Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
düşünceleri, filozoflar or or, savunduklari, yaşamlari

Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri

Eski 10-09-2012   #46
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri



SOKRATES: MÖ 469-399 yılları arasında yaşamış olan ünlü Yunanlı düşünür Platon'un hocası olan Sokrates, yazılı hiçbir şey bırakmamış, tüm zamanını özellikle gençlerle felsefe tartışarak geçirmiştir Görüşleri, tartışmaları yeni iktidarın temsilcileri tarafından beğenilmeyen Sokrates, 'yeni tanrılar icad ettiği, görüş ve tartışmalarıyla, gençleri baştan çikardigi' gerekçesiyle ölüme mahkum edilmiştir

Sokrates'in felsefedeki ve felsefe tarihindeki önemi, onun bilinçli ve ahlaki kişiliğin bulunduğu yer olarak ruh kavramını bulmuş olmasından kaynaklanır; felsefenin merkezine insanı geçiren, insanın kendisiyle, evrenle ve toplumla olan ilişkisinin ne olduğunu ve ne olması gerektiğini araştıran, insan yaşamının kişisel, toplumsal ve ahlaki boyutunu ön plana çikaran Sokrates, insanlara özsel bileşenlerinin ruh olduğunu, onların ruhlarına özen göstermeleri gerektiğini anlatmaya çalismis, bu düşüncesini ifade etmek, onu eylemleriyle somutlaştırmak için de, yaz kış çiplak ayakla ve ince bir entariyle dolaşmıştır

Fiziği itibariyle çirkin biri olan Sokrates, insanların yüzlerini ve fiziki yapılarını değiştiremeyeceklerini, fakat ruhlarını ve karakterlerini değiştirip geliştirebileceklerini belirtmiştir Buna göre, Sokrates, felsefesinde herşeyden önce, insanın doğası, ihtiyaçları, amaçları ve değerleri üzerinde durmuş, neyin onu tamamlayacağını araştırmıştır

O, aynı çerçeve içinde, dilin doğasıyla ilgilenmiş ve düşünme, anlam, mantık ve tanım konusunu ele almıştır Yaşadığı dönemde yoğun bir kavram kargaşasının hüküm sürdüğünü, bunun ahlak alanını da kapsadığını düşünen Sokrates, bilgeliğin, adaletin, cesaretin, vb anlamının ne olduğu bilinmedikçe, bilgece, adil ya da cesurca eylemekten söz edilemeyeceğini iddia etmiştir Çünkü aynı sözcükleri ya da kavramları kullanan insanlar, bu sözcük ya da kavramlarla farklı şeyleri kastediyorlarsa eğer, Sokrates'e göre, bu, insanların anlaştıklarını sanarak anlaşmadan konuştukları anlamına gelir ve sonuç, kargaşadan başka hiçbir şey olmaz Kargaşa, Sokrates'e göre, hem entelektüel ve hem de ahlaki yönden olur Ona göre, entelektüel olarak sözcük ve kavramları, sizin kullandığınız anlamdan farklı bir anlamda kullanan biriyle tartışarak, bir kavga dışında, hiçbir yere varamazsanız ve ahlaki olarak da, söz konusu sözcükler ahlaki fikirlere karşilık geldiği zaman, sonuç bir anarşiden başka bir şey olmaz Sokrates işte bu kargaşayı sona erdirmek, insanlara ahlaki gelişmelerinde yol göstermek için, bir tartışma ve ögretim yöntemiyle, bir tanım yöntemi geliştirmiş ve tartışmalarıyla, evrensel değerlerin özünü ve gerçek anlamını ortaya koymaya çalismistir

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri

Eski 10-09-2012   #47
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri



Abelard

(1079 -1142) Roscelinus'un öğrencisi olan Abelard hocasının isimciliğini (nominalizmini) daha ılımlı ve yumuşak şekilde temsil etmiştir Abelard Ortaçağın en ünlü ve çok okunan yazarlarındandır Özellikle Heloise ile olan talihsiz aşkı, kendisini tümden imlendirmiştir

