Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Fizik / Kimya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anlamları, madencilik, sözlüğümadencilik, terimleri

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları

Eski 09-09-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları



KARGİR TAHKİMAT, İnşaat taşları ile yapılan tahkimat türü
KARIŞIK BAĞLAMA, —> Elektrikli kapsül
KARIŞIK GAZ, —> Kuvvet gazı, Jeneratör gazı
KARIŞIK SARIMLI HALAT, Kordonları teşkil eden tellerin bir kordonda sağ sarımlı müteakip kordonda sol sarımlı olması durumundaki halat —> Çelik halat, Halat dolamı
KARIŞTIRMA LİÇİ, —> Bakır liçi
KARIŞTIRICI, 1) Flotasyon işleminde hava habbeciklerinin oluşmasını kolaylaştırmak ve mineral çamurunda (şlam) sürekli ve muntazam bir karışım sağlamak için kullanılan mekanik düzen 2) Sondaj çamurunu belirli kıvamda tutmak için çamur tulumbasının basma borusundan alınan çamuru çamur tankı veya havuzuna püskürten (tabanca) boru 3) Genel anlamda bileşim, tane iriliği, nem gibi özellikleri bakımından heterojen olan taneli malın hacimsel olarak homojen hale getirilmesini sağlayan düzen
KÂRLILIK, 1) Kârın kullanılan kapitale oranının % olarak ifadesi Burada, kullanılan kapital olarak ana kapital ile yabancı kapitalin toplamı veya yalnız ana kapital dikkate alınır 2) Bir kuruluşun bir hesap dönemindeki varlık artışının göstergesi
KARMA DİSKORDANS, —> Aykırı tabakalaşma
KARNALİN, Ekseriya saydam, kırmızı veya kırmızımsı kahverengi tonlu bir —> Kalsedon
KARO, Ocakların çalışmalarında sürekliliği sağlamak için gerekli hizmetlerin görülmesine yarayan yer üstündeki kuyu binası, vinç binası, lavvar (eleme ve zenginleştirme) tesisleri, kuyu kulesi (şövalmanı), kompresör, vantilatör, direk harmanı, artık harmanı (hurdalık), lavvar suları arıtma tesisleri, enerji santralı ve buhar tesisleri, kömür ocaklarında kok fabrikası ile kömür siloları, yan ürün tesisleri, gaz deposu gibi yerüstü tesislerinin bulunduğu alan
KARO ŞEFİ, Bölge, bölüm veya ocak karosunda amirleri tarafından gösterilen işi teknik, idari ve emniyet bakımından emir ve nizamlara uygun bir şekilde yürüten ve her üç vardiyadan mes’ul olan kimse
KAROT, Yeraltında bulunan formasyonlar hakkında bilgi edinmek üzere geliştirilen özel delici uçlar (kronlar) yardımıyla sondaj yapılırken; doğal formasyondan kesilerek alınan silindirik numune
KAROTİYER, Sondajda karot numune alıp yeryüzüne çıkarmaya yarayan, genellikle standardize edilmişveya özel dizaynlı çok çeşitli çap ve tipteki numune alıcıları Tek tüplü, çift tüplü, vayrlayn, üç tüplü (denison), rijit veya hareketli iç tüplü vb tipleri vardır —> Şekil
KAROTİYER BAŞLIĞI, Sondajda karotiyerin tijlere bağlanmasını sağlayan ara parça
KAROT SANDIĞI, Sondajda karot numunelerinin bir sistem dahilinde içine yerleştirildiği ve saklandığı sandık
KAROT TUTUCUSU, 1) Sondajda karotun karotiyerden düşmesini önleyen parça 2) Keçir 3) Sekman
KAROT VERİMİ, Sondajda bir manevrada elde edilen karot boyunun o manevrada takımın ilerlediği mesafeye oranının yüzde olarak ifadesi
KARPİT, 1) Kalsiyum karbür (CaC2) bileşiğine ticarette verilen ad Karpitin su ile temasında oluşan kimyasal reaksiyonda asetilen gazı açığa çıkar Bu özelliği nedeni ile karpit madencilikte veya diğer yerlerde aydınlatma amacı ile karpit lambalarında, sanayide de oksijen kaynağı işlerinde kullanılır 2) Karpittaşı
KARPİT LÂMBASI, İçerisinde bulunan karpit (CaC2) ve suyun kimyasal reaksiyonu sonucunda çıkan asetilen gazının yakılması ve böylece ışık vermesi esasına dayanan aydınlatma aracı Karpit lâmbası alevi açıkta olduğundan, patlama tehlikesi olan yerlerde kullanılmaz
Karpit lambasının vardiyada karpit tüketimi 250 gr civarındadır Lambanın üst kısmına su, alt kısmına da karpit doldurulur Üst kısımdaki su bir kelebek vida ile ayarlanmak suretiyle alt kısımdaki karpit üzerine damlatılır Alevin ışığından daha fazla yararlanmak için lambaya bir de iç bükey metal reflektör de takılabilir Asetilenin çıktığı meme tıkanırsa lamba söner; daha sonra tıkalı meme fırça ila açılır —> Şekil
KARST VE KARSTLAŞMA, Poröz, çözünebilir ve kalınlığı fazla kayaçlar (bilhassa kireç taşları) içinde, bunlar boyunca veya derine doğru hareket eden meteorik sularla daha az olarak çökel havzalardan türeyen ılık ve sıcak suların; derin yerleşimli mağmatik bir kaynakla ilişkili sıcak sıvıların oluşturdukları, çözünme, aşınma ve çökme ile oluşan erime yapıları Genel olarak “Karstlaşma” bir olayı, “Karst” ise bu olay sonucunda ortaya çıkan yapıları anlatır Karst sözcüğü Yugoslav dilinde kras ve İtalyan dilinde Carso sözcüklerinin Almanca’sıdır
KARŞI AĞIRLIK, —> Kontrupua
KARŞI GALERİ, Galeri açmada iki yönden ilerleme yapıldığı zaman, birine göre diğerinin aldığı isim
KARTİYE, Bir veya birkaç üretim ünitesinden oluşan ocak kısmı —> Kat
KARTİYE RANDIMANI, Kartiyede yapılan üretimin; kartiyede üretim için yapılan işçi yevmiyesi sayısına bölümü ile elde edilen kg/yev veya t/yev değer
KARTUŞ, 1) Silindir şeklinde hazırlanmışkağıt ambalajlı patlayıcı madde Dinamit kartuşlarına dinamit lokumu da denir 2) —> Lokum (Dinamit lokumu)
KASNAK, Makinelerde birbirine paralel millerden dönme hareketinin birinden diğerine geçmesini sağlayan kayışların takıldığı çember Hareket alan kasnakla hareket veren kasnak aynı yönde dönecekse, kayışdüz takılır, aksi yönde döndürülecekse çapraz takılır Hareket alan ve hareket veren kasnaklar arasında, çap ve devir sayıları bakımından;
D1 m2
------- = ------- bağlantısı vardır
D2 m1
KASÜR, Yeraltı ve yerüstünde görülen arazi çatlakları
KAŞIK, Elle delinen lağım deliklerinde delik içinde meydana gelen tozu çıkarmak için kullanılan kepçe biçiminde bakırdan yapılmış(barutçu çubuğu) yardımcı alet (lağım kaşığı)
KAT , 1) Maden ocaklarında üretim yapmaya esas teşkil edecek şekilde belirlenen ana üretim seviyeleri 2) Üretilen madenin ana ihraç sistemine taşınması ve havalandırma için maden yatağını yatay olarak bölümlere ayırmak üzere sürülen galerilerin tümünü içine alan, yatay düzlem 3) Kömür madenciliğinde bir maden ocağının birkaç kartiyesinden oluşan kısmı
KAT AĞZI, Galerilerin kuyu ile birleştiği yani insan, malzeme, cevher veya kömür naklinde yatay nakliyat sistemi ile dikey nakliyat sisteminin kesiştiği yer
KATAR, 1) Lokomotif ile vagonların oluşturdukları (demiryolu katarı) dizi 2) Taşıt dizisi 3) Yük treni
KATILAMA, Metal malzemelerin yenime (korozyon) karşı dayanıklılığını ve başka fiziksel özelliklerini geliştirmek amacıyla uygulanan yüzey işlemi Malzemenin katılanacak bölgesi, katılama maddesini içeren bir katı, sıvı ya da gaz ortamda, yüksek sıcaklıklara kadar ısıtılır Yüzeyinden içeri doğru katılanan malzemenin bu bölümünde yeni bir alaşım oluşur Sanayide uygulanan başlıca katılama yöntemleri, çeliğin karbürlenmesi (karbon emdirme); demirli ve demir dışı metallerin kalorizasyonu (alüminyum emdirme); nikel, kobalt ya da vanadyum temelli alaşımların korunmasına ya da tuğlamsı metallerin çok yüksek sıcaklıklarda yükseltgenmesini önlemeye yönelik seramik kaplamadır —> Sementasyon
KATİNGS, —> Kırıntı (cuttings)
KAT’İ PROJE, —> Proje
KAT LAĞIMI, Bir maden ocağında ana üretim katını teşkil etmek ve maden yatakları veya kömür damarlarını kesmek için sürülen ve ana nakliyat kuyusuna bağlı olan ana lağım (galeri) Ara katlarda tali kuyularla pano arasında irtibatı sağlamak için sürülen lağımlara (galerilere) ise ara kat lağımı denir —> Ocak (2)
KATLANMA, 1) Teşekkül eden bir antiklinalın bir tarafa devrilmesi ile meydana gelen kıvrılma 2) Nap
KATMAN, —> Tabaka
KATOT BAKIRI, Normal olarak takriben 3ft x 3ft, bazan da daha genişolabilen; kalınlığı 0,5- 7/8 inç ve ağırlığı 350 libreyi bulan düz bakır levha Katot bakırı elektrolitik bakır elde etme işleminin ürünü olup, olduğu gibi veya eritildikten sonra filmaşin, külçe veya sürekli döküm işleminden sonra piyasaya tel olarak sürülür
KATRAK TEZGAHI, 4 ucu mafsal tertibatı sebebiyle ileri geri hareket edebilen ve yukarıdan aşağıya doğru ve dişli miller vasıtası ile muayyen bir süratle otomatik olarak inebilen, lamaları dikine ve iki ucundan sıkıca gerdirilmişbir çerçeve şaseden ve lamalara daimi olarak su ve kum verebilecek tertibat ve depodan, şaseye muayyen sayıda ileri geri hareketi verdiren bir motor ile biçilmesi arzu edilen bloklar sıkıca üzerine yerleştirilmiş, ray üzerinde hareket edebilecek şekilde imal edilmiştekerlekli bir vagonet şasesinden oluşan makine
KATRAN, Organik maddelerin kuru damıtılması ile elde edilen ürün Sıvı yağ kıvamında, koyu kahverengiden siyaha kadar değişen renkte, ağır is kokulu, suda erimeyen bir akıcı madde olup, bitkilerden elde edilenine bitki katranı, maden kömürlerinden elde edilenlerine de maden kömürü katranı adı verilir
KAVKILI BREŞ, Deniz hayvanlarının kabukları ile birlikte teşekkül etmişgreli breş
KAVLAK, Maden ocaklarında atımdan sonra meydana gelen çatlaklar veya diğer yerlerde herhangi bir nedenle oluşan kılcal çatlakların zamanla büyümesi suretiyle ana kayaçtan ayrılıp askıda kalan ve tehlike yaratan, tıklatıldığında kof ses çıkaran taşveya cevher parçaları veya blokları
KAVLAKÇI, Süngü yardımıyla kavlakları söküp düşüren kişi
KAVLAK DÜŞÜRME, Ateşlemeden sonra veya vardiya başında tavanda, alında ve yanlarda bulunan gevşek kısımların (kavlaklar) düşürülerek, işyerinin emniyete alınması işlemi
KAVRAMA, 1) Vagonları birbirine otomatik bağlama düzeni —> Kanca 2) Boruları birbirine bağlayan düzen 3) Bir motorun milinin hareketini başka bir mile aktarma veya aynı eksende dönen iki mili birbirine bağlama düzenleri 4) Taşıt araçlarındaki debriyaj 5) Kaplin
KAVŞAK, İki galerinin kesişme yeri İki galerinin kesişme durumuna göre tahkimat şekli özel olarak imal edilerek ilerleme sırasında yerine yerleştirilir
KAVURMA, Bir metali veya bileşiklerini oksijen, su buharı, C ve S veya Cl ile birlikte erime meydana getirmeden veya erime başlangıcında bir suhunete kadar ısıtılarak bünyesinde bir değişiklik meydana getirmek ve bu surette metal veya bileşiklerinin bir kısmını uçucu bir madde halinde uzaklaştırma işlemi
KAYA KRİSTALİ, —> Kuars (SiO2), Neceftaşı
KAYATUZU, Jeolojik devirlerde lagünlerin, özel durumlarda, buharlaşması sonunda oluşan, saf halde renksiz fakat yataklardan birçoğu gri, sarı, kırmızı ve hatta mavi yeşil renklerinde olabilen bir hammadde Tabaka halinde yığılmışveya marnlar arasına katılmışolarak bulunur Türkiye de önemli kayatuzu yatakları Çankırı Sekili, Tepesidelik, Gülşehir (İç Anadolu) ve Tuzluca, Kağızman (Doğu Anadolu)’da bulunur
KAYAÇ, 1) Yerkabuğunu teşkil eden, herhangi bir şekilde birbirleriyle bağlantılı, büyük kütlesel ve oldukça muntazam, sağlam iç yapısı bulunan, bir veya birkaç mineralin bünyesinde sistemli bir şekilde dağılımı sağlanmışve herzaman isbatı mümkün olamayan bir bütünlük arzeden oluşum
2) Genel olarak cevher veya kömürden başka yerkabuğunu oluşturan madde topluluğu 3) Taş Kayaçlar genelikle oluşumlarında etkili olan sürelere bağlı olarak başlıca üç sınıfa ayrılır Bunlar a) Magma olarak adlandırılan erimişmaddenin katılaşması ile oluşan korkayaçlar b) Daha önceden var olan kayaçlardan ayrılan parçalardan ya da eriyiklerden çökelen maddelerden oluşan tortul kayaçlar c) Korkayaçların ve tortul kayaçların mineral bileşimlerinin, dokularının ve iç yapılarının çeşitli koşullar yüzünden değişmesi ile oluşan başkalaşım kayaçları
Bu üç sınıfa giren kayaçlar ayrıca, en başta kimyasal, mineralojik ve yapısal özellikleri olmak üzere değişik etkenlere bağlı olarak çok sayıda alt gruba ve tipe ayrılır
KAYAÇBİLİM, —> Petrografi Taşbilim
KAYAÇ KRİSTALİ, —> Neceftaşı
KAYA MEKANİĞİ, Çeşitli etkiler altında bulunan kayaçların madde ve kütle olarak davranışlarını teorik ve uygulamalı olarak inceleyen bilim dalı Kaya mekaniği, genel mekaniğin bir dalı olup, kayaların fiziksel ortamdaki kuvvet alanlarına tepkisini inceler
KAYAÇ ŞAPI, —> Şap
KAYDIRMA, Uzun ayak sistemine göre üretim yapan bir üretim yerinde ayak ilerledikçe taşıma ve üretim donatımının komple olarak alına itilmesi —> Kazı rendesi
KAYIŞ, 1) Dar ve uzun kösele dilimi 2) Kasnaklar vasıtası ile iki paralel milin birinden diğerine hareketi nakletmekte kullanılan lastik, kösele vb maddelerden yapılan eleman
KAYIT, 1) Maden kuyularında kafesin öngörülen doğrultusunu muhafaza etmesine ve kuyu içinde yalpalanmadan hareket etmesine yarayan ağaç, ray, profil, çelit halat vb malzemeden yapılan kılavuz Kafes halatının kopması halinde, paraşüt tabir edilen emniyet mekanizması kafesin kayıtlara tutunarak durmasını sağlar 2) Gayt 3) Gidaj 4) Kuyu kılavuzu
KAYMA AÇISI, Yığılmışmalzemenin kendini taşıyamayarak kaymaya başladığı eğik düzlemin yatayla yaptığı açı değeri Kayma açısı, denge açısından biraz daha büyüktür
KAYMA ŞEKLİNDE HEYELÂN, Bir yerden başlayarak, bir yüzeye yayılma şeklinde devam eden ve âni olmayan heyelân türü —> Heyelân, Devrilme şeklinde kayma
KAYMAKTAŞI, Rengi kar gibi beyaz olan, yarı saydam sıkı yapılı bir jips türü Minerolojide albatr adını alır Buna sumermeri de denir
KAYNAÇTAŞI, —> Geyzerit
KAYNAK, Maden yataklarının belirlenmesi bakımından uzun vadeli bir kavram Kaynak yerkabuğunda doğal halde bulunan ve ekonomik işletilebilirliği, günün koşullarında veya ileride mümkün görülen; katı, sıvı veya gaz konsantrasyonları Ancak kaynağın rezerv terimi ile ifade edilen bölümünün dışında kalan kısmı da potansiyel ve varlığı henüz tesbit edilememişkaynaklar olmak üzere iki ayrı bölümde ele alınır Böylece; Kaynak = Rezerv + Potansiyel + Tesbit edilmemişkısım şeklinde gösterilir Az da olsa belirli bir derinliğe kadar varlığı kabul edilen maden kütlesinin sadece jeolojik hipotezlere dayanarak daha derinlere doğru ekstrapolasyonu sonucu varlığı ümit edilen maden miktarını ifade için “Perspektif” deyimi de kullanılır —> Şekil
KAYTAN VİDA, —> Yuvarlak dişprofilli vida
KAZA, 1) Kasıt sözkonusu olmaksızın, beklenmedik ve sonucu, arzu edilmeyen bir olayın ortaya çıkardığı zararla ifade edilebilen her durum Belirli bir zarar ve yaralanmaya sebep olan her olay, genel anlamda bir kaza olmakla beraber, her zaman işkazası olarak nitelendirilemez 2) Beklenmedik bir çabuklukla bir zararı doğuran bütün sebepler kompleksi Diğer bir ifadeyle kısa bir süre içinde çalışanı arızaya uğratan bir olay
KAZA BİLDİRİ KAĞIDI, Kazaya uğrayan işçinin kaza sonucu durumunu bildiren resmi kayıt
KAZI, Cevherin veya kömürün, oluştuğu ortamdan, el veya yardımcı bir araç ile kazılarak çıkarılması —> Hafriyat
KAZI KESİTİ, 1) Bir plana bağlı olarak yapılan atım sonucunda hasıl olan ve tahkimat yerleştirilmeden önce beliren galeri kesiti 2) Brüt kesit
KAZI MALİYETİ, Cevherin, kömürün veya kayacın kazısı sırasında m3 veya ton başına düşen harcama
KAZI RANDIMANI, Kazılan maden miktarının kazı için yapılan işçi yevmiyesi adedine bölümü ile bulunan (kg/yev veya t/yev) üretim miktarı
KAZI RENDESİ, 1) Uzun ayakta kömür üretiminde kullanılan bir tür rendeye benzeyen gereç Bu gereç kömür damarına 5-8 cm kadar girerek yonga gibi kömür söker ve yandaki taşıma aracı üzerine düşürür 2) Kömür sabanı 3) Hobel 4) Pulluk 5) Saban —> İtme pistonu
KAZI SINIFI, Kömür işletmesinde kazı işlerinde çalışan kazmacı, bacacı, kazmacı yedeği vb işçileri kapsayan grup
KAZI YÖNÜ, Hangi işletme metodu olursa olsun; madenin kazısı sırasında uygulanan kazı sisteminin ayak içindeki ilerleme yönü —> İşletme yönü Kapalı işletme
KAZI YÜKSEKLİĞİ, Açık işletmelerde kazı yapan işmakinesinin ulaşabileceği azami yükseklik Kazı yüksekliği, basamak yüksekliğinden biraz küçük olup, ulaşılamayan kısmın kendi ağırlığıyla ve tehlike oluşturmayacak şekilde düşeceği dikkate alınır —> Basamak yüksekliği
KAZMA, 1) Madenin örtü tabakasını veya yantaşını kazıp kaldırmak, düzeltmek gibi işlerde kullanılan ağaç saplı demir veya çelikten imal edilen araç Bunlar kullandırılacakları işe göre çeşitli şekillerde imal edilir Kömür-, taş-, demiryolu kazması diye isimlendirilir 2) Kazı yapma işi
KAZMACI, 1) Yeraltı maden ocaklarında kazı yapılan alında kazma veya havalı tabanca ile kazı yapıp kömür, maden cevheri ve diğer katı mineralleri çıkarıp açtığı boşluğun tahkimatını yapan (kişi) usta 2) Kazmacı ustası
KAZMACI RANDIMANI, —> Randıman
KAZMACI USTASI, —> Kazmacı
KAZMACI YEDEĞİ, Kazmacı yardımcısı, kalfa
KAZMA KÜPÜSÜ, Kömür kazısında veya lağımlarda kullanılan özel tipteki kazmanın çekiç veya balyos gibi kullanılan dip kısmı
KEÇE, —> Salmastra
KEÇİR, —> Karot tutucusu
KEDİ GÖZÜ, —> Kristalin kuars
KEHRİBAR, (Kelibar) Kırılabilen, hemen hemen saydam, soluk sarı renkte, sert gibi fiziksel özellikleri havi, soyu tükenmişbir çam ağacında bulunan “ süksinit asit” içeren fosilleşmişreçine Kehribar sürtülünce hafif maddeleri çeker ve Yunanca adı “elektron” olduğu için, buradan” elektrik” kelimesi türetilmiştir Kehribar eski çağlarda yaşayan sinek ve böcekleri de bünyesinde fosilleştirmişolabilir Duman ve aromatik kokular çıkararak yanar
KEK, 1) Kuyu cidarı yakınında bulunan sondaj çamurunun basınç etkisi ile suyu kısmen kaybederek kuyu cidarında muayyen kalınlıkta çökmesinden hasıl olan ve kuyu cidarını koruyan bentonit tabakası 2) Cevher hazırlama tesislerinde filtrede yapılan süzme sonucu filtre yüzeyinde toplanan katı madde 3) Pasta
KELEBE, 1) Kattan kata yan taş, cevher veya kömür içinde aşağıdan yukarıya doğru dik olarak açılan (sürülen) başyukarı Kelebe maden, malzeme ve insan inişçıkışı için ayrı ayrı sürüldüğü gibi, tek kelebe çok amaçlı olarak da düzenlenebilir 2) Dikbaşyukarı 3) Bür
KELEBEK SOMUN, Kolayca çevrilebilmesi için kanat biçiminde iki küçük çıkıntısı bulunan somun
KELLY, Rotari tablası sistemi ile çalışan makinelerde, rotari hareketini tijlere ileten ve tije benzeyen kare, altıgen, yivli-silindirik kesitli özel takım
KEMER, 1) Lağım, tünel, geçit, köprü gözü, kapı, pencere gibi açmaların oyuğu aşağı bakan yay biçimindeki üst eşiği Bunların şekli yarım daire, sivri, sepet kulpu veya daire parçası şeklinde ve taş, tuğla, beton vb yapı malzemleri kullanılarak yapıldığı gibi sağlam arazide tavana hemen kavis şekli verilerek de galeri açılır 2) Bele bir kez dolanıp toka ile tutturulan sert kayışve keten örgüden yapılan bel bağı Tehlikeli yerlerde, kulelerde ve kuyularda çalışan işçilerin emniyetle çalışmalarını sağlamak için çalışma sırasında kancalı zincir veya halatla teçhiz edilmişkemere de emniyet kemeri denir
KEMİK, Mermer içindeki dolomit damarları
KENARLIK PLAK, Mermer işletmeciliğinde plâkların muayyen şekil ve ölçülere göre, kenarlarının kesilmişhali
KENET YUVASI, Mermer işletmeciliğinde madenî kenetlerin taşa tesbiti için açılan yuvalar —> Madeni kenet
KENEVİR HALAT, Kendir denilen bitkinin sapındaki liflerden imal edilmişhalat
KEPÇE, Draglayn, ekskavatör, yükleyici (loder) gibi kazı ve yükleme makinelerinin toprak veya cevher kazmada ve yüklemede kullanılan belli hacimdeki kesici küreği
KEPÇELİ BAGER, Kazma ve yükleme işi yapan ağır işmakinesi Kazma işi bir kepçe vasıtasıyla yapılır Kepçe dip kapağının açılması ile malzeme -genellikle kamyona- boşaltılır Kepçeli bagerler çalışılan zemin düzleminin üstünde durur; karşılarındaki malzemeyi çıkarır
KEPÇELİ TARAK DUBASI, —> Tarak Gemisi
KERESTE, 1) Tomrukların boyuna biçilmesi ile elde edilen marangozluk ve inşaat malzemesi 2) Yapı ve doğrama işlerinde kullanılan kadran ve tahtaların her çeşidi
KERNİT (Na2 B4 O7 4 H2O), Doğada renksiz, saydam uzunlamasına iğne şeklinde küme kristaller halinde bulunan bir bor minerali Atmosferik koşullarda tinkalkoni-te dönüşür Sertliği 3, özgül ağırlığı 1,95 gr/cm3 ve B2O3içeriği % 51 dir Soğuk suda çözünür Kırka’da tinkal (Na-borat) kütlesinin alt kısımlarında rastlanmıştır Dünyada ise Arjantin ve ABD’de bulunur 2) Razorit
KERTİ, 1) Küçük atımlı fay 2) Basamak
KESENE, —> Götürü işanlaşması
KESİT, 1) —> Profil 2) Makta 3) Bir cismin veya arazi parçasının incelenebilmesi için kesilmesi halinde ortaya çıkan kesinti yüzeyi Arazinin kesitine jeolojik kesit, yolların meyil durumlarını göstermek üzere yapılan kesitlere demiryolu, karayolu kesiti vb, arazinin topoğrafik durumunu göstermek üzere yapılan kesite topoğrafik kesit denir Kesit, yatay-, meyilli-, veya faydalı olacak her istikamette yapılabilir
KESKER, Çakmak taşı diye isimlendirilen amorf kuars
KESKİ, 1) Bir tarafı keskin olarak yapılan büyük çekiç 2) Bir tarafı büyük tornavida ağzı biçiminde ve bir tarafından darbe yapılabilecek şekilde düzlenmişyuvarlak veya çokgen kesitli çubuk 3)Mermer işletmeciliğinde kullanılan, ucu yassı fakat keskin olmayan kalem
KESKİN VARYOZ, —> Varyos
KESME, 1) Kömür tabakaları içinde, kömürün teşekkülü sırasında çökelmiş, bant halinde bulunan sert veya yumuşak şist tabakaları 2) Arakesme 3) Lavvarda kömürden ayrılan şist
KESME HIZI, Sondaj işlemlerinde; bir dakika içerisinde sağlanan ilerlemenin metre ile ifade edilen (m/dk) ve sondaj kronlarının birbirleriyle karşılaştırılmasını sağlayan hız kavramı Kesme hızı, formasyon şartlarına olduğu kadar seçilen matkap cinsi, çap, baskı ve devir sayısına (d/dk) göre değişir
KESME KÖMÜR, —> Mikst
KESME ŞİST, —> Killi şist Kömürlü şist
KESME TAŞ, Mermer işletmeciliğinde, bütün yüzleri ön, arka, alt ve üst yanları ince yonu olarak işlenmiştaşlar
KESON, Su altında sürdürülen yapı çalışmalarında veya yumuşak zeminlerde temel atmakta kullanılan kasa Kesonlar genel olarak metal veya betonarme olarak prizma yada silindir şeklinde, uzunlukları ise kullanılacakları yerin şartlarına göre hazırlanır
Suya indirilmek üzere üst bölümü açık kasa biçiminde imal edilecek kesonlar genellikle yerde hazırlanır ve daha sonra suya indirilerek kullanılacakları yere kadar yüzdürülür, burada kesonun kapalı tarafı daha önce hazırlanmışbir temel üzerine oturtulur Kesonun açık üst bölümü ise su yüzeyinin üstünde kalır
Üst ve alt bölümlerinin her iki tarafı da açık olan kesonlar; kullanılacakları yerde hazırlanır —> Keson kuyu
Kazı sırasında kesonun içinde toplanan kazılmışmalzeme kapma kepçe, kova, şlam tulumbası vb araçlarla dışarı alınır Keson dibe oturdukça üst bölümüne yenileri eklenir
Basınçlı (pnömatik) kesonlar da açık kesonlara benzer ama bunların kazılan alt bölümlerinin üstünde hava geçirmez bir ek bölme yapılır Bu hava sızdırmaz bölme ile kazılacak yer arasında basınçlı hava verilen bir çalışma odası bulunur Böylece kazı yerine toprak ve su akışı denetim altına alınır Bu şekilde hazırlanmışolan kazı odasında çalışan işçiler özel giysilere gerek kalmadan çalışabilir
Yeraltı su seviyesinin altında açılan tuneller ve galerilerde gerekli basınçlı hava tazyiği; hidrostatik derinliğe göre her bir metre derinlik için tatlı su olan yerde 0,1 kg/cm3, deniz suyu olan yerde de 0,102 kg/cm3 olarak; uygulanır Böyle bir basınçlı hava altında tunel ve galeri açma yöntemi 1930 yılında ABD’de Mişigan eyaleti Detroitte-Wintson, Ontario tunelinin açılması ve 1948 yılında Zonguldakta kurulan Çatalağzı santralına denizden soğutma suyu almak için deniz altına sürülen galerinin açılmasında uygulanmıştır
KESON KUYU, 1) Kuyu kazılmasında gevşek (çürük, akıcı ve sulu) formasyonlarda uygulanan özel bir kuyu kazı metodu Çürük arazide kuyu kazılacak yerde çember şeklinde bir mahmuz hazırlanarak, mahmuzun üstüne, tuğla, beton veya betonarme kuyu tahkimatı yapılır Bu yapma kuyunun tabanında kuyu kazısına başlanır Kuyu derinleştikçe yapma kuyu kendi ağırlığı ile arazinin içine kayar ve üstüne tahkimat ilave edilerek kazıya devam edilir
Arazi içine kaymayı kolaylaştırmak için, özel durumlarda hidrolik baskı uygulanır
Genellikle 30 m olan derinliklere kadar inilir Bu kuyu kazı metodu ile 180 m’ye kadar inilebildiği olmuştur 2) Batırmalı kuyu
KEŞİF SONDAJI, Mevcut olduğu tahmin edilen maden yatağının rezervi ve tektonik yapısı ile tenör veya kalitesinin öğrenilmesi, rezervinin saptanması, çeşitli kotlarda tenör veya kalite değişikliklerinin bilinmesi, maden yatağı sınırının tesbit edilmesi, yan kayacın niteliklerinin bulunması ve yeraltı sularının durumu hakkında bilgi edinilmesi amacıyla yapılan sondaj
KEYSİNG ŞU (Casing shoe), —> Çarık
KILAVUZ, Yüksekliği galeri yüksekliği kadar olan damarın doğrultusu boyunca, damar içinde sürülen uzunca ve yan tarafta topuklarla veya cevherle sınırlandırılmışolan bir arama, üretim veya hazırlık galerisi (yolu) Genellikle ince damarlarda kılavuzların tavan ve tabanını, damar meyli az ise, cevher veya kömür yatağının tavan ve tabanı; damar meyli dik ise, cevher veya kömür teşkil eder Kalın maden yataklarında kılavuzlar maden yatağının istikametinde cevher veya kömür içinde veya maden yatağının tavanını veya tabanını takip ederek sürülür Tavan veya taban takip edilerek sürülen kılavuzlar tavan veya taban kılavuzu diye isimlendirilir —> Taban (tavan) galerileri
KILAVUZ DELİKLERİ, Galeri ilerlemelerinde, formasyon içerisinde su veya gaz birikimi olması muhtemel yerlerde emniyeti tahkik etmek veya ilerlemeyi kolaylaştırmak amaçlarıyla açılan ve boyları beşmetre civarında olan sondaj delikleri
KILAVUZ FOSİL, Tortul tabakalar fosilli olduğu zaman bunların teşekkül ettiği devri ve zamanı tesbit etmeye yarayan ve o devri karakterize eden taşlaşmışbitki veya hayvan kalıntısı —> Karakteristik fosil
KILIÇ DAMAR, —> Damar (yatımı) meyli
KILIFLI PATLAYICI MADDE, Sulu yer-lerde açılan deliklerde kullanılmak üzere özel bir kap (manto) içinde pazarlanan patlayıcı madde
KILSAY, Mermer bloklar içindeki ince ve muhtelif istikametlerdeki silis veya aragonit damarları
KIRICI, —> Konkasör
KIRILMA, Minerallerin kırılma yüzeyinin ifadesi İyi dilinim göstermeyen minerallerin darbe tesiri ile parçalanması Mineralin kırılan yüzü kırılma görünümüne göre konkoidal kırılma (Obsidiyen), düz olmayan kırılma (arsenopirit), topraksı kırılma (kil), vb çeşitli ifadelerle belirlenir Yeni meydana gelmişkırıklar mineralin gerçek rengini gösterir —> Refraksiyon
KIRILMA MUKAVEMETİ, Bir kayacın üzerine dik olarak yapılan basınca karşı bu kayacın kırılma anında gösterdiği mukavemet Bu mukavemet 1 cm3 ve 1 inç3’lük numuneler üzerinde test yapılarak bulunur Test parçasını teşkil eden prizmanın boyu kısa olursa mukavemet yüksek, uzun olursa mukavemet düşük olur
KIRINTI, 1) Sondajda matkapların formasyondan kopardıkları ve devridaim sıvısı ile yeryüzüne atılan küçük parçacıklar 2) —> Katings 3) Sediman
KIRMA, 1) Mineral veya kayacın boyutlarını küçültmek ve böylece 10 mm’ye kadar düşürmek amacıyla yapılan işlem Bu da kaba kırma ve ince kırma diye iki ayrı safhada yapılabilir Kaba kırma işleminde boyutlar 15 cm’ye kadar düşürülür 2) İri boyuttaki ufalama
KIRMATAŞ, —> Balast
KIRMIZI ALTIN, 24 karatlık saf altına gümüşyerine bakırın katılmasıyla elde edilen ve kızıl renginden dolayı halk arasında yapılan altın cinsi tanımlaması —> Altın ayarı
KIRMIZI BAKIR, Saf bakıra verilen ad
KIRMIZI KURŞUN, —> Sülüğen
KIRMIZI ZIRNIK, Bir arsenik minerali olan turuncu rengindeki realgara (As2 S2) halk arasında verilen isim —> Arsenik
KIRŞEHİR TAŞI —> Hacıbektaştaşı
KISA GECİKMELİ KAPSÜL, —> Milisani-yeli kapsül
KISMİ RAMBLE, Yeraltında açılan boşluklara muntazam aralıklarla yapılan dolgu türü Zamandan ve harcamadan tasarruf amacı ile de yapılan bu ramble (dolgu) türü, damar istikametinde tarak şeklinde bir görünümde olduğundan bu dolguya “taraklı ramble” de denir
KIT’A SAHANLIĞI, Kara ülkesinin denizin dibindeki uzantısına verilen ad Doğal uzantı 200 mile kadar gitmiyorsa belirlenmesi gereken uzantı Bir ülke kendi kıta sahanlığında balıklar, deniz dibindeki petrol dahil her türlü madenleri işletme hakkını kazanır ve ekonomik imkanları denetler Bu bölge üzerinde seyreden gemilerin geçişhakkına karışamaz
KIVAM TANKI, —> Kondisyoner
KIVILCIM, 1) Demir, çelik ve taşgibi maddelerin birbirleri ile güçlü bir şekilde çarpışmasında sıçrayan ateşdurumundaki zerre 2) Yanmakta olan bir maddeden herhangi bir etki sonucu kopup sıçrayan küçük ateşparçası
KIVRIM, Kayaç tabakalarında yan basınç etkisi ile dalgalı bir şekilde meydana gelen bükülmeler Kıvrımların semer şekilli çıkıntılarına —> Antiklinal, tekne, şekilli girintilerine de —> Senklinal denir Her kıvrımın iki tarafında bulunan eğimli tabakalara o kıvrımın yanları, iki yanın vücuda getirdiği açıyı ortalayan düzleme de eksen düzlemi, bu düzlemin tabakayı kesmek suretiyle yüzeyde hasıl ettiği çizgiye kıvrım ekseni denir Yanlardaki eğimli tabakaların doğrultusu —> (İstikameti) kıvrımların eksenine paralel,—> Eğimleri (Yatımları) ise doğrultulara diktir Kıvrımların bükük olan kısmına şarniyer denir Kıvrım ekseni de şarniyerin doğrultusunu gösterir
Kıvrımların basit bir şekli monoklinal kıvrım veya fleksürdür —> Şekil Ekseriya yatay tabakalarda daha belirgin olan bu çeşit kıvrım tek yanlı olup tabakaların bir kısmının çökmesi ile hasıl olur Çökme olayı şiddetli olursa kıvrılan kısım fazla gerilir, inceleşir ve nihayet kırılarak kıvrım bir —> Fay şeklini alır
Kıvrımlar; Normal, İzoklinal, Yelpaze şekilli kıvrımlar olarak üç şekilde meydana gelir Bunlar doğru, eğik ve devrik olabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları

Eski 09-09-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları



KIVRIM FAYLARI, —> Gül diyagramı
KIVRIM EKSENİ , —> Kıvrım
KIYI FASİYESİ, Deniz kıyılarında çökelmişolan konglomera ve greler gibi iri taneli tortul kayaçlar —> Fasiyes
KIZAK, Seyyar (mobil) bir makineye ait çeşitli ünitelerin (motor, şanzıman, sondaj ünitesi gibi) üzerine monte edildiği çelikten yapılmışşase
KIZAKLI KAUÇUK HASIR, Ramble yapılırken, ramble malzemesinin alın tarafına akmasını önlemek için, ayağın üretim yapılan tarafına zemin ile sarmalar arasına konulan ve gerdirme tablası ile demir direklere dayayarak ayrıca üzerinde mevcut düzenle iyice gerdirilerek sun’i bir duvar durumuna getirilen perde Eski ramble ile hasır perde arasında kalan boşluk sıkıştırılarak doldurulduktan sonra, kauçuk hasır perde vinç halatı ile kızak üzerinde çekilir ve bir sonraki ramble için hazır hale getirilir Buna ramble perdesi de denir
KIZILÖTESİ, —> Enfraruj
KIZILYAKUT, —> Laltaşı
KIZIŞMA, Kömür madenlerinde, panolarda yapılan yetersiz havalandırma veya stoklardaki kömürlerde kömürün veya kömür içinde bulunan piritin yavaşyanması sonucu meydana gelen ısının dağılmaması sonucu kömür ısısının yükselmesi Kömürün kızışmasının artması sonucu yavaşyanma açık alevli yanmaya dönüşebilir Buna spontane (kendiliğinden tutuşma) yangın denir —> Kömürleri stoklama
KİCK KANUNU, Kırma olayını tanelerin hacim küçülmesi yönünden ele alan ve buna göre kırma için sarfedilen enerjinin, hacim küçülmesi ile doğru orantılı olduğunu belirten prensip—> Charles genel kırılma kanunu
KİL, 1) Bileşimi sulu alüminyum silikat olup içinde mikroskobik kuars, feldispat, muskovit, turmalin, topaz vb mineraller bulunan, dile dokundurulduğu zaman yapışan, tanecikleri 0,00025 cm den daha küçük, birbirine yapışık parçalardan meydana gelen, feldispatların, gra-nite benzer kayaçların ayrışmasından oluşan, göl diplerinde ve diğer sakin sularda tabakalar halinde çökelen, ıslak iken kaygan, kırmızı, esmer, sarı, siyah renkli kayaç 2) Tanecikleri 0,004 mm’den daha küçük, çimentolanmamışkil mineralleri topluluğu Kil; tuğla, çömlek, porselen, seramik vb sanayilerde kullanılır Yarıdan fazla SiO2 ihtiva eden, renk giderme özelliği olan, beyaz, sarı, kahverengi ve mavi renkteki killere lekeci çamuru veya çamaşır toprağı denir 3) Minerolojik bileşiminde % 90’a kadar kil minerali bulunduran kayaç
KİLİT, 1) Tavan ve yan basınçlara karşı ağaç veya madeni bağları takviye için, bunların altına yapılan iki sarma ve sarmalar arası vurulan fırçalarla oluşan ilave tahkimat 2) İki ucundaki yuvalara civata geçirilerek kapanan yarım bakla zincir veya halatları eklemeye yarayan makine parçası 3) Kapı, pencere, çekmece vb yerlerin açılıp kapanmasını kontrol altına almaya yarayan ve anahtarla işleyen aygıt 4) Taşkemer inşaatında kemerin tepesini bağlayan inşaat taşı, anahtar-, kilit taşı
KİLİT TAŞI, Mermer işletmeciliğinde kemerlerin üst ortasındaki taş
KİLLİ DAMAR, Mermer işletmeciliğinde bank içinde, umumiyetle yatak sathına paralel olan, değişen şekil ve kalınlıktaki ve yapıştırıcı kabiliyeti haiz ve içinde kil bulunan damar
KİLLİ ŞİST, 1) Killi bir kayacın kalın örtü tabakaları altında mekanik etkilerle (dinamometamorfizma) sertleşmesi (şistleşmesi) ile meydana gelen kayaç Killi şistin rengi mavi, siyah, gri, yeşil ve bazen kırmızımtrak olur Siyah renkli şistlerin içinde bir miktar kömür vardır 2) Argilolit
KİL SIKILAMASI, Patlayıcı madde ile doldurulan lağım deliğinin geri kalan kısmının kil ile doldurulması
KİMYASAL ÇÖKELLER, Sular içinde erimişbir halde bulunan maddelerin çökelmesinden meydana gelen kayaçlar veya mineral topluluğu
KİMYASAL KROM, Krom oranı % 45 civarında, krom: demir oranı 1,6:1, SiO2 % 8’den az ve kükürdü çok düşük olan krom cevheri Kimyasal krom tamamen sodyum dikromatların elde edilmesinde kullanılır Bu işiçin konsantre edilmişkrom cevheri tercih edilir
KİREÇ, Kireçtaşının (kalker) yüksek bir ısının etkisi altında bırakılması ile elde edilen kalsiyum oksit (CaO)dan ibaret (sönmemişkireç) beyaz madde Bünyesinde kil oranı % 6’ya kadar olan kirece yağlı kireç, % 6’dan fazla olanlara da zayıf kireç denir Kireç su ile sönmüşkireç haline getirildikten sonra kumla karılır ve yapı harcı olarak kullanılır
KİREÇ KAYMAĞI, Kalsiyum klorürden ibaret sarımsı beyaz renkte ve klor kokusunda toz Dezenfektan ve beyazlatıcı olarak kullanılır
KİREÇ SÖNDÜRME, Kalsine edilmiş(yakılmış) kireç taşından elde edilen sönmemişkirecin (CaO) su içinde Ca(OH)2 haline getirilmesi
KİREÇ TAŞI, 1) Kireç yapmakta kullanılan özellikle kalsiyum karbonattan oluşmuşkayaç 2) Kalker
KİREÇ YAKMA, —> Kalsinasyon
KİREMİT-TUĞLA TOPRAĞI, Tekniğine uygun işlendiğinde atmosferik etkilere dayanıklı ürünler veren, taneli parçalardan arınmış, yeterli derecede rutubetlendirildiğinde iyi şekil alma özelliği gösteren, keskin kenarlı şekillendirmeyi mümkün kılan, yavaşyavaşkurutmada çatlamalar göstermeyen, pişirildiğinde düz ve keskin kenarlı figürler veren, iyi tınlama sesi çıkaran, porozitesi az kil toprağı İri taneler (kuvars feldispat, granit, killi şist) ihtiva eden killer de kiremit ve tuğla toprağı olarak kullanılabilir Zararlı unsurlar (kalker, pirit, jips, vb) ihtiva eden killer kiremit-tuğla imaline yaramazlar
KİRİŞ, 1) Çift destekli taşıyıcı (yatay) yapı elemanı 2) İnşaatta, döşeme tahtalarını çakmak üzere kılıçlama yerleştirilen dikdörtgen kesitli kalın kereste 3) Profil demiri ya da betonarme yapıda döşeme ağırlığını ve döşeme üstüne gelen yükleri taşıyan ve kolonlara ileten yapı ünitesi
KİRİŞ BOYUNDURUK, Ramble duvarı üzerindeki ağaç sarmaları koruyan ve tavana direkt temas ederek tavan basıncını tutan yatay konumdaki ray demiri —> Şekil
KİRLİ HAVA, Çalışılan yerlerden geçirilerek kullanılmışve sonra hava çıkıştarafına yöneltilmişocak havası (% 78 N2, % 17 O2, % 4 CO2 , % 1 Asal gazlar)
KİVCET-CS YÖNTEMİ, —> Kivcet yöntemi
KİVCET-LZ YÖNTEMİ, —> Kivcet yöntemi
KİVCET YÖNTEMİ, Bakır ve kurşun metalleri üretiminde kullanılan pirometalurjik prensiplere dayanan ve flaşsmelting yöntemini esas alan izabe fırını Rusya’da geliştirilmişolan bu yöntemde sinterleme, yüksek fırın, curuf alma gibi kısımlar kombine edilerek otojen olarak çalışan bir direkt ergitme prosesine dönüştürülmüştür Bu izabe yönteminde iki düşey bölüm, su ile soğutmalı bölme ile birbirinden ayrılan ergitme ve atık gaz şaftları bulunur Kivcet adı; oksijen-flaş-siklon ve elektrotermik yöntem kelimelerinin Rusça karşılıklarından oluşur Sistem kuru sülfür konsantresinin siklonlarda oksijenle kavrulduktan sonra flaşergitme yoluyla izabe edilip zengin SO2 gazının atılmasına dayanır Eriyik daha sonra bir elektrik rezistans fırınında bazı reaksiyonların tamamlanması için indirgeyici bir ortamda (örneğin, çinkonun buharlaştırılması için) bekletilir Burada bakır, nikel, kobalt ve değerli metaller mat fazına alınır ve periyodik olarak döküm yapılır Daha sonra bilinen yöntemlerle konvertisajı yapılır —> Şekil Kivcet yönteminin genellikle Kivcet-CS ve Kivcet-LZ olmak üzere iki şekli vardır Kivcet CS kurşun üretimi ağırlıklı olup Pb-Zn, Pb-Zn-Cu ve Pb-Cu konsantrelerini işlemede tercih edilir ve örneğin; % 60,6 Pb; % 0,30 Cu bulunan bir konsantreden; kurşunun % 96,5’u ve bakırın % 85’i elde edilir Kivcet-LZ yöntemi ise selektif veya kollektif bakır bazlı konsantrelerin ekstraksiyonunda avantajlıdır Örneğin % 14,24 Cu, % 2,46 Pb, olan konsantrenin ergitilmesi sonunda mat içinde bakırın % 97,9’u, kurşunun % 37’si toplanır —> Bakır üretimi, Şekil
KİZELGUR, —> Diyatomit
KLASİFİKASYON, Çeşitli tane büyüklüğünde olan parçaların durgun veya hareket halinde akışkan bir ortamda, tane büyüklüğüne göre ayrılması Tane büyüklüğüne göre tasnif
KLASİFİKATÖR, 1) Karışık durumda olup tasnife tabi tutulmak üzere verilen kayaç ve mineral parçalarını tane büyüklüğüne veya yoğunluklarına göre sınıflandırmaya yarayan cihaz 2) Tasnif edici 3) Sınıflandırıcı
KLEPE, 1) Kapak 2) Bir borudan geçen akışkanın geçtiği yönde açılıp, ters yöne akmak istemesi halinde otomatik kapanır kapaklı vana 3) Genellikle pistonlu pompalarda akışkanın geçtiği muayyen geçitleri tıkayan yaylı kapak veya bilyalar
KLİNOMETRE, Genel anlamda eğim ölçme aleti 1) Yarısına kadar hidrofluorikasit (HF) doldurularak ağzı sıkıca kapanmışbir cam tüpün takım dizisi içine monte edilebilen metâl mahfazasından oluşan, sondaj kuyularının eğitimini ölçen gereç —> Şekil 2) Eğim ölçer—> Isıtma cihazı, Eğim ölçer
KLİVAJ, 1) Cevher, kömür ve yantaşlarda teşekkül etmişolan ve genellikle gözle görülmeyen çatlaklar Kazı işlerinde kolaylık sağlaması bakımından bu çatlaklardan yararlanılır 2) Petrografide, tabakalaşma yüzeyleri ile büyük bir açı yapacak şekilde teşekkül etmişolan ve kolayca ayrılma veya yarılma özelliği gösteren birbirine paralel yüzeyler Klivaj basınç sonucunda oluşur, kayaçlara sekonder bir yapı verir Bu basınç, bazı kayaçlarda da yeniden kristalleşmeye (rekristalizasyon) neden olur 3) Kristalografide, kristallerin birbirine paralel yüzeylerinin kolayça birbirinden ayırma özelliği
KLORÜRLEŞTİRİCİ KAVURMA, Metal bileşiklerini klorla veya klor bileşikleri ile ısıtarak metalin klorürünü elde etmek için yapılan işlem
KLİNKER, 1) Çimento üretiminde hammadde-nin kavrulması sonucu elde edilen ara ürün 2) Kömür kullanılan kazanlarda külün ergimesi sonucu meydana gelen cüruf
KLİNKER TUĞLASI, Sinterleşmeye kadar pişirilmiş, birim ağırlığı ve basınç dayanımı yüksek ve dona dayanıklı inşaat tuğlası
KOAKSİYAL KABLO, Biri içte diğeri de bunun dışında eşeksenli boru biçiminde olacak şekilde imal edilmişiki iletkenli bir kablo Bu iletkenlerden dıştaki, boru biçiminde, içteki iletken ise dairesel kesitli, çapı da borunun çapından daha küçük olan ve borunun içine, boru ile eşeksenli olacak biçimde yerleştirilmişbir teldir Bu tel seyrek olarak yerleştirilmişyalıtkan destekler aracılığı ile borunun tam ortasında tutulur Birkaç koaksiyal kablo, iletişim amaçlı başka iletkenlerle birlikte, ortak bir kılıf içine de yerleştirilebilir Telekominikasyon işlerinde belirli amaçlar için kullanılır
KOBALT, Yoğunluğu 8,8 gr/cm3 olan 1490½C’da ergiyen, sert ve kırılgan kırmızımsı beyaz melat; atom numarası 27, atom kütlesi 58-93 olan kimyasal element (simgesi Co) Doğal kobalt tümüyle kararlı izotopu olan kobalt-59’dan oluşur; en uzun ömürlü yapay radyoaktif izotopu olan kobalt 60 (yarı ömrü 5,3 yıl), kobalt-59’un nükleer reaktörde nötronlarla ışınlanması suretiyle üretilir
KOBUT, Kaba işlenmişoltutaşı
KOÇ BOYNUZU, 1) Varagel ve vinçlerde halatın ucunda bulunan koşum takımına bağlı, emniyet bakımından vagonun halkasından herhangi bir nedenle kolayca çıkmasını önlemek üzere, ucu koç boynuzu (helisel) biçiminde şeklinde kıvrılmışkanca 2) Sondajda bir tür tahlisiye ucu
KOJENERASYON, Bileşik, ısı ve elektrik üretimi Termik santrallarda enerjinin ancak % 35 civarındaki kısmı faydalı hale dönüştürülebilmekte, geri kalan kısım ise, çıkışbuharı, kazan kayıpları ve jeneratör kayıpları olmak üzere dışarıya atılmaktadır Santralın çıkışbuharı ile dışarı atılan enerji başka amaçla yeniden kullanılarak sistemin verimi % 70 mertebesine çıkarılabilmektedir Proses gereği buhar kullanması gereken sanayi tesisleri, ısı santralında elektrik enerjisi de üretmeyi öngördüğü takdirde bu anlamda enerji tasarrufu sağlayabilirKONKOİDAL KIRILMA, —> Kırılma
KOK GAZI, Kalorifik değeri 4500 Kcal/m3 olup, terkibinde, % 50-55 H, % 25 CH4, % 12 N2, % 6 CO % 3 CO2, % 2 diğer hidrokarbonlar bulunan ve taşkömürünün koklaştırılması sırasında elde edilen yanıcı gaz Gaz hava gazı olarak da kullanılır
KOKARDENERZ, Yantaşı teşkil eden ana formasyonun çatlaklarına birbirine paralel damarlar halinde çökelen kurşun-çinko cevherlerinin aynı zamanda yantaştan koparak çatlak içine yerleşmişparçalarının çevresini kabuk gibi saran kurşun-çinko cevherleriyle oluşturdukları bir cins cevher türü
KOKİL, 1) Bir kum kalıbına yerleştirilen, üzerinde ergitilen madenin katılaştığı, maden parçası 2) Dökümhanede kullanılan maden kalıp Kokil kalıplama, dökümü yapılacak her parça için ayrı bir kum kalıp hazırlamak zorunluğunu ortadan kaldırdığı için, döküm işlerini basitleştirir Bu kalıplama sistemi, ergime sıcaklıkları 800° C’in altında olan alaşımlar için çok elverişlidir; buna karşılık, kokillerin kendileri de dökme demir veya çelikten olduğu için, demirli alaşımların dökümünde bazı sakıncalar yaratır —> Döküm
KOKİL DÖKÜM, —> Kokil
KOKİL KALIPLAMA, —> Kokil
KOK KÖMÜRÜ, —> Kok
KOKLAŞMA, Kömürün herhangi bir dışetki ile bünyesindeki gazların azalması sonucu poröz bir hal alması Kömürleşmesi belirli bir düzeye erişmişolan kömürler ısıtılınca önce yumuşarlar sonra şişerek gaz çıkartırlar ve daha sonra tekrar sertleşirler Sertleşme sonucunda oluşan çok gözenekli oldukça hafif ve gri renkli kütleye kok kömürü; kömürün kok haline geçmesi olayına da koklaşma denir
KOLAPS, Sondaj kuyusunda bulunan muhafaza borusunun aşırı formasyon baskısı vb etkiler yüzünden göçmesi (ezilmesi) olayı
KOLEMANİT, Prizmatik kristaller halinde bulunan kalsiyum borat (bortuzu) (Ca2B6O11 5H2O) Daha ziyade cam yünü, fiberglas ve asitborik imalinde, çelik endüstrisinde de eritici olarak kullanılır
KOLİMASYON, Dürbün ekseninin yatay dönme eksenine muylu tam dik olmamasından kaynaklanan hata türü Teodolit ile ölçmeye başlanılmadan önce, kolimasyon hatası kontrol edilir
KOLİNS METODU, Koordinatları bilinen A ve B noktaları ile koordinatları hesaplanmak istenen P noktasından geçen daireden yararlanılarak yapılan geriden kestirme hesaplama yöntemi—> Geriden kestirme
KOLLEKTÖR BANT, Toplayıcı bant
KOLLERGANG, 1) Yatay bir eksen etrafında döndürülen büyük kütleli iki silindirik tekerin yuvarlak bir öğütme tablası üzerinde hem kendi eksenleri etrafında hem de sistem aksı etrafında dönerek öğütmenin gerçekleştirildiği düzen 2) Devlüp
KOLLOFAN, —> Fosfat
KOLON, 1) Taş, çimento, ağaç, çelik vb maddelerden yapılmışdikine konmuşdestek 2) Sütun
KOLON FLOTASYONU, —> Flotasyon kolonu
KOLUVİYAL PLASER , Diluvial ve aluviyal olayların müşterek etkileriyle oluşan maden yatağı
KOLTUK AMBARI, Ocaklarda, kartiyerlerde veya şantiyelerde acil ihtiyaç olabilecek çivi, cıvata, vb malzemenin ihtiyaç anında işyerine alınıp kullanılmasını sağlamak üzere açılan küçük ambar —> Ambar
KOMBİNE AYAK İŞLETME METODU, Maden yatağının şekli, büyüklüğü, tipi ve örtü tabakası ile yantaşların karakteri dikkate alınarak çeşitli işletme metotlarının değişik şekilde veya müştereken bir blok veya panoda uygulanması Bu uygulama blok göçertmesi ile yatay dilimli ayak; blok göçertmesi ile ambarlı ayak; dilimli göçertmeli ile ara katlı ayak; başyukarı açık ayak ile rambleli ayak; küp tahkimatlı ile rambleli ayak gibi çeşitli işletme metodlarının birlikte uygulanması şekillerinde olabilir
KOMBİNE HOBEL İŞLETMECİLİĞİ, —> Hobel işletmeciliği
KOMPARTIMAN, Bölme Herhangi bir kuyu veya kelebe kesitinin çeşitli amaçlarla (insan, malzeme, cevher,hava için) kullanılan bölmelerinden biri
KOMPLEKS CEVHER, Kendisinden birçok metalin kazanıldığı cevher
KOMPLEKS MADEN YATAKLARI, —> Polimetamorfik maden yatakları
KOMPANSATÖRLÜ NİVO, Silindirik düzeç ile yataylamaya gerek kalmaksızın dairesel düzeç kullanılarak kabaca ayarlandıktan sonra, gözlem yapılan her doğrultuyu, dürbün içine asılan özel prizmalar düzeni sayesinde otomatik olarak yataylayabilen nivo türü Kompansatörlü nivolarla yapılan ölçmelerde önemli zaman tasarrufu sağlanır —> Şekil, 2) Otomatik nivo
KOMPRESÖR, Gaz, buhar veya havayı emerek sıkıştırıp basınçlarının yükseltilmesine yarayan makine Sıkıştırma işlemi tek kademeli, çok kademeli olup; kademeler arasında sıkışmadan dolayı ısınan gaz, her cins buhar veya hava, bir üst kademe tarafından emilmeden önce, sıkıştırma randımanı artırmak için soğutulur Pistonlu, dişli, kanatlı (turbo) vb tipleri vardır
KOMPRESÖR ÇİVİSİ, Mermer ocaklarında mermer bloku ana kayadan ayırmak için kullanılan 3 cm çapında, 30-60 cm boyunda, ucu yassı keskin demir çivi Bu çivi 10-15 cm aralıklarla matkapla mermer aynasında delinmişdeliklere —> Yapraklarlaberaber 5-10 deliğe birlikte çakılır
KOMPRESYON, —> Statik depresyon
KOMPÜTER, —> Bilgisayar
KONDANSATÖR, 1) Yoğunlaştırılacak su buharının su haline getirilmesi veya kompresör kademelerinde sıkışarak ısınan havanın soğutulmasına yarayan düzen 2) Elektrikte içine elektrik enerjisi depo edilebilen aygıt 3) Yoğunlaştırıcı
KONDİSYONER, 1) Şlamın (pulp) katı parçacıkları ile reaktifin yakın temasını sağlamak ve şlamı flotasyon işlemine hazırlamak için kullanılan cihaz Yapılan bu işlem, kondisyonlama diye de tanımlanır 2) Kıvam tankı
KONDÜKSİYONLA ISITMA, Katı cisimlerin ihtiva ettikleri ısıyı etrafa yaymalarından yararlanılarak yapılan ısıtma
KONGLOMERA, 1) Kum, çakıl, köşeli vb ayrık kayaçlardan oluşan tabaka veya yığın boşluklarının bir çimento maddesi ile dolması veya bunların basınç etkisi ile birbirlerine bağlanmasından meydana gelen tortul kayaç Bunların başlıcaları gre, arkoz, kuvarsit, puding ve breşdiye isimlendirilir 3) Çakılkayaç
KONİK AYIRICI, Bir klasifikasyon veya ayırma gereci olup, tepesi aşağıda ve tabanı yukarıda ve ters konumda bir piramit şeklindeki ayırıcı Bir üst kenarı boyunca gelen malzeme ile beslenir ve malzemenin akışkan ortamda karşı kenara taşınması sağlanarak karşı taraftan ince veya hafif malzeme alınır Dipteki bir borudan da çöken ağır veya iri boyutlu malzeme tahliye edilir
KONİK ELEK, Kesik koni biçiminde hazırlanıp bu kesik koninin yan yüzeyi , istenilen tane büyüklüğüne göre eleme yapabilecek şekilde yerleştirilen elek saçlarının yatay eksenli bir mil üzerinde döndürülüp ve küçük ağızdan malzeme ile beslenip, besleme malzemesini çeşitli tane büyüklüklerine göre tasnif etmeye yarayan tasnif ünitesi Bu elekler silindir şeklinde de imal edilir Bu takdirde silindir elek ekseninden geçen mil yataklara meyilli olarak yerleştirilerek çalıştırılır Silindirin yukarı ağzından beslenmek suretiyle tane büyüklüğüne göre tasnif yapılır
KONİK KIRICI, Kaba kırma aşamasında kullanılan ters kesik koni biçiminde sabit dışcidarın, iç kısmına eksantrik yataklanmışdüz kesik koni şeklindeki döner kırıcı ana parçanın montajı suretiyle oluşan, dışcıdarla, dönen iç koni arasında kalan taşveya cevher parçalarını eksantrik yataklanmanın dönme hareketi ile beraber yarattığı salınım sayesinde parçalayan, dışve iç konilerin en altta oluşturdukları aralıktan kırılan parçaların aşağıya düşmesini sağlayan makine
KONİMETRE, Gravimetrik ölçü esasına dayanarak havadaki toz miktarını ve toz sayısını tesbit etmeye yarayan cihaz Konimetrenin çalışma esası belirli miktar havanın belli ağırlıkta bir filtreden geçirilmesiyle bu filtre üzerinde tutulan tozların ağırlığı saptanmak suretiyle (mg/m3 olarak) havanın içerdiği tozun ağırlığını veya filtre üzerinde tutulan tozların mikroskop altında sayılması suretiyle (toz sayısı/cm3 olarak) havanın içerdiği toz miktarı hesaplanarak madencilikte toz bakımından —> Hava kalitesi tesbit edilebilmektedir Bu değerlendirmeden başka insan sağlığı bakımından filtrede toplanan tozların mineral içeriği ve tozların patlama tehlikesi de gravimetrik ölçü yolu ile tesbit edilebilir —> Hava kalitesi, Tindalometre, Emisyon, Hava Kirleticileri, Kirli Hava —> ŞekilKONİ ORTA, Patlatıldıklarında alında koni biçiminde ek serbest yüzey oluşturacak düzende dizilmişbir odak noktasına doğru delinmişlağım deliklerinin oluşturduğu orta —> Orta çekme
KONKASÖR, 1) Cevher veya taşkırma makinesi 2) Kırıcı
KONKAV BİT, Kesici dudak kısmı matkabın eksenine doğru çukurlaşan ve karot almadan ilerleme yapan bir tür elmas matkap
KONKOİDAL KIRILMA, —> Kırılma
KONKRESYON, Tortul kayaçlar içinde bazen yumru veya topak halinde yuvarlak ve böbrek şekilli ve aynı merkezli kürelerden teşekkül eden, merkezlerinde ufak deniz hayvanı fosilleri veya kum taneleri bulunan kayaç oluşumları Demir karbonat ve kilden oluşan böbrek ve mercek şekilli ve telsel ışınsal dokulu konkresyonlara sferosiderit denir
KONSANTRASYON, 1) Maden yatağı teşek-külü sırasında, belirli minerallerin biraraya gelerek mineral muhtevası yüksek maden yatağı oluşması (mağmatik diferansiyasyon) 2) Cevher içindeki gang maddesinin ayrılması sonucu geri kalan miktar içindeki faydalı mineral oranının yükselmesi 3) Bir eriyikte suyun buharlaştırıl-ması suretiyle erimişmadde oranının arttırılması
KONSANTRASYON TESİSİ, —> Konsant-ratör
KONSANTRATÖR, Minerallerin ve gang maddelerinin çeşitli fiziksel özelliklerinden yararlanılarak, uygun araçlar yardımı ile birbirlerinden ayrılmasını sağlamak için kurulmuştesis (zenginleştirme tesisi)
KONSANTRE, Cevher hazırlama ve zenginleştirme işlemine tabi tutulan ham cevherden (tuvönan) ayrılması amaçlanan minerallerin zenginleştirilmesi suretiyle elde edilen ürün veya ürünler Bakır-, krom konsantresi vb
KONSANTRE RANDIMANI, 1) Ayırma işlemi sonucu elde edilen konsantre ağırlığının, bu konsantreyi veren ham (tüvönan) cevher ağırlığına oranı 2) Lavvar randımanı 3) Konsantrasyon oranı
KONSİNYE, Mülkiyet devri yapılmaksızın, malların satışsorumluluğunu yüklenen bir tüccar veya acentaya gönderilmesi tarzında yapılan satışanlaşması
KONSOL, Tek destekli taşıyıcı kiriş
KONTAK, 1) İki farklı kayacın birbirleriyle temas ettikleri yüzey 2) Özellikle intruzif bir kütlenin komşu formasyonla olan temas yüzeyleri 3) Petrol yataklarında su-petrol veya petrol-gaz zonlarının birbirleriyle temas ettiği yüzeyler 4) Elektrikte devreyi kapama veya kısa devre olayı
KONTAK DAMAR, —> Kontak maden yatağı
KONTAK MADEN YATAĞI, Genellikle sedimenter formasyonlar içine sokulmuşintruzif bir kütlenin kontak yüzeyleri civarında daha ziyade sedimenter formasyonlarda oluşan maden yatağı
KONTAK METAMORFOZ, Ergimişhaldeki mağma kitlesinin ve içinde bulunan gazların yan taşa etkisi ile meydana gelen başkalaşım Hidrotermal- ve enjeksiyon metamorfoz da bir tür kontak metamorfozdur
KONTAK METAMORF MADEN YATAKLARI, Batolitin kontak zonunda oluşan başkalaşımın sonucu meydana gelen maden yatakları
KONTAKT KURUTUCU, Kurutulacak malzeme ile kızgın yüzeyin ya sürekli olarak veya ardarda temasta kalmasını sağlamak suretiyle kurutma yapan merdaneli veya borulu cihaz
KONTAMİNASYON, Radyoaktif maddelerin bir yerde çökelmesi suretiyle meydana gelen çevre kirlenmesi
KONTİNİYUS-MAYNER, Paletler üzerinde yürüyen, kesme kafasına yatay ve düşey hareket verebilen, arkasında yükleme düzeni bulunan, tavanın elverdiği ölçüde devamlı kazı yapabilen, genellikle kömür ve yumuşak formasyonlarda ekonomik olarak çalıştırılabilen üretim makinesi
KONTİNÜ CERYAN, Doğru akım
KONTROL ELEKLERİ, Uluslararası standartlar organizasyonunun (ISO) verdiği standartlara uygun olarak yapılmış, laboratuarlarda elek analizleri yapmak üzere kullanılan elek seti
KONTRPUA, 1) İhraç tesislerinde ve asansörlerde kafesi dengelemek için kullanılan karşı ağırlık 2) Denge ağırlığı 3) Kontr balast —> Payton, Şaryoportör
KONTR LAĞIMI, Ana nakliye kuyusunu çevreleyen galeri —> Akrosaj
KONTUR, 1) —> Akrosaj 2) Cevher rezervi ile yankayacı ayıran çizgi 3) Eşdeğerdeki noktaların birleştirilmesi ile elde edilen eğriler (izohips, izopah vb) 4) Bir kütlenin dışhatlarının oluşturduğu görünüm
KONVEKSİYONLA ISITMA, Isıtılan gazların ve sıvıların hacminin genişlemesi ve yoğunluğunun azalması sonucu aşağıdan yukarı hareketinden yararlanılarak yapılan ısıtma
KONVEKSİYONLU KURUTUCU, İçerisin-den sıcak kuru buhar geçirilerek konveksiyon etkisiyle kurutmayı sağlayan tanbur veya siklon tipindeki akımlı kurutucu
KONVERTER, 1) Uzun ekseni üzerine asılı, iç yüzü refrakter malzeme ile kaplı, oval veya silindirik şekilde olan ve yatay bir eksen etrafında dönerek boşaltma pozisyonuna getirilebilen özel pota Potada metaller veya diğer malzemenin bir şekilden veya durumdan başka bir duruma dönüştürülmesi sağlanır Kavurma konverteri ve eritme konverteri olmak üzere iki tipte yapılır Kavurma konverterinde hava üflenerek, sülfürlü cevherin kükürt oranı düşürülür Eritme, yani tasfiye konverterinde cihaz ısıtılmaz Cihazın içinde bulunan erimişmaddeye hava üflenerek oksitlenme sağlanır ve bu suretle teşekkül eden ısı, maddeyi erimişhalde tutar Konverter içinde pik demir Bessemer prosesi ile çeliğe, bakır matı bilister bakıra dönüştürülür 2) Dönüştürücü
KONVEYÖR, Yatay veya az meyilli yerlerde çalışan, ya malzemenin döküldüğü zeminin hareket etmesi (band) suretiyle veya oluk üzerinde bulunan zincirin çekilmesiyle taşıma yapan düzen
KOOGÜLASYON, Anorganik elektrodlar kullanılarak flokülasyonun sağlanması
KOORDİNAT NAKLİ, Yalnız kuyularla yeryüzüne irtibatı olan yeraltı işletmelerinde, yeraltı imalat planlarının yeryüzündeki ölçmelerde kullanılan koordinat sistemine uygun olarak yapılabilmesi için yeraltında tesbit edilen noktaların, yerüstü koordinat sistemine göre, yerinin belirlenmesi işlemi Bu işlem; (a, b) tek kuyuya iki şakül sarkıtarak; (c, d) iki ayrı kuyuya birer şakül sarkıtarak yapılır —> Şekil
KOORDİNAT SİSTEMLERİ, 1) Bir noktanın yerini belirlemeye yarayan polar P (f, , ) (mesafe, semt-, meyilaçısı) ve ortogonal P (x’, y’, z’) (apsis, ordinat ve kot) sistemlerinin ortak adı 2) Başlangıç noktası, eksenler ve bir noktayı belirlemeye yarayan sayılardan müteşekkil iki-üç boyutlu–, polar–, küresel–, silindirik–, eliptik koordinat sistemi vb sistemler —> Şekil
KOPİLYA (KOPİLYE), —> Emniyet maşası
KOPMA SINIRI, —> Çekme deneyi
KORBİT, Kesici dudakları özel olarak yapılmışkesici küçük çarklarla teçhiz edilmişorta sert ve yumuşak formasyonlarda karot numune almaya yarayan matkap Korbit; 4, 6, 8 çarklı (yıldızlı) olabilir
KORDON, —> Toron
KOREKS YÖNTEMİ, Demir-Çelik üretiminde yüksek fırın teknolojisine alternetif olarak geliştirilen çelik üretimine yönelik bir direkt ergitmeli redüksiyon prosesi —> Yüksek fırın prosesine benzeyen bu yöntem koklaşamayan kömüre dayalı sıcak metal üretimi yapar Koreks prosesinde kok fabrikası ortadan kalktığı için maliyeti oldukça düşüktür Koreks yöntemine göre çalışan tesis ilk olarak Güney Afrika, Iscor-Pretoria işletmelerinde kurulmuştur
KORELASYON, İki formasyonun jeolojik yaşlarını veya stratigrafik pozisyonlarını kıyaslamak suretiyle birinin diğerine göre yaşve diğer özelliklerinin saptanması işi
KORENDON (Korund), 1) Doğal susuz aluminyum oksitten (Al2 O3) oluşan mineral (Mohs sertlik derecesi 9, yoğunluk 3,95 ilâ 4,01) Elmastan sonra en sert doğal madde Romboedrik kristalli, değişik renkli, saydam türleri ziynet taşı olarak kullanılan, asitlerde erimeyen mineral 2) Safir 3) Rubin —> Yakut
KORKAYAÇ, Magamatik kayaç Eriyik haldeki mağma malzemesinin soğuması ve katılaşması sonucunda oluşan çeşitli kristalin ya da camsı kayaçların ortak adı Korkayaçlar başlıca üç —> Kayaç sınıfından birini oluşturur Öbür kayaç sınıfları ise; başkalaşım (metamorfik) kayaçları ile tortul (sedimenter) kayaçlardır
Korkayaçlar, mağmanın derinlere sokularak (derinlik kayaçları, gang kayaçları) ya da dışarı püskürmesinden sonra (yüzey kayacı yada püskürük kayaç) katılaşması suretiyle oluşur
KORKORDANS, —> Uygun tabakalaşma
KORNİŞ TAŞI, Mermer işletmeciliğinde imalât yüzünden dışarı çıkan ve ufki devam eden profiller
KORUND , 1) Trigonat sistemde kristalleşen, sertliği 9 olan ve bu özelliği ile değer kazanan doğal aluminyum oksit (Al2O3) Bütün korund kristalleri ısıtıldıklarında renkleri bozulur, kaybolur; ancak soğuyunca yine eski rengi alır Korund minerallerine ender rastlanır; oluştuğu yerler siyenit pegmatitlerinin içleri ile, şist ve mermer serilerinin yer aldığı metamorfik istiflerin yine içleri veya ara yüzeyleridir Aluvial yataklarda, primerlerden aşınıp gelmişolarak, plaser halde de bulunur İyi halde kristalleşenler, renklerine göre yakut veya safir olarak isimlendirilir 2) Yapay olarak; boksitin elektrik fırınlarında eritilmesiyle elde edilen aşındırıcı ürün ; tane, toz ve kalıp denilen özel şekillerde; alundum, aloxite, karaloks, exolen ve lionit gibi isimlerle de pazarlanır
KORUYUCU BAKIM, Devamlı veya zaman zaman çalıştırılması gereken makine, malzeme ve tesislerin devamlı olarak çalışır durumda tutulması amacı ile, bunlarda meydana gelebilecek küçük veya büyük arızaları tesbit-, teşhis-, ve tamir etmek (düzeltmek) üzere yapılan sistemli muayene, kontrol ve bakım
KOSİNÜS Ø , —> Güç faktörü
KOSTİK, 1) Alkali oksitlerinin söndürülmesi sonucunda elde edilen ürün (Ca (OH)2, KOH, NaOH gibi) 2) Sodyum hidroksit
KOSTİK KALSİNE MANYEZİT, Manyezitin 700-1100½C kavrulması ile elde edilen ürün
KOŞUM TAKIMI, 1) Kuyularda kafesi veya kovayı halata bağlamak için kullanılan düzen 2) Ocak arabalarının hayvan ile çekilmesini sağlamak üzere kullanılan teçhizat
KOT, 1) Bir noktanın esas olarak alınan deniz seviyesi düzlemine göre yüksekliğini veya alçaklığını gösteren rakam 2) Rakım Kot veya rakımı gösteren rakam deniz seviyesinden yüksek bir seviyeyi gösteriyorsa , alçak bir seviyeyi gösteriyorsa (-) işaretli olarak yazılır
KOVA, 1) Kuyu açma operasyonu sırasında pasanın içinde çıkarıldığı kap 2) —> Beyler
KOVALI BAGER, 1) Toprağı hem kazan ve hem de belirli bir mesafeye taşıyan işmakinesi Eğik duran ve uzun olan bir kafes direk (bum) üzerinden geçirilmişolan çelik halata irtibatlı, ağız kısmı zemine bakan çelik kovası, zemine dalarak malzemeyi toplayan, vinç halatı yardımı ile kaldıran ve ekseni etrafında dönerek kovadaki malzemeyi boşaltan makine Kovalı bagerlerle, bagerin oturduğu zemine göre alt seviyelerde hafriyat yapılır 2) Çekme kepçeli ekskavatör 3) Dreglayn
KOVAN BOŞLUK , Mermer madenciliğinde, taşın tabii yapılışında meydana gelmişolan iri tekil boşluk —> Peteksel boşluk
KOVART ÜÇGENİ, —> Coward üçgeni
KOYU KÜKÜRT, İçinde azami % 0,25 oranında karbon bulunan koyu renkli kükürt
KOYULAŞTIRMA, Şlam içerisindeki katı/sıvı oranını katı lehine artırarak, daha yüksek yoğunlukta bir şlam elde etmek için yapılan işlem
KÖMÜR, Kısmi ayrışma sonucunda; bitkisel artıklardan oluşan karbonik madde Belirli bir tabakalaşma gösterir; katı bir maddedir ve rengi koyu kahverengiden siyaha kadar değişir Yakıt olarak kullanılan kömür, kırılgandır, ayrışım olmaksızın yanmaz ve suda çözünmez Oluşumu esnasında bitkisel maddedir Önce turbaya, sonra linyite ve en sonra da bitümlü kömüre dönüşür Bitümlü kömür bitümünü kaybetme derecesine göre bazı yerlerde taşkömürü ve antrasit haline gelir Linyitin tozu kahverengi, kömürün ise siyahtır Linyit bünyesinde büyük oranda su ve kül ihtiva eder
KÖMÜR DİYAGRAMI, Hidrojen bakımından zengin veya fakir bozulmuşkarbonhidrat ürünlerini birbirlerine göre bir sıraya dizen iki kuşaklı diyagram Bu diyagramda hidrojence zengin olanını “kerojen-piropisit” veya sapropelit kuşak, hidrojence fakir olanı ise “hümik” kuşak diye adlandırmak mümkündür Hümik kuşakta gerçek kömürler (hümik kömürler) yer alır Bunlar kendi aralarında turba, linyit, taşkömürü ve antrasit diye gruplanırlar Sapropelit kuşaktaki maddeler ise bitümlü şeylleri (şistleri) oluştururlar Bu iki kuşak arasında torbanit ve cannel’e de “hümik-sapropelit” kömürler denebilir
KÖMÜR HAZIRLAMA, Fiziksel ve mekanik işlemlerle kömürün özel kullanmalara uygun hale getirilmesi Bu işlemlerle genellikle kömürde bulunan ve yanıcı olmayan kısımlar (artık) atılmışolur
KÖMÜR KAÇAĞI, Lavvarda zenginleştirme sırasında ayrılan şistlerle (artıklar) birlikte atılan kömür Ayrılan artık içinde atılan kömür miktarının, tuvönan kömür içinde bulunan kömüre oranı, kaçağın yüzdesini verir
KÖMÜR KESERİ, 1) Ayak dip ve başında iki adet tahrik motoru ve zincir tamburu ile ayak içinde ileri geri hareketi sağlayan zincir ve bu zincire bağlı dişli blok veya dişli sandık bulunan zincirin yukarı aşağı hareketi ile dişlerin kömüre çarpması suretiyle kömürden yonga kopmasını ve kömürün ayak dibine doğru naklini sağlayan düzen 2) Ramgeret
KÖMÜRLERİN SINIFLANDIRILMASI, 1) İstatistik sınıflandırma: Kömürlerin kimyasal, petrografik ve kalorifik değerlerine göre yapılan sınıflandırma
2) Ticari gayelere göre sınıflandırma: Kömür ticaretinde kullanılan sınıflandırma sistemi Kömür ticaretinde kömürler daha ziyade koklaşma özelliklerine göre; I-VII gruba ayrılır
KÖMÜRLERİ STOKLAMA, Büyük miktarlarda kömür kullanan fabrika ve merkezi ısıtma sistemi olan sitelerde kullanılan kömürlerin gerekli önlemler alınarak depolanması Bu önlemler arasında kömür yığının fazla yüksek yapılmaması, kömürün kolay yanan malzemeyle karışmamasına dikkat edilmesi ve kömür yığının sık sık sıcaklığının ölçülmesi belirtilebilir Eğer yığında ısı artışı meydana gelirse, yığının herhangi bir araçla aktarılarak (devredilerek) havalandırılması gerekir Linyit kömürlerinin stoklanması için TKİ de geliştirilen stoklama örnekleri
KÖMÜR YAKMA SİSTEMLERİ, Isıtma ve buhar üretimi veya proseslerde ısıtma, pişirme, kurutma ve istenilen reaksiyon sıcaklığını sağlamak amacıyla bir besleyici veya brülör, yanma odası veya fırın ve yanma sonrası açığa çıkan ısının önemli bir kısmının geri kazanıldığı ısı değiştirici elemanlardan oluşan birbirlerine uyumlu şekilde tertiplenmişünite düzenlemeleri
KÖMÜR YIKAMA YÖNTEMLERİ, Ocaklardan üretilen tüvönan kömürlerin içinde bulunan şist vb yabancı maddeleri ayırmak için uygulanan yöntemler Lavvarlarda yıkanan kömürlerin boyutlarına göre yıkama ünitelerini “iri kömür yıkama” ve “ince kömür yıkama” olarak iki grupta toplamak mümkündür :
(Harsfall 1980)’a göre kömür yıkamada ; ayırmaya esas olan prensipler açısından;
1- Hidrolik yöntemler
- Jigler
- Spiral ayırıcılar
- Sallantılı masalar
- Ayırma konileri
2- Ağır ortam yöntemleri
- Statik ayırıcılar
- Santrıfüjlü ayırıcılar
3- Havalı ayırma
4- Flotasyon; yöntemleri şeklinde sınıflandırıla-bilmektedir
KÖMÜRLEŞME, Kömür oluşumu sırasında cereyan eden biyoşimik ve jeoşimik olaylar Bu olaylar sonucu karbon miktarı artarken uçucu maddelerde azalma olur

