Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Sanat Tarihi / Arkeoloji

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
iki, kıbleli, mescid

İki Kıbleli Mescid

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İki Kıbleli Mescid




İKİ KIBLELİ MESCİD

Sefere katılmış olanlar başta Abdullah bin Cahş olmak üzere buz gibi oldular; elleri yanlarına düştü, dizleri dermandan kesildi Kendilerini büyük bir suçun faili kabul ediyorlardı; onlar Allah'ın Resulünü üzmüşlerdi dünyaları karardı; daha doğrusu dünya başlarına yıkıldı sanki

Hadise müslümanları üzmüştü

Müşrikler bir fırsat yakalamışlardı:

-Olacağı buydu Bir yasak ayda Muhammediler, neler işledi neler! Adam mı öldürmediler, esir mi almadılar, ganimet mi elde etmediler?

Yahudilerse iyice bozgunculuk yapıyor; hatta bu olayın Sevgili Peygamberimizin geleceğini bile karartacağını iddia ediyorlardı

Ki Bakara Suresi ikiyüz onyedinci ayeti kerimesi geldi:

-Ey Resûlüm! Sana haram aydan ve o ayda çarpışmanın hükmünden soruyorlar

De ki: O ayda çarpışmak büyük günahtır

Fakat, insanları Allah yolundan, hak dinden yasaklamak, Allah'ı tanımamak, ziyaretçileri Mekke'ye sokmamak ve müminleri Mescidi haramdan çıkarmak ise Allah indinde daha büyük günahtır

Fitne, adam öldürmekten beterdir! Halbuki, o kâfirlerin gücü yetse sizi dininizden döndürmek için çarpışmaktan bir ân geri durmazlar

Ayeti kerime başta Sevgili Peygamberimiz olmak üzere bütün müminlerin omuzlarından ağır yükleri kaldırdı Efendimiz bundan sonra kendilerine ayrılan ganimet hissesi ile iki esiri kabul buyurdular

Abdullah bin Cahş merak etti:

-Ey Allah'ın Resulü biz cihad sevabı aldık mı acaba?

Bu sualin müjdesini de Bakara suresi İkiyüz onsekizinci ayeti kerimesi verdi

Mekke müşrikleri, esirler Osman bin Keysanle Hakem bin Keysan'ın hürriyetlerine kavuşmaları için kurtulma akçesi gönderdiler

Elçileri huzura kabul eden Peygamberimiz buyurdular ki:

-İki arkadaşımızın ne olduğu hâlâ belli değil, onlar gelmedikçe kurtuluş fidyesi almayacağız Eğer siz Sa'd ile Utbe'yi şehid ederseniz biz de bu iki esiri katlederiz!

İşte yiğit bir karar!

Ancak şükür ki iki sahabi sadece yollarını kaybetmişlerdi Çok geçmeden sağ-salim Medineye avdet ettiler Bunun üzerine hürriyet bedelleri alınarak iki müşrik esir serbest bırakıldılar

Sevgili Peygamberimiz, esirlere islâmiyeti anlatarak onlara iman etmelerini teklif ettiler Hakem müslüman oldu, radıyallahü anh; Osman ise islamiyeti reddederek Mekke'ye gitti

İsteyen hak yolu, isteyen bâtıl yolu seçmekte hür

Efendimiz ve müminler, Hicret'den evvel Mekke'de iken namazda Kâbe-i Şerife doğru durmakla aynı zamanda Kudüs şehrindeki Mescid-i Aksa'ya da yönelmiş oluyorlardı

Zira kıble, Beytül Makdis/Mescid-i Aksa idi ancak Hicret'ten sonra Medine'de sadece Mescid-i Aksa'ya doğru durarak namaz eda ediliyordu

Müminlerin kıble olarak Kudüs istikametine; Mescid-i Aksa'ya dönmeleri yahudileri şımarttı kibirleniyor ve dil altından müslümanlarla alay ediyorlardı

Yahudilerde bir vıdı vıdıdır gidiyor

-Bu nasıl din ki kıbleleri bizimkiyle aynı?

-Yaa cidden tuhaf; hem museviliği beğenmiyorlar hem Mescid-i Aksa cihetine ibadet ediyorlar

-Hıh! Güya son dinmiş!

