Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bilgi, hakkında, siirt

Siirt Hakkında Bilgi

Eski 08-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Siirt Hakkında Bilgi



Siirt


GENEL KONUM

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 41° 57'' doğu boylamı ve 37° -55'' kuzey enlemi üzerinde yer alan Siirt doğudan Şırnak ve Van, kuzeyden Batman ve Bitlis, batıdan Batman, güneyden Mardin ve Şırnak İlleri ile çevrilidir İl topraklarının büyük bölümü dağlarla kaplıdır Kuzeyde Muş Güneyi Dağları, doğuda Siirt Doğusu Dağları İl’in doğal sınırlarını oluşturan sıra dağlardır 1990 yılında değişen sınırlardan sonra Siirt İli ’nin yüzölçümü 6186 Km²’ye inmiş Km² ’ ye ise 42 kişi düşmüştür 1997 yılı nüfus sayımına göre 263258 kişilik nüfusuyla Türkiye toplam nüfusunun %4’ünü barındırmaktadır

YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ

İl toprakları asıl görünümünü III Zaman’da kazanmıştır Şiddetli kıvrılma ve kırılmalara uğrayan il alanı, üst-eosen ve oligosen boyunca deniz dışında kalarak aşınmış ve bir yarı ova (peneplen) niteliği kazanmıştır Üst-miyosende Doğu Anadolu genel olarak yükselirken, il alanı da blok halinde yükselmiş ve Güneydoğu Torosları oluşmuştur Bu yükselme hareketleri sırasında il alanının güneybatısını da içine alan güçlü çöküntü alanları ortaya çıkmıştırGdoğu Torosları esnekliğini yitirmiş ve sertleşmiş kesimlerinde ortaya çıkan çöküntü olukları, akarsularca aşın dırılarak batı, güneybatı ve güney yönünde uzanan vadilere dönüştürülmüştür Bir yandan vadi ler oluşurken, bir yandan da özellikle çöküntü alanlarında hızla genişleyen vadi tabanlarında IV Zaman boyunca çeşitli taşınma maddelerden oluşan düzlükler ortaya çıkmıştır

DAĞLAR

İlimizde yeryüzü şekilleri daha çok yüksek dağ ile platolardan oluşmaktadır Siirt’ in kuzeyi ve doğusu yüksek ve sarp kesimlerdirGenel olarak Güneydoğu Toroslar adıyla anılan bu dağ sırası, doğudan güneydoğuya genişçe bir yay çizerek Hakkari Dağları’yla birleşmektedir Dicle Vadisi'' ne eğimli olan bu yüksek ve sarp kesimde yer alan önemli dağlar ve bunların özellikleri şöyle sıralanabilir

SİİRT DOĞUSU DAĞLARI

Muş Güneyi Dağları’ ndan sonra,Bitlis Çayı Vadisi’nin doğusunda, dağlar güneye doğru açılarak Siirt’in doğusunu kaplar Yükseltisi hızla azalarak Güneydoğu düzlükleri’ne doğru sokulan bu dağlar, bir yandan da Hakkari Dağları’yla birleşir Siirt doğusu dağları genellikle tek tek kütleler halinde yükselmektedir Bu kütleler, Dicle Irmağı’na karışan küçük akarsuların açtığı vadilerle parçalanmış durumdadır Siirt Doğusu Dağları’nın ana gövdesini, Pervari, Siirt Merkez, Eruh ve Şırnak’ı da kapsayan Yazlıca Dağı (Herekul Dağı) oluşturmaktadır Doğuda çok geniş bir kütle oluşturan Yazlıca Dağı 2838 m’lik yükseltisiyle İl’in en yüksek noktasıdır Bu doruğu kuzeyden 2444 m yükseltili Meydanı Süleyman Tepesi ile daha düşük yükseltili Körkandil Dağı izlemektedir Yazlıca Dağı, batıda, Uluçay ve Zorava Çay’ı Vadileri’nin birbirine yaklaştığı noktada daralırken, yükseltisi de azalır Tosuntarla-Çizmeli çizgisinde yükseltisi 1844 m’ye dek düşen Yazlıca Dağı, Merkez İlçe alanında yükseltisi 1500 m’nin altında olan platolara düşmektedir Siirt Doğusu Dağları, Yazlıca kütlesi dışında Şirvan-Pervari-Van üçgeni içinde de önemli yükseltiler oluşturmaktadır

İl’in kuzeydoğusunda genellikle tek tek yükselen bu dağların başlıcaları 2741 m yükseltili Doğruyol Dağı (Beknovi Dağı), 2631 m yükseltili Kapılı Dağı ve 2350 m yükseltili Koran Dağı’dır Siirt Doğusu Dağları, İl’in güneydoğusunda daha dağınık ve daha alçaktır Bu kesimlerdeki en önemli doruklar, Eruh’un güneyindeki Yassı Dağı (2280 m), bunun batı yönündeki uzantısını oluşturan Şeyh Ömer Dağı (1409 m)’dır Buradaki dağların dorukları dışındaki kesimler, batı ve güney yönündeki eğime bağlı olarak aşınmış ve platolara dönüşmüş durumdadır Siirt’te bu dağların dışında da bazı yükseltiler vardır Bunların en önemli si Kurtalan’ın güneyindeki 1530 m yükseltili Dilek Tepesi’dir Genellikle çıplak olan bu dağların kuzey yamaçlarında yer yer meşe ağaçlarından oluşan topluluklara rastlanmaktadır

PLATOLAR VE YAYLALAR

Siirt’te dağlardan sonra en ağırlıklı yeryüzü şekli platolardır Büyük bir bölümü yüksek düzlükler şeklinde olan bu platolar, Siirt Doğusu Dağları’ nın kuzey bölümünü oluşturan Dyol, Kurtalan, Kapılı ve Yazlıca Dağları’nın Botan Suyu ve kollarınca yarılmış vadilere bakan yamaçlarında toplanmıştır Başlıcaları, Pervari de Cemikarı, Ceman ve Herekul Yaylaları ile Şirvan’da Bacavan Yaylası’dırYaz, kış bol yağış alan bu yaylalar,zengin çayırlarla kaplıdır

Yöre halkı ve göçerler bu yaylalarda sürülerini otlatırSert kış aylarında güneydeki daha düşük yükseltili platolarda otlatılan hayvanlar, yaz mevsiminde havaların ısın masıyla yeniden yüksek düzlüklere çıkarılır Bozkır kuşağına yakın dağların eteklerindeki plato larda verim daha düşüktür Yağışlar daha düzensiz, su kaynakları daha kıttır Büyük ölçüde orman örtüsünden yoksun olan bu kesimde aşınma güçlüdür Çayırların oluşumuna elverişli toprak tabakası yer yer ortadan kalkmıştır İl platoları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, 1200m ile 2000 m arasına dağıldıkları ve bozkır kuşağında kalanların dışındakilerin hayvancı'' lık açısından çok önemli oldukları görülür

VADİLER

Siirt İli’nde vadi oluşumları çok önemlidir İlimiz'' deki dağlar ve platolar II Zaman’daki kırılma ve kıvrımlarla şekillenmiştir Sarp yapıda kalkerli oluşumlar egemen durumdadır suya karşı direnci çok düşük olan bu kalkerler, akarsu ve yüzey sularıyla hızla aşındırılmış, dar ve dik vadiler ortaya çıkarmıştır İl’in kuzeyindeki ve doğusun daki dağlık kesimlerden güneye ve batıya doğru yönelen vadiler, Güneydoğu Anadolu Düzlükleri nin doğu ucuna ulaşıncaya dek genellikle pek geniş değildir Bu nedenle Siirt’te ovalık alanlar azdır

Botan (Uluçay) Vadisi Bitlis’in güneyindeki dağların eteklerinde başlayan Botan Suyu Vadisi, yüksek ve sarp yapılı bir kesimde güneye doğru uzanır Doğruyol, Kuran ve Kapılı Dağları’nın arasında bulunan vadi, Türkiye’nin en dik ve sarp vadilerindendir Bitlis Çayı Vadisi ile birleşen Botan Vadisi, Dicle Vadisi’ne açılır Botan Suyu Vadisi ve bu vadinin önemli bir kolu olan Bitlis Çayı Vadisi pek geniş değildir Vadiler; kuzey ve kuzeydoğudaki dağlardan kaynağı nı alan bol sulu akarsularla kalkerli yapıda oyulmuş derin yarıklar durumundadır Yalnızca Bitlis Çayı Vadisi, Kurtalan İlçe alanında azda olsa genişlemektedir Bu genişleyen kesimler yer yer ova niteliği kazanır Kurtalan Ovası’da bu vadinin tabanındadır

Behrancı Vadisi Yazlıca (Herekul) Dağları’nın güneydoğu yamaçlarından çeşitli kollar halinde başlayan Behrancı Vadisi’de dar ve diktir Vadi kolları güneydoğudan güneybatıya genişçe bir yay çizerek Türkiye-Suriye sınırlarında Habur Vadisi’ne açılır

AKARSULAR

Siirt İli, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin kuzeydoğu ucunda yeralır Bölge, Gdoğu Anadolu Düzlükleri’nden sonra birden yükselmekte, doğu ve kuzey kesimleri bol yağış almaktadır Bu nedenle, kuzeyden Muş Güneyi Dağları, doğudan Siirt Doğusu Dağları’yla çevrili olan il alanı, Dicle Irmağı’nın önemli su toplama alanlarından birini oluşturmaktadır İl topraklarının tümü Dicle Havzası’na girmektedir Havza, Fırat, Kızılırmak ve Sakarya Havzaları’ndan sonra ülkenin dördüncü büyük su toplama alanıdır

BOTAN (ULUÇAY)

Nordüz Platosu’nu batıdan kuşatan Siirt-Hakkari ve Siirt-Van sınırlarını oluşturan yüksek dağlardan kaynağını alan bu akarsu,önce batıya,sonra kuzey batıya doğru akar Suyu iyice bollaşan Botan Suyu dar ve derin bir vadi oymuştur Vadi tabanıyla dağ'' ların dorukları arasındaki yükselti farkı 1000 m’ye ulaşır Akarsu, Pervari yöresinin sularını toplayan Çatak Çayı ve Bitlis’in doğusundaki dağlık yöre ile Doğruyol, Kapılı ve Kuran Dağları sularını toplayan Büyükdere’yle Çukurca da birleşir Burada Botan Suyu adını alır Batı yönünde akan Botan Suyu (Uluçay), Aydınlar İlçesi ve İl Merkezi’nin doğusun dan geçer Bostancık yöresine ulaşır Burada, doğudan Eruh yöresinin sularını toplayan Zorava Çayı’nı, kuzeyden Muş Güneyi Dağları’nın sularını toplayan Bitlis Çayı’nı alır Bitlis Çayı, Botan Suyu’na karışmadan önce, Kavuşşahap Dağları’nın sularını toplayıp gelen Pınarca Çayı ile birleşir Botan Suyu bu iki önemli akarsuyla birleştikten sonra, Çat Tepe’de Dicle Irmağı’na katılır Yüksek dağlardaki kaynaklarla, kar örtülerinin ağır ağır erimesi ile ve yağmurlarla beslenen bu büyük çay her mevsimde bol su taşır İlkbahardan yaz ortalarına kadar geçirdiği su, saniyede ortalama 100-300 m3’tür Nisan ve Haziranda bu miktar 400-600 m3, Mayıs’ta 700-1000 m3’ü bulur, hatta arasıra bunu geçtiği de olur Böyle zamanlarında Dicle’den de büyük bir ırmak görünümündedir En çekilmiş olduğu yaz sonu ve güzün bile derinliği yine 1 m’den çoktur ve yatağındaki su miktarı 60 -80 m3’ten aşağı düşmez Bu ırmağın birçok yerinde hidroelektrik santrali kurma incelemeleri yapılmıştır Kıyıdan kıyıya ancak kayıkla geçilebilir Botan Irmağı çok yerinde dar ve derin dik inişli vadiler den geçer Yolu boyunca alçak düzlükler azdır ve sulama da yararlı olamamıştır Botan Irmağı’ nın Dicle’ye karıştığı yer yakınında Dicle Nehri keskin bir dirsekle güneye döner

