Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Serbest Forum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hikayeleri, mitler, mitoshalk

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)

Eski 06-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)






Eros annesi Aphrodite gibi dünyaya güzellik ve neşe getirir, insanların gönüllerini aşk ateşi ile yakar, insanların mutluluklarını yada sonlarını hazırlardı Sırtında bir çift kanadı vardı Bu kanatlarla uçarak dünyayı dolaşır geçtiği yerlere çiçek kokuları saçardı Eros'un elinde her zaman okları olurdu Bu oklarla insanları kalplerinden vurur onları birbirlerine aşık ederdi Ve bir gün kendiside bir güzele aşık oldu Psykhe (Ruh) bir kralın üç kızının en güzeli idi Gerçekten o kadar güzel, o kadar alımlıydı ki görenler onu Aphrodite sanıyorlar ona tapınıyorlardı Aphrodite bir ölümlü ile karıştırılmaktan hiç hoşlanmamıştı Bu yüzden bir gün oğlu Eros'u yanına çağırdı ve onu dünyanın en çirkin erkeğine aşık ederek cezalandırmasını istedi Eros annesinin isteğini yerine getirmek için hemen yola koyuldu Psykhe'yi bulduğunda, çok gururlu alon ve kimseye aşık olmamakla övünen bu genç kızı, dünyanın en çirkin, en kötü erkeğine aşık etmeye niyetliydi ancak kalbini nişan alarak oku atmak üzereyken Psykhe'nin güzelliği aklını başından aldı Onu başkasına aşık etmek isterken kendisi aşık olmuştu Psykhe'yi alıp sihirli bir saraya götürdü Bu saray uyuyan bir ormanın ortasında kurulmuş, muhteşem fakat ıssız bir saraydı Kanatlı güzel delikanlı gece karanlık düştükten sonra kendini göstermeden saraya giriyor ve sevdiği ile buluşuyordu Sihirli sarayda bir insanın isteyebileceği her şey vardı Fakat Psykhe'nin tek istediği kendisini deliler gibi seven bu delikanlının yüzünü görmekti Fakat Eros bunu kabul etmiyordu, gece hep karanlıkta geliyor ve güneş doğmadan da gidiyordu, akşamları sarayda ateş yada mum yakılmasını yasaklamıştı Psykhe ne kadar yalvrsa da fayda etmedi "Aşkımızın sırrını kalbinde taşıdığın sürece mutlu olacaksın" dedi Eros "Beni görmeyi aklından bile geçirme, kim olduğumu yada kimin oğlu olduğumu öğrenme, bilmeden tanımadan beni körü körüne sevsenden gizlenen şeyleri öğrenmeye çalışarak mutlu olma fırsatnı elinden kaçırma" Ve Psykhe de bunu kabul etmişEros'u görmeden kim olduğunu bilmeden körü körüne sevmişti Irlikte çok mutluydular ancak Psykhe'nin kızkardeşleri onların bu mutluluğunu kıskandılarbir gün kardeşlerini ziyarete geldiklerinde ona sevdiği delikanlının dünyanın en çirkin en iğrenç en vahşi görünüşlü adamı olduğunu söylediler Eğer güzel bir delikenlı olsaydı, sevdiğinden yüzünü gizlemezdi, seni böyle ıssız bir sarayda tutmzdı dediler Ve ona gece sevdiği gelmeden önce yanan bir lambanın üzerine vazoyu ters çevirip koymasını söylediler Böylece Eros uyuduktan sonra vazoyu kaldırıp aydınlıkta onun yüzünü görebilecekti Psykhe merakına engel olamayarak kardeşlerinin dediklerini yaptı Yanan lambayı bir vazonun altına gizleyerek sevdiğini beklemeye başladı Eros her şeyden habersiz saraya dönmüş kendinisevdiği kadının kollarının arasına bırakmıştı Kısa sürede uykuya daldı Psykhe Eros uyuyunca gürültü yapmadan yavaşça yataktan kalktı ve ters çevirdiği vazoyu alarak lambayı eline aldı, yatağa yaklaştığında gördükleri karşısında hayrete düştü Çirkin ve iğrenç bir erkek görmeyi beklerken genç çok yakışıklı bir erkekle karşılaşmıştı Eros'un yakışıklılığı dünyada ki başka hiç bir erkekle kıyaslanamadı Yüzü tarif edilemeyecek kadar güzel bu delikalıyı görünce Psykhe'nin ona duyduğu aşk daha da arttısevdiğini alnındn öpmek için eğildiğinde elindeki tabağı düz tutamadığından içinde fitil bulunan lambanın kızgın yağından bir damla Eros'un çıplak omzuna damladı Eros duyduğu acıyla sıçrayarak uyandı Sevgilisinin kendisini dinlemeyip yüzünü görmek için ona oyun oynadığını anlayınca hemen kanatlarını açıp uçarak oradan uzaklaştı Eros'un gitmesiyle Psykhe için yaptığı büyülü sarayda bozuldu Psykhe üzüntüden ne yapacağını bilmez olmuştu Hatası yüzünden dünyada her şeyden çok sevdiği kişiyi kaybetmenin acısıyla yollara düştü Sevdiğini tekrar bulma ümidiyle tüm dünyayı dolaştı, sayısız yerler gezdi am bir türlü Eros'un izine rastlayamadı Nihayet dolaşmaktan bitkin bir halde Aphrodite'in sarayının kapısını çaldı Onun kendisine acıyıp oğlunun yerini söyleyebileceğini düşünmüştü ancak Aphrodite ona yardım etmek bir yana onu bir köle olarak çalıştırmaya başldı Zavallı Psykhe sevdiğine ulaşabilmek için buna da razı oldu ve tek kelime dahi etmeden kendisine emredilen her şeyi yaptı Eros için her türlü acıya katlanmaya razı oldu Nihayet bir gün Eros'un yanan omzu iyileşti ve kendisine bu kadar yürekten bağlı olan sevgilisinin kaderini değiştirmek için Olympos'a gitti Zeus'un ayaklarına kapanıp Psykhe'nin kurtarılması ve kendisine eş olarak verilmesi için yalvardı Zeus onun tüm isteklerini kabul ederek Hermes'e Psykhe'nin Olympos'a getirilmesini emretti Psykhe tanrılar katına getirildi ve orada hayatta her şeyden daha çok sevdiği erkekle evlenerek çok mutlu bir hayat sürdü