Alıntı Yaparak Cevapla

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları

Eski 09-09-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları



KÖMÜRLÜ ŞİST, 1) —> Killi şist 2) —> Kesme
KÖMÜR RENDESİ, —> Kazı rendesi
KÖMÜR SABANI, —> Kazı (kömür) rendesi
KÖMÜR TOZU, 1) Kömür madenlerinde kömürde delik delme, kazı ve taşıma işlerinde kömürün parçalanmasından oluşan ve havada süspansiyon halinde bulunan 10 mikrondan küçük kömür zerrelerinin tümü 2) Tane büyüklüğü 0,3 mm’nin altında olan kömür yığını, tane büyüklüğü 0,075 mm’nin altında olan kömür tozları “İnce toz” olarak tanımlanır İçinde süspansiyon halinde 40-2000 gr/m3 kömür tozu bulunan hava, patlama (infilak etme) özelliği gösterir Normal şartlar altında patlayabilir toz konsantrasyonu 70-80 gr/m3’tür Bu miktar 400 gr/m3’e ulaşabilir Havada yanıcı gazların bulunması (% 3 CH4 + 5 gr/m3 kömür tozu, % 2 CH4 + 10 gr/m3 kömür tozu gibi), kömür tozunun patlamasını kolaylaştırır Havada bulunan kömür tozu ne kadar ince ise kömür tozunun patlama özelliği o kadar fazladır 850 mikronun üzerindeki kömür taneciklerinin patlama olayında nadiren yer aldığı tespit edilmiştir Havada bulunan kömür tozu kendi ağırlığı kadar su emerse veya % 40 oranında taştozu ihtiva ederse veya havadaki konsantrasyonu 4-5 kg/m3 olursa bu kömür tozu patlama ve yanma özelliğini kaybeder Grizu ve kömür tozu infilaklarının sirayetlerini önlemek için ocaklarda uygun yerler, infilak anında bir su veya toz perdesi meydana getirmek üzere, taştozu veya su kasaları ile teçhiz edilir
KÖMÜR TOZU İNFİLAKI, Havada süspansiyon halinde bulunan (1 m3’te 40-2000 gr) kömür tozunun infilak etmesi olayı Grizu infilakinden sonra infilak eden yerdeki havada 70 gr/m3 kömür tozu olursa o da infilak eder Genellikle grizu infilakinden sonra meydana gelen ikinci patlama, grizu infilakinin etkisi ile çevrede bulunan kömür tozlarının havaya karışması sonucu, kömür tozu infilakinden ileri gelir Havada 4-5 kg/m3 kömür tozu varsa, havada bulunan kömür tozunun içinde % 40 oranında taştozu karışmışsa veya havada bulunan kömür tozu kendi ağırlığı kadar su emerse kömür tozu patlama ve yanma özelliğini kaybeder
KÖMÜRÜN POROZİTESİ (GÖZENEKLİ-LİK), Masif bir yapıya sahip gibi görünen kömürlerin bünyelerinde bulunan; boyutları birkaç mikron ile birkaç mm arasında değişen, bazan kılcal damara, küresel veya düzensiz yapıya dönüşmüşboşluklar Gözenekliliği fazla kömür, stok yerinde oksitlenerek yanabilir Kömürün gaz emme, buharda-sıvılarda şişme özelliği ve yoğunluğu gözenekliliğin bir fonksiyonudur
KÖMÜR YIKAMA (ZENGİNLEŞTİRME) EĞRİSİ, —> Yıkama eğrileri
KÖMÜR ZAYİATI, Kömür yatağında üretim sırasında üretilebilecek duruma getirilip teknik nedenlerle çıkarılamadan yeraltında kalan kömür Kömür yatağından üretilen miktarın orada bulunduğu hesaplanan rezerve oranı, zayiatın yüzdesini verir
KÖPE İHRAÇ SİSTEMİ, Kuyularda kafes veya skip’i çalıştıran dengeli, kuyruk halatlı bir sistem Bu sistemde, çelik halat sürtünme oluklu büyük bir tanburun üzerinden geçer ve tanburun yarısı veya daha fazla kısmı ile temas halindedir Halat, baskı ve sürtünme kuvvetlerinden yararlanarak, tanburu döndürmek suretiyle çekilir Halatın hareketi sonucu kafes ve dolayısiyle yük de çekilmişolur En basit şekliyle halatla tanbur arasındaki sürtünme açısı (dolanma açısı) 180½’dir Ana tanburun çapını iki kafes ekseni arasındaki mesafeden daha büyük yapmak ve yardımcı tanburlar kullanmak suretiyle sürtünme açısı büyültülerek ihraç vincinin çekeceği ağırlık artırılabilir Bu sistemde halatın bir ucunda kafes veya skip diğer ucunda da kafes, skip veya kontrpua asılır Sistem tek, iki veya dört halatlı olabilir
KÖPE KASNAĞI, 1) Köpe sistemi ile ihraç yapılan kuyularda çekici halatın üzerinde bulunan ve sürtünme suretiyle hareket eden tambur Bu tambur doğrudan veya dişliler vasıtası ile döndürülür 2) Köpe tamburu
KÖPRÜLÜ KAPSÜL, İçinde bulunan kutupları birbirine bir rezistans ile bağlı ve alev alıcı hassas maddesi bu rezistans üzerine yerleştirilmiş, içinden elektrik akımı geçirildiği zaman rezistansın ısınıp alev alıcı hassas maddeyi ateşlemesi suretiyle dinamitlerin patlatılmasına yarayan kapcık
KÖPÜK CAMI, İnce cam bölmelerle birbirinden ayrılmışçok sayıda kabarcıktan meydana gelen cam Köpük camı sünger taşına benzeyen bir yapı gösterir ve ısıyı tutar
KÖPÜKTAŞI, —> Pomza taşı
KÖPÜRTÜCÜ REAKTİF, —> Reaktif
KÖRBACA, Herhangi bir gaye ile sürülüp görevi sona erince terkedilen, çıkışı olmayan (galeri) baca
KÖRBACA RAMBLESİ, Kömürü alınmışolan yerde, aralarında muntazam boşluklar bırakılarak taşduvar örmek suretiyle yapılan dolgu usulü
KÖRKUYU, 1) Yeraltında yukardan aşağıya doğru açılan ocak katlarını irtibatlayan ve yeryüzü ile direkt çıkışı olmayan kuyu 2) Dahili kuyu 3) İç kuyu
KÖRKUYU KESİTİ, Kullanılışamacı gözönünde bulundurularak kör kuyunun kompartımanlara ayrılışdurumunu gösteren yatay kesit Kör kuyular nakliyat, kontrpua ve merdiven bölmelerini ihtiva eder
KÖRMAKAS, Manevra gayesi ile makas atılarak uzatılan diğer tarafla irtibatı olmayan demiryolu
KÖRNEFES, CO2 gazı
KÖSTEBEK AÇIK AYAK İŞLETME METODU, Cevher ve yantaşı sağlam olan nisbeten küçük metalik cevher (maden) yataklarında cevher yatağını takiben açılan kılavuz ve tünellerden ibaret şeklen köstebek yuvalarını andıran, hiç tahkimat gerektirmeyen veya lüzum görülen yerlere arada sırada çatal direk vurularak yalnız bacalardan kazılan cevherle iktifa edilen en basit yeraltı (üretim) işletme metodu Bu usül ilkel olmakla beraber pratiktir ve fazla yatırım gerektirmez —> Basit mağara açıkayak işletme metodu
KÖSTEK, Ocak arabalarını frenlemek için araba tekerleğine sokulan çomak Çomak, ya bir kısa ve kalın sopa parçası ya da el tutacak tarafı yuvarlak halkalı bir demir çubuktur
KÖSTEK ATMA, Meyilli yollarda ocak arabalarının hızlı gitmesine (kaçmasına) mani olmak için vagon tekerleği deliğine çomak (köstek) sokmak suretiyle tekerleğin ray üzerine sürtünmesi sağlanarak fren yapma işlemi
KÖŞE TAŞI, Mermer işletmeciliğinde köşeleri teşkil için hazırlanan taş
KÖŞEGEN FAYLAR, —> Gül diyagramı
KRAKİNG, Petrolün içinde bulunan yüksek karbon zincirinin; sıcaklığın ve basıncın etkisi altında parçalanması suretiyle düşük hidro-karbonlar elde edilerek ham petrolden daha fazla benzin elde etme prosesi
KRAL SUYU, —> Altın suyu
KRANK MİLİ, Pistonlu motorlarda biyel kolu yardımı ile doğrusal hareketi dairesel harekete; pistonlu kompresörlerle dairesel hareketi doğrusal harekete dönüştüren mil
KRATER, 1) Yanardağ ağzı Yanardağların zirvesinde bazan da yamacında bulunan, lavların veya püskürük kütlenin çıktığı yuvarlak çukur 2) Bir gök cisminin yüzeyinde, bir göktaşının çarpması ile açılan yuvarlak çöküntü
KRAVAT, Sondaj kuyusunda sıkışan tij veya boruları kurtarmak için kriko tatbik etmek amacıyla tij veya borulara kuyu ağzında kelepçe gibi monte edilen iki yarım daire şeklindeki kıvrımları tij veya borulara uyan ve birbirlerine cıvatalarla bağlanan iki çelik lama
KREDİLİ LAĞIM, Kullanma süresi beşyıldan fazla olan ve yatırım programı çerçevesinde ödenek alınarak sürülen ve yapılan harcamaları sabit kıymetlere intikal ettirilip amortisman yoluyla itfa edilen lağım
KRELYUS METODU, Dar çaplı tijler ve elmaslı delici uçla yapılan; yeryüzüne silindir şeklinde numuneler (karot) çıkarabilen arama sondajı metodu Bu metodla yatay dönen milin hareketi, dişli kutusu vasıtası ile yatay olmayan sondaj tijlerine iletilir
KRELYUS SONDAJI, —> Elmaslı sondaj
KREOZOT, Ağaç emprenyesi (tahnid) işlerinde kullanılan; kayın ağacı katranından çıkarılan renksiz, sert kokulu ve dağlayıcı bir sıvı İçinde fenoller, özellikle gayaben bulunur Bazı ilaçların hazırlanmasında yararlanılır
KRİBLAJ BANDI, Lavvarda bulunan ızgaradan geçmeyen, tuvönan kömürün elenmesi veya tanburlu kısımdan geçirilmesi sonucu elek üstünde kalan iri parçaların kömür veya taşkısmının ayıklanarak ayrılmasını sağlamak üzere kurulan düşük sür’atli band Bu band çelik paletli veya lastik bantlı olabilir
KRİBLE, Üretilen tüvenan kömürlerin ızgara veya elekten geçirilmesi sonucu ayrılan iri parçaların, triyaj’a (elle ayıklama) tabi tutulması suretiyle elle ayıklanan parça kömür Kömürden ayrılan artıklara da krible taşı denir
KRİBLE KESMESİ, Krible kömür içinden elle ayıklanan taşve şist parçaları
KRİBLE TAŞI, —> Krible
KRİPİNE, Tulumbalarda emici hortum veya emici boruların ucuna takılan veya flanşla bağlanan, içinde geri döndürmez klepe bulunan ve yabancı cisimlerin tulumba tarafından emilmesini önlemek üzere sepet şeklinde (delikli) olan hortum ucu veya boru başı
KRİPTOKRİSTAL, 1) Taneleri gözle görülemeyecek kadar küçük olan kristallerden oluşan 2) Gizli kristalli 3) Kristalleri gizlenmişkayaç
KRİSTAL, 1) Buhar veya sıvı durumdan katı duruma geçen maddenin tabiat kanunlarına uygun şekilde, düzlem yüzeylerle sınırlı olarak aldığı şekil; yani maddenin katı taneli normal şekli Kristalleşme tabiatın bir denge durumudur Kristalleşmiyerek katılaşma durumuna da “ Amorf” denir Kristalleşme süresi uzun olursa iri kristaller teşekkül eder Kristalleşme kanunları, kristal köşelerinde yüzeylerin hiç değişmeyen açılarla birbirlerine kavuşmaları sonucunu yaratır Tabiatta 7 üstgrup, 32 grupta 320 çeşit kaidelere uygun kristal kafesi olması gerektiği hesaplanmıştır Kristâlleri tanımak için simetri elemanlarından yararlanılır Üç çeşit simetri durumu vardır: Simetri düzlemi, simetri ekseni, simetri merkezi Simetri düzlemi, kristali iki benzer parçaya ayırır Yani ayna düzlemi gibidir Simetri ekseni, kristalin 360° nin tam kesirleri (mesalâ 60°-90°) nisbetinde döndürüldüğünde ilk durumuyla aynen çakıştığı eksendir Simetri merkezi, kristal içinde merkezden geçen her doğrunun, iki eşit parçaya ayrıldığı yerdir Kristallerin bütün özellikleriyle —> “ Kristallografi” bilim dalı uğraşır
Kristalleri yapılarına göre üçe ayırmak mümkündür a) Atom yapılı kristaller Elmas bu tip kristallere örnektir Her atom, belli bir yönde, diğer dört atomla ve kovalans bağlarla sıkı bir şekilde bağlanmıştır; bu sebeple kristal son derece serttir ve çok zor ergir Buna diğer bir örnek olarak grafit de gösterilebilir b) Molekül yapılı kristaller Örnek olarak I2 moleküllerinden meydana gelmişiyot kristalleri belirtilebilir, molekül içindeki atomlar kovalansla birlikte bağlandığı halde molekülleri bağlayan kuvvet bundan çok daha zayıftır; kristal kolay kırılabilir Başka bir örnek, kristalleri S8 moleküllerinden yapılmışalfa ve beta kükürttür (rombik ve monoklinik kükürt) c) İyon yapılı kristaller Örnek tip sodyum klorürdür (Na Cl) Burada yapıyı meydana getiren elementler iyonlardır ve her Na+ iyonu altı klor iyonuyla, her Cl iyonu altı sodyum iyonuyla çevrilidir; kolezyon, elektrostatik çekim kuvvetleriyle sağlanır
2) Üç kısım silis, iki kısım kurşun oksit ve bir kısım potasyum hidroksitten meydana gelen; saydamlığı ve parlaklığı sebebiyle değerli olan; oyma ve yontma yapıldıktan sonra piyasada değer kazanan özel cam
KRİSTAL TEŞEKKÜLÜ , Eriyiklerde sıvılarda ve buharlarda (gazlarda) bulunan bir maddenin katı haline geçerken kristallerinin oluşması ile sonuçlanan süreç Bu olay “ kristallenme “ ile eşanlamdadır
KRİSTALİZASYON DİFERANSİYASYON, Yüksek basınç ve ısı altında eriyik halde bulunan magmanın yeraltında herhangi bir çatlağa veya boşluğa yerleşerek içerisinde bulunan ergime derecesi yüksek ağır metal bileşiklerinin erken kristalleşmesi sonucu kendi ağırlıkları ile çökme suretiyle ayrılması İlk ayrılanlar; manyetit, ilmenit, kromit gibi ağır minerallerdir Bu şekilde oluşan maden yataklarına, kristalizasyon diferansiyasyon (erken kristalizasyon) maden yatakları denir
KRİSTALİN KUARS (Si O2), Kayaç kristali (Renksiz kristalin kuars) iri ve berrak kristalleri az bulunmasına ragmen, en çok raslanan kuars çeşidi olup iyi bir mücevher imalinde de kullanılan kuars türü
Kristalin kuarslardaki renkler, ya içindeki manganez, demir, nikel gibi, karışık maddelerden veya dumanlı kuarsta olduğu gibi, radyoaktiviteden ileri gelir Kuars ısıtıldığı zaman bu renklerden bazıları kaybolur Kristallerde umumiyetle hava kabarcıkları ve az miktarda başka karışık minerallerin izleri vardır Saç şeklindeki rutil krsitalleri, rutinleşmiş(TiO2) kuarsı veya “Venüs saçı”nı meydana getirirler “Kedi gözü” ve “ Kaplan gözü” denilen kuars, asbest [ uzun ince kılımsı bünyeli olarak oluşan aktinolit (CaMg3Si4O12 ve FeO), amyant yahut asbest veya hornblende asbesti] lifleri ihtiva edebilir Hematitle renklenmişolan kuarsa da demirli kuars denir
Pembe kuars, mavi kuars, strin, ametist, dumanlı kuars, sütlü kuars ile katışık maddelerle birlikte bulunan kaplan gözü ve venüs saçı ismi ile anılan türler kristalin kuarsın başlıcalarıdır—> Saydam kıymetli taşlar, Kuars, Kuarsın kıymetli taşları, Gizli kristalin kuars, Neceftaşı (SiO2)
KRİSTALİZASYON YOLUYLA AYIRMA, Çözeltilerin içerdiği belli elementlerin veya bileşiklerin; çözeltme ortamında bulunan sıvının kısmi buharlaştırılması, çözeltinin soğutulması usüllerinden biriyle veya müştereken kristalleşmesini sağlayarak zenginleştirme
KRİSTALLENME, —> Kristal teşekkülü
KRİSTALOGRAFİ, Kristal haldeki madde-lerin oluşumunu, yapısını, fiziksel ve kimyasal özelliklerini inceleyen bilim dalı —> Kristal, Kristal teşekkülü
KRİSTAL SİSTEMLERİ, Molekül yapılarına göre minerâllerin kristallenmesi sonucu meydana gelen kristallerin oluşum (teşekkül) sistemleri Simetri kristallerin temel bir özelliğidir —> Kristal Bütün kristaller eğemen simetri öğelerine (unsurlarına) göre altı sınıfa ayrılır
Bu kristal sistemleri izometrik (kübik), heksagonal (altıgen), tetragonal (dörtgen), ortorombik, monoklinal (monoklinik) ve triklinal (triklinik) sistemlerdir Bazı kristaloğraflar trigonal ya da romboedral (romboredrik) sistemi yedincibir sistem olarak kabul etmekle birlikte bu sistem çoğunlukla heksagonal sistemin içinde tanımlanır —> Şekil Kristalografi, Kristal
KRİTİK BOYUT, Eleme sonucunda elde edilen elek altı ve elek üstü ürünlerin içinde bulunabilen ve elek açıklığının 0,75 ile 1,5 katı arasında olabilen parçaların boyutları Elek deliği boyutuna göre kritik parçaların varlığı elemenin güçlük veya kolaylığını belirler
KRİTİK CEVHER STOKLARI, Ekonominin buhranlı dönemleri geçiştirebilmesi için gerekli olan ekonomik büyüklükteki cevher stoğu
KRİTİK FAALİYET, —> Şebeke planlaması
KRİTİK HIZ, Bilyalı değirmenlerde, öğütülen malzemeyi teşkil eden taneciklerin herbirinin ağırlığının dönmenin yarattığı eksantrik kuvvete denk olduğu ve parçanın değirmen iç cıdarına sanki yapışmışgibi kalma durumunu yaratan hız
KRİTİK TENÖR, Bir cevher yatağında mevzii bir kısmın zenginleştirme tesisine veya dekapaj döküm sahasına gönderilmesinde ayırım yapılmasına ölçü olan tenör değeri Diğer bir deyişle, kritik tenör altında olan kesimin tesislerinde işlenmesi ekonomik değildir
KRİTİK YOL, —> Şebeke planlaması
KRİTİK YOL METODU, Bir projede yer alması gereken faaliyetler ele alınarak bunların doğru yapılışsıralarını, teknolojik sırasını ve birbirleri ile çapraz ilişkilerini tesbit ederek projenin yürütülme-sinin ve takibini sağlamak için geliştirilmişyöntem Kritik yol metodu deyiminin kısaltması CPM’dir
CMP özellikle, projeyi teşkil eden işve faaliyetlerin süre ve maliyetleri oldukça hassas olarak tahmin edilebilen, bina inşaatı, tesis kurulması vb projelerde uygulanır
KRİTİK YOL PLANLAMASI, —> Şebeke planlaması Kritik Yol Metodu
KRİYOLİT, Sodyum aluminyum fluorit bileşiminde bir mineral (Na3 Al F6)Elektrolit olarak aluminyum metalurjisinde kullanılır Hidroklorik asit, sodyum karbonat ve aluminyum hidrattan sentetik olarak da elde edilir Doğal rezervleri yaygın değildir ; bilinen en önemli kriyolit yatağı Grönland adasındadır (İvigtut) ve kar beyazı kütleler halinde bulunur
KRİZOPRAS, Yarı saydam elma yeşili renkte bir —> Kalsedon Rengi bileşimindeki nikel oksitten ileri gelmektedir
KRİZOTİL, —> Zebercet
KROKİ, 1) Bir yerin, bir tesisin veya bir makinenin ölçeksiz olarak yapılan planı 2) Taslak
KROM ÇELİĞİ, Elektrik veya Siemens-Martin fırınında ferrokrom ilavesi ile elde edilen çelik % 0,5 Cr ilavesi, çeliğin sertliğini, mukavemetini ve elastikiyetini artırır % 10-15 Cr ilavesi ile paslanmaz çelik elde edilir
KROMİT, Kimyasal formülü FeO Cr2O3 veya FeCr2O4 (—> Spinel) olan krom mineralı Kromit, bazik magmatik kayaçlar veya bunlardan meydana gelmişolan metamorfik kayaçlar içinde bulunur Kromitin cevher olarak satılmasında en önemli unsurlar Cr/Fe oranı (raşyo) ile Cr2O3 ve SiO2 yüzdeleridir Metalurji endüstrisi için Cr/Fe oranının 3:1, Cr2O3 miktarının ise % 46 civarında olması istenir SiO2 miktarı ise % 3-10 arasında değişebilir
KROM NİKEL ÇELİĞİ, Bünyesine Cr ve Ni ilave edilmişsert ve elastik çelik (% 1,5-3,5 Ni ve % 0,5-1,5 Cr)
KRON, 1) Taç biçiminde, ortası delik, karotlu delmelerde kullanılan matkap 2) Sondaj tijlerine bağlanan kesici ve delici uç 3) Başlık 4) Delici burgu ucu 5) Jakbit —> Şekil
KROVN - BLOK , (CROWN - BLOCK) —> Sondaj kulesi
KROSİNG, —> Hava köprüsü

Alıntı Yaparak Cevapla

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları

Eski 09-09-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları



KUARS , Az çok saf halde bulunan kristalleşmişsilisyum dioksit (SiO2) çeşitlerine verilen ad Kuars, birçok kayacın bünyesinde, yer kabuğunda en yaygın bulunan, sertliği 7, özgül ağırlığı 2,85 gr/cm3, çizgisi beyaz, çabuk kırılır ve kırılma yüzü sedef içi şeklinde (Konkoidal), ergime sıcaklığı 1785°C olan kayaç yapıcı bir ana mineraldirBaşlıca kuars çeşitleri şunlardır : Renksiz “saydam kuars” veya “dağ kristali”; kahverengi “dumanlı kuars”; sarı renkli “sitrin”; koyu portakal rengindeki “maderia sitrin”; yeşil renkli “kloritli kuars”; menekşe renkli “mor necef”; kan kırmızısı rengindeki “yemani”; pembe renkli “hematoyit kuars”; “kedigözü”, içinde amyant lifleri; “yıldıztaşı”, içinde mika pulları bulunan kuars türleridir Kuars kristalin kitleler halinde bulunur ve şartlar müsait olduğu takdirde, heksagonal kristaller teşekkül eder Ekseriya kalker kovuklarında bulunan çift uçlu kuars kristallerine, bazen “Herkimer elmasları” gibi lokal isimler de verilir Daha büyük kristallerin de kovukları kapladığı görülür Bunlar ekseriye mücevherat olarak kesilir ve “kaya kristalin” olarak adlandırılır Bünyesinde su ihtiva eden kuarsa —> Opal denir (Opal SiO2 x H2O amorf yani kuarsın kristalin olmayan ve bünyesinde % 3-9 su ihtiva eden türü) Kristal halindeki kuars, eksenine tam dik olarak kesildiği zaman, elde edilen küçük bloklar üzerine basınç yolu ile küçük bir elektrik yükü yüklenebilir Bu niteliğinden dolayı kuars; radyo, televizyon ve radarda da kullanılmaktadır Güzel kuars kristalleri sanayide optik ve elektrik uygulamaları için çok aranır Ne yazık ki çoğu kuars kristalleri gözle farkedilemeyecek şekilde optik ikizdir Bu ikiz kristallerde, ışığı sola döndüren bir kristal ile ışığı sağa döndüren diğer bir kristal biraraya gelmiştir; bu yüzden böyle ikiz kristalden optikte yararlanılamaz Elektrikte ikiz, piyezo elektriği azaltır veya tamamen yok eder Kuars ısıtılınca hacmi artarak önce “tridimit”, sonra da “kristobalit” haline dönüşürMetalurji fırınlarının silisle kaplanmasında bu polimorf dönüşümlerin gözetilmesi zorunludur Ergitilen kuars, genleşme katsayısı çok düşük olan bir silis camı verir; bu sayede, ani ısı değişmelerine kırılmadan dayanabilen silis camından eşyalar yapılabilir Bazı görüşlere göre kristallerin terapik etkileri de vardır Bunlardan; saydam kuars kristali; üstlerindeki enerjileri kumaşlardan bile geçirerek yaşlanmayı geciktirir Kuars kristali terapi kürlerinin en önemlilerindendir Buna göre; vücudumuzdaki zihinsel, bedensel ve ruhsal düzeyimizi arttırıcı enerji üretir Ortamdaki tüm negatif olumsuzlukları geri iter Meditasyon için çok uygundur Açıklık ve netleştirmede kılavuz bir taştır Mavi kuars; troid ve metabolizma dengeleri üzerinde güçlendiricidir Öksürük azaltıcı ve ateşdüşürücüdür Zihin açıklığı ve güven duygusu sunar Hata duygularını ortadan kaldırır Tehlikeden koruyucudur Cinsel problemlere iyi gelir Pembe kuars; stresi giderici olup, hata duygularını, korkuyu ve öfkeyi azaltır Negatif enerjiden koruyucudur Ruhun inceliğinin sembolüdür Huzur ve duygu yüklüdür Sevgi taşıdır Negatif enerjiyi çekip, boşaltma özelliğinden dolayı bilgisayar vb cihazların elektrostatik akım olumsuzluklarını giderir Cihazların yanında bulundurulması tavsiye edilir
Kuars jenetik olarak, 1- Magmatik, 2- Metamorfik, 3- Sedimenter kökenlidir Doğada fay ve çatlaklarda filon halinde bulunur Ayrıca cevher yataklarında gang minerali olarak rastlanır
KUARSIN KIYMETLİ TAŞLARI (SiO2), En iyi tanınan ve ikinci derecede kıymetli taşlar Bunların en kıymetlisi olan kuarsın krsitalin olmayan türü ve diatomelerle silisli süngerlerin iskeletlerinden oluşan umumiyetle renksiz ve beyaz olup renklisi kıymetli taşolarak kullanılan opaller ile donuk beyaz, sarı, yeşil ve tuğla kırmızısı renklerdeki adi opal; opalin bir çeşidi olan gayzerit; diatomelerle (diatomit) diğer organizmaların mikroskobik kabuklarından meydana gelen “ tripolit” tebeşir gibi beyaz, ince, taneli fakat sert ve camı çizer (Moskof toprağı); Berrak, renksiz, camsı bir opal olan ekseriya kayaçların üstünde kabuk ve küçük damar dolguları halinde bulunan bazen yarı saydam veya beyaz olan “ Hyalit “ gibi opaller, kıymetli taşlar sınıfına dahildir
Saydam kuars mücevher taşları; renksiz veya sarı, kahverengi, mavi, siyah, mor, pembe ve nadiren de yeşil renkte olur Yarı saydam veya mat kuars mücevher taşları daha da çeşitli renk ve şekiller arzeder Bir kısmı bandlı, çizgili veya beneklidir Bunların isimleri bulundukları yerlere göre değişir Bazılarının birkaç ismi vardır, bazı isimler de birden fazla taşiçin kullanılır
Kuarsın kıymetli taşları arasında; yıldızlı pembe kuars, strin, dumanlı kuars, Ametist, kıymetli opal, ateşopali, siyah opal, beyaz kalsedon [ kırmızı renklisi-karnoel, Ni tesiriyle yeşil olanı krisopras (gözboncuğu), ipek yahut yosuna benzer yeşil yahut esmer yabancı madde içereni -mokkataşı ve yosunakik, muhtelif renkli yuvarlak ve ince tabaklardan ibaret olan kalsedona-akik (ağat)], sarduan, oniks (ekseriya siyah-beyaz veya kahverengi beyaz renkli düzgün şeritli bir akik) —> Kalsit, Jasp (mat kuars umumiyetle kırmızı, sarı, kahverengi yahut bu renklerin karışımı, bazen bantlı), kantaşı, krizopras (rengi bileşimindeki nikel oksitten gelen yarı saydam elma yeşili renkte bir kalsedon), karnalin (ekseriya saydam, kırmızı veya kırmızı kahverengi tonlu bir kalsedon); sayılmaktadır —> Saydam kıymetli taşlar, Kuars, Kristalin kuars, Gizli kristalin kuars, Neceftaşı (SiO2)
KUARSİT, 1) Esas unsuru kuars olan taneli bir görüntüye sahip az çok şist yapısı gösteren metamorfik kayaç 2) Gayet ince kuars tanecikleriyle silisli çimentodan oluşan gre Bünyesinde % 75-95 SiO2 içeren kuarsite protokuarsit, % 95’den fazla bulundurana ortokuarsit adı verilir
KUARS KUMU , Granit, gnays vb kuarsça zengin bir kayacın ağır bir tempoyla parçalanması veya kuarsça zengin bir ana kayacın üst üste faylanarak büyük basınçlarla parçlanması sonucu oluşan 2 mm’den küçük kuars (SİO2) tanecikleri İkincil olarak kuarsitin öğütülmesi ile de elde edilebilir Kuars kumu refrakter sanayiinde silika tuğla üretiminde, döküm sanayii ve cam sanayiinde kullanılır Kullanım alanını belirleyen parametreler SiO2, Fe2O3, Al2O3; MgO, CaO,Co,Cr, As,P2O5 miktarları ve endüstrilerin gereksinimlerine uygun fiziksel özelliklerdir Kuars kumu (perlit, pomza ve diyatomit gibi minerallerle birlikte), yalıtımlı hafif yapı malzemeleri adı altında gruplandırılır Kuars kumları donmuşkar beyazı, renkli, şeker tozu görünüşlü ve çok ufak tanelidir Demir oksit içeriyorsa, buna göre renk pembeden kızıla veya koyu kahverengine kadar değişir —> EK-13
KUARS LAMBASI, Ultraviyole ışın veren kuars camından mamul lamba Bunlar sağlık hizmetlerinde veya madencilikte, arama ve bilimsel incelemelerde kullanılır
KULE, Yüksek ve çoğu kez betonarme, çelik veya ağaç konstrüksiyon olarak silindir, kare prizma veya kesik piramit şeklinde imal (inşa) edilen (soğutma kulesi, ihraç kulesi, sondaj kulesi vb) yapı —> Sondaj kulesi
KULLANILMIŞ HAVA, 1) Yeraltında çalışılan yerlerden dolaşarak nefesliğe (hava dönüşyoluna) gelmişolan ocak havası 2) Kirli hava
KULUÇKA MERKEZİ, —>Teknopark
KUM, 0,06-2 mm çapındaki ayrık mineral taneciklerinin birarada oluşturdukları yığılmalar
Kumlar iri (0,6-2 mm), orta (0,2-0,6 mm) ve ince (0,06-0,2 mm) olmak üzere sınıflandırılır
KUM MUHTEVASI, Sondaj çamuru içindeki nisbeten iri aşındırıcı parçacıkların yüzde miktarı
KUMPANYA, 1) Daha çok yabancı ortaklık 2) Topluluk
KUMTAŞI, —> Gre
KUPA, —> Dibektaşı
KUPOLA FIRINI, Dökmecilikte kullanılan pik ve hurda demirleri eritmeye yarayan tekneli fırın
KURBA, 1)Dönemeç 2) Viraj 3) Kurb 4) Yolun yön değiştirdiği kısım
KURŞUN, Gümüşsü beyaz mavimsi gri renkte, tırnakla çizilebilecek kadar yumuşak, dövülebilir ama çekmeye elverişsiz, atom numarası 82, atom ağırlığı 207,19 ergime noktası 327,5°C kaynama noktası 1744°C, yoğunluğu 11,29gr/cm3, peryodik tablonun IVa grubunda (karbon grubu) yer alan kimyasal element (Simgesi Pb)
Kurşun tabiatta sülfür, karbonat, sülfat ve kompleks klorürler şeklinde bulunursa da bu metalin hemen yegane cevheri çok defa bir miktar gümüşde ihtiva eden kurşun sülfür (PbS) yani galendir Kurşunun “ Servüzt (PbCO3) ismi verilen karbonat’ı ile “ Anglezit (PbSO3) “ adı verilen sülfat’ı cevher olarak büyük önem taşımamaktadır Bu kurşun mineralleri hava ve suyun yavaşetkisiyle galenden meydana gelmişsekonder minerallerdir
KURŞUN 210’LA TARİHLEME, —> Kurşun, Uranyum-Toryum-Kurşunla Tarihleme
KURŞUNİ BAKIR, Antimonlu bakır sülfür
KURŞUN LİÇİNGİ, —> Kurşun üretimi
KURŞUN SPESİFİKASYONLARI, Ticarette işlem gören rafine edilmişkurşun metalinin bazı ülkeler standardına uygun olarak belirlenen muhteva oranları Kurşun metalinin asgari rafine safiyetinin % 99,85 Pb olması istenir % 99,999 safiyette “Zone Refined” tipi de vardır LME’in “Grade Pure Lead”i içinde asgari % 99,97 Pb bulunur ASTM B29-79 üç tip sınıflandırma yapmıştır: (a) Corroding; asg % 99,94 Pb ve azami % 0,0025 Ag+Cu (b) Common; asg % 99,94 Pb, azami % 0,005 Ag, azami % 0,0015 Cu (c) Chemical and Copper Bearing; asg % 99,90 Pb, azami % 0,1 Ag + Cu
KURŞUN ÜRETİMİ, Kurşun cevherinden, kurşun konsantresinden, kurşun-çinko karışımlı konsantreden, liçing sonucu elde edilen kurşun çamuru veya çökeleğinden —> Pirometalurjik işlemler sonucu metal kurşun elde edilmesi Pirometalujik işlemlerin uygulanarak metal kurşun elde edilen yöntemleri şunlardır:
1 İSP (Imperial smelting), 2 Reverber fırınları, 3 Water jacket fırınları, 4 Döner fırınlar, 5 Elektro-termik fırınlar, 6 Kaldo yöntemi (Boliden), 7 Kivcet CS yöntemi, 8 QSL (Queneau-Schumann-Lurgi) yöntemi, 9 Ausmelt-Isagmelt yöntemi, 10 Flash izabe yöntemi (Outo kumpu) Pirometalurjik yöntemler uygulanmadan önce kurşun cevheri konsantre haline getirilir veya hidrometalurjik yöntemlerle liçinge tabi tutularak çökeltilir Kurşun cevheri zenginleştirilmeden önce kırılır ve öğütülür Öğütme aşamasında genellikle çubuklu değirmen kullanılarak nisbeten yumuşak ve kırılgan olan cevherin aşırı öğütülmesi önlenir İnce öğütme bilyalı değirmenlerde yapılır ve hidrosiklonla kapalı devre olarak çalıştıktan sonra zenginleştirme işlemi için flotasyon tesisine verilir Kırma ve öğütme aşamasında iri mineral parçalarının kolayca kırılması özelliğini taşıyan cevherin bulunması durumunda, gravimetrik yöntemlerle bir ilk konsantrasyon elde edilmesi tercih edilir Bu aşamada jig ve ağır mayi devreye konur ve buradan elde edilen ürün ince öğütme devresine verilir Bu şekilde öğütme ve flotasyondan önce —> Gang parçaları devreden çıkartılmışolur Elde edilen kurşun konsantesi sinterleme, izabe ve rafinasyon işlemlerine tabi tutulur Kurşun cevherinin liçinge tabi tutulması suretiyle zenginleştirilmesi ise klorlu bileşiklerle veya sülfürik asitle, yapılır Klorlu bileşiklerle muamele yapılmadan önce PbS halinde olan cevher 400-500°C ısı altında kavrulur ve Pb SO4 haline getirilir Daha sonra kavurmaya devam edilir; KCl ve KCl3 katılarak PbCl2 elde edilir Kurşun klorür ise hurda demirle reaksiyona girerek kurşunun çöktürülmesi sağlanır Bu şekilde elde edilen kurşun çamuru izabehanede külçe kurşun haline dönüştürülür Sülfürik asitle liçingde, kurşun cevheri içindeki empüriteler (istenmezler) asit altında eritilir ve çöken kısımda kısmen PbSO4 ve kısmen PbS kalır Bunlar da daha sonra pirometalurjik yöntemlerden birisi ile kurşun külçesine dönüştürülür Pirometalurjik yöntemlerden biriyle üretilen ham kurşun brülörle ısıtılan bir potada ergimişhalde iken döndürülerek çalışan bir karıştırıcı yardımıyla rafine edilir Potaya toz halinde kükürt ilave edilerek kontrollü soğutma ile çözünmez duruma gelen bakır ayrıştırılır ve daha sonra kok kömürü tozu, ağaç talaşı vb katılır, hava üflenerek indirgemeye tabi tutulan diğer metaller ayrılır Sudkostik ilavesi ile de antimuan ve bizmut yüzeyde curuf olarak toplanır Delikli kepçe ile yabancı maddeler alınır ve % 99,8 saflıkta yumuşak kurşun elde edilir—> Kurşun spesifikasyonları Gümüşün kurşundan ayrılması için de,saf çinko tozları ergimişkurşun içine atılarak çinkonun gümüşile amalgam oluşturması sağlanır Bu amalgam gümüşköpüğü halinde yüzeyde toplanır ve süzgeçli kepçelerle alınır Bu köpük, bir fırında brülörle ısıtılarak çinko uçurulur ve gümüşelde edilir Uçurulan çinko ise yoğunlaştırılarak tekrar külçe çinko halinde kazanılır
KURŞUNDAN GÜMÜŞ TASFİYESİ, —> Kurşun üretimi
KURTAĞZI, Tahkimatta kullanılan fırçaların iki ucunun veya çatal direklerin sarma ile temas eden ucunun sarma direğine tam temas etmesini sağlamak için ay şeklinde balta ile veya silindirik testere ile özel olarak hazırlanan (çenti biçimi) ucu veya uçları
KURTARMA CİHAZI, Tahlisiye cihazı Tahlisiyecilerin kullandığı, dışhava ile irtibatı olmayan, teneffüs devresinde oksijen tüpü ve teneffüs edilen oksijenden CO2’yi ayırma düzeni bulunan cihaz
KURTARMA EKİBİ , 1 ) Grizu, kömürtozu vb infilak veya yanma olayında kazaya uğrayanları kurtarmak için teşkil edilen ve tahlisiye cihazları ile teçhiz edilmişekip 2) Herhangi bir kazada kazaya uğrayanları kurtarmak için görevli ekip
KURTARMA İSTASYONU, —> Tahlisiye istasyonu
KURTARMA RANDIMANI, —> Metal kurtarma randımanı
KURU BUZ, Katı (dondurulmuş) karbondioksit
KURU DELİK DELME, 1) Lağım deliklerinin delinmesi sırasında çıkan tozların havaya karışmasını önleyici bir tedbir alınmadan lağım deliği delme usulü 2) Lağım deliklerinin delinmesi sırasında çıkan tozun vakumla emilmesi suretiyle havaya karışmasını önleyici bir düzenle lağım delme usulü Bu usulle delik delmede emme başlığı takılabilen özel lağım burgusu ve toz emici cihaz kullanılır
KURU HAZIRLAMA, Tuvönan cevher veya kömürün, müşterinin istediği boyutlarda ve tenörde su kullanılmadan, satılabilir hale getirilmesi
KURU TABANLI TOZ KÖMÜR YAKICI-LARI, Alev sıcaklığının, kül ergime sıcaklığını geçmeyecek şekilde kontrol edildiği ve alevin ısı transfer yüzeylerini yalayacak şekilde geçtiği; külün aglomera edilmeden çekildiği yakıcılar Bu tür yakıcılarda kül, yapışmadığı ve uçuştuğu için, elektrostatik çöktürücülerde ve filitrelerde toplandıktan sonra çekilir
KURULU GÜÇ, —> Elektrik enerjisi temininde kurulu güç
KURUŞLU AMBAR, —> Ambar
KURUTMA, Cevherle birlikte fiziki olarak sürüklenen rutubetin cevherden ısı yardımı ile veya mekanik bir yöntemle (santrifüj kuvveti) uzaklaştırılması
KURVENBAND, Yatay ve düşey hareket kabiliyeti olan dönemeçlere uyumlu nakliye bandı —> Şekil
KUŞ GÖZÜ, Bir halatın bükümleri gevşetilmeden zorlanarak çekilmesi durumunda oluşan arızalı yer
KUVARS, —> Kuars
KUVVET GAZI, Generatör gazı ile su gazının karışımından elde edilen yanıcı gaz Kuvvet gazı;
% 24,6-29,2 CO
% 14,8-10,1 H2
% 1,6-0,8 CH4
% 6,0-3,5 CO2
% 53,0-56,2 N2
ihtiva eder, kalorifik değeri 1255 Kcal/m3’tür
KUYRUK , Mermer madenciliğinde, taşın arka yüzeyinden daha arkaya doğru uzayan kısmı
KUYRUK HALATI, 1) Karşılıklı iki kafes ile çalışan bir maden kuyusunda, uçları iki kafesin tabanlarına bağlanan ve taşıma halatlarını dengeleyen çelik halat 2) Alt halat 3) Denge halatı
Kuyruk halatları genellikle yassı halatlardan seçilir —> Halat değiştirme
KUYRUK KABLOSU, Maden işletmeleri ve diğer şantiyelerde elektrikle çalışan ekskavatör vb makineleri besleyen güç nakil kablosu
KUYU, Yeraltı işyerlerine ulaşmak amacıyla açılmışve kesit boyutları derinliğine oranla sınırlı, düşey ve düşeye yakın bağlantı yolu —> Desandri
KUYUBAŞI, 1) Kuyuya yerüstünden girişyeri 2) Kuyu ağzında kurulu tesislerin tümü
KUYUBAŞI MANEVRA İSTASYONU, 1) Maden kuyusu ağzında veya yerden 10 m kadar yükseklikte teşkil edilen, dolu ve boşvagonların manevra yapıldığı yer 2) Kuyubaşı röseti —> Kuyubaşı
KUYUBAŞI RÖSETİ, —> Kuyubaşı manevra istasyonu
KUYU BİLEZİĞİ, Kuyu kazısına başlandığı zaman kuyu ağzına yapılan daha kalın cidarı olan dairevi kuyu ağzı tahkimatı
KUYUDİBİ, 1) Kuyunun en alt katla birleştiği yer 2) Kuyudan insan, maden ve malzeme naklini sağlamak için yeraltında açılan ve kuyu ile irtibatlı akrosaj, skip cebi, tulumba dairesi vb yeraltı yapılarının tümü
KUYUDİBİ DOLDURMA YERİ, *Kuyu dibinde veya ana kat seviyelerinin altında özel olarak açılmışskip ceplerine skiplerin kolayca doldurulmasını sağlamak için küçük silo ve olukların bulunduğu yer
KUYUDİBİ HAVUZU, Maden kuyusunda ocak sularının biriktiği en dip kuyu kısmı Havuzun su alma kapasitesi; genellikle 24 saat boyunca gelen suyu depolayacak kadardır Havuzun su seviyesi, kuyu kafesinin indiği en alt katın kotundan daha düşüktür —> Su ihracı
KUYU KAPAKLARI, Maden kuyusu içine herhangi bir şeyin düşmesini önleyen kapama düzeni
KUYU KAZI KOVASI, —> Fonsaj kovası
KUYU KAZI METODU, Kayacın cinsine, su gelirine, inilecek derinliğe ve kuyu çapına bağlı olarak tercih edilen usul Kumavim kayaç ve az su geliri olan yerlerde —> Standart kazı metodu; gevşek, kumlu ve su geliri fazla olan formasyonlarda; —> Formasyon dondurma, 30 m derinliğe kadar —> Keson kuyu, gevşek ve sulu yerlerde palplanşçakma veya arazinin su seviyesini düşürmek suretiyle özel kazı metodları uygulanır
KUYU KAZI TULUMBASI, Kuyu kazısı sırasında biriken suyu dışarı boşaltmaya yarayan ve su içine daldırılan küçük boyutlu, elektrik veya basınçlı hava ile çalışan düşük irtifalı güçlü tulumba —> Şamandralı tulumba
KUYU KESİTİ, —> Ana kuyu kesiti Kör kuyu kesiti
KUYU KILAVUZU, —> Kayıt
KUYU KİRİŞLERİ, —> Ana kuyu kesiti
KUYU KÜRSÜSÜ, 1) Yeraltı işletmelerinde açılan kuyularla kat lağımlarının birleşme yerlerinde yatay nakliyat sisteminin dikey nakliyat sistemi ile uyumlu çalışmasını sağlamak için kuyu içi ve kat ağızlarına kurulan çelik veya ağaç kalaslardan imal edilmişiskele şeklinde (çerçeve) konstrüksiyon Kafes kayıtları ve kat ağzı kapıları da bu çerçeveye monte edilir 2) Kuyu çerçevesi
KUYU TAHKİMATI, Maden kuyusunun cidarlarına destek olmak ve böylece kuyu içinde insan ve malzeme taşınmasını emniyete almak için yapılan iksa

KUYU TOPUĞU, Kuyu yapısını ve kuyu başındaki tesisleri, çökmeden (tasman tesirinden) doğacak hasara karşı koruyabilmek için, kuyu çevresinde bırakılan emniyet topuğu —> Topuk
KUZEY ANADOLU FAYI, Türkiyemiz yönünden Saros Körfezi’nde ilk belirtileri gözlemlenen, Marmara Denizi’ni katettikten sonra İzmit-Adapazarı-Gerede-Reşadiye-Erbaa-Erzincan-Varto’dan geçip Van Gölü’ne ve hatta İran’a doğru uzandığı tahmin edilen sağ yönlü doğrultu fayı Anadolu’nun en etkili ve dünyanın sayılı fazlarından biridir Kuzey Anadolu’da vuku bulan depremler bu fay ve buna bağlı küçük faylar üzerinde meydana gelmişlerdir
KÜBAJ, 1) Açık işletmecilikte dekapajın m3 cinsinden yerinde ölçülen kabarmışhacmi 2) Yeraltı işletmeciliğinde, kullanılan maden direklerinin hacim ifadesi
KÜÇÜK BULUŞLAR, —> Patent
KÜÇÜK İŞLETME, Günlük üretimi 100 ton ile 1000 ton arasında değişen maden işletmesi
KÜÇÜK NOKTA HESABI, Koordinatları bilinen iki noktayı birleştiren doğru üzerindeki noktaların koordinatlarını hesaplama yöntemi —> Şekil
KÜÇÜK TUMBA, —> Külbütör
KÜKÜRT, (S) periyodik tablonun VIa grubunda (oksijen grubu) yer alan kimyasal element Son derece tepkin bir A metaldir Eski çağlardanberi “ateştaşı” olarak bilinir
Kolay kırılabilir, kırılma yüzeyi midye kabuğu şekilli ( düz değil), yağ parıltılı, saf olanı kükürt sarısı açık sarı, kil karışmışolanı gri, bitüm karışmışolanı da kahverengi renkte, çizgisi beyaz olan, kristalleri elin ısısı ile çatlayan, ovalandığında negatif elektrikle yüklenen, 111°C da ergiyen, 270 °C da gögümtırak alevle yanarak kükürtdioksit çıkarıp kokusu ile belli olan, karbonsülfid de ( CS2) kolay çözülen, sertlik derecesi 1,5-2,5, özgül ağırlığı 2,0 olan son derece tepkin bir A metal ( metalik olmayan) element
Kükürt, doğada çeşitli yollarla oluşur Bunlar da a) Volkan oluşlu; 2H2S+O2—>2H2O+2S veya 2H2S+SO2—>2H2O+3S, b) Çökelti oluşlu; CaSO4+2C—>2CO2+CaS, CaS+O—>CaO+S, CaO+CO2 ––> CaCO3 c) Kaynak oluşlu; pek az da olsa kükürtlü kaynaklarda un şeklinde çökelir d) Biojen oluşlu; bazı organizmaların hayat faaliyetiyle oluşur
Kükürt, lastik üretiminde (kauçuğun elde edilmesinde) sülfürik asit üretiminde, kibrit yapılmasında, bitkilere zararlı olan haşaratı öldürmek, barut imalatı vb yerlerde kullanılır
Kömür, petrol ve doğalgaz kükürt bileşikleri içerir Pirit ( FeS2), galen (PbS), zinober (HgS), sfelarit (ZnS) ve kalkopirit (CuFeS2) gibi sülfürler ile jips (CaSO4) ve barit (BaSO4) gibi sülfatlar da kükürt içeren önemli mineraller arasındadır
Kükürt tuz domlarında bulunan kükürt çökellerinden ––> Solüsyon madenciliği, (Frasch yöntemiyle) çıkarılır Bu işlem % 99,9 arılıkta kükürt elde edilmesine imkan verir —> Şekil Doğal gazdan, petrol arıtım gazlarından, piritlerden ve bakır-kurşun-çinko, kurşun cevherlerinin izabesinden açığa çıkan gazlardan da kükürt elde edilir Kükürt öbür gazlardan çoğunlukla hidrojen sülfür (H2S) olarak ayrılır ve Claus yöntemiyle element halindeki kükürde dönüştürülür Claus işleminde hidrojen sülfürün kısmi olarak yanmasıyla oluşan kükürt dioksidin gene hidrojen sülfürle tepkimeye sokulması sonucunda kükürt elde edilir (2H2S+SO2—> 2H2O+3S) —> Üretim şeması
Arı kükürt açık sarı renkli, tatsız, kokusuz, gevrek bir katıdır, elektriği iyi iletmez ve suda çözünmez
Maden yatağından üretilen tuvönan kükürt cevheri, yakacağı az olan yerlerde,—> Kalkaroni usulü kükürt üretimi, büyük kütleler halinde yığılıp bu yığın ateşlenerek (burada kükürt kısmen yanar), bu yanmadan ortaya çıkan ısı geri kalan kısmı ergitir ve böylece ergimişkükürt elde edilir Kükürt izabehanelerinde ise; (—> Şekil), bu işbüyük potalarda yapılır Bu potalar alttan ısıtılır burada kükürt kaynar ve buharlaşır, kükürt buharları soğutulmuşdiğer potalarda yoğunlaştırılır daha sonra damıtılmak yoluyla arıtılır Kükürt buharları sıvı hale geçmeden yoğunlaşacak olursa ince bir toz elde edilirki buna “kükürt çiçeği“ denir Buharlar yoğunlaşırken sıvı hale gelen kükürt ıslak tahta kalıplara dökülür Bu şekilde elde edilen kürde “çubuk kükürt“ denir
Doğada saf veya çeşitli bileşikler halinde bulunan kükürt sarı renkli, kokusuz, atom numarası 16, atom kütlesi 32,06, kötü iletken, yoğunluğu 1,56 gr/cm3, 113°C’a doğru sarı bir sıvı vererek ergiyen, 220°C’a doğru kararıp ağdalı bir duruma gelen, ısıtma devam ederse tekrar akıcı olan 444,6°C‘da kaynayan suda çözünmeyip karbon sülfürde çözünen bir katıdır A metal (metalik olmayan) sıvı kükürdün yavaşça soğutulmasıyla elde edilen ve uzun iğne benzeri kristaller oluşturan monoklinal yapıdaki kükürt ise; 96°C-116°C arasında kararlı olmakla birlikte oda sıcaklığında yavaşça rombik yapıya dönüşür —> Polimorf metaller
KÜKÜRT ÇİÇEĞİ, Kükürt buharı yoğunlaştığı zaman teşekkül eden açık ksarı renkli toz kükürt —> Kalkaroni usulü
KÜKÜRT DİOKSİT, Kimyasal formülü SO2 olup, 1 m3’ü 28446 kg havadan 22 defa daha ağır, yangın ve infilak dumanlarında bulunan havada % 0,003 dahi bulunması solunum için zararlı olan ve % 0,1 oranında öldürücü etki yapan zehirli gaz
KÜKÜRTLÜ HİDROJEN, Kimyasal formülü H2S olup, 1 m3’ü 1,6 kg havadan ağır CO’dan daha zehirli, kimyasal olarak etki yapan, havada % 0,07 oranındaki miktarı insana rahatsızlık veren, % 0,1’i de insanın kendini kaybetmesine ve ölümüne neden olan zehirli gaz Maden ocaklarında bu gaz kireç kullanılarak etkisiz hale getirilir
KÜL, Yakıtın içinde bulunan ve yanma olayı sonucunda yakıttan geri kalan, yanmayan ve ağırlık yüzdesi olarak ifade edilen artık Yakıtın bünyesine teşekkül sırasında giren anorganik (CaSO4, FeSO4, SiO2, N2 gibi) maddelere sabit kül, üretim esnasında kömüre karışmışolan kil, kum vb maddelere de serbest kül denir
KÜL MONİTÖRÜ, İngiltere atom enerjisi kurumu ve Milli Kömür Kurumu maden araştırma bölümü tarafından, öncelikle kömür için geliştirilmişolan ve kömürün kül miktarını devamlı olarak ölçen cihaz Cihazın çalışma prensibi; pluton 238 izotopu tarafından radyasyona tabi tutulan kömür nümunesinden geriye yayılan X- ışınlarının devamlı ölçülmesi sonucu kül miktarının tesbit edilmesidir Bu tesbite yardımcı olan faktör, kömür külünde bulunan atom numarası yüksek olan elementlerdir Çünkü radyasyon emilmesi olayı, kimyasal elementlerin atom numaralarının artmasıyla doğru orantılıdır Yanma olayından sonra külde bulunan Si 14, aluminyum 13, kükürt 16 ve demir 26 atom numaralarını haiz olan elementler, külün içinde bulunmayan ; hidrojen 1, karbon 6, oksijen 8 ve nitrojen 7 atom numaralı elementlere nazaran daha yüksek absorpsyon katsayısını haiz olduklarından külü teşkil eden bu elementler daha düşük X ışını yansıtmaktadırlar Almanya Ruhrkohle şirketi tarafından ise amerikum 241 izotopu kullanan alternatif bir cihaz geliştirilmiştir
Kül monitörü genellikle; sabit kül miktarı istenen kömür harmanlama tesislerinde (termik santrallerde), kül açısından kalite kontrolünde ve tesis çalışmasını kontrol için gerekli yönetim bilgilerinin elde edilmesinde kullanılır
Kül monitörü sistem bakımından değişik bir şekilde jiglerde ve kömür silolarının dolma durumunu kontrol etmekte ramble ile kömür üretilen ayaklarda ramble malzemesinin üretilen kömüre karışıp karışmadığını kontrol etmek; gibi yerlerde de kullanım alanı bulmuştur
KÜLBÜTÖR, 1) Ocak arabalarını bir manivela kolu ile tumba etmek için yapılmıştertibat (Küçük tumba) —> Tumba 2) İçine giren vagonları başaşağı çevirerek boşaltmakta kullanılan düzen 3) Supaplar silindir kafasının tepesindeyken, bunların hareket kumandasını oradan göndermeye olanak veren parça (mil)
KÜLÇE , 1) Eritilerek kalıba dökülmüşmetal veya alaşım kütlesi ; külçe altın, külçe gümüşgibi 2) Bir işleme uğratılmamışbüyükçe metal parçası
KÜLÜNK, Genellikle mermer madenciliğinde kullanılan iki ucu sivri ve sapı kızılcık dalından yapılmışbalyoz
KÜLÜNKÇÜ, Külünkle mermer blokların yüzeylerini düzelten kalifiye işçi
KÜP TAHKİMATLI AYAK İŞLETME METODU, Hemen tahkimata ihtiyaç gösteren çok çürük maden yataklarında başyukarı, başaşağı veya V şekli ile ufki dilimli ve rambleli olmak üzere çeşitli şekillerde, maden yatağının şekline göre geliştirilebilen, maden için muvakkat bir mesnet teşkil etmek ve işçilerin işyerine girebilmelerine imkan vermek üzere kübik kasaların ağaçları özel bir şekilde centili olarak hazırlanıp ocağa getirilen ağaç tahkimatlı (üretim) işletme metodu Bu usül diğer birçok işletme metodlarının uygulanmasında bırakılan topukların alınmasında da kullanılır Eğer madenin taban ve tavanı (yan taşları) da çok yumuşaksa kübik kasalar kafi gelmeyeceğinden kazıdan sonra boşalan hacim ve kasaları bağlanan (tahkimatı yapılan) yerler derhal ramb-le edilir
KÜRE, Maden ocağı (Osmanlı dönemi deyimi)
KÜRECİLİK, Madencilik (Osmanlı dönemi deyimi)
KÜRESEL DOKU, —> Sferolit doku
KÜREVİ TESVİYE RUHU, Üstü küre şeklinde bir cam ile örtülmüşkutudan ibaret, içinde eter ve hava kabarcığı, cam kubbenin ortasında, yatay durumu göstermesi halinde hava kabarcığının yerleştiği çizilmişküçük bir daire bulunan tesviye aleti Kürevi tesviye ruhları genel olarak topoğrafik ölçme yapmaya yarayan aletlerin kaba tesviyesinde kullanılır
KÜREVİYAT HATASI, Topografik ölçmeler-de, dünya yüzeyinin tam bir düzlem olmaması yanında, dünyanın şeklinin de tam bir küre olmalıp, beyzi bir şekilde yani kutuplarda basık, ekvatorda şişkin olması nedeniyle meydana gelen hata Dünyanın büyük yarıçapı 6337397 m, küçük yarıçapı 6356079 m’dir Dünyanın ortalama yarıçapı 6356268 m’dir Topografik ölçmelerde küreviyat hatası cetvel şeklinde hazırlanmıştablolara göre yapılır
KÜREYİCİ, Maden veya postayı, sabit bir makara üzerinden dönüşyapan sonsuz halat yardımıyla geriye doğru küreyen mekanik düzen
KÜSKÜ, 1) Bir ucu sivri diğer ucu tornavida ağzı şeklinde yassıtılıp özel şekilde bükülmüşve bazı tiplerinde bu uca çivi vb şeyler sökümünde yararlanmak üzere V şeklinde yiv açılmışvurma veya kanırma suretiyle koparma veya kavlak düşürmeye yarayan araç 2) Mermer işletmeciliğinde kullanılan sivri veya yassı uçlu 0,5-1m boyunda çelik, delme veya yarma aleti
KÜTLECE DOLDURMA ORANI, Sıvılaş-tırılmışpetrol gazı depolama kurallarıyla ilgili bir kavram olup; LPG’nin 15,6°C daki nisbi yoğunluğuna bağlı olarak, depolama kabına konulmasına müsaade edilen LPG kütlesinin depolama kabının alabileceği 15,6°C daki suyun kütlesine oranıdır (TS 144-651998) —> Hacimce doldurma oranı
KÜTÜK, Mayi metalin, kare, dikdörtgen veya çokgen kesitli kalıplara dökülerek soğutulması sonucu elde edilen ve dövme (forging), hadde (rolling) ve/veya çekme (extrusion) preslerinde kullanılan metal külçe
KÜVEK, —> Pomza taşı
KVEBRAÇO, Sondaj çamurunun özelliklerini iyileştirmek 150 ½C sıcaklıklara kadar çamurun bozulmasını önlemek için kullanılan, tanin ihtiva eden sondaj çamuru katkı maddesi