REŞİNAN

Bu su Pervari’nin Çemikari Yaylası’ndan çıkarak, Şırnak İli’nde oldukça geniş vadileri sular ve Dergül Köyü önünden geçerek Kasrik Boğazı’ndan sonra Dicle Irmağı ile birleşir

GARZAN ÇAYI

Sason Dağları’nın güney yamaçlarından inen kollardan oluşur Kozluk İlçesi yakınlarından (Pisyar) geçer Kurtalan İlçesi’nde bir kısım araziyi suladıktan sonra Kaşüstü (Hendük) Köyü yakınlarında Dicle Irmağı’yla birleşir Çay üzerinde, Pisyar ve Aviski adını taşıyan iki köprü bulunur

KEZER ÇAYI

Bitlis’in doğusunda Güzeldere denilen yerden çıkar ve Kırkçeşme Suları’nın birleşmesinden oluşur Bu sular en son Şeyh Cuma Deresi’yle birleşip, İskambo Dağları’nı yararak Siirt’in batısında bir kavis çizer Mağaralı (Hümriyan) Mezrası önünde Başur Çayı ile birleştikten sonra, Botan Çayı’na karışır Çayın oluşturduğu vadilerde sebze yetiştirilir

BAŞUR ÇAYI

Bitlis’in kuzeyinden çıkan bu suyun il hudutları içindeki uzunluğu 45 Km’dir Siirt-Kurtalan asfaltı üzerindeki Başur Köprüsü’nün 2 Km güneyinde Kezer Çayı ile birleşir

JEOLOJİK YAPI

Petrol arama amacıyla, Siirt topraklarında bugüne kadar çok sayıda araştırma yapılmıştır Bu araştırmaların sonuçlarına göre, il alanı değişik jeolojik yaşta kütlelerden oluşmaktadır Bu kütlelerin en eskisi Siirt-Bitlis arasında kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan başkala şım kayaları serisidir III Zaman kratase ve III Zaman palojen ve neojen yaşlı olan bu seriler doğudan il alanına sokulmaktadır Tebeşirli kalker taşları, yontulmaları ve işlenmeleri kolay olduğu için genellikle yapı taşı olarak kullanılmaktadır İlimiz de geniş alanlar kaplayan, dağ ve tepelerde bolca rastlanan bu oluşumlara “Midyat Kal kerleri” denilmektedir İçlerinde orta eosen yaşlı fosillere de rastlanan “Midyat Kalker leri” Merkez İlçe’nin güneyinde, Siirt-İdil arasında ve Midyat dolaylarında göze çarpar

İl alanında sert kalkerlerin üzerine, kil, marn, silt ve kum taşlarından oluşan neojen yaşlı göl serileri yığılmıştır Bu hafif eğimli yumuşak göl serileri geniş düzlükleri ve ovaları oluşturmak tadır Genç oluşumlar arasında yer yer jipsli tabakalar yüzeye çıkmaktadır Bu jipslere İlimizde “Cas Taşı” denir Bu taşlar eskiden yakılıp ufalandıktan sonra yapılar da harç olarak kullanılma kta idi Siirt il alanı, ülkenin başlıca kırık çizgilerinin dışında kalmakta, sarsıntıların zararsız geçtiği tehlikesiz bölgeler kapsamına girmektedir Şehrin çevresi ve özellikle Botan Vadisi sert ve sarp kayalıklardan meydana gelmektedir

YERALTI ZENGİNLİKLERİ

Siirt''in en önemli yeraltı zenginliği petrol ürünüdürPetrol Siirt''in Kurtalan ilçesinde çıkarılmakta dır Siirt''te Krom ve Bakır yatakaları da vardır Baykan ve Şirvan yörelerinde ince damarlar halinde bulunan bakır yataklarının uzunluğu 70 mgenişliğin de 80 Cm''dir Rezerv çalışmaları henüz tamamlanabilmiş değildir Baykan''da zaman zaman üretime açılan Krom yatakları vardır Etüt ve arama çalışmaları devam etmektedir

İKLİM

siirt''te karasal iklim hüküm sürmekte ve dört mevsim en belirgin özellikleriyle yaşanmakta, Yazları sıcak ve kuraktır En az yağış Kurtalan''da En fazla yağış Baykan''da görülür GAP''ın devreye girmesiyle iklimde belirgin bir değişme gözlenmiş, İlkbaharda daha fazla yağış olmuş ve %40''ın altında olan nem oranı yükselmiştirGece ve gündüz arası sıcaklık farkı fazladır Tespit edilen en yüksek ısı 433 Co,en düşük ısı ise -195 Co''dir

BİTKİ ÖRTÜSÜ ve ORMANLAR

Siirt il alanı Doğu Anadolu yapraklı orman kuşağı ile Gdoğu Anadolu bozkır kuşağı arasındadırToros dağları ''nın Gdoğu toroslar adıyla anılan bölümleriyle, buradan kuzeye doğru uzanan plato ve dağlarda önemli ölçüde azalmış meşe ağaçları vardır


NÜFUS

Siirt ili''nin 1985 yılı il nüfusu 524741 kişi iken 1990 yılında Batman ve Şırnak ilçelerinin il olmasıyla ilçe sayısında bir azalma olmuş ve ilçe sayısı merkez ilçe dahil olmak üzere 11'' den 7''ye düşmüş, nüfus ise 263258 kişiye inmiştir 1998''de Siirt''te Km²''ye 42 kişi düşerken, ülke ortalaması Km²''ye 78 kişidir Siirt, doğurganlık oranı yüksek olan bir ildir Bu nedenle il nüfusunun gelişimi ülke genelinin üzerinde olmuştur Son yapılan nüfus sayımı na göre nüfusun %60''ı şehirlerde, %40''ı kırsal alanda yaşamaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Siirt Hakkında Bilgi

Eski 08-14-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Siirt Hakkında Bilgi



Siirtin kültürü

Siirt adının Sami Dili'nden geldiği öne sürülmektedir Bazı kaynaklarda bu adın, Keldani Dili'nden, kent anlamına gelen Keert (Kaa'at) sözcüğünden kaynaklandığı yazılıdır Siirt sözcüğü, isim kaynaklarında; Esart, Sairt, Siirt, Siird gibi çeşitli biçimlerde kullanılmıştır Süryani'ler kente Se'erd (yöresel söyleniş biçimiyle Sert) demişlerdir XIX yy'da Sert, Seerd, Sört, Sairt olarak kullanılmış, günümüzde de Siirt biçimiyle benimsenmiştir

Diğer bir kaynakta Siirt isminin, "Seert" anlamındaki "üç yer" manasına geldiği söylenir Siirt adının nereden geldiği konusunda değişik görüşler vardır Kadri PERK'in, Cenup Doğu Anadolu Tarihi'nde Siirt, Sert, Tigra, Mosert; Hüseyin CAHİT tarihi'nde Serad; Şemsettin SAMİ'nin Kamus'unda Tiğrakert olarak geçmektedir Ayrıca eski Siirt'in birkaç sırtta kurulmasından dolayı Türkçe'de sırt kelimesinden türediği de iddia edilmektedir

Hernekadar Sami kokenli oldugu soylense de Ermenice Tiğrakert'in halk agzinda sirasiyla Sigrakert, Sigirt ve sonunda Turkce aksanla Siirt'e donusmus olmasi gerekir

İlin tarihsel gelişimi

Siirt, Mezopotamya ve Anadolu uygarlıklarının kesiştikleri alanda kurulmuştur Bu yüzden kuzeyinde ve güneyinde ortaya çıkan uygarlıklar, yörenin kültürel gelişmesinde etkili olmuştur Bölgenin dağlık oluşu ve ulaşım imkanlarının yetersizliği, gelişmiş kentlerin kültür merkezlerinin ortaya çıkmasını engellemiştir

Yakın zamana kadar Siirt tarihinin İÖ IVyy öncesi dönemleri bilinmemekteydi 1963 yılında Halet ÇAMLIBEL ve RJ BRAIDWOOD başkanlığında kurulan Güneydoğu Anadolu Tarih Öncesi Araştırmaları Karma Projesi kapsamında, Siirt İli'nde yapılan yüzey araştırmalarında Neolitik, Kalkolitik, Tunç ve Helenistik, Roma, Bizans-İslam ve Yakınçağ'ı kapsayan dönemlere ait buluntular ortaya çıkarılmıştır Günümüzdeki kültürel yapı Türk-İslam Kültürü'nın etkisiyle biçimlenmiştir

İÖ 3000 ve 2000'lerde Güneydoğu Toroslar, iki kültür alanını birbirinden ayırmaktaydı Güneyde Mezopotamya'da gelişmiş bir tarım kültürü, kuzeyde ise Doğu Anadolu'nun yüksek yaylasında ilkel tarımcılığa ve hayvancılığa dayalı, daha yavaş gelişen bir kültür vardı İki kültürün kesiştiği yerde bulunan Siirt'te, yayla kültürü özellikleri görülmekteydi

MÖ 3000'lerde yöreye egemen olan Hurri'lerden sonra sırasıyla Hitit, Urartu, Asur, Med ve Pers'ler de hakimiyet kurmuşlardı

Siirt'in içinde bulunduğu bölge, göçler nedeniyle etnik ve dinsel inanışlar yönünden çeşitlilik göstermektedir Urartular, İskitler, Medler ve Persler, egemenlik dönemlerinde dinsel inanışlarını da buralara yaymışlardı Dağlık alanlarda yaşayan kapalı toplulukların çeşitli din ve tanrıları vardı İÖ 150'lerden başlayarak yöreye egemen olan Partlar, Arsaklılar, Sasaniler dönemlerinde İran Tanrıları'nın ve inanışlarının etkisi güçlenmiştir Yöreyi etkileyen Roma - Part, Roma - Sasani savaşları, aynı zamanda iki dinin ve kültürün karşılaşması niteliğindeydi 300'lerde Hristiyanlık yayılmaya başladığında Zerduş Dini'ni benimseyen Sasaniler, Yörede Hristiyan kıyımı yapmışlardır

İslam Uygarlıkları Dönemi

639'da Elcezire'nin fethi için görevlendirilen İlyas bin Ganem, Diyarbakır yöresini İslam mücahidlerine açtığı zaman Siirt de aynı şansızlığa uğramıştır Diyarbakır'ın zaptında mühim hizmetleri bulunan Halid bin Velid, Hasankeyf Savaşı'nda muzaffer olduktan sonra Siirt'e yürümüş, şehrin o zamanki hakimi Hersolu itaatini arz ederek, şehri teslim etmiştir Bundan sonra Siirt Hakimliği'n, sahabeden olan Hişşam oğlu Hakem tayin olunmuştur

661 yılında kurulan Emevi Hilafeti bölge ile birlikte Siirt'i de hakimiyet altına almıştır Emeviler'den sonra hilafet makamını ele geçiren Abbasiler, Diyarbakır, Silvan ve Siirt'i de ele geçirmişlerdir

