Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
genel, kayseri, tanitimi

Kayseri Genel Tanitimi

Eski 11-04-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kayseri Genel Tanitimi



Kayseri Müzeleri

Kayseri Arkeoloji Müzesi (Melikgazi)


Kayseri Müzesi Cumhuriyetin ilanından sonraki müzecilik çalışmaları sırasında 1928 yılında eserler toplanmaya başlanmış ve Kayseri İdadisinde depolanmıştır Dönemin maarif vekili İç Anadolu gezisi sırasında Kayseriye de uğramış, burada vali, maarif müdürü ile birlikte müze kurulmasını kararlaştırmışlardır Bundan sonra Huand Hatun Medresesinde müze kurulma çalışmaları başlamıştır Kayseri Lisesinde korunan eserler onarımı tamamlanan medreseye taşınmıştır Bu arada büyük ölçüdeki kitabeler Sahabiye Medresesinde korunmuştur

Kayseri Müzesi 1 Mart 1930da açılmış, 1937 yılında da müdürlük haline getirilmiştir HHVon der Osten tarafından müzedeki eserlerin kronolojik tasnif ve düzenlemesi yapılmıştır Bu çalışma tamamlandıktan sonra Kayseri Müzesi yeni düzenlemeyle birlikte 1938 yılında yeniden ziyarete açılmıştır


Kayseri yöresindeki eserlerin yoğunluğu, Kültepe kazıları Huand Hatun medresesinin yeterli olmadığını göstermiş, bunun üzerine Gültepe Parkı yakınında eski hastane binasına ait arsa kamulaştırılmıştır YMimar İhsan Kıygının planını çizdiği yeni müzenin yapımına 1965 yılında başlanmış ve eserlerin buraya taşınması ile 26 Haziran 1969da müze yeni binasında ziyarete açılmıştır

Kayseri Arkeoloji Müzesinde eserler kronolojik biçimde sergilenmiştir Öncelikle Eski Tunç Çağının boyalı ve boyasız tek renkli keramiklerine, mermer idollerine ve Ana Tanrıça heykellerine yer verilmiştir Bunların yanı sıra müzenin büyük salonunda Asur Ticaret Kolonilerinin eserleri ile MÖ2000 yıllarına tarihlenen Hitit eserleri bir araya getirilmiştir Kültepede bulunarak Kayseri Arkeoloji Müzesinde sergilenen kap kacaklarda çömlekçi çarkının kullanıldığı değişik formlarda kapların yapılmış oldukları gözlemlenmiştir Özellikle gaga, yuvarlak ve yonca ağızlı testiler, meyve kapları, rythonlar, tek ve çift kulplu vazolar burada sergilenmiştir Çeşitli madenlerden yapılmış objeler, silahlar, damgalar ve silindir mühürler de onları tamamlamıştır Küçük buluntulardan ayrı bir bölümde ise, Geç Hitit Devrine ait taştan yapılmış Kululu kral heykeli, sfenks başı, yazıtlar ve aslan kabartmaları da dikkati çekmektedir


Kayserideki Hitit ve Geç Hitit dönemlerinden sonra yörede önemli etkinliği olan Frig Çağının boyalı ve boyasız keramikleri ile madeni eserler de Prehistorik eserleri tamamlamıştır Müzede Helenistik, Roma ve Doğu Roma eserleri de yine kronolojik bir düzen içerisinde sergilenmiştir Taş ve kemikten yapılmış kolyeler, mermer heykeller, heykel parçaları, bronz figürinler, keramikler ve cam eserler de sergilenmektedir Ayrıca kadın, erkek heykelleri, sunaklar Kayseri çevresindeki Erkilet, Yılanlıdağ, Beşevler tümülüslerinden getirilmiş mezar buluntuları ile süs eşyaları da dikkati çekmektedir Kayseriden 68 km uzaklıktaki Kaletepede bulunmuş Kululu eserleri, İmamkulu Kaya Kabartmasının müzedeki Hitit Çağı eserleri arasında ayrı bir yeri vardır Çeşitli dönemlere tarihlenen altın, gümüş, bronz ve bakırdan yapılmış sikkeler müzenin nümizmatik bölümünü oluşturmaktadır Müze bahçesinde ise büyük ölçüde taş eserlere, kartallara, mezar stellerine ve erzak küplerine yer verilmiştir

Kayseri Arkeoloji Müzesinin yanı başında yapılan Kültür Sitesinin temel hafriyatı sırasında 1991de mermer bir Herakles lahti çıkmıştır Bu lahit müzedeki belli başlı eserlerden biridir

Gültepe Mahallesi Kışla Caddesi No:2
Tel : (0352) 222 21 49
Faks: (0352) 232 48 12

Atatürk Evi (Melikgazi)


Atatürkün 19-20 Aralık 1919da Heyeti Temsiliye adına Kayseriye ilk gelişinde misafir edildiği İmamzade Raşit Ağa Konağı Kültür Bakanlığınca 1976 yılında tescil edilmiş, 6 Mart 1983 tarihinde de Atatürk Evi olarak düzenlenmiş ve ziyarete açılmıştır

İmamzade Raşit Ağa Konağı dışı kesme taştan içerisi de ahşap malzemeden yapılmış bir konaktır Konağın cumbaları, çatı altı saçakları ahşap motiflerle süslenmiştir

Konağın üst katında güneydoğu köşesindeki oda Atatürk Odası olarak düzenlenmiştir Burada Atatürkün mumdan yapılmış bir heykeli, Milli Mücadele sırasındaki fotoğrafları, beyannameler ve Idönem Kayseri Milletvekillerinin resimleri sergilenmektedir

Cumhuriyet Caddesi, Şeyh Tennuri Sokak
Tel : (0352) 232 78 71

Güpgüpoğlu Konağı Etnoğrafya Müzesi (Melikgazi)


Kayserideki Güpgüpoğlu Konağı 1417-1419 tarihlerinde harem ve selamlık olmak üzere iki bölüm halinde yapılmıştır Sonraki dönemlerde konak çevresine yapılan bir takım eklerle genişletilmiştir Batısında ahşap kolonlar üzerinde yükselen, sonradan ilave edilmiş bir köşk bölümü bulunmaktadır Kayserinin en eski evlerinden biri olan bu konağın bazı odalarında sedef kakmalar, tavana kadar uzanan ahşap işleme ve desenlerle süslü bölümler vardır

Konağın haremlik bölümünde harem odası, sofa, gelin odası, misafir odası, günlük yaşamın geçtiği oda ve gelin-damat odası bulunmaktadır Selamlık bölümü konağın doğusundaki kale duvarlarına yaslanan iki katlı bir yapıdır Güpgüpoğlu Konağı Kültür Bakanlığınca 1990-1992 yıllarında restore edilmiş, Kayseri Arkeoloji Müzesinin yönetiminde 18 Mayıs 1995te Etnoğrafya Müzesi olarak ziyarete açılmıştır


Müzenin alt katında sergi salonu bulunmaktadır Yapının dışarısından bir merdivenle çıkılan üst kattaki odalar orta holün çevresinde sıralanmıştır Bunlardan büyük odada Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine tarihlendirilen cam eserler, çiniler, ahşap ve madeni eserler sergilenmektedir Bunun yanındaki ikinci odaya giriş koridorunda kesici ve ateşli silahlar ve Kayseri yöresine özgü erkek giysileri bulunmaktadır Buradaki küçük odada ise Kayseri yöresine ait kadın kıyafetleri ile süs eşyaları bulunmaktadır Konağın güneyinde bulunan iki odada ise İslam dönemine ait çeşitli sikkeler, el yazmaları, bakır ev eşyaları, halı ve kilimler bulunmaktadır Konağın kuzeyindeki yarı açık köşkte, Türkmen çadırı, bahçede de İslam dönemine tarihlenen mezar taşları sergilenmektedir

Cumhuriyet Mahallesi, Tennuri Caddesi
Tel : (0352) 222 21 48

Gevher Nesibe Tıp Tarihi Müzesi (Çifte Medreseler) (Kocasinan)


Kayseride Çifte Medreseler ismi ile tanınan Selçuklu Sultanı Gevher Nesibenin vasiyeti ile ağabeyi Selçuklu Hükümdarı Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 1206 yılında yapılan Gevher Nesibe Çifte Medresesi iki ayrı yapıdan meydana gelmiştir Çifte Medreseler, İkiz Medreseler, Kayseri Tıp Mektebi isimleri ile tanınan bu yapıya sonradan Gıyasiye ve Şifaiye Medreseleri ismi de verilmiştir

Günümüzde bu yapı Erciyes Üniversitesi yönetiminde Tıp Tarihi Müzesi olarak 1982 yılında açılmıştır Müzede, ilaç yapımında kullanılan tıp aletleri, reçete örnekleri, tıp kitapları, tıp dokümanları, sağlıkla ilgili araç ve gereçler sergilenmektedir Ayrıca müzede Osmanlı ve Selçuklu dönemlerinde akıl hastalarını tedavi eden odalar da düzenlenmiştir

Gevher Nesibe Mahallesi
(0352) 437 49 37

Ahi Evran Sanatkarlar Müzesi (Melikgazi)


Türkiyenin ilk ve tek Esnaf ve Sanatkarlar Müzesi Kayseride bulunmaktadır Bu müze Kayseri Esnaf Odaları Birliği tarafından yöreden toplanan eserlerle düzenlenmiş ve ziyarete açılmıştır

Müzede Ahi teşkilatına ait çeşitli eserler ve yörede tarımla ilgili kullanılmış olan eski aletler sergilenmiştir

Kadir Has Kent ve Mimar Sinan Müzesi (Kocasinan)


Kayseride Fuar alanı içerisinde, Kadir Has Kültür Merkezinin modern binasının bir bölümü müzeye ayrılmıştır
Müzenin zemin ve birinci katında dijital ekranlar, maketler, prodüksiyonlar bulunmaktadır Böylece Kayseri ve Mimar Sinan ile ilgili bilgiler izleyiciye anlatılmaktadır

Fuar alanında bulunan müzede ayrıca sosyal hizmetleri içeren tesisler de bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kayseri Genel Tanitimi

Eski 11-04-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kayseri Genel Tanitimi



Kayseri Çeşmeleri

Çifte Önü Çeşmesi (Melikgazi)

Kayseri Şehit Miralay Nazım Bey Caddesinde, Çifte Önü Camisi yakınındadır Çeşmenin iki kitabesi bulunmaktadır Bunlardan yapım kitabesi 1753, onarım kitabesi de 1878 tarihlidir

Çeşme iri-siyah yekpare bazalt taşından yapılmıştır Çeşmenin önüne iri bazalt taşından binek taşları yerleştirilmiştir Bu taşların bir kiliseye ait sütun başlığı olduğu anlaşılmaktadır Çeşme üçü serbest, üçü de duvar içerisinde kalan, birbirlerine yuvarlak kemerlerle bağlanmış sütunlarla hareketli bir cephe görünümü sağlanmıştır Musluklar cephedeki sütunların arkasında bulunan duvara yerleştirilmiştir Çeşmenin yanında hayvanlar için ayrı bir yalak yapılmıştır

Hacı Kasım Çeşmesi (Melikgazi)

Kayseri Tavukçu Mahallesi, Yeni Cami Sokak ile Altun Sokağının kesiştiği noktadadır Çeşmenin yapım tarihi bilinmemektedir Üzerindeki onarım kitabesinden 1890 yılında onarıldığı öğrenilmektedir

Çeşme kesme taştan yapılmış, hafif sivri bir kemerin taşıdığı iki sütunlu bir cephe görünümüne sahiptir Çeşmenin üst örtüsü saçak ve silme çıkıntılıdır

Hacı Mehmet Çeşmesi (Melikgazi)

Kayseri Gülük Camii yakınında bulunan bu çeşmenin üzerinde iki kitabesi bulunmaktadır Bunların her ikisinin de onarım kitabesi olduğu sanılmaktadır Bu kitabeler h1202 (1787) ve h1287 (1870) tarihlidir

Kesme taştan yapılan çeşme, yuvarlak bir kemer içerisine ayna taşı yerleştirilmiştir Ön kısmında yalakları vardır Çeşmenin cephe görünümünde sivri kemerle üst örtü arasında kalan alan çörten ve iki kabara ile dışarı taşırılmıştır

Kadı Çeşmesi (Melikgazi)

Kayseri il merkezinde, Kurşunlu Camisinin 50 m kuzeyinde olan bu çeşmenin Mimar Sinan tarafından yapıldığı iddia edilmektedir Kayseride günümüze gelebilen çeşmelerin en eskilerinden birisidir

Kaba yontma taştan yapılmıştır Çevre nişini oluşturan ayaklar beyaz mermerden olup, çeşme sivri kemerlidir Çeşmenin üzerine dört sütunun taşıdığı külahlı bir minber minare eklenmiştir Çeşme günümüze harap durumda gelebilmiştir

Seyit Gazi Mahallesi Çeşmesi (Melikgazi)

Kayseri Kiçi Kapıda Dinçtürk Sokak üzerinde Lala Camisi yakınındadır Mermer kitabesinden öğrenildiğine göre h1322 (1904) yılında yapılmıştır

Çeşme üzerine dört sütunun taşıdığı bir minber minare yerleştirilmiştir Çeşme kesme ve yontma taştan yapılmıştır Cephe görünümü toprağa gömülü iki paye ve bunları birleştiren yuvarlak bir kemerden meydana gelmiştir

