Taraflar tahkim sözleşmesi yaparken hangi uyuşmazlık hakkında bu sözleşmeyi yaptıklarını bilmelidirler “bundan sonra aramızda çıkacak bütün uyuşmazlıklarda tahkim yoluna başvurulacaktır” şeklindeki genel bir tahkim sözleşmesi geçerli değildir Tahkim sözleşmesinin etkisi:Taraflar tahkim sözleşmesinin konusu olan uyuşmazlık hakkında dava açmak isterlerse tahkim yoluna gitmek zorundadırlar Yani davayı genel mahkemelerde değil, hakemlerde açabilirler Ancak davacı tahkim sözleşmesine rağmen davasını mahkemede açmış ise mahkeme tahkim sözleşmesini kendiliğinden gözeterek görevsizlik kararı veremezMahkemenin tahkim sözleşmesini gözetebilmesi için davalının “davanın tahkim yolu ile çözümlenmesi gerekir” şeklinde bir tahkim itirazında bulunmuş olması gerekir Davalının, esasa cevap verdikten veya esasa cevap süresini geçirdikten sonra yaptığı tahkim itirazı dinlenmez, mahkeme davaya bakmaya devam eder Davalı, esasa cevap süresi içinde tahkim itirazında bulunursa mahkeme, dava dilekçesini “ uyuşmazlığın çözümlenmesinin hakeme ait olduğu” gerekçesiyle reddeder Bu ret kararı temyiz edilebilir Davalı bu ret kararının kesinleşmesinden itibaren 10 gün içinde tahkim yoluna başvurursa, bu halde hakemlerde açılan dava mahkemede açılmış olan davanın devamıdır Davacı 10 gün içinde tahkim yoluna başvurmazsa davacının mahkemede açmış olduğu dava açılmamış sayılır Ve dava açılması ile meydana gelen zamanaşımı kesilmesi hükümsüz hale gelirBir uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözümlenip çözümlenmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık mahkeme tarafından çözümlenir Hakemlerde açılan bir davaya karşı, davalı “ bu davanın mahkemede açılması gerektiği” hakkında hiç bir itirazda bulunmazsa, hakemler bakmakta oldukları davanın tahkim sözleşmesi kapsamına girmediğini kendiliğinden gözeterek dava açmaları için süre veremezler; davayı esastan inceleyip karara bağlamak zorundadırlar Bu hal de yargıtay da, davaya hakemlerde bakılamayacağı gerekçesiyle hakem kararını bozamaz Çünkü davalı bu hususta bir itirazda bulunmamakla, taraflar arasında o davanın da tahkim sözleşmesinin kapsamına girdiği hususunda zımni bir anlaşma meydana gelmiştir HAKEM SÖZLEŞMESİ VE HAKEMLER Hakem sözleşmesi taraflar ile hakem arasında yapılan bir akittir Bir vekalet veya hizmet sözleşmesidir Hakem sözleşmesi yazılı şekle tabi değildirHakemler mahkeme tarafından seçilse bile taraflar ile hakem arasında bir hakem sözleşmesi yapılmış sayılırHiç kimse hakemliği kabul zorunda değildir Sözleşme hakemin kabulü ile meydana gelir Hakem, hakemliği kabul edince artık sözleşme gereğince hakemlik yapmak zorundadır Hakemler, memurlar gibi cezai sorumluluğa tabidir Hakemler: Hakem sözleşmesi ile iki taraf arasındaki bir uyuşmazlığı çözümlemek görevini üzerine alan kimseye hakem denir Hakem, kendisine açılan davanın hakimidir Hakimden farkı, hakemin bu hususta hiç bir resmi sıfatının bulunmaması ve tamamen tarafların iradesi ile tayin edilmiş olmasıdırFiil ehliyetine sahip her gerçek ve tüzel kişi hakem tayin edebilir Hakem üçüncü kişi olmalıdır Taraflar veya vekilleri hakem olamazlar Hakimler ve savcılar hakem olamaz Avukatlar ve noterler hakemlik yapabilir Hakemlerin seçimi: –hakem tahkim sözleşmesinde ismen gösterilmiştir Bu kimse hakemliği kabul etmez istifa eder veya ölürse tahkim sözleşmesi hükümsüz kalır Davanın mahkemede açılması gerekir Tahkim sözleşmesinde birden fazla hakem ismen gösterilmiş olup da, bunlardan biri hakemliği kabul etmez istifa eder veya ölürse tahkim sözleşmesi gene