Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
filozofları, islâm

İslam Filozofları

Eski 08-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Filozofları





İslam Filazfları


Abdullâtif el-Bağdadi

Abdüllâtif Bağdâdi

Ali ibn el-Esir


Ebu Cafer Taberi

Ebu Hasan Eş'ari

Ebu Mansur el-Matüridî

Ebu'l-Berekât Bağdâdi

Ebu'l-Huzeyl el-Allâf

El-Birûni

El-Razi


Farabi


Hakim El-Nişaburi


İbn-i Sina


Kindi


Molla Câmî

Molla Sadra


Nasîrüddin Tûsî


İbn Nefis

İbn Bacce

İbn Miskeveyh

İbn-i Haldun

İbn-i Heysem

İbn-i Tufeyl

İbrahim Nazzam



Sadreddin Konevî

Seyid Şerif Curcânî

Seyyid Kutub


Şahabeddin Sühreverdî Maktûl

Şemsüddin Şehrizorî

Alıntı Yaparak Cevapla

İslam Filozofları

Eski 08-17-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Filozofları



Abdullâtif el-Bağdadi (1162-1231)


Muvaffakuddin olarak da anılan ünlü hekim ve filozof

Tam adı Muvaffakuddîn Abdüllatîf b Yusuf b Muhammed b Ali el Bağdadi 'dir Kısa boylu, zayıf, nahif bir bünyeye sahip olduğundan, "İbn Nokta ve Keçecizâde" anlamına gelen İbn Lebbâd künyeleriyle de anılır Aslen Musullu, kültürlü bir aileye mensuptur Babası Yusuf ve amcası Süleyman'ın dinî ve aklî ilimlerde otorite oldukları bilinmektedirÇağdaşı olan İbn Ebu Usaybia'nın "Uyunü'l-enba" adlı eserinde yer alan otobiyografisine göre, Çok küçük yaşta, "oyun zevkini dahi tatmadan" tahsile başladı Kur'an-ı Kerim'i ezberledikten sonra, başta hadis ve fıkıh olmak üzere, dil ve edebiyat alanlarında temel sayılan metinleri okuyarak icazet aldı Daha sonra bilgi ve görgüsünü artırmak gayesiyle o devrin belli başlı ilim ve kültür merkezlerini dolaştı; gittiği her yerde ilimle meşgul oldu İlmî sohbetlere ve münazaralara katıldı


Klâsik kaynaklarda, ona ait eserlerin geniş bir listesi yer almaktadır Tıp, felsefe ve mantık alanları başta olmak üzere, 160'tan fazla eseri vardır, bunların elli üçü tıp ve farmakoloji, dördü zooloji, dördü botanik, yirmisi mantık, on sekizi felsefe, on üçü nahiv, sekizi hadis, ikisi tefsir, ikisi fıkıh, ikiosi kelâm, onu metodoloji ve tarih, dördü de ahlak ve siyaset konularında kaleme alınmıştır Geri kalanlar ise dil, edebi tenkit, matematik, seyahat hatıraları, mineraloji gibi çok değişik ve farklı konulardadır Kaynakların verdiği bu listeden günümüze kadar ulaşanların sayısı ise ancak birkaç eserden ibarettir


Bunların içinde onun Batı'da ve İslam aleminde bilinen en meşhur eseri, el-ifâde ve'l-i 'tibar'dır Mısır'da bulunduğu sırada kaleme aldığı hacim bakımından küçük, fakat muhteva açısından çok zengin olan bu eser, o dönemdeki Mısır'ın coğrafi, topoğrafik, sosyal ve iktisadi durumu hakkında oldukça değerli bilgiler vermektedir Eser, XVIII yüzyıl başlarından itibaren Batı dünyasında da tanınmış, Lâtince, Almanca ve Fransızca'ya tercüme edilmiştir Müellifin beş duyuyu tıp açısından inceleyen iki makalesi, Makaletan Fi'l-havas ile şeker hastalığı hakkındaki eseri, Risale fı'l-maraz-el-müsemma diyabitis adıyla neşredilmiştir


Şeker hastalığı konusunda her ne kadar Çinli hekim Li Hsuan VII Yüzyılda ilk araştırmayı yapmışsa da, bu hastalığın karaciğere bağlı bir rahatsızlık olduğunu ilk olarak tesbit eden Abdüllatîf el Bağdadi'dirNestacid 15:24, 11 Mayıs 2011 (UTC)








Hayatı hakkında fazla bir bilgi yoktur Özellikle anatomi konusundaki çalışmalarıyla tanınmıştır el-İfade ve'l-İtibar isimli eseri 1788 senesinde Batı dillerine çevrilmiştir Ayrıca Makalatün fi'l-Havas isminde beş duyu organını konu alan bir eseri de mevcuttur


