Karaman Genel Tanitimi |
11-04-2012 | #16 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Karaman Genel TanitimiKaraman İmaretleri II İbrahim Bey İmareti (Merkez) Karaman İmaret Mahallesinde bulunan IIİbrahim Bey İmareti, kitabesinden öğrenildiğine göre IIİbrahim Bey tarafından mescit, tabhane, medrese, çeşme ve aşevinden meydana gelen bir külliye halinde 1433 yılında yaptırılmıştır Bu yapı topluluğu İbrahim Bey Zaviyesi veya İbrahim Bey Medresesi olarak da tanınmaktadır 1432 tarihli vakfiyesi ile kitabesinde bu yapıdan imaret olarak söz edilmiştir İbrahim Bey İmareti plan şeması olarak Beylikler dönemi kapalı avlulu medreseler grubu içerisinde değerlendirilmelidir İmaret kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı, iki katlı ve dört eyvanlı bir yapıdır Portalin arkasından avluya geçişi sağlayan giriş eyvanı bulunmaktadır İmaret kesme taştan yapılmış olup, yanında türbesi ve kuzeyinde de çeşmesi bulunmaktadır İmaretin kuzey cephesi önündeki beş bölümlü son cemaat yeri sonradan ve yeniden yapılmıştır Bu son cemaat yeri cepheyi tamamı ile kaplamakta ve üç sivri kemerle de dışa açılmaktadır Bu konu üzerinde araştırmalar yapan sanat tarihçiler, imaretin ilk yapılışında da önünde kubbeli revakların olduğunu ileri sürmüşlerdir Son cemaat yerinin köşelerindeki bölümler sivri tonozlarla, diğerleri de pandantifli kubbelerle örtülmüştür İbrahim Bey İmareti geniş bir bahçenin ortasında bulunmakta olup, basık kemerli avlu kapısı günümüze gelememiştir İmaretin kuzey cephesinin ortasında hafifçe dışarı taşkın, basık kemerli portali yer almaktadır İmaretin kapalı avlusunun iki tarafında tonozlu odalar, kıble yönünde bir eyvan, onun iki yanında da kubbeli odalar bulunmaktadır Buradaki odaların üzerlerinde sivri kemerler içerisine alınmış olarak İbrahim beyin vakfiyeleri, kitabeler yer almaktadır Bu kitabeler oldukça girift Selçuklu nesihi ile yazılmıştır Ayrıca girişin sağ tarafında iki ayrı renkte kesme taştan yapılmış minare bulunmaktadır Bu minarenin gövdesi firuze-turkuvaz renkli çiniler, geometrik şekiller, palmet frizleri, halat motifleri ile dekore edilmiştir İmaretin kubbeli revakından sonra küçük bir giriş portali bulunmaktadır Bu portalin köşe dolguları rûmilerle bezenmiştir Kitabe de burada yer almaktadır Girişten sonraki koridorun sağında bir merdivenle iki katlı olan imaretin üst katına çıkılmaktadır Buradaki odalar dikdörtgen planda olup, üzerleri tonozlarla örtülmüştür Dışarıya açılan pencereleri mazgal biçimindedir Pencerelerin sivri kemerleri altında ajurlu palmet ve yarım palmetler bulunmaktadır Eyvanın duvarları çinilerle kaplı olduğu günümüze gelebilen örneklerden anlaşılmaktadır Ne yazık ki bunlar sıva ile büyük ölçüde yok edilmiştir Buradaki çinili mihrap 1907 yılında yerinden sökülerek İstanbul Arkeoloji Müzelerinin yönetimindeki Çinili Köşke götürülmüştür Bu çinili mihrap mozaik tekniğinde yapılmış stalaktitli mihrabın çevresi Besmele ve Ayet-el Kürsi ile çepeçevre kuşatılmıştır İmaretin kapı kanatları Karamanoğulları döneminin ağaç işçiliğinin tüm özelliğini yansıtmaktadır Bugün 110x290 m ölçüsündeki ceviz ağacından yapılmış bu kapılar İstanbulda Türk ve İslam Eserleri Müzesinde Ağaç İşleri Seksiyonundadır Bu kapılar üzerinde ortada geometrik yıldızlı bir göbek, bunun çevresinde zincir motifleri, üst kısmında karşılıklı iki aslan, altta iki grifon bunun ortasında da bir madalyon içerisine alınmış insan figürleri görülmektedir Kapıların her ikisinde de nesih yazı ile “Kapısı açıktır giriniz, malı mubahtır yiyiniz” sözcüğü yazılıdır Kapılardan biri üzerindeki dikdörtgen bir pano içerisinde kabartma olarak sülüs yazı ile “Karamanlı Neccar İlyasoğlu Hacı Ömerin işidir” yazılıdır İmaretin batısında İbrahim Beyin türbesi bulunmaktadır İmaretin karşısındaki çeşme sivri kemerli bir nişten meydana gelmiştir Cephesi süslemeli şeritlerle çevrelenen bu çeşmenin iki yanında birer sütunçe bulunmaktadır Karamanoğlu İmareti ve Türbesi (Ermenek) Karaman Ermenek ilçesinin 25 km uzağında bulunan Balkusan Köyünde Karamanoğulları Beyliğinin ilk yapılarından biri olan imaret ve türbe bulunmaktadır Bu imaret günümüze çok harap ve yıkık bir halde gelebilmiştir Kitabesi bulunmadığından ne zaman yapıldığı bilinmemektedir XIIIyüzyılda yapılmış Karamanoğulları dönemine ait yapıdır Türbe kitabesinden Karaman Beyin oğullarından Mahmut Bey tarafından yaptırıldığı öğrenilmektedir Bu kitabede “Bu mübarek mamureyi Keykavuz oğlu büyük sultan Mesutun hükümdarlığı günlerinde Allah memleketini daim etsin-Ulu Tanrının rahmetine muhtaç Nuruh oğlu Keri-üddin Karaman yaptı” yazılıdır Buna dayanılarak imaretin de Sultan Mesudun hükümdarlığı sırasında Karaman Beyin oğlu Mahmut Bey tarafından yaptırılmış olması kuvvetle muhtemeldir İmaret ve türbe oldukça düzgün kesme taştan yapılmıştır Mimari yönden planını çıkarmak mümkün olamamıştır İmaretin yanında bir namazgah ve bir de türbe bulunmaktadır Türbe içerisinde beş sanduka bulunmaktadır Türbenin yanındaki üzeri tonoz örtülü namazgah dikdörtgen planlı olup, mihrabı oldukça güzel bir taş işçiliği göstermektedir |
Karaman Genel Tanitimi |
11-04-2012 | #17 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Karaman Genel TanitimiKaraman Hanları Gelindi Hanı (Merkez) Karaman İhsaniye Köyünün 1 km güneydoğusunda bulunan Gelindi Hanının yapım tarihi bilinmemektedir Büyük olasılıkla da Karamanoğulları döneminde, XIV-XVyüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Han dikdörtgen planlı olup, içerisi birbirlerine ve duvarlara kemerlerle bağlı iki sıra halindeki ikişer sütunla üç bölüme ayrılmıştır Duvar kenarlarında her iki yanda da dörder hücre bulunmaktadır Hanın girişi basit, yuvarlak kemerlidir Hanın yapımında kesme taş ve moloz taş kullanılmaktadır Günümüze harap bir durumda gelebilmiştir Atlashan (Ayrancı) Karaman Ayrancı ilçesinde, Hüyükburun Köyü yakınlarında bulunan Atlashan, İpekyolu üzerinde konaklama yeridir Hanın kitabesi günümüze gelemediğinden, yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Büyük olasılıkla da XIII-XIVyüzyıla ait Karamanoğlu eserlerindendir Günümüze oldukça harap bir durumda gelebilmiştir Bu nedenle de planını çıkarmak mümkün olamamıştır Bununla beraber hanın doğu-batı yönünde dikdörtgen planlı olarak yapıldığı anlaşılmaktadır İç mekan altı paye ile iki bölüme ayrılmıştır Yapımında çevreden toplanan devşirme malzemeler ile moloz taş kullanılmıştır |
Karaman Genel Tanitimi |
11-04-2012 | #18 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Karaman Genel TanitimiKaraman Hamamları Süleyman Paşa Hamamı (Merkez) Karaman İmaret Mahallesinde, Aktekke Camisinin yakınında bulunan Süleyman Bey Hamamının yapım tarihini belirten bir kitabesi bulunmamaktadır Buna rağmen, Karamanoğlu Emir Seyfettin Süleyman zamanında, XIVyüzyılın ortalarında yapıldığı bilinmektedir Hamam düzgün kesme taştan yapılmış, soğukluk, ılıklık ve sıcaklıktan meydana gelmiştir Arkasındaki külhan bir süre önce belediye tarafından yıktırılmış ve yerine bir bina yaptırılmıştır Hamamın duvarları 280 m kalınlığında olup, soğukluk içeriden 1260x1200 m ölçüsündedir Bu bölüm kare planlı olup, üzerini merkezi bir kubbe pandantifler yardımıyla örtmüştür Aynı zamanda bu bölümün ortasında da bir havuz yer almaktadır Soğukluğun sol yanına doğru açılmış olan bir kapıdan ılıklığa geçilmektedir Bu bölümün köşelerine de iki küçük kubbeli oda yerleştirilmiştir Buradan sıcaklık kısmına geçilmekte, sıcaklığın ortasında göbek taşı, etrafında da dördü açık, dördü kapalı yıkanma yerleri ile kurnalar bulunmaktadır Bu bölümün üzeri de kubbe ile örtülüdür Hamam birkaç kez onarım görmüş olmasına rağmen özgünlüğünü yitirmemiştir Günümüzde kullanılmaktadır Lal Hamamı (Merkez) Karaman Gazidükkan Mahallesinde bulunan Lal Hamamının kitabesi bulunmadığından yapım tarihi bilinmemektedir Günümüzde özelliğini büyük ölçüde yitirmiştir Hamam kesme taştan ve moloz taştan yapılmış, üzerleri sıvanmıştır Soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden oluşan hamamın üzeri dört yönlü bir çatı ile örtülmüştür İlk yapılışında kubbeli olduğu sanılan hamamın üst örtüsü tamamen değişmiştir Soyunmalık yerinin sonradan buraya ilave edildiği açıkça görülmektedir Büyük olasılıkla buradaki soyunmalık yıkılmış olup, yerine bugünkü soyunmalık yapılmıştır Buradan basık kemerli, taş söveli bir kapı ile girilen ılıklığın ortasında bir fıskiye bulunmaktadır Üzeri tonozla örtülmüştür Sıcaklık bölümünün ortasında göbek taşı, yanlarında da ikisi açık, ikisi kapalı yıkanma yerleri bulunmaktadır Günümüzde bu hamam kadınlar ve erkekler bölümü olmak üzere ikiye ayrılmış ve içerisinde yapılan tadilatlarla da özelliğini tümüyle yitirmiştir Hatun (Kale) Hamamı (Merkez) Karaman Hisar Mahallesinde, Pir Ahmet Camisinin yanında bulunan Hatun Hamamının ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir Günümüzde yıkılmış ve hamamı oluşturan bölümler toprak altında kalmıştır Görülebilen kalıntılarına göre kesme taştan yapıldığı, sadece bir mekanının sivri kemerli olduğu sanılmaktadır Üst örtüsü tamamen çökmüştür Yapılacak kazı ile sadece duvar kalıntıları ortaya çıkacaktır Seki Çeşme Hamamı (Merkez) Karaman Seki Çeşme Mahallesinde bulunan bu hamamın da kitabesi bulunmadığından ne zaman yapıldığı konusunda kesin bir tarih verilememektedir Bununla beraber, vakıf kayıtlarına dayanılarak IIİbrahim Bey (1423-1464) tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır Bu hamam üzerinde araştırma yapan DAli Gülcan, İlhan Temizsoy ve Vehbi Uysaldan öğrenildiğine göre; eski kayıtlara “Sükker Çeşme” olarak geçmiş, halk arasında da sonradan Seki Çeşmeye dönüşmüştür Hamam, kadınlar ve erkekler bölümü olmak üzere çifte hamam plan düzeninde yapılmıştır Soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelen hamam, doğu tarafındaki iki payanda ile dışarıdan desteklenmiştir Üzeri toprak damla örtülmüş küçük bir girişten sonra merkezi kubbeli soyunmalık yerine geçilmektedir Buradaki yonca biçimli şadırvan sökülmüş, yerine orijinalinden çok uzak beton bir havuz yapılmıştır Soyunmalıktan küçük bir aralıkla üzeri kubbeli ılıklığa geçilmektedir Buradaki bir kapı da sıcaklık bölümüne açılmaktadır Sıcaklığın ortasında oldukça geniş bir göbek taşı, çevresinde de üçü açık, üçü kapalı yıkanma yeri ve altı kurnası bulunmaktadır Hamamın kadınlar ve erkekler bölümünün planları birbirinin eşidir Ancak, kadınlar bölümü günümüze çok harap durumda gelebilmiştir Yeni Hamam (Merkez) Karaman Tabucak Mahallesinde bulunan Yeni Hamamın ne zaman yapıldığı konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır XVIyüzyıl eseri olduğu ileri sürülmüşse de hamamın Karamanoğulları döneminde yapıldığı sanılmaktadır Hamam günümüze orijinalliğinden büyük ölçüde uzaklaşmış olarak gelebilmiştir Kesme taştan yapılan hamamın üzeri bugün çatı ile örtülmüştür Büyük olasılıkla da bu hamamın ilk yapımında üzerinin kubbeli olduğu içerideki izlerden anlaşılmaktadır Soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden oluşan hamamın soyunmalık bölümü kare planlıdır Burada orijinal herhangi bir mimari eleman bulunmamaktadır Kenardaki dar bir kapıdan bir koridora, oradan da ılıklığa geçilir Ilıklığın üzeri içten küçük bir kubbe ile örtülmüştür Sıcaklık dikdörtgen