Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dil, diyalog, eğitim, eğitimde, felsefe, modelleri

Eğitim, Dil Ve Felsefe: Eğitimde Diyalog Modelleri

Eski 07-22-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Eğitim, Dil Ve Felsefe: Eğitimde Diyalog Modelleri



Eğitim, dil ve felsefe ilişkisi üzerinde dururken öncelikle dil felsefesini açıklamak ve çağdaş dil felsefesi kuramlarının sundukları “anlam” görüngüsünü göz önünde bulundurmak, özellikle Wittgenstein ikinci dönem dil oyunları temelli dil felsefesi, eğitimde farklı diyalog modellerini oluşturmak açısından faydalı olacaktır

Daha sonra Nermi Uygur'un ifadesiyle “Dildeki Felsefe”nin ne menem bir şey olduğu üzerinde durarak, rasyonel otorite (Erich Fromm), Sokratik diyalog temelli eğitim modelleri ve bu modellere alternatif olabilecek usta-çırak ilişkisi temelli egitim diyalog modeli üzerinde duracagim

Dilin doğasını, yapısını, kökenini inceleyen, anlamlı ifade ile anlamsız ifadeyi ayıranın ne(ler) olduğunu ortaya koyan, anlamların dilde nasıl dolaştığını, nasıl iletildiklerini betimleyen, sözcükler nesneler, cümleler ile olgu ya da olgu bağlamları arasındaki ilişkiye odaklanarak dil ile gerçeklik arasındaki ilişkinin nasıl kurulduğunu açıklayan ve dilin pragmatik, göstergebilim, retorik gibi boyutlarını araştıran, dilin insan yaşamındaki yerini ve önemini bütün yönleriyle ele alan dil felsefesidir


Dil felsefesinin ilk temelleri, ayrı bir felsefi çalışma alanı olarak, XIXyy'ın ilk yarısında Homann, Herder ve Humboldt tarafından atılmıştır Wittgenstein'ın dilsel dönemeç (linguistic turn) olarak nitelendirilen dil felsefesi - özellikle ikinci dönemi “dil oyunları”- ile felsefede, “dil felsefesi” olarak özerk bir alan oluşmuştur

Çağdaş dil felsefesi “anlam” görüngüsünü bütün yönleriyle açıklayacak genel bir kuram oluşturma çabasındadır

Bu manada üç ana düşünceden söz edilebilir:

iGöndergeci Yaklaşim:

Dildeki tek tek anlam birimlerinin dünyadaki şeylere karşilik geldigini belirten görüştür ‘Söz-Şey' ve ‘Cümle-Olgu' baglamina gönderme yapilir Russell, Carnap, Quine, DDavidson ve Wittgenstein'in Tractatus döneminde ortaya koydugu “resim kurami” bu yaklaşimi savunur “Anlam sorunu dogruluk sorunudur” ifadesi bu yaklaşimin ana temasidir

iiTasarımcı-Zihinselci Yaklaşım:

Anlamların insanların zihinlerindeki tasarımlardan, imgelerden ya da bir takım başka ruhbilimsel görüngülerden oluştuğunu öne süren yaklaşımdır Bu manada, Locke ve diğer Deneyciler, anlam açıklamasını deneyim olgusunun doğasını kavrama amacıyla temellendirmektedir

iii Kullanımcı -“Dil Oyunları”- Yaklaşım:

“Anlam kullanımdır” düşüncesi doğrultusunda şekillenen bu görüş JL Austin, PF Strawson, J Searle, G Ryle ve Wittgenstein tarafından ortaya konmuştur Özellikle Wittgenstein tarafından ifade edilen “dil oyunları” bu yaklaşımın ana temasını belirtmektedir Bu görüşe göre, anlam belli bir dil topluluğu içinde, belli bir yaşam biçimi çerçevesinde, toplumsal uzlaşı yoluyla belirlenmiş bir takım kurallar uyarınca oynanan bir dil oyunu olarak temellendirilmektedir