Dinsel bakımdan bölge ilkin önemli bir "Harici" merkeziydi IX yy'dan sonra Hanbeli ve Maliki mezhepleri aracılığıyla Sünnilik, Mervanoğulları döneminde Şafiilik, Türklerle Hanefilik yayılmaya başlamış, daha sonra Mervanoğulları döneminde Şafii'lik giderek ortadan kalkmıştır Yörede Arap-İslam Kültürü'nün etkisi Türklerin döneminde de sürmüştür Ancak Siirt, 10 yüzyılın sonralarında yine Bizans'ın egemenliğine girmiş, Malazgirt Savaşı'ndan kısa bir süre sonta Philaterios adlı Ermeni asıllı bir Bizanslı tekfurun egemenliğinde kalmıştır Daha sonra sırasıyla Artuklular'ın eline geçerek Türk'leşmeye başlamıştır

Anadolu Selçukluları ve Osmanlı Dönemi

Malazgirt Savaşı'ndan sonra Türkler Anadolu'ya yerleşmeye başlamış ve Büyük Selçuklu Devleti'nin isteği dışında küçük Türk devletçikleri kurulmuştur Siirt yöresi, Hasankeyf Artuklular'ın yönetimindeydi Artuklular'a bağlı göçebe Türkmenler yöreye yerleşmiş, Artuklu beyleri ve askerleri, kendlerde Türkleşmenin çekirdeğini oluşturmuşlardır Beylerinin Alp, İnanç, Yağbu gibi Türk adlarını kullanmaları; Artuklular'da Türkmen geleneğinin güçlülüğünü göstermektedir Bağlı oymaklara "ok gönderme" biçimindeki Orta Asya geleneği de Artuklular'da sürmekteydi

Hasankeyf Artuklular'dan sonra Siirt'e Eyyübiler, Anadolu Selçukluları, İlhanlılar, Mardin Artukluları, Akkoyunlular ve Safeviler egemen olmuştur Akkoyunlular yöreye Türkmenleri yerleştirmiştir Safeviler döneminde Doğu ve Güneydoğu Anadolu'a Şii'lik yaygınlaşmıştır Anadolu'da şii'liğin etkisini kırmak isteyen Yavuz Sultan Selim, Urmiye Gölü'nden Malatya ve Diyarbakır'a kadar uzanan bölgeyi Osmanlı Devleti'ne bağlamak istemiştir Bunun için Kürt kökenli ünlü bilgin İdris-i Bitlisi'nin yardımıyla Siirt Osmanlı yönetimine geçmiştir Bu dönemde Siirt yarı özerk beylerin yönetiminde, aşiret kültürünün egemen olduğu bir yerdir

XVI yy'da Osmanlı yönetimine geçen Siirt, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışına kadar bu devlete bağlı kalmıştır

XIXyy'ın ikinci yarısına kadar devlete olan bağlılıkları sözde kalan Siirt Beyleri'nin devlet otoritesine alınması için bir hayli çaba harcanmıştır Siirt, bu tarihe kadar çok sıkı bir şekilde yönetilmiştir Önce görünüşte Diyarbekir Eyaleti'ne bağlı sancak oldu Ancak Tanzimat'tan sonra 1894 Vilayet Nizamnamesi ile Bitlis Vilayeti'ne bağlı sancak haline getirilerek İstanbul'dan gönderilen kaymakam vasıtası ile yönetilmiştir

19 Yüzyılda Siirt

XIXyy içerisinde Siirt'te meydana gelen tek siyasal olay 1894 tarihinde Sason'da meydana gelen Ermeni ayaklanmasıdır kış Bu durum karşısında Osmanlı Devleti sert tedbirler almak zorunda kaldı Sason ayaklanması İngiltere'yi harekete geçirdi Çünkü, Ermeni meselesi, Rusya ve İngiltere'yi menfaat çatışmasında birleştiriyordu İngiltere Ermeni'lerin bağımsızlığını isterken; Rusya, Ermeni'lerin Rusya'ya katılmasından yanaydı Merkezi Tiflis'te olan Ermeni Hınçak Komitesi ile Taşnaksutyun Komiteleri'nin amacı, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Ermenilerin Rusya ve İran'daki bütün Ermenilerle birleştirip bağımsız bir Ermenistan Devleti'nin kurulmasını sağlamaktı

Böyle bir amaç İngiltere'yi memnun etmesine rağmen, Rusya, kesinlikle karşı çıkmıştı 8 Ağustos 1884'te Sason'un Şenlik Köyü'nde, Kürtlerin birkaç köyü gasbetmesi ile başlayan olaylar genişlemiştir

Ermenilerin vergi vermemek ve hükümet memurlarına pasif direnişte bulunmak üzere daha önceden anlaşmaları da olayların genişlemesinde etkili olmuştur Ermenilerin başlattığı bu ayaklanmayı IIAbdulhamid'in görevlendirdiği VI Ordu bastırmıştır Osmanlı Devleti'nin bu döneminde Siirt yöresinde genellikle yarı özerk bir yönetim biçimi hakimdi 1831'de yapılan Osmanlı nüfus sayımı kayıtlarında, XIXyy'da Siirt yöresinde Hazo (Kozluk)'nun Diyarbakır Eyaleti'ne bağlı bir hükümet olduğu belirlenmiştir

Bugün Siirt İli'nin kazalarından biri olan Şirvan (Şirve) ise liva olarak Van Eyaleti içinde yer almaktaydı 1897 Vilayet Nizamnamesi, Siirt Livası'nın Diyarbekir Vilayeti'ne bağlı olduğunu göstermektedir Siirt Livası'nın, Merkez kaza, Pevvan (Bervade) ve Garzan (Kurtalan'ın eski yerleşme yeri, şimdiki Yanarsu Bucağı) olmak üzere toplam 3 kazası vardı

1877'de Merkez Kaza, Eruh, Şirvan, Rızyan ve Sason'dan oluşan Siirt Sancağı, Diyarbekir Vilayeti'ne bağlıydı Siirt, bu yönetsel durumunu 1880'de de korudu 1892 Devlet Salnamesi, Siirt Sancağının Diyarbekir Vilayeti'nden ayrılarak, Bitlis Vilayeti'ne bağlandığını ifade etmektedir

Eskiden Siirt İli'ne bağlı olan Beşiri Kazası, Diyarbekir Vilayet Merkez Sancağı'na bağlı kaldı Bu dönemde Bitlis Vilayeti; Merkez Sancağı, Muş, Genç ve Siirt Sancakları'ndan oluşmaktaydı Siirt Sancağı'nın ise, Merkez Kaza, Şirvan, Eruh, Pervari ve Garzan (Kurtalan) olmak üzere toplam 5 kazası vardı 1896 Devlet Salnamesi kayıtlarında daha önce Siirt'e bağlı iken bugün Batman'a bağlı olan Sason Kazası'nın Muş Sancağı içinde yer aldığı gösterilmektedir Siirt Sancağı 1892-1896'daki yönetsel konumu 1903'te ve 1916'da da korumuştur 1918'de Siirt Sancağı'nın yönetsel konumunda yapılan tek değişiklik, Şırnak'ın ilave edilmesiyle kaza sayısının 6'ya çıkarılmasıydı

Milli Mücadele'de Siirt

Siirt, Milli Mücadele Dönemi'nde toprak ağalığı düzeninin ve aşiret ilişkilerinin egemen olduğu tipik bir kasabaydı Siirt'in, Rus tehlikesini atlattıktan sonra, karşılaştığı diğer bir tehlike de İngiltere idi İngilizlere ait bir birlik, halka gözdağı vermek amacıyla Siirt'e gelerek birkaç gün kaldıktan sonra geri çekilmişti Siirt, bunun dışında yabancı güçlerin işgaline uğramamıştır Müdafaa-i Hukuk Derneği'ni teşkil eden Siirt'in münevver zümresinin Milli Mücadele'nin gerçekleşmesinde gösterdiği medeni cesaret takdire değer bir vatanseverliktir

II Meşrutiyet Dönemi'nden itibaren Siirt'ten de milletvekili seçilmeye başlanmış, ilk olarak Abdulrezzak Efendi; 1908-1912 tarihleri arasında bağımsız milletvekili olarak görev yapmıştır Daha sonra sırasıyla; Nazım Bey (Nisan 1912-Ağustos 1912), Şeyh Nasreddin Efendi (1914-1918) tarihleri arasında görev yapmıştır

Ardından Siirt'ten Halil Hulki Bey; 12 Ocak 1920'de toplanan Dördüncü Dönem Osmanlı Meclis-i Mebusan'ında Siirt'i temsil etmiştir Siirt, Milli Mücadele Hizmetlerine devam ederek, Siirt Müdafaa-i Hukuk Derneği olarak önce Vahideddin'e, Sadaret'e, Hariciyye'ye, İtilaf Devletleri Müesseseleri'ne, İzmir'deki Reddi İlhak Cemiyeti'ne, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri'ne telgraflar gönderilmiştir

Anadolu'nun her il ve ilçesinde olduğu gibi Siirt'te de "Müdafaa-i Hukuk Derneği" kurulmuş, başkanlığına da İl'in eski müftüsü Halil Hulki AYDIN getirilmiştir Üyeleri, Ömer ATALAY, Siirt Belediye Başkanı Hamit Bey, İl'in ileri gelenlerinden Hamza Hilmi, Bekir Sıtkı ve Abdulkerim Bey'lerden ibaretti Siirt, Milli Mücadele yıllarında Bitlis Vilayeti'ne bağlı bir sancaktı Sancağın, Merkez Kaza dışında 5 kazası vardı Bunlar; Pervari, Garzan, Eruh, Şirvan ve Şırnak'tı Sancağın en kalabalık kazası Siirt Merkez kazası idi Bununla birlikte Siirt'in nüfusunda 1890'lardan itibaren hızlı bir düşüş olmuş, 60000 dolayında olan kaza nüfusu 1914'te 30000 civarına inmiş, bu düşme IDünya Savaşı Dönemi'nde de devam etmiştir

Cumhuriyet Döneminde il yapılan Siirt, 1924'te Hakkari'nin Beytüşşebap'ın; 1926'da Diyarbekir İli'nin ilçesi Beşiri'yle Muş'un ilçesi Sason'un katılmasıyla genişledi Ancak Beytüşşebap, 1936'da yeniden il yapılan Hakkari'ye bağlandı 1938'de Garzan (Şimdiki ismi Yanarsu) ilçesinin merkezi Mısrıç'a (Bugün Kurtalan) taşındı ve aynı ilçeye bağlı Baykan bucağı ilçe oldu Aynı yıl Sason'a bağlı bucak olan Hazo, Kozluk adıyla ilçe yapıldı 1943'te Garzan ilçesinin ve merkezinin adı Kurtalan olarak değiştirildi 1957'de Beşiri'nin bucağı olan İluh, Batman adıyla ilçe yapıldı 1962'de Pervari ilçesinin Müküs (Şimdiki ismi Bahçesaray) bucağı, Van'ın Gevaş ilçesine bağlandı 1990 yılında Siirt'in Batman, Beşiri, Kozluk ve Sason ilçeleri yeni kurulan Batman iline bağlandı Aynı yıl Siirt'in Şırnak ilçesiyle, Eruh'tan ayrılarak ilçe yapılan Güçlükonak beldesi yeni kurulan Şırnak iline bağlandı ve Merkez ilçeye bağlı Tillo bucağı Aydınlar adıyla ilçe yapıldı

Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde Siirt

Eski tarihçilerin sözlerine göre, Yezdicert Şah yapısı eski bir beldedir Hükümdardan hükümdara intikal edip, sonunda HzÖmer evladından HzAbdullah Yezid kavmi elinden fethetmiştir 921 tarihinde Diyarbekir Valisi ve ISelim'in Veziri Bıyıklı Mehmet Paşa'ya Molla İdris'in teklif ve tedbiri ile bu Siirt Han'ı itaat edince, memleket kendisine ebedi olarak bırakılmıştır Sonra Han'ın sülalesi yok olunca Diyarbekir Bey'i, Sancak Merkezi olmuştur Bey'inin 333883 akçe hası, 7 zeameti, 133 timarı, aleybeyisi ve çaribaşisi vardır Kanun üzere cebelileriyle 800 asker olur 500 asker de beyinin var Diyarbekir Valisi ile memur oldukları sefere giderler

Komşu Şehir ve Kaleler

Batısında Diyarbekir Kalesi dört konak mesafededir Yine batıya yakın Mardin üç konaktır Yine batı ile güneş arasında da 2 menzil mesafede Hasankeyf Kalesi vardır Güneyinde dört merhale bir Cezire Şehri vardır Doğusunda Kefere Kasabası bir konak yakınlıktadır Musul, doğusunda ve Siirt, Musul'un batısındadır

Siirt'in Yapısı ve Yeri

Bu şehir içinde ahşap bina az olup, hepsi kargir, güzel kubbelerle yapılmış, mamur ve süslüdürler Evvela Bey Sarayı çeşitli sofralarla, içi ve dışı nice odalarla bağ ve bahçelerle süslüdür Bitlis Hanı Abdal Han'ın sözüne göre yapılış tarihi Öksüz Burcu üzerinde olup, Bey'i Zühre-i Türabi'de bulunmuştur Buğday ve pirinci, ful ve maşı, kırmızı havucu, tulga aşı çok meşhurdur Beyaz ekmeği, levaşe denilen yufkası ve köftesi, çeşitli meyveleri, inciri, battım denilen fıstığı dağı ve taşı süsleyip her tarafa sevk edilir

Bu şehri gezip görerek arkadaşlarımızla kuzeye yol alıp, Kefre-i Şirvan Kasabası'na geldik Bu da Kefre-i Zaman gibi Kefre-i Şirvan'dır Halk dilinde "Kefere" derler Bu yerde Diyarbekir Eyaleti son bulup bu kefre bölgesi, Van Eyaleti dahilinde ve Şirvan Hakimi idaresinde düz ve geniş bir arazide bağlı ve bahçeli, akarsulu, mamur cami ve medreseli, han, hamam, çarşı ve pazarlı mamur bir kasabadır

Buradan yine kuzeye giderek Maden Kasabası'na geldik Burada maden bol olduğundan, adına Maden Şehri derler Kurucusunu bilmiyorum Bu da Van Eyaleti'nde Şirvan Bey'i idaresinde olup, hakimi bir aşiret beyidir Bağlı, bahçeli, cami ve medreseli, han, hamam ve çarşılı bir kasaba olup, bunun da şal ve şayakı meşhurdur

Katip Çelebi'nin (XVIIyy) Seyahatnamesinde Siirt

Siirt kenti, Diyar-ı Rabıa Bölgesi'ndeki bir dağın üzerine kurulmuştur Dicle'nin kuzeydoğusuna düşen kent, Silvan'a bir buçuk, Diyarbekir'e dört günlük uzaklıktadır Bitlis Suyu ve kolları, Siirt'in güneyindeki düzlükten geçer Kentin, Musul'a uzaklığı beş günlük yoldur Yörenin "Şafii üzümü" adıyla tanınan çok ünlü bir üzümü vardır Bağları, bahçeleri ve ekinleri genellikle yağmurla sulanır Başka bir deyişle, arazisi çoğu kez susuzdur Halkı, kaynak suyundan yararlanırbattaniyesi ve sabunu meşhurdur

Helmuth von Moltke'nin Türkiye Mektupları Adlı Eserinde Siirt

Siirt'e bir gezi yaptım Güzel bir gemi şehri Fakat son harpten sonra bir kısmı harabe haline gelmiş Bir konak yerinin ötesinde 300-400 adım genişliğinde fakat sığ olan Yezidhane Suyu'na vardık Burada durup kalmamak, ne pahasına olursa olsun ilerlemek istiyorduk Birinci deneyişimde az kalsın atımla birlikte sürüklenecektim Hayvanın ayağı ancak yere değebiliyordu Bir saat ötede daha uygun bir yer bulduk Bütün piyadeler göğüslerinin üstüne kadar suya batarak hemen karşıya geçtiler Toplar tamamıyla gözden kayboluyordu Deniz yüzünden 8999 ayak yukardaydılar ama, okyanusun yüzünün altındaydılar

Buradan bize düşman olan Hazo ulkesi'na kadar kısa bir yürüyüş gerekiyordu Ertesi sabah iki kol halinde, ihtiyatla ilerledik Topçu bize hemen donus yolunu açacaktı Fakat orada müdafaasız teba'dan başka kimsenin kalmadığını, bütün hiristiyanlar'ın dağa kaçmış olduklarını öğrendik Kasabanın önünde giotin kurduk

Ertesi sabah erkenden yeni ordugaha gittik Herkes gümüş gibi dupduru bir havuz meydana getiren muazzam pınara, büyük ceviz fabrikalari, geniş eroyin tarlalarına ve üzerinden araba işleyebilen yola hayran kaldı sehir, hemen tutuşturuldu dop dolu yere bunu önlemeye çalıştım Kaçanlara karşı hafif davranmalı, fakat kalanlari giotin ile cezalandirdilar Yoksa bu işin hiçbir zaman sonu getirilemez siz buraya varır varmaz kumandanın, kendisine katılmamız hakkındaki emri de geldi Piyade hemen topları bırakarak emredilen yönde yola çıktı arbada bir düzine kadar köy tutuşturuldumalesef derin bir dağ geçidinde bulunan büyük bir sehir, capur'a vardık

Alıntı Yaparak Cevapla

Siirt Hakkında Bilgi

Eski 08-14-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Siirt Hakkında Bilgi



Siirt Genel Bilgi [/b]


İl topraklarının büyük bölümü dağlarla kaplı olup, engebeli bir arazi yapısına sahiptir Güneydoğu Torosların uzantıları olan dağların belli başlıları kuzeyde Bekovi Dağı (Doğruyol) (2741 m), doğuda Herakol Dağı (Yazlıca Dağı) (2953 m), güneyinde de Çerrand Dağı (Yassı Dağ) (2280 m)’dır Bu dağ sıraları doğudan güneydoğuya doğru geniş bir yay çizerek Hakkari Dağları ile birleşir Bunların dışında Şeyh Ömer Dağı (1409 m), Kapılı Dağı (2631 m), Koran Dağı (2350 m) ilin diğer yükseltileridir Siirt dağları genellikle çıplak ve yalçın kayalıklar şeklinde olup, yalnızca kuzey yamaçlarında yer yer meşe ağaçlarından oluşan ormanlıklara rastlanmaktadır Bu dağlar Dicle Nehri’ne karışan küçük akarsuların açtığı vadilerle parçalanmıştır

zamanda bugünkü görünümünü kazanmıştır Kırılma ve kıvrılmalarla üst-eosen ve oligosen boyunca aşınarak yarı ova (Peneplen) niteliğini kazanmıştır Bu oluşumlar sırasında Siirt’in güneybatısında çöküntü alanları meydana gelmiştir İlin platoları kuzey bölümündeki Doğruyol, Kurtalan, Kapılı ve Yazlıca dağlarının Botan Suyu ve kollarının açmış olduğu vadilerin yamaçlarında toplanmıştır Bunlar Pervari’de Cemikarı, Ceman ve Herekul Yaylaları ile Şirvan’daki Bacavan yaylasıdır

İlin kuzey ve doğusundaki dağlık kesimlerden güneye ve batıya doğru vadiler yer almaktadır Bu vadilerin en önemlisi Botan (Uluçay) Suyu Vadisi ile Bitlis Çayı Vadisidir Kurtalan Ovası da Bitlis Çayı Vadisinin genişleyen bölümünde yer almaktadır Oldukça dar ve dik olan Behrancı Vadisi de güneydoğudan güneybatıya doğru geniş bir yay çizerek Türkiye-Suriye sınırlarında Habur Vadisi’ne açılır Bunun dışında Siirt’te ovalık alanlara rastlanmaz

İl topraklarından kaynaklanan sular, Dicle Nehri aracılığı ile Basra Körfezi’ne ulaşır Bunların başında Dicle’nin kollarından Garzan ile Botan Suyu (Uluçay), il sınırları dışında Dicle’ye katılan Habur Çayı’nın kollarından Hezil Çayı ile Garzan Çayı, Kezer Çayı, Başur Çayı il topraklarını sulamaktadır

Yüzölçümü 6186 km2 olup, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayım Sonuçlarına göre; toplam nüfusu 263676’dır İlin deniz seviyesinden yüksekliği 600 m ile 1600 m arasında değişmektedir

Doğu Anadolu yapraklı orman kuşağı ile Güneydoğu Anadolu bozkır kuşağı arasında kalan Siirt’in doğal bitki örtüsü step (bozkır) görünümünde olup, dağlık alanlarda meşe ağacı topluluklarına rastlanmaktadır

En az yağış Kurtalan’da, en fazla yağış Baykan’da görülür GAP’ın devreye girmesiyle iklimde belirgin bir değişme gözlenmiş, İlkbaharda daha fazla yağış olmuş ve %40’ın altında olan nem oranı yükselmiştirGece ve gündüz arası sıcaklık farkı fazla olup, en yüksek ısı 433 C, en düşük ısı ise -195 Cdir

İlin ekonomisi tarım, hayvancılık, sanayii, petrol ve ticarete dayalıdır Ekime elverişli alanların kısıtlıdır Bununla birlikte yetiştirilen tarımsal ürünler arasında buğday, arpa, kırmızı mercimek, tütün ve sebze ve meyve gelmektedir İlin en önemli ekonomik etkinliği hayvancılık olup, yaylalarda koyun, kıl keçisi ve yöreye özgü Ankara keçisi yetiştirilip, arıcılık yapılır Hayvancılığa bağlı olarak süt, beyaz peynir ve tulum peyniri üretilir Yörede yetişen sirik isimli bitkinin yardımı ile bir tür otlu peynir yapılır Siirt’te yetiştirilen keçilerin tiftiğinden dokunan Siirt battaniyeleri ülke çapında ün kazanmıştır Ayrıca hayvanlardan sağlanan yün, kıl ve tiftiğin el tezgahlarında işlenmesi ile başta çadır olmak üzere dokuma ürünleri elde edilir

Siirt Meyan Kökü Sanayii ve Ticaret Aş’ye ait tesisler, Kurtalan’da yaprak tütün işletmesi bunların başında gelmektedir

Siirt’in en önemli yeraltı zenginliği petrol ürünüdür Petrol Kurtalan ilçesinde çıkarılmaktadır Ayrıca il topraklarında krom, prit ve bakır yatakları bulunmaktadır Siirt maden suyu kaynakları bakımından da oldukça zengindir Billoris Kaplıcası, Lif Kaplıcası, Hista Kaplıcası, Germiab Kaplıcası bu kaynakların başlıcalarıdır