hükümsüz kalır –hakem sözleşmesinde hakemlerin taraflarca seçileceği kararlaştıralabilir Taraflar arasında eşitliğe uyulması gerekir Ekseriya tarafların birer hakem seçecekleri kararlaştırılır Bu halde dava açmak isteyen taraf kendi hakemini tayin ederek, karşı tarafa hakemini tayin emesi için 7 günlük bir süre verir Karşı taraf bu yedi gün içinde hakemini tayin edip bildirmezse, onun hakemi mahkeme tarafından seçilir Karşı taraf 7 gün içinde hakemini tayin etmezse artık bu hakkı düşer –tahkim sözleşmesinde hakemin kimin tarafından seçileceğine ilişkin bir açıklık yoksa, hakemler, davaya bakmaya yetkili ve görevli olan mahkeme tarafından seçilir Tahkim sözleşmesinde hakemlerin adedi hakkında bir açıklık yoksa, mahkeme 3 hakem seçer –tahkim sözleşmesi ile hakemlerin seçimi bir üçüncü kişiye bırakılmış ise, hakemler bu üçüncü kişi tarafından seçilir Bu üçüncü kişinin hakem seçiminden kaçınması veya ölmesi halinde tahkim sözleşmesi hükümsüz kalır Hakemler nasıl seçilirse seçilsin ancak iki tarafın muvafakatıyla azlolunabilir Hakemlerden biri ret veya istifa nedeniyle ayrılırsa yerine bir başkası seçilir Hakemlerin reddi: Hakemlerin tarafsız olmaları gerekir Taraflar hakemin seçildiğini öğrendikleri tarihten itibaren 5 gün içinde ret talebinde bulunabilirlerRet sebebi davaya bakıldığı sırada öğrenilmiş ise usule ilişkin yeni bir işlem yapılmadan önce derhal ret talebinde bulunmak gerekir Ret talebi davaya bakmaya yetkili ve görevli olan mahkeme tarafından incelenir Ret talebi hakkında bir karar verilip bu karar kesinleşinceye kadar hakemler davaya bakamazlar, davanın ertelenmesi gerekir Hakem ücreti: Hakemler gördükleri hizmete karşılık bir ücret alırlar Taraflar hakem ücretini kararlaştırmış olabilirler Taraflarca kararlaştırılmamış ise hakem ücreti, hakemlerdeki dava karara bağlandıktan sonra hakemlerin yetkili ve görevli genel mahkemede açacakları bir eda davası üzerine mahkeme tarafından tayin edilir TAHKİM USULÜ Dava açılması: dava hakemler tamamen belli olup hakem kurulu oluştuktan sonra açılır Hakemelr mahkeme tarafından seçilecekse dava hakemlerin tayini için mahkemeye başvurulduğu tarihte açılmış sayılır Hakemlerin tayini taraflara ait ise, davacının hakemini seçip, davalıya hakemini seçmesini tebliğ ettiği tarihte dava açılmış sayılır Hakemlerin tayini bir üçüncü kişiye ait ise, hakemlerin tayini için üçüncü kişiye başvurulduğu tarihte dava açılmış sayılmalıdırHakemler tahkim sözleşmesinde ismen tayin edilmişlerse, dava hakemlerin işe başlamalarının kendilerine tebliğ edildiği tarihte açılmış sayılmalıdır Hakemlerde dava açılması ile de zamanaşımı kesilir Hakemlerde dava açıldıktan sonra davacı, davalının açıkça rızası olmadıkça davasını geri alamaz Buna karşılık taraflar hakemlerin uygulayacakları yargılama usulünü tespit etmemişler ve hakemlerde usul hükümleri ile bağlı olmadıklarına karar vermişlerse davalı muvafakat etmese bile, davacı davasını değiştirebilirYargılama usulü: hakemlerin uygulayacakları yargılama usulünü, taraflar tahkim sözleşmesinde tespit etmiş olabilirler Hakemler tahkim sözleşmesinde tespit edilen yargılama usulünü uygularlar Hakemlerin bu usule aykırı hareket etmiş olmaları bir temyiz sebebi sayılmamıştırTahkim sözleşmesinde yargılama usulü hakkında bir açıklık yoksa, hakemler,uygulayacakları yargılama usulünü kendileri belirler Her iki halde de hakemler bir yargılama usulünün ana kurallaına uymak zorundadırlar Hakemler her iki tarafa da eşit işlem yapmakla yükümlüdürlerHakemler kural olarak dosya üzerinde inceleme yaparlar Duruşma