Alıntı Yaparak Cevapla

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları

Eski 09-09-2012   #20
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları



L

LABORATUVAR PORSELENİ, Yumuşama derecesinin yüksek olması için feldispat oranı düşük tutulan, ısı farklarına dayanıklı olan, bu sayede de özel amaçlarla, genellikle laboratuvar malzemesi yapımında kullanılan sert porselen, —> Porselen LAÇKA, —> İşaretleşme
LAÇKA ETMEK, Halatın salıverilmesiyle yükün aşağıya indirilmesi
LAĞIM, 1) Taş içinde sürülen galeri 2) Patlayıcı madde doldurmak için delinen delik
LAĞIM ATEŞLEMESİ, 1) Üretim veya galeri ilerlemesi amacı ile delinmiş olan 50 mm’ye kadar çaptaki lağım deliklerine patlayıcı madde, elektrikli veya fitilli kapsülle doldurup sıkılamak suretiyle yapılan patlatma işlemi 2) Atım 3) Lağım atma
LAĞIM ATMAK, Lağım deliğine yerleştirilen patlayıcı maddeleri ateşleyerek patlatmak
LAĞIM BURGUSU, Ateşlemede gerekli delikleri açabilmek için martoperforatöre takılan bir ucu makineye uyacak şekilde, diğer ucu da ya tek ağızlı ya da yıldız şeklinde kesici uç olarak yapılan veya —> Jakbit(delici uç) takılabilecek şekilde konik veya dişli olarak hazırlanan yuvarlak veya 6 köşe profilli içi delik çelik çubuk
LAĞIMCI, 1) Galeri açma (lağım sürme) işlerinde çalışan ve vardiyasındaki ekibin çalışma sorumluluğunu üstlenen; lağım delme, ateşleme, yükleme ve tahkimat işlerini yönlendiren (kişi) usta 2) Lağımcı (lağım) ustası 3) Taş içinde sürülen galeride (lağımda) çalışan kişilerin her biri 4) Lağımcı yedeği 5) Lağım işçisi (düz işçi) 6) Lağım ekibi
LAĞIMCI USTASI, —> Lağımcı
LAĞIM BURGUSU, Ateşlemede gerekli delikleri açabilmek için martoperforatöre takılan bir ucu makineye uyacak şekilde, diğer ucu da ya tek ağızlı ya da yıldız şeklinde kesici uç olarak yapılan veya —> Jakbit(delici uç) takılabilecek şekilde konik veya dişli olarak hazırlanan yuvarlak veya 6 köşe profilli içi delik çubuk —> Burgu, Jakbit, Matkap çubuğu, Uç, Spiral burgu
LAĞIM DELİĞİ, İçinde patlayıcı madde kullanılarak kazı ve gevşetme yapmak için sondaj makinesi veya martoperforatörle silindir şeklinde açılmış delik Lağım deliği kuru veya sulu usüllerle açılır
LAĞIM EKİBİ, Taş içinde sürülen bir galeride çalışan işçilerin tümü
LAĞIM MAKİNESİ, —> Martoperforatör
LAĞIM NUMARALAMA VE İSİMLEN-DİRME, —> İşletmede yer belirleme
LAĞIM SÜRMEK, Taş içinde galeri açma
LAĞIM UCU, Ateşlemeden sonra kayaç içerisinde kalan iş görmemiş lağım deliği kısmı
LAKOLİT, Kendisini sınırlayan diğer kayaçlara göre konkordan, yer yer dom şeklinde çıkıntıları veya konveks girintileri olabilen intruzif kayaç
LALTAŞI , Parlak kırmızı, özellikle nar çiçeği, şarabi kırmızı, kan kırmızısı renginde, bazı türleri de kahverengimsi kırmızı veya morumsu kırmızı arasında olan; minerolojide pirop veya magnesiatongranat olarak bilinen ve gröna grubuna giren bir mineral (Mg3 Al2 Si3 O12) Biraz Cr, Fe ve Ca ihtiva eder Serpantinlerden husule gelir Bu mineral “Kızılyakut” olarak da tanımlanır
LAMBAHANE, Yeraltı maden işletmelerinde çalışan işçilerin kullandığı ocak lambalarının; emniyet kurallarına uygun olarak hazırlandıktan sonra, işçiye verilip alındığı, tamir ve bakımlarının yapıldığı yer
LARCODEMS AYIRICISI, İngilterede geliştirilen 0,5-100mm arasındaki kömürlerin yıkanmasında (zenginleştirilmesinde) kullanılan tuvönan kömürün tek bir ünitede yıkanmasına imkan veren, kapasitesi diğer ayırıcılara göre yüksek (120 cm çapındaki bir ünitenin kapasitesi 250 t/h civarında olan, yapı olarak, Vorsyl ayırıcı ve Dynawhirpool’un bileşimi hücreden oluşan, Dynawhirpool gibi yatay düzlem ile 30° lik bir açı yapacak şekilde monte edilip çalıştırılan,) kömür zenginleştirme (yıkama) ünitesi—> Santrıfüj ayırıcılar, Ağır mayi ile ayırma, Kömür yıkama sistemleri —> Şekil
LATA, Dar ve yassı, uzun kereste
LATERİT, 1) İyi drene edilmiş rutubetli, tropik, subtropik bölgelerde teşekkül eden ayrışmış kırmızı toprak Lateritin silisyumu ayrışmış ve özellikle demir ve alüminyum hidroksitle konsantre olmuş bir muhtevası bulunduğundan, uygun bir ortamda laterit demir, alüminyum, manganez veya nikel cevheri haline gelebilir 2) Hindistan’da altere olmuş bazaltik kayaç
LAV, Bir volkanın krateri içinde bulunan ve kraterinden dökülen (akan veya püsküren) sıvı halindeki erimiş maddeler ile bu sıvının soğuması ile meydana gelen düzensiz katı kütle Deniz dibinde oluşan lavlara görüntülerinden dolayı yastık- veya pilovlavlar denir
LAVE KÖMÜR, Ocaklardan üretilen tuvönan kömürlerin lavvarda zenginleştirilmesi (yıkanması) sonucu satılabilir olarak elde edilen yıkanmış kömür Lavvarda zenginleştirme sonucu elde edilen satılabilir ara ürüne “Mikst”, ayrılan ve atılan atığa da “Lavvar şisti” denir
LAVVAR, 1) Kömür madenciliğinde kömürü yıkama (hazırlama ve zenginleştirme) tesisi 2) Madencilikte tuvönan ürünlerin zenginleştirilerek daha uygun fiyatla satışını sağlamak veya nihai ürün elde etme aşamasına hazırlamak için ocaktan çıkan madenlerin ilk işleme (hazırlama ve zenginleştirme işlemlerine) tabi tutuldukları tesis 3) —> Konsantratör
LAVVAR RANDIMANI, —> Konsantre randımanı
LAVVAR ŞİSTİ, —> Lave kömür
LEASİNG , Bir işletmenin ihtiyaç duyduğu ve genellikle maliyeti yüksek araçları doğrudan satınalmak yerine kiralanmasına (leasing) imkân veren bir finansman yöntemi Parayı leasing yoluyla çalıştırmak amacıyla kurulmuş şirketler vardır Bunlar genellikle bir bankaya bağlı olurlar, ancak bağımsız şekilde de çalışabilirler Leasing işlemleri iç ekonomide olduğu gibi, uluslararası ekonomide de yaygın olarak uygulanır
LE BLANC YÖNTEMİ, Sentetik —> Soda külü üretim yöntemlerinden biri Bu yöntem; sofra tuzu ve sülfürik asidin ısıtılmasından elde edilen sodyum sülfatın, karbon (kömür), ve kireç taşı ile kavrulması ve sonra su ile muamele edilmesi şeklindedir Reaksiyon 900-1000° C de yürütülür Bu yöntemle yapılan üretimler büyük kapasitelere ulaşmamıştır Bu yöntemde ayrıca fazla miktarda kömüre ve aynı zamanda demir, silis,aluminyum içermeyen kalsiyum karbonata ihtiyaç vardır
LEHM, 1) Demir bileşiklerinden dolayı sarıdan kahverengiye kadar değişen renklerde tuğla yapımında ana hammadde olarak kullanılan kil 2) Nehirlerin taşmaları sırasında toprak üstünde bıraktıkları, bileşimlerinde demir oksit, kum, kalker ve humus bulunan ve toprağın ziraata elverişliliğini artıran çökeller 3) Mil
LEKECİ ÇAMURU, —> Kil Lekeci kili
LEKECİ KİLİ, 1) Bileşiminde fazla miktarda su bulunan ve su ile yoğrulmayan gri yeşilimtrak ve bazan beyaz renkli kil Bu kil yağlı maddeleri emdiğinden leke çıkarmada ve yün dokuların yağlarını almada kullanılır 2) Lekeci çamuru
LEVHA TEKTONİĞİ, 1) Geometrik bakımdan yerin litosfer yani dış kabuğunun birtakım katı levhalardan meydana geldiğini, kinematik bakımdan ise, bu levhaların birbirine göre hareket halinde olduğunu ileri süren, yerkabuğu hareketlerini ve yapısını tüm olarak konu edinen tektonik terimi Bu olay okyanus ortası sırtlarında; arz kabuğunun zayıf olduğu yerlerde mağmanın çıkışı suretiyle yeni orojenezlerden dolayı iki plakanın birbirinden ters yönde ayrılması, bir yarık meydana getirmesi, levhaların yatay yönde birbirine göre yer değiştirmesi, birbirleri ile çarpışması (bu durumda çarpışan levhalardan birinin aşağıya mantoya sapıp, manto içinde eriyerek yok olması) şeklinde olur 2) Plaka tektoniği (pleyt tektonik) 3) Tabla tektoniği
LİBOR, Londra’da alınıp satılan paranın fiyatı Libor kelimesi, İngilizce “London Inter Bank Offering Rate” kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kelime Londra’da bankalar arasında oluşan faiz oranı Londra’da paranın çıplak faizi Türkiye’de bankalar arasındaki talebe göre “gecelik faiz oranları” gibi bir faiz oranı; ama, bu parayı sahibinden alıp, kullanıcıya veren, ticaret bankası, bankalar topluluğu veya yatırım bankası gibi aracı bankaların, müşteri (kullanacak ülke veya firma)’nın güçlü veya güçsüz olduğuna göre liborun üzerine ülke ve firma dikkate alarak bir “risk primi” ekliyor İşte bu risk primine “Marjin” (ekleme) veya “artı puan” denmektedir
LİÇ ÇÖKTÜRME - FLOTASYON YÖNTEMİ, 1930 larda Ruslar ve Amerikalılar tarafından aynı zamanlarda geliştirilen bu yöntem, oksit ve sülfürlü bakır mineralleri karışımını içeren cevherlerden oksitli kısmı sülfürik asitle liç, liç solüsyonundan bakırı flotasyonla diğer katılardan ayırarak kazanma esasına dayanan bakır üretim yöntemi
Metodun endüstriyel ölçüde tatbikatı ise ancak 1950 den sonra gerçekleştirilebilmiştir Özellikle Rusya’da sülfürlü bakır cevherlerinin üst bölümlerindeki oksitlenmiş kısımlardan bakırı ekonomik olarak kazanmak için bu yöntem tercih edilmektedir Liç, genellikle 25gr/lt civarında sülfürik asitli solüsyonlarla yapılmaktadır Liç edilecek cevher ince öğütülmekte ve solüsyon gerekirse ısıtılmaktadır Çöktürme 1mm den küçük parçalara kesilmiş düşük karbonlu hurda demirle veya bilhassa batıdaki tatbikatta, -35 mesh sünger demirle yapılmak
LİÇ SOLÜSYONU, —> Bakır liçi
LİÇİNG (Leaching) , Düşük tenörlü cevher içindeki metali çözdürücü eriyikler vasıtasıyla metal tuzları eriyiği hâline getirme ve daha sonra metali çökeltme işlemi Buna yerinde çözelti madenciliği de denir Bu usul ileride nisbeten düşük tenörlü cevherlerin de işletilmesinde veya maliyetin düşürülmesi zorunluğu olduğunda rağbet görecek ve geliştirilecektir Yerinde madenciliğin en basit versiyonunda; bir dizi sondaj kuyusuna çözeltiler pompalanır ve formasyonlar arasında, diğer bir dizi üretim kuyularına doğru bir basınç oluşturulur Çözücüler formasyon arasından geçerken, hedef madenleri çözer (yıkar-leaching) ve onları üretim kuyularına taşır Sondaj pompaları; bu maden yüklü çözeltileri bir işleme tesisine ulaştırabilmek için yüzeye pompalar Bu sistemde pompa basınçları, boru hatlarındaki doluluk oranları, kuyular arasındaki tasarlanan yolda çözeltinin kaçak yapması üzerinde durulması gereken unsurlardır Genellikle oksitli bakır ve uranyum cevherleri sülfürik asitle, karbonatlı bakır cevherleri amonyum tuzları ile, sülfürlü bakır cevherleri ferrik tuzlarla liç edilir—> Liç Yerinde liç
LİDİT, —> Mihenk Taşı Jasp
LİF, İnorganik (mineral) ve organik (bitkisel, hayvansal) menşeli tabii ve sun’i iplik şeklindeki katı ve dayanıklı madde
LİF ÖZLÜ DAMAR, Çelik halat damar türü olup, damarı oluşturan tellerin bir lif özü üzerine sarılmış bir veya daha fazla tel sıralarından meydana gelmesi şeklindeki çelik halat—> Halat damar düzenleri, Çelik halat Bu tip damarlardan meydana gelen halatlar daha esnektir ve bükülebilirler
LİKİT DİFERANSİYASYON, Magma sıcaklığı 1500½C’ın altına düştüğü zaman, mağma içindeki sülfid ve silikatların iki eriyik halinde ayrılması Bu şekilde pirotin, pentlandit, kalkopirit gibi sülfitli maden yatakları oluşur
LİKİTMAGMATİK-PNÖMATOLOTİK GEÇİŞ YATAKLARI, Diferansiyasyon yoluyla ana magmadan ayrılan gazların yardımı ile yukarıya sürüklenmiş ve içinde fazla hafif ve uçucu olan kısımların yanında suyun da etkisi ile pnömatojen yatak özelliklerini gösteren özel bir maden yatağı tipi
LİMİT KOT, Açık işletme metodu ile yapılan üretimin, aynı saha için yeraltı işletmeciliğine göre daha ucuz olduğu, son ulaşabileceği derinlik
LİMİT TENÖR, Bir maden yatağında veya bir maden işletmesinde teknik, ekonomik veya diğer bir özel nedenle, cevheri işletmek veya yerinde bırakmak veya çıkarılmış olan cevheri işlemek veya düşük tenörlü diye atmak gibi iki farklı işlemi birbirinden ayırma sınırını belirleyen tenör; başka bir ifade ile ekonomik ve ekonomik olmayan cevher kitlelerini sınırlamak amacı ile kullanılan deyim
LİNEER TİP PATLAYICI, Orman yangınları ile mücadelede kullanılan, el ile veya kazı makinelerine göre daha kolay ve ucuz olarak kanalların (hatların) açılması işlevini gören, yaklaşık 3-3,5 m genişlikte bir alanı bitki örtüsünden arındırabilen suya dayanıklı, bir tür infilaklı fitil Lineer patlayıcılar en az 15-20 m uzunluğunda, 3-4 cm çapında ve 30-35 kg’lık paketlerde satılırlar —> PETN esaslı patlayıcı fitiller
LİNYİT KÖMÜRÜ, Taşkömüründen daha genç, kahverengi, koyu kahverengi veya siyah renkte, dokuları amorf, ağaçsı veya lifli, yüksek oranda rutubet ihtiva eden, porselen üzerinde çizgisi kahverengi olan kömür cinsi
Yapılarında çoğunlukla % 5’ten fazla (genellikle ortalama % 15 civarında) reçine ve bitkisel balmumu bulunur Külsüz kuru kömürde serbest karbon miktarı % 75 civarındadır
LİNYİTLERİN BRİKETLENMESİ, Linyit kömürlerinin, mekanik sıkıştırma ile, ince taneler arasında bağ oluşturarak, çeşitli şekillerde iri boyutlu parçalar elde etme işlemi Sıkıştırma herhangi bir şekille yapılabilmekle beraber kömür briketlemede genellikle merdaneli presler kullanılmaktadır Bu presler yardımıyla 3500 kg/cm2 basıncın üzerine çıkılabilmektedir Prese malzeme beslemesi ise üstten veya yandan, cebri veya serbest akış yöntemi ile yapılır
Linyitlerin briketlenmesi kullanılan yöntem ve malzemeye bağlı olarak ;
— Briketleme sıcaklığına göre: Soğuk briketleme, Sıcak briketleme
— Bağlayıcıya göre : Bağlayıcısız briketleme , Bağlayıcılı briketleme
— Katkı maddesine göre : Katkılı briketleme, Katkısız briketleme
şeklinde sınıflandırılabilmektedir Briketlenecek malzemeyi akışkan ve yapışmaz hale getirmek veya briketlerin kimyasal içeriğini düzenlemek için bağlayıcıların dışında mineral yağlar, parafinler, gliserin, glikol, silisyum, grafit, nişasta, talk, sterik asit, molibden sülfit vb maddeler de kullanılabilmektedir Briketlemede kullanılan bağlayıcılar ise; aşağıda özetlenmiştir —> Çizelge —> Briketleme —> Briket
LİNYİTLERİN ULUSLARARASI KLASİ-FİKASYON SİSTEMİ, Uluslararası klasi-fikasyon sisteminde külsüz ve havada kurutulmuş (30½C ve % 96 rutubet), yukarı ısı değeri 5700 kcal/kg’dan aşağı olan ve linyit olarak kabul edilen (—> Tablo) kömürlerin uluslararası bir düzeyde sınıflandırılması
Linyitlerin uluslararası sınıflandırılmasında birinci parametre olarak mutlak rutubet miktarı ile ısı değeri yani kömürün yakacak değeri olarak kıymeti, ikinci parametre olarak da kömürün içindeki bitüm oranı yani kömürün kimya sanayii hammaddesi olarak kıymeti alınmaktadır
Bu parametrelerden birincisi maden kömürlerinin birinci rakamı olan (0-9) sınıf numaralarının devamı olarak, (10-15) linyit kömürünün rutubet oranını, ikincisi de (00, 10, 20, 30, 40) susuz, külsüz madde üzerinden hesaplanan bitüm oranını ifade eder
Yukarı ısı değeri 5700 kcal/kg (30½C ve % 96 rutubetli ortamda)’dan aşağı olan kömürlerin uluslararası klasifikasyonu —> Tablo, Kömür
LİONİTE —> Korund
LİSİNG,—> Leasing
LİTOPON, —> Barit
LODER, 1)Ön kısmında kepçe veya toplayarak yükleme düzeni bulunan paletli, lastik veya demir tekerlekli ve elektrik, basınçlı hava veya dizel motoruyla tahrik edilen yükleyici —> Yükleme makinesi, Çalışma verimi
LOG, 1) Sondaj kuyusunda geçilen tabakaların litolojik ve/veya stratigrafik olarak grafikle gösterilmesi 2) Sondaj kuyusunda derinlere doğru rezistivite, self-potansiyel, gamma-ray’in yoğunluğu veya hızı gibi fiziksel özelliklerin grafikle gösterilmesi 3) Sondaj kuyusunda delinen formasyon cinslerinin; su, petrol, gaz veya başka minerallerin derinliklerinin; kullanılan takımların boy ve çapları vb faktörlerin kaydedilmeleri
LOKMA, —> Çene
LOKOMOTİF NAKLİYAT, Ekskavatör, yükleme siloları veya oluklar, yükleme istasyonu, yükleme bantları vasıtası ile yüklenen cevher, kömür veya malzeme vagonlarının katar olarak hazırlanması ve katarın ray üzerinde çekilerek tumbaya, dışarıya, hazırlama ve temizleme tesislerine veya döküm yerine taşınması—> Nakliyat, Elektrikli lokomotif
LOKUM, 1) Dinamit veya benzeri patlayıcı maddelerin, genellikle parafinli kağıda silindir biçiminde sarılmış ticari şekli 2) —> Kartuş
LÖKOKRAT, Bir tür —> Granit olup, bu kayaçta koyu renkli mineraller granit yüzeyinin yirmide birini kaplar
LÖS, Gayet ince ve köşeli kuars tanecikleri ile killi, kalkerli bir çimentodan oluşan sarı renkli ve parmaklar arasında toz haline gelebilen tortul kayaç
LPG, —> Sıvılaştırılmış petrol gazı
LÜMİNESAN MİNERAL, —> Ultraviyole ışın
LUMİNESANS METODU, Minerallerin floresans, fosforesans, termoluminesans ve triboluminesans özelliklerinden yararlanılarak mineralleri tanıma esasına dayanan maden arama metodu Floresans ve fosforesans metotlar için ultraviyole ışık üreten lambalar kullanılır Termoluminesans metotta ısıtılan ve ısıdan etkilenen mineral uzun süre ışık yayar Triboluminesans mineral, sürtme ve çarpma etkisiyle karanlıkta ışık saçar
LÜLETAŞI, Serpatin’in ayrışmasıyla oluşan beyaz, sarımtrak, gri renkli, donuk (mat) görünümlü kil minerali [ 2MgO 3SiO2 2H2O) veya (H4 Mg2 Si3 O10) İnce kristalli, yumrular halinde, yoğun kütleli sertliği 2-2,5 ve özgül ağırlığı 2 gr/cm3 fakat porözdür Suda yüzer ve dille dokunulduğunda kuvvetli yapışma özelliği gösterir Ülkemizin önemli doğal zenginliklerinden olup, yeni üretildiğinde veya ıslatılmak suretiyle kesici aletlerle el işlemeciliğine uygun, şekillenebilir bir özelliğe sahiptir Daha ziyade Eskişehir ilimiz çevresinde yoğunlaşan üretim ülkemiz turizmine önemli katkılar sağlar Lületaşı, Eskişehir taşı ve  sepiyolit olarak da isimlendirilir Aynı ana kayaçtan kurtulan veya başka bir kaynaktan hasıl olan MgO çok sığ bir bataklık ortamında yine mağnezyum hidro-silikata dönüşerek çökelirse, lületaşı gibi katı kütleler yerine, tabakalı kil şeklinde teşekkül eder Bunlara sedimanter sepiyolit veya sepiyolitik kil denir ve ß- sepiyolit diye anılır Lületaşı suda yüzer Sepiyolitik kil suda batar ve dağılır Lületaşının bünyesindeki SiO2 ve MgO miktarı - sepiyolitten fazladır Sepiyolitik kil, hayvan toprağı olarak da bilinir
LYCAL, Herreshoff fırınında elde edilen kostik manyezitin piyasadaki adı

Alıntı Yaparak Cevapla

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları

Eski 09-09-2012   #21
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları



M

MAC—ARTUR—FORREST YÖNTEMİ, —> Siyanürleme işlemi

MACHE, Viyanalı fizikçi Heinrich Mache (1876)’ye izafeten isimlendirilen radyoktivite şiddeti birimi Özellikle termal kaynaklarda litredeki —> Radon içeriğine göre saptama yapılır

MACUNLAMAK, Mermer işletmeciliğinde taştaki kusurların kendi tozu, boya ve hususi yapıştırıcıdan müteşekkil macunla, taşın desenine uygun şekilde, düzeltilmesi

MADEN, 1) Yerkabuğunun kimi bölgelerinde çeşitli iç ve dış doğal etkenler nedeni ile oluşan, ekonomik yönden değer taşıyan mineral bileşimi 2) Kendine özgü bir parıltısı olan, genellikle elektriği ve ısıyı ileten, oksijenle birleşerek bazal etki veren (basit cisim) element 3) Maden ocağı, -işletmesi

MADEN ARAMA RUHSATNAMESİ, (AR) Maden aramak için müteşebbise verilen arama belgesi Bu belge ile ilgili hususlar, süreler ve ruhsat alanı “Maden Kanununun” ilgili maddelerinde belirtilir

MADEN CEVHERİ, Bileşiminde önemli ölçüde değerli madenler bulunan doğal madde Buna maden filizi de denir

MADEN FİLİZİ, —> Maden cevheri

MADEN HUKUKU, Yeraltı doğal kaynaklarına ilişkin mülkiyet ve işletme haklarını düzenleyen hukuk dalı Diğer bir ifade ile maden hukuku; madenlerle ilgili mevzuatın tahlil ve tenkidini yapan, madenlerle alakâlı münasebetleri tanzim eden mer’i hukuk kaidelerinin ideal şeklini arayan ve madenlere ait hukuk kaidelerini memleket ekonomisinde en müsmir ve faydalı duruma getirmek için gereken şekle, sokmaya çalışan bir hukuk branşı

Çeşitli hukuk sistemlerinde madenlerin mülkiyetine ilişkin farklı ilkeler benimsenmiştir Dünyanın büyük bir kısmındaki ülkelerde toprak altında bulunan madenlerin devlete ait olduğu kabul edilmiş olduğu halde Amerika Birleşik Devletlerinde maden, mülkiyete dahildir Ayrılmadığı müddetçe maden mülkiyet hakkı satıh hakları ile birlikte intikal eder

Türkiyede 1961 ve 1983 Anayasalarında doğal servet ve kaynaklarının devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu, ancak arama ve işletme hakkının devlet tarafından belli süreler için gerçek ve tüzel kişilere devir edilebileceği hükmü yer almıştır

MADENCİ, 1) Kartiyenin (kısım) veya daha aşağı kademedeki nezaret sahasının teknik ve idari bakımdan tam sorumluluğunu taşıyan iş nezaretçisi 2) Maden ocaklarında çalışan ve mesleği madencilik olan kişilerin her biri 3) Maden işleten

MADENCİ KAZMASI, Dövme çelikten yapılan ve ucu sertleştirilen özel biçimli kazma (Ağırlığı en fazla 1,5 kg) —> Şekil

MADENCİ KÜREĞİ, Kömür ve pasa yığınlarının kaldırılmasında kullanılan kısa saplı ve sap başında tutma yeri bulunan geniş yüzeyli kürek

Maden kürekleri, tava şeklinde ve yayvan ağızlı olup, standart ölçülerdedir Sap kısmı hariç en büyük boyutlu kürek 2,40 kg ağırlığındadır —> Şekil, Hap yapma

MADENCİ BAŞ LAMBASI, Maden ocaklarında madencinin bel kayışına takılarak taşınan kilitli koruyucu muhafaza kutusuna yerleştirilmiş kursun-asitli veya nikel-kadmiyum-alkali batarya ve bu bataryaya esnek bir kablo ile irtibatlandırılmış, madenci baretine takılabilen, ışık yayan, başlığı olan, ocak lambasıBataryaya esnek kablo ile bağlı başlıkta şarj anahtarlı, kumanda düğmeli, reflektörlü ve içinde ışık kaynağı olarak emniyet bakımından biri esas, diğeri de yardımcı olmak üzere iki veya iki rezistanslı tek ampul bulunur

MADENCİLİK, 1) Arz kabuğunda bulunan cevher, endüstriyel hammadde, kömür ve petrol gibi ekonomik değeri olan herhangi bir maddeyi yeryüzüne çıkarıp onu paraya dönüştürme işi Madenciliğin amacı, ekonomiye gerekli doğal hammaddeyi sağlamaktır 2) Ekonomik önemi bulunan mineralleri rasyonel bir şekilde endüstriye sağlamak için geliştirilmiş uygulamalı bilim dalı 3) Maden yataklarının aranması, projelendirilmesi, işletilmesi ve çıkarılan madenin zenginleştirilmesi ile ilgili işlemler —> Ocak, Maden işletmeciliği, Plaser madenciliği, Açık işletme, Kapalı işletme, Yeraltı madenciliği

MADENCİLİK BARUTU, —> Barut

MADENCİLİK FONU, Madencilik faaliyetlerinde istikrarı sağlamak ve desteklemek amacı ile teşekkül ettirilmiş fon Fonun kaynakları; 1) İrad kaydedilen teminatlar, 2) Müsadere edilen cevher ve malzemelerin satışından elde edilen gelirler, 3) İhale gelirleri, 4) Maden ithalat ve ihracatından alınacak fon kesintileri, 5) Bütçeden ayrılacak ödenek, 6) Diğer gelirlerdir

Fonun işleyişi Muhasebe-i Umumiye Kanunu, Devlet İhale Kanunu ve Harcırah Kanunu hükümlerine tabi değildir Fonun denetimi 20/10/1983 tarih ve 72 sayılı Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Hakkında Kanun Hükmünde Kararname esaslarına tabidir Fon, Bakanlar Kurulu Kararı ile kritik madenlerin stoklanmasında, yurt içi denetleme maden alımlarında, zararına yapılacak maden ihraç bağlantılarının sübvansiyonunda kullanılabilir

MADENCİLİK SEMBOLÜ, İki tarafı düz olan saplı bir çekiçle bir tarafı keski şekline getirilmiş diğer bir çekicin çatılmış durumundaki görünümü Bu sembol madenin istihsal edilmesini ifade eder Haritalarda, çalıştırılan maden yeri madencilik sembolüyle gösterilir Tükenmiş veya terkedilmiş maden sahalarında maden ocaklarının yeri bu sembolün, saplar yukarı gelecek şekilde çizilmesi suretiyle işaretlenir

MADENCİLİKTE NÜKLEER PATLAYICI MADDE KULLANIMI, —> Yerinde (İn-Situ) Liç

MADENCİLİKTE ROBOT, —> Mekani-zasyon (2)

MADENCİ MARŞI, 1928 yılında Maden Y Müh Cemal Zühtü Aysan’ın teşvikiyle; Maden Y Mü-hendisi ve Şair Behçet Kemal Çağlar tarafından Türkye’ye uyarlanmış, uluslararası hüviyeti haiz marş:

Selam ver, selam ver, sesin daha gür

Kara elmas siyah nur demek kömür

Kara elmas siyah nur demek kömür

Alnını sür, alnını sür

Açık, gül alnının kırışıkları

Sönük lambam yener hep ışıkları

Sönük lambam yener çıksan dışarı

Hep ışıkları, hep ışıkları

İçinde önünde, cevherle maden

Elinde toprağı altın yapar fen

Elinde toprağı altın yapar fen

Yap taç dilersen, yap taç dilersen

O taca arma, şu kazma çekiç

Onun saltanatı kimde vardır hiç

Onun feyyazlığı nerde vardır hiç

Bu nuru iç, bu nuru iç

MADENCİ PUSULASI, Yeraltında galerilere istikamet (yön) vermede ve yeraltında pusula poligonları yaparak harita alma işlerinde kullanılan, poligon kenarı olarak çekilen ip (sicim) üzerine asılarak ölçme yapmaya yarayan asma pusula

MADEN DAMARI, 1) Bir çatlağı ya da ağ biçiminde çatlak sistemlerini doldurmuş olan maden kütlesi 2) Filon 3) Tabaka halinde teşekkül etmiş kömür yatağı Maden damarları yatırımlarına göre; az yatımlı (0-20½), normal yatımlı (20-45½), orta yatımlı (45-60½) ve (dik) kılıç (60-90½) damarlar diye sınıflandırılabilir 4) Ana istikameti belirleyen damara ana damar denir

MADEN DİREĞİ, Madenlerde kalite, çap ve boy bakımından ağaç tahkimat yapılmaya müsait direk

MADEN DİREKLERİNİ KORUMA USÜL-LERİ, Maden direklerinin stoklandıkları ve kullanıldıkları yerlerde uzun zaman sonra rutubetin (mantarlanma) ve böceklerin tesiri ile çürümelerini önlemek ve dolayısı ile direk tasarruf etmek için vakum-tazyik, daldırma ve enjeksiyon sistemleri ile emprenye edilerek veya badana sistemleri ile işleme tabi tutularak korunmaları Emprenye işleminde; (a) Suda eriyen maden tuzları, (b) Yağda eriyen krezot kullanılır Madenlerde kullanılacak direklerin zehirsiz, kokusuz ve su ile akıp gitmeyen maddelerle emprenye edilmiş olmaıs istenir Badana yapmak suretiyle yapılan korumada kireç kullanılır

MADEN EMNİYET NİZAMNAMESİ, Maden ocaklarının işletilmesi ve konulan kaidelere uyulmaması halinde uygulanacak hükümleri, kazalarda ve tehlikeli hallerde sorumluların davranış şekillerini vb işleri sırası ile gösteren ve bir kararnameyle yürürlüğe konulmuş bir tür yönetmelik

MADEN HAKLARI, Madenlerin aranması, bulunması ve işletilebilmesi için verilen izinler ve maden yataklarının bulunmasına yardımcı olanlara tanınan maddi imkanlar

MADEN İHBARI, Arama ve ön işletme ruhsat sahasında olmamak kaydı ile evvelce tespit edilmemiş bir maden zuhurunun ilgili daireye bildirilmesi

MADEN İŞLETMECİLİĞİ, Faydalı mineral-lerin madencilik vasıtası ile kazanılması için yapılan; teknik ve emniyet bakımından en iyi uygulama ile ekonomik açıdan en uygun sonucun alınmasını sağlamaya yarayan faaliyetlerin bütünü Maden işletmeciliğindeki faaliyetler aşağıdaki şekilde gruplandırılabilir: (1) Arama, keşif, sondaj, (2) Kazı ve yükleme, (3) İnsan ve malzeme taşıma, (4) Ocak havalandırması, (5) Amenajman (büyük hazırlık) ve İhzarat, (6) Kuyu kazı işi, (7) İşletme metodları uygulaması, (8) Ocak tahkimatı, (9) Kömür ve taş tozları mücadelesi, (10) Su tahliyesi, (11) Aydınlatma, (12) Ocak yangınları ve tahlisiye (kurtarma), (13) Yerüstü faaliyetleri vb işler

MADENİ DİREK KARAKTERİSTİĞİ, Madeni direğin yük altında maruz kaldığı kısalmayı gösteren grafik Bu eğri madeni direğe kilo Newton olarak (kN eski ifade Megapond Mp) verilen yük altında direğin üst kısmının alt kısma kayarak girişinin mm cinsinden ölçülmeleri sonucu çizilir

MADENİ DOMUZDAMI DİREĞİ, Domuz-damlarında çift ağaç direk yerine kullanılan kolay sökümü sağlamak için iki ucunda kama şeklinde pabuç ve onu tutan bir dil (mandal) ile teçhiz edilmiş madeni direk —> Domuzdamı

MADENİ KENET, Mermer işletmeciliğinde taşları kenetliyen özel metal parçalar

MADENİ TAHKİMAT, Demir, alüminyum vb malzemeden yapılan tahkimat türü

MADENİ YAĞ, Başlıca petrol, taşkömürü ve linyitin damıtılması ile, kömürden akaryakıt üretilmesi (sıvılaştırılması) sırasında elde edilen yağ

MADEN KÖMÜRÜ, Basınç, ısı ve bakterilerin etkisi ile, oksijensiz ortamda, diyajeneze uğramış kök, gövde, sap ve yaprak gibi organik maddelerin kalıntısı İçerisinde bulunan su, uçucu maddeler ve karbon miktarlarının değişmesine göre çeşitli cinsleri vardır Bunlar turba, linyit, taşkömürü (bitümlü kömür), antrasit ve grafit diye isimlendirilir

MADEN KÖMÜRLERİNİN ULUSLAR-ARASI KLASİFİKASYON SİSTEMİ, Külsüz ve havada (30½C ve % 96 rutubet) kurutulmuş, yukarı ısı değeri 5700 Kcal/kg’dan yüksek olan ve maden kömürü olarak kabul edilen kömürlerin; kimyasal nitelikler bakımından, ısı değeri, uçucu madde ve rutubet miktarının değişimi, petrografik bakımdan da makroskobik ve mikroskobik incelemelerde yapı elemanlarının cins ve miktarları ölçü alınmak suretiyle; uluslararası bir düzeyde sınıflandırılması Bu sistemde maden kömürleri üç rakamlı kod numaraları ile isimlendirilir Rakamlardan birincisi (0-7) kömürün uçucu madde ve ısı değerini, ikincisi (0-3) kömürün pişme (kabuk bağlama, kekleşme), üçüncüsü de (0-5) kömürün kok olma özelliğine göre yan gruplara ayrılmasını ifade eder —> Tablo s 239 Maden kömürlerinin enternasyonal ve istatiksel sınıflandırma sistemi Taşkömürü, Kömürlerin sınıflandırılması

MADEN MEVZUATI, Madenlerle ilgili her türlü hukuki düzenlemeleri ihtiva eden kanun, nizamname (tüzük) ve talimatnameler gibi hukuk kurallarını kapsayan yazılı metin —> Ek 1

MADEN OCAĞI, —> Maden Ocak

MADEN SİCİLİ, 1) Maden sahalarının işletme hakkının kimlere verildiği ve bunların üzerinde ne gibi hak ve kısıtlamaların bulunduğu hususların tesciline mahsus açık ve resmi kayıt 2) Tüm madencilik faaliyetleri ile ilgili bilgilerin kaydedildiği ve detayı yönetmelikte belirtilen yer

MADEN SUYU, Jeotermal enerji tanımı içinde yeralan, ancak bir kısmının sıcaklığı 20½C’nin altında olabilen, şifa niteliği tıbben veya denemelerle belirlenmiş olan, litrede 1 gramın üzerinde erimiş mineral madde veya bazı nadir elementler içeren sular Sıcak ve soğuk oluşuna göre maden suyu, içme, içmece, çermik, ılıca, kaplıca, kaynarca, girme, ılısu, terme, kudret hamamı, dağ hamamı gibi terimlerle adlandırılmış sular ile, bu suların oluşturduğu çamurlar da bu tanım içinde yer alır

MADEN TOPOGRAFI, 1) Bir maden ocağının topografik ölçme işlerinden sorumlu eleman Bu kişi gerekli plan ve kesitleri çıkarır; yeryüzü konum haritası ile galerilerin ve üretim yerlerinin tesbit ve kontrolünü yapar 2) Jeometr

MADEN YATAĞI, 1) Damar veya kitle halinde teşekkül etmiş; büyüklük, miktar ve kalitesi açısından ekonomik olarak işletilebilecek faydalı kayaç veya minerâl birikimi 2) Jizman Maden yatakları teşekkül yerlerine göre; singenetik (yantaşla eşyaşlı) ve epigenetik, (yantaştan genç) mağma ile olan ilgilerine göre de magmatik (mağma ile ilgili), sedimenter (tortul) ve metamorfik (başkalaşmış) maden yatakları diye sınıflandırılırlar İhtiva ettikleri faydalı maddenin türüne göre de (1) Cevher; (2) Kömür; (3) Tuz; (4) Petrol; (5) Endüstriyel minerâl (taş veya toprak) vb yatakları diye gruplandırılırlar —> Şekil s 240

1,2,3= Erken kristalizasyon (kromit, platin, nikel, titan)

4,5= Geç kristalizasyon (Molibden ve kalay mineralleri)

I, II, III= Kontak metazomatos (manyetit, hematit, pirit)

IV, V, VI, VII= Hidrometazomatos (kalay, wolfram, bakır, kurşun, çinko)

6,7= Pnömatik (wolframit, arsenkis, pirit, altın)

8,9= Katatermal (bizmut, kalkopirit)

10,11= Mezotermal (kurşun, çinko)

12,13= Epitermal (civa, antimuan)

14= Teletermal (arsen mineralleri)

A,B,C,D,E ve F = diğer oluşumlar (peğmatitler, altınlı kuars, uranyum vs)

MADIRGA, 10 cm boyunda, 4 cm genişliğinde, kare prizma şeklinde, hafifçe eğilmiş iki ucu çekiç (Mermercilik)

MAFSALLI KAVİSLİ BAĞ, Daire parçası olarak uçları birbiri ile mafsallı bir şekilde çalışacak biçimde özel parçalar ilave edilmiş madeni bağ veya bağlantı yerinde araya direk parçası konulmak suretiyle mafsal etkisi sağlanan mol bağ

MAFSALLI SARMA, Bir ucu diğer bir sarmaya özel tertibatı ile bağlanabilen ve tazyik altında bağlantı yeri mafsal vazifesi gören madeni sarma

MAFSALLI TAHKİMAT, Galeri tahkimatının mafsallar vasıtasıyla birbirleriyle bağlantılı segmanlarının, kayaç basıncı altında tahkimat kesitinin değişmesine imkan verecek şekilde tertibi suretiyle oluşan tahkimat şekli —> Mol bağ

MAGMATİK KAYAÇLAR, Magmanın yer kabuğu içinde (derinlik kayaçları) veya yeryüzünde (volkanik kayaçlar) soğuyup katılaşması ile meydana gelen kayaçlar Magmatik kayaçlar dokularına, ihtiva ettikleri minerallere ve menşelerine göre isimlendirilirler

Bünyelerinde bulunan silis miktarına göre asit, bazik ve nötr diye; bünyelerinde bulunan taş yapıcı minerallere göre de dokusu büyük taneli olanlar granit, siyenit, diorit, gabro ve peridodit; dokusu küçük taneli olanlar riyolit (granit ve siyenit karşılığı), andezit (diorit karşılığı), bazalt (gabro karşılığı); dokusu camsı olanlar da sünger taşı, obsidiyan ve takilit diye isim alırlar —> Korkayaç

MAGMATİK MADEN YATAKLARI, Magma ile ilgili (5-10 km’lik derinliklerde) plutonik ve (0-2 km derinliklerde) subvolkanik olarak teşekkül etmiş maden yatakları Magmatik maden yatakları ayrıca:

1) Kristalizasyon diferansiyasyon (erken kristalizasyon) 2) Likit diferansiyasyonla ayrılmalar, 3) Likitmagmatik-pnömatolik (geçiş), 4) Pegmatit-Pnömatolik, 5) Hidrotermal, 6) Ekshalasyon vb maden yatakları olarak da sınıflandırılırlar

MAGNETO HİDRODİNAMİK ENERJİ SANTRALLARI, —> Elektrik enerjisi üretim tesisleri

MAGNESİATONGRANAT, —> Laltaşı

MAGNEZYA; 1) Oldukça saf magnezyumoksit (MgO) 2) Magnezyumun esas unsur oluşturduğu çeşitli maddelerin üretilmesi prosesinde elde edilen ilk ürün (Ara ürün) 3) Tam karşılığı olmasa da, magnezyum karbonat da mağnezya olarak ifade edilmektedir

MAGNEZYA BEYAZI, Jips veya baryumsül-fatın magnezya ile karışımından oluşan beyaz madeni boya

MAGNEZYUM, Aluminyumdan daha hafif, yer kabuğunda en çok bulunan elemanların sekizinci olan atom numarası 12, atom ağırlığı 24,312, ergime noktası 651°C, kaynama noktası 1107°C, yoğunluğu 20°C da 1,75gr/cm3, peryodik tablonun II a grubunda yer alan toprak alkali metaller grubundan simgesi Mg olan kimyasal element Magnezyum çok önemli bir metal olup, alaşımları; uçaklarda, tabaka halinde metal imalatında ve dökümcülükte kullanılır

Magnezyum, doğada aluminyum gibi serbest halde bulunmaz Deniz suyunda mevcut (% 0,13 Mg) olduğundan tuzla ana sularından klorür ve sülfat şeklinde çıkarılır (1040000 litre deniz suyundan 1 ton metal) Magnezyum klorit, istiridye kabuklarından elde edilen kireçle muameleye tabi tutulduktan sonra elektrolitik usulle de elde edilir

Magnezit (MgCO3), Dolomit (Mg, CO3 Ca CO3) [ MgCa (CO3)2], Karnalit (MgCl2, KCI, 6H2O), Keyzerit (MgSO4H2O), Kainit (MgSO4KCI3H2O), Spinel (MgO Al2O3), Serpantin (3MgO2SiO22H2O) mağnezyum bileşiklerindendir

MAGNİFİN, Yüksek saflıkta magnezyum hidroksit Kimyasal olarak manyezitin asitlenmesi prosesi ile %99’luk Mg0 elde edilip bunun magnezyum hidroksite dönüştürülmesi suretiyle üretilir Magnifin; elastomer plastik, termoplastik imalatında kullanılır, alevi geciktirme özelliği vardır

MAĞNİTÜD, Deprem sırasında açığa çıkan enerjinin ölçüsü Enerjinin doğrudan doğruya ölçülmesi olanağı olmadığından Richter tarafından ileri sürülen bir yönteme göre, depremlerin araçsal bir ölçüsü olan (standart bir sismografla kaydedilen deprem hareketinin maksimum amplitüd ve periyod değerleri ve araç kalibrasyon fonksiyonlarının kullanılması ile yapılan hesaplar sonucunda elde edilen) mağnitüd tanımlanmıştır Bir depremin mağnitüdü, episantrdan 100 km uzaklıkta, standart bir sismografla kaydedilen zemin hareketinin mikron cinsinden ölçülen maksimum genliğinin 10 tabanına göre logaritmasıdır Bugüne dek olan depremler istatistik olarak incelendiğinde kaydedilen en büyük mağnitüd değerinin 8,9 olduğu görülmektedir En küçük ölçülebilir mağnitüd 0,4’dür Mağnitüdü 2,5 olan deprem mevzii olarak, 3 olursa küçük bir bölgede hissedilebilir 4,5 şiddetindeki deprem hafif hasar meydana getirir 7 şiddetindeki deprem dünya üzerindeki bütün deprem istasyonlarında kaydedilir ve büyük zarar verir Mağnitüd; araçla ölçü yaparak veya gözlemsel olarak belirlenir —> Richter ölçeği, Mercalli ölçeği, Deprem

MAHLUT, Karışım

MAHREÇ İŞARETİ, —> Patent

MAKAS, 1) Bir demiryolundan diğer demiryo-luna geçişi sağlamak için yapılan özel demiryolu geçiş düzeni 2) Profil demir veya ağaçtan imal edilmiş inşaatta kullanılan çatı ünitesi 3) Üst üste konulmuş birkaç yassı çelikten yapılan taşıt aracı yayı 4) Birbirlerine çapraz bağlanmış iki bıçaktan oluşan kesme aracı Demiryolu makasları sağ-, sol-, simetrik-, sol geçiş-, sağ geçiş-, ve üçyol makası diye isimlendirilir

MAKASLAMA ZONU, Makaslama kuvvetinden kaynaklanan bir dizi çatlak yüzeyleri içeren tabaka halindeki kayaç yığını

MAKİNE RANDIMANI, Bir makinenin birim zamanda yaptığı işin, o makinenin birim zamandaki teorik kapasitesine bölümünün yüzle çarpımından çıkan ve (%) olarak ifade edilen rakam —> Randıman

MAKİNE YAĞI, Makineleri yağlamakta kullanılan, ham petrolün tasfiyesi sırasında elde edilen ince, orta ve kalın diye üç gruba ayrılabilen madeni yağ

Kalite bakımından da;

(a) Aks yağı ve silindir yağı gibi düşük kaliteli yağlar,

(b) Kademeli damıtma (destilasyon) ile ham yağlardan elde edilen; dişli kutusu-, dinamo- ve normal makine yağları,

(c) Damıtma yolu ile elde edilmiş yağların rafine edilmesi ile elde edilen yüksek kaliteli silindir-, yatak-, dinamo ve dişlikutusu yağları diye sınıflandırılır

MAKİNİST, 1) Makinelerden anlayan ve onların arızalırın gideren usta 2) Bir makineyi, özellikle lokomotifi vb işleten kimse

MAKTA, —> Kesit

MALÜLLÜK, 1) Hastalık, sakatlık veya yaşlanma sebebiyle meydana gleen ve kısa sürede yahut sürekli olarak iyileşme olanağı bulunmayan bir arıza hali 2) Mesleki bir faaliyet icra edebilme gücünün mevzuatla tayin olunan derecede ve muhtemelen sürekli olarak kaybedilmesi veya hastalık ödeneğinin kesildiği tarihte iş göremezliğin devam etmesi

MALZEME BİLİMİ, —> Fiziksel metalurji

MAMUL KODU (UPC), —> Barkod

MAMUT TULUMBA, 1) Suya daldırılmış bir boru ile bu boruya bağlı olan basınçlı hava borusundan ibaret basit tulumba 2) Air lift Mamut tulumbada esas prensip borunun içine verilen basınçlı havanın hava habbeleri halinde suya karışması nedeniyle boru içindeki su-hava karışımının borunun dışındaki suya nazaran yoğunluğunun azlığı nedeniyle bir denge tesisi için boru içindeki su-hava karışımının yukarıya hareket etmesidir Mamut tulumbada basma yüksekliği basınçlı havanın basıncı ile değil, borunun suya dalan kısmının derinliği ile ilgilidir Uygulamada ortalama dalma derinliği basma yüksekliğinin % 30’u kadar olur

MANEVRA, 1) Sondajlarda karot numuneyi almak veya aşınan matkabı değiştirmek amacı ile takımların kuyudan çekilip tekrar indirilmesi işlemi 2) Demiryolu nakliyatında katarın tertibi için yapılan işlem

MANGANLI ÇELİK, Aşınma ve darbeye mukavim sert çelik elde etmek için Mn ile alaşım yapılmış çelik % 2,5’a kadar Mn sertlik verir, % 2,5-7 zararlıdır ve % 7’den fazla Mn ilavesi ile (% 15’e kadar çıkılabilir) mukavim çelik elde edilir % 45’ten fazla mangan ihtiva eden alaşıma ferromangan, % 7-45 mangan ihtiva eden alaşıma da ayna demiri denir

MANİVELA, 1) Bir ucu yassı ve destekli, diğer ucu normal, özel hazırlanmış çubuk 2) Kaldıraç

MANOMETRE, Basınçölçer

MANSAP, 1) Akarsuların birbirlerine birleştiği yere veya denize doğru olan kısmı 2) Ağız, kavşak

MANŞON, 1) Sondajda takım dizisinin aynı nitelikli iki tijini veya muhafaza borularını birbirine bağlaşan iki ucu erkek dişli parça 2) Genel olarak aynı çapta uçlarına erkek diş açılmış iki boruyu birbirine bağlamaya yarayan dişi diş açılmış bağlantı parçası

MANYETİK ANALİZATÖR, 1) İnce öğütülmüş madenin, çok küçük miktardaki numuneler-le manyetik ayırmaya elverişliliğini anlamakta kullanılan laboratuvar cihazı 2) Davys tüpü

MANYETİK AYIRICI, 1) Manyetik ayırma işlemini yapmaya yarayan, sulu veya kuru ortamda çalışan makine 2) —> Manyetik seperatör

MANYETİK AYIRMA, Farklı manyetik özellikteki mineral tanelerinin kuvvetli veya zayıf bir manyetik alandan geçirilirken, ayrılmalarını ve zenginleşmelerini sağlama işlemi

MANYETİK KAVURMA, Manyetik özelliği az olan bir minerale daha kuvvetli bir manyetik özellik verebilmek gayesiyle o minerali içeren cevheri yüksek sıcaklıklarda kavurmak

MANYETİK METOT, Yerkabuğu içinde bulunan manyetik bir kütle, arzın manyetik alan değerlerini etkilediğinden, manyetik değerlerin normalden sapma gösterdiği yerlerde erişilebilir derinlikte mevcut olabilecek manyetik bir kütlenin diğer arama metotlarının da yardımıyla tespitine dayanan jeofizik maden arama metodu

MANYETİK SAPMA, —> Sapma

MANYETİK SEPERATÖR, Band konveyö-rün boşaltma yapan kısmına monte edilmiş, ya malzeme içinde bulunan manyetik minerallerin kazanılması veya istenmeyen yabancı manyetik parçaların yakalanması işlevini yapan elektromanyetik ayırıcı

MANYETİK SEMT AÇISI, Serbest asılı pusula ibresinin kuzeyi gösteren kolunun doğrusu ile gözlem yapılan noktanın doğrultusu arasındaki açı Diğer bir ifade ile bir doğrunun manyetik kuzey ile oluşturduğu () ile gösterilen açı Manyetik kuzey, astronomik kuzey ile çakışabileceği gibi, bunun doğusunda ve batısında da olabilir Manyetik kuzey doğrultusu ile astronomik kuzey doğrultusu arasındaki açıya da “Manyetik sapma“ denir —> Azimut Eğim ve zenit açısı

MANYETİK TAHLİSİYE, Sondaj kuyularına düşen çelik parçalarını veya kuyuda parçalanan matkap kırıntılarını kuyudan çıkarmaya yarayan yardımcı takım

MANYETİK TERAZİ, Laboratuarda mineral tanelerinin manyetik özelliklerini saptamada kullanılan cihaz

MANYETO, —> Ateşleme makinesi

MANYEZİT, Refrakter mâlzemelerin temel unsuru niteliğindeki bir cevher (MgCO3) Mağnezyumun oksijene olan yüksek afinitesi ve bundan oluşan mağnezyum oksidin (MgO —> Magnezya) 3000°C sıcaklığa kadar ergimeden katılığını muhafaza etmesi ve genleşmesinin az olması nedenleriyle refrakter mâlzeme imâline uygundur Manyezit teorik olarak %47,7 MgO ve %52,3 CO2 içerir Doğada iri kristalli veya kriptokristalen şekillerinde bulunur Spatik manyezit adı altında da anılan iri kristalli manyezit içindeki eser element miktarlarına bağlı olarak renksiz, şeffaf, beyaz, sarı ve kahverengiden nadiren siyaha (bitümden dolayı) kadar çeşitli renklerde bulunabilir Örneğin %8 civarında demir ihtiva eden Avusturya manyezitleri kahverengiden dolayı Breunnerit (Broynerit) olarak anılırlar Çoğunlukla serpantinlerle birlikte filon, damar, stockwerk ve yumrular hâlinde bulunan kriptokristalen manyezit veya diğer adıyla jelmanyezit, iri kristalli spat manyezitlere nazaran genellikle daha saftırlar yani eser elementlerce daha fakirdirler

MANYOMETRE, 1) Manyetik alanı ölçmeye yarayan jeofizik aracı 2) Manyetik ölçü yapmak suretiyle uygulanan bir tür maden arama işlemi

MARANGOZ, 1) Ağaç işleri ile uğraşan ve ağaçtan çeşitli eşya yapan usta 2) —> Yol marangozu

MARJİNAL POTANSİYEL, —> Potansiyel rezerv

MARN, Kil ve kalkerden oluşan tortul kayaç Bileşiminde % 50 oranında kalker bulunan her kil marn olarak kabul edilir Kili fazla olana killi marn; kalkeri fazla olana kalkerli marn denir

MARŞ HUNİSİ, Sıvıların, sondaj devridaim çamurunun vizkozitesini ölçmeye yarayan ucu muayyen açıklıkta olan huni

MARTOPERFORATÖR, 1) Basınçlı hava ile çalışan ve bir çekicin, delici ucu (lağım burgusunu) dövmesi suretiyle lağım deliği delen makine Çekicin geri gitmesi anında delici uç (burgu) saat yönünün tersine belli bir açıda döner 2) Lağım makinesi

MARTOPERFORATÖRÜN DELME HIZI, Martoperforatörün bir dakikada deldiği delik boyu (cm/dk) Martoperforatöre verilen baskı kuvveti arttıkça martoperforatörün delme hızı değişir

Delme hızının % 90 gerçekleştiği hallerde baskı kuvveti normal kabul edilir Bu çeşit genişliği fazla, yani p-v eğrisi yatık olarak uzanan martoperforatör torku yüksek olduğu için çatlaklı ve yumuşak kayaçta da çalıştırılabilir Baskı kuvveti arttıkça delme hızı süratle düşen martoperforatörler pratikte terçih edilmez —> Baskı kuvveti

MARTOPİKÖR, 1) Basınçlı hava ile çalışan kazı veya taş sökme makinesi 2) Mekanik kazma 3) Tabanca

MASKE, Gaz, toz vb etkilerden korunmak için kullanılan yüzlük

MASTAR, Sıvacı, duvarcı, lağımcı vb işçilerin cetvel gibi kullandıkları ensiz, uzun ve düz tahta veya madeni çubuk —> Yol mastarı Matkap mastarı

MAT, Bakır, kurşun ve nikel gibi belirli sülfitli cevherlerin izabesinde saf metalle ötektik bir karışım halinde (sülfitlerle birlikte) elde edilen birinci kademe izabe görmüş sülfürlü metal bileşikleri Bakır mat’ının içinde Cu, % 45 civarındadır

MATİS, İki halatı, ek yeri kalınlaşmayacak biçimde birbirine ekleme işi Bu ekleme, halat toronlarının birbirine örülmesiyle yapılır

MATKAP, Yekpare delici çubuk veya değiştirilebilen delici uç

MATKAP ÇUBUĞU, 1) Özel olarak sert çelikten yapılmış keski uçlu, şişik başlı delik delme çubuğu 2) Burgu

MATKAP MASTARI, Matkap uçları veya jakbitlerin aşınması durumunda; ölçüsüne uygun bilenmesini kontrol için kullanılan özel mastar

MATRİKS METALİ, Elmas kronda kesici dudağı teşkil eden ve elmas tanelerinin içine gömüldüğü özel metal alaşım

MAZAMORT, Mermer içindeki demir oksitli, killi, şistli ve mermerin kıymetini azaltan çürük oluşumlar

MAZOT, —> Dizel yakıtı

MEKANİK BESLEMELİ IZGARALI YAKICILAR, Hareket eden ızgaranın üzerine, kömürün, üstten veya çapraz olarak beslenebil-diği; böylece elle beslemenin getirdiği mahzurların giderildiği bir yakıcı türü Bunlara stokerli yakıcılar da denir Mekanik beslemeli kazanlarda hava verilmesi alttan yapılır ve kömür, ızgaranın altından gelen hava ile çapraz akım prensibine göre temas eder Uçucu maddelerin yanma verimini arttırmak için yatağın üst bölgelerine ikincil hava beslemesi yapılır

MEKANİK DOLGU MAKİNESİ, Dolgu malzemesinin basınçlı hava, hızlı dönen bant veya paletler yardımıyla fırlatarak (taşıyarak) boşlukların doldurulmasını sağlayan makine

MEKANİK HAVALANDIRMA, —>Havalandırma, Tabii havalandırma

MEKANİK KLASİFİKATÖR, Yalak veya tekne şeklinde bir klasifikasyon boşluğunda mekanik olarak hareket ettirilen bir aksamla tasnif işlemini sağlayan düzen

MEKANİK VANTİLASYON, —>Havalandırma

MEKANİZASYON, 1) Maden ocaklarında kömürün veya cevherin makina gücü ile kazılıp yüklenmesi işlemi Cevherin veya kömürün tamamının kazılıp yüklenmesinin (tahkimatın mekanik veya manuel (el) ile yapılması hariç) makine yardımı ile yapılması gerçekleşiyorsa, “ Tam mekanizasyon” eğer bu işlem kısmen makine ile yapılıyorsa “ Yarı mekanizasyon” dan bahsedilir Mekanize kömür kazısı, a) rendeleme, b) kesme ve c) yonga kaldırma suretiyle yapılır

2) Değişen ekonomik ve sosyal şartlar ile madenciliğin kendine özgü (grizu, göçük, heyelân) problemleri dolayısıyla geliştirilen robotik kontrol sistemleri Bu sistem mekanik maden makinelerinin operatörsüz, kendi kendine ve akıllı bir şekilde işlemelerini amaçlar Robotik sistemin temelini; tekrarlanan hareketlerin sayısal ifadesi ve algılayıcılar tarafından elde edilen verilerin mikro işlemcilerde değerlendirilerek, hareketlendirici mekanizmaların uyarılması, oluşturur Robotun yeterliliği, geliştirilen algoritma (10 tabanlı matematik simgeleme) kadar, algılayıcı ve hareketlen-diricilerin de gelişmişliğine ve uygunluğuna bağlıdır Bir insanın kullandığı makinenin verimi en çok yüzde seksen olabilirken, bir robot makinenin verimi % 95-99’a kadar çıkabilir İnsanların çalışması zor ortamlarda, yani emniyet ve sağlık nizamnamelerine uyulamaması durumunun oluşmasında robot-makinelerin kullanılması kaçınılmaz bir durum yaratacaktır Bunlara ek olarak canlı yaşamını imkânsız kılan şartlar ve ortamlarda sürdürülecek madencilik faaliyetleri için robot kullanımı bir zorunluluktur Uzun ayak ekipmanında robotik kontrol, kömürün sistem tarafından tanınması (kömür-kayaç kesit belirlemesi), otomatik kesici ilerletimi ve sistemin ekran’dan izlenmesi suretiyle mekanizasyonu sağlayabilecektir Çalışmalar, kömür kalınlığını ve sınırını, doğal gama ışını fon algılayıcısının yapabildiğini göstermiştir Sürekli kazıcı robot, insansız dekapaj kamyonları, bilgisayar destekli tahkimat üniteleri, bilgisayar destekli delme işlemi, tavan saplama makinasında bilgisayar kontrollü uygulamalar bu tür mekanizasyon kapsamı içindedir

MEKANİZE AYAK, Madenin kazılması, taşınması, tahkimatın yerleştirilmesi, kaydırıl-ması, vb işlemlerin derece derece makineler yardımıyla yapılmasının gerçekleştirildiği ayak Makineleşmenin derecesine göre ayaklar; tam mekanize, yarı mekanize, mekanize olmamış şeklinde sınıflandırılırlar