Alıntı Yaparak Cevapla

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)

Eski 06-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)




Geyik Avı


Hikaye bir ogretmenin, ogrencisine, canlilarin oldurulmesinin ne kadar gunah oldugunu anlatmasiyla baslar

Ogrenci de ogretmeninden bu oldurme gunahi karsiliginda, tanri tarafindan verilen cezalara bir ornek gosterilmesini ister Ogretmeni, Dantipala'nin hikayesini soyle anlatir:

Kral Dantipala adamlari ile ava cikarak bir cok geyikler avlar Baska bir ormanda daha besyuz geyige rastlar Aralarinda oburlerinden cok guzel, altin renkli bir geyik vardir ki, geyiklerin yol gosterici kralidir Bu ise geyik suretinde olan Buddha'nin kendisidir Avcilar besyuz geyigi kovalamaya koyulurlar Onlari alti defa kusatirlar Olum korkusu icinde cirpinan geyikler bu guzel geyigin yanina gelerek canlarini kurtarmasini rica ederler Fedakar, iyiligi temsil eden fazilet sahibi, geyiklerin krali (Buddha), onlara yardimda bulunmak, gerekirse kendini feda etmek ister Kral Dantipala'nin yanina giderek ondan besyuz maralin hayatini bagislamasin irica eder Nasihat ederek, iyilik etmege tesvik eder Canlilari oldurmenin ne kadar gunah oldugunu anlatmaya calisir Fakat Dantipala bunlarin hicbirini dinlemeyerek gozleri kanla dolu olup hiddetlenerek keskin kilicini ceker Kutsal geyigin boynunu kesip, basini yere firlattigi sirada, sag eli bileginden koparak kiliciyla beraber yere duser Dantipala feryat etmeye baslayarak yaptigi kotuluge pisman olur Ama is isten gecmistir Yer yarilir, Avici cehenneminden alevler cikararak Dantipala'nin butun vucudunu sarar, onu cehenneme goturur Aviciden cikan korkunc alevler Dantipala'yi sardiktan sonra yukselir, goge dayanir Korkunc bir yanki duyulur Yagiz yer deprenir Dort tarafi ates almistir Buyuk daglar yikilarak birbirinin uzerine gelir Dantipala da bu alevler icinde kalir, umidi kesilir, dayanamayarak kendisinden gecer Vucudu yanip kavrulur Avici cehenneminin seytani agzini acip Dantipala'yi yutar


Alıntı Yaparak Cevapla

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)

Eski 06-24-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)






Ulu Toyun




Ulu Toyun, Ay Toyun'un kizi Günes'e asik olmus Bir gun Ulu Toyun anasi Secen'e der ki: (Ay Toyun'un gogune cik Bana onun kizi Günes'i iste Ne kadar cok agirlik isterse hic esirgeme, kabul et) Secen hemen goge cikti Ay Toyun'un otagina gitti ve: (Oglum, kizinizi sevmis, onu ogluma verir misiniz) dedi Ay Toyun: (Peki veririm, fakat iki nisan isterim: biri dalga; Göl incisi, oburu Serap; Çöl incisi) dedi

Secen bu haberi ogluna getirdi Ulu Toyun istenilen iki nisanin tedarikini kolay gordu Yer ustunde, yeraltinda ne kadar cinler, periler, ruhlar varsa hepsini davet etti Cumlesi geldiler Ulu Toyun dedi ki:

(Ey kahramanlar! Icinizde benim istedigim iki armagani bana getirmeyi kim uzerine alacak? Bu iki armagani bulmak, getirmek cok kolaydir Bunun biri dalga; Göl incisi, oburu serap; Çöl incisi) dir

Gelenlerden bu teklifi kabul edecek kimse cikmadi Ulu Toyun teklifi tekrar etti Yine cevap veren olmadi Ucuncu teklifinde kurt ile bir karga bu isi uzerine aldilar Fakat kurt dalgayi tutabilmek icin uzun bacaklar istiyordu Karga ise serabi gorebilmek icin keskin gozlere ihtiyac gosterdi Ulu Toyun istediklerini onlara verdi ve:

(Haydi kahramanlarim, gidin bana dalga ile serabi getirin) dedi Bu iki kahraman yola dustu Aradilar, taradilar, cok calistilar, ne kurt dalgayi, ne de karga serabi ele gecirdi Yuz yillaar gecti Bir turlu bu iki armagan gelmedi Ulu Toyun istenilen nisanlari veremedi, Günes hanimi alamadi)


Alıntı Yaparak Cevapla

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)

Eski 06-24-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)





Cesteni Bey



Cesteni Bey (aslanlarin yuruyusu ile yuruyup) (Uçayan) sehriin arkasinda durarak ileri geri dolasti Ondan sonra dort yol agzina gelerek bu yollarin arasidan sayisiz denecek kadar cok cinler gordu Bu cinler insan etini yiyip kanini iciyor, barsaklarini vucutlarina dolandiriyorlardi Yuzlerini korkunc hale getirip pek kuvvetli sesle haykiriyorlardi Ellerinde de bayraklar vardi Ates gibi kizil ve orgulu saclarini omuzlarina birakiyorlar, kapkara buyuk daglara benzeyen vucutlarini kaldirip zehirli yilan govdeleriyle yuruyorlardi