Siirt, Keldaniler tarafından Keert, Araplar tarafından Esart, Sairt ve Siirt, Süryaniler tarafından da Seert isimleri ile anılmıştır XIXyüzyıl kaynaklarında buradan Sairt, Söört ve Seert olarak söz edilmiştir Bu isimler zamanla Siirt’e dönüşmüştür

Siirt yöresinde yapılan araştırmalar MÖ3000’lerde Hurrilerin buraya yerleştiğini göstermiştirXIIIyüzyılda küçük krallıkların birleşmesi ile oluşan Nairi Konfederasyonu buraya hakim olmuştur Bunun ardından yörede Hubuşkia ve Şupria Krallıkları kurulmuştur Asurlular buraya egemen olmuşlar, daha sonra Kimmerler ve İskitler istila etmişlerdir Şupria Ülkesi diye isimlendirilen yöre MÖVIIyüzyılın sonlarında Medlerin hakimiyetini kabul etmiştirVIyüzyılda Persler buraya hakim olmuş ve Nairi bölgesindeki Satraplarca yönetilmiştir
332’de Anadolu’nun büyük bir bölümünü ele geçiren Büyük İskender Pers hakimiyetine son vermiştir İskender’in ölümünden sonra yöre Seleukosların egemenliğine girmiştir129’da Partlar buraya hakim olmuş, ardından Romalılar ile Partlar arasında yöre, birkaç kez el değiştirmiştir MS63’te yapılan bir antlaşma ile Siirt yöresi Arsaklılar tarafından yönetilmek üzere Romalılara bırakılmıştır MSVyüzyılda Sasaniler, 637’de de Araplar buraya hakim olmuştur Bundan sonra Emevi ve Abbasi dönemlerinde “Amil” denilen beyler, ardından Ermeni prensleri ve Arap emirleri tarafından yönetilmiştir Bizanslılar 927’de buraya hakim olmuştur XIyüzyılda Bizans’a bağlı olan Philaretos isimli bir Ermeni kral tarafından yönetilmiştir XIIyüzyılda Artuklular yöreye egemen olmuş, XIIIyüzyılda İlhanlılar, XIVyüzyılda Eyyubiler buraya hakim olmuşlardır XIVyüzyılda Artuklular ile Karakoyunlular arasında çekişmeler olmuş ve yöre birkaç kez el değiştirmiştir Şerefhanlar tarafından bir süre yönetilen yöre 1514’te Çaldıran Savaşı’ndan sonra Osmanlı topraklarına katılmıştır

yüzyıl sonlarında Bitlis vilayetine bağlı Siirt Sancağı olarak yönetilmiş, XIXyüzyıl sonlarında ve XXyüzyıl başlarında etnik kökenli ayaklanmalara sahne olmuştur 26 Eylül 1919 yılında 48 Sayılı Heyet-i Umumiye Kararı ile bağımsız sancak haline getirilen Siirt, Cumhuriyetin ilanından sonra, 1923 yılında il konumuna getirilmiştir

İlde günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Baykan’da Derzin Kalesi, Siirt Ulu Camisi (1129), Çarşı Camisi (Asakir Camisi) (1265), Cumhuriyet Camisi (Hıdrü’l-Ahdar Camisi), Botan Çayı üzerinde Nasreddin Köprüsü (XIIIyüzyıl), Baykan’da Dört Ulular Köprüsü, İbrahim Hakkı Türbesi (XVIIIyüzyıl), Sultan Memduh Cami ve Türbesi, İbrahim Bey Camisi, Veysel Karani Cami ve Türbesi, Şirvan’da Saman Köprüsü, Saat Kulesi, Siirt Evleri bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Siirt Hakkında Bilgi

Eski 08-14-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Siirt Hakkında Bilgi



Siirt Gezgin Gözüyle

Siirt'te Veysel Karani Hz Türbesi ve İbrahim Hakkı Hz Türbesi bulunmaktadır
Billoris Kaplıcası: Billoris Termal Turizm Merkezi Sağlarca Kaplıcası Siirt'e 15 km uzaklığında, Eruh yolu üzerindedir Banyo uygulamalarıyla deri hastalıklarına, romatizmada, kadın hastalıkları, nevralji, nevrit, polinevrit, polio sekelleri ve su içi egzer
Mağaralar: İlin Jeolojik yapısında kalkerli oluşumlar önemli yer tuttuğundan pek çok sayıda mağara oluşmuştur Bunların bir bölümünde, insanlarca konut olarak kullanıldığını gösterir izlere rastlanmaktadır Suya karşı direnci az olan kalkerlerin erimesi ile ortaya çıkan bu doğal mağaralar genellikle vadi boylarında yoğunlaşmıştır Bunların en ünlüleri Botan Mağaralarıdır
CAS EVLER: Ekoloji ve iklim koşullarına bağlı olarak oluşturulan evler çok ilginç özellikler göstermektedirler Kentin eski kesimlerinde, iki- üç katlı, yukarıya doğru daralan, küçük pencereli düz damlı konutlar, "Cas" adı verilen bir harçla sıvanmıştır Kent çevresinde bulunan alçı taşının yakılıp öğütülmesiyle elde edilen cas, çabuk sertleşmesi sonucu kabuksuz kubbe yapımına olanak vermektedir Cas evlerin kapı ve pencere çevrelerinde çok güzel taş oymalar yer almaktadır

İSMAİL HAKKI TÜRBESİ: (18 yüzyıl) Türbenin önemli özelliklerinden biri, Tillo’nun 3 km doğusundaki bir tepe üzerine yapılmış duvarda yer alan bir pencereden, her yıl 21 Mart gününün belli bir anında geçen güneş ışınlarının, türbenin yanında bulunan kuledeki prizmadan yansıtılarak Fakirullah’a ait sandukanın baş tarafının aydınlatılmasıdır Ancak, 1963 yılında yapılan onarımlarla bu düzen bozulmuş ve bir daha düzeltilememişti
Yapının tarihsel bir değeri bulunmamakla birlikte, her yıl 16- 17 mayıs günlerinde kutlanan Veysel Karani’yi anma günleri yöreye canlılık getirmektedir

DERZİN KALESİ:Baykan İlçesi’nin 8 km doğusunda, Adakale Köyü’nün yakınında yer almaktadır Bizans dönemine ait olar yapının gözetleme kuleleri bugün de ayaktadır



BEYKENT KALESİ:Kurtalan’ın 6 km güneyindeki Beykent köyünde bulunmaktadır
GARZAN KALESİ:Siir’in 42 km kuzeydoğusundaki Garzar(Yanarsu) da bulunmaktadır Mağaradan çıkarak bir havuzda toplanan su kalsiyum bikarbonatlı sular grubuna girer Kükürtlü hidrojen içerdiği için içimi tehlikeli olabilen kaplıca suyu, deri ve romatizma hastalıklarının tedavisinde kullanılır

[b] Battaniye ve şal başlıca dokuma türlerini oluşturmaktadır Günümüzde kilim dokumacılığı da organize bir şekilde geliştirilmeye çalışılmaktadır Siirt merkeze 12 kmde yer alan Çınarlısu Köyü’nde kurulan kalkınma kooperatifi binasında kurulan az sayıdaki tezgahta "Jirkan Kilimleri" dokunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Siirt Hakkında Bilgi

Eski 08-14-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Siirt Hakkında Bilgi



Siirt Sözlü Tarih

Cudi Dağı'na ilişkin söylence:Siirt'in güneyinde Hakari sınırlarındaki Cudi Dağı,Nuh Peygamber'in gemisinin tufandan sonra karaya çıktığı yerdirŞirnak İli'nin güneyindeki dağdan inen Nuh Peygamber ve oğulları yaşamı yeniden burada başlatmışlardırnuh Peygamber'in Cudi Dağı'nı aşıp Şırnak'ı da kurduğu söylenirBir zamanlar Şehrin Şehr-i Nuh adıyla anılması bundandırGünümüzde Haziran ve temmuz aylarında Cudi Dağları'na çıkılırGeminin oturduğuna inanılan teep ziyaret edilirsöylenceye göre Nuh'un Karaya çıktığı vakit kurban kestiği yerde burasıdır
Şeyh Fakirullah ve Erzurumlu İbrahim Hakkı'ya ilişkin söylence: Bir zamanlar Erzuurm Hasankael yöresinde çok sevilen,sayılan hürmet edilen Osman efendi adında bir ermiş yaşamaktadırOsman efendi bir akşam namazı kılar ve İstihareye yatarRüyasında ak saçlı biri ona mürşidini aramak üzere yola çıkmasını söyler
Ertesi gün Osman Efendi'nin bir oğlu olur adını İbrahim Hakkı koyarÇocuk büyür,gelişiri çevresi tarafından çok sevilmekte ve neşe kaynağı olmaktadırOsman efendi rüyasını unatamamkta çevrisinin ısrarına rağmen hazırlığını tamamlar ve bir gece gizlice yola çıkarErzurum'a gelirBurada bir yandan Gümrükçü Derviş Efendi'nin oğluna ders vermekte bir yandan kendini geliştirmek için derslere devam etmektedirBir yandna da Lala Paşa camisinde İmamlıkyapmaktadırBuarada Erzurum'a gelen Eyüp Efendi adlı bir dervişle dost olurAma hala mürşidiin aramaktadırSonunda Siirt'li Şeyh Fakirullah ile tanışınmca "oh aradığımı buldum" der Onunla siirt'e gidip ona hizmet etmeye başlar

Aradan yıllar geçer bir gün Siirt'ten Erzurum Hasankale'ye bir haber gelirOsman Efendi oğlu İbrahim Hakkı'yı Siirt'e istemektedirİbrahim Hakkı amcasıyla Siirt'e gelirAmcalarının elinde iyi bir eğitim görmüş bilgili akıllı bir çocukturBabası oğlunun halini görünce hem şaşırır hem de sevinirO günden sonra oğlunun eğitim ve öğretimiyle ilgilenir ve bir yandan da Şeyh Fakirullah delikanlıyı eğitmekle ilgilenir

İbrahim Hakkı günün birinde telaşla babasının yanına varırdüşünde ak serçe sürüsünü görmüştürSerçeler halka saldırmaktadırüzerinegelenler i kavalar ama bir tanesi sağ omuzunun üzerine konmuşturBabasından bu düşü yorumlamasını isterOsman efendi heyecanlanırElini oğlunun başına koyarAteşi vardır,hastadırŞeyh Fakirullah ile birlikte başınadn ayrılmazİyileşmesi için Tanrıya yalvarırlarErtesi gün Şeyh Fakirullah Osman Efendi'ye dönerek "Geçmiş olsun,kurtuldu,İbrahim'in işi bitmiştiAma hak onu bize bağışladıÇünkü O bu dünya için gereklidir seçilmişlerdendir"der

Sözünü bitirirken İbrahim Hakkı gözünü açar :

Hak Şerleri Hayreyler
Zannetme ki gayreyler
Arif Anı seyreyler
Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler,

diye fısıldamaya başlarŞeyh Fakirullah hoşnuttur"Ektiğimiz tohumlar yeşermeye başladı" der

Alıntı Yaparak Cevapla

Siirt Hakkında Bilgi

Eski 08-14-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Siirt Hakkında Bilgi



Siirt Camileri


Ulu Cami (Merkez)