Bir filozof olarak Abdullatif el-Bağdadi hiçbir felsefi ekole bağlanmamıştır Tenkitçi ve şüpheci bir düşünür olarak tanınan el-Bağdadi felsefeyi İbn-i Sina ve Gazali'nin eserleriyle tanımıştı Kısa bir süre Farabi'nin mantık eserlerini şerh etmiş, daha sonraları Sühreverdi ve İbn Meymun'un düşüncelerindeki zayıf yönleri tartışmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

İslam Filozofları

Eski 08-17-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Filozofları



Abdüllâtif Bağdâdi


islam felsefesinde derin etkisi olan, belirli bir akım ortaya koyan bir filozof olmamakla birlikte, mevcut felsefelerin eleştirisinde ve zayıf yönlerinin ortaya konulmasında önemli bir rol oynadı Sühreverdi'ye ve İbn Meymun'a yönelik eleştirileri sözkonusu oldu En çok yakınlık duyduğu filozof Farabi oldu Bu sebepten belirli bir anlamda filozof değil kuşkucu bir eleştirmen olarak değerlendirilir Felsefede kararsız ve çeşitli yönelimleri br arada barındıran bir kişiliğe sahip olduğu ve onu önemli kılanın güçlü tenkit yeteği olduğu söylenmektedir[1] Abdüllâtif Bağdâdi kuşkucu bir eleştirmendir, ancak islam felsefesi içerisinde kuşkucuk olarak belirmiş olan eğilimlere de bağlı olmamıştır Nitekim farklı islam felsefe okullarında çeşitli türden kuşkuculuklar görülür, hatta belirli filozozflar belirili zamanlarda kuşkucu yönelimler göstermişlerdir; Abdüllâtif Bağdâdi bağımsız ve kuşkucu bir düşünür olarak bu yönelimlerde ayrıca yerini alır

Alıntı Yaparak Cevapla

İslam Filozofları

Eski 08-17-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Filozofları



Ali ibn el-Esir


Ünlü erkek kardeşlerden ortancası olan Ali ibn el-Esir, günümüz güneydoğu Türkiye'de Cizre[1] (Jazīrat ibn Umar)'de 1160 yılında doğmuş[2], bilimsel yaşamının çoğunu Musul'da, fakat sık sık Bağdatı ziyaret etmiştir Bir zaman için Selahaddin Eyyubi'nin ordusuyla Suriye'de bulunmuş ve sonra Halep ve Şam'da yaşamıştır

Ali ibn el-Esir, en büyük eseri Al-Kamil fi al-Tarikh kitabını 1230 - 1231 yılları arasında Musul'da yazmıştır Kitabında arasıra, kurucusu İmadeddin Zengi olan Zengiler, 12 ve 13 yüzyıllarda Kuzey Irak ve Suriye'de Selçuklu atabeyleri olarak hüküm sürmüş bu hanedanının önemini açıklar Ayrıca bu eserinde 1099 yılında haçlılar tarafından Kudüs'ün kuşatılmasından ve onların Kudüs'teki bir dağdaki Mescid-i Aksa 'ya saldırıları sırasında onbinlerce Müslümanın öldürüldüğünden bahseder Ayrıca Gazalî’nin öz geçmişini içeren temel kaynak eserdir

Alıntı Yaparak Cevapla

İslam Filozofları

Eski 08-17-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Filozofları



Ebu Cafer Taberi


Tabaristan'da Hazar Denizi'ne sahili olan Mazenderan Eyaleti'ne bağlı Amol şehrinde varlıklı bir ailede tahminen 838-9[1]yılında kış aylarında doğmuş ve ilk eğitimini burada yapmıştır O erken büyümüş[2] yedi yaşında hafız oldu, sekiz yaşında imam, dokuz yaşında hadis ezberlemeye başlamıştır 12 yaşında iken doğduğu memleketi bırakıp, İlim tahsili (fi talab al-'ilm) için Rey, Basra, Kufe, Medine, Suriye ve Mısır gibi şehir ve ülkeleri dolaştıktan sonra, hilafet merkezi olan Bağdat'a yerleşmiştir Kaynaklar onun hocaları ve talebeleri için uzun bir liste vermişlerdir Zamanında hadis, fıkıh (Hanefi, Şafii ve Maliki fıkıhları), kırâat, tarih ve edebiyat sahalarında meşhur olan birçok âlimden ders almıştır, yetiştikten sonra da bütün bu ilimlerde eserler vermiştir Kırk sene süreyle, her gün kırk varak yazmak suretiyle, son derece hacimli eserler meydana getirmiştir