Wittgenstein'ın anlam sorununu kullanım içinde çözüştürmesi dil felsefesinde önemli bir kırılmadır Bir manada yeni bir soruşturma ufkudur Anlam sorunu yerine, dilsel kullanım sorunları ele alınır Bu çerçeve Wittgenstein sonrası, “dilsel dönemeç” olarak adlandırılır Bu kırılmanın en önemli nedeni, Heidegger'in Da Sein'a yani insanın yeryüzünde olmaktalığına verdiği çözümlemeler olarak gösterilebilir

En önemlisi “Dil varlığın evidir” ifadesidir Dil ve varlık arasında iç içe olan bir yapını kurgusal metafizik çabasından uzaklaşarak bir soruşturma yapmayı doğurur Böylece Heidegger'in ifadesiyle önemli olan “insan olarak dünyadaki deneyimlerimizin dilsel betimleme yöntemiyle kavramasına yönelik kesintisiz bir dil soruşturmaları sürecini başlatmaktır Bu manada anlaşilacak biricik varlik dildir, Gadamer'in ifadesiyle; ancak bu ifade Wittgenstein'in “Dilimin sinirlari dünyamin sinirlaridir” sözünden çikarilabilmektedir

Dil Oyunu , son dönem Wittgenstein felsefesinin “anahtar” kavramıdır Şöyle ki, Wittgenstein, dil kullanma ile oyun oynama arasında eğitici bir benzerlik olduğunu söylemektedir Bu benzerliği doğal dillerin nasıl birbirlerine benzemediklerini ve doğal dili yöneten kuralların kesin ve katı dizgeler olmadığını göstermek için kullanır Bir “dil oyunu” dilin basit bir biçimidir Örneğin, inşaatçılar kendi aralarında “kalıp”, “sütun”, “levha” ve “kiriş”e dayanan basit bir dil geliştirmişlerdir ( Felsefi Soruşturmalar ,2paragraf)

Wittgenstein bu örnekleri dilimizdeki farklılıklara dikkat çekmek için kullanır Çünkü, dil uygulamaları sonsuz değişik biçimde gelişirler Başka bir değişle, “ Bir sözcüğün anlamı, o sözcüğün hangi koşullar altında kullanılacağının bilinmesidir” ( Felsefi Soruşturmalar , 43paragraf) “Yaşam Biçimleri” (forms of life) , Wittgenstein'in diğer önemli kavramıdır Wittgenstein, her biri ayrı “yaşam biçimleri”ne karşılık gelen koşulları “dil oyunları” olarak adlandırmaktadır O'nun için “bir dili imgelemek, bir yaşam biçimini imgelemektir” ( Felsefi Soruşturmalar , 19paragraf)

Her dil oyununun kendi iç kuralları vardır Bu kurallar çerçevesinde anlam kurulmaktadır Ayrıca, bir şey ancak ait olduğu dil oyunu bağlamında yargılanmalı ve anlamlandırılmalıdır Wittgenstein'a göre felsefe tarihindeki bir çok sorun bir dil oyununa ait dile getirmenin başka dil oyunu kurallarına bağlı kalınarak yargılanmasından kaynaklanmaktadır

Wittgenstein, günlük dili kullanarak, onu felsefe sorunlarının kaynağını anlamada bir rehber olarak kullanmıştır

Nermi Uygur “Dildeki Felsefe”den söz ederken, buradaki felsefe ifadesinin ‘dünya görüşü' olarak düşünülmemesi gerektigini söyleyerek, felsefenin yerinin, çok kez dünya görüşlerinin ötesinde oldugunu ifade eder

