Farzet Ki Öldün |
08-02-2012 | #46 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Farzet Ki ÖldünTuba Gölgesinde Sohbet Allah' ın diğer bütün dostlarıyla birlikte zamanın musibetlerinden ve çağların nahoş hadiselerinden emin olarak ve Tuba ağacının gölgesinde sohbetler yaparak sonsuza dek orada ikamet edeceğini biliyorsun Senin de içinde bulunduğun Allah dostları Tuba ağacının gölgesinde sohbet ederken, Allah, meleklerinden birine emrederek, kendilerine verdiği sözü yerine getirmek istediğini, gayet derecede ikram ve büyük bir sevince gark etmeyi arzu ettiğini ilan etmesini söyler Bunu da onları kendisine yaklaştırmak, "Hoş geldiniz!" dileklerini doğrudan doğruya kendilerine iletmek, mübarek cemalini onlara göstermek, böylece en üstün bir makama çıkmalarını, sevincin doruğuna ulaşmalarını ve saadetin zirvesine erişmelerini sağlamak istediğini ferman eder |
Farzet Ki Öldün |
08-02-2012 | #47 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Farzet Ki ÖldünRabbinden Gelen Davet O anda birden bire şöyle ilan eden meleğin sesini işitirsin: "Ey Cennet halkı! Allah'ın size verdiği bir söz var ki, henüz yerine gelmemiştir'" Cennetlikler, kendilerine ihsan edilenleri çok büyük gördüklerini belirterek cevap verirler Cennete girdirildiklerini, azabından emin kılındıklarını, dolayısıyla mazhar oldukları lütuf ve ihsandan daha ötesi olmadığını söylerler Sen de onlarla birlikte şöyle dersin: "Yüzümüze rahmetle bakmadı mı?! Bizi Cennete koymadı mı? Bizi Cehennemden kurtarmadı mı?" Bunun üzerine melek kendilerine şöyle seslenir: "Allah, sizden Kendisini ziyaret etmenizi istiyor O'nu ziyaret edin" Onlar bu vaziyette iken, sevinç ve sürurlarından kalbleri, ruhları ile birlikte bedenlerinden uçacak gibi olurken bir de bakarlar ki, melekler yakuttan yaratılmış, sonra da ruh üfürülmüş, dizginleri altından cins atlarla birlikte kendilerine doğru geliyorlar Atların yüzleri parlaklık ve güzellik bakımından kandiller gibidir Küçük ve büyük pislikten temizdirler Kanatlıdırlar Eğerleri Cennetin kırmızı ipekleri ve bembeyaz tiftiğindendir Sırtında kırmızı ve beyaz olmak üzere iki hat vardır Biçim olarak da dünyadaki en eşsiz cins atları andırmakla birlikte insanlar onlar gibi güzelini görmemişlerdir |
Farzet Ki Öldün |
08-02-2012 | #48 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Farzet Ki ÖldünUçan Atlar Hareket etmeye başlarken olanca kırmızılığı, parlaklığı ve parıldayan nuruyla Cennetin yakutundan yaratılan o cins atları ve ne kadar güzel olduklarını bir düşün! O atları, Cennet altınından yaratılan dizginlerini ve onları getiren meleklerin yüz güzelliğini bir göz önüne getir Melekler dizginlerinden tutmuş, senin de içinde bulunduğun Allah dostlarına doğru geliyorlar Onlar koşarken son derece güzel yürüyüşlü ve rahvandırlar Çünkü cins atlar olup, insanların eğitmesine ihtiyaç kalmadan yaratılıştan eğitilmiş olarak var edilmişlerdir Son derece uysal olup hiç sıkıntı vermeden istenildiği yöne sevk edilebilirler Meleklerin bu atlarla birlikte Cennetliklere doğru gelişini bir düşün! Nihayet yanlarına geldiklerinde o atları çöktürürler O atların duruş ve oturuşlarının güzelliğini bir göz önüne getir O anda, onlardan birine binip Rabbini ziyaret edenler arasına