Fıkıhta önceleri Şafii mezhebine mensup iken, sonradan mutlak müctehidlik mertebesine ulaşmıştır Kaynaklar onun, Cerriyye adında sonraları ortadan kalkmış olan bir mezbebin imamı olduğunu kaydederler Kaynaklar Taberi'nin, Ahmed bin Hanbel'den ilim almak üzere Bağdat'a geldiğini ve fakat ancak onun vefatından sonra Bağdat'a ulaşabildiğini, bunun üzerine memleketine dönmeyerek Basra, Kufa ve Vasit'de o saygıdeğer bilginlerden tahsiline devam ettiğini belirtiyorlar

19 Şubat 923 yılında Bağdat'ta vefat etmiş ve muhaliflerinin çokluğu sebebiyle, ölümü gizli tutularak geceleyin vefat ettiği eve defnedilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

İslam Filozofları

Eski 08-17-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Filozofları





Ebu Mansur el-Matüridî


Bugünkü Özbekistan'ın Semerkand şehri yakınındaki Matürid mahalle veya köyünde doğmuştur Matüridî'nin asıl adı "Ebû Mansur Muhammed b Muhammed b Mahmud el-Hanefî Alemü’l-Hüda el-Mütekellim el-Matürîdî es-Semerkandî"dir Türk kültür muhitinde yetişen ve en çok Türkler arasında isim olarak bilinen fakat görüşleri kısmen de olsa ihmal edilen Türk din bilginidir


Hayatı hakkında fazla bilgiye rastlanmayan İmam Matürîdî’nin kesin olarak bilinmemekle birlikte doğum tarihi konusunda çeşitli görüşler ileri sürülmektedir Bu görüşlerden birine göre 248 / 862 yılı civarında vefat eden Muhammed b Mukatil er-Râzî’ye talebelik yapması dolayısıyla, ona talebelik edebileceği asgari yaş sınırının on civarında düşünülerek 238 / 852 civarında doğmuş olabileceğidir Vefat tarihi olan 333 / 944’ten hareketle, yüz yıl civarında yaşadığı düşünülerek 233 / 844’te doğmuş olabileceği de ileri sürülmektedir A Vehbi Ecer de ise miladi 863 yılında doğduğunun tahmin edildiğini iddia etmektedir İmam Matüridî’nin Te’vilat’ını tahkik eden İbrahim ve es-Seyyid Avazayn kardeşler, tahkike yazdıkları mukaddimede, İmam Matüridî’nin, Abbasi Halifesi el-Mütevekkil zamanında, yani hicri 232 – 247 tarihleri arasında doğduğunu iddia etmişlerdir


İmam Matürîdî, Abbasî hilafetinin iktidarının zayıflayarak müstakil beylikler dönemi denilebilecek bir çağda, Samanoğulları’nın Maveraünnehr’de hakim oldukları devirde yaşamıştır Kaynaklar İmam Matürîdî’nin nasıl bir eğitim aldığı konusunda yeterli bilgi sunmasa da, tespit edebildiğimiz kadarıyla Ebu Bekr Ahmed b İshak b Salih el-Cüzcânî (III Asrın ortaları), Ebû Nasr Ahmed b El-Abbas el-İyâzî (v IV Asrın başları), Muhammed b Mukatil er-Râzî (v 248 / 862), Nusayr b Yahya el-Belhî (v 268 / 881), Ebu Bekr Muhammed b Ahmed b Recâ el-Cüzcânî hocaları arasındadır Yine kaynaklardan elde edilen bilgiye göre öğrencileri olarak Ebu’l-Kasım İshak b Muhammed b İsmail el-Hakim es-Semerkandî (v 340 / 951), Ebu’l-Hasan Ali Saîd er-Rüstüğfenî (v 345 / 956), Ebu Ahmed b Ebi Nasr Ahmed b Abbas el-İyâzî (v ?), Ebu Muhammed Abdülkerim b Musa el-Pezdevî (v 390 / 1000) görülmektedir


Matüridî, Ebu Hanife'nin yolunu izlemiş, ölümüne kadar Ehl-i Sünnet çizgisinden ayrılmamıştır Kesin olmamakla birlikte doğum tarihi Miladî 863'dür Ölüm tarihi ise çeşitli kaynaklarda Hicrî 333, Miladî 944 olarak geçmektedir Cenazesi Semerkand'ın Cakerdîze mahallesindeki bilginlerin gömüldükleri mezarlığa defnedilmiştir 2005 yılında kabri üzerine türbe yaptırılmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

İslam Filozofları

Eski 08-17-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Filozofları



Ebu'l-Huzeyl el-Allâf, (ö 840 ya da 816)


islam felsefesinde rasyonel din düşüncesinin ortaya çıkışında önemli bir rol oynamış düşünürdür Ayrılanlar olarak da adlandırılan Mutezile akımının, yunan felsefesiyle bağlantılı başlıca din filozoflarından biridir İslam felsefesinde nedensellik ilkesini ilk defa olmak üzere ileri süren ve temellendirmeye yönelen filozof olmuştur Doğal nedenselliği tanrısal nedenselliğe bağlayarak açıklamış ve kelâmcılar gibi o da Tanrı sorusunu temel almıştır