Abelard bize "skolastik metodu" en güzel biçimde anlatır ve açıklar: "Bilimsel bir konu nasıl incelenmelidir?" diye soran Abelard, bu soruya şöyle yanıt veriyor: Önce konu edilen sorun ile ilgili tüm otoritelerin, yani Kilise Babalarının, Eflâtun'un ve Aristo'nun düşüncelerini bir araya toplamak gerektir Daha sonra bu düşüncelerin birleştikleri ve ayrıldıkları noktaları belirlemek gerekir Bu da yapıldıktan sonra görülür ki, otoritelerin düşünceleri, temelde birbirlerine uygundur

Abelard bu açıklaması ile skolastik metodu gerçekten çok doğru bir şekilde vurgulamıştır Skolastik, gerçeği otoritelerde ve kitaplarda aramaktadır Gerçeğin doğrudan yapılacak gözlemlerle bulunacağını kabullenmez Ayrıca otoritelerin ana düşüncelerde uyuştukları, bir ayrılık varsa, bunun temelde değil de ayrıntılarda olduğuna inanır Abelard skolastik metodu incelediği eserine "Evet ve Hayır" gibi dikkat çekici bir isim veriyor

Abelard bir de "ahlâk" ile ilgili kitap yazmıştır Ahlâk konusunda o "modern" bir görünüm sergiler Ortaçağ ahlâkı, temelde dinseldir Yani bu çağın ahlâki buyruklarının Allah'tan geldiği ve bunların kutsal kitaplarda gösterildiği kabul edilir İyi olan; Allah'ın ve onun emrinde çalışan Kilisenin emrettikleridir

Ortaçağ "dıştan" bir otoriteyi, insanın kendi vicdan otoritesinin üstünde görür Vicdan yanılabilir, oysa Allah'ın dilini konuşan Kilise yanılmaz İşte Abelard, Ortaçağ için tipik olan bu ahlâka ilk kez karşı çıkışta bulunanlardan biridir Abelard'ın ahlâk konusuna ayırdığı eserine, "Kendini Bil" adını vermesi dikkat çekicidir

Eserin adından da anlaşılacağı gibi, Abelard için insanın kendini bilmesi, vicdanını araştırıp keşfetmesi, dıştan bir otoriteyi bilmesinden daha önemlidir Bu görüş açık ve anlaşılır bir şekilde yazıya dökülmüş değildir Bu nedenle Abelard, Ortaçağın üzerinde en çok tartışılan düşünürlerinden biri olmuştur Abelard bir bilgin, bir düşünür olmaktan çok, zeki ve zarif bir yazardır

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri

Eski 10-09-2012   #48
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri



Anaksagoras

(MÖ 500 - 428) Yunan doğa filozofu Klazomenai'de doğan Anaksagoras Atina'da bir okul açarak Perikles, Euripides, Arkhealos (bazı yazarlara göre Sokrates), vb bir çok öğrenci yetiştirmiştir Bazı parçaları günümüze kadar kalan Tabiat Üzerine adlı bir eser yazdı Platon'un Phaidion'unda Sokrates onun dersinden söz açar

Anaksagoras, cisimlerin birbirine benzer çok küçük parçalardan oluştuğunu savunmuş, zekayı (nous) bütün bunların üzerine yerleştirmiştir "Başlangıçta çok büyük bir kaos varken, zekanın gelip her şeyi düzene soktuğunu" ileri sürmüştür Yıldızların hareketini, evrenin dönüşünü ve dünyayı bu zeka yönetiyordu Ona göre doğa, gözle görülemeyecek kadar küçük parçacıklardan meydana geliyordu Her şey küçük, daha küçük parçacıklara bölünebilir ancak en küçük parçada bile her şeyden bir şey vardır

