Psikolojide Kavramlar 7 |
10-15-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Psikolojide Kavramlar 7Psikolojide Kavramlar 7 Günlük Psikoloji Günlük psikoloji (lay psychology), akademik psikolojiye karşıt olarak naif psikolog durumundaki insanların günlük yaşamlarında diğerlerinin davranışlarını açıklamak ve öngörmek için geliştirdiği psikolojik bilgiler, kavramlar, teoriler ve akıl yürütmeleri kapsamaktadır |
Psikolojide Kavramlar 7 |
10-15-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Psikolojide Kavramlar 7Göreceli Yoksunluk Göreceli yoksunluk (relative deprivation) kavramı, birey veya grupların beklentilerinin konusu olan şeylerden mutlak yoksunluğundan ziyade, diğerlerine kıyasla, yani göreceli yoksunluk algısını ifade etmektedir Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, göreceli yoksunluk kavramı, engellenme-saldırganlık modelinin yeni bir yorumunu içermektedir Göreceli yoksunluk, çoğu kez bir toplumda kaynakların paylaşımı veya yeni kazanımlar konusunda beklenti düzeylerinin yüksek olduğu durumlarda, paylaşım az çok eşitlendiği veya tesviye edildiğinde ortaya çıkmaktadır; bu, gerçeklikle ilişkisi zorunlu olmayan bir eksiklik, engellenme ya da mağduriyet duygusudur Bu tür durumlarda, kişiler kendi statü veya kazanımlarını, ya hakkettiklerine inandıkları düzeye göre, ya da diğerlerininkiyle karşılaştırarak kendi paylarım onlarınkine göre daha az veya küçük olarak algılamaktadır Bazı yazarlar (Runciman, 1966) bireysel ve kolektif düzeyde yaşanan göreceli yoksunluk duygularını birbirinden ayırdetmektedir Kolektif göreceli yoksunluk, bir grubun üyelerinin, grubun mevcut durumu ile hakkettiğine inandığı durum arasında bir çelişki algılamaları halinde yaşanmaktadır Kolektif protesto hareketleri ve kolektif talepler, bireysel göreceli yoksunluktan değil, kolektif göreceli yoksunluk algısından kaynaklanmaktadır Burada, grubun diğer gruplara kıyasla gerçek durumu önemli olmadığı gibi grup içinde de tek tek üyelerin kişisel durumu da önem taşımamaktadır, hatta çoğu zaman başkaldırı hareketlerine katılan grup üyelerinden bazıları, kişisel olarak yüksek bir sosyal statüye veya yüksek başarı düzeyine sahip görünmektedirler (Guimond ve Dube-Simard, 1983) |
Psikolojide Kavramlar 7 |
10-15-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Psikolojide Kavramlar 7Hale Etkisi İzlenim oluşturma alanında (ve iletişim araştırmalarında) sıklıkla değinilen hale etkisi (halo effect) bireyin karşısındaki kişi hakkında olumlu veya olumsuz bir görüşe varmak isterken onun kişiliğinin sadece belirli bir çizgisini dikkate alma ve onun genel tutum ve davranışlarını salt bu kanısına göre değerlendirme eğilimidir Araştırmalar, bireylerin birbirleri hakkında sadece belirli bir kişilik özelliğine göre oluşturdukları izlenimlerin oldukça etkili olduğunu göstermektedir Kişiler arası etkileşimlerde sıklıkla gözlenen bu olgu, diğerine ilişkin değerlendirme ve yargılarımızda önemli bir hata kaynağıdır |
Psikolojide Kavramlar 7 |