Felsefesi Huzeyl, Sokrates öncesi yunan filozoflarının öğretilerinden önemli şekilde yararlanmıştır Onun nedensellik düşüncesini öne sürüşünde ilk olarak bu etki görülür Bu nedensellik düşüncesinde Ebu'l-Huzeyl, Demokritos'un atomculuk öğretisinden hareket etmiştirElbette her iki atomculuk düşüncesi birbirinden ayrı nitelikler gösterir Demokritos için atomlar öncesiz ve sonrasız bir varoluşun maddi temelleri olarak Tanrı fikrinden tamamen ayrı oldukları halde Ebu'l-Huzeyl'e göre, atomlar, sonlu ve ölümlü varlıklar olarak Tanrı'nın varlığını kanıtlamakta kullanılır Huzeyl mantıksal yollardan buraya varır; her atomun bir yer kapladığını, her yerin sınırlı olduğunu, sınırlı olan her şeyinse ölümlü olduğunu, ölümlü olan her şeyin ise yaratılıp yokedildiğini öne süren bir mantıksallıktır bu Bu sebeple ayrıca atomlardan meydana gelen evren de sınırlı, ölümlü ve yaratılmış bir alemdir Sonluların toplamı da sonlu olacağı için evren sonsuz olamaz Ebu'l-Huzeyl, Demokritos'tan ayrı olarak atomların hiç bir şekilde bölünebilirliğini kabul etmez (Demokritos güçte bölünebilirliği kabul eder) Atomlar Huzeyl'in teorisinde tözler olarak yer alırlar Atom ve evren konusunun dışında zaman konusunda da farklılıklar görülür Zenon'un teorisi, hareket ve zamanı reddetme yönünde ortaya konulur, mutezile felsefecileri ise zamanı ruhani bir kavram olarak değerlendirirlerÖncelik ve sonralık kavramlarının yalnızca zihinde varolduğunu öne sürerler

Alıntı Yaparak Cevapla

İslam Filozofları

Eski 08-17-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Filozofları



El-Birûni


Merkezî Asya'da tarihi bir bölge olan Harezm'de doğdu Küçük yaşta babasını kaybetti Harizmşahlar tarafından korundu, sarayda matematik ve astronomi eğitimi aldı Buradaki hocaları İbn-i Irak ve Abdussamed bin Hakîm'dir Bu dönemde daha 17 yaşındayken ilk kitabını yazdı Harizmşah Devleti Me'mûnîler tarafından alınınca Bîrûnî de İran'a giderek bir süre burada yaşadı Daha sonra ise Ziyârîler tarafından korunmaya başlandı El Âsâr'ul Bâkiye adlı kitabını Ziyârîlerin sarayında yazmıştır İki yıl da burada çalıştıktan sonra memleketine geri döndü ve Ebu'l Vefâ ile gök bilimi üzerine çalışmaya başladı


1017'de Gazneli Mahmut, Harezm Devleti'ni yıkınca Bîrûnî de Gazni şehrine gelerek burada Gazneliler'in himayesine girdi Sarayda büyük itibar gördü ve Gazneli Mahmut'un Hindistan seferine katıldı Burada Hintli bilim adamlarının dikkatini çekti ve Hind ülkesi alınınca da Nendene şehrine yerleşerek bilimsel çalışmalarına burada devam etti Sanskritçeyi öğrenerek Hind toplumunun yaşamı ve kültürü üzerine çalıştı


Buradan tekrar Gazni şehrine döndü ve yaşamının geri kalan kısmını bu şehirde tamamladı Bu dönem Bîrûnî'nin en verimli zamanı sayılmaktadırUzun zamandır hazıraladığı Tahdîdu Nihâyet'il Emâkin adlı eserini bu döneme denk gelen 1025 yılında yayınladı Astronomi üzerine yazdığı Kanûn-i Mes'ûdî adlı eserini Gazneli Mahmud'un oğlu Sultan Mesud'a ithaf etmiştir

El Birûni, astronomi üzerine yaptığı en iyi çalışmayı Gazneli Mahmut'un oğlu Mesut'a sundu Sultan Mesut da bunun üzerine kendisine bir fil yükü gümüşü hediye edince, "Bu armağan beni baştan çıkarır, bilimden uzaklaştırır" diyerek bu hediyeyi geri çevirdi Aslında Birûni eczacılıkta uygulamalı eğitime, kitaplardan çok daha fazla önem vermiştir Birûni, elle tutarak ve gözlemleyerek veri toplamanın insana, kitaptan okumaktan çok daha fazla yarar sağladığına inanmış ve bunu uygulamıştır Gerçek bir bilim anlayışına sahip olan Birûni, ırk kavramına da önem vermezdi Başka bir halkın ileri kültüründen derin bir saygıyla söz ederdi Aynı şekilde dinler ve düşünceler konusundaki anlatımı sırasında o dinler hakkında itiraz veya eleştiride bulunmadığı gibi, o dindeki deyimleri aynen kullanmasıyla da dikkat çekmektedir Sanskrit dilinden Arapça'ya çevirdiği Potancali adlı kitabının önsözünde "İnsanların düşünceleri türlü türlüdür, dünyadaki gelişmişlik ve esenlik de bu farklılığa dayanır" şeklinde yazmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

