Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Sözlük Ağı

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
harfiile, harfiosmanlıca, ilgili, kelimeler, osmanlıca, sözlük

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #31
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MESAB Rücu edecek, geri dönecek yer Kuyu ağzında su çeken kimsenin durduğu yer * Havuz ortası * Suyun biriktiği yer
MESABE Derece Menzile Rütbe * Sevab yeri * Merci, melce'
MESABİH (Misbah C) Lâmbalar Fenerler Siraclar
MESACİD Mescidler Namazgâhlar Küçük namaz yerleri
MES'AD Merdiven İp merdiven
MES'ADET Bahtiyarlık Saadete sebeb olacak haslet İyilik
MESAET Fena ve kötü bir iş yapma Fenalık etme
MESAFAT (Mesâfe C) Mesafeler Uzaklıklar
MESÂFÂT-I BAİDE Uzak mesafeler
MESAFE Uzaklık Uzunluk * Ara * Bir nevi uzaklık ölçme usulü
MESAFF (Saff dan) (C: Mesâff) Sıra sıra dizilme yeri
MESAFİR (Mesfer C) Bir şeyin görülen tarafları
MESAG Açlık * Geçmesi kolay olan * İtibar, değer * İzin Müsaade Ruhsat, cevaz
MESAG-İ KANUNÎ Kanunen izin ve ruhsat verilmiş
MESAG-İ ŞER'Î Şeriatın verdiği izin
MESAH (MÜSUHA) Yemeğin tatsız ve tuzsuz olması
MESAHA Genişlik * Genişlik ölçme
MESAHİF Sahifeler Kitap sahifeleri * Kur'anlar Mushaflar
MESAİ Çalışma Çalışmalar * İş zamanı
MESAİ-İ CEMİLE Güzel çalışmalar
MESAİB Musibetler * Güçlükler
MESAİB-İ DÜNYEVİYE Dünya musibetleri ve güçlükleri
MESAİB Felâketler Uğursuzluklar Suubetler Güçlükler
MESAİD (Mas'ad C) Yukarı çıkacak yerler
MESAİD (Mas'ad C) (Sayd dan) Av yerleri
MESAİD (Mesâdet C) Saâdet ve mutluluğa sebep olan hâl ve ahlâklar
MESAİL Mes'eleler
MESAİL-İ AMÎKA Derin mevzular Derin mes'eleler
MESAİL-İ DİNİYE Dinî mes'eleler
MESAİL-İ HİLAFİYE İhtilaf mevzuu olan mes'eleler
MESAİL-İ HUKUKİYE Hukuk meseleleri
MESAİL-İ İMANİYE İmanî mes'eleler
MESAİL-İ ŞETTA Dağınık mes'eleler, maddeler
MESAİR (Mis'ar C) Ateşi karıştırmağa yarıyan demirler
MESAJ Fr Sözle veya yazı ile gönderilen haber * Bir devlet adamının veya makam sahibi şahsiyetin, diğer bir şahsiyete veya cemaate gönderdiği yazılı haber
MESAK Bir şey ileri sürmek * Sevk edilecek yer
MESAK-I KELÂM Kelâmın sevk edildiği yer, maksad
MESAKIB (Miskab C) Delme âletleri, matkablar
MESAKIL (Mıskal C) Cilâlayan veya parlatan âletler
MESAKIT (Maskat ve Maskıt C) Bir şeyin düştüğü yerler * İnsanın doğduğu yerler
MESAKÎL (Miskal C) Miskaller, 1,43 dirhemlik ağırlık ölçüleri
MESAKİN Meskenler Oturacak yerler
MESAKÎN (Miskin C) Ziyadesiyle fakir olanlar Miskinler Uyuşuklar Zavallı, fakir kimseler * Oturanlar
MES'AL Boğazda öksürecek yer
MESA'LEBE Tilkisi çok olan yer
MESALİB Eksiklikler Ayıplar Kusurlar
MESALİH (Maslahat C) Maslahatlar İşler
MESALİH-İ MÜRSELE (Bak: Maslahat-ı mürsele)
MESALİK (Meslek C) Meslekler Tutulan yollar Süluk edilen yollar
MESALL Kabından çıkmış nesne
MESAM (Mesâmet) Duracak yer
MESAMAT (Bak: Mesammât)
MESAMİ' (Misma' C) Kulaklar * İşitme âletleri
MESAMİR (Mismar C) Mıhlar, çiviler
MESAMM (Mesemm C) İnsan veya hayvan cildi üzerindeki teneffüse yarayan küçük delikler, gözenekler
MESAMM-ÜL CİLD Tıb: Cilt üzerindeki küçük delikler
MESAMMÂT (Mesâmm C) Mesammlar Delikler, gözenekler
MESANE Sidik torbası Sidik kavuğu
MESANÎ (Mesnâ C) Bir şeyin tekrarı İki Çift Mükerrer
MESANİD (Mesned C) Mesnedler Dereceler Rütbe ve mevkiler
MESANİD-İ ÂLİYE Yüksek rütbeler, âli mevkiler
ME'SAR (C: Meâsır) Hapsetmek * Hapsedecek yer
MESARİB (Mesrebe C) Otlaklar, çayırlar, mer'alar * Karından göğüse kadar olan yerde biten kıllar
MESARİH (Mesrah C) Çayırlar, otlaklar, mer'alar
MESARR (Meserret C) Sevinçler, meserretler Sürurlar Zevkler
MESAS Esas, asıl, kök
MESATIR (Mistar C) Cetveller, mistarlar Çizgi çizme için kullanılan âletler
MESAVİ (Mesvâ C) Meskenler Haneler Evler
MESAVİ (Su' C) Kötü haller Fenalıklar Seyyieler (Mehâsinin zıddı)
MESAVİ-İ MEDENİYYET Medeniyyetin fenalıkları, kötülükleri (İsraf ve sefahet gibi)
MESAVİK Misvaklar
MESBAA Yırtıcı ve vahşi hayvanların çok olduğu yer
MESBAH Doğacak yer ve zaman Tulu' edecek yer Tulu' edecek vakit
MESBE' Şarabı satın almak * Dağ içinde olan yol
MESBERE Kadının veled getirdiği yer * Devenin yavruladığı yer
MESBUK Geçmiş * Sebkedilmiş Arkada bırakılmış Başkasından geri kalmış * İlmihalde: Evvelce imamla namaza durmamış olup, sonradan imama uyan
MESBUK-UL EMSÂL Benzerleri ve emsali önceleri de görülmüş ve geçmiş
MESBUK-ÜL HİDME Hizmet ve emeği geçmiş
MESBUK-ÜZ ZİKR Adı ve zikri geçmiş, bahsedilmiş
MESBUK (Sebk den) Kalıba dökülmüş
MESBUT Meyyit, ölü * Deli, aklı gitmiş
MESCEN Cezaevi, zindan, hapishâne
MESCİD Secde edilen yer Namazgâh Cami yerine kullanılan namaz yeri
MESCİD-İ AKSÂ Kudüs'te çok eskiden gelen peygamberlerin (AS) yaptırdıkları mâbed
MESCİD-İ HARAM Mekke-i Mükerreme'de ve içinde Kâbe'nin bulunduğu en büyük, mukaddes ibadet yeri (Bak: Kâbe)
MESCUD Secde edilmiş Kendisine secde edilmiş olan Allah (CC)
MESCUM Saçılmış, dökülmüş
MESCUN Hapsedilmiş
MESCUR Sulu süt * Dizilmiş salkım olmuş inci * Yanmış * Kızdırılmış * Doldurulmuş Taşkın su * Alevli ateş, kızgın fırın * Deniz * Boş * Muhtelit * Mc: Firavun'un battığı deniz
MESD İp bükmek
MESDUD Seddedilmiş Kapatılmış Hududlanmış
MESDUL Salıverilmiş, serbest bırakılmış
MESED Hurma lifi * Liften yapılan ip * Deve kılından ve yününden yapılan urgan * Yemen diyarında biten bir ağacın adı * Bağ
ME'SEDE Arslanlı yer
MESEKE (C: Misek) Fil kemiğinden veya deniz boğası kemiğinden yapılan bilezik
MESEL Bir umumi kaideye delâlet eden meşhur söz Ata sözü İbretli ve küçük hikâye * Dokunaklı ve mânalı söz * Benzer Misil * Delil Hüccet
MESEL-UL A'LÂ En kıymetli, en güzel misal En güzel ta'rif ve söz
MESEL Suyun aktığı yer
MESELA Misal olarak, söz gelişi, şunun gibi, örnek tarzında
MES'ELE Düşünülecek iş ve husus Halledilmesi lâzım iş Ehemmiyetli iş * Savaş, muharebe, ceng, harp
MES'ELE-İ HİLÂFİYE Hakkında ihtilaf bulunan mes'ele (Bak: Hilâf)
MESELE Gölgelik
MESELEN Misâl ve örnek olarak Söz gelişi Meselâ
ME'SEM (Me'seme) Günah Kabahat, suç
MESEMM (C: Mesâmm) Tıb: Cild üzerindeki küçük delik Gözenek
MESEMME (C: Mesâmm-Mesâmmât) Ciltteki ufak delik Gözenek
MESEN Kişinin bevlini tutmaya âciz olması Bir kimsenin, idrarını tutamaması
MESER f Soğuk, berd * Buz
ME'SERE (Meâsir) Eskiden kalma güzel eser * Cömertlik * Güzel hareket ve fiil
MESERRAT (Meserret C) Meserretler, sevinçler, sürurlar
MESERRET Sevinç şenlik Sürur
MESERRETÂVER f Sevinç ve meserret getiren Sürurlandıran Sevindiren Sevindirici
MESERRETEFZÂ f Meserret Sevinç ve süruru arttıran
MESERRETENGİZ f Sevindiren Meserret meydana getiren

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #32
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MESFİYY Üç kez karısı ölmüş adam (Üç kez kocası ölmüş kadına "mesfiye" derler)
MESFU' Nazar değmiş
MESFUH Dökülüp akıtılmış olan * Dağ eteği
MESFUK (Sefk den) Sefkedilmiş Dökülüp akıtılmış olan
MESFUR Yazılmış, adı geçmiş (Bu tabir, eskiden daha ziyade hakaret görmesi icabeden aşağılık kimseler hakkında kullanılırdı)
MESGABE Açlık Meşakkat ve yorgunluk içinde açlık
MESGUR Dişi düşmüş kimse
MESH El sürme * Silme * Abdest alırken başı ıslâk temiz el ile sığamak * Taramak
MESH Bir şeyin suretini çirkin ve kötü hale çevirmek * Hayvanı kovarak koşturup onu sıkıştırmakla yormak, bitâb hale getirmek
MESHA' İnişi ve yokuşu olmayan düz yer Düzlük * Ufak taşlı, otsuz düz yer * Yürüdüğünde iki uyluğu birbirine sürüşen zayıf kadın * Uylukları ince ve zayıf olan kadın
MESHARA (C: Mesâhir) Maskara
MESHEK Yel gidecek yer
MESHELE Yumuşak yer * Alçak yer
MESHUF Susamış Suya kanamamış
MESHUK (Sahk dan) Döğülerek toz haline getirilmiş
MESHUN Isıtılmış
MESHUR Büyülenmiş, kendine sihir yapılmış * Büyülü gibi tutkun
MESHUT Beğenilmeyen iş
MESİH Bir şey üzerined eli yürütmek, bir şeyden ondaki eseri gidermek demektir * İsa Aleyhisselâm'ın bir ismidir Elini sürdüğü, meshettiği hastaların iyileşmesinden kinâye olarak "İsa Mesih" denmiştir(Rivayetlerde Hazret-i İsa Aleyhisselâm'a Mesih nâmı verildiği gibi her iki deccala dahi Mesih nâmı verilmiş ve bütün rivâyetlerde Min-fitneti mesihid-deccal, min-fitneti-mesihid-deccal denilmiş Bunun hikmeti ve te'vili nedir?Elcevab: Allahu a'lem bunun hikmeti şudur ki: Nasıl ki emr-i İlâhî ile İsa Aleyhisselâm, Şeriat-ı Museviye'de bir kısım ağır tekâlifi kaldırıp şarap gibi bazı müştehiyatı helâl etmiş Aynen öyle de; büyük deccal şeytanın iğvası ve hükmü ile şeriat-ı İseviyenin ahkâmını kaldırıp hristiyanların hayat-ı içtimaiyelerini idare eden rabıtaları bozarak, anarşistliğe ve "Ye'cüc ve Me'cüc"e zemin hazır eder Ve İslâm deccalı olan Süfyan dahi, Şeriat-ı Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâm'ın ebedî bir kısım ahkâmını nefis ve şeytanın desiseleri ile kaldırmağa çalışarak hayat-ı beşeriyenin maddi ve mânevi râbıtalarını bozarak serkeş ve sarhoş ve sersem nefisleri başıboş bırakarak hürmet ve merhamet gibi nurani zincirleri çözer; hevesât-ı müteaffine bataklığında, birbirine saldırmak için cebri bir serbestiyet ve ayn-i istibdad bir hürriyet vermek ile dehşetli bir anarşistliğe meydan açar ki, o vakit o insanlar gayet şiddetli bir istibdaddan başka zabt altına alınamaz Ş)
MESİH-ÜD DECCAL Deccal'a da bu isim verilmesinin bir sırrı şudur ki: Bir gözü silik, yani kör ve ayıplı olmasındandır Sadece bu dünyayı görüp, âhireti görecek gözünün kör olmasındandır * Mesih, uğursuzluğundan nâşi Deccal'ın lâkabıdır Nakşı silinmiş para, çok gezen adam, çok cima' eden kimse, yalancı, kezzab ve bir tarafında gözü silik olan adama denir (LR)Hak Dini Kur'an Dili, Cilt: 5, sh: 4172'de şu tafsilât vardır: (Yalancı bir Mesih demektir Vârid olan hadis-i şeriflerde; Deccal; bir yalancı ve halkı aldatmakta meharetli bir sahtekârdır ki, kâfirliği sahtekârlığı yüzünden belli olduğu hâlde bir takım harikalar göstererek uluhiyyet da'vâ eder Deccalın bu suretle yalancı bir Mesih olması, onun hıristiyanlık taklidi altında zuhur edeceğini anlatır) (Bak: Deccal)
MESİH Yağ sürülmüş
MESİH Mesh olunmuş Başka bir şekle, hayvan kılığına girmiş * Şuurunu kaybedecek hale gelen Sarhoş ve şuursuz * Acibe Garibe * Güzelliği olmayan * Tuzsuz ve tatsız yemek
MESİHA (C: Mesâyih) Gümüş parçası * İyi ve yeni yay
MESİHÎ (Mesihiyye) Hristiyan Hristiyanlığa âit Hz İsâ Aleyhisselâma âit ve ona müteallik
MESİHİYYUN Hristiyanlar
MESİK Pinti, hasis, cimri
MESİL Benzer Misil Gibi Şibih Nazir
MESİL Su yatağı Suyun akacak olduğu yer, boru
MESİR Seyretmek * Yol yol alacalı elbise
MESİRE Seyredilecek, gezilecek yer Tenezzüh ve gezme yeri * Seyir
MESİREGÂH f Seyir yeri Seyrangâh
MESİS Cimâ etmek * Yapışmak
MESİT Küçük sel
MESK (C: Müsuk) Deri
MESKAB Yakın olacak yer
MESKAT Doğum yeri * Düşecek yer
MESKAT-I RE'S Bir kimsenin doğduğu yer
MESKAT (C: Mesâk-Mesâki) Su maslağı
MESKEN Ev Sâkin olunacak yer Hâne
MESKENE Tevazu etmek, alçakgönüllülük göstermek
MESKENET Miskinlik Tembellik Uyuşukluk Bitkinlik Beceriksizlik Fakirlik Yoksulluk
MESKENET-FİKEN f Miskinliği gideren
MESKENİYET Mesken oluş Sâkin olup durulacak yer olmak
MESKIT Düşecek yer
MESKUB Delikli Delinmiş
MESKUB Kalıba dökülmüş Akıtılmış
MESKUK (Meskuke) Sikkeli Damgası vurulmuş * Para hâline konulmuş
MESKUKAT (Meskuk C) Sikke hâline getirilmiş mâdeni paralar Akçeler
MESKUM Hasta ve yoksul kimse
MESKUN İçinde oturanları olan yer İnsan bulunan şenlenmiş yer
MESKUR Sarhoş olan
MESKUT Söylenmemiş Sükut edilmiş Hakkında bir şey söylenmemiş
MESL (C: Mislân) Yer yarığı
MESLAH Mezbaha Davar kesilen yer
MESLAH (C: Mesâlih) Tulu decek yer, doğacak yer * Bir şey gözetecek yüksek yer
MESLAHA Sınır kalesi Derbent
MESLEB Zorla birşey alınan yer Zorla alma yeri
MESLEBE (C: Mesâlib) Eksik, kusur, noksanlık, ayıp
MESLEC Karlık
MESLEK Yol Usul Gidiş * San'at Geçim için tutulan yol * Sistem * Mezheb Mâneviyatta tutulan yol(Sen, mesleğini ve efkârını hak bildiğin vakit, "mesleğim haktır veya daha güzeldir" demeye hakkın var Fakat "yalnız hak benim mesleğimdir" demeye hakkın yoktur $ sırrınca insafsız nazarın ve düşkün fikrin hakem olamaz Başkasının mesleğini butlan ile mahkûm edemez M)
MESLEK-İ MÜTEASSİFE Sapık meslek
MESLEKÎ (Meslekiyye) Meslekle alâkalı Mesleğe ait
MESLES (C: Mesâlis) Üçer üçer olmak * Üç kıllı tanbur
MESLU' Vücudunda ur bulunan kimse
MESLUB Selbedilmiş Soyulmuş Alınmış Giderilmiş
MESLUB-ÜL AKL Aklı alınmış Deli
MESLUB-ÜŞ ŞUUR Anlayışsız, idraksiz, şuursuz
MESLUC Yutulmuş, bel'olunmuş
MESLUFE Düzelmiş yer * Kabuksuz arpa ve buğday
MESLUH Derisi yüzülmüş Teslih edilmiş
MESLUK Kaynamış
MESLUL Çekilmiş Kınından çıkmış kılınç * Din uğruna kendini fedâ eden kahraman * Tıb: Verem
MESLUS Deli, divane
MESLUS Üç kat olan nesne * Üçte biri alınmış
MESLUT Mağlub Yenilmiş * Zayıf, cılız, arık
MESLUT Kemiği üzerinden eti sıyrılmış * Tıraş edilmiş Yontulmuş
MESMEL Sığınacak yer
MESMESE Karıştırmak
MESMESE (MİSMÂS) Karışık ve mültebis olmak
MESMU' Dinlenilen İşitilen * Duyulmuş İşitilmiş
MESMUA Duyulmuş Kulakla dinlenmiş olan
MESMUÂT İşitilenler Duyulanlar
MESMUD Fukarânın çok istemesinden vere vere hiç birşeyi kalmayan kimse
MESMUM Zehirlenmiş Ağu katılmış Zehirli
MESMUMEN Zehirli olarak Zehirlenmiş olarak
MESMUR Cismen ufak olmakla beraber, sinirleri kuvvetli olan adam
MESMUS Zehirli
MESNA İkişer ikişer * Derenin büklüm ve boğaz yeri * Çalgının ikinci teli
MESNA Bevlini tutmaya kadir olmayan kadın (Müz: Emsen)
MESNED Dayanacak yer, nokta * Mertebe Makam * Destek
MESNED-İ MEŞİHAT Şeyhül-islâmlık mertebe ve mevkii
MESNEDNİŞİN f Bir mesned veya makamda bulunan
MESNEVÎ İkilik manzume Her beyti ayrı kafiyeli olan manzume
MESNEVÎ-İ NURİYE Aslı Arapça olup, sonradan tercemesi de yapılmış olan Risale-i Nur Külliyatı'ndan bir eserdir
MESNEVÎ-İ ŞERİF Mevlâna Celaleddin-i Rumî'nin meşhur farsça olan eserinin ismi (Bak: Mevlâna Celaleddin-i Rumî)
MESNEVİYYAT (Mesnevî C) Mesnevi tarzında yazılmış olan eserler
MESNUN Sünnet olan Sünnet olmuş olan * Âdet edilen şey * Bilenmiş bıçak * Üzerinden ömürler geçmiş olan * Şekillendirilmiş * Kalıba dökülmüş * Kokusu değişmiş
MESRA Gece vakti yola çıkma
MESRA(T) Çok olmak Çok olacak yer
MESRAH (C: Mesârih) Çayırlık, otlak, mer'a
MESRAT Adet çokluğu