10-15-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Psikolojide Kavramlar 7Hawthorne Etkisi Endüstri psikolojisi tarihi bakımından büyük önem taşıyan Hawthorne araştırması, 1927 ile 1932 yılları arasında Harvard Üniversitesi'nden bir grup psikolog tarafından Chicago yakınlarında Hawthorne'da Western Electric'te yapılan ve grup dinamiklerine dikkati çeken ünlü bir çalışmadır Araştırmada ilk olarak çalışma koşulları, örneğin aydınlanma düzeyi ile verimlilik arasında pozitif bir ilişki olduğu saptanmıştır İkinci olarak iki değişken arasında ters yönde ilişki aranmış ve aydınlanma düzeyinin azaltılmasına rağmen verimliliğin yine arttığı saptanmıştır Bu sonuçlar grup olgusuyla açıklanmıştır Buna göre, işçilere gösterilen ilgi, onların moral düzeyini ve öz saygılarını yükseltmiş ve bu duygu (örgüte gerekli bir insan olmaktan duyulan doyum), çalışanların, dış koşullardan bağımsız olarak işe yönelik motivasyonlarını korumaları sonucunu doğurmuştur Bir başka deyişle işçilerin, kendilerine dikkat edildiğini bilmeleri, randımanlarını artırmalarına yol açmış gibi görünmektedir Bu sonuç araştırmanın ilk amacıyla ilişkili olmamakla birlikte, çok önemli görülmüş ve bu olgu, Hawthorne Etkisi adıyla popüler olmuştur Daha sonraki yıllarda Hawthorne Etkisi'ne yol açan koşulların neler olduğu konusunda pek çok araştırma yapılmış, ancak açık seçik bir sonuca varılamamıştır Dickson ve Roethlisberger (1966), 17 faktör ve üç büyük ara değişken öne sürmüştür: İnceleme konusuna özel olarak dikkat edilmesi, deneklerin bir araştırmaya katıldıkları bilincinde olmaları ve deneysel görevin yeniliği Daha yakın yıllarda Adair ve arkadaşları (1989), Hawthorne Etkisi'ni araştıran çalışmalarda bu üç boyuta dikkat edilip edilmediğini kontrol etmiş, fakat inandırıcı sonuçlara ulaşamamıştır Dikkate alınan koşullar, bu tür bir etkiye otomatik olarak yol açmamaktadır Sonuç olarak, problem ortada durmaktadır |
Psikolojide Kavramlar 7 |
10-15-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Psikolojide Kavramlar 7Heuristikler Heuristik, özgül sorunların çözümü için kullanılan bir bilişsel süreçtir Terim, eğitim alanında bir öğrenciye, öğretilmek istenen şeyi onun bulmasını sağlama yöntemini veya bilimler sisteminde, olayların keşfini konu alan bilim dalını ifade etmek için kullanılmaktadır Heuristik terimi, sorunlar karşısında doğruluğu kesin olmayan, ama çoğu kez etkili görünen bir takım cevaplar oluşturma yollarım işaret etmektedir Bu yollar, etkili olmadıklarında, sistematik yargı yanlılıklarına (bias) yol açmaktadırlar Bu anlamda heuristik kavramı, yargı yanlılıklarına göndermektedir Sosyal psikolojide (Tversky ve Kahneman, 1974; Kahneman Slovic ve Tversky, 1982), günlük psikoloji alanında kullanılmaktadır Heuristikler, özellikle belirsizlik durumlarında karar verme söz konusu olduğunda, bireylerin spesifik problemleri çözmek üzere kullandıkları bilişsel süreçlerdir Bu süreçler içersinde, çoğu kez çaba ekonomisi uygulanmakta ve kısa yoldan, basitleştirici stratejiler izlenmektedir Örneğin, veri veya enformasyonların tümü dikkate alınmamakta, yetersiz verilerle yetinilmekte, tüm seçenekler gözden geçirilmemektedir Sonunda az çok kabul edilebilir, fakat yanlı sonuçlara ulaşılmaktadır Bu açıdan zihinsel kestirmeler olarak beliren heuristikler, rasyonel yaklaşımlarla karşıtlık göstermektedir Bunun klasik bir örneği vardır Diyelim ki size, kilitli bir kapıyı açmak üzere, doğru anahtarın da içinde bulunduğu bir tomar anahtar verilse, heuristiklerden birisi, kilidin şekline bakarak buna benzer görünen anahtarları denemek olabilir Rasyonel tutum ise anahtarları bir bir denemektir Birinci halde kısa yoldan bir çözüm bulunabilir veya bulunamaz Ama ikinci halde, çözüm kesindir Araştırmacılara göre en sık rastlanılan heuristikler, örnekleme, kolay ulaşma, simülasyon ve referans heuristikleridir Örnekleme heuristikleri (representativeness heuristic) durumunda, bir kategorinin öğelerine ilişkin istatistiksel