Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
cumhurbaşkanları, cumhurbaşkanlarımızcumhurbaşkanlarımız, hayatlarıtc

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları

Eski 06-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları




Cevdet SUNAY




GÖREV SÜRESİ

28 MART 1966
28 MART 1973
1899 yılında Trabzon'da doğdu İlk ve orta öğrenimini Erzurum, Kerkük, Edirne ve Kuleli Askerî Lisesi'nde yaptı

Birinci Dünya Savaşı sırasında, 1917 yılında subay adayı olarak eğitim kampına katıldı Aynı yıl Filistin cephesinde görev aldı

1918 yılında Mısır'da İngilizlere esir düştü Esaretten döndükten sonra, Kurtuluş Savaşı'na katılarak, Güney cephesinde görev aldı Sonradan Batı cephesinde görevini sürdürdü

1927 yılında Harp Okulu öğrenimini tamamladı 1930 yılında Harp Akademisi'ni bitirdi Silahlı Kuvvetlerde çeşitli görevler alarak 1949'dan sonra Generallik rütbelerinde hizmet verdi 1960 yılında Genelkurmay Başkanlığı görevine atandı

1966 yılında, bu görevinden ayrılarak Cumhurbaşkanlığı kontenjan senatörlüğüne seçildi Cemal Gürsel'in rahatsızlığı sebebiyle görevden ayrılması üzerine, 28 Mart 1966'da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye'nin beşinci Cumhurbaşkanı seçildi Yedi yıllık görev süresini tamamladıktan sonra 1973 yılında Cumhurbaşkanlığı'ndan ayrıldı

1929 yılında Atıfet Hanım'la evlenen ve üç çocuğu olan Cevdet Sunay 22 Mayıs 1982 gününde vefat etti


alıntıdır


Alıntı Yaparak Cevapla

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları

Eski 06-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları




Cemal GÜRSEL




GÖREV SÜRESİ

27 MAYIS 1960
28 MART 1966
1895 yılında Erzurum'da doğdu İlk öğrenimini Ordu ilinde yaptı Daha sonra öğrenimini Erzincan ve İstanbul'da askerî öğrenci olarak sürdürdü

1915-1917 yıllarında Topçu Subayı olarak Çanakkale Savaşlarına katıldı Filistin ve Suriye cephesinde görev aldı

Türk Kurtuluş Savaşı'nın Batı cephesindeki bütün savaşlarına katıldı 1929 yılında Harp Akademisi'ni bitirdi

1946 yılından başlayarak Orgenerallik rütbesi dahil çeşitli general rütbelerinde hizmet yaptı 1958 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atandı Bütün bu görevleri sırasında meslekî bilgi ve karakteri ile ordunun ve halkın sevgisini ve güvenini kazandı

27 Mayıs 1960 gününde gerçekleştirilen askeri müdahalenin lideri olarak kabul edildi Yeniden demokratik düzene dönülmesinde ve 1961 Anayasası'nın hazırlanmasında önemli rol oynadı Halk oyuna sunulan ve kabul edilen bu Anayasa gereğince, 10 Ekim 1961'de yapılan seçimlerden sonra oluşturulan Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye'nin dördüncü Cumhurbaşkanı olarak seçildi 1966 yılında başlayan rahatsızlığının sürmesi ve görevini engellemesi üzerine, Anayasa uyarınca Cumhurbaşkanlığı görevi sona erdi

1927 yılında Melahat Hanım'la evlenen ve bir çocuğu olan Cemal Gürsel, 14 Eylül 1966 gününde vefat etti

alıntıdır


Alıntı Yaparak Cevapla

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları

Eski 06-24-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları




Celal BAYAR



GÖREV SÜRESİ

22 MAYIS 1950
27 MAYIS 1960
1883 yılında Bursa'nın Gemlik ilçesinin Umurbey köyünde doğdu İlk ve orta öğrenimden sonra memuriyet yaşamına atıldı Adalet, reji ve bankacılık alanında memuriyet görevlerinde bulundu 1908 yılında İkinci Meşrutiyet'in ilânından sonra İttihat ve Terakki çalışmalarına katıldı Bu cemiyetin İzmir Şubesi Genel Sekreterliğini yaptı

12 Ocak 1920'de toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne Saruhan Sancağı Milletvekili olarak katıldı Millî Mücadele'nin başlaması ile birlikte Anadolu'ya geçerek bu hareketteki yerini aldı

Millî Mücadele sırasında Batı Anadolu'da etkinlik gösterdi Aynı zamanda Birinci Büyük Millet Meclisi'nde Bursa Milletvekili olarak görev aldı 1921'de İktisat Bakanı oldu

Lozan Barış Konferansı'na danışman göreviyle katıldı 1923 seçimlerinden sonra İkinci Büyük Millet Meclisi'ne İzmir Milletvekili olarak girdi

1924 yılında İş Bankası'nın kurulmasında önemli rol oynadı Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundaki savaşım çabalarında politikacı ve iktisatçı kimliği ile parladı 1937-1939 yılları arasında Başbakanlık yaptı Daha sonra siyasî yaşamını İzmir Milletvekili olarak sürdürdü

Çok partili siyasî yaşama geçilmesi üzerine 1946 yılında arkadaşları ile birlikte Demokrat Parti'yi kurdu ve başkanlığına getirildi Partisinin 1950 seçimlerini kazanmasından sonra aynı yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce Türkiye'nin üçüncü Cumhurbaşkanı seçildi (22 Mayıs 1950)

10 yıl boyunca sürdürdüğü bu görevden 27 Mayıs harekâtı ile 1960 yılında uzaklaştırıldı

Yassıada Mahkemesi tarafından idama mahkum edildi (15 Eylül 1961)

Cezası daha sonra müebbet hapse çevrildi Yassıada'dan Kayseri Bölge Cezaevi'ne nakledilen Bayar, 7 Kasım 1964'de rahatsızlığı nedeniyle serbest bırakıldı

1903 yılında Reşide Hanım'la evlenen ve üç çocuğu olan Celal Bayar, 22 Ağustos 1986 gününde İstanbul'da vefat etti

alıntıdır


Alıntı Yaparak Cevapla

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları

Eski 06-24-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları




İsmet İNÖNÜ





GÖREV SÜRESİ


11 KASIM 1938
22 MAYIS 1950

1884 yılında İzmir'de doğdu İlk ve orta öğrenimini Sivas'ta tamamladı Bir yıl Sivas'ta Mülkiye İdadisi'nde okuduktan sonra, 1897 yılında İstanbul'daki Mühendishane İdadisi'ne gitti 1901'de Mühendishane-i Berri-i Hümayun'a (topçu okulu) giren İsmet İnönü, bu okulu 1903'te topçu teğmeni olarak bitirdi 1906'da Erkân-ı Harbiye Mektebi'ni birincilikle bitirerek kurmay yüzbaşı rütbesiyle Edirne'deki 2 Ordu'nun 8 Alay'ında bölük komutanlığına atandı

1908'de kolağası oldu ve 31 Mart Olayı (13 Nisan 1909) olarak bilinen ayaklanmayı Selanik'ten gelerek bastıran Hareket Ordusu'nda görev aldı

1910-1913 yılları arasında Yemen İsyanı'nın bastırılması harekâtına katıldı Bu ve bundan önceki görevlerinde hudut problemleri ve asilerle yapılan anlaşmalarda başarılı hizmetleri ve meslekî özellikleriyle dikkati çekti Birinci Dünya Savaşı sırasında Kafkas Cephesi'nde Kolordu Komutanı olarak Atatürk'le birlikte çalıştı ve yıllardır süren dostlukları ile devletin geleceği hakkında ortak fikirleri gelişti Suriye Cephesi'nde savaştı; Millî Mücadele sırasında Atatürk'ün en yakın silâh arkadaşı olarak çalıştı

23 Nisan 1920'de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Edirne milletvekili olarak katılan İsmet Bey, 3 Mayıs'ta İcra Vekilleri Heyeti'nde Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Vekili oldu

Albay İsmet Bey, mebusluk ve bakanlık da uhdesinde kalarak Garp Cephesi Komutanlığı görevine getirildi Kuruluş aşamasındaki düzenli ordu ile Çerkes Ethem ayaklanmasının ve iç isyanların bastırılmasında etkin rol oynadı Ocak ve Nisan 1921'de I ve II İnönü savaşlarında Yunan ilerlemesini durdurdu

İnönü zaferleri, Ulusal Ordu'ya güven duyulmasını sağladı, Ulusal Kurtuluş Hareketini yürütenlere moral ve güç verdi

Birinci İnönü Savaşı sonunda tuğgeneral rütbesine yükseldi

Sakarya Meydan Savaşı ve Büyük Taarruz'dan sonra kazanılan zafer üzerine Mudanya Ateşkes toplantısında Büyük Millet Meclisi'ni temsil etti Lozan Barış Konferansı'na Dışişleri Bakanı ve Türk heyeti başkanı olarak katıldı

Görüşmeler sırasında Ulusumuzun çıkarlarını titizlikle savunan ve koruyan İsmet İnönü, 24 Temmuz 1923'te Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığının ve egemenliğinin tanınmasını sağlayan Lozan Antlaşması'nı imzaladı

Cumhuriyetin ilânından sonra 1923-1924 yıllarında ilk hükûmette Başbakan olarak görev aldı, aynı zamanda Halk Fırkası Genel Başkan Vekilliği'ni üstlendi 1934'te Soyadı Yasası çıktığında Atatürk'ün verdiği İnönü soyadını alan İsmet Paşa, Başbakanlık görevini 1924-1937 yılları arasında da sürdürdü

İnönü, Atatürk devrimlerinin gerçekleştirilmesinde ve Türkiye Cumhuriyeti'nin sağlam temeller üzerine oturtulmasında Atatürk'ün en yakın çalışma arkadaşıydı

Atatürk'ün ölümünden sonra 1938 yılında, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye'nin ikinci Cumhurbaşkanı olarak seçildi Cumhurbaşkanlığı'nın yanı sıra CHP Genel Başkanlığı'na da getirildi CHP'nin 26 Aralık 1938'de toplanan I Olağanüstü Kurultay'ında partinin "değişmez genel başkan"ı seçildi Ayrıca kendisine "Milli Şef" sıfatı verildi

İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye'yi savaş felâketinin dışında tutmayı başardı Savaştan sonra çok partili siyasî rejime geçilmesinde en büyük destek oldu

1950 genel seçimlerinden sonra CHP iktidarı Demokrat Parti'ye bırakırken, İsmet İnönü de Cumhurbaşkanlığı'ndan ayrıldı ve 1960 yılına kadar Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı olarak siyasî yaşamını sürdürdü 27 Mayıs harekâtından sonra Kurucu Meclis üyeliğine seçildi ve 10 Kasım 1961 tarihinde Başbakanlığa atandı

1965 yılında bu görevden ayrıldıktan sonra milletvekili olarak siyasî yaşamını sürdürdü 1972'de Parti Genel Başkanlığı ve milletvekilliğinden istifa ederek, 25 Aralık 1973'de ölünceye kadar Anayasa gereğince Cumhuriyet Senatosu tabiî üyeliği görevinde bulundu

1916 yılında Mevhibe Hanım'la evlenen İsmet İnönü üç çocuk babasıydı

alıntıdır





Mustafa İsmet İnönü, asker, siyasetçi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci Cumhurbaşkanı 24 Eylül 1884'te İzmir'de doğdu, 25 Aralık 1973'te Ankara'da öldü Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasında çok önemli bir rol oynamış, Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsız bir devlet olarak dünya sahnesinde yerini almasını sağlayan Lozan Antlaşması'nı imzalamış, birçok kez de başbakanlık görevini yapmıştır

'nin sonunu belirleyen Mudanya Mütarekesi görüşmelerinde (3-11 Ekim 1922) Türk tarafını temsil eden İsmet Paşa, 26 Ekim 1922'de hariciye vekili oldu Lozan görüşmelerinde murahhas heyetin başkanlığını yaptı; yeni devletin bağımsızlığını ve egemenliğini onaylayan, Sevr Antlaşması ve Mondros Mütarekesini geçersiz kılan Lozan Antlaşması'nı imzaladı İkinci dönem (1923-27) TBMM'de Malatya milletvekili olarak bulunan İsmet Paşa, Fethi Bey'in (Okyar) kurduğu İcra Vekilleri Heyeti'ne gene hariciye vekili olarak girdi 23 Ağustos'ta Lozan Antlaşması'nın TBMM'de kabulü, siyasal-diplomatik başarılarının en önemlisi oldu
29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in ilanı ile sonuçlanan süreçte, Mustafa Kemal'le yakın siyasal işbirliği içindeydi İlk Cumhuriyet hükümetini kurdu (30 Ekim); aynı zamanda Halk Fırkası (sonradan Cumhuriyet Halk Partisi-CHP) genel başkan vekilliğini üstlendi Böylece hükümet ve parti üzerinde otorite kurma olanağı elde etti Muhalefet partisi olarak kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TPCF) karşısında istediği yetkileri elde edemediği için 8 Kasım 1924'te başvekillikten istifa etti; 21 Kasım 1924'te yeni hükümeti Fethi Bey kurdu Doğudaki Şeyh Said Ayaklanması3 Mart 1925'te İsmet Paşa yeniden hükümeti kurmakla görevlendirildi Ayaklanmanın bastırılmasında hükümet başkanı olarak önemli rol oynadı Bu tarihten sonra, yeni devletin ve tek parti yönetiminin oluşumunda Mustafa Kemal ile birlikte en önemli siyasal kişilik olarak belirdi üzerine
1934'te Soyadı Kanunu çıktığında Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği İnönü soyadını alan İsmet Paşa, 1924'ten 1937'ye değin başvekillik görevini aralıksız sürdürdü Bu dönemde ülkedeki bütün önemli siyasal gelişmelere damgasını vurdu Siyasal muhalefetin etkisizleştirilmesinde, Kemalist reformların ilanında ve uygulanmasında, iktisat politikasında devletçilik ilkesinin kabulünde ve uygulanmasında çok önemli rolü oldu
İnönü Eylül 1937'de Atatürk'le aralarındaki bazı görüş ayrılıkları yüzünden ve onun isteğiyle başvekillikten ayrıldı CHP'nin genel başkan vekilliğinden de alındı Görüş ayrılıkları büyük ölçüde İnönü'nün devletçilik uygulamalarından doğmuştu Atatürk devletçilik uygulamalarının İnönü'nün düşündüğü biçimde genişletilmesinden yana değildi ve aynı görüşü paylaşan iktisat vekili Celal Bayar'ı İnönü'ye karşı siyasal bir seçenek olarak görüyordu İnönü ikinci kez başvekillikten ayrılınca yerine Celal BayarMalatya milletvekili olarak görev yaptı atandı İnönü bu dönemde yalnızca TBMM'de