katılacağını biliyorsun Melekler o atları çöktürüp, atlar salih insanların istirahat yeri olan Tuba ağacı altında, zaferan bahçeleri içerisindeki misk tepecikleri üzerine ıhınca, melekler Allah'ın dostlarına dönerek o tatlı nağmeleriyle şöyle derler: "Ey Rahman'ın dostları! Rabbiniz olan Allah size selam söylüyor ve ziyaretine gitmenizi istiyor Dolayısıyla O'nu ziyaret ediniz ki, O size baksın, siz de O'na bakasınız O sizinle, siz de onunla konuşasınız O size cevap versin, siz de O'na cevap veresiniz Size olan fazl ve rahmetini artırsın Hiç şüphesiz O, geniş bir rahmet ve büyük bir lütuf sahibidir" Senin de aralarında bulunduğun diğer Allah dostları bu sözleri duyunca, Rablerine olan sevgi ve özlemlerinden dolayı hemen koşarak atlarına binerler Rablerine yakın olmak ve hakiki sevgililerini görmek için yüzlerinin güzelliği, nuru ve parlaklığıyla nasıl da hızla atılacaklarını bir düşün! Sen de onların arasındasın! Sağ ayaklarını yakut, zümrüt ve inciden yapılı özengilerine attıkları anı bir tasavvur et! Ayaklarının güzellik ve yumuşaklığını bir göz önüne getir! O ayaklar güzellik bakımından dünyadaki yapı ve özelliklerinden tamamen farklı bir biçimde yeniden yaratılmışlardır Allah o ayakları Cennetinde her türlü afetten muhafaza etmiş ve yaratılışlarını boyalı yapmıştır Sonsuza dek misk tepecikleri ve zaferan bahçeleri arasında dolaşırlar Allah dostlarının yakut ve inciden özengilere uzattıkları o ayakların saçtığı nurun güzelliğini bir düşün! En güzel Cennet atlarının en güzel özengilerindeki o ayakların parlaklığını bir göz önüne getir Hiçbir zorluk ve meşakkatle karşılaşmadan ikinci ayaklarını da özengiye atarak, halis ipek ve erguvanla kaplı inci ve yakuttan binekleri üzerinde doğrulurlar Erguvanın kırmızılığı arasında incinin beyazlığı ne büyük bir güzellik arz eder! Sen ve onlar cins atlarınızın üzerine kurulunca, atlarını şahlandırırlar Atların şahlanmasıyla ayakları altından savrulan misk tozları onların elbiseleri ve üzerlerine serpilir Sonra bütün atlar düzgün bir tek saf halinde dizilirler Hiçbir eğriliği bulunmayan dümdüz bir kafile oluşur Biri diğerinin önüne geçmez Bu ne muazzam kafile ve ne muhteşem süvari topluluğu! Dümdüz bir saf halinde uzanan atlarının ve yüzlerinin sergileyeceği manzarayı bir göz önüne getir Yüzlerini bir nur halesi kuşatmış, başları üzerinde inci ve yakuttan taçlar bulunmaktadır |
Farzet Ki Öldün |
08-02-2012 | #49 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Farzet Ki ÖldünMilyarlarca Nurani Sima Bütün Cennetliklerin yüzlerinin bir araya gelişini ne zannedersin?! Milyarlarca nurani simanın bir anda sergilediği manzarayı ne sanırsın! Baslarındaki inci ve yakutları taçları sayıp bitirmek mümkün değil Yüzlerinde parlak tebessümler ve çehrelerinde sevinçli gülücükler parıldamaktadır Cins atlarıyla, kafilesinin intizamlı yol alışıyla, Allah dostlarının başlarındaki parlak taçlarının tek çizgi halinde dizilişiyle, bu taçları giyenlerin parlaklığıyla bu süvari kafilesini bir düşünsen, sonra da onlar gibi olma özleminden canını versen sana çok görülmez Eğer düşünürsen, sana onlara özenmek yakıştığını anlarsın Çünkü Rabbinin o dostlarına dünyada verdiği sözü mutlaka yerine getireceğini kesin olarak biliyorsun