Plutarkhos'un anlattığı bir olay onun gerçekçiliğini yeterince belirtir Atina'da Perikles'e karşı olanlar buldukları tek boynuzlu bir danayı öne sürerek Perikles'in diktatör olacağı propagandasını yaparlar Anaksagoras kalabalık bir topluluğun önünde söz konusu boğanın başını ameliyat ederek iki boynuzun oluşmasını engelleyen anormalliği açıklar Tanrısızlıkla suçlanıp ölüme mahkum edilince, Atina'yı terk etmek zorunda kaldı

Anaksagoras, astronomiyle de ilgileniyordu Gökyüzündeki tüm cisimlerin Yer ile aynı maddeden meydana gelmiş olduğunu öne sürüyordu Bu fikre bir meteoru inceledikten sonra varmışdı Bu nedenle başka gezegenlerde de hayat olduğu düşünülebilir, diyordu Öne sürdüğü fikirlerden bir diğeri de Güneş'in bir tanrı olmayıp Peloponnesos Yarımadası'ndan irice, kor halinde bir kütle olduğuydu Ayrıca Anaksagoras, Ay'ın ışığını güneşten aldığını varsayıp Ay ve Güneş tutulmalarını bununla açıklamıştır Ayrıca, hayvanların anatomilerini incelemiş ve balıkların solungaçlarıyla nefes aldığını keşfetmişti

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri

Eski 10-09-2012   #49
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri



Anaksimandros

Yunan doğa filozofudur (MÖ 610-545) Miletos'da doğmuş olan Anaksimandros, astronominin kurucusu ve ilk kez bir kozmoloji ya da dünya üzerine sistematik felsefe görüşü getiren filozof olarak kabul edilmiştir

Thales gibi dünya tarihinde ilk kez doğayı; metafizik, mistik ya da mitolojik düşüncelere sapmadan, akılcı ve objektif bir yöntemle araştırmıştır Güneş ekseninin eğriliği, özellikle güneş saati gibi birçok keşif ona mal edilir Bilinen ilk dünya haritasının onun yaptığı, göklerin kutupyıldızı etrafında döndüğünü onun belirttiği söylenir

Thales'den sonra Miletos okulunu yöneten, Karadeniz kıyılarında, Apollonia'da bir koloni kuran Aniksimandros, evreni açıklamaya çalıştı ve onu sonsuz (apeiron) diye tanımladı Anaksimandros'un sonsuzu belirsiz bir maddedir; içinde çeşitli karşıtlar bulunur (soğuk ve sıcak, kuru ve yaş gibi) Bu karşıtlar, ancak ortaya çıktığı zaman birbirlerinden ayrılır Her doğumun karşıtların ayrılışı, her ölüm karşıtların sonsuzda birleşmesidir

Anaksimandros'a göre insan, balıktan gelir; çünkü balığın kökeni insanlarınkinden daha kolay açıklanabilmektedir Bu bakımdan Anaksimandros, evrim kuramlarının öncülerinden sayılabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri

Eski 10-09-2012   #50
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri



Tam adı Ebu Yusuf b İshak el-Kindi?dir Meşşai ekolünün ilk kurucusu ve İslam toplumu içinde ilk Arap filozof unvanı alan el-Kindi, soylu bir ailenin çocuğu olarak Küfe şehrinde doğdu Güney Arabistan?ın en büyük kabilelerinden birinin lideri olan dedesi Eş?as, İslam?ı kabul edip Hz Peygamberin ashabı arasına katılmış, daha sonra kabilesinin ileri gelenleriyle birlikte Küfe?ye yerleşmiştir Kindi ailesi İslam öncesinde olduğu gibi İslam döneminde de hem Emevi hem de Abbasi hilafetinde önemli devlet görevlerinde bulunmuştur Babası İshak b Es-Sabbah (ö808), Abbasi halifeleri Mehdi, Hadi ve Harun Reşit zamanlarında yıllarca küfe valiliği yapması ailesinin önemli bir mevkie sahip olduğunu gösterir Atalarının da İslam dini öncesi aynı şekilde devlet görevlerinde bulunduğu nakledilir