Pamukhane Çeşmesi (Melikgazi)

Kayseri il merkezinde, kalenin yakınında bulunan bu çeşme XIVyüzyılın sonlarında yapılmıştır

İç içe geçmiş yüksek iki niş şeklindedir Çeşmenin cephe görünümü cami giriş portaline benzemektedir Sütunlardan sonra başlıklar ve başlıkların üzerindeki kemerlerde çiçek motifleri bulunmaktadır Aynı kemer profilleri içerideki kemerde de tekrarlanmıştır

Göllü Çeşme (Melikgazi)

Kayseri Gubaroğlu Mahallesi, Göllü Sokakta bulunan bu çeşme kitabesinden öğrenildiğine göre h958 yılında Abdullah oğlu Kasım tarafından onarılmıştır Çeşmenin yapım tarihi bilinmemekle beraber, mimari üslubundan XVI yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır

Çeşme iri taş kaide üzerinde iyon başlıklı yuvarlak sütunların taşıdığı bir niş kemerinden meydana gelmiştir Kemerin kilit taşı üzerine kabartma bir motif yerleştirilmiştir Çeşme nişi içerisinde kabartma taş üzerine iki kitabe yerleştirilmiştir Bunlardan biri onarım kitabesi olup diğeri Selami isimli bir şairin manzum şiirini kapsamaktadır

Gavremoğlu Çeşmesi (Melikgazi)

Kayseri, Huand Hatun Külliyesinin arkasında, Yanıkoğlu Mahallesindedir Çeşme Seraceddin Medresesi bahçesinin arka duvarına yeniden monte edilmiştir Kitabesinden öğrenildiğine göre h914 (1508) yılında Hacı Aziz oğlu Pir Ahmet tarafından yaptırılmıştır Çeşmenin 1885 yılında yapılan onarımından sonra bu onarımı belirten ikinci bir kitabesinde;

Gavremoğlu çeşmesi Pir Ahmedin eseri
Bin beşyüz sekiz yılında akıttı bu kevseri
Harabe olmuş iken Gavremoğlu Yılmaz Bey
Bin dokuzyüzseksen beşte imar etti gevheri
1985 yazılıdır

Kesme taştan sade bir çeşmedir Sivri kemerli bir niş içerisine ayna taşı yerleştirilmiştir Nişin içerisinde Arapça orijinal kitabesi ile bunun üzerine 1985 tarihli onarım kitabesi bulunmaktadır

Oduncu Çeşmesi (Melikgazi)

Kayseri, Gubaroğlu Mahallesinde bulunan bu çeşme kitabesinden öğrenildiğine göre 1582 yılında Oduncu oğlu Murat tarafından yaptırılmıştır

Kitabe:
Ammera fi hâzihi-l imare
Murad bini Oduncu
Bade senetil Hicreti
Tisine ve Tisamie
990 (1582)

Çeşme muntazam kesme taştan yapılmış olup, sivri kemerli bir niş içerisindedir Çeşme önüne sonradan yapılmış bir siperlik eklenmiştir Kayseride bir dönem de mahremiyet nedeniyle bazı çeşmelerin önüne 1 m yüksekliğinde bu tür siperlikler yapılmıştır

Güdüllü Çeşme (Melikgazi)

Kayseri Hunat Hatun Külliyesinin arkasında Moloğlu Konağının bahçe duvarı yanındadırYakınında Seraceddin Medresesi ile Gavremoğlu Çeşmesi bulunmaktadır Kitabesi birkaç kez boyandığından okunamamıştır Yapı üslubundan çeşmenin XVIyüzyılda yapıldığı sanılmaktadır

Çeşme moloz ve kesme taştan yapılmıştır Dikdörtgen bir çerçeve içerisinde yuvarlak kemerli niş içerisinde ayna taşı ve kitabesi bulunmaktadır

Lala Cami Çeşmesi (Melikgazi)

Kayseri Kiçikapı Mevkiinde Lala Mahallesinde, Lala Camisine 10 m uzaklıkta bulunan çeşme XIIIyüzyılda yapılmıştır Ancak bu çeşme yıkılmış ve meydan ortasına kümbet biçiminde 1941 yılında yeniden yapılmıştır

Çeşme kesme taştan 480 m yüksekliğindedir Sekiz köşeli bir planı olup, kesme taştan yapılmıştır Çeşmenin gövdesi üzerinde üç musluk bulunmaktadır

Döner Kümbet Çeşmesi (Melikgazi)

Kayseri Döner Kümbetin arkasına bulunmaktadır Osmanlı döneminde kesme taştan yapılmıştır Kitabesi bulunmamaktadır Çeşmenin yakınında bulunan kümbetten ötürü de Döner Kümbet Çeşmesi ismini almıştır

Çeşme nişini oluşturan ayaklar üç sıra kesme taştan, bu taşların üzerinde de sade bir profil bulunmaktadır Bu profil çeşmenin içerisini boydan boya dolaşmaktadır Çeşmenin yarım daire kemerinde de profiller yer almaktadır Önünde yalağı bulunmaktadır

Hatın Tekin Çeşmesi (Melikgazi)

Kayseri, İl merkezinden Talasa giden cadde üzerinde, Han Camisinin karşısında bulunan çeşmeyi kimin yaptırdığı bilinmemektedir Dikdörtgen kütlevi bir çeşme olup, yuvarlak kemerli niş içerisinde ayna taşı bulunmaktadırYuvarlak kemerin üzengi silmesinde bir kartal amblemi bulunmaktadır Günümüzde bakımsız bir durumdadır

Şıh Sadettin Çeşmesi (Melikgazi)

Kayseri Tacettin Mahallesinde, Kaya Sokakta bulunan çeşmenin yakınında Şıh Sadettin Cami ve türbesi bulunmaktadır

Çeşmenin kitabesi bulunmadığından banisi ve yapım tarihi bilinmemektedir Küçük basit bir çeşme olup, kesme taştan yapılmış, yuvarlak kemerli bir niş içerisindedir Günümüzde harap bir durumda ve önündeki yolun yükselmesinden ötürü yalak taşı toprak altında kalmıştır

Mirzadeler Çeşmesi (Melikgazi)

Kayseri Tavukçu Mahallesi Bayram ve Atpazarı sokaklarının kesiştiği yerde bulunan çeşmeyi Mirzazade Mustafa Has Ağazade Ali Hocazade ile Hacı Kamil Efendiler 1932 yılında yaptırmıştır

Kesme taştan kütleli bir çeşme olup yuvarlak kemerli bir niş içerisinde ayna taşı ile kitabesi bulunmaktadır,Günümüzde harap bir halde olup kaçak define arayanlar tarafından kısmen tahrip edilmiştir

Gevher Nesibe Sultan Çeşmesi (Kocasinan)

Kayseri Yenice Mahallesinde, Gevher Nesibe Sultan Tıp Medresesinin önünde bulunmaktadır Çeşmenin ayna taşı üzerindeki kitabede;

Menâfi çeşmenin âbı
Zülâl olmuş Letâfette
Şeker gibi hâlavette
İçen ihvâna aşk olsun

Hasan Hüseyin aşkına
İçer olsa o teşneler
Bula Kevser Şarâbını
İçen ihvâna aşk olsun

Bu hayrı işleyen mümin
Bakâyı lâ yazâl buldu
Çerağın kendi eliyle
Yakan ihv3ana aşk olsun

Bu tamir tarihin Hilmi
Ferâh gâfil yazub bunda
Hisâb idüp çıkar sende
Bulan ihvâna aşk olsun Yazılıdır

Çeşmenin nişi içerisinde h1218 tarihi ile padişah tuğrası bulunmaktadır

Sahibiye Çeşmesi (Kocasinan)

Kayseri il merkezinde Sahibiye Medresesinin ön duvarında bulunan bu çeşme, medrese yakınında bir başka yerde bulunuyorken yol genişletilmesinden ötürü yerinden kaldırılarak buraya konulmuştur Sahibiyenin orijinal çeşmesi yıkılarak ortadan kalkmıştır
Çeşme üzerinde üç satırlık kitabesi bulunmaktadır

Kitabe:

“Bu mübarek çeşmenin akıtılmasını, Kılıçaslan oğlu yüce Sultan, din ve dünyanın koruyucusu, fetihler sahibi Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında 665 (1266)de Allahu Teâlânın rahmetine muhtaç, zayıf kul Hüeyin oğlu Sahib Ali emretti Allah onu kuvvetlendirsin

Çeşme muntazam blok taştan yapılmış olup, fazla derin olmayan çeşme nişi yuvarlak kemer ve onu taşıyan taş ayaklardan meydana gelmiştir Ayak taşları üzerine profilli taşlar oturtulmuştur

Mıhlım Çeşmesi (Kocasinan)

Kayseri Cürcüler Mahallesi, Fevzioğlu Sokakta bulunan bu çeşmenin kitabesi okunamadığından yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Yapı üslubundan XVIIyüzyılın sonlarında yapıldığı sanılmaktadır

Çeşme iç içe iki kemerli olup, dışta büyük kemer nişi, basık sivri kemerli, içte olanı da sivri kemerlidir Çeşmenin cephesi yüksek kabartma olarak yapılmış rozetlerle süslenmiştir Yalak çevresinde iki adet dinlenme taşı vardır

Daniş Ali Bey Çeşmesi (Bünyan)

Kayseri Bünyan ilçesi, Büyük Bürüngüz Köyünde bulunan bu çeşmeyi Daniş Ali Bey 1565 yılında yaptırmıştır

Osmanlı çeşme mimarisinin tipik örneklerinden olan çeşme, kesme taştan olup, üzeri kubbelidir Dış duvarındaki kitabesi zamanla bozulmuş, mermer üzerine yeniden yazdırılarak çeşmenin iç duvarına yerleştirilmiştir Kitabesinde banisine ait bir methiye ile yapım tarihi bulunmaktadır

Yazıcı Çeşmesi (Bünyan)

Kayseri Bünyan ilçesi Büyük Bürüngüz Köyünde bulunan bu çeşme, Sultan Abdülaziz tarafından 1713 yılında yaptırılmıştır Kesme taştan yapılmış olan bu çeşmenin kitabesi bozulmuş, ancak yapım tarihi olan h1129 (1713) tarihi okunabilmektedir

Çeşmenin cephe görünümü üç yönlü olup, sivri kemerlidir Kemerlerin içerisinde ayna taşı ve yalağı bulunmaktadır Üzeri kubbe ile örtülüdür

Papaz Çeşmesi (Bünyan)

Kayseri Bünyan ilçesi Yenice Mahallesinde bulunan bu çeşmenin kitabesi bulunmadığından yapım tarihi ve banisi bilinmemektedir

XVIII-XIX yüzyılda yapıldığı üslubundan anlaşılmaktadır Çeşme kesme taştan yapılmış, ön yüzünde yuvarlak kemerin birbirine bağladığı iki sütun bulunmaktadır Arkasında bulunan kilise ile bağlantılı olduğunu üslubu açıkça göstermektedir Günümüzde kullanılmaktadır

Osmanoğlu Çeşmesi (İncesu)

Kayseri İncesu ilçesi Bulgurcu Mahallesinde bulunan Osmanoğlu Çeşmesini kitabesinden öğrenildiğine göre; Mehmet Usta 1858 yılında yaptırmıştırÇeşmenin dört satırlık celi-sülüs yazılı kitabesi bulunmaktadır:

Hasan Hüseyin aşkına - Aktı bu âb-ı zülâl
Şefiola kiyametde_Rusûlün yâ zel-Celal
Donanmasına sibû-Çeşme itdi binâ
Suyun iç eyle-Usta Mehmede duâ
h1275 (1858)

Çeşme kaba yontma taştan olup, yuvarlak kemerli bir niş şeklinde, nişin içerisinde kitabesi bulunmaktadır Ayna taşı ve musluğu olmayan çeşme günümüzde kullanılmamaktadır

Ali Saib Paşa Çeşmesi (Talas)

Kayseri Talas ilçesi, Kiçiköy Mahallesinde, Ali saib Paşa Sokağında bulunan bu çeşme, Ali Saib Paşa Camisinin kuzeybatı köşesinde yer almaktadır Cami ile birlikte yapılmış olan bu çeşme kitabesinden anlaşıldığına göre 1888 tarihlidir Üzerinde ikişer mısradan üç satırlık mermer kitabesi bulunmaktadır Bu kitabenin mealen anlamı şöyledir:

“Himmet sahibi, eli açık ve cömertlik kaynağı
Yani serasker-i Ekrem Ali Said Paşa
Kevser suyunun güzelliklerini icra eyler
Bu dünya toprağına bağlanmak revâdır
İşte tarihi selisi aktı gürleyerek
Tatlı su eyledi icra Ali Saib Paşa
1305 (1888)”

Çeşme tek cepheli olup, kesme taştan yapılmış, yalnızca ayna taşı ile kitabesi mermerdendir Ayna taşının üzerinde oldukça iri bir gülbezek bulunmaktadır Kitabe de kalın silmeli bordürle üç taraftan kuşatılmıştır

Esma Hanım Çeşmesi (Talas)