İslam Filozofları

Eski 08-17-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Filozofları



El-Razi (tam adı: Ebu Bekir Muhammed ibn Zekeriye el-Razi)


Fars simyacı, kimyager, hekim, filozoftur Türk kökenli olan Ebu Bekir el Razi doğduğu şehir olan Rey'de felsefe, matematik, doğa bilimleri ve astronomi eğitimi yaptıktan sonra Bağdat ve başka İslam şehirlerinde öğrenimini tamamladı Daha sonradan da Tıp öğrenimi gördü Rey ve Bağdat hastanelerinde başhekim olarak çalışan Razi'nin eserlerinin hemen hemen hepsi Latinceye çevrilmiştir Tıp alanında yazdığı el-Havi adlı ansiklopedi 17 yüzyıla kadar en önemli başvuru kaynağı olmuştur Ebu Bekir el Razi'nin önemi İslam dünyası içinde ilk defa doğa felsefesini savunan kişi olmasıdır İS 750 yılından sonra Türk ve Pers kültürlerinin katılmasıyla kozmopolit bir hal alan İslam her alanda ilerleme kaydetmeye başlanmıştır Bu dönemde birçok İslam şehrinde büyük kütüphaneler kurulmuştur Bunlar aynı zamanda araştırma merkezleriydi Antik çağa ait birçok kitabın çevirileri yapılmıştır Antik çağda Thales'le başlayıp gelişen doğa felsefesinin İskenderiye kütüphanesinin yakılmasıyla kesintiye uğramasından sonra İslam uygarlığı içinde tekrar doğuşu Ebu Bekir el Razi ile olmuştur Bunun yanı sıra Aristoteles ve idealizm felsefesinin takipçisi Farabi'yi ve idealizm ve doğa felsefesini birleştirmeye çalışan İbni Sina'yı önemli isimler arasında sayabiliriz Ebu Bekir el Razi İslam içindeki önemli akımlarla çatışmaya girmiş ve İslam uygarlığı içinde Thales benzeri bir gelenek kuramamıştır Daha sonraları Moğol istilası ve Haçlı seferlerinin sonucu olarak bu gelişme durmuştur Bilhassa Moğol istilası bu elde edilen gelişmelere büyük darbe vurmuştur Sadece Sivas kütüphanesinin yakılmasında 250000 kitap yok olmuştur Bu dönemde İslam uygarlığının en önemli başarısı Budistlerden aldıkları rakamlarla antik dönem eserlerden elde ettikleri geometriyi sentezleyerek analitik geometri ve cebiri geliştirmeleridir İspanya'daki Endülüs uygarlığı aracılığıyla bilhassa İbni Rüşd ve diğer bilim adamlarının eserlerinin Latinceye çevrilmesi Bertrand Russell'ın deyimiyle Avrupa uygarlığının doğuşu olmuştur

Alıntı Yaparak Cevapla

İslam Filozofları

Eski 08-17-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Filozofları



Farabi


Asıl adı:Muhammed bin Tarhan bin Uzlug olan ve Batı kaynaklarında "Alpharabius" adıyla anılan Farabi, Farab (Otrar kenti)'da doğduğu için Farabi (Farablı) diye anılır İlk öğrenimini Farab’da, medrese öğrenimini Rey ve Bağdat’ta gördükten sonra, Harran’da felsefe araştırmaları yaptığı yıllarda tanıştığı Yuhanna bin Haylan’la birlikte Aristoteles’in yapıtlarını okuyarak gezimciler okulunun ilkelerini öğrendi Halep’te Hemedani hükümdarı Seyfüddevle’nin konuğu oldu


Farabi'yi anlatan kitaplar, İslam aleminde Ebul Hasan el-Beyhaki, İbn-el-Kıfti, İbn bu Useybiye, İbn el-Hallikan adlı yazarlar tarafından Farabi'nin ölümünden birkaç yüzyıl sonra gerçekleştirildi Ama bu yapıtlar, birer araştırma olmaktan çok, Farabi'yle ilgili söylenceleri derliyor,bir felsefeciyle değil, bir ermişi açıklıyordu


