Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Nesil Bilinçlendirme Kampı > Nerden & Nasıl Geldik

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
efendileri, hayırda, kadın, saraylı, yarışan

Hayırda Yarışan Saraylı Kadın Efendileri

Eski 06-26-2009   #1
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Hayırda Yarışan Saraylı Kadın Efendileri



Osmanlı padişahlarının hanımlarına yapılabilecek en büyük iftira “Padişah anaları yabancıdır, Türk ırkını bozmuştur” denmesidir Padişah eşlerinin farklı ırklara mensup olmalarına rağmen, Müslümanlaştıktan sonra eski dinlerine yahut kökenlerine yönelik küçücük bir duruş sergilediklerine dair en küçük bir emare bile yoktur Padişah anaları, eşleri ve kızları insanın yararlanacağı hayır eserleri vücuda getirmekte âdeta yarışmışlardır
“Padişah anaları yabancıdır, Türk ırkını bozmuştur” demek, onlara atılabilecek en büyük iftiradır…
Böyle bir iftira ruhlarını incitmekle kalmaz, hayatın gerçeklerine de aykırı düşer Çünkü insan mensup olduğu ırktan değil, insanlığa katkılarından kıymet alır Bu anlamda padişah anaları, eşleri ve kızları son derece kıymetlidir Zira hemen hemen hepsi kendilerine verilen tahsisatı israf etmeyerek “eser”e dönüştürmüş ve kendilerinden sonraki insanlığa armağan bırakmışlardır
Birkaçı dışında, farklı etnik kökenlerden gelen hanım sultanların çoğu çocuk yaşta saraya alınarak eğitilir, padişah eşi olmaya layık hâle gelenler valide sultanın (padişahın annesi) arzu ve onayı sonucu padişahla evlendirilirlerdi…
Farklı ırklara mensup olmalarına rağmen, Müslümanlaştıktan sonra eski dinlerine yahut kökenlerine yönelik küçücük bir duruş sergilediklerine dair en küçük bir emare bile yoktur
Padişah anaları, eşleri ve kızları kendilerini bir nevi “toplumun annesi” gibi gördüklerinden topluma şefkatle yaklaşmışlardır Bu sebeple, insanın yararlanacağı hayır eserleri vücuda getirmekte âdeta yarışmışlardır
Saray kadınlarına bu yönden bakılınca, padişah annelerine, eşlerine ve kızlarına, özellikle yabancı yazarların yazdıkları romanlarda attıkları iftiraların mesnetsizliği iyice ortaya çıkıyor
Osmanlı saray kadınları, birkaçı hariç tutulursa, ortalıkta fazlaca gözükmezler Çoğu “evinin kadını” tanımlamasına uygun yaşar, devlet işlerine hiç karışmazlar
Tabii bu yaşama biçimi hayattan kopuk oldukları anlamına gelmez Hanım sultanların ekserisi hayata sımsıkı bağlı, sosyal yaşantıyı dikkatle takip edecek kadar dinamiktir
Hayırda yarış konusunda ise erkeklerden aşağı kalmazlar Payitaht İstanbul başta olmak üzere hanım sultanların Osmanlı coğrafyasına serpiştirdiği nadide hayır eserleri bugün bile göz kamaştırıyor

“Osmanlı kadını zevkli ve beceriklidir”

16 yüzyıl gezginlerinden Canaye’ye göre “Osmanlı kadını ince zevkli ve becerikli”dir… (Le Voyage de Philippe du Fresna-Canaye, ed M A Hauser, Paris, 1897)
Lady Montagu (meşhur Briefe aus dem Orient)“Osmanlı kadınları arasında zarif ve güzel olmayan kadın görülemeyeceğini” söyler “Her ne kadar bütün Hıristiyanlık âlemi içerisinde İngiliz kral sarayı en zarafetli kadınların bulunduğu yer ise de, orada bile bu kadar zarif kadın yoktur
D’Ohsson ise, Osmanlı kadınlarının elbiselerindeki sadelik, zarafet ve asaletle iftihar edebileceklerini belirtir: “Güzel şekiller, siyah ve parlak gözler, sağlıklı hareketler, uyumlu renkler, aşırıya kaçmayan ziynetler ve her şeyden önemlisi zarafet, bu ülkenin kadınlarını Avrupalılardan ayırır
Julia Pardoe, Olivier, Gautier, La Borenne Durand de Fontmagne, Edmondo de Amicis başta olmak üzere, birçok Avrupalı seyyahın (gezgin) kaleminden yukarıdakine benzer tespitler çıkmıştır
Bunların tümünün özeti, Osmanlı kadınlarının zarafet konusunda tüm dünya kadınlarına örnek olacak durumda olduklarıdır
Kendilerine değer verilmiş, hatta baş tacı edilmiş, İslamî esaslar çerçevesinde Osmanlı kadını yüceltilmiştir

