|
|
Konu Araçları |
dirilirsiniz, nasil, yaşarsaniz, ölür, ölürseniz, öyle |
Nasil Yaşarsaniz Öyle Ölür,Nasil Ölürseniz Öyle Dirilirsiniz |
09-08-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Nasil Yaşarsaniz Öyle Ölür,Nasil Ölürseniz Öyle DirilirsinizNASIL YAŞARSANIZ ÖYLE ÖLÜR,NASIL ÖLÜRSENİZ ÖYLE DİRİLİRSİNİZ Nasil yaŞarsaniz Öyle ÖlÜr,nasil ÖlÜrsenİz Öyle dİrİlİrsİnİz Lenin ile birlikte kominist ihtilalini gerçekleştirip binlerce insanı katleden ve yine binlerce insanın sürgüne gitmesine sebep olan Troçki'nin(1879-1940), her ihtilalin daha sonra kendi çocuklarını yediği gibi, kendisinin de sürgüne gönderilip Sığınacak ülke bulamadığını Hayatı orak-çekiç" davası ile geçmiş bu Sovyet liderinin daha sonra Meksika'da bir çekiçle beyni parçalanarak öldürüldüğünü Tito' dan Müthiş İtiraflar Ömrünün elli yılını komünist ideoloji yolunda harcayarak bu davasında şöhreti yurt dışına taşmış bir insan olan Salih Gökkaya'nın, daha sonra İslam'la müşerref olarak Hakk'a rücü ettiğini Komünizm fırtınalarının bütün dünyayı kasıp kavurduğu bu günlerin birinde Salih Gökkaya'nın "Türkiye Komünist Talebe Teşkilatı Başkanı" sıfatıyla Yugoslavya Devlet Başkanı Mareşal Tito'nun şeref misafiri olarak Belgrad'a gittiğini Ömrünün son günlerini geçirmekte olan Tito'yu ziyaret ettiklerinde , hayatını komünizme adayan bu ihtiyar liderin büyük bir pişmanlık içinde: "Yoldaş, ben ölüyorum artık Ölümün ne derece korkunç birşey olduğunu size anlatamam Anlatsam bile sıhatli ve genç olan sizler, bu yaşta bunu anlayamazsınız Düşünün ölmek, yok olmak Toprağa karışmak ve dönmemek üzere gidiş İşte bu çıldırtıyor beni Dostlarımızda sevdiklerimizden, ünvan ve makamlardan ayrılmak Dünyanın güzelliklerini bir daha görememek Ne korkunç birşey anlamıyor musunuz? Yoldaşlarım, sizlere açık bir kalple itirafta bulunmak istiyorum: Ben öldükten sonra, toprak olacaksam, diriliş, ceza veya mükafat yoksa, benim yaptığım mücadelenin değeri nedir? Söyleyin bana? Ha yoldaşlarımın kalbine gömülecekmişim veya unutulmayacakmışım veya alkışlanacakmışım neye yarar? Ben mahvolduktan sonra, beni alkışlayanların takdir sesleri, kabirde vücudumu parçalayan yılan ve çıyanları insafa getirir mi? Söyleyin bu gidiş nereye? Bunun izahını Marks, Engels, Lenin yapamıyor İtiraf etmek zorundayım Ben Allah'a, peygambere ve ahirete inanıyorum artık Dinsizlik bir çare değil Düşünün, şu kainatın bir Yaratıcısı şu muhteşem sistemin bir kanun koyucusu olmalıdır Bence ölüm de son olmamalıdır,mazlumca gidenlerle, zalimce ölenlerin bir hesaplaşma yeri olmalıdır Hakkını almadan, cezasını görmeden gidiyorlar Böyle keşmekeş olamaz Ben bunu vicdanen hissediyorum Öyle ki, milyonlarca suçsuz insanlara yaptığımız eza ve zulümler, şu anda boğazıma düğümlenmiş bir vaziyette Onların ahlarına kulak verecek bir merci olmalı Yoksa insan teselliyi nereden bulacak? Bunların bir açıklaması olmalı Marks bu mevzuda halt işlemiş Uyuşturmuş beynimizi Nedense ölüm kapıya dayanmadan bunu idrak edemiyoruz Belki de göz kamaştırıcı makamlar buna engel oluyor Ben bu inançtayım yoldaşlarım, sizler