MEKİKLİ KESİCİ, Ayak içinde kesici uçlarını ileri geri hareket ettirmek suretiyle kesme yapan bir tür (kazı aracı) kömür rendesi

MEKŞUF MADEN SAHASI, Eski devirlerde çalışmış o zamanki şartlara göre sınırları tarif edilmiş, sonradan çalışmamış, arama ve işletme hakkı düşmüş maden sahası

MELAFİR, —> Bazalt

MEMBA, 1) Bir şeyin ilk çıkış yeri 2) Kaynak 3) Pınar

MENEMETÇİ, Ağaç tahkimat tamirinde çalışan işçi

MENEVİŞLEME, Su verilmiş çeliğin kırılganlığını gidermek ve tokluğunu artırmak için daha düşük bir sıcaklıkta belirli bir süre bekletilme işlemi —> Isıl işlem

MENGENE, 1) Sıkıştırıcı gereç 2) Pres, cendere 3) Ray bükme makinesi

MENŞE ADI, —> Patent

MERCALLİ ÖLÇEĞİ , Belirli bir bölgede meydana gelen depremin şiddetini birden onikinci dereceye kadar sıralayan deprem ölçü skalası Bu ölçeğe göre birinci derecede deprem genellikle pekaz kimse tarafından hissedilir ve zararsızdır 12 derecedeki deprem ise, her tarafta zarara yolaçan, eşyaları havaya fırlatan, bir deprem olarak nitelenir —> Magnitüd, Richter ölçeği, Deprem

MERDANE, İçi dolu uzun silindir

MERDANELİ KIRICI, Genellikle iki adet ters istikamette dönen yüzeyleri düz veya dişli olabilen eksenleri yatay, silindir şeklindeki merdanelerden oluşan kırıcı

MERİDYEN, Ekvatoru dik olarak kestiği ve iki kutup noktasından geçerek dünyayı çevrelediği varsayılan çemberin her biri

MERİDYEN DÜZLEMİ, Dünyanın iki kutbu arasındaki doğru ile o yerin çekül (şakül) doğrultusunun belirttiği düzlem

MERİDYEN GÖSTERİCİ, Maden ocakların-da, denizaltılarda ve gemilerde gerçek kuzeyi göstermek üzere imal edilmiş topografik ölçme aleti

MERMER, 1) Kristalize kalker veya dolomotik kalkerlerin basınç ve sıcaklık etkisi ile ikinci bir başkalaşıma (metamorfizm) uğrayarak tekrar kristalleşmelerinden meydana gelen kayaç

Mermerlerin renkleri genellikle beyazdır Yabancı maddelerin ve maden oksitlerinin etkisi ile mermerler çeşitli renklerde bulunabilirler Sarı ve kırmızı mermerlerin renkleri, içinde bulunan hematit ve limonitten; gri, mavi ve siyah mermerlerin renkleri, içinde bulunan kömür veya bitüm gibi maddelerden; damarlı olan mermerlerin şekilleri ve renkleri, normal teşekkül etmiş mermerlerin tektonik hareketlerle parçalanmasından sonra çatlaklarının kalsiyum karbonatla ve renkli çimento ile dolmuş olmasından (breş mermeri) ileri gelir 2) Ticarette genel olarak blok şeklinde istihsalleri mümkün olan, levhalar halinde kesilebilen, cila kabul eden kristalize kalkerlere, mağmatik orijinli taşlara, traverten ve onikslere de mermer denilmektedir

MERMER CİNSLERİ , Türkiyede bulunan mermerler 1) Âdi mermerler; 2) Oniksler (akik ve albatr cinsi), 3) Pamuk taşları,4) Diyabazlar olarak tanımlanır

1) Âdi mermerler; az kristalli ve ışık geçirmeyen oluşuklardır: Marmara adası (beyaz - gri); Gebze (elma çiçeği); Afyon (şeker, sarı, kaplan postu); Bilecik (pembe); Ankara(bej veya damarlı); Hereke (hereke pudingi); Kırşehir (zeytin yaprağı, sedef); Kütahya (antep fıstığı rengi); Gebze(maun); Kayseri(siyah); İzmit(Bahçecik beyaz) gibi

2) Oniksler; çok kristalli, damarlı ve ışık geçiren oluşumlardır; Bolu-Seben (beyaz, yeşil tonlu) Söğüt (yeşil, sarı, çaltıtaşı (Bilecik) ; Eskişehir Yunus Emre (kahverengi); Turhal (yeşil, sarı); Tokat (yeşil); Nevşehir Salanda(yeşil)

3) Pamuktaşları; kalsiyum bikarbonatlı suların bıraktığı, yapıları delikli çökeltiler: Afyon (sarı), Denizli (sarı), Kütahya (açık kahverengi), Malıköy(beyaz), Pamukkale (beyaz)

4) Diyabazlar; iyi kenetlenmiş kristalli çok sert taşlar: Gemlik (yeşil) —> Mermer

MERRIL-CROWE YÖNTEMİ, —> Siyanür liçi ile altın üretimi

MESLEK HASTALIĞI, 1) Çalışanın işi dolayısıyla iş gücüne zamanla zarar veren bir olay 2) Çalışanın çalıştırıldığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık veya ruhi arıza halleri

MESLEKİ REHABİLİTASYON, Hastalanan yahut sakatlanan kimsenin saptanan çalışma alanında (yetiştirilmesi) işe alıştırılması

MEŞ, Bir eleğin açıklığını veya telleri arasındaki boş alanı ifade eden ölçü Meş’in değeri genellikle beher inç2 üzerindeki delik sayısı ile verilir Meş, deliğin boyutu ve tel kalınlığı arasında direk bir ilişkiyi ifade etmez

METAL, Hidrojen hariç pozitif elektrikle yüklenebilen diğer bir ifade ile asitlerin etkisi altında hidrojen açığa çıkaran bütün elementler Çok yüksek elektrik ve ısı iletkenliğine sahip, kendine özgü parlaklığı olan (metalik parlaklık), oksit, hidroksit, sülfür haline dönüşebilen, aralarında alaşımlar oluşturan, işaretli olarak iyonlaşan, gaz halinde tek atomlu olan, katı durumda iken plastik özellik gösteren dövme, presleme, tel çekme, haddeleme hassası olan temel madde (element) Metaller ağır, hafif, asal, asal olmayan, alçak sıcaklıkta, yüksek sıcaklıkta, çok yüksek sıcaklıkta eriyen şeklinde de tasnif edilirler Diğer taraftan metaller; a) Merkez atomlu (Cr, Mo, W,  Fe, Ğ Fe), b) Yüzey atomlu ( Fe, Cu, Au, Ag, P, Ni) c) Hekzagonal atomlu (Cd, Zn) olmak üzere üç türlü kristal strüktürüne (yapısına) sahiptirler

METAL CİLA, Massetme özelliği büyük, şeffaf olmayan ve metalik bir görünüm veren cila Bu cila en dayanıklı cila olup, metallerin düz yüzeylerinde görülür —> Minerallerin parlaklığı

METAL KURTARMA RANDIMANI, Cevher zenginleştirme sonunda elde edilen bir üründeki metal ağırlığının o ürünün elde edilmesi için zenginleştirme tesisine verilen cevherdeki metal ağırlığına oranının % olarak ifadesi —> Randıman

METALİK ALAN, 1) Çelik tel halat ile ilgili bir terim olup, halatı oluşturan çelik tellerin anma çaplarına göre hesaplanan ve (mm2) birimi ile ifade edilen kesit alanlarının toplamı 2) Halat çelik kesiti

METALİK OLMAYAN MİNERALLER, Hiç bir metal ihtiva etmeyen veya ihtiva ettiği metaller için kullanılmayan, izolasyon, dolgu, süzme ve ergitme işlerinde, seramik ve kimya sanayiinde kullanılan büyük bir mineral grubu Kıymetli taşlar ve kayaç teşkil eden mineraller ayrı bir grupta sınıflandırılır Hatta birkaç metalik mineral bile metalik olmayan mineraller grubuna dahil edilebilir Çünkü bu mineraller, içlerindeki elemanların cevherleri değildir

METALOĞRAFİ, Metal ve alaşımların mikro yapı özellikleri ve kristal yapılarını optik mikroskop, x- ışınları, transmisyon elektron mikroskobu, tarama elektron mikroskobu gibi aletler yardımıyla inceleyen bilim dalı

METALOJENETİK PROVANS, Genellikle aynı cinsten alışılmamış derecede çok sayıda mineral zuhurunun aynı coğrafi veya jeolojik bölgede bulunması durumu

METAL SEMBOLLERİ, Metallerin pa-zarlanması sırasında kullanılan işaretler Bunlardan önemli olanlar şekilde gösterilmiş olup, kullanılmaları 13 yüzyıla kadar geri gider —> Şekil

METALURJİ, 1) Mekanik karışımlardan ve kimyasal bileşiklerden teşekkül etmiş cevherden veya cevher konsantresinden, kullanıma uygun metali elde etme; metallerin fiziki kaliteleri ve strüktürünün tesbiti ve tetkiki; alaşımlarının yapılması ilmi ve tekniği Metalurjinin izabe, amalgamasyon, elektrolitik rafinasyon (arıtma) gibi değişik usûlleri; istihsal-ve fiziki metalurji bölümleri vardır Metalurjide esas reaksiyonlar dissosyasyon , oksidasyon ve redüksiyondan ibarettir 2) Cevherden metâlleri elde eden ve bunların işleme tekniğini belirleyen endüstri kolu 3) Diğer bir ifade ile Metalurji; a- Üretim metalurjisi (kurutma, kavurma, izabe, tevsim “ çizme, resmini yapma” tephir “ buharlaştırma “ vb) b- Fiziki metalurji (metallerin strüktürü, yapısı sertliği, yoğunluğu, elektrik iletkenliği atom ağırlığı vb özelliklerinin incelenmesi) diye iki ana gruba ayrılabilir

METALURJİK KOK, Kömürün damıtılması sonucu ana ürün olarak iri parçalı kesif ve basınca mukavim bir şekilde elde edilen ve yüksek fırında demirin izabesinde kullanılan kok Gazhanelerde gaz üretiminde yan ürün olarak elde edilen kok ise, ufak parçalı ve mukavemeti azdır

METALURJİK KROM, Metallerin mukave-metinin artırılmasını, korozyon ve oksidasyonun önlenmesini sağlamak amacıyla krom/demir oranı (rasyo) 3/1 olan kromit Metalurjik kromda Cr miktarının, cevherde veya konsantrede yüksek olması arzu edilirse de (% 48 Cr2O3); düşük Cr muhtevalı olanlar da kullanılabilir Dünyada üretilen krom cevherinin % 64 kadarı metalurjide kullanılır —> Kromit

METAMORFİK KAYAÇLAR, —> Petroloji

METAMORFİT, 1) Metamorf kayaç 2) —> Metamorfoz etkisinde kalarak oluşan kayaç Hangi kayacın değişmesi ile oluştuğunu saptamak önemli olmakla birlikte, bir sonuca ulaşılması genellikle olanaksızdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları

Eski 09-09-2012   #22
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları



METAMORFİZMA, —> Metamorfoz
METAMORF MADEN YATAKLARI, Magma ile ilgili veya sedimanter (tortul) maden yataklarının; sıcaklık, basınç değişimi, mekanik ve kimyasal etkiler sonucu, bünyesinin değişmesi ile meydana gelen maden yatağı
METAMORFOZ (BAŞKALAŞIM), Kayaçla-rın ve minerallerin basınç, ısı ve zaman faktörlerinin etkisi ile, kısmen katı durumunu muhafaza ederek, yapı ve dokularının değişimi Metamorfoza uğramış kayaca metamorf kayaç veya metamorfit; metamorfoz olayına da başkalaşım (metamorfizma), bir mağma kütlesinin katılaşmış kısmına, gaz halinde bulunan diğer kısmının kimyasal etkisi ile meydana gelen başkalaşıma otometamorfoz; üst tabakaların alttaki tabakalara basıncı ve sıcaklığın etkisi ile meydana gelen başkalaşıma da allometamorfoz denir Allometamorfoz da basınç-, termo-, piro-, kontak-, hidrotermal-, en-jeksiyon-, dinamo-, bölgesel (rejyonal)-, ultra-metamorfoz şekillerinde olur
METAN, 1) 1 m3’ü 0,71115 kg, izafi yoğunluğu 0,55, renksiz, kokusuz, havadan hafif, mavi bir alev ile yanan, redükleyici ortamda oluşan, arazi boşluklarından veya poröz kayaçlardan intişar eden ve kimyasal formülü CH4 olan gaz 2) Bataklık gazı —> Grizu
METAN DETEKTÖRÜ, 1) Metan gazının varlığını ve hava ile karışım oranını saptamak için imal edilen ölçü ve tesbit cihazı Metan detektörler metanın yakılmasına (rezistanslı) veya ışığı kırmasına (optik) dayalı olarak kullanılacağı yere göre de sesle (akustik) ve ışıkla (optik) ikaz edecek şekilde imal edilir 2) Metanometre —> Gaz dedektör sistemleri
METAN DRENAJI, 1) Metan gazının, ocak havasına karıştırılmadan emniyetli bir şekilde yeraltında veya yerüstünde belirli bir yere özel borularla iletilerek zararsız hale getirilmesi veya uygun şartlarda ekonomik bakımdan değerlendi-rilmesi 2) Metan kaptajı —> Gaz drenajı
METAN KAPTAJI, —> Gaz drenajı
METANOMETRE, —> Metan detektörü
METAZOMATİK, —> Metazomatoz,
METAZOMATOZ, Yüksek sıcaklıkta minerallerin kayaçlara kimyasal nüfuzu, yani mineraller ile yan kayaçlar arasında madde alışverişi sonunda kayaçların değişmesi olayı Bu olay sonucu teşekkül eden maden yataklarına da “metazomatik” maden yatakları denir
METHAL, Bir yapının veya bir maden ocağının giriş yeri (ağzı)
METRİK İNCE VİDA, İnce makine tesviyeciliği ve optik işler için kullanılan ince adımlı vida Mesela M 94x4 şeklinde, M metrik ince vida olduğunu, 94 vida çapını (mm) ve 4 de vida adımını (hatve) ifade eder
METRİK VİDA, Diş kesiti eşkenar üçgen olan ve boyutları mm ile ifade edilen uluslararası bir vida sistemi Vida çapı 1; 1,2; 1;7 ila 40 mm şeklinde belirlenerek isimlendirilir
METSPAR, —> Fluorit
MEYİL, Yatım, eğim
MEYİL AÇISI, —> Yatım açısı
MICIR, Tane boyutları 2-2,5 mm arasında değişen yapı ve yol inşaatında kullanılan kayaç parçaları
MİDİZ, Mermer işletmeciliğinde kullanılan, iki ağzı keskin ve dişli çekiç
MİDİZLİ, Mermer işletmeciliğinde taşların imalâttaki yerinde görünen yüzlerinin midizle işlenmiş hali
MİHENK TAŞI, 1) Genellikle içine kömür tozu girmiş kara renkli jasp 2) Denek taşı Kuyumcular, sarı renkli madenleri mihenk taşına sürtüp, bunların bıraktıkları toza asit etki ettirerek o madenlerin altın olup olmadıklarını tesbit, altının ise ayarını tayin ederler —> Jasp
MİKA , Çok kolay dilimlenen yapraksı bir silikat grubuna verilen ad En yaygın olan mineralleri muskovit (Beyazmika) ve biyotit (Karamika)’dır
Mika kristalli kayaçların çoğunda bulunur ve granitin üç temel mineralinden birini teşkil eder Ayrıca granitlerin parçalanmasından meydana gelen kumtaşları, kumlar ve mikasiştler içinde de bulunur En önemli özelliği yalıtkan olmasıdır Mika (500°C)in üstünde bile sıcaklıktan etkilenmez yani yapısını değiştirmez
ABD’de mika, levhaların büyüklüğü ve kalınlığına göre ; blok mika, (Kalınlığı 0,007 veya 0,1778 mm’den daha az olmayan) ince mika, film-mika (Kalınlığı 0,0012-0,004’ine veya 0,03048-0,1016mm arasında) ve splittingsmika gibi ayırımlar yapılmakla beraber “levha mika” ve “toz mika” olarak iki değişik ürün tipi daha yaygındır Levha mika pahalı ve bulunuşu enderdir, toz mika ise “hurda mika” veya “scrap” adı altında daha bol ve ucuzdur Mikanın kullanımı; yalıtkanlığı, saydamlığı ve ince levhalara ayrılabilmesi gibi niteliklerine bağlı olarak elektronik sanayiinde, plastik-boya ve kağıt sanayiilerinde, yapı malzemeleri üretiminde, sondajcılıkta, lastik ve duvar kağıdı imalinde görülür —> Muskovit
MİKROMETRELİ NİVO, İnce nivelman işlerinde kullanılan yüksek duyarlı nivo Objektif önüne paralel bir cam konulmuştur Mikrometre vidasına bağlı olarak öne doğru belli bir açıya kadar eğilir Camın bir bölümlük döndürülmesine eşit kısmı 100 okuma bölümüne ayrılmıştır —> Şekil
MİKROLİTİK TEKSTÜR, 1) Kristalleri gayet ufak ve ince veya genellikle aynı doğrultuda uzayan uzunca iğneler halinde olan kayaçların dokusu Mikrolit dokusuna en çok trakitlerde rastlandığından buna bazan trakit dokusu da denir 2) Mikrolitik doku
MİKRONİZE KÜKÜRT, Islanabilme ve suspansiyon halinde kalma özellikleri olan toz kükürdün, daha ince öğütülerek tane büyüklüklerinin 1-6 mikrona indirgenmesi suretiyle elde edilen (içinde % 80-90 kadar kükürt bulunan) bir zirai kükürt cinsi —> Püskürtme kükürt
MİKRO SERTLİK, Kömürlerin kömürleşme derecelerini belirlemek için bir iz bırakıcının belirli bir yük altında kömür üzerinde meydana getirdiği, izin alanından yararlanılarak hesaplanan ölçü
MİKRO ZAMAN ŞALTERİ, Gecikmeli kapsül kullanılmadan ateşleme devrelerinde gecikmeyi sağlamak için normal kapsüllerle teşkil edilen ateşleme devresi ile ateşleme makinesi devresi arasına bağlanan özel imal edilmiş şalter Bunlar uzun zamanlı ateşleme makineleri (manyeto) ile kullanılır
MİKSER, Karıştırma cihazı
MİKS-MAKTA ÇALIŞMASI, Dekapaj panosunda peşpeşe teşekkül ettirilen kademelerin tümünde birden çalışılarak panodaki kömüre ulaşma ve kömürün tamamını bu şekilde açma şekli
MİKST, Kömür zenginleştirmede artık veya kömür olarak ayrılamayan düşük değerli (—> Ara ürün) kömür Mikstte kömür ve şist birbirine yapışık durumda olup, selektif kırmaya tabi tutularak yeniden temizleme devresine verilebilir Bunlar bareli kömür veya kesme kömür diye de isimlendirilir
MİKYAS, 1) Bir harita ya da resimde görülen uzunluklarla bunların gösterdiği gerçek uzunluklar arasındaki oran 2) Ölçek, ölçü
MİL, 1) İngiltere ve ABD’de kullanılan, 1609,3 m’ye tekabül eden bir uzunluk ölçüsü İngiliz deniz mili 1855m’dir 2) Daire kesitli ve boyu çapına nazaran daha uzun olan makine elemanı Miller, genel olarak çevresel kuvvetler yani momentler taşır ve burulmaya çalışır Taşıdıkları yükler nedeniyle eğilmeye de çalışabilir, dik veya yatay yerleştirilebilir, eksenel veya radyal yataklar üzerinde döner Mil, dönmez olarak yerleştirilirse dingil (veya aks) ismini alır Vagonlarda, arabalarda dingilin etrafında tekerlekler döner Dingiller yalnız eğilmeye çalışır
Milin yatak içinde kalan parçasına muylu denir Ağırlığın az olması gereken yerlerde millerin içi delinerek boşaltılır İçerisine çapının yarısına eşit çapta delik açılarak boşaltılmış mil % 25 hafifler ve mukavemet bakımından ancak % 6 zayıflar —> Lehm 3) Mermer işletmeciliğinde kullanılan, yassı veya sivri uçlu 2-3m boyunda çelik, delme aleti
MİLİSANİYELİ KAPSÜL, 1) Kademeler arasında gecikme süresi çok kısa (25-39 milisaniye) olan ateşleyici Bu kapsülün yapısı —> Saniyeli kapsül gibidir —> Kapsül 2) Kısa gecikmeli kapsül
MİLONİT (MYLONİT), İstikametli basıncın ani olarak gelmesi ve ısının az olması nedeniyle kayaçlardaki kristallerin kırılıp ufalanması sonucu meydana gelen yeni kayaç
MİMARİ GÖNYE, Düz veya hafif meyilli arazide dik çizmek için aralarında 45½’lik bir açı bulunan iki ayna, ikizkenar üçgen şeklinde olup, hipotenüs yüzü ayna şeklinde hazırlanmış bir veya iki prizma; veya beş kenarlı tek veya çift prizma şeklinde düzenlenmiş elde tutulabilen ve sapında şakül asma yeri bulunan basit yapılı ölçü aleti Bu aletlerde gözleme hatası 3 dakika (açı) civarında olabilir
MİNE, 1) Madeni eşya üzerine vurulan renkli cam tabakası—> Mine işi 2) Diş’in taç kısmını kaplayan çok sert doku 3) Zoolojide, kavkılarının iç yüzünü kaplayan saydam madde 4) Bazı saatların kadranına yapılan özel bezeme
MİNE İŞİ, Emaye işi Metal yüzeyler üzerine, yüksek ısı uygulanarak cam benzeri bir sır katmanının (mine) kaynaştırıldığı bezeme tekniği Parlak renkli, cilâlı, sert ve dayanıklı bir yüzey
Mine, toz cam ve maden oksidi karışımından yapılır Cam tozuna istenen metal oksidi karıştırıldıktan sonra bu karışım bir potada eritilir Sonra bu eriyik 10-12 cm boyutlarında parçalar halinde dökülür Bu parçalar soğuduktan sonra dövülerek yeniden toz haline getirilir Bezenmek üzere hazırlanan metal yüzeye bu mine tozundan sürülür ve üzerine mine sürülmüş parça fırınlanır Mine işi için en uygun alaşım ve metaller pirinç, tunç, saf bakır, gümüş ve altındır
MİNERAL, Muayyen bir kimyasal formülle ifade edilebilen, kendine mahsus fiziki özellikler gösteren, yerkabuğunun tabii unsurlarından biri olan ve organik menşeli olmayan madde Mineraller genellikle kristal yapısında yani kendisini teşkil eden atomlar ve iyonlar, mineraloji ilminin kanunlarına uygun belirli kafes yapısı nizamında dizilmişlerdir
MİNERÂL CİLASI, 1) Minerâlin yüzey özelliği, kırılma indisi, ışık emme durumuna bağlı görünümünün metal cila, yağ cila, sedef cila ve ipek cila şeklinde ifadesi 2) Minerâlin parlaklığı
MİNERALLERİN ÇİZGİSi, Sırlanmamış bir porselen plakası veya kırılmış bir porselen parçasının yanında açığa çıkan sırsız kısmını renkli bir mineral parçası ile çizmek suretiyle ortaya çıkan ve mineralin tozundan oluşan renkli çizgi
Böyle bir çizgi renkli minerallerin tayini için büyük önem taşır Minerallerin çizgileri çoğunlukla mineral renklerine göre daha açık renkte (örnek kırmızı renkli realgarın çizgisi portakal renkli, yeşil renkli malahitin çizgisi daha açık renkte) olur Bazı minerallerde çizgi rengi böyle olmayıp mineral renginden büsbütün başkadır (Örnek: sarı renkli piritin ve kül renkli galenitin çizgileri siyahtır) Birbirine benzeyen iki mineral çizgileriyle de (Örnek: siyah renkli olan magnetit çizgisinin siyah renkli olmasıyla, magnetit gibi siyah renkte fakat kahverengi çizgisi olan kromit) birbirlerinden ayrılabilir
Bazı minerallerin renk ve çizgi renkleri şöyledir:
Mineral Rengi Çizgi
Rengi
Galenit Kül rengi (gri) Siyah
Magnetit Siyah Siyah
Kromit Siyah Kahverengi
Pirit Sarı Siyah
Kalkopirit Sarı Yeşilimsi siyah
Hematit
(Spekülarit) Siyahımsı Kırmızı
Çinko blend Kahverengi Sarımsı
Realgar Kırmızı Portakal rengi
Orpiment Sarı Sarı
—> Mineral renkleri, Minerallerin parlaklığı
MİNERALLERİN CİLASI, —> Minerallerin parlaklığı
MİNERALLERİN DİLİNİMİ, Minerallerin bileşimlerinde bulunan moleküllerin meydana getirdikleri yapıya göre kristal yüzeyleri boyunca veya kristal yüzeylerine paralel olarak yarılma özellikleri
MİNERALLERİN ELEKTRİKSEL ÖZEL-LİKLERİ, Minerallerin elektrik geçirme veya geçirmeme durumu Elektriksel özellikleri bakımından mineraller “ elektrik geçiren “ ve “ elektrik geçirmeyen “ olarak başlıca iki gruba ayrılır Minerallerin çoğu elektriği geçirmez, metaller ise elektriği iyi geçirir Sülfidler az geçirir Bazı mineraller sürtünme ile elektriklendirilebilir; (kehribar ve kükürt, negatif; kuars, cam vb mineraller pozitif) elektrikli olur Bazı kristaller ısı derecesinin değiştirilmesi ile elektriklenirler ve belli bir yönde, elektrik ekseninin iki ucunda pozitif ve negatif olmak üzere zıt elektrikle yüklenir Elektrik ekseni kristalin polar eksenine uyar; kristalin böyle elektrik özelliklerine “piro elektrik “ özelliği denir Elektriklenen kristal ısı derecesinin sabit duruma gelmesi ile elektriğini kaybeder Turmalin kristali bu piroelektrik olayına en güzel örnektir Bu mineral ısıtılarak üzerine kükürt ve mennige Pb3O4 tozu serpilirse, negatif elektrikli kükürdün pozitif kutupta ve pozitif elektrikli olan mennigenin de negatif kutupta toplanması ile turmalin kutupları tayin edilebilir; elektrik ekseni ise kristal ekseninin aynıdır
MİNERALERİN ISI ÖZELLİKLERİ, Minerallerin ısı geçirme veya geçirmeme durumu Isı geçirme bakımından mineraller “ ısı geçiren “ (diaterman) ve “ısı geçirmeyen “ (adiaterman) olarak ikiye ayrılır; Çoğunlukla bunlar optikçe saydam ve saydam olmayan minerallere uyarlar Fakat bazı saydam mineraller biraz adiaterman (kalsit jips vb) yahut büsbütün adiaterman (buz) olduğu gibi, bazı saydam olmayan mineraller de (siyah mika vb) diaterman dır Minerallerin ısı geçirmeleri de mineralin cinsine göre çeşitlidir Bu özellikleri ile bazı mineraller belirlenebilir
Bir mineralin ısısı hamlaç alevi ile yükseltilerek ergimesi sağlanabilir Bunun için küçük ve ince mineral parçaları kullanılır Örnekleri ile birlikte, yedi ergime noktası ölçüsü şöyledir
1 Stibin : Alkol lambası veya mum
alevinde ergir 590°C
2 Kalkopirit : Hamlaçta kolaylıkla ergir 900°C
3 Almandit : Hamlaçta daha güç ergir 1180°C
4 Aktinolit : İnce parçalar hamlaçta
kolaylıkla ergir 1350°C
5Ortoklas : İnce parçalar güç ergir 1460°C 6 Enstatit : Sadece ince parçalar hamlaçta
ergitilebilir 1570°C
7 Kuars : Hamlaçta ergimez
1570°C’dan fazla
MİNERALLERİN KIRILMA YÜZEYİ, İyi dilinim göstermeyen minerallerin darbe tesiri ile mineralin parçalanması sonucu meydana gelen kırık yüzeylerinin şekli Minerallerde kırılma yüzeyi dilinim yönünde veya başka bir yönde kırılma şeklinde olabilir Yeni meydana gelmiş kırıklar, mineralin gerçek rengini gösterir Bu olaya kırılma ve ortaya çıkan yüzeye de kırılma yüzeyi denir Bu kırılma yüzeylerinin özellikleri minerallere göre farklı olur ve mineralin tanınmasında kullanılır Kırılma yüzeyi midye kabuğu (konkoidal) şekilli (çakmaktaşı antrasit, obsidiyen), düz (opal), yassı (pandermit), yassı olamayan (simitsonit), çengelli (gümüş) ,girintili çıkıntılı (kuars), toprağımsı (kaolin, kil) olur —> Refraksiyon
MİNERALLERİN MIKNATISIYET ÖZELLİKLERİ, Minerallerin mıknatıs kutupları tarafından çekilme veya itilme durumu Mineraller mıknatısıyet özellikleri bakımından ikiye ayrılır; mıknatis kutupları ile çekilen minerallere“ paramagnetli, para mıknatıslı” (demirli mineraller) ve itilen mineraller ise “ diamagnetli, diamıknatıslı” (gümüş, bizmut, kalsit) mineraller denir Demirli minerallerin mıknatıs ile çekilme özellikleri dolayısı ile demirli mineraller (örnek augit, hornblend, olivin, magnetit vb) demirsiz (örnek feldspat, lösit vb) minerallerden ayrılabilir
Bir demir cevheri olan manyetit, tabii bir mıknatısdır Aluminyum, nikel ve kobalt alaşımı da mıknatıslıdır, manyetit ve pirotit parçalarını çeker Bazı manganez, nikel ve demir-titanyum cevherleri hamlaçta ısıtıldıklarında mıknatıslanır
MİNERALLERİN OPTİK ÖZELLİĞİ, İnce mineral parçaları veya tozları arasından geçen X ışınlarının moleküllerinin yapısına göre bir şekil meydana getirmesi 2) İnce mineral kesitlerinin, adi ve polarize ışıklı mikroskop altında ışığın minerallerin içinden geçerken kırılması sonucu şekiller meydana gelmesi Bu özellikler minerallerin optik özelliğini teşkil eder ve tanınmalarına yardımcı olur
MİNERALLERİN PARLAKLIĞI (CİLASI) , Mineralin yüzey özelliğine kırılma karinelerine (-belirtilerine, - indislerine), ışığı massetme özelliklerine tabî olan ve özellikle, yansıyan ışıkta göze çarpan görünümü Bu bazı literatürde minerallerin cilası olarak da tanımlanır Cilalı görünüm, en çok cilalı, çok cilalı, cilalı, az cilalı, en az cilalı olarak derecelendirilir Cilalı olmayan minerallere “ Donuk Mineral “ denir Tebeşir kaolen gibi mineraller donuk mineral, galenit ve pirit gibi minerallerde “ parıltılı (parlak) mineraller diye iki gruba ayrılır
Minerallerin parlaklıkları, parıltısı veya cilaları bilinen cisimlerin görünümleri ile karşılaştırı-larak belirlenir ve —> a) Metalcila, —> b) Elmascila, —> c) Camcila,—> d) Yağcila, —> e) Sedefcila, —> f) İpekcila olarak isimlendirilir Eger minerallerin parlaklıkları pek bariz değilse bu kelimelerin başına “ yarı” kelimesi getirilir Diğer parlıklık terimleri ise topraksı, ipek gibi, yağlı, inci, sakızımsı gibi kelimeler ile ifade edilir Minerallerin parlaklıkları en çok-, çok-, orta-, az-, enaz parlak derecelere ayrılarak da gösterilebilir
MİNERALLERİN RENKLERİ, Minerallerin görünüşünde tesiri olan renk, çizgi rengi ve parlaklık (cila) özelliklerinden ilki Renk bir çok metalik cevherlerin tanınmasında emin olunabilinecek bir ipucudur Fakat kuars, korendon, kalsit, flüorit, agat, grenat, turmalin ve diğer bazı minerallerin içindeki katışıklar sebebiyle renkleri çok değişik olabilir Bu yüzden renkleri ile mineralleri tanımada çok dikkatli davranmak ve yeni kırılmış yüzeylere bakmak gerekir Bazı metalik cevherlerin yüzeyindeki donuklaşmış tabakaya dikkat etmeli, bu husus esas renkten farklı olmakla beraber, yine mineralleri tanımada yararlı olabilir—> Renksiz mineraller, Renkli mineraller, Mineral çizgisi, Çizgi rengi
MİNERALLERİN SERTLİĞİ, —> Sertlik
MİNERALİZATÖR, Madenlerin bileşimlerine girerek onları mineral veya cevher haline sokan ve bu madenlerin yeryüzünün yakın yerlerine kadar çıkmalarına vasıta olan elementler Mineralizatörlerden oksijen, klor ve fluor gibi elementler doğada katı halde bulunmazlar Madenlerde oksijensiz bileşikler teşkil eden kükürt, selenyum, tellür, arsenik ve antimuan gibi mineralizatörler birinci grup mineralizatör-leri; molibden, vanadyum, krom, tungsten ve manganez gibi asit haline geçebilen madenlerin cevherleri ise ikinci grup mineralizatörleri teşkil ederler
MİNERALİZE ZON, Bir veya daha fazla sayıda faydalı mineral konsantrasyonu gösteren jeolojik formasyon
MİNERALOJİ, —> Jeoloji
MİRA, Topoğrafik ölçümlerde kullanılan, kuru çam veya dişbudak ağacından imal edilen 3-5 m uzunluğunda ağaç lata Bu lata üzerinde cm bölümleri bulunur ve mira ucundan mesafeleri rakamlarla belirlenir; mira bölümlerinin okunmasını kolaylaştırmak için mira bölümleri kırmızı-beyaz ve siyah-beyaz boyanır
MİSKET, —> Tirfil
MİSPİKEL, —> Arsenik
MİTSUBİSHİ YÖNTEMİ, Bakır izabesi için geliştirilen; ergitme, cüruf temizleme ve konvertisaj olmak üzere, birbirlerine yolluklarla bağlanan üç ayrı fırından oluşan, pirometalurjik prensiplere dayanan ve sürekli bakır üretiminde kullanılan yöntem Bu yöntemde mat ve cüruf yer çekimi ile fırınlar arasında akar Mitsubishi ergitme fırını dairesel kesitlidir Cüruf temizleme fırını, bir sıraya dizilmiş üç grafit “ prebaked” elektrodlu ve oval şekilli 1200 KVA’lık bir elektrikli “settling” (dinlendirme-oturma) fırınıdır Mitsubishi konverterinin çapı, ergitme fırınından daha küçük olup ergitme fırınına benzer Ergitme veya izabe fırınının işlevi, konsantre ve flaksları (erimeyi kolaylaştırıcı katkılar) ve bu arada konvertisaj (tavlama) fırınından geri dönen cürufu izabe etmektir Konsantre ve flaks devamlı olarak basınçlı hava ile birlikte fırına gönderilir İzabe (ergitme) fırınından çıkan mat ve cüruf; cüruf temizleme fırınına gider Cüruf temizleme fırınında mat ve cüruf ayrılır ve gerekli olduğu zaman pirit ve / veya kok ilavesiyle cüruf temizlenir Buradan çıkan mat konvertisaj (tavlama) fırınına gider, burada mat işlenerek blister bakır haline gelir ve cüruf ise konveyörler veya hava taşıyıcıları yoluyla ergitme fırınına geri döner Bu yöntemde mat tenörünün % 65 Cu, mattan ayrılan cürufun bünyesindeki bakırın ise % 0,5-0,6 olduğu ilgili literatürde belirtilmektedir
MOBİL ÖRTÜ KAZI KÖPRÜSÜ, Büyük açık işletmelerde örtükazı tarafından toprak döküm sahası tarafına bantlarla örtü kazı malzemesinin naklinde kullanılan geniş açıklıklı, hareketli raylı veya paletli köprü —> Şekil
MODEM, Telefon hatları üzerinden bilgisayar-lar arası veri iletişimi sağlayabilmek için geliştirilmiş cihaz
MODÜL, Boksit cevherlerinde Al2O3/SiO2 oranını ifade eden kavram Bu oranın Beyer metodu ile alüminyum elde edilen tesislerde en az 7 olması istenir Modülün 7’den büyük olması alüminyum üretimini daha ekonomik yapar
MOEBİUS METODU, Gümüşün elektrolitik rafinasyonu ile elde edilmesinde; gümüş nitrat çözeltisinin elektrolit olarak kullanıldığı yöntem Bu yöntemde pH sürekli olarak 1-2’de tutulur ve bunun için HNO3 ile aktive edilir Katotlar paslanmaz çeliktir Hücreler seri bağlıdır ve hücre voltajı 2-3 volttur Ekstrakte edilen ürünler 999’luk kristal gümüş ve altın anot çamurudur Kristal gümüş, sıcak ve demineralize edilmiş su ile yıkanır, sonra bir potalı fırında ergitilip 999’luk külçe veya granül şekline çevrilir
MOHS SERTLİK SKALASI, Belirli minerallerin sertliklerini ölçü olarak alan, mineral sertliğini pratik saptama usulü Buna göre Talk (1), Jips (1,5-2), Halit (Kayatuzu-2), Kalsit (3), Fluorit (4), Apatit (5), Ortoklas (6), Kuars (7), Topas (8), Korandon (9) ve Elmas (10) değerlerinde sertliği temsil ederler Bu sayılar sertlik için bir ipucu niteliğinde olup, sayı aralıklarındaki sertlik farkları birbirlerine eşit değildir Mesela elmas ile korendon arasındaki sertlik farkı korendon ile topas arasındaki sertlik farkının binlerce mislidi
MOL BAĞI, Ağaç, direk, domuzdamı vb üzerine oturtulan, ahşap ve çelik elemanlardan oluşan eklemli bir bağ türü Bu bağlarla yapılan tahkimata mol tahkimat denir —> Mafsallı tahkimat
MOLET, 1) Asansörlerde şövalman tepesinde bulunan ve üzerinde cer halatının geçtiği (oluklu kasnak) makara 2) Cer makarası
MOLET KORUYUCU, İhraç kuyularında kafes veya skipin gereğinden fazla yükselmesi halinde molete çarpmasını önleyen düzen
MOLİBDEN, Simgesi Mo olan, krom grubundan, kırılgan, gümüş beyazlığında, tabiatta oldukça nadir bulunan metalik element Özgül ağırlığı 10, 2 gr/cm3, ergime sıcaklığı 2622½C’dir Genellikle MoS2 (Molibdenglanz) ve PbMoO4 (Vulfenit) şeklinde zuhur eder Çeliğin asitleştirilmesinde Ni, W yerine veya onlarla birlikte alaşım unsuru olarak bünyeye girer Ayrıca elektronikte, kimya ve tekstil sanayiinde önemli kullanma yerleri vardır Ti ile birlikte karbürleri çok sert bir madde olan titaniti meydana getirir
MOLİBDEN ÇELİĞİ, Vanadyum çeliğinin özelliklerini taşıyan ve vanadyum çeliği yerine kullanılan alaşım
MOLOZ, 1) Dağ yamaçlarını örten köşeli kayaç yığınları 2) İnşaat artığı
MOLOZ KAYMASI, Çimentolanmamış gevşek kayaç döküntülerinin ve toprakların, çok ıslanmış kil gibi kaygan bir düzlem üzerinden aşağıya doğru kayması veya yuvarlanması
MOLOZ TAŞLAR, Mermer işletmeciliğinde ocaktan çıkarılan ve bir işçinin kaldırıp işleyebileceği ebatta kırılan (en çok 100 kg), inşaata elverişli tabiî taşlar
MONEL ALAŞIMI, Bakır, nikel ve demirden oluşan bir bakır alaşımı
MONİTOR, 1) Maden ocaklarında bir kundak üzerine yerleştirilerek çalıştırılan ve yumuşak toprakların kazılması, sürüklenmesi ve agregalarından ayıklanması için kullanılan basınçlı su fışkırtıcısı İçinde altın bulunan kumların işlenmesinde monitor kullanılır 2) Bir imalatın kalitesini kontrol etmeye yarayan alet 3) Bilgi işlem makinelerinde, aralarında hiç bir bağlantı bulunmayan birçok programın gerçekleştirilmesini denetlemek imkanı veren kontrol programı
MONOHİDRAT YÖNTEMİ, Trona cevhe-rinden doğal —> Soda külü üretim yöntemle-rinden biri Bu yöntemde trona cevheri 163-240° C sıcaklıkta döner fırında kalsine edilir ve —> Ağır soda külü ile yan ürün olarak CO2 ve su elde edilir Kimyasal olarak: 2 Na2 CO3 Na HCO3 2H2O —> 3 Na2 CO3+5H2O+CO2 Kalsine edilen malzeme su verilerek çözün-dürülür Çözünmeyen kısımlar (empüriteler) çöktürülerek veya filtre edilerek çözeltiden ayrıştırılır Elde edilen çözeltinin bir kısmı buharlaştırılarak sodyum karbonat monohidrat (Na2 CO3 H2O) kristalleri çökeltilir Sodyum klorür ve sodyum sülfat gibi çözünen diğer empüriteler ise çözeltide kalır Kristaller sıvı santrifüj işlemi ile empüritelerden ayrılır Daha sonra sodyum monohidrat kristalleri 150°C’de dehidratasyona tabi tutulur, soğutulur ve satışa hazır hale getirilir —> Solvay yöntemi, Seskikarbonat yöntemi
MONOKLİNAL KIVRIM, —> Kıvrım, Fleksür
MONOLİTİK REFRAKTER MALZEME, Değişik refrakter agregaların (ateş tuğlası, şamot, kalsine boksit, eritilmiş alümina, sinter magnezit, krom-magnezit vb) uygun tane boyutuna kırılıp, uygun bağlayıcılarla karıştırılması sonucu elde edilen ürün
MONORAY, Çalışma zamanının korunması ve ergonomik sebeplerden dolayı, çalışanların yeraltında mekanik usülle naklinde kullanılan, ayrıca malzeme nakli yapılabilen ve galerilerde muayyen bir yüksekliğe monte edilmiş raylara asılan düzenlerin hareketi ile sağlanan nakliye sistemi
MONTAJ, 1) Bir tesisi veya bir makineyi işler hale getirmek için bu tesisi veya makineyi teşkil eden ünitelerin veya parçaların uygun şekilde bir araya getirilmesi işlemi 2) Sondaj makinesinin lokasyona yerleştirilip delmeye başlayabilecek hale getirilmesi işlemi 3) Kurma
MONTE ETMEK, Bir makinenin parçalarını yerli yerine takmak
MONTMORİLLONİT, —> Bentonit
MONTÖR, 1) Montaj yapan kimse, kurgucu 2) Montajcı
MORMAS ZIMPARA , —> Zımpara
MOR NECEF, —> Kuars
MOREN, 1) Buzullarla taşınarak buzulun erimesi sonucu bir yerde çökelmiş çakıllar 2) Buzultaşı Buzul içinde bulundukları yer ve seviyelere göre dip-, kenar-, yüzey morenleri vb şekilde de isimlendirilirler Üzerlerinde, buzul hareketinden oluşan çizikler bulunur Buzullarla taşınmış tek bloklara “Avare blok” denir
MORSET, Genellikle elmaslı sondajlarda güç kaynağından gelen dönme hareketini tije ileten aynı zamanda matkap üzerine baskı uygulayan düzen
MOSTRA, 1) Yeryüzünde bir madenin açığa çıkmış ve çıplak göz ile görülen kısmı, yani maden yatağının yüzeyi ile yeryüzünün ara kesiti 2) Aflörman
MOTORCU, Ocakta lokomotif sürücüsü
MOTORİN, —> Dizel yakıtı
MSA-METAN DETEKTÖRÜ, Amerikan Mine Safety Appliance Company Pittsburgh firması tarafından geliştirilen, içinde ısıtılabilen bir telin üzerinden geçirilen havanın içindeki metanın yanması sonucu tel direnç artışının ölçülmesine dayanarak havadaki metan oranını tesbite yarayan aygıt
MUADİL OCAK AÇIKLIĞI, 1) Bir ocağın hava akımına karşı gösterdiği dirence muadil (denk, eşdeğer) olan kesit (s) 2) Orifis ekivalan Bu kesit m2 olarak ifade edilir Bu alanın geçen hava miktarı (Q m2 /sn) ve hava basıncı (depresyonun) (h mm su sütunu) ile ilgisi;
Q
S= 0,38 ———
šh
formülü ile ifade edilir Bu formülden
Q2
h=0,145 ——— bulunur
S2
Seri galerilerde h = h1+h2+h3++hn olduğundan,
1 1 1 1
h = 0,145Q2 (––– + ––– + ––– ++–––)
S21 S22 S23 S2n
formülü ile ifade edilir —> Seri galerilerde muadil ocak açıklığını hesaplamak için geliştirilen aşağıdaki grafik, Seri havalandırma
MUCARTA, Mermer işletmeciliğinde kullanı-lan, iki ağzı yassı ve dişli çekiç
MUCARTALI, Mermer İşletmeciliğinde taşların imalâttaki yerinde görünen yüzlerinin mucarta ile işlenmiş hali
MUHAFAZA BORUSU, 1) Elmaslı sondajlar-da kuyunun yıkılmasını önlemek, derin petrol ve su sondajlarında su veya petrol kuyusunun uzun süre açık kalmasını sağlamak, petrol ve su üretimini emniyetle gerçekleştirmek için sondaj kuyularına yerleştirilen standart çelik borular 2) Keysing
MUHTEMEL REZERV, İki boyutu ile belirlenmiş olan ve devamlılığı konusunda görünür rezerve nazaran daha büyük risk taşıyan maden kütlesini belirleyen bir kavram olup, prospeksiyon çalışmaları, jeolojik ve jeofizik etüdleri tamamlanan, madenin muhtemel bulunduğunu gösteren jeolojik etkenler bilinmekle birlikte kuyu, yarma, galeri gibi madencilik faaliyetlerinin veya sondajların çok geniş aralıklarla yapılmış olması nedeniyle sınırları ve devamlılığı görünür rezervde olduğu kadar, kesinlikle tarif edilemeyen ve dolayısiyle işletme hesaplarına ve planlama çalışmalarına esas teşkil edilebilecek belirliliğe erişmesi için ilave arama çalışmalarını gerektiren rezerv sınıfı
Pratikte muhtemel rezervin hata sınırı genellikle ± 20-40 olarak kabul edilir
MURASSA, 1) Kıymetli taşlarla süslü; murassa taç, murassa kılıç gibi 2) Yarı kıymetli taştan yapılmış tesbih
MURÇ, 1) Mermer ocaklarında kullanılan, genellikle akis çivilerinin yuvalarını açmak için kullanılan, 30 cm boyunda, 2 cm çapında ucu sivri çelik çivi 2) Mermer işletmeciliğinde 1-2 cm çapında 20-30 cm boyunda sivri uçlu çelik taş işleme aleti
MURÇLAMA, Mermer işletmeciliğinde taşların murçla işlenmesi
MURÇLU, Mermer İşletmeciliğinde taşların imalâttaki yerinde görünen yüzlerinin murçla işlenmesi hali
MURPHY YASASI, Bir işi yapabilecek durumda olanlar onu yaparlar, yapamayanlar onu öğretirler, öğretemeyecek dahi olanlar ise o işin yapılmasını emrederler
MURG, 1) İçinden 1 gr/m2 basınç altında 1m3/sn hava geçen galeri, kuyu, hava borusu, vb tesis parçasının gösterdiği direnç 2) 1 kg/m2 depresyon ölçü biriminin binde biri
MUTLAK AĞIRLIK GÜCÜ (MAG), Patlayı-cı emülsiyonların bir parametresi olup, patlayıcının her bir birim ağırlığı içindeki mevcut termokimyasal enerjinin mutlak miktarıdır Bu değer kal/g olarak ölçülür
MUTLAK HACİM GÜCÜ (MHG), Patlayıcı emülsiyonların güçlerini değerlendirebilmek için gerekli parametrelerden biri olup; her bir birim hacmindeki mevcut termokimyasal ısı enerjisinin mutlak miktarı Bu değer, patlayıcının enerji randımanın en temsili göstergesidir; çünkü onun yoğunluğuna bağlıdır ve kal/cm3 olarak ifade edilir
MUVAKKAT TAHKİMAT, 1) Galeri ve kuyu açılması sırasında daimi tahkimatı yapmaya imkan sağlamak üzere yerleştirilen geçici tahkimat şekli 2) Üretim yerinde çalışanların iş güvenliğini sağlamak için şeytan bağı adı verilen tek çatal ve kısa sarma kullanılarak yapılan tahkimat 3) Alına dik sarma ile çalışan ayaklarda ikinci çatal yeri açılıncaya kadar sarmanın tutulmasını sağlamak üzere vurulan çatal —> Şekil
MUVAZ, Kuyu içinde, kılavuzun tesbit edildiği yatay kiriş
MUVAZ KASASI, Kuyu içinde gidaj raylarını (kayıtlarını) sabit bağlamak için kuyu içine yerleştirilen kirişleri, kuyu cidarına yerleştirmek için bırakılan boşluklar Muaz kasası (boşluğu) bırakılmayan kuyularda kuyu cidarına saplama ile —> Konsol yerleştirilerek aynı iş görülür
MUYLU, —> Mil
MUYLU EKSENİ, Takeometre ve teodolitin dürbün eksenine dik olan, dürbünün dönme hareketini ve âlete bağlantısını sağlayan eksen Âlet yüksekliği, muylu ekseninin zeminden yüksekliğidir
MUZAYYİK HAVA, Sıkıştırılmış (tazyikli) hava —> Basınçlı hava
MÜESSESE, 1) Sermayesinin tamamı bir iktisadi devlet teşekkülüne veya kamu iktisadi kuruluşuna ait olup, ona bağlı işletme veya işletmeler topluluğu 2) Teşekküllere bağlı tüzel kişiliği haiz ve faaliyetlerinde belirli ölçüde (sınırlı sorumlu) özerk olan işletme veya işletmeler grubu 3) Bir coğrafi bölgede kurulmuş birbirleri ile bağlantılı üretim faaliyetlerinde bulunan (son ürün veya birtakım prosesler itibariyle) bir tek yönetimle yönetilen fabrika veya fabrikalar grubu
MÜHENDİS YEMİNİ, Ben bir mühendisim Mesleğimle iftihar ediyorum Mesleğime karşı yerine getirmeye kararlı olduğum sorumlulukla-rın bilincindeyim Mühendis olarak sadece dürüst bildiğim işlerde çalışacağım Beni bir işin başına getiren ve benden görev bekleyen kişiye ve kuruluşa karşı üstün sadakatla ve bütün gücümle çalışacağım Gerektiği anda bilgi ve becerimi kamu yararına esirgemeden harcıyacağım Mesleğimin yüksek şerefini kıskançlıkla muhafaza ederken, bu meslekte hizmet veren ve aynı amaca yönelik gayret sarfeden meslektaşımı koruyacağım Ancak gerekirse mesleğe lâyık olmadığını gösteren bir kişiyi uyarmaktan çekinmeyeceğim
Ülkemin gelişmesinde meslektaşlarımın verdiği hizmetlerin payı büyüktür Onlar sayesinde doğanın madde ve enerji kaynakları yararlı kılınmıştır Yine onlar sayesinde bilimsel prensiplerin ve deneyimlerin verdiği bilgi, uygulama sahaları bulmuş ve canlı birer anıt olarak dikilmiştir Bunlar yanında ben ne kadar çalışsam azdır Bu bakımdan bütün gayretimi mühendislik bilgilerinin yararlı kılınmasına adayacağım Bu arada özellikle genç arkadaşlarıma karşı, mesleğimin bütün gelenek ve bilgilerini öğretmeye çalışacağım Bitaraflık, sevgi, hürmet ve mesleğimin şerefine bağlılık duygularından asla ayrılmayacağım Söz veriyorum
MÜHENDİSİN SÖZÜ, —> Mühendis yemini
MÜHRE, Tezhip (yaldızlama) san’atında aharlı (nişasta ve yumurta karışımından oluşan cilâ), kâğıdın üzerindeki pürüzleri gidermek için kullanılan ve zeberced veya akikten yapılan, ahşap saplı küçük el âleti
MÜHRESENK, 1) Balgamtaşı 2) Güzel sanatlarda bezemeleri ve yaldızları mühre-lemekte (parlatmak, düzeltmek, cilâlamak) kullanılan bir sapın ucuna takılmış akik türünden bir taş
MÜMKÜN İŞ ORANI, Ağır iş makinelerinin fiili iş saati ve vardiye esnasındaki mecburi duruş saatleri toplamının; çalışılması mümkün iş saatine bölünmesiyle elde edilen oran
MÜMKÜN REZERV, Boyutları hiçbir şekilde belirlenmemiş olan ve varlığı ancak ümit edilen maden kütlesini ifade eden kavram olup, prospeksiyon çalışmaları, jeolojik ve jeofizik etüdleri kısmen tamamlanmış olup, genel jeolojik yapıya ve varlığı belirlenmiş olan diğer rezerv sınıflarına dayanak bulunacağı ümit edilen, fakat arama işlemlerinin yapılmamış veya yok denecek kadar yetersiz olması nedeni ile lokasyonu ve uzantıları hiçbir şekilde tarif edilemeyen, dolayısı ile işletme ve planlama çalışmalarında rezerve katılmayan rezerv sınıfı
Mümkün rezerv, işletilebilirlik açısından yapılan ekonomik hesaplara dahil edilmez Mümkün rezerv; belirli mümkün rezerv ve tahmini mümkün rezerv olmak üzere ikiye ayrılır
Pratikte mümkün rezervin hata sınırı genellikle ± % 50’nin üzerinde kabul edilir
MÜNFESİH, Hakların hiçbir bildirime gerek kalmaksızın otomatik olarak fesh olunması
MÜRDESENK, Kurşun karbonat veya serüz
MÜŞTEREK İŞLETME METODU, Maden yatağının derinlere doğru uzanması halinde; açık işletmenin ve kapalı işletmenin müştereken yürütülmesi Genellikle açık işletmenin ekonomik sınırlara erişmesi, aynı yatağın farklı özellikleri haiz kesimlerinin alınması zorunluğu, açık iletmenin drenaj veya taşıma problemleri, müşterek işletme metodunun uygulanmasını gerektirir

Alıntı Yaparak Cevapla

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları

Eski 09-09-2012   #23
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları



N

NABİT, Tabiatta saf olarak bulunan metalleri nitelendirmek için kullanılan sıfat (nabit altın, nabit bakır gibi)
NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ, Atom numarası 57 olan lantan ile atom numarası 71 olan lutesyuma kadar 15 elementten oluşan lantanitler grubu ile bu grupla kimyasal benzeşimleri olan, 21 atom numaralı standiyum ve 39 atom numaralı yitriyumla birlikte toplam 17 adet element grubu Bunlar 1) Hafif nadir toprak elementleri veya seryum grubu (lantan, seryum, praseodinyum, neodinyum, prometyum, samaryum, europyum); 2) Ağır nadir toprak elementleri veya yitriyum grubu (gadolinyum, terbiyum, disprosyum, holmiyum, erbiyum, thulyum, yitterbiyum, lutesyum, yitriyum, skandiyum); olarak iki gruba ayrılırlar Nadir toprak elementleri doğada serbest halde bulunmazlar Nadir toprak oksitlerin % 95’i; bastnazit, monazit ve ksenatimde bulunur
Nadir toprak elementleri; oksit, klorür, florür, karbonat, nitrat, hidrat, silikat ve fosfat gibi tuzları karışık oksit, ayrı ayrı metaller, yitriyum dışındaki elementlerden oluşan mischmetal (karışık metal), yüksek saflıkta metal ve alaşımlar halinde üretilmekte ve tüketilmektedir Nadir toprak elementlerin % 36’sı katalizör olarak, % 31’i metalurjide, % 30’u cam ve seramik sanayiinde, % 3'ü ise diğer alanlarda kullanılır
NAKLİYAT, 1) Genel anlamda eşyayı, insanı, malı, her çeşit taşınan değerleri bir yerden başka bir yere götürme 2) Maden yatağında bulunan cevher veya kömürün açık işletme veya yeraltı işletmesi yöntemleriyle kazıldığı damar veya filondan yerüstünde zenginleştirme ve hazırlama tesislerine ve kullanma yerlerine kadar taşınması Yeraltı ve yerüstü maden ocaklarında taş malzeme ve insan taşıma işleri de nakliyat kapsamına girer Yeraltı işletmelerinde, panolarda (graviteden yararlanarak oluksuz veya —> Sabit olukla; —> Sallantılı oluk, Zincirli konveyör, Bant, Skraper açık işletmelerde (ekskavatör-kamyon, ekskavatör-demiryolu ve ekskavatör-bant, draglayn), kullanarak, yeraltı ve açık işletmelerde hidrolik kazı yapılan yerlerde (kazıda kullanılan suyun yardımı ile) hidrolik nakliyattan yararlanılarak, kuyularda (—> İhraç vinci, Desansör, Hidrolik vinç, Hidrolik nakliyat), yeraltı işletmelerinde demiryolu ile nakliyat yapılan meyilli yollarda (varagel, vinç), düz yollarda (troley lokomotifi, akülü lokomotif veya dizelli lokomotif (dizelli ocak motoru yani küçük lokomotif) kullanılarak katarların çekilmesi suretiyle nakliyat sistemi düzenlenir Ayrıca düz ve meyilli yollarda hem yeraltı ve hem de açık işletmelerde bant döşemek suretiyle bantla; hidrolik nakliyat sistemi, bilhasa ramble yapılan panolarda pnömatik (basınçlı hava ile taşıma) nakliyat yöntemlerinden yararlanılır Yeraltında bacalarda ve taban yollarında yerine göre arabaların itilmesi insan gücü kullanılarak veya 4-5 tonluk arabalı küçük katar halinde katırlara çektirilerek pano içinde cevher, kömür ve taş nakliyatı yapılır Bunların yanında, yeraltı maden işletmelerinde taban ve tavan yollarının özellikle dar kesiti haiz olduğu durumlarda, tavana asılı raylar yardımı ile (monoray sistemi) malzeme taşınır—> Monoray
NAKLİYAT SİSTEMİ, Taşıma işinin tarzı ve uygulamasını belirleyen sistem Esas olarak devamlı ve gidiş-gelişli olmak üzere iki gruba ayrılır
Bant, hidrolik vb taşıma devamlı; kamyon, vagon vb taşıma da gidiş-gelişli nakliyat sistemine örnek gösterilebilir
NAKLİYAT YOLU, Yeraltında ve yerüstünde maden malzeme ve personel naklinde yararlanılan galeri ve yollardan herbiri
NAKLİYAT RESMİ, Devlet kuruluşları ile tüzel veya gerçek kişiler tarafından belirli tarifeye göre gidiş-gelişlerde tren, otobüs ile deniz ve hava nakliyatında seyahat eden yolcuların ve malların bilet ve taşıma paralarından mevkilere göre farklı oranda alınan ve nakliye firması ve idareleri tarafından hazineye yatırılan vergi
NAKLİYE SENEDİ, Mal gönderenle nakleden arasında malın ne şekilde nakledileceğine, teslim ve tesellümüne mahsus kararlaştırılan esasları kapsayan senet
NALPARA, Mermer ocaklarında kullanılan —> Akis çivisinin altına ve üstüne konarak çivinin rahat bir şekilde girmesini sağlayan, kasnak lamalarından yapılmış 0,5 x 12 x 10; 0,5 x 12 x 15; 05 x 12 x 20 cm ebatlarında sac parçaları
NARTAŞI ,—> Grena
NASIRTAŞI ,—> Pomza taşı
NAVİGATÖR, 1) Hareket halindeki geminin önceden saptanmış bir hat üzerinde gitmesini temin eden yardımcı teknik eleman 2) Uçak seyrüsefer aletleriyle veya bu aletler olmadığı takdirde mevsimin müsaade ettiği her zaman çıplak gözle, haritayı takip ederek, uçağı belirli hatlar üzerinde bir noktadan diğer bir noktaya sevkeden, travers, münhani, kontrol hatlarının istenildiği gibi uçurulmasını temin eden ve her an uçağın mevkiini belirtebilen görevli 3) Navigasyon yapan 4) Uçak cihaz operatörü
NAVLUN, Deniz ve nehir yolu ile taşınan eşya için ödenen nakil ücreti Navlun bedeli resmi bir tarifeye veya sözleşmeye göre tahakkuk eder Bazan kara yoluyla taşınan yük için verilen ücrete veya taşınan yüke de navlun denir
NAZARİ TAHKİMAT YOĞUNLUĞU, Müstakilen vurulan madeni veya ağaç direklerle, uzun ayak içinde ve makine yerinde, beher m2 serbest tavana isabet etmesi gereken direk sayısı Bu yoğunluk tahkimat düzenine bağlıdır
NECEFTAŞI, Kuarsın saydam, berrak ve kusursuzluğu nedeniyle süsleme atında yaygın olarak kullanılan türü Eskiden pırlanta kesimli neceftaşından mücevher yapımında yararla-nılırdı, ama günümüzde neceftaşı yerini cama ve plastiğe bırakmıştır Neceftaşı optik özelliği mercek ve prizma yapımında, piezoelektrik etkiye sahip olması nedeniyle de elektrik devrelerindeki salınımın denetlenmesinde kullanılmaktadır Fiziksel özellikleri kuarsınki-lerin aynıdır Neceftaşı dağ billuru veya kayaç kristali olarak da anılır (bilinir) —> Kuarsın kıymetli taşları, Kuars (SiO2), Kristalin kuars (SiO2), Saydam kıymetli taşlar
NEFELİN, Sodyum ve aluminyum bakımından zengin, silis bakımından fakir bir —> Feldispattürü (Na Al Si O4) (Eleolit KAl SiO4) Nefelin alkali siyenitlerde nefelinbazaltlarda yaygın olarak bulunur Nefelinsiyenitler cam sanayiinde, seramik, boya, plastik, kauçuk, soda ve çimento sanayiinde kullanılır Eleolitle birlikte kimyasal formülü [ (Na, K)8 Al8 Si9 O 34 ]’dır
NEFESLİK, Bir kapalı işletmede ocak içindeki havanın ocaktan çıkışını veya aspiratörle emilmesini sağlayan kuyu, galeri, vb ile hava çıkış veya dönüş yolu —> Kaçak yolu
NEM, Havada bulunan su buharı miktarı Bir kg havada bulunan su buharı miktarına “Mutlak nem”, belli sıcaklıkta, birim hacim havada bulunan su buharı miktarının, o sıcaklıktaki doymuş havada bulunması gereken su buharı miktarına oranına da “Bağıl (nisbi) nem” denir
NEMÖLÇER, —> Higrometre
NENİLİT, Gri veya çikolata renkli bir —> Sileks
NEZARET, Maden işletmelerinin, tekniğine ve emniyet nizamnamelerine uygun olarak yürütülmesinin kontrolu
NEZARETÇİ, 1) Bir maden işletmesinde işlerin yürütümü, makine, tesis veya teçhizatın işletilmesini sağlamak için, fenni nezaretçi tarafından görevlendirilen ve bu işleri yürütme hususunda gerekli yetkiye sahip teknik eleman veya ehliyetli ve sorumlu kişi 2) İşletmelerin teknik ve emniyet yönünden nezaretini yapan sorumlu ve yetkili maden mühendisi —> Fenni nezaretçi Daimi nezaretçi
NEZARET PERSONELİ ÜNVANLARI, Çavuş, başçavuş, kıdemli başçavuş, asmadenci, madenci, üsmadenci, başmadenci (başefendi)
NİKEL ÇELİĞİ, Elastik limiti yüksek olması için bünyesine Siemens Martin veya elektrik fırınında Ni ilave edilen çelik (% 3,25 Ni; % 0,2-0,5 C)
Bünyesinde % 22-25 Ni ilave edilen çeliğin genleşme katsayısı çok düşük olur Bu özellik bilhassa demiryollarında çok önemlidir
NİRENGİ, 1) Harita yapımında, arazide sabit olarak belirlenen nokta (nirengi noktası) Sabit noktalar için beton kazıklar, demir borular, kesme taşlar, özel imal edilmiş havadan da görülebilecek şekilde ağaç kuleler kullanılır veya minare gibi sabit yapıtların uç noktalarından yararlanılır —> Nirengi kanavası
NİRENGİ AĞI, 1) Nirengi noktalarının birbirleri ile birleştirilmesi suretiyle meydana gelen üçgenler sistemi 2) Nirengi şebekesi
NİRENGİ KANAVASI, Nirengi noktalarının derecesi, adedi, numarası, hesap sırası ve gözlem doğrultularını belirtmek için düzenlenmiş, özel işaretlerine uygun ve ölçekli çizim (TS 1662) Nirengi kanavası üçgen ya da köşegenli dörtgenlerden oluşur ve nirengi noktaları bütün alanı bir yüzey ağı gibi boşluksuz kaplar Büyük ölçekli haritaların yapımında kullanılan kanavalarda; birinci, ikinci ya da dengelenmiş üçüncü derece nirengi noktaları bulunur
NİRENGİ NOKTASI, —> Nirengi
NİRENGİ ŞEBEKESİ, —> Nirengi ağı
NİSBİ HACİM GÜCÜ (NHG), Patlayıcı emülsiyonlarının güçlerini değerlendirebilmek için gerekli parametrelerden biri olup, emülsiyonun her birim hacmindeki mevcut enerjisinin 0,81 g/cm3 yoğunluğundaki dökme ANFO’nun aynı hacmine mukayesesinin bir ölçüsüdür NHG, patlayıcı emülsiyonunun MHG (Mutlak hacim gücü)’sinin, ANFO’nun MHG’sine bölünmesi ile elde edilen soucun 100 ile çarpılmasıyla hesaplanır
NİŞ, 1) Varagel ve vinçlerin dip ve başları ile ara katlarında (ızgaralarda) görevli işçilerin korunmaları için serbestçe sığınılabilecek boyutlarda yapılan sığınak (yuva) 2) Lağım ve tünellerde korunma cebi
NİŞADIR, Tuzlu, yakıcı ve beyaz renkli amonyak tuzu Amonyum klorhidratın ya da amonyum sülfatın ticaretteki adı —> Amonyum klorür
NİTRİK ASİT (H NO3), Nitratasidi ve kezzap diye de anılır Yüksek derecede aşındırıcı, renksiz ve dumanlı sıvı Laboratuvarlarda çok kullanılan bir ayıraç olmasının yanı sıra sanayide gübre ve patlayıcı madde üretiminde yararlanılan önemli bir hammadde
Nitrik asit üretiminde yararlanılan başlıca yöntemlerden biri amonyağın bir katalizör eşliğinde yükseltgenmesine dayanır
Nitrik asit ısıtıldığında su, azotdioksit ve oksijene ayrılır Kuvvetli bir asittir; -42°C da donar, 83°C da kaynar Nitrik asit amonyakla tepkimeye girerek gübrelerin temel bileşeni olan amonyum nitrati, gliserin ve toluenle tepkimeye girerek patlayıcı madde olarak yararlanılan nitrogliserin ve trinitrotolueni oluşturur Ayrıca metallerin oksit ya da nitratlarının ve nitroselülozun hazırlanmasında da önemli rol oynar —> Amonyak
NİTROGLİSERİN [ C3 H5 (ONO2)3], Gliserin tri nitrat Dinamitin en önemli bileşenlerinden biri olan çok güçlü bir patlayıcı madde
Nitrogliserin katışıksız haldeyken tatlı ve yakıcı lezzetli, renksiz, yağlı görünümlü ve zehirli bir sıvı olup, darbelere ve hızlı ısıtmaya karşı aşırı derecede duyarlıdır 50°-60°C arasında ayrışmaya başlar, 218°C da patlar
Nitrogliserin nitroselüloza katıldığında, jelatin kıvamında çok güçlü bir patlayıcı madde oluşturur
Nitrogliserinin donma noktasının çok yüksek olması 13°C ve darbelere karşı katı haldeyken sıvı halindekine göre çok daha duyarlı olması, kullanımında pekçok sorun yaratır —> Dinamit
NİTROS GAZLARI, —> Azot oksitleri
NİTROGLİSERİN, —> Dinamit
NİTROSELÜLOZ, Pamuk lifi ile nitrik asitin kimyasal bileşiminden oluşan patlayıcı madde
NİVELMAN ALETİ, —> Nivo
NİVELMAN LATASI, Nivelman aleti kullanmadan, tesviye ruhu (su terazisi) ve bir uzunluk ölçme aleti yardımı ile nivelman yapmak için kullanılan esnek olmayan —> Lata
NİVO, 1) Hassas bir şekilde yatay hale getirilebilen üç ayaklı sehpa üzerine oturtulmuş, dürbünle teçhiz edilmiş topografik ölçme aleti 2) Nivelman aleti Nivo, iki nokta arasındaki yükseklik farkını ölçmeye veya araziden kesit çıkarmaya, düz arazide yüzey nivelmanı yapılarak harita almaya da yarar
NOEL AĞACI, —> Blow-out-preventer (BOP)
NOKTA NİVELMANI, İki nokta arasındaki yükseklik farkının, nivelman aleti kullanarak ölçülmesi Noktalar arasındaki kot farkı; iki nokta arasına kurulan nivelman aletiyle her iki noktaya konulan miraya gözleme yapılarak tesbit edilen iki okuma değeri arasındaki farktır
NOMİNAL EN, Mermer işletmeciliğinde imalâtta sıralanmış taşlarda taşın bir yüzeyi ile ondan sonra gelen taşın bu yüzeye paralel yüzü arasındaki (harç payı ve derz dahil) boy
NOMİNAL KALINLIK, Mermer işletmeciliğinde, imalâtta alt sıra taşın üst yüzü ile, üst sıra taşın üst yüzü arasındaki (harç payı veya derz dahil) kalınlık
NORANDA YÖNTEMİ, Sürekli üretim sağlamak üzere Kanada’da geliştirilmiş silindirik yapıda bir fırının kullanıldığı, pirometalurjik prensiplere dayanan blister bakır üretim yöntemi Burada fırın, uzunluğu arttırılmış Pierce-Smith konverterine benzer, krom-manyezit astarlıdır ve dönme mekanizmasına sahiptir Fırın —> Worcra fırını gibi bölgelere ayrılmamıştır Ergitme sırasında peletlenmiş nemli konsantre (% 10 H2O içeren) ve silisli flaks havalı, “ Garr” tabancası ile cüruf yüzeyine şarj edilir Hava veya oksijence zenginleştirilmiş hava ise silindirik gövdenin bir tarafına yerleştirilmiş ve sayıları 50-60 arasında olan tüyerlerden mat içine üflenir Cüruf ve blister bakır aynı yönde hareket ederken, cüruf, şarj deliğinin karşısındaki bir tap deliğinden; blister bakır (% 1-2 kükürtlü) ise ara ara silindirin dibindeki bir delikten tap edilir (alınır) Isı açığını kapatmak için fırının iki ucuna yerleştirilmiş doğal gaz veya fuel oil yakıcıları kullanılır Tüyerler, duruş veya arıza dışında, devamlı olarak mat içinde kalır —> Şekil, Bakır üretimi
NORMALİZE TAVI, —> Isıl işlem
NORM M3 HAVA (Nm3), 760 mm’lik cıva sütunu basıncı ile 0½C hava sıcaklığındaki bir m3 hava Basınçlı hava elde eden veya kullanan makinelerle ilgili hesaplarda kullanılan 736 mm cıva sütunu basıncı ve 20½C’ta emilen 1 m3 serbest hava = 1,109 Nm3 havadır
NORWALD AYIRICISI, Sığ, ağır ortam (ağır mayi) ayırıcısı —> Statik ağır ortam (ağır mayi) ayırıcıları, Kömür yıkama yöntemleri
NORYA, —> Kovalı elevatör
NÖTR KAYAÇ, Silis miktarı % 55 olan asit ve bazik kayaçlar arasında geçiş teşkil eden kayaç türü Bileşimlerinde bazan kuars bulunur Bileşimlerinde feldispat bulunan nötr kayaç alkalidir (Diyorit % 55-N, 1) silis) —> Asit-, Bazik kayaç
NUGET, Plaser tipi altın yataklarında bulunan iri taneli altın parçaları
NUMUNE, 1) Zenginleştirme metodu tespit etmeğe yardımcı çalışmalar, proses kontrolü veya satış için, kitle hâlindeki kömür veya cevherin özelliğini, tane büyüklüğünü ve bunların dağılımlarını, kimyasal yapılarını tespit etmek için kitleyi fiziki ve kimyevi özellikleri ile temsil edebilecek bir şekilde örnek olarak alınan kısım Numuneler alış şekline veya amaca göre, tek (parça) numune, ortalama (temsili) numune, laboratuvar numunesi veya analiz numunesi, sondajlarda karot, sediman (—> Catings), toz numune diye isimlendirilir Bu işleme numune alma, numune alma işini yapan kişiye de numuneci denir 2) Maden ocağı havasındaki gazların tahlili için gereken yerlerde hava numunesi almak için, alt ve üstü huni biçiminde daraltılmış silindir şeklinde saçtan veya camdan yapılmış çoğunlukla 2-8 litre hacminde kaplar su ile doldurulduktan sonra alt ve üst ağızları lastik tıkaçla kapatılarak numune alınacak yere gidilip, kabın alt ve üst kapakları açılarak içindeki su akmaya başlar Boşalan suyun yerine üst kapaktan numune olacak hava girer Su akımı bitince alt ve üst kapak sıkı bir şekilde kapatılmak suretiyle hava numunesi alınmış olur Herhangi bir gaz borusundan alınacak numune —> Şekilde görülen bir düzenle alınır Bu düzende bulunan B kabı alt tarafından bir lâstik hortumla D kabına üstten de üç yollu bir musluğa bağlanır C kabına su veya daha iyisi cıva konur D kabı yukarı kaldırılarak ve musluk da havaya açılacak olursa B kabı tamamiyle sıvı ile dolar Musluk gaz tarafına çevrilip D kabı da aşağı indirilmek suretiyle gaz numunesi B kabına dolar Böylece gaz numunesi alınmış olur
NUMUNE ALMA, —> Numune
NUMUNE HAZIRLAMA, Taşıma araçlarından, kömür hazırlama ve cevher zenginleştirme tesislerinden ya da maden yatağından veya kömür damarından alınan numuneleri, 1) Tane büyüklüklerine göre tasnif edilir 2) Tane büyüklüğü kategorilerine göre tasnif edilmiş malzemenin yoğunluk dağılımının tesbiti yapılır 3) Genel analizi yapılmak suretiyle ; çeşitli işlemlere tabi tutulur Bunlardan birinci ve ikinci işlem numunenin mevcut durumuna göre yapılır Numunenin genel analiz için hazırlanması ise ; a- Kırma, öğütme ve eleme yoluyla boyut küçültme, b- Homojen bir karıştırma yapma, c-Bölme suretiyle numune miktarının azaltılması işlemlerine tabi tutma şeklinde olur
Numune hazırlamada bölme işlemleri elle ya da mekanik aygıtlarla yapılabilir İnce numunenin azaltılmasında kullanılan bir örnek —> Şekilde gösterilmiştir Numune hazırlamanın amacı alınan tüm numuneyi temsil edecek miktarda bir örneğin analiz yapılmak üzere laboratuara gönderilmesi, bir kısmının alıcı için ve diğer bir kısmının satıcı için hakem numuneler olarak muhafaza edilmesidir Akışkanlardan numune alma hatasını en az düzeye indirmek için mekanik aygıtlar kullanılması yararlı olur
NUMUNECİ, —> Numune
NÜKLEER BOMBA (ATOM BOM-BASI), Gücünü atom çekirdeğinin bölünmesi ya da kaynaşmasından alan (füzyon) bombalar Bunlardan birincisine “atom” ikincisine de “hidrojen” bombası denir Bölünme bomba-larında yakıt olarak uranyum ya da plutonyum kullanılır Çekirdek kaynaşmasında ise; en hafif element olan hidrojen çekirdekleri sıkıştırılarak kaynaştırılır —> Yerinde (in-situ) Liç
NÜKLEER ENERJİ, Ağır uranyum 235 veya plutonyum 239 çekirdeklerinin parçalanması sonucu elde edilen enerji Normal sulu reaktörler için bir ton nükleer yakıt 80000 ton yüksek nitelikli kömürle eşdeğerdir —> Enerji, Elektrik enerjisi üretim tesisleri
NÜKLEER SANTRALLAR, —> Elektrik enerjisi üretim tesisleri
NÜMİLİTLİ KALKER, İçinde foraminiferler-den nümilit fosilleri bulunan eosen kalkeri