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #33
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MESREBE (C: Mesârib) Deve ve koyun sürülerinin çayırlık, mer'a, otlakları * Vücudda karından göğüse kadar olan kıllı yer
MESRECE Gece kandili konulan şişe
MESRUBE Uzun saç * Saç kesecek âlet
MESRUD f Sihir, efsun, büyü
MESRUD (Serd den) Söylenmiş, bilidirilmiş, mezkur Serdolunmuş
MESRUDAT (Mesrud C) Söylenenler Bildirilmiş olan şeyler
MESRUDE Ulaştırmak * Zırh halkalarının birbirine girmesi
MESRUE Çekirgenin yumurtasını döktüğü yer
MESRUK Çalınmış, sirkat edilmiş olan
MESRUR Sevinçli Sürurlu Meserretli Merâmına ermiş
MESRURİYET Sevinçlik Sürur içinde oluş Dileğine ermiş olanın hâli
MESS Yapışmak, değmek, dokunmak * Meydana gelmek
MESS-İ HÂCET Lüzum görülme, iktiza etme, gerekme
MESSAH Ölçü âletleriyle arazi ölçen Mühendis * (Mesh den) Uğuşturan, mesheden Masaj yapan Dellâk
MEST Adamın elini deve karnında yavrunun yattığı yere sokması * Bağırsak içinde iken sıvayıp çıkarmak
MEST Ayakkabı * Sarhoş Aklı başında olmayan Kendinden geçercesine haz duymak mânasında "mest olmak" şeklinde kullanılır
MEST-İ ELEST Elest meclisinde hitab-ı İlahî ile mest olan
MEST-İ HARAB Çok sarhoş olmuş kimse
MEST-İ MÜDAM Her zaman, devamlı sarhoş
MEST-İ SERŞAR Haddinden fazla sarhoş, çok sarhoş
MEST-İ TEMAŞA Seyretme sarhoşu Bakıp seyretmekten sarhoş gibi olan
MESTAN (Mest C) f Sarhoşlar
MESTANE Sarhoşcasına Sarhoş bir kimseye yakışır surette
MESTÎ f Sarhoşluk
MESTÎ-ÂVER f Bayıltıcı, sarhoş edici
MESTÎ-BAHŞ f Sarhoşluk veren, sarhoş edici Bayıltıcı
MESTUR Örtülmüş Setredilmiş Gizlenmiş (Bak: Tesettür)
MESTUR Satırlanmış Çizilmiş Yazılmış
MESTURE Örtülü kadın İslâmiyetin emrettiği şekilde örtülmesi farz olan yerlerini örtmüş olan kadın (Bak: Tesettür) * Gizli tutulan resmi işlerde harcanmak için hükümetin emrine verilen para (Buna tahsisat-ı mesture de denir)
MESUBAT (Mesube C) İyiliğe karşı Allah (CC) tarafından verilen mükâfatlar
MESUBE (C: Mesubât) İyiliğe karşı Cenab-ı Hakk'ın vereceği mükâfat
MESUBE (MUSİBE) (C: Mesâyib) Belâ, zahmet * Mekruh emir
MES'UD Saadetli, iman ehli olan, bahtiyar Mutlu
MES'UDANE f İman ehline, bahtiyar olana yakışır halde Saadetlice Cenab-ı Hakk'ın emrine, rızasına uygun şekilde Sevinçli ve ferahlıkla
MES'UDİYET Mes'udluk, kutluluk, bahtiyarlık
MESUK (Sevk den) Sevkolunan İleri sürülen, yollanan Gönderilen
MESUK-U LEHU-L-KELÂM Kelâmın söyleniş gayesi, garazı ve maksadı
MESUK-UN LEH Bir mânaya sevk olan, mânaya göre söylenen söz Asıl mevzu (siyaka doğru) ve maksad için söylenen söz
MES'UL Yaptığı iş ve hareketlerden hesap vermeğe mecbur olan Mes'uliyetli Bir işin idâresi kendisine âit olan * Ceza verilmiş olan
MESULAT Azab, ukubet Cezâ çekme
MESULE (C: Mesulât) Azap vermek, eziyet etmek * Hayvanı oka nişan edip atmak yahut diri iken bir tarafını kesmek
MES'ULİYET Mes'ul olma hâli Yaptığı iş ve hareketten hesap vermeğe mecbur oluş
ME'SUM Günahlı, suçlu, maznun
ME'SUR Esir edilmiş * Hürriyeti alınmış olan
ME'SUR(E) Ecdaddan rivayet edilen * Meşhur * İtibarlı Beğenilmiş olan * Rivayet yolu ile öğretilmiş meşhur ve mühim haberler * Bir kılınç ismi
MESUS Yavan su * Panzehir taşı
MESÜNN (Mesünniyyet) Yaşlı olmak (Bak: Müsinn)
MESV Mürr dedikleri acı yemen zamkı
MESVA (Mesâvi den) Mesken, hane, ev, me'va Yurt
MESVERE (C: Mesâvir) Minder
MEŞ' Kesbetmek, kazanmak * Toplamak, cem'etmek Davar sağmak
MEŞA Havuç
MEŞA' Duyulan, intişar eden, açıklanan, yayılan Etrafa yayılmış olan * Bölünmeyip ortaklaşa kalmış olan Müşterek olan
MEŞA' Evlad çokluğu
MEŞ'AB Yol, tarik
MEŞACİR (Meşcer ve Meşcere ve Meşcire C) Koruluklar, ağaçlık yerler
MEŞAD Mukavemet ve galebe yeri
MEŞAET Taleb etme, isteme, dileme, arzulama
MEŞAGİL Meşguliyetler İşler Meşgaleler
MEŞAGİL-İ DÜNYEVİYE Dünyâ meşgaleleri
MEŞAGİL-İ KESÎRE Aşırı meşguliyetler
MEŞAGİL-İ UHREVİYE Ahirete ait çalışmalar Din için yapılan çalışmalar
MEŞAHAT (Bak: Müşahha)
MEŞAHİD Meşhedler Şehidlikler * İnsanların toplanacağı yerler
MEŞAHİR Meşherler Teşhir olunan yerler
MEŞAHÎR Meşhurlar Çok kimselerce tanınanlar
MEŞAHİR-İ ÜDEBÂ Meşhur edibler
MEŞAÎ Meşşaiyyundan olan kimse (Bak: Meşşaiyyun)
MEŞAİL (Meş'al ve Meş'ale C) Meşaleler
MEŞAİM (Meşime C) Dölyatakları, ana rahimleri
MEŞAÎM (Meş'um C) Uğursuz olan şeyler Meş'um şeyler
MEŞAİN (Şeyn C) Kabahatler, ayıp ve lekeler
MEŞAİR (Meş'ar C) Beş duygu, his Hasseler * Akıl ve vahiy * Hacı olmadan evvel durulması lâzım gelen mühim makamlar
MEŞAİYYUN (Bak: Meşşâiyyun)
MEŞAKİ (Mişkât C) İçerisine lâmba, kandil gibi şeyler koymak üzere duvarda yapılan küçük hücreler, oyuklar
MEŞÂKK Eziyetler Sıkıntılar Meşakkatler Mihnetler
MEŞÂKK-I HAYAT Hayatın meşakkat, zahmet ve sıkıntıları
MEŞÂKKA Muhalefet ve adâvet etmek Karşı gelip düşmanlık yapmak
MEŞAKKAT Zahmet Sıkıntı Güçlük Zorluk (Bak: Himmet)
MEŞ'ALE Aydınlatıcı âlet Lâmba, kandil Ucunda ateş yanan değnek
MEŞ'ALE-İ DİL Gönül meş'alesi
MEŞ'ALKEŞ f Meş'aleci
MEŞAMM (şemm den) Koku alacak yer Burun Geniz
MEŞ'AR (C: Meşâır) Bilecek yerHasse Duygu * Hacıların ziyaret ettikleri yerler
MEŞ'AR-ÜL HARAM Hac zamanında ziyaret edilecek muayyen yer Cebel-i Kuzah, Müzdelife'de bir yerin ismi
MEŞARE Bostan Tarla * Çiftçiler arasında meşhur olan tahta yer
MEŞARIK Güneşin doğduğu taraflar Şark tarafları
MEŞARİ' Caddeler Doğru ve açık yollar * Su akan oluklar
MEŞARİB Meşrebler Mizaclar Tabiatlar Huylar * Fehimler Anlayışlar Ahlâklar * Su içecek şeyler Maşrabalar * Köşkler
MEŞARİT (Mişrat C) Keskin bıçaklar Ameliyatta kullanılan keskin hekim bıçakları
MEŞAŞ Beyaz servi
MEŞATÎ (Meştâ C) Kışlıklar Kış mevsiminde barınılacak yerler
MEŞAVÎZ (Mişvâz C) Sarıklar
MEŞAYİH Şeyhler Pirler İhtiyarlar
MEŞBU' Tok Doymuş Kanmış
MEŞBUB (C: Meşâbib) İki ayağı beyaz olan at * Güzel nesne
MEŞC Karıştırmak Haltetmek
MEŞCER (Meşcere) Ağaçlık yer, koru, şeceristan
MEŞCUC Yüzü gözü yaralanmış olan
MEŞCUN Yarılmış
MEŞDEN (C: Meşâdin) Buzağısı büyük olup anasından müstağni olan dişi geyik
MEŞDUD (Meşdude) Kuvvetlice bağlanmış olan Sıkıca bağlı Sıkı
MEŞDUH Şaşkın, şaşırmış Ürküp korkmuş

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #34
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MEŞE Bir cins ağaç Odunu sert, sağlam ve parlak olur
MEŞEGÂH f Meşelik Meşe ağaçlarının bulunduğu yer
MEŞ'EME Sol taraf Sol * Kötü Uğursuz
MEŞERE Dış kısım
MEŞERRE Eyerin içine konulan yastık
MEŞFER (C: Meşâfir) Sarkık hayvan dudağı
MEŞFU' Müşterek sınırlı gayrimenkul
MEŞGALE İş Meşguliyyet Boş durmayış
MEŞGEL f Yol kesen, haydut, şaki, eşkiyâ
MEŞGUF(E) (Şagaf dan) Âşık, tutkun Sevgi ve aşk yüzünden deli olmuş
MEŞGUL (Şugl den) Bir işle uğraşan * Dalgın * Doldurulmuş, tutulmuş, işgal olunmuş
MEŞGULİYET Meşgul olma, bir iş yapma * Uğraşılan ve meşgul olunan şey
MEŞHED Bir kimsenin şehid düştüğü yer Şehidlerin mezarlığı olan yer * İnsanların cemaat olarak hazır olacakları yer * Şehâdet yeri Hz Hüseyinin (RA) Kerbelâdaki şehid düştüğü yer * İranda bir şehir adı
MEŞHER Teşhir yeri Gösterme yeri Sergi
MEŞHER-İ A'ZAM Büyük teşhir yeri Ahiret meydanı Haşir meydanı
MEŞHERGÂH f San'at-ı İlâhiyyenin gösterildiği yer, yeryüzü * Teşhir yeri Sergi
MEŞHUD Görünen Şehadet edilen * Resul-u Ekrem'in (ASM) dünyaya teşrifinden ve risaletinden önce meleklerce ve enbiya hazerâtının dilinde nübüvvet ve risaletlerine şehâdet edilmiş olduğundan kendilerine verilen bir isim * Suç üstü yakalanan * Göz ile görülmüş * Cuma günü * Kıyâmet günü
MEŞHUDÂT Görünenler Seyredilenler Hislerimizle ve gözlerimizle görüp bildiğimiz ve bazı evliyanın keşfen gördükleri("Fütuhât-ı Mekkiye" sâhibi Muhyiddin-i Arab (KS) ve "İnsan-ı Kâmil" denilen meşhur bir kitabın sâhibi Seyyid Abdülkerim (KS) gibi evliyâ-i meşhure, küre-i arzın tabakat-ı seb'asından ve Kaf Dağı arkasındaki Arz-ı Beyzâdan ve Fütuhatta Meşmeşiye dedikleri acâibden bahsediyorlar "Gördük" diyorlar Acaba bunların dedikleri doğru mudur? Doğru ise; halbuki, bu yerlerin yerde yerleri yoktur Hem coğrafya ve fen onların bu dediklerini kabul edemiyor Eğer doğru olmazsa, bunlar nasıl veli olabilirler? Böyle hilâf-ı vâki ve hilâf-ı hak söyleyen nasıl ehl-i hakikat olabilir?Elcevap: Onlar ehl-i hak ve hakikattırlar; hem ehl-i velâyet ve şuhuddurlar Gördüklerini doğru görmüşler, fakat ihâtasız olan hâlet-i şuhudda ve rü'ya gibi rü'yetlerini tâbirde verdikleri hükümlerinde hakları olmadığı için, kısmen yanlıştır Rüyadaki adam kendi rü'yasını tâbir edemediği gibi, o kısım ehl-i keşf ve şuhud dahi rü'yetlerini o halde iken kendileri tâbir edemezler Onları tâbir edecek, "Asfiyâ" denilen verâset-i nübüvvet muhakkikleridir Elbette o kısım ehl-i şuhud dahi, Asfiya makamına çıktıkları zaman, Kitab ve Sünnet'in irşadiyle yanlışlarını anlarlar, tashih ederler; hem etmişlerŞu hakikatı izah edecek şu hikâye-i temsiliyeyi dinle Şöyle ki:Bir zaman ehl-i kalb iki çoban varmış Kendileri ağaç kâsesine süt sağıp yanlarına bıraktılar Kaval tâbir ettikleri düdüklerini, o süt kâsesi üzerine uzatmışlardı Birisi "uykum geldi" deyip yatar Uykuda bir zaman kalır Ötekisi yatana dikkat eder, bakar ki; sinek gibi bir şey, yatanın burnundan çıkıp, süt kâsesine bakıyor ve sonra kaval içine girer, öbür ucundan çıkar gider, bir geven altındaki deliğe girip kaybolur Bir zaman sonra yine o şey döner, yine kavaldan geçer, yatanın burnuna girer; o da uyanır Der ki: "Ey arkadaş! Acib bir rü'ya gördüm" O da der: "Allah hayır etsin, nedir?" Der ki: "Sütten bir deniz gördüm Üstünde acib bir köprü uzanmış O köprünün üstü kapalı, pencereli idi Ben o köprüden geçtim Bir meşelik gördüm ki, başları hep sivri Onun altında bir mağara gördüm, içine girdim, altun dolu bir hazine gördüm Acaba tâbiri nedir?"Uyanık arkadaşı dedi: "Gördüğün süt denizi, şu ağaç çanaktır O köprü de, şu kavalımızdır O başı sivri meşelik de şu gevendir O mağara da, şu küçük deliktir İşte kazmayı getir, sana hazineyi de göstereceğim" Kazmayı getirir O gevenin altını kazdılar İkisini de dünyada mes'ud edecek altunları buldularİşte, yatan adamın gördüğü doğrudur, doğru görmüş, fakat rü'yâda iken ihâtasız olduğu için tâbirde hakkı olmadığından, âlem-i maddi ile âlem-i mâneviyi birbirinden farketmediğinden, hükmü kısmen yanlıştır ki, "Ben hakiki maddi bir deniz gördüm" der Fakat uyanık adam, âlem-i misâl ile âlem-i maddiyi farkettiği için tâbirde hakkı vardır ki, dedi: "Gördüğün doğrudur, fakat hakiki deniz değil; belki şu süt kâsemiz senin hayâline deniz gibi olmuş; kaval da köprü gibi olmuş ve hâkezâ" Demek oluyor ki: Alem-i maddi ile âlem-i ruhâniyi birbirinden farketmek lâzım gelir Birbirine mezcedilse, hükümleri yanlış görünür Meselâ: Senin dar bir odan var; fakat dört duvarını kapayacak dört büyük âyine konulmuş Sen içine girdiğin vakit, o dar odayı bir meydan kadar geniş görürsün Eğer desen: "Odamı geniş bir meydan kadar görüyorum" doğru dersin Eğer "Odam bir meydan kadar geniştir" diye hükmetsen, yanlış edersin Çünki, âlem-i misâli, âlem-i hakikiye karıştırırsınİşte Küre-i Arz'ın tabakat-ı seb'asına dâir, bâzı ehl-i keşfin, Kitab ve Sünnet'in mizaniyle tartmadan beyan ettiği tasvirat, yalnız coğrafya nokta-i nazarındaki maddi vaziyetten ibâret değildir Meselâ, demişler: "Bir tabaka-i Arz, cin ve ifritlerindir Binler sene genişliği var" Halbuki bir-iki senede devredilen küremizde, o acib tabakalar yerleşemez Fakat âlem-i mâna ve âlem-i misâlde ve âlem-i berzah ve ervâhda küremizi bir çamın çekirdeği hükmünde farzetsek, ondan temessül ve teşekkül eden misâli şeceresi, o çekirdeğe nisbeten koca bir çam ağacı kadar olduğundan, bir kısım ehl-i şuhud, seyr-i ruhânilerinde, Arz'ın tabakalarından bâzılarını âlem-i misalde pek çok geniş görüyorlar; binler sene bir mesafe tuttuklarını görüyorlar Gördükleri doğrudur; fakat âlem-i misâl sureten âlem-i maddiye benzediği için, iki âlemi memzuç görüyorlar; öyle tâbir ediyorlar Alem-i sahveye döndükleri vakit, mizansız olduğu için, meşhudatlarını aynen yazdıklarından hilâf-ı hakikat telâkki ediliyor Nasıl küçük bir âyinede büyük bir saray ile büyük bir bahçenin vücud-u misaliyeleri onda yerleşir Öyle de: Alem-i maddinin bir senelik mesafesinde, binler sene vüs'atında vücud-u misâli ve hakaik-ı mâneviye yerleşirHATİME : Şu mes'eleden anlaşılıyor ki: Derece-i şuhud, derece-i imân-ı bilgaybdan çok aşağıdır Yâni: Yalnız şuhuduna istinad eden bir kısım ehl-i velâyetin ihâtasız keşfiyatı, verâset-i nübüvvet ehli olan Asfiya ve Muhakkikinin şuhuda değil, Kur'ana ve vahye, gaybi fakat sâfi, ihâtalı doğru hakaik-ı imâniyelerine dâir ahkâmlarına yetişmez Demek bütün ahval ve keşfiyatın ve ezvak ve müşâhedatın mizânı: Kitab ve Sünnettir Ve mehenkleri, Kitab ve Sünnetin desâtir-i kudsiyeleri ve Asfiya-i Muhakkikînin kavanin-i hadsiyeleridir M)
MEŞHUDİYYET Gözle görüş şâhid oluş şâhidlik
MEŞHUM Cesaretli Sözü geçer kimse Zeyrek Zeki Akıllı * Korkmuş Korkutulmuş * Çok güzel hareketli at
MEŞHUN Doldurulmuş Dolu Dopdolu
MEŞHUN-U MESÂRR Sevinçler ve zevklerle dolu
MEŞHUR Tanınmış, herkesin bildiği Çoklarının bildiği
MEŞHURAT (Meşhur C) Şöhret kazanmış ve meşhur olmuş kimseler Şöhretliler
MEŞHUR HADİS VEYA HADİS-İ MEŞHUR Asr-ı evvelde, Ahâdi hadis kabilinden iken ikinci asırda iştihar edip, kizb üzerine ittifakları aklen tecviz olunmayan bir cemaat tarafından rivâyet olunan hadis İlm-i yakin derecesinde karib bir surette kalbe itmi'nan verir
MEŞÎ Yürüyüş Gidiş Doğru yola gitmek
MEŞÎB İhtiyarlık Yaşlılık Saç ağarması
MEŞÎD Harçla yapılmış sağlam bina Sıvanmış bina
MEŞİET Meşiyyet Dilemek İrade Arzu Matlub Murad İstek
MEŞİET-İ HÂSSA-İ İLÂHİYYE Allah'a ait, O'na mahsus meşiet, dilek, arzu ve işler
MEŞİH Göğsü çukur, kanbur
MEŞİHAT Mürşidlik, şeyhlik * Eskiden İstanbul'da din işlerini tedvir eden Osmanlı Devletinin Diyanet İşleri Dairesi
MEŞİHAT-I İSLÂMİYYE İslâmî işlerin ilmî mes'eleleri ile uğraşan devlet dairesi(Zaman gösterdi ki, hilâfeti temsil eden şu Meşihat-ı İslâmiyye, yalnız İstanbul ve Osmanlılara mahsus değildir Umum İslâma şâmil bir müessese-i celiledir Bu sönük vaziyetle, değil koca âlem-i İslâmın, belki yalnız İstanbul'un irşadına da kâfi gelmiyor Öyle ise, bu mevki öyle bir vaziyete getirilmelidir ki, âlem-i İslâm ona itimad edebilsin Hem menba', hem ma'kes vaziyetini alsın Âlem-i İslâma karşı vazife-i diniyesini hakkiyle ifa edebilsinEski zamanda değiliz Eskiden hâkim bir şahs-ı vâhid idi O hâkimin müftüsü de, onun gibi münferid bir şahıs olabilirdi Onun fikrini tashih ve tadil ederdi Şimdi ise, zaman cemaat zamanıdır Hâkim, ruh-u cemaatden çıkmış, az mütehassis, sağırca, metin bir şahs-ı mânevidir ki, şûralar o ruhu temsil ederşöyle bir hâkimin müftüsü de ona mücanis olup, bir şura-yı âliye-i ilmiyeden tevellüd eden bir şahs-ı mânevi olmak gerektir Tâ ki, sözünü ona işittirebilsin Dine taalluk eden noktalardan, sırat-ı müstakime sevkedebilsin Yoksa ferd dâhi de olsa, cemaatin ferd-i mânevisine karşı sivri sinek kadar kalır Şu mühim mevki, böyle sönük kalmakla, İslâmın ukde-i hayatiyesini tehlikeye maruz bırakıyorHatta diyebiliriz, şimdiki za'f-ı diyânet ve şeair-i İslâmiyetteki lâkaydlık ve içtihadâtdaki fevza, Meşihatın za'fından ve sönük olmasından meydan almıştır Çünkü, haricde bir adam re'yini, ferdiyete istinad eden meşihate karşı muhafaza edebilir Fakat böyle bir şûraya istinad eden bir şeyhülislâmın sözü, en büyük bir dâhiyi de, ya içtihadından vazgeçirir, ya o içtihadı ona münhasır bırakırHer müstaid çendan içtihad edebilir Lâkin içtihadı o vakit düstur-ul-amel olur ki, bir nevi icma' veya cumhurun tasdikine iktiran eder Böyle bir Şeyh-ül-islâm mânen bu sırra mazhar olur Şeriat-ı garrada dâima icma' ve rey-i cumhur, medar-ı fetva olduğu gibi, şimdi de fevza-i âra' için, böyle bir faysala lüzum-u kat'i vardır RN)
MEŞİK İnce uzun nesne * Giyilmiş kaftan
MEŞİM Benli kimse
MEŞİME (C: Meşâim) Dölyatağı, ana rahmi
MEŞİYYET (Bak: Meşiet)
MEŞK Yazı örneği Öğretici yazı * Bir şeyi uzatmak * Uzun uzun yazmak * Bilmeyene bir şeyi öğretmek * Sür'at, hız
MEŞK f Kırba Tulumdan yapılmış su kabı
MEŞKA Fark edip ayıracak yer
MEŞKÂ şikâyet etmek
MEŞKÛ Şikâyet etmek
MEŞKUK Yarılmış Yarık
MEŞKUK şekli, şüpheli Kendinden şüphe edilen
MEŞKUKİYET Şüphelilik Şüpheli oluş
MEŞKUL Ön ayaklarıyla arka ayağının birisi bileklerine varana kadar beyaz olan at
MEŞKUR Şükre lâyık olan Teşekküre ve kendine şükredilmeğe lâyık olan Kendine şükür arzolunan Az şükredene çok ihsan eden
MEŞKÜVV Kendinden şikâyet olunan
MEŞLAH Meşlehe Maşlah Altı üstü bir olan ve kol yerine yarıkları bulunan bir çeşit elbise
MEŞMEŞİYE Tas: Âlem-i gaybdan veya âlem-i misalden bir âlem Bazı evliyanın keşfen müşahede ettikleri bir yer (Bak: Meşhudât)
MEŞMUL (Şümul den) Kaplanmış, şümullenmiş, etrafı çevrilmiş * Bir şeyin içinde bulunan
MEŞMULE şarap
MEŞMUM Koklanmış * Itır ve misk gibi güzel kokulu olan şey
MEŞN Kamçı ile vurmak * Deri yüzmek
MEŞNU' Çirkin kimse * Buğzolunmuş
MEŞNUF Uzun başlı at
MEŞRA' Yol Rah Tarik * Su oluğu
MEŞREB Huy Yaradılış Adet Ahlâk * Gidiş * İçmek İçilecek yer * Fehmetmek * Mânevi haz ve feyz alınan yer ve yol
MEŞREBE (C: Meşârib) Maşrapa
MEŞREF İyi kılıçlar işlenir bir köyün adıdır
MEŞREKA Güneşte oturacak yer
MEŞRIK Güneş doğacak cihet Gündoğusu Doğu Şark ciheti * Şems-âbâd, güneşi bol yer Kış vakti ısınmak için güneşe karşı oturacak yer * Tövbe kapısının adı
MEŞRIK-I NUR Nurun kaynağı Nurun geldiği cihet
MEŞRIK-I TULU' Işığın, nurun geldiği şark ciheti
MEŞRU' Doğru Hak Şeriatın kabul ettiği Haram ve yanlış olmayan
MEŞRUA Şeriatın kabul ettiği hâl Yapılması serbest olup, haram olmayan Allah'ın (CC) kanununda müsaade edilen Şeriatça yapılması günah olmayan
MEŞRUAT (Meşru C) Hak ve meşru olan şeyler Haram ve yasak olmayan şeyler * Şeriatla alâkalı şeyler
MEŞRUB (Şürb den) İçilecek şey * İçilmiş, şürbedilmiş
MEŞRUBAT İçilen şeyler Herhangi bir içilecek şey Şarap ("Hamr" denen içkiye de şarap denir)
MEŞRUBE İçine yiyecek veya elbise koyup sakladıkları yer
MEŞRUH Şerh olunmuş Anlatılmış Açıklanmış İzah olunmuş
MEŞRUHÂT Açıklama ve izahlar
MEŞRUİYYET Meşruluk Meşru' olma Kanuna, şeriata uygun bulunma Yasak olmayış
MEŞRUM Yarılmış
MEŞRUT Şartlı Şart ile bağlı
MEŞRUTA Bir kimseye veya bir zümreye bırakılmış, bazı şartlara bağlı oluş * Sahibi tarafından veresesine satılmamak şartiyle bırakılmış ev vesaire
MEŞRUTÎ Bir şahıs veya millet meclisi ile idare edilen devlet sistemi
MEŞRUTİYYET Bir hükümdarın başkanlığı altında millet meclisi ile idare edilen devlet sistemi
MEŞŞ Elini bez ile silmek * Bir şeyi aldıktan sonra yine almak * Davarın sütünü sağıp bazısını koymak
MEŞŞAİYYUN Meşşâiler Derslerini gezerek veren, peygamberlere uymayarak yalnız akıl ve fikir ile hakikatı bulmaya çalışan ehl-i dalâlet Dinsizlik yolunu açanlar, sadece akla itimad eden ve vahye tâbi olmayan imânsızlar (Bak: İşrakiyyun)
MEŞŞAT(A) Tarak yapan, tarakçı * Süsleyen, tarayan
MEŞT Baş tarama * Tarak
MEŞTA (C: Meşâti) (Şitâ dan) Kış mevsiminde barınılacak yer Kışlık otlak, kışla
MEŞTAT (C: Meşâti) Kışlak
MEŞTUM Şetm olunmuş Sövülüp sayılmış
MEŞUB Karışmış
MEŞUK Âşık, tutkun
MEŞUM Vücudu benekli adam
MEŞ'UM Kötü Uğursuz Bedbaht
MEŞ'UMÂNE f Kötü bir şekilde Bedbahtcasına
MEŞ'UN Dağınık saç
MEŞ'UR Bir şeyi iyice idrak eylemek * Şuurlu Kendini bilen * Tanımak
MEŞ'URAT (Meş'ur C) şuur hâlinde geçmiş şeyler
MEŞUŞ Mendil
MEŞÜVV Müshil
MEŞVERET Danışma Konuşup anlaşma Fikir edinmek için konuşup görüşme Görüşme meclisi (Bak: istişâre)
MEŞY Yürüme
MEŞY-İ ASKERÎ Asker yürüyüşü Askerî yürüyüş
MEŞYEN Yayan olarak, yürüyerek