Osmanlı kadınına iftira atmak

Çok yazık ki, ders kitaplarımız bunun aksini iddia etmektedir Özellikle Safiye Sultan, Hürrem Sultan ve Kösem Sultan’a saldırılmakta, olduklarından çok farklı gösterilmektedir
Nurbanu Sultan, Hatice Sultan ve Kiraze Sultan da ders kitaplarının saldırılarından nasibini almıştır
Osmanlı kadın efendileri genelde fitneci, çıkarcı, maddeci, makam ve mevki düşkünü olarak gösterilmektedir O kadar ki, insan, bu kitapları yazanların tarihçi mi, yoksa siyasetçi mi olduklarını düşünmekten kendini alamıyor
Özellikle bazı romanlarda kadın efendilere yakıştırılan tavırlar, dünyayı yöneten bir sarayın mensuplarına asla yakışmayacak tavırlardır
Hele de harem dairesi konusunda envai çeşit masallar uydurulmuştur Hâlbuki harem, Valide Sultan’ın yönetiminde bir mekteptir ve padişah bile haremde kuraldışı hareket etme özgürlüğüne sahip değildir Belli ki bu noktadan da tarihimize müthiş bir saldırı var ve bu saldırıdan sadece Osmanlı sarayında yaşayan kadınlar değil, sıradan Osmanlı kadınları da nasibini alıyor…
Osmanlı kadını, haksız yere “Sürekli evinde oturan, sokağı ancak kafes arkasından görebilen, sosyal hayatta hiçbir söz hakkı olmayan ikinci sınıf bir varlık” olarak gösteriliyor
Gerçek hiç de böyle değil Osmanlı kadınının toplumsal yeri ve işlevini, bir anlamda Osmanlı devlet anlayışında ulaştığı değeri, arkalarında bıraktıkları eserler gösteriyor
Kimi yazarların ısrarla “gayr-i ahlakî” tavırlar içinde göstermeye çalıştığı Osmanlı kadınları, çok büyük hayır kurumları, camiler ve çeşmeler inşa ettirmiş, dev külliyeleri toplumun hizmetine vermiş, devasa okullar yaptırarak isimlerini ebedileştirmişlerdir

Sağlam Müslümanlardı

Osmanlı kadınları sağlam Müslümanlardı O kadar ki, aralarında, evlatlarını (zaman içinde padişah olabilecek şehzadeleri) emzirmeden önce Yasin Suresi okuyanlara rastlanmıştır Zaten hayırda yarışmaları, kendi harçlıklarını biriktirip sosyal hayatı kolaylaştıracak tesislere yatırmaları, Müslümanlıktaki seviyelerine delildir Ne mutlu onlara ki, İslam’ın “infak” kültürüyle Osmanlı’nın “vakıf medeniyeti”ni yüreklerinde bütünlemiş, bunun sonucu olarak da vatan sathını hayır eserleriyle donatmışlardır
Meselâ İstanbul fatihi Sultan Mehmed’in eşi Gülbahar Hatun’un (Sultan II Bayezid ile Gevher Sultan'ın annesi) Edirne’de kendi adına yaptırdığı cami, külliye ve çeşmeleri vardır
Sultan II Bayezid'in eşi Hüsnüşah Sultan 1490-1503 yıllarında oğluyla birlikte Manisa'da bulunduğu sırada Hatuniye Camii'ni yaptırmış, yanına “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz” hükmüne uyarak “Hüsnüşah Sultan Kütüphanesi”ni tesis etmiştir Eski kayıtlar, bu kütüphanede 400 civarında yazma eser bulunduğunu belirtmektedir
Sultan II Bayezid’in torunu Neslişah Sultan, Edirnekapı civarında bir cami yaptırmıştır
Fatih’in sütannesi Hundi Hatun, Edirne’de 1486'da bir cami yaptırmıştır Daye Hatun Camii olarak bilinen bu mabet, ne hazin ki 17 Eylül 1940’ta alınan 75 sayılı kararla 50 liraya satılmıştır
Sultan II Bayezid’in eşi ve Yavuz Sultan Selim’in annesi Gülbahar Hatun tarafından 1451 yılında yaptırılan Gülbahar Hatun Camii de maalesef aynı akıbete uğramış, 21 Mart 1935’te 65 lira bedelle eski Keresteci Cafer'e satılmıştır (Ayrıca bu hayırsever sultanın benim doğduğum köyde de bir camii mevcuttur)
Yavuz Sultan Selim'in eşi Hafsa Sultan, oğlu Şehzade Süleyman’ın (Kanuni Sultan Süleyman) sancak şehri Manisa'da valilik yaptığı sırada ona refakat etmiş ve burada cami, medrese, kütüphane, imaret, şifahane, hamam ve sıbyan mektebinden (ilkokul) oluşan bir külliye vücuda getirmiştir
Külliye içindeki şifahane (akıl hastahanesi) Osmanlı Devleti’nde kadınlar tarafından yaptırılan ilk şifahanedir (Burada ruh hastaları musiki ile tedavi edilirdi)