Cumhurbaşkanlığı ve Çok Partili Dönem

İsmet İnönü Atatürk'ün ölümü üzerine 11 Kasım 1938'de cumhurbaşkanlığına seçildi Etkin siyasal yaşamdan çekildikten bir yıl sonra cumhurbaşkanı seçilebilmesi, büyük ölçüde Cumhuriyet'le özdeşleşmiş olmasıyla ilgiliydi Cumhurbaşkanlığının yanı sıra CHP genel başkanlığına da getirildiğinden yönetim üzerinde geniş otorite sahibi oldu CHP'nin 26 Aralık 1938'de toplanan I Olağanüstü Kurultay'ında partinin "değişmez genel başkan"ı seçildi Ayrıca kendisine "Milli Şef" sıfatı verildi
Cumhurbaşkanı seçilmesinden hemen sonra başlayan II Dünya Savaşı (1939-45) döneminde İnönü ülkeyi savaştan uzak tutmaya çalıştı Savaş yıllarındaki ekonomik ve toplumsal sıkıntılar ise, dönemin unutulmayan mirası olarak kaldı Gene bu dönemde Hasan Ali Yücel'in öncülüğündeki Köy Enstitüleri kuruldu ve geliştirildi
II Dünya Savaşı'nın hemen ardından, gerek uluslararası siyasetteki gelişmeler, gerekse ülke içindeki yeni oluşumlar rejimin genel niteliğinde önemli değişiklikleri gündeme getirdi Ismet Inönü çok partili rejimdeki ilk muhalefet partisi olan Milli Kalkınma Partisini engelleme girişiminde bulundu Parti başkanının mallarını kamulaştırdı Dünyada sayılı olan uçak fabrikalarından olan NUD uçak fabrikasının kapısına kilit vurdu Basında "kuzu partisi" olarak bu partiyi lanse ettirdi 1945 yılında kurulan Milli Kalkınma Partisinden sonra 1946'da kurulan Demokrat Parti ile çetin bir seçim yarışına girdi Ismet Inönü'nün çok partili rejimdeki ilk muhalefet partisi olan Milli Kalkınma Partisine olan tutumu çok partili rejimi ne kadar destekleyip desteklemedigi konusunda şüphe uyandırmaktadır
14 Mayıs 1950 genel seçimlerinden sonra CHP iktidarı Demokrat Parti'ye (DP) bırakırken, İsmet İnönü de cumhurbaşkanlığından ayrıldı ve ana muhalefet partisi genel başkanı olarak siyasal rolünü sürdürdü On yıllık muhalefet döneminde partisinin başında kaldı ve iktidarın zamanla sertleşen siyasal baskılarına karşın, CHP'nin yeniden güçlenmesine katkıda bulundu
DP, 27 Mayıs 1960 hareketiyle iktidardan uzaklaştırıldı Yeni anayasa kabul edilip, 15 Ekim 1961 genel seçimlerinden CHP birinci parti olarak çıkınca, İnönü yeniden hükümeti kurmakla görevlendirildi Bu dönemde CHP-AP, CHP-YTP-CKMP ve CHP-Bağımsızlar koalisyon hükümetlerine başkanlık etti Yeni kurulan siyasal sistemin sağlıklı biçimde işlemesi için çaba gösterdi 27 Mayıs hareketinin doğurduğu sorunlarla da uğraşarak 22 Şubat ve 21 Mayıs 1963'te Cumhurbaskani Cemal Gürsel'e iki darbe girişiminin önlenmesi cabalarinda yardimci oldu 1964 Kıbrıs olayları sırasında ABD'nin Türkiye'nin adaya müdahalesini engellemesi üzerine dış politikada çok yönlü arayışlara girdi Donemin Cumhurbaskani ve milli birlestirici lideri olan Cemal Gürsel 'in Turkiye Cumhuriyetine katkilari olarak tarihe gecen ilk Devlet Arastirma Kutuphanesi ve hukumete yol gostericilik gorevini yasayla verdigi Turkiye Bilimsel Teknik Arastirma Kurumu'nun kurulmasi, planlı ekonomiye gecis, Devlet Planlama Teskilatinin kurulusu, 5 yillik kalkinma planlari, sendikalar, grev ve toplu sözleşme yasalarının çıkarılması, Ankara anlasmasi ve takip eden sene Ortak PazarSSCB ile iyi ilişkiler kurulması, Milli Istihbarat Kurulusu yasasi ve duzenlemesi, Milli Guvenlik Kurulu'nun baslangic ve gelistirilmesi, Turk ordusunun modernizasyonu, Iran, Pakistan ile birlikte bolgesel kalkinma organizasyonunun kurulmasi, Avrupa ve Orta Asya memleketlerini baglayan mikrodalga radyo iletisim agi kurulmasi, Devlet Istatistik Enstitusu ile Turizm Bakanliginin kurulmasi, Guneydogu Anadolu'nun kalkinma ve gelistirilmesi planlari, Basin Yayin yuksek okulunun ilk kurulusu da bu döneme ve Basbakan Ismet Inonu'nun Gursel'e destek verici idaresine rastlar İnönü hükümeti 6 Şubat 1965'te yerini Suat Hayri Ürgüplü10 Ekim 1965 seçimlerinde partisinin seçimi kaybetmesi üzerine, parti içi görüş ayrılıkları derinleşti İnönü'nün desteklediği "ortanın solu" politikası parti tarafından benimsendi üyeliği, hükümetine bıraktı
Silahlı Kuvvetler'in 12 Mart 1971'deki müdahalesinden sonra, CHP'nin tutumu konusunda parti içinde önemli görüş ayrılıkları belirdi ve İnönü parti genel sekreteri Bülent Ecevit'le anlaşmazlığa düştü Ecevit'e göre, müdahalenin amacı, CHP içinde egemen olan "ortanın solu" politikasına son vermek ve partinin iktidar olmasını önlemekti İnönü ise, müdahaleye açıkça karşı çıkılmasını onaylamıyordu Yeni kurulacak hükümete partinin üye verip vermeyeceği konusunda beliren anlaşmazlık sonucunda Ecevit istifa etti Ecevit'le yoğun bir mücadeleye giren İnönü, Mayıs 1972'de toplanan V Olağanüstü Kurultay'da, politikasının partisince onaylanmaması durumunda istifa edeceğini açıkladı Kurultayda parti meclisi Ecevit'in yanında yer alınca da 8 Mayıs 1972'de CHP genel başkanlığından ayrıldı Türk siyasal yaşamında parti içi mücadele sonucunda değişen ilk genel başkan olan İnönü 4 Kasım 1972'de CHP üyeliğinden, 14 Kasım 1972'de de milletvekilliğinden istifa etti Başvurusu üzerine tabii senatör olarak Cumhuriyet Senatosu'nda görev aldı


25 Aralık 1973'te ölen İnönü 27 Aralık'ta devlet töreni ile Anıtkabir'de toprağa verildi Anılarının bir bölümünü Hatıralarım, Genç Subaylık Yılları, 1884-1918 (1968) adı altında toplamış, ayrıca çeşitli tarihlerdeki söylev ve demeçlerini içeren İsmet Paşa'nın Siyasi ve İçtimai Nutukları, 1920-1933 (1933), İnönü Diyor ki (1944), İnönü'nün Söylev ve Demeçleri I, 1920-1946 (1946) gibi kitapları yayımlanmıştır


alıntıdır




Alıntı Yaparak Cevapla

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları

Eski 06-24-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları



Mustafa Kemal ATATÜRK

GÖREV SÜRESİ


29 EKİM 1923
10 KASIM 1938
Mustafa Kemal, 1881 yılında Selanik'te doğdu
İlköğrenimine, Annesi Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine Hafız Mehmet Efendi mahalle mektebinde başladı Bir süre devam ettiği bu okuldan babasının isteğiyle ayrıldı ve öğrenimini o günün çağdaş eğitim anlayışını benimseyen Şemsi Efendi Mektebi'nde tamamladı
Mustafa Kemal, askeri dehasını ve liderlik yeteneğini geliştireceği askerî eğitimine, 1893 yılında Selânik Askerî Rüştiyesi'nde başladı 1896-1899 yıllarında Manastır Askerî Lisesi'ni, 1902 yılında teğmen rütbesiyle Kara Harp Okulu'nu, 1905 yılında ise yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademisi'ni bitirdi
1905-1907 yılları arasında Şam'daki, 5 Ordu'da görev yapan Mustafa Kemal, 1907'de, bugün kıdemli yüzbaşı olarak adlandırılan kolağası rütbesini aldı
13 Nisan 1909'da, tarihimizde 31 Mart olayı olarak bilinen ayaklanmanın bastırılmasında etkin rol oynayan Hareket Ordusu'nda, Kurmay Başkanı olarak görev yapan Mustafa Kemal, 1910 yılında Picardie Manevraları'nda Türk Ordusu'nu temsil eden kurulda yer aldı
1911 yılında, İstanbul'da Genelkurmay Başkanlığı'ndaki görevinin ardından, İtalyanların Trablusgarp'a saldırısıyla başlayan savaşta, Tobruk ve Derne bölgelerinde gönüllü yerel güçlerin başında bulundu Aynı yılın 27 Mart'ında binbaşı oldu, 1912 yılının 6 Mart'ında ise Derne Komutanlığı'na getirildi
1912'de Balkan Savaşı'nın başlamasıyla, İstanbul'a geri dönerek, Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katılan Mustafa Kemal, Dimetoka ve Edirne'nin geri alınmasında önemli rol oynadı 1913 yılında atandığı Sofya Ataşemiliterliği görevini sürdürürken yarbaylığa yükseltildi
1914 yılının Ekim ayında, Osmanlı İmparatorluğu'nun İttifak Devletleri'nin yanında I Dünya Savaşı'na katılmasıyla, 19 Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi İtilaf Devletleri'nin tüm gücüyle yüklendiği Çanakkale'de eşsiz bir direnişin önderliğini yapan, çarpışmanın yazgısını değiştiren ve "Çanakkale geçilmez" dedirten yine Mustafa Kemal'di
25 Nisan 1915'te, Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerinin yenilgiye uğratılmasının ardından, 1 Haziran 1915'te albaylığa yükselen Mustafa Kemal, Anafartalar Grubu Komutanı olarak 9-10 Ağustos'ta Anafartalar, 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II Anafartalar Zaferleriyle başarılarına yenilerini ekledi
27 Ocak 1916'da karargâhı Edirne'de bulunan 16 Kolordu'nun Komutanlığına atanan Mustafa Kemal, kısa bir süre sonra, 16 Kolordu'nun, Doğu Cephesi'nin güçlendirilmesi amacıyla Diyarbakır'a kaydırılması kararlaştırılınca, Kolordu Komutanı olarak Diyarbakır'a gönderildi ve rütbesi tümgeneralliğe yükseltildi Rus güçleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı
Mustafa Kemal, 2 Ordu Komutanlığı'na, sonra da Halep'te Alman Generali Falkenheim komutasındaki Yıldırım Orduları Grubu'nda, 7 Ordu'nun Komutanlığı'na atandı 15 Aralık 1917'de Veliaht Vahdettin ile birlikte Almanya'ya yapılan resmî ziyarete katılan Mustafa Kemal, 15 Ağustos 1918'de yeniden 7 Ordu Komutanı olarak Halep'e döndü Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasından bir gün sonra, Mustafa Kemal'in, 31 Ekim 1918'de getirildiği Yıldırım Orduları Komutanlığı görevi, bu Ordu'nun 13 Kasım 1918'de kaldırılması üzerine sona erdi O'nun artık görev yeri Harbiye Nezareti idi
Mondros Ateşkesi, yurt topraklarının İtilaf Devletleri'nce paylaşılmasını ve işgal edilmesini öngören, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş sürecini hızlandıran, koşulları ağır bir antlaşma olarak tarihteki yerini aldı
Ateşkes koşullarının yanı sıra, yöneticilerin yanlış tutum ve davranışları sonucu ülkenin içine sürüklendiği durum, Mustafa Kemal'in uzun yıllar boyunca zihninde yeşeren düşüncelerini harekete geçirmesini ve Türk Ulusu'nu esenliğe kavuşturacak kararı almasını sağladı
Mustafa Kemal'in, "Ulusal egemenliğe dayanan, kayıtsız, koşulsuz bağımsız yeni bir Türk Devleti kurma" kararını alması ve bunu gerçekleştirecek koşulları oluşturmak amacıyla Samsun'a hareketi, tarihin akışını değiştiren bir adımdır
"19 Mayıs" Türk Ulusu ve kendi yaşamı içinde öyle bir dönüm noktasıdır ki, Mustafa Kemal bu günü "doğum günü" olarak nitelemiştir
Mustafa Kemal'in, "Ben, Samsun'a çıktığım gün elimde maddî hiçbir kuvvet yoktu Yalnız büyük Türk Milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevî bir kuvvet vardı İşte ben bu ulusal kuvvete, bu Türk Milletine güvenerek işe başladım" sözleri, O'nun kurtuluş yolunda, ulusal birliği gerçekleştirmek düşüncesiyle çıktığı Anadolu yolculuğunda Türk Ulusu'na duyduğu güveni ortaya koymaktadır
Ulusal savaşımın bayrağını açmak için beklediği fırsat, 9 Ordu Müfettişliğine getirilmesi ile karşısına çıktı ve 19 Mayıs 1919'da ulaştığı Samsun'da kısa bir süre kaldıktan sonra 28 Mayıs 1919'da gittiği Havza'da, tüm komutanlara, üst kademedeki yöneticilere ve ulusal kuruluşlara gizli bir genelge yayımlayarak, işgal karşısında bütünleşme çağrısında bulundu
22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgede, "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" ilkesine yer vererek, Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı İngilizlerin baskısı sonucu müfettişlik görevinden alınmak istenmesi üzerine, askerlikten ve resmî görevinden ayrılma kararı alan Mustafa Kemal, 8 Temmuz 1919'da bir duyuruyla, tüm gücüyle Anadolu'nun bağımsızlık savaşı için çalışacağını açıkladı
23 Temmuz-7 Ağustos 1919 günlerinde, geleceğimizin sağlam temeller üzerinde biçimlenmesinin yolunu açan Kurtuluş Savaşı'nın temel ilke ve yöntemlerinin belirlendiği, Erzurum Kongresi'ni topladı Bölgesel konuları görüşmek için toplanan Kongre'de ülkenin tümünü ilgilendiren önemli kararlar alınarak ulusal savaşımın esas programı hazırlandı
Mustafa Kemal 7 Ağustos 1919'da Kongre'nin kapanışı nedeniyle Kongre heyetine yaptığı konuşmada, esaslı kararlar alındığını ve dünyaya Ulusumuzun varlığı ve birliğinin gösterildiğini, tarihin bu Kongre'yi ender ve büyük bir eser olarak kaydedeceğini söyleyerek, toplantının önemini ortaya koydu
4-11 Eylül 1919 günleri arasında toplanan ve Ulusumuzun, birlik ve dayanışma içinde bağımsızlığından hiçbir koşulda ödün vermeyeceğini dünyaya duyuran Kongre olma özelliği taşıyan Sivas Kongresi'nde, manda yönetimi tümüyle reddedildi Erzurum Kongresi kararları genişletilerek, Misak-ı Millî görüşü yinelendi Tüm ulusal direniş örgütleri "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adı altında birleştirildi Yurdumuzun tamamını temsil eden Heyeti Temsiliye'nin başkanlığına seçildi
20-22 Ekim 1919'da İstanbul'dan gelen Bahriye Nazırı Salih Paşa'yla Amasya'da görüştü Anadolu'da başlatılan ulusal savaşımın İstanbul Hükûmeti tarafından tanınması yönünden büyük önem taşıyan Amasya Protokolü imzalandı
7 Kasım 1919'da, İstanbul'da toplanması kararlaştırılan Osmanlı Meclisi için Erzurum'dan milletvekili seçildi
27 Aralık 1919'da, Heyeti Temsiliye üyeleriyle birlikte geldiği Ankara, bu tarihten sonra Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın önemli kararlarının alınarak, tüm Anadolu'ya yayıldığı önemli bir merkez oldu
İstanbul'un, 16 Mart 1920'de resmen işgal edilmesi üzerine, Mustafa Kemal, bu hareketin haksız ve hükümsüz olduğunu belirterek, kapanan Meclis'in Ankara'da açılacağını tüm dünyaya ilân etti
Mustafa Kemal, 19 Mart 1920'de yayınladığı bir genelgeyle, ulusun yeniden seçeceği temsilcilerle kurulacak yeni Meclis'in ulusun bağımsızlığını ve devletin kurtarılmasını sağlayacak önlemleri alacağını ve uygulayacağını duyurdu Bu genelgenin ardından ülkenin her yerinde seçimler yapıldı ve Ankara'da toplanacak Millet Meclisi'nin hazırlıkları tamamlandı
Böylece ulusal istenci gerçekleştiren ilk Meclis 23 Nisan 1920'de Ankara'da toplandı ve Mustafa Kemal Meclis Başkanlığı'na seçildi
Bağımsızlık savaşımının askerî ve siyasî önderi ve ileri görüşlü kişiliğiyle davanın beyni olan yüce önder, 11 Mayıs 1920'de İstanbul Hükûmeti tarafından ölüm cezasına çarptırıldı
Bir an önce kurulmasına büyük önem verdiği düzenli ordu ilk başarısını, 11 Ocak 1921'de, I İnönü, 31 Mart 1921'de de II İnönü zaferlerini kazanıp, Yunanlıların geri çekilmek zorunda kalmasıyla elde etti
Meclis'te uzun görüşmeler sonucu 20 Ocak 1921'de ilk anayasa olan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu kabul edildi
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni, Misak-ı Milli'ye ve Anayasa'nın ilkelerine uygun biçimde çalışır duruma getirebilmek için, 10 Mayıs 1921'de Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu'nu kurdu Grubun seçilerek göreve getirilen başkanı Mustafa Kemal'di
5 Ağustos 1921'de, Mustafa Kemal'in, geniş yetkiler verilerek üç ay süre ile Başkomutanlık görevine getirilmesini sağlayan yasa kabul edildi "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır O satıh bütün vatandır Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça, terk olunamaz" anlayışı ve direktifiyle 23 Ağustos-13 Eylül günleri arasında, 22 gün 22 gece süren çarpışmalardan sonra Yunan Ordusu Sakarya Nehri'nin doğusunda tümüyle yenilgiye uğratıldı Sakarya Zaferi'nin ardından, TBMM'nin çıkardığı bir yasayla, savaştaki üstün başarısından dolayı Yüce Önder Mustafa Kemal'e 19 Eylül 1921'de "mareşallik" rütbesi ve "gazi" unvanı verildi
26-30 Ağustos 1922 günleri arasında Mareşal Gazi Mustafa Kemal komutasındaki Başkomutan Meydan Muharebesi, Türk Ordusu'nun kesin zaferiyle sonuçlandı Başkomutan'ın "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" emriyle Türk Ordusu, büyük bir moral ve güç ile İzmir yönünde ilerledi 9 Eylül 1922'de çekilen düşman kuvvetlerinin İzmir'de yenilgiye uğratılmasıyla, 4 yıl süren Ulusal Kurtuluş Savaşımı amacına ulaştı
3 Ekim 1922'de imzalanan ve 11 Ekim 1922'de yürürlüğe giren Mudanya Ateşkes Antlaşması ile savaş durumu sona erdi Barış Antlaşmasının koşullarını görüşmek üzere Lozan'da yapılacak konferansa İtilaf Devletleri'nin İstanbul Hükûmeti'ni de çağırması üzerine, 1 Kasım 1922'de TBMM'nce alınan "Milletin saltanat ve hâkimiyet makamı yalnız ve ancak TBMM'dir" kararıyla saltanat kaldırıldı
Varlığından büyük güç aldığı annesi Zübeyde Hanım'ı 15 Ocak 1923'te kaybeden Gazi Mustafa Kemal, acısına karşın, Ulusuna olan görev ve sorumluluklarını yerine getirmek için çalışmalarına ara vermedi
29 Ocak 1923'te Gazi Mustafa Kemal, Latife Uşaklıgil ile 5 Ağustos 1925'e kadar sürecek evliliğini yaptı
17 Şubat 1923'te İzmir'de ilk Türkiye İktisat Kongresi'nin açılışını yapan Gazi Mustafa Kemal, çağdaşlaşma yolunda, iktisadî kalkınmanın gerekliliğini vurgulayarak, siyasî ve askerî zaferlerin, ekonomik zaferlerle desteklenmeden, kısa süreli olacağına dikkat çekti
24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla, Devletimizin uluslararası alanda siyasal, hukuksal, ekonomik ve toplumsal ilişkileri yeniden düzenlendi Yeni Türk Devleti'nin varlığının, egemenliğinin ve bağımsızlığının tanınmasını sağlayan Lozan Antlaşması ile Misak-ı Millî sınırları İtilaf Devletlerince resmen kabul edildi
Gazi Mustafa Kemal'in, "Lozan Antlaşması, Türk milleti aleyhine asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması'yla tamamlandığı zannedilmiş büyük bir suikastin yıkılışını ifade eden bir vesikadır" sözleri, Lozan'ın tarihimizdeki yerini ve önemini gözler önüne sermektedir
13 Ağustos 1923'te, Gazi Mustafa Kemal, ikinci kez TBMM Başkanlığı'na seçildi 9 Eylül 1923'te, Cumhuriyet Halk Fırkası'nı kurdu TBMM'nin aldığı bir kararla yeni devletin başkenti, 13 Ekim 1923'te Ankara oldu
Ulusal egemenlik esasının tam olarak ancak cumhuriyet yönetimiyle olanaklı olacağını düşünen Gazi Mustafa Kemal, 27 Eylül 1923'de Neue Freie Presse muhabirine verdiği demeçte "Yeni Türkiye Anayasasının ilk maddelerini sizlere tekrar edeceğim: Hakimiyet Kayıtsız şartsız milletindir Yürütme kudreti, yasama yetkisi milletin tek ve gerçek temsilcisi olan mecliste toplanmıştır Bu iki kelimeyi bir kelimede anlatmak mümkündür: Cumhuriyet" diyerek Cumhuriyet'in kurulmasının yakın olduğu işaretini verdi
Gazi Mustafa Kemal 28 Ekim akşamı Çankaya Köşkü'nde yemeğe davet ettiği arkadaşlarına "Yarın Cumhuriyet'i ilân edeceğiz" diyerek, kurtuluş sürecinde temelleri adım adım atılan ve ulusal egemenliğe dayanan yeni yönetim biçimini yaşama geçirme zamanının geldiğini ortaya koydu O gece, İsmet İnönü ile birlikte bir yasa tasarısı hazırladılar 1921 Anayasa'sının 1 maddesinin sonuna "Türkiye Devletinin hükûmet biçimi cumhuriyettir" cümlesini ekleyerek, ilgili maddelerdeki gerekli değişiklikleri kaleme aldılar
29 Ekim günü toplanan Halk Fırkası Genel Kurulu'nda konuşan Mustafa Kemal, hükûmet krizi ve bunun çözümü için Anayasa'nın 1, 2, 4, 10, 11, 12 maddelerinin değiştirilmesini ve hükûmetin şeklinin Cumhuriyet olmasını öngören teklifi sundu Parti toplantısında kabul edilmesinin ardından Anayasa Komisyonu'nda incelenen tasarı İsmet İnönü'nün, ivedilikle görüşülmesi önerisi üzerine okundu ve ivedilikle görüşüldü: Meclis 29 Ekim 1923 günü saat 2030'da Cumhuriyet'i ilân etti
Ardından Cumhurbaşkanı seçimi için oylama yapıldı ve sonucu İsmet Paşa Meclis'e şöyle bildirdi
"Türkiye Cumhuriyeti Başkanlığı için yapılan oylamaya 158 kişi katılmış ve cumhurbaşkanlığına, 158 üye oybirliği ile Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal Hazretleri'ni seçmişlerdir"
Atatürk'ün "Türk Mileti'nin karakter ve adetlerine en uygun idare cumhuriyet idaresidir" dediği Cumhuriyet'in kuruluşu tüm yurtta coşkuyla karşılandı
Kazandığı zaferleri, "daha büyük gayelere ulaşmak için gerekli vasıta" olarak niteleyen Gazi Mustafa Kemal, başarılarının ardından devlet yapısında ve toplum yönetiminde büyük reformların yapılmasına öncülük etmesinin yanı sıra, çağdaş yaşam anlayışının temellerini de attı
Bu yaklaşımla ilk olarak, 3 Mart 1924'te Cumhuriyet'in çağdaş yönetim anlayışıyla örtüşmeyen Halifelik ile Şer'iye ve Evkaf Vekâleti kaldırıldı Böylece lâik hukuk sistemine geçiş sürecinde önemli bir adım atılmış oldu
3 Mart 1924'te Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun kabul edilmesiyle, her kademedeki okullarda eğitim birliği sağlandı Medreseler kapatılarak, ulusal, lâik ve çağdaş eğitim kurumlarıyla Türkiye Cumhuriyeti gelişimini sürdürdü
Art arda yaşama geçirilen devrimlerin Devletin siyasal ve toplumsal düzeninde gerçekleştirdiği köklü değişikliklere bağlı olarak, 20 Nisan 1924 günü Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci anayasası kabul edildi
Köylüyü Türkiye'nin gerçek sahibi ve efendisi olarak niteleyen ve tarım ile sanayinin birarada gelişiminin istikrarlı ve planlı kalkınmanın temeli olduğuna inanan Gazi Mustafa Kemal, modern tarıma öncülük etmek amacıyla 1925 yılında Atatürk Orman Çiftliğini kurdu
Gazi Mustafa Kemal, 24 Ağustos 1925'te, Kastamonu'ya yaptığı gezide şapka giyerek, bu çağdaş simgeyi Ulusuna tanıttı 25 Kasım 1925'te, Ulus'un içinde bulunduğu büyük değişim ve dönüşüm sürecinin uzantısı olarak Şapka Yasası kabul edildi
30 Kasım 1925'te tekke ve za'viyeler ile türbeler kapatıldı ve türbedarlıklar ile birtakım unvanların kaldırılmasına dair Yasa kabul edildi
Batı dünyasıyla kurulan ilişkilerde, takvim ve zaman ölçülerinin farklılığından kaynaklanan sorunlar, 26 Aralık 1925'te milâdî takvim ve 24 saat esasına geçilmesiyle aşıldı 26 Mart 1931 gününde kabul edilen Yasa'yla metre ve kilogram gibi çağdaş uzunluk ve ağırlık sistemlerinde uluslararası standarda ulaşıldı
17 Şubat 1926'da, Mecelle ve Şer'i Hukuk yerine Türk Medenî Kanunu kabul edildi Kadınlarımızın yasalar önünde erkeklerle eşit haklara sahip olması, çok eşliliğin yasaklanması, medenî nikâh zorunluluğunun getirilmesi, mahkeme yoluyla boşanma gibi değişiklikler, Türk toplumunu çağdaş hukuk anlayışı ve yaşam biçimi ile tanıştırdı Türk kadını 1930'da belediye, 5 Aralık 1934'te de milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme haklarını elde etti
1926 Haziranı'nda Gazi Mustafa Kemal'e İzmir'de düzenlenmesi tasarlanan suikast girişimi önceden haber alınarak önlendi ve düzenleyicileri tutuklandı Yüce önder bu girişimi, Anadolu Ajansı'na, "Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet pâyidar kalacaktır" sözüyle değerlendirdi
30 Haziran 1927'de askerlikten emekli oldu
Toplumların hafızasının canlı tutulmasının, ulusal birliğimiz ve aydınlık geleceğimiz için taşıdığı önemin bilinciyle, Samsun'a çıktığı andan başlayarak, Kurtuluş Savaşı'nın tüm evrelerini, Cumhuriyet'in kuruluşunu ve devrimlerini, sorumlu devlet adamı kişiliğiyle Büyük Nutuk adlı yapıtında topladı 15 Ekim 1927'deki Cumhuriyet Halk Fırkası'nın İkinci Kurultayı'nda "Büyük Nutuk"u okudu Büyük Nutuk'un sonunda, Türkiye Cumhuriyeti'ni, her zaman güvendiği Türk gençliğine emanet etti
1 Kasım 1927'de ikinci kez Cumhurbaşkanlığı'na seçildi
10 Nisan 1928'de, 1924 Anayasası'ndan "Türkiye Devleti'nin dini İslâmdır" hükmü çıkarıldı 1937 yılında ise, Türkiye'nin lâik bir devlet olduğu ilkesi Anayasa'ya kondu
24 Mayıs 1928'de, uluslararası rakamlar, 1 Kasım 1928'de de yeni Türk harfleri kabul edildi O Ulusu'nun "Başöğretmeni"ydi ve yeni harfleri, çıktığı gezilerde yurttaşlarına tanıtma görevini üstlendi
4 Mayıs 1931'de üçüncü kez Cumhurbaşkanlığı'na seçildi
Türk Ulusu'nun büyüklüğüne inanan Gazi Mustafa Kemal, onun çağdaş uluslar arasında yer alabilmesi için önce tarihini bilmesi ve geçmiş birikimlerini ilk kaynaklardan kendisinin araştırarak öğrenmesi gerektiğine inanıyordu Bu anlayışın uzantısı olarak çıkarılan yönergeyle, 12 Nisan 1931'de Türk Tarih Kurumu kuruldu
Türkiye Cumhuriyeti'nin temelinin kültür olduğunu belirten Ulu Önder, Türk dilinin güzelliğini ve zenginliğini ortaya çıkarmak ve onu gerçek değerine eriştirmek amacıyla, 12 Temmuz 1932'de Türk Dil Kurumu'nun kurulmasını sağladı
26 Haziran 1934'te çıkarılan Soyadı Yasası ile TBMM tarafından Türk Ulusu'nun Yüce Önderine "Atatürk" soyadı verildi
1 Mart'ta, 1935'te dördüncü kez Cumhurbaşkanı seçildi Aynı yıl Cuma günleri yapılan hafta tatili Pazar olarak değiştirildi
5 Şubat 1937'de, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin dayandığı temelleri oluşturan cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, lâiklik, devrimcilik ilkeleri Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda değişmez ve değiştirilmez yerini aldı
Türkiye Cumhuriyeti'nin izlediği barışçı politikayı, "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" sözleriyle özetleyen Atatürk, bölgede barışın sağlanıp korunmasına büyük önem verdi 1932'de Milletler Cemiyeti'ne giren Türkiye, 1934'te Balkan, 1937'de de Sadabad paktlarını imzaladı 20 Temmuz 1936'daki Montreux Anlaşması'yla, Boğazlar Komisyonu kaldırılarak, yetkisi Türkiye'ye verildi
Atatürk'ün çözümü için büyük uğraş verdiği konulardan biri de Hatay sorunu oldu 2 Eylül 1938'de Hatay'da bir Türk Cumhuriyeti kuruldu Hatay Millet Meclisi 29 Haziran 1939 gününde oybirliğiyle aldığı kararla Türkiye Cumhuriyeti'ne katıldı 7 Temmuz 1939 gününde çıkarılan bir yasa ile de Hatay ili kuruldu ve anavatana katılma işlemi kesinleştirildi
Yoğun çalışmalar sonucu sağlık durumunun gittikçe bozulması üzerine hastalığıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanlığı tarafından ilk resmî bildiri, 31 Mart 1938'de yayımlandı
15 Eylül 1938'de vasiyetini hazırlattı Sağlık durumuna ilişkin raporların yayımlanmasına, 16 Ekim 1938'de başlandı 10 Kasım 1938'de Dolmabahçe Sarayı'nda saat 0905'te, ardında gözü yaşlı bir ulus bırakarak son nefesini verdi
Tarihe malolmuş saygın kişiliğiyle, insanlığın yetiştirdiği unutulmaz liderler arasındaki yerini alan Atatürk'ün ölümü yalnız Türk Ulusu'nu değil, tüm dünyayı derinden üzdü
Naaşı 21 Kasım günü geçici istirahatgâhı Etnografya Müzesi'ndeki katafalka yerleştirildi Cenaze törenine tüm dünyadan özel temsilciler katıldı Cumhuriyet Halk Partisi, ölümünden bir yıl sonra olağanüstü kurultayında, büyük kurucusunun "Ebedî Şef" olarak sonsuza dek yaşatılmasını kararlaştırdı
Ölümünün 15 yılında, 10 Kasım 1953'te, naaşı büyük bir törenle Anıtkabir'deki ebedi istirahatgâhına defnedildi
Eşsiz lider, komutan, devrimci, siyaset ve devlet adamı olarak tüm insanlık için esin kaynağı olan Atatürk, doğumunun 100 yılında Türkiye'de ve dünyada törenlerle anıldı UNESCO'nun aynı yılı Atatürk Yılı olarak ilan etmesi Ulusumuz için övünç kaynağı ve Yüce Önder'in saygın kişiliğine yakışan bir davranış oldu
Sömürge halklarına, bağımsızlıklarını kazanmaları savaşımında yol gösteren; tüm İslâm dünyasında ise, lâikliğin ilk kez başarıyla yaşama geçirilmesinde Türkiye'nin model olmasını sağlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, eserleri ve düşünceleriyle, Türk Ulusu'nun ve başka ulusların geleceğine ışık tutmayı sürdürmektedir