yapmalarına da bir engel yoktur 40 milyon liradan yukarı hukuki işlemlerin, hakemlerde de senetle ispat olunması gerekir Hakemler ihtiyadi tedbir ve ihtiyadi haciz kararı veremezler bu kararları vermek yetkisi nahkemeye aittirÜçüncü kişiler hakemlerde açılmış bir davaya müdahale edebilirler Tahkim süresi: hakemler 6 ay içinde hüküm vermek zorundadırlar Bu süre içinde hüküm verilmemişse, hakemelrin yapmış oldukları işlemler batıl olup davaya yetkili ve görevli mahkeme tarafından bakılır Tahkim süresi geçtikten sonra karar verilmiş olması bir temyiz sebebidir Tahkim süresinin başlangıcı: 1birden fazla hakem varsa, hakemlerin ilk toplantılarını yapmış oldukları tarih 2hakemin bir kişi olması halinde, hakemin bazı usul işlemleri için ilk tensip kararını verdiği tarihtir Taraflar tahkim süresini uzatabililer Tahkim süresi, tahkim sözleşmesinde gösterilmiş olsa bile taraflar bunu uzatabilirlerHakemlerden birinin ret veya istifa nedeniyle ayrılması, hakimin tahkim süresini uzatabilmesini haklı gösteren bir sebep sayılmıştır Hakimin tahkim süresinin uzatılmasına karar vermesi tarafların bu hususta anlaşamamaları ve taraflardan birinin sürenin uzatılmasını hakimden istemiş olması halinde mümkündür Hakimin tahkim süresinin uzatılmasına ilişkin kararları temyiz edilemezBazı hallerde tahkim süresi durur, yani işlemezHakem kararı: hakemler adalet ve nısfet esaslarına göre karar vermekle yükümlüdürlerHakemler iki tarafın iddialarından her biri hakkında karar vermekle yükümlüdürler aksi hal bir bozma sebebidir bundan başka hakemler kendilerinden talep edilmemiş olan bir şey hakkında ve tahkim sözleşmesi ile kendilerine verilen yetki dışında karar veremezler Hakem kararlarında şunların bulunması lazımdır: 1uyuşmazlığın neden ibaret olduğu 2gerekçe 3davanın esası ve yargılama giderleri hakemler kararlarını oy çokluğu ile verbilirler Karara muhalif olan hakemin kararı imza etmemesi onun geçerliliğini etkilemez Yani kararı geçersiz kılmazHakem kararı kendisine verilen mahkeme, hakem kararının kendisine verildiğini ve kararın neden ibaret olduğunu iki tarafa da yazılı olarak tebliğ eder Hakem kararına karşı temyiz süresi bu tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar Karar hakkında zamanaşımı kararın verildiği tarihten itibaren işlemeye başlar ve karar atrihi ile tebliğ tarihi arasında on sene geçtiği takdirde hakem kararı zamanaşımına uğrarHakem kararları ancak kesinleştikten sonraicra edilebilir Kesinleşen hakem kararı maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder Hakem kararı aynı taraflar arasında aynı konuda açılan yeni bir davada kesin delil teşkil eder HAKEM KARARLARINA KARŞI KANUN YOLLARI: Temyiz: hakem kararlarına karşı temyiz yolu açıktır Temyiz mercii yargıtaydır Hakem kararları hakkında temyiz (bozma) sebepleri, mahkeme kararlarındakinden çok daha dardır Ancak aşağıdaki hallerde bozulabilir: 1tahkim süresi bittikten sonra karar verilmiş olması: tahkim süresi uzatılmışsa uzatılan süre içinde hakem kararı bozulamaz Tahkim süresi uzatılmamışsa, süre geçtikten sonra verilen hakem kararı hükümsüzdür Bozam üzerine, davaya yetkili ve görevli mahkeme tarafından bakılır 2talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması: örneğin davacı tarafından faiz istenmediği halde hakemlerin faize de karar vermiş olmaları bozma sebebidir Hakemlerin talepten fazlaya hüküm vermiş olmaları, 850000000 lira istendiği halde, hakemlerin 950000000 liraya hükmetmiş olmaları 3hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan bir konuda karar vermiş