Saf iyice düzene girip, başlar üzerindeki taçlar tek çizgi halinde dizilince: "Rabbimize gidelim!" diyerek hızla koşmaya başlarlar Yakutlan tırnaklarıyla tek çizgi halinde ve aynı tempoda biri diğerinin önüne geçmeksizin yol alırken o cins atları bir düşün Sırtlarındaki Allah dostlarının vücutları nazla titreşiyor Yürürken omuzları hep aynı hizada, koşarken atlarının ayakları ve özengileri de düz bir çizgi halinde uzanıp gidiyor Ayaklarıyla zaferan otları dalgalanıyor Cennet ağaçlarına yaklaştıklarında, ağaçlar kendilerine meyvelerinden atar Onlar seyir halindeyken atılan meyveler gelip ellerine düşer Ellerinde o meyveler ne güzel Ağaçlar yana kayar ve yollarından çekilirler Çünkü Mevlaları, o ağaçlara saflarını bölmemelerini, düzgünlüklerini bozmamalarını ve Allah dostuyla arkadaşının arasına girmemelerini ilham etmiştir Zira Cennetlikler, dünyada Allah için birbirini sevdiklerinden Cennetle de arkadaştırlar Bu dostların kılık kıyafetlerini, elbiselerini, renklerini ve bineklerinin rengini de bir yapar |
Farzet Ki Öldün |
08-02-2012 | #50 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Farzet Ki ÖldünYol Veren Cennet Ağaçları Düşün bir kere! Rabbinin lütfuyla arkadaşınla yan yana bulunuyorsun Cennetin ağaç'larına yaklaşıyorsunuz Ağaçlar meyvelerini silkiyorlar, kopan meyveler sizin ve diğer Allah dostlarının ellerine düşüyor Sonra kökleriyle birlikte yollarından çekiliyor ve rahatça yollarına devam ediyorlar Gönülleri hep gerçek sevgililerinin cemalini seyretmeye takılıdır Sevinçle yürüyorlar Birbirlerine dönüp bakıyorlar, konuşuyorlar, gülüşüyorlar, şakalaşıyorlar, Cennete koyması konusunda verdiği sözünü yerine getirdiği için Rablerine hamd ediyorlar Böylece yürümelerine devam ederken, bir de bakarlar ki Rablerinin Arşına yaklaşmışlardır En güzel nur ve perdelerini görüyorlar Bundan dolayı daha bir şevk, sevgi ve coşkuyla atlarını koşturuyorlar Düşün bir kere! Cins atları, düzenlerini bozmadan, pırıl pırıl parlayan yüzlerle uçuyorlar Melekler onları çepeçevre sarmış, kendilerini Rablerinin huzuruna doğru sürdükçe sürüyor Nihayet Mevlalarının Arşının dibine kadar geliyorlar O mekanın genişliğini, nurunun güzelliğini, parlaklık ve çekiciliğini bir düşün! Misk tepeleri üzerinde sıra sıra yastıklar dizilmiş ve halılar serilmiştir Onlardan her biri kendisine hazırlanan yeri tanır Tahtlar, Allah'ın seçkin ve sevgili kulları içindir Kendileri için hazırlanmış minberlere, koltuklara, minderlere ve halılara yaklaşıp, minber, koltuk veya mindere doğru o güzel ayağını özengiden indirince, hallerini bir düşün! Nihayet yerlerine kurulurlar İnci ve yakutla yükseltilmiş koltuklara oturan o diz ve bedenlerin içinde bulunduğu nimet ve konforu bir düşün! O ne muazzam makam ve Allah dostlarının o makamlara kuruluşu ne muhteşem kuruluştur! Herkes yerlerini alıp, makamlarına rahatça oturarak perdeler de nur ile parlayınca gözlerinin aldığı lezzeti varın siz kıyas edin! Hepsi dikkat kesilip can kulağıyla gerçek sevgililerinin söze başlamasını bekliyorlar Mevlaları ve Sultanlarının, manevi derecelerine göre kendi yakınında onlara lütfedeceğine söz verdiği gerçek makamlarındaki oturuşlarını bir tasavvur et! |
Farzet Ki Öldün |