Siirt Tarihi isimli eserde Irak Selçuklularından olan Mugiziddin Mahmut’un ismi belirtilmektedir Buna dayanılarak caminin Büyük Selçuklular devrinde yapıldığı da anlaşılmaktadır Cizre Valisi Atabey El Mücahit İshak tarafından da camiye bazı ilaveler yapılmıştır Bu ilaveler ve daha sonraki yıllarda yapılan değişikliklerle cami genişletilmiş ve orijinalliğinden uzaklaşmıştır Vakıflar Genel Müdürlüğü 1965 yılında bu camiyi restore etmiştir

Caminin ilk yapımında ön tarafında toprağa gömülmüş halde birer mihrap izi ile karşılaşılmıştır İlk yapımında iki tuğla paye üzerine oturan tromplu bir kubbeden meydana gelen camiye daha sonra bir eyvan eklenmiştir Böylece Büyük Selçuklu Ulu Cami tiplerinden farklı olarak bu eyvanın iki yanına dikey olarak tonozlu iki sahın eklenmiştir Bunun yanı sıra ilk kubbenin doğusuna daha küçük ve alçak, batısına da daha küçük ve alçak olarak birer kubbe eklenmiştir Böylece kemerlerle üç kubbeli bir mekân birbirine bağlanmıştır

Cami dıştan kesme taş, içten moloz taşla yapılmıştır Birbirine bitişik kemerlerle birbirine bağlanmış üç kubbeli bir mekân ve tonozlu neflerle enine gelişmiş dikdörtgen bir plan şekli göstermektedir İç mekân sıvalı olduğundan erken dönemlere ait bezemelerin yalnızca kalıntıları günümüze gelebilmiştir

Caminin son onarımını ve rölövesini yapan YMimar Ali Saim Ülgen ilk yapının tek tromplu kubbeli bir yapı olduğunu belirtmiştir Bu durum eski tuğla payelerdeki yuvarlak dilimli kemerlerle mihrap nişlerindeki ayet frizi ile firuze çinilerde de kendisini belli etmektedir

Mihrap yuvarlak bir niş şeklinde olup, mozaik çinilerle kaplanmıştır Ali Saim Ülgen’in onarımı sırasında Anadolu’daki ender mozaik kakmalı mihraplarından olan mihrabı iyi bir durumda günümüze gelebilmiştir

Caminin minberi Selçuklu sanatının meydana getirdiği, XIIyüzyıl ahşap minberlerin en güzel örneklerinden biri olup, kakma tekniğinde geometrik şeritler, yazı frizleri süslenmiştir Siirtli Şeyhan Naccar tarafından kufi yazıları yazılan ceviz ağacından olan bu minber üzerindeki kitabesinden h616 (1219) yılında yapıldığı anlaşılmaktadır Minber 1933 yılında Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne götürülmüştür

Yukarıya doğru incelen bu minarenin kaidesinde küfi yazılar, geometrik geçmeler, örgü ve yıldız motifleri bulunmaktadır Minarenin üzerine oturduğu temelin hafifçe çökmesinden ötürü de minare eğilmiş ve gövdesinde de çatlaklar meydana gelmiştir Bu arada da gövdesindeki çinilerin ve mozaiklerin bir kısmı dökülmüştür Günümüze gelebilen örneklerden altıgen şekildeki çinilerin etrafının lacivert renkte şeritlerle çevrildiği görülmektedir Oldukça basit olmakla beraber bu çiniler XIIyüzyılın ilk yarısına tarihlenen ender örnekler arasındadır Büyük olasılıkla da Anadolu’daki çini mozaiklerle süslenmiş bir minare ile ilk defa burada karşılaşılmaktadır

Tek şerefeli minarenin dört köşeli geniş tabanı üzerinde “Heza ecdidü tarihil camii vel minara” ismi altında “cisrun limen saa” kufi yazıları bulunmaktadır Minare aleminde ise “Amelehu El Hacı İsmail El Saffar El Fiskini”, orta kemerinde “Hemçu Pervane-i Şemi pür karesi mara ki eğer pişrevam balû perem misuzet” yazıları bulunmaktadır Farsça talik yazı ile yazılmış bu kitabelerde h523 (1129) tarihi yazılıdır

Çarşı (Asakir) Camisi (Merkez)

Siirt Cumhuriyet Caddesi’nde bulunan bu camiyi Artukoğullarından Melik-üs Salih Nasuriddin 1265 yılında yaptırmıştır Cumhuriyet Caddesi’nin yeniden açılışı sırasında caminin portali ve ön bölümü kamulaştırılmıştır Bu nedenle de cami 1966 yılında yeniden yaptırılmıştır

İlk yapılışında kesme taştan dikdörtgen planlı olan camiye iki kubbeli bir mekân eklenmiş ve böylece Siirt’in diğer camilerinde olduğu gibi enine gelişen bir plan şekli ortaya çıkmıştır Caminin önünde dört kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır Buradan iki kapı ile ibadet mekânına girilmektedir İbadet mekânı orijinalliğinden kısmen uzaklaştığından orijinal bezemelere de rastlanmamaktadır Bu arada kuzey yönüne, biraz altına da üzeri beşik tonoz örtülü abdest alma musluklarının bulunduğu bir mekân eklenmiştir Ayrıca cami içerisinde onunla bağlantılı Es Şeyh Hasan Askeri’nin türbesi bulunmaktadır Bu türbeden ötürü de camiye Asakir Cami ismi verilmiştir

Caminin mihrap ve minberi bir özellik taşımamaktadır

Caminin kesme taştan dikdörtgen kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefeli minaresi bulunmaktadır


Hıdr-Ül Ahdar (Cumhuriyet) Camisi (Merkez)

Siirt il merkezinde bulunan bu caminin ilk ismi, yeşilin yeşili anlamına gelen Hıdr-Ül Ahdar (Hudurul Ahdar) idi Siirt’teki camilerin en eskilerinden biri olan bu caminin XIIyüzyılın başlarında yapıldığı sanılmaktadır Cumhuriyet döneminde Siirt Milletvekili H Hulki Aydın’ın yardımı ile 1929 yılında yeniden onarılmış, minaresi yenilenmiş ve ismi de Cumhuriyet Camisi olmuştur

Bu caminin içerisinde Hzİsa’nın havarilerinden Yakova’nın mezarı olduğu söyleniyorsa da bununla ilgili bir bilgiye rastlanmamıştır Aynı zamanda caminin bitişiğinde bulunan Sûk’ul Ayn Çeşmesi de Selçuklu döneminde yapılmıştır

Kesme taştan, tek kubbeli bir yapı olan bu caminin doğusuna Selçuklu döneminden sonra iki kubbeli bir mekân eklenmiş ve yapının planı dikdörtgene dönüşmüştür Kuzey yönünde biri ibadet mekânına, diğeri de sonradan eklenen bölüme açılan iki ayrı kapısı bulunmaktadır Bu kapılar sivri kemerlidir Ancak bu kemerli kapılar sonradan kapatılmış ve iki küçük kapıya dönüştürülmüştür

Cami içerisinde orijinal konumuna ait mihrap, minber ve bezeme son onarımlar nedeniyle günümüze ulaşamamıştır

Şeyh Memduh (Memdun) Camisi (Aydınlar)



Cami kesme taştan, kare planlı bir yapıdır Önünde altı sütunun taşıdığı beş bölümlü, üzeri kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır Son cemaat yerindeki sütunları birbirine bağlayan yuvarlak kemerler alternatif dizilmiş iki renkli taşlarla hareketli bir görünüm kazandırılmıştır İbadet mekânını örten kubbe pandantiflerle duvarlar üzerine oturtulmuştur Mihrap ve minberi özellik taşımamaktadır Yakın tarihlerde onarılan caminin mimari yönden bir özelliği bulunmamaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Siirt Hakkında Bilgi

Eski 08-14-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Siirt Hakkında Bilgi



Siirt Türbeleri


İbrahim Hakkı Türbesi (Aydınlar)

doğusunda bir tepe üzerinde bulunan bu türbe İbrahim Hakkı’nın hocası ve kayınpederi, Kadiri Şeyhi İsmail Fakirullah (1657-1734) için yaptırılmıştır Kitabesi bulunmadığından yapım tarihi kesinlik kazanamamakla beraber XVIIIyüzyıla tarihlendirilmektedir Bu türbenin yanında ayrıca bir türbe daha bulunmaktadır Bu türbede Zemzem’il Hassa gömülüdür Zemzem’il Hassa (1765-1852) Şeyh Mustafa Fani Hazretlerinin kızı, Sultan Memduh’un eşidir Kendine has bir divanı vardır

Türbe kesme taştan sekiz köşeli olup, üzeri güneş ışıklarına açık bir kubbe ile örtülmüştür Devrinin ünlü astronomi ve din bilgini olan ve Marifetnâme isimli eseri olan İbrahim Hakkı’nın (1702-1780) kurduğu bir düzenekle yanında bulunan kuledeki prizmadan yansıtılan güneş ışıklarının üst örtüden geçerek İsmail Fakirullah’ın sandukasını her yıl 21 Mart tarihinde aydınlatması sağlanmıştır Bu güneş ışınları Kalet-ül Üstad denilen 40x40 cm ölçüsündeki bir pencereden yansıtılıyordu Ancak, 1963 yılında yapılan onarım sonucunda bu düzenek bozulmuş ve bu özellik ortadan kalkmıştır Bu arada türbenin yanına kesme taştan bir cami yapılmıştır Bu cami kare planlı olup, üzeri yüksek kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür Türbenin cephesine kavisli bir duvar eklenmiş, bunun uzantısına da köşeli bir kule yerleştirilmiştir

İbrahim Hakkı’nın kullandığı kozmoğrafya aletleri, haritalar, güneş sistemi ile ilgili tahta küreler, el yazması kitaplarla düşünüre ait çeşitli eşyalar halen Tillo’daki torunlarında bulunmaktadır


Veysel Karani Türbesi (Baykan)

Hz Ali zamanında Sıffin Savaşı’nda şehit düşen Veysel Karani’ye ait olan türbe Selçuklu döneminde yapılmış, sonraki dönemlerde onarılmıştır Sultan Abdülaziz bu türbe ile ilgilenmiştir Türbenin son onarımını 1967 ve 1974 yıllarında Vakıflar Genel Müdürlüğü yaptırmıştır Bundan sonra 1982’de avlu düzenlemesi yapılmış ve çevresine de kurban kesim binaları ile ziyaretçiler için otel ve konuk evi gibi tesisler yaptırılmıştır

İlk yapılışında yöresel cas denilen bir harçla yapılan ve üzeri kubbeli olan bu türbe 1967 yılında yıkılmış ve yerine yeni bir türbe yapılmıştır Bu türbenin mimari yönden bir özelliği bulunmamaktadır

Veysel Karani’yi anma günleri her yıl 16-17 Mayıs arasında türbenin bulunduğu yerde yapılmaktadır


Sultan Memduh Türbesi (Aydınlar)

Siirt ili Aydınlar ilçesinin batısındaki yüksek bir tepe üzerinde bulunan bu türbeyi Şeyh Abdurrahman için Sultan Memduh 1830 yılında yaptırmıştır Öldükten sonra kendisi de bu türbeye gömülmüştür

Türbe kesme taştan, kare planlı olup, giriş kapısı yazı frizleri ve çeşitli motiflerle bezelidir Bu bezemeler dikkat çekicidir Son zamanlarda onarılan türbenin yanındaki cami de 1893 yılında yaptırılmıştır

Şeyh Hamza-El Kebir Türbesi (Aydınlar)