Dünya görüşü, tek insanin ya da insan öbeklerinin, evreni, tümüyle dünyayi “algilayişlarina” verilen addir Felsefenin sinirlanmasidir Uygur, dilin dünyayi bir kavrayiş biçimi oldugu konusu üzerinde durur Örnegin, Almanca'da sözü edilen her hayvan günlük dilde, evcil (Haustier), yirtici(Tier), kuş (Vogel) , balik (Fisch) ve kurt (Wurm) (sürüngen) kategorisine sokulur Görüldügü üzere, Almanca'da evcil ve yirtici hayvan arasinda bir ayrim vardir Ancak Türkçe'de hayvan, böcek, kuş, balik gibi bir siniflandirma durumu söz konusudur Her iki dildeki bu kavrayiş farki, dilde bir varlik-bilimi olmasindan kaynaklanir

Bu manada dil farkli “dil oyunlari”nin karişimidir



Umut Karagöz

Alıntı Yaparak Cevapla

Eğitim, Dil Ve Felsefe: Eğitimde Diyalog Modelleri

Eski 07-22-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Eğitim, Dil Ve Felsefe: Eğitimde Diyalog Modelleri



Eğitim-Öğretim Ve Felsefe





“ EĞİTİM-ÖĞRETİM ”


İçinde bulunduğumuz yüzyıla büyük beklentilerle girmemizin ana nedeni, “mutlu insanlık” ülküsüne ulaşma isteğini içimizde taşımamızdır Gelecekten umudu kalmayan bireyler, topluluklar, toplumlar ve uluslar olarak yaşam sürseydik, değil yarınları, bugünü bile yaşayamazdık
Türünü sürdürmenin ötesine geçen; ”düşünme gücü”yle doğasını ve doğayı değiştirebilen; yeryuvara ve yaşama anlam katma uğraşını veren bir dirim olarak sınırlı, günü kurtarıcı ve çıkarcı bir anlayışla yaşamak, insana yaraşır bir yaşam sayılamaz

“Çıkar”, kişisel ya da günsel olduğu sürece çatışmaları, savaşları ve zamansız ölümleri oluşturmaktadır :Tarih buna tanıktır Oysa, yeryuvarın, insanlığın geleceğine yönelik bir çıkar anlayışı, hem “barışçıl bir evren” yaratmayı sağlar, hem de “çağdaş” bir yaşamı kurar

Doğanın değişimini sağlarken bozan insan, daha da ileri gidip, kendi “insan doğası”nı da bozmuştur ”Kirlilik”olgusu, salt “dış doğa”da değil, insan yapımızı belirleyen, kişiliğimizi biçimlendiren “iç doğa”mızda da yer almış/almaktadır

21 yüzyıla ulaşan insan, daha çağdaş, daha iyi, daha güzel, daha doğru bir yaşamı sürdürmeyi düşünmek yerine, gerici, tutucu, inakcı; özce, çağdışı bir yolculuğa sürüklemektedir insanlığı Bunda en önemli öğe “yetersiz bilinç”tir

Çözüm arayışlarının tıkandığı yerde, hep kurtarıcı olgu olarak “eğitim-öğretim” çıkartılır karşımıza Oysa, eğitim-öğretim demekle, olgu ya da iki sözcük olarak adlandırmakla/anmakla “insanca bir yaşam”a ulaşılamaz Unutulmamalıdır: Değerlerin içi boşaltıldığında, geriye adları kalır Sorulmalıdır : Nasıl bir eğitim-öğretim?

Eğitimin doğum-ölüm arasını, öğretiminse okul yıllarını, zamansal olarak içerdiğini, bilmek yetmez Niteliksel olarak söz konusu olguyu irdelemek kaçınılmazdır

Yeryüzünde yer alan her ulusun, yüzyılların imbiğinden süzülen, kendine özgü değerler dizgesi oluşmuştur Bu oluşumda yönetim biçimleri, ekin yapıları, tutumsal durumlar, coğrafyaya dayalı konumlar benzeri olgular belirleyicidir Her ulus, kendi eğitim-öğretim ortamını yaşarken, kendi değerlerler dizgesinin koşullarını da yaşar