enformasyonları dikkate almayıp özel bir niteliğe ağırlık verilmesi ve benzerliklerin öne çıkarılması söz konusudur Bunun klasik örneği, avukatlar ve mühendisler deneyidir Bu deneyde bir grup deneğe, belirli bir popülasyonda avukatların oranının % 30, mühendislerinkinin % 70 olduğu bilgisi verilmektedir Ardından bu popülasyondan bir kişinin portresi çizilmektedir; "Kemal Bey 40 yaşında, evli ve üç çocuk babası Yerel politikayla ilgileniyor ve el yazması kitap koleksiyonu yapıyor Tartışmayı seviyor ve güzel konuşuyor Sizce Kemal Bey'in avukat olma olasılığı nedir?" Deneklerin çoğunluğu, Kemal Bey'in avukat olma olasılığını %90 olarak tahmin etmektedir İkincisi, kolay ulaşma heuristikleridir (availability heuristic) Burada bir bütün içersinde çeşitli öğelerin bulunma frekanslarını dikkate almak yerine bulunması kolay öğeleri öne çıkarmak söz konusudur (Örneğin bir denek grubuna, k harfinin Türkçe'de kullanılma oranları verilse ve ardından, bu harfin, sözcüklerin ilk veya üçüncü harfi olarak bulunma olasılıklarından hangisinin daha yüksek olduğu sorulsa, söz konusu heuristik nedeniyle denekler, muhtemelen birinci harf olma olasılığının daha yüksek olduğunu öne süreceklerdir Veya etrafınızda birkaç kişide belirli bir marka arabanın bulunduğunu dikkate alarak, bu markanın daha popüler olduğunu söylüyorsunuz Üçüncüsü, simülasyon heuristikleridir Bunlar gelecekte olacak veya geçmişte olmuş olan bir şeyi belirlemek söz konusu olduğunda kullanılırlar Örneğin bir arkadaşınızla randevunuza geç kaldınız Size sorulsa "arkadaşınız ne yapmıştır?" Bu soruya, cevap vermek için, daha Önce, onun çeşitli durumlarda tanık olduğunuz tepkilerini dikkate alarak bir tür simülasyon yaparsınız Muhtemel seçenekleri saptar (beklememe, öfkelenme, küsme, kaygılanma) ve yargınızı verirsiniz Dördüncüsü referans heuristikleridir Bunlar, hakkında hiçbir enformasyona sahip olunmayan konularda, daha önceden bilinen bir referans noktasından hareketle yargıda bulunmayı ifade ederler Burada, bilgi sahibi olmadığınız bir konuda, belleğinizde mevcut bir veriyi, 'demirleme' noktasını ya da kıyas noktasını temel alarak tahminde bulunuyorsunuz Örneğin herhangi bir kişinin fiziksel olarak ne kadar aktif olduğunu belirlemek için kendi fiziksel faaliyet düzeyinizi ölçü olarak alabilirsiniz Veya 'şahsen görmediğiniz bir futbol maçında kaç seyirci olduğunu tahmin için, daha önceki bir bilginizi (maç yapan takımın popülerliği veya daha önce gördüğünüz bir karşılaşma, vb) kullanabilirsiniz Yukarda özetlenen dört heuristik dışında, çeşitli yazarlar tarafından karar verme ve problem çözümü konusunda ortaya konmuş başka heuristikler de vardır; örneğin araştırma heuristikleri gibi |
Psikolojide Kavramlar 7 |
10-15-2012 | #6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Psikolojide Kavramlar 7Heyecan Heyecan, psikoloji tarihinde zamana bağlı olarak farklı şekillerde ele alman ve tanımı oldukça güç olan kavramlardan biridir Başlangıçta fonksiyonalist-biyolojik perspektiften tanımlanmaya çalışılmış, daha sonra bilişsel süreçler açısından yaklaşılmıştır Genel olarak heyecan, aktüel duygusal durumda bir kesinti, bir değişiklik olarak meydana gelmekte ve bir takım belirgin tepkiler seti halinde ortaya çıkmaktadır Örneğin fizyolojik değişiklikler, yüz ifadelerinde değişmeler, belirli bir yönde eyleme yöneliş gibi Uzmanlara göre duygusal sürecin hangi anında heyecanın ortaya çıktığım netlikle söylemek, yani heyecanın gerek ve yeter koşullarını saptamak zordur ve