alıntıdır


Alıntı Yaparak Cevapla

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları

Eski 06-24-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları




Cevdet SUNAY




GÖREV SÜRESİ

28 MART 1966
28 MART 1973
1899 yılında Trabzon'da doğdu İlk ve orta öğrenimini Erzurum, Kerkük, Edirne ve Kuleli Askerî Lisesi'nde yaptı

Birinci Dünya Savaşı sırasında, 1917 yılında subay adayı olarak eğitim kampına katıldı Aynı yıl Filistin cephesinde görev aldı

1918 yılında Mısır'da İngilizlere esir düştü Esaretten döndükten sonra, Kurtuluş Savaşı'na katılarak, Güney cephesinde görev aldı Sonradan Batı cephesinde görevini sürdürdü

1927 yılında Harp Okulu öğrenimini tamamladı 1930 yılında Harp Akademisi'ni bitirdi Silahlı Kuvvetlerde çeşitli görevler alarak 1949'dan sonra Generallik rütbelerinde hizmet verdi 1960 yılında Genelkurmay Başkanlığı görevine atandı

1966 yılında, bu görevinden ayrılarak Cumhurbaşkanlığı kontenjan senatörlüğüne seçildi Cemal Gürsel'in rahatsızlığı sebebiyle görevden ayrılması üzerine, 28 Mart 1966'da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye'nin beşinci Cumhurbaşkanı seçildi Yedi yıllık görev süresini tamamladıktan sonra 1973 yılında Cumhurbaşkanlığı'ndan ayrıldı

1929 yılında Atıfet Hanım'la evlenen ve üç çocuğu olan Cevdet Sunay 22 Mayıs 1982 gününde vefat etti


alıntıdır


Alıntı Yaparak Cevapla

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları

Eski 06-24-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları




Cemal GÜRSEL




GÖREV SÜRESİ

27 MAYIS 1960
28 MART 1966
1895 yılında Erzurum'da doğdu İlk öğrenimini Ordu ilinde yaptı Daha sonra öğrenimini Erzincan ve İstanbul'da askerî öğrenci olarak sürdürdü

1915-1917 yıllarında Topçu Subayı olarak Çanakkale Savaşlarına katıldı Filistin ve Suriye cephesinde görev aldı

Türk Kurtuluş Savaşı'nın Batı cephesindeki bütün savaşlarına katıldı 1929 yılında Harp Akademisi'ni bitirdi

1946 yılından başlayarak Orgenerallik rütbesi dahil çeşitli general rütbelerinde hizmet yaptı 1958 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atandı Bütün bu görevleri sırasında meslekî bilgi ve karakteri ile ordunun ve halkın sevgisini ve güvenini kazandı

27 Mayıs 1960 gününde gerçekleştirilen askeri müdahalenin lideri olarak kabul edildi Yeniden demokratik düzene dönülmesinde ve 1961 Anayasası'nın hazırlanmasında önemli rol oynadı Halk oyuna sunulan ve kabul edilen bu Anayasa gereğince, 10 Ekim 1961'de yapılan seçimlerden sonra oluşturulan Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye'nin dördüncü Cumhurbaşkanı olarak seçildi 1966 yılında başlayan rahatsızlığının sürmesi ve görevini engellemesi üzerine, Anayasa uyarınca Cumhurbaşkanlığı görevi sona erdi

1927 yılında Melahat Hanım'la evlenen ve bir çocuğu olan Cemal Gürsel, 14 Eylül 1966 gününde vefat etti

alıntıdır


Alıntı Yaparak Cevapla

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları

Eski 06-24-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları




Celal BAYAR



GÖREV SÜRESİ

22 MAYIS 1950
27 MAYIS 1960
1883 yılında Bursa'nın Gemlik ilçesinin Umurbey köyünde doğdu İlk ve orta öğrenimden sonra memuriyet yaşamına atıldı Adalet, reji ve bankacılık alanında memuriyet görevlerinde bulundu 1908 yılında İkinci Meşrutiyet'in ilânından sonra İttihat ve Terakki çalışmalarına katıldı Bu cemiyetin İzmir Şubesi Genel Sekreterliğini yaptı

12 Ocak 1920'de toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne Saruhan Sancağı Milletvekili olarak katıldı Millî Mücadele'nin başlaması ile birlikte Anadolu'ya geçerek bu hareketteki yerini aldı

Millî Mücadele sırasında Batı Anadolu'da etkinlik gösterdi Aynı zamanda Birinci Büyük Millet Meclisi'nde Bursa Milletvekili olarak görev aldı 1921'de İktisat Bakanı oldu

Lozan Barış Konferansı'na danışman göreviyle katıldı 1923 seçimlerinden sonra İkinci Büyük Millet Meclisi'ne İzmir Milletvekili olarak girdi

1924 yılında İş Bankası'nın kurulmasında önemli rol oynadı Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundaki savaşım çabalarında politikacı ve iktisatçı kimliği ile parladı 1937-1939 yılları arasında Başbakanlık yaptı Daha sonra siyasî yaşamını İzmir Milletvekili olarak sürdürdü

Çok partili siyasî yaşama geçilmesi üzerine 1946 yılında arkadaşları ile birlikte Demokrat Parti'yi kurdu ve başkanlığına getirildi Partisinin 1950 seçimlerini kazanmasından sonra aynı yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce Türkiye'nin üçüncü Cumhurbaşkanı seçildi (22 Mayıs 1950)

10 yıl boyunca sürdürdüğü bu görevden 27 Mayıs harekâtı ile 1960 yılında uzaklaştırıldı

Yassıada Mahkemesi tarafından idama mahkum edildi (15 Eylül 1961)

Cezası daha sonra müebbet hapse çevrildi Yassıada'dan Kayseri Bölge Cezaevi'ne nakledilen Bayar, 7 Kasım 1964'de rahatsızlığı nedeniyle serbest bırakıldı