planlı, ortada içten merkezi bir kubbe, dört köşesinde de küçük kubbeli kapalı yıkanma yerleri bulunmaktadır Ayrıca bu bölümde 12 kurna göbek taşının çevresinde sıralanmıştır İbrala (Yeşildere) Hamamı (Merkez) Karaman Yeşilderede bulunan Kilise Camisinin kıble tarafındaki İbrala Hamamının kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Bununla beraber yapı üslubundan XVI-XVIIyüzyılda, Osmanlı döneminde yapıldığı sanılmaktadır Hamam moloz ve kesme taştan yapılmıştır Soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir Soyunmalık ve sıcaklık bölümlerinin üzeri kubbe ile örtülüdür Sıcaklık bölümünün göbek taşının çevresinde dört ayrı yıkanma hücresi bulunmaktadır Ayrıca buraya kurnalar sıralanmıştır Yollarbaşı (İlisıra) Hamamı (Merkez) Karaman Yollarbaşında bulunan bu hamamın kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Ancak, yapı üslubundan XIV-XVyüzyıllarda Karamanoğulları döneminde yapıldığı anlaşılmaktadır Hamam kesme taştan yapılmış olup, soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden oluşmuştur Bu bölümlerin üzeri kubbe ile örtülüdür Hamam günümüzde halen kullanılmaktadır Karamanoğulları Hamamı (Ermenek) Karaman Ermenek ilçesinde bulunan bu hamamın da kitabesi günümüze gelememiştir Bu nedenle yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Bununla beraber, yapı üslubundan XIVyüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır Vakıf kayıtlarına göre hamam Halil Bey isimli biri tarafından yapılmıştır Moloz ve kesme taştan yapılan hamam kısmen özelliğinden uzaklaşmış olmakla beraber soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir Bu bölümlerin üzeri kubbe ile örtülüdür Kazımkarabekir Hamamı (Kazımkarabekir) Karaman Kazımkarabekir ilçesinde bulunan bu hamamın yapım tarihini belirten bir kitabesi bulunmamakla birlikte, XIIIyüzyılda, Selçuklular tarafından yapıldığı sanılmaktadır Türk sanatının hamam mimarisinin ilk örneklerinden olan bu yapı, kesme taş ve moloz taştan yapılmıştır Hamam soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden oluşmuştur Bu bölümlerin üzeri kubbelerle örtülmüştür Hamam günümüzde harap bir durumdadır |
Karaman Genel Tanitimi |
11-04-2012 | #19 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Karaman Genel TanitimiKaraman Çeşmeleri Karaman il merkezi ile Ermenek ilçesinde XVIII İle XIXyüzyıllara tarihlenen çeşmeler bulunmaktadır Bu çeşmelerden bir çoğu işlevini yitirmiş ve açılan yollar nedeni ile yıkılarak ortadan kalkmış, bazılarının da yerleri değiştirilmiştir Halil Efendi Çeşmesi (Merkez) Karaman Abbas Mahallesinde bulunan bu çeşmenin yapım tarihi bilinmemektedir Yalnızca üzerinde 1906 yılında onarıldığını gösteren nesih yazılı bir kitabe bulunmaktadır Çeşme Halil Efendi Camisine eklenmiştir 1980 yıllarında yol genişletme çalışmaları sırasında yerinden sökülerek geriye çekilmiştir Kesme taştan, iç içe iki sivri kemer nişli bir çeşme olup, üzeri kırık bir çatı ile örtülmüştür Çeşme üzerinde bezeme elemanlarına rastlanmamaktadır Hamam Çeşmesi (Merkez) Karaman Hisar Mahallesinde bulunan bu çeşmenin üzerinde iki ayrı kitabe vardır Bunlardan birisine göre çeşme Mehmet Reşit Efendi tarafından yaptırılmış 1809 yılında da Hacı Ahmet Ağa tarafından onarılmıştır Bu kitabelerden çeşmenin ilk yapım tarihi aydınlanamamıştır Bununla beraber günümüze iyi bir durumda gelen çeşmenin XVI-XVIIyüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır Çeşme yakınındaki Hatun Hamamından ötürü Hamam Çeşmesi olarak tanınmıştır Muntazam kesme taştan yapılan çeşmenin ayna taşının bulunduğu bölüm sivri kemer içerisine alınmıştır Burada musluk ve yalak taşı yer almaktadır Çeşme üzerinde herhangi bir bezemeye rastlanmamaktadır Yalnızca kilit taşı üzerinde bitkisel kabartma bir motif vardır Hoca Mahmut Çeşmesi (Merkez) Karaman Hoca Mahmut Mahallesinde, Hoca Mahmut Mescidinin önünde bulunan bu çeşmenin üzerinde iki kitabe bulunmaktadır Bu kitabelerden birisine göre, Karamanoğlu İbrahim Bey zamanında burada bulunan ve daha önce yıkılmış olan Darül Hüffazın hocalarından Hoca Mahmut tarafından yaptırılmıştır Diğer kitabede ise çeşmenin Hacı İsmail tarafından onarıldığı yazılıdır Bu durumda çeşmenin ilk defa XIVyüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Hoca Mahmut Çeşmesi kesme taştan, sivri kemerli niş içerisindedir Çeşme üzerinde bezeme elemanına rastlanmamakla beraber iyi bir mimari yapıya sahip olduğu görülmektedir Ayna taşının olduğu yerde çeşmesi ve yalağı, arkasında da su haznesi bulunmaktadır İbrahim Bey İmareti Çeşmesi (Merkez) Karaman İbrahim Bey Mahallesi, İbrahim Bey Caddesinde ve İbrahim Bey İmaretinin yanında bulunan bu çeşmenin kitabesinin bulunmamasına rağmen XVyüzyılda İbrahim Bey İmareti ile birlikte yapıldığı sanılmaktadır Çeşmenin yapımında kesme taş kullanılmış ancak, yapılan araştırmalarda herhangi bir su yolunun bulunmaması çeşme olup olmadığının konusunda bazı tereddütler uyandırmıştır Şekil olarak çeşmeye benzeyen bu yapı, dikdörtgen olup, 394x382x150 m ölçülerindedir Cepheleri yarım daire sütunçelerle sınırlandırılmıştır Bundan sonra iki bordür cepheyi üç yönden çevirmektedir Bu bordür geometrik şekiller, palmetler, çanak yapraklar, volütlerle doldurulmuştur Çeşmenin kemerlerinin köşelerinde bitkisel bezemeler ağırlık kazanmıştır Kilci Çeşmesi (Merkez) Karaman Mansur Dede Mahallesinde bulunan bu çeşme kitabesinden öğrenildiğine göre 1551 yılında Ketenci Babaoğlu, Mansur Dedeoğlu, Şeyh Mustafaoğlu Derviş Çelebi tarafından yaptırılmıştır Çeşme nişi içerisindeki bir başka kitabeye göre de 1843 yılında onarılmıştır Yapım Kitabesi: Hâzihi aynun feyzuhâ ilmun benâha Derviş Çelebi bin Şeyh Mustafa bin Mansur Dede bin Ketenci Baba Gaffarallahü lehüm ve licemii l-müminine vel-mümimât Niş içerisindeki onarım kitabesinde de: Bu tamirin sahibi sâid olsun Bu çeşmeden nûş iden âbı zülâl olsun 1259 (1843) Çeşme 310 m yüksekliğinde, 379 m genişliğinde, 170 m derinliğindedir Kesme taştan yapılan çeşme hafif sivri kemerlidir Çeşme nişinin ön cephesi üçgen profilli bir kuşakla ikiye bölünmüştür Boyahane Muhyiddin Çeşmesi (Merkez) Karaman Sekiçeşme Mahallesi, Boyahane Sokakta bulunan bu çeşme, Karaman Müzesinin bulunduğu yerden kaldırılarak Cumhuriyet İlkokulunun bahçesine taşınmıştır Karamandaki en eski tarihli kitabenin bulunduğu bu çeşmenin kitabesi mermerden, diğer bölümleri de kesme taştan yapılmıştır Kitabesinden öğrenildiğine göre Muhyiddin isimli bir kişi tarafından 1469 yılında yapılmıştır Çeşme 336 m yüksekliğinde, 358 m genişliğinde, 180 m derinliğindedir Küçük bir eyvan şeklindeki bu çeşme nişi sivri kemerli olup, üç sıra yarım daire silmelerle bezenmiştir Çeşmenin üzerinde düz silme üzerine oturan bir saçak bulunmaktadır Bunun dışında çeşme üzerinde başka bir bezemeye rastlanmamaktadır Kadıbudak Çeşmesi (Merkez) Karaman Tapucak Mahallesi, Tartan Sokakta bulunan bu çeşme kitabesinden öğrenildiğine göre, 1551 tarihinde Budak Kadı tarafından yaptırılmıştır Caferzade ailesi tarafından da 1855te onarılmıştır Kesme taştan yapılan çeşme, 296 m yüksekliğinde, 316 m genişliğinde olup, yuvarlak nişlidir Çeşme nişinin ortasında 042x050 m ölçüsünde mermer sülüs yazılı onarım kitabesi bulunmaktadır: Besmeleyle idelüm ibdida çeşme-i mâi muin Râzi olsun hâlikım hem dahi Rasuli Emin Ey birader gel buyur iç bulsun safa-i cânda hemin Tamire bâiz Cafer zadeler Rahmetullahi aleyhim ecmain Çarşı Çeşmesi (Merkez) Karaman Ahiosman Mahallesi, Baloğlu Sokağında bulunan bu çeşme yol ortasında kalmıştır Karamanın en eski çeşmelerinden birisi olup,dört satırlık kitabesinden anlaşıldığına göre Mehmet isimli bir kişi tarafından 1594de yaptırılmıştır Çeşme kesme taştandır Yanındaki evin yıkılmasından ötürü ortada kalan çeşme doğu yönünde 173 m, batı yönünde de 158 m derinliğindedir Çeşmenin genişliği 356 m, yüksekliği 346 mdir Sivri kemerli çeşmenin nişi üzerinde dört satırlık yapım kitabesi bulunmaktadır Kitabe: Ya İlâhi ec-i hayrın ile amalin cemil Eyledi hâce Mehmed çeşme-i âlî sebil Ehli diller cemoluben didiler târihini Çeşme-i havevân mıdır yaayn-ı âb-ı selsebil Hoca Mahmud Çeşmesi (Merkez) Karaman Sekiçeşme Mahallesi, Dr Mehmet Armutlu Caddesi üzerinde bulunan çeşme, Hoca Mahmud Camisinin batısında bulunmaktadır Çeşme nişi üzerindeki kitabeler yapımıyla ilgili bulunmamaktadır Bunlardan biri onarım, diğeri de günümüze ulaşamayan bir yapıya aittir Çeşme kesme taştan olup 342 m yüksekliğinde, 370 m genişliğindedir Sivri kemerli çeşme iki sıra silmeyle bezenmiş ayaklar üzerine oturmuştur İsmail Ağa Çeşmesi (Merkez) Karaman Hatipler Mahallesi, Hatipler Sokağında bulunan bu çeşme kitabesinden öğrenildiğine göre, İsmail Ağa tarafından 1708 yılında yaptırılmıştır Çeşme mahalle sakinleri tarafından 1832 yılında onarılmıştır Mimarı Hacı Abdurrahman olup, kitabesini Ferruhzade isimli bir hattat yazmıştır Karaman Müzesi çeşmeyi 1986 yılında Alaeddin Türbesinin bahçesine taşımıştır Çeşme 282 m yüksekliğinde, 399 m genişliğinde, 174 m derinliğindedir Çeşme nişi içerisinde iki satırlık celi sülüs yazılı kitabesi bulunmaktadır: Bârekellâh hasbiihyâ itdi İsmail Ağa Çeşme-i aliyyâyı ister rahmeti rahmânı Çünkim gittiler Şükri didi târihini Rûh-ı Hüseyne gülle nûş ide âb-ı revânı Kesme taştan yapılan çeşme orijinal durumundan uzaklaşmıştır Emine Hanım Çeşmesi (Merkez) Karaman Sakabaşı Mahallesi, Hacı Bektaş Sokağında bulunan bu çeşme kitabesinden öğrenildiğine göre Emine isimli bir kadın tarafından 1725 yılında yaptırılmıştır Kesme taştan yapılan çeşme 240 m yüksekliğinde, 248 m genişliğinde, 099 m derinliğindedir Çeşme bir sıra profilli silme ile iki taş paye üzerine oturtulmuştur Üzerinde iki satırlık celi sülüs kitabesi bulunmaktadır: Sâhibül-hayrât Emine binti Rüstem Nasûh Zâde hâzihil-çeşme Taleben limerzatillâhi fisenete semânın ve sülüsin ve miete ve elfin Amile el-Hac Abdurrahman Hacı Molla Çeşmesi (Merkez) Karaman Molla Fenari Mahallesi, Davulcu Sokakta, bir evin bahçesine bitişik olan çeşmenin kitabesi bulunmamaktadırYapı şeklinden XVIIIyüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Kesme taştan tek kemerli çeşme 276 m yüksekliğinde, 251 m genişliğinde, 110 m derinliğindedir Çeşme nişini örten sivri kemer düz profilli bir sıra silme ile hareketlendirilmiştir Çeşmenin üzeri kırma çatı ile örtülmüş olup, saçak ikisi düz birisi iç bükey yarım daire profilli üç sıra ile silmeyle bezenmiştir Baloğlu Adıgüzel Sokak Çeşmesi (Merkez) Karaman, Ahiosman Mahallesi, Adıgüzel Sokakta bulunan bu çeşme, bir evin duvarına bitişik olup üzerinde kitabesi bulunmamaktadır Bununla beraber yapı üslubundan XVIIIyüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Kesme taştan yapılmış olan çeşme 345 m yüksekliğinde, 305 m genişliğinde, 139 m derinliğindedir Sivri kemerli çeşme nişi iki sıra profilli silme ile çevrelenmiştir Üzeri saçaklı bir çatı ile örtülmüştür Bezeme olarak silme ve on iki köşeli yıldız motifleri dışında başka bir süsleme elemanı bulunmamaktadır Çeşme günümüzde kullanılmamaktadır Hancızade Çeşmesi (Merkez) Karaman Abbas Mahallesi, Abbas Sokağında iki katlı bir evin duvarı içerisinde bulunan çeşmenin kitabesi günümüze gelememiştir Burada bulunan kitabe sökülmüş ve kaybolmuştur Yapı tarzından XVIIIyüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Günümüzde