Kayseri Talas ilçesi Kiçiköy Mahallesi, Ali Saib Paşa Sokağının girişinde, çukur içerisinde basit bir çeşmedir Ayna taşı ile kitabesi mermerden diğer bölümleri de kesme taştandır Çeşme nişinin içerisinde bulunan kitabesinden Ali Saib Paşanın bu çeşmeyi 1888 yılında annesi Esma Hanım için yaptırdığı yazılıdır Sülüs yazılı kitabesinin mealen anlamı şöyledir:

“Ali Saib Paşanın annesinin sebilhanelerinden, Hak yolunda yaptı ölümünden sonra daim kılınsın diye
Susayan insanlar su içtikçe Müminler aldıkça abdest, eylesinler ruhuna rahmetle birlikte güzel bir bakış
Muhtar Efendi tam tarihini düştü, ücra beldeye temiz su getirdi Esma Hanım h1305 (1888)”

Hacı Ahmet Çeşmesi (Talas)


Kayseri Talas ilçesinin Tapucak Mahallesinde, Beydağı Sokağında, Han Camisinin güneydoğusunda bulunan bu çeşmeyi, kitabesinden öğrenildiğine göre h1303 (1886) yılında Hacı Ahmet yaptırmıştır Çeşmenin üzerinde altı satırlık kitabesi olup, mealen anlamı şöyledir:

“Hacı Ahmet Efendi bu çeşmeyi yaptırdı
Tek maksadı Allahın rızasını kazanmaktır
Abdest alıp, su içen kimselerden
Bir Fatiha ile üç İhlas ve dua etsinler diye dua eder
h1303 (1886)”

Çeşme kesme taştan yapılmış, yuvarlak bir kemer içerisinde yalak taşı ve ayna taşı bulunmaktadır

Meydan Çeşmesi (Talas)


Kayseri Talas ilçesi, Kiçiköy Mahallesinde, Ali Saib Paşa Sokağının köşesinde bulunan bu çeşmeyi Ali Saib Paşanın babası İbrahim Efendi h1305 (1888) yılında yaptırmıştır Çeşmenin üç satılık sülüs yazılı kitabesinin mealen anlamı şöyledir:

“Serasker Ali Saib Paşanın babası
Bundan evvel Mevlânın rahmetine sığındı

Bu çeşmeyi Müminlere yadigar olsun diye
İnşa edip, dahası ahiret gününe kadar ebedileştirdi

Geldi tarih için geçmişin hakikatinden
Bu rahmet gözü İbrahim Efendi için oldu sevap
h1305 (1888)”

Çeşme kesme taştan yapılmış olup, XIXyüzyıl kilise mimarisi üslubunu yansıtmaktadır

Salih Ağa Çeşmesi (Talas)


Kayseri Talas ilçesi, Tablakaya Mahallesinde Hükümet Caddesi ile Çeşme Sokağının birleştiği köşede bulunan bu çeşmenin beş satırlık kitabesinden öğrenildiğine göre; 1926 yılında Salih Ağa tarafından yaptırılmıştır Bu kitabenin mealen anlamı şöyledir:

“Tek Odur her şeyi yaratan ve baki olan
Hayrat sahibi Balcı Halil oğlu Salih Ağa
Tek maksadı Allahın rızası ile
Onun feyzinden kurtuluşu bulmaktır
h1344 (1926)”

Salih Ağa çeşmesi mimari yönden Osmanlı çeşmelerinden farklı bir üslup yansıtmaktadır Daha çok kilise çeşmelerine yakınlığı olduğu açıkça görülmektedir Bu da çeşmenin Ermeni ustalar tarafından yapıldığını göstermektedir Kitabesi, ayna taşı ve çeşme nişi içerisindeki mermerler dışında kesme taştan yapılmıştır Genel olarak dikdörtgen planlı çeşme yanındaki yapılara bitişiktir Üst kısmında kornişler içerisinde yer alan alınlığın ortasına kitabe yerleştirilmiştir Çeşmenin ayna taşını kuşatan yuvarlak kemeri ile duvara dayalı plasterler Avrupa üslubunu yansıtmaktadır

Harman Camisi Çeşmesi (Talas)


Kayseri Talas ilçesi, Harman Mahallesinde, Harman Camisinin avlusunda yer alan bu çeşmenin kitabesi bulunuyorsa da kitabesinde banisini ve yapım tarihini belirten bir yazı bulunmamaktadır Bununla beraber çeşmenin XXyüzyıl başlarında yapıldığı sanılmaktadır Bu kitabe tamamen Allaha yönelik bir methiyedir

Kesme taştan yapılmış olan bu çeşmenin kitabesi, ayna taşı, yalağı, iki yanındaki sütunların başlıkları mermerden, diğer bölümleri de kesme taştan yapılmıştır Caminin son cemaat yerine bitişik olan bu çeşme, duvara dayalı iki sütun ve yuvarlak kemerden meydana gelmiş bir niş içerisindedir Bunun üzerine de üçgen bir alınlık yerleştirilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kayseri Genel Tanitimi

Eski 11-04-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kayseri Genel Tanitimi



Kayseri Kiliseleri

Kayseri çevresinde 30a yakın manastırın bulunduğu, kaynaklarda ileri sürülmüştür XXyüzyılın başlarında il merkezinde yedi Ermeni ve bir Rum kilisesinin olduğu da söylenmektedir Ayrıca çevredeki ilçe ve köylerde de bir çok kilise ile manastır bulunuyordu Ermenilere ait Surp Garabet Manastırı (Efkere Büyük Manastırı), Balagesi Köyünde Surp Daniel Manastırı, Derevenkte Surp Sarkis Manastırı, Surp Astvatzatzin Tomarza Manastırı ile Bogos Bedros Kilisesi, Develide Yukarı Fenese Mahallesindeki kilise bunların başında geliyordu

Polonyalı Simeonun 1617de Kayseriyi ziyareti sonrasında yazdığı notlarda “Kayseride İstanbuldaki gibi kiliseler vardı Ancak bunlar harabe halinde idi” Demektedir Bu kiliselerin yanı sıra Surp İstepannos, Surp Mergeryos, Surp Sarkis, Surp Parsek, Talasta Aya Yorgi kiliseleri günümüze gelememiştir

Kayserideki Rum Kilisesleri arasında Geside Darsia Yanartaş Kilisesi, Endürlük (Andronike) Kilisesi, Talasta Yeni Cami Kilisesi, İncesuda Yeni Cami Mahallesi Kilisesi, Yarım Mahalle Kilisesi, Aydınlar Köyündeki Rum Kilisesi, Germir (Konaklar) Rum Kilisesi, il merkezinde bugünkü Belediye İş Merkezinin bulunduğu yerde de bir Rum Kilisesi bulunuyordu Ancak Kayserideki Rum kiliselerinin çoğu Kurtuluş Savaşından sonra Lozan Antlaşması uyarınca, nüfus mübadelesi sonunda cemaati kalmayınca kendi hallerine bırakılmışlar, bazıları yıkılmış, bazıları da camiye çevrilmiştir

Ermenilerle ilgili nüfus mübadelesi olmadığından Ermeni kiliseleri 1980 yılına kadar ibadete açık kalmış ancak, Ermenilerin şehirden göç etmeleri üzerine sahipsiz kalan birçok kilise yıkılmış ve bunlardan sadece iki tanesi il merkezinde biri de Talasta olmak üzere üç tanesi günümüze gelebilmiştir Bunlar Kiçikapı Meydanındaki Surp Azdvadzadzin (Meryem Ana) Kilisesi ile Cafer Bey Mahallesindeki Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi, Talasta Yeni Cami Kilisesidir

Surp Astvadzadzin (Meryem Ana) Kilisesi (Merkez)

Kayseri Kiçikapı Meydanında bulunan Surp Astvadzadzin Kilisesinin kitabesi bulunmadığından yapım tarihi bilinmemektedir

Kilise bazilika planında üç nefli olup, orta nef yan neflerden dört sütunla ayrılmıştır Ayrıca nefleri oluşturan sütunlarla duvarlara bitişik yarım sütunlar arasında bağlantıyı sağlayan kemerlerle iç mekan beş dikdörtgen veya kare bölümlere ayrılmıştır Orta ve yan neflerin kilise ortasına rastlayan bölümleri daha geniş tutulmuştur Orta nefteki merkezi bölüm on iki pencereli kasnak üzerine oturan bir kubbe ile örtülmüştür Diğer neflerin üzerleri de tonozla örtülüdür

Kilisenin kuzey ve güney duvarlarında yuvarlak kemerli nişler içerisine alınmış, dikdörtgen söveli altışar pencere bulunmaktadır Kilisenin batısındaki narteks dikdörtgen planlı ve kuzey-güney doğrultusunda uzanmaktadır Narteksten iç mekana dört sütunlu ve üç tonozlu bir bölüm ile girilmektedir

Bu kilise Ermeni cemaatinin olmamasından ötürü terk edilmiş, günümüzde “Kiçikapı Spor Salonu” olarak kullanılmaktadır

Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi (Merkez)

Kayseri Cafer Bey Mahallesi Yeni Sokakta bulunan Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi 1191 tarihinde yapılmış, XVIIyüzyıla kadar ayakta kalmış, XIXyüzyılın ortalarında yıkılmıştır Kilise 1859 yılında yeniden yapılmış, 1885 yılında da büyük bir onarım geçirmiş ve bununla ilgili mermer bir kitabe giriş kapısı üzerine yerleştirilmiştir

Kilise üç nefli bazilika planında yapılmıştır Orta nef yan neflerden sütun ve payelerle ayrılmıştırKilisenin içerisi kuzey-güney, doğu-batı doğrultusunda atılmış kemerlerle üç dikdörtgen ve bir de kare bölüm oluşturulmuştur Orta nefin üzeri ile doğu ve batıdaki bölümler kubbeli, yan nefler de oval kubbeli ve çapraz tonozludur Kilisenin doğusundaki bema ile, kuzeydoğu, güneybatı köşeleri yarım yuvarlak apsislidir Kilisenin batısında üç çapraz tonozla örtülü bir narteks bulunmaktadır Bu narteksin üzerinde de galeriye yer verilmiştir

Kilise girişi beş sütunlu, yarım kubbeli bir mekandır İbadet mekanı freskolarla kaplı olup burada bitkisel, geometrik motiflerin yanı sıra pandantiflere İncil yazarlarının resimleri yapılmıştır Bu kilise halen kullanılmakta olup, ibadete açıktır

Şammaspir Kilisesi (Bünyan)

Kayseri Bünyan ilçesi Doğanlar mahallesinde bulunan Şammaspir Kilisesinin ne zaman yapıldığı konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır Bu kilisenin Hıristiyan Dinini yaymak amacıyla yapıldığı sanılmaktadır

Kilise yaklaşık 100 m yüksekliğinde bir kayanın üzerinde yapılmış olup, kale görünümündedir İç içe üç surla çevrili bulunan kilise yıkılmış ve günümüze gelememiştir Bugün yalnızca temel kalıntıları görülebilmektedir Bu bakımdan kilisenin mimarisi ile ilgili bilgi edinilememiştir

Rum Kilisesi (Talas)


Kayseri Talas ilçesi Tablakaya Mahallesinde bulunan ve bugün Yeni Cami olarak kullanılan Rum Kilisesi 1886 yılında yapılmış ve daha sonra da camiye dönüştürülmüştür Kilisenin 1997 yılına kadar kapı girişinde bulunan kitabesi günümüze ulaşamamıştır Bu kitabede kilisenin 1886 yılında yapıldığı ve ayrıca Sultan IIAbdülhamite bir teşekkür yazısı bulunmaktadır

Kilise kapalı Yunan haçı plan tipinde olup, merkezi bölümü dört payenin taşıdığı 12 pencereli yüksek kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür Orta mekanın dışında kalan haçın kolları ve köşe mekanlar tonozlarla örtülmüştür Kilisenin doğusunda bulunan apsis bölümü camiye çevrildikten sonra düz bir tavanla kapatılmıştır Kilisenin ibadet mekanının üzerinde U biçimli bir galeri bulunmaktadır Bu galerinin kuzey ve güneydoğusuna düzgün olmayan bir takım mekanlar yapılmıştır Batısındaki narteks çapraz tonozlarla üç bölüme ayrılmıştır Burada galeriye çıkışı sağlayan merdivenler bulunmaktadır

Kilisenin batı cephesi diğer cephelerden daha hareketli olup, burada yuvarlak kemerler nişli içerisine dikdörtgen pencereler açılmış ve bunlar dıştan üçgen alınlıklı frizlerle çevrelenmiştir Ayrıca alınlıklar kabartma çiçek, yaprak ve kozalak motifleri ile bezenmiştir Bunun yanı sıra pencere söveleri, paye başlıkları, geometrik ve bitkisel motiflerle bezelidir

Kilise içerisindeki duvar sıvalarının altında İncilden alınma sahneleri içeren fresklerin olduğu bazı izlerden anlaşılmaktadır

Soğanlı Kiliseleri (Yeşilhisar)


Kayseri Yeşilhisar ilçesi Soğanlı Vadisinde sayıları 50ye yakın kayalar içerisindeki mağaralarda kiliseler bulunmaktadır Bu kiliselere ilk defa JWHamilton değinmiş ancak bunların isimleri üzerinde durmamıştır:
“Soğanlıda başlangıç olarak bilinen kısma geldiğimizde manzara bize son derece acayip ve cezp edici gözüktü Vadinin her bir tarafındaki uçurumlar bal peteği gibi sayısız, çok büyük miktarda hafriyatlar, meskenler ve mezarlıklar, 200 feet yüksekliğinde yumuşak ve özel kayalarla ayrılmış olup, binlercesine de girilebilmektedir”