08-02-2012 | #51 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Farzet Ki ÖldünAllah'a En Yakın Olanlar Evet, Onların orada Allah'a olan yakınlıkları, manevi mertebelerine göredir Allah'ı en çok sevenler, O'na en yakın oturanlardır Çünkü, onlar dünyada en çok Allah'a sevgi ve muhabbet beslemişlerdir Allah'ın Arşına en yakın oturanlar, insanlara karşı O'nun hükümlerini uygulayanlar ve hüccetler ve delillerle dinini savunanlardır Peygamberler ve Sıddıklar de makamlarına göre Aziz ve Rahim olan Allah'a yakın bulunurlar Ziyaretine gidilen Zat ne büyük, ne yüce ve ne uludur! Güzel izzet ve ikramları, yüzlerinin hüsn-ü cemali ve parlaklığı ve arşın saldığı nur ve perdelerinin parlaklığıyla Onların o meclislerini bir düşün! Sağlam bir akılla, o meclislerini, koltuk ve minberlerinin parlaklığını ve müşahede ettikleri Rablerinin cemalini bir düşün! Senin buna duyacağın özlem ve arzudan ruhun uçsa, çok görülmez Bu Allah'ı tanıyan, Rabbine ve O'nun cemalini görmeye müstak olan her aklı başındaki insanın en büyük arzusu olduğuna göre bütün bunları sakin kafayla söyle bir düşün! Belki bu vesileyle nefsin, seni bundan mahrum bırakan her şeyden ve seni Rabbine manen yaklaşmaktan alıkoyan her kötülükten elini çeker |
Farzet Ki Öldün |
08-02-2012 | #52 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Farzet Ki ÖldünMeclis Tamam Olunca Meclisleri tamam olup, herkes rahatça yerlerini alınca kendileri için sofralar serilir Aziz ve Celil olan Allah ziyaretçilerine yemek ve meyvelerle ikramda bulunur Allah'ın ziyaretçileri ve sevgili kulları için sofralar kurulur Rahman'ın ziyaretçilerini ağırlamak için bizzat melekler seferber olurlar İçinde temenni bile edemedikleri türlü türlü yemekler ve çeşit çeşit meyvelerle dolu altın tepsileri önlerine koyarlar Rablerinin kendilerine olan ikramından dolayı büyük bir memnuniyet ve sevinçle ellerini uzatırlar Hiç süphesiz her ziyaret edilen kişinin, ziyaretçisine izzet ve ikram etmesi hakkıdır Artık, O Kerim, Vahid, Cevad, Macid ve Azim olan Allah'ın ikramı nasıl olur? Düşün bir kere! Mevla’nın kendilerine olan ikramıyla mesrur olarak ve büyük bir sevinç içerisinde yemeklerini yiyorlar Nihayet yemeklerini yiyince Yüce Allah meleklere: "Onlara içecek ikram edin!" diye emreder Artık hizmetçiler ve Cennet çocuklan değil de bizzat melekler içi şarap, bal, su ve süt dolu inciden sürahi ve kadehlerle yanlarına gelirler Rahman'ın meleklerinin elindeki o sürahi ve kadehleri bir düşün Allah'ın dostları onlardan alıp içiyorlar İçeceğin güzelliği ziyaretçilerin yüzlerine yansır |
Farzet Ki Öldün |
08-02-2012 | #53 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Farzet Ki Öldün"Dostlarımı Giydirin!" Melekler, Allah'ın emrettiği içecekleri kendilerine ikram edince bu defa da Yüce Mevla şöyle buyurur: "Dostlarımı giydirin!" O anda melekleri bir göz önüne getir! Cennette benzerleri hiç giyilmemiş çok kıymetli elbiseler getirirler Huzurlarında durarak o elbiseleri Allah'ın rıza ve ikramına layık bu bahtiyarlara giydirirler Onları bir düşün! Elbiseleri başlarına koyduklarında ayaklarına varıncaya kadar üzerlerine oturur Güzelliğiyle yüzleri parlar Sonra O Yüce ve Ulu Allah: "Onlara güzel koku ikram edin!" diye emreder Bunun üzerine kendilerine türlü türlü misk