heyecanın bu perspektiften doyurucu bir tanımı yapılamamıştır Bunun yerine prototipik bir tanım yolu seçilmiştir (Fehr ve Russell), yani bireyin davranışları bir takım belirtilerin (fizyolojik, sübjektif, davranışsal tepkiler ve yüz ifadeleri) yüksek düzeyde veya şiddette görülmesi halinde heyecan olarak adlandırılmaktadır Heyecan anı, duygular dünyasının en belirgin bir şekilde farkedildiği an olmaktadır Literatürde heyecansal durumların çeşitliliği ve dilin duygu vokabülerinde yansıyan türlülük, esas olarak ve büyük ölçüde iki boyutlu bir uzayda temsil edilmektedir Bunlar iyi-kötü (rahatlatıcı-rahatsızlık verici) ile güçlü-zayıf eksenleridir Ancak heyecanları, kategorilere bağlamak da mümkündür; Darwin'den esinlenen ve insan türünün temel heyecanları kapsayan bir heyecan repertuvarıyla donanmış olduğunu varsayan bazı yazarlar, biyolojik perspektiften hareketle sınırlı sayıda heyecan ayırdetmektedir Örneğin yüz ifadeleri konusundaki çalışmalarıyla tanınan Ekman temel heyecanlar olarak sevinç, şaşırma, öfke, korku, üzüntü, tiksintiyi saymakta, bazıları bunlara ilgi, utanma ve suçluluğu eklemektedir Heyecanların anlaşılmasında, bir diğer perspektif, bilişsel niteliklidir Bu perspektif oldukça çeşitli teorik çalışmalara yol açmıştır Bunlar arasında 'heyecanın kör bir biyolojik süreç olmadığı ve durumun birey tarafından değerlendirilmesinin sonucu olduğu' görüşü (Schachter ve Singer); heyecanların ortaya çıkışında 'bilişsel süreçlerin rolünü vurgulayan' görüşler (appraisal theories) (Frijda, Lazarus, vb); 'davranışın seyrinin kesintiye uğramasının rolünü vurgulayan' görüşler (discrepeancy theories) (Mandler, Miller, Oatley vb); 'şemaların rolünü öne çıkaran' görüşler (schemaüc theories) (Bower, Leventhal, vb) sayılabilir |
Psikolojide Kavramlar 7 |
10-15-2012 | #7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Psikolojide Kavramlar 7Heyecansal Bilgi Bazı yazarlara göre, günlük yaşamda heyecanın ortaya çıkış anında, ona eşlik eden koşullar, olaylar, yer, zaman, davranışlar, aktörler, fizyolojik belirtiler, yüz ifadeleri gibi öğeler, epizodik bellekte temsil edilmekte ve bir şema oluşturmaktadır Her yeni heyecan, bir takım yeni öğeler seti halinde belleğe yerleştirilmekte ve böylece bir tür veri bankası oluşmaktadır Heyecansal bilgi, belirli bir duruma karşı heyecansal tepki gösterilip gösterilmeyeceğini ya da heyecanın hangi biçimi alacağını belirleyen bu veri bankasını ifade etmektedir Bireyin alıcı veya verici olarak doğrudan yaşantıları sonucu oluşturduğu bu veri bankası, sürekli genişlemekte ve genişledikçe de heyecan sürecindeki rolü artmaktadır Araştırmalar, heyecansal bilginin beslendiği çeşitli kaynaklar arasında sosyal etkileşim, kültür ve iletişimi saymaktadırlar Heyecanlar bir bakıma sosyal durumlara bireysel tepkilerdir ve bu anlamda sosyal etkileşim sürecinde, kültürel normlar çerçevesinde ve bireyler arası iletişim içinde şekillenirler Sosyal yaşamı etkileme potansiyeline sahip olmaları bakımından, her kültürde sosyal bağlama, koşullara göre tanımlanmış yollardan ifade edilirler; nitekim bazı yazarlar heyecanların sosyal inşasından söz etmektedirler |
Psikolojide Kavramlar 7 |