de ne derseniz deyin!" diyerek müthiş bir itirafta bulunduğunu "O Kendi Kaderini Kendi Yazmış Oldu" Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin 1960 Mart'ında ağır hasta vaziyette Urfa'ya gelmesi üzerine, bunu haber alan İçişleri Bakanlığı'nın, derhal Üstad'ı geri gönderme emri çıkardığını Halkın yoğun baskısı üzerine Urfa valisinin "Efe Nedim, Said Nursi çok hasta ve müsaid bir araba da yok " demesine karşılık İçişleri Bakanı Namık Gedik'in: "Çöp arabasıyla da olsa göndereceksiniz!" talimatını verdiğini ve bunu öğrenen Bediüzzaman Hazretleri'nin ibretli bir şekilde: "O kendi kaderini kendi yazmış oldu" dediğini ve ,çok kısa bir zaman sonra İçişleri Bakanı Namık Gedik' in Genelkurmay binasından kendini atarak intihar edip, cesedinin de çöp arabasıyla taşındığını Adüvvullah Cevdet Dr Abdullah Cevdet'in(1869/l932) (Adüvvullah Cevdet) çıkarmış olduğu dergilerindeki yazılarıyla hayatı boyunca İslami değerlere hücum ettiğini En büyük hedefinin, "halk arasında dinin nüfuzunu kırmak olduğunu söyleyen bu ateist adamın ölüp de" cenazesinin Ayasofya Camisi'ne getirildiğinde cemaatin cenaze namazın kılmadığını ve bunun üzerine cenazesinin götürülmek istendiğini Cenaze arabası bulunmaması üzerine Fener Rum Patrik hanesi'nden bir cenaze arabası istenip haç işaretli bu cenaze arabasına konularak götürüldüğünü Nazım Hikmet'in Pişmanlık ve Arayışları Tanınmış komünist Türk şairi Nazım Hikmet Ran'ın (1902/1963), hayatı boyunca komünist ideoloji peşinde koşturarak zikzaklar içinde geçen bir ömür sürdüğünü ömrünün son yıllarına doğru, arkadaşı Mustafa Mehmed'e, arayış içinde ve pişmanlık dolu olduğunu ifade ettiğiniMustafa Mehmedin onunla Romanyadaki beraberlikleri ile alakalı olarak: 1960'lardan önceydi Nazım Hikmet Romanya'nın davetlisi olarak Bükreş e gelmişti İsteği üzerine Bilimler Akademisinden beni buldular Nazım Hikmet'in kaldığı otele gittim Açık olan radyosundan Türkiye'yi dinliyordu Sohbet sırasında saatine bakarak bana Bu gece Kadir Gecesi' dedi ve benden kendisini Türklerin bir araya geldikleri camiye götürmemi istedi Ben o gecenin Kadir Gecesi olduğunun bile farkında değildim Bir an tereddüt ettim ama Nazım'ın ricası Romanya'da bir emirdi Rus eşi Vera, ben ve Nazım taksiyle caminin bulunduğu semte yöneldik Arabayı rica ve minnetle caminin bulunduğu parka sokabildik Biz camiye girdiğimizde Türkler mevlid okuyorlardı Nazım mevlidi dinlerken coştu ve cemaate hitaben bir konuşma yaptı Konuşmasında: Ben komünistim ama sizin burada bir araya gelmeniz beni çok duygulandırdı' dedi O sıralarda kalp yetmezliğinden muzdarip olduğundan ben heyecanlanmasından dolayı bayağı endişelendim Gerçekten de endişelerim yerindeydi Konuşmasından sonra kendisini kriz yokladı Eşi Vera ile ben Nazım'ı dışarıdaki banklardan birinin üzerine yatırdık Vera yanında bulundurduğu ilaçlardan verdi ve daha sonra koluna girerek güç bela taksiye bindirdik Ben Nazımın Romanya'da camiye gittiğini şimdiye kadar saklı tuttum İşte ilk kez anlatıyorum" diyerek Nazım'ın pişmanlık dolu hikayesini gözler önüne serdiğini BİLİYORMUYDUNUZ? |
|