Hayırda yarışın en kadıncası: Hürrem Sultan

Kanuni Sultan Süleyman'ın sevgili eşi Hürrem Sultan, genelde tarihçilerimiz tarafından lanetlenmekle birlikte müthiş bir hayır eseri tutkunudur Mimar Sinan’a cami, medrese, şifahane, hamam, kervansaray ve su tesislerini de içeren Haseki Külliyesi’ni o yaptırmıştır Ayasofya’nın karşısındaki Çifte Hamam da bir Hürrem Sultan hayrıdır Manisa ve Haseki Darüşşifaları ise onun adına kurulmuştur
Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan’ın Edirnekapı ve Üsküdar'da olmak üzere iki külliyesi vardır Bunlar şimdiki vapur iskelesinin hemen karşısında yer almaktadır
Mihrimah Sultan, bu eserleri, 1548 yılında cep harçlığını biriktirerek ve babasından borç alarak yaptırmıştır Hayır eseri vücuda getirmeye böylesine tutkundur Bir cami, bir medrese, türbe, sıbyan mektebi, han, imarethane ve tabhaneden (misafirhane) oluşan bu muazzam külliye Mimar Sinan'ın eseridir

Valide Nurbanu Sultan

Sultan II Selim'in hanımı ve Sultan III Murad'ın annesi Valide Nurbanu Sultan Mimar Sinan'a yaptırdığı “Valide-i Atik Külliyesi”nde bir medrese, şifahane, imaret, çifte hamam ve sıbyan mektebi mevcuttur… (Her dinî eserin yanına okul yapılmasına dikkat) Ayrıca Nurbanu Sultan İstanbul'da su yolları, çeşmeler, sebiller yaptırmıştır
Sultan II Selim'in büyük kızı ve Sokullu Mehmet Paşa'nın hanımı İsmihan (Esmehan) Sultan’ın da bir camisi ile muhtelif hayır eserleri vardır
İstanbul Eminönü’ndeki Yeni Cami, III Murad'ın eşi Safiye Sultan’a aittir Camiin temelleri 1597 yılında atılmış, ancak tamamlanması başka bir hanım sultana, Turhan Valide Sultan’a nasip olmuştur
Safiye Sultan ayrıca Mısır'daki tüm mal varlığını Mekke, Medine ve Kudüs'te Kur'an okuyacak 120 hafız ile Mekke'deki sebil, mescit ve kuyulara bakacak hizmetlilere vakfetmiştir

Hanımkent: Üsküdar

Biliyoruz ki, Üsküdar, kadın eserlerin bolluğu açısından tam bir “Hanımkent”dir Vakfiyelerle, külliyelerle süslü bir “Hanımkent”…
Bizim tarihçilerin lanetlediği isimlerden ikincisi olan Sultan I Ahmed'in eşi ve Sultan IV Murad'ın annesi Mahpeyker Kösem Sultan’ın Üsküdar'da “Çinili Cami” diye bilinen bir camisi, bir hamamı (Çinili Hamam), bir sıbyan mektebi, sebili ve çeşmesi vardır
Ayrıca Mekke-Medine fukaralarına dağıtılmak üzere her yıl Sürre Alayı ile hatırı sayılır bir meblağ gönderirdi Bunun için vakıf tesis eden kadın sultanlar bile vardır
Onları rahmetle anıyoruz


Yavuz Bahadıroğlu-Moral Dergisi

__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK





GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali
GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.