1903 yılında Reşide Hanım'la evlenen ve üç çocuğu olan Celal Bayar, 22 Ağustos 1986 gününde İstanbul'da vefat etti

alıntıdır


Alıntı Yaparak Cevapla

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları

Eski 06-24-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları




İsmet İNÖNÜ





GÖREV SÜRESİ


11 KASIM 1938
22 MAYIS 1950

1884 yılında İzmir'de doğdu İlk ve orta öğrenimini Sivas'ta tamamladı Bir yıl Sivas'ta Mülkiye İdadisi'nde okuduktan sonra, 1897 yılında İstanbul'daki Mühendishane İdadisi'ne gitti 1901'de Mühendishane-i Berri-i Hümayun'a (topçu okulu) giren İsmet İnönü, bu okulu 1903'te topçu teğmeni olarak bitirdi 1906'da Erkân-ı Harbiye Mektebi'ni birincilikle bitirerek kurmay yüzbaşı rütbesiyle Edirne'deki 2 Ordu'nun 8 Alay'ında bölük komutanlığına atandı

1908'de kolağası oldu ve 31 Mart Olayı (13 Nisan 1909) olarak bilinen ayaklanmayı Selanik'ten gelerek bastıran Hareket Ordusu'nda görev aldı

1910-1913 yılları arasında Yemen İsyanı'nın bastırılması harekâtına katıldı Bu ve bundan önceki görevlerinde hudut problemleri ve asilerle yapılan anlaşmalarda başarılı hizmetleri ve meslekî özellikleriyle dikkati çekti Birinci Dünya Savaşı sırasında Kafkas Cephesi'nde Kolordu Komutanı olarak Atatürk'le birlikte çalıştı ve yıllardır süren dostlukları ile devletin geleceği hakkında ortak fikirleri gelişti Suriye Cephesi'nde savaştı; Millî Mücadele sırasında Atatürk'ün en yakın silâh arkadaşı olarak çalıştı

23 Nisan 1920'de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Edirne milletvekili olarak katılan İsmet Bey, 3 Mayıs'ta İcra Vekilleri Heyeti'nde Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Vekili oldu

Albay İsmet Bey, mebusluk ve bakanlık da uhdesinde kalarak Garp Cephesi Komutanlığı görevine getirildi Kuruluş aşamasındaki düzenli ordu ile Çerkes Ethem ayaklanmasının ve iç isyanların bastırılmasında etkin rol oynadı Ocak ve Nisan 1921'de I ve II İnönü savaşlarında Yunan ilerlemesini durdurdu

İnönü zaferleri, Ulusal Ordu'ya güven duyulmasını sağladı, Ulusal Kurtuluş Hareketini yürütenlere moral ve güç verdi

Birinci İnönü Savaşı sonunda tuğgeneral rütbesine yükseldi

Sakarya Meydan Savaşı ve Büyük Taarruz'dan sonra kazanılan zafer üzerine Mudanya Ateşkes toplantısında Büyük Millet Meclisi'ni temsil etti Lozan Barış Konferansı'na Dışişleri Bakanı ve Türk heyeti başkanı olarak katıldı

Görüşmeler sırasında Ulusumuzun çıkarlarını titizlikle savunan ve koruyan İsmet İnönü, 24 Temmuz 1923'te Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığının ve egemenliğinin tanınmasını sağlayan Lozan Antlaşması'nı imzaladı

Cumhuriyetin ilânından sonra 1923-1924 yıllarında ilk hükûmette Başbakan olarak görev aldı, aynı zamanda Halk Fırkası Genel Başkan Vekilliği'ni üstlendi 1934'te Soyadı Yasası çıktığında Atatürk'ün verdiği İnönü soyadını alan İsmet Paşa, Başbakanlık görevini 1924-1937 yılları arasında da sürdürdü

İnönü, Atatürk devrimlerinin gerçekleştirilmesinde ve Türkiye Cumhuriyeti'nin sağlam temeller üzerine oturtulmasında Atatürk'ün en yakın çalışma arkadaşıydı

Atatürk'ün ölümünden sonra 1938 yılında, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye'nin ikinci Cumhurbaşkanı olarak seçildi Cumhurbaşkanlığı'nın yanı sıra CHP Genel Başkanlığı'na da getirildi CHP'nin 26 Aralık 1938'de toplanan I Olağanüstü Kurultay'ında partinin "değişmez genel başkan"ı seçildi Ayrıca kendisine "Milli Şef" sıfatı verildi

İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye'yi savaş felâketinin dışında tutmayı başardı Savaştan sonra çok partili siyasî rejime geçilmesinde en büyük destek oldu

1950 genel seçimlerinden sonra CHP iktidarı Demokrat Parti'ye bırakırken, İsmet İnönü de Cumhurbaşkanlığı'ndan ayrıldı ve 1960 yılına kadar Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı olarak siyasî yaşamını sürdürdü 27 Mayıs harekâtından sonra Kurucu Meclis üyeliğine seçildi ve 10 Kasım 1961 tarihinde Başbakanlığa atandı

1965 yılında bu görevden ayrıldıktan sonra milletvekili olarak siyasî yaşamını sürdürdü 1972'de Parti Genel Başkanlığı ve milletvekilliğinden istifa ederek, 25 Aralık 1973'de ölünceye kadar Anayasa gereğince Cumhuriyet Senatosu tabiî üyeliği görevinde bulundu

1916 yılında Mevhibe Hanım'la evlenen İsmet İnönü üç çocuk babasıydı

alıntıdır





Mustafa İsmet İnönü, asker, siyasetçi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci Cumhurbaşkanı 24 Eylül 1884'te İzmir'de doğdu, 25 Aralık 1973'te Ankara'da öldü Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasında çok önemli bir rol oynamış, Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsız bir devlet olarak dünya sahnesinde yerini almasını sağlayan Lozan Antlaşması'nı imzalamış, birçok kez de başbakanlık görevini yapmıştır

'nin sonunu belirleyen Mudanya Mütarekesi görüşmelerinde (3-11 Ekim 1922) Türk tarafını temsil eden İsmet Paşa, 26 Ekim 1922'de hariciye vekili oldu Lozan görüşmelerinde murahhas heyetin başkanlığını yaptı; yeni devletin bağımsızlığını ve egemenliğini onaylayan, Sevr Antlaşması ve Mondros Mütarekesini geçersiz kılan Lozan Antlaşması'nı imzaladı İkinci dönem (1923-27) TBMM'de Malatya milletvekili olarak bulunan İsmet Paşa, Fethi Bey'in (Okyar) kurduğu İcra Vekilleri Heyeti'ne gene hariciye vekili olarak girdi 23 Ağustos'ta Lozan Antlaşması'nın TBMM'de kabulü, siyasal-diplomatik başarılarının en önemlisi oldu
29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in ilanı ile sonuçlanan süreçte, Mustafa Kemal'le yakın siyasal işbirliği içindeydi İlk Cumhuriyet hükümetini kurdu (30 Ekim); aynı zamanda Halk Fırkası (sonradan Cumhuriyet Halk Partisi-CHP) genel başkan vekilliğini üstlendi Böylece hükümet ve parti üzerinde otorite kurma olanağı elde etti Muhalefet partisi olarak kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TPCF) karşısında istediği yetkileri elde edemediği için 8 Kasım 1924'te başvekillikten istifa etti; 21 Kasım 1924'te yeni hükümeti Fethi Bey kurdu Doğudaki Şeyh Said Ayaklanması3 Mart 1925'te İsmet Paşa yeniden hükümeti kurmakla görevlendirildi Ayaklanmanın bastırılmasında hükümet başkanı olarak önemli rol oynadı Bu tarihten sonra, yeni devletin ve tek parti yönetiminin oluşumunda Mustafa Kemal ile birlikte en önemli siyasal kişilik olarak belirdi üzerine
1934'te Soyadı Kanunu çıktığında Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği İnönü soyadını alan İsmet Paşa, 1924'ten 1937'ye değin başvekillik görevini aralıksız sürdürdü Bu dönemde ülkedeki bütün önemli siyasal gelişmelere damgasını vurdu Siyasal muhalefetin etkisizleştirilmesinde, Kemalist reformların ilanında ve uygulanmasında, iktisat politikasında devletçilik ilkesinin kabulünde ve uygulanmasında çok önemli rolü oldu
İnönü Eylül 1937'de Atatürk'le aralarındaki bazı görüş ayrılıkları yüzünden ve onun isteğiyle başvekillikten ayrıldı CHP'nin genel başkan vekilliğinden de alındı Görüş ayrılıkları büyük ölçüde İnönü'nün devletçilik uygulamalarından doğmuştu Atatürk devletçilik uygulamalarının İnönü'nün düşündüğü biçimde genişletilmesinden yana değildi ve aynı görüşü paylaşan iktisat vekili Celal Bayar'ı İnönü'ye karşı siyasal bir seçenek olarak görüyordu İnönü ikinci kez başvekillikten ayrılınca yerine Celal BayarMalatya milletvekili olarak görev yaptı atandı İnönü bu dönemde yalnızca TBMM'de

Cumhurbaşkanlığı ve Çok Partili Dönem

İsmet İnönü Atatürk'ün ölümü üzerine 11 Kasım 1938'de cumhurbaşkanlığına seçildi Etkin siyasal yaşamdan çekildikten bir yıl sonra cumhurbaşkanı seçilebilmesi, büyük ölçüde Cumhuriyet'le özdeşleşmiş olmasıyla ilgiliydi Cumhurbaşkanlığının yanı sıra CHP genel başkanlığına da getirildiğinden yönetim üzerinde geniş otorite sahibi oldu CHP'nin 26 Aralık 1938'de toplanan I Olağanüstü Kurultay'ında partinin "değişmez genel başkan"ı seçildi Ayrıca kendisine "Milli Şef" sıfatı verildi
Cumhurbaşkanı seçilmesinden hemen sonra başlayan II Dünya Savaşı (1939-45) döneminde İnönü ülkeyi savaştan uzak tutmaya çalıştı Savaş yıllarındaki ekonomik ve toplumsal sıkıntılar ise, dönemin unutulmayan mirası olarak kaldı Gene bu dönemde Hasan Ali Yücel'in öncülüğündeki Köy Enstitüleri kuruldu ve geliştirildi
II Dünya Savaşı'nın hemen ardından, gerek uluslararası siyasetteki gelişmeler, gerekse ülke içindeki yeni oluşumlar rejimin genel niteliğinde önemli değişiklikleri gündeme getirdi Ismet Inönü çok partili rejimdeki ilk muhalefet partisi olan Milli Kalkınma Partisini engelleme girişiminde bulundu Parti başkanının mallarını kamulaştırdı Dünyada sayılı olan uçak fabrikalarından olan NUD uçak fabrikasının kapısına kilit vurdu Basında "kuzu partisi" olarak bu partiyi lanse ettirdi 1945 yılında kurulan Milli Kalkınma Partisinden sonra 1946'da kurulan Demokrat Parti ile çetin bir seçim yarışına girdi Ismet Inönü'nün çok partili rejimdeki ilk muhalefet partisi olan Milli Kalkınma Partisine olan tutumu çok partili rejimi ne kadar destekleyip desteklemedigi konusunda şüphe uyandırmaktadır
14 Mayıs 1950 genel seçimlerinden sonra CHP iktidarı Demokrat Parti'ye (DP) bırakırken, İsmet İnönü de cumhurbaşkanlığından ayrıldı ve ana muhalefet partisi genel başkanı olarak siyasal rolünü sürdürdü On yıllık muhalefet döneminde partisinin başında kaldı ve iktidarın zamanla sertleşen siyasal baskılarına karşın, CHP'nin yeniden güçlenmesine katkıda bulundu
DP, 27 Mayıs 1960 hareketiyle iktidardan uzaklaştırıldı Yeni anayasa kabul edilip, 15 Ekim 1961 genel seçimlerinden CHP birinci parti olarak çıkınca, İnönü yeniden hükümeti kurmakla görevlendirildi Bu dönemde CHP-AP, CHP-YTP-CKMP ve CHP-Bağımsızlar koalisyon hükümetlerine başkanlık etti Yeni kurulan siyasal sistemin sağlıklı biçimde işlemesi için çaba gösterdi 27 Mayıs hareketinin doğurduğu sorunlarla da uğraşarak 22 Şubat ve 21 Mayıs 1963'te Cumhurbaskani Cemal Gürsel'e iki darbe girişiminin önlenmesi cabalarinda yardimci oldu 1964 Kıbrıs olayları sırasında ABD'nin Türkiye'nin adaya müdahalesini engellemesi üzerine dış politikada çok yönlü arayışlara girdi Donemin Cumhurbaskani ve milli birlestirici lideri olan Cemal Gürsel 'in Turkiye Cumhuriyetine katkilari olarak tarihe gecen ilk Devlet Arastirma Kutuphanesi ve hukumete yol gostericilik gorevini yasayla verdigi Turkiye Bilimsel Teknik Arastirma Kurumu'nun kurulmasi, planlı ekonomiye gecis, Devlet Planlama Teskilatinin kurulusu, 5 yillik kalkinma planlari, sendikalar, grev ve toplu sözleşme yasalarının çıkarılması, Ankara anlasmasi ve takip eden sene Ortak PazarSSCB ile iyi ilişkiler kurulması, Milli Istihbarat Kurulusu yasasi ve duzenlemesi, Milli Guvenlik Kurulu'nun baslangic ve gelistirilmesi, Turk ordusunun modernizasyonu, Iran, Pakistan ile birlikte bolgesel kalkinma organizasyonunun kurulmasi, Avrupa ve Orta Asya memleketlerini baglayan mikrodalga radyo iletisim agi kurulmasi, Devlet Istatistik Enstitusu ile Turizm Bakanliginin kurulmasi, Guneydogu Anadolu'nun kalkinma ve gelistirilmesi planlari, Basin Yayin yuksek okulunun ilk kurulusu da bu döneme ve Basbakan Ismet Inonu'nun Gursel'e destek verici idaresine rastlar İnönü hükümeti 6 Şubat 1965'te yerini Suat Hayri Ürgüplü10 Ekim 1965 seçimlerinde partisinin seçimi kaybetmesi üzerine, parti içi görüş ayrılıkları derinleşti İnönü'nün desteklediği "ortanın solu" politikası parti tarafından benimsendi üyeliği, hükümetine bıraktı
Silahlı Kuvvetler'in 12 Mart 1971'deki müdahalesinden sonra, CHP'nin tutumu konusunda parti içinde önemli görüş ayrılıkları belirdi ve İnönü parti genel sekreteri Bülent Ecevit'le anlaşmazlığa düştü Ecevit'e göre, müdahalenin amacı, CHP içinde egemen olan "ortanın solu" politikasına son vermek ve partinin iktidar olmasını önlemekti İnönü ise, müdahaleye açıkça karşı çıkılmasını onaylamıyordu Yeni kurulacak hükümete partinin üye verip vermeyeceği konusunda beliren anlaşmazlık sonucunda Ecevit istifa etti Ecevit'le yoğun bir mücadeleye giren İnönü, Mayıs 1972'de toplanan V Olağanüstü Kurultay'da, politikasının partisince onaylanmaması durumunda istifa edeceğini açıkladı Kurultayda parti meclisi Ecevit'in yanında yer alınca da 8 Mayıs 1972'de CHP genel başkanlığından ayrıldı Türk siyasal yaşamında parti içi mücadele sonucunda değişen ilk genel başkan olan İnönü 4 Kasım 1972'de CHP üyeliğinden, 14 Kasım 1972'de de milletvekilliğinden istifa etti Başvurusu üzerine tabii senatör olarak Cumhuriyet Senatosu'nda görev aldı


25 Aralık 1973'te ölen İnönü 27 Aralık'ta devlet töreni ile Anıtkabir'de toprağa verildi Anılarının bir bölümünü Hatıralarım, Genç Subaylık Yılları, 1884-1918 (1968) adı altında toplamış, ayrıca çeşitli tarihlerdeki söylev ve demeçlerini içeren İsmet Paşa'nın Siyasi ve İçtimai Nutukları, 1920-1933 (1933), İnönü Diyor ki (1944), İnönü'nün Söylev ve Demeçleri I, 1920-1946 (1946) gibi kitapları yayımlanmıştır