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #35
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MEŞYUHA Yavşan otunun yetiştiği yer
MEŞYUM Bedeninde beni olan, benli adam
MET' Uzun ve yüce olmak
MET' Vurmak * Çekmek
Ne vakit? Ne zaman? mânasında olup, mutlak ve mübhem vakit edatıdır Bazan "Min" harfi-i cerri yerinde ve suâl için de kullanılır
' Fayda Menfaat * Kıymetli eşya Tüccar malı
-UL GURUR Gurur metaı İnsanı aldatıp Allah yolundan alan dünya zevki veya menfaatı, insanlara riyakârlık için kullanılan dünya malı
METAB Tevbe etmek * Rücu etmek, geri dönmek, caymak, vazgeçmek
MET'ABE (C: Metâib) Meşakkat, zahmet Yorgunluk
METABİ' (Matbaa C) Matbaalar, basımevleri
METABİH (Matbah C) Mutfaklar
METAF Tavaf edecek yer
METAFİZİK (Bak: Mâba'det tabia)
METAİB Yorgunluklar Meşakkatler Eziyet verecek şeyler
METAİB-İ SEFER Muhârebe veya yol yorgunlukları
METAİB Seçilmiş ve güzel şeyler
METAL Lât: Mâden * Matbaacılıkta harfleri teşkil için eritilen kurşun, karışık madde
METALİ' Matla'lar Tulu' edecek yerler veya zamanlar Güneş veya benzerinin doğduğu yerler * Ast: Herhangi bir yıldızın i'tidal-i rebii (Arz'ın güneş etrafındaki gezmesinde, 20 Mart'ta bulunduğu) noktasından geçmek üzere başlangıç kabul edilen daire ile bu yıldızın semavî istiva dairesi üzerindeki ara kesitleri arasında kalan kavis * Edb: Kaside veya gazelin ilk beyitleri
METALİB İstekler Arzular Taleb edilen şeyler
METALİB-İ İSTİKBAL İstikbale aid istekler Gelecek için olan arzu ve talebler
METANET Sağlamlık Kavilik Sözünden ve kararından dönmemeklik İnsanın, fikrinde sabır, azminde kavi ve akidesinde rüsuh sahibi olması (Mukabili zaaf'dır) (Hak, iman ve İslâmiyet uğrunda metanet göstermek, çok kıymetli bir seciyyedir)
METANET-İ KALBİYE Kalb sağlamlığı
METARIK (Mıtrak ve Mıtraka C) Mızraklar Tokmaklar Çekiçler Değnekler, sopalar
METAVİ' (Mıtvâ C) İtâat edenler Mutiler
METBENE Samanlık
METBU' Kendine uyulan Tâbi olunan Halkın, kendine tâbi olduğu zat * Hükümdar
METBU-U MÜFAHHAM Hükümdar Padişah
METBUİYYET Kendine uyulmaklık Başkasının kendisine tâbi olması Birisine tâbi oluş
ME'TEM (C: Meâtim) Kadınlar cemiyeti
METERS f Harpte, korunmak gayesiyle yapılan toprak tümsek, siper * Kapının açılmaması için arkasına konulan ağaç
METH Yerinden koparmak ve çıkarmak * Cima Tohum bırakmak için çekirgenin kuyruğunu yere sokması * Vurmak ve uzaklaştırmak
METH Kuyudan su çekmek ve sulamak
METHAF Müze
ME'TÎ Gelecek yer
METİN Sağlam Metanet sahibi Kendine güvenilir olan (Bak: Metânet)
METİNÂNE f Metanetle, sağlamlıkla
METİT Çulha tarağı
METK İğne ucu Zeker ucu
METL Tahrik etmek, kımıldatmak, harekete getirmek
METN Sağlam ve sert yer * Yüksek yer * Her nesnenin yüzü, üstü, arka ve ortası * "Vurmak ve seyr" mânâsına mastar * Bir yazının tamamı Yazının aslı veya sureti
METOD Fr Bir neticeye ulaşmak için takib edilen fikir yolu Usul Kaide Yol Sistem
METR Kesmek * Çekmek * Atmak (Bazan fercten kinâye olur)
METREBE Fakirlik, miskinlik
METRUD (Bak: Matrud)
METRUK Terk olunmuş Bırakılmış * Boşanmış olmak * Ölen bir kimsenin bıraktığı eşya
METRUKAT (Metruk C) Bırakılan şeyler, metruklar, miraslar
METRUKE (Terk den) (Erkekten) boşanmış * Kocası tarafından bırakılmış kadın
METRUKİYYET (Terk den) Terk edilme, boşanmış olma * Bırakılmışlık, kullanılmazlık * Bir işten çekilip uğraşmama
METS Necisle atmak
METT Çekmek * Ulaşmak * Kuyudan su çıkarmak
METTA Hz Yunus'un (AS) annesinin adı
METTE f Burgu
METTİHA (METYİHA) Hafif sopa * Yaş çubuk
MET'UB (Ta'b dan) Bitkin, yorgun
METUH Devamlı suyu çekilen işlek kuyu * Suyu ağzına yakın olan kuyu
METVÎ (Bak: Matvî)
METY Çekmek
MEUNET Birisinin ölmeyecek kadar yiyip içeceği * Külfet * Masraf Bir şeyin toplamak, devşirmek, nakil ve boşaltmak ve saymak gibi levazımının teslim yerine kadar olan masraflarına denir
ME'V Çekmek
ME'VA Mekân Varılacak yer Mesken * Sığınacak yer
MEV'A Her nesnenin evveli
MEVACİB (C: Mevacibât) Maaşlar, aylıklar * Tar: Yeniçerilerin üç ayda bir defa verilen ulûfeleri
MEVACİB-İ LEŞKER Asker aylıkları
MEVACİBAT (Mevâcib C) Mevâcibler Maaşlar, aylıklar
MEVACİD Vecd hâlleri Kalbî zevk veren istiğrak halleri (Bak: Vecd)
MEVADD (Madde C) Fezâda, boşlukta yer kaplayan varlıklar Maddeler Cisimler * Kısımlar * Kanunlar Kaideler İşler Hususlar * Söz ve beyana sebeb olan mevcudat Her şeyin aslı, mayası
MEVADD-I HAYATİYYE Hayata lüzumu bulunan maddeler
MEVADD-I İBTİDÂİYE İlkel maddeler, ham maddeler
MEVADD-I MUZIRRA Zararlı maddeler Zarar veren şeyler
MEVADD-I MÜNCEZİBE Cezbolunan, çekilen maddeler
MEVADD-I NÂFİA Faydalı maddeler
MEVADD-I ZÜLÂLİYE Azotlu maddeler
MEVAHIF Zayıf deve
MEVAHİB Hibe olunan şeyler Karşılıksız verilenler (Bak: Mevhube)
MEVAHİB Mevhibeler İhsanlar, bahşişler
MEVAHİB-İ KUDRET Cenab-ı Hakkın verdiği nimetler
MEVAHİR Yararak akıp gidenler (Denizdeki gemi gibi)
MEVAIZ (Mev'ıza C) Öğütler, nasihatlar
MEVAİD (Mev'ud ve Miad C) Söz verilmiş vakitler Vaad edilen muayyen, belli zamanlar
MEVAİD-İ KÂZİBE Yerine getirilmeyen va'dlar Yapılmayan va'dlar
MEVAİD (Mâide C) Sofralar, mâideler
MEVAKA Hamâkat, ahmaklık
MEVAKIF Durulacak yerler Vakıflar Durak yerleri
MEVAKIT (Mevkıt C) Evvelden belirtilmiş olan vakitler
MEVAKİ' Mevkiler Duracak yerler
MEVAKİ-İ BAÎDE Uzak mevkiler
MEVAKİ-İ HARBİYE Muhârebe mevkileri Savaş yerleri
MEVAKİ-İ MÜHİMME Önemli mevkiler Ehemmiyetli yerler
MEVAKİB (Mevkib C) Cemaatler, kalabalıklar, güruhlar, topluluklar
MEVAKİN (Mevkin C) Kuş yuvaları
MEVAKİT (Mikat C) Hacıların ihrâma girdikleri yerler * Bir iş için tâyin edilen vakitler
MEVALÎ Efendiler * Azad edilmiş köleler * Azad edenler * Mevleviyyet pâyesine ulaşmış sarıklı âlimler * Dost ve komşular * Yardımcılar
MEVALİD (Mevlid C) Doğulan yerler Mevlidler Doğma vakitleri Milâdlar
MEVALİD Mevcudlar Doğmuşlar Vücud bulmuşlar Mevludlar
MEVALİD-İ SELÂSE Nebat, hayvan ve maden
MEVALİD-İ TÜRABİYE Topraktaki mevâlid Mâdenler, nebatlar
MEVAMİT Resul-i Ekrem'in (ASM) İncil'deki bir ismi
MEVANİ' Mâni'ler Engeller Mâni olanlar Mâniâlar
MEVARİD Gelecek yerler Varacak yerler Caddeler, yollar Bir yere vasıl olacak yollar
MEVARÎS Miraslar Verasetle nâil olunan mülk ve mallar
MEVASİK Mevsuk şeyler Misaklar Ahd ü peymanlar Yeminler Sözleşmeler
MEVASİM Mevsimler * Pazar yerleri
MEVASİM-İ ERBAA Dört mevsim Rebi' (İlkbahar), Sayf (Yaz), Harif (Sonbahar), Şitâ (Kış)
MEVAŞİ Davar, koyun, keçi, inek ve öküz gibi hayvanlar
MEVAT (Mevt den) Cansız şeyler Sürülmemiş topraklar * Sahibsiz yerler
MEVATIN (Mevtın C) Yurtlar Şenlendirilmiş ve bayındır yerler
MEVATİ (Mevti C) Ayak basılan yerler
MEVATÎ Mevâta yani cansız şeye ait, bununla alâkalı * İşlenmemiş toprağa ait
MEVAZI' (Mevzi C) Mevziler, yerler
MEVAZİN (Mizan C) Mizânlar ölçüler Terâziler
MEVBED Mecusiler reisinin ulusu
MEVBİK (C: Mevbikat) Korkulu yer
MEVBİKAT (Mevbik C) Korkulu yerler