Aristotales’in ortaya attığı madde ve suret kavramını hiçbir değişiklik yapmadan benimseyen, eşyanın oluşumunda, yani yaradılışta madde ve sureti iki temel ilke olarak gören Farabi’nin fiziği de, metafiziğe bağlıdır Buna göre, evrenin ve eşyanın özünü oluşturan dört öğe (toprak, hava, ateş, su) ilk madde olan el-aklül-faalden çıkmıştır Söz konusu dört öğe, birbirleriyle belli ölçülerde kaynaşır, ayrışır ve içinde bulunduğumuz evreni (el-alem) oluştururlar


Farabi, ilimleri sınıflandırdı Ona gelinceye kadar ilimler trivium (üçüzlü) ve quadrivium (dördüzlü) diye iki kısımda toplanıyordu Nahiv, mantık, beyan üçüzlü ilimlere; matematik, geometri, musiki ve astronomi ise dördüzlü ilimler kısmına dahildi Farabi ilimleri; fizik, matematik, metafizik ilimler diye üçe ayırdı Onun bu metodu, Avrupalı bilginler tarafından kabul edildi


Hava titreşimlerinden ibaret olan ses olayının ilk mantıklı izahını Farabi yaptı O, titreşimlerin dalga uzunluğuna göre azalıp çoğaldığını deneyler yaparak tespit ettiBu keşfiyle musiki aletlerinin yapımında gerekli olan kaideleri buldu Aynı zamanda tıp alanında çalışmalar yapan Farabi, bu konuda çeşitli ilaçlarla ilgili bir eser yazdı


Farabi insanı tanımlarken “alem büyük insandır; insan küçük alemdir” Diyerek bu iki kavramı birleştirmiştir İnsan ahlakının temeli, ona göre bilgidir; akıl iyiyi kötüden ancak bilgiyle ayırır

Alıntı Yaparak Cevapla

İslam Filozofları

Eski 08-17-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Filozofları





Al-Hakim



Hakim al-Nişaburi (Abu Abd-Allah Muhammad ibn Abd-Allah al-Hakim al-Nishaburi) (? - 403 Hicri ) Sunni bir bilgin ve ayrıca o yaşında geleneksel dinine bağlı, daha çok "İmam Muhaddit" veya "Horasan'lı Muhaddit" olarak bilinirdi, bazıları da Ibn Al-Baiyi derlerdi


Nişabur şehirinin yerlisi olup, Horasan'dan, Irak'dan, Maveraünnehir ve başka yerlerden gelen bir çok öğretmenler vardıOnun bir çok öğrencileri vardı - Onun dikkate değer öğrencisi olan İmam al- Bayhaki kendi devrimsi tezi olan birisiydi

Alıntı Yaparak Cevapla

İslam Filozofları

Eski 08-17-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Filozofları



İbn-i Sina (tam adı Ebu Ali el-Hüseyin ibni Abdullah ibn-i Sina el-Belhi), (d 980, Buhara yakınları - ö 1037, Hamedan), filozof, hekim ve çok yönlü bilim adamıdır


İbn-i Sina, Kuşyar isimli bir hekimin yanında tıp eğitimi aldı Değişik konular üzerine 240'ı günümüze gelen 450 kadar makale yazdı Elimizdeki yazıların 150 tanesi felsefe 40 tanesi de tıp üzerinedir Eserlerinin en ünlüleri felsefe ve fen konularını içeren çok geniş bir çalışma olan Kitabü'ş-Şifa (İyileşme Kitabı) ile El-Kanun fi't-Tıb'dır (Tıbbın Kanunu) Bu ikincisi ortaçağ üniversitelerinde okutulmuştur Hatta bu eser Montpellier ve Louvain'de 1650 yılına kadar ders kitabı olmuştur


Samanoğulları sarayı kâtiplerinden Abdullah Bin Sina'nın oğlu olan İbn-i Sina (Batı'da Avicenna adıyla tanınır), babasından, ünlü bilgin Natili'den ve İsmail Zahit'ten ders aldı Geometri (özellikle Öklid geometrisi), mantık, fıkıh, sarf, nahiv, tıp ve doğabilim üstüne çalışmalar yaptı Farabi'nin el-İbane's[kaynak belirtilmeli] aracılığıyla Aristoteles felsefesini ve metafiziğini öğrenip, hastalanan Buhara prensini iyileştirince (997) saray kütüphanesinden yararlanma olanağına kavuştu Babası ölünce, Cür-can'da Şiraz'lı Ebu Muhammed'ten destek gördü (Tıp Kanunu'nu Cürcan'da yazdı) Çağında tanınan bütün Yunan filozoflarının ve Anadolu doğacılarının yapıtlarını incelemiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

İslam Filozofları

Eski 08-17-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Filozofları



Kindi veya tam adıyla Ebū-Yūsuf Ya’kūb ibn Ishāk el-Kindī (801?-866?)