ve daha önce hiç duymadıkları diğer Cennet kokularını getirip serpmek üzere bütün güzelliği, şiddetli parlaklığı ve göz alıcı nuruyla bir bulut kalkar Serpilen Hoş Kokular Düşün bir kere! Emre muhatap olan bulut, üzerlerine hoş kokular yağdırıyor Güzel rayihalar yağmur gibi üzerlerine yağıp yüz ve elbiseleri nefis kokular içerisinde kalıyor Onlar yiyip içtikten, melekler kıymetli elbiseler giydirdikten ve bulut, üzerlerine güzel kokular serptikten sonra gözleri hayret ve sevinçten bakakalır, gönülleri Allah'ın rahmet ve keremine takılır durur |
Farzet Ki Öldün |
08-02-2012 | #54 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Farzet Ki ÖldünAllah'ın Cemalini Seyretmek Onlar bu durumda iken birden perdeler kaldırılır ve Rableri kendilerine cemaliyle görünür Bir ona, bir de güzelce hayal bile edemediklerine -ki bunu güzelce hayal edebilmeleri asla mümkün değildir Çünkü O öyle bir Kadim'dir ki yarattıklarından hiçbiri Kendisine benzemez- bakınca, evet O'na bakınca sevgilileri olan Allah, kendilerine merhabalarla şöyle seslenir: "Merhaba kullarım! Hoş geldiniz'" Azamet ve güzelliğiyle Allah'ın kelamını duyunca ne dünyada ne de Cennette bulamadıkları bir saadet ve sürur kalplerini kaplar Çünkü hiçbir şeyin Kendisine benzemediği Zatın kelamını duyuyorlar Onları bir düşün! Hepsi başlarını eğmiş, O'nun sözlerini duymak için can kulağıyla dinlemektedir Biricik sevgilileri ve göz aydınlıkları olan Zat'ın sözlerini dinlemenin verdiği sevincin nuru yüzlerini kaplamıştır Allah'ın, bizzat sana hitaben söylediği sözlerini işitme sevincin şöyle dursun, dostlarına "Merhaba'" dediği anı tasavvur ettiğinde duyduğun sevinç ve O'na beslediğin muhabbetten ruhun uçsa çok görülmez Allah onları "Selam'" sözü ile selamlar Onlar da selamını: "Selam Sensin Selamet de sendendir Celal ve ikram da sadece Sana mahsustur!" diyerek alırlar |
Farzet Ki Öldün |
08-02-2012 | #55 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Farzet Ki Öldün"Merhaba Ey Dostlarım!" Yüce Allah sözlerine şöyle devam eder: "Merhaba ey kullarım, ziyaretçilerim, yaratıklarımın en hayırlıları, bana verdikleri sözü yerine getirenler, öğütlerimi tutanlar, Beni görmedikleri halde hakkımı gözetenler ve her hal ve durumda Bana karşı ürperti içinde bulunanlar! Vücutlarınızda sizlerden razı oluşumun alameti olarak zahmet ve meşakkati gördüm Zamanınızda hükmedenlerin size yaptıklarını müşahede ettim İnsanların eza ve cefası, Benim hakkımı yerine getirmekten sizi alıkoymadı Dileyin benden ne dilerseniz!" O anda onları bir görebilsen! Bunları bizzat biricik sevgililerinden duyuyorlar Onlara, dünyada, verdikleri ahdi yerine getirdiklerini, hakkını gözettiklerini ve sürekli olarak Kendisinden korktuklarını hatırlatır Onlar da, O'nun haklarını gözetmeleri konusundaki iyiliklerinin boşa gitmediğini ve takdir edildiğini, korkularının mükâfatlandırıldığını ve merhabalarla karşılandıklarını duyunca sevinçten uçar gibi olurlar Nitekim dünyada da bu arzu ve ümitle O'na kulluk etmişlerdi O'na itaatte kusur etmedikleri ve O'ndan korkmada ihmal göstermedikleri zaman neşe ve sevinçten kalpleri adeta uçuyordu Şiddetli korkularından ve Allah'ın hakkını gözetip onu koruma endişesinden dolayı, dünyada itaatle boyun eğerek, içinde bulundukları halden memnun oluyorlardı Gönüllerini dolduran bir sevinçle, azamet ve celaline yemin ederek, O'nun kendi üzerlerindeki hakkını tam olarak yerine getiremediklerini belirterek cevap verirler Bununla Allah'ı ta'zim ve nimetlerinin çokluğunu ifade etmek isterler Çünkü Allah, onları Cennetiyle mükâfatlandırmış, ziyareti ve yakınlığı ve sözlerini dinletmekle şereflendirmiştir |