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #36
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MEVBİL Kaba büyük sopa * Bir kucak odun
MEVC Dalga Denizin dalgası * Titreşim * Mc: Devir, devre
MEVCÂ-MEVC Çok dalgalı Dalga dalga
MEVCE Bir dalga * Ses, elektrik ve hararetin yayılma dalgalarından herbiri
MEVCET-ÜŞ ŞEBÂB Gençlik çağı
MEVCEDAR f Dalgalı
MEVCENÜMUD f Dalga gibi
MEVC-HÎZ f Dalga kaldıran
MEVCUB Kendisine bir şey vâcib kılınmış
MEVCUD Var olan Bulunan Hazır olan Topluluğun hepsi * Kâinat Mükevvenat
MEVCUD-U HARİCÎ Maddî vücudu bulunan eşya
MEVCUD-U MANEVÎ Mânevi varlık
MEVCUDAT Var olan her şey Kâinat Yaratılmış şeyler
MEVCUDAT-I BAHARİYE Bahar mevsimindeki renk renk, çeşit çeşit varlıklar
MEVCUDEN Kendisi berâber olarak Mevcud olarak
MEVCUDÎN (Mevcud C) Mevcudlar, var olan ve bulunan şeyler Mevcudât
MEVCUDİYET Mevcudluk, varlık, mevcud ve var olma
MEVC-ZEN f Dalgalanan, dalgalı deniz Dalga vuran
MEVDU (Mevdua) Emanet bırakılmış, tevdi olunmuş
MEVDUAT (Mevdu C) Emanet bırakılmış şeyler * Bankaya konan para ki, faizle olduğundan haramdır (Bak: Riba)
MEVDUD(E) Sevilmiş, kendisine muhabbet edilmiş Sevgi gösterilmiş
MEVDUNE (Mevzune) Altın, inci veya elmasla işlemeli şey Murassa
MEVECAT (Mevce C) Dalgalar
MEVEDDET Dostluk Sevgi Muhabbet Muhabbet etmek Sevmek
MEVETAN Canı olmayan nesneler * İhya olunmayan, ekilip biçilmeyen arazi
MEVFUR (Vefir den) Tam olan şey Çoğaltılmış Çok Kesir Bisyâr Evfer * Edb: Aruz kalıblarından biri
MEVH Avucuyla su içmek
MEVH Kuyunun suyu çok olmak
MEVHİBE İhsan Sevgi Hediye
MEVHİBE-İ İLÂHİYE Cenab-ı Hakk'ın ihsan ve hediyesi
MEVHİL (Vahl den) Çamurlu yer
MEVHİN Gece yarısına yakın vakit
MEVHUB (C: Mevâhib) (Vehb den) İhsan edilmiş, verilmiş, hibe olunmuş, bağışlanmış * Fık: Karşılıksız olarak birine verilmiş
MEVHUBAT (Mevhub C) Bağışlar, ihsanlar, bahşişler
MEVHUBE Verilmiş İhsan edilmiş Karşılıksız olarak birisine verilmiş mal
MEVHUM Aslı olmayıp evham mahsulü olan Vehim
MEVHUMÂT Mevhumlar Asılsız olduğu hâlde zihinde meydana gelen şeyler
MEVHUME Vehim, kuruntu ve hayâl nev'inden bir şey
MEVHUN Zayıf ve arık adam Zayıflamış kimse
MEV'İD Va'din yerine getirildiği yer * Vaad etmek Vaad Söz vermek
MEV'İD-İ MÜLÂKAT Buluşma yeri
MEV'İL Sığınacak yer * Sel suyunun karar kıldığı yer
MEV'İZA Mev'ize Öğüt Nasihat * Bir cemaate veya kimseye kalbini yumuşatacak ve iyiliğe sevkedecek surette hakikatları ders vermek
MEV'İZA-İ DİNİYE Dinî nasihat
MEV'İZAKÂR f Nasihat veren, öğüt eden Nâsih
MEVK Bir şeyin ucuz olması
MEVK Örümcek, ankebut
MEVKIF Durak Durulacak yer Ayakta duracak yer İstasyon
MEVKİ' Yer * Sınıflandırılmış yerlerden her biri * Vapur, tren gibi yerlerde sınıflandırılmış, değeri yüksek olan yer * Bir şeyin bulunduğu veya vukua geldiği yer
MEVKİB Kafile Alay Atlı veya yaya giden kafile Cemaat
MEVKİB-İ İKBAL Talihli kafile
MEVKİD Ateş ocağı
MEVKİN (C: Mevâkin) Kuş yuvası
MEVKİT (C: Mevâkit) Tâyin ve tesbit edilip kararlaştırılan yer veya zaman
MEVKUD (İkad dan) Yakılmış Yandırılmış olan
MEVKUF Durdurulan Vakfedilen Dâimi bir halde bırakılan * Tevkif edilen Tutulup hapsedilen * Ait, bağlı
MEVKUFAT (Mevkufe C) Bir zaman için tutulup alıkonulmuş mal veya para * Vakfedilmiş mal, emlâk * Gelirden artıp hazineye mâl edilen para
MEVKUFEN Mevkuf olarak
MEVKUFÎN (Mevkuf C) Tevkif edilmiş kimseler Tutuklular Mevkuflar
MEVKUFİYYET Maznunun hüküm giyinceye kadar hapsedilmesi Hapsedilme hâli * Bağlı olma
MEVKÛL (Vekâlet den) Bir vekile emanet edilen
MEVKÛLÜN İLEYH Kendisine bir iş bırakılan adam Vekil
MEVKUM Hüznü şiddetli olan
MEVKUT Vakitli Vakti belli olan Mahdud ve muayyen olmuş vakit
MEVKUTE Zamanı muayyen, belirli olarak çıkan matbuât Gazete, mecmua gibi şeyler
MEVKUZE Ağaçla vurulmuş
MEVLA Sahib Rabb * Efendi Köleyi âzad eden * Şanlı Şerefli Mâlik * Mün'im-i Mutlak olan Cenab-ı Hak (CC) * Terbiye eden, mürebbi * Yardımcı, muavenet eden * Dost ve komşu * Azâd olan
MEVLÂ-YI KERİM İkram sahibi olan Cenab-ı Hak (CC)
MEVLANA "Efendimiz, mevlâmız" mânâsında olan bu kelime, hürmeten büyük kimselere söylenmiştir Hazret mânâsında da kullanılır
MEVLANA CAMİ (Bak: Câmi)
MEVLANA HALİD (Hi: 1192-1242) Yüzyıl evvelinin müceddidi olduğu milyonlarca irşad ettiği kimselerin şehadetiyle sabit olmuştur Şam'da vefat etmiştir Hz Osman bin Affan (RA) soyundandır İlim ve takvada ve her çeşit makbul vasıflarda, devrindeki en ileri âlimlerin ve velilerin fevkinde idi Bütün ömrünü zühd ve verâ ile geçirdi Çok âlim ve veli yetiştirdi Nahivde, kelâmda, fıkıhda, tasavvufda kıymetli eserler verdi O zamanda Hindistanda bulunan Kutub Abdullah Dehleviden ders almıştı
MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ Hi: 672 de Belh'de doğdu Konya'ya geldi ve yerleşti Mühim eseri Farsça ve manzum yazdığı Mesnevi'sidir İkişer mısralı kafiyeli şekilde olduğundan bu isim verilmiştir Mevlevi Tarikatının piri ve serefrâzıdır
MEVLEVÎ Mevlana Celaleddin-i Rumi Hazretlerinin tarikatından olan müslüman
MEVLEVİYYET Mevlevilik Mevlevi tarikından olmak * Mollalık * Müderrislikten sonra gelen ilmiye sınıfından oluş * Eyâlet kadılığı; yani, bir eyâletin bütün hukuki ve kazai işlerine bilfiil bakan kadı "Mevâli" de denir
MEVLİD Doğma Dünyaya gelme * Doğulan yer veya zaman * Peygamberimiz Hz Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'ın doğumunu anlatan manzum eser, dini manzume (Bak: Süleyman Çelebi)
MEVLİD-HÂN Mevlid okuyan
MEVLİM İncitip acıtan Elem veren
MEVLUD Çocuk Yeni doğmuş çocuk * Birisinin doğması * Mevâlid-i selâseden herbiri
MEVLUDAT (Mevlud C) Belirli bir zaman içinde doğanlar
MEVLUDÜN LEH Çocuk kendisinin olduğu tebeyyün eden, bilinen baba
MEVMAT (C: Mevâmi) Sahrâ Çöl * Yazı
MEVN Bir kimsenin zahmetini çekmek * Nafakalarını vermek
MEVR Başka te'sirle bir şeyin dalga gibi gidip gelmesi Çalkanmak * Suyun yeryüzüne yayılması * Hayvanlardan yün almak * Yol, tarik * Toz, gubar * Rücu etmek, döndürmek
MEVRİD Varılan yer Vasıl yeri * Cadde Yol Tarik
MEVRİD-İ NASS Nass ile gelen mes'ele Nass olan yer Kat'i delil olan husus
MEVRUD (C: Mevrudât) Gelmiş Vürud etmiş Gelen
MEVRUDÂT (Mevrude C) Gelen şeyler
MEVRUDE (C: Mevrudât) Ulaşmış, gelmiş
MEVRUS(E) Vereseye âit olan Miras edilmiş Miras edilen eşya
MEVRUSAT Mirastan gelenler
MEVS Yolmak Traş etmek
MEVS Ekmeği suyla ıslatmak
MEVS Yıkamak
MEVSIK İtimad etmek Emniyet etmek İnanmak * Yemin Sözleşme
MEVSİL (Vusul den) Kavşak Kavuşacak yer * Ek yeri
MEVSİM (C: Mevâsim) Pazar yeri * Arap pazargâhları * Yılın dört kısmından biri * Zaman Vakit Alâmet
MEVSİM-İ HARİF Sonbahar, güz devresi
MEVSİM-İ SAYF Yaz mevsimi, yaz devresi
MEVSİM-İ ŞİTÂ Kış mevsimi
MEVSİM BE MEVSİM Zaman zaman Mevsimden mevsime, zamanı geldikçe
MEVSUF Vasıflanan Bir sıfatla tavsif edilen * Kendisinde bir sıfat mevcud olan, kendisine bir sıfat isnad edilmiş olan
MEVSUK Kendisine inanılır olan Şâyân-ı itimad olan * Sağlam * Vesikalı Delile dayanan hakikat
MEVSUK-UL KELİM Sözlerine inanılır Söylediği şeylere itimad edip güvenilir
MEVSUKAN Sağlam, delile dayanır, itimad edilir şekilde
MEVSUKİYET Sağlamlık, gerçeklik İnanılır hâl
MEVSUL Erişen Vasıl olan * Birleşmiş Kendine başka şey vasıl olmuş olan Bitirmiş Vasledilmiş
MEVSULE Bitiştirilmiş
MEVSUM (Vesm den) İşaretlenmiş, damgalanmış, nişanlanmış * Ad verilmiş, isimlendirilmiş
MEVSUME Tamamen baştan aşağı süslü zırh * Bahar yağmuru ile ıslanmış toprak
MEVSUT Ortada Vasat olan

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #37
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MEVT Ölüm Âhirete göç Dünyadan gitmek * Mevt, mü'minler için dünya vazifelerinden ve imtihanından bir paydostur(Sual: Furkan-ı Hakîm'de $ gibi âyetlerde: "Mevt dahi, hayat gibi mahluktur, hem bir ni'mettir" diye ifham ediliyor Halbuki zâhiren mevt, inhilâldir, ademdir, tefessühtür, hayatın sönmesidir, hâdim-ül-lezzattır Nasıl mahluk ve ni'met olabilir?Elcevab: "Birinci Suâl"in cevabının âhirinde denildiği gibi, mevt, vazife-i hayattan bir terhistir, bir paydostur, bir tebdil-i mekândır, bir tahvil-i vücuddur, hayat-ı bâkıyeye bir dâvettir, bir mebde'dir, bir hayat-ı bâkıyenin mukaddimesidir Nasılki hayatın dünyaya gelmesi bir halk ve takdir iledir; öyle de, dünyadan gitmesi de bir halk ve takdir ile, bir hikmet ve tedbir iledir Çünki, en basit tabaka-i hayat olan hayat-ı nebâtiyenin mevti, hayattan daha muntazam bir eser-i san'at olduğunu gösteriyor Zira meyvelerin, çekirdeklerin, tohumların mevti tefessüh ile, çürümek ve dağılmakla göründüğü halde, gayet muntazam bir muamele-i kimyeviye ve mizanlı bir imtizâcat-ı unsuriye ve hikmetli bir teşekkülât-ı zerreviyeden ibaret olan bir yoğurmaktır ki, bu görünmeyen intizamlı ve hikmetli ölümü, sünbülün hayatiyle tezahür ediyor Demek çekirdeğin mevti, sünbülün mebde-i hayatıdır; belki ayn-ı hayatı hükmünde olduğu için, şu ölüm dahi hayat kadar mahluk ve muntazamdırHem zihayat meyvelerin yahut hayvanların mide-i insaniyede ölümleri, hayat-ı insaniyeye çıkmalarına menşe' olduğundan; "o mevt, onların hayatından daha muntazam ve mahluk" denilirİşte en edna tabaka-i hayat olan hayat-ı nebatiyenin mevti; böyle mahluk, hikmetli ve intizamlı olsa, tabaka-i hayatın en ulvisi olan hayat-ı insaniyenin başına gelen mevt, elbette yer altına girmiş bir çekirdeğin hava âleminde bir ağaç olması gibi, yer altına giren bir insan da, âlem-i berzahta elbette bir hayat-ı bâkıye sünbülü verecektir M)(Sizlere müjde! Mevt: İdam değil, hiçlik değil, fena değil, inkıraz değil, sönmek değil, firâk-ı ebedî değil, adem değil, tesâdüf değil, fâilsiz bir in'idam değil; belki, bir Fâil-i Hakîm-i Rahim tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır Saadet-i ebediyye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır Yüzde doksandokuz ahbabın mecmaı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır M)
MEVT-İ AHMER Kızıl ölüm Kanlı ölüm Öldürülmek * Tas: Nefse karşı koymak
MEVT-İ EBYAZ Ani ölüm * Açlık
MEVT-İ ESVED Boğazı sıkılmak veya suya atılmak suretiyle husule gelen ölüm
MEVT-İ HÂİL Korkunç ölüm
MEVTA Ölüler Ölmüşler Cenâzeler
MEVTA' Ayağın bastığı yer
MEVTAÎ Ölü gibi, ölüye benzer
MEVT-ALUD f Ölüm gibi Ölümlü Korkunç Ölü gibi
MEVTAN (Mevetan) Cansız * Baygın
MEVTIN (C: Mevatın) Yerleşip oturulan, yurt edinilen yer
MEVTÎ Ölümle ilgili, mevte ait
MEV'UD Söz verilmiş Vaadedilmiş Vâdeli Vadesi muayyen ve mukadder olan * Evvelden takdir olunmuş
MEV'UDE Küçükken diri diri gömülüp öldürülen kızcağız
ME'VUM Koca başlı ve gövdeli kimse
MEV'ÜF Afete uğramış nesne
MEVVAC Çok dalgalanan Çok dalgalı Fırtınalı * Radyo
MEVVAR Seri, çabuk, hızlı, sür'atli
MEVZ Muz ağacı
MEVZİ' Bir şey konulacak yer
MEVZU' Bahis Üzerinde durulan mes'ele * Aşağılanmış olan * Konulmuş Vaz olunmuş * Uydurma Doğru ve hakikat olmayan * Geçer olan, muteber, işlemekte olan, câri
MEVZU-U BAHS Kendisinden bahsedilen Bahis konusu
MEVZUA Kabul edilmiş esas İlk önce ele alınan fikir Müsellem ve âşikâr olan kaziyye, hüküm
MEVZUAT Bahsedilen hususlar Bir şeyin esasını teşkil eden hususat Tatbikat halinde olan hükümler ve kaideler
MEVZUAT-I BEŞER İnsanların koyup kabul ettikleri hükümler ve kanunlar
MEVZUN Vezinli Ölçülü Tartılı Düzgün * Yakışıklı * Her bir vasfı ölçülü ve i'tidal üzere bulunup, sırf iyi ve güzel şeylere nâil olan
MEVZUNAT (Mevzun ve Mevzune C) Vezinli ve tartılı şeyler
MEVZUNEN Vezinli olarak Ölçülü olarak
MEVZUNİYET Düzgün, hesaplı ve düzenli * Mevzun olma hâli
MEY f şarap, içki (Bak: şarab)
MEY' Eriyip akma
MEY'A (Mey'at) Yiğitlik başlangıcı * Atı koşuya alıştırmak * Erimiş sıvı madde * Yere dökülen bir sıvının akıp gitmesi * Bir şeyin ilk zamanı Tâzelik vakti
MEYADİN (Meydan C) Meydanlar Geniş yerler Arsalar
MEYADİN-İ HARB Savaş meydanları Muhârebe alanları
MEYAMİN (Meymenet C) Bereketler, mutluluklar, uğurlar
MEYAMİN (Meymun C) Bereketliler, uğurlular * Maymunlar
MEYAN (Bak: Miyân)
MEYASİR (Meysere C) Ordunun sol kanatları Sol cenahlar * Zenginlikler, servetler
MEYASİR (Meysur C) Kolaylaştırılmış şeyler
MEYASİR Acem merkepleri (Atlas ve ipek ile süslenen eşeklerdir)
MEY-AŞAM f İçki içen Şarap içen
MEYAZİB Oluklar Su yolları
MEYD Deprenmek Sallanmak * Ziyaret etmek * Hareket etmek * Kırağı çalmak * Meyletmek * Neşv ü nemâ bulmak * Başı dönüp midesi bulanmak
MEYDAN Arsa * Geniş yer * Etrafı çevrilmiş, üstü açık geniş yer
MEYDAN-I HARB Savaş meydanı, muhârebe alanı, harp meydanı
MEYDAN-I HAŞİR Haşir meydanı Haşrin yeri(Sual: Meydan-ı Haşir nerededir?Elcevab: $ Hâlik-ı Hakîm'in herşeyde gösterdiği hikmet-i âliye, hatta tek küçük bir şey'e, çok büyük hikmetleri takmasiyle tasrih derecesinde işaret ediyor ki: Küre-i Arz; serseriyane, bâd-ı heva azim bir dâireyi çizmiyor belki mühim bir şey etrafında dönüyor ve meydan-ı ekberin daire-i muhitasını çiziyor, gösteriyor Ve bir meşher-i azimin etrafında gezip, mahsulât-ı mâneviyesini ona devrediyor ki, ileride o meşherde, enzar-ı nâs önünde gösterilecektir Demek, yirmibeş bin seneye karib bir daire-i muhitanın içinde, rivayete binaen Şâm-ı Şerif kıt'ası bir çekirdek hükmünde olarak o daireyi dolduracak, bir meydan-ı haşir bastedilecektir Küre-i Arzın bütün mânevi mahsulâtı, şimdilik perde-i gayb altında olan o meydanın defterlerine ve elvahlarına gönderiliyor ve ileride meydan açıldığı vakit, sekenesini de yine o meydana dökecek; o mânevi mahsulâtları da, gaibden şehadete geçecektir Evet Küre-i Arz; bir tarla, bir çeşme, bir ölçek hükmünde olarak o meydan-ı ekberi dolduracak kadar mahsulât vermiş ve onu istiab edecek mahlukat ondan akmış ve onu imlâ edecek masnuat ondan çıkmış Demek Küre-i Arz bir çekirdek ve meydan-ı haşir, içindekilerle beraber bir ağaçtır, bir sünbüldür ve bir mahzendir Evet, nasılki nurani bir nokta, sür'at-i hareketiyle nurani bir hat olur veya bir daire olur Öyle de: Küre-i Arz; sür'atli, hikmetli hareketiyle bir daire-i vücudun temessülüne ve o daire-i vücud mahsulâtiyle beraber, bir meydan-ı haşr-i ekberin teşekkülüne medardır $ M)
MEYDAN-I İMTİHAN-I İNS Ü CÂN İnsan ve cinlerin imtihan meydanı, yani dünya
MEYDAN-I MAHŞER Mahşer meydanı
MEYDAN DAYAĞI Eskiden askeri mekteblerle kışlalarda tatbik edilen cezalardan biridir Meydanda tatbik edildiği için bu adı almıştır Arkadaşını yaralamak, hoca ve zâbitine hakarette bulunmak gibi büyük kabahatlerden dolayı verilen bu dayak cezası, saf saf dizilen bütün talebelerin; asker ise kışladaki askerlerin huzurunda atılırdı Cezaya çarpılacak talebe yahut asker, meydana getirilerek cezayı icab ettiren kabahatle meydan dayağının tatbiki için verilen karar okunduktan sonra serilen bir battaniye üzerine yüzükoyun yatırılır, başının ucuna ve ayaklarının üstüne kuvvetli birer hademe yahut asker oturtulur, okulun inzibât subayı, asker ise bölüğün subaylarından biri ince kızılcık sopasıyla kaba etlerine vururduBu gibi cezalar, herkes ibret alıp bu suçlar işlenmemesi için herkesin gözü önünde icra edilirdi
MEYEH Su, mâ
MEYELAN Bir tarafa eğilmiş olma Ziyâde meyil gösterme İltizam(Fıtrat yalan söylemez Bir çekirdekteki meyelân-ı nümuvv der: "Ben sünbülleneceğim, meyve vereceğim" Doğru söyler Yumurtada bir meyelân-ı hayat var Der: "Piliç olacağım" Biiznillâh olur Doğru söyler Bir avuç su, meyelân-ı incimad ile der: "Fazla yer tutacağım" Metin demir onu yalan çıkaramaz; sözünün doğruluğu demiri parçalar Şu meyelânlar, iradeden gelen evâmir-i tekviniyenin tecellileridir, cilveleridir M)
MEYEZD f Düğün veya işret meclisi
MEY-FÜRUŞ f Şarap satan, meyhâneci, şarapçı
MEY-GUN f Şarap renginde olan, kırmızıya yakın olan
MEY-GÜSAR f İçki arkadaşı Birlikte içki içen
MEYH şefâat etmek * Vermek * Avuçta su tutmak * Sallanarak yürümek
MEYH Kuyunun suyunun çok olması
MEY-HANE f İçki satılan ve içilen yer
MEY-HAR (Mey-hâre) f İçki içen, içkici, ayyaş
MEYHEM "Hâlin nedir, nasılsın?" mânasına kullanılır
MEY-HOŞ f Ekşimtrak, mayhoş
MEY-KEŞ f İçki içen, şarap içen
MEYL Ortadan bir tarafa eğik olmak * İstek Yönelme Arzu * Sevme, tutulma, âşık olma * Gönül akışı
MEYL-İ TAHADDÎ Meydan okuma meyli Üstünlüğünü göstermek fikri
MEYL-ÜT TAHRİB Bozma ve yıkma isteği, meyli
MEYL-ÜT TEFEVVUK Üstünlük elde etmek meyil ve arzusu (Bak: Himmet)
MEYL-ÜT TEVESSÜ' Genişleme isteği Genişleme meyli
MEYL-ÜT TEZEYYÜD Tekellüfle sözü uzatma, artırma arzusu
MEYLA' Otsuz sahra, çöl * Acele, hızlı, seri
MEYLA Çok budaklı ağaç
MEYLAB Za'ferân
MEYLAK Seri ve aceleci kimse
MEYLEN Eğilerek, meylederek O taraftan olarak
MEYLETMEK Bir tarafa doğru eğilmek Bir tarafa yönelmek * Sevgisini vermek, eğilmek Gönül vermek
MEYLİYAT Bir tarafa meyleden istekler
MEYMENE Sağ kol, sağ taraf * Meymenet, yümn-ü bereket Bereket Kuvvetlilik Uğurluluk Kutluluk
MEYMUM Denize atılmış olan
MEYMUN Bereketli, uğurlu Kuvvetli Kutlu
MEYN (C: Müyun) Yalan Yalan söyleme
MEY-PEREST (C: Meyperestân) f Devamlı şarap içen
MEYS Ceviz ağacı * Sallana sallana yürümek
MEYSA (C: Miyes) Yumuşak yer
MEYSAN Sallana sallana yürümek
MEYSEME (Vesm den) Damga, damgalanmış
MEYSERE (C: Meyâsir) Ordunun sol cenâhı Sol cenâh * Zenginlik, servet


Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #38
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MEYSİR Meyser Kolaylık yeri Kolaylık * Kumar Arablar arasında ok ile oynanan kumar * Kumar için kesilen hayvan
MEYSUR Kolay Kolay olmuş Asan Kolay kılınmış şey
MEYSURAT (Meysur ve Meysure C) Kolaylatılmış şeyler Asan edilmiş şeyler
MEYŞ Halt etmek, karıştırmak * Koyun sütünü keçi sütüne karıştırmak * Yünü kıla karıştırmak * Sözün birazını söyleyip, bir kısmını söylememe
MEYT (Meyyit) Ölü Cansız Ölmüş Hareketsiz
MEYT (MİYÂT) Irak olmak, ırak etmek Uzak olmak, uzaklaştırmak Karışmak
MEYTE Hayvan leşi
MEYTEHÂR Hayvan leşi yiyen
ME'YUS Ümidsiz Kederli Ye'se düşmüş Ümidi kesik
ME'YUSÂNE Ümidsizlikle (Bak: Ye's)
MEYVE (C: Meyvecât) f Meyva, yemiş
MEYVE-İ DİL "Gönül meyvesi": Evlât, çocuk
MEYVE-İ HUŞK Kuru yemiş
MEYVEBAR f Yemiş veren, meyveli
MEYVECAT (Meyve C) f Yemişler, meyveler
MEYVEDAR f Yemişli, meyveli, meyve veren
MEYVEFÜRUŞ f Meyve satan, yemiş satan Manav
MEYVEHA (Meyve C) f Meyveler, yemişler
MEYYAL Çok meyleden, eğilen Çok istekli, düşkün
MEYYAL-İ İNHİDÂM Yıkılmak üzere bulunan Neredeyse göçecek durumda olan
MEYYAL-İ İ'TİLÂ Yükselmeğe çok meyilli ve istekli
MEYYAN Yalancı
MEYYİT (Mevt den) Ölü Cansız Ölmüş
MEYYİT-İ MÜTEHARRİK Hareket halindeki ölü * Mc: Sağ olup, gayret sahibi olmayanlara söylenir
MEYYİT-İ SÂMİTE f Susan ölü Sessiz ölü * Hareketsiz
MEYYİTÂNE f Ölü gibicesine Ölmüşçesine
MEYYİTE Hayvan leşi * Kadın cenazesi
MEYZ Ayırmak, birşeyi denklerinden üstün tutmak * Bir yerden bir yere geçmek
MEYZER (C: Meyâzir) Peştemal
MEZ' Evmek, acele, sür'at * Kesmek
MEZ' Haberin bazısını söyleyip bazısını gizlemek
MEZA "Geçti" mânâsına mâzi fiilidir
MEZABBE Keleri çok olan yer
MEZABIT (Mazbata C) Mazbatalar, tutanaklar
MEZABÎ Yer yarmak, kazmak
MEZABİH Mezbahalar Hayvan kesilen yerler
MEZABİL (Mezbele C) Mezbelelikler, süprüntülükler, çöplükler
MEZABİR (Mizber C) Kalemler, kamışlar
MEZAD Artırma ile yapılan satış * Tuluk, dağarcık
MEZADE (C: Mezaid) Tuluk, dağarcık
MEZAHİB Mezhebler İslâm itikadı ve amel hususunda esas ittihaz olunan yollar (Bak: Müctehid)
MEZAHİB-İ ERBAA Dört mezheb (Bak: Mezheb)
MEZAHİM Zahmetler Sıkıntılar Belâlar
MEZAHİM-İ HÂZIRA Bu zamandaki belâlar, zorluklar, anarşik hadiseler İçtimâi zorluklar
MEZAHİR Şereflenmeler Mazharlar Eşyanın göründüğü yerler Eşyanın görünen tarafları Zâhir ve meşhud olanlar (Bak: Müzâhir)
MEZAHİR Çiçekli yerler
MEZAK Tatmak * Zevk tadacak yer Damak * Zevk Tat duyma
ME'ZAK (Me'zel) : Dar yer
MEZAK Sür'atli yürüyen deve
MEZALİK (Mezlaka C) Kaygan yerler Ayak kayacak yerler
MEZALİM Zulümler Haksızlıklar Eziyet ve işkenceler
MEZA MA MEZA Geçen geçti Giden gitti
MEZAMİR (Mızmar C) Koşu meydanları
MEZAMİR Zebur kitabının sureleri * Düdükler
MEZAMM Zemmetmek Ayıplamak
MEZAN Zannolunan yerler veya şeyler Zan ve şübhe verecek şeyler
MEZAN-ÜL ÎCAZ İcaz zannedilen yerler
MEZAR Ziyaret yeri Ziyaretgâh * Mezar Kabir Ölünün gömüldüğü yer Makber
MEZAR-I ZÂR f Ağlayan mezar
MEZARAT (Mezar C) Kabirler Mezarlar
MEZARE Kalb katılığı * Büyüklük, azamet
MEZARET Kalbin şiddeti
MEZARİ' (Mezraa C) Tarlalar, bostanlar Zirâat olunacak yerler
MEZARİ-İ MÜNBİTE Münbit ve verimli tarlalar
MEZARİ' (Mezru C) Sürülüp tohum atılmış ve zirâat olunmuş yerler, tarlalar
MEZARİB (Mızrâb C) Mızraplar Kanun, ud gibi çalgı âletleri
MEZARİK (Mızrâk C) Mızraklar, kargılar
MEZARİSTAN f Mezarlık
MEZARRE Isırmak
MEZAYA Meziyyetler İyilikler Hasletler
MEZAYA-YI GALİYE Çok kıymetli, yüksek meziyetler
MEZAYIK Dar ve sıkıntılı yerler
MEZBAHA Hayvanları kesecek yer
MEZBELE Çöplük Pis şeylerin bulunduğu süprüntü yeri
MEZBELE (C: Mezâbil) Otun sıcaktan solacak olduğu yer
MEZBUB Sinekli
MEZBUBE Sineği çok olan yer
MEZBUH Kesilen Zebhedilen Boğazlanmış * Kurban edilmiş
MEZBUHÂNE f Boğazlanır gibi Boynundan kesilircesine * Çırpınarak, son ümid ve son kuvvetle
MEZBUL Solmuş çiçek * Zayıf, arık ve zebun olmuş olan
MEZBUR(E) Adı geçen İsmi yukarıda geçen (Bak: Merkum) * Taş ile örülmüş kuyu
MEZC Katma Karıştırma
MEZC-İ İTTİHAD İttihadın verdiği imtizac Kuvvetli birlik ve beraberlik
MEZCEN Karıştırmakla Katma suretiyle
MEZCETMEK Katmak Karıştırmak
MEZCÎ Katıp karıştırmakla alâkalı Mezce dair
MEZCUC Süngülenmiş Süngü ile dürtülmüş
MEZD Misvak ağacının yemişi
MEZE Tad Çeşni Zevk * Eğlence, alay, lâtife
MEZEBBE Sinekli yer * Dizin aşağısındaki kaba etlerin etrafı
MEZELLET Alçaklık Zelillik
ME'ZEM (C: Meâzim) Dağ içinde olan dar yol Cenk yeri, dövüş meydanı
MEZEMMET Ayıplama Kınama Yerme * Kınanacak, yerilecek iş
MEZEN Usul, kaide Yol Âdet Örf
ME'ZENE (C: Meâzin) (Ezan dan) Ezan okunacak yer

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #39
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) ME'ZER (C: Meâzir) Sığınacak yer, melce
MEZFUFE Gönderilmiş
MEZG Yemeği ağızda çiğnemek
MEZH (Müzâh-Müzâha-Mizâh) : Lâtife, şaka * Mezc, katma, karıştırma
MEZHAR (C: Mezâhır-Mezâhir) Karın içi * Damar
MEZHEB Yol Gidilen yol Tutulan çığır * Dinin esaslarında ve esas temel mes'elelerde bir olmakla beraber, teferruatta bazı muhtelif mes'eleler olması sebebiyle birbirinden az farklı müctehidlerin yolları Müctehidlerden, kendilerine tâbi olunanların seçtikleri meslekleri Füruatta Hanefi ve Şâfii; ve Akaidde Mâturidi ve Eş'ari gibi Bu "Mezheb" kelimesi asıl ve esas mânasına da kullanılır Beyn-el ulemâ ve mukakkiklerce ince tedkik neticesinde Kur'ân-ı Kerim'in esaslarından, Peygamber'in (ASM) emir ve sünnetlerinden ayrılmamış "Dört Mezheb" Hak olarak seçilmiştir: 1- Hanefî Mezhebi, 2- Şâfiî Mezhebi, 3- Hanbelî Mezhebi 4- Mâlikî Mezhebi (Bak: İmam)(Eğer desen: Hak bir olur; nasıl böyle dört ve oniki mezhebin muhtelif ahkâmları hak olabilir?Elcevab: Bir su, beş muhtelif mizaçlı hastalara göre nasıl beş hüküm alır; şöyle ki: Birisine, hastalığının mizacına göre su, ilâçtır, tıbben vacibdir Diğer birisine, hastalığı için zehir gibi muzırdır; tıbben ona haramdır Diğer birisine az zarar verir; tıbben ona mekruhtur Diğer birisine, zararsız menfaat verir; tıbben ona sünnettir Diğer birisine, ne zarardır, ne menfaattir; âfiyetle içsin, tıbben ona mübahtır İşte hak burada taaddüd etti Beşi de haktır Sen diyebilir misin ki: "Su, yalnız ilâçtır; yalnız vacibdir, başka hükmü yoktur"İşte bunun gibi, ahkâm-ı İlâhiyye; mezheplere, hikmet-i İlâhiyyenin sevkiyle ittiba edenlere göre değişir, hem hak olarak değişir ve herbirisi de hak olur, maslahat olur Meselâ, hikmet-i İlâhiyyenin tensibiyle İmam-ı Şâfiî'ye ittiba eden, ekseriyet itibariyle Hanefîlere nisbeten köylülüğe ve bedeviliğe daha yakın olup, cemaatı birtek vücud hükmüne getiren hayat-ı içtimaiye de nâkıs olduğundan, herbiri bizzat dergâh-ı Kadıy-ül-Hâcat'ta kendi derdini söylemek ve hususi matlubunu istemek için, imam arkasında, Fâtiha'yı birer birer okuyorlar Hem ayn-ı hak ve mahz-ı hikmettir İmam-ı A'zama ittiba edenler, ekseriyet-i mutlaka itibariyle, İslâmî hükümetlerin ekserisi, o mezhebi iltizam etmesiyle, medeniyete, şehirliliğe daha yakın ve hayat-ı içtimaiyeye müstaid olduğundan; bir cemaat, bir şahıs hükmüne girip, birtek adam umum namına söyler; umum, kalben onu tasdik ve rabt-ı kalb edip, onun sözü, umumun sözü hükmüne geçtiğinden, Hanefî mezhebine göre imam arkasında Fâtiha okunmaz Okunmaması ayn-ı hak ve mahz-ı hikmettirHem meselâ, mâdem, şeriat, tabiatın tecavüzatına sed çekmekle onu tâdil edip nefs-i emmareyi terbiye eder Elbette ekser etbâı, köylü ve nim-bedevi ve amelelikle meşgul olan Şâfiî Mezhebine göre: "Kadına temas ile abdest bozulur; az bir necaset zarar verir" Ekseriyet itibariyle hayat-ı içtimaiyeye giren, nim-medeni şeklini alan insanlar, ittiba ettikleri mezheb-i Hanefîye göre: "Mess-i nisvan abdesti bozmaz, bir dirhem kadar necasete fetva var"İşte, bir amele ile bir efendiyi nazara alacağız Amele, tarz-ı maişet itibariyle; ecnebi kadınlarla ihtilâta, temasa ve bir ocak yanında oturmaya ve mülevves şeylerin içine karışmaya mübtelâ olduğundan; san'at ve maişet itibariyle, tabiat ve nefs-i emmaresi meydanı boş bulup tecavüz edebilir Onun için, şeriat onların hakkında, o tecavüzata sed çekmek için, "Abdest bozulur, temas etme; namazını ibtâl eder, bulaşma" mânevi kulağında bir sada-yı semâvi çınlattırır Amma o efendi, namuslu olmak şartiyle, âdât-ı içtimaiyesi itibariyle, ahlâk-ı umumiye namına, ecnebi kadınlara temasa mübtelâ değil, mülevves şeylerle nezafet-i medeniye namına kendini o kadar bulaştırmaz Onun için şeriat, mezheb-i Hanefî namiyle ona şiddet ve azimet göstermemiş; ruhsat tarafını gösterip, hafifleştirmiştir "Elin dokunmuş ise, abdestin bozulmaz; hicab edip, kalabalık içinde su ile istinca etmemenin zararı yoktur Bir dirhem kadar fetva vardır" der, onu vesveseden kurtarır İşte, denizden iki katre sana misal S)
MEZHER Çiçeklik Bir çiçeği içine alan şeylerin hepsi
MEZHERE Çiçek yeri Çiçek bahçesi
MEZHÜVV Kibirli, gururlu
MEZİ İlm-i Halde: Kadınla oynamak veya şehvetle yanına gelmek gibi hâllerde erkeğin tenasül cihazında zuhur eden yapışkan renksiz akıcı cisim (Bu hâl abdesti bozar, gusül icab ettirmez)
MEZÎD Çoğalma Ziyade etme
MEZÎK Su ile karışık süt
MEZİL Daralıp gönlündeki sırrı ifşâ eden, sıkıntıdan içindeki sırrı açıklayan * Ayağı uyuşmuş * Malını ve sırrını herkese gösterip açıklayan * Küçük cüsseli, zayıf, hafif kimse
MEZİLLET Yanlışlığa sebeb olacak şey * Ayak kayacak yer
MEZİR Zarif kimse * Katı kalbli ve cesur * İşlerinde nüfuzlu olan
MEZİR Fâsid olmak, fesatçılık yapmak
MEZİYYAT (Meziyyet C) Meziyyetler Üstünlük vasıfları
MEZİYYET İyilik İyi ve salih hareket ve faaliyet(Dünyaca havas tanınan insanlardaki meziyet, sebeb-i tevazu' ve mahviyet iken, tahakküm ve tekebbüre sebep olmuştur Fukaranın aczi, avâmın fakrı, sebeb-i merhamet ve ihsan iken; esaret ve mahkûmiyetlerine müncer olmuştur M)
MEZİYYET-İ İFÂDE İfâde meziyeti
MEZK Yarma, yırtma Kesme
MEZK (Mezâk-Mezka) : Tatmak, tadına bakmak * Tadacak yer
MEZKUM Zükâm hastalığına tutulmuş Nezle olmuş, nezleli
MEZKÛR Zikri geçen Zikredilmiş Evvelce bahsi geçmiş olan (Bak: Mezbur-Merkum)
MEZL Muztarib olmak, acı ve ıztırab çekmek
MEZLAKA Ayak kayacak yer Kaypak yer * Mc: Yanlışlığa düşmeye sebeb olan hal
MEZMERE Çok şiddetli hareket ettirmek
MEZMUM Zemmolunmuş Makbul olmıgirsin bir tarafına !!! ayıplanmış Kötü
MEZMUN (Bak: Mazmun)
MEZMUR Terennümle okunan kaside, ilâhi ve münâcat * Hz Dâvuda (AS) inen "Zebur"un Surelerinden herbiri
MEZNEB (C: Mezânib) Kepçe * Suyun akacak olduğu yer
MEZR (Mezra) Zarif adam * Bir kimseye düşmanlık etmek * Parmakla çimdiklemek * Su kırbasını tamamen doldurmak * Tadını anlamak için biraz ağzına almak, içmek
MEZR Fâsit olma Bozuk olma * Pis * Ayrılık
MEZRAA Tarla Ekilip mahsul alınan mülk, yer
MEZREVAN Dizin aşağısındaki kaba etlerin etrafı
MEZRU' Ekilmiş Tohum ekilmiş yer
MEZRU' (C: Mezruât) (Zirâ dan) Arşınlanmış, ölçülmüş Arşınla ölçülmüş
MEZRUAT Ekili olan şeyler Ekili yerler
MEZRUAT (Mezru C) Arşınlanmış şeyler Ölçülmüş nesneler
MEZ'UB Koyununa kurt gelen
MEZ'UK Mesrur, neşeli, sürurlu * Tuzlu
ME'ZUN İzinli, izin almış Salâhiyetli * Diplomalı İcâzetli
ME'ZUNEN İzinli olarak
ME'ZUNÎN (Me'zun C) Mezunlar İzin almış kimseler Salâhiyetliler İcâzet sahibleri Diplomalılar
ME'ZUNİYET Me'zun olma İzinli ve salâhiyetli olma Diplomalı olma
ME'ZUNİYET-İ KAT'İYE Kat'i mezuniyet, kesin izin
ME'ZUNİYET-İ RESMİYE Resmi izin ve selâhiyet
MEZ'UR (Mez'ure) Korkmuş, çekinmiş
MEZZ(E) Emmek, mass
MEZZA' (C: Mezâyi) Koğucu * Yalan * Sırrını gizlemeyen kişi
MEZZAH Lâtifeci, şakacı
MEZZER Halep vilâyetinden getirilen siyah taş
MI'CAZ Mak'adı büyük olan
MIGREFE (C: Megârif) Kepçe
MIGŞA Bahadır, kahraman
MIGTAS Burun, göz çanağı
MIHBASA (C: Mehâbıs) Helva küreği
MIHBAT Davar için ağaçtan yaprak dökmekte kullanılan sopa
MIHBAZ (C: Mehâbız) Hallaç tokmağı
MIHCEN (C: Mehâcin) Çomak * Başı eğri ağaç
MIHDAME Hizmeti çok olan kişi
MIHFAK Enli yassı kılıç
MIHKAN (Mıhkana) Şırınga Tenkıye âleti
MIHLAC Yufka oklavası * Yün ve pamuk atacak âlet, hallaç tokmağı
MIHSAL Kilit * Zenbil
MIHTAB Balta gibi odun kesmekte kullanılan âlet
MIHTAT Cetvel tahtası
MIHZAK Makat
MIKASS (C: Makâs) Kesecek âlet, mikrâz
MIKATTA Üzerinde kamış kalemlerin uçları kesilen sedef, kemik, ağaç, fil dişi veya mâdenden yapılan âlet
MIKBES (MIKBÂS) (C: Mekâbis) Ateş parçası
MIKDEHA (C: Mekâdih) Kepçe * Çakmak
MIKLA' Sapan
MIKLA' (Mıklât) (C: Mekâli) Çelik çeldikleri ağaç * Kebap tavası
MIKLAD (C: Mekâlid) Anahtar, miftah Kilit dili * Hazine
MIKLAT Evlâdı yaşamayan kadın * Bir kez doğuran ve daha hâmile olmayan deve
MIKLEB Eski kitap ciltlerinin sol kenarındaki kapak Ekseriya okunan yer belli olsun için araya konurdu* Saban demiri
MIKLEM (MIKLEME) (C: Mekâlim) Kalem koyacak kap, kalemlik
MIKMA' (C: Mekami') Fil başına vurdukları demir çomak
MIKMAA (C: Mekami') Gürz ve topuz gibi parçalayıcı ve yarıcı silâh
MIKNA' (Mıknaa) (C: Mekani') Başörtüsü
MIKNATIS yun Demir ve benzeri mâdenleri kendine çekici hususiyeti bulunan câzibe * Başka te'sir altında kalmadan kuzey ve güney kutuplarına doğru yönünü değiştiren demir çubuk (İki kutbu bulunan bu mıknatıslı çubuğun şimale bakan kısmına şimal (kuzey) ucu, cenuba çekilen ucuna da cenub (güney) ucu diyoruz * Mağnetik oluş
MIKNATISİYYET Mıknatıs kuvveti ve hassası
MIKNEB (C: Mekanib) Otuz kırk kadar olan at sürüsü * Avcılar torbası
MIKNEVA Hizmet eden, hizmetçi
MIKRA' Balta gibi bir âlet olup, onunla taş parçalanır
MIKRA' Hekimlerin, hastanın vücudunu dinledikleri âlet
MIKRAME Nakışlı eşarp Mendil Havlu Peştemal
MIKRAZ (C: Mekariz) Makas Kesecek âlet
MIKTAL (C: Mekâtıl) Bıçkı
MIKTARE Kuş ayağına yapılan köstek * Kelepçe
MIKVEM (C: Mekâvim) Saban ağacının tutulacak yeri
MIKVES Yay kabı
MIKZAF Kayık küreği
MIKZEF Tanbur
MI'LA Çulhaların çukur içinde ayak ile basıp oynadıkları nesne
MI'LAK (MA'LUK) (C: Meâlik) Üzengi kayışı * Üzüm hevneği * Et ve üzüm asılan çengel
MINKARÎ Gaga biçiminde Gagaya benzer olan * Gaga ile alâkalı
MINTAKA (Mıntıka) Muayyen bir yer Havali Taraf Kısım Kuşak Kenar Yeryüzünde bir kısım Bölge
MINTAKA-İ MEMNUA Yasak bölge
MINTIKAT-ÜL BÜRUC Burçlar mıntıkası Coğ: Oniki burcun bulunduğu tutulma dairesi (Bak: Büruc)
MINTIKA-İ HARRE Sıcak mıntıka Ekvator iklimi olan yerler Hatt-ı istiva mıntıkası
MINTÎK Çok düzgün konuşan
MINZAR Röntgen * Bakma âleti
MIS'AD Merdiven Yükseğe çıkmakta kullanılan âlet Asansör
MI'SAM (C: Meâsım) Kolun bilezik takacak yeri
MI'SAR (C: Meâsır) Yeni hayız görmüş ve büluğuna yetişmiş olan kız
MISBAH Kandil Çıra Meş'ale Lâmba (Aya, güneşe, yıldızlara ve mecâzen de Resul-i Ekrem'e (ASM) bu isim verilmiştir)Sabah ve sabahat maddesinden ism-i âlettir ki; sabah gibi lâtif ve kuvvetli aydınlık veren lâmba demektir (ET)
MISBAH-ÜL MESHUR Sabahlayan, sabahlamış
MISDAGA Yüz yastığı
MISDAK (Sıdk dan) Bir şeyin doğru olduğunu isbata yarayan şey Tasdik âleti * Alâmet Tavır Tarz Düstur * Değer ölçüsü
MISDAKIYYÂT Mısdak ilmi
MISFAT Süzgeç Tasfiye âleti


Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #40
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MISKAB Delme âleti
MISKAL Cilâlayan, parlatan âlet * İnce Zarif
MISKAT Su kovası
MISGAR Sarı yüzlü
MISKA' (C: Mesâki) Fasih dilli, güzel sesli kişi
MISR (C: Emsâr) İki şey arasındaki perde, hâil * Memleket Şehir * Afrika'nın şimalinde bir memleket ismi * Bir hububat adı
MISRA' Kapı kanadı * Edb: Bir manzum yazının her bir satırı Tam bir vezin ölçüsüne göre tanzim edilmiş söz
MISRÂ-İ ÂZÂDE Edb: Başlıbaşına mânası bulunan mısra
MISRÂ-İ BERCESTE Edb: En güzel ve en kuvvetli olan mısra
MISRAM (C: Mesârim) Orak
MISRAN Basra ile Kufe şehirleri
MISRÎ (Mısriyye) Mısırlı * Mısır ülkesiyle alâkalı
MISTABA (C: Mesâtıb) Peyke, sedir
MISTABANİŞİN f Sedirde oturan
MISTAR Yazının güzelliğine, düzgünlüğüne yarayan âlet Yazı yazarken satırları doğru gösterebilmek için lâzım olan çizgileri yapmağa yarayan âlet * Sıvacıların bir âleti
MISTAR-I HİKMET Hikmetin mıstarı
MISVA Uylukları zayıf ve etsiz olan kadın
MISVAT Çok haykıran, çok bağıran * Ses kuvveti
MISVELE (C: Mesâvil) Harman süpürgesi
MISYAF Yaz günlerinde çok yağmur yağan yer * Sakalı ağarmayınca evlenmeyen erkek
MISYED(E) Av avlamağa mahsus âlet Tuzak, kapan
MIŞAT (Mışt C) Taraklar
MIŞMIŞ Zerdali, erik veya kayısı
MIŞRAK Güneşi bol olan yer
MI'TA (C: Mıât-Mıâtâ) Bahşişi ve hediyesi çok olan kişi
MIT'AM Çok yemek yediren
MIT'AM Çok yeyici, fazla yiyen
MIT'AN (C: Metâin) At sürücüsü
MI'TAR (C: Meâtır) Devamlı güzel kokular sürünen
MITFEHA Kevgir
MITHAN Değirmen
MITHAR Uzağa giden ok
MITHERE Su kabı Matara
MI'TÎR Güzel kokular sürünen
MITLA (C: Metâli) Dikenli otlar biten yumuşak yer
MITLAK Sık sık kadın boşayan erkek
MITMER Yapı ipi
MITRAB Neşeli adam Neşesi bol kimse
MITRAK(A) (C: Metârık) Sopa, değnek * Tokmak * Mızrak * Çekiç
MITRED (C: Metârıd) Avın ardından atılan kısa süngü
MITREDE Yünden veya haz denilen kumaştan yapılan elbise
MITRÎ Cendereci
MITV (C: Mitâ) Hurma salkımı
MITVA' Çok muti', çok itaatli
MI'VEL (C: Meâvi) Sivri külünk ve balta
MIZFAR Zafer kazanan Galib olan Asma çubuğuna sarmaşık gibi sarılan filiz
MIZMAR (C: Mezâmir) Koşu meydanı Yarışma sahası
MIZRAB (MIZRÂB) (C: Medârib) Saz zahmesi (Onunla saz çalarlar)
MIZRAK Ucu sivri uzun saplı harp âleti Kargı
MIZREB Büyük çadır, oba
MIZYA' Malını çok harcayan kimse Malını fazlaca zâyi eden adam
MIZZ Yemeğin lezzetinden ağzını şapırdatmak
MİA Günlük adı verilen zamk
MİÂ' (C: Em'â) Bağırsak
MİÂ-İ A'VER Körbağırsak
MİÂ-İ GALİZ Kalınbağırsak
MİÂ-İ İSNÂ-AŞER Oniki parmak bağırsağı
MİÂ-İ RAKİK İncebağırsak
MİAD Vaad edilen gelecek zaman veya yer * Müsaade edilen zaman * Kıyâmet Mahşer * Vaad Müddet
MİÂÎ (Miâiyye) Bağırsakla alâkalı
MİAT (Mie C) Yüzler Yüz sayıları
Mİ'BER Suyu geçmeğe yarıyan kayık, sal gibi vâsıtalar * Köprü Su geçme geçidi
Mİ'BER (Mi'bere) İğne kutusu, iğne kabı
MİBLA' (Bel' den) Obur
MİBNAH Heybe
MİBRED Eğe * Eğe cinsinden bir yazı âleti
MİBREE Kalemtraş Kalem açmağa yarıyan âlet
MİBTAN Çok yemekten karnı şişen etli ve yağlı kişi
MİBVEL (Mibvele) Sidik kabı Küçük abdest edilecek delikli taş veya oluk
MİBZA' Kan almakta kullanılan âlet Neşter
MİBZAG Nişter, kan alacak âlet
MİBZEL (C: Mebâzil) Süzgeç
MİBZELE (C: Mebazil) Her gün giyilen kaftan, günlük elbise
MİBZER Tohum ekmekte kullanılan bir âlet
MİCDAF (C: Mecâdif) Sandal, kayık küreği
MİCDAH (C: Mecâdih) Kavut karıştırdıkları ağaç * Menazil-i Kamerden bir yıldız
MİCDAR Bostan korkuluğu Korkuluk
MİCDEL (C: Mecâdil) Köşk, kasır, kâşâne
MİCENE (C: Mevâcin-Meyâcin) Kassar tokmağı
MİCENN Kalkan, siper
Mİ'CER Bir cins kadın başörtüsü Eşarp
MİCERR Gem çenberi * Matkap kayışı
MİCERRE (C: Mecirr) Yer düzeltilen sürgü * Demir kürek ("Bel" denir)
MİCESSE Ağaç budamada kullanılan keskin demir
MİCEŞŞ El değirmeni
MİCHAR Yüksek sesle konuşan
MİCLAT Ağaç budamada ve bağ filizini kesmekte kullanılan demir
MİCMER İçinde tütsü yakılan bakır yahut bronzdan küçük şamdan şeklindeki aletin adıdır "Buhurdan" da denilir
MİCR Çenber
MİCREFE (C: Micref-Mecarif) Ateş küreği
MİCSED Cesede yapışık olan elbise
MİCVAD Güzel şiirler söyliyen şâir
MİCVEB Bir şey kesmeye yarıyan demir
MİCVEL Gömlek * Küçük esvap * Kalkan
MİCZAF (C: Mecâzif) Gemi küreği
MİCZAM Pek keskin kılıç
MİCZEM Çok keskin kılıç
MİDA' Bir şeyin son bulduğu yerin sonu * Yolun sıklaştığı yeri
MİDA' (MİDEA) (C: Mevadi') Eski kaftan, eski elbise
MİD'A(T) Şehrin burcu
MİDAD Yazı mürekkebi Mürekkeb
MİDADİYE Mürekkep konan şey Mürekkep hokkası
MİDAE Kırba Deriden su kabı İbrik Matara * Çeşme lülesi * Abdest alınan yer
MİDAKA (MİDAKKA) Kendisiyle bir şey dövülüp ezilen şey Havan
MİDANEM f Biliyorum
MİDARE Çuvaldız gibi bir demir (Kadınlar onunla saç düzeltirler)
MİD'AS Çok işlek olduğundan yumuşamış olan yol
MİDAS Pabuç
MİDDE Cerahat, irin
Mİ'DE (C: Miad) İnsan ve hayvanlarda, yenen şeyleri hazmetmek vazifesi olan bir iç uzvu
MİDE-NÜVAZ Mide okşayan (maydanoz)
MİDEVÎ Mide ile alâkalı mideye ait * Mideye yarar
MİDFA' (C: Medâfi') Ask: Top
MİDHANE Buhurdan
MİDHAT Medhetme, övme
MİDHATGER f Övücü, medhedici
MİDİLLİ At cinsinin küçük çaptaki nev'ine verilen addır Bu türlü atlar Midilli adasında yetiştirildiği için bu adı almıştır
MİDKAS İpek
MİDLES (C: Medâlis) Def'edecek yer
MİDMAK Binanın iskeleti
MİDMEK (C: Medâmik) Ziynet verecek âlet * Haberi şâyi eden, duyuran nesne
MİDRA Boynuzdan veya demirden çuvaldız gibi bir nesne (Kadınlar onunla saçlarını düzeltip islâh ederler ve tarakla da tararlar)
MİDRAR Yağmur yağdıran bulut * Çok su döken
MİDRAS Okuma yeri * İçinde Tevrat dersi verilen ev
MİDRE Bahadır, kahraman
MİDREBE Demir yerine ucuna boynuz takılan süngü
MİDVEK Bir şey ezmekte kullanılan taş
MİDYAN (C: Medâyin) Daima borç eden kimse

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #41
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MİE Yüz Yüz sayısı
MİETEYN İki yüz (200)
MİFAD Kebap demiri
MİFER Hizmetkâr, hizmetçi
MİFEZZA Tokmak
MİFRAK (C: Mefârik) Başın ortası (saçın bölük olduğu yerdir)
MİFRAS (MİFRÂS) (C: Mefâris) Gümüş kesecek âlet * Demir
MİFSAD Kan almakta kullanılan âlet Neşter
MİFSAL Dil, lisan
MİFTAH Açan âlet Anahtar Kilidleri açan anahtar
MİFTELE Yün eğirmekte kullanılan çatal değnek
MİFZAL Fazilet ve şeref sahibi
MİFZAL Gündelik iş elbisesi
MİG f Duman, sis, duhân * Kara bulut
MİGDAD Çok gadaplı, çok kızgın
MİGFER Ateşli silâhların icadından evvel, muharebede kılıç, mızrak ve ok gibi harp âletlerinden korunmak için başa giyilen bir nevi başlık idi Miğfer, zırh ile beraber bir bütün teşkil ederdi Osmanlı miğferleri çeşitli şekillerde olmakla beraber genel olarak iki kısma ayrılırdı Bir kısmı ince bakırdan, diğer kısmı ise çelikten yapılırdı Miğfer; tepesi sivri fes biçiminde idi Asıl tepeye gelecek yer temrenle süslenir, temrenin ucu kâh sivri olur, bazan da lâfza-i Celâl ve bazı kere de hilâl ile son bulurdu
MİGFERÎ Miğfer şeklinde olan, miğfer biçiminde olan * Miğferle ilgili
MİGLAK (C: Megalik) Kilit, mandal
MİGNAK f Dumanlı, sisli Bulutlu
MİGSEL Tas, ibrik Yıkanmada kullanılan kab
MİGVEL (C: Megavil) İnce kılıç Hançer
MİGZEL (C: Megazil) İplik eğirmekte kullanılan âlet
MÎH f Çivi, mıh Kazık
MİH (C: Mihâ) f Ulu, büyük Azim, kebir
MİHA Yaş değnek
MİHAD Yer Arz * Beşik * Döşeme Döşek
MİHADDE Baş ve yüz altına koydukları yastık * Kazma * Balta
MİHAFFE Mahfe Katır veya develerin sırtına konulan ve iki kişinin oturabileceği büyüklükte olan sepet
MİHAH (Muhh C) Beyinler * İlikler
MİHAİL Resul-i Ekremin (ASM) geleceğini haber veren ve bir ismi de Mişâil olan eski zaman Peygamberlerinden bir Zâttır Kitabının 4 bab'ında: "Ahir zamanda bir ümmet-i merhume kaim olup, orda hakka ibadet etmek üzere, mübarek dağı ihtiyar ederler Ve her iklimden oraya birçok halk toplanıp Rabb-ı Vâhide ibadet ederler O'na şirk etmezler" diye bahsetmiştir(İşte şu âyet, zâhir bir surette dünyanın en mübarek dağı olan Cebel-i Arafat ve orada her iklimden gelen hacıların tekbir ve ibadetlerini ve ümmet-i Merhume nâmıyla şöhret-şiar olan ümmet-i Muhammediyeyi (ASM) tarif ediyor M)
MİHAK (Mahâk-Muhâk) Her arabi ayın son üç gecesi
MİHAL Kuvvet Azab Ukubet
MİHAMME Küçük bakır ibrik
MİHAMME Yer süpürgesi
MİHAN (Mihnet C) Mihnetler, sıkıntılar
MİHAN (Mih C) Ulular, büyükler
MİHANİKÎ KIRAET Kelimeleri, terkibleri doğru telâffuz etmekle beraber ezber dersi dinletiyormuş gibi çabuk çabuk okumaktır Böyle okuyuş dinleyene bir şey anlatmaz Ancak okuyanın mevzuu kavramış olduğunu anlatır Öyle kıraet bir makinanın duygusuz işlemesine benzetilir
MİHANİKİYYET yun (Mihanik den) Makine sanayiini ihate eden fen ve ilimler Makine gibi cansız şeyler * Cansız ve duygusuz fakat ahenkli hareket ve hareket kabiliyeti
MİHAR (Mühür C) At yavruları Taylar
MİHAŞŞ(E) Ot biçtikleri âlet Orak ve tırpan * Ot koydukları kap
MİHATT Deriden kıl ve yün yolacak demir
MİHAZ Çizme mahmuzu
MİHBAZ (C: Mehâbiz) Hallaç tokmağı
MİHBEB Tâne tâne kesecek âlet
MİHBERE (C: Mehâbir) Mürekkep koydukları kap
MİHCEM(E) (C: Mehâcim) Hacamat şişesi * Çekip emmeğe mahsus âlet
MİHDA İçine hediye konulan kap
MİHEK f Küçük çivi * Karanfil
MİHEN (Bak: Mihan)
MİHENK (Mihek) Altının ayarını anlamaya mahsus bir taş Ölçü İyiyi kötüyü ayıran, ayar âleti * Mc: Bir insanın kıymetini, ahlâkını anlamaya yarayan vasıta
MİHFAR Toprak kazan âlet Kazma
MİHFEN Değirmen sepeti
MİHFER(E) (C: Mahâfir) Kazma Bel
MÎHÎ f Çivi şeklinde Çiviye âit
MİHÎN (Mihine) Daha büyük, daha ulu
MÎHKADEM f Ayağı kırık
MİHLA(T) İçine yulaf koyup davara vermekte kullanılan torba
MİHLAF Vaadinde çok hilâf eden, sözünde durmayan kimse
MİHLAK Ustura
MİHLEB (C: Mehâlib) Yırtıcı kuşların tırnağı, pençesi * Orak, bıçak
MİHLEB İçine süt sağılan kap
MİHMAN f Misafir
MİHMANDAR f Misafire hizmet ve yardım eden Misafiri ağırlayan
MİHMANDAR-I KERİM Dünya misafirhanesinde kullarına yardım ve in'am eden Rabbimiz, Allah (CC) * Müslümanlara dünya misafirhanesinde rehberlik eden, Hazret-i Peygamber (ASM)
MİHMANDARÎ f Mihmandarlık Misafir ağırlayıcılık
MİHMANHANE f Misafirhane Misafir edilecek yer Otel * Mc: Dünya
MİHMANÎ f Mihmanlık, misafirlik
MİHMANNEVAZ f Misafire iyi muamele ederek ikram eden Misafir ağırlayan
MİHMANPERVER f Misafir ağırlayan, misafire ikram eden, misafir seven
MİHMANPERVERÎ f Misafirperverlik, misafir ağırlayıcılık
MİHMANSERAY f Misafirhane Otel * Mc: Dünya
MİHMEL (C: Mehâmil) Kılıç bağı * Büyük mahfe
MİHMER (C: Mehâmir) Semer atı
MİHMEZ (MİHMÂZ) Çizme mahmuzu
MİHNEKA (C: Mehânık) Maktul * Gerdanlık * Boğacak âlet
MİHNET Zahmet Eziyet Dert Belâ * Mc: Tecrübe, sınamak
MİHNET-ÂBÂD f Keder, mihnet ve gam dolu olan yer * Mc: Dünya
MİHNETDİDE f Musibete uğramış Keder ve mihnet görmüş
MİHNETGÂH f Keder, gam ve mihnet çekilen yer * Mc: Dünya
MİHNETKEDE f Gam ve keder çekilen yer Nihnet yeri * Mc: Dünya
MİHNETKEŞ f Keder, eziyet ve mihnet çeken
MİHNETZEDE f Afet ve belâya uğramış Keder, mihnet ve musibete giriftar olmuş
MİHR (Bak: Mehr)
MİHRAB Camide imamın namaz kılarken cemaatin önünde durduğu yer * Şiddetli harbeden cengâver Bahadır * Evin şerefli yüksek yeri, çardak * Meclisin sadrı ve ekrem mevzii * Mc: Harb âleti * Orman * Melikin hususi makamı * Mc: Şeytan ve hevâ ile muharebe edecek yer * Ümit bağlanan yer
MİHRAB-I CEMŞİD Güneş, Şems
MİHRACE (Hind'ce: Mahraca) Hindistan'da Hindu dininden olan hükümdarların büyüklerine verilen ünvandır Hindu kral
MİHRAF Hekimin yarayı muâyene ettiği âlet
MİHRAK Çok hareket eden * Hareket âleti Karıştıracak nesne
MİHRAK Fiz: Küre içi biçiminde (içbükey) bir aynaya müvâzi (paralel) gelen ışıkların, aksettikten sonra toplandıkları nokta Yakıcı nokta * Hareket merkezi
MİHRAKÎ Mihrak noktasına âit
MİHRAK (C: Mehârik) Ağaç kılıç * Yırtıp parçalayacak âlet
MİHRAS (C: Mehâris) Dibek taşı
MİHRAT Tennur odunu karıştırdıkları âlet * Çiftçi sabanı
MİHRAT (C: Mehârit) Her yıl derisi kavlayıp soyulmak âdeti olan yılan
MİHRBAN f Merhamet ve şefkat sahibi Muhabbetli, sevimli, yumuşak huylu ve güleryüzlü
MİHRBANÎ f Dostluk, muhabbet, sevgi
MİHRE f Acemi ördekleri avlamak için su kenarlarına bağlanan ördek
MİHREF (C: Meharif) İçine yemiş koydukları kap
MİHREZ İğne, ibre
MİHRGAN f Sonbahar Güz mevsimi * Eski İranlıların iki büyük bayramlarından birinin adı
MİHRNAZ f Naz güneşi Çok nazlı
MİHSAD Ekin orağı
MİHSAF (C: Mehâsıf) Biz dedikleri ince uzun demir
MİHSAL Ok yapılan demir
MİHSAL Keskin kılıç
MİHSARRE Bir kimsenin elinde tuttuğu sopa veya değnek
MİHSERE Süpürge
MİHŞAH (C: Mehâşi) Kaba kilim
MİHTAB Balta Odun kesmekte kullanılan âlet
MİHTAT Cetvel tahtası
MİHTER (C: Mihterân) Daha büyük Daha ulu
MİHTERÂN (Mihter C) f Daha büyükler
MİHTERÎ f Büyüklük, ululuk, azimlik
MİHVAL Çok hilekâr Hileci Dolandırıcı
MİHVEKA Süpürge
MİHVER Dünyanın kuzey ve güneş kutbu arasından geçtiği farz olunan hat, dönen bir şeyin ortasından geçen mil Düzgün geometrik şekilleri iki eşit kısma ayıran doğru çizgi Çark ve tekerlek gibi dönen şeylerin ortasından geçen mil Merkez * Mat: Üzerinde bir müsbet ciheti var farzedilen sonsuz hat * Kağnı arabasının dingili
MİHVER-İ ÂLEM Arzın merkezinden geçerek semâ küresini her iki tarafta kesen mevhum hat
MİHVER-İ HAREKÂT Askeri harekâtın yapıldığı yer
MİHVER-İ ARZ Arzın kuzey ve güney kutupları arasında uzanıp, merkezden geçtiği farz olunan hat
MİHVER-İ NEBAT Kök, gövde ve yaprakların tamamı
MİHYAC Şiddetli * Çok, ziyâde, fazla
MİHYAF Tez susayan davar
MİHYAL Bir yıl ekilip, bir yıl ekilmeyen arazi
MİHYAT İğne
MİHZA (MİHZAB) Ateş karıştırmakta kullanılan ağaç
MİHZAB Boyacıların elbise boyadıkları küp
MİHZAC Çamaşır tokacı
MİHZAK Çok gülen kadın
MİHZAR Mânâsız ve saçma sapan sözler konuşan
MÎK f Çekirge
MÎK Çabuk ağlayan, yufka yürekli olan
MİKA Muhabbet, sevgi
MİKAA Kassarların üzerinde bez döğdükleri ağaç * Kassarlar tokmağı * Yaşlı ve uzun boylu kimse
MİK'AB Geo: Küb * Mat: İki defa kendisi ile çarpılan sayı
Mİ'KAB Kızdan sonra oğlan doğuran kadın Bir oğlan sonra bir kız doğuran
MİK'AB (C: Mekâıb) Topuk mesti
MİKÂİL Rezzakıyyet arşının hamelesi olan büyük Melek Dört Büyük Melekten birisi (Bak: Melâike)
MİKAMME Süpürge
MİKAT Bağırdak ipi, (oğlancıkları beşikte onunla bağlarlar) * Kesilme ânında koyunun ayağını bağladıkları ip

