Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
halife, ikinci, ömer

Ömer Hz.- İkinci Halife

Eski 09-06-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Ömer Hz.- İkinci Halife



Ömer Hz- İkinci Halife



Hz Ömer (591644) Hz Muhammed'in ölümünden sonra İslam toplumunun başına geçen ikinci halife olan Hz Ömer, Hz Muhammed'in bağlı olduğu Mekke'nin Kureyş kabilesinin Beni Adiyy ailesindendi Babası kabileler arasındaki sorunları çözmesiyle tanınmıştı Hz Ömer de bir süre bu görevi yürüttü Cesareti ve yiğitliğiyle ün kazandı, Mekke'nin sayılan kişileri arasına girdi İslam'ın ortaya çıkışından sonra uzun süre Hz Muhammed'e karşı durdu Hatta İslam tarihçilerine göre sonunda Hz Muhammed'i öldürmeye karar verdi Ama bu sırada kız kardeşi ile eniştesinin de Müslüman olduğunu öğrenmesi ve okudukları Kuran ayetlerini dinlemesi üzerine İslam'ı kabul etti (618) Hz Ömer'in İslam'ı kabul etmesi Müslümanlar'a güç kattı İlk kez onun koruması altında Kabe'de namaz kılabildiler

Hz Ömer Hicret'ten (622) sonra bir grup Müslüman'la Medine'ye geldi Bundan sonra Hz Muhammed'in bütün savaşlarına katıldı Peygamberin ölümünden sonra Hz Ebubekir'in halife seçilmesinde önemli rol oynadı Hz Ebubekir de ölmeden önce yerine geçecek kişi olarak Hz Ömer'i önerdi






634'te halife olan Hz Ömer İslam'ı yayma yolundaki savaşlara hız verdi Irak ve Suriye İslam egemenliğine girdi 637'de Kudüs kenti alındı 637'de Kadisiye'de, 638'de Celula'da Sasani ordusu yenilgiye uğratıldı 644'te İran' in önemli bir bölümü ele geçirildi Batıda fetihler sürdü 642'de İskenderiye'yi alan Mısır Valisi Amr İbnü'1As birliklerini Libya üzerine gönderdi Hz Ömer 644'te Medine' de, kendisinden fazla vergi alındığını öne süren İranlı bir Hıristiyan köle tarafından öldürüldüğünde İslam devleti Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Batı Asya'da önemli bir güç durumuna gelmişti

Hz Ömer İslam tarihinde adaletiyle ün kazanmıştır Öte yandan ilk devlet örgütlenmesinin de temellerini atmış, adalet, maliye, ordu ve toprak yönetimi alanında ilk düzenlemeleri yapmış, ilk İslam parasını bastırmıştır Hicret'in İslam tarihinin başlangıcı olması onun zamanında kabul edilmiştir (Ayrıca bak Alî, Hz; Ebubekîr, Hz, Muhammed, Hz; Osman, Hz)

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Ömer Hz.- İkinci Halife

Eski 09-06-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Ömer Hz.- İkinci Halife



ADALET SAHİBİ BİR İSLAM HALİFESİ: HZ ÖMER






Dört Halife Dönemi, Peygamberimiz Hz Muhammed (sav)'in vefatının ardından İslamiyet'in yaygınlaşmasına vesile olmuş kutlu bir dönemdir Sırasıyla Hz Ebu Bekir (ra), Hz Ömer (ra), Hz Osman (ra) ve Hz Ali'nin (ra) halifelik yaptığı dönem boyunca huzur ve refah içinde yaşayan Müslümanların yanı sıra, ondan sonra yaşayanlar da onların üstün ahlakını ve yönetim anlayışını örnek almışlardır Hz Ebu Bekir'in (ra) ardından ittifakla halife seçilen Hz Ömer (ra), Kuran ahlakının tüm özelliklerinin yanı sıra, yüksek adalet anlayışı ile de kendinden sonrakilere örnek olmuş üstün İslam halifelerinden biridir


İslam tarihinin en adaletli ve huzurlu dönemlerinden biri, Hz Ömerin (ra) halifeliği sırasında yaşanmıştır Hz Ömer (ra), Müslüman olmadan önce Kureyş kabilesi içinde, Kureyş'in siyasi işleriyle ilgilenmekte ve diğer kabilelerle olan mevcut anlaşmazlıkları çözmekteydi Hz Ömer (ra) 33 yaşında İslamiyeti kabul etmiş ve bunda kendisinin de şahit olduğu, Müslümanların gördükleri tüm kötü muamelelere ve baskılara rağmen gösterdikleri üstün ahlak ve imani kararlılık etkili olmuştur
Halifeliği döneminde Hz Ömer (ra), Mekke'den Medine'ye yapılan "Hicret"i bir dönüm noktası olarak takvim başlangıcı yapmıştır Hicri takvimin kullanılması, devlet idaresinin düzenlenip kurumsallaşması, adli teşkilatın kurulması ve İslam ülkelerinin arasına yenilerinin katılması gibi konulara öncülük ederek İslamiyet'in yayılmasına ve gelişmesine önemli katkılarda bulunmuştur