Soğanlı Bölgesi yer sarsıntıları sırasında çökmelere uğramış ve çöken alan, doğal etkilerle daha da derinleşerek vadi ve platoları meydana getirmiştir İki kısımdan oluşan Soğanlı Vadisine Roma döneminden itibaren devamlı olarak yerleşilmiştir Vadi yamaçlarında yer alan kaya konilerini Romalılar mezarlık, Bizanslılar da kilise olarak kullanmışlardır Kilise freskleri açısından IX-XIII yüzyıllara tarihlendirilmektedir Soğanlı vadisinde yer alan önemli kiliseler arasında Kubbeli, Karabaş, Yılanlı ve Azize Barbara ( Tahtalı) Kilise gelmektedir

Kubbeli Kilise (Yeşilhisar)


Soğanlı kiliseleri arasında en tanınmışı ve en görkemlisi vadinin kuzey yamacındaki Kubbeli Kilisedir Soğanlı Vadisine hakim, tüf kayalıklarına oyulmuş, silindirik görünümdeki kilisenin yüksekliği yaklaşık 50 myi bulmaktadır Yedi katlı olduğu sanılan bu kilise, sanat tarihçileri tarafından yeterince araştırılmamıştır Günümüzde yalnızca depremlerden geriye kalan 2 kat üzerinde durulmuştur

Bu kilise Xyüzyılın başlarına tarihlendirilmektedir Kilisenin alt katında krypta denilen bir bölüm bunun üzerine oturtulmuş olan yapı pencereli, kasnağından sonra külah biçiminde bir kubbe ile tamamlanmıştır Doğal etkilerden epeyce yıpranmış olmasına karşılık, kubbe kasnağındaki bezemeler oldukça iyi bir durumda günümüze gelebilmiştir Kilisenin doğu ve güneye doğru uzanan bölümlerinin üzerinin çatı ile örtülü olduğu kalıntılardan anlaşılmaktadır Kappadokia Bölgesinde kayalara oyulmuş diğer kiliselerde görülen özellikler burada da karşımıza çıkmaktadır Özellikle Orta Bizans mimarisinin sıkça uygulandığı bir plan şeması olan “Kapalı Yunan Haçı” düzeni burada da uygulanmaya çalışılmış ancak, kayalık alanlar el vermediği için de tam anlamıyla başarılı bir plan düzeni uygulanamamıştır İbadet yerini örten kubbeli bölümün doğusunda beşik tonozlu apsis, kuzeyinde de paraklesion denilen ek hücreler buraya eklenmiş ve böylece kendine özgü bir plan tipi ortaya çıkmıştır Göreme, Ürgüp ve Soğanlı çevresindeki kiliselerde görülen bodur payelerle at nalı şeklindeki kemerler burada da aynen uygulanmıştır Kilisenin doğu yönüne uzanan beşik tonozlu bölümün sonundaki apsis kayalar el vermediğinden dışarıya çıkıntı yapamamıştır Özelliğini bütünüyle yitirmiş olmasına karşılık günümüze gelebilen izlerden bu bölümlerin fresklerle kaplı olduğu anlaşılmaktadır

Kubbeli Kilisede ibadet yerini örten kubbeye dünya hakimi olan Pantokrator İsa yerleştirilmiştir Bugün oldukça zor seçilebilen bu freskte Hzİsa taht üzerinde, haç motifli bol bir elbise giymiş olarak tasvir edilmiştir Hzİsanın yüzü oldukça bozulmuş bu nedenle de kompozisyon tam olarak seçilememektedir Kubbeyi destekleyen kasnakta ise İncilden alınmış Yuhannes ile ilgili konulara, şikayet ve vaaz sahnelerine yer verilmiştir Kilise duvarlarındaki fresklerden çoğu günümüze ulaşamamıştır Batı duvarındaki bezemelerden bazıları ile doğudaki uzantılarda bir takım figürler dikkati çekmektedir Burada HzMeryemin Yusuf ile birlikte Betleheme gidişi resmedilmiştir Ayrıca kuzey ve güney tonozlarında da Herodesin verdiği ziyafet, mezar başında kadınlar, tebşir, çobanlar, üç müneccim, Yusufun rüyası, Mısıra gidiş, Hzİsanın doğumu, çocukların öldürülmesi, vaftiz gibi İncilden alınma konulara yer verilmiştir

Hagia Barbara (Tahtalı Kilise) Kilisesi (Yeşilhisar)


Kayseri Yeşilhisar ilçesi Soğanlı Vadisinin bitiminde bulunan Hagia Barbara (Tahtalı Kilise) Kilisesi Xyüzyılın başlarına tarihlendirilmektedir

Bu kilise tek nefli, tek apsisli olup, üzeri beşik tonozla örtülmüştür Vadideki önemli kiliselerden biri olan Hagia Barbara Kilisesini tonozlar ortadan ikiye bölmüştür Kilisenin içerisindeki fresklerde çok sayıda Aziz tasvirleri görülmektedir Burada Hzİsanın doğacağının müjdelenmesi, ziyafet, HzMeryemin bakireliğini kanıtlaması, HzMeryemin Yusuf ile Betleheme gidişi ve doğum sahneleri, yedi uyurlar, deisis gibi İncilden alınma sahnelere yer verilmiştir Ayrıca kilisenin çeşitli yerlerine de Azizlerin tasvirleri resmedilmiştir

Karabaş Kilisesi (Yeşilhisar)


Kayseri Yeşilhisar ilçesi Soğanlı Vadisinin sağ yamacında Kubbeli Kilisenin karşısında bulunan Karabaş Kilisesi ismini, Azizlerin başlarındaki halelerden almıştır Bu haleler zamanla kararmış ve halk arasında da bu kiliseye Karabaş Kilisesi ismi verilmiştir Bu kilise Bizans başkent üslubunda yapılmış olup, 1060-1061 yıllarına tarihlendirilmektedir

Kilisenin tonoz örtülü bir ibadet yeri ile yanlarındaki nişler, güneyinde üç şapel ve bir de ibadet mekanı bulunmaktadır Kilise içerisindeki freskler oldukça iyi korunmuştur Burada Hzİsanın doğumu, mabede sunuluşu, Adem ile Havva, Hzİsanın dirilişi, tabut üzerinde melekler, Hzİsanın çarmıha gerilişi, Hzİsanın göğe yükselişi, deisis gibi İncilden alınma sahnelere yer verilmiştir Ayrıca freskler arasında çeşitli Aziz tasvirleri de bulunmaktadır Apsiste bulunan havarilerin bir araya gelişini gösteren fresk, Kappadokia freskleri arasında ender görülecek güzelliktedir

Yılanlı Kilise (Canavarlı Kilise) (Yeşilhisar)

Kayseri Yeşilhisar ilçesi Soğanlı Vadisinde Karabaş Kilisesinin çıkışında bulunan Yılanlı Kilise XIyüzyıla tarihlendirilmektedir

Kilisenin ilginç bir yapı planı bulunmaktadır Avluyu çevreleyen mutfaklar, yemek odaları, mezar odaları, çift koridorlu ve iki derin nişli şapeli ile diğerlerinden farklı bir plan düzenine sahiptir Fresklerinden büyük çoğunluğu günümüze gelememiştir Ancak Azizlerden Hagios Gregoriosun bir yılanı öldüren sahnesinden ötürü de bu kiliseye Yılanlı Kilise ismi verilmiştir

Soğanlıda bulunan bu kiliselerin yanı sıra vadide oyulmuş bir çok mezara da rastlanmaktadır

Tomarza Kilisesi (Tomarza)

Kayseri Tomarza ilçesi Cumhuriyet mahallesinde bulunan kalıntıların bir kiliseye ait olduğu bilinmektedir Kalıntılarından XIXyüzyılın sonlarına tarihlendirilen kilise günümüze harap durumda gelebilmiştir

Kilise bazilika plan düzeninde olup, iç mekan dörder yuvarlak taş sütunlarla üç nefe ayrılmıştır Bu nefler yuvarlak kemerlerle birbirlerine bağlantılıdır Kilisenin üzeri ahşap çatı ile örtülüdür Kilisenin önündeki narteks ile ön cephesi tamamen yıkılmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kayseri Genel Tanitimi

Eski 11-04-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kayseri Genel Tanitimi



Kayseri Hamamları

Huand Hatun Hamamı (Melikgazi)

Kayseri Kalesinin doğusunda, şehri çevreleyen surların dışında, Kağnı Pazarında bulunan Huand Hatun Külliyesinin bölümlerinden biri olan hamam, külliye ile birlikte Sultan IAlaaddin Keykubatın eşi ve IIGıyaseddin Keyhüsrevin annesi Mahperi Huand Hatun tarafından 1237-1246 yıllarında yaptırılmıştır

Huand Hatun Külliyesinin güneydoğu köşesinde bulunan çifte hamam, yapı topluluğunun genel planına göre çapraz bir durumda yapılmıştır Hamamın erkekler bölümü daha geniş, kadınlar bölümü ise daha küçüktür Günümüzde de kullanılan hamamın giriş ve soyunma yerlerinde değişiklikler yapılmış ve kısmen de özelliğini yitirmiştir Büyük olasılıkla medreseden daha eski olan bu yapının erkekler kısmının soyunmalık bölümü caminin giriş kapısından ötürü biraz kuzeye çekilmiştir Son restorasyon sırasında hamamın kadınlar kısmının halvetinde kartal ve av kuşlarının ağırlıklı olduğu insan figürlü çiniler ortaya çıkmıştır Bu çinilerin yerleştirilmesinde belirli bir sıra gözetilmemiştir Bazıları yan yana ve ters konulmuştur Bu çinilerin bir Selçuklu sarayı için yapıldığı, arta kalanların da burada kullanıldığı sanılmaktadır Bunlar Kubadabad üslubu çinilerinden olup, onlardan daha ileri bir düzeydedir

Çifte hamamın erkekler bölümü soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir Bunların üzerleri kubbelerle örtülüdür Sıcaklık bölümünde üzerleri küçük kubbelerle örtülü dört halvet bölümü bulunmaktadır Kadınlar bölümü uzun tonozlu bir girişi olan sade bir yapıdır Bu girişten sonra yüksek tonozlu soyunmalığa ulaşılır, buradan da küçük bir kubbe ile örtülü ılıklığa geçilir Sıcaklık üç derin tonozla iki halvet odasından meydana gelmiştir ve bunların da üzeri kubbe ile örtülüdür

Kadı Hamamı (Melikgazi)


Kayseri, Melikgazi ilçesi Camii Kebir Mahallesinde bulunan bu hamamın Kadı Bedreddin Mahmut tarafından 1559 yılında yaptırıldığı vakfiyesinden öğrenilmektedir

Osmanlı hamam mimarisinde çifte hamam plan düzeninde yapılan bu hamam moloz taştan yapılmıştır Soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelen hamamın erkekler ve kadınlar bölümüne ayrı ayrı merdivenlerden inilmektedir Erkekler kısmına siyah ve beyaz taşlardan geçme olarak yapılmış kapısından girilmektedir Bu bölümün son onarım öncesi kadınlar kısmına ait olduğu bilinmektedir Soyunmalık kare planlı olup, üzeri büyük bir kubbe ile örtülmüştür Sivri kemerlerle taşınan kubbenin kemerlerle arasında kalan bölümleri kubbeye kadar mukarnaslarla doldurulmuştur Köşelerdeki tromp içleri, iki yan duvarlar yükseltilerek ek üçgenlerle bölümlere ayrılmıştır Soyunmalığın ortasında küçük bir şadırvan yanlarda da soyunma hücreleri bulunmaktadır Ilıklığın üzeri altı köşeli yıldız ve ortasında ışık deliklerinin bulunduğu bir kubbe ile örtülmüştürBuradan sıcaklığa geçilmektedir Sıcaklığın üzeri merkezi bir kubbe ile örtülmüş Doğu ve batı yönlerinde de yarım kubbelerle desteklenmiştir

Hamamın kadınlar bölümü tamirlerle büyük değişikliğe uğramıştır Doğudaki basit bir kapıdan girilen kadınlar bölümünün soyunmalık kısmı L planlı olup üzeri betonarme bir tavanla kapatılmıştır Buradaki bir sofadan iç içe ılıklığa, oradan da göbek taşının bulunduğu sıcaklık bölümüne geçilmektedir Bu bölümde doğu ve batı yönlerinden yarım kubbelerle desteklenen merkezi bir kubbe ile üzeri örtülmüştür Hamamın kuzeyinde boydan boya külhan yer almıştır Hamam günümüzde de kullanılmaktadır

Ali Saib Paşa Hamamı (Talas)


Kayseri, Talas İlçesinde Harman Mahallesi, Müsteşar Caddesinde bulunan Ali Saib Paşanın yaptırdığı hamamın kitabesi bulunmamaktadır Mimari yapısından XIXyüzyılın sonlarında yapıldığı anlaşılmaktadır