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #42
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MİKAT Bir iş için tayin edilen zaman veya yer * Mekke-i Mükerreme yolu üzerinde hacıların ihrama girdikleri yer
MİKATÎ Hacc mevsimini beklemek üzere Mekke-i Mükerreme'de kalan kimse
MİKAT SÜNNETİ Hacca niyet edenin ihrama girmesi
MİKATT (C: Mikât) Üzerinde kalem kesecek âlet
MİKDAD Demir kesme âleti
MİKDAM (C: Makadim) Çok ayaklı * Kıdemli * Çok çabalayıp uğraşan Fazlaca gayret sarfedip ikdâm eden
MİKDAR Parça Kısım Bölük * Kıymet Değer Derece
MİKDAR-I KÂFİ Yeter derecede
MİKDAR-I KAMET Namaza başlamak için okunan kamet zamanı kadar
MİKELE Sofra takımı
MİKHAL (C: Mekâhil) Göze sürme çekmekte kullanılan âlet
MİKLEB Eskiden ciltlenen kitapların sol tarafındaki fazlalık parçanın adı
MİKLEME Kalemlik, kalem konacak âlet
MİKNE (C: Mekenât) Süpürge
MİKNESE Süpürge
MİKNET Güç, kudret, kuvvet
MİKRA' Balta gibi bir alettir ve onunla taş parçalarlar
MİKRAA (C: Mekâri) Davul çomağı * Çoban değneği
MİKRAM Çok ikram ve kerem eden Bağışlayan, ihsan eden
MİKRAM (MİKRAME) (C: Mekârim) Kadınların başını ve yüzünü örttükleri nakışlı bez
MİKRAT (C: Mekârâ) Su mecrâsı (Her taraftan gelen yağmur suyu orada toplanır) * Büyük havuz * Büyük çanak
MİKRAZ (C: Mekariz) Makas
MİKREB (C: Mekârib) Çift sürmede kullanılan saban
MİKRON Fr Metrenin milyonda biri Milimetrenin binde biri
MİKROSKOP Fr Gözle görülmeyecek kadar küçük cisimleri, çok defa büyük göstermeye yarayan âlet
MİKSAHA (C: Mekâsih) Süpürge
MİKSAL Çok keskin kılıç
MİKSAR Çok konuşan, sözü uzatan, geveze * Çoğaltan, teksir eden
MİKSEFE (Kesâfet den) İçine elektrik enerjisi yığılan âlet (Kondansatör)
MİKSEHA (C: Mekâsih) Süpürge
MİKSİR Çok söyleyici, çok konuşan
MİKŞAT Hattatların, kamış kalemlerinin kabuğunu soymakta kullandıkları âlet
MİKTA' Kesecek âlet
MİKTEBE Tabak üstüne örttükleri nesne
MİKTEL Onbeş sa' miktarı nesne alır ölçek
MİKVAL Çok konuşan
MİKVED (C: Mekavid) Yular
MİKVEL Lisan Dil
MİKYAL (C: Mekâyil) (Keyl den) Ölçek Tahıl ölçeği
MİKYAS Kıyas edecek, ölçecek âlet Ölçü âleti Uzunluk ölçüsü Ölçek
MİKYAS-I KUVVET Kuvvet ölçer Dinamometre
MİKYAS-I MÂ Hidrometre
MİKYAS-I ZELAZİL Yer sarsıntısının şiddet ve yönünü gösteren âletler
MİKYAS-ÜL HARARE Harâret derecesini ölçen âlet Termometre
MİKYAS-ÜL MÂYİAT Sıvıların yoğunluk derecesini ölçen âletin adı
MİKYAS-ÜR RİYAH Rüzgâr hızını tâyin eden âlet
MİL İğne gibi ince ve uzun bir âlet * Göze sürme çekecek âlet * Ucu sivri çelik kalem * Sivri dağ tepesi * Bir çarkın, üzerinde döndüğü mihver, eksen * Elektromotordan iş tezgâhına kuvvet nakleden uzun çelik çubuk * Selin bıraktığı en verimli münbit toprak * Mesafeyi gösteren işaret çubukları * Bir kilometreden fazla mesafe, uzaklık
MİL-İ BAHRÎ İngiliz deniz mili (1852 metre)
MİL-İ BERRÎ Kara mili (1609 metre)
MİLA Bir kap dolusu nesne
MİLAD (Velâdet den) Doğum günü * Hz İsa'nın (AS) doğum günü kabul edilen yıl başı
MİLADÎ Milada ait Milada dayanan Ekser Avrupalıların takvim başlangıcı yaptıkları Milad yılına ait * İsa'nın (AS) doğumundan itibaren başlayan takvim ki, miladî tarih denir
MİLAH (Milh C) Milhler, tuzlar
MİLAHAT Gemicilik Gemicilik bilgisi
MİLAK Bir nesnenin kıyam ve sebâtına sebep olan nesne
MİL'AKA (C: Melâik) Tahta kaşık
MİL'AKA-TIRAŞ f Tahta kaşık yapan
Mİ'LAT (C: Meâli) Yas tuttuğunda, kadınların gözyaşı sildikleri bez
MİLAT Duvara yaptıkları çamur Sıva balçığı
MİLBEN Kerpiç kalıbı * Süt sağacak kap
MİLDEM (MİLDÂM) Çekirdek dövdükleri taş * Ahmak ve iri vücutlu kimse
MİLDES Hurma çekirdeğini dövdükleri büyük taş
MİL'E Dolu, dolusu * Cemaat (Bak: Mele') * Havuz
MİLEL (Millet C) Milletler Bir millet sayılan topluluklar * Bir din veya mezhebde olan topluluklar
MİLEL-İ MÜTEMEDDİNE Medenileşmiş milletler
MİLEL-İ SÂİRE Başka, diğer milletler
MİLEZZ Katı, şiddetli, şedid
MİLG Ahmak
MİLH (C: Emlâh-Milha-Milah) Tuz
MİLHA (Milhât) (C: Melâhi) Eğlence, oyun, cümbüş
MİLHA (Milh C) Tuzlar
MİLHA Kutu Dağarcık
MİLHAB (C: Melâhib) Kesecek âlet * Ber nesnenin kabuğunu soyacak âlet
MİLHAFE Bürünecek şey Yorgan
MİLHE Güzel kelâm, lâtif söz
MİLHEZ Mürekkep karıştırmakta kullanılan bir âlet
MİLHÎ (Milhiye) Tuzla alâkalı Tuzdan
MİLİ f Kedi
MİLİS Fr Orduya yardımcı halk kuvveti
MİLK Mal cinsinden olan yer Birisinin tasarrufu altında bulunan yer Mülk
MİLK-İ YEMİN Köle, cariye
MİLKA Eskiden mürekkep hokkalarına konulan ham iplik
MİLKAT Cerrah cımbızı
MİLKAT (C: Melâkıt) Tandırdan ekmek çıkaracak âlet
MİLKDAR f Hükümdar, pâdişah Mülk sâhibi
MİLKED Nesne dövecek âlet
MİLLET Bir dinden olanların topluluğu Din, dil ve târih beraberliği bulunan insan cemaatı Sınıf Topluluk * Bir sülâleden gelenlerin hepsi * Maddi, mânevi bir unsurdan sayılıp beraber yaşayanların hepsi
MİLLET-İ BEYZA Bütün Müslümanlar
MİLLET-İ HÂKİME Hâkim millet
MİLLET-İ MERHUME Müslümanlar, İslâm Milleti (Allah'a ve onları ebedi saadete sevkeden emirlerine itaat ettiklerinden, kendileri rahmete mazhar olmuşlardır)
MİLLÎ (Milliye) Din ve millete âit, milletle alâkalı, millete mensub
MİLLİYET Ümmet Aralarında din, dil ve tarih birliği olan topluluktaki hâl Millet olma Aralarında maddi mânevi birlik ve beraberlik râbıtaları bulunan topluluktaki vasıf (Milliyetimiz bir vücuddur Ruhu, İslâmiyyet; aklı, Kur'ân ve imândır)(Kimin himmeti milleti ise, o tek başiyle küçük bir millettir M)(Fikr-i milliyet, şu asırda çok ileri gitmiş Hususan dessas Avrupa zâlimleri, bunu İslâmlar içinde menfi bir surette uyandırıyorlar, tâ ki, parçalayıp, onları yutsunlarHem fikr-i milliyette bir zevk-i nefsâni var; gafletkârâne bir lezzet var; şeâmetli bir kuvvet var Onun için şu zamanda hayat-ı içtimaiye ile meşgul olanlara, "Fikr-i milliyeti bırakınız!" denilmez Fakat, fikr-i milliyet iki kısımdır Bir kısmı menfîdir Şeâmetlidir, zararlıdır; başkasını yutmakla beslenir, diğerlerine adâvetle devam eder, mütayakkız davranır Şu ise, muhâsamet ve keşmekeşe sebebdir Onun içindir ki, hadis-i şerifte ferman etmiş: $Ve Kur'an da ferman etmiş: $ İşte şu hadis-i şerif ve şu âyet-i kerime; kat'i bir surette menfî bir milliyeti ve fikr-i unsuriyeti kabul etmiyorlar Çünki: Müsbet ve mukaddes İslâmiyet milliyeti, ona ihtiyaç bırakmıyor M) (Bak: Türk)(Menfî milliyette ve unsuriyet fikrinde ifrat edenlere deriz ki:Evvelâ: şu dünya yüzü, hususan şu memleketimiz, eski zamandan beri çok muhaceretlere ve tebeddülâta mâruz olmakla beraber; Merkez-i Hükümet-i İslâmiyye bu vatanda teşkil olduktan sonra, akvâm-ı sâireden pervane gibi çokları içine atılıp, tavattun etmişler İşte bu halde Levh-i Mahfuz açılsa ancak hakiki unsurlar birbirinden tefrik edilebilir Öyle ise, hakiki unsuriyet fikrine, hareketi ve hamiyeti bina etmek mânasız ve hem pek zararlıdır Onun içindir ki: Menfî milliyetçilerin ve unsuriyet-perverlerin reislerinden ve dine karşı pek lâkayd birisi mecbur olmuş; demiş: "Dil, din bir ise; millet birdir" Mâdem öyledir Hakiki unsuriyete değil; belki dil, din, vatan münâsebatına bakılacak Eğer üçü bir ise, zaten kuvvetli bir millet; eğer biri noksan olursa, tekrar milliyet dairesine dâhildir M)
MİLLİYETPERVER f Milliyetini seven
MİLSAH (C: Melâsıh) Keten tarağı
MİLT Nesebi bilinmeyen
MİLTAN Yağ değirmeni
MİLTAT Dimağa ermiş olan baş yarası * Deniz kenarı
MİLVAH Tuzak yanında koydukları kuş * Semiz olmayan hayvan
MİLVAT Mala
MİLZAB (C: Melâzib) Aşırı derecede cimri, pek hasis
MİM Kur'ân-ı Kerim alfabesindeki yirmidördüncü harf olup, ebced hesabında kırk sayısının karşılığıdır * Tarih yazarken bazan Muharrem ayına bir işaret olabilir * Bir kitap veya ibarenin sonuna veya altına temme (bitti) yerine ve "mâlum oldu, görüldü" makamında konulan bir harftir (Bak: Ebced)
Mİ'MAR İmar eden Hüner sâhibi İnşaat plânlarını yapan ve bunların kurulmasına bakan san'atkâr Binâ inşa eden mühendis
Mİ'MARÂN f Mimarlar
Mİ'MARÎ (Mi'mariyye) Mimarlıkla alâkalı Mimarlığa âit * Bir yapı için mimara verilen para
MİMHA Meni silmeye mahsus bez parçası
MİMHAZA Yayık (Onunla yoğurttan yağ çıkarırlar)

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #43
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MİMÎ (Mimiyye) Mim harfi ile alâkalı İçinde mim harfi bulunan kelime
MİMLAKA Yer düzeltecek taş
MİMLEHA Tuzlu yer
MİMRAZ Hastalıklı, illetli
MİMSAH Yalancı
MİMSAHA Adi basacak nesne * Yüz silecek mendil
MİMSİZ MEDENİYET Vahşilik, denîlik Alçaklık * Medeni kelimesinin, Kur'ân alfabesine göre "mim" harfini kaldırırsak, denî kelimesi kalır Buna binaen, "mimsiz medeniyyet" de denî, alçak ve zâlim yerinde kullanılmıştır
MİMTAR Yağmurluk
MİN Arabçada harf-i cerrdir 1- Mekân ve bir şeye başlamayı ifâde ederMeselâ: $ "Haftadan haftaya" da olduğu gibi2- Teb'iz için olur Meselâ: $"Kim bir kavme benzemeğe özenirse onlardan sayılır" cümlesinde olduğu gibi Bazılarını, bir kısmını ifâde ediyor 3- Cinsi beyan için olur Meselâ: $ "İşlediğiniz hayrı Allah bilir" cümlesinde "min" tebyine (açıklamaya) vesile oluyor4- Bedel-i ivâz (karşılık) için olur Meselâ: $ "Ahirete bedel, dünya hayatına râzı mı oldunuz" cümlesinde olduğu gibi5- Tâlil (sebeb bildirmek) için olur Meselâ: $ "Allah'tan korktuğu için ağlıyor" cümlesinde olduğu gibi Önündeki kelime mef'ulün leh olur6- İstiğrak ifadesi için olur Gâyet, hiç bir, hiç gibi "Bize hiç bir yorgunluk dokunmadı" cümlesinde olduğu gibi $ Bâzı fiiller mef'ul-ü bihini, "min" ile alır Bu takdirde den, dan manası ile tercüme edilmez7- Tahsis-i alel umum (katiyyet ifadesi) için olur Bu da zâidedir Meselâ: $ "Hiç kimse bana gelmedi" cümlesinde olduğu gibi Bunlardan başka "min" harf-i icerri;fasıl mânasına, birbirine zıd iki kelimeden ikincisine dahil olur Bâ-i cerreye, an $, fi $, ind $, alâ $'ya müradif olur $ Rubbemâ, mânasına ve sıla olur Lâm-ı zâide ve $ müz ve ba-i kasem yerinde de kullanılır
MİNA Şişe, cam, billur * Parlak saray * Sırça Kuyumcuların kullandıkları lâcivert renkli sırça
MİNA' (C: Miyâni) Liman
MİNAFAM f Cam mavisi, sırça renkli
MİN'AM Çok in'am ve ihsan eden
MİNARAT (Minare C) Minareler
MİNARE (C: Minarat) (Aslı menare'dir) Nur mevzii Ezan mevkii
MİNA-RENK f Gök mavisi
Mİ'NAS Kız doğuran kadın
MİN-BA'D Bundan sonra, bundan böyle
MİNBAZ Hallaç tokmağı
MİNBER Camide hatibin hutbe okumasına mahsus kürsü (Rif'at mânasına olan nebr'den ism-i âlettir) (Bak: Hutbe)( Minber, Vahy-i İlâhinin tebliğ makamı olduğundan, o vesvese-i siyasiyenin hakkı yoktur ki o makâm-ı âliye çıkabilsin S)
MİNBEZE Yastık
MİNCAB Zayıf kimse * Yeleği ve temreni olmayan ok
MİNCAR Havan Havan eli
MİNCEDE Küçük asâ, küçük sopa * Yorgancı çubuğu
MİNCEL (C: Menâcil) Orak Ekin orağı
MİNCEM (C: Menâcim) Terâzi kolu
MİNCERE Soğuk suya harâret veren kızmış sıcak taş (O suya "necire" derler)
MİN-CİHETİN Bir cihetten, bir bakıma göre
MİNCİLAB Murdar su, pis su
MİNDAG Hücum edecek âlet
MİNDAS Yeyni avret, hafif kadın
MİNDEF (C: Menâdif) Hallaç yayı
MİNDEL Hırslı, doymaz ve açgözlü insan Yırtıcı kimse * Zorba, eşkiya
MİNDİF Atılmış pamuk
MİNDİL (C: Menâdil) Peşkir Mendil Bez parçası
MİN-EL-ARŞ İLE-L-FERŞ Arştan yeryüzüne kadar
MİN-EL EVVEL Evvelden beri
MİN-EL EZEL Ezelden beri
MİN-EL KADİM Çok evvelden Eskiden beri
MİN-EL MÜHLİKAT Helâk edenlerden Mühlik olanlardan
MİNEN (Minnet C) Minnetler
MİNESSERA İLESSÜREYYA (Mines serâ il-es süreyyâ) Yerden göğe kadar
MİN-EŞ ŞEMS Güneşten
MİNFAH (C: Menâfih) Körük
MİNFAK Çok fazla nafaka veren
MİNFEHA Peynir mayası
MİN GAYR-I HADDİN Had harici, edeb dışı olarak * Haddim olmayarak
MİNH (MİNHÜ) (C: Minhüm) Ondan (Müzekker hâli)
MİNHA (C: Minhünn) Bundan, ondan (Müennes hâli)
MİNHA (C: Minah-Menâyih) Atiyye, bahşiş
MİNHAC Meslek Yol Açık ve belli yol * f Büyük ve işlek cadde
MİNHAC-I HİDAYET Doğru yol Hidayet yolu
MİNHAC-ÜS SÜNNET Sünnet yolu Sünnet caddesi Hazret-i Peygamber'in (ASM) gittiği, emrettiği şeriat yolu
MİNHAR Misafirperver Misafir kabul edip ağırlayan
MİNHAS (C: Menâhis) Uğursuz şey
MİNHAT (C: Menâhit) Dülger rendesi Taş veya tahta yontmada kullanılan âlet
MİN-HAYSÜ-LAYAHTESİB Hesab edilmedik ve umulmadık yerden veya kadar (mânasında)
MİNHÜM Onlardan
MİN İLA den ye kadar
MİNKAA Küçük taş çömlek
MİNKAB Delecek âlet Ateş yakmak ve tutuşmak
MİNKAL (C: Menâkıl) Çamur teknesi
MİNKALE Geo: Yarım dâire şeklinde dereceli geometri âleti İletki
MİNKAR (C: Menâkir) Yırtıcı kuşların gagası * Taşçı kalemi Taş yontmağa mahsus kalem
MİNKAR-I MAHRUT Gagaları konik biçimde ve kuvvetli olan kuşlar (Serçe, karga gibi)
MİNKAR-I MEŞKUK Kırlangıç ve çobanaldatan gibi gagaları kısa ve çok yarık olan kuşlar
MİNKARÎ Gaga biçiminde Gagayı andırır tarzda
MİNKAŞ (Minkaşe) Cımbız, kıskaç * Demir kalem
MİNKAZ Uzunluğuna yarılmış, boylamasına bölünmüş
MİN KÜLL-İL VÜCUH Her yönden Her cihetle
MİN-MA (Mimmâ okunur) Şey, nesne O şeyden
MİNMAS Kıl yolacak âlet
MİNNET İyiliğe karşı duyulan şükür hissi * Birisine iyilik etmek * Yapılan iyilikleri sayarak başa kakmak
MİNNETDAR f Bir iyiliğe karşı minnet duyan Yük altında kalır gibi birisinin iyiliğine karşı mahcubiyet
MİNNETDARANE f Minnetli olarak Minnet eder surette
MİNNETDARÎ f Minnetdarlık
MİNNETDİDE f Minnet ve iyilik görmüş
MİNNETKEŞ (C: Minnetkeşân) f Minnet altında bulunan Minnet çeken
MİNNETKEŞÂN (Minnetkeş C) Minnet altında bulunanlar, minnet çekenler
MİNNETŞİNÂS (C: Minnetşinâsân) İyilik tanıyan Minnet bilir
MİNNETŞİNÂSÎ f İyilik tanıyıcılık, minnet bilirlik
MİNSAF (C: Menâsıf) Hizmetkâr, hizmetçi
MİNSAR (MİNSİR) Yardımı çok olan kimse * Yardım edecek âlet
MİNSEC (C: Menâsic) Çulhaların bez tarağı
MİNSEE (MİNESSEE) Asâ, sopa
MİNSEF (C: Menâsif) Elek Kalbur Külünk
MİNSEGA (C: Menâsıg) Ekmekçilerin ekmek tozunu sildikleri nesne * Yufka yuvarlağı
MİNSER (C: Menâsir) Yırtıcı kuşların gagası * Taşçı kalemi * Yüz ile ikiyüz adet arasında olan asker * Önlerinde ne bulunur yıkıp yakıp târumar eden asker * Otuz ile kırk arasında olan at * Kırktan elliye veya altmışa; ve yüzden ikiyüze kadar olan at
MİNŞAA Çulha mekiği
MİNŞAKKA Yarık, çukur, oyuk
MİNŞAR (C: Menâşir) Testere, biçki
MİNŞEFE Sünger, bez gibi su silmeğe mahsus nesne
MİNŞEGA Ot ve yem koydukları kap
MİNŞEL (MİNŞÂL) (C: Menâşil) Yemek çatalı
MİN-TARAFİLLAH Allah tarafından Cenâb-ı Hakk'ın emriyle
MİNTAŞ (C: Menâtiş) Kıl yolacak âlet Cımbız
MİNU Şişe, sırça, cam * Zümrüt * Cennet, firdevs
MİNU-YU HÂK Mezar, kabir
MİNVAL Hareket tarzı, davranış Usul, yol * Fayda * Uslub, tarz * Bez dokuyan cüllah
MİN-VECHİN Bir bakımdan, bir cihetten
MİNYATÜR Eski el yazısı kitapları süslemek için sulu boya ile yapılan ince resimler hakkında kullanılır bir tâbirdir İtalyanca "minyatura" kelimesinden alınmadır Buna vaktiyle küçük nakış demek olan "hurde nakış" denilirdi (OTDS) * İnce bir san'atla yapılmış küçük resimler