kullanılmayan çeşme kesme taştan yapılmıştır Çeşmenin yüksekliği 315 m, genişliği 360 mdir Sivri kemerli çeşme ikisi düz biri dışbükey yarım daire profilli üç sıra silme ile bezenmiştir Sivri kemerler de iki taş ayak üzerine oturmuştur Ayrıca çeşmede dinlenme sekileri bulunmaktadır Balıoğlu Çeşmesi (Merkez) Karaman Ali Şahane Mahallesi, Burhanlı Sokağı ile Arıkoğlu Sokağının birleştiği köşenin karşısında bulunan bu çeşme, 1999 yılında yıkılarak ortadan kaldırılmıştır Çeşmenin Balızade Hacı Mustafa için 1791 yılında yaptırıldığı, 1885 yılında da onarıldığı kaynaklardan öğrenilmiştir Fakikzade Mehmet Cemil Çeşmesi (Merkez) Karaman Mansurdede Mahallesi, Yusufhoca Sokağında bulunan bu çeşme kitabesinden öğrenildiğine göre; Hadimli Hacı Mustafa tarafından 1794 yılında eşi Molla Kadın ve babası Ahmed Efendinin ruhu için yaptırılmıştır Karamanda nişsiz ve iki yüzlü çeşme örneklerinden olan bu çeşme, arkasındaki evin bahçe duvarına bitişiktir Sokak yüzü 235 m yüksekliğinde, 206 m genişliğinde ve 206 m derinliğindedir Çeşmenin ayna taşı sokak kotunun yükselmesinden ötürü kısmen toprak altıda kalmıştır Ayna taşının üzerindeki maşrapa konulmaya yarayan niş kaş kemerlidir Nişin üzerinde altı satırlık kitabesi sülüs yazı ile yazılmıştır Kitabe; Bu ismi fahr-i âlem şöhreti Bil Fakih zâde Cemil bu ruh içün Râh-ı hayrâta akardı âb-ı veş Çün delil oldi rızâullâh içün Hacı Mustafa Efendi hâdimi Ehli mollakadına h3ub-ı cân içün Sıdkla yabdı Mehmet Mustafa Çeşme_i şemsi miyâh-ı evvel mâh içün Atası Ahmed Efendi ruhuna Rahmet olsun içilen emvat içün İç Ebûbekir-i şifâ bu târihi âl Ayn-ı kevserdir biyâ Allah içün Çeşmenin arka yüzündeki kitabesi ise yerinden sökülmüştür Bu kitabeyi yerinde yaptığı araştırmada Mustafa Denktaş evin bahçesinde bulmuş ve yayınlamıştır: Sâhibül-hayrât fakih zâde bu sâl Buldı ihsâniyede çok nevâl Menzili cennetdeselsebil Bâis-i firdevs olur âb-ı zülâl Nehr-i kevserden akar bu çeşmesi İç Ebubekir-i âb-ı latif bu târhi âl Akıtdı pes Fakin zâde çün kevser-i mai Didem yu hayrın misli yok görmüş değildir devr iden yamyam Bu çeşmeden akan âb şehânüs it bula ruhun hayatı Hayât ü âfiyet olsun kamünüş eyleyin cana didi hüsn-i âna târih Mâ tâhare âb-ı zemzem Çeşmenin her iki kitabesinin Hattat Ebubekir tarafından yazıldığı anlaşılmıştır Bunun dışında çeşme üzerinde bezeme elemanına yer verilmemiştir Şıhlar Sokağı Çeşmesi (Merkez) Karaman Koçakdede Mahallesi, Şıhlar Sokakta bulunan bu çeşmeyi kitabesinden öğrenildiğine göre; İbrahimUsta 1852 yılında onarmıştır Yapım kitabesi olmadığından kimin tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir Kesme taştan çeşmenin yüksekliği 219 m ile 242 m arasında değişmektedir Genişliği 310 m derinliği de 150 mdir Taş konsollar üzerine oturtulan sivri kemerli nişi profilli bir silme ile çevrelenmiştir Üzerinde düz silme kuşaklı saçağı bulunmaktadır Necip Ağa (Sekiz Çeşme) Çeşmesi (Merkez) Karaman Sekiçeşme Mahallesinde, Arapoğlu Sokağında bir evin duvarı içerisindeki çeşmenin kitabesi olmadığından ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir Yalnızca onarım kitabesinden Necip Ağa tarafından 1808de onarıldığı öğrenilmektedir Kesme taştan olan çeşmenin yüksekliği 183 m, genişliği de 195 mdir Çeşmenin mermerden onarım kitabesi sülüs yazılıdır; Kitabe: Hamdillah Ataullâh bu Nice sâl akmazdı akdı geru su Ehli hayratlar Çavûş zâde kâdim Aktığı yerde misâldir aka su Çeşmeveş akıtdı Necip Ağa bu sâl Nehri kevserden helâl-i pak su 1223 (1808) Yiyen Ağalar Sokağı Çeşmesi (Merkez) Karaman Cedid Mahallesi, Yiyen Ağalar Sokağındaki, bir evin duvarına gömülü olan çeşmenin yapım ve onarım kitabesi bulunmamaktadır Ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedirYapı üslubundan XVIIIYüzyılda yapıldığı anılmaktadır Kesme ve moloz taştan yapılmış çeşmenin yüksekliği 240 m, genişliği de 306 mdir İki taş paye üzerine oturan çeşme sivri kemerlidir Üzeri kırma çatılı olup, saçak kısmı dışarıya doğru taşırılmıştır Yukarı Mahalle Çeşmesi (Merkez) Karaman Cedid Mahallesi, Büyük Cami Meydanında bulunan çeşmenin yapım ve onarım kitabesi bulunmadığından ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedirYapı üslubundan XVIIIyüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Kesme taştan çeşme 300 m yüksekliğinde, 343 m deriliğindedir Çeşme iki taş paye üzerine oturmuş sivri kemerlidirYarım daire şeklinde bir profil ile çevrelenmiştir Üst bölümü kırma çatı şeklindedir Koçak Dede Mahallesi Çeşmesi (Merkez) Karaman Koçak Dede Mahallesi, Eski Hükümet Caddesi üzerinde bulunan çeşmenin kitabesi bulunmadığından yapım tarihi bilinmemektedir Yapı üslubundan XIXyüzyılda yapılığı sanılmaktadır Çeşme kesme taştan olup 313 m yüksekliğinde, 358 m genişliğindedir Çeşme nişi iki taş paye üzerine oturmuş olup sivri emerlidir Nişin içerisinde kitabelik kısmı bulunmakla beraber kitabe yazılmamıştır Üzeri kırma çatı formu şeklinde olup, saçak kısmı dışarı taşırılmıştır Bezeme olarak yalnızca profilli silmeler bulunmaktadır Aşıran Çeşmesi (Merkez) Karaman Koçakdede Mahallesi, Eski Hükümet Caddesi ile Şıhlar Sokağının birleştiği köşede bulunan çeşmenin kitabesi bulunmadığından ne zaman yapıldığı bilinmemektedir Yapımındaki üsluba dayanılarak XVIIIyüzyıl sonu veya XIXyüzyıl başında yapıldığı sanılmaktadır Kesme taştan çeşme 288 m yüksekliğinde, 321 m genişliğindedir Taş ayaklar üzerinde sivri kemerli çeşme iki profilli silme ile sınırlandırılmıştır Üzeri kırma çatı formunda düzenlenmiş, dışa taşkın saçak kısmı ile üst örtüsü tamamlanmıştır Hacı Efendi Çeşmesi (Merkez) Karaman Abbas Mahallesi, Kuyu Sokağında bulunan çeşme kitabesinden öğrenildiğine göre Hacı Efendi isimli bir kişi tarafından 1804 yılında yapılmıştır Ayrıca 1824 tarihinde de onarılmıştır Bu onarımı belirten kitabe yerinden sökülmüştür Kitabe: Ehli hayrın zübdesi Hacı Efendi yapdırub Ayn-ı zemzem çeşme-i sir âb-ı lezzet hem şifa Bin iki yüz on dokuz buldı revân Teşnegâna afiyet olsun ricâm bir dua Kesme taştan olan çeşme, boydan boya beyaz badana ile örtülmüş ve orijinalliğini yitirmiştir Çeşme iki yönünde evlerin duvarlarına bitişik olarak yapılmıştır Çeşmenin yüksekliği 337m genişliği de 300 mdir Sivri kemerli çeşme nişinin üzeri yarım profillere çevrelenmiştir Ali Dede Tartan Çeşmesi (Merkez) Karaman Tapucak Mahallesi, Eski Hükümet Caddesinde bulunan çeşme kitabesinden Tartanzade Hacı Mustafa Ağa tarafından 1809 yılında yapılmıştır Çeşme nişinin üzerinde altı satırlık sülüs yazılı kitabesi bulunmaktadır: Bârekaaâh hû çeküb kıldı Ab-ı Tartan Zâde Hacı Mustafa Ağa Rehnumanı arş-ı zılillâh içün Çeşme-i kevser mizâc eyledi binâ İç di bismillâh tamam it hamdele İşte bu âb-ı hayât âyn-ı şifa Eğniya bir ehli hayrât olmalı Bula günin içre âsârı bekâ Garga-i rahmet olsun geçmişleri Havz-ı Kevserde suvara murtâza Çün Ebû Bekir itdi pâk çeşme bu sâl Bir misali selsebil Mustafa 1224 (1809) Kesme taştan yapılmış olan çeşme 192 m yüksekliğinde, 282 m genişliğinde olup, basık yuvarlak kemerlidir Profilli başlıklara oturan nişin üzerinde yer alan çeşme oldukça sade bir görünüştedir Çeşmenin doğu yönünde su haznesi bulunmaktadır Hisar Çeşme (Merkez) Karaman Hisar Mahallesindeki bu çeşme Karaman Kalesinin güneyinde, Pir Ahmet Efendi Camisinin yakınındaki bir parkın içerisinde yer almaktadır Hisar, Yılanlı ve Hamam Çeşme isimleri ile tanınan çeşmenin kitabesinden Fatmazade Sırrı Toruncuyan Hacı Ahmet Ağa tarafından 1827de onarıldığı öğrenilmektedir Çeşmenin 1809 tarihli yapım kitabesi kaybolmuştur Çeşme kesme taştan dikdörtgen kütlevi bir yapı olup, yüksekliği 370 m, genişliği 356 mdir Kalın ayaklar üzerine sivri kemerli olan çeşmenin çevresi yarım daire şeklinde profilli bir silme ile çerçevelenmiştir Bu çerçevenin ve sivri kemerli nişin üzerine kabartma bir madalyon motifi yerleştirilmiştir Günümüzde boş olan kitabeliğin yanına sülüs yazılı bir onarım kitabesi yerleştirilmiştir Kitabe: Allâh mübârek ide say-ı cemail Ol müftî-i Bağavî Seyyîd Halîl Nâmı Mehmed Reşîd âlicenâb Pı vakfa oldı delîl ve hemasîl Eslâf-ı evvel bu vakfa vâkıfîn Bade-i harâb buldı ihyâya sebîl Çok ehl-i hayrât muzaffer olmadı Avn-ı ilâhi bu dem oldu delîl Aştân u hayrân iken ehli hisâr Reyyân-ı fermân ide lüf-ı celîl Bu vakfa imdâd iden ol dâhi Cennetde içe rahîk u selsebil Ayn-ı şifâdır “Ebubekir” iç bu âb Tensîm-i cennet mizâc-ı zencebil And eyledik kalayı târiha yaz Müftî Efendi bu çeşme selsebil Davulcu Çeşmesi (Merkez) Karaman Fenari Mahallesi Davulcu Sokağında bulunan bu çeşme yol genişletme çalışmaları sırasında Karaman belediyesi tarafından 1988 yılında yerinden kaldırılarak, İstiklal İlköğretim Okulunun bahçesine kaldırılmıştır Çeşme üzerinde iki kitabe bulunmaktadır Bu kitabelerden biri tahrip olduğundan okunamamış, ancak 1835 tarihi tespit edilmiştir Çeşme nişi içerisindeki ikinci kitabede ise 1890 yılında Hacı Musa tarafından onarıldığı yazılıdır Çeşme kesme taştan yapılmış olup, 315 m yüksekliğinde, 299 m genişliğindedir Sivri kemerli çeşme nişi bir sıra düz profilli silme ile çevrelenmiştir Çeşmenin saçak kısmı dışarıya doğru taşkın olup, silme kuşaklarla hareketli bir görünüm verilmiştir Kilise Çeşmesi (Merkez) Karaman Gazidükkan Mahallesinde Çeşmeli Kilisenin duvarına bitişik olan bu çeşme, 1980 yılında bulunduğu yerden sökülerek Karaman Müzesi bahçesine taşınmıştır Kesme taştan yapılmış olan çeşmenin üzerinde 1855 tarihi okunmaktadır Çeşmenin yüksekliği 192 m, genişliği de 102 mdir Çeşme dikdörtgen ayaklarla ve düşey yivlerle hareketlendirilmiştir Bunların üzerine de kare şeklinde başlıklar oturtulmuştur Her iki başlığın üzeri bir çiçek kabartması ile bezenmiştir Ayrıca kemerin altında vazo içerisinden çıkan çiçeklerden oluşan bir buket dikkati çekmektedir Çeşmenin ayna taşı merkezden çıkan ışın kabartmaları ile hareketlendirilmiştir Bu ışının üzerinde de kanatlarını açmış bir kuş figürü yerleştirilmiştir Ayrıca kemerin köşelerine de melek figürleri simetrik olarak yerleştirilmiştir Sakabaşı Sokağı Çeşmesi (Merkez) Karaman Sakabaşı Mahallesi, Sakabaşı Sokağı üzerindeki çeşmenin kitabesi tahrip olduğundan ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir Yapı üslubundan XVIIIyüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Çeşme bir ev duvarına bitişik olarak kesme taştan yapılmıştır Yüksekliği 320 m, genişliği de 315 mdir Yuvarlak kemerli çeşme nişinin üzerini örten yuvarlak kemer kesme taş ayaklar üzerine oturtulmuştur Çeşmenin saçak kısmı öne doğru taşkın iki sıra düz profilli silme ile çevrilmiştir Çeşme üzerinde kabartma olarak işlenen sekiz kollu yıldız motifi bulunmaktadır Küllük Çeşmesi (Merkez) Karaman Cedid Mahallesi, Tevhit ve İnce sokaklarının birleştiği köşede bulunmaktadır Kitabesinden öğrenildiğine göre, Zeynep ve Mehmet isimli bir çift tarafından 1880 yılında yaptırılmıştır Kesme taştan olan çeşme arakasındaki bir evin bahçe duvarındadır Çeşmenin yüksekliği 271 m, genişliği 327 mdir taş ayaklar üzerine oturan çeşme nişi sivri olup, yarım daire profilli üç simler ile çevrelenmiştir Ayna taşı günümüze gelememiştir Çeşmenin saçağı dışarı taşkın, düz ve iç bükey yarım daire profillerle kuşatılmıştır Mavu Çeşme (Merkez) Karaman Hisar Mahallesinde, park içerisinde bulunan bu çeşmenin