Hamam moloz ve kesme taştan yapılmış olup soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştirSoyunmalıktan sıcaklığa dar bir koridorla geçilmektedir Kuzey cephesindeki sonradan açılmış düz lentolu bir kapıdan hamamın orta bölümüne girilmektedir Eskiden kapı soyunmalık bölümüne açılıyordu Soyunmalık doğu yönünde iki, batı tarafında da bir pencere ile aydınlatılmıştır girilmektedir Sıcaklık bölümünün üzeri pandantifli merkezi bir kubbe ile örtülüdürBu bölüm tek eyvan halinde olup köşelerinde dört halvet hücresi bulunmaktadır Burası kubbedeki 13 ışık alan delik ile aydınlatılmıştır Sıcaklığın ortasında mermer bir göbek taşı bulunmaktadır

Hamamın suları künklerle doğusundaki kayalardan getirilmiştir Günümüzde bu künkler sular kesildiğinde kullanılmaktadır Hamam günümüzde iyi bir durumdadır

Seyrani Hamamı (Develi)

Kayseri Develi ilçesi, Aşağı Develide, Eski Saray Mahallesinde bulunan hamamın kitabesi günümüze gelememiştir Başka bir deyişle kitabesi yazılmamıştır Mimari yapısından XIXyüzyılın ikinci yarısında yapıldığı sanılmakta olup, halk ozanı Seyranınin (1800-1866) ismi bu hamama verilmiştir

Hamam moloz ve kaba yontma taştan yapılmıştır Doğu-batı uzantısında dikdörtgen planlı olup soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir Ancak ilk yapılışında ahşap olan soyunmalık ile külhanı yıkılmıştır Soğukluğun güneyi ile halvetin üzeri ayna tonoz, su deposunun üzeri de beşik tonozla örtülmüştür Soğukluğun kuzey bölümü kubbe ile örtülüdür Hamam içerisinde herhangi bir süsleme elemanına rastlanmamıştır

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Hamamı (İncesu)


Kayseri İncesu ilçesinde Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın 1670 tarihinde yaptırmış olduğu külliyesinin hamamı, günümüzde harap bir halde olup kullanılmamaktadır

Bu hamam külliyeden ayrı bir yapı olarak düşünülmüştür

Osmanlı Mimarisi tek hamam plan tipindeki hamam kuzeyden güneye doğru uzanan dikdörtgen planlı olup moloz taş ve yer yer de kesme taştan yapılmıştır Soyunmalı, ılıklık ve sıcaklık bölümleri ile halvetten meydana gelmiştir

Eski Hamam (Pınarbaşı)

Kayseri, Pınarbaşı ilçesi Yukarı Mahalle Kayadibi Sokağında bulunan bu hamamın kitabesi bulunmadığı gibi kimin tarafından da yaptırıldığı bilinmemektedir Bununla beraber Pınarbaşı ilçesinin 1861de kurulduğu dikkate alınırsa hamamın da XIXyüzyılın ikinci yarısında yapıldığı anlaşılmaktadır

Hamam kuzey-güney yönünde soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir Moloz taştan yapılan hamamın soyunmalık, iki halvet hücresi ile külhan kısmı yıkılmıştır Günümüze yalnızca sıcaklığın merkezi kubbesinin çok az bir bölümü gelebilmiştir

Yeni Hamam (Pınarbaşı)

Kayseri Pınarbaşı Yukarı Mahalle, Yeni Hamam Caddesinde bulunan bu hamamın yapım tarihi bilinmemektedir Hamama Yeni Hamam isminin verilmesinden ötürü XIXyüzyılın sonlarında yapılan Eski Hamamdan daha sonra yapıldığı da kendiliğinden ortaya çıkmaktadır

Hamamın yapımında kesme taş ve moloz taş kullanılmıştır Kuzey-güney yönünde dikdörtgen planlı olarak yapılan hamam soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir Soyunmalık bölümü tonozlu, yanları ahşap tavanlıdır Sıcaklık ve halvetler kubbe ile örtülüdür İçerisinde herhangi bir süsleme elemanına rastlanmamıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kayseri Genel Tanitimi

Eski 11-04-2012   #20
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kayseri Genel Tanitimi



Kayseri Dergâhları

Kayseri, Danişmend, Eratna, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde medreselerde yapılan ilim çalışmalarının yanı sıra aynı zamanda da önemli bir tasavvuf merkezi idi Bu nedenle kentte bir çok tarikat faaliyette bulunmuş ve bunun sonucu olarak da şehirde çeşitli dergahlar kurulmuştur

Kayseride Mevlevilik, Ahilik, Bektaşılık, Kalenderilik, İshakilik, Bayramilik, Rıfailik, Nakşibendilik ve Halvetilik ile ilgili dergahlar kurulmuştu Ancak bunların büyük çoğunluğu günümüze gelememiştir Bunların başında da Suyakanmış Zaviyesi, Bostancı Baba Zaviyesi, Şeyh Musa ve Şeyh Hamid Zaviyesi, Ali Dede Zaviyesi, Ali Cafer Zaviyesi, Şadgeldi Zaviyesi, Kadıhan Zaviyesi ve Şeyh İsmail Zaviyesi gelmektedir Bununla beraber, Beylikler döneminde yapılan türbe-zaviyeler fonksiyonlarını yitirmiş olarak günümüze ulaşabilmiştir

Bu tür zaviyeler yerleşim alanlarının dışında, ıssız yerlerde kurulmuşlardır Burada yaşayan dervişler tasavvufla meşgul olurken diğer yandan da toprak ve hayvancılıkla uğraşır geçimlerini sağlarlardı Bu dergahlardan ötürü de Kayseri çevresindeki pek çok köy onların isimleriyle anılmıştır

Şeyh Turesan Zaviyesi (İncesu)

Kayseri, İncesu ilçesinde Başköy yakınında tepelerin üzerinde bulunan bu dergah, Sultan IAlaeddin Keykubatın (1236-1246) eşi Mahperi Huand Hatun tarafından h635 de (1237) yaptırılmıştır

Adına zaviye yaptırılan Şeyh Turesanın kimliği konusunda değişik tezler ortaya atılmışsa da Prof Dr Osman Turan, Malazgirt Savaşından (1071) sonra, Kayseri fatihi olduğunu ileri sürmektedir

Zaviye, 2118x1412 m ölçüsünde dikdörtgen planlı olup, üzeri toprak damla örtülmüştür Moloz taştan yapılan zaviyenin doğu yönünde giriş kapısı bulunmaktadır Giriş kapısı üzerinde kitabesi ve bunun üzerinde de salona açılan penceresi vardır

Mehmet Çayırdağdan öğrendiğimiz bu kitabenin bazı bölümleri kırılmış ve kaybolmuştur;

“Bu meşhed Büyük Sultan Gısed-dünya ved-din acem ve arab sultanlarının sultanı Fethin babası müminlerin emiri, Keykubadın oğlu Keyhüsrevin saltanat günlerinde,onun emriyle Büyük Melike Saffetüd-dünya ved-dintarafından imar edilmiştir

Giriş kapısından sonra üzeri tonozla örtülü bir avluya girilmektedir Bu avlunun iki yanına odalar yerleştirilmiştir Orta tonozlu odanın batısı da türbeye ayrılmıştır Kapalı avlunun solundaki mekan, mescittir Mescidin ahşap kapı kanatları orijinaldir Mescidin kıble duvarında kenarları basit silmelerle çevrili mihrap nişi olup, yapının 60 cm dışına taşmaktadır

Giriş kapısının solunda, orta avluya açılan ikinci kapıdan türbeye girilmektedir Üzeri tonozla örtülü türbenin ortasında oldukça iri bir sanduka görülmektedir Türbenin doğu ve güney duvarında iki mazgal penceresi vardırTürbenin karşısında oda ve mutfak bulunmaktadır

Zaviyenin kuzeyinde han kısmı bulunmaktadır Bu bölümün duvarlarında nişler ve hayvanların bağlandığı delikli taşların izleri görülmektedir

Şeyh Hacı İbrahim Tekkesi (Develi)


Kayseri, Develi ilçesi Havadan Köyünün 15km kuzeybatısında bulunmaktadır Tekkenin kitabesi bulunmamaktadırYapım tarihi kesinlik kazanamamıştır

Tekke yedi cepheli, moloz taştan bir avlunun ortasında yer almaktadır Sekizgen gövdeli kubbeli bir türbe ile avlunun kuzeydoğu köşesinde aşhane denilen bir mekan, güneyde avlu dışında bir mescitten meydana gelmiştir Bunlardan aşhane denilen mekan kare planlı olup batı yönündeki, iki yanında birer pencere olan bir kapıdan içeriye girilmektedir Aşhanenin kuzey duvarı ortasında bir ocak ve bu ocağın iki yanına birer dolap nişi açılmıştır

Avlunun ortasındaki sekizgen planlı türbe dergahın en gösterişli yapısıdırTürbe kare kaide üzerine sekizgen gövdeli olup içten ve dıştan kubbe ile üzeri örtülmüştür Mumyalığı olmayan türbe gri, bej ve kırmızı renkli taşlarla örülmüştür Günümüze gelemeyen bir giriş bölümünün türbe önünde olduğu izlerden anlaşılmaktadır Türbenin batı, güneybatı, güneydoğu ve kuzey cephelerinde birer pencere açılmıştır Kapının bulunduğu cephe dışında bütün cephelerde birer mazgal pencere açılmıştır Türbe içerisindeki mihrap beş köşeli olup bir sıra kaval silme ile çevrelenmiştir

Avlunun güneyine mescit yerleştirilmiştir Mescidin doğu cephesinde bir giriş mekanı vardır ve bu bölümün sonradan buraya eklendiği açıkça kendisini belli etmektedir Moloz taştan yapılmış olan mescidin güney duvarında mihrap bulunmaktadır İki yanında kum saati ve sütuncelerle sınırlanan mihrabın üzeri üçgen şeklinde kabartmalarla bezenmeye çalışılmıştır Bu yapının doğu-batı doğrultusundaki kalıntıların tekkenin asıl mescidi olduğu sanılmaktadır Günümüze kalıntıları gelebilmiş olan bu yapının sivri tonoz örtülüleri ve giriş kapısı açıkça kendisini belli etmektedir Ayrıca dikdörtgen planlı olan bu yapının güney duvarı ortasında mihrap ve bunun iki yanında birer pencere olduğu açıkça görülmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kayseri Genel Tanitimi

Eski 11-04-2012   #21
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kayseri Genel Tanitimi



Kayseri Doğal Güzellikleri

Erciyes Dağı


Kayserinin güneyinde, İç Anadolu Bölgesinin en yüksek dağı olan Erciyes Dağı, Antik Çağlarda Argaios ve Argaeus isimleri ile tanınmıştır

Erciyes Dağı dizi halinde ovalarla çevrelenmiştir Bunlar Zeresek ve Tomarza ovalarıdır Dağın en yüksek iki doruğu batı-doğu doğrultusunda Büyük Erciyes (3917 m) ile Küçük Erciyestir (3700 m) Bu alan Miyosen bölümünde, 26-7 milyon yıl önce püskürmeler sonucu oluşmuş ve büyük bir kütlenin aşınması ile meydana çıkmıştır Pliosen döneminde, 7-2,5 milyon yıl önce biçimlenmesini tamamlamış, 2,5 milyon-10 bin yıl önce de lav ve tüf püskürmeleri ile koniler oluşturmuştur Bu konilerin en önemlileri Ali Dağı (1870 m), Lifos Tepesi (Çadır Tepesi) (2503 m), Sütdonduran Tepesi (2797 m), Eğrikuzey Tepesi (2920 m) ve Kolanlı Dağıdır (2680 m) Bu konilerin bazılarının doruklarında kraterler vardır

Erciyes Dağı üzerinde IV Zamanda oluşan buzullar ise aşındırma yoluyla dağın yüksek kesiminde geniş ve derin sirkler (buz yalakları) ortaya çıkarmıştır Dağda, 3000-3500 m arası yükselti kuşağında yer alan bu 8 buz yalağından birinin geniş bölümünde bir buzul bulunmaktadır Boyu 700 m, eni ise yaklaşık 200 m olan bu buzulun kalınlığı 20 ile 50 m arasında değişmektedir


Erciyes Dağının 1500 m nin altında kalan bölgelerde ormanlık alanlar tahrip edildiğinden hiç orman kalmamıştır Bu da dağa bir step görünümü vermektedir Dağdaki doğal otlaklarda, hayvan otlatılmakta ve arıcılık yapılmaktadır

Dağcılık sporu yönünden de son derece önemli olan Erciyese WJHamilton 1837de tırmanan ilk kişidir Sonraki yıllarda Tozer, Cooper (1879), Penter, Zederbauer (1902) ve Bartsch (1930-1934) dağa tırmanan dağcılardır BnbHüseyin Remzi, YzbCemil Cahit ve yedi subaydan oluşan bir ekip de 1924 yılında dağa tırmanan ilk Türkler olmuştur Büyük Erciyesin doruk noktasının bulunduğu 16 m lik dik kaya bloğuna GHaafe, USchönborn ile EJRitter 1928de tırmanmışlardır