Alıntı Yaparak Cevapla

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları

Eski 09-09-2012   #24
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları



O

OBRUK, 1) Kireç taşları içinde, bacaya benzeyen 30m ya da daha çok derinlikte, genel olarak altında bir yeraltı mağarası (ini) bulunan tabii kuyu 2) İçinde su biriken çukur yer, doğal kuyu 3) İçbükey, konkav
OCAK, 1) Açık (yerüstü) maden işletmesi yapılan yer 2) Dik kuyu ve diğer girişler, meyilli kuyular, düz ve meyilli galeriler ile birlikte, yeraltı hafriyat ve imalâtını kapsayan; madencilik faaliyetini yapmak için belli bir projeye göre hazırlanmış iş yeri Aynı işverene ait olmak şartı ile ayrı ayrı havalandırma tesisi bulunan birbirine yakın iki veya daha fazla ocak da bir ocak sayılır 3) Yakıtta bulunan enerjiyi ısı enerjisine dönüştürmeye yarayan (yanma yeri) sistem 4) —> Maden —> Şekil 5) Mermer işletmeciliğinde her cins taşın tabiî olarak, bulunduğu yerden istenilen özellikte çıkarılması için zemine, üstü havaya açık veya kapalı özel şekil verilmesi
OCAK AĞZI, 1) Yeraltı işletmesine, yer yüzünden galeri veya kuyu şeklindeki giriş yeri 2) Mermer işletmeciliğinde ocak açılırken yabancı veya çürük zeminden geçilip istenilen kaliteye varıncaya kadar zemine şekil verilmesi
OCAK AĞZI MALZEME, Mermer işletmeciliğinde ocak ağzı kazısından çıkan düşük özellikteki malzeme
OCAK AMİRİ, Bir veya birkaç ocağın işletmesinden ve teknik yönetiminden sorumlu maden mühendisi
OCAK ARABASI, 1) Maden işletmelerinde maden ve malzeme naklinde kullanılan, demiryolu üzerinde hareket eden, yandan veya önden tumba etmek üzere yan veya ön kapaklı olarak da imal edilebilen özel araç Taşınacak maddenin yoğunluğuna, kullanış şekline ve amacına göre değişik hacimlerde imal edilir Kömür arabası (kömür vagonu), direk trikosu, beşik araba, kuyruklu araba gibi isimler verilir Kömür madenciliğinde genellikle tonluk, üç tonluk ve beş tonluk ocak arabası kullanılır 2) Vagonet (küçük vagon) 3) Araba
OCAK ARTIĞI, Mermer işletmeciliğinde muayyen bir maksada hizmet edecek özellikte açılmış ocaklarda o maksada yaramayan taşlar
OCAK ÇIKIŞ HAVASI, Havalandırma amacı ile ocak içinde dağıtıldıktan sonra, ocaktan çıkan kullanılmış hava
OCAK DİBİ, Mermer işletmeciliğinde esas taşın, istenilen kalitesinin sona erip, başka bir zemine eriştiği yüz
OCAK EMNİYET LAMBASI, —> Ocak havasındaki metan varlığını ve aynı zamanda oksijen yetersizliğini saptamak için kullanılan, hava giriş aralığı tel kafesli, ayrıca gaz çıkış kısmı da yanmadan dolayı meydana gelen sıcaklığı dağıtmak ve içerdeki alevin dışarı sirayetini önlemek üzere içteki bakır ve dıştaki çelik olmak üzere iki tel kafesli ve ayrıca muhafazalı, hazne ile üstyapının bağlanması sırasında otomatik olarak kilitlenen lamba Kırmızı fanuslu akülü lamba da işaret için kullanılır
OCAK GAZLARI İLE MÜCADELE, —> Maden ve taş ocakları ile açık işletmelerde alınacak işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri hakkında tüzük
OCAK GİRİŞ HAVASI, Havalandırma amacı ile ocağa verilen temiz hava
OCAK HAVASI, Ocakta dolaşarak havalandırmayı sağlayan hava
OCAK İKLİMİ, Ocak havasının kuru temperatürü, relatif rutubeti, sürati, endirekt basıncı, arazi sıcaklığı (jeotermik derinlik ısısı her  30 m’de 1½C), derinlikle ilişkili kompresyon ısısı (her 100 m’de 0,9½C), odaksiyon ısısı, üretilen madenin ısı kaybı, taşıma aracı ve taşıma süratine bağlı olarak çalışan makinelerden çıkan ısı, basınçlı hava boruları, ateşlemeler ve çalışan insanların ocak havasına verdiği ısı gibi çeşitli faktörlerin etkisi ile oluşan ortam İyi bir ocak iklimi, madencinin yeraltında kendini rahat hissederek çalışabileceği ortam olarak tanımlanır İklimi çalışmaya müsait olmayan ocaklarda ocağa verilen havanın tamamı soğutularak verildiği gibi, yeraltında soğutma tesisi kurularak pano, lağım vb yerlere verilen hava da özel olarak soğutulabilir
OCAK KATİBİ, 1) İşçilerin işe gelip gittikleri tesbit ederek yevmiyelerini puantaj defterine kaydeden kişi 2) Puantör
OCAK LAMBASI, 1) Madenlerde çalışanlara verilen elde taşınabilen veya barete takılabilen lamba 2) Madenci lambası 3) Baş lambası
OCAK LOKOMOTİFİ, Ocaklarda ray üzerinde nakliyatı sağlamak üzere vagonlarla teşkil edilen katarları veya ocak arabalarını çekmek için kullanılan çekme aracı Ocak lokomotifleri kullandıkları enerji kaynağına göre dizelli, akülü, elektrikli (troley) ve basınçlı havalı olarak sınıflandırılabilir
OCAK PLANLARI, Bir harita mühendisi veya topograf tarafından, mevzuata uygun olarak hassas bir şekilde hazırlanan, ocak içindeki imalatın tamamını gösteren ve gelişmeler işlenmek suretiyle —> Ajur edilen plan ve kesitler
OCAK SUYU, Mermer işletmeciliğinde taşın, ocaktan çıktığı anda sahip olduğu nem
OCAK TAŞLARI, —> Posta
ODA, Genellikle taban alanı dikdörtgen şeklinde, muntazam bir biçimi olan üretim yeri Bir odanın boyutları her zaman galeri, taban ve kılavuz boyutlarından büyüktür Odaların boyutları üretimden önce tavan, taban, yantaş ve cevherin yapısına göre saptanır Odalar arasında topuklar bırakılır Az meyilli (yatımlı) ve fazla kalın olmayan maden yataklarında odanın tavan ve tabanını, madeni sınırlayan kayaçlar teşkil eder Dik ve kalın damarlarda odanın etrafı maden ile çevrilidir Üretim sonucu damar içinde meydana getirilen boş hacme az meyilli damarlarda oda, dik damarlarda ise boşluk denir Az yatımlı cevher yataklarında kazı işlemi odanın içinde yapıldığı halde emniyet bakımından dik damarlarda kazı, boşluğun içinde yapılmayıp yan kısmında boşluğa doğru sürülmüş olan kılavuzların tavan, taban ve yanlarına delinmiş olan lağım deliklerinin doldurulup ateşlenmesi suretiyle yer çekiminden yararlanılarak, cevherin oda içinde oluğa kadar akışı sağlanır Yani damar içinde açılmış olan boşluğun içinde işçi çalışmaz
ODA TARZINDA İŞLETME, İstihsalin odalar teşkil edilerek belli bir nizam içerisinde, aynı zamanda veya arka arkaya gerçekleştirilmesi Oda tarzındaki işletme metodunda kazı yeri hareketli değildir
ODA VE TOPUK AÇIKAYAK İŞLETME METODU, Bünyesi mütecanis ve tenörü düşük ufki veya çok az yatımlı masif maden yataklarında topuk bırakmanın, sun’i tahkimata nazaran daha ucuz olduğu veya tavanın göçerek bozulması istenmeyen hallerde madenin üzerini örten tabakanın kalınlığı, kendini taşıma kabiliyeti, göçmeden durabileceği azami açıklık, taban taşının taşıma mukavemeti ve evsafı ile madenin mukavemeti dikkate alınarak tesbit edilen oda ve topuk genişliğine göre çalışma esasına dayanan tahkimatsız (üretim) işletme metodu Bu usülde bırakılacak topuklar müstakil sütunlar halinde bırakılacağı gibi devamlı da olabilir Bu takdirde maden muntazam odalar açılarak alınır
OFİTİK TEKSTÜR, 1) Gözle görülecek derecede büyük ve uzunca kristaller (feldispat) ihtiva eden mikrolitik yapı 2) Ofitik doku
OFİYOLİT, Jeosenklinal sedimanların eşlik ettiği bazik intruzif kayaç Genellikle ofiyolit altere olarak serpantine; klorit, epidot ve albitçe zengin kayaca dönüşür
OK, Tavan kuvvetlerine karşı koymak amacıyla ayaklarda kullanılan bir tür sarma
OKSİDASYON ZONU, Yeraltı su seviyesinin üstünde bulunan kayaçların veya madenlerin, yeraltı sularının etkisi altında oksitlenerek değişime uğradıkları (bölge) zon
OKSİJEN (O), Havanın hacim bakımından yaklaşık % 21’ini oluşturan, solunum için zorunlu olan renksiz, tatsız, kokusuz gaz madde Atom numarası 8, atom kütlesi 16 olan, havaya göre ağırlığı 1,1 (O°C ve 760 mm civa basıncı altında), yoğunluğu 1,429 kg/m3 olan kimyasal element
Oksijen, fluor hariç olmak üzere doğada hemen her madde ile birleşerek oksidasyon denilen kimyasal bir birleşme özelliği gösterir Bu birleşme yavaş yürüdüğü takdirde oksidasyon (spontane yanma —> Kızışma) adını alır Ancak bu birleşme nisbeten hızlı yürür ve ısı-ışık verirse yanma (—> Yanma olayı), şiddetli bir ısı ve ışık yayımı verecek kadar da âni olursa patlama olayını yaratır
Maden ocaklarında; insan ve hayvanların teneffüsü, alevli (benzinli) emniyet asetilen vb lâmbaların yanmasında, maden direklerinin çürümesinde, kömürlerin ve piritin yavaş oksidasyonu ile önemli miktarda oksijen tüketilir İnsanın verdiği nefeste yaklaşık % 79 azot, % 17 oksijen ve % 4 karbondioksit bulunur Yüzde 17 oksijen bulunan havada lâmba söner, oksijen oranı % 15’e inerse insanda nefes darlığı olur Nefeslikten dışarıya atılan havada oksijen oranının % 20-21 arasında olması istenir Bu oranın % 19-20 ye düşmesi ocağın kötü bir şekilde havalandırıldığını gösterir
OKSİJEN CİHAZI, 1) Oksijen vererek tedavi etme ve boğulanları canlandırma için kullanılan cihaz 2) Pulmotor —> Teneffüs cihazı
OKSİJEN ÜRETEN FERDİ MASKE, Nefes almak için içinde basınçlı oksijen bulunan ve nefesi kimyasal olarak oksijen bakımından zenginleştirmek suretiyle temizleyen ve böylece dışardan hava alınmaksızın yaşamı bir süre sürdürmeye yarayan cihaz
OKSİTLEYİCİ ALEV, Bir mineralin tanınması için mum ve üfleç vasıtasıyla kuru usülle yapılan testte; üflecin ucu mum alevinin içine sokulması ve böylece mavi bir alev hasıl edilmesi
OKSİTLEYİCİ KAVURMA, Genellikle sülfürlü cevherden kükürdü uzaklaştırmak için hava ile temas halinde yapılan kavurma işlemi
OLİVİN , Minarolojik formülü (Mg, Fe)2 Si O4 olan, zeytin yeşili renkte doğal mağnezyum ve demir silikat Mağnezyumlu minerali forsterit (Mg2 SiO4) olup ; %85 ‘den az forsterit ve %14’den fazla fayalit (Fe2 SiO4) içeren olivinlerin fazla bir değeri yoktur Olivin çoğunlukla demir-çelik sanayiinde eritken ve cüruf düzenleyici hammade olarak kullanılır Az silisli demir cevherlerinin izabesinde —> Dolomit yerine olivin tercih edilir Bunun yanında, silikoz hastalığına yol açmadığı için, döküm kumu olarak; refrakter forsterit tuğla üretiminde, deniz petrol platformlarında balast (Özg = 32 gr/cm3) malzemesi olarak, abrazif olarak, demir tozları ile karıştırılarak sinter tesislerinde kullanılır
OLTU TAŞI, Türkçede oltutaşı olarak bilinen siyah (kara) kehribar Minerolojide gagat, jayet ve jet olarak geçer Ayrıca metamorfizmaya uğramış linyit, bitümce zengin kompakt mineraller, nebat ziftinin karbonlaşması sonucu oluşan mineraller de oltu taşı olarak bilinir Oltu civarındaki Dutlu Dağ’ da, neojen formasyonları içerisinde, yatakları bulunur —> Karakehribar
OLUK, Maden, taş ve gereğinde malzemeyi, yerçekiminden yararlanılarak, aşağı düzeylere taşımak için kullanılan, kesiti genellikle yarım daire veya yamuk şeklinde olan kıvrılmış sac
OLUK DEĞİŞTİRME, Ayaklarda sabit oluk veya zincirli konveyörlerin sökülerek alındaki haveye alınması
OLUKLU YIKAYICI, Zenginleştirilecek malzemenin suyla karıştırılması ve oluklardan akıtılarak yoğunluğu fazla olanların oluk tabanında konsantre olup hafif malzemenin daha ileri taşınması prensibine dayalı zenginleştirme cihazı
ONİKS, Genellikle siyah-beyaz veya kahverengi-beyaz renkli düzgün şeritli bir —> Akik —> Kalsit
ONİKS MERMERİ, 1) Madensel tuzlar bakımından muhtevası fazla, sıcaklığı düşük mağmatik suların çok yavaş bir şekilde meydana getirdikleri çökellerden oluşan kristalize, yoğun ve oldukça saydam taş 2) Su mermeri 3) Albatr —> Mermer cinsleri
OOLİTLİ KALKER, Balık yumurtasına benzeyen ufak kalker küreciklerinin kalkerli bir çimento ile birleşmesinden hasıl olan tortul kayaç Çapları bir milimetreyi geçmeyen bu kürecikler aynı merkezli küreciklerden meydana gelmiş olup, merkezlerinde bir kuars kumu veya bir mikroorganizma parçası bulunur Yani bunlar kum veya ufak bir kavkıyı kaplayan kalker konkresyonlarıdır
OPAK MİNERAL, 1)İnce kesitte bile saydam duruma gelmeyen minerâl 2) Şeffaf olmayan mineral Böyle mineraller bir yüzeyi parlak bir duruma getirilerek yukarıdan inen ışık altında incelenir Böyle ışık belli mikroskoplara yerleştirilen opakilüminatör ile elde edilir
OPAK MİNERALLER, (ŞEFFAF OLMAYAN MİNERALLER), Işığı absorpsiyon özelliği kuvvetli olan, saydam olmayan mineraller
OPAL, —> Kuars (SiO2)
OPAL CAM, Soğutulma sırasında camın içinde çok sayıda mikroskopik billûr taneciklerinin (kalay oksit, kalsiyum fosfat ve özellikle sodyum ve kalsiyum florürler) çökelmesiyle opal taşına benzer bir görünüm kazanan yarı saydam cam
OPERATÖR, Madencilikte genel olarak bir maden veya iş makinasını çalıştırmakla görevli usta işçi
OPTİK ÖZELLİK, —> Minerallerin optik özelliği
OPTİK PİROMETRE, Bir fırının içinin sıcaklığını ölçmeye yarayan elektrik ceryanı ile ısıtılan ve sıcaklığı belli bir flamanın rengi ile karşılaştırma esasına dayanan (optik) sıcaklık ölçme cihazı
ORGANİK ÇÖKELLER, Organik maddelerin birikmesinden meydana gelen tortul kayaç
ORİFİS EKİVALAN, Muadil ocak açıklığı
ORMAN İRTİFAK HAKKI, Maden işletme faaliyetlerinde kullanılması zorunlu orman arazileri için verilen geçici intifa (yararlanma) hakkı Bu hak Orman Bakanlığı tarafından verilir
Mevkii ve hudutları gösterilen orman arazisi toplam 2 adet h (m2) alan üzerinden maden sahibi adına intifa hakkı tesis edilir Sözkonusu Bakanlığın tip taahütname senedi doldurulup, noterlikçe tasdik ettirilerek bakanlığa teslim edilir İntifa hakkında konu olan Devlet orman sahası, mahalli maliye ve orman idaresi yetkililerince birlikte, orman irtifak hakkı lehdarına veya kanuni temsilcisine bir tutanakla teslim edilir Teslim edilen saha üzerinde kesilecek ağaçlar orman idaresince usulüne göre kesilir İntifa hakkı sahibi, adına tahsis edilen orman sahası için her yıl peşin olması kaydıyla, yıllık tahsis bedeli öder
ORPİMENT, —> Arsenik
ORSAT APAREYİ, İlk defa 19 yüzyılın ortalarında bulunmuş olan ve ocak havasından alınan numunelerdeki CO2, O2, CO, CH4, H2 ve N2 oranlarını tesbit etmek için kullanılan alet Bu alet (—> Şekil) kolayca taşınabilir bir kutu içine yerleştirilebilmektedir Alette etrafı su ile örtülü, A gaz büreti alttan lastik bir hortum ile B şişesine, üst taraftan da hem gaz toplama aletine hem de reaksiyon kaplarına bağlantı yapılabilecek bir musluğa bağlıdır B şişesine, gazları en az erittiği için, asitli su konur Reaksiyon şişeleri şekilde görüldüğü gibi U şeklinde ve çifttir | Nolu tüpte CO2 yi emen KOH eriyiği, || Nolu tüpte O2 yi emen potasyum pirogallat “ Pirogallik asidi C5 H3 (OH)11 bir gramı 190 cm3 O2 emer || nolu tüpte CO2 yi emen bakır eriyiği (Cu CI2+CO+H2O —> Cu CI COH2O) vardır Cu CI eriyiğinin çabuk bozulmaması için bu tübe bakır teller de konur
Bu apareyle, gaz veya hava numunesinde bulunan metan tesbit edilecekse, |V Nolu platin telli tüp de bulunur Platin telli tüpte meydana getirilen patlamada meydana gelen CO2’nin hacmi CH4'ün hacmini verir (CH4+2O2 —> H2O+CO2, H2+ 1/2 O2 —> H2O) CH4'ün patlaması sonunda azalan hacim ise numunede bulunan H2' nin hacmidir
ORTA, Yeraltında sürülen bir galeri alnında öncelikle patlatılarak koparılması gerekli göbek kısmı
ORTA ÇEKME, 1) Alında, daha sonra ateşlenecek çevre deliklerine serbest yüzey sağlamak için, belli bir biçim verecek şekilde yönlendirilmiş deliklerle yapılan ön ateşleme Orta çekme sonunda delik sistemine göre silindirik, ters koni, ters kare ve ters dikdörtgen piramidi şekillerinde boşluk elde edilir Orta çekme yelpaze şeklinde delik delme suretiyle de yapılabilir 2) —> Gevşetmeli orta —> Şekil
ORTA DELİĞİ, Orta açmak için delinen lağım delikleri
ORTA DERİN DEPREMLER, —> Deprem odak derinliği
ORTA DİREK, Galerilerde tahkimatı takviye için boyundurukla taban arasına vurulan —> Çatal (destek) direk
ORTA EMDİRME, —> Su enjeksiyonu
ORTA KARBONLU ÇELİK, —> Çelik
ORTALAMA DAMAR KALINLIĞI, Üretim yerlerinin herbirinde ölçülen damar kalınlıkları toplamının üretim yeri sayısına bölümü ile hesaplanan kalınlık
İşletilen (dengelenmiş) ortalama damar kalınlığı (M) ise;
Ocağın çeşitli yerlerinden (n yer) yapılan üretim (f) ve buralardaki damars kalınlıkları (m) dikkate alınarak hesaplanır
Bunun hesabı da;
n
 f1 + + fn
1
M = ––––––––––––––––
n f1 fn
 ––– + + ––––
1 m1 mn

Üretim;
Üretim Üretim Damar kalınlığı
Ayakları Miktarı (ara kesme ve
Adet f yalancı tavan hariç)
m
1 1200 t 100
2 2400 t 120
3 4200 t 150

f/m
1200
2000
2800
6000

f 7800
M = ––– = –––––– = 1,30 metre
f 6000
–––
m

ORTALAMA GÜNLÜK AYAK İLERLE-MESİ, Bir ayakta veya panoda yapılan günlük ilerleme Aylık ayak veya pano ilerlemesi (a) ölçülüp ay içinde çalışılan gün (g) sayısına bölünerek günlük ortalama ayak ilerlemesi bulunur
ORTALAMA İŞÇİ SAYISI, 1) Aylar itibariyle bordroda ücret ödenen işçi sayıları toplamının onikide biri 2) Yıl boyunca yapılan fiili yevmiye + yıllık ücretli izin ve hafta tatili yevmiyelerinin yıllık fiili toplam işgününe bölümü
ORTOGONAL KOORDİNAT SİSTEMİ, Arazide ölçümü yapılan bir P noktasının, yatay düzlem üzerindeki izdüşümünün metre olarak y eksenine olan (x’), x eksenine olan (y’) ile x ve y eksenlerinin bulunduğu düzleme olan uzaklıklarının belirlenmesine yarayan yer belirleme sistemi, P (x’, y’, z’) Bu sistem haritaya geçirilebilen ölçülere dayanır
ORTOKUARSİT, —> Kuarsit
OSWALD İŞLEMİ, —> Amonyak
OTOJEN DEĞİRMEN, Cevheri, kendi tane büyüklüğü farkından yararlanarak öğütmeye yarayan değirmen Bu değirmen, serbest düşen iri parçaların kinetik enerjisinden istifade etmek için, büyük çaplı, (7-9 m kadar) ve dar olarak imal edilir; kuru veya yaş öğütme yapar
OTOJEN SİKLON (SU SİKLONU) , Boyutları 150-600 mikron arasındaki kömürlerin yıkanmasında (zenginleştirilmesinde) kullanılan, yapı olarak ağır ortam (ağır mayi) siklonlarından farklı olup en belirgin özelliği koni açısının 60° den büyük (bazen 120° ye kadar); performansı diğer ayırıcılara nazaran daha düşük, fakat kendiliğinden yaratılan otojen ağır ortamın geri kazanılması söz konusu olmadığı için, yatırım ve işletme maliyetleri düşük olan kömür zenginleştirme (yıkama) ünitesi, —> Santrifüj ayırıcılar, Ağır mayi ile ayırma, Kömür yıkama sistemleri
OTOMASYON, El emeğine gereksinme olmadan işi teknik araçlarla yapma Yani endüstride, yönetimde ve bilimsel işlerde insan aracılığı olmadan işlerin otomatik olarak yapılmasının sağlanması
OTOMATİK NİVO, —> Kompansatörlü nivo
OTOKTON KÖMÜR YATAKLARI, —> Otokton-, Bakiye maden yatakları
OTOKTON MADEN YATAKLARI, 1) Bitki kütlelerinin yetiştiği yerde kömürleşmesi sonucu meydana gelen kömür yatağı 2) Kayaçların çürümesi (alterasyon) sonucu kayacın bulunduğu yerde meydana gelen maden yatağı
OTOMATİK, 1) Elektrik şebekesinde olan kısa devre anında herhangi bir müdahale olmadan elektrik devresini kesen (sigorta) şalter 2) Kendi kendine işleyen aygıt
OTOMETAMORFOZ, —> Metamorfoz
OTURUŞMA ÇATLAĞI, Tavan taşının oturması ile tavan taşında meydana gelen çatlaklar Kömürün üretilmesiyle oluşan ve kömür alnına paralel olarak devam eden çatlaklara ise “ Basınç çatlakları” denir
OVAL DAMARLI HALAT, Çelik halatı teşkil eden halat damarlarının en kesitleri yaklaşık olarak oval biçimini haiz halatlar Damar sayıları en az 6 olur
OVERŞOT, 1) Halatlı karotiyer sisteminde vayrlayn halatı ucuna bağlanıp kuyuya indirilen karotiyerin iç gömleğini yakalayan ve yeryüzüne çekilmesini sağlayan teçhizat 2) Kuyuda kopan tiji yakalayıp bırakmayan tahlisiye takımı
OYNAK CİLA, —> Elmas cila
OYTEKTİK (Eutectic) ALAŞIM, İki ve bazan da daha fazla metalin, en düşük erime derecelerinde eriyebilen alaşımı Ötektik karışım

Alıntı Yaparak Cevapla

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları

Eski 09-09-2012   #25
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları



Ö

ÖĞLEN VARDİYASI, 1600-2400 vardiyası
ÖĞÜTME, Boyutu düşürülmek istenen parçacıkların; en büyük boyutunun yaklaşık 5 mm’den daha az olduğu durumlardaki yüzey büyütme işlemi
Her ne kadar, teknik uygulamada her durum için geçerli olan kabullere varılmamışsa da ilk yaklaşım olarak, öğütme aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir
Kaba öğütme 5-0,5 mm arası
İnce öğütme 500-50 mikron arası
Çok ince öğütme 50-5 mikron arası
Kolloid Öğütme <5 mikron
ÖĞÜTÜCÜ TAŞI, Özgül ağırlığı 2,6-2,7gr/cm3 olan ve istenen boyuta kırıldaktan sonra yuvarlaklaştırılan sert kalsedon parçaları Öğütücü taşı seramik sanayiinde hammaddeye karıştırılarak öğütücü malzeme olarak kullanılır ve flint taşı olarak da isimlendirilir
Seramik değirmenlerinde vazgeçilmez bir madde olarak yararlanılan kalsedonların kimyasal ve fiziksel özellikleri şöyledir:
Kimyasal Özellikleri: (% olarak) SiO2 97,64, Al2O3 1,60, FeO3 0,07, MgO 0,07, Na2O 0,04, TiO2 0,03, CaO eser halde, K2O eser halde; Kızdırma kaybı: % 0,55 Fiziksel özellikleri: Doğal rengi, gri ve açık gri; piştiğindeki renk, beyaz ve açık gri; görünüş, camsı; özg ağırlık, 2,6-2,7gr/cm3; sertlik, 7-7,5
ÖKSÜZ, —> Makaslarda lokomotif ve vagonların düşmesini önlemek için göbeğin karşısındaki raya paralel olarak yerleştirilen özel imal edilmiş kısa ray
ÖLÇMECİ, —> Topoğraf
ÖLÇME LATASI, 1) Budaksız çam ağacından 5-6 cm çapında yuvarlak veya kenarları 5-6 cm kare şeklinde dörtköşe, 3-5 cm boyunda iki ucu bıçak gibi inceltilmiş ve çelik başlık geçirilmiş yerüstünde kullanılan hassas uzunluk ölçme aleti 2) Mesaha latası
ÖLÇME ZİNCİRİ, 1) Genellikle yeraltı ölçmelerinde pusula ile birlikte kullanılan manyetik olmayan bir madenden (pirinç ya da fosforlu bronz) yapılmış, birbirine mafsallarla bağlı muayyen uzunlukta çubuk, tel veya ince madeni halatlardan yapılmış, üzerine metre işaretleri bulunan uzunluk ölçme aleti 2) Mesaha zinciri
ÖNDEKAPAJ, Açık işletme yapılacak sahada maden yatağına ulaşmak için ilk yapılan kazı (ilk çukur) İlk çukurdan çıkan malzeme işletme dışına, maden çıkarmaya başladıktan sonra yapılan ana ve ara dekapajda elde edilen kazılmış malzeme de uygun olan şartlarda madeni alınmış kısma dökülür Madenin tümü çıkarıldığı zaman açık işletmenin son durumu bir çukur görünümündedir (son çukur)
ÖN EMDİRME, —> Su enjeksiyonu
ÖN İŞLETME FAALİYET RAPORU, Ön işletme ruhsatı alınmış maden sahası için her yıl ilgili daireye verilmek üzere fenni nezaretçi tarafından hazırlanan takdim metni
ÖN İŞLETME PROJESİ, Ön işletme ruhsatı alabilmek için araması olumlu sonuç vermiş sahada bulunan madenin üzerinde kurulacak tesis için muayyen bir detayda hazırlanmış proje
ÖN İŞLETME RUHSATI, Arama ruhsatı sahibinin arama ve rezerv saptama çalışmalarının olumlu bir gelişme gösterdiğini, arama ve öbür etkinliklere bir süre devam edilmesiyle daha büyük işletme ve tesisi kurma olanaklarının doğabileceğini bildirerek çalışmalarının genişletilmesi için aldığı ek izin Arama ya da ön işletme ruhsat süresi içinde işletmeye elverişli maden bulunması durumunda ruhsat sahibinin —> İşletme ruhsatı hakkı doğar
ÖN PROJE, İhaleye çıkılmasını sağlamak veya yatırım projesini uygulamaya koymak amacı ile bir tesis ya da inşaatın hangi tesis gereçleri ile ve nasıl yapılacağını gösteren açıklama, şema, plan ve resimlerle bunların düzenlenmesine dayanak olan hesap, keşif ve şartnamelerden oluşan proje
ÖRDEK AYAĞI, Demiryolu taşımacılığında raydan çıkan (düşen) arabanın; lokomotifi çekmek veya itmek suretiyle tekrar ray üzerine oturmasını sağlamak üzere kullanılan özel parça Bunlar ya demiryoluna sabit olarak monte edilecek veya seyyar olarak kullanılabilecek şekillerde imal edilir
ÖRDEK GAGASI, 1) Ön kısmı ördek gagası biçiminde genişleyen ve üzerinde ok başı biçimli çıkıntılar olan yükleyici mekanik kürek 2) Dakbil
ÖRTÜKAZI, —> Dekapaj
ÖRTÜKAZI HACİM, Örtü tabakasında yapılan kazıda dekapaj malzemesinin yerinde, kazıdan sonra kabarmış ve döküm sahasında sıkışmış hacmi Yerinde hacim (m3) x Kabarma faktörü (kayacın cinsine göre 1,25 - 1,45 - 1,65) = Kabarmış hacim (m3) Kabarmış hacim (m3) x Sıkışma faktörü (0,72-0,80-0,74 Kabarma faktörüne göre) = Sıkışmış hacim (m3) (Burada faktörler normal toprak, marn ve sert malzeme için verilmiştir) —> Kabarma katsayısı
ÖRTÜKAZI ORANI, —> Dekapaj oranı
ÖRTÜKAZI YÖNTEMLERİ, Bir açık işletmenin faaliyete geçmesi için, örtü tabakasının kaldırılma yöntemleri Örtü tabakasının özelliklerine, maden yatağının durumuna, öngörülen üretim miktarına, sahanın çalışılma ömrüne, diğer teknik ve ekonomik koşullara göre yapılan iş makinaları tercihlerine paralel olarak örtükazı tertibi seçilir
1) Döner kepçeli kazıcı+bant+dökücü,
2) Draglayn örtükazı yöntemi,
3) Aktarıcı shovel ve ripper+skreyper,
4) Kazıcı+kamyon,
5) Yükleyici+kamyon,
6) Kazıcı+kırıcı+bant; en önemli örtükazı yöntemleridir
ÖRTÜKAZIDA DELİK BOYUNUN TESPİTİ, Ekskavatörle verimli örtükazı yapılabilmesi için kademe tabanının düzgün olması amacıyla patlatma delikleri boylarının; kademe tabanından aşağı inecek şekilde delinerek patlatmadan sonra çukur üst kenarlarının çıkıntı ve tırnak yapmasını önleyecek şekilde belirlenmesi
ÖRTÜ TABAKASI, 1) Maden içeren formasyonlar üzerinde olan kayaç katmanları 2) İstihsal edilmesi istenen maden yatağının üzerindeki steril formasyonların tümü 3) Örtü 4) Petrol ve doğalgaz yataklarının üzerini örten ve bunların kaçıp yokolmasını engelleyen geçirimsiz tabaka Cap-rock
ÖTEKTİK KARIŞIM, Birbirleri içinde çözünebilen bir grup maddenin, en düşük sıcaklıkta sıvılaşacak biçimde düzenlenmiş karışımı Bu tür maddelerden rasgele seçilmiş sıvı bir karışım soğultulduğunda, bileşenlerden birinin katılaşarak sıvı karışımdan ayrılacağı bir sıcaklığa ulaşılır Sıcaklık daha da düşürüldüğünde, aynı bileşen katılaşmayı sürdürerek karışımdan ayrılacağı için geride kalan sıvı öbür bileşen açısından zenginleşir ve sonunda sıvının bileşimi, her iki maddenin katı bir karışım halinde ve aynı anda ayrılmaya başladığı bir değere ulaşır Sıvının o andaki bileşimine “Birerim bileşimi” katılaşmaya başladığı sıcaklığa da “Birerim sıcaklığı veya Birerim (Ötetik= Eutektik) noktası” denir Soğutulan sıvı başlangıçta birerim bileşiminde ise, birerim sıcaklığına ulaşıncaya kadar herhangi bir katılaşma ve ayrılma olmaz; bu sıcaklık derecesine ulaşıldığında, katılaşan her iki bileşen, sıvıdaki bileşim oranını koruyacak biçimde ayrılmaya başlar Katılaşma süresince gerek biriken katının, gerek arta kalan sıvının bileşimi ve sıcaklığı değişmez —> Şekil: denge (durum) diyagramının meydana gelişi; Şekil: Kurşun- antimon sistemi, Şekil: Demir-karbon diyagramı
ÖTEKTİK NOKTASI, —> Ötektik karışım
ÖZGÜL ISI, Bir cismin birim kütlesinin (gr kütle) ısısını 1½C yükseltmek için verilmesi gereken ısı miktarı
ÖZÜTLEME, (Çıkarma işlemi) Metalurjide, metallerin cevherlerinden ayrılarak elde edilmesi Bu amaçla uygulanan fiziksel ve kimyasal işlemlere, metalurjik süreçler denir
Değerli minerallerin ham cevherden mekanik yolla ayrılmasında bu minerallerin özgül ağırlık, sertlik, geçirgenlik, elektriksel iletkenlik, gibi fiziksel özelliklerinden yararlanılır Bu işlemlere,—> Cevher hazırlama denir
Metalurjik özütleme —> Pirometalurji ve —> Hidrometalurji olarak iki gruba ayrılabilir Her iki durumda da amaç, cevherin iki ya da üç fazda ayrılmasıdır Başlıca pirometalurji işlemleri —> Ergitme, Kavurma ve Damıtma; başlıca hidrometalurji işlemleri ise, suda çözündürme —> Liçing, çökelterek elde etme ve yoğun-laştırmadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları

Eski 09-09-2012   #26
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları



P

PABUÇ, —> Cebire
PCE, —> Seger piramitleri
PAÇAL, Öngörülmüş nitelikte cevher oluşturmak için değişik tenörlü cevherlerin karıştırılmasıyla elde edilen karışım
PAFTA, 1)Bir ülke ya da bölgede büyük alanı kapsayan ve aynı ölçekli birden fazla parçadan oluşan haritanın her bir parçası 2) Standart boyut ve nitelikteki malzeme üzerine harita tekniklerine uygun olarak çizilmiş ve gerekli ek bilgilerle donatılmış döküman 3) Borulara diş açma düzeneği
PAFTA BÖLÜMÜ, Ekvator enlemiyle Greenwich’den geçen boylam başlangıç alınarak 1/250000 ölçek için esas olan, kuzey doğrultusundaki 1 derece aralıklı enlemler ile doğu doğrultusundaki 1,5 derece aralıklı boylamların kesişmeleri ile oluşan bölüme dayalı olarak ve daha büyük ölçeklere sınır oluşturmak üzere bölünmüş ağ Pafta bölümü 3174 sayılı TSE uyarınca yapılır ve numaralandırılır Pafta boyutu 60x80 cm ‘dir
1/250000 ölçekli pafta: Türkiye için, orta boylam 27° olan birinci dilimin doğusunda ve batısında 1° 30’lık, her tam dereceli enlemler arasında olup, 1° liktir
1/100000 ölçekli pafta: 1/250000 ölçekli paftanın 1° 30’lık kenarı üç eşit kısma, 1° lik kenarı iki eşit kısma bölünmüştür
1/50000 ölçekli pafta:1:100000 ölçekli pafta dört eşit parçaya bölünmüştür
1/25000 ölçekli pafta: 1/50000 ölçekli pafta dört eşit parçaya bölünmüştür
PALANGA, Bir halat ve makaralardan oluşturulan basit vinç donanımı
PALEOBİYOLOJİ, Jeolojik zamanda yaşamış bitki ve hayvan türlerinin yaşam şekillerini ve müşterek yaşantılarını inceleyen bilim dalı
PALEOCOĞRAFYA, Kara ve denizlerin, dağ sıralarının ve vadilerin, yer tarihinin her dönemindeki dağılışlarını inceleyen bilim dalı
PALEOKLİMATALOJİ, Yer tarihinin her dönemindeki iklim koşullarını inceleyen bilim dalı
PALEONTOLOJİ, —> Jeoloji
PALP (PULP), 1) İnce taneli bir katı maddenin su içine dağılmasıyla ortaya çıkan karışımHer palpta bir kısım katı ve bir kısım su bulunur Toplam palp ağırlığı ve hacmi su ve katı maddenin ağırlık ve hacimleri toplamlarına eşittir 2)Bulamaç 3) —> Şlam Flotasyonda palp yoğunluğa, hücre —> (Selül) hacmini ve adedini etkiler Laboratuvarlarda elde edilen verilere dayanarak flotasyon devreleri tanzim edilir —> Şekil Laboratuvar sonuçları içinde, tane serbesleşmesi, reaktif cinsi , miktarı, ilave yeri karıştırma zamanı ve palp yoğunluğu hücre hacmini ve adedini etkiler
Genel olarak selüller mekanik ve pnömatik veya pnömatik düzenle çalışacak şekilde imal edilir —> Şekil 1985 yılından sonra Newcastle üniversitesinde (Avustralya) profesör Greame Jameson tarafından tasarlanıp ve 1989 yılında “Jameson Flotasyon Hücresi” adı altında bir patent alınmıştır —> Şekil Jameson teknolojisinin konvansiyonel uygulamalara göre önemli farkı, hava ile palpın düşey bir silindirik boru içerisinden karıştırılarak flotasyon hücresine verilmesidir
PALYE, —> Basamak
PAMUK BARUTU, Nitroselüloz (kolodyum pamuğu) —> Barut Dumansız barut
PAMUK TAŞLARI, —> Mermer cinsleri, —> Kalker tüfü
PANDANTİF, İnce bir zincirle boyuna takılan süs, ziynet Değerli takı
PANDERMİT (Ca4B10 O19 7 H2O), Kireç taşına benzeyen, beyaz renkte ve yekpare olarak teşekkül eden bir bor minerali B2O3 içeriği % 49,8’dir Türkiye’de Sultançayırı ve Bigadiç yörelerinde bulunur Minerolojik adı “Priseit” olup, Sultançayırında çıkarılan priseit, Bandırma limanından ihraç edildiği için; bu minerale “Pandermit” denilmiştir
PANGA, Dekapaj malzemesinin dökülmesi suretiyle; suni olarak teşkil edilen ve planlı bir şekilde oluşturulan yer
PANO, 1) Yeraltı işletmesi uygulanan bir damarda mostra ve muayyen bir kat veya iki kat arasında kalan işletmeye alınmış damar kısmı 2) Açık kömür işletmesinde maden kitlesinin alınmak üzere, genişlik, yükseklik ve uzunluk olarak yerinde boyutlandırılması sonucunda belirlenen kısım Çarklı bagerler kullanılan linyit işletmesinin blok yüksekliği 45 m, çalışma kotunun altındaki derinliği ise 20 m’ye kadar olabilir
PANO BOYU, Kömürü alınacak olan kısmın alt ve üst sınırını belirleyen ve damar meyli boyunca ölçülen mesafe Özel durumlarda pano boyu ile ayak boyu ayrı olabilir Alt ve üst taban yollarının ayağın gerisinden takip etmesi halinde (özellikle dik damarlarda uygulanan dilimli işletme metodu) ayak boyu ile pano boyu birbirine eşittir —> Ayak boyu
PANO TERTİBİ, 1) Panonun, pozisyon, ilerleme, maden yatağında ve ocak yapısı içindeki ilişkilerinin organizasyonal imkanlara bağlı olarak tertibi Tertip çeşitleri arasında İlerletimli, Dönüşümlü- Z- Tertibi, T- Tertibi; Sualtı işletmesi, Suüstü işletmesi zikredilebilir 2) Açık işletmelerde paralel, diyagonal ve karışık (kombine) şekiller zikredilebilir
PANZEHİR TAŞI, Minerolojide opal olarak tanımlanan mineral
PANZER, —> Zincirli konveyör
PARAFUDR, Yeraltındaki tesis ve aygıtları aşırı gerilim yükselmelerine karşı korumak amacı ile yerüstünde gerekli yerlere konulan koruyucu cihaz
PARAJENEZ, 1) Yanında, birlikte teşekkül etme 2) Bir kayaçta veya maden yatağında minerallerin, beraberce zuhur etmeleri esasına dayanan, oluşumları (karşılıklı bağımlılık) Bu birlik ve bağımlılık, fiziko-kimyasal şartları, meselâ maden damarlarının oluşum sıcaklığı hususunda ipuçları vermektedir
PARALEL BAĞLAMA, —> Elektrikli kapsül
PARALEL VE DÜŞEY KAZI, Döner kepçeli kazıcı (Bager) uygulamasında kullanılan paralel veya düşey kazı yöntemi Paralel ve kademeli kazıda döner kepçe alın üzerinde H dilimini aldıktan sonra, ikinci dilime geçer Düşey kazıda ise döner kepçe alının şev üstünden başlayıp aşağı doğru harket ederek H- dilimini alır İkinci dikey dilime, kademenin tekrar şev üstünden başlar
PARALEL HAVALANDIRMA, Ocak hava-sını paralel devre oluşturacak biçimde kollara ayırarak iş yerlerini havalandırma
PARALEL SARIMLI HALAT, Kordonu teşkil eden tellerin sarım yönü, halatı meydana getiren kordonların sarım yönü ile aynı olan çelik halat Bu tip halatta teller, çelik halatın uzun ekseniyle dike yakın bir açı teşkil ederler —> Çelik halat, Halat dokumu
PARAMIKNATISLI MİNERAL,—> Minerallerin mıknatısiyet özellikleri
PARAŞÜT TERTİBATI, Kuyu ve desandiri-lerde kafes veya araba halatının kopması halinde kafesin kuyu kayıtlarına, arabanın raylara tutunmasını sağlayan tertibat Halatın kopması durumunda bu mekanizma, tırnakları vasıtasıyla kafesin kayıtlara artan bir basınçla tutunmasını sağlar —> Kayıt
PARATONER , Yapıları ve özellikle patlayıcı madde depolarını; yıldırım etkisinden korumak amacıyla kullanılan, çoğunlukla bakırdan yapılan havaya doğru olan ucu sivri çubukRadyoaktif özelliği olan paratonerler de yapılmaktadır
Yıldırım çevresindeki en yüksek cisim üzerine düşme eğilimi gösterdiğinden paratonerin sivri ucu ; yıldırımı çekerek çok düşük dirençli ve topraklanmış kablolarla (gemilerde ise suya topraklanmış kablolarla) ; yıldırımı yani havadaki elektriği çekerek toprağa iletir Paratonerin çevresine sağladığı koruma konisinin tabandaki yarıçapı yaklaşık olarak paratonerin yerden yüksekliği kadardır
PARÇA BAŞINA İŞÇİLİK, —> Akort işçilik
PARÇA KÖMÜR, —> Satılabilir
PARÇA NUMUNE, Prospeksiyon, sondaj ve kazı çalışmalarında yalnız ilginç görülen formasyonlardan alınan numune —> Tam numune
PARILTI, Bir mineralin yüzeyinin ışığı yutmasına, yansıtmasına veya kırmasına bağlı olarak verdiği görünüm Parıltıyı ifade etmek için mat, parlak, camsı, metalik (madensi) gibi ifadeler kullanılır Eğer parıltılar pek bariz değilse, bu kelimelerin başına yarı kelimesi eklenir Parıltıyı ifade etmek için donuk, topraksı, ipek gibi, yağlı, ince gibi, sakızımsı vb tabirler de kullanılır
PARİS BRONZU, İçinde yüzde 10 çinko bulunan bir bakır alaşımı Bronz terimi yalnız bakır ve kalay alaşımlarını tarif etmekle beraber; çinko katkısı durumunda paris bronzu, alüminyum ve berilyum katkılarıyla oluşan alaşımlara da alüminyum bronzu ve berilyum bronzu denilmiştir
PARLAK KÜKÜRT, İçinde azami % 0,08 oranında karbon bulunan kükürt —> Püskürtme-, Pelet-, Koyu kükürt
PARMLİ ANAHTAR, Sondaj takımı hazırlanırken kronları söküp takmaya yarayan özel boru anahtarı
PASA, 1) Açık işletmelerde cevher veya kömürün üzerinden alınan dekapaj malzemesinin döküm sahasındaki adı 2) Üretim tekniği gereği çıkarılan ve mevcut ekonomik ve teknik şartlara göre değerlendirilmesi mümkün olmayan —> Artık
PASLANMAZ ÇELİK DÖKÜM, Çeşitli kimyevi etkilere karşı dayanaklı olan ve bileşiminde en az % 12 krom bulunan çelik döküm
PASİF PERLİT, —> Perlit
PAŞA VARDİYASI, —> Vardiya
PATAR, —> Batarlama
PATENT, Dünyada yeni olan tekniğin bilinen durumunu aşan ve sanayiye uygulanabilen buluşlara verilen sınai mülkiyet belgesi Diğer bir ifade ile bir buluş hakkından yararlanmak için o buluşu yapana devletçe verilen belge Bu belgeye berat ya da ihtira beratı da denir Patentlerde koruma 20 yıldır
Dünyada yeni olan ve sanayiye uygulanabilen yeni tekniğin bilinen durumunu aşma kriterine haiz olma şartı aranmayan “ küçük buluşlar “ , “faydalı model “ belgesi verilerek korunur Faydalı modeller için koruma süresi 10 yıldır
Sanayide ve tarımda üretilen veya pazara çıkarılan malların üzerine konan her türlü işaret “ Ticaret Markaları “ olarak, aynı şekilde hizmet sektöründe faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların kendilerini tanıtmak ve diğerinden ayırt edilmeyi sağlamak üzere kullanılan işaretler ise “ Hizmet Markaları “ olarak tanımlanır
Tescilli markalar 10 yıllık koruma hakkına sahiptir Yenilenmek suretiyle bu süre sonsuza kadar uzatılabilir
Bir ürünün tümü ya da bir parçası üzerindeki süslemenin çizgi, renk, şekil, biçim, doku, ses gibi görsel olarak iki boyutta ya da üç boyuttaki özelliklerin oluşturduğu bir bütün “Endüstriyel Tasarım” olarak ifade edilir Örneğin; reklamlarda görülen bütün telefonların tümü aynı teknoloji ile üretilmiş ve çalışıyor olsa dahi (görsel olarak) bunların her birinin biçimi bir endüstriyel tasarımdır
Coğrafi sınırları belirlenmiş herhangi bir bölge, yöre veya alan içersindeki doğal özelliklerden ve/veya oradaki beşeri unsurlardan kaynaklanan bazı özellikler bir ürün üzerine yansıyorsa ve bu ürünler coğrafi bölge ile bütünleşik olarak anılıyorsa bu tür ürünlerin korunma yöntemine verilen adlar “ Coğrafi İşaretler “ olarak tanımlanır Örnek olarak halılar, peynirler, bazı yemeklerin adları sayılabilir “ Menşe adı “ ve “ Mahreç İşareti “ biçiminde iki tür tanımlamayla ortaya konulan kavramlar da coğrafi işaretleri ifade eder
Böylece patent kavramı adı altında belirlenen “ Sınai Mülkiyet Hakları “ 1- Patentler ve faydalı modeller, 2- Ticaret ve hizmet markaları, 3- Endüstriyel tasarımlar, 4- Coğrafi işaretler ve , 5- Entegre devre topografyaları olmak üzere 5 ana kavramdan oluşur Bunlar —> Türk Patent Enstitüsünün yürütmekle yükümlü olduğu konulardır
PATENT BORU, Özel bağlantı tertibatı ile teçhiz edilmiş, sızdırmaz bir şekilde birbirlerine çabuk bağlanabilen boru
PATENTLİ TELLER, —> Uzun hadde ürünleri
PATLAMA, Lağım deliğindeki patlayıcı maddeyi oluşturan kimyasal maddelerin, ani olarak yüksek basınçlı gaz durumuna geçişi
PATLAMA GÜCÜ, Genel olarak kaya kütlesini uygun bir şekilde kırma ve yerinden oynatma kabiliyeti olup; —> Patlama hızı ile patlamada ortaya çıkan gaz hacminin kombinasyonu sonucudur
PATLATMA HIZI, Patlayıcı kolonunu kateden infilak dalgasının hareket hızı Patlatma hızı arttıkça, aynı zaman periyodunda daha fazla enerji çıkar Oluşan enerji ise kayacı çatlatan infilak dalgası ve çatlakları genişleterek kaya parçalarını hareket ettiren yüksek basınçlı gazlar şeklinde ve sıcaklık ile açığa çıkar Bir patlayıcının randımanı, patlayıcının yoğunluğu ile patlatma hızının çarpımı olan belirlenmiş —> İmpedans değeri ve kaya kütlelerinin yoğunluğu ile sismik iletim hızlarının çarpımı olan impedansı arasındaki yaklaşım ile belirlenir Aynı karakteristikli patlayıcıların patlatma hızları; kartuş çapına, sıkıştırılma derecesine ve başlatmada alınan enerjiye bağlıdır
PATLAMAYAN LAĞIM, Delikler delinip doldurulup atış yapıldıktan sonra herhangi bir nedenle patlamadan sıkılanmış vaziyette kalan lağım deliği
PATLATMA VERİMİ , En uygun patlatma maddesi cinsi ve bunun miktarı ile, patlatma sonucu en çok malzemeyi açığa çıkarmayı sağlamak için kullanılan kontrol kavramı Patlama verimini etkileyen parametreleri, kontrol edilebilir değişkenler ve konrol edilemez değişkenler olarak iki gruba ayırmak mümkündür Patlayıcı cinsi, patlayıcı yoğunluğu, ateşleme düzeni, delik çapı, delik boyu, sıkılama boyu, sıkılama malzemesi, delikler arası mesafe, delik sayısı, kayaç hareket yönü kontrol edilebilen parametrelerdir Ortam jeolojisi, kayaç karakteristikleri, nizamnameler ve özel uygulama konumları ise ikinci gruba girerler
PATLAYICI ALTIN, Bir altın oksitinin (Au2 O3) patlayıcı özellikleri olan amonyaklı türevi Patlayıcı altın kurşunî bir tozdur ve sarsıntıyla patlayabilir
PATLAYICI GAZ GRUPLARI, Patlayıcı gaz ortamlarının ihtiva ettikleri gaz cinslerine göre gruplandırılmaları Bu gruplandırmalar:
GRUP I- (METAN) maden ocakları
GRUP II- Metan haricindeki bütün gazlar
II- A
III- B
II- C Hidrojen, Asetilen
PATLAYICI-BOŞLUK DUYARLIĞI,—> Boşluk duyarlığı
PATLAYICI-DUYARLIK, —> Duyarlık
PATLAYICI-ENERJİ FAKTÖRÜ,—> Enerji faktörü
PATLAYICI GAZ ORTAMI, Belirli oranda hava ile karıştığında patlama özelliği gösteren toz, buhar ve gazların bulunduğu işyeri ortamı
Alüminyum, hububat, kömür vb gibi tozlar hava ile karıştığında patlama özelliği gösterir Patlayıcı gaz ortamları gazın bulunabilme ihtimaline göre saha 0, saha 1 ve saha 2 diye zonlara ayrılmaktadır
PATLAYICI MADDE, 1)Çeşitli kimyevi bileşimlerde olup ısınma, basınç, darbe ve elektrik akımı etkisiyle, saniyenin kesirleriyle ifade edilen zaman aralıklarında, kimyasal bir reaksiyon (tepkime) sonunda meydana gelen yüksek sıcaklıktaki gazın yarattığı basınç ve titreşimle temasta bulunduğu ortamı tahrip eden madde 2) Eksplosif Çeşitli detonasyon hızları ile belirlenen patlayıcı maddeler —> Karaba-ruttan başlayarak —> Dinamit, amonyumnitratlı, kalsiyumnitratlı, kloratlı patlayıcı maddeler, trinitrotuluol (TNT), trinitrofenol, nitropenta, şeklinde sıralanırlar Sıvılaştırılmış hava da patlayıcı özelliğindedir Patlayıcı maddeler genel olarak a) Yüksek patlayıcılar, b) Yakıtlar ve c) Pirotektik malzemeler olarak gruplandırılırlar PATLAYICI MADDELERİN İMHASI, Bozulmuş olması sebebiyle veya nitelikleri güvenilir bir şekilde tesbit edilemediği için; kullanılması sakıncalı olan patlayıcı maddelere uygulanan işlem —> (1981989 tarih ve 20287 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan yönetmelik)
PATLAYICI-MUTLAK HACİM GÜCÜ, —> Mutlak hacim gücü
PATLAYICI-NİSBİ HACİM GÜCÜ, —> Nisbi hacim gücü
PATLAYICI ORTAM STANDARTLARI, Patlayıcı ortamlarda çalıştırılacak cihazların dizayn ve test esaslarının, alınması gereken tedbirlerin belirlendiği ve uyulması mecburi olan standartlar
Patlayıcı ortamlarda çalışabilir cihazların genel tanıtımı için kullanılan sembol, “Explosio- Proof“ kelimesinin kısaltılması olan (Ex) dir Bu tanıtım sarı zemin üzerine siyah harflerle yazılabildiği gibi kare ve daire içine alınarak çerçevelenmektedir Cihazların detaylı tanıtımı harf ve rakamlardan oluşan kodlarla yapılmaktadır
Ex Patlayıcı ortam cihazını tanıtma
d Koruma tipini tanıtma
I ve II Gaz grubunu tanıtma
T1-T6 Sıcaklık sınıfını tanıtma
Gaz ve buharlar (I ve II) iki ana patlama grubuna ayrılmaktadır
Bunlardan
Grup I Metan gazı (Maden Ocakları)
Grup II Diğer bütün gazlar
Muhtelif tehlike bölgelerinde kullanılan elektrik cihazlarında emniyeti sağlamak için çeşitli koruma tipleri geliştirilmiştir Bu koruma tipleri aşağıda belirtilen harflerle sembolleştirilir
(d) ALEV SIZDIRMAZ KORUMA, (Flame-Proof Enclosures) İçerisine sızmış olabilecek gaz, toz ve buhar-hava karışımının patlamasına zarar görmeden dayanabilen ve patlama sonucu oluşan alevi, bağlantı yerlerinden veya dışa açılan öteki bölümlerinden, çevredeki patlayıcı ortama iletmeyen koruma (TS 3380)
(e) ARTIRILMIŞ EMNİYETLİ KORUMA , (İncreased Safety) Normal işletmede ark veya kıvılcım meydana gelmeyen veya meydana gelmesine mani olacak etkili tedbirler alınmış ve ayrıca ısınmasına mani olunacak tedbirler alınarak emniyet katsayısı artırılmış koruma tipi (TS 3385)
(i) KENDİNDEN EMNİYETLİ KORUMA , (Intrinsically Safety) Normal çalışmada veya belirli arıza şartlarında meydana gelen kıvılcım ve sıcaklık ortamında patlamayan devre ve cihazdaki koruma tipi (TS 3392)
(T1-T6) YÜZEY EN BÜYÜK SICAKLIĞI , Patlayıcı ortama açık olması durumunda, bu ortamın emniyeti yönünden sakıncalı olabilen herhangi bir bölümün veya elemanın, kabul edilen aşırı yükler bulunduğunda bunları da kapsayan işletme şartlarındaki en yüksek sıcaklık T6= 85° ile T1= 450°C arasında rumuzlar ile gösterilen altı sıcaklık sınıfı
(p) BASINÇLA KORUMA, (Pressurization)
(h) HAVA SIZDIRMAZ KORUMA, (Herme-tic Sealing)
(q) TOZLA KORUMA , Kumla doldurma (Sand Filled)
(o) YAĞLA KORUMA , Yağa daldırılmış (Oil İmmersed)
(s) ÖZEL KORUMA , (Special Protection)
SINIRLI HAVA SIZDIRMAZ , N Tipi Koruma (N Type Protection) şeklindedir —> Alev sızdırmaz cihaz, alev kesici, Alev sızdırmaz cihaz tanıtma kodu, alev sızdırmazlık, Alev sızdırmazlık korumaları, alev sızdırmazlık test istasyonu
PAY ATIM YÖNÜ, Patlayıcı madde kullanarak koparılıp atılan kömür veya kayaç parçalarının fırlama yönü —> Şekil
PAYANDA, Konsol, kiriş ve kolonların (sütunların) takviyesi için kullanılan destek (ayak)
PAYPLAYN (Pipe-Line), —> Hidrolik taşıma
PAYTON, Meyilli nakliyatta vince bağlı platform şeklindeki taşıma aracı —> Kontrpua, Şaryoportör
PEGMATİT, 1) Genellikle iri kristalli ve normal olarak yapısı ve muhtevası farklılıklar gösteren derinlik kayacı Pegmatit içerisinde esas olarak kuars, feldispat, muskovit, biyotit, turmalin, beril, lityum mineralleri, zirkon vb gibi iri taneli silikat mineralleri bulunur Kalay, tungsten, tantal, uranyum vb gibi nadir minerallere de pegmatit bünyesinde rastlanabilir 2) Pnömatilik fazda magma buharı ile yer çatlaklarında yükselerek oluşan iri taneli kristallerin teşkil ettiği mineral topluluğu
PEGMATİTİK DOKU, —> Pegmatitik tekstür
PEGMATİTİK-PNÖMATOLİTİK CEVHER YATAKLARI, Pegmatitik ve pnömatolitik fazlarda oluşan cevher yatakları Bir intrusif kitlenin çatlaklara girerek sertleşmesi safhasında (500-700½C) kolay uçucu kısımların geriye kalan eriyik içinde toplanmaları ve bu eriyiğin iri kristaller meydana getirmesine pegmatitik faz denir Soğuma ilerledikçe (400-500½C) ve dış basıncın iç basınca olan oranı belirli bazı şartları yerine getirmedikçe, uçucu kısımların bölümlere ayrılarak destile olması sonucu yankayacın çatlakları arasında veya tane sınırları içine nüfuz etmesine de pnömatolitik faz denir
PEGMATİTİK TEKSTÜR, Pegmatitde bulunan kuars ve feldispat kristalleri gibi, mineralleri birbiri içerisine girmiş bir durumda bulunan kayacın (tekstürü) dokusu
PELET KÜKÜRT, Çevre şartlarından etki-lenmeyen ve tozlaşmayan katı kükürt elde etmek amacıyla üretilen, ışınsal ve sert bir yapısı olan katı kükürt cinsi —> Püskürtme-, Islanabilen-, Mikronize-, Parlak-, Koyu-, Slate-, Toz kükürt
PELETLEME, Tanelerin diğer küçük taneler üzerinde yuvarlanarak büyüyüp bir araya getirilmesi şeklinde bir aglomerasyon işlemi
PENCERE, 1) Örtülü oluşumun üstündeki örtüden, bir kesimin aşınmasıyla alttaki yaşlı oluşumun yeryüzünde ortaya çıkması Kuzey Anadolu Taş Kömürü Havzasında örtüyü teşkil eden genç kretase tabakalarının aşınması sonucu, daha yaşlı karbonifer tabakalarının (-arazisinin) yeryüzünde görülen kısımlarının (karbonifer pencereleri) kapladığı alanlar Diğer bir ifade ile kretase tabakalarının yaşlı karbonifer tabakaları ile kontak hatlarının sınırladığı alanlar 2) Kapalı bir mekânın içine hava ve ışık girmesi için duvarlarda bırakılan boşluk
PENEPLEN (AŞINMA DÜZLÜĞÜ), Çok hafif engebeli, üstünde hemen hemen başka hiç bir yüzey şekli bulunmayan düzlük veya ova Bu tür düzlüklerin jeolojik dönemler boyunca süren akarsu aşındırmaları etkisiyle oluştuğu kabul edilir Böylece düzlük hemen hemen deniz yüzeyine kadar aşınmış ve artık herhangi bir aşınmanın gerçekleşmeyeceği kadar düz (sıfıra yakın eğim) olan yapı Diğer bir ifade ile, erozyon sonucu oluşmuş yumuşak engebeli yer yüzü parçası —> Plato
PERBORAT, Sodyum perboratın kısaca ifade ediliş şekli Susuz sodyum perborat (NaBO3) suda eridiği zaman oksijenli su (H2O2) verdiği için ağartıcı özelliği olması nedeniyle katkı maddesi olarak temizlik malzemesi imalinde; oksijen üretiminde hammadde olarak, oksitleyici özelliğinden dolayı tıpta ve dişçilikte de kullanılır
PERÇİN, İki sacın birbirine çözülmez bir şekilde bağlanmasını sağlamak amacıyla saclara delinen deliklere sıcak veya soğuk olarak geçirildikten sonra ucu dövülmek suretiyle şişirilen bağlama parçası Perçinler başlarının biçimine göre yarım yuvarlak başlı-, mercimek gömme-, gömme başlı-, ve yarı gömme başlı perçinler diye isimlendirilir Çapı 9 mm’ye kadar olan perçinler soğuk perçin olarak yapılır Diğerleri sıcak olarak vurulur
PERDAHLIK PLAK, Mermer işletmeciliğinde ham plâkların perdah makinesinde çıkıntı ve girintilerinin silinerek istenilen yüzeyin temin edilmiş hali —> Ham plâk
PERDE, 1) İstihsal yapılan yerler arasında bırakılan, yukarıya doğru daralan ve tavan ile temasta olması şart olmayan maden rezerv parçası Perdenin görevi aslında tavanı tutmak değil, iki üretim hacmini birbirinden ayırmak ve birinde bulunan dolgu maddesinin diğer kısma gelmesini önlemektir 2) Bir galeriyi veya herhangi bir hacmi bölmek için ağaç, branda, tuğla vb malzeme kullanarak yapılan ayırma duvarı
PERİ BACASI, Yamaçlarda sel sularının sebep olduğu farklı aşınma sonucu oluşan sütun, piramidal sütun görünümünde yer biçimlerine verilen ad
PERİKLAS, Magnezyumun beyaz, gri, yeşilimsi, sarımtrak, kahverengi-sarı renkli, kübik sistemin oktaedrik kristal taneli metamorfik doğal oksidi Periklas, %92-98 manyezit ihtiva eden sinter manyezitin sanayide 1650 C° ‘ın üstünde tekrar kalsine edilmesi suretiyle üretilir ; ateşe dayanıklı manyezit tuğlaların ana maddesidir Özel kristal yapısı nedeniyle sert olup manyezit tuğla sanayiinde tercih edilir
PERFORASYON ATEŞLEMESİ, Üretim sondajının borulanmış üretim seviyesini çelik bilyelerle ateşlemek suretiyle delip prodüktif seviyeden üretim yapma metodu Ateşleme elektrikle yapılır; Log ve numune alımıyla saptanan prodüktif seviyedeki çimentolanmış boruda bu ateşlemeyle üretime yeterli miktarda delik açılır
PERİDOT, Yeşil zebercet olarak da bilinir Forsterit-fayalit dizisinden olivinin değerli taş niteliğinde, saydam yeşil türü Sarı yeşil türüne krizolit (Grekçe khrysohthos: “ altın taşı “) denir Krizolitten daha değerli olan peridot genellikle basamaklı (yastık) kesim yolu ile fasetalanır
PERİDOTİT, Bazik derinlik kayacı —> Peridot
PERİKLAS, Kübik veya oktaedr şeklinde taneli magnezyum oksit
PERİYODİK BAKIM, İşletmelerde çalışan her türlü makinenin tüm tesisin zamansız arıza yaparak hizmet dışı kalmasını önlemek için, muayyen süre (günlük, haftalık, aylık, fevkalade bakım) ve plan dahilinde, bu iş için donatılmış atelyelerde veya yerinde gözden geçirilip daima çalışır durumda tutulmalarını sağlama
PERİYODİK SİSTEM, Fiziksel ve kimyasal özellikleri birbirine benzeyen kimyasal elementleri artan atom ağırlıklarına göre sıralamak suretiyle gruplara ve periyodlara ayırmak ve bunların yardımı ile de maddenin yapısı hakkında bilgileri ortaya çıkarmak için bulunmuş olan sistem —> Tablo s 295
PERLİT, 1) Jeolojide inci taş olarak da isimlendirilen, bünyesinde eş merkezli çatlaklar içeren doğal cam Pelit ağdalı lavların veya mağmanın hızlı soğuması sonucu oluşur Yağlı ile incimsi arasında değişen parlaklığa sahip bünyesinde genel olarak % 2-6 su (H2O oranı % 0,5’e, kadar düşebilir), % 70-75 silisyumdioksit, % 12-16 alumina ve diğer sodyum, potasyum, demir, manganez, titanoksit ve sülfür bulunur Gri, gümüş grisi, koyu gri veya siyaha kadar değişik renklerde (çoğunlukla gri ya da yeşilimsi, ama kahverengi, mavi, ya da kırmızı renklerine de rastlanır), 850°-1150° C arasında ısıtıldığında genleşerek 10-30 misli bir hacim büyümesi gösteren camsı, volkanik (silikat türü) bir kayaçtır
Maden yatağından üretilmiş perlite “ Ham perlit” ham perlitin öğütülüp tane boyutlarına göre tasnif edilmesi sonucu elde edilen ürüne “ Tasnif edilmiş perlit” denir Bünyesinde fazla su bulunduran perlit türleri fazla hacim artışı sağladığı için “ aktif perlit” denir Suyu az içerenler iyi cins sayılmayıp “pasif perlit” veya yüksek ısı perlit olarak adlandırılır —> Genleşmiş perlit 2) Metalurjide ferrit ve sementit katmanlarının art arda sıralanmasından oluşmuş mikroskopik demir alaşımları bileşeni—> Şekil, Perlitli dökme demir, Genleşmiş perlit
PERLİTİK DOKU, —> Perlitik tekstür
PERLİTLİ DÖKME DEMİR, Kendisine üstün mekanik özellikler kazandıran perlitli yapıda —> Gri dökme demir, Dökme çelik —> Perlit
PERLİTİK TEKSTÜR, 1) Bazı camsı kayaçlarda ani soğuma ve büzülme sonucu küresel veya spiral çatlaklar ile kayacın yüzeyinde inciye benzer ufak birçok kürecikler meydana getirmesi suretiyle oluşan doku 2) Perlitik doku
PERMEABL , Geçirgen
PERMEABİLİTE, Maddenin sıvı geçirgenliği
PERPORASYON, Muhafaza obrusu ile korunmaya alınan produktif (petrol, su) zonlarda borunun özel düzenlerle delinmesi işlemi
PERSPEKTİF REZERV, Bazı ülkelerde kullanılan bir rezerv kavramı olup, belirli bir derinliğe kadar varlığı belirlenmiş cevher kitlelerinin daha derinlere doğru ekstrapolasyonu sonucu varlığı ümit edilen cevher miktarı —> Kaynak
PERT, Proje Değerlendirme ve Gözden Geçirme Tekniği, “Program Evaluation and Revise Technic” deyiminin kısaltılması
PERVANE, —> Vantilatör
PERVANE DEBİSİ, Pervanenin birim zamanda ocağa bastığı veya ocaktan emdiği m3 cinsinden hava miktarı
PESTİL, Kömür madenciliğinde kömür damarı ile tavan veya fayla damar kontaklarında ve kömür tabakası içinde rastlanan yumuşak (plastik) killi oluşum
PETEKSEL BOŞLUK, Mermer madencili-ğinde, taşın yapısında meydana gelmiş olan irili ufaklı çoğul boşluklar —> Kovan boşluk
PETN (Pentaerythritol Tetranitrate) ESASLI PATLAYICI FİTİLLER, (Explosive Cord) —> Detonasyonu başlatacak miktarda yüksek patlayıcı ve yangın çıkmasını önleyecek miktarda soğutma tuzu içeren —> Lineer tip patlayıcı PETN fitilinin patlama hızı 6300 m/sn’dır Bunlar 4 ve 7 örgülü (toronlu) olarak üretilirler 4 toronlu fitiller 50 m, 7 toronlu fitiller ise 30 m uzunluklarda ve karton paketlerde satılırlar Raf ömrü sonsuzdur
PETROGRAFİ, 1) Kayaçları tanıma, tanımlama ve kümelendirme ile uğraşan bilim dalı 2) Kayaç bilgisi —> Jeoloji
PETROL, Yeraltında rastlanan ve içerisinde çoğunlukla parafin olmak üzere çeşitli hidrokarbon bulunan, yağlı, alev almayan sıvı Petrol çok farklı bölgelerde, muhtelif karışım ve görünüşlerde tezahür eder Kömürden sonra en iyi bilinen bitüminli oluşum olup, karbon bileşiklerinin en önemlisidir Tabii olarak oluşur; kayaç çatlaklarından sızar, su sathında yüzer veya hazne kayaçlarda bulunur ve sondaj usulüyle buradan çıkarılabilir
PETROL SONDAJI, Stratigrafik istikyaf, arama, üretim ve üretimi geliştirmek için karada, kara sularında ve açık denizlerde genellikle rotari sistemiyle yapılan derin sondaj Delme çapları, stratikrafik istikşaf ve arama sondajlarında küçük, diğerlerinde üretimle orantılı şekilde daha büyük seçilir Rotari sistemiyle çalışılan kuyu başına monte edilen delme makinesi kule (derrick), vinç (drow-work), kule makaraları ve hareketli makara sistemi (crown-travelling black), döner tabla (rotarytable), motorlar (engines), çamur pompası (slush pump), sondaj takımları (drill pipe, drill stem, bit) ve yardımcı takımlardan (accessories) müteşekkildir Birkaç yüz ila onbeş bin metrekarelik kapasiteler için çok çeşitli makineler mevcuttur ve sekiz ila on sene içinde bu makineler daha gelişmiş ve ekonomik olanlarına yerlerini bırakmakta olduklarından satın alınan bir sondaj makinesini bu zaman süreci içinde azami verimle çalıştırmak gerekir Dünyanın en derin sondajına Eylül 1987’de Federal Almanya’da başlanmıştır 14000 m’ye indirilecek bu araştırma sondajı 110 adet çeşitli ilmi araştırma projeleriyle ilintilendirilmiştir Kıt’asal derin sondaj programı adını alan bu projenin ana amacı şimdilik, yerkabuğunun fiziki ve kimyevi durumunu anlamak, kıt’alararası oluşumların evrim ve dinamiğinin anlaşılmasını sağlamak için arz kabuğunun derinliklerindeki işlemlerle temel araştırmaya hizmet etmektir
PETROLLÜ ŞEYL, Ekonomik olarak petrol ve gaz üretilebilen —> Bitümlü şist
PETROLÜN GRAVİTESİ, —> API Gravite
PETROL YATAKLARI, Geçirimsiz tabakalar ve yapılarla hapsedilmiş zuhurlar Şekilde belirtildiği gibi genellikle dört tip petrol yatağı önem arzetmektedir —> Şekil —> Cap Rock