kitabesi bulunmadığından banisi ve yapım tarihi bilinmemektedir Bununla beraber XIXyüzyılın ikinci yarısında yapıldığı sanılmaktadır Çeşmenin yapımında çok sayıda devşirme malzeme kullanılmıştır Yüksekliği 240 m, genişliği 348 m olup, sivri kemerli bir niş içerisindedir Bu niş silmelerle hareketlendirilmiştir Günümüzde toprağa gömülü bir durumda olan çeşme özelliğini yitirmiştir Kanlı Osman Çeşmesi (Merkez) Karaman Tapucak Mahallesi, Şıhlar Sokağında, iki katlı bir evin altında bulunan bu çeşmenin kitabesi olmadığından yapım tarihi ve banisi bilinmemektedir Kesme taştan yapılan bu çeşmenin düzgün olmayan bir planı vardır Yüksekliği 240 m, genişliği 292 mdir Sicvri kemeri yığma ayaklar üzerine oturmuş, önünden geçen yol nedeniyle büyük bir bölümü toprağa gömülmüştür Çeşmede bezeme elemanına rastlanmamaktadır Bu çeşmenin doğusunda bulunan su dağıtım savağı, Karamanda günümüze ulaşabilen tek örnektir Karamandaki birkaç çeşme arasında su dağıtımını yapan bu savaklar, suyun dağıtımında ekonomik bir şekilde kullanımı öngörmektedir Suyun hangi çeşmeye gitmesi isteniyorsa bu savaktaki delikler ona göre açılıp kapatılmaktadır Tabakhane (Şamkapı) Çeşmesi (Merkez) Karaman Sekiçeşme Mahallesi, Şamkapı Caddesinde bir dükkanın duvarına gömülü olan bu çeşme, 1988 yılında yerinden kaldırılarak bugünkü Musalla denilen yere taşınmıştır Kitabesinden öğrenildiğine göre Emine isimli bir kadın tarafından 1927 yılında yaptırılmıştır Kesme taştan olan çeşme, üçgen alınlıklı olup, 283 m yüksekliğinde, 184 m genişliğindedir Dekoratif kemerli, düz profilli silmelerden meydana gelen çeşme nişi içerisinde talik yazılı iki satırlı bir kitabesi bulunmaktadır Çeşme alınlığı üçgen formunda biçimlendirilmiş, alınlık yüzeyi boş bırakılmıştır Saçak hattı da bir sıra düz silmelerle hareketlendirilmiştir |
Karaman Genel Tanitimi |
11-04-2012 | #20 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Karaman Genel TanitimiKaraman Köprüleri Akköprü (Merkez) Karaman Yeşildere (İbrala) yolu üzerinde bulunan, kitabesi günümüze gelemeyen bu köprü Yeşildere (İbrala) Çayı üzerinde bulunmaktadır Karamanoğulları döneminde XIV-XVyüzyılda yapılan bu köprü 18 m uzunluğunda tek gözlü bir köprüsür Kemerinin açıklığı 10 m, eni de 4 mdir Köprü muntazam kesme taştan yapılmış olup, tek göz kemeri sivridir ve tempan duvarına göre bu göz deha içeridedir Köprünün korkuluğu tek sıra halinde iri blok taşlardan yapılmıştır Kısmen özelliğinden uzaklaşmış olmakla beraber günümüze iyi bir durumda gelmiş ve halen kullanılmaktadır Gazalpa Köprüsü (Merkez) Karaman Çeltek Mahallesinde Gazapla Çayı üzerinde iki köprü bulunmaktadır Bu köprülerin banisi Gazi Alptir Karamanoğulları döneminde yapılmıştır Karamanoğulları vakfiyelerinde ve Osmanlı vakıf kayıtlarında bu köprülerin ismi geçmektedir Kesme ve moloz taştan yapılan bu köprülerden biri yuvarlak tek gözlü, diğeri de yuvarlak dört küçük gözlüdür Kızıllar Köprüsü (Merkez) Karaman Yeşildere, Kızıllar Köyünde bulunan bu köprü Karamanoğulları döneminde, XIVyüzyılda yapılmıştır Kitabesi bulunmamaktadır Kesme taş ve moloz taştan yapılan köprü tek gözlüdür Günümüzde kullanılmamaktadır Orta Köprü (Merkez) Karaman Taşkale, Orta Cami Mahallesinde, Yeşildere Çayı üzerinde bulunan bu köprünün ne zaman yapıldığı konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır Bununla beraber, Cumhuriyetin ilk yıllarında yapıldığı sanılmaktadır Köprü 25 m uzunluğunda, çaydan 7 m yükseklikte olup, yuvarlak kemerlidir Köprü kesme taştan yapılmıştır Salavat Köprüsü (Merkez) Karaman Göçer Köyünde, Göksu nehri üzerinde bulunmaktadır Köprünün kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır Bununla beraber Karamanoğulları döneminde, XIVyüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Köprü kesme taştan yapılmış olup, 15 m uzunluğunda, 3 m genişliğindedir Göksu Çayından yüksekliği 12 m civarındadır Tek gözlü, yuvarlak kemerli bir köprüdür Ayrancı Köprüsü (Ayrancı) Karaman Ayrancı ilçesinde bulunan bu köprünün kitabesi günümüze gelememiştir Bununla beraber, XIVyüzyılda Karamanoğulları döneminde yapıldığı bilinmektedir Köprü büyük bir ana göz ve onun solunda daha küçük bir gözden meydana gelmiş, kesme taş ve moloz taştan yapılmıştır Gözleri oluşturan kemerler sivridir Köprünün menba tarafında üçgen şekilde sivri külahlı bir selyaran bulunmaktadır Korkuluklar tempan duvarlarının devamı niteliğindedir Köprü günümüzde kullanılmamaktadır Musaköyü Köprüsü (Ayrancı) Karaman Ayrancı ilçesine 4 km uzaklıkta bulunan Musaköyü Köprüsü Karamanoğulları döneminde yapılmıştır Ancak köprü 1968 yılında sel nedeniyle yıkılmış ve kitabesi de kaybolmuştur Bunun dışında kaynaklarda bu köprü ile ilgili herhangi bir bilgiye rastlanmamaktadır Bugün bu köprünün olduğu yerde beton bir köprü bulunmaktadır Ziya Efendi Köprüsü (Ayrancı) Karaman Ayrancı İlçesi, Kaleköyünde bulunan bu köprünün kitabesi bulunmamaktadır Bununla birlikte, banisinin Ziya Efendi isimli biri olduğu söylenmektedir Kaynaklarda Ziya Efendi ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır Yavuz Sultan Selim veya IVMurad zamanında yaşadığı söylenmektedir Halk arasındaki yaygın bir söylentiye göre; Yavuz Sultan Selim Mısır seferine çıkmadan önce burada yaşayan Ziya Efendiyi ziyaret etmiştir Yavuz Sultan Selimin askerleri köprüden geçerken Ziya Efendinin adamları onlara engel olmak istemiş ve “Efendi Hazretleri müsaade etmiyor” demişlerdir Bunun üzerine Yavuz Sultan Selim atını çaya sürerek geçmiş, ancak adamlarından bazıları boğulmuştur Daha sonra bu kişilerin Ziya Efendinin adamları değil, bozguncular olduğu öğrenilmiştir Ziya Efendi Köprüsü tek sıra kesme taştan yapılmıştır Köprü korkulukları iri blok taşlardan olup, yer yer taşların arasında çevreden toplanmış sütun ve mezar taşları da görülmektedir Üç gözden meydana gelmiş olup, bu gözler sivri kemerlidir Kemerler tempan duvarlarına göre daha içerdedir Ana gözün iki tarafında yuvarlak birer tahliye gözü bulunmaktadır Ala (Görmel) Köprüsü (Ermenek Karaman Ermenek ilçesinin 18 km uzağında, Ermenek-Anamur yolundaki bu köprü Göksu Nehrinin üzerindedir Köprü nün biri büyük, diğeri de küçük olmak üzere iki kitabesi bulunmaktadır Bunlardan halat motifli çerçeve içerisine alınmış dört satırlık Arapça büyük kitabesinde h706 (1306) yılında Karamanoğullarından Mahmut Beyin oğlu Mirza Halil Bey ile Bedreddin İbrahim Bey ile birlikte oldukları saltanat yıllarında yaptırdıkları yazılıdır Bu kitabenin üzerindeki küçük kitabede ise mimarının Yusufoğlu Süleyman olduğu yazılıdır Bu köprünün yapılışı ile ilgili bazı söylentiler de bulunmaktadır Gülnarda Gezendi Köprüsünü yapan ustanın kalfası Süleyman ustasından gizli olarak bu köprüyü yaptırmış, ustası da bu köprüyü görünce; “öğmeli değil görmeli” demiştir Bu yüzden de köprünün adı Görmeli Köprüsü olarak kalmıştır Köprü 6260 m uzunluğunda, 575 m eninde iki gözlü olarak yapılmıştır Köprünün su seviyesinden yüksekliği 28 m, büyük kemerin açıklığı da 2160 mdir Köprünün kara ile bağlandığı noktalar kayalara oturtulmuştur Bıçakçı (Göksu) Köprüsü (Ermenek) Karaman Ermenek ilçesinde bulunan bu köprü, Göksu Nehri üzerindedir Kitabesinden öğrenildiğine göre Karamanoğulları döneminde XIVyüzyılda yaptırılmıştır Mimarı bilinmemektedir Köprü kesme taştan yapılmış olup, 8940 m uzunluğunda, dört gözden meydana gelmiştir Yuvarlak kemerli bu gözlerden en büyük kemer açıklığı 15 mdir Bu kemerlerin ortasındaki büyük, diğerleri daha küçüktür Büyük gözün iki kenarında birer yuvarlak tahliye gözleri de bulunmaktadır Köprü yakın tarihlerde onarılmıştır |
Karaman Genel Tanitimi |
11-04-2012 | #21 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Karaman Genel TanitimiKaraman Kaleleri Karaman Kalesi (Merkez) Karaman il merkezinde, Hisar Mahallesinde bulunan Karaman Kalesinin XIIyüzyılda Selçuklular döneminde yapıldığı sanılmaktadır Kale XIVyüzyılın ortalarında Karamanoğulları, XIIIyüzyılda İlhanlılar, XVyüzyılın sonunda da Osmanlılar tarafından onarılmıştır Karaman Kalesi dış, orta ve iç kale olarak yapılmış, irili ufaklı birbirlerinden farklı olarak dokuz burç ile takviye edilmiştir Burçların alt yapılarının XIII- XIVyüzyıllarda yapıldığı, XVyüzyılda da üst kısımlarının tamamlandığı sanılmaktadır Bunun da nedeni taşlar arasındaki renk farklarıdır İç kale köşelerinde silindirik veya pirizmatik şekilli büyük burçlarla sınırlandırılmış, muntazam olmayan dikdörtgen bir plana sahiptir Burada büyük bir burç ve bununla kuzeydoğu köşe kulesi arasında yine dikdörtgen planlı küçük bir burç bulunmaktadır İç kalenin doğu cephesinde kaidesi dörtgen üzeri üçgen pahlarla bağlanmış, yarım sekizgen planlı küçük bir burç, batısında da yine dikdörtgen planlı küçük bir burç onları tamamlamaktadır Kalenin güneyindeki dikdörtgen planlı büyük burç ta iç kalenin girişini meydana getirmektedir Basık kemerli giriş kapısının üzerinde sivri kemerli bir alınlık içerisinde dikdörtgen şekilde yazısız bir kitabelik bulunmaktadır Bu kapının çevresi pahlı bir profille çerçevelenmiştir Bu çerçevenin üzerinde birer kabaraların bulunduğu, içerisi rumilerle süslenmiş bir alınlık yerleştirilmiştir Bu alınlığın çevresindeki duvarların taş örgüsünde de antik ve Bizans çağına ait malzemelerin kullanıldığı da görülmektedir Giriş kulesinin il yapılışında iki katlı olduğu duvarlardaki izlerden anlaşılmaktadır Girişin solunda Karamanoğulları döneminde, XIVyüzyılda yapılmış ikinci bir giriş kapısı da dikkati çekmektedir Bu kule güney ve doğu yönüne açılan mazgal pencerelerle aydınlatılmıştır Buradan zamanla moloz ve toprak dolmuş ve bunun sonucu zemini yükselmiş bir iç avluya geçilmektedir Bu avluda kulelerin alt katlarına girişleri sağlayan ve bugün toprağa gömülmüş kapılar ile burçlara çıkışı sağlayan merdivenler bulunmaktadır Kalenin burçları ahşap döşemelerle katlara ayrılmış ve duvar içerisine yerleştirilmiş merdivenlerle iniş ve çıkışlar sağlanmıştır Bu ahşap bölmelerden günümüze hiçbir iz gelememiştir Ayrıca kalenin üst kısmındaki seyirdim yolları mazgal ve siperler de kısmen yıkılmıştır Karaman Kalesini XVIIyüzyılda gezmiş olan Evliya Çelebi Seyahatnamesinde bir takım bilgiler vermektedir: “…ve Kala-i Karaman hamunun ortasında havalesiz üç kat, bir kat şaddadi bina, sarp ve metin ve kavî kaladır İç Kalası bir mürtefi topraklı bayır üzre, şekl-i murabba, şeddadi iri iri taşlı kaladır Ve bu iç kalanın cürmü altıyüz adımdır Ve sekiz kule-i azimdir Ve cevani bir erbaası amik ve ariz hendektir Ve garba nazır ancak bir kapısı var, ağaç cisir ile geçilir Üç kat demir kapılardır Ve bu kapının iki tarafında olan dıvar taşlarının her birinde celi hat ile esma-ül hünsa tastir olunmuştur Ve dizdar bunda sakin olur Cümle kırkaltı hürde toprak örtülü evlerdir Ve bir camiden gayri bir şey yoktur Ve bu kaladan taşra bir kat kala dahi çevrilmiştir Orta Hisar derler Şekl-i ile müdevver bir metin kaladır Ve başka hendeği vardır Ve dairenmadar cürmü bin yediyüz adımdır Ve cümle kırk kuledir Ve iki kapıdır Garp tarafından yol kapısı, kıble tarafından Pazar kapısıdır Bu şehr-i azimi ihata eder, taşra baru kalası üçüncü katıdır Çepçevirme yedi bin adım, kalayı kebirdir Ve cümle yüzkırk kuledir Ve cümle dokuz kapıdır Evvele Paşa Camiinde kıbleye nazır emildenli kapısı ve