Kayserinin sembolü olan 3917 m yüksekliğindeki Erciyes Dağı kış sporları bakımından bölgenin en önemli pistlerine sahiptir Dağın doğu ve kuzey yamaçlarında kayak alanları bulunmaktadır Bunlar %30 eğimle 4,5-7,5 km uzunluğunda kayak pisti olup, dünyadaki kayak pistlerinin ender örneklerindendir Kayak pisti yakınında, 3000 m uzunluğunda 1250 kişi/saat kapasiteli telesiyej, 1500er metre uzunluğunda 2 teleski ve 3 adet baby-lift bulunmaktadır Erciyes, dağcılık ve buzul tırmanışları yanı sıra, yaz aylarında tracking parkuru olarak da kullanılmaktadır Son yıllarda geleneksel hale dönüştürülen Kar Taneleri Şenlikleriyle müzik, eğlence ve sporun bir araya getirildiği Erciyes, doğal ortamlarda yaşayan yaban atlarıyla da ünlüdür


Erciyeste son yıllarda modern konaklama tesisleri yapılmış ve buraya ulaşım yolları da sürekli açık tutulmaktadır

Kayak pistinin de yer aldığı Tekir Yaylası, kışın olduğu kadar, yazın da doğal yapısıyla ilgi çekmekte ve piknik yeri olarak da kullanılmaktadır Tekir Yaylası ve çevresinde yaz aylarında kurulan yaylalar ve yörede elde edilen Tekir balı yine Erciyesin güzellikleri arasında yer almaktadır

Ala Dağlar Milli Parkı

Türkiye'nin en büyük Milli Parklarından biri olan Ala Dağlar Milli Parkı, turizm yönünden önemli bir merkezdir Buraya tırmanış 3700 m nin üzerinde Demirkazık Tepesi (3756), Kaldı Tepesi (3748 m) ve Kızılkaya Tepesinden (3726) yapılmaktadır Ayrıca burada trekkinge uygun parkurlar ve kamp alanları bulunmaktadır

Sultan Sazlığı


Kayseri Erciyes Dağının güneybatısındaki Develi Ovasının en alçak kesiminde yer alan Sultan Sazlığı tektonik kökenli bir çukurdur Bu alan içerisinde Yay, Camuz, Söbe ve Çöl gölleri bulunmaktadır Bu göllerin ve çevrelerindeki bataklıkların tümüne Sultan sazlığı ismi verilmektedir Sultan Sazlığını meydana getiren göl ve bataklık alanlar kurak mevsimlerde daralır, yağışlı mevsimlerde de genişler

Sultan Sazlığı Kayserinin Yeşilhisar, Develi ve Yahyalı ilçeleri arasında olup, tamamen kapalı düz bir havzadır Bu sazlık Kayseri il merkezine 90 km, Yahyalı ilçesine 24 km, Yeşilhisar ilçesine 18 km, Develi ilçesine 35 km uzaklıktadır Sultan Sazlığı, 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu'nun 3 maddesine göre 21041988 tarihinde “Tabiatı Koruma Alanı” ilan edilmiştir


Dünyanın sayılı eko-sistemlerinden biri olan 17200 hektarlık alan doğayı koruma alanı olarak ayrılmıştır Aynı zamanda burası kuş yaşamı için elverişli bir ortam oluşturduğundan Manyastan sonra Türkiyenin ikinci önemli Kuş cenneti olarak da tanımlanmaktadır Burada su kuşlarının yaşama ortamını ve göç yollarını araştırmak için kurulan Gözetleme Kulesi ve İstasyon 1986dan bu yana Sultan Sazlığında 251 kuş türünün yaşadığını ve bunların 80inin de burada kuluçkaya yattığını göstermiştir Kuş türlerinden başlıcaları; dikkuyruk, kılıçgaga, akpelikan, küçükkarabatak, turna, karasumru ve flamingolardır

Yedi Göller

Kayseri Yahyalı ilçesine 80 km uzaklıkta Yedi Göller ismi ile tanınan irili ufaklı yedi göl bulunmaktadır Bunlardan en büyüğü Direk Gölüdür
Bu göllerin derinlikleri günümüzde tespit edilememekle beraber, kar ve buz suları ile beslenmektedir

Tuzla Gölü Doğal Sit Alanı


Göl tuzlu olup çevresinde tatlı su sızıntılarının olduğu yerlerde tatlı su bataklıkları oluşmuştur Kayserinin 40 km kuzeydoğusundaki palas Ovasında bulunan bu göl, kapalı bir havzada yer almaktadır Gölün su kaynaklarını Değirmen Deresi, Yertaşpınar, Körpınar, Başpınar ve Soğukpınar oluşturmaktadır Yaz aylarında yağışın azalması ve buharlaşma nedeniyle göl alanı daralmakta, içerisindeki tuz göl kenarında birikmektedir Burada 10-15 cm kalınlığında tuz tabakaları meydana gelmektedir

Tuzla Gölü 1993 yılında Doğal Sit Alanı olarak ilan edilmiş olup, aynı zamanda Türkiye'nin yeni Ramsar alanları listesindedir Ayrıca Bir çok kıyı kuş türünün göç sırasında konakladığı ve besin depoladığı bir alandır

Gölün güney kesiminde bulunan çamurlardan romatizmal hastalıkların tedavisinde yararlanılmaktadır

Kapuzbaşı Şelalesi (Yahyalı)


Kayseri Yahyalı ilçesine 76 km uzaklıkta, 30-50 m arasında uzunlukları değişen yedi ayrı şelale bulunmaktadır Yahyalı Şelalesi Zamantı Nehrine karışmaktadır Küçükçakır Köyünün kuzeyindeki Ensenin Tepesinde bulunan Kapuzbaşı Şelalesi, Aladağın zirvelerinde bulunan kar ve buzulların suları ile beslenerek 700 m den aşağıya dökülmektedir Kapuzbaşı şelaleleri yüksekten akış itibariyle Ugandada bulunan Victoria çağlayanı (100 m) dışında, ABDde bulunan Niagaradan (55 m), Finlandiyada bulunan İmatradan (25 m), Erzurumdaki Tortumdan (50 m), Antalyada bulunan Düdenden (25 m) ve Manavgattan (5 m) daha büyüktür

Kaplıcalar

Bayramhacı Kaplıcası

Kayseri'nin 65 km batısında, Bayramhacı Köyüne 1,5 km uzaklıkta yer alan Bayramhacı kaplıcası 38ºC / 40ºC sıcaklığındaki suyunun romatizma, deri, kalp ve kan dolaşımı, solunum yolu ve kadın hastalıkları tedavisinde yararlı olmaktadır

Tekgöz Kaplıcaları

Kayseri'ye 33 km uzaklıkta Kocasinan ilçesi Yemliha kasabasında bulunan kaplıcanın 43ºC sıcaklığındaki suyu; romatizma, deri, solunum yolu, böbrek ve idrar yolları, kadın hastalıkları tedavisinde yararlı olmaktadır

Ayrıca Kayseride Çiftgöz, Hacıveli Kaplıcaları ile Yeşilhisar Dutlu içmesi ve Zile Acısuyu bulunmaktadır Bu kaplıca ve içmeler çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır

Mağaralar


Kayseri Bünyan ilçesinde bulunan mağaralar geçmiş yıllarda burada yaşayan insanlar tarafından yerleşim yeri olarak kullanılmıştır Bunlardan bazılarında yuvarlak taşlar kesilerek manivela sistemi ile kapılar yapılmış ve açılıp kapanması sağlanmıştır

Bünyan ilçesinin Köyün Çevlik denilen mevkideki mağaralarda da insanlar yaşamıştır Bu mağaralara aşağıdan mağara ağzına kadar uzanan yontma taş merdivenler yapılmıştır Ancak bu mağaraların girişleri çökme sonucu kapanmıştır Yalnızca girişlerin iki tarafında, kayaların oyulması ile oluşturulan nöbet yerleri günümüze kadar gelebilmiştir

Tomarzadaki Saraycık ve Sümengen dağlarında, İncili, Ekinli, Kuşcağız, Kömür ve Emiruşağı yörelerinde çok sayıda irili ufaklı mağaralar bulunmaktadır Bu mağaraların en belirgin özelliği de birbirleri arasında bağlantılarının oluşu ve belirli aralıklarla havalandırma deliklerinin oluşudur

Bunların dışında Kayseride, Develi ilçesi Küçük Künye Köyü yakınlarında Perilin (Homurlu Mağarası), Ayıini Mağarası ve ayrıca Özvatan ilçesinde Zırha Mağarası bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kayseri Genel Tanitimi

Eski 11-04-2012   #22
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kayseri Genel Tanitimi



Kayseri-Erciyes Dağı
Kentin simgesi haline gelen ve tepesinde her zaman duman ve kar bulunan Erciyes Dağı 3916 m yüksekliğinde dev volkanik bir dağdır



Püskürttüğü lavlar sonucunda Peri bacalarını oluşturan dağ antik çağlarda eteklerinde yaşayan Mezeke haklını o kadar etkilemiştir ki, Mezekeliler sikkelerinde tepesinden lav püsküren Erciyes Dağını resmetmişlerdir Dağa çıkmayı ilk başaran 1837 yılında WJ Hamilton'dur Dağa çıkan ilk Türk ise 1924 yılında Miralay Cemil Cahit Beydir

Erciyse bir dağcılık merkezi olmasının yanı sıra Türkiye'nin önemli bir kış turizm merkezidir Ayrıca Dağın zirvesine çıktığınızda hava açıksa Kapadokya' dan Toroslar' a kadar uzanan bir bölgenin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz

Yükseklik 3916 m

Konumu

Orta Anadolu'da Kayseri ilinin hemen güneyinde yükselir
Tırmanış Zamanı Yaz tırmanışları için en uygun zaman Mayıs-Ekim ayları arasıdır

Özellikleri

Sönmüş genç bir volkan dağ, Orta Anadolu'nun en yüksek doruğudur Dağın kuzeyinde 700 m uzunlukta bir dağ buzulu vardır Doğu yüzünde 2100-2900 m yükseklikte yer alan Tekir yaylası bir kış sporları merkezidir Telesiyejden sonra kamp yeri olan Çobaninine kışın yürüyerek yaklaşık 2,5-3 saatte gidilir Tırmanış genellikle çoban ininden mola taşına kadar bir saat sürer Mola taşı tam şeytan deresinin ağzındadır Buradan, küçük zirve yaklaşık 2-3 saat sürer Kış ayları Şeytan deresinde çığ tehlikesi olabilir Bahar aylarında taş düşmesi yüzünden (Mayıs, Haziran ayları) kask kullanılması gerekir Tur kayağı ile zevkli tırmanışlar yapılabilir

Ulaşım ve Konaklama

Ankara ve İstanbul'dan Kayseri'ye otobüs, tren yada uçakla ulaşılabilir Tekir yaylasında 100 yataklı kaloriferli ve telefonlu bir dağ evi mevcuttur Kayseri'de çeşitli konaklama ve lokanta tesisleri bulunmaktadır Tekir yaylasında ayrıca özel idareye ait 100 yataklı yeni ve modern bir otel işletmeye açılmıştır

Tırmanışlar

Malzemeler

Krampon, İp, Kazma, Kask, Muhtelif Emniyet Malzemeleri (Sikke, Buz Burgusu vb), Kamp Malzemesi

Tekir Yaylasından Tırmanış

En emin tırmanıştır Kayseri'ye 25 km uzaklıktaki dağ evine Hisarcık üzerinden gidilir Dağ evinden 8-10 saatlik bir sürede ana doruğa çıkış ve iniş gerçekleştirilir Kuzeybatıdan Tırmanış: Erciyes için biraz güç ancak zevkli bir tırmanıştır Kayseri'den otobüs yada otomobil ile Hacılara gidilir Buradan Akın yurdu üzerinden geçilerek Sütdonduran yaylasında (2850 m) kamp kurulur, tırmanışa devam edilerek doruğa ulaşılır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kayseri Genel Tanitimi

Eski 11-04-2012   #23
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kayseri Genel Tanitimi



Sultansazlığı/Yeşilhisar/Kayseri
Sultansazlığı'nın Yeri ve Sınırları
Sultansazligi Tabiati Koruma Alanina Kayseri-Nigde devlet karayolu uzerende yer alan Yesilhisar ilcesinden ayrilan 15 kmlik bir stablize yol ile ulasilmaktadir

Alan, Yahyaliya 24 km, Yesilhisara 18 km, Develiye 35 km uzakliktadir

Sultansazlığı'nın Tarihçesi
Sazliga bu ismi Osmanlilar vermistir Osmanli Sultanlarindan IV Murat 1636da Revan Seferine giderken Yesilhisarda konaklamis ve otagini simdiki Kosk Pinarinin bulundugu yere kurdurmustur Ordu 3 aydan fazla burada kalmistir Levazimat tasiyan hayvanlarin yiyeceklerini temin etmek icin Yay Golu icinden bir yol acilarak sazliga gecic saglanmistir Sultan Ordusuna hizmet vermesinden dolayi o tarihten itibaren sazligin ismi “Sultansazligi” olarak kalmistir Ayrica bolgenin Sultansazligi olarak adlandirilmasinda iki rivayet daha nakledilir Birincisi Hacı olmak icin Mekkeye giden Osman Sultanlarinin dinlenmek ve avlanmak icin uzun sure burada kalmalari, ikincisi ise alanin Sultanlarin ozel av bolgesi olmasıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kayseri Genel Tanitimi

Eski 11-04-2012   #24
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kayseri Genel Tanitimi



Yeşilhisar / Kayseri
Yeşilhisar Ovası nın alçak kesimlerinde Yay, Camız,Söbe ve Çöl gölleri yer almaktadır