Yahudilerin böyle kafa kafaya verip koca koca laflar etmeleri Sevgili Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellemi incitti Çok üzüldüler Vahiy bekliyorlar Gelecek bir vahiyle müslümanların kıblesinin değişeceğini kuvvetle ümid etmekteler

Bu sebeple sık sık gökyüzüne bakarak Cebrail aleyhisselamın gelişini gözlüyorlar

Efendimizin yahudi gıybeti ile kalbinin kırık olduğu bir gün Hazreti Cebrail çıkageldi; O'na buyurdular ki:

-Ya Cebrail! Rabbimin yüzümü İsrailoğullarının kıblesinden Kâbe'ye döndürmesini arzu ediyorum Hazreti Cebrail:-Elimden birşey gelmez ki; ben de bir kulum Allah'dan iste, dedi

Bunu en kesin şekilde Peygamberimiz de biliyorlar ama; bozguncuların çıfıtlığı O'nu öylesine rencide etmişti ki

Ve nihayet Hicretin onsekizinci Şabanında Allah'ın Resulü imam, eshab-ı kiram da cemaat iken bir öğle namazının üçüncü rek'atında beklenen vahiy geldi Bakara suresi yüzkırkyedinci ayeti kerimesi:

-(Vahiy beklediğin için) biz, senin yüzünü sık sık göğe çevirdiğini biliyoruz Bu sebeple biz, seni memnun olacağın bir kıbleye döndüreceğiz

Haydi yüzünü Kâbe tarafına dön

Ey mü'minler! Siz de nerede olursanız olun; namaza dururken Kâbe'ye dönün

Sevgili Peygamberimiz, vahiy nazil olur olmaz daha namazın içinde iken Kâbe/mescid-i Haram'a döndüler Keremli eshab da aynı şekilde imamı takiben döndü

Bu sebeple Kudüs istikametine namaza durulmuşken aynı namazda Mekke istikametine yönelmekten dolayı bu vak'anın geçtiği mescide mescid-i kıbleteyn/iki kıbleli mescid ismi verildi

Efendimiz de eshab da çok memnunlar Hatta Sevgili Peygamberimiz Kuba köyüne giderek ilk mescid, mescid-i Kuba'nın iki duvarını kendileri bizzat yıkıp, mihrabını değiştirdilerAyrıca bütün müminlere haberciler göndererek yeni kıbleyi onlara da bildirdiler

Fakat yahudiler yine homur homurlar Çeneleri durmuyor:

-E, peki şimdiye kadar kıldığınız namazlar n'oldu? Eğer Mescidi Aksa kıble değilse ibadetleriniz boşa gitti demektir

Akıllarınca müslümanlarla eğleniyorlar

Hatta yahudiler, daha da ileri giderek Efendimize şu teklifi yaptılar:

-İyisi mi sen yine bizim kıbleye dön, biz de senin dinine girelim

Sözün yalan olduğu o kadar belli ki

Kıblenin Beytullah olmasından sonra Onsekizinci ayın bir diğer güzel vak'ası da ramazan orucu oldu

Ramazan ayı geldiğinde müminlerin Allah rızası için bir ay oruç tutmaları ayeti kerimelerle emredildi Orucun usûl ve faziletleri anlatıldı Böylece islamın şartlarından bir şart daha gerçekleşiyordu

Ramazan orucu farz edilirken fıtır sadakası da vacip kılınıyordu

Ramazan orucu emredilmeden önce de Sevgili Peygamberimiz, nafile olarak her ay üç gün ve aşure günleri oruç tutarlar ve bunu eshabına da tavsiye ederlerdi

Ramazan gecelerinde Teravih namazı kılmaksa, Resulullah'ın sünnetlerinden biri Buyurdular ki:

-Allah, ramazan ayında orucu farz kıldı, ben de müslümanlara teravih namazını sünnet kıldım

Oruc'tan bir gece önce Efendimiz, Mescidde teravih namazı kıldırırken Ertesi ramazan günü eshab, bunu birbirine haber verince yatsıda cemaat daha çoğaldı, üçüncü gün kalabalık daha da arttı; dördüncü gün mescid müminleri almaya yetmiyordu fakat o gün Resulullah sahabenin yanına çıkmadılar Müminler merak içinde kalmışlardı Sabah namazına geldiklerinde buyurdular ki:

-Teravih için toplandığınızı gördüm Ancak bu aşırı arzunuz üzerine teravih namazının üzerinize farz kılınmasından; sizin de bu farzı ihmal etmenizden korktum Namazı evlerinizde kılınız Farz namazlardan gayrısının evlerde kılınması efdaldir

Hazreti Ömer radıyallahü anh zamanına kadar herkes teravih namazını evlerde, mescidde arzusuna göre kılıyordu

Büyük Halife, bir gün mescidde bazı müminlerin cemaatle, bazı müminlerin yalnız başına diğerlerinin de evlerinde teravih kıldıklarını görünce bu dağınıklığı önlemek için ertesi yatsıdan itibaren teravih namazlarının camide kılınacağını emir buyurdular

Müminler, Übey bin Kâb'ın arkasında saf oldularTeravih namazının bu şekilde kılınması Hazreti Ömer'i çok memnun etmişti

-Bu ne güzel adet oldu böyle, diyerek sevincini dile getirdi



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.