Cesteni Bey bunlari gorunce yuregini pek tuttu, bir kaplan gibi hic korkup cekinmeden bu cinlerin arasina girdi O zaman cinler Cesteni Bey'i gorup etrafina toplanarak: ( Hey, kimsin sen? Nasil oldu da kendi kendine bizim ustlu altli dag gibi dislerimize lokma olmaya geldin) dediler

Cesteni Bey bu sozu isittigi halde yuregini pek tutup hic korkmadan cinlere soyle dedi:

(Hey cinler, cabuk soyleyin bana, benim sehrimdeki insanlari nasil olduruyorsunuz SIzlere bu sehre girme iznini kim verdi? Benim su keskin kilicima bakin, bununla govedelrinizi keserek parca parca edip birakirim Sehrimizde milletin basina gelen bunca felaket haberi dururken hala dayanilacak degildir)

Cesteni Bey'in bu sozunu duduktan sonra, cinler ofkelenip karma karisik oldular Öd koparip kendilerince bir turku soyleyerek yumruklarini *****lar Kolkola girerek, dirseklerini tutuyor, ates renkli kizil saclarini arkalarina saliverip alev gibi bayraklariyla, gurz ve tokmaklari ellerinde, Cesteni Bey'i mizraklayip, vurmaya calisiyorlardi

Birbirleriyle soyle soylestiler: (Daha ne bekliyorsunuz? Cabuk bunu mizraklayip keselim, vucudunu parcalayip oteki dunyaya gonderelim)

Bunun uzerine Cesteni Bey var kuvvetiyle atlayarak (Urumki) adli cini tepesindeki saclarindan yukari cekip tuttu Kilicini yukari kaldirip , basini kesmek uzere vurdu Boylece cinler Cesteni Bey'in gucunu, kuvvetini ve sansini gorerek cok korkarak kactilar



Alıntı Yaparak Cevapla

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)

Eski 06-24-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)






HERMES ( MERCUIUS )




Hermes rüzgar tanrısıdır, babası Zeus annesi ise yağmur perilerinden biri olan Maia'dır Kanatlı sandalları olan Hermes aynı zamanda tanrıların habercisidir Arkadia da Kylleni dağının dik yamaçlarında bulunan oldukça geniş ve derin bir mağarada doğdu Ve doğar doğmaz kundağından kurtulup mağaradan çıktı ve dağlarda dolaşmaya başladı Doğduğu mağranın yakınlarında ki bir çayırda çiçekler arasında gezinen bir kaplumbağa buldu ve onu alıp hemen mağarasına getirdi Önce kabuğun içini boşalttı ardından bu kabuğu yumuşak bir öküz derisiyle kapladı Kamışlar keserek arasından geçirdi ardından yedi tane kuvvetli tel taktıböylece lir denilen ve ahenkli sesler çıkaran müzik aleti yapmış oldu Parmaklarını gergin teller üzerinde gezdirerek yumuşacık melodiler çalıp şarkı söylemeye başladı




Bu arada karnı da acıkmıştılir'I beşiğine bırakarak tekrar mağaradan çıktı Canı et yemek istiyordu bu yüzden Apollon'un semiz öküzlerinin bulunduğu yere doğru yola koyuldu Apollon öküzleriniPieria'nın gölgeli dağlarının yamacında ki bir çayırda otlatıyordu Akşam karanlık çökünce Hermes çabucak elli tane semiz öküzü çaldı ve izleri belli olmasın diye hayvanları kumlu yoldan yürüttü böylece esen rüzgarla birlikte izleri yok olmuştu


Ancak yolda meyve bahçesi ile uğraşa yaşlı bir adamla karşılaştı ve ona:

"Eğer bol meyve almak ve zengin olmak istiyorsan bak fakat görme, işit fakat dinleme seninle ilgisi olmayan herşey hakkında susmayı söylememeyi tercih etdedi

Güneş'in doğmasına yakın Alheios suyunun kıyılarına vardı öküzleri orada gizli bir mağaraya sakladı ama açlık canına tak etmişti Aralarından besili iki tosun seçerek güzelce kızarttı ve yedi Hemen sonra ise gizlice mağarasına döndü İçeri kapı deliğinden rüzgar gibi girdiBu yüzden gelişini ne peri kızları nede köpekler duymuştu Beşiğine kıvrılıp yattı

Güneş doğduğunda Apollon öküzlerin yokluğunu fark edip küplere bindi Tanrısal sezgileriyle kısa sürede hırsızın izini bulmuştu Apollon, Hermes'in mağarasına geldi ve ona öküzleri nereye sakladığını sordu ancak Hermes anlamamazlıktan geldi, öküzleri çaldığına dair kendisine yöneltilen suçlamaların hepsini red ediyordu

"Ben küçücük bir kundak çocuğuyum nasıl senin öküzlerini çalabilirim kibanyo yaptırmak dışında beni beşiğimden bile çıkarmıyorlar

Ama Apollon'u ikna edememişti Güneş'in tanrısı daha da öfkelenerek Hermes'I alıp Zeus'a götürdü Ancak Hermes en sevimli halini takınarak yaptıklarını Baş tanrının huzurundada inkar etti Ama Zeus her şeyi duyar ve görürdü Öküzleri kimin çaldığını çok iyi biliyordu ama küçük oğlunun sevimliliği onunda aklını çelmişti bu yüzden onu cezalandırmadı Bunun yerine iki kardeşi barıştırıp aralarını düzeltti ve Hermes'e öküzlerin yerini ağbisine göstermesini söyledi