Geniş anlamda bu göllerin tümüne dar anlamda ise Yeşilhisarı Niğde-Kayseri karayoluna bağlayan yolun güneyinde kalan, Yay Gölü dışındaki bölümüne Sultan Sazlığı adı verilir Sultan Sazlığını oluşturan göl ve bataklıklar, kurak mevsimlerde daralır, yağışlı mevsimlerde genişler Bu göller Erciyes ve Orta Toroslardan inen sularla beslenir 17200 hektar alanı kapsayan Sultan Sazlığı, dünya çapında önem taşıyan bir ekosistem oluştururSazlığın merkezlerine doğru görülmeyecek kadar yavaş yüzen saz adacıkları bulunmaktadır

Barındırdığı 301 kuş türü ile Manyas Gölünden sonra Türkiyenin ikinci önemli kuş cenneti olan Sultan Sazlığı nda, buradaki kuşların göç yollarını ve yaşama ortamlarını araştırmak amacıyla gözlem ve üretme istasyonu bulunmaktadır Gerek bitki örtüsü gerekse üzerinde yaşayan canlılarla kuş göç yolları üzerinde yer alan Sultan Sazlığı, her geçen gün yapılan araştırmalar ve çalışmalarla turizme kazandırılmaya çalışılmaktadır

Soğanlı Antik Köyü
Yeşihisar'ın batısında ve ilçeye 15 km mesafede olan Soğanlı, kaya kiliseleri ve mağaraların bugünkü evler ile içiçe girdiği bir yerleşim yeridirÜrgüp - Göreme yöresindeki doğal oluşumlarla tarihi yerleşim biçiminin benzerini Soğanlı'da görmek mümkündür Bu köyün sınırları içerisinde bulunan tarihi kiliseler, peribacaları ve çok sayıda mağara köye yerli yabancı pek çok turist çekmektedir Köy halkı turizm amaçlı bir kooperatif kurmuş ve turizmden önemli gelir elde etmeye başlamıştır Köyde pansiyon, kır kahveleri ve lokantalar vardır Kadınlarca yapılarak bütün Kapadokya'da satılan SOĞANLI BEZ BEBEKLERİ, köyün önemli gelir kaynaklarından biridir Köy, Yeşilhisar - Ürgüp karayolundan 5 km içeride olup, Soğanlı Vadisinin yamaçlarında kuruludur İrili ufaklı 50 kilisenin varlığı bilinmektedirCoğrafi olarak çok ilginç bir yapısı olan Soğanlı Vadisi, çok eski bir yerleşim alanı olarak Roma devrinden kalan kiliseleri ile ünlüdür Bu kiliselerin en ünlüleri; Azize Barbara (Tahtalı ), Karabaş, Büyük Kilise, Saint Joan Kilisesi, Yılanlı Kilise, Kubbeli Kilise, Saint George Kilisesi, Gök ve Tokalı Kilise' dir

Bir vadi içerisinde yer alan Soğanlı, MS IV yüzyıldan itibaren çeşitli uygarlıklara öncülük yapan Hristiyanlığın Kapadokyadaki merkezlerinden bir olmuş ve önemini VII ve VIII yüzyıllarda da sürdürmüştür

Tüflerin üzerinde kurulu olan Soğanlı ve çevresinde peribacalarının çok güzel örnekleri vardır Buranın en önemli özelliği; 50 ye yakın kaya kilisesi ve mağaranın varlığıdır Mağara ve kiliselerde mezarlar, İsa Peygamber ve havarilere ait resimler bulunmaktadır Arazinin dar olması nedeni ile köyden göç fazla olmuştur Ancak; günümüzde turizme verilen önem neticesinde köy tekrar canlılığa kavuşmuş, yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı haline gelmiştir

Soğanlı, Yeşilhisar İlçe merkezine 15 km mesafede, kaya kiliseleri ve mağaraların bugünkü evler ile içice girdiği bir yerleşim yeridir Yaklaşık 25 km uzunlukta olan Soğanlı Vadisi, yer sarsıntısı sırasında çökmelere uğramış ve çöken alan doğal etkilerle daha da derinleşerek vadi ve platoları meydana getirmiştir

Ihlara – Göreme ve Zelve vadilerinde görülen kaya yerleşimleri ve kiliselerin benzerlerini ve bunlardan farklı olarak dünyada hiçbir yerde görülmeyen kubbeli kaya kiliselerini Soğanlıda görürüz

850 yılında Soğanlı Vadisinde 200 kadar kilise ve manastır bulunmakta idi Halen 50 kadar freskli kilise vardır Ancak bunların 10 kadarını gezmek mümkündür Diğerlerinin kapısı ve pencereleri örülerek kapatılmış güvercinlik olarak kullanıl-maktadır Vadide 400 kadar da kaya oyuğu yerleşim yerleri dağ eteklerinde görülebilir

Roma Döneminden itibaren yerleşim alanı olarak kullanılmaya başlanmıştır Vadi yamaçlarında yer alan Kaya Kolonilerini, Romalılar mezarlık, Bizanslılar da kilise olarak kullanmışlardır Kilise freskleri stil açısından XI ve XIII Yüzyıl dönemini yansıtmaktadır Vadi boyunca Soğanlıda oyulmuş pek çok kilise ve manastırlar dışında binlerce güvercinlik, mağara ve barınaklar da mevcuttur Bu şaşırtıcı görüntü, dere kenarlarındaki rengarenk ağaçların yumuşak etkisiyle bambaşka bir zamanın sınırlarını zorlar

Soğanlı; Battal Gazi tarafından Bizanslılardan alınmıştır Yerleşim yeri olarak çok sarp olduğundan Battal Gazinin buranın fethini en sona bıraktığı, bu nedenle de köyün isminin “SONAKALDI” olduğu, daha sonra bu ismin SOĞANLI olarak değiştiği rivayet edilmektedir

Tüflerin üzerinde kurulu olan Soğanlıda 50ye yakın kaya kilisesi ve mağara mevcut olup, ayrıca peribacalarının güzelliği ile de meşhurdur Mağara ve kiliselerde mezarlar, İsa Peygamber ve Havarilere ait resimler bulunmaktadır

Soğanlı Vadisinde yer alan önemli kiliseler: Karabaş, Yılanlı, Kubbeli, Saklı, Geyikli, Tokalı, Ballık ve Azize Barbara (Tahtalı) kiliseleridir

Karabaş Kilisesi Soğanlı Vadisinin sağ yamacında yer alır Farklı zamanlarda ve farklı yöntemlerle boyanmış olup XI Yüzyıla ait olduğu anlaşılmaktadır

Kubbeli Kilise, peribacasının iyi bir şekilde işlenmesi ile oluşturulmuştur Tonozları, apsisleri ile ileri bir mimarlık özelliği gösterir

Kubbeli Kilise, Kapadokya kültürü içerisinde kayaların hem içerden hem dışardan şekillendirildiği birkaç örnekten biri olmasıyla özel bir yere sahiptir

X yüzyılda yapıldığı sanılan Azize Barbara Kilisesi ise vadinin sonunda yer alır Tahtalı Kilise adı ile de anılan bu kilise, tek nefli, tek apsisli ve beşik tonozludur

Keşlik Köyü

Keşlik Köyü, Yeşilhisar'a dört km uzaklıkta yaklaşık 100 haneli kargir-taş evlerden inşa edilmiş üç mahalleden oluşan, çevresinde doğal ve tarihi kayalıklar, oyma mabet ve ikametgahlar bulunan kapadokya yöresinin özelliklerini taşıyan bir köydür Köyün batı tarfında Karatepe yamaçlarının devamında, Kestel mevkiinde birbirine bağlı yarım ay biçiminde üç parça halinde tepeciklerde çok sayıda oyma mağara bulunmaktadır Bunların arasında kaya mağaraları da bulunmaktadır Mağaraların büyüğünde üç koridordan diğer yeraltı yolları ve mağarlara geçilmektedir Koridorların ağızları kapalı olduğu için ilerlemek mümkün olamamaktadır Burasının bir yeraltı şehri olduğu düşünülmektedir Yakında Canlı Kilise denilen oyma kilise bulunmaktadır Bu mabetin kubbeli giriş bölümü yıkılmış bulunmaktadır Canlı kilisenin güneyinde tepenin burun kısmında fresk izleri bulunan oyma mağara mabet kaya kilise bulunmaktadır Kaya kilisenin alt katına köylülerce konferans salonu adı verilmiştir Buranın yakınında yine köylülerce gözetleme kulesi denilen fakat bulunduğu yer çevreden alçak olan mekan bulunmaktadır Buranın üst taraflarında köylülerce güvercinlik olarak kullanılan kısmen kapalı çok sayıda mağara ve oyma yapı bulunmaktadır

Özellikle Kestel denilen ve halen tam olarak günışığına çıkarılamamış bulunan yeraltı şehri (ikametgah ve mabet kompleksi) önemli turistik varlıkarın başında gelmektedir Bu mekan mağaralar ve güvercinlik olarak kullanılan oyma odalar ile çevrelenmektedir

Bu bölge sit alanı olarak tescil edilmiştir Yeşilhisar Ürgüp karayolunun yakınında bulunan Keşlik, Yeşilhisar'a 4, Soğanlı'ya 10 km mesafededir ve doğal-tarihi güzellikleri ile turistik açıdan görmeye değert bir yerdir

Erdemli Köyü
Pek çok uygarlıkların yaşadığı köyün ilk kuruluş yeri, vadinin yamaçlarında bulunan oyma mağaralardır Kesin olarak tesbit edilebilen tarihi ise, mevcut kilise ve kaya oyma mezarlardan Bizanslılara kadar uzanmaktadır Kayseri - Adana karayolundan 3 km içeride kuruludur Erdemli'de kendine has özellikleri olan kiliseler bulunmaktadır Bunun yanısıra pek çok kaya oyma ikametgah ve mağara kalıntısı da görülebilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kayseri Genel Tanitimi

Eski 11-04-2012   #25
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kayseri Genel Tanitimi



Kayseri Kiliseleri

Kayseri çevresinde 30a yakın manastırın bulunduğu, kaynaklarda ileri sürülmüştür XXyüzyılın başlarında il merkezinde yedi Ermeni ve bir Rum kilisesinin olduğu da söylenmektedir Ayrıca çevredeki ilçe ve köylerde de bir çok kilise ile manastır bulunuyordu Ermenilere ait Surp Garabet Manastırı (Efkere Büyük Manastırı), Balagesi Köyünde Surp Daniel Manastırı, Derevenkte Surp Sarkis Manastırı, Surp Astvatzatzin Tomarza Manastırı ile Bogos Bedros Kilisesi, Develide Yukarı Fenese Mahallesindeki kilise bunların başında geliyordu

Polonyalı Simeonun 1617de Kayseriyi ziyareti sonrasında yazdığı notlarda “Kayseride İstanbuldaki gibi kiliseler vardı Ancak bunlar harabe halinde idi” Demektedir Bu kiliselerin yanı sıra Surp İstepannos, Surp Mergeryos, Surp Sarkis, Surp Parsek, Talasta Aya Yorgi kiliseleri günümüze gelememiştir

Kayserideki Rum Kilisesleri arasında Geside Darsia Yanartaş Kilisesi, Endürlük (Andronike) Kilisesi, Talasta Yeni Cami Kilisesi, İncesuda Yeni Cami Mahallesi Kilisesi, Yarım Mahalle Kilisesi, Aydınlar Köyündeki Rum Kilisesi, Germir (Konaklar) Rum Kilisesi, il merkezinde bugünkü Belediye İş Merkezinin bulunduğu yerde de bir Rum Kilisesi bulunuyordu Ancak Kayserideki Rum kiliselerinin çoğu Kurtuluş Savaşından sonra Lozan Antlaşması uyarınca, nüfus mübadelesi sonunda cemaati kalmayınca kendi hallerine bırakılmışlar, bazıları yıkılmış, bazıları da camiye çevrilmiştir

Ermenilerle ilgili nüfus mübadelesi olmadığından Ermeni kiliseleri 1980 yılına kadar ibadete açık kalmış ancak, Ermenilerin şehirden göç etmeleri üzerine sahipsiz kalan birçok kilise yıkılmış ve bunlardan sadece iki tanesi il merkezinde biri de Talasta olmak üzere üç tanesi günümüze gelebilmiştir Bunlar Kiçikapı Meydanındaki Surp Azdvadzadzin (Meryem Ana) Kilisesi ile Cafer Bey Mahallesindeki Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi, Talasta Yeni Cami Kilisesidir

Surp Astvadzadzin (Meryem Ana) Kilisesi (Merkez)

Kayseri Kiçikapı Meydanında bulunan Surp Astvadzadzin Kilisesinin kitabesi bulunmadığından yapım tarihi bilinmemektedir

Kilise bazilika planında üç nefli olup, orta nef yan neflerden dört sütunla ayrılmıştır Ayrıca nefleri oluşturan sütunlarla duvarlara bitişik yarım sütunlar arasında bağlantıyı sağlayan kemerlerle iç mekan beş dikdörtgen veya kare bölümlere ayrılmıştır Orta ve yan neflerin kilise ortasına rastlayan bölümleri daha geniş tutulmuştur Orta nefteki merkezi bölüm on iki pencereli kasnak üzerine oturan bir kubbe ile örtülmüştür Diğer neflerin üzerleri de tonozla örtülüdür