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #44
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MİNZAR Ayna Bakma âleti Gözlük
MİR Amir Bey Baş Kumandan Vâli
MİR-İ KELÂM Güzel ve zarif konuşan
MİRA' (Riya dan) Riya etme, riyakârlık yapma * Başkasının sözüne itiraz edip mücâdele etme * İçindekinin aksini söyleme
MİR-AB f Bir kentin su işlerine bakan kişi
Mİ'RAC Merdiven, süllem * Yükselecek yer * En yüksek makam * Huzur-u İlâhî Peygamberimiz Hz Muhammed (ASM) Efendimizin, Receb ayının 27 gecesinde Cenab-ı Hakk'ın huzuruna ruhen, cismen, hâlen çıkması mu'cizesi ki; en büyük mu'cizelerinden birisidir(Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, nasılki Arz ahâlisine inşikak-ı Kamer mu'cizesini göstermiş; öyle de: Semâvat ahâlisine, Mi'rac mu'cize-i ekberini göstermiştir İşte Mi'rac denilen şu mu'cize-i âzamı, Otuzbirinci Söz olan Mi'rac Risalesi'ne havale ederiz Çünki o risale, o mu'cize-i kübrâyı, ne kadar nurani ve âli ve doğru olduğunu kat'i bürhanlarla, hattâ mülhidlere karşı da isbat etmiştir Yalnız, mu'cize-i Mi'racın mukaddimesi olan Beyt-ül-Makdis seyahatı ve sabahleyin Kureyş kavmi, Ondan Beyt-ül Makdis'in târifatını istemesi üzerine hâsıl olan bir mu'cizeyi bahsedeceğiz Şöyle ki:Mi'rac gecesinin sabahında, Mi'râcını Kureyş'e haber verdi Kureyş tekzib etti Dediler: "Eğer Beyt-ül Makdis'e gitmiş isen, Beyt-ül Makdis'in kapılarını ve duvarlarını ve ahvâlini bize târif et" Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman ediyor ki: $Yâni: "Onların tekziblerinden ve suâllerinden pek çok sıkıldım Hattâ öyle bir sıkıntı hiç çekmemiştim Birden Cenab-ı Hak, Beyt-ül-Makdis'i bana gösterdi; ben de Beyt-ül-Makdis'e bakıyorum, birer birer herşey'i târif ediyordum" İşte o vakit Kureyş baktılar ki: Beyt-ül-Makdis'ten doğru ve tam haber veriyorHem Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Kureyş'e demiş ki: "Yolda giderken sizin bir kafilenizi gördüm kâfileniz yarın filân vakitte gelecek Sonra o vakit kâfileye muntazır kaldılar Kâfile bir saat teehhür etmiş Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın ihbarı doğru çıkmak için, ehl-i tahkikın tasdikıyla, Güneş bir saat tevakkuf etmiş Yâni Arz, O'nun sözünü doğru çıkarmak için; vazifesini, seyahatını bir saat tâtil etmiştir ve o tâtili, Güneş'in sükunetiyle göstermiştir İşte Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm'ın birtek sözünün tasdikı için, koca Arz vazifesini terkeder; koca Güneş şâhid olur Böyle bir Zâtı tasdik etmeyen ve emrini tutmayanın, ne derece bedbaht olduğunu ve O'nu tasdik edip emrine $ diyenlerin ne kadar bahtiyar olduklarını anla M)
Mİ'RAC-UN NEBİ Hazret-i Peygamber'in (ASM) huzur-u İlâhîde yükselmesi(Mi'râc-un Nebi : Zât-ı Ahmediyye (ASM) Efendimizin seyr-i sülukundan ibârettir Zât-ı Muhammediye'nin bütün kâinatın fevkine çıkıp, bütün mevcudattan geçip, bütün mahlukatın Hâlikı ile umumî, küllî, ulvî bir sohbetidir)(Mi'rac meselesi erkân-ı imaniyyenin usulünden sonra terettüb eden bir neticedir Ve erkân-ı imaniyyenin nurlarından medet alan bir nurdur Erkân-ı imaniyyeyi kabul etmeyen dinsiz mülhidlere karşı elbette bizzat isbat edilmez Çünkü Allah'ı bilmeyen, peygamberi tanımayan ve melâikeyi kabul etmeyen veya semâvatın vücudunu inkâr eden adamlara Mi'rac'dan bahsedilmez Evvelâ o erkânı isbat etmek lâzım geliyor S) (Bak: Bast-ı zaman)
Mİ'RAC GECESİ Leyle-i Mi'rac da denir Arabî aylardan Receb-i şeri'fin yirmiyedinci gecesidir
Mİ'RACİYYE Mi'raca âid Mi'rac hakkında Peygamberimiz Hz Muhammed'in (ASM) Mi'rac mu'cizesi hakkında yazılmış manzume veya bu hususta yazılan eser
MİRADE Mancınık taşı
MİRADES (C: Merâdis) Kuyu içinde su var mıdır diye bilmek için bıraktıkları taş * El değirmeni
MİRAH Sürur, neşat, sevinç
MİR-AHUR f Sarayda at işlerine bakan memurun ünvanıdır
MİRALAY Alay kumandanı Albay
MİRAN (Mir C) Beyler
MİRAN (C: Mârin) Vahşi canavar yatağı
MİRAN AŞİRETİ Cizre havalisinde Bühti ismi ile de anılan bir aşiret adı
MİRAR Kerreler Def'alar
MİRAREN Defalarca, birçok kere
MİRAS Ölen kimseden akrabalarına ve yakınlarına kalmış olan mal, mülk( $ olan hükm-ü Kur'anî, mahz-ı adâlet olduğu gibi, ayn-ı merhamettir Evet adâlettir Çünki; ekseriyet-i mutlaka itibariyle bir erkek, bir kadın alır, nafakasını taahhüt eder Bir kadın ise, bir kocaya gider, nafakasını ona yükler; irsiyetteki noksanını telâfi eder Hem merhamettir, çünki: O zaife kız, pederinden şefkate ve kardeşinden merhamete çok muhtaçtır Hükm-ü Kur'ana göre o kız, pederinden endişesiz bir şefkat görür Pederi ona, "Benim servetimin yarısını, ellerin ve yabanilerin ellerine geçmesine sebeb olacak zararlı bir çocuk" nazariyle endişe edip bakmaz O şefkate, endişe ve hiddet karışmaz Hem kardeşinden rekabetsiz, hasedsiz bir merhamet ve himayet görür Kardeşi ona, "hânedanımızın yarısını bozacak ve malımızın mühim bir kısmını ellerin eline verecek bir rakib" nazariyle bakmaz; o merhamete ve himayete bir kin, bir iğbirar katmaz Şu halde o fıtraten nazik, nâzenin ve hilkaten zaife ve nahife kız, sûreten, az bir şey kaybeder; fakat ona bedel akaribin şefkatinden, merhametinden, tükenmez bir servet kazanır Yoksa rahmet-i Hak'tan ziyade ona merhamet edeceğiz diye hakkından fazla ona hak vermek, ona merhamet değil, şedit bir zulümdür Belki zaman-ı câhiliyette gayret-i vahşiyaneye binaen kızlarını sağ olarak defnetmek gibi gaddarâne bir zulmü andıracak şu zamanın hırs-ı vahşiyanesi, merhametsiz bir şenâate yol açmak ihtimali vardır M)
MİRASHAR f Mirasyedi Kendine kalan mirası yiyen Mirashor
MİR'AŞ (MER'AŞ) Çok yüksekten uçan güvercin
MİR'AT Ayine Ayna * Meşhur bir cins lâle
MİR'AT-ÜL AYN Bir şeyin dış görünüşü
Mİ'RAZ (C: Meâriz) Zıpkın adı verilen yeleksiz uzun ok * Bir sözün gizli mânâsı Ta'riz
Mİ'RAZ Süs için giyilen güzel elbiseler
MİRAZZA Harmanı sürecek döven
MİRBA Ganimet malının dörtte biri
MİRBA (MİRBÂE) Gözcülerin üstüne çıkıp baktıkları yüksek yer
MİRBAA Asâ, değnek, sopa
MİRBAT Davar bağlanacak bağ
MİRBED (C: Merâbid) Ev içinde olan küçük hücre (içine esvap koyarlar) * Davar ahırı * Davar duracak yer * Hurma kuruttukları yer
MİRCEL (C: Merâcil) Kazan
MİRDA Gemicilerin kullandıkları uzun ağaç
MİRDİYAN (Mirdiyane) Mersin ağacı
Mİ'RE (C: Miâr) Kin, adâvet, düşmanlık
MİREMME Sığır ve deve gibi tırnaklı hayvanların dudağı
MİRFA(T) İttifak etmek, bir olmak, birleşmek
MİRFAK Dirsek * Mutfak Kiler * Semânın şimal tarafında bir yıldız ismi
MİRFAKA Dirsek yastığı
MİRFED Büyük kâse
MİRFEŞE Kürek
MİRGAH Kaymak alacak âlet
MİRHA İrhâ denilen yelmekle yelip seğirten at
MİRHA(T) (C: Merâhâ) Yürüyücü at
MİRHA(T) Salıverilmiş, bırakılmış perde
MİRHAZ (MİRHÂZA) Gasilhâne, abdesthâne, kenif * Çamaşır tokmağı
MİR'IZZA (MİR'IZÂ) Keçi kılının altında olan tiftik
MİRÎ Devlete âid Devlet hazinesine mensub
MİRİLU Uzayan harblerde ve askerin kifayetsizliği zamanlarında aylıkla toplanan askerler Bunlar talimsiz, intizamsız oldukları için "Nefer-i âm: Bütün halkın cenge sürülmesi" hükmünde kalıyor, bir istifade te'min olunamıyordu Yeniçeri Ocağı'nın ilgasıyla muntazam askerî teşkilât yapılınca bu türlü asker istihdamından vaz geçilmiştir * Hükümete ait gelir menbaları yerinde de mirilu tabiri kullanılırdı
MİRKAK Oklava
MİRKAM (C: Merâkım) Kalem
MİRKAT Merdiven Basamak Derece
MİRKEN (C: Merâkin) Don yıkayacak kap * Küçük leğen
MİRLİVA Tugay kumandanı Tuğgeneral
MİRMA(T) (C: Merâmâ) Nişan oku
MİRRE Kuvvet * Öd * Akıl * Kat * Sağlamlık
MİRRİD Müfsid, kötü ve şerir kimse
MİRRİH Şâd, neşeli ve mesrur kimse
MİRRİH Uzun ok ("Pertev oku" derler) * Yeleği olmayan ok * Bir yıldız adı
MİRSAD Gözetleme yeri Rasad yeri * Gözetleme âleti * Suçluları gözleyip duran * Pusu * Suçlular için hazır bekleyen
MİRSAD-I İBRET İbretle seyretme yeri
MİRSAD-I TEFEKKÜR Tefekküre sebep olan
MİRSAD (C: Merâsıd) Geniş yol
MİRSAL (C: Merâsil) Tenbel yürüyüşlü davar * Küçük ok
MİRSAT Gemi demiri Lenger
MİRŞAH (Mirşaha) Süzgeç
MİRŞAHA Eyer altına konulan keçeyi davardan almak
MİRŞEKA (C: Merâşik) Terzi yüksüğü
MİRŞEM Ekmek tozunu silecek tüy süpürge
MİRT (C: Mürât) Yünden veya haz denilen kumaştan elbise * Kadınların, esvapları üstüne giydikleri elbise
MİRTAC Kapı kilidi * Dar yol
MİRTAC Yarış atlarının beşincisi
MİRTAL (MİRTALE) Bulaşmak
MİRTAZ Dinin yasaklarından sakınan kimse
MİRVAHA (C: Merâvih) (Rih den) Yelpaze
MİRVAHA CÜNBÂN f Yelpaze sallıyan
MİRVED (C: Merâvid) Milve makara ortasındaki demir, mihver
MİRYE Şek, şüphe * Münazara Cedel (Bak: Temâri)
MİRZA Reis Bey * Büyük kimselerin çocuğu Beyzâde * Bazı İslâm topluluğunda iyi sülâleden olanlara, şehzâdelere, seyyidlere verilen ünvân olmakla beraber, bugün bir isim olarak çokca kullanılmaktadır
MİRZAB (C: Merâzib) Ululuk * Uzun ve büyük gemi
MİRZAH (C: Merâzıh) Çekirdek ve ona benzer şeyleri dövüp ezdikleri taş
MİRZAH Üzüm çubuğunu yerden kaldırıp bağlayıp sardıkları ağaç
MİRZAZ Havan eli

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #45
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MİRZEBE (C: Merâzib) Tokmak
MİS f Bakır
MİS' Şimal yeli, kuzey rüzgârı
MİS'AB (C: Mesâib) Değirmen oluğu * Havuz oluğu
MİSAFİR Seferde olan (Bak: Müsafir-Mukim)
MİSAHA Ölçmek, miktarını bilmek
MİSAK Anlaşma Sözleşme Yeminleşme Verilen söz
MİSAK Sürme, gütme, sevketme * Havada uçarken kanadını birbirine vurup uçan güvercin
MİSAL Bir şeyin benzer hali Benzer Örnek * Düş Rüya * Ahlâk ve âdâbla ilgili kıssa ve hikâye * Bir şeyin örneği ve sıfatı Kısas * Gr: İlk harfi harf-i illet olan (yani; elif, vav veyahut da yâ olan) fiil veya kelime
MİSAL-İ VAVÎ İlk harfi "vav" olan kelime
MİSAL-İ YAYÎ İlk harfi "ye" olan kelime
MİSALİYYE Misale dair
Mİ'SAM Nabız yeri Bilek
MİSANE Dizgin kayışı
MİS'AR (MİS'ÂR) (C: Mesâir) Uzun * Ateş küsküsü yapılan ağaç Ateş karıştırmağa mahsus âlet
Mİ'SAR (Mi'sara) Mengene
MİSAS El sürme, değme, dokunma * Cima etmek * Almak
MİSBAH Lâmba (Bak: Mısbah)
MİSBAH Yüzgeç
MİSBAH-I SADRÎ Göğüs yüzgeçi
MİSBAH-I ZENEBÎ Balıkların kuyruğu
MİSBAR (C: Mesâbir) Yaraya konulan fitil
MİSBEKE Mâden eritilip dökülecek kap
MİSDAK (Bak: Mısdak)
MİS'EB Bal konulan tulum, bal tulumu
Mİ'SELE (Asel den) Arı kovanı
MİSELLE (C: Misâl) Çuvaldız
MİSELLÎ Çuvaldızcı kimse
MİSEM Dağlama eseri * Dağ yapılan âlet * Güzelin çehresindeki cemâl eseri
MİSENN Bileği taşı
MİSFAT Süzgeç Tasfiye âleti
MİSFEN Törpü
MİSFERE Süpürge
MİSHA(T) (C: Mesâhi) Demir kürek, bel
MİSHAB Bel âletinin sapı
MİSHAB (C: Mesâhib) Sacayak
MİSHAL Eğe, törpü gibi yontma aletleri
MİSHANE Taş parçaladıkları nesne
MİSHAT Şarap koyacak kap
MİSHEB Siyah at
MİSHEL Dil, lisan * Eğe, törpü * Ziynet verecek nesne * Yabâni eşek * Dizgin
MİSHELÂN Geminin iki tarafındaki iki halka
MİSİL (Misl) Benzer Nâzır Tıpkısı
MİSİLLİ (Misillü) Benzeri Gibi Aynısı
MİSK Bir cins güzel koku ismi (Asya'nın büyük dağlarında yaşayan bir cins erkek ceylanın karınderisi altındaki bir bezden çıkarılır)
MİSK İLE ANBER Tamamıyla isteğe uygun (Misk ü anber de denir)
MİSKÂ' Sıklık vermek
MİSKAB (C: Mesâkıb) Mâden, kemik veya tahta gibi şeyleri delmekte kullanılan âlet, matkap
MİSKAL Yirmidört kıratlık (4,5 gr kadar) bir ağırlık ölçüsü (Bir kırat, beş normal arpa ağırlığında olup, bir dirhemin 1/14 üdür)
MİSKAL Devamlı tenbel olmak
MİSKAM Hastalıklı, illetli
MİSKA(T) (C: Mesâki) Su bardağı Su kovası
MİSKATA Düşürtücü ilâç veya sebep
MİSKET Fr Alaybozan tüfeği Patlayan bombadan etrafa sıçrayarak tahribe, yaralanmaya ve ölüme vesile olan sert parça Eskiden kullanılmış geniş çaplı bir silâh * Güzel kokulu meyve (Elma, üzüm vs)
MİSKİN Uyuşuk, tenbel, hareketsiz Zavallı * Cüzzam hastası * Fık: Kendi kendini idâre edemiyen, iktisabtan âciz, mal ve mülkü hiç olmayan kimse
MİSKİNÂNE f Tenbelcesine, miskincesine
MİSL (Bak: Misil)
MİSLAH Ham iken hurması dökülen hurma ağacı
MİSLAK Fesih lisanlı, güzel konuşan * Kırkbeş sene yaşayan adam
MİSLAK Fesih, beliğ konuşan kimse
MİSLAT (C: Mesâlit) Anahtarın bir dişi
MİSLİYET Benzeri ve misli olmak Benzerlik
MİSMA' (C: Mesâmi') (Sem'den) Kulak * Hastanın iç organlarını dinlemeğe yarıyan âlet
MİSMAK Çadırı yükseğe kaldıracak ağaç
MİSMAR Ensiz çivi, mıh Demir kazık
MİSMAR-I ÂHENİN Demir kazık
MİSMAS Karıştırmak
MİSMAZ Deyyus kimse
MİSRED Büyük taş, çanak
MİSSİK Çok cimri Hasis ve tamâhkâr
MİSTAH Yatık bardak * Çadır direği * Hurma yayıp kuruttukları yer
MİSTAR (Bak: Mıstar)
MİSTİK Fr Mistisizm ile âlâkalı * Fls: Bâtıni Kalben çok dindar Sofi
MİSVAK Kullanılması pek çok faydalı olan ve Peygamberimiz Hz Muhammed'in (ASM) ehemmiyetle tavsiye ettiği, diş fırçası vazifesini de gören, hoş kokulu ve meyvesiz bir ağacın dallarından kesilip kullanılan parça
MİSVAT Ekincilerin sürgüsü
MİSVAT Kazan kepçesi
MİSYON Fr Bir vazife ile bir yere gönderilen hey'et * Bir şahıs veyâ hey'ete verilen vazife
MİSYONER Fr Hıristiyanlığı neşre ve tanıtmağa çalışan kimse
MİŞ f Koyun, ganem
MİŞ' Aşı dedikleri kızıl balçık
MİŞA' Kumsuz yer
Mİ'ŞAB Otu bol olan çayırlık yer
MİŞAİL (Bak: Mihâil)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.