şarka nazır şam kapısı ve garba nazır sekiçeşmesi kapısı ve yine şarka nazır şam kapısı ve garba nazır sekiçeşmesi kapısı ve yine garba nazır şam kapısı ve garba nazır kör soğuk kapısı ve Hazret-i Mevlana validesi türbesi dibinde parmakkapı ve cenuba toplar kapısı Kıbleye imaret kapısı ve cenube Emir Ahmet kapısı ve kıbleye tekke kapısı ve cürümde olan ribat-ı azimin içinde cümle otuziki mahalle ve elliüç mihraptır” Evliya çelebinin değindiği gibi iç surun güneye bakan Pazar Kapısı ile bunun çevresindeki burçlar ve duvarlar ayakta durmaktadır Pazar Kapısının kemeri ve üst kısmı yıkılmıştır Kalenin orta suruna girişte sol tarafta duvara açılmış büyük mazgal pencerelerinden bir tanesi günümüze ulaşabilmiştir Orta surdaki bazı duvar ve burçlar evler arasında kalmıştır Firan (Ermenek) Kalesi (Ermenek) Karaman Ermenek ilçesinin kuzeyinde, kayalık bir alanda kurulan bu kalenin yapımı ile ilgili bilgiler yeterli değildir Kalenin ne zaman kurulduğu bilinmemekle beraber tarih boyunca birkaç kez onarılmış, Karamanoğullarının önemli kalelerinden biri olmuştur Amasyalı coğrafyacı Strabon bu kaledeki mağaraları Zakfiran Mağaraları olarak nitelendirdiğinden de Firan Kalesi olarak anılmıştır Evliya Çelebi bu kaleyi; “Göklere ser çekmiş kırmızı bir dağın ortasında Tanrı kudreti ile yapılmış bir Kaledir Ben karada ve denizde 32 yılda 18 padişahlık yer gezdim böyle bir kale görmedim Mutlaka gezilmeli görülmelidir Bu kale Tanrının kudret eliyle yapılmıştır Hendeği ve kuleleri yoktur zaten bunlara ihtiyaç da yoktur Kale eşsizdir Yalnız şarka bakan küçük bir kapısı vardır Bu kapıya dahi 140 kademe ağaç merdivenle çıkılır bir yanı ağaç korkuluktur Kalenin içinde 40-50 kadar kargir ev vardır İçinde bir can vardır Kayalardan ab-ı hayat gibi bir su çıkar, aşağıya akar Velhasıl övmekle insanın aciz kalacağı emsalsiz bir kaledir Kalenin dizdarı ve 18 neferi vardır” tanımlamıştır Firan (Ermenek) Kalesi yüksek kayalar üzerinde kesme taştan yapılmıştır Kaleye biri doğudan, diğeri de dik kayalığın alt bölümünden kayaların oyulması ile meydana getirilmiş 72 basamaklı iki merdivenle çıkılmaktadır Kale savunma amaçlı olarak yapılmış, ancak hapishane olarak da kullanılmıştır Bu kalenin, arazi konumundan ötürü çevresinde hendekleri ve kuleleri bulunmamaktadır Mennan Kalesi (Ermenek) Karaman Ermenek ilçesi, Görmeli Köyünde, Açıkkır Dağının doğusunda dik bir tepe üzerinde kurulmuştur Bu kale Ermenek, Mut, Gülnar yolu üzerinde Ermenek ve Erik Çaylarının birleştiği yerdedir Kalenin ele geçirilmesi son derece zor ve savunması da o nispette kolaydır Bu kalenin ismi çeşitli kaynaklarda Meyan, Minan olarak geçmektedir Mennan “sığınılacak yer” anlamında bir sözcüktür Kalenin ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamakla beraber Karamanoğulları döneminde onarıldığı bilinmektedir Bununla beraber kalenin Hititler zamanında kurulduğu, Lydialıların, Asurluların, Romalıların ve Bizanslıların kullandığını ileri süren kaynaklarda bilgilere rastlanmıştır Ancak bu bilgiler kesin bir kanıta dayanmamaktadır Osmanlıların Karamanoğulları ile yaptıkları savaşta, Gedik Ahmet Paşa Karaman ve Ermeneki ele geçirince savaşı kaybeden Karamanoğlu Pir Ahmet bu kaleye sığınmıştır Tepenin batısında, kesme taştan, dikdörtgen planlı, beşik tonoz örtülü, güneybatı ve kuzeybatı köşelerinde iki kulesi olan bir yapı, halen ayaktadır Ayrıca birçok sarnıç ve yıkılmış yapı kalıntıları bulunmaktadır İlisıra Kalesi (Merkez) Karaman Yollarbaşında, İmirme denilen yerde bulunan İlisıra Kalesi Bizans döneminde yapılmıştır Lystra Kalesi olarak da isimlendirilen bu kale harap bir durumda günümüze gelebilmiştir Kalıntılarından planını çıkarmak mümkün olamamıştır Yakınında Bizans döneminde yapılmış bir de kilise bulunmaktadır Divle Kalesi (Ayrancı) Karaman Ayrancı ilçesi, Divle (Üç Harman) Köyünde bulunan bu kalenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir Bununla beraber kaynaklardan öğrenildiğine göre Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlılar döneminde kullanılmıştır Kale kayalık bir arazide kayalarla bütünleşmiş olarak yapılmıştır Birkaç katlı olan kale moloz taştan yapılmış olup, kalenin yerleşim birimlerinin büyük bir kısmı kayalıklar içerisindeki mağaralardadır Kalenin kalıntılarından planını çıkarmak mümkün olamamıştır Gaferiyet Kalesi (Kazımkarabekir) Karaman Kazımkarabekir ilçesinde bulunan bu kalenin ne zaman yapıldığı konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır Bununla beraber kalenin Beylikler döneminde yöresel taşlarla yapıldığı sanılmaktadır Bu kalenin Karaman Kapısı, Hisar Kapısı, Küçük Kapı ismi ile anılan üç kapısı bulunmakta idi Bunlardan yalnızca moloz ve kesme taştan yapılmış olan, 21 zıvana taşlı ve kemerli, Karaman Kapısı günümüze gelebilmiştir Kale çevresindeki yerleşim birimleri, kalenin taşlarını sökerek yapılarında kullanmışlardır Bunun sonucu olarak kale ortadan kalkmıştır |
Karaman Genel Tanitimi |
11-04-2012 | #22 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Karaman Genel TanitimiKaraman Kiliseleri İbrala (Yeşildere) Kilisesi (Merkez) Karamanın 37 km uzağındaki Yeşildere (İbrala) kasabasında bulunan ve günümüzde cami olarak kullanılan İbrala Kilisesi eski bir kilise olup, Hacı Ali Ağa tarafından 1649da camiye çevrilmiştir Bu yapı Orta Anadolunun en eski Hıristiyan mimarisinin özelliğini yansıtmaktadır Yapı muntazam olmayan kesme taştan yapılmış, dış cepheleri çok sade bir görünümdedir Masif duvarlarına çok az pencere açılmıştır Apsisin ortasında ve sağ duvarındaki ikiz pencereler bina içerisini aydınlatan tek aydınlatma elemanlarıdır Kilise 15x11 m ölçüsünde dikdörtgen planlıdır İbadet mekanının ortasında dört büyük kare paye üzerine kubbe oturmaktadır Ancak bu kubbe dışarıdan görülmemektedir Kubbenin dışında kalan bölümler tonozlarla örtülmüştür Yapının dış cephesinde hiçbir bezeme bulunmamakta, bu da dış duvarların masif kalmasına neden olmaktadır İbrala Kilisesi yöredeki tonozlu bazilikalar ile Klasik Yunan Haçı kiliseleri arasında farklı bir üslup gösterdiği gibi yöresel üslubu da yansıtmaktadır Dereköy (Fisandon) Kilise Cami (Merkez) Karaman il merkezinin yaklaşık 7 km güneyinde Fisandon (Dereköy) Köyünde bulunan ve bugün cami olarak kullanılan yapı eski bir kilisedir Bu yapıdan ilk kez Bizans Sanat tarihçisi Strzygowski söz etmiştir Kilise 1573-1574 yıllarında Yusuf Sinan Paşa tarafından camiye çevrilmiştir Fisandon Kilisesinin kitabesi bulunmamaktadır Ancak, kapalı Yunan Haçı kiliselerinin Anadoluda yaygın biçimde olduğu XVII-XIyüzyıl arasında yapıldıkları göz önüne alınacak olursa bu yapının da mimari yapısına dayanılarak IX-Xyüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Kilise köyün ortasında kayalık bir tümsek üzerinde bulunmaktadır Yapının duvarlarının üst kenarları İbralada olduğu gibi yükseltilmiş ve sonradan üzerine beton dökülerek yapının üstü korunmuştur Ancak bu örtü yapıyı korumakla beraber estetiğini de ortadan kaldırmıştır Kilise muntazam kapalı Yunan Haçı planındadır İçerisinde dört kare kesitli paye haçın ana noktasını oluşturduğu gibi kubbeyi de desteklemektedir Bu bölümün üzeri kubbe ile örtülmüştür Haçın kollarının üzerleri beşik tonozlar, aralarda kalan köşe hücreler de çapraz tonozlarla örtülmüştür Kuzey cephesi orijinal görünüm ve özelliklerini korumaktadır Burada beşik tonozu yansıtan duvarların içerisinde iki niş ve bir pencereden oluşan mimari cephe düzeni bozulmadan günümüze gelebilmiştir Fisandon Kilisesi Orta Anadolu Hıristiyan devri yapılarının en önemlilerinden olduğu kadar Bizans sanatı yönünden de üzerinde durulacak bir eserdir Dış cephelerinin hareketli ve oldukça kalabalık bir şekilde tezyin edilmesi de onu bölgedeki diğer kiliselerden ayırmaktadır Binbir Kilise (Merkez) Karamana 37 km uzaklıkta bulunan Madenşehri Köyünde volkanik bir dağ kütlesi olan Karadağ üzerinde IV ve IX yüzyıllar arasında Bizans döneminde yapılmış olan kilise ve manastırlar ile mezarlar bulunmaktadır Bu bölge XIIyüzyıldan itibaren gezginler tarafından ziyaret edilmiştir Bu kiliseler Erken Hıristiyanlık döneminin mimari özellikleriyle yöresel üslup kaynaşmış Anadoludaki diğer örneklerinden farklı yapılar ortaya çıkmıştır Bu kiliselerin isimleri bilinmediğinden araştırmacılar tarafından numaralandırılmıştır Binbir Kilisenin büyük çoğunluğu bazilika tipinde olup, bunların hemen hemen hepsi harap durumdadır Bu kiliselerin harap durumda olmalarının bir nedeni de çevre köylülerinin bu yapıların taşlarından yararlanarak kendilerine evler yapmasıdır Bazılarının yalnızca temelleri ve duvarlarının çok az kısımları ayakta kalabilmiştir Bu yapılar bazilika, yonca planlı kiliseler, serbest haç planlı kiliseler, Latin haçı kiliseler ve yuvarlak binalar olmak üzere farklı konumlardadır 1 Nolu Bazilika Madenşehri Köyünün girişinde sağda bulunan bu bazilika Binbir Kilise arasında en iyi durumda günümüze gelebilen yapı olduğu gibi, yöredeki en büyük bazilikadır Bazilikanın önünde üç bölümlü bir narteks bulunmaktadır Bunlardan yanlardaki iki bölüm tamamen kapalı mekanlar halindedir Büyük olasılıkla bu mekanlar narteks üzerindeki galeriye çıkışı sağlayan merdivenler için yapılmıştır Bu mekanların Suriye bazilikalarında olduğu gibi birer yüksek kule halinde oldukları da günümüze gelebilen izlerinden anlaşılmaktadır Bununla beraber bu konu sanat tarihçileri arasında tartışmalıdır Bazilikanın ibadet mekanı sağ ve soldaki dokuzar paye ile üç nefe ayrılmıştır Orta bölümün üzeri beşik tonozla örtülmüştür Günümüzde bazilikanın duvarı ile birlikte sağ taraftaki payeler tamamen yıkılmış olmasına rağmen sol taraftakiler oldukça sağlam durumdadır Yan neflerin üst örtüsü de orta neften daha alçaktır Apsis üç yuvarlak pencereli olup, dışarıya doğru yarım daire şeklinde çıkıntılıdır 2 Nolu Kilise Madenşehri Köyünün kurulması sırasında bu kilise XVIIIyüzyılın sonlarında camiye çevrilmiş, bu nedenle de apsisi yıkılmış, içerisindeki payeler ve narteks ortadan kaldırılmıştır Böylece elde edilen dikdörtgen planlı mekan ahşap çatı ile örtülerek cami konumuna getirilmiştir 1909 yılında bu cami tamamen yıkılmış, yerine yapılan yeni bina önce okul, sonra da kahvehane haline getirilmiştir Günümüzde bu yapının altında 2 Nolu kilisenin temel izleri görülmektedir 3 Nolu Kilise Madenşehrinde, Smirnofun iyi bir durumda olduğunu belirttiği bu yapıyı Ramsay ile Bell yıkılmış olarak görmüşlerdir Günümüzde bu kilisenin tamamen ortadan kalktığı bilinmektedir Araştırmacıların çizdiği resim ve planlara göre, ikiz girişli, biri kapalı mekan halinde üç bölümlü narteksi olan ve üç nefli bir bazilika olduğu anlaşılmaktadır İç mekandaki nefler her bir dizide beşer tane yassı ve bodur iki sıra paye ile üç nefe ayrılmıştır Madenşehrindeki diğer kiliselerden ayrılan özelliği de apsisinin beş cepheli oluşudur 4 Nolu Şapel 4 Numaralı şapel, 1 Numaralı bazilikanın güney yönünde olup, bu yapının üzerine bir ev yapıldığından günümüze gözle görülür çok az izi kalmıştır Ancak XIXyüzyıl sonlarında buraya gelen Ramsay ve Bellin araştırmalarında bu binanın son derece iyi durumda resimleri çizilmiştir Bunlara dayanılarak da şapelin her sırada üçer sütunlu, üç nefli basit bir bazilika şeklinde olduğu anlaşılmaktadır Şapelin çevresinde çeşitli