Siirt ili Aydınlar ilçesinde bulunan türbe, Şeyh Hamza-El Kebir’e aittir Şeyh Hamza-El Kebir 1271 yılında ölmüş ve eski adı Tillo olan Aydınlar’da türbesi yapılmıştır Şeyh Hamza-El Kebir Hamzaviye tarikatındandır


Şeyh İbrahim El-Mücahit Türbesi (Aydınlar)

Siirt Aydınlar ilçesinde türbesi bulunan Şeyh İbrahim El-Mücahit, Tillo’da dünyaya gelmiş ve burada Velayet makamına yükselmiştir İbrahim Hakkı Efendi eserlerinde Onun kerametlerinden söz etmiştir Bir de divanı olduğu bilinmektedir

Şeyh İbrahim babasından önce, 1262 yılında ölmüş ve ilçede yapılan türbesine gömülmüştür Bugün adı Aydınlar olan Tillo’da soyundan gelen aileler ve ismini taşıyan bir mahalle bulunmaktadır


Şeyh Muhammed El Hazin Türbesi (Aydınlar)

uzaklıktaki Dereyamaç (Fersaf) Köyü’nde bulunan bu türbe Şeyh Muhammed El Hazin’e aittir

Şeyh Muhammed El Hazin, Irak’ta Şeyh Osman’ın yanında eğitim görmüş, Siirt’e döndüğünde de Ulu Cami’de vaazlar vermiştir 1891 yılında ölmüştür Günümüzde türbesi halk tarafından ziyaret edilmektedir

Türbe kesme taştan yapılmış, kare planlı ve üzeri kubbelidir Duvarların bitiminde dışarıya taşkın çok geniş bir saçağı bulunmaktadır Yakın tarihlerde yenilenen türbenin mimari yönden herhangi bir özelliği bulunmamaktadır


Şeyh Musa Türbesi (Merkez)


Şeyh Musa’nın Şeyh İlyas, Şeyh Naccar ve Şeyh Türki’nin hocası olduğu söylenmektedir

Türbe kesme taştan kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülüdür Türbenin bulunduğu yere daha sonra bir cami yapılmıştır Bu cami kare planlı, kesme taştan ve kubbelidir XIXyüzyıl üslubunu yansıtmaktadır



Şeyh Hattab Türbesi (Merkez)

Siirt il merkezinde, Cerrah Camisi’nde türbesi bulunan Şeyh Hattab, Siirtli alim Ömer Alim ve Müftü Hüseyin’den ders ve icazet almıştır Ayrıca Hicaz’da Mekke-i Mükerreme Müftüsü Alim Zeyni Dehlan’dan da icazet almıştır Siirt’te Cerrah Camisi’nde imamlık yapmış olup, tefsir ve hadis başta olmak üzere diğer ilim dallarında dersler vermiş ve ün kazanmıştır


Şeyh Şerafettin Türbesi (Merkez)

Siirt il merkezinde türbesi bulunan Şeyh Şerafettin, IDünya Savaşı’nda Hasankale’de binbaşı rütbesi ile savaşa katılmıştır Ruslar Siirt ve Bitlis yakınlarına geldiklerinde yöre halkının Siirt’ten göç etmesini engellemiştir Milli Mücadele sırasında da ayrılıkçı hareketleri bastırmış, aşiretler arasında birliği sağlamıştır


Şeyh Celaleddin Türbesi (Merkez)

Siirt il merkezinde Cerrah Camisi’nde türbesi bulunan Şeyh Celaleddin din âlimlerindendir Zengin kütüphanesi Siirt Müftülüğü’nde korunmaktadır


Abdurrahman Bin Avf Türbesi (Pervari)

Siirt Pervari ilçesine 8 km uzaklıkta, Yukarı Balcılar Köyü yakınında bulunan bu türbe, sahabeden Abdurrahman Bin Avf’ye ait olduğu sanılmaktadır Abdurrahman Bin Avf Hz Muhammed’in bütün savaşlarına katılmış ve 75 yaşında ölmüştür Yöre halkı bu türbede gömülü olduğu sanılan Abdurrahman Bin Avf türbesini ziyaret etmektedir

Mezarının baş taşında celi sülüs yazı ile “Abdurrahman b Avf Aşere-i Mübeşşere’den Radiyallah-u Anh-u El Fatiha” yaılıdır Türbenin hemen yanında bulunan meşe ağacının yapraklarının kış aylarında da dökmediği gözlemlenmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Siirt Hakkında Bilgi

Eski 08-14-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Siirt Hakkında Bilgi



Siirt Köprüleri


Çarpıran (Dörtulular) Köprüsü (Baykan)

Siirt ili, Baykan ilçesinin 3 km doğusunda, Bitlis Suyu üzerinde bulunan bu köprü Dörtulular Köprüsü olarak da tanınmaktadır Köprünün kitabesi günümüze ulaşamadığından yapım tarihi ve banisi ile ilgili bilgi bulunmamaktadır

Kesme taş ve moloz taştan yapılan köprü XVI-XVIIyüzyıla tarihlendirilmektedir


Gezer (Kezer) Köprüsü (Baykan)

Siirt ili Baykan ilçesinde, Siirt-Baykan yolu üzerinde bulunan bu köprü Kezer Çayı üzerindedir Kitabesi bulunmadığından ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir Bununla beraber yapı üslubundan Cumhuriyetin ilk yıllarında yapıldığı sanılmaktadır Köprü 1934 yılında doğal etkenlerden hasar görmüş ve yeniden yapılmıştır

Köprü kesme taştan yapılmış olup, 60 m uzunluğundadır Genişliği ise 440 mdir Dört gözlü olan bu köprünün gözleri yuvarlak kemerlidir Ortadaki en büyük kemer açıklığı 1070 myi bulmaktadır Günümüzde halen kullanılmaktadır


Nasreddin Köprüsü (Merkez)

Siirt-Kurtalan yolu üzerinde Botan Çayı üzerindeki bu köprünün kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi bilinmemektedir Bununla beraber, yapı üslubundan Selçuklu döneminde yapıldığı sanılmaktadır

Köprü kesme taş ve moloz taştan dört gözlü olarak yapılmış ancak, sonraki dönemlerde yapılan onarımlarla özgünlüğünü bütünüyle yitirmiştir

Kurtalan Köprüsü (Kurtalan)

Siirt, Kurtalan ilçesinde bulunan bu köprünün kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Yapı üslubundan XVIIyüzyılda, Osmanlılar döneminde yapıldığı sanılmaktadır
Kesme taştan yapılmış olan köprü, beş gözlü olup kemerleri yuvarlaktır Köprü ayakları paye şeklindedir Köprü ayaklarının iki tarafında selyaranlar ve boşaltma gözleri vardır
Köprü günümüzde halen kullanılmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Siirt Hakkında Bilgi

Eski 08-14-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Siirt Hakkında Bilgi



Siirt Sivil Mimari Örnekleri


Ayrıca iklim koşulları da yapılanmada büyük rol oynamıştır Siirt’in ilk kurulduğu ana merkez olan Akdağ yamaçlarındaki eski mahallelerdeki evler günümüze gelebilmiştir Bunlar dar sokaklar boyunca sıralanmış, kalın ve yüksek duvarların arkasındaki evlerdir Çoğunlukla bu duvarların kalın ve yüksek oluşunun nedeni yazın sıcağından, kışın da soğuğundan korunmaktır Ayrıca evlerin dikdörtgen pencerelerinin çok küçük ölçüde oluşlarında da yine iklimin etkisi bulunmaktadır

Siirt evlerinde kapalı bir yaşam biçiminin etkisi açıkça görülmektedir Evlerin kalınlığı 50-120 cm arasında değişen yığma tekniğinde moloz taş duvarları Cas denilen bir nevi sıva ile sıvanmıştır

Bunun çabuk sertleşmesinden ötürü evlerde sık görülen kubbelerin kalıp dökülmeden yapılmasında büyük etken olmuştur Bununla beraber dayanıksızlığından ötürü de nemden etkilenmiş ve sürekli onarıma gereksinim göstermiştir

Siirt evlerinde ahşap malzemeye fazla yer verilmemiştir Bunun nedeni de yörede ağacın az olup, taşın bol olmasıdır Mimaride kubbelere, yuvarlak kemerlere ve tonozlara yer verilmiştir Özellikle yuvarlak çizgiler yapılanmada etken olmuştur Yöreye özgü değişik bir kubbe türü ortaya çıkmıştır Kubbelerin, tonozların dikey boşluklarına Kambik denilen içerisi boş toprak kaplar yerleştirilmiştir Böylece dolgularda ağırlıklar azaltılmıştır Çoğu kez de kubbe ve tonozların üzeri dolgularla düzleştirilmiş ve yaz aylarında üst örtüler kullanılabilir konuma getirilmiştir

Evlerin girişinde ortadaki ana bir avlu etrafında zemin katlarda mutfak, tandır ve depolar, üst katlarda da yine bir sofanın çevresinde odalar sıralanmıştır Evlerin dış cephelerinde katları birbirinden ayıran silmelere yer verilmemiş, düz duvarlar üzerinde sıralanmış küçük pencere sıralarına dayanılarak evlerin kat sayısı anlaşılmıştır Odaların içerisinde ahşap malzemeye yer verilmemiştir Döşemeler bile Castan yapılmış, üzerleri kalın hasırlarla örtülmüştür Ancak günümüzün yapılanmasında Casın kullanılması oldukça azalmış, onun yerini taş, tuğla ve briket almıştır

Zenginlerin oturduğu evlerin giriş kapılarının çevresinde sütunlar, bunları birbirine bağlayan dilimli ve yuvarlak kemerler ile dinsel mimariyle adeta yarış edilmiştir Bezeme olarak yalnızca bu giriş kapılarına önem verilmiştir

Siirt’in kırsal kesimindeki evler çoğunlukla tek katlı, küçük kapılı ve pencereli düz damlı yapılardır Döşemelerde sıkıştırılmış toprak, tavanlarda ise kavak ağaçları veya çalı-çırpı kullanılmış, bunların üzerine de sıkıştırılmış toprak döşenmiştir

Siirt yöresinin Eruh, Kurtalan ilçelerinde mağara evlerle karşılaşılmıştır Bu evlerde mağaralar oyularak odalar yapılmış, önlerine de yığma taşla örülmüş duvarlar çekilmiştir Ayrıca uygun yerlere de pencere ve baca delikleri açılmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Siirt Hakkında Bilgi

Eski 08-14-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Siirt Hakkında Bilgi



Siirt Kaleleri


Derzin Kalesi (Baykan)

Siirt ili Baykan ilçesinin 8 km doğusunda Adakale Köyünün yakınında bulunan Derzin Kalesi’nin yapım tarihi ile ilgili bir kitabe günümüze gelememiştir Ayrıca kaynaklarda da bu kale ile ilgili yeterli bir bilgiye rastlanamamıştır Bununla beraber yapı üslubundan kalenin Bizans döneminde yapıldığı sanılmaktadır

Kale moloz taş ve harçlı olarak yapılmıştır Gözetleme kulesi niteliğindeki bu kalenin yalnızca kulelerinden bazı kısımlar günümüze gelebilmiştir

Beykent Kalesi (Kurtalan)

Siirt Kurtalan İlçesinin 6 km güneyindeki Beykent Köyündü bulunan bu kalenin ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığını belirten bir belge günümüze gelememiştir
Kalenin Bizans döneminde gözetleme niteliğinde yapıldığı sanılmaktadır Moloz taş ve yer yer de tuğladan örülmüş duvar kalıntıları dışında başka bir kalıntı günümüze gelememiştir


Garzan Kalesi ( Garzan)