İlerici, çağdaş, yaratıcı; kendini gerçekleştiren, bilimsellikten yana olan, eleştirici, sorgulayıcı bireyler, ancak “çağcıl demokrasiler”de oluşabilir Çağcıl demokrasilerde her birey, ülkenin olanaklarından yararlanarak, öteki bireylerle eşit olarak yaşamakta; bilgi, beceri, nitelik konumuna göre geleceğini sağlayabilmekte, tüzel olarak da, eşitlikçi bir ortamda yaşam sürebilmektedir

Koşullar böyle olunca, ”bilimsel bilgi”yle ve ”eleştirel düşünme”yle bilinçlenen çocuklar ve gençler, geleceğin yöneticileri olmak adına, nitelikli donanıma ulaşacaklarından, ”mutlu insanlık” için büyük bir yol alınmış olacaktır

Eğitim-öğretim dizgeleri, ulusal özellikleri/özgünlükleri içermekle birlikte, ”evrensel değerler”e de yer vermelidir Bu değerler, ”güzelduyu(estetik)”, “törebilim(etik/ahlak)” ve “mantık”ın yanı sıra, demokrasi yönetiminin çağdaş kurumlarının işleyişinin de bilgisine varabilmelidir Eşdeyişle, “bilgi çağı”, ”bilgi toplumları”yla, o da, “bilinçli bireyler”le oluşabilir

Her ulus, yeryuvarın doğasal, insanın törebilimsel kirliliğinin tanıklığını izlememekle kalmayıp, insanın özünde gizilgüç olarak yatan “güzellik” olgusunun dışa çıkması ve yayılması için uğraş verse, bu doğrultuda bir eğitim-öğretim anlayışını benimseyebilse; geçici küçük çaplı çıkarlar yerine, kalıcı büyük çaplı çıkarları, eşdeyişle, “evrensel birliktelik”e yönelim/katılım ve yaşam adına azımsanamayacak denli bir yolu almış olur

Üzerinde yaşadığımız yeryuvar hiç kimsenindir ya da herkesindir Bir ulusun varsıllığı(zenginliği), temizliği, çağdaşlığı ya da bir başka ulusun yoksulluğu, kirliliği, çağdışılığı, salt o ulusları değil, tüm insanlığı bağlamaktadır

Şimdilerde bir kavram gündeme yerleştirildi: “Küreselleşme” Söz konusu kavramdan çıkartılması gereken anlamlar şunlar olmalı: Tüm uluslar kardeştir; insanlar ten, dil, din konumlarına bakılmaksızın eşittir; yeryuvarda oluşan her sorun herkesindir, üretilenlerin ve kazanımların uygun paylaşımı kaçınılmazdır, yiyecek, barınma, sağlık, eğitim-öğretim, iş, dolaşım benzeri olanaklarından herkesin yararlanması gerekir

Yeryuvarda yaşayan insanları ve ulusları “Kuzeyliler-Güneyliler”, “Varsıllar-Yoksullar”, “Hristiyanlar-Müslümanlar”, “Gelişmişler-Gelişememişler”, “Çağdaşlar-İlkeller” benzeri ayrımcı bir tavırla bölmeye kalkışmak, anlaşılması istenen, dile getirilen küreselleşmeden bambaşka bir içerik taşımaktadır

Ulusların “evrensel eğitim-öğretim anlayışı”, tam da bu bağlamda işlevselleşmelidir Yapılması gereken , “bilinçlenme eğitimi-öğretimi”ni sunmaktır Bu eğitim-öğretimin içeriğini (ki, oldukça yalın, insansal, açık-seçik ve ussal bir bağlam ve olgu olarak) “yeryuvar hepimizindir” ve “insanlar kardeştir” anlayışı oluşturmalıdır