mimari parçalar ve sütun başlıkları dağınık olarak bulunmaktadır 5 Nolu Kilise Madenşehri Köyünün güneyinde evler arasında sıkışıp kalmış olan bu kilise bazilika planında yapılmıştır 1908 yılında burada yapılan araştırmalarda narteksli her bir dizide payeleri olan üç nefli bazilika planında olduğu, pencereli apsisi ve üzerini örten yarım kubbesi görülmüştür Apsis cephesi, pencereleri son derece özenli bir taş işçiliğine sahip idi Günümüzde bu bazilika çok harap durumdadır Yalnızca sağ taraftaki paye dizileri ayakta durmaktadır Sol taraftaki payelerden ise hiçbir iz kalmamıştır Kilise yakınındaki bazı kalıntılar, bir kuyu bileziği, kapı söveleri, haç işlenmiş lentoları ve dört ayrı kapı bu yapının büyük bir komplekse ait olduğunu göstermektedir 6 ve 9 Nolu Kiliseler Karadağın kuzey ucundaki Madendağı eteğindeki bir tepe üzerinde toplu halde bazı kalıntılar bulunmaktadır Bunlar 7 Nolu kiliseden 3 km kadar uzaklıktadır Bu yapıların kilise veya ev oldukları tartışmalıdır Ancak, burada yapılan incelemelerde yonca planlı küçük bir plan ile bir bazilikaya işaret eden apsis duvarlarına rastlanmıştır Ramsay bu grubun bir manastır olabileceğini ileri sürmektedir Buradaki bazilikanın 20 m kadar solunda yonca planlı bir şapel bulunmakta olup, son derece özenli taş işçiliği olmasına rağmen yakın tarihlerde bu şapel de temellerine kadar yıkılmıştır Araştırmacıların çizimleri ve resimlerinden bu yapının üç yonca yaprağı şeklinde olduğu ve ortasındaki kare mekanın da bir kule şeklinde yükseldiği görülmektedir 7 Nolu Kilise Madenşehrinde köylülerin Ağzı Açık Kilise olarak tanımladıkları bu yapının son derece düzgün taşlardan yapıldığı kalıntılarından anlaşılmaktadır Kilise iyi korunmuş olup, bu yapının aslında Roma döneminden kaldığı sanılmaktadır ProfDrSemavi Eyice bu yapının Madenşehrindeki eserler arasındakilerin en eskisi olduğunu ileri sürmüştür Bu arada kilit taşlarında ve bazı yerlerinde görülen haçlar da Hıristiyan döneminde yapıldığına işaret ettiğini de belirtmiştir 8 Nolu Kilise Madenşehrindeki Mausoleumun (mezar anıtı) yakınında tümsek üzerinde bulunan 8 Nolu kilisenin de günümüze yalnızca temel kalıntıları gelebilmiştir XIXyüzyılda Labordenin gördüğü, 1875te Davisin sözünü ettiği ve Ramsayın da ayakta olduğunu belirttiği bu kilise haç planlıdır Labordenin çizmiş olduğu gravürlerden anlaşıldığına göre kilisenin içeriden kubbeli, dışarıdan da sivri bir külahla örtülü olduğu sanılmaktadır 10 Nolu Kilise Madenşehrinde Madendağının güneyinde Yukarı Ören denilen yerde bir grup Bizans yapısı bulunmaktadır Bunlardan 10 Numaralı diye isimlendirilen kilise Bizans mimarisinde yuvarlak binalar veya merkezi planlı binalar denilen grubun erken örneklerinden birisidir Yuvarlak şekilde 14 köşeli, çokgen biçimli bu yapının muntazam bir taş işçiliği ve yarım yuvarlak bir de apsisi bulunmaktadır İç mekanda dört örme paye, bunların sağ ve sollarına aralarına yerleştirilmiş dört yassı sütun oval biçimde sıralanmıştır Günümüze bu yapıların yalnızca apsis ve duvar parçası dışındaki diğer bölümlerinin temelleri gelebilmiştir 11 Nolu Kilise Madenşehri Köyüne giren yolun sol tarafında bulunan bu kiliseden hiçbir iz günümüze ulaşamamıştır Ancak, Smirnoff ve Holzmann bu kilisenin iyi bir durumda olduğunu, XIXyüzyılda yapmış oldukları araştırmalar sonucunda belirtmişlerdir Onların çizdiği planlara dayanılarak bu kilisenin tek apsisli, serbest Latin haçı planında olduğu anlaşılmaktadır 13 ve 14 Nolu Kiliseler Madenşehrinde XIXyüzyılda araştırma yapan Laborde, gravürlerinde 8 Nolu kilisenin karşısında duvarlarında sıra halinde pencereler bulunan yüksek bir binanın resmini çizmiştir Ramsay ile Bellin buradan yola çıkarak bu yapıyı 13 numaralı olarak işaretlemişler, ancak yıkık durumda olduğunu da belirtmişlerdir Bunun dışında da fazla bir açıklama yapmamışlardır 14 Numaralı yapı hakkında da fazla bir bilgi vermemişler, sadece böyle bir yapının var olduğuna değinmişlerdir ProfDrSemavi Eyice bu yapıya ait bir apsis ile yan duvarlarından bir parçanın kaldığını, yapımında oldukça iri ve muntazam taşlar kullanıldığını belirtmiştir 15 Nolu Kilise Madenşehrinde Yukarı Ören denilen yerde, küçük bir kraterin kenarında bulunan bu kilise, narteksli, her dizide üçer yassı payesi olan üç nefli tek apsisli küçük bir bazilikadır Üç bölümlü narteksinin güneyi kapalı bir mekan halindedir Ramsay ve bellin araştırmalarında bu yapının bir süre cami olarak kullanıldığı, buldukları mihrap kalıntıları ve minber basamaklarına dayanarak ileri sürmüşlerdir 16 Nolu Kilise Madenşehrinde 15 Numaralı kilisenin yakınında Ramsay ile Bellin buldukları bu yapı küçük bir kilisedir Ancak, günümüzde yıkılmış yalnızca apsisin küçük bir temel kalıntısı günümüze gelebilmiştir Araştırmacıların çizmiş oldukları plan ve verdikleri bilgiye dayanılarak, bu kilisenin ikiz kemerli bir girişi olduğu, çok küçük narteksli ve her dizide ikişer payeli üç nefe ayrılmış bir bazilika olduğu anlaşılmaktadır 12, 21 ve 22 Nolu Kiliseler Madenşehrinden Konya Ovasına açılan giden yolun sağında kiliselerden oluşan bir yapı topluluğu bulunmaktadır Bu yapı topluluğunda, her dizide dörder sütunu olan üç nefe ayrılmış yuvarlak apsisli bir bazilika, onun sağında tek nefli ve apsisli küçük bir şapel ve yanı başında da haç planlı bir martyrion (mezar şapeli) bulunmaktadır Bugün bunlardan 21 Nolu bazilikadan pek az iz günümüze gelebilmiş, 22 Nolu şapel tamamen yıkılmıştır Onların solundaki haç planlı 12 Nolu yapı ise yine yıkılmış olmasına rağmen çok daha iyi bir durumdadır 17 Nolu Şapel Madenşehrinde, Madendağının yamacında küçük bir şapel kalıntısı bulunmaktadır Yörede araştırma yapan sanat tarihçi Smyrnoff, bu yapının küçük bir manastır kompleksine ait olduğunu ileri sürmektedir Tek nefli olan bu şapelin üzeri beşik tonozla örtülmüştür Günümüzde yıkılmış olan şapelin yalnızca duvarları ve küçük yan apsislerinin temel izleri görülmektedir 18, 19 ve 23 Nolu Kilise Kalıntıları Madenşehrinde Ramsay ve Bellin görmüş oldukları 18,19 ve 23 Numara ile tanımladıkları kiliselerden günümüze herhangi bir iz gelememiştir 24 Nolu Kilise 6 ve 9 Nolu yapıların güneydoğusunda, Ramsay-Bell harap durumda olan bu yapıyı 24 numara ile tanımlamışlardır Ancak bu yapının kilise olup olmadığı da kesinleşememiştir 29 Nolu Kilise Madenşehrinde 29 Numaralı kilise olarak nitelendirilen bu yapı, 1919da kazılarak ortaya çıkarılmıştır Önce bir Roma yapısı olduğu düşünülmüş ve daha sonra kilise olduğu anlaşılmıştır Son derece güzel işlenmiş duvarları olan bu kilisenin apsisinde “Oualerios oğlu Nasios oğlu taş yontucusu İndakosun adağı” yazılı bir kitabe bulunmuştur Kilisenin apsis döşemesi mozaiklerle kaplıdır Bazilika biçimindeki bu yapının ibadet mekanı yassı payelerle üç nefe ayrılmıştır 31 Nolu Bazilika Madenşehrinin ovaya hakim tepesinde bulunan kayalara oyulmuş mezarların yanında bir kilise bulunmaktadır Bu kilise son derece muntazam taşlardan yapılmıştır Günümüze en iyi gelen eserlerden biri olup, ikiz pencereli yuvarlak apsisi, ikiz kemerli girişi, narteksi, köşe odaları, at nalı kemerleri ile dikkati çekmektedir Kilisenin iç mekanı yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanmış üç neflidir Ramsay bu yapıyı 550-650 yılları arasına tarihlendirmiştir 32 Nolu Bazilika Madenşehrinde 39 ve 43 Numaralı yapıların yanında üç nefli bir bazilika görünümünde olan bu yapının diğerlerinden farklı özellikleri bulunmaktadır Bunların başında dört köşesinde dışarıdan belirli olan dört ayrı mekanın çıkıntıları vardır Ayrıca Binbir Kilisedeki diğerlerinden ayrı olarak neflerin üzerinde galeriler bulunmaktadır Bazilikanın narteksi üç kapılı olup, bunlar iyi bir durumdadır Güneybatı köşesinde bir güneş saati vardır Ana mekan iki sıra payelerle üç nefe ayrılmıştır Her dizide ilk üç paye yassı olmasına karşılık bema kısmındaki sağlı sollu kare kesitli örme payeler bulunmaktadır Böylece bema önünün bu şekilde diğer bölümlerden ayrıldığı görülmektedir Kilisenin en ilgi çekici yanı olan yan nefler üzerindeki galeriler günümüze gelememiştir Bu galeriler Holzmannın çizimlerinde görülmektedir 33 ve 36 Nolu Kiliseler Madenşehrinde 48 Numaralı yapının arkasında bulunan bu kiliselerden 33 Numaralı olan, tek nefli birer şapeldir XIXyüzyılda Ramsayın sağlam olarak gördüğü 36 Numaralı kiliseden hiçbir iz kalmamıştır 33 Numaralı şapelin de etrafı evlerle sarılmıştır Çift pencereli sivri kemerli apsisin kenarında bir haç kabartması ile onun üzerinde bir de kitabe bulunmaktadır Bu kitabede kilisenin Kletoriosun oğlu Dometios ile onun oğlu Oulerios ve onun oğlu İndakos tarafından yaptırıldığı yazılıdır Ramsay bu yapının VIIIyüzyıla ait olabileceğini ileri sürmüştür Kilisenin kuzeyinde küçük bir avlu çevresinde sıralanmış bir takım binalar daha olduğu eski çizimlerden anlaşılıyorsa da bunlardan günümüze herhangi bir iz gelememiştir 35 Nolu Kilise Madenşehrinin kuzeyinde duvar ve özelliği anlaşılamayan, kayalara oyulmuş bazı mezarlar görülmüştür Bu mezarların yan duvarlarında yine kayalara oyularak yapılmış üç niş dikkati çekmektedir Bunun solunda kuzeybatı doğrultusunda dikdörtgen biçimli yapının temel izleri ile karşılaşılmıştır Bu yapı da diğerlerinden farklı olarak tuğlaya da yer verilmiştir Moloz taş, yer yer de tuğla kırıklarından örülen duvarlarının kapı lentosunda büyük bir haç izi görülmektedir Ayrıca Ramsay ile Bell de yapının içerisinde yuvarlak, çok köşeli olan apsisin temellerini de tespit etmişlerdir Bunun yanı sıra duvarlarda payelerden gelen kemer izleri de görülmüştür Ramsay ve Belle göre bu yapı ortada kubbesi olan kapalı Yunan haçında küçük bir kilisedir Büyük olasılıkla haçın kollarının üzerinde beşik tonozlu bir örtü sistemi bulunuyordu 37 Nolu Şapel Madenşehrinde bulunan bu kalıntı Ramsay ile Belle göre serbest haç biçiminde planı olan ortası kubbeli, haçın kollarının üzeri tonozla örtülü bir mezar şapelidir Şapelin yarım yuvarlak bir de apsisi vardır Burada bulunan bir kitabeden de XXyüzyılın başlarında bu şapelin bitişiğindeki evin sahibi Paulos tarafından yaptırıldığı öğrenilmektedir Paulos şapelin içerisine gömülmüştür 38 Nolu Şapel Madenşehirde 44 Numaralı yapı topluluğunun doğusunda, çevreye hakim bir tepe üzerinde küçük bir şapel bulunmaktadır Moloz taştan yapılan ve tek nefli olan bu şapelin yuvarlak bir apsisi olduğu ve bu apsisin üzeri de konik bir çatı ile örtüldüğü görülmektedir 39 ve 43 Nolu Kiliseler Madenşehrinin ortasında 39 ve 43 Numaralı yapılar olarak tanımlanan bir grup yapı bulunmaktadır Bunlar bir iç avlunun etrafında sıralanmış, dikdörtgen planlı, payelerle neflere ayrılmış mekanlardır Bunların bir manastıra ait olduğu da ileri sürülmüştür Ancak bu yapının etrafı köyün evleri ile sarıldığından yeterli bir araştırma yapılamamıştır 40 Nolu Şapel Madenşehirde 38 Numaralı şapelin doğusunda alçak bir düzlükte bulunan bu şapelin kalıntılarından planı çıkarılamamıştır Günümüze yalnızca kapı söveleri ile temel kalıntıları gelebilmiştir Yanındaki kayalara oyulmuş mezarlardan ise herhangi bir iz gelememiştir 44 Nolu Kilise Madenşehri girişinde, yolun sağ tarafında bulunan yapı kalıntılarının bir manastır kompleksi olduğu sanılmaktadır Bu yapılar muntazam kesme taşlardan yapılmıştır Ramsay ile Bellin fotoğraflarını