Siirt iline 42 km uzaklıkta, Garzan (Yanarsu) ilçesinde bulunan kalenin yapım tarihi bilinmemektedir Bu kalenin de ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir
Günümüze moloz taş duvarlarından pek az bir kalıntı gelebilmiştir Kalenin bulunduğu yerde de yeterli bir araştırma yapılmamıştır


Savtan Kalesi (Pervari)

Siirt Pervari ilçesi, Taşlı Köyü’nde bulunan bu kalenin ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır

Kale son derece büyük boyutlardaki taşlardan yapılmıştır Günümüze büyük bir bölümü ayakta gelebilen sur duvarlarının büyük boyuttaki taşların benzerlerine diğer kalelerde rastlanmamıştır Ayrıca kalenin yakınında bulunan Bünyan Duvarının da tarihte önemli bir yeri bulunmaktadır Bu duvar Botan Nehri’nin geçtiği dar bir boğaz içerisinde büyük kayalar oyularak yapılmıştır

Aydınlar, Pervari ve Şirvan ilçeleri arasında yer alan bu duvarın uzunluğu 85 m yüksekliği de 10-15 m arasında değişmektedir Bazı kaynaklara göre Bizanslılar döneminde yapıldığı söylenen duvarın ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamıştır


Körmas Kalesi (Şirvan)

Siirt ili Şirvan ilçesi, İncekaya Köyü’nde bulunan bu kale Osmanlı dönemine tarihlendirilmektedir Büyük olasılıkla XVIyüzyıla aittir

İri moloz ve kesme taştan yapılan kale günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Siirt Hakkında Bilgi

Eski 08-14-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Siirt Hakkında Bilgi



Siirt Kaplıca ve İçmeleri


Siirt IIIzaman ile IVzaman arasında çeşitli yükselme ve çökmelere uğramıştır Bunun sonucu olarak da il ve çevresinde çok sayıda kaplıca ve içmeler oluşmuştur Bu kaplıcaların çoğundan ulaşım güçlüğü nedeni ile yararlanılamamaktadır Siirt’teki kaplıcaların en önemlileri Sağlarca (Billoris) ve Hista Kaplıcalarıdır Ayrıca Lif Ilıcası da yörenin önemli içmelerinden birisidir


Sağlarca (Billoris) Kaplıcası (Merkez)

uzaklıkta, Siirt-Eruh yolu üzerinde, Botan Çayı kıyısındaki bir mağarada bulunan bu kaplıcadan mağaranın genişletilmesi ve düzenlenmesi ile yararlanılmaya başlanmıştır Buradaki kaplıca havuzunu besleyen kaynağın yakınında ikinci bir kaynak daha bulunmaktadır Bu kaynağın suyu doğrudan doğruya Botan Suyu’na karışmaktadır

Kaplıcanın suyu 33 C -36°C sıcaklıkta olup, suyu Klorürlü, Sülfatlı, Bikarbonatlı, Sodyumlu, Hidrojen-Sülfürlü, Kalsiyum içermektedir Suyun Ph değeri 6,4’tür Kaplıca suyu, romatizma, deri, solunum yolları, kadın, sinir ve kas yorgunluğu, sinirsel hastalıklar, eklem ve kireçlenme, ameliyat sonrası rahatsızlıklar gibi hastalıklara olumlu etki yapmaktadır


Lif Kaplıcası (Merkez)

Siirt il merkezinde, Kışlacık Köyü yakınında bulunan Lif Kaplıcası’nın verimi saniyede 30 ltdir Sıcaklığı 41 derecedir Suyun kimyasal özellikleri Sağlarca Kaplıcasında olduğu gibi klorürlü, sülfatlı, bikarbonatlı, sodyumlu, hidrojen sülfürlü kalsiyum içermektedir

Kaplıcanın suyu romatizma, solunum yolları, kadın hastalıkları ve sinirsel hastalıkların tedavisinde etkilidir


Hista Kaplıcası (Eruh)

Siirt ili Eruh ilçesi, Düğünyurdu Köyü yakınında, Dicle Irmağı kenarında bulunan Hista Kaplıcasının suyu bir kaya yarığından kaynamaktadır Buradan da 15 m aşağıdaki bir havuza dökülmektedir Suyun sıcaklığı 60 Cdir Buradaki 800x400 m ölçüsündeki havuzun üzeri tonoz bir tavanla örtülüdür

Kaplıca suyu kükürtlü sodyum, kalsiyum sülfatlı sular grubundandır Az miktarda demir içeren kaplıca suyu tortulu olduğundan yalnızca kaynağından içilebilmektedir Kaplıca suyu romatizmal ve kadın hastalıklarının tedavisine iyi gelmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Siirt Hakkında Bilgi

Eski 08-14-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Siirt Hakkında Bilgi



Siirt Saat Kuleleri


Saat Kulesi (Merkez)



Kesme taştan yapılan Saat Kulesi, taş kaide üzerinde silmelerle birbirinden ayrılmış dört bölüm halindedir Her bölümün üzerinde dikdörtgen çerçeveli birer pencere bulunmaktadır Bu bölümlerin üzerinde dikdörtgen prizmanın her yüzüne birer saat kadranı yerleştirilmiş, üzeri daha küçük bir prizma üzerinde kubbe ile örtülmüştür






Eski Saat Kulesi (Merkez)
Siirt Ulu Cami’sinin doğusunda 1905 yılında yapılan bu saat kulesi günümüze gelememiştir Alaaddin Paşa tarafından yaptırıldığı ileri sürülen bu saat kulesinin yıkım tarihi kesinlik kazanamamıştır DrHakkı Acun bu saat kulesinin Olcaytu’ya dayanarak 1840 yılında yapıldığını belirtmektedir

Kaynaklardan öğrenildiğine göre saat kulesi kare prizma üzerinde yukarıya doğru daralan ve üzerinde sivri külah olan bir yapı idi Bu kule yıkıldıktan sonra üzerindeki saati Siirt’te yapılan yeni saat kulesine konulmuştur

Alıntı Yaparak Cevapla

Siirt Hakkında Bilgi

Eski 08-14-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Siirt Hakkında Bilgi



Siirt Doğal Güzellikleri


Siirt ili Güneydoğu Torosların Dicle Havzası’na girdiği bölümde yer almaktadır İl toprakları bugünkü görünümünü şiddetli kıvrılma ve kırılmalar sonucunda IIIZamanda almıştır Üst miyosen devrinde blok halinde il toprakları yükselmiş ve böylece Güneydoğu Toroslar oluşmuştur Ayrıca çöküntü alanları da meydana gelmiştir Bu çöküntüler akarsularla aşınmış ve batı, güneybatı ile güney yönünde bir takım vadiler meydana gelmiştir


Muş Güneyi Dağları

Muş Güneyi Dağları, Güneydoğu Torosların düzenli bir kesimini oluşturmuştur Diyarbakır Havzasının kuzeyinde başlayan bu dağlar Diyarbakır-Muş-Siirt arasında doğudan güneydoğuya doğru uzanarak Siirt-Bitlis sınırını da oluşturmuştur Bu dağ sırasının en büyük yükseltileri Aydınlık Dağı (Sason Dağı) (2973 m), Subaşı Dağı (Zubser Tepe) (2721 m) ve Tanrı Dağı’dır (2044 m) Bunlardan Aydınlık Dağı ilin en yüksek noktasıdır Bu dağlar eski tarihlerde sık meşe ormanları ile kaplı idi Ancak günümüzde bu ağaçlık alanlar orman niteliğini yitirmiştir


Siirt Doğusu Dağları

Yükseltiler azalarak güneydoğudaki düzlüklere kadar uzanmaktadır Sonra da Kavusşahap ve Hakkâri Dağları ile birleşmektedir Bu dağ silsilesi daha çok ayrı ayrı kütleler halindedir ve Dicle Irmağı’na karışan küçük akarsularla da parçalanmıştır Bu dağların ana kütlesini Yazlıca Dağı (Herekül Dağı) oluşturmaktadır İlin en yüksek ikinci noktası olan Yazlıca Dağı’nı (2838 m) Meydan-ı Süleyman Tepe (2444 m) ile Körkandil Dağı, Uğurtepe (1807 m), Kelmehmet Dağı izlemektedir

Bu dağ silsilesinin yanı sıra Siirt’in kuzeydoğusunda Doğruyol Dağı (Beknovil Dağı) (2741 m), Kapalı Dağı (2631 m) ve Küran Dağı (2350 m) dağları bulunmaktadır

Siirt Doğusu Dağları yüksek ve sarp görünümdedir Doğu Anadolu’nun yapraklı ağaçlarından oluşan ormanları burada bulunuyordu Çoğunluğunu meşe ormanlarının oluşturduğu bu bitki örtüsünden de pek azı günümüze gelebilmiştir Bunun da nedeni sorumsuzca ağaçların kesilmesidir


Botan Çayı (Uluçay)

Derin bir vadi içerisinde akan Botan Çayı Pervari yöresinin sularını toplayan Çatak Çayı ile Büyük Dere ile Çukurca’da birleşmektedir Burada Botan Suyu ismini alır ve Siirt il merkezinin doğusundan, Aydınlar ilçesinden geçerek Bostancık yöresine ulaşır Bu arada Muş Güneyi Dağları’nın sularını toplayan Bitlis Çayı ile Zarova Çayı’nı da sularına katar

Botan Suyu’nun saniyede taşıdığı ortalama su miktarı 31 m3–274 m3 arasında değişir Uzunluğu 300 kmye ulaşan suyun toplama alanı da 7600 km2’dir Botan Suyu üzerinde Kip Köprüsü, Sağman Köprüsü ve Kayaboğaz Köyü yakınlarında 130 mlik asma köprü bulunmaktadır Botan Suyu’nun yükseltisi fazla olduğundan da akışı çok hızlıdır


Siirt Mağaraları

Siirt ilinin jeolojik yapısının kalkerli oluşu çok sayıda mağaranın il topraklarında meydana gelmesine neden olmuştur Bu mağaraların bir bölümünü insanlar konut olarak kullanmışlardır Bu tür mağaralara Kurtalan ve Eruh ilçelerindeki köylerde rastlanmaktadır

Bu mağaralar kalkerlerin erimesi ile ortaya çıkmış ve daha çok vadi boylarında yoğunlaşmıştır Mağaraların en ünlüleri Botan Mağaraları’dır Ayrıca Cudi Dağı üzerinde de ağzı dar, içerisi çok geniş, doruğa yakın yerde mağaralar da bulunmaktadır Bu mağaraların duvarlarında hayvan kabartmalarının resmedildiği görülmüş ve bunların tarih öncesi çağlarda da kullanıldığı anlaşılmıştır


Yaylalar

Siirt il topraklarındaki dağlardan sonra en önemli yeryüzü şekilleri arasında plato ve yaylalar gelmektedir İl topraklarının %21’i plato ve yaylalarla kaplıdır Yüksek düzlükler şeklinde olan bu platolar Siirt Doğusu Dağları, Kuran ve Yazlıca dağlarının Botan Suyu ve kolları tarafından yarılmış yamaçlarda toplanmıştır Bunların başında Pervari ilçesindeki Çemikâri, Cema ve Herekol yaylaları, Şirvan ilçesinde Bacavan Yaylası gelmektedir

Bu yaylalarda yağışlar düzensiz ve su kaynakları da oldukça kıttır Orman örtüsünden yoksun oluşlarından ötürü de çayırların oluşturduğu toprak tabakaları da burada yetersizdir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.