alıntıdır




Alıntı Yaparak Cevapla

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları

Eski 06-24-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları



Mustafa Kemal ATATÜRK

GÖREV SÜRESİ


29 EKİM 1923
10 KASIM 1938
Mustafa Kemal, 1881 yılında Selanik'te doğdu
İlköğrenimine, Annesi Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine Hafız Mehmet Efendi mahalle mektebinde başladı Bir süre devam ettiği bu okuldan babasının isteğiyle ayrıldı ve öğrenimini o günün çağdaş eğitim anlayışını benimseyen Şemsi Efendi Mektebi'nde tamamladı
Mustafa Kemal, askeri dehasını ve liderlik yeteneğini geliştireceği askerî eğitimine, 1893 yılında Selânik Askerî Rüştiyesi'nde başladı 1896-1899 yıllarında Manastır Askerî Lisesi'ni, 1902 yılında teğmen rütbesiyle Kara Harp Okulu'nu, 1905 yılında ise yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademisi'ni bitirdi
1905-1907 yılları arasında Şam'daki, 5 Ordu'da görev yapan Mustafa Kemal, 1907'de, bugün kıdemli yüzbaşı olarak adlandırılan kolağası rütbesini aldı
13 Nisan 1909'da, tarihimizde 31 Mart olayı olarak bilinen ayaklanmanın bastırılmasında etkin rol oynayan Hareket Ordusu'nda, Kurmay Başkanı olarak görev yapan Mustafa Kemal, 1910 yılında Picardie Manevraları'nda Türk Ordusu'nu temsil eden kurulda yer aldı
1911 yılında, İstanbul'da Genelkurmay Başkanlığı'ndaki görevinin ardından, İtalyanların Trablusgarp'a saldırısıyla başlayan savaşta, Tobruk ve Derne bölgelerinde gönüllü yerel güçlerin başında bulundu Aynı yılın 27 Mart'ında binbaşı oldu, 1912 yılının 6 Mart'ında ise Derne Komutanlığı'na getirildi
1912'de Balkan Savaşı'nın başlamasıyla, İstanbul'a geri dönerek, Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katılan Mustafa Kemal, Dimetoka ve Edirne'nin geri alınmasında önemli rol oynadı 1913 yılında atandığı Sofya Ataşemiliterliği görevini sürdürürken yarbaylığa yükseltildi
1914 yılının Ekim ayında, Osmanlı İmparatorluğu'nun İttifak Devletleri'nin yanında I Dünya Savaşı'na katılmasıyla, 19 Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi İtilaf Devletleri'nin tüm gücüyle yüklendiği Çanakkale'de eşsiz bir direnişin önderliğini yapan, çarpışmanın yazgısını değiştiren ve "Çanakkale geçilmez" dedirten yine Mustafa Kemal'di
25 Nisan 1915'te, Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerinin yenilgiye uğratılmasının ardından, 1 Haziran 1915'te albaylığa yükselen Mustafa Kemal, Anafartalar Grubu Komutanı olarak 9-10 Ağustos'ta Anafartalar, 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II Anafartalar Zaferleriyle başarılarına yenilerini ekledi
27 Ocak 1916'da karargâhı Edirne'de bulunan 16 Kolordu'nun Komutanlığına atanan Mustafa Kemal, kısa bir süre sonra, 16 Kolordu'nun, Doğu Cephesi'nin güçlendirilmesi amacıyla Diyarbakır'a kaydırılması kararlaştırılınca, Kolordu Komutanı olarak Diyarbakır'a gönderildi ve rütbesi tümgeneralliğe yükseltildi Rus güçleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı
Mustafa Kemal, 2 Ordu Komutanlığı'na, sonra da Halep'te Alman Generali Falkenheim komutasındaki Yıldırım Orduları Grubu'nda, 7 Ordu'nun Komutanlığı'na atandı 15 Aralık 1917'de Veliaht Vahdettin ile birlikte Almanya'ya yapılan resmî ziyarete katılan Mustafa Kemal, 15 Ağustos 1918'de yeniden 7 Ordu Komutanı olarak Halep'e döndü Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasından bir gün sonra, Mustafa Kemal'in, 31 Ekim 1918'de getirildiği Yıldırım Orduları Komutanlığı görevi, bu Ordu'nun 13 Kasım 1918'de kaldırılması üzerine sona erdi O'nun artık görev yeri Harbiye Nezareti idi
Mondros Ateşkesi, yurt topraklarının İtilaf Devletleri'nce paylaşılmasını ve işgal edilmesini öngören, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş sürecini hızlandıran, koşulları ağır bir antlaşma olarak tarihteki yerini aldı
Ateşkes koşullarının yanı sıra, yöneticilerin yanlış tutum ve davranışları sonucu ülkenin içine sürüklendiği durum, Mustafa Kemal'in uzun yıllar boyunca zihninde yeşeren düşüncelerini harekete geçirmesini ve Türk Ulusu'nu esenliğe kavuşturacak kararı almasını sağladı
Mustafa Kemal'in, "Ulusal egemenliğe dayanan, kayıtsız, koşulsuz bağımsız yeni bir Türk Devleti kurma" kararını alması ve bunu gerçekleştirecek koşulları oluşturmak amacıyla Samsun'a hareketi, tarihin akışını değiştiren bir adımdır
"19 Mayıs" Türk Ulusu ve kendi yaşamı içinde öyle bir dönüm noktasıdır ki, Mustafa Kemal bu günü "doğum günü" olarak nitelemiştir
Mustafa Kemal'in, "Ben, Samsun'a çıktığım gün elimde maddî hiçbir kuvvet yoktu Yalnız büyük Türk Milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevî bir kuvvet vardı İşte ben bu ulusal kuvvete, bu Türk Milletine güvenerek işe başladım" sözleri, O'nun kurtuluş yolunda, ulusal birliği gerçekleştirmek düşüncesiyle çıktığı Anadolu yolculuğunda Türk Ulusu'na duyduğu güveni ortaya koymaktadır
Ulusal savaşımın bayrağını açmak için beklediği fırsat, 9 Ordu Müfettişliğine getirilmesi ile karşısına çıktı ve 19 Mayıs 1919'da ulaştığı Samsun'da kısa bir süre kaldıktan sonra 28 Mayıs 1919'da gittiği Havza'da, tüm komutanlara, üst kademedeki yöneticilere ve ulusal kuruluşlara gizli bir genelge yayımlayarak, işgal karşısında bütünleşme çağrısında bulundu
22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgede, "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" ilkesine yer vererek, Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı İngilizlerin baskısı sonucu müfettişlik görevinden alınmak istenmesi üzerine, askerlikten ve resmî görevinden ayrılma kararı alan Mustafa Kemal, 8 Temmuz 1919'da bir duyuruyla, tüm gücüyle Anadolu'nun bağımsızlık savaşı için çalışacağını açıkladı
23 Temmuz-7 Ağustos 1919 günlerinde, geleceğimizin sağlam temeller üzerinde biçimlenmesinin yolunu açan Kurtuluş Savaşı'nın temel ilke ve yöntemlerinin belirlendiği, Erzurum Kongresi'ni topladı Bölgesel konuları görüşmek için toplanan Kongre'de ülkenin tümünü ilgilendiren önemli kararlar alınarak ulusal savaşımın esas programı hazırlandı
Mustafa Kemal 7 Ağustos 1919'da Kongre'nin kapanışı nedeniyle Kongre heyetine yaptığı konuşmada, esaslı kararlar alındığını ve dünyaya Ulusumuzun varlığı ve birliğinin gösterildiğini, tarihin bu Kongre'yi ender ve büyük bir eser olarak kaydedeceğini söyleyerek, toplantının önemini ortaya koydu
4-11 Eylül 1919 günleri arasında toplanan ve Ulusumuzun, birlik ve dayanışma içinde bağımsızlığından hiçbir koşulda ödün vermeyeceğini dünyaya duyuran Kongre olma özelliği taşıyan Sivas Kongresi'nde, manda yönetimi tümüyle reddedildi Erzurum Kongresi kararları genişletilerek, Misak-ı Millî görüşü yinelendi Tüm ulusal direniş örgütleri "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adı altında birleştirildi Yurdumuzun tamamını temsil eden Heyeti Temsiliye'nin başkanlığına seçildi
20-22 Ekim 1919'da İstanbul'dan gelen Bahriye Nazırı Salih Paşa'yla Amasya'da görüştü Anadolu'da başlatılan ulusal savaşımın İstanbul Hükûmeti tarafından tanınması yönünden büyük önem taşıyan Amasya Protokolü imzalandı
7 Kasım 1919'da, İstanbul'da toplanması kararlaştırılan Osmanlı Meclisi için Erzurum'dan milletvekili seçildi
27 Aralık 1919'da, Heyeti Temsiliye üyeleriyle birlikte geldiği Ankara, bu tarihten sonra Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın önemli kararlarının alınarak, tüm Anadolu'ya yayıldığı önemli bir merkez oldu
İstanbul'un, 16 Mart 1920'de resmen işgal edilmesi üzerine, Mustafa Kemal, bu hareketin haksız ve hükümsüz olduğunu belirterek, kapanan Meclis'in Ankara'da açılacağını tüm dünyaya ilân etti
Mustafa Kemal, 19 Mart 1920'de yayınladığı bir genelgeyle, ulusun yeniden seçeceği temsilcilerle kurulacak yeni Meclis'in ulusun bağımsızlığını ve devletin kurtarılmasını sağlayacak önlemleri alacağını ve uygulayacağını duyurdu Bu genelgenin ardından ülkenin her yerinde seçimler yapıldı ve Ankara'da toplanacak Millet Meclisi'nin hazırlıkları tamamlandı
Böylece ulusal istenci gerçekleştiren ilk Meclis 23 Nisan 1920'de Ankara'da toplandı ve Mustafa Kemal Meclis Başkanlığı'na seçildi
Bağımsızlık savaşımının askerî ve siyasî önderi ve ileri görüşlü kişiliğiyle davanın beyni olan yüce önder, 11 Mayıs 1920'de İstanbul Hükûmeti tarafından ölüm cezasına çarptırıldı
Bir an önce kurulmasına büyük önem verdiği düzenli ordu ilk başarısını, 11 Ocak 1921'de, I İnönü, 31 Mart 1921'de de II İnönü zaferlerini kazanıp, Yunanlıların geri çekilmek zorunda kalmasıyla elde etti
Meclis'te uzun görüşmeler sonucu 20 Ocak 1921'de ilk anayasa olan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu kabul edildi
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni, Misak-ı Milli'ye ve Anayasa'nın ilkelerine uygun biçimde çalışır duruma getirebilmek için, 10 Mayıs 1921'de Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu'nu kurdu Grubun seçilerek göreve getirilen başkanı Mustafa Kemal'di
5 Ağustos 1921'de, Mustafa Kemal'in, geniş yetkiler verilerek üç ay süre ile Başkomutanlık görevine getirilmesini sağlayan yasa kabul edildi "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır O satıh bütün vatandır Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça, terk olunamaz" anlayışı ve direktifiyle 23 Ağustos-13 Eylül günleri arasında, 22 gün 22 gece süren çarpışmalardan sonra Yunan Ordusu Sakarya Nehri'nin doğusunda tümüyle yenilgiye uğratıldı Sakarya Zaferi'nin ardından, TBMM'nin çıkardığı bir yasayla, savaştaki üstün başarısından dolayı Yüce Önder Mustafa Kemal'e 19 Eylül 1921'de "mareşallik" rütbesi ve "gazi" unvanı verildi
26-30 Ağustos 1922 günleri arasında Mareşal Gazi Mustafa Kemal komutasındaki Başkomutan Meydan Muharebesi, Türk Ordusu'nun kesin zaferiyle sonuçlandı Başkomutan'ın "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" emriyle Türk Ordusu, büyük bir moral ve güç ile İzmir yönünde ilerledi 9 Eylül 1922'de çekilen düşman kuvvetlerinin İzmir'de yenilgiye uğratılmasıyla, 4 yıl süren Ulusal Kurtuluş Savaşımı amacına ulaştı
3 Ekim 1922'de imzalanan ve 11 Ekim 1922'de yürürlüğe giren Mudanya Ateşkes Antlaşması ile savaş durumu sona erdi Barış Antlaşmasının koşullarını görüşmek üzere Lozan'da yapılacak konferansa İtilaf Devletleri'nin İstanbul Hükûmeti'ni de çağırması üzerine, 1 Kasım 1922'de TBMM'nce alınan "Milletin saltanat ve hâkimiyet makamı yalnız ve ancak TBMM'dir" kararıyla saltanat kaldırıldı
Varlığından büyük güç aldığı annesi Zübeyde Hanım'ı 15 Ocak 1923'te kaybeden Gazi Mustafa Kemal, acısına karşın, Ulusuna olan görev ve sorumluluklarını yerine getirmek için çalışmalarına ara vermedi
29 Ocak 1923'te Gazi Mustafa Kemal, Latife Uşaklıgil ile 5 Ağustos 1925'e kadar sürecek evliliğini yaptı
17 Şubat 1923'te İzmir'de ilk Türkiye İktisat Kongresi'nin açılışını yapan Gazi Mustafa Kemal, çağdaşlaşma yolunda, iktisadî kalkınmanın gerekliliğini vurgulayarak, siyasî ve askerî zaferlerin, ekonomik zaferlerle desteklenmeden, kısa süreli olacağına dikkat çekti
24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla, Devletimizin uluslararası alanda siyasal, hukuksal, ekonomik ve toplumsal ilişkileri yeniden düzenlendi Yeni Türk Devleti'nin varlığının, egemenliğinin ve bağımsızlığının tanınmasını sağlayan Lozan Antlaşması ile Misak-ı Millî sınırları İtilaf Devletlerince resmen kabul edildi
Gazi Mustafa Kemal'in, "Lozan Antlaşması, Türk milleti aleyhine asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması'yla tamamlandığı zannedilmiş büyük bir suikastin yıkılışını ifade eden bir vesikadır" sözleri, Lozan'ın tarihimizdeki yerini ve önemini gözler önüne sermektedir
13 Ağustos 1923'te, Gazi Mustafa Kemal, ikinci kez TBMM Başkanlığı'na seçildi 9 Eylül 1923'te, Cumhuriyet Halk Fırkası'nı kurdu TBMM'nin aldığı bir kararla yeni devletin başkenti, 13 Ekim 1923'te Ankara oldu
Ulusal egemenlik esasının tam olarak ancak cumhuriyet yönetimiyle olanaklı olacağını düşünen Gazi Mustafa Kemal, 27 Eylül 1923'de Neue Freie Presse muhabirine verdiği demeçte "Yeni Türkiye Anayasasının ilk maddelerini sizlere tekrar edeceğim: Hakimiyet Kayıtsız şartsız milletindir Yürütme kudreti, yasama yetkisi milletin tek ve gerçek temsilcisi olan mecliste toplanmıştır Bu iki kelimeyi bir kelimede anlatmak mümkündür: Cumhuriyet" diyerek Cumhuriyet'in kurulmasının yakın olduğu işaretini verdi
Gazi Mustafa Kemal 28 Ekim akşamı Çankaya Köşkü'nde yemeğe davet ettiği arkadaşlarına "Yarın Cumhuriyet'i ilân edeceğiz" diyerek, kurtuluş sürecinde temelleri adım adım atılan ve ulusal egemenliğe dayanan yeni yönetim biçimini yaşama geçirme zamanının geldiğini ortaya koydu O gece, İsmet İnönü ile birlikte bir yasa tasarısı hazırladılar 1921 Anayasa'sının 1 maddesinin sonuna "Türkiye Devletinin hükûmet biçimi cumhuriyettir" cümlesini ekleyerek, ilgili maddelerdeki gerekli değişiklikleri kaleme aldılar
29 Ekim günü toplanan Halk Fırkası Genel Kurulu'nda konuşan Mustafa Kemal, hükûmet krizi ve bunun çözümü için Anayasa'nın 1, 2, 4, 10, 11, 12 maddelerinin değiştirilmesini ve hükûmetin şeklinin Cumhuriyet olmasını öngören teklifi sundu Parti toplantısında kabul edilmesinin ardından Anayasa Komisyonu'nda incelenen tasarı İsmet İnönü'nün, ivedilikle görüşülmesi önerisi üzerine okundu ve ivedilikle görüşüldü: Meclis 29 Ekim 1923 günü saat 2030'da Cumhuriyet'i ilân etti
Ardından Cumhurbaşkanı seçimi için oylama yapıldı ve sonucu İsmet Paşa Meclis'e şöyle bildirdi
"Türkiye Cumhuriyeti Başkanlığı için yapılan oylamaya 158 kişi katılmış ve cumhurbaşkanlığına, 158 üye oybirliği ile Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal Hazretleri'ni seçmişlerdir"
Atatürk'ün "Türk Mileti'nin karakter ve adetlerine en uygun idare cumhuriyet idaresidir" dediği Cumhuriyet'in kuruluşu tüm yurtta coşkuyla karşılandı
Kazandığı zaferleri, "daha büyük gayelere ulaşmak için gerekli vasıta" olarak niteleyen Gazi Mustafa Kemal, başarılarının ardından devlet yapısında ve toplum yönetiminde büyük reformların yapılmasına öncülük etmesinin yanı sıra, çağdaş yaşam anlayışının temellerini de attı
Bu yaklaşımla ilk olarak, 3 Mart 1924'te Cumhuriyet'in çağdaş yönetim anlayışıyla örtüşmeyen Halifelik ile Şer'iye ve Evkaf Vekâleti kaldırıldı Böylece lâik hukuk sistemine geçiş sürecinde önemli bir adım atılmış oldu
3 Mart 1924'te Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun kabul edilmesiyle, her kademedeki okullarda eğitim birliği sağlandı Medreseler kapatılarak, ulusal, lâik ve çağdaş eğitim kurumlarıyla Türkiye Cumhuriyeti gelişimini sürdürdü
Art arda yaşama geçirilen devrimlerin Devletin siyasal ve toplumsal düzeninde gerçekleştirdiği köklü değişikliklere bağlı olarak, 20 Nisan 1924 günü Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci anayasası kabul edildi
Köylüyü Türkiye'nin gerçek sahibi ve efendisi olarak niteleyen ve tarım ile sanayinin birarada gelişiminin istikrarlı ve planlı kalkınmanın temeli olduğuna inanan Gazi Mustafa Kemal, modern tarıma öncülük etmek amacıyla 1925 yılında Atatürk Orman Çiftliğini kurdu
Gazi Mustafa Kemal, 24 Ağustos 1925'te, Kastamonu'ya yaptığı gezide şapka giyerek, bu çağdaş simgeyi Ulusuna tanıttı 25 Kasım 1925'te, Ulus'un içinde bulunduğu büyük değişim ve dönüşüm sürecinin uzantısı olarak Şapka Yasası kabul edildi
30 Kasım 1925'te tekke ve za'viyeler ile türbeler kapatıldı ve türbedarlıklar ile birtakım unvanların kaldırılmasına dair Yasa kabul edildi
Batı dünyasıyla kurulan ilişkilerde, takvim ve zaman ölçülerinin farklılığından kaynaklanan sorunlar, 26 Aralık 1925'te milâdî takvim ve 24 saat esasına geçilmesiyle aşıldı 26 Mart 1931 gününde kabul edilen Yasa'yla metre ve kilogram gibi çağdaş uzunluk ve ağırlık sistemlerinde uluslararası standarda ulaşıldı
17 Şubat 1926'da, Mecelle ve Şer'i Hukuk yerine Türk Medenî Kanunu kabul edildi Kadınlarımızın yasalar önünde erkeklerle eşit haklara sahip olması, çok eşliliğin yasaklanması, medenî nikâh zorunluluğunun getirilmesi, mahkeme yoluyla boşanma gibi değişiklikler, Türk toplumunu çağdaş hukuk anlayışı ve yaşam biçimi ile tanıştırdı Türk kadını 1930'da belediye, 5 Aralık 1934'te de milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme haklarını elde etti
1926 Haziranı'nda Gazi Mustafa Kemal'e İzmir'de düzenlenmesi tasarlanan suikast girişimi önceden haber alınarak önlendi ve düzenleyicileri tutuklandı Yüce önder bu girişimi, Anadolu Ajansı'na, "Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet pâyidar kalacaktır" sözüyle değerlendirdi
30 Haziran 1927'de askerlikten emekli oldu
Toplumların hafızasının canlı tutulmasının, ulusal birliğimiz ve aydınlık geleceğimiz için taşıdığı önemin bilinciyle, Samsun'a çıktığı andan başlayarak, Kurtuluş Savaşı'nın tüm evrelerini, Cumhuriyet'in kuruluşunu ve devrimlerini, sorumlu devlet adamı kişiliğiyle Büyük Nutuk adlı yapıtında topladı 15 Ekim 1927'deki Cumhuriyet Halk Fırkası'nın İkinci Kurultayı'nda "Büyük Nutuk"u okudu Büyük Nutuk'un sonunda, Türkiye Cumhuriyeti'ni, her zaman güvendiği Türk gençliğine emanet etti
1 Kasım 1927'de ikinci kez Cumhurbaşkanlığı'na seçildi
10 Nisan 1928'de, 1924 Anayasası'ndan "Türkiye Devleti'nin dini İslâmdır" hükmü çıkarıldı 1937 yılında ise, Türkiye'nin lâik bir devlet olduğu ilkesi Anayasa'ya kondu
24 Mayıs 1928'de, uluslararası rakamlar, 1 Kasım 1928'de de yeni Türk harfleri kabul edildi O Ulusu'nun "Başöğretmeni"ydi ve yeni harfleri, çıktığı gezilerde yurttaşlarına tanıtma görevini üstlendi
4 Mayıs 1931'de üçüncü kez Cumhurbaşkanlığı'na seçildi
Türk Ulusu'nun büyüklüğüne inanan Gazi Mustafa Kemal, onun çağdaş uluslar arasında yer alabilmesi için önce tarihini bilmesi ve geçmiş birikimlerini ilk kaynaklardan kendisinin araştırarak öğrenmesi gerektiğine inanıyordu Bu anlayışın uzantısı olarak çıkarılan yönergeyle, 12 Nisan 1931'de Türk Tarih Kurumu kuruldu
Türkiye Cumhuriyeti'nin temelinin kültür olduğunu belirten Ulu Önder, Türk dilinin güzelliğini ve zenginliğini ortaya çıkarmak ve onu gerçek değerine eriştirmek amacıyla, 12 Temmuz 1932'de Türk Dil Kurumu'nun kurulmasını sağladı
26 Haziran 1934'te çıkarılan Soyadı Yasası ile TBMM tarafından Türk Ulusu'nun Yüce Önderine "Atatürk" soyadı verildi
1 Mart'ta, 1935'te dördüncü kez Cumhurbaşkanı seçildi Aynı yıl Cuma günleri yapılan hafta tatili Pazar olarak değiştirildi
5 Şubat 1937'de, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin dayandığı temelleri oluşturan cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, lâiklik, devrimcilik ilkeleri Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda değişmez ve değiştirilmez yerini aldı
Türkiye Cumhuriyeti'nin izlediği barışçı politikayı, "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" sözleriyle özetleyen Atatürk, bölgede barışın sağlanıp korunmasına büyük önem verdi 1932'de Milletler Cemiyeti'ne giren Türkiye, 1934'te Balkan, 1937'de de Sadabad paktlarını imzaladı 20 Temmuz 1936'daki Montreux Anlaşması'yla, Boğazlar Komisyonu kaldırılarak, yetkisi Türkiye'ye verildi
Atatürk'ün çözümü için büyük uğraş verdiği konulardan biri de Hatay sorunu oldu 2 Eylül 1938'de Hatay'da bir Türk Cumhuriyeti kuruldu Hatay Millet Meclisi 29 Haziran 1939 gününde oybirliğiyle aldığı kararla Türkiye Cumhuriyeti'ne katıldı 7 Temmuz 1939 gününde çıkarılan bir yasa ile de Hatay ili kuruldu ve anavatana katılma işlemi kesinleştirildi
Yoğun çalışmalar sonucu sağlık durumunun gittikçe bozulması üzerine hastalığıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanlığı tarafından ilk resmî bildiri, 31 Mart 1938'de yayımlandı
15 Eylül 1938'de vasiyetini hazırlattı Sağlık durumuna ilişkin raporların yayımlanmasına, 16 Ekim 1938'de başlandı 10 Kasım 1938'de Dolmabahçe Sarayı'nda saat 0905'te, ardında gözü yaşlı bir ulus bırakarak son nefesini verdi
Tarihe malolmuş saygın kişiliğiyle, insanlığın yetiştirdiği unutulmaz liderler arasındaki yerini alan Atatürk'ün ölümü yalnız Türk Ulusu'nu değil, tüm dünyayı derinden üzdü
Naaşı 21 Kasım günü geçici istirahatgâhı Etnografya Müzesi'ndeki katafalka yerleştirildi Cenaze törenine tüm dünyadan özel temsilciler katıldı Cumhuriyet Halk Partisi, ölümünden bir yıl sonra olağanüstü kurultayında, büyük kurucusunun "Ebedî Şef" olarak sonsuza dek yaşatılmasını kararlaştırdı
Ölümünün 15 yılında, 10 Kasım 1953'te, naaşı büyük bir törenle Anıtkabir'deki ebedi istirahatgâhına defnedildi
Eşsiz lider, komutan, devrimci, siyaset ve devlet adamı olarak tüm insanlık için esin kaynağı olan Atatürk, doğumunun 100 yılında Türkiye'de ve dünyada törenlerle anıldı UNESCO'nun aynı yılı Atatürk Yılı olarak ilan etmesi Ulusumuz için övünç kaynağı ve Yüce Önder'in saygın kişiliğine yakışan bir davranış oldu
Sömürge halklarına, bağımsızlıklarını kazanmaları savaşımında yol gösteren; tüm İslâm dünyasında ise, lâikliğin ilk kez başarıyla yaşama geçirilmesinde Türkiye'nin model olmasını sağlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, eserleri ve düşünceleriyle, Türk Ulusu'nun ve başka ulusların geleceğine ışık tutmayı sürdürmektedir