Kindi?nin doğumu net bir şekilde tarih olarak tespiti mümkün olmamıştır O dönemde insanların doğum tarihlerinde genellikle tereddütler ve hatalar vardır Çünkü doğan çocukların kütüklerini sağlam bir şekilde düzenleyecek teşkilat ve düzen henüz mevcut değildi Bu yüzden Kindi?nin de tarihi net olarak belirlenememiştir Bu dönemin genel özelliklerine ve çelişen olaylara bakılarak sonradan önemli olan şahsiyetlerin doğum tarihleri bulunmaya çalışılır İşte Kindi için de böyle bir düşünceden hareketle babasının öldüğü yıl ile 830 yılında ?beytü?l-hikme? kadrosunda önemli bir şahsiyet ile ilgili tarihler ve filozofun kendi eserlerini incelendiğinde onun, 801 gibi bir tarihte doğmuş olabileceği daha muhtemel bir sonuçtur

Kindi?nin tıpkı doğum tarihi gibi eğitimiyle ilgilide kapsamlı bilgiye sahip değiliz Ancak onun ilk gençlik yıllarını Barsa ve Küfe? de geçirdiğini yine ilk tahsil hayatını, okuma-yazma, Kur?an, dil gibi konularda ders aldığı, felsefi ve akli ilimler için Bağdat?a gittiği bilinmektedir Bilim ve felsefe sahasındaki şöhretinden dolayı Mu?tasım, Kindi?yi saraya davet etmiştir Çalışmalarını kolaylaştırmak için adına bir kütüphane açmış ve aynı zamanda oğlu Ahmet?in hocalığını kendisine vermiştir Mütevekkil zamanına kadar sarayda kalan ve halifelerden yardım gören kindi, bu halifenin başa geçmesiyle saraydan uzaklaştırılmıştır ve itibarını kaybetmiştir Buna sebep olarak, Musa bŞakir?in meşhur bilimci ve matematikçi olarak tanınan iki oğlu, Ahmet ve Muhammed?in çağdaşları Kindi?nin ününü çekemedikleri için, Mu?tezile karşıtı bir siyaset güden Mütevekkil?e onun Mu?tezileye mensup olduğunu ihbar etmelerini gösterirler Halife onu dövdürtür ve kütüphanesine el koyar Ancak iftiranın mahiyeti daha sonra anlaşılır ve kütüphanesine iade edilir

Böylece Kindi gözden düşmüş, hayatının son yirmi yılını saraydan uzak geçirmek zorunda kalmıştır Bu durum, onun Mu?tezileden sayılmasından değil, onlar gibi akla öncelik vermesinden ve ilk kez İslam toplumunda felsefe diye bir bilgi ve düşünce türünün temsilcisi olmasından dolayı kaynaklanıyordu

Kindi, zeki olmasından ve özellikle sarayda halifelerin yanında saygı görüyor olmasından dolayı ortaya çıkan kıskançlık sonucu zaman zaman iftiralara uğramıştır fakat bunların pek çoğundan zekiliği sayesinde kurtulmuştur

İslam medeniyetinde, kelimenin gerçek anlamıyla ilk filozof ve bu sıfata layık olan kimse Kindi?dir Bu sebepten ötürü ve Arap olduğu için de kendisine ?feylesufu?l-Arap?(Arapların filozofu) lakabı verilmiştir Felsefe ve bilimin çeşitli dallarında kendini yetiştiren Kindi, yüksek bir ilmi şahsiyete sahiptir Felsefe ve bilime birçok yeni katkıları olmuştur; bunun için düşünce tarihçisi Geremino Gardano Kindi?yi insanlığın on iki harikasından biri sayar İslam âlemine olduğu kadar, eserlerinin İbraniceye ve Latinceye çevrilmesiyle, Batı âlemine de bir filozof ve bilimci olarak büyük tesir etmiştir