Hermesin başka şansı kalmamıştı Apollon ile birlikte öküzleri sakladığı yere gitti ve öküzlerini güneş tanrısına teslim etti Ancak Apollon'un öfkesi hala geçmemişti, bunun üzerine Hermes onun gönlünü almak için kendi elleriyle yaptığı Lir'ini Apollon'a hediye etti Apollon ahenklisesler çıkaran bu müzik aletine hayran kalmıştı Hemen yumuşak melodiler çalmaya başladı Sesler öylesine güzeldi ki Apollon çalarken kendinden geçiyordu

Böylece iki kardeşin arası düzeldi ve Hermes'in herzaman Apollon'unkalbinde ayrı bir yeri oldu Ölümsüzler arasında en sevdiği tanrı rüzgar tanrısı olan Hermes idi Ona duyduğu sevgi hiç azalmadı tersine arttı




HERMES'İN GÖREVLERİ
Hermes tanrıların habercisiydi, Zeus'un emirlerini diğer tanrılara iletir, tanrılar arasında haberleşmeyi sağlardı Bu yüzden sürekli hareket halindeydi Sürekli seyahat ettiği için aynı zamanda gezginlere, yolunu kaybeden yolculara yol gösterir onların emniyetini sağlardı

Yolculara yardımcı olan Hermes aynı zamanda kazanç peşinde koşan tüccarlarında Tanrısıydı Gemileri ile yük taşıyan tüccarlara yelkenlerini şişirerek onların limanlara ulaşmasına yardım ederdi Ama habercilik görevlerinin en başında yer alırdı, asıl görevi tanrıların emirlerini yerine getirmekti ve bunda da çok başarılıydı Çok çevik ve hızlıydı Haberleri anında gereken yere ulaştırırdı

HERMES'İN ÇOCUKLARI


Hemes'in bir çok çocuğu vardı Bunalrın arasınad en tanınanı Daphnis adındaki genç çobandı Bir dağ perisinin oğlu olan bu çocuğu doğar doğmaz bir vadiye bırakmışlardı Sicilyalı çobanlar Daphnis'I kırda bularak aldılar ve büyüttüler Genç bir delikanlı olduğunda onu bir sürünün başına geçirdiler Kırların tanrısı Pan ona müziği öğretti Daphnis çok yakışıklı bir gençti üstelik çokda güzel flüt çalardı tüm kır perileri onu çok severlerdi Kır perilerinden biri olan Lyke'nin ona duyduğu sevgi hepsinden fazlaydı Aynı zamanda çok da kıskanç bir periydi Daphnis'e kendisinden başka kimseyi sevmiyeceğine dair yemin ettirdi Eğer severse Lyke onun gözlerini kör edecekti

Bir gün Daphnis avdan dönerken karşısına çok güzel bir saray çıktı Onu misafir ettiler Kralın güzel kızı daha görür görmez Daphnis'e aşık olmuştu, bunu Daphnis'e de söyledi ve onun kendisi ile kalmasını istedi ancak Daphnis asıl sevdiği olan Lyke'den vaz geçmek istemedikendini güzel peri kızna adamıştı Buna çok kızan kralın kızı Daphnis'in içkisine gizlice aşk iksiri koyarak onu kendisine bağladı Lyke sevdiğinin ihanet haberini alınca hemen sözünü yerine getirip Daphnis'in gözlerini kör etti O günden sonra Daphnis bir başına dağlarda flüt çalarak kendini avutmaya çalıştı ama kör olduktan sonra fazla yaşayamadı Bir gün elinde sopası yeri yoklayarak yürürken kendini yalçın bir kayanın üzerinde buldu ve dengesini kaybederek aşağıya uçtu Hermes sevgili oğlunun öldüğünü duyunca çok üzüldü ve onun hatırasına kayalardan düştüğü yerden bir kaynak fışkırttı


Alıntı Yaparak Cevapla

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)

Eski 06-24-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)






Göç




Bugu Tekin'den otuz nesil sonra, torunlarindan (Yulun Tekin) tahta cikti O zaman Çin'de (Tang)sulalesi hakimdi

Çinliler; Türk'lerden korktuklari icin hukumdarlari (kiyuliyen) adli kizini hakanin oglu (Gali Tekin)'e gondermeye karar verdi Bir elci yolda Türkler'in kudret ve buyuklugunun Tanri dagi civarinda bulunan (kutlu Kaya) adli byuk bir kayadan ileri geldigini ogrendi Yulun Tekin'e dedi ki: (Hukumdarim size en kiymetli hediye olarak kizin gonderdi Siz de ona bir hediye gondermek isterseniz, bizce makbule gecen hediye de (Kutlu Kaya) adindaki kaya parcasidir Bu kayanin sizce bir kiymeti yoktur Bunu hukumdarima hediye ederseniz makbule gecer)

Yulun Tekin, Çinliler'e kiymet veren milli duygulari gevsek bir hakandi Kutlu Kaya'nin otuz nesilden beri Türklerce kutsal bir yer oldugunu bilmiyordu Bir kizin bedeli olarak bu kayayi Çin'e vermekte hic tereddut etmedi Yalniz bunu nasil gotureceklerini sordu Elci de: (Kolaydir) dedi Çin elcisi kayanin etrafinapdunlar yigdirdi, uzerine sirke dokturdu, odunlara ates verince kayalar parcalandi, dagildi Elci bu parcalari dikkatle toplatti Arabalarla Çin'e gonderdi