çektiği bu yapıların taş cephelerinin yanı sıra tuğla süslemelerinin buraya eklenmiş oluşu dikkati çekmektedir Bunlardan ince uzun bir yapının ne olduğu anlaşılamamıştır Kilise olarak tanımlanan yapı, beşik tonozla örtülü geniş bir nartekse sahiptir Ancak yeterince yapı üzerinde bir araştırma yapılamamakla beraber, kapalı Yunan haçı ile serbest Yunan haçı planı arasında değişik bir mimarisi olduğu da dikkati çekmektedir 45 Nolu Yapı Madenşehrinde bulunan 35 Numaralı kilisenin batısında iki katlı, üzeri beşik tonozla örtülü iki salondan meydana gelmiş bir yapı bulunmaktadır Ramsay ile bell bunu bir manastır olarak nitelemişler ve 35 Numaralı şapelle bağlantısı olduğunu ileri sürmüşlerdir Kısmen yıkılmış olan bu yapının kilise olmadığı, daha çok profan bir yapı olabileceğini ProfDrSemavi Eyice ileri sürmüştür 46 Nolu Mezar Şapeli Madenşehrinin batısında kayalara oyulmuş bir mezarın yakınında tek nefli bir şapel kalıntısıdır Günümüze sadece temel kalıntıları ile apsidinin bir bölümü gelebilmiştir 47 Nolu Şapel Madenşehrinde 33 ve 36 Numaralı yapı grubunun doğusunda Kızıldağa hakim kayalık tepe üzerinde bir mezar görülmektedir Bu mezarın yanında da tek nefli ve apsisli kayaların oyulması ile oluşturulmuş küçük bir şapelin izleri bulunmaktadır Günümüze yalnızca kapısı gelebilen bu şapelin çevresinde bazı mezar kalıntılarına da rastlanmıştır Şapelin bir manastıra ait olması da kuvvetle muhtemeldir 48 Nolu Yapı Madenşehrinde 39 Numaralı kilise grubunun karşısına rastlayan bu yapı, dikdörtgen planlı iki odadan meydana gelmiştir Girişindeki iki kemerinden birisi yok olmuştur Bu yapının ne olduğu anlaşılamamıştır Çeşmeli Kilise (Merkez) Karaman Tapucak Mahallesinde bulunan bu kilisenin ne zaman yapıldığı konusunda kesin bilgi ve kitabesi bulunmamaktadır Yapı üslubundan XIXyüzyılda yapılan bir Rum kilisesi olduğu anlaşılmaktadır Bu kilise Madenşehri'ndeki Binbir Kiliseler ile benzerlik göstermektedir Kilise kesme taş ve tuğladan dikdörtgen planlı olarak yapılmış, üzeri de kırma bir çatı ile örtülmüştür İbadet mekanı altı taş sütunla üç nefe ayrılmıştır Bunların üzeri içten tonozlu bir kubbe ile örtülmüştür İçerisini süsleyen bezeme ve freskolar günümüze gelememiştir Bu kilise değişik tarihlerde onarım ve tadilat geçirmiştir 1986 yılına kadar hapishane olarak kullanılmış, daha sonra Kültür Bakanlığı tarafından restore edilmiştir Kilise onarımlar nedeniyle orijinalliğinden bütünü ile uzaklaşmıştır Yabangülü Saklı Kiliseler (Merkez) Karaman il merkezine 40 km uzaklıktaki Gökçe Köyü yakınlarındaki kayalık bir tepenin yamaçlarında bulunan mağaralar Erken Hıristiyan döneminde oyularak kiliseye dönüştürülmüştür Bu kiliselerin birbirleri ile bağlantısı olan dehlizleri ve odaları bulunmaktadır Mahalaç Kilisesi (Merkez) Karamanın doğu ucunda, deniz seviyesinden 2288 m yüksekliğinde olan Karadağın en yüksek zirvesi Mahalaç Tepesinde Hıristiyan Azizlerinden Mikael için bazı kiliseler yapılmıştır Bu kilisenin bulunduğu yerde Hitit dönemine ait bir sunak ile Hitit yazıları ile karşılaşılmıştır Kilise kesme taştan, haç şeklinde yapılmış birbirine bitişik iki yapıdan meydana gelmiştir Her iki yapı birbirine taş bir dehliz ile bağlanmıştır Bu yapılar batısındaki manastıra 40 m uzunluğunda bir dehliz ile bağlanmıştır Yapı topluluğu manastır binası, kilisesi ve onlara bitişik mezar şapelinden meydana gelmiştir Buradaki kilisenin apsisinde bazı kitabeler bulunmakta olup, bunlara dayanılarak kilise yanındaki küçük binanın Leontios isimli Barata Piskoposunun gömüldüğü bir mezar şapeli olduğu anlaşılmaktadır Tarihi kaynaklardan Leontiosun IVyüzyılda yaşadığı öğrenildiğine göre, bu şapelin de IVyüzyılın sonlarında yapıldığı sanılmaktadır Kilisenin büyük bir kemere sahip narteks kapısının bulunduğu eski fotoğraflardan anlaşılmaktadır Günümüze bu kemer gelememiştir Dış narteksten daha geniş olan iç narteks birbirlerinden çift kemerlerle ayrılmış üç bölüm halindedir Bunların ortasına Malta haçlı madalyon çizilmiş bir lentosu bulunmaktadır Buradan kilise içerisine geçilir Kilisenin Naosu (ibadet mekanı) Latin haçı planındadır Haçın kolları kapatılmış ve buraya kapalı mekanlar yerleştirilmiştir Apsisi yarım yuvarlak şekilde dışarıya taşkındır Üç taraftan beşik tonozlar, doğudan da apsis yarım kubbesi ile desteklenen ortadaki bölüm bir kule halinde yükselmektedir Bizans sanatı yönünden Mahalaç Kilisesinin önemi bu kule ile onun intikal organlarıdır Kare planlı kulenin beşik tonozların başlangıç kemerlerinden itibaren dördüncü taş sırasının üzerine, köşelere birer iri taş bloğu yerleştirilmiş ve böylece kareden kubbe yuvarlağına geçilmiştir Bu kilisede kubbeye geçiş problemi köşe taşı sistemi ile çözümlenmiştir Bu sistem Madenşehrindeki 9 Numaralı şapelde de uygulanmıştır Kilisenin kuzeyinde bulunan mezar şapeli de serbest haç planlı küçük bir yapıdır Haçın bir kolunun yuvarlatılmasıyla apsis elde edilmiştir Şapelin bu planı ile Geç Roma dönemi türbelerini anımsatmaktadır Bir bakıma da Vyüzyılda yapılmış İtalyadaki Galla Placidia mezar şapeli ile yakınlık göstermektedir Kızıldağ Şapeli (Merkez) Karaman Madenşehrinin doğusundaki 7 Numaralı yapının terasında bulunan tepe üzerindeki bu şapeli Ramsay ile Bell bulmuştur Aynı zamanda bu şapelin çevresindeki kalıntılara dayanılarak bir manastır kompleksinin burada olduğu sanılmaktadır O dönemde de çok yıkık ve harap olan bu yapıdan günümüze pek az kalıntı gelebilmiştir Bununla beraber Ramsay ile Bellden öğrenildiğine göre serbest Latin haçı planında, uzunluğu 10 myi bulan bir şapeldir İç kısımdaki kalıntılara dayanılarak şapelin fresklerle süslendiği anlaşılmaktadır Gözdağı Kilisesi (Merkez) Karaman Madenşehrinden Yassıtepeye giden yolun üzerindeki tepede bazı kalıntılar görülmektedir Bu kalıntıların bir yerleşim yeri olduğu anlaşılmıştır Buradaki ufak bir düzlükten bir şapel görülmektedir Bunun biraz ilerisinde, doğudaki kayalar arasına yerleştirilmiş oldukça iyi durumda bir de kilise bulunmaktadır Kilisenin yapımında muntazam taşlar kullanılmış, apsisin sağına da bir takım yapılar eklenmiştir Kilise bölgedeki en iyi korunmuş yapılardan birisidir Narteks kısmı birbirlerine simetrik olmayan bölümlere ayrılmıştır Naos iki sıra paye ile üç nefe ayrılmıştır Bu plan düzeni ile de kilisenin bir bazilika olduğu kolayca anlaşılmaktadır Kilisenin apsisi yarım kubbesinde fresk izlerine rastlanmaktadır Buradaki freskler doğrudan doğruya taş duvarlar üzerine yapılmış ve üzerleri boyanmıştır Bu tür süsleme Göreme Mağara Kiliselerinde de görülmektedir Değle Ören Yerindeki Şapeller (Merkez) Karaman Madenşehrinin 4 km batısında, Karadağın tepelerinde bazı şapel kalıntıları bulunmaktadır Bunların yanı sıra bugünkü köyün çevresinde de kayalara oyulmuş lahitler ve mezar anıtları bulunmaktadır Bu bölgenin hangi devirde yerleşime açık olduğu tespit edilememekle beraber, Ramsay burasının manastır çevresinde gelişmiş bir Hıristiyan yerleşmesi olduğunu ileri sürmüştür Aziz Paulosun bu bölgeye gelerek Değlede yaşadığı iddia edilmişse de, bu iddia kanıtlanamamıştır Derbe Kilisesi (Merkez) Karamanın 27 km uzağındaki Ekinözü (Aşıran) Köyünde bir kilise kalıntısı bulunmaktadır Kilisenin taş temel kalıntıları ve çevreye yayılmış bazı mimari kalıntıları günümüze gelebilmiştir Bunlara dayanılarak planını çıkararak tarihlendirmek mümkün olamamıştır Bazı kaynaklara ve söylentilere göre bu kilise, Ephesostaki Meryem Ana Kilisesinden daha önce yapılmıştır Buna dayanılarak da kilisenin Anadoludaki ilk yapılan Erken Hıristiyan kiliselerinden olduğu düşünülmektedir |
Karaman Genel Tanitimi |
11-04-2012 | #23 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Karaman Genel TanitimiKaraman Müzesi Karaman ve çevresinin arkeolojik yönden zengin oluşu nedeniyle 1961 yılında yöredeki eserlerin toplanmasına ve bir müze kurulmasına 1961 yılında başlanmıştır Kaymakam Necati Tümay ve Belediye Başkanı Kemal Kaynaşın çabaları ile 1962 yılında ilk müze deposu kurulmuştur Karaman Kütüphane ve Turizm Derneğinde toplanan eserler bir süre korunmuş, bundan sonra 1963 yılında Karaman çarşısı içerisinde bir binaya taşınmış ve 1966 yılına kadar burada kalmıştır Ardından İbrahim Bey İmaretine taşınan bu eserler, imaretin camiye çevrilmesi üzerine tekrar yer değiştirmiş ve pancar Yolu üzerindeki kiralık bir evin ikinci katına taşınmıştır Eser sayısının artması nedeni ile müzeye ait bir binanın yapılmasına gereksinim duyulmuştur Bunun üzerine yeni müzenin yapımına 1970 yılında başlanmış, yapımın tamamlanması uzun bir süre almış ve 1980 yılında da müze yeni binasında ziyarete açılmıştır Bu müzenin açılmasında Müze Müdürü Arkeolog İlhan Temizsoyun büyük çabaları olmuştur Karaman Müzesi, Hatuniye Medresesinin arkasında, iki katlı bir yapı olup, her katta 550 m2lik bir kullanım alanı bulunmaktadır Müzenin alt katında Karaman Evi olarak düzenlenen teşhir salonu, depolar, fotoğrafhane, laboratuar, sergi salonları ve yönetim birimleri yer almaktadır Müze arkeolojik eserler ve etnoğrafya bölümünden meydana gelmiştirArkeolojik eserler bölümünde, Kalkolitik devirden Geç Bizans çağına kadar çeşitli dönemlere ait eserler sergilenmiştir Etnoğrafik eserler bölümünde ise Selçuklu, Anadolu beylikleri ve Osmanlı dönemine ait eserler bulunmaktadır Müze bahçesinde ise Roma devrine ait mezar stelleri başta olmak üzere Bizans ve Türk-İslam dönemlerine ait taş eserler sergilenmiştir Müzede sergilenen arkeolojik eserler arasında Canhasan II-I dönemi eserleri bulunmaktadır Canhasanda çıkan eserlerin büyük çoğunluğu Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenmektedir Karaman Müzesinde ise Canhasandan çıkan pişmiş topraktan yapılmış çanak-çömlekler, insan ve hayvan figürinleri, taş baltalar, obsidiyenden ok uçları, kemik kazıyıcılar, iğneler, kolyeler, bilezikler, süs eşyaları bulunmaktadır Ayrıca Sısanın ve Gökçe Höyükten çıkan eserlerin yanı sıra Yortan kültürüne ait objeler; Mersin-Gelindere, Muğla-İasos, Adıyaman ve çevresinden gelmiş olan lekitos ve tabaklar sergilenmektedir Karaman yöresinde Taşkale, Bayır, Karacaören ve Kazımkarabekir gibi merkezlerde bulunmuş pişmiş topraktan figürinler, testiler, kandil ve tabaklar müzede bulunmaktadır Bizans çağına ait ahşap kapaklar, kutular da sergilenmektedir Özellikle Roma ve Bizans çağlarına ait cam şişeler müzenin önemli koleksiyonları arasındadır Müzenin en zengin koleksiyonlarının başında sikkeler gelmektedir Çeşitli dönemlere ait sikkelerin yanı sıra İhsaniye definesi ve Beylikler dönemine ait sikkeler bunların başında gelmektedir Erken ve Geç Hitit dönemlerine ait taştan silindirik mühürler, Urartu bronz levhaları da onları tamamlamaktadır Müzenin etnoğrafya bölümünde, yöreden toplanan eserlere yer verilmiştir Bunların başında Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait çiniler, mozaikler, alçı kabartmalar gelmektedir XIV-XIXyüzyıllara ait Selçuklu ve Osmanlı dönemi bakır eserleri, sedef kakmalı çekmeceler, nalınlar, kahve değirmenleri, ayna kapları ve kahve soğutucuları da bu bölümde yer almaktadır Ayrıca bu bölümde 1798 yılında yapılmış olan Hacı Emin Ağa Evinin çökmesi ile müzeye getirilen dolaplar, şömine ve alçı vitraylar da bulunmaktadır Karamanın el işleri iki ayrı vitrinde teşhir edilmektedir Bunların başında da sim işlemeli saltalar, üç etekler, cepkenler, para ve tütün keseleri, uçkurlar, peşkirler, kolluklar, paçalık göynekler, yün çoraplar, yastık yüzleri ve kemerler gelmektedir Müzedeki yazma eserler bölümünde, Karaman Beyliği ile Osmanlı dönemine ait teshipli Kuranlar, fermanlar, şeriat mahkemelerinin kararları bulunmaktadır Bunlar içerisinde 320 m uzunluğunda Ahi Evran Fütüvvetnâmesi en ilgi çeken eserler arasındadır Hastane Caddesi Karaman Tel : (0338) 213 15 36 |