Hz Ömer'in Halife Seçilmesi

Hz Ebu Bekir (ra) hastalandığında kendisinin isteği üzerine yapılan istişareler sonucu halife olarak belirlenen Hz Ömer (ra), Allah'a ve Peygamber Efendimiz (sav)'e olan bağlılığı ile sahabeler arasında da sevilen bir kişiydi Hz Ebu Bekir (ra) ile Hz Osman (ra), Hz Ebu Bekir'in (ra) ardından kimin halife olacağı konusunda istişare ederlerken Hz Osman'ın (ra) Hz Ömer'i (ra) överek "Onun içi dışından daha hayırlıdır Onun benzeri aramızda yoktur"1 demesi ve Hz Ömer'i (ra) hilafet makamı için ehil görmesi, onun imanı, güzel ahlakı ve lider kişiliği ile sevildiğinin ve takdir edildiğinin güzel bir örneğidir
Yapılan istişareler sonucunda Hz Ömer'in (ra) halifeliğinin genel anlamda kabul edileceği konusunda karara varan Hz Ebu Bekir, yanında bulunanlara, "Size bir kişiyi halife olarak teklif ediyorum ki, o benim akrabam değildir Ömer b Hattab'ı halife kabul ediyor musunuz? Bence hilâfete en yakın olan odur" diyerek diğer sahabelerin de onayını almış ve Hz Ömer'i halife ilan etmiştir


Hz Ömer Buyuruyor ki
"Adalet mülkün temelidir"
Başkasında görüp hoşlanmadığın ayıbın kendinde olduğunu görmemekten büyük ayıp olamaz
İnsanların en cahili, ahiretini başkasının dünyası için satandır
"Hiçbir şey kalpten çıkanlar kadar kalbe fayda vermez Kalp ne kadar saf ve Allah'a adanmış olursa, o kadar büyük bir faydaya erişir"
"Kötü bir işin en gizli şahidi vicdanımızdır"
"Allah'ı anın, O'nu anmak şifadır"
"Başkasını ıslah etmeye kalkışmadan önce kendini ıslah etmeye bak"
"Şunu iyi bilesiniz ki, en güzel ibadet, farzları yerine getirmek ve haramlardan sakınmaktır"
Kutu yazısı:
Hz Ömer (ra) zamanında fethedilen ülkelerin hiçbirinde, tek bir ibadet yerine bile, herhangi bir saldırıda bulunulmamıştır Ebu Yusuf bu gerçeği şöyle aktarmıştır:
"Bütün ibadet yerleri olduğu gibi bırakıldı Ne onlar yerle bir edildi, ne de mağluplar eşya ve mallarından yoksun bırakıldı" 6

Güçlü Şahsiyeti

634-644 yılları arasında 10 yıl boyunca halifelik görevinde bulunan Hz Ömer, Müslüman olduğu andan itibaren Peygamber Efendimiz (sav)'in yanında yer aldı ve güçlü kişiliği ve kararlılığıyla İslam ahlakının önde gelen savunucularından oldu Abdullah İbn Mesud bu durumu, "Ömer'in Müslüman oluşu bir fetihti"2 şeklinde ifade etmiştir
Hz Ömer (ra) de Hz Ebu Bekir (ra) gibi, Peygamberimiz (sav)'in tüm fetihlerine eksiksiz katıldı Hz Ebu Bekir (ra) ve Hz Ömer (ra), Peygamber Efendimiz (sav)'in istişare ettiği iki önemli istişare ehliydi Hz Ömer (ra), Peygamberimiz (sav)'in vefatının ardından güçlü şahsiyetini Hz Ebu Bekir'in (ra) halife olarak kabul edilmesi esnasında da gösterdi Bu konudaki tartışmaların ve fikir ayrılıklarının önünü almak için Hz Ebu Bekir'e (ra) ilk biat eden kişi oldu Ayrıca Hz Ömer (ra), Hz Ebu Bekir'in (ra) halifeliği boyunca her konuda kendisinin en güvendiği kişilerden biri olarak yanında yer aldı
Hz Ömer (ra), sahip olduğu tüm imkanları İslamiyet'in yayılması için harcadı ve adaletli yönetimiyle kendisinden sonra gelen yöneticilere güzel bir örnek oldu İkinci İslam halifesi olan Hz Ömer (ra), Kuran ahlakı ve adaletin uygulanması konusundaki çabalarıyla tanındı