Farzet Ki Öldün |
08-02-2012 | #56 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Farzet Ki ÖldünSonsuz Minnettarlık Onlar şöyle derler: "İzzet ve celaline, azamet ve yüce makamına yemin ederiz ki, Senin yüceliğini hakkıyla takdir edemedik Hakkını tam olarak yerine getiremedik Sana secde etmemize izin ver" Bunun üzerine Rabbleri onlara buyurur ki: "Ben sizden ibadet zahmetini kaldırdım Vücutlarınızı rahata kavuşturdum Zaten siz dünyada uzun uzun ibadetle onu oldukça yormuştunuz Alınlarınızı benim için secdeye koymuştunuz Şu anda ise siz benim kerem ve rahmetime koşup gelmiş bulunuyorsunuz Öyleyse dileyin benden dileyeceğinizi! Bir başka hadiste şu ifadeler de yer almaktadır: "Rablerine bakınca, onun için hemen secdeye kapanırlar Bunun, üzerine Allah Kendi yüce kelamıyla şöyle seslenir: 'Kaldırın başlarınızı! Simdi amel zamanı değildir Şimdi sevinç ve cemalimi seyretme zamanıdır" Öyleyse aklınla, onların Sultanlarını gördükleri ve gerçek sevgilileri, gönüllerinin sırdaşı, gözlerinin sevinci, kalplerinin hoşnutluğu ve ruhlarının huzuru olan Allah'ın kelamını işittikleri zaman yüzlerinin nurunu ve onlara gelen sevinç ve coşkuyu bir göz önüne getir! Başlarını secdeden kaldırır ve hiçbir sey Kendisine benzemeyen Zatı gözleriyle seyrederler Bu sayede şeref, ikram ve değerin doruğuna, memnuniyet ve yüksekliğin nihayetine ererler Hayallerin bile konamadığı, zihinlerin kuşatamadığı, düşüncenin yetişemediği ve anlayışların ihata edemediği aziz ve celil olan Allah'ın cemalini seyretmeyi sen ne sanıyorsun? O akılların idrakinden şaşırıp hayretlere düştüğü Kadim olan Ezelidir Hiçbir anne rahmi ona mekan olmamış, hiçbir babanın sulbünden gelmemiş, hiçbir cisim suretinde görünüp de şekil değiştirmemiştir O bütün bunlardan münezzehtir Diller O'nun sıfatlarına misaller getirmekten aciz kalır O zatiyle tek olup başka varlıklara benzemekten münezzehtir Yaratıklara eş olmaktan celaliyle yücedir O öyle bir yücedir ki, O'na denk olacak hiçbir şey yoktur O'na ortak olacak hiçbir şeriki bulunmaz Yaratmasını irade edip de kendisine zor gelecek veya yaratmasından aciz kalacak hiçbir şey yoktur Zorba zalimler O'nun azametine teslim olup boyun eğmişlerdir Evvelkiler ve sonrakiler O'nun hükmüne musahhar olmuşlardır Olmuşuyla, olacağıyla ve olacaksa nasıl olacağıyla her şeye ilmi nüfuz etmiştir, ilmiyle bütün varlıkları kuşatmıştır Hepsinin seslerini çok iyi duyar Zatlarını ihata eder, iradesi hepsine geçer Meşieti hepsine boyun eğdirir Her şey O'nun tarafından çekip çevrilmektedir Bütün mevcudatı yoktan icat eder Hiçbir şey, O'nun istediği vakitten önce var olamaz Hiçbir şey O'nun iradesine karşı gelemez Öyleyse daha önce adı bile anılacak bir nesne değilken, Vahid ve Kahhar olan Allah tarafından var edilen şeyler nasıl O'nun emri karşısında diretebilir? |
Farzet Ki Öldün |