Kilisenin kuzey ve güney duvarlarında yuvarlak kemerli nişler içerisine alınmış, dikdörtgen söveli altışar pencere bulunmaktadır Kilisenin batısındaki narteks dikdörtgen planlı ve kuzey-güney doğrultusunda uzanmaktadır Narteksten iç mekana dört sütunlu ve üç tonozlu bir bölüm ile girilmektedir

Bu kilise Ermeni cemaatinin olmamasından ötürü terk edilmiş, günümüzde “Kiçikapı Spor Salonu” olarak kullanılmaktadır

Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi (Merkez)

Kayseri Cafer Bey Mahallesi Yeni Sokakta bulunan Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi 1191 tarihinde yapılmış, XVIIyüzyıla kadar ayakta kalmış, XIXyüzyılın ortalarında yıkılmıştır Kilise 1859 yılında yeniden yapılmış, 1885 yılında da büyük bir onarım geçirmiş ve bununla ilgili mermer bir kitabe giriş kapısı üzerine yerleştirilmiştir

Kilise üç nefli bazilika planında yapılmıştır Orta nef yan neflerden sütun ve payelerle ayrılmıştırKilisenin içerisi kuzey-güney, doğu-batı doğrultusunda atılmış kemerlerle üç dikdörtgen ve bir de kare bölüm oluşturulmuştur Orta nefin üzeri ile doğu ve batıdaki bölümler kubbeli, yan nefler de oval kubbeli ve çapraz tonozludur Kilisenin doğusundaki bema ile, kuzeydoğu, güneybatı köşeleri yarım yuvarlak apsislidir Kilisenin batısında üç çapraz tonozla örtülü bir narteks bulunmaktadır Bu narteksin üzerinde de galeriye yer verilmiştir

Kilise girişi beş sütunlu, yarım kubbeli bir mekandır İbadet mekanı freskolarla kaplı olup burada bitkisel, geometrik motiflerin yanı sıra pandantiflere İncil yazarlarının resimleri yapılmıştır Bu kilise halen kullanılmakta olup, ibadete açıktır

Şammaspir Kilisesi (Bünyan)

Kayseri Bünyan ilçesi Doğanlar mahallesinde bulunan Şammaspir Kilisesinin ne zaman yapıldığı konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır Bu kilisenin Hıristiyan Dinini yaymak amacıyla yapıldığı sanılmaktadır

Kilise yaklaşık 100 m yüksekliğinde bir kayanın üzerinde yapılmış olup, kale görünümündedir İç içe üç surla çevrili bulunan kilise yıkılmış ve günümüze gelememiştir Bugün yalnızca temel kalıntıları görülebilmektedir Bu bakımdan kilisenin mimarisi ile ilgili bilgi edinilememiştir

Rum Kilisesi (Talas)


Kayseri Talas ilçesi Tablakaya Mahallesinde bulunan ve bugün Yeni Cami olarak kullanılan Rum Kilisesi 1886 yılında yapılmış ve daha sonra da camiye dönüştürülmüştür Kilisenin 1997 yılına kadar kapı girişinde bulunan kitabesi günümüze ulaşamamıştır Bu kitabede kilisenin 1886 yılında yapıldığı ve ayrıca Sultan IIAbdülhamite bir teşekkür yazısı bulunmaktadır

Kilise kapalı Yunan haçı plan tipinde olup, merkezi bölümü dört payenin taşıdığı 12 pencereli yüksek kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür Orta mekanın dışında kalan haçın kolları ve köşe mekanlar tonozlarla örtülmüştür Kilisenin doğusunda bulunan apsis bölümü camiye çevrildikten sonra düz bir tavanla kapatılmıştır Kilisenin ibadet mekanının üzerinde U biçimli bir galeri bulunmaktadır Bu galerinin kuzey ve güneydoğusuna düzgün olmayan bir takım mekanlar yapılmıştır Batısındaki narteks çapraz tonozlarla üç bölüme ayrılmıştır Burada galeriye çıkışı sağlayan merdivenler bulunmaktadır

Kilisenin batı cephesi diğer cephelerden daha hareketli olup, burada yuvarlak kemerler nişli içerisine dikdörtgen pencereler açılmış ve bunlar dıştan üçgen alınlıklı frizlerle çevrelenmiştir Ayrıca alınlıklar kabartma çiçek, yaprak ve kozalak motifleri ile bezenmiştir Bunun yanı sıra pencere söveleri, paye başlıkları, geometrik ve bitkisel motiflerle bezelidir

Kilise içerisindeki duvar sıvalarının altında İncilden alınma sahneleri içeren fresklerin olduğu bazı izlerden anlaşılmaktadır

Soğanlı Kiliseleri (Yeşilhisar)


Kayseri Yeşilhisar ilçesi Soğanlı Vadisinde sayıları 50ye yakın kayalar içerisindeki mağaralarda kiliseler bulunmaktadır Bu kiliselere ilk defa JWHamilton değinmiş ancak bunların isimleri üzerinde durmamıştır:
“Soğanlıda başlangıç olarak bilinen kısma geldiğimizde manzara bize son derece acayip ve cezp edici gözüktü Vadinin her bir tarafındaki uçurumlar bal peteği gibi sayısız, çok büyük miktarda hafriyatlar, meskenler ve mezarlıklar, 200 feet yüksekliğinde yumuşak ve özel kayalarla ayrılmış olup, binlercesine de girilebilmektedir”

Soğanlı Bölgesi yer sarsıntıları sırasında çökmelere uğramış ve çöken alan, doğal etkilerle daha da derinleşerek vadi ve platoları meydana getirmiştir İki kısımdan oluşan Soğanlı Vadisine Roma döneminden itibaren devamlı olarak yerleşilmiştir Vadi yamaçlarında yer alan kaya konilerini Romalılar mezarlık, Bizanslılar da kilise olarak kullanmışlardır Kilise freskleri açısından IX-XIII yüzyıllara tarihlendirilmektedir Soğanlı vadisinde yer alan önemli kiliseler arasında Kubbeli, Karabaş, Yılanlı ve Azize Barbara ( Tahtalı) Kilise gelmektedir

Kubbeli Kilise (Yeşilhisar)


Soğanlı kiliseleri arasında en tanınmışı ve en görkemlisi vadinin kuzey yamacındaki Kubbeli Kilisedir Soğanlı Vadisine hakim, tüf kayalıklarına oyulmuş, silindirik görünümdeki kilisenin yüksekliği yaklaşık 50 myi bulmaktadır Yedi katlı olduğu sanılan bu kilise, sanat tarihçileri tarafından yeterince araştırılmamıştır Günümüzde yalnızca depremlerden geriye kalan 2 kat üzerinde durulmuştur

Bu kilise Xyüzyılın başlarına tarihlendirilmektedir Kilisenin alt katında krypta denilen bir bölüm bunun üzerine oturtulmuş olan yapı pencereli, kasnağından sonra külah biçiminde bir kubbe ile tamamlanmıştır Doğal etkilerden epeyce yıpranmış olmasına karşılık, kubbe kasnağındaki bezemeler oldukça iyi bir durumda günümüze gelebilmiştir Kilisenin doğu ve güneye doğru uzanan bölümlerinin üzerinin çatı ile örtülü olduğu kalıntılardan anlaşılmaktadır Kappadokia Bölgesinde kayalara oyulmuş diğer kiliselerde görülen özellikler burada da karşımıza çıkmaktadır Özellikle Orta Bizans mimarisinin sıkça uygulandığı bir plan şeması olan “Kapalı Yunan Haçı” düzeni burada da uygulanmaya çalışılmış ancak, kayalık alanlar el vermediği için de tam anlamıyla başarılı bir plan düzeni uygulanamamıştır İbadet yerini örten kubbeli bölümün doğusunda beşik tonozlu apsis, kuzeyinde de paraklesion denilen ek hücreler buraya eklenmiş ve böylece kendine özgü bir plan tipi ortaya çıkmıştır Göreme, Ürgüp ve Soğanlı çevresindeki kiliselerde görülen bodur payelerle at nalı şeklindeki kemerler burada da aynen uygulanmıştır Kilisenin doğu yönüne uzanan beşik tonozlu bölümün sonundaki apsis kayalar el vermediğinden dışarıya çıkıntı yapamamıştır Özelliğini bütünüyle yitirmiş olmasına karşılık günümüze gelebilen izlerden bu bölümlerin fresklerle kaplı olduğu anlaşılmaktadır

Kubbeli Kilisede ibadet yerini örten kubbeye dünya hakimi olan Pantokrator İsa yerleştirilmiştir Bugün oldukça zor seçilebilen bu freskte Hzİsa taht üzerinde, haç motifli bol bir elbise giymiş olarak tasvir edilmiştir Hzİsanın yüzü oldukça bozulmuş bu nedenle de kompozisyon tam olarak seçilememektedir Kubbeyi destekleyen kasnakta ise İncilden alınmış Yuhannes ile ilgili konulara, şikayet ve vaaz sahnelerine yer verilmiştir Kilise duvarlarındaki fresklerden çoğu günümüze ulaşamamıştır Batı duvarındaki bezemelerden bazıları ile doğudaki uzantılarda bir takım figürler dikkati çekmektedir Burada HzMeryemin Yusuf ile birlikte Betleheme gidişi resmedilmiştir Ayrıca kuzey ve güney tonozlarında da Herodesin verdiği ziyafet, mezar başında kadınlar, tebşir, çobanlar, üç müneccim, Yusufun rüyası, Mısıra gidiş, Hzİsanın doğumu, çocukların öldürülmesi, vaftiz gibi İncilden alınma konulara yer verilmiştir

Hagia Barbara (Tahtalı Kilise) Kilisesi (Yeşilhisar)


Kayseri Yeşilhisar ilçesi Soğanlı Vadisinin bitiminde bulunan Hagia Barbara (Tahtalı Kilise) Kilisesi Xyüzyılın başlarına tarihlendirilmektedir

Bu kilise tek nefli, tek apsisli olup, üzeri beşik tonozla örtülmüştür Vadideki önemli kiliselerden biri olan Hagia Barbara Kilisesini tonozlar ortadan ikiye bölmüştür Kilisenin içerisindeki fresklerde çok sayıda Aziz tasvirleri görülmektedir Burada Hzİsanın doğacağının müjdelenmesi, ziyafet, HzMeryemin bakireliğini kanıtlaması, HzMeryemin Yusuf ile Betleheme gidişi ve doğum sahneleri, yedi uyurlar, deisis gibi İncilden alınma sahnelere yer verilmiştir Ayrıca kilisenin çeşitli yerlerine de Azizlerin tasvirleri resmedilmiştir

Karabaş Kilisesi (Yeşilhisar)


Kayseri Yeşilhisar ilçesi Soğanlı Vadisinin sağ yamacında Kubbeli Kilisenin karşısında bulunan Karabaş Kilisesi ismini, Azizlerin başlarındaki halelerden almıştır Bu haleler zamanla kararmış ve halk arasında da bu kiliseye Karabaş Kilisesi ismi verilmiştir Bu kilise Bizans başkent üslubunda yapılmış olup, 1060-1061 yıllarına tarihlendirilmektedir

Kilisenin tonoz örtülü bir ibadet yeri ile yanlarındaki nişler, güneyinde üç şapel ve bir de ibadet mekanı bulunmaktadır Kilise içerisindeki freskler oldukça iyi korunmuştur Burada Hzİsanın doğumu, mabede sunuluşu, Adem ile Havva, Hzİsanın dirilişi, tabut üzerinde melekler, Hzİsanın çarmıha gerilişi, Hzİsanın göğe yükselişi, deisis gibi İncilden alınma sahnelere yer verilmiştir Ayrıca freskler arasında çeşitli Aziz tasvirleri de bulunmaktadır Apsiste bulunan havarilerin bir araya gelişini gösteren fresk, Kappadokia freskleri arasında ender görülecek güzelliktedir

Yılanlı Kilise (Canavarlı Kilise) (Yeşilhisar)

Kayseri Yeşilhisar ilçesi Soğanlı Vadisinde Karabaş Kilisesinin çıkışında bulunan Yılanlı Kilise XIyüzyıla tarihlendirilmektedir

Kilisenin ilginç bir yapı planı bulunmaktadır Avluyu çevreleyen mutfaklar, yemek odaları, mezar odaları, çift koridorlu ve iki derin nişli şapeli ile diğerlerinden farklı bir plan düzenine sahiptir Fresklerinden büyük çoğunluğu günümüze gelememiştir Ancak Azizlerden Hagios Gregoriosun bir yılanı öldüren sahnesinden ötürü de bu kiliseye Yılanlı Kilise ismi verilmiştir

Soğanlıda bulunan bu kiliselerin yanı sıra vadide oyulmuş bir çok mezara da rastlanmaktadır

Tomarza Kilisesi (Tomarza)

Kayseri Tomarza ilçesi Cumhuriyet mahallesinde bulunan kalıntıların bir kiliseye ait olduğu bilinmektedir Kalıntılarından XIXyüzyılın sonlarına tarihlendirilen kilise günümüze harap durumda gelebilmiştir

Kilise bazilika plan düzeninde olup, iç mekan dörder yuvarlak taş sütunlarla üç nefe ayrılmıştır Bu nefler yuvarlak kemerlerle birbirlerine bağlantılıdır Kilisenin üzeri ahşap çatı ile örtülüdür Kilisenin önündeki narteks ile ön cephesi tamamen yıkılmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.