Adalet Konusundaki Hassasiyeti


Hz Ömer (ra), adaleti uygularken Kuran ahlakının gereği olarak, herkese eşit davranmış; soyluluk, zenginlik, akrabalık, makam gibi unsurların adaleti engellemesine kesinlikle izin vermemiştir İdaresi altındaki topraklarda adaletin katıksız bir biçimde uygulanması için her türlü önlemi almıştır Her zaman Müslümanlara karşı büyük bir sorumluluk duygusuyla hareket etmiştir Tarihi kaynaklara göre bu konuda, "Fırat kıyısında bir deve helak olsa, bundan kendimi sorumlu bilirim" sözü meşhurdur
Adalet konusundaki bu hassasiyeti nedeniyle, herkese adaletli ve eşitlikle davranılmasını yazılı olarak yöneticilere duyurmuştur Tarihi kaynaklara göre, Hz Ömer'in (ra) dönemin kadılarına gönderdiği bildirilen mektup, kendinden sonra gelen tüm yöneticiler için de bir rehber olmuştur:
"Davalara bakarken telâşa, çığırtkanlığa ve tarafların haysiyetini kırıcı davranışlara asla müsaade etme Çünkü adaletin yerini bulması için sükûnet ve ciddiyet şarttır Hakkın tecelli etmesi ise İlâhi adaletin itibar kazanmasına sebep olur Bir Müslümanın niyeti iyi ise Allah, onun insanlarla olan münasebetlerini ıslah eder, ama içi başka dışı başka olursa, Allah ona musibet verir Bu durumda hâkimin görevi Allah'ın rızk ve rahmet hazinelerinin kulları arasında adaletle dağıtılmasını sağlamaktır 3
Hz Ömer'in (ra) özellikle hassasiyet gösterdiği konulardan biri de Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır" (Hucurat Suresi, 13) ayetinin gereği olarak halk arasından biri ile yetki sahibi bir valinin eşit olduğunun anlaşılmasını sağlamaktı Hz Ömer'in (ra) nezdinde bir vali, toplumun herhangi bir ferdi gibiydi Bu nedenle de adaleti uygularken herhangi bir kişi ile bir valiyi ayırt etmezdi

Hz Ömer Dönemindek Ekonomik ve Sosyal Yapılanma
Hz Ömer (ra) dönemi birçok yeniliğe sahne oldu Sasani ve Bizans İmparatorluklarına karşı askeri ve siyasi zaferler kazanılması, Suriye, Irak-İran, Filistin, Cezayir ve Mısır'ın İslam ülkelerine katılması hep Hz Ömer devrinde olmuştur Bu dönemde devletin geniş bir coğrafi bölgeye yayılması, yönetim, siyasi, ekonomik ve askeri alanlarda örgütlenmeyi zorunlu hale getirdi Hz Ömer, işte bu gereksinimi karşılamak üzere sağlam bir İslam Devleti'nin temellerini attı
Devletin, gerek Müslümanlarla, gerekse gayrimüslimlerle ilgili olmak üzere ortaya çıkan muhtelif mesele ve ihtiyaçlarını gören Hz Ömer (ra), bu konuların halledilmesi yolunda çeşitli düzenlemelere teşebbüs etmiş ve birçok yeni müessesenin kuruluşunu gerçekleştirmeye çalışmıştır Allahın kendisine bu yönde lütfettiği kabiliyetlerin yanı sıra, gelişmeleri hassasiyetle takip eden sorumluluk duygusuna ve Kuran ahlakına sahip olması, Peygamberimiz (sav)'in ahlakını rehber edinmesi, başarısına vesile olmuştur
Devlet idaresinin düzenlenip kurumsallaşması, devletin idari, siyasi, askeri, içtimai ve mali kurumlarının tesisi de onun halifeliği zamanında oldu Bu nedenle Hz Ömer (ra), İslam Devletinin idari teşkilatının ilk kurucusu olarak kabul edilir Adalete verdiği önem neticesinde İslam tarihinde adli teşkilatın kurulması ve valilerden ayrı olarak kadılar tayin edilmesi de ilk defa Hz Ömer (ra) zamanında gerçekleşmiştir
Ayrıca halka karşı son derece şefkatli ve merhametli olduğu için onların menfaatlerine her zaman titizlikle riayet etmiş, büyük bir sorumluluk duygusuna sahip olmuştur Bu konuda Hasan el-Basri şunu rivayet etmiştir:
Hz Ömer derdi ki: "Ömrüm oldukça halkın durumunu yakından görmek için seyahat edeceğim Biliyorum ki, onların bana ulaştıramadıkları çeşitli dertleri vardır Bu dilek ve dertleri yöneticiler bana duyurmazlar Halk ise yanıma gelemez Ben bizzat Şam'a kadar gidip orada iki ay kalacağım Sonra büyük şehirleri sayarak, her birinde iki ay kalırdı Fakat saydığı bu büyük şehirlerin hepsine ulaşamadan vefat etti" 4
Hz Ömer'in (ra) İstişare Ahlakı