08-02-2012 | #57 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Farzet Ki ÖldünSaraylara Dönüş Allah, sevgili kullarını Kendisini görmekle sevindirip, onlara yakınlığıyla ikram edip şereflendirerek, doğrudan doğruya Kendisiyle konuşmak ve yüce sözlerini dinlemekle nimetlendirince, hazırladığı ikram, nimet ve lezzetlerine dönüp gitmeleri için onlara izin verir Onlar da dönüp inci ve yakuttan birtakım atların yanına gelirler ki eyerlerinin üzerinde Cennetlerin bahçelerinde kanat çırpıp uçan ve özel hazırlanmış tahtları vardır İzzet ve celal sahibi Allah'ı gören ve O'nun mübarek kelamını işiten yüzleri ne zannedersin? Onların güzellikleri ve cemali nasıl da kat kat artar ve bu bakış onların parlaklık ve nurunu nasıl da artırır? Yürümeye devam ederler Nihayet saraylarını görürler Hizmetçileri, uşakları ve çocuk hizmetkarları onları fark edince, her biri sarayının kapısında onu karşılamak için koşar Sarayının kapısına geldiğinde, hepsi onun etrafını sararlar ve ona saray ve otağına kadar refakat ederler Saray ve otağının kapısına yaklaştığında perdedar büyük bir tazim ve saygıyla kalkıp sarayının kapısını açar Zevceleri onu karşılamak üzere koşuşurlar Zevcesi, yüzünün hüsn-ü cemaline bakıp da, güzellik, parlaklık ve nurunun kat kat arttığını görünce, ona olan aşk ve muhabbeti daha da artar Sarayları, otağları, kubbeleri ve zevceleri, yüzünün nur ve cemaliyle parlar Zevcelerinin hüsün, cemal, nezaket ve haşmetleri Ziyadeleşir Sonra atlarından inerler ve saraylarının salonlarına doğru ilerlerler Yataklarına kurulup, konforlarına geri dönerler Derken dostlarının hoş ve tatlı meclislerini özlerler Hemen, cins at ve kısraklarına binip birbirlerini ziyarete giderler Cennet nehirlerinin kıyısında buluşurlar Orada misk ve kâfur tepeleri üzerinde kendileri için Cennet minderleri ve halıları döşenmiştir Dostlar sevinçle karşı karşıya oturur, Cennet içeceklerinden içerler Cennet çocukları Cennetin şarap, tatlı içimli meşrubat ve selsebil nehirlerinden sürahi, bardak ve kadehlerle alarak kendilerine servis yaparlar Cennet çocukları Allah dostlarına ikram etmek için kadehleri alıp nehirlere daldırınca, onlar ancak Allah'ın şu seslenisini duyarlar: "Ey dostlarım! Dünyada çok kez sizi susuzluktan dudakları çatlamış ve boğazları kurumuş olarak gördüm Simdi karşılıklı olarak isteğiniz kadar için ve nimetlerinizin arasına dönün "Geçmiş günlerde işlediklerinize karşılık afiyetle yiyin, için!" (Hakka Süresi: 241 İnsanlar, yaptıkları iyi işleri takdir ederek anlatan Mevlalarının sözünü işittikleri anda ve ehl-i dünyanın içki meclislerine karşılık, onların da kendi aralarında Cennette bu tür meclisler düzenleyip karşılıklı Cennet içeceklerinden içmeye çağrıldıklarında gönüllerinin sevincini mümkün değil anlatamazlar Mevlalarının sözlerini işitmenin süruruyla parlamış iken onların yüzünü bir görsen! Gerçekten o ne büyük meclistir! O ne muazzam topluluktur! Öyleyse Rabbine müştak olmaya, O'nun tarafından sevilmeye baki Muvaffakiyet ise Allah'ın sayesindedir ve dönüş ancak O'nadır Cennet ise mü’minlerin girip karar kılacağı yerdir Cennet, muttakilerin mükâfatı ve gönlü kırıkların sevincidir Kuvvet ve kudret ancak Yüce ve Ulu olan Allah'ın yardımı iledir Haris El Muhasibî |
|