alıntıdır


Alıntı Yaparak Cevapla

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları

Eski 06-24-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları




Cevdet SUNAY




GÖREV SÜRESİ

28 MART 1966
28 MART 1973
1899 yılında Trabzon'da doğdu İlk ve orta öğrenimini Erzurum, Kerkük, Edirne ve Kuleli Askerî Lisesi'nde yaptı

Birinci Dünya Savaşı sırasında, 1917 yılında subay adayı olarak eğitim kampına katıldı Aynı yıl Filistin cephesinde görev aldı

1918 yılında Mısır'da İngilizlere esir düştü Esaretten döndükten sonra, Kurtuluş Savaşı'na katılarak, Güney cephesinde görev aldı Sonradan Batı cephesinde görevini sürdürdü

1927 yılında Harp Okulu öğrenimini tamamladı 1930 yılında Harp Akademisi'ni bitirdi Silahlı Kuvvetlerde çeşitli görevler alarak 1949'dan sonra Generallik rütbelerinde hizmet verdi 1960 yılında Genelkurmay Başkanlığı görevine atandı

1966 yılında, bu görevinden ayrılarak Cumhurbaşkanlığı kontenjan senatörlüğüne seçildi Cemal Gürsel'in rahatsızlığı sebebiyle görevden ayrılması üzerine, 28 Mart 1966'da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye'nin beşinci Cumhurbaşkanı seçildi Yedi yıllık görev süresini tamamladıktan sonra 1973 yılında Cumhurbaşkanlığı'ndan ayrıldı

1929 yılında Atıfet Hanım'la evlenen ve üç çocuğu olan Cevdet Sunay 22 Mayıs 1982 gününde vefat etti


alıntıdır


Alıntı Yaparak Cevapla

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları

Eski 06-24-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları




Cemal GÜRSEL




GÖREV SÜRESİ

27 MAYIS 1960
28 MART 1966
1895 yılında Erzurum'da doğdu İlk öğrenimini Ordu ilinde yaptı Daha sonra öğrenimini Erzincan ve İstanbul'da askerî öğrenci olarak sürdürdü

1915-1917 yıllarında Topçu Subayı olarak Çanakkale Savaşlarına katıldı Filistin ve Suriye cephesinde görev aldı

Türk Kurtuluş Savaşı'nın Batı cephesindeki bütün savaşlarına katıldı 1929 yılında Harp Akademisi'ni bitirdi

1946 yılından başlayarak Orgenerallik rütbesi dahil çeşitli general rütbelerinde hizmet yaptı 1958 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atandı Bütün bu görevleri sırasında meslekî bilgi ve karakteri ile ordunun ve halkın sevgisini ve güvenini kazandı

27 Mayıs 1960 gününde gerçekleştirilen askeri müdahalenin lideri olarak kabul edildi Yeniden demokratik düzene dönülmesinde ve 1961 Anayasası'nın hazırlanmasında önemli rol oynadı Halk oyuna sunulan ve kabul edilen bu Anayasa gereğince, 10 Ekim 1961'de yapılan seçimlerden sonra oluşturulan Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye'nin dördüncü Cumhurbaşkanı olarak seçildi 1966 yılında başlayan rahatsızlığının sürmesi ve görevini engellemesi üzerine, Anayasa uyarınca Cumhurbaşkanlığı görevi sona erdi

1927 yılında Melahat Hanım'la evlenen ve bir çocuğu olan Cemal Gürsel, 14 Eylül 1966 gününde vefat etti

alıntıdır


Alıntı Yaparak Cevapla

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları

Eski 06-24-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları




Celal BAYAR



GÖREV SÜRESİ

22 MAYIS 1950
27 MAYIS 1960
1883 yılında Bursa'nın Gemlik ilçesinin Umurbey köyünde doğdu İlk ve orta öğrenimden sonra memuriyet yaşamına atıldı Adalet, reji ve bankacılık alanında memuriyet görevlerinde bulundu 1908 yılında İkinci Meşrutiyet'in ilânından sonra İttihat ve Terakki çalışmalarına katıldı Bu cemiyetin İzmir Şubesi Genel Sekreterliğini yaptı

12 Ocak 1920'de toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne Saruhan Sancağı Milletvekili olarak katıldı Millî Mücadele'nin başlaması ile birlikte Anadolu'ya geçerek bu hareketteki yerini aldı

Millî Mücadele sırasında Batı Anadolu'da etkinlik gösterdi Aynı zamanda Birinci Büyük Millet Meclisi'nde Bursa Milletvekili olarak görev aldı 1921'de İktisat Bakanı oldu

Lozan Barış Konferansı'na danışman göreviyle katıldı 1923 seçimlerinden sonra İkinci Büyük Millet Meclisi'ne İzmir Milletvekili olarak girdi

1924 yılında İş Bankası'nın kurulmasında önemli rol oynadı Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundaki savaşım çabalarında politikacı ve iktisatçı kimliği ile parladı 1937-1939 yılları arasında Başbakanlık yaptı Daha sonra siyasî yaşamını İzmir Milletvekili olarak sürdürdü

Çok partili siyasî yaşama geçilmesi üzerine 1946 yılında arkadaşları ile birlikte Demokrat Parti'yi kurdu ve başkanlığına getirildi Partisinin 1950 seçimlerini kazanmasından sonra aynı yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce Türkiye'nin üçüncü Cumhurbaşkanı seçildi (22 Mayıs 1950)

10 yıl boyunca sürdürdüğü bu görevden 27 Mayıs harekâtı ile 1960 yılında uzaklaştırıldı

Yassıada Mahkemesi tarafından idama mahkum edildi (15 Eylül 1961)

Cezası daha sonra müebbet hapse çevrildi Yassıada'dan Kayseri Bölge Cezaevi'ne nakledilen Bayar, 7 Kasım 1964'de rahatsızlığı nedeniyle serbest bırakıldı

1903 yılında Reşide Hanım'la evlenen ve üç çocuğu olan Celal Bayar, 22 Ağustos 1986 gününde İstanbul'da vefat etti

alıntıdır


Alıntı Yaparak Cevapla

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları

Eski 06-24-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları




İsmet İNÖNÜ





GÖREV SÜRESİ


11 KASIM 1938
22 MAYIS 1950

1884 yılında İzmir'de doğdu İlk ve orta öğrenimini Sivas'ta tamamladı Bir yıl Sivas'ta Mülkiye İdadisi'nde okuduktan sonra, 1897 yılında İstanbul'daki Mühendishane İdadisi'ne gitti 1901'de Mühendishane-i Berri-i Hümayun'a (topçu okulu) giren İsmet İnönü, bu okulu 1903'te topçu teğmeni olarak bitirdi 1906'da Erkân-ı Harbiye Mektebi'ni birincilikle bitirerek kurmay yüzbaşı rütbesiyle Edirne'deki 2 Ordu'nun 8 Alay'ında bölük komutanlığına atandı

1908'de kolağası oldu ve 31 Mart Olayı (13 Nisan 1909) olarak bilinen ayaklanmayı Selanik'ten gelerek bastıran Hareket Ordusu'nda görev aldı

1910-1913 yılları arasında Yemen İsyanı'nın bastırılması harekâtına katıldı Bu ve bundan önceki görevlerinde hudut problemleri ve asilerle yapılan anlaşmalarda başarılı hizmetleri ve meslekî özellikleriyle dikkati çekti Birinci Dünya Savaşı sırasında Kafkas Cephesi'nde Kolordu Komutanı olarak Atatürk'le birlikte çalıştı ve yıllardır süren dostlukları ile devletin geleceği hakkında ortak fikirleri gelişti Suriye Cephesi'nde savaştı; Millî Mücadele sırasında Atatürk'ün en yakın silâh arkadaşı olarak çalıştı

23 Nisan 1920'de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Edirne milletvekili olarak katılan İsmet Bey, 3 Mayıs'ta İcra Vekilleri Heyeti'nde Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Vekili oldu

Albay İsmet Bey, mebusluk ve bakanlık da uhdesinde kalarak Garp Cephesi Komutanlığı görevine getirildi Kuruluş aşamasındaki düzenli ordu ile Çerkes Ethem ayaklanmasının ve iç isyanların bastırılmasında etkin rol oynadı Ocak ve Nisan 1921'de I ve II İnönü savaşlarında Yunan ilerlemesini durdurdu

İnönü zaferleri, Ulusal Ordu'ya güven duyulmasını sağladı, Ulusal Kurtuluş Hareketini yürütenlere moral ve güç verdi

Birinci İnönü Savaşı sonunda tuğgeneral rütbesine yükseldi

Sakarya Meydan Savaşı ve Büyük Taarruz'dan sonra kazanılan zafer üzerine Mudanya Ateşkes toplantısında Büyük Millet Meclisi'ni temsil etti Lozan Barış Konferansı'na Dışişleri Bakanı ve Türk heyeti başkanı olarak katıldı

Görüşmeler sırasında Ulusumuzun çıkarlarını titizlikle savunan ve koruyan İsmet İnönü, 24 Temmuz 1923'te Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığının ve egemenliğinin tanınmasını sağlayan Lozan Antlaşması'nı imzaladı

Cumhuriyetin ilânından sonra 1923-1924 yıllarında ilk hükûmette Başbakan olarak görev aldı, aynı zamanda Halk Fırkası Genel Başkan Vekilliği'ni üstlendi 1934'te Soyadı Yasası çıktığında Atatürk'ün verdiği İnönü soyadını alan İsmet Paşa, Başbakanlık görevini 1924-1937 yılları arasında da sürdürdü

İnönü, Atatürk devrimlerinin gerçekleştirilmesinde ve Türkiye Cumhuriyeti'nin sağlam temeller üzerine oturtulmasında Atatürk'ün en yakın çalışma arkadaşıydı

Atatürk'ün ölümünden sonra 1938 yılında, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye'nin ikinci Cumhurbaşkanı olarak seçildi Cumhurbaşkanlığı'nın yanı sıra CHP Genel Başkanlığı'na da getirildi CHP'nin 26 Aralık 1938'de toplanan I Olağanüstü Kurultay'ında partinin "değişmez genel başkan"ı seçildi Ayrıca kendisine "Milli Şef" sıfatı verildi

İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye'yi savaş felâketinin dışında tutmayı başardı Savaştan sonra çok partili siyasî rejime geçilmesinde en büyük destek oldu

1950 genel seçimlerinden sonra CHP iktidarı Demokrat Parti'ye bırakırken, İsmet İnönü de Cumhurbaşkanlığı'ndan ayrıldı ve 1960 yılına kadar Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı olarak siyasî yaşamını sürdürdü 27 Mayıs harekâtından sonra Kurucu Meclis üyeliğine seçildi ve 10 Kasım 1961 tarihinde Başbakanlığa atandı

1965 yılında bu görevden ayrıldıktan sonra milletvekili olarak siyasî yaşamını sürdürdü 1972'de Parti Genel Başkanlığı ve milletvekilliğinden istifa ederek, 25 Aralık 1973'de ölünceye kadar Anayasa gereğince Cumhuriyet Senatosu tabiî üyeliği görevinde bulundu

1916 yılında Mevhibe Hanım'la evlenen İsmet İnönü üç çocuk babasıydı

alıntıdır





Mustafa İsmet İnönü, asker, siyasetçi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci Cumhurbaşkanı 24 Eylül 1884'te İzmir'de doğdu, 25 Aralık 1973'te Ankara'da öldü Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasında çok önemli bir rol oynamış, Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsız bir devlet olarak dünya sahnesinde yerini almasını sağlayan Lozan Antlaşması'nı imzalamış, birçok kez de başbakanlık görevini yapmıştır