Orada sihirbazlar bu parcalari yagma ettiler Her parcasi dunyanin bir kosesine gitti Parcalar nereye gitti ise orada bereket, bolluk oldu Bu tarafta ise, yedi gun sonra (Yulug Tekin) oldu, yerine Bugu Tekin'in torunlarindan biri hakan oldu Türk yurdu da butun bereketini kaybetti, yesillikler sarardi, irmaklarin, derelerin suyu cekildi gogun rengi degisti Butun kuslar, ahyvanlar, memedeki cocuklar

Göç! Göç! Göç!) diye bagirismaya basladi Bir taraftan da salgi nhastaliklar insanalri kiriyordu

(Göç!) sesleri devam ediyordu Anladilar ki bu ulkenin (Yer-su)lari artik kendilerinin orada kalmasini istemiyor Çadirlarini yiktilar, esyalarini, coluk cocuklarini hayvanlara yuklediler Göç etmeye basladilar Aksam olunca (Göç!) sesleri duruyor, sabahla beraber basliyordu Türkler Turfan ulkesine gelinceye kadar (Göç) sesleri devam etti Orada artik ses kesildi Göç'ler de Turfan'da yerlestiler Orada (Bes Balik) sehrini kurdular


Alıntı Yaparak Cevapla

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)

Eski 06-24-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)






NIOBE'NİN KAYA OLUŞU


Niobe, Lydia kralı Tantolos'un kızı, Thebai kralı Amphion'un ise karısıydı Çok kibirli ve hırslı bir kadındı Hepsi birbirinden güzel tam oniki tane çocuğu vardı Altısı kız, altısıda erkekti Bundan dolayı kendini öyle beğeniyordu ki Thebai kadınlarının büyük saygı duydukları Tanrıça Leto'yla sadece iki çocuğu var diye alay ediyordu Niobe daha fazla çocuğu olduğu için tanrıça Leto'dan daha çok saygı görmesi gerektiğini söylüyordu Leto bunları duyunca çok üzüldü Bunun yanında çok da öfkelenmişti İki tanrıya ana olan bir kadına hakaret ettiği için Niobenin cezalandırılmasını istedi Çocukları Artemis ve Apollon'u yanına çağırarak durumu anlattığında iki kardeş Niobe'ye hak ettiği cezayı vermek için derhal harekete geçtiler Niobenin altı oğlu Kitheron dağının kayalıklarla örtülü sarp yamaçlarında avlanırlarken Apollo öğle vakti onları kıstırdı ve görünmez okları ile altısınıda yere serdi Haber duyulunca altı kız kardeş, kardeşlerinin ölülerinin bulunduğu dağa koştular Fakat yol çok uzundu veonlar oraya ulaşana kadar gece olmuştu Karanlıkla birlikte Artemis de gök yüzünde parlamaya başladı Annesini üzen kadının kızlarını görünmez okları ile avladı Tam dokuz gün hiç kimse dağa çıkıp oniki kardeşin cenazelerini almaya cesaret edemedi Bu yüzden cenaze törenleri de yapılamadı Niobe çocuklarının başına gelen bu felaketten dolayı günlerce ağladı kendini yerden yere vurdu Acısı öyle büyüktüki çocuklarının öldükleri dağa çıkıp Zeus'tan kendisini kayaya çevirmesini istedi, ve Zeus'ta bu acılı anne'nin isteğini yerine getirip onu çocuklarının cenazesinin başında kayaya çevirdi


Alıntı Yaparak Cevapla

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)

Eski 06-24-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)





ATLANTİS



Platon’un Timaeusve Critias adlı dialogları Atlantis’in mevcudiyetinden kesin olarak bahsedilen tek yazılı kayıtlardır Dialoglar Sokrates, Hermo Crates, Timaeus ve Critias arasında geçen konuşmalar şeklindedir Timaeus ve Critias, Sokrates’in ideal toplumlar hakkında yapmış olduğu bir konuşmaya “hayal ürünü olmayan gerçek bir hikaye” ile katılmaya karar verirler

Mitik kuş Simurg
Fars sanatında kuş şeklinde, kanatlı dev bir yaratık olarak resmedilmiştir Zaman zaman köpek başına ve aslan pençelerine sahip bir tavus kuşu olarak da resmedilmiştir Bazen insan yüzü ile de resmedildiği olmuştur Bir bölümü memeli olduğu için yavrularını emzirirdi Yılanlara karşı bir düşmanlığı vardı ve yaşadığı yer fazlasıyla sulaktı Bir antik İran tanımında Simurg'un kendisini alevlerle kaplayana kadar 1700 yıl yaşar, daha sonraki tanım ve kayıtlarda ise onun ölümsüz olduğu ve Bilgi Ağacı'nda bir yuvası olduğundan bahsedilmiştir
İran efsanesine göre, bu kuş o kadar yaşlıdır ki dünyanın yıkılışına üç kez tanık olmuştur Tüm bu zaman boyunca, Simurg o kadar çok öğrenmiştir ki tüm zamanların bilgisine sahip olmuştur
Sasani Persler Simurg'un yere bereket bahşedeceğine ve dünya ile göğün arasındaki birliği sağlayacağına inanırlardı Yaşam ağacı, Gaokerena'da tünediğine ve her türlü şeytani şeyi tedavi eden, düzelten kutsal Haoma bitkisinin yöresinde yaşadığına inanılırdı Daha sonraki İran geleneklerinde Simurg ilahiliğin bir sembolü haline gelmiştir Ayrıca, Sên-Murv/Simurg Pers edebiyatında Homâ olarak tanımlanmış, Arapça'ya ise Rukh olarak girmiştir
Simurg uçuşa kalktığında, bilgi ağacının yaprakları titrer her bitkinin tohumlarının dökülmesine neden olurdu Bu tohumlar dünyanın her yanına dağılır gelmiş geçmiş her bitki çeşidinin kök almasını sağlar ve böylece de (bu bitkiler yoluyla) insanoğlunun tüm hastalıklarını tedavi ederler Simurg'un tüylerinin bakır renginde olduğu söylenmiştir Her ne kadar başlarda bir köpek-kuş olarak tasvir edilse de, daha sonraları sıklıkla bir insan veya köpeğin başıyla gösterilmiştir Onun iyilik sever bir doğası olduğu ve kanatlarının bir dokunuşunun her türlü hastalık veya yarayı tedavi edeceğine inanılırdı