Umudun yitirildiği yerde insanca bir yaşam olamaz Evrensel bir anlayışla oluşturulacak ve yaşama geçirilecek bir eğitim-öğretimden başka bir çıkışın olacağı da şimdilerde görülememekte Ne var ki, bu anlayışın oluşması, tüm ulusların ortak bir antlaşması altında sağlanamayabilir Bu gerçek, ulusların bilinç süreçlerini başlatmaması ve yoğunlaştırmaması anlamına gelmez Her iki bilinçlenme süreci de işlemezse, geriye, ne yazık/acı ki, “bireysel bilinçlenme”, sonrasında da “bilinçlendirme”çabası kalıyor…

Sonuçta, iki seçenekten birini seçmekle karşı karşıyayız: Ya “mutlu insanlık” için “evrensel değerleri içerir bir eğitim-öğretim dizgesi”ni uygulanmak ya da kısa zaman dilimli, ileriyi görmekten uzak, gündelik bakışa yönelik/günü kurtarıcı, yazgıcı bir anlayışla niteliksiz insanlar yetiştirmek Seçim biz insanlara kaldığına göre, gelecekten söz açmak ya da açamamak da bizlere kalmakta Yoksa…

Tan Doğan

Alıntı Yaparak Cevapla

Eğitim, Dil Ve Felsefe: Eğitimde Diyalog Modelleri

Eski 07-22-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Eğitim, Dil Ve Felsefe: Eğitimde Diyalog Modelleri



Doç Dr Mehmet A KISAKÜREK

Eğitimin çeşitli dayamakları vardır Bunlar arasında felsefiolanlar önemli bir yer tutmaktadır Hemen her ülkede eğitim sistemleri bunları yeni kuşaklara benimsetmekle görevlidir Böylece, hayat felsefeleri eğitimin genel amaçlarına yansıtılmakta ve bu amaçlarauygun insanlar yetiştirilmesi planlanmaktadır

Bu yazıda, bazı felsefelerin eğitime ne şekilde yansıdığı, başkabir deyişle, eğitimi ne şekilde ele aldığı ve açıkladığı üzerinde durulacaktır Bunun sonucu olarak, ülkemizdeki eğitim uygulamalarınabu felsefelerin etkilerinin ne olduğu daha iyi anlaşılabilecektirEğitim felsefeleri çeşitli amaçlara göre tasnif edilmektedir1940'larda Joseph Justman'ın yaptığı tasnifin 1950'lerde Brameldtarafından başka açıdan yapıldığı, daha sonraları Kneller'in kendiamaçlarına uygun tasnifler yaptığı bilinmektedir Bir kısım tasniflerde ise, bu felsefeler, "geleneksel" ve "geleneksel olmayanlar" olarak ikiye ayrılmaktadır Burada ise, herhangi bir tasnife dayalı olmaksızın, bazı felsefelerin eğitime bakış açılarını incelemeye çalışacağız

İdealizm (Idealcilik), Realizm (Gerçekçilik), Rasyonalizm (Akılcılık) ve Pragmatizm (Uygulamacılık) batımn düşünce yaşamındayer alan eski görüşlerdir Bunlar bir bakıma, felsefenin eğitim alanına katkılarını gösteren görüşlerdirIdealcilik iyi, doğru ve güzelin bir toplumdan ötekine, bir kuşaktan öteki kuşağa özde değişmediğini kabul eden bir görüştür îdealeilere göre, öğreneüere yaşayan değerler ve bu değerlerle nasıl yaşanılacağı öğretilmelidir (Brubacher, s 325 329)

Gerçekçilere göre öğretmenler, iyi belirlenmiş belli değerleriortaya koymalıdır Çocuklara öğreteceğimiz temel ahlaksal ve estetikdeğerler geçici koşullardan etkilenmemelidir Çocuk açık olarak doğru ve yanlışı ayırdedebilmelidir Gerçekçilik iki alt grupta incelenebilir Bunlar "akılcı gerçekçilik" ile "doğal ve bilimsel gerçekçilik"tir