Bir konuda istişare ederek karara varmak, Yüce Rabbimizin Kuranda bildirdiği önemli bir mümin özelliğidir Başka müminlerin de fikrini almak; müminlerin o konuya başka açılardan bakmalarını, farklı çözümler üretmelerini ve dolayısıyla en doğru karara varmalarını sağlar Yüce Rabbimiz müminlerin bu özelliğini Kuranda şöyle bildirmektedir:
"Rablerine icabet edenler, namazı dosdoğru kılanlar, işleri kendi aralarında şura ile olanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak edenler (Şura Suresi, 38)
"Cenab-ı Allah'ın yardımına güveniyorum Onun yardımı olmadıktan sonra kendime nasıl güvenirim?" diyerek Allah'a olan derin imanı ve tevekkülüyle Kuran ahlakı konusunda Müslümanlara örnek olan Hz Ömer (ra), bir mesele ortaya çıktığı zaman Allah'ın bildirdiği bu ahlakı göstererek, karar vermeden önce Müslümanların görüşüne müracaat eder, konuyu onlarla istişare ederdi Böylece en doğru fikir oluşur ve ona göre davranırdı Bu konudaki "İstişare etmeden uygulamaya konulan konular, başarısızlığa mahkûmdur" sözü, istişare konusunda ne denli titiz olduğunun bir göstergesidir Onun bu davranışı, halkın kendi işlerini de aralarında görüşerek yapmalarına vesile olmuştur Böylece önemli işlerde geniş çapta bir istişare geleneği oluşmuştu Halkın her kesiminden insan, fikirlerini söyleme fırsatı buluyordu Neticede karara bağlanan fikirlere herkes razı olur ve uyardı Bu da toplumun içinde genel bir güven ve huzur ortamının yaşanmasını sağlamıştı




Kuran Ahlakının Verdiği Adalet ve Hoşgörü Duygusu

Yüce Allah Kuran'da gerçek adaleti, insanlar arasında hiçbir ayrım yapmadan adaletle hükmetmek, insanların hakkını korumak, zulme asla rıza göstermemek, zalime karşı mazlumdan yana tavır almak, ihtiyaç içinde olanlara yardım eli uzatmak olarak emretmektedir Bu adalet, bir karar vermek gerektiğinde her iki tarafın da hakkını korumayı, olayları çok yönlü değerlendirmeyi, ön yargısız düşünmeyi, tarafsızlığı, hakkaniyeti, dürüstlüğü, hoşgörüyü, merhameti ve şefkati gerektirir Bunlardan birinin eksikliğinde, ya da birinin ağır basmasında gerçek adaleti uygulamak zorlaşır Bu bakımdan Allah'ın bir lütfu olarak Hz Ömer'in (ra) bu konuda gösterdiği akıl ve feraset, günümüzde de örnek alınması gereken özelliklerinden birisidir
Hz Ömer (ra) on yıl süren halifeliği boyunca, sahip olduğu Kuran ahlakı ve bu ahlakın gerektirdiği adalet anlayışı ile idaresindeki tüm İslam toplumunun gönlünü kazanacak bir yönetim uygulamış ve -Allah'ın izni ile- İslam ahlakının yayılmasına büyük katkılarda bulunmuştur Hz Ömer'in (ra) verdiği bir himaye belgesi, bize bir müminin Kuran'da tarif edilen ahlakı gösterdiği takdirde nasıl bir hoşgörüye sahip olabileceğini göstermektedir;
"Bu verilen eman, hasta-sağlıklı, iyi-kötü yöre halkının tüm fertleri için din, can, mal, kilise ve havralarının himayesi içindir Kiliseler tahrip edilmeyeceği gibi mesken de edilmeyecek ve onlardan hiçbir şey eksiltilmeyecektir Halktan hiç kimse, zerre kadar zarar görmeyecektir Bu kitapta yazılı hususlar, Allah ve Resulu'nun ahdi, halifelerin ve müminlerin zimmetindedir" 5
Hz Ömer'in (ra) adalet anlayışına dair tüm bu örnekler salih müminlerin adalet ve hoşgörü anlayışını gösteren çok hikmetli örneklerdir Müminler tüm kişisel duygu ve düşüncelerini bir tarafa bırakmayı, kendisinden yardım talep eden iki tarafa da hakkaniyetli davranmayı, her şart ve durumda doğrulardan yana olmayı, dürüstlükten ve doğruluktan asla taviz vermemeyi Kuran ahlakı ölçüsünde kendilerine yol edinirler Kendi çıkarlarından önce karşı tarafı düşünür, kendilerine bir zarar gelecek dahi olsa, eğer hak karşı taraftan yanaysa, adil olurlar Müminlerin bu konuda göstermeleri gereken ahlak Kuran'da şöyle bildirilmiştir:
"Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın Adalet yapın O, takvaya daha yakındır Allah'tan korkup-sakının Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır" (Maide Suresi, 8)