Alıntı Yaparak Cevapla

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)

Eski 06-24-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)




INAKHOS'UN KIZI "İO"



Zeus her zamanki gibi gene güzeller peşinde koşuyordu Bir gün İnekhos'un mavi gözlü güzeller güzeli kızı İo'yu gördü ve ona aşık oldu Onunla buluşabilmek için gizlice Olympos'tan aşağıya iniyordu Bir gün İo'nun yanında her zamankinde fazla oyalanınca Hera durumu farkederek kıskaçlık ateşiyle yanarak hızla dünyaya indi Karısının Olympos'tan ayrıldığı haberini alınca Zeus, sevgilisini karısı Hera'nın öfkesinden koruyabilmek için beyaz birineğe çevirdi Hera bu nadir bulunan beyaz ve sevimli ineği görünce hayran kaldı ve onu beraberinde Olympos'a götürmek istedi Karısının şühelenmesinden korkan Zeus buna karşı çıkamadı, böylece Hera ineği yanına aldı

Fakat hala bir takım şüpheleri vardı, bu yüzden ineği gözlemesi için yüz tane gözü olan sığırtmaç Argos'u başına nöbetçi koydu Argos öyle bir nöbetçiydi ki hiç uyumazdı, başının çevresini saran gözleri her yeri rahatça görebiliyordu Bu yüzden zeus bir türlü sevgilisinin yanına gidemiyordu Gittiği taktirde Argos onu görecek ve Hera'ya haber verecekti Ama Zeus sevgilisinin çektiklerine artık dayanamaz olmuştu

Zeus son çare oğlu Hermes'ten yardım istedi Hermes yüz gözlü Argos'u uyutabilmek için gecenin oğlu olan uyku tanrısı Hypnos'tan uyku ilacı aldı Ve bir gece rüzgar gibi İo ile Argos'un bulunduğu yere girdi Argos daha ne olduğunu anlayamadan rüzgarla birlikte gelen sihirli ilaçla uykuya daldı

İo kurtulmuştu fakat kıskanç Hera onun peşini bırakmadı, büyük bir sığır sineği göndererek hayvanı göğsünden ısırttı Hayvan can acısıyla koşmaya başlamıştı Hiç durmadan koşuyor koşuyordu Dağları denizleri aştı buna rağmen koşmaya devam etti Zeus onu Nil nehrinin kıyılarında yakalıyarak göğsüne yapışan sineği çekip aldı ve onu eski, mavi gözlü güzeller güzeli İo haline geri getirdi

Argos'a gelince Hera onu cezalandırmak için gözlerini alıp onlarla tavus kuşunun kuyruğunu süsledi


Alıntı Yaparak Cevapla

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)

Eski 06-24-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)




APOLLON'UN OĞLU ASKLEPIOS

Apollon, Laphitheslerin kralı Phlegyas'ın kızı Koronis'e aşık olmuştu ancak Koronis onun bu aşıkına ihanet etti ve karnında Apollon'un çocuğunu taşıdığı halde Arkadia'lı İskhys ile evlendi Apollon bunu duyunca çok üzülmüş, öfkelenmişti Kendisini aldatan sevgilisi ve kocası İskhys'in öldürülmelerini istedi ve bu görevi kardeşi Artemis'e verdi Artemis, onların cesetlerini odunların üzerine koydurdu ve yaktırdı Koronis'in cesedi yarı yanmış yarı yanmamıştı ki Apollon geldi ve onu alevlerin arasından çıkardı Karnını yardırınca canlı bir erkek çocuk ortaya çıktı, Apollon oğlunu kucağına aldı Bu çocuk sonradan Hekimlik tanrısı Asklepios oldu Asklepios hekimliği Khrion adlı Kentauros (Yarı insan yarı at) bir bilginden öğrendi Khrion ona hastaları iyi etmenin sırrını öğretmişti Böylece Asklepios iyi olacaklarından umut kesilen hastaları bile iyilştirmeye başladı Hastaları iyileştirerek ölümün önüne geçmesi ölüm diyarının tanrısı Hades'I kızdırdı ve onun Zeus'a şikayet etti Tüm bunların yanında Asiklepios Zeus'un atları tarafından parçalanan Hippolytos'u da diriltince Zeus Hekimlik tanrısını cezalandırmaya karar verdi ve yıldırımını yollayarak emirlerine karşı çıkan kendi torununu öldürdü Apollon oğlunun babası Zeus tarafından öldürülmesine çok üzülmüştü ama babasına, baş tanrıya karşı gelemedi Fakat içindeki acı onu Zeus'a yıldırım hazırlayan Kyklopsları öldürmeye itti Bu yüzden baş tanrı Zeus bir süre için onu yeryüzüne sürdü


Alıntı Yaparak Cevapla

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)

Eski 06-24-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)




Bugu Tekin ve Gök Kizi:


Bugu Tekin bir gece otaginda uyumakta iken, birden bire pencerenin acildigini, iceriye gokten gelen guzel bir kizin girdigini gordu Bugu Tekin neye ugradigini anlayamadigindan gozlerini kapayarak uyur gibi yapti Kiz, Bugu Tekin'i uyandirmak icin cok calisti, bir turlu uyandiramadi Umidini keserek pencereden cikti, gitti

Ertesi gece kiz yine geldi Bugu Tekin kendisini yine uykuda imis gibi gosterdi Kiz bu defa da uyandiramadan gitti

Sabah olunca, Bugu Tekin kizin tekrar gelecegini dusunerek, buna bir care bulmak uzere vezirine acti Vezir dedi ki: (Bunda korkacak bir sey yok Belki hepimizin sevinecegi hayrili bir is vardir Her halde bunun gelisi size kutlu bilgileri ogretmek icindirYarin gece gelirse artik kendinizi uykuda gostermeyin O zaman nicin geldigini anlarsiniz

Ucuncu gece kiz yine geldi Ama bu defa Bugu Tekin onu karsiladi, saygi gosterdi Bu kiz vezirin tahmin ettigi gibiydi Gercekten bir tanrica ve gokten gelen bir kizdi Bugu Tekin' e yeni bir din gostermek icin gelmisti

Bugu Tekin'e: (Arkamdan gel) dedi Bugu Tekin kizi takip etti Gittiler Nihayet (Ak dag)'a ulastilar Bugu Tekin'e yeni bir dinin gizli taraflarini anlatmaya basladi

Bundan sonra kiz otaga gelir, Bugu Tekin'i (Ak Dag)'a gotururdu

Bu durum cok gece devam etti Bugu Tekin yeni dinin esaslarini ve sirlarini ogrendi

Bir gece artik bu gorusmelerin sonu idi Kiz veda ederken (Gokte, yerde ne varsa hepsini ogrendiniz Ben artik gelmeyecegim Yarindan itibaren dunyanin dort bucagini fethe baslayin Gosterdigim yolda adalet yapin Size ogrettigim gercekleri her tarafa yayin) dedi

Sabah olunca Bugu Tekin kardeslerini cagirdi Her birini bir orduya tayin ederek bunlari dort bucagin fethine gonderdi Kendisi de buyuk bir ordu ile Çin uzerine yurudu Heosi de seferlerini basardilar


Alıntı Yaparak Cevapla

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)

Eski 06-24-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)




APHRODITE VE ADONIS
Bütün bitkilerin anası olan Aphrodite'in Adonis adında bir oğlu daha vardı Yunanlılar Aphrodite'in oğlunu bizi çarçabuk terk eden çiçekli ve neşeli ilk baharın sembolü olarak kalbul ederlerdi Adonis saklandığı ağacın kabuklarını yarark çıktığı zaman güzel günler başlıyor, çiçekler açıyor, ilbahar başlıyordu Onun hayatı tıpkı çiçekler gibi sınırlıydı, bir kaç gün sürüyordu Çünkü Adonis açılıp güldüğü, gençliğin en güzel ve parlak çağına ulaştığı gün ölüyordu Bu zaman yaz mevsiminin sonuna denk geliyordu Yani sonbaharın çiçeklerin solduğu, yaprakların sarardığı dünyaya hüzünlü bir havanın hakim olduğu mevsimn İşte bu mevsimde Adonis dünyamızı terk ediyor görünmez bir aleme giriyordu

Böyle bir mevsim de Adonis yaban domuzunu kovalarken hiç beklemediği bir anda yaban domzu birden bire geri dönmüş ve ona saldırmıştı Aphrodite oğlunun geçirdiği kazayı haber alır almaz Olympos'tan aşağı inmişti, ancak yanına vardığında oğlu çoktan ölmüştü Aphrodite ağlayarak oğluna sarıldı Adonis'in ölümüyle Aphrodite'in yanı sıra periler ve bir çoktanrıça göz yaşı döktüler, yas tuttular O günden sonra Adonis'in öldüğü gün'ün anısına Adonis'I sevenler yas tutmaya başladılartaki doğduğu güne kadar Bu yüzden, neşeli ve rengarenk geçen ilk bahar ve yaz mevsiminden sonra kasvetli ve hüzünlü sonbahar ve kış gelir Bu mevsimler Aphrodite ve perilerin Adonis'in yasını tuttukları dönemdir


Alıntı Yaparak Cevapla

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)

Eski 06-24-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)




DokuzOguz-OnUygur
(Agactan Dogan cocuklar)




Dokuzoguzlar' in atalari olan bir hakanin iki guzel kizi vardi Bunlar ancak tanrilara layikti Babalari insanlardan ayri bulundurmak icin bu kizlari, yaptirdigi bir kulenin icine koydurdu ve yalvararak tanriyi cagirdi

Bunu uzerine tanri bir boz kurt olarak geldi, kizlarla evlendi Tanrinin bu kizlardan Dokuz Oguz ile On Uygur evladi oldu Bunlar zamanla cogaldilar

Bu Dokuzoguzlar'dan tureyenler Kumlanco adi verilen ulkede oturdular Burada Hulin adinda bir dag vardi Bu dagdan Tugla ve Selenka adinda iki irmak akardi Bu irmaklarin arasinda da iki agac vardi Bu agaclarin biri Kayin, oburu de Çam idi Bir gece bu agaclarin uzerine gokten nur indi Gun gectikce agaclardan birinin karni sisti Dokuz ay on gun sonra agacin karninda bir kapi acildi Iceride agizlarinda gumus emzikler bulunan bes cocuk gorundu