Akılcı gerçekçilik, klasik ve dinsel gerçekçilik olarak ikiye ayrılabilir
Dinsel gerçekçilik esas olarak "skolastisizm" adı altında Katolik Román Kilisesinin resmi felsefesi olarak karşımıza çıkmaktadır Akılcı gerçekçilerin görüşleri, doğrudan doğruya Aristo'ya dayanmaktadır Skolastikler ise, dolaylı olarak Aristo'nun görüşlerinedayanmakla birlikte, daha çok St Thomas Aquinas'a dayanmaktadır Aquinas'm bu felsefesi ise, daha sonraları "Thomism" adını almıştır Doğal ve bilimsel gerçekçilik ise, 15 ve 16 yüzyılda Avrupa'dabilimin gelişmesine paralel olarak ortaya çıkmıştır Bu görüşün savunucuları arasında Francis Bacon, John Locke, David Hume ve JStuart Mill ile bu yüzyılda da Ralph Barton Perry, Alfred N Whitehead ve Bertrand Rüssel bulunmaktadır (Kneller, s 207, 227, Brubacher, s 330332)

Gerçekçiliğin eğitime bakış açısını özetle ifade etmek gerekirse;birey toplum içinde doğduğuna göre, topluma hakim olan değerlereuyum göstermelidir Toplum değiştiğine göre, uyum mekanizması dadeğişmektedir O halde birey, toplumu değiştirme görevine katılmalıdır (Alberty Alberty, s 4344)Akılcılık, büyük ölçüde Plato'nun idealciliğine dayanır Bu görüş,hayata hazırlamanın ancak kavrama yeteneğinin geliştirilmesi ileolanaklı olacağını savunmaktadır Akılcı anlayışa göre en iyi sosyalliderlik tipi, en iyiye göre yetişmiş olmakla sağlanabilir Bu gelişmeise, ancak çok sayıda entellektüel çalışma ve disiplin yoluyla gerçekleştirilebilir Toplumsal sorunları çözme yeteneği, ancak yüksek düzeyde nedenleri anlama, entellektüelce sonuçlar çıkarma ve uygulamayeteneğine sahip insanlarda gelişebilecektir

Öğrencileri, halen bilinmeyen ve bugünden tahmin edilemeyen gelecekteki durum ve sorunlar için donatmak olanaksızdır O halde öğrencilerin, karşılaşabilecekleri durumlara uyabilecekleri bir düşünce şeklinde yetiştirilmesi gerekir Mesleki eğitim, oldukça çeşitli ve hızla değişen iş ve endüstriningereksinmeleri yüzünden, boşyere yapılan bir araştırmadan başkabir şey değildir Bir meslek için en uygun yetişme, zekamn mantıksalyetilerinin geliştirilmesi ile olanaklıdır Akılcı anlayış, dil ve matematiği entellektüel gelişmenin en iyi aracı saymaktadır Zihinsel disiplin, öğrenmenin geçerli bir parçası kabul edilmiş, zekanın güçlendirilmesi ise, tüm eğitsel çabaların amacı olarak kabul edilmiştir (BecknerCornett, s 5961)

Uygulamacılık, "instrumentalism," "fonksiyonalism" ve "experimentalism" gibi çeşitli isimler altında incelenmektedir Dewey, bunlardan deneyciliği (experimentalism) tercih etmiştir Çünkü "instrumentalism" daha maddi bir anlam vermektedirUygulamacılık, bireyin dinamik karekterine önem vererek, onunyapma gücüne olan güvenini vurgulamaktadır Buna göre, bireyin enüst düzeyde gelişmesine olanak hazırlamak toplumun görevidir Birey, bilimin yöntemlerinden yararlanmada, öteki bireylerle uyumiçinde olurken, olumsuz koşulları ortadan kaldıracak araçları sürekli olarak araştırmalıdır Geçmişin değerleri, bireylere asla sonve değişmez değerler olarak öğretilmemeli, fakat bunlar, günün anlaşılmasına yardımcı olmalıdır Böylece iyi eğitim, bireyin tümpotansiyelini kullanarak kendi kendisini gerçekleştirmesine, bilimselyöntemleri de kullanarak, yardımcı olacaktır Bu şekilde eğitilen bireyler, insan geüşimine daha uygun bir toplumu yaratmada, öteki insanlarla işbirliği yapacaklardır (AlbertyAlberty, s 44)