Hz Ömerin (ra) Filistine Getirdiği Barış ve Adalet

Filistin tarihindeki en büyük dönüm noktası, 637 yılında bölgenin Hz Ömer (ra) yönetimindeki İslam orduları tarafından fethedilmesidir Hz Ömer'in (ra) Kudüs'e girişi, ardından buradaki farklı inançlara karşı gösterdiği olağanüstü hoşgörü, olgunluk ve nezaket, başlayan güzel dönemin habercisiydi İngiliz tarihçi ve Ortadoğu uzmanı Karen Armstrong, Holy War (Kutsal Savaş) adlı kitabında, Hz Ömer'in (ra) Kudüs fethini şöyle anlatır:
"Halife Ömer Kudüs'e beyaz bir devenin üzerinde girdi, yanında ise kentin Yunan yöneticisi Başrahip Sophronius vardı Halife kendisinin öncelikle Tapınak Tepesine (yıkık olan Hz Süleyman mabedinin yerine) götürülmesini rica etti ve dostu Hz Muhammed'in Gece Yolculuğu'nu (Mirac) yaptığı bu noktada eğildi ve dua etti Başrahip bu sahneyi dehşet içinde izliyordu "Son Günler"in artık yaklaştığını sanmıştı Daha sonra Halife Ömer Hristiyan tapınaklarını görmek istedi ve tam Kutsal Mezar (Holy Sepulchre) Kilisesi'ne gittiğinde, namaz vakti geldi Başrahip kendisini kibarca namazını bu kilisede kılmaya davet etti, ama Halife Ömer bu teklifi kibarca reddetti Eğer bu kilisede namaz kılarsa, sonra bazı Müslümanların bu olayı anıtlaştırmak amacıyla buraya bir cami inşa etmek isteyebileceklerini, bunun ise Kutsal Mezar Kilisesi'nin yıkılması anlamına geleceğini izah etti Bu nedenle Halife kiliseden çıkıp biraz daha ilerdeki bir noktada namazını kıldı; nitekim bugün tam bu noktada, Kutsal Mezar Kilisesi'nin tam karşısında Halife Ömer'in adına inşa edilmiş küçük bir cami bulunmaktadır
Halife Ömer'in diğer büyük camii ise, tam Tapınak Tepesi'nde yapıldı Yıllardır Hristiyanlar, yıkık Yahudi Tapınağının yer aldığı bu alanı, şehrin çöp yığınağı olarak kullanıyorlardı Halife, Müslümanların bu çöpleri temizlemelerine kendi elleriyle yardım etti ve burada Müslümanlar iki mabed inşa ederek İslam'ı, İslam'ın dünyadaki üçüncü kutsal şehrine yerleştirmiş oldular" 7
Kısacası Hz Ömer'in fethinden sonra Kudüs'e ve tüm Filistin'e "medeniyet" geldi Birbirlerinin kutsal değerlerine saygı göstermeyen, birbirlerini sırf farklı inançlara sahip oldukları için katliam uygulayan vahşi ve barbar inançların yerine, İslam'ın adil, hoşgörülü ve itidalli kültürü hakim oldu Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudiler asırlar boyu barış ve huzur içinde yaşadılar Müslümanlar hiç kimseyi Müslüman olmaya zorlamadılar, ancak İslam'ın Hak din olduğunu gören bazı gayrimüslimler kendi rızalarıyla İslam'ı seçtiler


__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.