Daha cocuklar dogmadan bu agaclarin etrafinda gumusten bir daire turemisti Agaclardan muzik sesleri geliyordu Oradaki Dokuzoguzdan tureyen Türk'ler bu cocuklari buyuttuler; adlarini Sungur Tekin, Kutur Tekin, Tukak Tekin, Or Tekin, Bugu Tekin koydular Bunlar onbes yasina gelince, baba ve analarini sordular Halk onlari iki agacin yanina goturdu: Iste bunlardan bir babaniz, biri de ananizdir) dediler Çocuklar bu agaclara saygi gosterdiler (Sevgili anamiz ve babamiz) diye onlara sarildilar O zaman agaclar da dile gelerek evlatlari hakkinda hayirli duada bulundular

Nihayet bir gun halk toplanarak, Bugu Tekin' i hakan sectiler Cunku Bugu Tekin hem zeki hem de her boyun dilini, obalarinin sayisini biliyordu Bunun uc kargasi vardi ki her yerden olup biteni haber verirdi

Bugu Tekin bir gece ruyasinda; beyazlar giyinmis, elinde beyaz bir asa tutan ak sakalli bir adam gordu Bu adam fistik seklindeki (Yesim Tasi) denilen tasi gosterdi: (Turkler bunu ellerinde tuttukca dort bucaga hakim olacaklardir) dedi


Alıntı Yaparak Cevapla

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)

Eski 06-24-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)




Tukyu(Asena)



Tukyu' larin atalari Çinli' lerin (si-hayi) dedikleri bati denizi sahillerinde otururdu Komsu hukumdarlardan bir bunlarin yurdunu basarak, kadin, erkek, cocuk ve onlerine gelenleri kilictan gecirdi Bunlardan ancak on yasinda bir erkek cocuk kalabildi Bu da elleri, ayaklari kesilmis olarak bir batakliga atildi Cocuk orada acliktan, yaralarindan akan fazla kandan olmek uzere iken, bir disi kurt gelerek, ona bir parca et getirdi Kurt her gun boyle yaparak cocugu besledi Çocugun yaralari iyilesti Yasi ilerleyince kurt bundan gebe kaldi
Atalarini olduren hukumdar bir sure sonra bu cocugun sag kaldigini haber aldi Cocugu oldurmek uzere aratti, buldular Hukumdar cocugun bulundugu yere birisni gonderdi Bu adam batakliga geldigi zaman cocugun yaninda bir kurt gordu, sasirdi Adam ikisini de oldurmek istedi Fakat bir tanri onlari korudu Kurt cocugu sirtlayarak bati denizinin dogu tarafina gecirdi (Kao-cang) yakinlarindaki daglardan birinde bulunan magaraya goturdu Magaranin arkasinda bereketli bir ova vardi Ovanin her tarafi yalcin kayalarla cevrilmisti Kurt burada sakat delikanlidan on cocuk dogurdu Bunlardan biri aile adi olan (Asena)' yi aldi Bu cocuklar buyudukleri zaman magaradan cikarak civardaki oymaklardan birer kiz kacirdilar Bunlari magaralarina goturduler Bu kizlarla evlendiler
Birkac nesil gecince bunlar cogaldi Iclerinden (A-Hien-Se) adli birisi baslarina gecerek magarada cikardi (Kin-San) daglarina giderek yerlestiler, (Cu-Cen) tatarlarina baglandilar Bu daglarin tepelerinden biri takya seklinde oldugundan kendilerine bu anlamda (Tu-Kyu) adini verdiler Asillarina delalet etmek uzere de bayraklarina bir kurt basi yaptilar


Alıntı Yaparak Cevapla

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)

Eski 06-24-2012   #15
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mitler (Mitos-Halk Hikayeleri)




LYDIA'LI ARAKNE'NİN ÖRÜMCEK OLUŞU


Athena insanların yaptığı bütün sanatların ve işlerin, özellikle kadınların yaptıkları ince nakışların işlemelerin koruyucusu idi Hera'nın gelinliğini kendi elleri ile hazırlamıştı Bu gibi işlerde oldukça başarılı olan Yunanlı kadınlar sanatlarını Athena'yı çalışırken seyrederek öğrendiklerini, onun öğütlerini dinlediklerini söyleyerek övünürlerdi Fakat iyi kalpli yumuşak Athena'nın da zaman zaman öfkeye kapılıp kalp kırdığı, intikam aldığı olurdu

Efsaneye göre Lydia'lı güzel bir kız olan Arakne gergef işlemekte, oya yapmakta o kadar başarılıymış ki arada sırada Nympha'lar bile, ormanlardan ve su başlarından ayrılarak onu izlemeye gelirlerdi Bir gün periler ona bu güzel sanatı bu kadar hoş geregef işlemeyi sana Zeka Tanrıçasımı öğretti diye sordular Arakne ise "O kim benimle boy ölçüşebilir, ben bu işte herkesi hatta Athena'yı bile geride bırakırım " diye karşılık verdi

Athena bütün bunları duymuştu İhtiyar bir kadın şekline girerek Arakne'nin yanına geldi "Kızım " dedi " İhtiyarlık insana yalnız keder ve üzüntü getirmez, tecrübe de getirir Öğütlerimi yabana atma, evet sen sanatında çok başarılısın, bütün kadınları, kızları geçebilirsin fakat bir tanrıçanın gücü, sanatı herşeyin üstündedir Kendini okadar büyük görme

"Ben gurura kapılmıyorum, kendimi büyük görmüyorum, gerçeği söylüyorum İsterse Athena gelsin, ben onunlada yarışa girerim dedi

"İşte geldi" diyerek zeka tanrıçası ihtiyar kadın şeklinden çıktı ve kendi tanrısal görüntüsüne büründü


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.