Alıntı Yaparak Cevapla

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları

Eski 09-09-2012   #27
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları



PETROLOJİ, Kayaçbilim olarak da bilinir Kayaçların kimyasal bileşimini, dokusunu ve yapısını; bulundukları yerleri ve dağılımlarını; fizikokimyasal koşullar ve jeolojik süreçlerle bağlantılı olarak kökenlerini ve oluşumlarını inceleyen bilim dalı Başlıca üç kayaç tipi olan korkayaçlar, başkalaşım kayaçları (metamorfik kayaçlar) ve tortul kayaçlar petrolojinin araştırma alanına girer Deneysel petrolojide , Laboratuvar koşullarında yapay olarak elde edilen kayaçlar üzerinde yürütülen araştırmalarla gerçek kayaç oluşum süreçleri belirlenmeye çalışılır Petrografide ise, kayaçlardan alınan ince kesitler, tek düzlemde titreşen kutuplanmış ışıktan yararlanılarak incelenir Böylece kayaçlar sistematik biçimde sınıflandırılır —> Petrografi, Sedimentoloji
PH (pH, PH), Su ihtiva eden bir sıvıda hidrojen iyonları konsantrasyonunu gösteren sayı Suda veya sulu bir sıvıda suyun belirli bir kısmı daima H+ ve OH- iyonlarına ayrışır Suda iyonlaşma yani suyun çözüşme sabitesi sıcaklığa bağımlıdır Çözüşme sabitesi, —> Hidroksil ve hidrojen iyon konsantrasyonu ilişkisinde hidrojen iyonu çoğalırken hidroksil iyonunun azalması veya tersi sonucunu doğurur Pratik uygulamada hidrojen iyonu (H+) sayısı hakkında fikir vermek için direkt sayı kullanılmaz; onun yerine negatif (10) ‘lu logaritması PH olarak ifade edilir
PH= - log (H+)= Log 1/ (H+)
Temiz suda PH=7, asitli suda PH <7, bazik suda PH >7 şeklindedir PH değeri bir yükseldiğinde hidrojen iyon konsantrasyonu onda bir mertebesinde düşer; hidroksil iyon konsantrasyonu (10 üssü) mertebesinde artar Göz önüne serilen mertebelerdeki konsantrasyon değişimleri etkileyici sonuçlar getirir ve flotasyon şlamı ortamında bunun etkileri kuvvetlidir Bu sebepten şlamın PH değeri kontrolu, yüzdürücü, çöktürücü dozlarına gösterilen ihtimam kadar önemlidir PH değeri, sisteme asit veya baz ilavesiyle ayarlanır
PH değerinin kontrolu, ± O,1 PH mertebelerinde yapılır ve pratik olarak bu kontrol için turnusol kağıdı kullanılabilir Wulff’un folye-kolorimetresi de çok kullanışlıdır
PH değeri yaşamda, toprakta ve denizde de önemli rol oynar Örneğin, insan kanının normal PH değeri 7,3-7,45 arasında oynar; yani kan hafif baziktir Buna mukabil midede PH 2' dir, yani kuvvetli asidiktir Asitli topraklar sadece muayyen bitkilerin yetişmesine olanak verir ve toprağın PH değeri kireç muhtevası için bir ölçüttür Denizlerin uygun PH değeri bazı sedimantasyon olaylarına olanak sağlar
PİCUL, —> Pikul
PİÇ, 1) Kömür madenciliğinde ana kömür damarının tavan ve taban taşları arasında bulunabilen ve işletilmeye müsait olmayan ince damar 2) Lağım deliklerinin yükünü hafifletmek için delinen kısa lağım deliği 3) ***damar
PİEZOMETRİK YÜZEY, Basınçlı akiferdeki suyun kuyu veya sondaj deliğinde hidrostatik basınç tesiri ile yükselebileceği yüzey
PİGMENT, Çeşitli malzemelere renk vermek için kullanılan, yoğun renkli kimyasal bileşiklerin ortak adı Boyar maddelerin tersine çözünmeyen bileşikler olan pigmentler çok ince katı tanecikler halinde, başka bir deyişle katı asıltı olarak uygulanır En çok boyalarda, baskı mürekkeplerinde ve plastiklerde kullanılır
Pigmentlerin organik veya inorganik birçok örneği vardır; organik pigmentler inorganiklere göre daha parlak ve dayanıklıdır
PİK DEMİR, Yüksek fırında üretilen ve içinde en az % 2 karbon bulunduran ve ayrıca izabe sırasında cevherin bünyesinden gelen P, S, Mn-Si gibi elementler içeren demir
PİKUL, 1) Malaysiya’da kullanılan Çin ağırlık birimi Pikul yaklaşık 60,5 kg veya 133,5 libre eşdeğeridir 2) Endonezyada kullanılan bir ağırlık birimi olup, 61,76 kğ eşdeğeridir= (Endonezya pikulu) 3) Picul
PİLON, 1) Havai hat kablolarını taşıyan ve demir profillerden imal edilmiş olan kafes direk 2) Kafes direk şeklinde imal edilen enerji nakil hattı direği
PİLOT BİT, Ucunda daha dar çaplı kademesi bulunan ve karot almadan ilerleme yapan bir tür elmaslı veya sert metal uçlu matkap
PİM, Parçaların karşılıklı durumlarını tesbit edip emniyete almak ve iki parçayı birleştiren yüzeydeki kuvvetleri karşılamak için kullanılan bağlama parçası
PİRAMİT ORTA, Patlatıldıklarında, alında piramit biçiminde ek serbest yüzey oluşturacak düzende delinmiş deliklerin oluşturduğu orta
PİRİNÇ, Bakır ve çinko metallerinin belirli oranlarda karıştırılarak ergitilmesi suretiyle elde edilen sarı renkli alaşım
PİRİT, Demir iki sülfüre (FeS2) verilen ad
PİROFİLİT , Fiziksel özellikleri ve kullanım alanları bakımından talk’a benzeyen, fakat kimyasal bileşimi farklı bir hidro alüminyum silikat (Al2O3 4SiO2 H2O) Seramik ve dolgu sanayiinde kullanılır, bünyesinde yüksek aluminali mineraller bulunması halinde refrakter tuğla üretimi için de önemli olur Genellikle metamorfik masifler içinde ve mikaşistler arasında tabakalar halinde bulunmakla beraber sülfürlü cevherlerin alterasyon zonlarında da rastlanır
PİROKSEN, Değişik kimyasal bileşimlere sahip, kayaç oluşturucu silikat minerallerinin ortak adı Bu önemli mineraller grubunda özellikle kalsiyum, mazgnezyum ve demir bakımından zengin üyeler egemendir Genel formül AB Si2O6 şeklindedir A unsuru genellikle Mg, Fe, Ca, ve Na, B unsuru genellikle Mg, Fe, Al ve Si elementlerinden oluşur Önemli piroksen mineralleri diopsit, ojit, egirinjit, egirin’dir
PİROLİZ, 1) Katı yakıtların içerdiği uçucu maddelerin havasız ortamda gazlaştırılması Piroliz sonucu elde edilen gazlar temizlendikten sonra aynı tesisin ısı ihtiyacını karşılamada kullanıldığı gibi fazlası da hava gazı olarak çeşitli tüketim yerlerine verilir 2) Kimyevi sentez usulü
PİROELEKTRİK,—> Minerallerin elektriksel özellikleri
PİROMETALURJİ, Yüksek sıcaklıkta ergitme ve redükleme yoluyla metal veya alaşımlarının üretim tekniği—> Özütleme, Hidrometalurji, Elektrometalurji, Elektrotermik işlem, Kavurma, Damıtma
PİROMETAMORFOZ, Sıcaklığın çok yükselmesi ile meydana gelen başkalaşım —> Metamorfoz
PİROMETRE, —> Termokupl
PİROP, —> Laltaşı
PİSTONLU BAK KASASI, —> Jig
PİSTONLU TULUMBA, Silindir içindeki bir pistonun ilerigeri hareketi suretiyle emme ve basma fonksiyonu yapan elektrik, buhar veya basınçlı hava gücünden yararlanılarak herhangi bir sıvıyı yüksek seviyeye pompalamak (basmak) için kullanılan makine
PİZOLOTİK FOSFAT, —> Fosfat
PİZOLİTLİ KALKER, İçinde konkresyon taneleri bezelye büyüklüğünde olan kalker
PLAK TURNE, —> Döner sac
PLANÇETE, 1) Pratik ve çabuk topografik arazi alımında (plan ve harita çıkarmak) çok kullanılan alet 2) Mühendislerin kullandıkları mesaha tahtası
Bir sehpa üzerine oturtulmuş ve üstüne çizim kağıdı (pafta) yayılmış çizim tahtasından meydana gelen bu düzende, gözlemci plançeteyi tam yatay konuma getirdikten sonra istasyon noktasını pafta üzerinde bir toplu iğneyle gösterir ve bu iğneyi özel bir pusulayla yöneltir Sonra gözlem noktalarının doğrultularını belirlemek için tesviye-, eklimetreli- veya döner dürbünlü —> Alidatkullanılır Bu doğrultuları pafta üzerinde kurşun kalemle çizdikten sonra, uzaklıkları ölçülen noktaları polar koordinatlarıyla paftaya işler Ayrıca bu noktaların kodlarını da belirler veya kontrol eder Sonunda arazinin karakteristik çizgileriyle bunların çevresindeki detaylarını çizer, düzey eğrilerini geçirir ve gerekiyorsa profilleri ölçer
PLAKA TEKTONİĞİ, —> Levha tektoniği
PLANİMETRE, Alan hesabını yapmak için kullanılan yardımcı alet Polarplanimetre ve tamburlu planimetre olarak iki tipi vardır Tamburlu planimetre ile daha ziyade ince uzun alanlar, polar planimetre ile de merkez kolu yarı çapı teşkil edecek kadar olan alanın ölçümü yapılır
PLANLAMA, 1) Çeşitli faaliyetlerin tertip ve tanzimini temin etmek için yol gösterici hizmetleri yerine getirmek maksadı ile yapılan çalışmaların tümü Planlar, amacına göre, kuruluş planı, üretim planı, satış planı, likidite planı, hesap veya muhasebe planı gibi işletme faaliyetlerinin çeşitli aşamalarını gösterir 2) Proje faaliyetlerinin ve olaylarının tertibi, mantıki münasebetleri ve uygulama sıralarının tesbiti hakkında önceden tahminde bulunarak bu olayları yönlendirmek, önlemek veya istenilen şekilde oluşturmak amacı ile önceden hareket etme
PLANŞ MOBİL, —> Seyyar döşeme
PLANYA, 1) Ağaç, demir vb malzemenin yüzeylerini talaş kaldırarak düzgün hale getirmeye (tesviye etmeye) yarayan tezgah 2) Tesviye tezgahı
PLASER, —> Plaser cevher yatağı
PLASER CEVHER YATAĞI, Primer cevher yataklarının mekanik etkiler altında parçalanarak başka bir yerde (nehir yatağı, dere yatağı, deniz kıyısı vb) yığılmaları ve zenginleşmeleri (konsantre olmaları) sonucu meydana gelen sekonder (ikincil) maden yatağı
PLASER İŞLETME METODU, Plaser maden yataklarına uygulanan sistem Bu sistem; maden yatağının bulunduğu ortama göre kuru veya sulu (hidrolik) işletme metotları diye ikiye ayrılabilir Metodun uygulaması, ekonomik şartlara göre el ile veya mekanik olarak yürütülür El ile çalışma; leğenleme, oluk, kademeli oluk ve tabanı çıtılı oluk ile yapılır Mekanik çalışma ise skreyper, ekskavatör, yüksek basınçlı monitör ve dreç (taraklı duba) yardımıyla yapılır Deniz dibinde oluşan maden yumrularının oluşturduğu maden yataklarına da derin deniz madenciliği uygulanır
PLASTİK KAPLI HALAT, Makara ve tamburlarda erken aşınmayı önlemek ve halat toronları ve telleri arasına toz ve rutubet kaçmasını engelleyerek, halat içindeki yağın dışarı çıkmamasından dolayı, halatın kendiliğinden, yağlanması sağlanmak suretiyle halat ömrünün uzatılması için özel imal edilmiş (plastik kaplı veya plastik enjekteli) halat Bunlar; makara ve tamburlarla olan temas yüzeyini artırmak için klasik altı toronlu halata nazaran sekiz toronlu telleri kalıpta çekilerek yassılaştırılmış, metal yoğunluğu ve kopma dayanımı artırılmış olarak imal edilir Bu suretle halatın yük altında esneklik kazanarak yorulma süresinin uzaması, homojen yük dağılımı ve halatın ezilmeye karşı daha dayanıklı hale gelmesi sağlanır
PLASTİK KİL, Suyu şiddetle emen, yoğrulup şekil verilebilen, ısıtılınca suyunu tamamen kaybederek sertleşen ve bu özelliğinden dolayı tuğla, kiremit, testi vb imalatında kullanılan (kil) hammadde
PLASTİK SULU SIKILAMA KARTUŞU, (PSSK) Açık ucu eğri, kapalı ucu sivri silindirik tipte hazırlanmış plastik torba çalışma alanında su ile doldurulup ağzı tırnaklı tapa ile kapatılarak sivri ucu dinamit lokumunun üzerine gelecek şekilde deliğe yerleştirilerek sıkılama yapmaya yarayan malzeme Plastik sulu sıkılama kartuş malzemeleri alev geciktirici ve anti-statik özelliğe sahip olduğundan, bu tür sıkılama özellikle grizulu ortamda yapılan ateşlemede güvenlik bakımından büyük önem taşır 32mm çapında bir delik için 26mm çapında 400mm boyunda 300cm3 hacminde bir plastik sulu sıkılama kartuşu yeterli olmaktadır
PLASTİKLİK, Maddenin herhangi bir hacım kaybı ve geri tepmesi veya parçalanması olmadan elle yoğrulabilme ve istenilen biçimin verilebilmesi özelliği Bu özelliğe sahip en yaygın malzeme—> Kildir Kilin plastisitesini saptamak için; plastisite suyu, Atterberg plastisite sayısı ve su absorpsiyonu saptanmalıdır Killerdeki plastisite 4 sınıfta incelenir
1) PD Plastisite derecesi % 10- 30 (Kil olmayan materyeller, şistler, şamot killeri, âdi killer)
2) PD % 30-65 (Kaolenler, bağlama killeri)
3) PD % 65-80 (Kaolen, montmorillonit grubu)
4) PD % 80 ve üzeri (Bentonitler, yıkama killeri, montmorillonitler)
PLATİN (Pt), 1) Atom ağırlığı 195,09, özgül ağırlığı 21,45 gr/cm3 olan ve 1735 yılında Kolombiya’nın altınlı kumlarında keşfedilen beyaz renkli değerli (asil) metal 2) Platin grubu benzer özelliklere sahip altı metalden oluşur ve bunlar platin (Pt), rodyum (Rh), iridyum (Ir), palladyum (Pd), rutenyum (Ru) ve osmiyum (Os)’dur Platin grubu metaller doğada çoğunlukla birlikte görünürler ve ender bulunurlar Oksitlenme ve korozyona karşı dayanıklı olduklarından ve nadir bulunduklarından dolayı altın ve gümüş gibi değerli metaller olarak bilinirler PGM (Platin grubu metaller)’in en çok kullanılan ticari formu; çubuk, macun, kimyasallar ile diğer şekillere de kolayca çevrilebilen sünger ve toz halidir Ayrıca bütün PGM’lerin tuzları da piyasada bulunur PGM’ler troyonz (1 troyons= 31,1035 gr) veya gram ya da kg (1 kg= 32,1507 troyons) olarak alınıp satılır Ticari kalite platin normal olarak % 99,95, paladyum % 99,9 saflıktadır Amerikan ve İngiliz standartlarına göre platinden yapılmış cisimlerin, platin olarak nitelenebilmesi için en az % 95 Pt içermeleri zorunludur PGM’ler, yüksek sıcaklıkta kimyasal olarak etkilenmez Ayrıca mükemmel katalitik aktivite gösterirler Bu özellikleri kimya, petrol rafinasyonu ve otomotiv sanayilerindeki kullanımların temelidir Korozyona dirençli materyal olarak kimya, elektrik, cam sanayi, dişçilik ve tıp alanlarında kullanılırlar Kuyumculuk, platinin bir diğer tüketim alanıdır Bu alanda kullanılan PGM alaşımları % 95 Pt ve % 5 Ru; % 90 Pt ve % 10 lr; % 96 Pt ve % 4 Pd içerir
PLATİN GRUBU, —> Platin
PLATO, 1) Vadilerle yarılmış, düz veya hafif dalgalı yüzeyi olan alan 2) Yayla Ova ile plato arasındaki başlıca fark platodaki vadilerin oldukça derine gömülmüş olmasıdır Diğer bir ifade ile parçalanmanın çok olduğu kesimlerde rastlanan bazı tepeler —> Peneplenin aşınmaya direnen kesimlerinden oluşan kalıktepeler
PLATFORM, 1) Doğal veya yapay yüksekçe yer 2) Kitle halinde büyük çaplı tabakaların (katmanların) çarpılması ve bunun sonucunda oluşan hafif eğimlerle nitelenen jeolojik yapı tipi 3) Deniz dibinde sondaj kuyuları açmak için deniz tabanından deniz yüzü üzerine çıkan ayaklar üzerine yerleştirilen sondaj şantiye alanı
PLEOKROİSM, 1) Kaidelere uymayan, renkli, kristalleşmiş minerâllerin farklı yöndeki ışığı farklı nisbette emme veya geçirme özelliği (çok renklilik) 2) Dikroizm
PLOTTER (ÇİZİCİ), Harita otomasyon sisteminin temel donanımlarından olup, çok geniş kapsamlı grafik verileri bir bilgisayar veya veri işleme tesisinin denetiminde, kendine özgü özel komutlar kullanarak çizim üretebilen ve çıktı veren cihaz
Yatay olanların her türlü alüminyum, astrolon, karton gibi altlık üzerine çizim yapabilme özellikleri vardır
Düşey çiziciler günümüzde yaygın olarak kullanılır ve büyüklüğü çizim alanı, çizim hızı, çizim hassasiyeti, emulation, kalem sayısı, bellek, gösterge, port, kalem sensörü vs gibi özellikleri ile tanımlanır
PLUTON, Arz kabuğunda katılaşmakta olan ve katılaşmış magma kitlesi
PNOMOKONYOZ, 1) Solunum yoluyla akciğerlere alınan ince tozların (0,5-5 mikron) oluşturduğu hastalıkların genel adı 2) Madenci hastalığı Tozun cinsine göre bu hastalıklara çeşitli isimler verilir Demir tozları-sideroz, alüminyum tozları-alüminoz, silis tozları-silikoz, pamuk tozları-psiloz, asbest-tozları- aspestoz ve kömür tozları da-antrokoz hastalıklarına neden olur
PNÖMATİK JİG, Akışkan olarak su yerine havanın kullanıldığı bir —> Jig türü Bu jigde döner vanadan elek altına verilen basınçlı hava, yalnızca basma hareketini sağlar; dar bir uygulama alanı vardır; yalnız susuz yerlerde ve kuru ürünler istenildiği zaman tercih edilir Pnömatik jiglerde ortamın viskozitesi düşük olduğundan 0,1 mm boyutuna kadar olan tanelerin zenginleştirilmesi mümkündür
PNÖMATİK RAMBLE, 1) Boru içerisinde basınçlı hava akımı vasıtası ile (basınçlı havanın taşıma gücünden yararlanılarak) ramble malzemesinin taşınması suretiyle yapılan dolgu 2) Basınçlı hava ile ramble Pnömatik ramble sisteminde dolgu maddesini içine aldıktan sonra boruya veren bir makine, basınçlı hava şebekesi ve kompresör bulunur Genellikle damar kalınlığı 0,5-3 m arasında değişen işletmelerde uygulanır (damar meyli maksimum 30½) Bu ramble metodunda önemli etkenler; boru uzunluğu ve çapı, hava miktarı ve basıncı, hava çıkış hızı, üfleyici ucun çapı, boru sürtünme katsayısı ve dolgu malzemesinin tane iriliğidir
POLAR KOORDİNAT SİSTEMİ, Arazide ölçümü yapılan bir P noktasının; belli bir noktaya olan (f) meyilli mesafesi, bu mesafeyi gösteren doğru parçasının yatay düzlemle yaptığı () açısı ve bu f doğru parçasının izdüşümünün şimal istikameti ile yaptığı () açısı ile belirlenmesine yarayan koordinat sistemi P (f, , ) Bu sistem arazide ölçülen değerlere dayanır —> Ortagonal koordinat sistemine dönüştürmede z’ = sin f, x’ = f Cos Cos ve y’ = f Cos sin bağıntılarından yararlanılır —> Koordinat sistemleri
POLİGON, Haritası veya planı yapılacak bir arazi parçası üzerinde belirlenen noktalar ve bu noktaları birleştiren doğru parçalarının teşkil ettiği, noktalar arasındaki mesafeler ile doğru parçaları arasında bulunan iç veya dış açıları ölçülebilen çok kenarlı açık veya kapalı şekil Koordinatları belli veya belli olmayan noktadan başlayıp yine aynı noktaya gelmek suretiyle çokgen şeklinde ölçü yapılarak kapatılan poligona “Kapalı poligon”; koordinati belli bir noktadan başlayıp yine koordinatı belli bir noktaya bağlanarak kapatılan poligona “Bağlı poligon”, koordinatı belli veya herhangi bir noktadan başlanarak teşkil edilen ve son noktası başlangıç noktasına veya belli bir noktaya bağlanmayan poligona da “Açık poligon” denir Poligonlar ölçmede kullanılan aletin cinsine göre de “Pusula Poligonu” vb şekilde de isimlen-dirilir
POLİGON BAĞ, —> Bağ
POLİGON METODU, 1) Bir maden yatağının keşfi için sistemli bir şekilde yapılan sondajların plan üzerindeki izdüşümlerini birleştiren doğru parçalarının orta noktalarından çıkılan dikmelerle sondajların tesir alanlarını poligon olarak belirleyip, bu poligonların alanları sondajla kesilen maden damarının kalınlığı ve madenin yoğunluğu dikkate alınarak yapılan rezerv hesabı Bu metoda göre hesaplanan rezerv miktarının doğruluk derecesi sondajlarda sıklığına göre değişik ve hata payı ± % 40 civarında olabilir 2) Üçgen metodu
POLİGON TAHKİMATI, Tavan basıncı yüksek olan galerilerde fırçalar yardımıyla çok kenarlı geometrik şekiller verilerek yapılan ve fırçalar arasına fırça eksenine dik olacak şekilde sarma veya kısa direk parçası konmak suretiyle yapılan tahkimat
POLİMETAMORFİK MADEN YATAKLA-RI, 1) Birkaç defa metamorfizma olayına uğramış maden yatakları 2) Kompleks maden yatakları
POLİMORF MİNERALLER, Kimyasal bileşimleri aynı olup değişik sistemlerde kristallenen ve şekil bakımından birbirine benzemeyen ve bazı fiziksel özellikleri bakımından da birbirinden farklı “ Çok şekilli” mineraller Örnek kükürt nabit olarak kristalleştiği halde eritildikten sonra monoklinik sistemde kristalleşir Grafit heksagonal sistemde kristallenip sertliği, parlaklığı madensel olduğu ve elektriği iletiği halde bileşimi aynı olan elmas kübik sistemde kristallenir sertliği 10 olup aynı parlaklık ve iletkenliği yoktur Minerallerden iki şekilli olanlara iki şekilli veya “dimorf “ üç şekilli olanlara da üç şekilli veya “ Trimorf “ mineral denir
POLİSAJ, Mermerin cilalanması
POLİSAJ MAKİNESİ, Yatay bir tablaya yatırılan mermer plakasının silinmek istenen yüzünün üzerine, özel surette imal edilmiş değişik şekil ve tipteki zımpara taşlarının monte edildiği yuvarlak bir kafanın mermeri silmesi esasına göre yapılmış makine Kafa, mermer sathı üzerinde dairevi şekilde dönerek mermerin her noktasının aynı şekilde silinmesini temin eder Kafanın merkezinden daimi surette su verilir ve bu suretle mermer sathı tamamen sulu olarak silinir
POMZA TAŞI, Asidik ve bazik karakterli volkanik faaliyetler sonucu oluşan; gözenekli bünyesinde kristal suyu olmayan, genellikle riyolit kompozisyonu içeren kayaç Asidik pomza; beyaz, kirli beyaz renkte olup, daha yaygın olarak bulunur ve yoğunluğu 05-1 gr/cm3 arasında değişir Bazik pomza ise yabancıların “Scoria” dedikleri, Türkçede ise bazaltik pomza olarak bilinen kahverengi, siyahımsı renkte pomza türü olup, özgül ağırlığı 1-2 gr/cm3 dür Pomzanın fazla gözenekliliği, ısı ve ses geçirgenliğini düşürür ve bu özelliği inşaat sektöründe kullanımını sağlar Türkiye’de üretilen pomzanın %90 kadarı inşaat sektöründe tüketilir Pomzanın ikinci büyük kullanım alanı abrazif (aşındırıcı) sanayiidir Oldukça hafif aşındırıcı olarak sınıflandırılan pomza gerek doğal, gerek yapay madeni eşyaları ve yumuşak metalleri (gümüş gibi) cilalamakta kullanılır Tekstil sanayiinde kullanılan pomzanın kimyevi ve fiziki özellikleri büyük önem taşır ve bu özellikler ancak derinlik pomzalarında bulunur Bu özellikler şöyle sıralanabilir : 1) Renklilik İyi kalite pomza beyaz olmalıdır 2)Kırılganlıkİyi bir pomza, sert bir yüzeye vurulduğunda ezilip toz olmalı fakat kırılmamalıdır 3)Kimyasal birleşim Tekstil sanayiinde pomzanın kullanılabilmesi için, kimyevi birleşimindeki demir oksit, sodyum oksit ve potasyum oksit miktarlarının, kumaş boyası ve yıkamada kullanılan diğer kimyevi maddelerle reaksiyona girebileceği ve kumaşta renk değişikliği oluşturabileceği hususu dikkate alınmalıdır 4) Sertlik Kırılmadan ezilme özelliği göstermelidir 5) Özgül ağırlığı Sıfır nemde özgül ağırlığının 05-055 gr/cm3 olması istenir 6) Su emme özelliği Tekstil kalitesi için %50’den fazla olan su emme özelliği ideal kullanımı sağlar 7) İşlenme durumu Tekstil kalitesi pomzanın keskin yüzeylerinin yuvarlatılmış olması istenir ki, temas ettiği kumaş yırtılmasın Cam eşyaların işlenmesi, özel boyalarda dolgu maddesi olarak, tarım ilaçlarında kimyasal taşıyıcı olarak, sabun ve deterjan üretiminde puzzolan madde olarak kullanılması diğer kullanım alanlarından bazılarıdır Son yıllardaki bir kullanım alanı da “barbikü” tabir edilen mangallarda, kömürün yerini almasıdır Burada mangalın alttan fazla ısıtılması sonucunda akkor hale gelen pomza, kömür ateşi işlevini görür Türkçe’de ; pomza taşı, sünger taşı, köpüktaşı, hışırtaşı, nasırtaşı, küvek gibi adlarla bilinir İngilizcede iri taneli olanlara “pumiz”, ince taneli olanlara da “pumicite” denir Yabancı dillerden gelen etki ile Türkçede ponza , bims ve pumis kelimeleri de pomza taşı anlamına gelir
PONZA, —> Pomza taşı
PORFİR, Çok ince taneli ve camsı bir hamurun içinde kendine özgü biçim gösteren, iri kristalleri bulunan kayaç
PORFİR CEVHER YATAĞI, —> Porfir içinde serpilmiş zerreler halinde (—> Dissemine) teşekkül etmiş cevher yatağı Bu tip cevher yatağına porfirik cevher yatağı da denir
PORFİRİK STRÜKTÜR, 1) Önceden derinlerde yavaş bir soğumanın etkisi ile içinde yüzer halde büyük kristaller teşekkül etmiş magmanın yeryüzüne çıkıp geri kalan kısmının çabuk soğuması ile teşekkül etmiş, sık taneli ya da camsı bir kayaç hamuru içinde kendine özgü kristal biçimi gösteren kayaç yapısı 2) Porfirik yapı
PORFİRİK YAPI, —> Porfirik strüktür
POROZİTE, Madde içindeki boşlukların oluşturduğu hacmin, maddenin tüm hacmine oranının ifadesi
PORÖZ SERAMİK, —> Gözenekli seramik ürünler
PORSELEN, Genellikle beyaz, aşırı camlaştırılmış, inceltilince yarı saydamlaşan, çoğunlukla renksiz ve saydam sırla kaplı, ince ve sıkı hamurdan yapılmış seramik parça Porselen, 2-3 mm kalınlığa kadar yarı saydamdır; yoğunluğu 2,20 gr/cm3‘ün üstünde, suyu emme özelliği yüzde 0,5'ın altındadır Porselen hamuru, özlü (yağlı) bir madde (kaolen), mümkün olduğu kadar demirsiz bir pekleştirici (kuars, çakmaktaşı) ile bir eriticiden (feldispat, kalsiyum fosfat veya yapay bir frit) meydana gelir Seramikçilikte, pişmesi için gereken ısı derecelerine göre iki tür porselen vardır Sert porselen 1400°C’de; yumuşak porselen 1250°C’de pişer
PORSELEN KİLİ, —> Kaolen, Kaolinizasyon
PORTKRON, Kısa silindir şeklinde, dışı bazan elmas, vidia veya sert metal ile kaplanmış (takviye edilmiş), sondaj işlerinde kullanılan ve kron ile karotiyer arasına yerleştirilen (kronu karotiyere bağlayan), sondaj deliği genişliğinin muhafaza edilmesine yarayan (kalibre eden) takım parçası
PORTLAND ÇİMENTOSU, Belli oranlarda karıştırılmış kireç taşı ve kilin pulvarize edilmiş vaziyette pişirilmesi ile elde edilen klinkerin belirli oranda alçı taşı ile karıştırılarak öğütülmesinden elde edilen madde —> Çimento, Beyaz çimento, Curuf çimentosu
POSTA, 1) Lağım, taban tamir ve taramada çıkan kazı malzemesi 2) —> Pasa 3) Vardiya 4) İşçi ekibi
POTA FIRINI, Şarjın alev veya hava ile temas etmemesi istendiği hallerde kullanılan fırın tipi Şarjın ısınması, indirekt ısıtma ile sağlanır Yakıtın yanması sonucu elde edilen alevler, şarjın içinde bulunduğu potayı dıştan ısıtır ve ısı yavaş yavaş potanın içindeki şarja geçmiş olur Bu tip fırınlarda termik randımanlar düşüktür Şarjın yapıldığı ve içerisinde eritildiği potalar, kullanılacağı yere göre değişik ölçülerde ve ısı iletkenliği yüksek olan maddelerden (grafit, silisyum karbür) yapılırlar Bu potalar, laboratuvarda kullanılan birkaç yüz gramdan endüstride kullanılan ve bir tona yakın kapasitelerde yapılabilmektedir Pota fırınları daha ziyade döküm işlerinde kullanılırlar ve ufak dökümhanelerce en çok tercih edilen fırınlardır Pota fırınları her çeşit yakıt ile ısıtılmakla beraber, daha ziyade sıvı yakıtlar ve ucuz temin edildiğinde gaz yakıtlar kullanılmaktadır Bu tip fırınların avantajı, çabuk ısıtılıp, kısa zamanda döküm yapabilmesidir
POTANSİYEL MADEN YATAKLARI, İşletilebilir maden yataklarına kalite ve miktar yönünden yakınlık gösteren ve etüd yapıldığı sırada mevcut madencilik tekniği, teknolojisi ve ekonomisi bakımından işletilmeye elverişli olmayan ve ileride, yukarıdaki şartların gelişmesi ile “İşletilebilir” gruba girebilecek olan maden yatakları
POTANSİYEL REZERV, Varlığı belirlenmiş olmakla birlikte teknik ve ekonomik nedenlerle, günün koşullarına göre işletilmesi olanaksız kaynak
Potansiyel günün ekonomik ve teknik koşulları altında işletilebilir olmakla birlikte potansiyelin bir kısmı biraz daha iyi koşullarda işletilebilir hale getirilmesi mümkün olduğundan, bu tür potansiyele marjinal potansiyel denir Bunların yanında daha iyi koşulları gerektiren ve dolayısıyle ancak uzak bir gelecekte işletme olanağı bulunabilecek potansiyel de submarjinal veya atıl potansiyel diye tanımlanır —> Kaynak
POTAS, Potasyumlu birçok türeve verilen ad olup, ismini pota külü (ing: pot- ash, alm: potasche), yani bitki küllerinden alan kimyasal madde Gübre olarak eskidenberi kullanıla-gelmiştir Bu terim, aslında ağaç küllerinin yıkanmasıyla elde edilen potasyum karbonatı tanımlar Potas esas olarak ziraatte gübrelemede kullanılır ve kompoze gübrelerin azot ve fosfordan sonra üçüncü üyesini teşkil eder Eriyebilir potas, bitkinin büyümesinde ve gereksinim duyulan nişasta ve şekerin oluşumunda yardımcı olur Kimya endüstirisinde kullanılan kostik potas ve potasyum karbonat yumuşak sabun, traş sabunu, en iyi kalitede kristal ve cam sofra takımı, renkli camlar imâlinde kullanılır Potasyum klorat ve perklorat, patlayıcı madde yapılışında kullanılan kuvvetli oksitleyicilerdir Potasyum iyodid, tıpta ve fotoğrafçılıkta ve potasyum permanganat mükemmel bir oksitleyici ve antiseptik işlevini görür Potas aynı zamanda magnezyum ve alüminyum elde edilmesinde metalurjik eritken olarak kullanılır Seramikçiler, potas olarak potasyum oksit ve potaslı feldispat kullanırlar Jeolojik devirlerde kapalı havzalarda kurak şartlar altında deniz suyunun buharlaşması sonucu; potasyum klorit ve potasyum sülfat konsantreleri oluşmuştur Potasyum ayrıca birçok kayaçta diğer elemanlarla bileşik hâlinde bulunur Bir cevherin, kayacın, mineralin veya üretimin potasyum içeriği, genelde % K2O olarak ifade edilir —> Çizelge
POTKABAÇ ÇEKMEK, 1) Galeri veya ayak ilerlemesinde kazıyı kolaylaştırmak için serbest yüzeyi arttırmak gayesiyle kazma, martopikör veya kesici makineler kullanılarak alında yapılan pilot ilerleme Genellikle potkabaç alında kayaç veya madenin zayıf (kazılması kolay) kısımlarından çekilir Potkabaç çekmek suretiyle kazı kolaylığı sağlanmış olan kayaç veya maden, kazı makineleri, patlayıcı madde vb araçlar kullanılarak kolayça kazılır 2) Potkabaç 3) Altkesme —> Potkabaç makinesi Kömür kesici
POTKABAÇ MAKİNESİ, 1) Döner bir zincir üzerine belli bir düzene göre dizilen kesici dişler vasıtasıyla uzun ayakta tabana paralel (galeride gerekirse dik) kesme yapan; böylece ayak içinde veya galeride yeni serbest yüzeyler meydana getiren elektrik veya basınçlı hava ile çalıştırılan ve uzun ayakta alın boyunca çekilerek kesme yapan, üretime yardımcı iş makinesi 2) Galerilerde bir sütuna monte edilip darbeli burgusunun vurma hareketi ile kesme yapan sütunlu potkabaç makinesi 3) —> Havöz
PREHNİT, Bazik kalsiyum ve aluminyum silikat [Ca2Al2 Si3 O10 (OH)2] formülünde soluk yeşil ile gri arasında değişen renklerde, camsı silikat minerali—> Korkayaçlardaki boşluklarda ve başkalaşmış kireç taşlarında çoğunlukla zeolitlerle birlikte bulunur Elde edildiği başlıca yerler İtalya, Fra nsa, İskoçya ve ABD’de New Jersey’dir Bazı temiz örnekleri traşlanarak değerli taş olarak kullanılır Bunlara Cape zümrüdü denir—> Zümrüt
PREFERANSİYEL FLOTASYON, 1) Diferansiyel flotasyonun özel tipi 2) İki flotatif (yüzebilen) sülfürlü mineralin birinin oksitlendirilerek yüzmemesinin sağlanması suretiyle yapılan flotasyon —> Diferansiyel- Selektif flotasyon
PRESLİ VE SICAK GEÇME, İç içe iki silindir parçasının birbiri üzerinde kaymadan beraberce dönmesini sağlamak ve çözülemeyen bir bağlama yapmak için dıştaki parçanın ısıtılmak suretiyle genleşmesi ve çapının büyümesinden yararlanılarak yapılan bağlama Bu tip bağlamaya çektirme bağlamaları da denir
PREFORMA HALAT, Kullanım amacı dikkate alınarak halat imalinde kullanılan teller ve toronların önceden halatta alacağı şekle uygun olarak bükümleri yapıldıktan sonra, halat çekim hattına verilerek üretilen çelik halat
PREVÜ, 1) Her vardiyada ve her iş yerinde çalışacak işçi sayısını gösteren liste 2) İş programında tespit edilmiş işçi kadrosu 3) İşletme bütçesinde tespit edilmiş ve satınalma ile ilgili hususlar —> Emprevü
PRİM, 1) Normal çalışmanın sınırlarını önemli derecede aşarak kurumlara ilave gelir ve yüksek randıman sağlayan personele ödenen ek ücret 2) Sosyal nitelikli kurumlar, sigorta vb kuruluşlara ödenen aylık ödentiler 3) Aidat
PRİMER MADEN YATAKLARI, Mağma ile ilgili olarak teşekkül etmiş ve sonradan herhangi bir değişikliğe uğramamış maden yatakları
PRİSEİT, —> Pandermit
PRİZMA, Üç köşeli veya beş köşeli prizmalarda ışığın yansımasından yararlanılarak —> Aynalı gönyede olduğu gibi, önceden belirlenmiş bir ölçme doğrusuna, arazi üzerinde bu doğru dışındaki noktalardan dik inmek için kullanılan alet —> Şekil, Çift beşgen prizma, Mimari gönye
PROBERTİT (Na Ca B5 O9 5 H2O), Kirli beyaz, açık sarımsı renklerde olup ışınsal ve lifsi şekilli kristaller şeklinde bulunan bir bor minerali Kristal boyutları 5 mm ile 5 cm arasında değişir ve B2O3içeriği % 49,6 dır
PRODÜKTİF KARBON, Üretime müsait kalınlıkta kömür tabakaları ihtiva eden karbon devrinde oluşan katmanlar
PRODÜKTİVİTE, Verilen emeğe ve yapılan masrafa oranla üretilen miktar, ürün verme gücü, iletkenlik
PROFİL, 1) Arazide belirli bir güzergahta topoğrafik ve jeolojik yapıyı belirlemek, demiryolu veya karayolu boyunca yapılmış ve yapılacak işleri tesbit etmek için hazırlanan dikey kesit Genel olarak profillerde durumu daha açık olarak göstermek bakımından dikey ölçek yatay ölçeğe nazaran daha büyük alınır 2) Sanayide çeşitli şekiller verilerek haddede çekilen metallerin kesitleriBunlar da I-, L-, H-, Çan profili vb şekilde isimlendirilir 3) —> Kesit
PROFİL METODU, Herhangi bir bölgede jeolojik yapının ihtiva ettiği maden yatağının durumunu en iyi bir şekilde gösterebilen eşit aralıklı profiller (kesitler) yapılıp sıraya konduktan sonra her profil üzerinde etajların (katların) alt ve üst kotları arasında mevcut olan damarların (maden yatağı) kesit alanının bulunup birbirini takip eden iki alan toplamı ortalamasıyla iki kesit arasındaki mesafe ve madenin yoğunluğu dikkate alınarak yapılan rezerv hesabı Metodun hassasiyet derecesi, damarların (maden yataklarının) istikametlerinin ve eğimlerinin muntazamlığına göre % 100; kıvrımlı ve ondüleli ise sık profiller alınmak suretiyle % 95’e erişebilir
PROFİL NİVELMANI, Arazi üzerinde iki nokta arasında geçtiği düşünülen bir dik düzlemin arazi yüzeyi ile meydana getirdiği arakesit boyunca mevcut yükseklik farklarını veya meyil değişikliklerini belirtecek şekilde yapılan nivelman ölçmeleri Nivelman ölçmeleri yapılacak arazi parçasının uzun ekseni boyunca yapılan profil nivelmanı ile elde edilen kesite “Boyuna profil” boyuna profile dik olarak elde edilen kesite de “Enine profil” denir
PROFİL TAŞI, Mermer işletmeciliğinde imalâtta mimari şekiller temini gayesiyle boyu enin iki mislinden uzun figürleri teşkil eden ve verilen bir kesitte yonulan taşlar
PROGNOSTİK REZERV, Jeolojik ve metalojenik imkanlar yoluyla varlığı kabul edilen maden yataklarının rezervi
PROGRAM DEĞERLENDİRME VE GÖZDEN GEÇİRME TEKNİĞİ, —> Pert, çeşitli projelerin gelişmelerini safha safha takip ve kıymetlendirmek için tasarlanmış bir rapor tekniği Program Değerlendirme ve Gözden Geçirme Tekniğinin kısaltması PERT’dir PERT genel olarak fazla belirsizlikle karşılaşılan araştırma ve geliştirme projelerine uygulanır
PROGRAMLAMA, Elde mevcut kaynaklara göre (insangücü, makine, para), faaliyet sürelerinin tespiti ve bütün projenin takvim günlerine bağlanması için yapılan çalışmaların tümü
PROJE , 1) Bir tesis veya işletmenin kuruluşu ile ilgili olarak yapılan çalışmalar sonucu ortaya çıkan dökümanların (hesap, resim, plan) tümü 2) Tasarı Tasarlananı yalnız anahatları ile belirleyen projeye ön proje, uygulama olgunluğuna erişen projeye de kat’i proje denir 3) Madencilikte proje, yeraltı kaynaklarının değerlendirilmesi amacına dönük, belirli girdileri seçilmiş bir teknoloji kullanarak mevcut ve potansiyel talebi karşılamak üzere maden ve endüstriyel hammadde üretmek için çalışmaları düzenleyen beyan niteliğinde rapor —> Programlama, Ön proje 4) Mal sahibinin isteğine göre yapılacak bir yapıyı, belli bir programa göre inşa edilecek bir yapı bütününü, bir makina veya konstrüksiyonu plan durumunda gösteren çizim
PROSPEKSİYON, Ekonomik değeri olan belli bir minerali belli teknik ve yollarla arazide arama ve bulma çabalarının tümü Bunun için coğrafi ve jeolojik haritalar, sahanın eskizleri, konuyla ilgili raporlar, ilgili maden numuneleri incelenir Numuneler müzelerde, her türlü koleksiyonlarda görülmeye çalışılır; götürülebilirse beraberce araziye götürülür Saha cıvarında yerleşik halktan, yani çevreyi tanıyan herkesten aranan numune de gösterilmek suretiyle istihbarat yapılır Yaya veya araçlarla arazide mümkün mertebe birbirine paralel hatlar üzerinde gidip gelmek suretiyle ulaşılmadık yer bırakılmaz; varsa eskiden bilinen zuhurlar veya işletmeye alınmış yerler görülür Bu şekilde bütün ipuçlarının değerlendirilmesine çalışılır Gerektiğinde helikopter, uçak, suni uydulardan bile yararlanılır Prospeksiyonun başarısı için arazinin jeolojik yapısını tam ve iyi tanımak; ipuçları keşfedildiğinde madenle doğrudan ilişkili formasyonun, stratigrafik, plutonik ve tektonik yapısını ortaya çıkarmak; arazide kullanılabilecek her türlü aletten (Geiger sayacı veya sintilometre, berilometre, manyetometre, ultraviyole lamba vb) yararlanmak gereklidir
PROSPEKTÖR, 1) —> Prospeksiyonyapan kimse 2) Lise ve dengi orta öğretim mezunlarına maden arama konusunda özel eğitimden sonra verilen teknisyenlik seviyesine denk bir meslek payesi Prospektör arazide jeoloji mühendisine yardımcı eleman olarak çalıştırılır
PROSPEKTÖR TAVASI, Kum içinde altın veya kuma nazaran yoğunluğu fazla mineraller aramak amacıyla kullanılan araç Tavaya alınan kum numunesinde bulunan yoğunluğu az maddeler su vasıtası ile tabak üzerinden akıtılır ve geriye ağır mineraller kalır
PROTOKUARSİT ,—> Kuarsit
PSİKROMETRE, Havanın nemini ölçmeye yarayan aygıt Psikrometre iki termometreden oluşur Ölçme sırasında bir termometrenin haznesi kuru bırakılır, diğerinin bez kılıfı ıslatılır Buharlaşan su ıslak termometrede bir soğumaya yol açar Bu nedenle yaş termometre kuru termometreden daha düşük bir sıcaklık değerini gösterir Havadaki nem yükseldikçe yaş termometrenin gösterdiği ısı ile kuru termometrenin gösterdiği ısı arasındaki fark azalır Hazırlanmış grafiklerden de havanın bağıl nemi tesbit edilir
PSİLOZ, —> Pnomokonyoz Toz
PSÖDOMORF MİNERALLER, Bir kristalin asal maddesinin bazı kimyasal olayların etkisiyle kısmen veya tamamen kaybolup onun yerine kristale giren herhangi bir maddenin, ilk maddenin, şeklini almak suretiyle oluşmuş mineraller Bu olaya “psödomorfoz” olayı ve kendisine ait olmayan kristal bir şekilde bulunan minerallere de “yalancı şekilli “ veya “ psödomorf “ mineral denir
PSÖDOMORFOZ, Bir mineral kristalinin asal maddesinin bazı kimyasal olayların etkisi ile kısmen veya tamamen kaybolması ve bundan sonra kristale giren herhangi bir madenin ilk kristalin şeklini alması olayı Kendisine ait olmayan kristal şeklinde bulunan minerallere de yalancı-, veya psödomorf mineral denir
PUANTAJ DEFTERİ, İşçilerin yevmiyelerini kaydetmeye yarayan yevmiye kayıt defteri
PUANT GÜÇ, Elektrik enerjisi üreten bir üniteden alınabilecek en yüksek güç
PUANTÖR, —> Ocak katibi
PUDİNG, Yuvarlak, yassı ve değişik kimyasal formülü olan çakılların tabii bir çimento maddesi ile birlikte sertleşmesinden meydana gelen kayaç Grelerde olduğu gibi pudinglerde de çimento silisli, kalkerli, killi, demirli vb olabilir
PUL, 1) Ocak arabalarının hangi üretim noktasından doldurulduğunu belirlemek bakımından arabalara takılan, üretim noktasının numarasını veya işaretini taşıyan marka 2) Somun yüzeyleri veya somunun temas edeceği yüzeylerin işlenmemiş olduğu hallerde veya yüzey basıncını artırmak ve cıvataların eğilmeye zorlanmalarını önlemek için cıvata başının ve somunun altına konulan (rondela), cıvata mili geçecek şekilde delik açılmış ince, düz ve yaylı parça
PULCU, Maden arabalarına pul takan veya çıkaran ve pul numaralarını kayda geçiren işçi
PULLUK, 1) Kömür rendesi 2) Hobel 3) Mekanik kömür kazı aracı 4) —> Kazı rendesi
PULMOTOR, Gazlardan zehirlenmiş veya havasız kalmış insanlara ilk yardım olarak sun’i teneffüs yaptırmak için kullanılan makinalar (cihazlar) Şuuru yerinde insana oksijen koklatmaya yarayan alete de inhalator cihazı denir
PULP İÇİNDE KARBON YÖNTEMİ,—> Karbon in pulp yöntemi
PUMİS, —> Pomza taşı
PUSULA, Arzın manyetik etkisinden yararlanı-larak manyetik ölçmeler yapmaya yarayan, üzerinde kuzey-güney doğrultusunu gösteren bir mıknatıs iğnesi (ibre) bulunan ve yön saptamak için kullanılan kadranlı alet Bunlar asma pusula, dürbünlü pusula, teodolitli pusula, jeolog pusulası olarak çeşitli şekillerde imal edilir ve çeşitli gayelerle kullanılır
PUSULA POLİGONU, —> Poligon
PUZOLANİK MADDELER, —> Klinkerin öğütülmesi esnasında katılan, kendi başlarına hidrolik bağlayıcı olmayan, ancak ince olarak öğütüldüklerinde rutubetli ortamda ve normal sıcaklıkta kalsiyum hidroksitle reaksiyona girerek bağlayıcı özellikte bileşenler teşkil eden doğal ve yapay maddeler Tras ise, traki-andezitik tüf olan doğal puzolanik bir kayaçtır
PUZOLOTİK FOSFAT, —> Fosfat
PÜSKÜRTME BETON, 1) Arazinin duraylılığı-nı sağlamak ve galeri cidarının havayla temasını kesmek için özel makine ile püskürtme suretiyle yapılan beton kaplama 2) Şotkret
PÜSKÜRTME KÜKÜRT, Kükürdün ıslanabi-len ve sonra da bir sıvı içerisinde bitkilere püskürtülebilecek bir duruma getirilebilen türü Islanabilen kükürt ve mikronize kükürt olmak üzere iki türü vardır
PYREX CAMI, Bileşimindeki silis oranı yüzde 81, borik asit oranı % 12 ve bakiyesi aluminyum ve sodadan oluşan, ısıya karşı yüksek direnç gösterdiği ve kimyasal reaksiyonlara girmediği için laboratuvar malzemesi ve mutfak eşyaları yapımında kullanılan cam Pyrex ismi, “Coming Glass Wars Co” tarafından tescil ettirilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları

Eski 09-09-2012   #28
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları



R

RADON, Atom numarası 86, simgesi Rn olan radyumun ayrışmasından oluşan, soy gazlar grubundan radyoaktif bir element Atom ağırlığı 222 olup izotoplarınınki aktinon (An) 219 ve thoron (Tn) 220 dir Uranyum-radyum ayrışması sonucu oluşan radon, kaynak suları ile yeryüzüne ulaşarak radyoaktif termal suların oluşmasını sağlar Suların radyoaktif içeriği—> Eman veya Mache birimleriyle ölçülür Radon 1900 yılında keşfedilmiştir Radyumun ayrışmasından sonra meydana gelen radon, beş gün kadar bir sürede gaz hâlinde kaldıktan sonra başka bir elemente dönüşür
Tıpta kanser tedavisinde kullanılır Radon gazı toprak ve kayalardan intişar edip sadece radyoaktif kayaç ve cevherlerin aranıp bulunmasında önemli bir belirti görevini görür Radyoaktivite ölçümlerinde —> Anomali’ler saptanır Uçaklarla yapılan radyoaktif ölçümlerde muayyen bir yükseklikten ölçümün yapılması önemlidir Yükseklik artınca anomali kaybolabilir Saptanan anomaliler yer ölçümleriyle tahkik edilir Bazen yere 70-80 cm lik sondajlar yapılarak anomali tahkiki yapılır Bazı durumlarda sondajla daha derinlere inilerek kuyunun gammalog’u alınır Sondajlar yeteri kadar çoğaltılarak alınan gammalog’lara göre yorum yapılır
Renksiz, tatsız, kokusuz ağır bir gaz olan radon havadan yedi buçuk kez, hidrojenden ise yüz kez daha ağırdır Teneffüs sırasında ciğere alınan bu gaz radyoizotoplarını ciğerde bırakır Zaman içinde düşük seviyede radyasyon insanlarda akciğer kanserine neden olur 1980 lerde Amerikan Çevre Koruma Teşkilatı da yaptığı etüdlerde, madencilikte lağımlarda yapılan çalışmalar sırasında; çıkan radon gazının, çalışan maden işçilerinin akciğer kanseri olmalarına yolaçtığı da belirlenmiştir
RADYAL HAVALANDIRMA, Ocak alanı çevresinde bulunan hava giriş kuyularından giren havanın, genellikle ocak alanı merkezinde bulunan hava emiş kuyularından dışarı atılmasını veya bunun tersini sağlayan havalandırma yöntemi
RADYAL VANTİLATÖR, —> Vantilatör
RADYASYON, 1) Işıma 2) Ses, ışık, ısı veya radyoaktiviteden oluşan enerjinin zaman ve mekan bakımından yayılımı
RADYASYONLA ISITMA, Güneşin dünyamızı ısıtmasına benzer şekilde ısı kaynağından çıkan ışınların arada bir iletici ortama ihtiyaç duymadan bir cismi ısıtması (ışıma yoluyla ısıtma) olayı
RADYASYON PİROMETRESİ, Sıcaklıkla renk arasındaki bağıntıdan ve termokulpdan yararlanılanarak yapılan sıcaklık ölçme cihazı —> Optik pirometre
RADYATÖR, Bir ısıtma veya soğutma aygıtının yayma yüzeyini birbirine bağlı borularla artıran ve böylece ısıyı dışarıya kolayca verebilen veya toplayabilen düzen
RADYOAKTİF CEVHER, Radyoaktiflik özelliği taşıyan cevher Bu tip cevherler uranyum ve toryum grupları olarak iki grupta toplanır Uranyum grubuna giren pehblend, uraninit ve davidittir Daha ender rastlanan cevherler ise; kornatit, tüyamanit, torbernit, otünit, uranofon ve şrökingerittir Uranyum cevherleri fosfatlar ve altın cevherleriyle birleşmiş halde de bulunabilir Pehblend aynı zamanda bir radyum cevheridir Toryumun en önemli cevheri ise monazittir
RADYOAKTİF METOT, Arazi üzerinde topraktaki havanın iyonlaşma derecesinin ölçülmesi sonucu, iyonlaşmaya sebebolan radyoaktif maddenin varlığının ve parçalanmasının saptanması esasına dayanan jeofizik maden arama metodu
RADYOMETRE, 1) Işınların enerjiye dönüşümlerini gösteren (ışınölçer) aygıt Işınsal enerji yoğunluğunun ölçülmesi işlemi de “Işınölçüm” veya “Radyometri” diye isimlendirilir
RADYOMETRİ, Radyoaktif mineralleri bulmak ve yerkabuğunun muayyen bir bölümünün yapısı hakkında sonuçlar çıkarmak amacıyla yerkabuğunun sözü geçen muayyen bölümlerinde radyoaktif ışınlarının ölçülmesi suretiyle yapılan ve uygulamalı jeofiziğin çeşitli metodlarını kapsayan genel bir kavram
RADYOAKTİVİTEYE DAYALI AYIRIM, Radyoaktif minerallerin (özellikle uranyumun) kuvvetli surette yaydığı gama ışınlarının geiger aygıtı ve sintilometrelerle kaydedilip ölçülmesi prensibine dayanan ayırma metodu Bu usülde, ölçülen radyoaktivite sistemdeki değerle karşılaştırılıp tane normal yörüngesinde bırakılır veya basınçlı hava üflenerek konsantre yörüngesine itilir
RAFİNASYON, 1) Petrolün içinde bulunan yabancı maddeleri giderme ve petrolü kullanılabilir hale getirme işlemi 2) Metallerin, içindeki yabancı maddelerden arıtılması 3) Tasfiye
RAFİNERİ, Rafinasyon yapılan yer, tasfiyehane, arıtım yeri
RAFLI DESANSÖR, İçinde belli aralıklarla, almaşık olarak karşılıklı yerleştirilmiş raflar yardımıyla, madenin kelebe içinde, yerçekimi ile, alt düzeye düşük hızla akmasını sağlayan taşıma düzeni
RAMBLE, 1) Yeraltı imalatında husule gelen boşlukların posta (pasa) veya benzer malzeme ile doldurulması 2) Dolgu Madenin alınmasından hasıl olan boşluğun eksiksiz doldurulmasına tam dolgu, ramble yapmakla görevli işçilere rambleci veya dolgucu denir
RAMBLECİ, —> Ramble
RAMBLELİ AYAK İŞLETME METODU, Daha ziyade tavan ve taban taşları gevşek, cevheri sağlam olan maden yataklarında ufki veya meyilli olarak cevherden kesilecek dilimlerin yerine, evher tarafında işçinin çalışacağı kadar mesafe bırakılarak, maden yatağında meydana gelen boşluğu doldurmak suretiyle tavan, taban ve bazan cevherin tutulması, işçilerin çalışabilecekleri yerde bir desteğin sağlanması ve işletmeden dolayı yeryüzünde tasman zararlarının asgariye indirilmesi için cevher, kömür ve tuz madenlerinde uygulanan yeraltı (üretim) işletme metodu Rambleli ayak işletme metodu tahkimatsız ve tahkimatlı işletme metotlarının bir tamamlayıcısı olarak ince ve az yatımlı damarlarda; başyukarı (ters V veya piramit), başaşağı (V), çapraz dilikli, yatay dilimli, (ilerletimli, dönümlü); ince ve dik damarlarda; ters gradenli, doğru gradenli, ters V veya piramit; orta kalınlıktaki damarlarda, yatay dilimli (taban kesme klasik veya skreyperli), rekup (aşağıdan yukarı dilimler), ters V veya piramit ve kalın damarlarda, yatay dilimli (yukarıdan aşağıya dilimler) rambleli ayak işletme metodu diye sınıflandırılabilirler Rambleli işletme metotlarında hazırlık, alt ve üst ana nakliye galerileri sürülüp tahkimatsız ve tahkimatlı ayaklarda olduğu gibi cevher içinden başyukarı veya kelebe çıkılması suretiyle yapılır; kazılan maden alt nakliye yolundan alınır üst nakliye yolundan da ramble malzemesi getirilir Kullanılan ramble malzemesinin cinsine göre ve getiriliş şekline göre ramble sistemleri hidrolik-, pnömatik-, kuru (gravite) ramble olarak tasnif edilir Ayrıca tam ve kısmi ramble olarak da ayırım yapılır —> Tam ramble Kısmi ramble
RAMBLE MAKİNESİ, —> Mekanik dolgu makinesi
RAMBLE TELİ, Dolgu teli Dolgu perdesi
RAMBLEYAJ, —> Dolgu
RAMGERET, —> Kömür keseri
RAMPA, Maden yığınları, mermer blokları veya yüklerin herhangi bir taşıyıcı araç üzerine yüklenmesi için, sözü geçen araç yüksekliğindeki düz platform
RANDIMAN, Yapılan işleri birbiriyle mukayese edebilmek veya bir tesis ve makinenin verimliliğini saptamak için geliştirilen ölçme kavramı Maden işletmelerinde ücret hesaplamasına esas, bir işçi vardiyasında bir işçinin yaptığı işe “İşçi Randımanı”; makineler için birim zamanda yapılan işin, yapılması gereken işe oranına “Makine randımanı”; cevher zenginleştirmek tesislerinde elde edilen ürünün, tesise verilen maden miktarı oranına “Lavvar randımanı” denir Randıman; yapılan işe (kömür, cevher veya kayaç kazısı, yükleme işleri; sondaj veya galeri ilerlemeleri vb) göre çeşitli şekilde ifade edilir (Üretimle ilgili işçi randımanı hesaplarına yatırımla ilgili işlerde yapılan yevmiyeler dahil edilmez)
Türkiye’de kazmacı ve bacacı randımanları tüvenan üretime, içeri randımanı ve umumi randıman hem tüvenan ve hem de satılabilir üretime, genel işletme (harman sonu) randımanı ise yalnız satılabilir üretime göre hesaplanır Bu randımanların birimi (kg veya ton/yev)’dir
RANTABİLİTE, —> Kârlılık
RAY, 1) Tren, tramvay, katar vb demiryolu taşıtlarının budenli (içine oyuk çıkıntılı) tekerlekleri için bir yuvarlanma ve kılavuzlanma yolu oluşturan, kullanılacağı amaca uygun profil ve büyüklükte haddelenerek imâl edilmiş ve yola döşenen çelik profil Çeşitli profiller, beher metresinin ağırlığı ile isimlendirilirler; yani 14,18,20 kg/m gibi 1000 lt’lik vagonlarla çalışan maden ocaklarında 14 ve 18 kg/mlik ray, pano galerilerine; 20-24 kg/mlik raylar da ana galerilere ve ağır lokomotiflerin kullanıldığı yerlere döşenir Hafif rayların döşenmesi fazla itina istememekle beraber, ağır rayların döşenmesi titiz ve iyi bir işçilikle yapılmalıdır Bu şekilde itina ile döşenen rayların yatırım masrafı yüksek ise de az arızaya sebeb olmak ve yolun devamlı açık kalmasını sağlamak suretiyle işletme masraflarını düşürür Ray döşenmesinde önemli olan husus vagonların devrilmeyecek şekilde dengelenmesidir Bunu sağlayabilmek için zemine önce mucur serilir, üzerine traversler konur ve sonra raylar döşenir ve dönemeçlerde (kurblarda) hızla orantılı olarak dış ray iç raya göre daha yüksek tutulur
İngiliz Vignolesy 1838 yılında putrellerden esinlenerek raylara bugünkü şeklini verdi 1850’lerde büyük hatlara döşenen raylar 30kg/m iken bugün Avrupada 60kg/m; ABD ve Rusyada 70-75 kg/m’ye ulaşmıştır Ray çelikleri, %7 karbon ve %1,20 mangan ihtiva eder 2) Sürgülü kapıların, pencerelerin, perdelerin hareketine olanak veren uzun, yivli metal yuva
RAY AÇIKLIĞI, Demiryolu döşenirken yol genişliği olarak belirlenen standarda göre iki ray arasında bulunması gereken en kısa mesafe Demiryolunda raylar döşenirken demirler arasında mesafe —> Ray mastarı kullanılarak aynı ölçüde tutulur Kurblarda dış ray iç raya nazaran daha uzun olduğundan mil ve tekerleği birbirine sabit bağlı olan demiryolu araçlarında; dış tekerleğin ray üzerinde sürünmemesi için tekerleğin bandajı konik olarak imal edilir Tekerleğin flanşı da aracın raydan çıkmasını önler(—> Şekil) Travers arası mesafesi ve bir tekere gelen yüke göre asgari-ray seçimi (—> Grafik) yapılır ve ayrıca kurblarda demiryolu üzerinde çalışan ocak motoru (küçük lokomotif) ve lokomotiflerin teker çapı ile dingil mesafesi arasındaki bağıntıya görede kurb yarıçapı seçilir(—> Grafik) —> Demiryolu nakliyatı, Taşıma, Travers
RAY ÇİVİSİ, Demir yollarında rayların ağaç traverslere bağlanmasında kullanılan özel çivi
RAZORİT, —> Kernit
RÉAUMUR PORSELENİ , Çok yavaş soğutularak elde edilen, porselen taklidi donuk beyaz cam
REAGENS, —> Reaktif
REAKTİF, 1) Flotasyon sistemi ile zenginleştirmede, zenginleştirmeyi sağlamak için kullanılan katkı maddeleri Bunlar fonksiyonlarına göre aktifleyici-, toplayıcı- (kollektör), köpürtücü-, ıslatıcı- ve çöktürücü (depresör, bastırıcı) reaktif diye isimlendirilir 2) Reagens
REAKTİF DOZÖRÜ, Flotasyonda kullanılan sıvı reaktiflerin flotasyon devresine belirli bir debi ile verilmesini sağlamak üzere flotasyon tesisinin yardımcı ünitesi olarak kullanılan dolaplı veya merdaneli cihaz
REAKTİF ENERJİ, Peryodik olarak, şebekeden çekilip yine elektrik enerjisi şeklinde şebekeye iade edilen enerji Elektrik makine ve cihazlarının sargıları tarafından manyetik alanının kurulması için aktif enerji ile birlikte şebekeden çekilen reaktif enerji (mıknatıslama akımı), manyetik alan kaybolurken, sargılarda tekrar elektrik enerjisine dönüşerek şebekeye geri gider Kaynakla alıcı arasında gidip gelen reaktif enerji, makine ve cihaz sargıları ile hatlarda ısı şeklinde meydana gelen aktif kayıpların da artmasına neden olur —> Şebekeden çekilen enerji Aktif enerji
REALGAR, —> Arsenik
REÇİNELİ AĞAÇLAR, Akçam, köknar ve kara çam ağaçları
REDRESÖR, Dalgalı akımı, tek yönde iletken ventiller, metal yarı iletken tabakalar, elektrolitik petekler, kumanda edilen kontaklar vasıtası ile, doğru akıma çevirmeye yarayan cihaz Dalgalı akımla çalışan motora bir dinamo akuple etmek (bağlamak) suretiyle de doğru akım elde edilir
Bunun tersi olarak doğru akımı alternatif akıma çeviren cihazlara da “Ondülör” denir
REDÜKLEYİCİ, İndirgeme (redüksiyon) yapan veya yapabilecek özellikleri taşıyan madde Genel olarak redükleyici madde dezoksidant madde, redüktör veya indirgeç madde olarak da anılır
REDÜKLEYİCİ ALEV, Bir mineralin tanınması için mum ve üfleç vasıtasıyla kuru usülle yapılan testte; üflecin ucu mum alevine hemen değecek surette hafifçe üflenmesi ve böylece sarımtrak kısa bir alev hasıl edilmesi Redükleyici alev elde etmek güç olduğundan tecrübe kazanmak için kömür üstüne bir parça kalay konup kalayı parlak olarak munafaza edecek şekilde üflemeye çalışılmalıdır Kalayın üzerinin donuklaşması alevin oksitleyici olduğunu gösterir
REDÜKLEYİCİ KAVURMA, Oksit halinde bulunan cevherin CO ile kavrulmaya tabi tutularak redükte etmek suretiyle metal elde etmek için yapılan kavurma işlemi
REDÜKSİYON, 1) Kimyasal bir olay sırasında bir maddenin bileşimindeki hidrojen miktarını artırma ya da oksijen miktarını azaltma işlemi Sıcaklığın yükselmesiyle metallerin oksijene olan ilgilerinin azalmasına karşı karbonun ilgisi artar Bu kimyasal reaksiyon sonunda CO2 husule gelir CO2’in oksijene ilgisi de sıcaklıkta azaldığından, redüksiyon sırasında karbondioksit de dissossasyona uğrayarak bünyesine karbon almak suretiyle karbon monokside dönüşür (C + CO2 —> 2 CO + 39 Cal) 2) İndirgeme 3) Değişik çaptaki iki boruyu birbirine bağlamak için kullanılan geçiş parçası 4) Sondajda takım dizisinin farklı nitelikli iki elemanını birbirine bağlayan parça 5) Sub
REDÜKTÖR, 1) Dişliler yardımıyla devir düşürme düzeni 2) Dişli kutusu, indirgeç
REFRAKSİYON, 1) Işının, yoğunlukları farklı iki ortamın birinden diğerine geçerken doğrultusunu değiştirmesi olayı Refraksiyon (kırılma) refraktometre denilen aletle ölçülür
REFRAKTER HAMMADDE, 1000½C sıcaklık gerektiren sanayilerde kullanılan, ergime sıcaklığı en az 1585½C (PCE=23) olan, dayanıklı, çeşitli etkilere karşı form stabilitesi, ani ışı değişikliklerine karşı mekanik dayanıklılığı olan, kimyasal niteliklerine göre asidik, bazik ve nötral olarak sınıflandırılan, kullanım alanlarına göre de silika, alümina-silika, bazik ve özel refrakter olarak sınıflandırılan hammadde Yüksek refrakter olarak kullanılanların ergime sıcaklığı 1730½C (PCE=31)dir
REFRAKTER KİL, —> Refrakter malzeme
REFRAKTER KROM, Ateşe mukavim malzeme yapımında kullanılan krom cevheri Refrakter krom cevherinde silis ve demir oranlarının çok düşük ve Cr2O3 ve Al2O3 oranının da % 57-63 arasında olması istenir Demir oranı yükseldikçe cevherin refrakter krom olma özelliği azalır
Aşağıda arzu edilen refrakter krom cevheri oranları gösterilmiştir:
En En Spesifi- az çok Ticari kasyonda

Cr2O3 38 48 41,1 48,6
Al2O3 12 24 20,0 14,1
Fe2O3 14 24 15,1 20,6
MgO 14 18 16,8 10,4
SiO2 0 10 4,9 5,5
Dünyada üretilen krom cevherinin % 27 kadarı refrakter kromdur
REFRAKTER MALZEME, 1) Genel olarak toprağımsı bir hammadde olarak tabir edilen killer, killi şistlerin, grovakların ve feldispatça zengin kayaçların tatlı su havuzlarına taşınmasıyla ve orada depolanması ile oluşan, içindeki oksitlerin ortamda bulunan hümüs asit tarafından dışarı atılması ile ateşe dayanıklılıkları sağlanmış olan malzeme Refrakterlerin genç havzalarda oluşanları bağlama kili ve şamot kili; karbonifer havzalarında oluşan refrakter killere de —> Şifertondenmektedir Refrakterlerden; alumina silikat grubu hammaddeler, şiferton asit refrakter manyezit ise; bazik refrakter hammaddeler olarak isimlendirilir 2) Ateşe dayanıklı malzeme
Refrakter hammaddeden elde edilen mamüller yüksek sıcaklıkta çalışan fırın veya benzeri yerlerin yapımında veya içinin kaplanmasında kullanılır Bunlar sıcaklık altında fiziksel ve kimyasal özelliklerini korur; erime noktaları genellikle 1620½C’nin üstündedir Kullanım yerinden en az 1500½C sıcaklığa dayanıklıdır Refrakter malzemenin sınıflandırılması (a) Kimyasal-minaralojik yapıya, (b) Ateşe dayanıklılığına, (c) Hammadde ve üretim metoduna göre yapılır —> Tablo 318, 319
REGRESİF TABAKALAŞMA, Regresyon olayı ile yani denizlerin geri çekilmesi sonucu teşekkül eden tabakalaşma Regrasyon olayında karalar yükselerek deniz suları geri çekildiğinden tabakaların kapladığı alan aşağıdan yukarı doğru gitgide küçülür
REGRASYON, Deniz çekilmesi yani denizin çekilip karadan uzaklaşması olayı
REGÜLATÖR, 1) Havalandırmada hava akımını kontrol için kullanılan, kapı veya başka bir havalandırma aygıtında düzenlenmiş ayarlı açıklık 2) Bir makinenin veya tesisin görevini istenilen ayarda yapmasını sağlamaya yarayan aygıt 3) Ayarlayıcı Voltaj-su, yakıt, devir regülatörü vb gibi
REGÜLATÖRLÜ KAPI, —> Hava kapısı
REGÜLÜS ANTİMUAN, Formülü Sb olan ve ticarette kullanılan metalik antimuan
REHABİLİTASYON, 1) Ekonomik koşullar nedeniyle tamamen kapatılmış veya ilerideki tarihlerde fiyatların artışının beklenmesi dolayısı ile drenaj çalışmaları yapılarak bakım ve koruma altında tutulmuş durumda olan maden ocağının yeniden açılması 2) Faaliyette bulunan bir maden ocağının işletme sisteminin değiştirilmesi veya modernize edilmesi 3) Açık maden işletmelerinde bozulan çevrenin tekrar kullanılabilir hale getirilmesi (toprakla doldurulup tekrar tarıma elverişli veya olduğu gibi bırakılıp göl haline getirilmesi) işlemi Rehabilitasyon masrafları fizibilite hesaplarına dahil edilir 4) Sürekli iş göremez veya malül olanlardan, çalışma gücünün arttırılabileceği umulanların, kendi mesleklerinde veya yeni bir meslekte çalışabilmelerini sağlamak üzere işe alıştırmaya tabi tutulmaları (işe alıştırma) Rehabilitasyon çalışmaları —> Tıbbi ve Mesleki rehabilitasyon olmak üzere iki safhada sürdürülür 5) Bir kimsenin doğal ya da sonradan olma sakatlığından doğan yetersizliğine karşı koymak, kişinin eksikliklerine karşın kendisine uyan bir iş yapması veya çalışan bir kimsenin işyerinin kapanması dolayısı ile yeni bir işe uyum sağlaması amacı ile uygulanan tedavi veya eğim
REJYONEL JEOLOJİ, —> Jeoloji
REJYONAL METAMORFOZ, 1) Mekanik, termik ve kontak metamorfozun dengeli olarak havzalara etkileri ile meydana gelen başkalaşım 2) Bölgesel başkalaşım —> Metamorfoz
REKOMPOZE, Çeşitli tane büyüklüğündeki kömürlerin karıştırılması ile elde edilen paçal kömür
REKUP, 1) Bir galeri boyutlarını haiz, fakat genellikle daha kısa olup, yatak istikametine dik olarak tavan taban arasında veya taban lağımından, bu lağıma paralel olan bir damarı kesmek üzere sürülen galeri 2) Tabakalaşmaya dik sürülen kısa bağlantı yolu 3) Traverban
REKÜPERASYON, Kullanılarak kalibrasyo-nunu kaybetmiş elmas kronların matriksinde kalan aşınmış elmas tanelerinin yeniden kazanılması
REKÜPERATÖR, Yüksek fırınlara verilecek havayı ısıtmaya yarayan ve içinden münavebe ile sıcak gaz geçirilerek içindeki tuğlaları ısıtılan ve daha sonra hava geçirilmek suretiyle yüksek fırına veya kok fırını bataryalarının yanma kamaralarına verilecek havayı ısıtmaya yarayan tesis
REMOTE KONTROL, Uzaktan kumanda
REMOTE SENSİNG, —> Uzaktan algılama
RENK FARKINA GÖRE AYIRMA, Lazer ışınının mineral taneleri üzerindeki yansımalarının bir fotoselli dedektör ile ölçülmesi esasına dayanan bir zenginleştirme usulü Bu usülde yansımaların şiddeti ; sistemde mevcut değerle karşılaştırıldıktan sonra, ayırıma tabi tutulmak istenen mineral tanesi ya konsantre yörüngesine üflenir veya kendi yörüngesindeki harekete bırakılır Bu usül gri kuvarsın altın içeren yeşil ve siyah kuvarstan ayrılmasında (Doorfontein - Güney Afrika) , çimento elde edilmesi için kalkerin zenginleştirilmesinde (Galler ve Finlandiya), beyazımsı manyezitin yeşil renkli serpantinden ayrılmasında (Yunanistan) uygulama alanı bulmuştur
RENKLİ MİNERALLER, Mineral tarafından emilen ışığın inen ışığa belli oranlı olmaması özelliğinde olan mineraller Öz renkli mineraller de denilen bu minerallerin renkleri kendi maddelerine, kimya yapılarına (saf subs-tanslarına) bağlı olduğundan önemli karakteristik özelliklerinden sayılır Bu renk olayında ışığı yalnız emme değil aynı zamanda yansıma olayının da, özellikle metal ve madenler için büyük rolü vardır Renkli minerallere örnek olarak kükürdün sarı rengi, zinober’in kırmızı, azurit’in mavi ve malahit’in yeşil renkleri gösterilebilir —> Mineral renkleri
RENKLENEN MİNERALLER, Renkleri yabancı pigmentlerin (renk verici maddelerin) yahut izomorf bir cismin karışmasından ileri gelen mineraller Renklenen minerallere allokromatlı mineraller de denir Karışmış maddeler etkisi ile aslında renksiz olan mineraller çeşitli renklerde olabilirler Böyle maddeler kimyaca tayin edilebilecek yahut tayin edilemeyecek kadar haifif bir şekilde minerallerin bünyesine dağılmış olabilir Örnek, saf zinkblend (ZnS) renksiz olursa da çoğunlukla izomorf şekilde karışmış olan FeS dolayısı ile koyukahverengi renkte bulunur—> İzomorf mineraller
Aslında renksiz olan mineraller metal oksit veya başka maddelerin etkisiyle (kuars, florit, apatit vb) yahut kolloidal bir durumda bulunan maddeler ve yahut radyoaktif etkisi ile kristal ağından (şebekesinden) ayrılan metaller ile renklenmiş olabilirler Renklenen minerallerin renkleri sabit olmayıp değişebilir; bunun için böyle minerallerin renkleri, renkli minerallerin renkleri gibi önemli değildir Fakat gerektiğinde böyle renklerde minerallerin tayininde kullanılabilir —> Minerallerin renkleri
RENKSİZ MİNERALLER, Mineral tarafından emilen, ışığın inen ışığa belli oranlı (dalga uzunlukları aynı oranda) olması halinde cama benzer şekilde renksiz ve aynı zamanda saydam olan neceftaşı (Süsleme sanatında yaygın olarak kullanılan çok sert parlak ve saydam bir kuars), kayatuzu, elmas, bazı feldspatlar vb mineraller—> Mineral renkleri
RENKLİ DAMAR, Mermer işletmeciliğinde taştaki çatlakların birleştirici maddelerle dolmasından meydana gelen damarlar
RENTAN, Linyit kömürlerinin silindirik olarak ve hava delikleri ihtiva edecek şekilde kireçle biriketlenmesi suretiyle elde edilen ürün
REO-LAVÖR, —> Spitzkasten
REO YIKAYICI, —> Spitzkasten
REVERBER FIRINI, Yatay konumda çalışan, değişik boyutta imal edilebilen ve farklı metalurjik işlemlerde kullanılan fırın tipi
Bunların en önemlileri (1) Çelik üretiminde kullanılan Siemens-Martin ve (2) Sülfürlü bakır konsantrelerinin ergitilmesinde kullanılan büyük reverber fırınlardır Reverber fırını, daha ziyade bir eritme fırınıdır Derin bir taban kısmı, yan duvarları, ön ve arka duvarı ve tavandan meydana gelmektedir Fırın dikdörtgen bir prizma şeklindedir Ön duvara yerleştirilmiş brülörler vasıtası ile ısıtılırlar Uzun alevli yakıtlar (gaz, akaryakıt veya hulvarize kömür) kullanılıp alevlerin şarjedilmiş olan malzemeyi yalaması arzu edilir Tavan, alevlerin sağladığı ısı ile ısınmakta ve radyasyon yoluyla şarjı ısıtmaktadır Yakıt veya yanma ürünleri ile fırın içindeki şarj arasında yok denecek kadar az reaksiyon olur Yakıt, fırına gerekli ısıyı sağlamak amacıyla kullanılır ve temin ettiği ısı daha çok radyasyon yoluyla şarja geçer
Reverber fırından çıkan gazların sıcaklığı çok yüksektir Bu yüzden reverber fırınlarının termik randımanları çok düşüktür
REVİZYON, 1) Herhangi bir makinenin belirli zamanlarda arıza yapmadan sökülmesi, aşınmış parçalarının değiştirilmesi ve böylece bakımının yapılması, 2) Önceden yapılmış olan işlemlerin mahiyet, gidiş tarzı ve doğruluğunun belgeler ve defter kayıtlarına dayanarak sonradan tenkidi bir nazarla yeniden tesbit ve tahlili 3) Yeniden gözden, elden geçirme
REZERV, Bir maden yatağından ya da havzasında henüz işletilmemiş maden miktarının kısa vadede ekonomik olan ve belirlilik gösteren kısmı Rezerv hem ekonomik açıdan, hem de varlığının belirliliği açısından sınırlandırılmış olup, kaynağın ancak belirli bir bölümünü temsil eder Genel bir ifade ile rezerv, varlığı arama çalışmaları ile belirlenmiş ve işletilebilirliği değerlendirme etütleriyle saptanmış olan tüm kaynağın bir bölümüdür Rezerv, görünür, muhtemel ve mümkün olmak üzere üçe ayrılmak suretiyle sınıflandırılır Bu sınıflandırmanın dayandığı kriter, rezervin varlığının belirlilik derecesi, yani varlığı hakkında elde edilen bilgilerin yeterliliği ve duyarlılığıdır Diğer bir ifade ile rezerv faydalı, topuk ve faydasız olmak üzere de üç gruba ayrılmaktadır Jeolojik yapının verdiği imkan nisbetinde yeryüzünden itibaren maden işletmecilik tekniğiyle işletilebilecek azami derinliğe kadar bulunan rezerve faydalı rezerv, çeşitli zorunluluklar nedeniyle üst katlarda bırakılmış rezerve de faydasız rezerv denir Faydalı ve faydasız rezerv de “A” (hazır rezerv/, “B” (belirli rezerv), “A+B” (görünür rezerv), “C” (muhtemel rezer), “D” (mümkün rezerv) şeklinde sınıflandırılır Rezerv hesabı, maden yatağının jeolojik yapısı, mevcut eski ve yeni imalatla, yapılan sondajların durumu dikkate alınarak, poligon (üçgen), profil ve izohips blok metotları denilen usullere göre hesaplanır
REZERV HESABI, Bir maden yatağında bulunan madenin biçimini, boyutlarını ve hacmini sayısal olarak belirleyen kalınlık ve alan ile özgül ağırlığını hesaba katarak yapılan ve rezervin ton olarak ifade edilmesini sağlayan hesaplama usulleri Alan hesapları; planimetre, şablon ölçümleri (kare düzenli-, nokta düzenli-, paralel çizgili şablon) ve geometrik hesaplar ile yapılır Alanlar bulunduktan sonra hacim (V = Uzunlukxgenişlikxkalınlık) hesaplanır Kesitlerde görülen alanların birbirine oranı 1/2 civarında ise trapez kuralı ;
F1 + F2
(––––––––––– h)
2
daha büyük olan durumlarda ise —> Simpson kuralı uygulanır Belli bir prensip dahilinde yapılmamış sondajların bulunduğu durumlarda, sondaj etki alanının tesbiti öncelik kazanır Madencilikte yapılan rezerv hesapları profil-, izohipsblok- ve poligon metodları olarak ele alınabilir
REZERV KAYBI, —> Üretim kaybı
REZERVUAR KAYAÇ, —> Hazne kayaç
RİCHTER ÖLÇEĞİ, Depremlerin —> Magnitüdünüölçmede kullanılan deprem ölçü skalası —> Mercalli ölçeği
RİJİT BAĞ, 1) İki veya daha fazla sayıda madeni parçalardan imal edilip parçaları pabuçlar vasıtasıyla birbirine sabit olarak bağlanan madeni tahkimat 2) Rijit tahkimat 3) Esnemeyen tahkimat
RİJİT KÖPÜK, İki kimyasal sıvının karıştırılarak püstürtülmesiyle meydana gelen kimyasal reaksiyon sonucunda, köpürerek hacmi 30 misline çıkan ve katılaşma özelliği gösteren köpük maddesi Rijit köpük tecrit ve takviye maddesi olarak da kullanılır —> Yüksek genişlemeli köpük
RİJİT TAHKİMAT, —> Rijit bağ
RİKEN-GAZDETEKTÖRÜ, Japonyada geliştirilen, su ve CO2 den arındırılmış içinde değişik oranlarda metan bulunan havanın içinden geçen ışığı kırma esasına dayanarak havadaki metan oranını tesbit etmeye yarayan ve elde kullanılan aygıt Bu aygıtta havada bulunan CO2 oranı da % olarak tesbit edilebilmektedir
RİMA ELEK, —> Tel örgülü elek
RİMER, —> Tarama matkabı
RİSK PRİMİ, —> Libor
RİTTİNGER KANUNU, Kırma olayını yüzey artışı yönünden ele alan ve kırma için kullanılan faydalı işin, yüzey artışı ile orantılı olduğunu ifade eden prensip —> Charles genel kırılma kanunu
ROBOT, 1) Uzaktan kumanda ile kendisine çeşitli işler yaptırıbilen aygıt 2) Başkasının buyruğu ile iş yapan, kendi akıl ve iradesini kullanamayan kimse (kişi)
ROGAR, 1) Kanalizasyonlarda çeşitli amaçlarla açılan ve zemin düzeyinde bir kapağı bulunan kuyu 2) Su şebekesinde boruların denetimini kolaylaştırmak veya dağıtım muslukları yerleştirmek amacıyla açılan kuyu 3) Bir lağım çukurunun üst bölümünde bırakılan bir kapak veya bir metal levhayla kapatılan açıklık 4) Yeraltı telefon hattı tesisatında içinde en az iki kişinin çalışabileceği büyüklükte yapılmış kuyu biçiminde boşluk
ROKBİT, —> Taş matkabı
ROKVEL SERTLİĞİ, Tepe açısı 120½ olan sertleştirilmiş çelik bilye (Rokvel B) bir elmas koninin (Rokvel C) önce 10 ve sonra 150 kglık bir yükle sertliği tesbit edilecek malzeme yüzeyine bastırılması sonucunda her iki halde meydana gelen çukurlar arasındaki derinlik farklı ölçülerek tesbit edilen sertlik ölçüsü
RONDELA, —> Pul
ROSELTE BAKIRI, Tabii halde bulunan saf bakır
ROTARİ DELME, —> Dönel delme
ROTARİ TABLASI, 1) Sondaj makinelerinde motordan nakledilen dönme momentinin tijlere aktarıldığı; kuyudaki takımların manevraları sırasında takımların kuyuya indirildiği veya kuyudan çekildiği veya ilave tijin takıldığı tertibatın bulunduğu tabla Rotari tablalı makineler genellikle petrol sondajlarında kullanılır 2) Döner tabla —> Kelly
ROTASYONEL KAYMA, —> Şev duraysızlığı
RÖDAVANS, Ruhsat sahalarının hak sahibi tarafından sözleşme ile özel veya tüzel bir kişiye belirli bir süre için terkedilmesi durumunda; maden ocağının işletilmesini üstlenen özel veya tüzel kişinin; esas ruhsat sahibine istihsal edilen beher ton maden için ödemeyi taahhüt ettiği meblağ
RÖKONESANS, Bir maden yatağının sınırlarını, uzanımını, değerini ve işletilebilirliğini tayin etmek amacıyla yapılan etüd
RÖLANTİ, RALANTİ, 1) Bir motorun en düşük devirle çalışma durumu 2) En düşük tempoyla veya verimle yürümek veya çalışmak
RÖLE, 1 Bir bobin ve kontaklardan oluşan küçük bir uyarma akımı ile devreyi açmaya, kapamaya yarayan eleman 2) İki veya daha çok iletim arasında aracılık yapan sistem
RÖLÖVE, 1) Bir yapıyı, plan kesit ve görünüşleriyle gösteren çizim 2) Genellikle eski bir sanat eserinin, bir yazıtın çizilerek veya boyanarak yapılmış kopyası
RÖMORK, Motorlu bir taşıt tarafından çekilen motorsuz taşıt
RÖMORKÖR, Yedeğinde başka bir taşıt götüren taşıt, özellikle deniz taşıtı
RÖSET, 1) Dik ve meyilli kuyuların dip ve başlarının veya ara katlarının yatay yollarla maden üretim yerlerine bağlantısını sağlayan yer 2) İnset 3) —> Akrosaj
RUHSAT SINIRI, Bir işletme ruhsatı sınırını topografik ölçüm sonunda yeryüzünde belirleyen çizgi Bu çizgiden indirilen teorik düzlemin yer küresi çekirdeğine kadar devam ettiği kabul edilir
RULMAN, —> Bilyeli yatak
RUTUBET, Nem, yaşlılık
RUTUBET ORANI, Cevherin veya kömürün içinde bulunan serbest suyun toplam ağırlığa göre ifade edilmesi
Ocaktan çıkan taşkömürünün rutubeti genellikle % 2,5 civarındadır Zenginleştirme esnasında elde edilen ince kömür, mikst ve şlam’ın rutubeti ocaktan çıkan kömürün rutubetine göre daha fazladır Ocaktan çıkan kömüre göre rutubet fazlalığı yıkanmış ince kömürde % 7,7; mikst’te % 14 ve şlam’da % 21 civarında olabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları

Eski 09-09-2012   #29
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları



S

SABAN, —> Kazı rendesi

SABİT BUMLU KAZICI, —> Teleskopik bumlu kazıcı

SABİT KÜL, —> Kül

SABİT OLUK, Kendisi yerinde durduğu halde, eğimden yararlanılarak (gravite ile) veya ortasında çekilen bir zincire takılı disklerden faydalanılarak fren yapmak suretiyle taşıma işinde kullanılan oluk

SABUNTAŞI, Kesif ve sık ince pullu bir talk minerali Genellikle yeşilimsi gri olup, beyaz, sarımsı ve kırmızı renklerine de rastlanır Kabuğunun yumru biçiminde olması başlıca özelliğidir Mineralojide steatit olarak adlandırılan bir magnezyum hidro silikattır

[ Mg6 (Si8 O20) (OH)4] Steatit sıkı yapılıdır

SAC, Kuyu, başaşağı, varagel gibi yerlerin dip, baş ve ara katlarında araba manevrasının yapılmasını sağlayan ince ve yassı çelik parçası

SACCI, Varagel, vinç ve kuyuların baş ve diplerinde arabaları halata kancalamak, kafese yerleştirilmesini ve buralardaki araba manevralarını elle veya mekanik olarak sağlamakla görevli kişi Bu kişi çancılık (işaretleşme) görevini de yapar

SAF ALÜMİNYUM, Etinorma göre, % 99,0-99,7 Al ihtiva eden, piyasada 14-16 kg’lık külçe veya 650-750 kg’lık T İngot şeklinde satılan alüminyum malzeme Saflık derecesine göre Fe, Si, Cu gibi empüriteler değişik oranlarda bünyesinde mevcut olup, mesela % 99,5 Al ihtiva eden saf alüminyumda maksimum Fe muhtevası % 0,40, Si muhtevası % 0,25’tir Fe/Si oranı 1/2 olan saf alüminyum (Al>%99,5), elektrik iletkeni olarak kullanılır ve bunun beynelmilel adı EC grade Al’dur

SAFİR, —> Alumin—> Gökyakut

SAĞLAM DOLGU , Mermer madenciliğinde, taş boşluklarına, esas oluşumun direncine yakın direnci olan bir malzemenin dolması

SAHANLIK, 1) Kuyularda ve kelebelerde merdiven başlarında ya da bir merdivenden diğerine geçiş yerinde hem emniyeti sağlamak ve hem de dinlenme imkanı vermek için yapılan küçük (döşeme) platform 2) Yapılarda ve büyük taşıtlarda kapı önünde, merdiven başlarında ya da ortasında bulunan genişçe yer

SALAMURA , 1) Deniz suyundan —> Tuzla-larda ham tuz elde edilmesinden sonra arta kalan ve bileşiminde sodyum, potasyum, mağnezyum klorürler, sülfatlar ve bromür bulunan sıvı 2) İçinde et, balık, sebze vb yiyecekleri saklamak için hazırlanmış su veya bu suyun içinde saklanmış yiyecek

SALBAND, Cevher kontağındaki ince ve kilitli kısım

SALGI, Kablo ile kablonun iki askı noktasını birleştiren doğru arasındaki en büyük düşey uzaklık

SALLANTILI MASA, —> Sarsıntılı tabla

SALLANTILI OLUK, 1) Zincirlerle veya çelik halatlarla tavana asılı veya tekerler üzerine yerleştirilmiş olup, eksantrik hareketler sağlayan ve böylece ileri hareketi yavaş, geri hareketi hızlı olan bir tahrik motoru ile teçhiz edilmiş meyli az başyukarılarda veya ayaklarda kömürü, cevheri veya taşı oluk içinde kaydırarak nakletmek için kullanılan mekanik düzen 2) Sarsıntılı besleyici

SALMASRTA, Pompa piston kolu, sondaj ve su başlığı, buhar makinesi pistonu, buhar türbini vb makine parçalarının ortak özelliği olan, duran bir kısım ile hareket eden mil veya aks çevresinde sıvı, buhar, basınçlı hava veya gazın kesin olarak sızmaması için özel hazırlanmış bir veya birkaç parçadan oluşan sızdırmazlık elemanı Kendir, pamuk, grafitli amyant, lastik, deri vb maddelerden imal edilir Yağ ve sıvı sızdırmasını önlemek için kullanılanları keçe diye adlandırılır

SANAYİ DEVRİMİ, İtici gücü kömür ve demir cevheri ve dolayısıyla bunlardan elde edilen buhar enerjisi ve demir-çelik olan sınai aşama Buhar enerjisi lokomotif ve buharlı gemilerde kullanılarak kara ve deniz ticaretine ivme kazandırmış, kömür ve demir cevherinden elde edilen demir-çelik, savaş sanayiini geliştirmiştir Sanayi devrimi 18 yüzyılın ikinci yarısıyla, 19 yüzyılın ilk yılları arasında cereyan etmiş, önce İngiltere’de başlamış ve sonra da Belçika, Almanya ve Fransa’ya yayılmıştırSanayi devriminin özellikleri ise özetle şunlardır :

a- Sınai üretimde atölye tipi üretimden fabrika üretimine geçilmesi ve mekanik gücün üretimde payının artması,

b- Yeni buluşlar yardımıyla yeni enerji kaynaklarının sanayide kullanımının yaygınlaştırılması (Buhar enerjisi ve buhar makinesi)

c- İş bölümünün gelişmesi

d- Tarım sektöründe de sınai üretimde meydana gelen artışa paralel olarak üretimin gelişmesiyle birlikte ekonomik büyümenin hızlanması,

e- Üretim artışının sonucu “pazar arama” sorununun çıkması ve böylece ülkeler arası pazar ele geçirme mücadelesinin başlaması,

f- Avrupa’da ülke yönetiminde söz sahibi olan aristokrasinin yerini, zenginleşen sanayi burjuvasının alma mücadelesi

Kömür yataklarına sahip olan ülkelerin, bugün aynı zamanda gelişmiş birer ülke olmaları bir tesadüf değildir Sanayi devrimini gerçekleştirebilen ülkeler ile, zengin kömür rezervlerine sahip ülkeler arasında belirgin bir paralellik vardır

SANAYİ ELMASI, Sondajlarda, parlatma ve kesme işlerinde kullanılan, ziynet eşyası olmaya müsait olmayan siyah elmas Ballas, karbonado, boartz, kongo diye isimlendirilen elmaslar

SANİYELİ FİTİL, 1) Dış yapısı çeşitli renklerde, özü de kara barut denilen yanıcı madde ile dolu olan ateşleme fitili Saniyeli fitil 1 cm/saniye süratle yanar Bu fitilleri yakmak için rüzgar kibriti, çakmak veya sigara kullanılır Bunların muayeneleri, yakmak ve yanış süratini ölçmek suretiyle yapılır 2) Emniyet fitili

SANİYELİ KAPSÜL, Gecikmeli (tavikli) kapsül Saniyeli kapsülde alev alıcı hassas madde ile primer ecza arasında bir geciktirme elemanı bulunur Geciktirme elemanının uzunluğu gecikme süresine göre ayarlıdır ve kademeler arasındaki zaman aralığı 1/2 saniyedir —> Kapsül

SANTRIFÜJLÜ AYIRICILAR , Küçük katı tanelerin akışkan ortam yani sıvı içinde (ağır ortam veya su) santrıfüj kuvveti uygulayarak çökelme ve ayırma hızlarını ve buna bağlı olarak kapasiteyi arttırmak üzere geliştirilmiş cevher ve kömür zenginleştirme üniteleri Eşit hacimli, biri yoğunluğu fazla diğeri yoğunluğu az iki tanecik ele alındığında; yoğunluğu az tanecik için negatif (-), yoğunluğu fazla tanecik için pozitif , santrifüj kuvvet ortaya çıktığından yoğunluğu fazla tanecik için negatif santrıfüj kuvveti yoğunluğu az olan taneciği ayırma hücresinin merkezine, santrıfüj kuvveti ise; yoğunluğu fazla olan taneciği ayırma hücresinin duvarlarına (cidarına) doğru iterek taneciklerin birbirinden ayrılmaları sağlanmış olur

İlk olarak 1950’li yıllarda uygulamaya sokulan akışkan ortam kömür zenginleştirme ünitelerinin yaygın olarak kullanılanları; —> DSM (Ağır ortam) siklonları, Vorsyl ayırıcısı, Dynawhirlpool (santrıfüj fırlatıcı) ayırıcısı, Tri-flo (üç akım) ayırıcısı, Otojen siklon (su siklonu)dur

SANTRİFÜJ DOLGU, Madenin alınmasıyla hasıl olan veya herhangi bir boşluğa dolgu malzemesinin bir makine vasıtasıyla santrifüj kuvvetten yararlanılarak fırlatılması suretiyle yapılan dolgu

SANTRİFÜJ PERVANE, —> Radyal Vantilatör

SANTRİFÜJ RAMBLE, —> Santrifüj dolgu

SANTRİFÜJ TULUMBA, Merkezkaç kuvvet etkisi ile bir akışkanı basan, türbin tipi tulumba

SAPAN, 1) Vinçle malzeme yükleyip boşaltmakta kullanılan iki ucuna göz yapılmış halat 2) Varagel ve vinçlerde koşum takımına bağlı olup, vinçteki katarın üzerinden geçerek öndeki vagonun ön halkasına takılmak üzere hazırlanmış halat ve kanca 3) Emniyet halatı Vinçteki katarın çekilen tarafındaki araba kancasına koçboynuzu kanca, diğer tarafındaki araba kancasına da sapanın kancası takılmak suretiyle vinç nakliyatının kanca kesilmelerine karşı daha emniyetli bir şekilde yürütülmesi sağlanır

SAPLAMA, 1) İki ucuna diş açılmış olup somun takılabilen mil şeklinde başsız cıvata 2) Madeni tahkimatlar arasında irtibatı sağlayan ve sıktırma ile birlikte kullanılan mil 3) Tayrot

SAPMA, 1) Belirli bir yönde açılmakta olan sondajın yerçekimi, formasyon yatımı, arızalar, direnç farkları, vibrasyon, matkap baskısı vb sebeplerle ilk verilen belirli yönden ayrılması Esas yön ile sapan takımın yönü arasındaki açıya “Sapma açısı” denir 2) Serbest bir mıknatıslı iğnenin denge konumunda iken gösterdiği doğrultudan geçen düşey düzlemle, bulunulan noktanın meridyen düzlemi arasındaki açı (manyetik sapma) 3) İnhiraf

SAPTIRMA, Sondaj kuyusunun özel düzenlerle istenilen yöne yöneltilmesi —> Sapma

SARI PASTA, Uranyumlu cevherden hidrometalurjik yöntemle üretilmiş % 65 ila 85 U3O8 muhtevalı uranyum konsantresi Konsantrenin kimyasal formülü çöktürücüye göre amonyumdiuranat veya magnezyumdiu-ranat olabilir Bir ara ürün olan sarı pastanın kimyasal yöntemlerle arıtılmasıyla nükleer yakıt üretilir

SARI ZIRNIK, Bir arsenik minerali olan limon rengindeki orpimene (As2 S3) halk arasında verilen isim —> Arsenik

SARKIT, Mağaraların tavanlarından sızan ve içinde erimiş kahlsiyum bikorbonat bulunan sular, damlalar halinde düşerken, CO2’nin uçması ile geriye kalan CaCO3’ın mağaranın tavanında çökelmesi sonucu meydana gelen kayaç oluşumu Buna karşılık mağaranın tabanında oluşan kayaca da dikit denir

SARMA, 1) Galeri tahkimatında, tahkimat profillerini irtibatlayan ve galerinin uzun eksenine paralel olarak konulan tahkimat direği 2) Ayak tahkimatında, alına dik veya paralel vaziyette konulup altından iki veya üç ağaç çatal direk veya madeni direkle takviye edilen ağaç veya madeni direk Ayak tahkimatında genellikle direk tasarrufu sağlamak için yarım daire kesitli ağaç direkler sarma olarak kullanılır Emniyet ve tavana iyi intibak bakımından, sarmaların kesilmiş düzlem yüzeyleri tavana yerleştirilir

SARNIÇLI VAGON, Ocakta çalışan makinelere (sulu delik delme vb) su temini için üzerine su haznesi monte edilmiş vagon

SARSAK, —> Sarsıntılı tabla

SARSINTILI BESLEYİCİ, —> Sallantılı oluk

SARSINTILI ELEK, Bir kasa içerisine yerleştirilmiş eleğin kasa ağırlık merkezine, merkezi olarak yerleştirilmiş bir tahrik düzeninin eksantrik hareket etmesi suretiyle, üzerine verilen malzemenin elenerek tane boyutlarına göre tasnifini sağlayan tesis ünitesi

SARSINTILI TABLA, 1) Genellikle yatay düzleme göre iki yönde meyilli olan ve gövdesiye yatay yönde karşılıklı küçük darbelerle sarsıntı verilerek üzerine üst kısmından besleme yapılması suretiyle ağır parçaların tabla yüzeyindeki yatay çıtalar arasında seyretmesi, hafif parçaların da yukarıdan aşağıya verilen su akımı ile çıtalar üzerinden akmasını sağlayan düzen Sarsıntılı tablada ayırma prensibi, aynı tane iriliğine getirilmiş malzemenin yoğunluk farkından istifade esasına dayanır 2) Sallantılı masa 3) Sarsak

SATILABİLİR, Maden ocağından çıkarılan tuvönan madenden ekonomik bakımdan değerlendirilemeyen maddeler ayrıldıktan sonra geri kalan kısım

Kömür madenciliğinde üretilen tuvönan kömürlerden krible ve krible taşı ayrıldıktan sonra geri kalan kısım zenginleştirmeye tabi tutularak kömür, mikst ve şist olarak ayrılır

Zenginleştirme sonucu elde edilen kömürler de tane büyüklüklüklerine göre + 50 krible (iri kömür, parça kömür), 18-50 ceviz, 10-18 fındık, 0,5-10 ince kömür, 0-0,5 şlam adı altında tasnif edilir

Bunlardan krible + Ceviz + Fındık + İnce kömür + Mikst + Şlam = satılabilir kömür miktarını, krible taşı + şist = artığı teşkil eder Linyit madenciliğinde 10, 18 veya 30 mm elek altı kömürlere toz, elek üstü kömürlere de parça kömür denir

Normal olarak satılabilir sayılan şlam ve mikst kalorifik değer dikkate alınıp hesabi olarak lave kömür veya taşkömürü eşdeğerine dönüştürülür

SATILABİLİR KÖMÜR, —> Satılabilir

SATILAN MALLARIN MALİYET UNSURLARI, İşçi ücretleri ve diğer sosyal yardım giderleri, enerji-akaryakıt, patlayıcı madde, yedek parça, malzeme bedelleri; makine tamir-bakım ve kiraları; taşaron ücretleri gibi madenin istihracı ve satılabilir (evsafa) hale getirilmesine kadar geçen safhadaki tüm doğrudan maliyet giderleri ile maden işletmesinde kurulu ve mevcut olup ruhsat sahibinin bilançosunda kayıtlı tüm tesis, demirbaş, bina, yol, kuyu, galeri, makine-teçhizat ve diğer aktif değerlerin yasal ve teknik esaslara uygun amortisman giderleri ve itfa bedelleri

SATILIK, Kömür madenciliğinde satılabilir üretimi yapan kuruluşun kendi tükettiği kömür, satılabilir üretimden düşüldükten sonra geri kalan miktar

Kömürden gayri madenlerde ise, satılabilir kavramı için satılık deyimi kullanılır

SATIŞ GİDERLERİ, Cevherin ham veya işlenmiş olarak satışa konulması halinde, satış mahalline kadar olan taşıma, yükleme, boşaltma, stoklama, liman ve istasyon giderleri; verilen komisyonlar, satış elemanlarının ücret ve yollukları, analiz ve hakem ücretleri; tahsilat masrafları gibi doğrudan satışın gerçekleştirilmesi ile ilgili masraflar

SATİN SPAT, Lifli ve ipek görünüşlü kalsit (CaCO3) —> Kalsit

SATRE, —> Yerüstü patlayıcı madde deposu

SAVAK, 1) Bir barajın fazla suyunu boşaltmaya yarayan sistem 2) Bir kanaldan akan suyun yönünü değiştirmek veya fazlasını akıtmak veya debisini tesbit etmek için uygulanan düzen Ölçü yapmakta kullanılan savak, kanalın önüne veya herhangi bir yerine düz bir set şeklinde yerleştirildiği gibi, bu setin üst kenar ortasına ter yamuk, V şekli veya dikdörtgen şeklinde bir boşluk açılarak da yerleştirilebilir Düz savağın üstünden veya savaktaki kesitten taşan suyun akış şeklinden ölçüler alınarak her duruma göre özel bir formülle, taşan su debisi hesaplanır

SAVURMA DÖKÜM, Metalin katılaşması sırasında merkezkaç kuvvetin etkisiyle gözenekliliği kalmayan hafif yapılı dönel parçaların elde edilmesinde kullanılan döküm usûlu Bu metodun uygulanmasıyla dökme demir borular, motor silindirleri için dökme demir gömlekler, silindir şeklinde yatak parçaları, bilezik ve bronzdan kuzineler yapılır Dönme hareketi yapan kalıp, genellikle metalik bir kokilden ibarettir Geniş çaplı boruların yapımında ise kum kalıp kullanılır 2) Düşey merkezkaç döküm 3) Yatay merkezkaç döküm

SAVRULMA, Bir atımdan sonra serbest hale gelen malzemenin dağılımı

SAYDAM, 1) Işığı büyük ölçüde düzgün geçiren cisim 2) Şeffaf 3) Transparent

SAYDAM KIYMETLİ TAŞLAR, Parlaklığı, sertliği ve renkleri ile göze çarpan, bir çoğunun bileşimi aluminyum, berilyum ve magnezyum oksit, bir kısmı da silisyum dioksit ihtiva eden mücevher taşları Saydam kıymetli taşların bazıları birbirlerine benzerler Bunlar sadece renklerinin değişik olmasıyla ayrılırlar (yakutla safir gibi) saydamlık, çatlak olmaması, renk ve ebat bunların değerlendirilmesinde ölçülerdir

Zümrüt (Al2O3), krizoberil (BeOAl2O3), akvamarin (3BeOAl2O3B6SiO2), korendon mineralleri (aluminyum oksidin (Al2O3) nadir bulunan mineralleri) topaz [(F1OH)2 Al2SiO4)] grenatlar [ R”3 R2"’ (SiO4)3], spadümen (LiAl Si2O6), zirkon (Zr SiO3), turmalin [R9 Al3 (BOH)2 Si4O19], spinel (Mg Al2O4), —> Kuars(SiO2) kristalin kuars, kuarsın kıymetli taşları saydam kıymetli taşlar olarak sayılabilmektedir

SAYMA ÇUBUKLARI, Uzunluk ölçmelerinde kaç şerit boyunda ölçü yapıldığını saymak için kullanılan özel çubuklar Uzunlukları 30-40 cm olup, birer uçları halka şeklindedir Bir çemberde 15-20 adet çubuk bulunur

SAYMONS KIRICISI, Ara kırma aşamasında kullanılan, konik yüzeyleri daha yatık, daha küçük boyutlu, bir nevi konik kırıcı —> Şekil

SCORİA, —> Pomza taşı

SEALE DAMAR, Çelik halattaki damarı teşkil eden dış sıradaki tel sayısının, bir alt sıradaki tel sayısına eşit olduğu yapım düzeni—> ŞekilSEALE - FİLLER DAMAR, Bir çelik halat terimi olup, —> Filler damarından farklı olarak, dolgu telleri iki ayrı sırada olan kalın tellerin bir merkez teli üzerine değil, aynı sayıda sıra teli üzerine oturması şeklinde yapılan düzen

SECURİT CAM, Tavlama yoluyla elde edilen, tescil ettirilmiş, —> Emniyet camı

SEDEF CİLA, Kolay dilinebilen (teflik edilen) ve saydam minerallerde bulunan, sedef görünümü veren cila Bu görünüm Bu cila mika, jips vb minerallerde vardır—> Minerallerin parlaklığı

SEDİMAN, 1) Sondajlarda karot alınmayan veya alınamayan durumlarda sirkülasyon suyu veya sondaj çamuru ile çıkan kırıntıların numune olarak toplanmış kısımları 2) Tortul kayaçları meydana getiren tanecikler

SEDİMANTASYON, Sıvı veya gaz ortamında, katı maddelerin belirli bir zaman içinde çökmesi

SEDİMANTER MADEN YATAKLARI, —> Tortul maden yatakları

SEDİMENTER PETROLOJİSİ, —> Sedimentoloji

SEDİMANTER SEPİYOLİT, —> Lületaşı

SEDİMENTOLOJİ, Tortulbilim olarak da bilinir Tortul kayaçların fiziksel ve kimyasal özellikleri ile oluşum süreçlerini (taşınma, birikme, taşlaşma, katmanlaşma) konu edinen bilim dalı Sedimentoloji çalışmalarının bir amacı da tortul kayaçların oluşumu sırasındaki çevre koşullarının belirlenmesidir Tortul petrolojisi (sedimenter petroloji), kayaçların mineral içeriği, bileşen parçacıkların dağılımı ve kayaç dokusu gibi özelliklerini inceleyen bir alt disiplindir—> Petroloji

SEGER PİRAMİTLERİ, 1) (SK) Alman seramikçisi Hermann August Seger tarafından bulunan (1839-93) ve onun adını taşıyan kenarı 1 cm ve yüksekliği 6 cm olan üçgen piramit biçimindeki kuars, feldispat, demir oksit, kalsiyum karbonat, kaolin, bor oksitleri karışımından yapılmış ısı ölçen alet Piramitler, ergime noktaları 600½C’dan 2000½C’a kadar yaklaşık olarak 20’şer 20’şer derecelenen bir gam meydana getirir Seramik sanayiinde bunların yumuşamaları ve ergimeleri gözlenerek fırınlardaki sıcaklığı ayarlamakta kullanılır 022 numaralı koni 600½C’da 42 numaralı koni 2000½C’da erir SK-14; 1390½C’ı SK-11; 1310 ½C’ı ifade eder SK, İngilizce’de PCE ile ifade edilir 2) Seger konileri

SEGMAN, 1) —> Karot tutucusu 2) Pistonlu makinelerde pistona takılan, pistonla silindir arasındaki sızdırmazlığı sağlamaya yarayan çelik parça (çember)

SEKONDER MADEN YATAKLARI, Primer maden yataklarının dış etkilerle çürümesi veya dağılması sonunda yeniden zenginleşmesi ile oluşan maden yatakları

SELEKTİF FLOTASYON, Çok sayıda mineral ihtiva eden cevherin (kompleks cevher) flotasyonu sırasında bir tanesinin yüzdürülerek veya çöktürülerek elde edilmesi işlemi 2) —> Diferansiyel flotasyon —> Preferansiyel flotasyon

SELEKTİF KIRMA, Zenginleştirmede cevher ve kömür ile bunların içinde bulunan gang maddelerinin, yani kırılan maddenin bir bileşeninin diğerlerine nazaran fiziksel özellik farkından dolayı farklı boyutta kırılma özelliğinden yararlanarak yapılan kırma işlemi Bu işlemden sonra yapılan klasifikasyonla gang maddeleri ile cevher veya kömür birbirinden ayrılabilir

SELEKTİF MADENCİLİK, Maden yatağından zengin cevher kısımlarının dışarıya çıkarılıp fakir cevher kısımlarının yerinde bırakılması veya bunların ayrı ayrı üretilmesi suretiyle yapılan madencilik

SELEKTİF ÖĞÜTME, Öğütülen madde içindeki bileşenlerden birisinin fiziksel özellik farkından dolayı diğerlerine nazaran daha ince öğütülmüş olması ve böylece diğerinden ayrılmasını sağlayabilen öğütme

SELÜL (SEL), İçindeki minerâl çamuruna —> Flotasyon işlemi uygulanan hücre (ünite) Birçok selülün birlikte çalıştırılacak şekilde tertiplenmesinden oluşan sistem flotasyon bataryası veya—peteği diye isimlendirilir —> Palp

SEMENTASYON, 1) Madencilikte, belli bir kayacın içinde bulunan boşlukların veya çatlakların doldurularak, geçirgenliğinin önlenmesi veya mukavemetinin artırılması amacıyla yapılan çimentolama —> Enjeksiyon 2) Metalurjide —> Katılama 3) Jeolojide —> Çimentolanma 4) Kimyada, çözeltide bulunan bir metal iyonunu başka bir metal iyonu yardımıyla çökeltme işlemi 5) Cam sanayiinde, cam yüzeyini ince bir metal tuzu katıyla kaplama işlemi

SEMENTASYON ZONU, —> Oksidasyon zonundan süzülen ve ağır metalleri bol olan sülfürlerin diğer fakir sülfürlerin etkisiyle yeraltı su seviyesinin altında çökelmeleriyle oluşan zon

SEMT AÇISI, —> Azimut

SENKLİNAL, Jeolojik devirlerde meydana gelen tektonik hareketler sonucu formasyonların kıvrılması suretiyle oluşan tekne şeklindeki formasyon kısmı —> Antiklinal

SENKRON MOTOR, Hareket eden (Rotor) ve duran (Stator) kısımlardan meydana gelen ve alan sargıları rotor üzerinde; armatür (enduvi) sargıları ise stator üzerinde bulunan motor türü Senkron motorda, döner manyetik alanın etkisinden yararlanılır Ancak, asenkron motorların aksine, meydana getirilen tork, rotordaki endüksiyon akımına bağlı değildir

SENSEN TAHKİMATI, Dik damarlarda üst taban yolunda uygulanan, tavan taşını kesmeden yapılan özel tahkimat

SENTETİK SODA ÜRETİMİ, —> Solvay yöntemi, AC yöntemi, Le Blanc yöntemi

SEPET KULPU, Galeri ilerlemesinde, hafriyatı azaltmak amacıyla üç ayrı daire parçasının oluşturduğu, tavana verilen nisbeten basın (yayvan), kavis şekli Galerilerde gereken yerde yarım daire veya sepet kulpu şekli verilmiş olarak taş, beton veya madeni tahkimat da yapılır

SEPİYOLİT, —> Lületaşı

SEPİYOLİTİK KİL, —> Lületaşı

SER ALÜMİNYUM, Magnezyum siisyum, demir, nikel, bakır ve alüminyumdan meydana gelen, yüzde 0,2 seryum (—> Nadir toprak elementi) katılmış, İngiliz kaynaklı hafif alaşım Su verilmiş ser alüminyum, uçak yapımında kullanılan çok dayanaklı hafif bir alaşımdır

SERAMİK, Anorganik materyalden oluşan kütlelerin bilim, teknoloji ve sanat katkısı ile şekillendirilmesi, sırlanması ve pişirilmesi yoluyla elde edilen sert mamül Seramik kapsamı içinde porselen, cam, çimento, fayans, kiremit, tuğla, çömlek, drenaj boruları, zımpara taşları, ferroelektrikler, metal manyetikler, sentetik tek kristaller ve uzay roket seramikleri girmektedir

Mamüllerin fiziksel, kimyasal ve teknolojik özellikleri göz önüne alınarak yapılan sınıflandırmada da, seramikler kaba seramik ve ince seramik (çini eşya, porselen ve yarı porselen, fayans gibi oksit seramik mamülleri) şeklinde gruplandırılabilmektedir

Seramikleri geleneksel ve yeni seramikler diye iki genel kategoride sınıflandırmak mümkündür Geleneksel seramikler kapsamına kil, çimento ve cam gibi “Silikat Sanayii” mamülleri; yeni seramikler kapsamına da tek kristaller, sentetik kristaller, ferroelektrikler (BaTiO3) sermetler, pür oksitler (Al2O3, ZrO2, BeO gibi) ve nükleer materyal girmektedir

SERAMİK SIRI, Seramiklerin sırla kaplanmasında kullanılan maddeler Bunlardan; kurşun silikatlar; kurşun sülfür veya sülüğen ile kil karışımından meydana gelir; saydamdır ve çömlekçilikte kullanılır Kalaylı sır, genellikle kalay oksitle donuklaştırılmış kurşunlu beyaz sırdır Beyaz hamurlu ince fayanslarda kullanılan sırlar saydam olup kurşun, kalsiyum, potasyum ve sodyum boro-siliko-alüminatlardır Ayrıca kurşunsuz sırlar ve renkli sırlar (majolika) da vardır Sırlanan ince fayanslar 1080° C civarında pişirilir Gre seram sırları, feldispat bileşiklerine maden oksitler katılarak elde edilir ve çok değişik dekoratif sonuçlar verir: Bu sırlar 1280° C ile 1320° C arasında pişirilir Porselen sırları, kuarslı feldispatları (pegmatit) iyice öğütüp kuars ve az miktarda tebeşirle kaolen karıştırarak ve iyice öğütülerek elde edilir; 1400° C’a doğru pişim yapılır Seramik parçalar, öğütülmüş sır ile su karışımından meydana gelen bir banyoya daldırılarak (daldırma metodu) sırlanır Sırlanacak parçalar genellikle ilk pişimden (bisküvi) geçmiştir Sırlama, bazen serpme, buharlaştırma veya püskürtme yoluyla; pişmemiş parçaların sırlanması ise fırça ile yapılır Sırlar maden oksitlerle renklendirilir: kobalt (mavi), bakır (yükseltgen pişimde yeşil, indirgeyici pişimde kırmızı), mangan (mor), demir (kahverengi), krom (yeşil ve pembe), titan (sarı ve kahverengi), plâtin (gri), çinko (billur sır), uranyum (sarı)

SERBEST KÜL, —> Kül

SERBESTLİK DERECESİ , Cevher içindeki kıymetli minerallerin, yan minerallerden ayrılması için ayrı ayrı taneler haline getirilmesini sağlayacak boyutun bir birimle ifade edilmesi Örneğin, flotasyonda genellikle 5-10 mikrondan daha ince tane iriliği istenmez

SEREN, Bagerin kazıcı ünitesi ile bu ünitenin hareketini sağlayan makara ve kabloları üzerinde taşıyan metal direk

SERİ, Stratigrafik olarak bir sistemin alt grubunu oluşturan birim

SERİ BAĞLAMA, —> Elektrikli kapsül

SERİ HAVALANDIRMA, Birden fazla iş yerini ardarda, aynı hava akımı ile havalandırma yöntemi

SERSERİ VARDİYASI, —> Vardiya

SERBEST RUTUBET, Yüzey rutubeti Kaba nem Tüvenan kömürün, havada kuru kömür haline dönüşünceye kadar kaybettiği ruubet—> Rutubet, Rutubet oranı

SERPANTİN, 1) Sulu mağnezyum silikat Az miktarda nikel veya demir ihtiva edebilir Yarı saydam veya mattır Dokunulduğu zaman yağlı ve yapışkan bir parıltı görülür Genellikle yeşil renkli veya siyahın her tonundadır Bazıları flüoresandır Serpantin kayacı krom cevherinin habercisidir 2) Yüzey artırımını sağlamak ve geçme süresini uzun tutabilmek için içerisinden buhar veya sıcak su sevk edilen helezonik boru Serpantinler kükürt izabesinde, ısı kazanlarında ve eşanjörlerde kullanılır

SERPME DÖKÜM, Sıvı metali, kalıplardan önce delikli bir potaya akıtarak, ergimiş metalin ince damlacıklar halinde kalıplara dökülmesini ve iyice dağılmasını sağlayan döküm usûlü

SERT AĞAÇLAR, Meşe, kayın, kara ağaç ve dişbudak cinsi ağaçlar

SERTLİK, 1) Minerallojide minerallerin çizilmeye karşı gösterdiği direnç Minerallerin birbirinden farklı sertlikte olmaları, bunların tayininde yararlı olmaktadır Minerallerin laboratuvarlarda sertliğini ölçmek için daha kesin usuller olmakla beraber şahsi bir görüş olmakla beraber Mohs on minerali sertiklerine göre şöyle sıralamıştır

2) Mohs’un sertlik dizisi: 1 Talk tırnak ile çizilir 2 Jips tırnak ile çizilir 3 Kalsit çakı ile çizilir 4 Fluorit çakı ile çizilir 5 Apatit çakı ile çizilir 6 Feldispat camı çizer 7 Kuars camı çizer 8 Topaz camı çizer 9 Korendon camı çizer 10 Elmas camı çizer

Bu sıralamaya “ Mohs Cetveli “ denir

Arazide minerallerin sertliğini ölçmek için kullanılan bazı pratik bilgiler şöyledir Tırnak (sertliği 2,5), pencere camı (sertliği 5,5), çelik (sertliği 6,5) ve bıçak ağzı (sertliği 5,5) olduğu kabul edilerek minerallerin sertliği ile kıyaslanabilir

2) Teknikte sertlik denildiği zaman genellikle bir cismin içine diğer bir cismin gömülmesine karşı gösterdiği direnç anlaşılır Böyle bir sertlik muayenesi hiç bir fiziksel özellik ifade etmez fakat teknolojik bir değeri vardır

SERTMETAL, 1) Toz halinde volframkarbid ve kobalt karışımının preslenip elektrikli fırında sinterlenmesi ile elde edilen aşınmaya mukavim (sinter sert metal) metal 2) Çeliğe krom, mangan, nikel, vanadyum, kobalt gibi metaller ilave etmek suretiyle elde edilen aşınmaya mukavim (döküm sert metal) alaşım Sert metallerin aşınmaya karşı mukavemetleri fazladır Bu özelliğinden dolayı, sertmetaller sondaj ve delik delme işlerinde kullanılan delici uçların doğrudan doğruya kayaç veya cevher kitlesi ile temasta olan yerlerinde kullanılır Bu şekilde kesici uçlar veya bıçaklar kolayca değiştirilmek suretiyle hem ana parçanın ömrü uzar ve hem de sondaj maliyeti düşer Sinterli sertmetaller ana parça üzerine açılmış yuvaya gümüş kaynakla bağlanır Alaşım sertmetal ise ana parçaya kaynakla irtibatlanır ve ancak ana parça üzerine eklenirken kendisine kesici bir profil verilir