Kindi ilk İslam filozofu olmanın verdiği zorlukla bir takım yeni fikir ve düşünce öne sürerken korkmuş ve bunların pek çoğunu içinde saklamıştır Zaman zaman gerek öğrencilerine gerekse diğer insanların sorduğu sorulara yazılı olarak cevap verirken hep bu korku içinde ?ilk felsefe üzerine? adlı eserinde özellikle belirtme ve konuları anlamayan insanların hücum ve iftiralarından çekindiği için bir takım konular hakkında derinlemesine yazmayacağını belirtmektedir

Kindi?nin adını duyuran ve onun ilmi şahsiyeti ortaya koyan asıl olay Abbasi halifelerinden Me?mun?un 830 yılında kurduğu beytü?l-hikme adlı tercüme okulunda görev alması ve felsefi eserlerin tercüme ve yorumlamada bulunmasıdır Kindi bu görevde iken bizzat kendisi tercüman olarak hakkında ve tercüme yapılan diller olan Grekçe, Süryanice, Farsça ve Soğutça bildiği hakkında tam bir bilgiye sahip değiliz Ancak şu bir gerçektir ki, gerek kendisi tercüme yapmış olsun ve gerekse kitapları başkasına tercüme yaptırmış olsun, yaptığı yorumlardan ve verdiği izahlardan da anlaşılacağı üzere Kindi, bu konuları kendi kafasına yerli yerine oturtmuş ve bu konular hakkında etraflı ve doyurucu yorumlar kaleme almıştırYani sadece tercüme yaparak yetinmemiş, kendinden sonra gelen filozofların önünde onları aydınlatan bir ışık olmuş ve konulara İslami bir bakış açısı kazandırmıştır

Kindi?nin büyüdüğü, yaşadığı döneme bakılınca sükun ve huzurun bulunmadığı, iç karışıklık ve çekişmelerin had safhada olduğu bir dönemdir Kendisi de bu olaylara tanık olmuştur mutlaka Muhtemelen ibn Mukafa?nın saray entrikası ile öldürülüşünü duymuş olmalı ki, bazı yazdığı risalelerde halkın söylemediği ve açıklayamadığı pek çok konunun olduğunu, insanların bu konuları anlamasının mümkün olmadığını yazar Aslında böyle dönemler verimli ve ilmi gelişmeler için elverişli dönemler değildir Kindi bu siyasi olaylardan az çok etkilenmiştir Ancak Kindi?yi etkileyen esas olay, tarihe ? mihne devri ? diye geçen pek çok âlimin ölümüne ve eziyet sebep olan Kur?an?ın yaratık olup olmadığı konusudur Yani ?Halku?l-kur?an? olayı

Bu dönemden Mütevekkil dönemine kadar devam eden Mutezile?nin hadis ve selef âlimlerine ve Müslüman halka karşı yürütülen sindirme hareketi ve kur?an?ın mahlûk olduğuna dair iddianın son derece acımasız bir şekilde sürdürüldüğü dönem olmuştur Özellikle devlet desteğini arkasına alan Mu?tezile, Kur?an?ın yaratık(mahlûk) olmadığına inanan insanlara karşı başta halife olmak üzere kılıçlarını kullanmaktan ve kan akıtmaktan geri kalmamışlardır Pek çok hadis âlimi zindanlara atılmış ve işkenceler görmüştür Ahmet b Hanbel bu görüşe karşı en çok mücadele eden ve Kur?an?ın mahlûk olduğuna inanan insanların zındık olduklarını söylemesi bütün dikkatleri üzerine çekmiş ve hapse atılmıştır Daha sonra da ölmüştür

İşte bütün bu siyasi ve dini olaylar Kindi?nin hayatında da etkili olmuştur Daha sonraki yıllarda Kindi?nin mutezile olduğuna dair rivayetlerin olması, onun yaşadığı dönemden nedenli etkilendiğinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir Özellikle son derece önemli âlimlerin Mutezile?ye karşı çıkmalarının sonu başlarına gelenleri gördükten sonra, kendi halinde görüşlerini ortaya koyan, daha çok felsefeyle uğraşan bir insan olarak hayatını sürdürmüştür

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.