'nin sonunu belirleyen Mudanya Mütarekesi görüşmelerinde (3-11 Ekim 1922) Türk tarafını temsil eden İsmet Paşa, 26 Ekim 1922'de hariciye vekili oldu Lozan görüşmelerinde murahhas heyetin başkanlığını yaptı; yeni devletin bağımsızlığını ve egemenliğini onaylayan, Sevr Antlaşması ve Mondros Mütarekesini geçersiz kılan Lozan Antlaşması'nı imzaladı İkinci dönem (1923-27) TBMM'de Malatya milletvekili olarak bulunan İsmet Paşa, Fethi Bey'in (Okyar) kurduğu İcra Vekilleri Heyeti'ne gene hariciye vekili olarak girdi 23 Ağustos'ta Lozan Antlaşması'nın TBMM'de kabulü, siyasal-diplomatik başarılarının en önemlisi oldu
29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in ilanı ile sonuçlanan süreçte, Mustafa Kemal'le yakın siyasal işbirliği içindeydi İlk Cumhuriyet hükümetini kurdu (30 Ekim); aynı zamanda Halk Fırkası (sonradan Cumhuriyet Halk Partisi-CHP) genel başkan vekilliğini üstlendi Böylece hükümet ve parti üzerinde otorite kurma olanağı elde etti Muhalefet partisi olarak kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TPCF) karşısında istediği yetkileri elde edemediği için 8 Kasım 1924'te başvekillikten istifa etti; 21 Kasım 1924'te yeni hükümeti Fethi Bey kurdu Doğudaki Şeyh Said Ayaklanması3 Mart 1925'te İsmet Paşa yeniden hükümeti kurmakla görevlendirildi Ayaklanmanın bastırılmasında hükümet başkanı olarak önemli rol oynadı Bu tarihten sonra, yeni devletin ve tek parti yönetiminin oluşumunda Mustafa Kemal ile birlikte en önemli siyasal kişilik olarak belirdi üzerine
1934'te Soyadı Kanunu çıktığında Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği İnönü soyadını alan İsmet Paşa, 1924'ten 1937'ye değin başvekillik görevini aralıksız sürdürdü Bu dönemde ülkedeki bütün önemli siyasal gelişmelere damgasını vurdu Siyasal muhalefetin etkisizleştirilmesinde, Kemalist reformların ilanında ve uygulanmasında, iktisat politikasında devletçilik ilkesinin kabulünde ve uygulanmasında çok önemli rolü oldu
İnönü Eylül 1937'de Atatürk'le aralarındaki bazı görüş ayrılıkları yüzünden ve onun isteğiyle başvekillikten ayrıldı CHP'nin genel başkan vekilliğinden de alındı Görüş ayrılıkları büyük ölçüde İnönü'nün devletçilik uygulamalarından doğmuştu Atatürk devletçilik uygulamalarının İnönü'nün düşündüğü biçimde genişletilmesinden yana değildi ve aynı görüşü paylaşan iktisat vekili Celal Bayar'ı İnönü'ye karşı siyasal bir seçenek olarak görüyordu İnönü ikinci kez başvekillikten ayrılınca yerine Celal BayarMalatya milletvekili olarak görev yaptı atandı İnönü bu dönemde yalnızca TBMM'de

Cumhurbaşkanlığı ve Çok Partili Dönem

İsmet İnönü Atatürk'ün ölümü üzerine 11 Kasım 1938'de cumhurbaşkanlığına seçildi Etkin siyasal yaşamdan çekildikten bir yıl sonra cumhurbaşkanı seçilebilmesi, büyük ölçüde Cumhuriyet'le özdeşleşmiş olmasıyla ilgiliydi Cumhurbaşkanlığının yanı sıra CHP genel başkanlığına da getirildiğinden yönetim üzerinde geniş otorite sahibi oldu CHP'nin 26 Aralık 1938'de toplanan I Olağanüstü Kurultay'ında partinin "değişmez genel başkan"ı seçildi Ayrıca kendisine "Milli Şef" sıfatı verildi
Cumhurbaşkanı seçilmesinden hemen sonra başlayan II Dünya Savaşı (1939-45) döneminde İnönü ülkeyi savaştan uzak tutmaya çalıştı Savaş yıllarındaki ekonomik ve toplumsal sıkıntılar ise, dönemin unutulmayan mirası olarak kaldı Gene bu dönemde Hasan Ali Yücel'in öncülüğündeki Köy Enstitüleri kuruldu ve geliştirildi
II Dünya Savaşı'nın hemen ardından, gerek uluslararası siyasetteki gelişmeler, gerekse ülke içindeki yeni oluşumlar rejimin genel niteliğinde önemli değişiklikleri gündeme getirdi Ismet Inönü çok partili rejimdeki ilk muhalefet partisi olan Milli Kalkınma Partisini engelleme girişiminde bulundu Parti başkanının mallarını kamulaştırdı Dünyada sayılı olan uçak fabrikalarından olan NUD uçak fabrikasının kapısına kilit vurdu Basında "kuzu partisi" olarak bu partiyi lanse ettirdi 1945 yılında kurulan Milli Kalkınma Partisinden sonra 1946'da kurulan Demokrat Parti ile çetin bir seçim yarışına girdi Ismet Inönü'nün çok partili rejimdeki ilk muhalefet partisi olan Milli Kalkınma Partisine olan tutumu çok partili rejimi ne kadar destekleyip desteklemedigi konusunda şüphe uyandırmaktadır
14 Mayıs 1950 genel seçimlerinden sonra CHP iktidarı Demokrat Parti'ye (DP) bırakırken, İsmet İnönü de cumhurbaşkanlığından ayrıldı ve ana muhalefet partisi genel başkanı olarak siyasal rolünü sürdürdü On yıllık muhalefet döneminde partisinin başında kaldı ve iktidarın zamanla sertleşen siyasal baskılarına karşın, CHP'nin yeniden güçlenmesine katkıda bulundu
DP, 27 Mayıs 1960 hareketiyle iktidardan uzaklaştırıldı Yeni anayasa kabul edilip, 15 Ekim 1961 genel seçimlerinden CHP birinci parti olarak çıkınca, İnönü yeniden hükümeti kurmakla görevlendirildi Bu dönemde CHP-AP, CHP-YTP-CKMP ve CHP-Bağımsızlar koalisyon hükümetlerine başkanlık etti Yeni kurulan siyasal sistemin sağlıklı biçimde işlemesi için çaba gösterdi 27 Mayıs hareketinin doğurduğu sorunlarla da uğraşarak 22 Şubat ve 21 Mayıs 1963'te Cumhurbaskani Cemal Gürsel'e iki darbe girişiminin önlenmesi cabalarinda yardimci oldu 1964 Kıbrıs olayları sırasında ABD'nin Türkiye'nin adaya müdahalesini engellemesi üzerine dış politikada çok yönlü arayışlara girdi Donemin Cumhurbaskani ve milli birlestirici lideri olan Cemal Gürsel 'in Turkiye Cumhuriyetine katkilari olarak tarihe gecen ilk Devlet Arastirma Kutuphanesi ve hukumete yol gostericilik gorevini yasayla verdigi Turkiye Bilimsel Teknik Arastirma Kurumu'nun kurulmasi, planlı ekonomiye gecis, Devlet Planlama Teskilatinin kurulusu, 5 yillik kalkinma planlari, sendikalar, grev ve toplu sözleşme yasalarının çıkarılması, Ankara anlasmasi ve takip eden sene Ortak PazarSSCB ile iyi ilişkiler kurulması, Milli Istihbarat Kurulusu yasasi ve duzenlemesi, Milli Guvenlik Kurulu'nun baslangic ve gelistirilmesi, Turk ordusunun modernizasyonu, Iran, Pakistan ile birlikte bolgesel kalkinma organizasyonunun kurulmasi, Avrupa ve Orta Asya memleketlerini baglayan mikrodalga radyo iletisim agi kurulmasi, Devlet Istatistik Enstitusu ile Turizm Bakanliginin kurulmasi, Guneydogu Anadolu'nun kalkinma ve gelistirilmesi planlari, Basin Yayin yuksek okulunun ilk kurulusu da bu döneme ve Basbakan Ismet Inonu'nun Gursel'e destek verici idaresine rastlar İnönü hükümeti 6 Şubat 1965'te yerini Suat Hayri Ürgüplü10 Ekim 1965 seçimlerinde partisinin seçimi kaybetmesi üzerine, parti içi görüş ayrılıkları derinleşti İnönü'nün desteklediği "ortanın solu" politikası parti tarafından benimsendi üyeliği, hükümetine bıraktı
Silahlı Kuvvetler'in 12 Mart 1971'deki müdahalesinden sonra, CHP'nin tutumu konusunda parti içinde önemli görüş ayrılıkları belirdi ve İnönü parti genel sekreteri Bülent Ecevit'le anlaşmazlığa düştü Ecevit'e göre, müdahalenin amacı, CHP içinde egemen olan "ortanın solu" politikasına son vermek ve partinin iktidar olmasını önlemekti İnönü ise, müdahaleye açıkça karşı çıkılmasını onaylamıyordu Yeni kurulacak hükümete partinin üye verip vermeyeceği konusunda beliren anlaşmazlık sonucunda Ecevit istifa etti Ecevit'le yoğun bir mücadeleye giren İnönü, Mayıs 1972'de toplanan V Olağanüstü Kurultay'da, politikasının partisince onaylanmaması durumunda istifa edeceğini açıkladı Kurultayda parti meclisi Ecevit'in yanında yer alınca da 8 Mayıs 1972'de CHP genel başkanlığından ayrıldı Türk siyasal yaşamında parti içi mücadele sonucunda değişen ilk genel başkan olan İnönü 4 Kasım 1972'de CHP üyeliğinden, 14 Kasım 1972'de de milletvekilliğinden istifa etti Başvurusu üzerine tabii senatör olarak Cumhuriyet Senatosu'nda görev aldı


25 Aralık 1973'te ölen İnönü 27 Aralık'ta devlet töreni ile Anıtkabir'de toprağa verildi Anılarının bir bölümünü Hatıralarım, Genç Subaylık Yılları, 1884-1918 (1968) adı altında toplamış, ayrıca çeşitli tarihlerdeki söylev ve demeçlerini içeren İsmet Paşa'nın Siyasi ve İçtimai Nutukları, 1920-1933 (1933), İnönü Diyor ki (1944), İnönü'nün Söylev ve Demeçleri I, 1920-1946 (1946) gibi kitapları yayımlanmıştır


alıntıdır




Alıntı Yaparak Cevapla

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları

Eski 06-24-2012   #15
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cumhurbaşkanlarımız-Cumhurbaşkanlarımız Hayatları-T.C Cumhurbaşkanları