Ortaçağ Avrupası'nda "Alkindus" adıyla tanınan, ilk İslam filozofudur Felsefesinde, Platon, Aristoteles ve Plotinus'un görüşlerinin bir sentezini yapmıştır Felsefenin yönteminin kanıtlama, kanıtlamanın hedefinin maddeye biçim kazandıran özleri bilmek, felsefenin amacının ise Tanrı'ya erişmek olduğunu öne süren El-Kindi'ye göre, felsefi bilginin ilk basamağı akılyürütmedir İnsanın akılyürütme yoluyla adım adım basitten bileşiğe ve en yetkin olana doğru yükseldiğini öne süren filozof, varlığa akılcı bir açıdan yaklaştığı için, Tanrı'nın özüne ait sıfatları inkar etmiştir Tanrı'nın sıfatlarının ancak olumsuz bir biçimde bilinebileceğini savunan El-Kindi'ye göre, Tanrı mutlak Bir'dir Mutlak varlık olması nedeniyle, Mutlak Bir'in şekli, niteliği, niceliği, maddesi yoktur ve O göreli bir varlık değildir


Soylu bir ailenin çocuğu olarak Kûfe'de doğdu Dedesi Eş'as, Güney Arabistan'ın en büyük kabilelerinden biri olan Kinde'nin hükümdarıydı Müslüman olduktan sonra kabilesinin ileri gelenleriyle Kûfe'ye yerleşmişti Babası İshak b es-Sabbah yıllarca Kûfe valiliği yaptı


Küçük yaşta babasını yitirdi Çocukluk ve ilk gençlik yılları Kûfe ve Basra'da geçen Kindî, geleneksel temel eğitimden sonra dil ve edebiyat alanında eğitim gördü Halife Me'mun'un 830'da kurduğu Beytü'l-hikme'deki bilginler topluluğu arasında yer aldı Mutezili devlet yöneticilerinden destek gören Kindi Ehl-i Sünnet yanlısı Mütevekkil-Alellah'ın iktidarında saraydan uzak kaldı


Kindi felsefeden tıbba, matematikten astronomiye, ilahiyattan siyasete, psikolojiden diyalektiğe, astrolojiden kehanete ve optikten kimyaya kadar yirmi ayrı dalda eser vererek sayıları 277'yi bulan bir külliyat oluşturmuştur


Akla büyük bir yer veren Meşşai felsefe akımını ilk başlatan kişi de olan Kindi'nin 17 eseri Latince'ye, 4'ü İbranice'ye tercüme edilmiştir Mekân ve hareketin izafi olduğunu, zamanın cisim ve hareketten ayrı düşünülemeyeceğini söylemiştir "Yavaş dediğimiz şey, uzun zaman içinde belli bir mesafenin kat edilmesidir Hızlılık ise kısa zaman içinde aynı mesafenin kat edilmesidir"


El-Kindi, kriptoloji biliminde Jül Sezar(MÖ 50) tarafından bulunan ve uygulanan tek alfabeli yerine koyma şifreleme yöntemini geliştirerek frekans analizini bulan ilk kişidir

Alıntı Yaparak Cevapla

İslam Filozofları

Eski 08-17-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Filozofları



Molla Câmî (d 1414 - ö 1492), (Nureddin Abdurrahman b Ahmed), İran'lı filozof Arap edebiyatı ve felsefede derinleşerek İran'ın büyük bilginlerinden biri oldu Tasavvuf felsefesi içinde önemli bilginlerden sayılmaktadır Medrese eğitimi almış ve Ali Kuşçu ile birlikte matematik problemleri üzerinde durmuştur Zamanında bir allâme (her şeyi bilen, büyük bilgin) sayılmıştır Felsefe alanındaki etkinliğinin yanında çok bilinmeyen ama etkili sayılan arapça şiirler yazmış, musîkiyle ilgilenmiştir Yusuf ile Züleyha, Leyla ile Mecnun gibi şiirleri vardırİran klasik şairlerinin sonuncusu sayılır


Felsefesi [değiştir]Molla Câmî, tasavvufa yönelmiş, Nakşî şeyhlerinin yanı sıra, sufîlerle de ilişkili olmuştur Şeyh Ahrar, Abdullâah Ansârî ve Sadeddin Kaşgerî, onun sıklıkla ismini andığı sufî düşünürlerdir Kitabı Nefahat-ül-üns Nakşîliğin ve tasavvuf felsefesinin en önemli kaynaklarından sayılmaktadır Câmî, tasavvuf düşüncesinde, hem bu düşüncenin derli toplu hale getirilmesinde hem de tasavvuf düşünürlerinin hayatlarının yazılması yönünde katkıda bulunmuş; öte yandan İbn Arabi'nin zor anlaşılan düşüncelerinin açık kılınması ve ayrıca sufiler,kelamcılar ve filozoflar arasındaki farkların ve her bir akımın özelliklerinin belirginleştirilmesine yönelik çalışmalar yürütmüştür Feridüddin Attar ve Mevlana Celâlleddin Rûmî gibi tasavvufa düşünce yönünde dahil olması ve bu alana felsefe düzeyinde katkıda bulunmasından dolayı Molla Câmî tasavvuf bilgeleri arasında sayılır Kendi başına özel bir kuramı yoksa da, vahdet-i vücud düşüncesinin tasavvuf ve sufilikte yerleşmesine doğrudan etki etmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