olmaları: taraflar arasında geçerli bir tahkim sözleşmesi yoksa hakemler yetkileri dahilinde olmayan bir konuda karar vermiş olurlar ve kararları bozulur 4hakemlerin iki tarafın iddialarından her biri hakkında karar vermemiş olmaları: mesela dava dilekçesinde faiz istendiği halde, hakemlerin faiz hakkında karar vermemiş olmaları bozma sebebidir Kanun, hakem kararlarının ancak bu sayılan 4 sebepten brine dayanarak bozulabileceğini bunun dışındaki hallerin temyiz sebebi teşkil etmeyeceğini kabul etmektedir Ancak son zamanlarda hakem kararlarındaki bazı önemli usul hataları temyiz sebebi olarak kabul edilmektedir Taraflar tahkim sözleşmesi veya şartında hakemlerin, uyuşmazlığı maddi hukuk kurallarına göre çözümlemelerini öngördükleri takdirde, hakemlerin bu kurallar çerçevesinde karar vermeleri zorunlu olup, buna aykırı karar vermeleri bir temyiz sebebi oluşturur Hakem kararlarına karşı yargılamanın iadesi yoluna gidilemeyeceğinden yargılamanın iadesi sebeplerinin hakem kararları için, öncelikle bir temyiz sebebi teşkil etmesi gerekir Hakemlerin tarafların tahkim sözleşmesinde taspit ettikleri hatta bizzat kendi tespit ettikleri yargılama usulüne aykırı hareket etmiş olmaları veya tahkim sözleşmesinde hakemlerin kanun dairesinde karar verecekleri belirtilmiş olduğu halde, hakem kararının kanuna uygun bulunmaması temyiz sebebi sayılmamaktadır Hakemleri kararlarında bu derece serbest bırakmak doğru değildir Hakem kararı, tahkim süresi bittikten sonra karar verilmiş olmasından dolayı bozulursa davaya artık hakemler değil yetkili ve görevli mahkeme tarafından bakılır Buna karşılık hakem kararı diğer temyiz sebeplerinden dolayı bozulursa hakemler yeniden seçilir ve yeni bir tahkim süresi tayin olunurGerek eski hakemler gerek yeniden seçilen hakemler yargıtayın bozma kararına karşı direnme kararı veremezler bozma kararına uymak zorundadırHakem kararlarına karşı temyiz süresi hakkında kanunda bir çıklık yoktur Yergıtay temyiz süresini 15 gün olarak kabul etmektedir Tarafların hakem kararının verilmesinden önceki bir dönemde temyiz hakkından feragat ettiklerine ilişkin yaptıkları sözleşme hükümsüzdür Buna karşılık taraflardan bir, hakem kararı verildikten sonra temyiz hakkından feragat edebilir ve böylece hakem kararının kesinleşmesini sağlayabilirKarar düzeltme: hakem kararları hakkındaki yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidilemezYargılamanın iadesi: kesinleşmiş hakem kararlarına karşı yargılamanın iadesi yoluna gidilebilir Yargılamanın iadesi davası kararı vermiş olan hakemler tarafından incelenir Tarafların hakem kararının verilmesinden önceki bir dönemde yargılamanın iadesini isteme hakkından feragat ettiklerine dair yaptıkları sözleşme hükümsüzdür Hakem kararının tavzihi: tavzih ve tashihi istenebilir Tavzih yetkisi,tahkim süresi içinde karar vermiş olan hakemlere aittir Tahkim süresi geçtikten sonra, hakemlerin kararlarını tavzih etmek yetkileri yoktur Bu halde, hakem kararının tevdi edildiği mahkeme, hakemleri de dinlemek suretiyle hakem kararını icrasına kadar tavzih edebilir HAKEM KARARLARININ İCRASI: hakem kararları kesinleşmedikçe icra olunamazHakem kararı yargıtay tarafından onanmak suretiyle kesinleşmiş ise, hakem kararının altına veya arkasına kararın kesinleştiğine dair bir şerh verirHakem kararı süresinde temyiz edilmediği için kesinleşmiş ise bu halde hakem kararı kesinleşme şerhi ile birlikte mahkeme başkanı tarafından tasdik olunur bunun üzerine hakem kararı icraya konabilir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|