Mustafa Kemal ATATÜRK

GÖREV SÜRESİ


29 EKİM 1923
10 KASIM 1938
Mustafa Kemal, 1881 yılında Selanik'te doğdu
İlköğrenimine, Annesi Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine Hafız Mehmet Efendi mahalle mektebinde başladı Bir süre devam ettiği bu okuldan babasının isteğiyle ayrıldı ve öğrenimini o günün çağdaş eğitim anlayışını benimseyen Şemsi Efendi Mektebi'nde tamamladı
Mustafa Kemal, askeri dehasını ve liderlik yeteneğini geliştireceği askerî eğitimine, 1893 yılında Selânik Askerî Rüştiyesi'nde başladı 1896-1899 yıllarında Manastır Askerî Lisesi'ni, 1902 yılında teğmen rütbesiyle Kara Harp Okulu'nu, 1905 yılında ise yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademisi'ni bitirdi
1905-1907 yılları arasında Şam'daki, 5 Ordu'da görev yapan Mustafa Kemal, 1907'de, bugün kıdemli yüzbaşı olarak adlandırılan kolağası rütbesini aldı
13 Nisan 1909'da, tarihimizde 31 Mart olayı olarak bilinen ayaklanmanın bastırılmasında etkin rol oynayan Hareket Ordusu'nda, Kurmay Başkanı olarak görev yapan Mustafa Kemal, 1910 yılında Picardie Manevraları'nda Türk Ordusu'nu temsil eden kurulda yer aldı
1911 yılında, İstanbul'da Genelkurmay Başkanlığı'ndaki görevinin ardından, İtalyanların Trablusgarp'a saldırısıyla başlayan savaşta, Tobruk ve Derne bölgelerinde gönüllü yerel güçlerin başında bulundu Aynı yılın 27 Mart'ında binbaşı oldu, 1912 yılının 6 Mart'ında ise Derne Komutanlığı'na getirildi
1912'de Balkan Savaşı'nın başlamasıyla, İstanbul'a geri dönerek, Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katılan Mustafa Kemal, Dimetoka ve Edirne'nin geri alınmasında önemli rol oynadı 1913 yılında atandığı Sofya Ataşemiliterliği görevini sürdürürken yarbaylığa yükseltildi
1914 yılının Ekim ayında, Osmanlı İmparatorluğu'nun İttifak Devletleri'nin yanında I Dünya Savaşı'na katılmasıyla, 19 Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi İtilaf Devletleri'nin tüm gücüyle yüklendiği Çanakkale'de eşsiz bir direnişin önderliğini yapan, çarpışmanın yazgısını değiştiren ve "Çanakkale geçilmez" dedirten yine Mustafa Kemal'di
25 Nisan 1915'te, Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerinin yenilgiye uğratılmasının ardından, 1 Haziran 1915'te albaylığa yükselen Mustafa Kemal, Anafartalar Grubu Komutanı olarak 9-10 Ağustos'ta Anafartalar, 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II Anafartalar Zaferleriyle başarılarına yenilerini ekledi
27 Ocak 1916'da karargâhı Edirne'de bulunan 16 Kolordu'nun Komutanlığına atanan Mustafa Kemal, kısa bir süre sonra, 16 Kolordu'nun, Doğu Cephesi'nin güçlendirilmesi amacıyla Diyarbakır'a kaydırılması kararlaştırılınca, Kolordu Komutanı olarak Diyarbakır'a gönderildi ve rütbesi tümgeneralliğe yükseltildi Rus güçleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı
Mustafa Kemal, 2 Ordu Komutanlığı'na, sonra da Halep'te Alman Generali Falkenheim komutasındaki Yıldırım Orduları Grubu'nda, 7 Ordu'nun Komutanlığı'na atandı 15 Aralık 1917'de Veliaht Vahdettin ile birlikte Almanya'ya yapılan resmî ziyarete katılan Mustafa Kemal, 15 Ağustos 1918'de yeniden 7 Ordu Komutanı olarak Halep'e döndü Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasından bir gün sonra, Mustafa Kemal'in, 31 Ekim 1918'de getirildiği Yıldırım Orduları Komutanlığı görevi, bu Ordu'nun 13 Kasım 1918'de kaldırılması üzerine sona erdi O'nun artık görev yeri Harbiye Nezareti idi
Mondros Ateşkesi, yurt topraklarının İtilaf Devletleri'nce paylaşılmasını ve işgal edilmesini öngören, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş sürecini hızlandıran, koşulları ağır bir antlaşma olarak tarihteki yerini aldı
Ateşkes koşullarının yanı sıra, yöneticilerin yanlış tutum ve davranışları sonucu ülkenin içine sürüklendiği durum, Mustafa Kemal'in uzun yıllar boyunca zihninde yeşeren düşüncelerini harekete geçirmesini ve Türk Ulusu'nu esenliğe kavuşturacak kararı almasını sağladı
Mustafa Kemal'in, "Ulusal egemenliğe dayanan, kayıtsız, koşulsuz bağımsız yeni bir Türk Devleti kurma" kararını alması ve bunu gerçekleştirecek koşulları oluşturmak amacıyla Samsun'a hareketi, tarihin akışını değiştiren bir adımdır
"19 Mayıs" Türk Ulusu ve kendi yaşamı içinde öyle bir dönüm noktasıdır ki, Mustafa Kemal bu günü "doğum günü" olarak nitelemiştir
Mustafa Kemal'in, "Ben, Samsun'a çıktığım gün elimde maddî hiçbir kuvvet yoktu Yalnız büyük Türk Milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevî bir kuvvet vardı İşte ben bu ulusal kuvvete, bu Türk Milletine güvenerek işe başladım" sözleri, O'nun kurtuluş yolunda, ulusal birliği gerçekleştirmek düşüncesiyle çıktığı Anadolu yolculuğunda Türk Ulusu'na duyduğu güveni ortaya koymaktadır
Ulusal savaşımın bayrağını açmak için beklediği fırsat, 9 Ordu Müfettişliğine getirilmesi ile karşısına çıktı ve 19 Mayıs 1919'da ulaştığı Samsun'da kısa bir süre kaldıktan sonra 28 Mayıs 1919'da gittiği Havza'da, tüm komutanlara, üst kademedeki yöneticilere ve ulusal kuruluşlara gizli bir genelge yayımlayarak, işgal karşısında bütünleşme çağrısında bulundu
22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgede, "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" ilkesine yer vererek, Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı İngilizlerin baskısı sonucu müfettişlik görevinden alınmak istenmesi üzerine, askerlikten ve resmî görevinden ayrılma kararı alan Mustafa Kemal, 8 Temmuz 1919'da bir duyuruyla, tüm gücüyle Anadolu'nun bağımsızlık savaşı için çalışacağını açıkladı
23 Temmuz-7 Ağustos 1919 günlerinde, geleceğimizin sağlam temeller üzerinde biçimlenmesinin yolunu açan Kurtuluş Savaşı'nın temel ilke ve yöntemlerinin belirlendiği, Erzurum Kongresi'ni topladı Bölgesel konuları görüşmek için toplanan Kongre'de ülkenin tümünü ilgilendiren önemli kararlar alınarak ulusal savaşımın esas programı hazırlandı
Mustafa Kemal 7 Ağustos 1919'da Kongre'nin kapanışı nedeniyle Kongre heyetine yaptığı konuşmada, esaslı kararlar alındığını ve dünyaya Ulusumuzun varlığı ve birliğinin gösterildiğini, tarihin bu Kongre'yi ender ve büyük bir eser olarak kaydedeceğini söyleyerek, toplantının önemini ortaya koydu
4-11 Eylül 1919 günleri arasında toplanan ve Ulusumuzun, birlik ve dayanışma içinde bağımsızlığından hiçbir koşulda ödün vermeyeceğini dünyaya duyuran Kongre olma özelliği taşıyan Sivas Kongresi'nde, manda yönetimi tümüyle reddedildi Erzurum Kongresi kararları genişletilerek, Misak-ı Millî görüşü yinelendi Tüm ulusal direniş örgütleri "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adı altında birleştirildi Yurdumuzun tamamını temsil eden Heyeti Temsiliye'nin başkanlığına seçildi
20-22 Ekim 1919'da İstanbul'dan gelen Bahriye Nazırı Salih Paşa'yla Amasya'da görüştü Anadolu'da başlatılan ulusal savaşımın İstanbul Hükûmeti tarafından tanınması yönünden büyük önem taşıyan Amasya Protokolü imzalandı
7 Kasım 1919'da, İstanbul'da toplanması kararlaştırılan Osmanlı Meclisi için Erzurum'dan milletvekili seçildi
27 Aralık 1919'da, Heyeti Temsiliye üyeleriyle birlikte geldiği Ankara, bu tarihten sonra Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın önemli kararlarının alınarak, tüm Anadolu'ya yayıldığı önemli bir merkez oldu
İstanbul'un, 16 Mart 1920'de resmen işgal edilmesi üzerine, Mustafa Kemal, bu hareketin haksız ve hükümsüz olduğunu belirterek, kapanan Meclis'in Ankara'da açılacağını tüm dünyaya ilân etti
Mustafa Kemal, 19 Mart 1920'de yayınladığı bir genelgeyle, ulusun yeniden seçeceği temsilcilerle kurulacak yeni Meclis'in ulusun bağımsızlığını ve devletin kurtarılmasını sağlayacak önlemleri alacağını ve uygulayacağını duyurdu Bu genelgenin ardından ülkenin her yerinde seçimler yapıldı ve Ankara'da toplanacak Millet Meclisi'nin hazırlıkları tamamlandı
Böylece ulusal istenci gerçekleştiren ilk Meclis 23 Nisan 1920'de Ankara'da toplandı ve Mustafa Kemal Meclis Başkanlığı'na seçildi
Bağımsızlık savaşımının askerî ve siyasî önderi ve ileri görüşlü kişiliğiyle davanın beyni olan yüce önder, 11 Mayıs 1920'de İstanbul Hükûmeti tarafından ölüm cezasına çarptırıldı
Bir an önce kurulmasına büyük önem verdiği düzenli ordu ilk başarısını, 11 Ocak 1921'de, I İnönü, 31 Mart 1921'de de II İnönü zaferlerini kazanıp, Yunanlıların geri çekilmek zorunda kalmasıyla elde etti
Meclis'te uzun görüşmeler sonucu 20 Ocak 1921'de ilk anayasa olan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu kabul edildi
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni, Misak-ı Milli'ye ve Anayasa'nın ilkelerine uygun biçimde çalışır duruma getirebilmek için, 10 Mayıs 1921'de Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu'nu kurdu Grubun seçilerek göreve getirilen başkanı Mustafa Kemal'di
5 Ağustos 1921'de, Mustafa Kemal'in, geniş yetkiler verilerek üç ay süre ile Başkomutanlık görevine getirilmesini sağlayan yasa kabul edildi "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır O satıh bütün vatandır Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça, terk olunamaz" anlayışı ve direktifiyle 23 Ağustos-13 Eylül günleri arasında, 22 gün 22 gece süren çarpışmalardan sonra Yunan Ordusu Sakarya Nehri'nin doğusunda tümüyle yenilgiye uğratıldı Sakarya Zaferi'nin ardından, TBMM'nin çıkardığı bir yasayla, savaştaki üstün başarısından dolayı Yüce Önder Mustafa Kemal'e 19 Eylül 1921'de "mareşallik" rütbesi ve "gazi" unvanı verildi
26-30 Ağustos 1922 günleri arasında Mareşal Gazi Mustafa Kemal komutasındaki Başkomutan Meydan Muharebesi, Türk Ordusu'nun kesin zaferiyle sonuçlandı Başkomutan'ın "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" emriyle Türk Ordusu, büyük bir moral ve güç ile İzmir yönünde ilerledi 9 Eylül 1922'de çekilen düşman kuvvetlerinin İzmir'de yenilgiye uğratılmasıyla, 4 yıl süren Ulusal Kurtuluş Savaşımı amacına ulaştı
3 Ekim 1922'de imzalanan ve 11 Ekim 1922'de yürürlüğe giren Mudanya Ateşkes Antlaşması ile savaş durumu sona erdi Barış Antlaşmasının koşullarını görüşmek üzere Lozan'da yapılacak konferansa İtilaf Devletleri'nin İstanbul Hükûmeti'ni de çağırması üzerine, 1 Kasım 1922'de TBMM'nce alınan "Milletin saltanat ve hâkimiyet makamı yalnız ve ancak TBMM'dir" kararıyla saltanat kaldırıldı
Varlığından büyük güç aldığı annesi Zübeyde Hanım'ı 15 Ocak 1923'te kaybeden Gazi Mustafa Kemal, acısına karşın, Ulusuna olan görev ve sorumluluklarını yerine getirmek için çalışmalarına ara vermedi
29 Ocak 1923'te Gazi Mustafa Kemal, Latife Uşaklıgil ile 5 Ağustos 1925'e kadar sürecek evliliğini yaptı
17 Şubat 1923'te İzmir'de ilk Türkiye İktisat Kongresi'nin açılışını yapan Gazi Mustafa Kemal, çağdaşlaşma yolunda, iktisadî kalkınmanın gerekliliğini vurgulayarak, siyasî ve askerî zaferlerin, ekonomik zaferlerle desteklenmeden, kısa süreli olacağına dikkat çekti
24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla, Devletimizin uluslararası alanda siyasal, hukuksal, ekonomik ve toplumsal ilişkileri yeniden düzenlendi Yeni Türk Devleti'nin varlığının, egemenliğinin ve bağımsızlığının tanınmasını sağlayan Lozan Antlaşması ile Misak-ı Millî sınırları İtilaf Devletlerince resmen kabul edildi
Gazi Mustafa Kemal'in, "Lozan Antlaşması, Türk milleti aleyhine asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması'yla tamamlandığı zannedilmiş büyük bir suikastin yıkılışını ifade eden bir vesikadır" sözleri, Lozan'ın tarihimizdeki yerini ve önemini gözler önüne sermektedir
13 Ağustos 1923'te, Gazi Mustafa Kemal, ikinci kez TBMM Başkanlığı'na seçildi 9 Eylül 1923'te, Cumhuriyet Halk Fırkası'nı kurdu TBMM'nin aldığı bir kararla yeni devletin başkenti, 13 Ekim 1923'te Ankara oldu
Ulusal egemenlik esasının tam olarak ancak cumhuriyet yönetimiyle olanaklı olacağını düşünen Gazi Mustafa Kemal, 27 Eylül 1923'de Neue Freie Presse muhabirine verdiği demeçte "Yeni Türkiye Anayasasının ilk maddelerini sizlere tekrar edeceğim: Hakimiyet Kayıtsız şartsız milletindir Yürütme kudreti, yasama yetkisi milletin tek ve gerçek temsilcisi olan mecliste toplanmıştır Bu iki kelimeyi bir kelimede anlatmak mümkündür: Cumhuriyet" diyerek Cumhuriyet'in kurulmasının yakın olduğu işaretini verdi
Gazi Mustafa Kemal 28 Ekim akşamı Çankaya Köşkü'nde yemeğe davet ettiği arkadaşlarına "Yarın Cumhuriyet'i ilân edeceğiz" diyerek, kurtuluş sürecinde temelleri adım adım atılan ve ulusal egemenliğe dayanan yeni yönetim biçimini yaşama geçirme zamanının geldiğini ortaya koydu O gece, İsmet İnönü ile birlikte bir yasa tasarısı hazırladılar 1921 Anayasa'sının 1 maddesinin sonuna "Türkiye Devletinin hükûmet biçimi cumhuriyettir" cümlesini ekleyerek, ilgili maddelerdeki gerekli değişiklikleri kaleme aldılar
29 Ekim günü toplanan Halk Fırkası Genel Kurulu'nda konuşan Mustafa Kemal, hükûmet krizi ve bunun çözümü için Anayasa'nın 1, 2, 4, 10, 11, 12 maddelerinin değiştirilmesini ve hükûmetin şeklinin Cumhuriyet olmasını öngören teklifi sundu Parti toplantısında kabul edilmesinin ardından Anayasa Komisyonu'nda incelenen tasarı İsmet İnönü'nün, ivedilikle görüşülmesi önerisi üzerine okundu ve ivedilikle görüşüldü: Meclis 29 Ekim 1923 günü saat 2030'da Cumhuriyet'i ilân etti
Ardından Cumhurbaşkanı seçimi için oylama yapıldı ve sonucu İsmet Paşa Meclis'e şöyle bildirdi
"Türkiye Cumhuriyeti Başkanlığı için yapılan oylamaya 158 kişi katılmış ve cumhurbaşkanlığına, 158 üye oybirliği ile Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal Hazretleri'ni seçmişlerdir"
Atatürk'ün "Türk Mileti'nin karakter ve adetlerine en uygun idare cumhuriyet idaresidir" dediği Cumhuriyet'in kuruluşu tüm yurtta coşkuyla karşılandı
Kazandığı zaferleri, "daha büyük gayelere ulaşmak için gerekli vasıta" olarak niteleyen Gazi Mustafa Kemal, başarılarının ardından devlet yapısında ve toplum yönetiminde büyük reformların yapılmasına öncülük etmesinin yanı sıra, çağdaş yaşam anlayışının temellerini de attı
Bu yaklaşımla ilk olarak, 3 Mart 1924'te Cumhuriyet'in çağdaş yönetim anlayışıyla örtüşmeyen Halifelik ile Şer'iye ve Evkaf Vekâleti kaldırıldı Böylece lâik hukuk sistemine geçiş sürecinde önemli bir adım atılmış oldu
3 Mart 1924'te Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun kabul edilmesiyle, her kademedeki okullarda eğitim birliği sağlandı Medreseler kapatılarak, ulusal, lâik ve çağdaş eğitim kurumlarıyla Türkiye Cumhuriyeti gelişimini sürdürdü
Art arda yaşama geçirilen devrimlerin Devletin siyasal ve toplumsal düzeninde gerçekleştirdiği köklü değişikliklere bağlı olarak, 20 Nisan 1924 günü Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci anayasası kabul edildi
Köylüyü Türkiye'nin gerçek sahibi ve efendisi olarak niteleyen ve tarım ile sanayinin birarada gelişiminin istikrarlı ve planlı kalkınmanın temeli olduğuna inanan Gazi Mustafa Kemal, modern tarıma öncülük etmek amacıyla 1925 yılında Atatürk Orman Çiftliğini kurdu
Gazi Mustafa Kemal, 24 Ağustos 1925'te, Kastamonu'ya yaptığı gezide şapka giyerek, bu çağdaş simgeyi Ulusuna tanıttı 25 Kasım 1925'te, Ulus'un içinde bulunduğu büyük değişim ve dönüşüm sürecinin uzantısı olarak Şapka Yasası kabul edildi
30 Kasım 1925'te tekke ve za'viyeler ile türbeler kapatıldı ve türbedarlıklar ile birtakım unvanların kaldırılmasına dair Yasa kabul edildi
Batı dünyasıyla kurulan ilişkilerde, takvim ve zaman ölçülerinin farklılığından kaynaklanan sorunlar, 26 Aralık 1925'te milâdî takvim ve 24 saat esasına geçilmesiyle aşıldı 26 Mart 1931 gününde kabul edilen Yasa'yla metre ve kilogram gibi çağdaş uzunluk ve ağırlık sistemlerinde uluslararası standarda ulaşıldı
17 Şubat 1926'da, Mecelle ve Şer'i Hukuk yerine Türk Medenî Kanunu kabul edildi Kadınlarımızın yasalar önünde erkeklerle eşit haklara sahip olması, çok eşliliğin yasaklanması, medenî nikâh zorunluluğunun getirilmesi, mahkeme yoluyla boşanma gibi değişiklikler, Türk toplumunu çağdaş hukuk anlayışı ve yaşam biçimi ile tanıştırdı Türk kadını 1930'da belediye, 5 Aralık 1934'te de milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme haklarını elde etti
1926 Haziranı'nda Gazi Mustafa Kemal'e İzmir'de düzenlenmesi tasarlanan suikast girişimi önceden haber alınarak önlendi ve düzenleyicileri tutuklandı Yüce önder bu girişimi, Anadolu Ajansı'na, "Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet pâyidar kalacaktır" sözüyle değerlendirdi
30 Haziran 1927'de askerlikten emekli oldu
Toplumların hafızasının canlı tutulmasının, ulusal birliğimiz ve aydınlık geleceğimiz için taşıdığı önemin bilinciyle, Samsun'a çıktığı andan başlayarak, Kurtuluş Savaşı'nın tüm evrelerini, Cumhuriyet'in kuruluşunu ve devrimlerini, sorumlu devlet adamı kişiliğiyle Büyük Nutuk adlı yapıtında topladı 15 Ekim 1927'deki Cumhuriyet Halk Fırkası'nın İkinci Kurultayı'nda "Büyük Nutuk"u okudu Büyük Nutuk'un sonunda, Türkiye Cumhuriyeti'ni, her zaman güvendiği Türk gençliğine emanet etti
1 Kasım 1927'de ikinci kez Cumhurbaşkanlığı'na seçildi
10 Nisan 1928'de, 1924 Anayasası'ndan "Türkiye Devleti'nin dini İslâmdır" hükmü çıkarıldı 1937 yılında ise, Türkiye'nin lâik bir devlet olduğu ilkesi Anayasa'ya kondu
24 Mayıs 1928'de, uluslararası rakamlar, 1 Kasım 1928'de de yeni Türk harfleri kabul edildi O Ulusu'nun "Başöğretmeni"ydi ve yeni harfleri, çıktığı gezilerde yurttaşlarına tanıtma görevini üstlendi
4 Mayıs 1931'de üçüncü kez Cumhurbaşkanlığı'na seçildi
Türk Ulusu'nun büyüklüğüne inanan Gazi Mustafa Kemal, onun çağdaş uluslar arasında yer alabilmesi için önce tarihini bilmesi ve geçmiş birikimlerini ilk kaynaklardan kendisinin araştırarak öğrenmesi gerektiğine inanıyordu Bu anlayışın uzantısı olarak çıkarılan yönergeyle, 12 Nisan 1931'de Türk Tarih Kurumu kuruldu
Türkiye Cumhuriyeti'nin temelinin kültür olduğunu belirten Ulu Önder, Türk dilinin güzelliğini ve zenginliğini ortaya çıkarmak ve onu gerçek değerine eriştirmek amacıyla, 12 Temmuz 1932'de Türk Dil Kurumu'nun kurulmasını sağladı
26 Haziran 1934'te çıkarılan Soyadı Yasası ile TBMM tarafından Türk Ulusu'nun Yüce Önderine "Atatürk" soyadı verildi
1 Mart'ta, 1935'te dördüncü kez Cumhurbaşkanı seçildi Aynı yıl Cuma günleri yapılan hafta tatili Pazar olarak değiştirildi
5 Şubat 1937'de, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin dayandığı temelleri oluşturan cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, lâiklik, devrimcilik ilkeleri Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda değişmez ve değiştirilmez yerini aldı
Türkiye Cumhuriyeti'nin izlediği barışçı politikayı, "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" sözleriyle özetleyen Atatürk, bölgede barışın sağlanıp korunmasına büyük önem verdi 1932'de Milletler Cemiyeti'ne giren Türkiye, 1934'te Balkan, 1937'de de Sadabad paktlarını imzaladı 20 Temmuz 1936'daki Montreux Anlaşması'yla, Boğazlar Komisyonu kaldırılarak, yetkisi Türkiye'ye verildi
Atatürk'ün çözümü için büyük uğraş verdiği konulardan biri de Hatay sorunu oldu 2 Eylül 1938'de Hatay'da bir Türk Cumhuriyeti kuruldu Hatay Millet Meclisi 29 Haziran 1939 gününde oybirliğiyle aldığı kararla Türkiye Cumhuriyeti'ne katıldı 7 Temmuz 1939 gününde çıkarılan bir yasa ile de Hatay ili kuruldu ve anavatana katılma işlemi kesinleştirildi
Yoğun çalışmalar sonucu sağlık durumunun gittikçe bozulması üzerine hastalığıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanlığı tarafından ilk resmî bildiri, 31 Mart 1938'de yayımlandı
15 Eylül 1938'de vasiyetini hazırlattı Sağlık durumuna ilişkin raporların yayımlanmasına, 16 Ekim 1938'de başlandı 10 Kasım 1938'de Dolmabahçe Sarayı'nda saat 0905'te, ardında gözü yaşlı bir ulus bırakarak son nefesini verdi
Tarihe malolmuş saygın kişiliğiyle, insanlığın yetiştirdiği unutulmaz liderler arasındaki yerini alan Atatürk'ün ölümü yalnız Türk Ulusu'nu değil, tüm dünyayı derinden üzdü
Naaşı 21 Kasım günü geçici istirahatgâhı Etnografya Müzesi'ndeki katafalka yerleştirildi Cenaze törenine tüm dünyadan özel temsilciler katıldı Cumhuriyet Halk Partisi, ölümünden bir yıl sonra olağanüstü kurultayında, büyük kurucusunun "Ebedî Şef" olarak sonsuza dek yaşatılmasını kararlaştırdı
Ölümünün 15 yılında, 10 Kasım 1953'te, naaşı büyük bir törenle Anıtkabir'deki ebedi istirahatgâhına defnedildi
Eşsiz lider, komutan, devrimci, siyaset ve devlet adamı olarak tüm insanlık için esin kaynağı olan Atatürk, doğumunun 100 yılında Türkiye'de ve dünyada törenlerle anıldı UNESCO'nun aynı yılı Atatürk Yılı olarak ilan etmesi Ulusumuz için övünç kaynağı ve Yüce Önder'in saygın kişiliğine yakışan bir davranış oldu
Sömürge halklarına, bağımsızlıklarını kazanmaları savaşımında yol gösteren; tüm İslâm dünyasında ise, lâikliğin ilk kez başarıyla yaşama geçirilmesinde Türkiye'nin model olmasını sağlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, eserleri ve düşünceleriyle, Türk Ulusu'nun ve başka ulusların geleceğine ışık tutmayı sürdürmektedir

alıntıdır


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.