SERT TELLER, —> Uzun hadde ürünleri

SERUZİT, —> Kurşun

SERÜZ, —> Mürdesenk

SERYUM GRUBU, —> Nadir toprak elementleri

SESKİKARBONAT YÖNTEMİ, Trona cevherinden doğal —> Soda külü üretim yöntemlerinden biri Bu yöntemde; kırılmış trona cevheri bir seri çözücü tankından geçirilerek doymuş ana çözelti haline getirilir; berraklaştırılır, filtrelenir, konsantre elde edilir; seskikarbonat vakum kristalizatörlerinde evaporasyona tabi tutulur ve 40°C’ye kadar soğutularak çöktürülür Çökelen seskikarbonat kristalleri (bir mol nötür karbonatla bir mol asit karbonatın bileşimi) separatörlerle ana çözeltiden ayrılır ve ana çözelti tekrar çözelti tanklarına beslenir Seskikarbonat kristalleri 200° C deki döner kalsinasyon fırınlarında ayrıştırılarak sodyum karbonat elde edilir Seskikarbonatın kimyasal formülü: Na2 CO3 Na H CO3 2H2O—> Monohidrat yöntemi, Solvay yöntemi

SEVK FİŞİ, Veri usül kanununa göre taşıma irsaliyelerindeki bilgileri ihtiva eden beyan niteliğinde belge

SEYİS, 1) Ocaklarda hayvanla yapılan nakliye işinde; çekici hayvanın hazırlığını, hareketini, hareketin durmasını idare eden kimse 2) Atların ve katırların tımarını ve bakımını yapan kimse Maden ocaklarında nakliyatta kullanılan çekici hayvanların ahırda bakımını yapıp, yemleyip ahırı bekleyen kimseye de ahırcı denir

SEYLAN TAŞI , Şarap kırmızısı, kahverenginde veya eflatun renginde, grena grubuna ait olan ve minerolojide almandin olarak bilinen bir demir- alüminyum silikat minerali (Fe3 Al2 S3 O12)

SEYYAR DOMUZDAMI, —> Domuzdamı

SEYYAR DÖŞEME, 1) Kuyu kazısında kullanılan ihtiyaca uygun olarak üzerinde kapaklar bulunan, asma halatları kovalar için kayıt halatı vazifesi gören, kuyu içinde yapılacak işlerde sehpa olarak ve kuyu dibinde çalışanların yukarıdan düşebilecek bir şeye karşı emniyetini sağlamaya yarayan ve yeryüzünde bulunan vinçlerle kuyu içinde indirilip çıkarılabilen ve gerektiğinde imdat vinci olarak kullanılabilen sehpa 2) Planş mobil

SEYYAR MANEVRA MAKASI, Çift demir yolu ile yapılan galeri ilerlemesinde iki yol arasında makas tertibatı yerine, yüklemede kolaylık bakımından dolu veya boş vagonların yol değiştirmesine yarayan düzen Bu düzen galeri ilerledikçe alına yaklaştırılır —> Şekil

SEYYAR VİNÇ, 1) Yeraltında düz yollarda, demiryolu kenarına konularak bir direğe bağlanan birkaç ocak arabasının çekilmesinde kullanılan ve basınçlı hava ile çalışan küçük vinç (—> Şekil) 2) Yerüstünde malzeme indirip veya yüklemede kullanılan kendi motoru ile hareket eden bumlu vinç

SFEROİD, Yerküresi ve diğer planetlerin; eksenleri etrafında dönmesinden dolayı oluşan ve bir basık küreyi andıran şekli

SFEROLİT, Genellikle camsı şekilde katılaşan magmatik kayaçların agregasının küresel ışınlar şeklinde kristalleşmesi

SFEROLİT DOKU, 1) İçinde sferolit adı verilen kısmen kristal ve kısmen de camsı kürecikler bulunan camsı kayaç dokusu 2) Küresel doku

SFEROSİDERİT, —> Konkresyon

SHATTER TESTİ, —> Şeytır testi

SHORAN METODU, —> Şoran metodu

SICAK EMAY, Sıcak maden üzerine şekil çıkarma usulü Duyar tabakası bikromatlı balık tutkalı çözeltisidir ve gravürden önce pişirilip serteştirilmesi gerekir

SICAK DALDIRMA GALVANİZASYONU, Çelik halatı oluşturan tellerin erimiş çinko banyosundan geçirilerek, dış korozif etkilere karşı korunması için yapılan işlem

SICAK DÖKME DEMİR, —> Gri dökme demir

SIFIR KARTİYE, Yeraltı işletmesinde ana nakliyat lağımlarını, kuyular, varageller ve vinçlerle yapılan tüm nakliyat işlerini, bunların tamir ve bakımı ile ana su ihraç sistemini işletmekle görevli hizmet ünitesi Maden üreten üniteler de 1, 2, 3 kartiye diye isimlendirilir

SIĞ AĞIR ORTAM AYIRICISI, —> Tromp ayırıcısı

SIĞ DENİZ FASİYESİ, Denizlerin 200 m derinliğine kadar olan yerlerdeki çökeller —> Fasiyes

SIĞ DEPREMLER, —> Deprem odak derinliği

SIĞ SONDAJ, —> Temel sondajı

SHERARD İŞLEMİ, Demir ya da çelik malzemelerin yüzeyinin, yenime ( —> Korozyon)karşı dayanıklı, düzgün bir çinko katmanı ile kaplanması yöntemi 20 yüzyıl başında İngiliz Sherard O Cowper-Coles tarafından geliştirilen bu işlemde, kaplanacak malzeme kapalı bir kap içinde ince dilimlenmiş çinko parçacıkları ile birlikte çinkonun erime noktasına kadar ısıtılır Bu sıcaklıktan iki metal amalgamlaşarak demir ve çinko alaşımları oluşturur; bu arada malzemenin yüzeyinde yenime karşı dayanaklı katışıksız bir çinko katmanı oluşur Bu katman, ayrıca malzemenin kolayca boyanabilmesini de mümkün kılar —> Galvanizleme

SIKILAMA , Patlayıcı madde şarjı yapılan lağım deliğinin, patlayıcı maddeden arta kalan kısmının kil, çamur, kum, sıvı vb maddelerle tıkanması işi Özellikle atmosfere kapalı olan yeraltı patlatma işlemlerinde sıkılamanın önemi yerüstü patlatmalarına göre daha fazladır Sıkılamadan beklenen hususları aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür :

a) Patlayıcının delik içerisinde korunması ile şok dalgalarının iletilmesini ve patlatma sonucu oluşan patlatma gazını hapsederek kayacın kırılmasını sağlamak,b) Grizunun ateş alma şansını en aza indirmek, c) Toplam ve solunabilir toz oranlarını düşürmek, d)Atımdan sonra ortama girme süresini kısaltmak, e) Atım sonrası oluşan zararlı ve zehirli gazları bastırmak, f) Kömür tozunun patlatma esnasında ateş alıp patlamasını önlemek, g) Patlama şokuylu kayaç fırlamasını önlemek

SIKILAMA ÇAMURU, 1) Ateşleme için şarj yapılan lağım deliğine sıkılama amacı ile konularn kil, toprak veya özel şekilde imal edilmiş olan hamur 2) Sıkılama maddesi

SIKILAMA ÇUBUĞU, Lağım deliklerinin patlayıcı madde ve sıkılama malzemesi ile doldurularak sıkılanmasına yarayan ağaç çubuk

SIKILAMA MALZEMELERİ , Ateşleme deliğindeki patlayıcı madde ile atmosfer arasında hava geçirmezliği sağlamak amacıyla yerleştirilen çamur, kum,kil, sıvı vb tıkama malzemeleri Sıkılama malzemesi delik kesitini tamamen dolduracak şekilde yerleştirilmeli ve üzerine gelen yerinden çıkarma, sökme kuvvetine karşı koyabilmelidir Sıkılama maddesinin içinde sağlığa zararlı olan silisyum yüzde 1’den falza olmamalı ve silisik asit bulunmamalıdır Ayrıca, sıkılama maddesi kolayca ve emniyetli olarak aktarılabilmeli, hatalı sıkılama olursa delikten geri çıkarılabilmelidir Sıkılama maddelerini a) plastik b) taneli ve c) sıvı olarak üç gruba ayırmak mümkündürBir gruptan diğerine geçişler ve karışımlar da olabilir Plastik maddelerde nem yüzde 10’un altında olmalıdır Taneli dolgular genellikle tuz ve potasyum madenlerinde taş ve kil işletmeleri ile cevher madenlerinde kullanılır Sıvı madde olarak su, kartuşlar içinde tıkaç olarak kullanılır Ayrıca jel ve solüsyon formunda kullanımları da vardır

SIKIŞTIRILMIŞ ÖRTÜKAZI HACMİ, Kazılan örtükazı malzemesi, döküm sahasına kamyonla dökülürken kendiliğinden sıkışır Sıkışma miktarı malzeme cinsi, kabarma faktörü ve kamyon tonajları ile yakından ilgilidir 1000m3 bazı malzemelerin yerinde, kabarmış ve sıkışmış hacimleri şöyledir:

SIKLAŞTIRMA NOKTALARI, Harita alımı için kullanılan ara, tamamlayıcı ve dizi nirengi ile fotoğrametrik nirengi noktaları

SIKMA, Damarın kalınlığının azaldığı (inceldiği) kısım

SIKTIRMA, Tahkimatı sıkıştırmak için bağların başlarına veya domuzdamı direklerinin arasına vurulan (ağaç parçaları) takoz

SINAİ MÜLKİYET HAKLARI, —> Patent

SINIFLANDIRMA, 1) Farklı tane boyutlarında bir mineral topluluğunu, durgun veya hareketli bir akışkan ortam (su, hava,vb) içinde minerallerin (katı maddelerin) farklı çökelme hızlarından yararlanarak, tane boyutlarına göre gruplandırma işlemi 2) Tasnif 3) Klasifikasyon

SINIR DEKAPAJ ORANI, İşletme maliyeti ile hasılat (gelir) ve dekapaj maliyetleri dikkate alınarak hesaplanan ve açık işletmeyle alınabilecek azami toprak/maden oranını gösteren bağıntı

SINIR MALİYET ORANI, Bir maden yatağında uygulanan açık işletme ile kapalı işletme maliyetleri arasında yapılan karşılaştırma Bu rakam 1’i aştığı takdirde yeraltı işletmesi daha ekonomik olur Bu karşılaştırma ile açık işletme yapılabilecek azami toprak-maden oranı bulunarak açık işletmeden yeraltı işletmesine geçiş kararı verilir

SINIR ÖRTÜKAZI ORANI, Ekonomik ve teknik veriler gereği aynı maden yatağının işletilmesinde uygulanabilecek max derinlikteki açık işletme çalışma oranı Bu oran genellikle, açık işletme iş makinaları kapasitesinin artmasına paralel olarak artar Tunçbilek açık işletmesinde 1960’lı yıllarda 3m3/ton olan çalışma oranı sınırı, 1970 li yıllarda 5m3/ton’a çıkmıştır Daha sonra, açık işletme ve yeraltı işletme yöntemlerinin beraber uygulandığı kömürlü sahalarda bu sınır oranı 10 m3/ton’u geçmiştir Sınır örtükazı oranını etkileyen bir çok faktörden biri de, madenin üzerinde büyük yerleşim yerinin veya tarihi değeri olan veya eski eser kabul edilen yapıtların bulunmasıdır Bu durumda çalışma oranının uygun olmasına rağmen bazen ekonomik, sosyal ve idari nedenlerle, açık işletme yöntemi uygulanma-maktadır (Soma ilçe merkezinin güney kısımları)

SIR, 1) Bazı maddelere parlaklık vermek, bunları dış etkilerden korumak ve dayanıklı bir boya ile kaplamak amacıyla; bu maddeler üzerine sürülen, saydam veya donuk, renkli veya renksiz koruyucu camsı tabaka Özellikle seramik parçaların dekorasyonunda maden oksitlerle elde edilen renkli “ sır”lar kullanılır; örneğin kobalt oksitten mavi (sevr mavisi), bakır oksit veya krom oksitten yeşil, uranyum oksitten siyah veya sarı, demir ve mangan oksitten kahverengi sır yapılır—> Seramik sırı 2) Aynaların kalaylanmasında kullanılan kalay amalgamı veya ayna yapmak üzere düz cam yüzeyine kaplanan metal katmanı 3) Bir şeyin gizli yönü Gizem Esrar

SIR ALTI TEKNİĞİ, Sır ile kaplanıp pişirilmeden önce; dekorasyon amacıyla, pişmemiş veya yarı pişmiş porselen üzerine camlaşmayan boyaların vurulması Pişimden sonra camlaşmış sır altındaki süs kolayca görülür

SIR ÜSTÜ TEKNİĞİ, Çini, seramik ve porselen yapımında kapların sırlanıp fırınlandıktan sonra bezenmesine dayanan teknik Sır üstü süslemesinde, gerek çok yüksek sıcaklıkta, gerek düşük sıcaklıkta (boya, yaldız, emaye) camlaşan boyalardan yararlanılır

SIRALANMIŞ KESİT, Jeolojik haritadan muayyen aralıklarla çıkarılmış kesitlerin arka arkaya sıralanması suretiyle arazinin tektonik ve stratigrafik yapısını görülebilir hale getirmek için hazırlanmış kesit sistemi

SIRLAMA, —> Seramik sırı

SIVILAŞTIRILMIŞ DOĞAL GAZ, Basınç altında sıvılaştırılan ve basınç kaldırılınca tekrar doğalgaz olarak kullanılabilen SPG ve LPG petrol gazları —> Sıvılaştırılmış petrol gazları

SIVILAŞTIRILMIŞ PETROL GAZLARI, Sıvılaştırılmış propan, propilen, normal bütan, izobütan, bütilen bileşikleri veya bu bileşiklerin karışımlarından meydana gelen ve basınç altında sıvılaştırılmış gaz (SPG-LPG) —> Sıvılaştırılmış doğal gaz

SIVI-SIVI EKSTRAKSİYONU, Çözeltideki faydalı elementlerden birini diğerlerinden, organik yardımcı fazlar kullanılarak, ayırma ve zenginleştirme işlemi

SCİENCE PARK, —> Teknopark

SİDERİT, Kimyasal formülü FeCO3, sık taneli, yaprağımsı olarak bulunan, demir cevheri Rengi sarımsı kahverenkli ve siyahımsıdır Sertliği 4-4,5, özgül ağırlığı 3,8 gr/cm3’dür Kolay kırılır, cam parıltılı, arasıra sedef parıltılı olup, saydam değildir Bileşiminde % 48,3 Fe vardır Bünyesinde çoğunlukla Mn ve Mg bulunur Sıcak asitte çözünür Yaygın bir demir cevheridir Başlıca hidrotermal fazda metazomatik ve çökelti olarak oluşur Siderit damar halinde bulunur

SİDEROZ, —> Pnomokonyoz Toz

SİEMENS-MARTİN FIRIN, Rejenatör yardımıyla ve gaz ile ısıtılan bir tür —> Reverber fırını

SİEMENS-MARTİN PROSESİ, Reverber tipi fırınlarda, istenmeyen maddelerin oksidasyon yoluyla giderilmesi esasına dayanan çelik üretim metodu Oksitlenme işlemini hızlandırmak için fırına, hurda demir veya saf cevher ilave edilir

SİFON, 1) Yükseklik farkından yararlanılarak bir kabı devirmeksizin içindeki sıvıyı başka bir kaba aktarmaya veya tulumba kullanmadan bir havuzun suyunu boşaltmaya yarayan, bir kolu aktarılacak sıvıya daldırılan diğer kolu serbest ve daha uzun olan eğri boru 2) Şose, demiryolu gibi yapıların altından bir akarsuyu geçirmek için eğri veya köşeli olarak yapılan U boru biçiminde kanal 3) Maden ocaklarında yangın barajlarında barajın arkasında gaz numunesi almaya yardımcı olan, içine dökülen su vasıtası ile baraj arkası ile barajın ön kısmının irtibatını kesen boru 4) İnşaatlarda artık suların kanalizasyona verilmesinde kokuların yapıya yayılmasını önleyen yatık S şeklinde boru

SİGORTA, Bir şeyin ya da kimsenin herhangi bir yönden ilerde zarar görmesi durumunda, tazminat alabilmek için, her yıl ödenen bir prim karşılığında, bu işle uğraşan bir kuruluşla bağlantı (yangın sigortası gibi) yapması 2) Bu çeşit anlaşmalar yapan şirket veya Sosyal Sigortalar Kurumu 3) Özellikle elektrik devresinde, tehlikeli durumda akımla bağlantıyı kesmeye yarayan düzen ya da aygıt Elektrik devresinde genellikle termik- (buşonlu) ve otomatik sigortalar bulunur

SİKATİF, 1) Çimento harca, çabuk donması; yağlı boyaya ve yağlı verniklere çabuk kurumaları için katılan madde Sikatif betonun su geçirgenliğini önlemek için hazırlanan sıva harcına da şap, katkı maddesi olarak konur

SİKLON, Santrifüj kuvvetinden faydalanılarak ince parçaların kuru (aerosiklon) veya sulu ortamda (hidrosiklon) tane büyüklüklerine göre sınıflandırılmalarını ve şlamın koyulaştarılma-sını sağlayan düzen Bu düzende iri veya yoğun parçacıklar siklon kabının alt ucundan, ince veya yoğunluğu az parçacıklar ise üstten ayrılır

SİKLON YAKICILAR, Su ile soğutulmuş yatay bir silindir şeklinde (—> Şekil) olan, su soğutmalı yüzeyleri refrakter malzeme ile kaplı, mm mertebesinde kırılmış kömürle beslenen bir yakıcı türü Siklon yakıcılara verilecek kömür 1450°C sıcaklıktaki kül viskozitesinin 250 Poise veya daha düşük; demir, pirit içeriklerinin düşük olması gerekir Bu sistemler uçucu kül tutma konusundaki esnekliği ve kırma-öğütme giderleri açısından, toz kömür yakan diğer yakıcılara karşı üstünlük sağlarlar Bu sistemlerin boyutları da göreceli olarak daha küçüktür

SİLEKS, Amorf, yoğun, sedefsel kırılışlı kalsedon Rengi sincabi, sarı, esmer, beyaz veya karadır Ekseriya tortul kayaçlar arasında (kretase, neojen) boynuza benzeyen sıralanmış bir tarzda bulunurBu türüne boynuz taşı denir Bunlar sular içinde erimiş silis haline giren sünger ve diyatome gibi organik artıkların kayaçlar arasında topaklar halinde birleşmesinden meydana gelir

Vurmakla ince uzun ve keskin bir şekilde kırılan, çakmakla ateş çıkaran sincabi renkli silekslere çakmaktaşı, sileksin kara renklisine ftanit, silisli suların etkisi ile taş halini almış ağaç kütüklerine de silisli ağaç denir

SİLİKON BRONZU, İçerisinde % 95-96 bakır, % 4-5 kalay ve iz elementi olarak silikon bulunan bakır alaşımı Silikon bronzu telgraf ve telefon teli imalinde kullanılır

SİLİKON ÇELİĞİ, % 2,75-3 Si ihtiva eden çelik Çeliğin bünyesine Si olarak girer Elektrik direnci fazla bir çeliktir

SİLİNDİRİK ELEK , —>Konik elek

SİLME KAPASİTE, Bir kamyonun doldurma hacmini gösteren, yan kapaklar üzerinden geçen bir düzlem ile kasa tabanı arasındaki boşluğun bir hacim birimi ile ifadesi —> Havaleli kapasite

SİLO, 1) Madenin nakil araçlarına sistemli bir şekilde verilmesi, sürekli bir çalışmanın sağlanması ve madenin stoklanması için kurulan kapalı depolama tesisleri 2) Depo 3) Bunker

SİLO KAPAK DÜZENLERİ, Yeraltı yükleme yerlerinde siloya doldurulan madenin ocak arabalarına kontrollü olarak doldurulmasını sağlayan düzen Silo kapaklarının kumanda yöntemi değişik türde yapılabilir Bunlardan başlıcaları (a) Basınçlı hava ile çalışan ve alttan kapatılan, (b) Basınçlı hava ile çalışan ve üstten kapatılan, (c) Desansör altlarında kullanılan ve basınçlı hava ile ön taraftan kapatılan (—> Şekil) kapaklardır Sözkonusu kapaklar; basınçlı, havalı pistonlar yerine elektro hidrolik pistonlar kullanılarak da çalıştırılabilir

SİMETRİ DÜZLEMİ, Mineralojide kristalli iki simetrik kısma ayıran düzlem —> Kristal

SİMETRİ EKSENİ, Mineralojide, kristallerin içinden geçtiği varsayılan eksen Kristal bu eksen etrafında 360½’nin tam küsurları kadar (90½-60½ gibi) döndürülecek olursa kristalin iki veya daha fazla açısı ile kenar veya yüzeyleri birbirlerine tamamiyle uyumlu olur —> Kristal

SİMETRİ MERKEZİ, Mineralojide kristalin aynı özellikleri taşıyan karşılıklı noktaları birleştiren doğru parçalarının kesişme noktası Simetri merkezi kristalin geometrik merkez noktası olabilmekle beraber geometrik merkez daima simetri merkezi değildir —> Kristal

SİMPSON FORMÜLÜ, Daha ziyade toprak yığını ve kanal gibi hacimlerin hesaplanmasında kullanılan formül Kitle hesaplarının yapılabilmesi için kitlenin oluşturduğu hacmin birbirine paralel kesitleri çıkartılır İlk ve son kesit alanlarının birbirine olan büyüklüğü çok farklı olduğu durumlarda Simpson formülü tercih edilir Bu usül gayri muntazam bir arazi parçası alanının hesaplanmasında da kullanılır

SİNCAP KAFESLİ MOTOR, Yuvarlak bir çelik çekirdek üzerine sıkıca oturtulan ve ankoşlar içinde kalan bakır veya alüminyum çubukların oluşturduğu asenkron motoru rotorunu haiz elektrik motoru Çubukların her iki ucu da yüksek iletkenliği olan kalın bir halkaya kaynak yapılmıştır Bu bileşik yapıya “ sincap kafesi “ böyle bir rotoru olan motora da “ sincap kafesli asenkron motor “ denir—> Senkron motor

SİNGENETİK MADEN YATAĞI, 1) Kendini çevreleyen kayaçla birlikte teşekkül etmiş olan maden yatağı (kömür oluşumu) 2) Magmanın terkibinden ayrılarak magma ile birlikte teşekkül etmiş maden yatağı

SİNTER, 1) Soğuk veya sıcak su kaynaklarında kimyasal sedimanların yataklanması Misal olarak silisli sinterlere geyserit ve fluorit, kalkerli sinterlere kireçtaşı, tüf, traverten ve oniks mermerler gösterilebilir 2) Maden tozlarının ısı etkisine maruz bırakılması

Alıntı Yaparak Cevapla

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları

Eski 09-09-2012   #30
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Madencilik Terimleri Sözlüğü-Madencilik Terimleri Anlamları



SİNTER DOLOMİT, —> Dolomit
SİNTERLEME, 1) Sıcaklık etkisi altında ince tanelerin biraraya gelerek aglomerasyonunu sağlama (ergimeden birbirine bağlanması) işlemi 2) Yüksek sıcaklıkta CO2’nin uçurulması
SİNTER MANYEZİT, 1)1000½C civarında ısıtıldığı zaman bünyesindeki CO2’i tamamen kaybeden ve MgO haline dönüşen, kalsine manyezitin sıcaklığının 1700½C’a çıkarılması ve bir süre bu sıcaklıkta pişmeye devam edilmesi suretiyle, elde edilen ürün 1700½C’da sağlam yapılı kübik “Periklas” kristallerine dönüşen bu ürün, neme karşı dayanıklı ve refrakter malzemenin ana unsurudur 2) Yanmış manyezit
SİNTER SERAMİKLER, —> Geçirimsiz seramik ürünler
SİNÜS ALAN HESABI, Taşınmazların alan hesabında kullanılan yöntem Arazi parçalarının üçgenlere ayrılmasından sonra, bir kenarı ve o kenara bağlı iki açısı ölçülmüş ise üçgenin alanının iki katı (2F) Sinüs teoremi kullanılarak hesaplanır

a2Sin BSin C b2Sin ASin C
2F = ––––––––––––––– = ––––––––––––––– =
Sin (B+C) Sin (A+C)
c2 Sin A Sin B
= –––––––––––––––
Sin (A+B)

Formülde a,b ve c üçgen kenarları, A,B ve C de açılarıdır
SİRAYETLE ATEŞLEME, Zamanın çok kısıtlı olması ve usulüne uygun bir ateşleme yapılmasına imkan olmayan hallerde birçok ayrı patlayıcı madde gruplarına kapsül takılıp, belirli aralıklarla (50-100 cm) yerleştirilip bunlardan birinin ateşlenmesi ile diğerlerinin de patlamasının sağlanması Sirayetle ateşlemede patlayıcı maddeye yerleştirilmiş kapsüllerin açık ağızları ilk patlatma yapılacak patlayıcı maddeye yöneltilir —> Ateşleme
SİREN, —> Canavar düdüğü
SİS, Maddenin gaz halden sıvı hale geçmesi veya suda çözülmesi veya pülverizasyon, köpürme ve sıçrama gibi nedenlerle mekaniksel olarak dağıtılması sırasında havada meydana gelen damlacıklar
SİS FİSKETESİ, Ateşlemeden sonra savrulan tozun çöktürülmesi için sis zonu teşkilinde kullanılan ve basınçlı hava yardımıyla oluşturulan düzenin su püskürtme elemanı
SİSMİK ARAMA METODU, Yapay bir infilakle yaratılan elastik titreşimlerin arz kabuğunu teşkil eden farklı formasyonlar içinde farklı hızla yayılmalarının ölçülmesi suretiyle formasyonun tanınmasına yarayan jeofizik maden arama metodu (refraksiyon-kırılma sismiği) Sun’i olarak yaratılan elastik titreşimler ayrıca farklı elastik özelliğe sahip formasyon-ların sınır yüzeylerinden yansıyarak (reflek-siyon-yansıma sismiği) ayna prensiplerine göre geri dönerler; böylece formasyonun yeryüzünden derinliği ve konumu saptanmış olur
SİSMOGRAF, 1) Zelzele veya herhangi bir etki ile yerin titreşimini ölçen ve kaydeden cihaz 2) Depremyazar 3) Sismik ölçü alımında özel yazıcı cihazlarla kaydedilen ve sonraki değerlen-dirmelere esas olan titreşim grafiği
SİSMOLOJİ, —> Deprem bilim
SİSMOMETRE , 1) Sismik uyarıları alarak tesbit eden aygıt 2) Dedektör
SİSTEM, Seriden daha kapsamlı stratigrafik birim
SİSTEMATİK TOPUK VE AYKIRI AÇIKAYAK İŞLETME METODU, Düz veya az yatımlı, sabit tenörlü, rezervi fazla, tavan taşı ve cevheri sağlam maden yataklarında tatbik edilen, muntazam bacalar sürülerek bunları belirli aralıklarla birleştirmek suretiyle, geometrik şekilde topuklar bırakmak esasına dayanan, tahkimat kullanılmayan yeraltı (üretim) işletme metodu Bu usülde topuklar terk edilecekse sürülen aykırılar topuğa nazaran daha geniş; topuklar alınacaksa baca ve aykırılar topuğa nazaran daha dar olarak sürülür Sistematik topuk ve aykırı açıkayak metodu, geniş ve muntazam maden yataklarında bilhassa iyi netice verdiğinden kömür madenciliğinde de uygulanabilir
SİTRİN , —>Kuars
SİVRİÇ, 1) Demir veya çelikten imal edilmiş 2-2,5 m uzunluğunda bir çubuk olup, ateşlemeden sonra yere düşmeyip askıda kalan parçaları (kavlakları) veya emniyet bakımından tavan kontrolunda tesbit edilen kavlakları düşürmeye ve direkdibi açmaya yarayan gereç 2) Süngü 3) Küskü (bir ucu sivri, bir ucu yassı) Çatal küskü (bir ucu sivri, bir ucu çatallı) 4) Manivela
SİVRİ VARYOZ, —> Varyoz
SİYAH BAKIR, Arıtılmamış bakır
SİYANİD PROSESİ, Altının ince kırılmış cevher, konsantre ve artıktan; seyreltilmiş potasyum siyanid vasıtası ile elde edilmesi metodu Bu proseste altın, eriyikte çözülür ve üst kısımda metalik çinko veya diğer metaller toplanır
SİYANÜR, Canlıların yaşaması için elzem maddeler olan, karbon ve azot’un birleşmesi sonucu ortaya çıkan,bir değerli siyanür grubu (CN) içeren kimyasal bileşiklerin ortak adı (Na CN) gibi inorganik siyanürlerde bu grup eksi yüklü siyanür halinde bulunur Hidrosiyanik asidin tuzları olarak kabul edilen bu bileşikler çok zehirlidir
Çoğunlukla nitriller olarak bilinen organik siyanürlerde ise; siyanür grubu, örneğin metil siyanürdeki (asetonitril) metil (CH3) gibi karbon içeren bir gruba ortaklaşım bağıyla bağlıdır Kimyasal bileşimi CN olarak tanınan bu kimyasal, kontrolsuz koşullarda, özellikle asidik ortamlarda, sudaki hidrojen ile birleşirse yüksek dozlarda vücuda solunum yolu ile alındığında çok zehirli özellik gösteren siyanojen (HCN) gazı oluşturur Siyanür kimyasalları altın ve gümüş üretiminin yanısıra sanayide özellikle metal kaplamacılık ve kuyumculukta yüzey temizleme ve değerli metalleri tutmakta kullanılmaktadır Siyanür tuzları (genellikle potasyum sodyum siyanür KCN, Na CN) uygun kimyasal denetimler altında atölyelerde dahi kullanılmaktadır Sulu ortamlarda bulunan siyanürlü bileşikler, suyun alkaliliği kireçle yükseltildiğinde, herhangi bir sorun yaratmamaktadır —> Siyanür, Siyanür liçi, Liç, Liçing
Her konsantrasyondaki siyanür güneş ışığı altında veya toprakta kısa sürede kendini oluşturan karbon ve azot bileşenlerine bozulabilmektedir
SİYANÜR BOZUNDURMA PROSESLERİ, Altın’ı cevherden çözümleyerek almak için aracı kimyasal madde olarak kullanılan ve atık su içine serbest veya demir, çinko ve bakır tuzu olarak geçen siyanürün daha sonra arıtma prosesleri kullanılarak bozundurulması veya çözülmeyen duraylı bileşikler oluşturmak suretiyle zararsız hale getirilmesi işlemleri
Bu prosesler de;
- Hidrojen Peroksit Prosesi,— —> Şekil
- INCO (SO2+Hava) Prosesi, —> Şekil
- Alkali Klorlama Prosesi,
- Asitleme ve Siyanür,
- Biyolojik Ayırma Prosesi
şeklinde proseslerdir
Siyanür arıtma proseslerinin amacı siyanür (CN) bileşiklerindeki karbon ve azot arasındaki kimyasal bağı bozmak veya siyanür anyonunu çok duraylı bir bileşik yapacak şekilde metallere bağlamaktır Dünyadaki altın madenlerinde bu arıtma prosesleri, cevher mineralojisine bağlı olarak, birbirini takip edecek şekilde beraberce de kullanılmakta olup atık su içindeki siyanür konsantrasyonu 1ppm (milyonda bir) ‘in altındaki düzeylere indirebilmektedir —> Siyanür liç’i altın üretimi Ayrıca maden işletmesi atıklarındaki siyanürü geri kazanmak için çeşitli yöntemler bulunmaktadır Bunlardan sadece asitleştirme /buharlaştırma/nötürleştirme (AVR) tesis çapında kullanıma sahiptir
SİYANÜR LİÇİ, Düşük tenörlü altın ve gümüş cevherlerinin içinde gözle görülemeyecek kadar çok ince taneli bir şekilde bulunan altın ve gümüşün siyanürle çözümlenmesi prosesi
Siyanür liçi ile cevherlerden altın ve gümüşün kazanılması, yüzyılı aşan bir süreden beri uygulanmaktadır Bunun nedeni siyanür prosesinin kimyasal mekanizmasının iyi bilinmesi, çok ince taneli ve fakir cevherlere bile yüksek verimle uygulanabilmesidir
Bununla birlikte siyanürün zehirli bir madde olması ve düşük çözündürme hızına sahip bulunması alternatif çözücülerin araştırılmasına sebep olmuştur Bunlardan “Tiyoüre” CS (NH2)2 gerek hızlı liç yeteneği göstermesi ve gerekse zehirsiz bir madde olmasından dolayı “ Tiyoüre liçi“ yapmak suretiyle düşük tenörlü altın ve gümüş cevherlerinden altın ve gümüş elde etme imkânı üzerinde de çalışmalar yapılmaktadır —> Liç, Liçing, Blok çözelti yöntemi Siyanür
SİYANÜR LİÇİ VE ALTIN ÜRETİMİ, Oksijenli bazik ortamda (PH 10 ile 11 arası) 2Au+4CN+ 1/2 O2+H2O —> 2 Au (CN)-2+2OH- reaksiyonuvasitasıyla çok ince taneli öğütülmüş cevherde altının sıvı faza geçirilmesi işlemi
Yukarıdaki temel reaksiyon değişmemekle beraber siyanürleme yoluyla altın ve gümüş üretiminde yığın liçi, havuz liçi ve karıştırma liç’i proseslerinden biri kullanılır
Cevherlerdeki altını çözümlendirmek sıvı faza geçirmek için kullanılan siyanür tuzu genelde Na CN veya KCN olmaktadır Siyanürle çözeltiye alınan altın, çinko ile çöktürme (Merril-Crowe Yöntemi) veya aktif karbonla absorblama (Carbon in Leach, Carbon-ın-Pulp) gibi yöntemlerle siyanürden ayrılarak kazanılmaktadır
Altın madenciliğinde 1880’li yıllarda Avusturalyada geliştirilmiş bu yöntemle halen dünyadaki altın üretiminin % 80’inden fazlası gerçekleştirilmektedir
—> Siyanür liçi, Siyanürleme işlemi, Siyanür, Siyanür bozundurma prosesleri, Liç, Liçing
SİYANÜRLEME, —> Siyanid prosesi
SİYANÜRLEME İŞLEMİ, Gümüş ve altın elde etmede, bunların cevherlerinin seyreltik sodyum siyanür veya potasyum siyanür çözeltisinde çözündürülmesi işlemi Bu işleme MACARTUR-FORREST YÖNTEMİ de denir Yöntem 1887 yılında İskoç kimyacılar John S Mac ARTUR ile Robert W ve William Forrest tarafından geliştirilmiştir
İşlem üç aşamada oluşur Önce ince öğütülmüş cevher siyanür çözeltisi ile temasa geçirilir, ardından katılar çözeltiden ayrılır ve son olarak da değerli metaller çinko tozu ile çöktürme yoluyla çözeltiden ayrılır—> Siyanür liçi
SİYANÜRLEME İLE GÜMÜŞ ÜRETİMİ, Cevherden doğrudan doğruya gümüş elde edilmesi için uygulanan en önemli yöntem Ocaktan gelen cevher, boyut küçültme işlemlerinden sonra, liç tanklarına gönderilir ve içinde % 30 katı bulunan pulpa NaCN çözeltisi verilerek siyanürleme başlatılır 48-78 saat kadar sonra Ag-mineralleri (CN) ile reaksiyona girerler ve gümüş iyonik halde sıvıya geçer Ters akımlı dekantasyon sistemi ile tikinerlerde, gümüş yıkanır ve yıkanmış katı, atık barajına depolanmak üzere gönderilirken; tikiner üst taşıntısı, filtre edilip berraklaştırılır, hava alma kulelerinde oksijeni alınır, çinko tozu ile sementasyon işlemi gerçekleştirilir ve pres filtrelerde gümüş konsantre keki elde edilir Konsantre içindeki gümüş % 50-80 civarındadır Konsantre keki ergitme ve rafinasyon işlemleri için izabehaneye ve elektrolize gönderilir
SK, —> Seger piramitleri (seger kegel)
SKARN, İsveç dilinde akan ışık hüzmesi anlamına gelen bir madencilik terimi Tremolit, diyopsit, vollastonit gibi elyafımsı-çubuğumsu olanlarına ilaveten granat, vezüviyan, epidot vb mineraller ihtiva eden kayaç İçinde cevher mineralleri olarak hematit, manyetit, molibdenglanz ve çeşitli sülfitler bulunur Bunun gibi kalkerli silikat kayaçları (sıcaklık yükselmesi ve magmatik-pnömatilitik faz uzantılarının kalkerlere, marnlara ve dolomite etkisiyle) kontakt maden yataklarında oluşur
SKARN MİERALLER, —> Skarn
SKİP, İhraç kuyusunda cevher veya taş taşımada kullanılan ve malzemenin içine doldurulup taşındığı özel kova
SKİP NAKLİYATI, Maden veya kayacın dökme olarak dik ve yarı dik kuyulardan skip denilen kova veya kafeslerle taşınması
SKREYPER, 1) Bir vincin halatlarına bağlı olarak çalışan ve kazılmış malzemeyi sıyırarak yüklenecek yere çeken tertibat Bunlar çift tanburlu tek makara veya üç tanburlu ve çift makaralı sistem olarak çalıştırılır 2) Zemini karnındaki bıçakla kendi kendine sıyıran, yükleyen, taşıyan ve boşaltma yerinde de bıçak ağzını yukarıya çekmek suretiyle bir ağız teşkil ederek haznesindeki malzemeyi kendiliğinden boşaltan ağır iş makinası Sert zeminlerde genellikle arkasında itici olarak bir dozer kullanılır Kayalık zeminde çalışmaz veya sadece kazılmış malzemeyi taşır 3) Küreyici
SLARİ, 1) Amonyum nitrat ile karbon karışımının neme karşı hassasiyetini azaltmak için geliştirilmiş olan patlayıcı madde Slari AN ile trinitrotoluol’un su içerisinde çamurlaştırıl-masından meydana gelir ve bu da keza mazotla karıştırılır 2) Çamur ve ince çamur —> Hidrojel
SLEYT KÜKÜRT, Özel patent ile hazırlanmış olan ve aktarmalarda tozlaşmayan bir tür parça kükürt —> Pelet kükürt
SLURRY, —> Hidrojel, Slari
SODA, 1) Sodyumun karbonatı (Na2 CO3) Mısırdaki soda göllerinin kıyılarında kristalize durumda bulunan sodaya —> Trona, Venezuela’da da Urao denmektedir Renksiz olan soda kristali (Na2 Co3) suda çözünür 2) Hidrat (Na2 CO3 IO H2O) büyük, saydam kristaller şeklindedir ve sıcaklıkla değişen, suda çözünürlük özelliği vardır; piyasada çamaşır sodası adını alır Soda 18 asırda —> Leblanc metoduyla yani sofra tuzunun sülfürik asitte ısıtılıp buradan elde edilen sodyum sulfatın kömür ve kalsiyum karbonatla pişirilmesi suretiyle döner fırında elde edilmiştir—> Kalsinasyon olarak adlandırılan bu uygulama, kimya sanayiinin temelini oluşturmuştur Daha sonra daha ekonomik bir üretim sağlayan Solvay metoduna geçilmiştir Soda emay, temizlik, boya, ve ağartma işlerinde; cam, sabun ve sodyum tuzlarının imâlinde kullanılır 3) Soda suyunun kısaltılmışı; su, şeker, bazı doğal bitkisel aromatik madde özütlerinin karıştırılmasıyla elde edilen içit 4) Maden suyuna sodyum bikarbonat veya karbondioksit katılarak elde edilen ve susuzluğu gidermenin yanında hazmı da kolaylaştıran içme suyu veya maden suyu sodası
SODA KÜLÜ, Kimyasal formülü Na2 CO3 olan; doğal olarak—>Trona cevherinden; sentetik olarak amonyak soda prosesi, solvay prosesi ve kireç soda prosesleri ile elde edilen, beyaz, kristalin, kuvvetli alkalin reaksiyonla higroskopik olan bir toz Soda külü cam sanayiinde, çeşitli madde üretimi için kimya sanayiinde,deterjan sanayiinde, tekstil sanayiinde vb kullanılır Cam endüstrisi dünya soda külü tüketiminde yaklaşık % 46’lık bir pay alır Bunu % 21 gibi bir oranla kimya sanayii takip eder Cam üretiminde her 1 ton cam üretimi için yaklaşık 200 kg ağır soda külü tüketilir Soda külü farklı iki yoğunlukta, —> Hafif soda külü ve, —> Ağır soda külü olarak satılır Soda külü iki standarda göre pazarlanır Bunlar a- ASTM (American Society for Testing and Materials) Designation D 458-74 b-BS (British Standard) 3674:1963 “Specification for Sodium Carbonate“ ASTM’ye göre, Na2 CO3 oranı en az % 96,16 olmalıdır BS’e göre soda külü içinde Na2O oranı % 57,25 den az, Fe2 O3 oranı %0,005 den fazla olmamalıdır
SOFBİT, Yumuşak formasyon matkap ucu
SOĞUK EMAY, Duyar tabakası bikromatlı gomalak’ın alkoldeki çözeltisi olan, soğuk maden üzerine şekil çıkartma usulü
SOĞUK DÖKME DEMİR, —> Gri dökme demir
SOĞUTMA KULESİ, Enerji santrallarında türbinden çıkan çürük buharın ve kompresörlerde sıkışan havanın soğutulması için kullanılan kondansörde ısınan suyun tekrar soğutularak devrettirilmesini sağlayan ve böylece bu gibi tesislerin soğutma suyu gereksinimini en aza indirmeye yarayan soğutma tesisi ünitesi
SOĞUTMA SUYU, —> Soğutma kulesi
SOĞUTMA TESİSİ, 1) Kumlu, sulu ve akıcı arazide kuyu kazmak için arazinin suyunu dondurmak suretiyle kuyu kazı imkanını sağlamak için kurulan tesis 2) Derin ve sıcak ocaklarda ocağa verilen havayı soğutarak vermeye yarayan tesis 3) Klima cihazı
SOKMA, İstihsal edilebilecek olan maden formasyonu arasına girmiş, istenmeyen tabakalar veya formasyonlar
SOKMA KAMA, —> Sürme kama
SOLÜBİLİTE, 1) Birim miktar çözelti ya da çözücü (solvent) içinde belli sıcaklık ve basınçla çözülebilen madde miktarı 2) Çözünürlük
SOLÜSYON MADENCİLİĞİ, Tuz, soda, kükürt ve bazı kaolinlerin klasik metotlarla üretimi zorsa veya ekonomik değilse, maden yatağına kadar sondajla inip kuyuyu uygun şekilde borulamak, su vermek veya sulu bir seviyeden su almasını temin etmekle madenin erimesi sağlanarak basınçlı hava ile eriyiğin yeryüzüne çıkarılması suretiyle uygulanan üretim metodu
SOLVAY YÖNTEMİ, Sentetik —> Soda külü üretim yöntmlerinden biri Bu yöntemde hammadde olarak tuz ve kireç taşı kullanılır Sodyum klorür çözeltisi (brine) amonyak ve CO2 ile doygunlaştırılarak amonyumbikarbonat elde edilir Amonyum bikarbonat da tuz ile reaksiyona girerek sodyum bikarbonat (NaHCO3) ve amonyum klorür (NH4 Cl) üretilir Sodyum bikarbonatın 177-218°C de kalsinasyonu ile —> Hafif Soda Külü elde edilir Amonyum klorür içeren sıvı amonyağın geri kazanılması için kireç ile reaksiyona sokulur Bu arada ara ürün olarak kalsiyum klorür elde edilir —> Ağır Soda Külü üretimi hafif soda külü’nün sulandırılması ile sağlanır Bunun sonucunda daha iri sodyum karbonat monohidrat kristalleri elde edilir Kurutma işleminden sonra ağır soda üretilmiş olur —> Soda Külü
Solvay yönteminde 1 ton sentetik soda külü üretmek için; 2,8 ton buhar, 1,7 ton tuz, 1,4 ton kireçtaşı, 0,6 ton kömür (kazanlar için), 0,2 ton kömür (kurutucular için) gerekir Solvay yönetiminin problemi, yüksek konsantrasyonlarda kalsiyum klorür ve sodyum klorür içeren atıkların oluşmasıdır—> AC yöntemi
SOMUN, Civatanın ucuna takılan, içine cıvatanın dişlerine uygun diş (yiv) açılmış başlık
SONDAJ, Yeraltındaki formasyonları ve maden yatağını tanımak için yapılan delme işlemi Bunun için özel sondaj makinaları kullanılır ve bunlarla yeraltından karot denilen numuneler veya medimanlar (yeraltındaki kayaların kıymık veya kırıntıları) yerüstüne çıkarılır
SONDAJ AKIŞKANLARI, Sondaj talaşlarını ve kırıntılarını taşımak, matkabı soğutmak, deliğin göçmesini önlemek, formasyon basınçlarını kontrol etmek amacı ile kullanılan sondaj çamuru, su, hava veya köpük
SONDAJ BORUSU, 1) —> Tij 2) Sondaj muhafaza borusu
SONDAJDA BASKI, —> Baskı kuvveti
SONDAJ ÇAMURU, Su içine genellikle bentonit katılarak elde edilen yoğunluk, su kaybı, viskozite, jel kuvveti ve katı madde yüzdesi ile tanımlanan sondaj akışkanı Diğer çamur yapıcıları atapulgit, sepiolit ve krizotil-asbesttir Köpük, zayıf formasyonların ve düşük petrollü zonların sondajında kullanılır
SONDAJ ÇİMENTOLAMASI, Sondaj kuyusuna indirilen koruma boruları ile delik kenarı arasındaki açıklığın doldurulup dizinin stabil hale getirilmesinde, su ve tuzlu su içeren formasyonların tıkanmasında, çamur kaçaklarının önlenmesinde ve sondaj deliği dibinin doldurulmasında kullanılan su ve çimento karışımı kullanılarak yapılan işlem
SONDAJ DELME HIZI, Sondaj makinesi ile birim zamanda yapılan ilerleme (delme) miktarı Bu hız (m/h) veya (m/gün) olarak ifade edilir Ayrıca net ilerleme, ortalama net ilerleme, brüt ilerleme ve toplam ilerleme olarak tanımlanır
(V) Sondaj delme hızı, (K) kayaç delinebilirlik katsayısı, (W) Matkaba verilen yük, (R) Matkap devir sayısı ve (d) kuyu çapı gibi faktörlere bağlı olarak
KxR0,5xW
V=–––––––––––– formülü ile de hesaplanabilir
d
SONDAJ KULESİ , Sondaj takımlarının kuyuya indirilip çekilmesi, muhafaza borularının indirilmesi veya çakılması, kuyuda tahlisiye işlemlerinin gerçekleştirilmesi vb işlerin yapılmasını sağlayan beton ve çelik temel üzerine monte edilmiş veya uygun bir araca bindirilmiş ağaçtan veya çelikten özel şekilde imal edilmiş kule Petrol sondaj kulesi API ve DIN standartlarına göre normlandırılmıştır Kuleler makine kapasitesine göre onlarca veya yüzlerce ton yükü taşıyabilecek şekilde imal edilirler Kule, tepesinde çeşitli operasyonlar için kullanılan vinç makaraları (krown-block) ve balkonla donatılmıştır En çok kullanılan kule tipleri,
1- Tek bacak kule (Single pole mast)
2- İki bacak kule (Jack - knife mast)
3- Üç bacak kule (Tri - poldmast)
4- Dört bacak kule (Four pole mast)
5- Kafes tipi kule (Box type mast)
6- Teleskopik kule (Telescopie type mast) dir
Sondaj kulesi makinenin üzerine monte edilmiş olabileceği gibi, ayrı ünite şeklinde taşınarak sondaj yapılacak yerde makine üzerine kurulabilir Seçilecek olan kule tipi, sondaj makinesinin montaj özelliklerine ve derinlik kapasitesine göre değişir ve derinlik kapasitesine göre en az 1,5 emniyet katsayısı ile imal edilirler —> Kule
SONDAJLI İŞLETME METODU, Yeraltında bulunan, petrolü artezyen tazyikinden yararlanılarak veya pompa ile, tuzu su pompalayarak eritmek, kükürdü de sıcak su pompalayarak ergimiş hale getirmek, bazı madenleri yerinde liçinge tabi tutmak ve kömür damarlarını gazlaştırmak suretiyle üretime almak için sondajlardan yararlanılarak uygulanan (üretim) işletme metodu Denizlerde ve göllerde ayaklar üstüne kurulan platformlardan da yararlanılarak deniz dibinden sondaj yapılmak suretiyle de petrol havzaları işletilmektedir (On-shore, Off-shore drilling), —> Solüsyon madenciliği Fraş metodu
SONDAJ METOTLARI, Sondajların amaçlarına, derinliklerine, matkapların çalışma şekline, kullandıkları devridaim maddesine, bu maddenin devridaim yönüne, kuyu çaplarına, kuyu istikametine, kuyudan alınacak numunenin cinsine, kullanılan özel takımlara, kuvvetin nakil şekline göre sınıflandırılmaları (1) Amaçlarına göre; prospeksiyon, arama, stratigrafik istikşaf, jeolojik etüd, sismik, kuyu açmaya yardımcı; maden ocaklarında havalandırma, nakliye, kablo-, boru nakli; —> Temel, Petrol, Maden işletme, Jeotermal sondajları (2) Derinliklerine göre; sığ, derin, çok derin (3) Matkapların çalışma şekline göre; —> Döner (rotari), Darbeli, Döner (rotari)-darbeli, Dövmeli (down the hole), Halatlı dövmeli, (4) Kullandıkları devridaim maddesine göre; sulu, çamurlu, ağır çamurlu, havalı, kuru (5) Devridaim maddesinin yönüne göre; normal sirkülasyonlu; —> Ters sirkülasyonlu, (6) Kuyu çaplarına göre; dar çaplı, geniş çaplı, çok geniş çaplı (7) Kuyu istikametine göre; düşey, eyik, başyukarı, başyukarı-eyik, —> Yönlendirilmiş (saptırılmış), (8) Kuyudan alınacak numunenin cinsine göre; karotsuz (sedimanlı), karotlu, karotsuz-karotlu, toz (kırıntı) (9) Kullanılan özel takımlara göre; kablolu, elmaslı, vayrlaynlı, turbinli (10) Kuvvetin nakil şekline göre; elle, makineyle, morsetli, döner (rotari) tablalı, vibrasyonlu, yüksek sıcaklıkta eritme; şeklinde sondajlar sınıflandırılabilir Yapılacak işe en uygun sondaj metodu bu sınıflandırma içinden seçilir —> Tablo s 349
SONDAJ SAPMASI, —> Sapma
SONDAJ SAPTIRMA KAMASI, 1) Sondajı istenen bir yöne saptırmak için sondaj kuyusunun dibine yerleştirilen, saptırma yönüne doğru eyik ve oyuk bir yüzeyi olan uzun, ince çelik kama 2) Whipstock
SONDÖR, 1) Sondaj makinesi yanında vasıfsız işçi olarak çalıştırılmaya başlatılıp yetiştirilen; sırasıyla anahtarcı, derikmen, sondör muavini derecelerinden sonra kendisine müstakil makine idaresi emanet edilerek vinç başına geçirilen vasıflı işçi 2) Orta öğretim kademesinden sonra sondörlük kursuna tabi tutularak yetiştirilip sondör muavini yapılan; tecrübeli bir sondör yanında yetiştirilerek kendisine müstakil makine kullanma becerisi kazandırılan teknisyen 3) Sondaj makinesi operatörü 4) Bir sondaj makinesini makine tekniğine uygun olarak kullanıp bir sondaj kuyusunu ilk metresinden son metresine kadar, her derinlikte açan, donatan, işleten, gerekli numuneleri alan, sondaj makinesi çevresindeki ekibi çalıştırıp yöneten vasıflı eleman
Vardiya usulü çalışan bir sondaj kulesinde bütün vardiyaların sorumluluğunu taşıyan ve vardiyaların ahenkli çalışmasını sağlayan sondöre başsondör; sondaj işyerini de birlikte yönetebilen sondöre sondaj amiri (tulpuşer) denir
SONDÖR ELDİVENİ, Sondajda çalışan personelin ellerini her türlü etkiden bilhassa sondaj halatının kopan ince tellerinden koruyan deri eldiven
SONSUZ HALAT İLE NAKLİYAT, Bir taraftan herhangi bir enerji kaynağı ile harekete geçirilen tahrik tertibatını haiz bir sürtünme tamburu, diğer tarafta bir dönüş makarası ve üzerinde tutucu tırnaklar bulunan halatın, tamburun çalışması ile sonsuz hareket kazanmasını sağlayan sistem Çift raylı ocak arabası nakliyat sisteminde dolular ileri doğru sürülürken boşları aksi istikametten gelir Böyle bir sistemde halat yerine zincir de kullanılabilir
SONSUZ HALATLI ÇEKME DÜZENİ, Kesintisiz bir halatla karşılıklı iki uçtaki kasnaklar yardımı ile hareket ettirilen, dolu ve boş arabaları karşıt yönlerde ve aynı anda taşıma düzeni
SOSYAL GÜVENLİK, Mesleki, fizyolojik ve sosyo-ekonomik nitelikteki risklere karşı fertleri korumak ve bu risklerden doğan zararları gidermeyi amaçlayan sistem
SOYULMUŞ ÇUBUKLAR, —> Uzun hadde ürünleri
SÖKÜM, Ocakta terkedilecek yerlerdeki tahkimat malzemesinin bulundukları yerlerden kurtarılması işi Bu işi yapmak için kullanılan araçlara söküm makinesi, tumba makinesi veya söküm vinci; söküm işini yapan işçilere de sökümcü denir
SÖKÜMCÜ, —> Söküm
SÖKÜM MAKİNESİ, —> Söküm
SÖKÜM VİNCİ, —> Söküm
SÖLESTİN (Sr SO4), Bünyesinde % 56,4 SrO içeren; sertliği 3-3,5; özgül ağırlığı 3,97 gr/cm3; çizgi rengi beyaz; camsı bir parlaklığa sahip, renksiz-mavimsi beyaz, beyaz, mavi, bazen kırmızımsı, şeffaf, yarı-şeffaf bir mineral Yaygın olarak sedimenter kayaçlarda özellikle dolomitlerdeki boşlukların çeperlerinde, anhidrit ile birlikte evaporit çökellerde, hidrotermal damarlarda, nadiren bazik magmatik kayaçlarda oluşur ve genel olarak sölestin damarlarda, kireçtaşı, dolomit, marn ve jips gibi minerallerle birlikte bulunur —> Stronsiyum
Sölestinden elde edilen stronsiyum karbonat (SrCO3), televizyon tüpü üretiminde, ferrit çubuk yapımında, piroteknikte, hafif fişek ve ışıklı sinyal sistemlerinde, çinkonun elektrolitik yoldan üretilmesinde, renkli televizyonların x- ışını tehlikesini azaltan filtrelerin yapımında kullanılır Dünyada üretilen stronsiyumun % 40 kadarı televizyon tüpü üretiminde, % 25 kadarı elektronik sanayiinde, % 25 kadarı pirometalurjide, % 5 kadarı da metalurji rafinasyonunda tüketilir
Cam ve elektrik sanayiinde kullanılan stronsiyum karbonatin özellikleri s 350’deki cetvelde gösterilmiştir
Ingiltere’de pazarlanan sölestinde aranan kimyasal analiz ise şöyledir:
SrSO4 en az % 95, BaSO4 en çok %2, silis en çok %2, kireç en çok % 0,5, Fe2O3 en çok % 0,5
Genel olarak denilebilir ki, ticari işlem gören sölestinde SrSO4 oranı %90ile %97 arasında değişir
SÖMİKOK, Taşkömürünün kok fırınlarında 950½C civarında damıtılması sonunda geri kalan, % 10-15 civarında uçucu madde ihtiva eden, antrasit ayarında kok
SÖNMEMİŞ KİREÇ, —> Kireç
SÖZLEŞME, Mukavele, akit İki veya daha çok kişinin bir hukuki bağ yaratmak, bu bağı değiştirmek ve ortadan kaldırmak amacı ile karşılıklı ve birbirlerine uygun irade beyanları ile yaptıkları hukuki işlem
SPG, —> Sıvılaştırılmış petrol gazları (LPG)
SPİNEL, Gemolojik karakteri olan AB2O4 benzeri kimyasal bir bileşim gösteren izometrik kristal A = Mg, Fe++, Zn, Mn++ ve Ni; B = Al, Fe++, Mn++ ve Cr olabilir —> Gem
SPİNEL ZIMPARA , —>Zımpara
SPİRAL AYIRICILAR, 0,1-3 mm arasında tane büyüklüğündeki kömürleri, Reichert tarafından geliştirilen en az 10-12 dönümlü olan; 8’li veya 16’lı bataryalar halinde kullanılan ayırıcı Bu ayırıcılar Humprey spiralinin mineral endüstrisinde uygulamaya başlamasından sonra poliüretan ve cam elyafın kullanımı ile spiral tasarımında gelişmeler sağlanmıştır Çapları 70-100 cm arasında değişen bir spiral ile 2-4,5 t/h arasında kömür yıkamak mümkün olmaktadır Bu ayırıcı, tabaka halinde akan malzemenin, sabit bir yüzeyde ve akışkan bir ortamda özgül ağırlık farklarına göre zenginleştirilmesi esasına dayanır —> Kömür yıkama yöntemleri
SPİRAL SİSTEM, Bir açık işletmede, yolun çevreyi dolaşarak tabana inmesi şeklinde planlanan taşıma sistemi Yeraltı işletmelerinde de kuyu, vinç veya bant başyukarısı yerine spiral şeklinde açılan galeri sistemiyle lastik tekerlekli araçlardan yararlanılarak cevher ve ocak taşımacılığı da yapılır
SPİRAL TAŞIYICI, Oluk veya boru içerisine yerleştirilmiş bir spiralin dönmesi suretiyle, katı maddeleri taşıyan ünite —> Helisel boru nakliyatı, Helisel (spiral) burgu
SPİRAL TULUMBA, Spiral şeklinde bükülmüş bir hortumun, daire şeklindeki bir tablanın üzerine spiralin merkezdeki ucu tablanın ekseninde diğer ucu da dairenin çevresinde yerleştirilmesi sonucu elde edilen tulumba Tabla dairenin ekseni boyunca iki yatak üzerine oturtulur; daire çevresindeki ucu bir sıvı veya palp tankının içine dalacak şekilde yerleştirilip spiralin daire ekseni etrafında döndürülmesi suretiyle sıvı + hava karışımı çevreden alınıp daire merkezinden sevkedilir
SPİTZKASTEN, 1) Genellikle cevher bulamacının içindeki şlamın veya suyun ayrılmasında kullanılan sivri ucu alta yönelik büyük piramit Ebatları, bulamaç akımı istikametinde büyüyen bataryalar şeklinde kullanılmakta olup, tane ağırlığına göre cevher tanelerini sınıflandırmaya da yarar Küçük boyutlu piramitlerin bir oluk içine seri halde yerleştirilmesi ile elde edilen bataryaya reo yıkayıcısı veya reolavör denir 2) Konik ayırıcı
SPONTANE YANGIN, —> Kızışma
STABİLAYZER, 1) Derin sondajlarda takım dizisinin arasına muntazam aralıklarla konan ve dönme esnasında takımın vibrasyonunu önleyen özel tij 2) Elmaslı sondajlarda karotiyer iç gömleğinin vibrasyonunu önleyen özel parça
Petrol sondajındaki stabilayzer, orta sert çelikten yapılmış boru şeklindeki bir çekirdek etrafına derin girintili çıkıntılı (6 ila 12 girinti-çıkıntı) şekilde vulkanize edilmiş kauçuk parça olup, takriben 4” 1/2’lik bir drill-pipe’ın basınç kaybına denk bir basınç kaybına sebep olur
STADYA, Topografik ölçme için imal edilmiş alet dürbünlerinin gözleme (optik) eksenlerine dik olarak konulan ve birbirine dik olacak şekilde yerleştirilmiş kıl şebekesi düzeni Stadyalar daire şeklinde bir halkaya birbirine dik gerilmiş ince iki madeni tel germek veya bunun yerine bir cam üzerine çizilmiş çok ince çizgilerden de yararlanarak yapılır
STAMP, Kuyu, kör kuyu, sondaj vb yerlerde geçilmiş jeolojik formasyonları, yatım hakkında bilgi vermeksizin, bir ölçek dahilinde gösteren kesit
STANDART HOBEL İŞLETMECİLİĞİ, —> Hobel işletmeciliği
STANDART KATOT BAKIRI, Bakır muhtevası % 99,9’dan aşağı olmayan ve gümüş muhtevası da bakırdan sayılan elektrolitik bakır —> Katot bakırı
STANDART KUYU KAZI METODU, Tabanında yapılan ateşlemeden sonra çıkan postası kürekle veya mekanik bir araçla kovaya yüklenip dışarı alındıktan sonra gerekirse muvakkat tahkimat yapılarak derinleştirilen ve belirli derinleştirmeden sonra ilerleme durdurularak beton veya tuğla ile daimi tahkimatı yapıldıktan sonra kazıya devam olunan; su geliri 2 m3/dk’ya kadar olan ve sağlam kayaçlarda uygulanan kuyu kazı usulü
STANDART TOPOĞRAFİK HARİTA (ST), Ülke pafta bölümleme sisteminde üretilen ve yükseklik bilgilerini içeren 1/5000 ölçekli pafta
STANDART TOPOĞRAFİK KADASTRAL HARİTA (STK), Kadastral bilgilerin bulunduğu standart topoğrafik harita
STANDARTLAŞMA (Standardizasyon), 1) Sanayide isimlendirme, işaretleme, çeşitler, sayısal değerler, şekiller, boyutlar gibi çok sayıda zuhur eden hususların bir sisteme oturtulup basitleştirilmesi işlemi Standartlaşmanın amacı; üretimin basitleştirilmesi, ucuzlatılması, çeşitlerinin ve stoklarının azaltılması, teslim süresinin kısaltılması, yedek parçaların birbirleri yerine ikamesinin sağlanması vb’dir 2) Normlaşma 3) Örnek ve temel olarak alma Yeryüzünde uluslararası, ulusal, bölgesel ve branş içi etkisi olan çok çeşitli standartlar mevcuttur: DIN (Alman), (BS) İngiliz, GOST (Sovyetler Birliği), TSİ (Türkiye) standartlarının bazıları ülkelerinin dışında da tanınmaktadır API (American Petroleum Institute) standartları petrol sondajları sanayiinde, DCDMA (Diamond Core Drill Manufacturers Association) maden sondajları sanayiinde yaygın ve geçerli standartlardır Kimya sanayii içinde de bu sanayiye yön veren standartlar mevcuttur Daha birçok ülkenin kendi etki alanı izinde uyguladığı, bu terim çerçevesine sığmayan, standartları mevcuttur Ülkemiz standrdizasyon II Beyazıt zamanında başladı Kanunname-i İhtisabı Bursa (1502) fermanında bazı gıda maddeleri, dokuma, deri, kösele, ayakkabı, tarım araçları gibi şeylerin hammadde özellikleri, saflık derecesi, yapım usülleri, yapımın denetleme düzeni ilgililere duyuruldu Cumhuriyet döneminde 1930’da Ticarette Hile ve Tağşişin Men-i ve İhracatın Murakabesi Kanunu, 1936’oa 3018 sayılı yasa çıkarıldı Bu yasayla Standardizasyon Dairesi kurulmuş oldu 1954 yılında Türk Standartları Enstitüsü kuruldu ve nihayet 1960’da 132 sayılı yasayla bugünkü statüye kavuşturuldu
STANDART TİP GALERİ, Tahkimat malzemesi ikmalinde, ilerleme için gerekli araç ve gerecin temininde, kullanılmasında vb işlerde kolaylık sağlamak için boyutlar itibariyle standartlaştırılmış galeri
Türkiye’de standartlaştırılmış galeri kesitleri şöyledir:
Kazı Kesitleri
Fay- Tahki- Made- Be-
dalı mat- ni tah ton
Kesiti sız m2 m2
Galeri tipi m2 m2
B5 5 55 68 78
B8 8 9 102 114
B10 10 11 125 1375
Tip III 12 133 148 176
B14 14 155 173 205
Tip IIIA 16 178 197 224
B18 18 20 222 252
TipIV 21 233 259 294
STANDART TİP KALAY, Rafine kalay muhtevası % 99,75 olup, ağırlıkları 12 kg’dan az veya 50 kg’dan çok olmayan külçe veya kütük kalay
STARYA, Navlun mukavelesi ile yük taşımağa bağlanan bir gemiye tanınan yükleme, boşaltma günleri sayısı İstarya, ıstalya veya astarya olarak da kullanılır Starya, geminin her bakımdan yükleme veya boşaltmaya hazır olduğunu bildiren hazırlık (ihbar) mektubunun kaptan tarafından kiracıya verilmesi ile başlar Mukavelede tersine hüküm bulunmadığı, kiracı da bu günleri kullanmadığı takdirde pazar ve tatil günleri staryaya sayılmaz Yükleme veya boşaltma günlerinin sayısı navlun sözleşmesiyle tesbit edilmiştir Bu süre, yükün miktarına, limanda bu iş için kullanılan araç ve gereçlerin kapasitelerine ve dolayısıyla sağladıkları kolaylıklara göre değişir Starya günleri, belirlenen hafta içi günler, havanın çalışmağa uygun olduğu günler, hava bakımından çalışmağa elverişli hafta içi günler gibi özellikleriyle belirtilir
STATİK AĞIR ORTAM (AĞIR MAYİ) AYIRICILARI , Ayırma hücresine akıtılan ağır mayi içine verilen malzemenin yoğunluğu ağır mayi yoğunluğundan az olanlarının ortamın tabii akışı ile veya taraklar yardımı ile ayrılması, batan kısımların da sistemden uzaklaştırılması prensibine dayanan zenginleştirme üniteleri
Statik ağır ortam ayırıcıları derin ve sığ ayırıcılar olarak iki grup halinde toplanabilir Bunlar arasında en önemli farklılık derin ayırıcılardan üç ürün almanın daha kolay olmasıdır Sığ ağır ortam ayırıcılarında yoğunluk kontrolü çok önemlidir Derin ağır ortam ayrıcılarında ise ağır ortamı sağlamak için kullanılan katı madde kayıpları fazla olabilmektedir 6-300mm kömürler statik ayırıcılarla zenginleştirilebilirler
Chance kum konisi, Wemco konik ayırıcısı, Derin tromp ayırıcısı derin ayırıcıların; DSM ayırıcısı, Tromp ayırıcısı, Drewboy ayırıcısı, Teska ayırıcısı, Norwald ayırıcısı, Wemco Tambur ayırıcısı, ise; sığ ayırıcıların tipik örnekleridir —> Ağır mayi ile ayırma, Ağır mayi, Kömür yıkama yöntemleri

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.