Karaman Genel Tanitimi |
11-04-2012 | #24 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Karaman Genel TanitimiKaraman Sivil Mimari Örnekleri Karaman, Akdeniz ile İç Anadolu arasında bir geçit noktasında olduğundan iklim sivil mimariyi etkilemiştir Eski Karaman evleri kerpiç ve ahşap malzemeden yapılmış olduklarından günümüze pek az örnek gelebilmiştir Kent içerisinde yeni yapılanma da bir çok Karaman evinin ortadan kalkmasına neden olmuştur Karaman evleri genelde bir veya iki katlı olup, bunların çoğunda alt katlarda zeminler taşla döşeli ve çevresi mutfak, depo gibi yapılar bulunmaktadır İkinci katlar sofa çevresinde sıralanmış odalardan meydana gelmiştir İl merkezi dışında bulunan köylerdeki evler, moloz taş ve kerpiçten yapılmış, ortadaki küçük bir avlunun çevresinde bir iki odadan toprak damlı yapılardır Karaman il merkezindeki evlerden Emin Ağa Evi, Hacı Ömer Ağa Evi, Hacı Kadir Ağa Evi, Nalıncılar Evi, Hacı Sami Tartan Evi Karaman sivil mimarisini yansıtan yapılardır Bunlardan Ahi Osman Mahallesindeki Emin Ağa evi 1980li yıllarda yıkılmıştır Bu eve ait ahşap dolaplar, pencereler bugün karaman Müzesinde bulunmaktadır Emin Ağa Evi küçük bir ev olup, iki oda ve bir aralıktan meydana gelmişti Ancak temelleri bir metre genişliğinde, bunun üzerine kerpiç duvarla yapılmış, tavanlarda geometrik bezeme ön planda idi Dolapları üzerinde dövme büyük çiviler ve kündekâri tekniğindeki ağaç parçaları üzerine çakılmıştı Koçak dede Mahallesinde bulunan Gülcanlar Evi ilk yapıldığında geniş bir arsa üzerinde idi Bu yapıdan günümüze yalnızca selamlık ile Başkadın odası gelebilmiştir Bu evde selamlık odasına küçük bir sekinin altından geçilerek girilirdi Giriş kapısının evin içerisine yönelik olması da buraya özgü bir özelliktir Odanın içerisinde mangal koymaya yarayan ve yumuşak taşlardan yapılmış, bitkisel bezemeli bir ocak bulunmaktadır Pencereleri genellikle ikişer kepenkli olup, kilit sistemlerinin ahşap bir kolla sağlanması da yine yöreye özgüdür Bu evdeki tavanlar, köşe süsleri ve çıtalarla üçgen biçiminde bezenmiştir Evin en önemli bölümünü oluşturan Başkadın odasına yine kemerlerle bölünmüş bir sekinin altından geçilmektedir Bu odanın da tavanı yöreye özgü olup, kıtıklı sıva ile tekne biçiminde yapılmış, kırmızı, sarı ve yeşil renklere boyanmış, üzeri de bitkisel motiflerle bezenmiştir Hisar Mahallesinde Nalıncılar Evi ise; Karaman sivil mimarisinin alışılagelen örnekleri dışında karışık bir plan göstermektedir Taş temeller üzerine kerpiçle yapılmış olan bu evin duvar kalınlığı 90-100 cm dir Sokaktan evin bahçesine biri büyük, biri de küçük olmak üzere iki ayrı kapıdan girilmektedir Üzeri kalın direklerle bölünmüş seki altından girilen evin solunda büyük bir oda, karşısında mutfak, sağında da Başkadın odasına çıkan ahşap merdiven bulunmaktadır Bu odanın da tavanı tekne tavan şeklindedir ve üzeri çıtalarla geometrik ve baklava şeklinde bezelidir Ayrıca ev içerisinde dolaplar, yüklükler ve gusülhane bulunmakta olup, bunların hepsi Barok üslupta bitkisel motiflerle bezenmiştir Orta Hisar Pazar Kapısı içerisinde olan Ömer Ağa Evi (Kavasın Evi) ilk yapıldığı zaman geniş bir arsa içerisinde olmasına rağmen, bugün küçülen arsanın kuzeyinde bulunmaktadır Karaman sivil mimari geleneğine uygun olarak, karşılıklı iki oda ve bunların arasındaki bir seki altından meydana gelmiştir Evin giriş kapısı tek kanatlı olup, üzeri çıtalarla güneşe benzer bir motifle süslenmiştir Seki altından sağ ve soldaki odalara birer koridorla geçilir Bu odalarda bitkisel ve Barok süslemeler olup, her birinde ayrı ayrı ocaklar vardır Karaman evlerinin vazgeçilmez öğelerinden ahşap dolaplar burada da bulunmaktadır Tapucak Mahallesinde, tartan Sokakta bulunan Sami tartan Evi iki katlı olup, her iki kat da birbirinin benzeridir Her köşesinde birer oda olan bu ev bir bakıma haç planını yansıtmaktadır Evin girişteki taş çerçeveli taş kapısı Binbir Kiliseden getirilmiştir Evin duvarları 1 m genişliğinde olup, duvarları kerpiçtendir Tavanlar ahşap çıtalarla bezenmiş, ortadaki tavan göbeği S biçiminde kıvrımlıdır Sofada ise tavanın eteğinde resimler bulunmaktadır Bunlar, İstanbul Kız Kulesi, Dolmabahçe Sarayı, yandan çarklı bir vapur ve yapıldığı XIXyüzyıl silahlarını yansıtan resimlerdir Evin içerisi ince samanın elenerek, sarı toprakla karıştırılarak elde edilen çamur ile sıvanmıştır |
Karaman Genel Tanitimi |
11-04-2012 | #25 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Karaman Genel TanitimiKaraman Kaya Mezarları Gökçeseki Kaya Mezarları (Ermenek) Karaman Ermenek ilçesinde Göksu Irmağının kuzey ve güneyindeki dik yamaçlarda, kireç taşı içerisine oyulmuş mezarlar bulunmaktadır Çok sayıdaki bu mezarlar Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine aittir Kayalara oyularak yapılmış olan bu mezarlar üç ayrı grup halindedir Bunlardan birinci grup tek odalı, dikdörtgen planlı olup, üzerleri yuvarlak tonoz şeklindedir İkinci grup mezarlar bazen tek, bazen de çok odalı olup, dikdörtgen veya kare planlıdırlar Bu mezarların üzerleri düz bir tavan şeklindedir Üçüncü grup mezarlar arazide bulunan iri blok kayaların oyulması ile oluşturulmuş, üzerlerine aslan heykelleri yapılmıştır Bu mezarlardan ilk iki grupta kaya yüzeylerinin düzeltilmesi ile setler yapılmış ve bunların üzerine de ölüler yatırılmıştır Mezarların hemen hepsinin girişinde kitabeler, mezar sahiplerinin kabartmaları kayalara oyularak yapılmıştır Bunların yanı sıra aslan heykellerine geniş yer verilmiştir |
Karaman Genel Tanitimi |
11-04-2012 | #26 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Karaman Genel TanitimiKaraman Mağaraları Manazan Mağaraları (Merkez) Karamanın doğusunda İbrala Suyunun vadisinde, iki yanı yüksek boğaza hakim bir kaya kitlesinde Manazan Mağaraları bulunmaktadır Karamana 40 km uzaklıkta, Yeşildere ile Taşkale arasındaki vadinin kuzey yamaçlarında bulunan bu mağaralar killi kireç taşı içerisine oyulmuş beş katlı ve günümüzde insanların yaşadığı meskenlerdir Yüksek yamacın tepesinde, kayalarda yüzlerce delik görülmektedir Bu dağ kitlesinin içerisine oyulan yerleşim ilk defa Bizans çağında başlamıştır Bunu belgeleyen kayalar içerisindeki bir şapeldir Ayrıca ufalanan ve yamaçlardan aşağıya dökülen taş parçaları arasında da çok sayıda fosil izlerine rastlanmaktadır Mağara yerleşimlerinin ön cepheleri yıkıldığından bunların ayrı bir girişi yoktur Meskenlerin bütün kısımları birbirleri ile olan bağlantıları beş kat arasındaki iniş ve çıkışlar dağ kitlesinin oyulması ile meydana getirilmiştir Bazılarında her katın ortasında geniş ve uzun bir salon görünümünde bir sofa bulunmaktadır Bu sofanın kenarlarında açılmış pencerelerden içeriye ışık ve hava girmektedir Ortadaki salonun yanlarına kaya kitlelerinden oyulmuş odalar yapılmıştır Bu odaların her birinin ayrı sofaya açılan kapıları ve bir de penceresi vardır Bazı odaların tabanlarında yine kaya kitlesine oyulmuş mezarlar görülmektedir Katlar arasında kaya kitlesine dik olarak oyulmuş bir kuyu bulunmaktadır Bu kuyunun duvarlarına bir kattan diğerine çıkmak isteyenler için el ve ayaklarını koyacakları yuvalar açılmıştır Bunların genişliği 1 m kadar olup, bu kuyuyu kullananlar inip çıkarlarken sırtlarını duvara dayamaktadırlar Bu mağara evlerinin yazları serin, kışları da ısıtmaya gereksinim göstermemektedir Aynı zamanda da dışarıdan gelebilecek hücumlara karşı da korunaklıdırlar Gödet (Güldere) Mağaraları (Merkez) Karamanın güneydoğusunda il merkezine 45 km uzaklıktaki Güldere (Gödet) Köyünde, Manazanda olduğu gibi apartman şeklinde mağaralar bulunmaktadır Buradaki büyük mağaranın önü yıkıldığından ötürü katlar açık bir şekilde dışarıdan görülmektedir Mağara 7-8 kat halindedir Ancak burada Manazanda olduğu gibi bir kilise bulunmamaktadır katlar arasındaki iniş ve çıkışlar bacalarda ve buraya açılan el ve ayak çukurlarından sağlanmaktadır Buradaki evlerin bir kısmı kayalara oyulmuş mağaralara bitişiktir Bu tür mağaraların benzerlerine aynı bölgedeki Paşabağı ve Gökçe Köyünde de rastlanmaktadır İncesu Mağarası (Merkez) Karaman, Taşkalenin 9 km güneyinde, İncesu Deresinin dağlık yamacında bulunan bu mağara, yatay gelişmiş kuru bir fosil mağarasıdır İçerisinde mevsimlik oluşan küçük göletler bulunmaktadır Mağara 1derece doğal sit alanı olarak tescil edilmiştir Mağa 1356 m uzunluğunda olup, İncesu Deresine açılan ağzı oldukça dar olup, buradan 5-10 m genişliğinde, 4-6 m yüksekliğinde mağaranın içerisine girilmektedir Mağaranın içerisinde kayalar ve molozların yanı sıra yer yer sarkıt, dikit ve damlataş sütunları da bulunmaktadır Mağaranın ısısı 11-12 C, nem oranı da %75-85 arasındadır Aşarini Mağarası (Merkez) Karaman Taşkalede, İncesu mağarasının 350 m güneyinde bulunan Aşarini Mağarası 750 m uzunluğundadır Girişten itibaren iki kol halinde devam etmektedir 1Derece doğal sit alanı olarak tescil edilen bu mağaranın astım, bronşit gibi solunum yolu hastalıklarının tedavisine iyi geldiği söylenmektedir Ayrıca mağara içerisinde yarasalar yaşamaktadır Hışlayık Mağarası (Ayrancı) Karaman Ayrancı ilçesinde bulunan Hışlayık Mağarasına 26 m uzunluğunda dikey bir bacadan girilmektedir Aynı zamanda buradaki yer altı nehrine de ulaşılmaktadır Mağara içerisinde bir süre akan nehir sonra kaybolmaktadır Maraspoli (Meraspolis-Maraspulla) Mağarası (Ermenek) Karaman Ermenek ilçesinin kuzeyindeki dağların kaya blokları altındaki suların kayaları oyması ile oluşmuş büyük bir mağaradır Meraspoli Mağarası dünyanın en büyük yer altı mağaraları ve yer altı nehirlerinden birisini bünyesinde barındırmaktadır Bu mağarayı ve yer altı suyunu DrJeolog Temuçin Aygen ve arkadaşları tarafından ortaya çıkarılmıştır Meraspoli Mağarası bölme ve katlardan meydana gelmiştir Eski çağlarda yerleşim yeri, sığınak ve zindan olarak kullanılan mağaranın içerisinde irili ufaklı sarkıt ve dikitler bulunmaktadır Mağaranın iki ayrı yönden girişi vardır Bunlardan bir tanesi insanlar tarafından açılmış, diğeri de Ermenek Belediyesince ilçeye su sağlamak amacı ile açılmıştır Genişliği 40-45 cm olan bir delikten mağaranın içerisine inilmektedir Burada 8-10 ayaklı basit ve dar bir merdiven bulunmaktadır Bu girişten sonra uzun bir koridor, ardından çevreye dağılan dehlizler bulunmaktadır Bu dehlizlerden bir tanesi de yer altı suyuna ulaşmaktadır Mağaranın ikinci girişi Başpınar Mahallesi, Cuma Mevkiinde olup, 193 m uzunluğundaki bir galeri ile yer altı nehrine ulaşılmaktadır Aynı zamanda burada 200 m yüksekliğinde bir de yer altı şelalesi bulunmaktadır Mağarada bulunan yer altı suyu kentin ve çevre kasabaların içme suyu ihtiyaçlarını karşılamaktadır Ermenek ve çevresine elektrik sağlayan hidroelektrik santralini çalıştıran su da bu mağaradan çıkmaktadır |
|