İslam Filozofları

Eski 08-17-2012   #15
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Filozofları



Nasureddin Tusi, 1201 ile 1274 yıllarında yaşamış islam filozofu Sözkonusu dönem, Moğol istilası sebebiyle Bağdad'da, bir yandan karanlık bir dönem bir yandan da önemli düşünce okullarının kurulduğu ve islam bilim kurumlarının açıldığı bir dönem oldu Nasîrüddin Tûsî'de bu dönemde yetişmiş Şiî dünyasının tanınmış bir bilgesi olmuştur


Yaşamı [değiştir]Nasîrüddin Tûsî, babasının ve dayısının etkisiyle erken yaşlardan itibaren kelâm, felsefe ve matematik ile ilgilenmeye başladı Felsefi gelişmesinin belirli bir evresinde İbn-i Sina'nın İşârât'ını okudu ve uzun yıllar bu metinle uğraştı Bu uğraşmaların ardından en önemli eserlerinden biri sayılan Şerh-i İşârât´ı kaleme aldı


Kemalûddin Hâsip'ten matemetiği ve Burhanüddin Hamedanî'den hadisleri öğrendi Pek çok bilgi dalıyla ilgilendi ve derinleşmeye çalıştı; tanınmış bilginler yetiştirdi (Allâme Hillî, Kutbüddin Şirvanî gibi)İsmaili mezhebinden ve edebiyat, tasavvuf ve felsefe ilgilisi Nasîrüddin Ebu'l-Feth bMansûr'nin meclisinde yer aldı Abbasi halifesi El-Mûtasım'ı öven bir kaside yazdıktan sonra araları açıldı ve sürgüne gönderildi


Hassan Sabah'ın yedinci halefi Khudavend Alaüddin aracılığıyla Alamut kalesinde saklandı Daha sonra, 1247'ye kadar, yarı tutuklu olarak Meymûn Daye kalesinde tutuldu Moğolların kaleleri ele geçirmesiyle serbest kaldı Moğol hükümdarı Hülâgu'nun müşaviri olarak görev aldı ve bütün bilimsel ve felsefi çalışmalarında ondan destek aldı Ünlü Marâgâ Rasathanesini bu sırada kurdu ve bu kurum en büyük islam bilim kurumlarından biri olarak yer aldı Rasathanenin yanında büyük bir kütüphane kurulması da gerçekleştirildi, burada dört yüz bin kitabın toplandığı sanılmaktadır Hûlagü han bir yandan Bağdadı yakıp yıkan bir yandan da orada yeniden bilim kurumlarının kurulmasını destekleyen kişi oldu Daha sonraki hükümdar Abaka Han tarafından da destek gördü ve yaşlılığında bu destek sayesinde önemli eserlerini üretti


Nasîrüddin Tûsî, islam felsefesinde yeni bir felsefe ekolü ortaya koymamıştır, ancak yine de felsefi çalışmaları derinlik ve kapsamıyla etkili olmuş bir bilge olarak yer edinmiştir Daha çok meşşai filozoflarının yolundan gitmiş olduğu söylenebilir, onların felsefi tezlerini Şiiliğin prensiplerine uyarlamaya çalıştı İslam dünyasında ilk defa bir sistematik etik kitabını yazan kişi oldu Sisteminde Aristoteles'in ahlak ilkeleriyle Gazâli'nin mistik ve tasavufi ahlak düşünceleriyle bir arada değerlendirmeye çalıştı Bir tür sentez arayışında oldu Bu ahlak felsefesinin bir bölümünü de eğitim konusundaki düşünceleri oluşturmaktadır Ona göre çocuğun doğumundan itibaren ona uygun bir ad verilmeli (çünkü adlar kader üzerinde etki yapar), iyi bir sütanneye sahip olmalı ve yetişme döneminde çocuk kötü huy edineceği ortamlardan korunmalıdır Bu süreçte ona aklını kullanmasını ve akıl yoluyla elde edilen erdemleri sevmesini öğretmek gerekir Arzularına hakim olmanın ve kendini tutmanın bir erdem olarak öğretilmesi gerekir Bundan sonra ise çocuk hangi sanata ya da ilgiye yetenekli ise ona yönlendirilmeli ve özendirilmelidir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.