10-15-2012 | #8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Psikolojide Kavramlar 7Hümanist Psikoloji Felsefî temellerini fenomenoloji ve varoluşçulukta bulan ve May, Maslow ve Rogers'ın çalışmaları etrafında gelişen hümanist psikoloji, genel bir deyişle, insana ve insanın gelişimine önem veren bir yaklaşımdır İçebakışçı geleneğe dayanan bu yaklaşım, insan bilincinin, benlik kavramının, özgür seçim yapma yeteneğinin önemi üzerinde ısrarla durmaktadır Bu anlamda behevyorizmin ve psikanalizin insan davranışının açıklanmasında temel aldığı çevresel etkenleri ve bilinçaltı dürtülerin etkilerini belirleyici görmemektedir Dışsal ve geçmiş etkenlerden ziyade burada ve şimdi olanı vurgulamaktadır Buradan hareketle, insan doğasının iyi olduğunu ve kendini gerçekleştirme eğilimi taşıdığını, yani hem kendini, hem de potansiyellerini gerçekleştirmeye çalıştığını öne sürmektedir Hümanist psikoloji 1960'lı yıllarda endüstri ve örgüt psikolojisi alanında popüler olmuştur Nitekim bu yaklaşıma bağlı araştırmacılar, birey ve grupların tutumlarını öne çıkararak bireylerin iş doyumunu ve verimliliği artırmaya yönelik 'insan ilişkileri' teknikleri uygulamalarını başlatmışlardır Hümanist psikoloji, uzun vadede, toplum ve örgütlerde çatışmalardan uzak, sağlıklı bir sosyal iklim ve ahenkli ilişkilerin oluşmasına katkıda bulunmayı hedeflemekte ve verimliliğin bunların sonucu olduğunu öne sürmektedir |
Psikolojide Kavramlar 7 |
10-15-2012 | #9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Psikolojide Kavramlar 7Hümanizm Çağlara göre farklı anlamlar yüklenen hümanizm terimi, etimolojik kökeninde (humanitas) insan doğasına ilişkin özellikler bütününü ifade ederken, rönesansta insan sevgisi (fılantropi), ardından insanlığını Antikitede bulan okumuş / aydın insanın durumu ve XVII yydan sonra tüm insanlar anlamıyla öne çıkmış; XIX yyda ise hümanizm olarak şekillenerek belirli bir teori, bir anlayış ifadesine dönüşmüştür (G Roche, 2002) 1874 tarihli Littrd sözlüğünde 'bir kişinin gelişmesini amaç edinen doktrin' olarak tanımlanmaktadır Bu anlamda hümanistler, daima insanın gelişmesi, mükemmelleşmesi, özerk ve özgür düşünceli olması peşinde koşmuşlardır Ve bunun yolunu, Antikitenin değerlerine dönüşte görmüşlerdir Bu süreçte hümanizm etik yanıyla sivrilmiş, daha somutçası insanı baskılardan kurtarma, özgürleştirme dinamiği, iyi insan yaratma iradesi olarak öne çıkmıştır Günümüzde de bu model varlığını sürdürmektedir, ancak salt bilgi düzeyinde kalmayarak, politik, entelektüel ve moral düzeyde de işlerlik kazanmaktadır Kavramın tarihsel serüveni ve farklı kullanımları gözden geçirildiğinde, hümanizm kavramının, insanî gelişme, mükemmelleşme; özerklik, tolerans ve laiklik; kozmopolitlik ve barışseverlik; insancıl (humaniter) eylemler ve insanlık; uygarlık ve bilgi; angajman ve sorumluluk gibi boyutlar içerdiği görülmektedir |
Psikolojide Kavramlar 7 |
10-15-2012 | #10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Psikolojide Kavramlar 7Imago mago terimi, psikoloji literatürüne Jung (1912) tarafından sokulmuş ve bireyin, anababası hakkındaki imajını ifade etmesini sağlayan bilinçdışı temsil anlamında kullanılmıştır Jung bu kavramı, XIX yy başında romancı Cari Spitteler'in Viyana psikanaliz çevrelerinde büyük sükse yapan; kendisine acı çektiren burjuva bir kadının yerine hayalinde arzu ve fantazmlarına uygun bir kadın yaratan genç bir şairin hikayesini anlatan Imago adlı romanından esinlenerek oluşturmuştur O dönemde, insanı hem yıkıcı ve hem de esin kaynağı olan kadın teması, romandan (örneğin 1903'te yayınlanan ve Freud tarafından da yorumlanan Gradiva adlı roman) resime (sürrealistler) önemli bir yer tutmaktadır Roman Jung'un da ilgisini çekmiş ve imago kavramını oluşturmasına temel olmuştur (Roudinesco ve Plon, 1997) |
|