Yukarıda değindiğimiz dört görüş, aslında felsefenin eğitim alanına katkılarını göstermektedir Eğitimin esas dayanakları ise, bu alandaki belli ve aktüel uygulamaları ilgilendiren felsefelerdir Bunlararasında Prennialism, Progressivism, Essentialism, Réconstructionalism ve Existantialism bulunmaktadırPrennialismErenniaüsmin temelleri "klasik gerçekçilik" içinde atılmıştır Bugörüşün önde gelen savunucuları arasında Robert M Hutchins, Mortimer J Adler ve Sir Richard Livingstone gibi isimler sayılabilirPrennialistler, eğitimin universal nitelikteki belli gerçekleredayanması gerektiğini savunmaktadır Onlara göre ,insan tabiatı, iyiyaşam koşulları ve ahlaksal prensipler değişmemektedir Çünkü insanlık tarihi boyunca insan tabiatı esas olarak aynı kalmıştır Hutchins bu görüşü şu şekilde belirtmektedir: (Kneller, s 232 234)

"Eğitim öğretimi gerektirir Öğretim bilgiyi gerektirir Bilgi gerçeğin kendisidir Gerçek heryerde aynı olmalıdır"

Kneller, prennialismi özetleyen altı ilkeyi şöyle belirtmiştir:
(BeeknerCornett, s 5961, Kneller, s 232234)

1 insan tabiatı sabit olduğuna göre, eğitimin niteliği de sabittir
2 insanın en belirgin özelliği düşünme yeteneği olduğuna göre,eğitim zekamn geliştirilmesine çalışmalıdır
3 Eğitim, universal ve değişmez olan gerçeğe uyum sağlamaya yardım etmelidir
4 Eğitim, hayatın tam bir kopyası değil fakat ona hazırlıktır
5 Çocuklara, dünyanın hem ruhsal, hem de fiziksel gerçeklerini tamtacak temel gerçekler öğretilmelidir
6 Bu gerçekler en iyi şekilde prennialistlerin "büyük kitaplar"dediklerinden öğrenilebilir

Kısaca belirtmek gerekirse, prennialisme göre, kusursuz ve sağlıklı bir eğitim, ortaçağların eğitim anlayışının ruhuna ve ideallerineuygun olmalıdır BramekTin de belirtiği gibi, prennialistlere göreeğitimin ana amacı, sezgi yeteneğine sahip, parlak entellektüel liderler yetiştirmektir (AlbertyAlberty, s 45) Dikkat edileceği gibi prennializm ve rasyonalizmin birçok ortak yönleri vardır Bu nedenleher iki ekol, eğitim kuram ve uygulamalarına ilişkin tartışmalardabirleşmektedir

"Prennialistler bir entellektüeller aristokrasisi"ni desteklemeve öğretimi "büyük kitaplar"m klasik geleneği ile sınırlandırmaları açısından eleştirilmektedirEssentialismEssentialismin herhangi bir geleneksel felsefe ile bağlantısınıkurmak güçtür Bununla birlikte, çeşitli felsefelerle uyum halindedirBir kısım felsefelerle ise, uyuşmamaktadır Örneğin progressivisminaşırılıklarına karşıdır

Günümüzde genel olarak kabul edilen eğitimuygulamalarının çoğu essentialist görüşle ilgilidir 1930'larda kurulan essentialismin savunucuları arasında William C Bagley, Thomas Briggs, Frederick Breed, Isaac L Kándel ve Herman H Homegibi isimler yer almaktadır



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.