Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Güncel Haber Merkezi > Ekonomi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ekonomik, hedefler, işte, yeni

İşte Yeni Ekonomik Hedefler

Eski 04-14-2009   #1
yesimciwciw
Varsayılan

İşte Yeni Ekonomik Hedefler




IŞTE YENİ EKONOMİK HEDEFLER

Türkiye ekonomisi 2009'da yüzde 36 oranında küçülecek, işsizlik yüzde 135'e çıkacak Tahminler Katılım Öncesi Ekonomik Program'dan, yani hükümetin resmi beklentileri Açıklamayı Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren yaptı "Etkinlik ve yaygınlık bakımından daha önce görülmemiş bir kriz yaşıyoruz" diyen Ekren, 2009 tahminlerini revize etmek zorunda kaldıklarını söyledi Ekren, gerekirse yeniden revizyon yapılabileceğini de belirtti



Ekren, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile birlikte Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlediği toplantıda, küresel krizin Türkiye'ye etkileri hakkında bilgi verdi

Krizin Türkiye üzerindeki etkilerinin 2008 yılının son çeyreğinde hissedildiğini ve halen devam ettiğini belirten Ekren, bu nedenle 2009 yılı ilk çeyrek bütçe performansının eskiye oranla sapma gösterdiğini ifade etti

Özellikle cari transferlerde, sermaye giderlerinde ve faiz giderlerinde meydana gelen yüksek artışlarla küresel ekonomide meydana gelen daralmaya bağlı olarak Türkiye ekonomisinde gözlenen yavaşlamanın vergi performansını da olumsuz yönde etkilediğini dile getiren Ekren, "Bütçedeki gelişmelerin bir kısmı yeni uygulamaya konulan politika tedbirlerinden bir kısmı da küresel finans krizinden kaynaklanmaktadır" dedi

Ekren, 2008 yılının son çeyrek ve 2009 yılının ilk çeyrek göstergelerindeki gelişmelerin, 2009 yılı temel makro ekonomik bütçe büyüklükleri ve kamu borç dinamiklerinin daha önce ilan edilenden farklı trend izleyeceğini ortaya koyduğunu kaydetti

Bakan Ekren, ekonomik tedbir paketini açıklarken özellikle 2008 son çeyreğiyle 2009'un ilk çeyreğindeki verileri gördükten sonra gerekli revizyon, redaksiyon ve güncellemeyi yapacaklarını söylediklerini de hatırlattı

2002 - 2008 dönemi

Türkiye'nin 2002-2008 döneminde temel makro ekonomik göstergelerde iyi bir performans sergilediğini belirten Ekren, 2007-2008 dönemindeki performansta ve temel göstergelerde ise küresel krizin etkilerinin çok net şekilde görüldüğünü ifade etti

GSYH'nın 2008'de 741 milyar dolara, kişi başına düşen gelirin de 10 bin dolara ulaştığını belirten Ekren, şöyle konuştu:

"2003-2008 dönemindeki büyüme ortalaması yüzde 6-6,5 seviyesinde İşsizlik seviyesinde artış söz konusudur 10,3'ten 13,6'ya çıkmıştır ama bu rakam aralık ayı sonu itibarıyla olduğundan bunu diğer yıllarla mukayese edecek yıl ortalamasına ihtiyaç var Bunun için TÜİK'in yayınlayacağı yıl ortalamasını bekliyoruz

2002-2008 döneminde enflasyon 29,7'den 10,6'ya, Merkez Bankası gecelik faiz oranları 44'ten 15'e, devlet iç borçlanma senedi ihale bileşik faiz oranı ağırlıklı ortalama yıl sonu itibariyle 62,70'ten 19,23'e gelmiştir

Kamu net borç stokunun Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya oranı 61,4'ten 28,6'ya AB tanımlı kamu borç stoku da 73,7'den 39,5'e, bütçe açığını da -11,4'ten -1,8'e düşürmüş olduk Aynı dönemde cari açık da -0,3'dan -5,6'ya yükselmiş oldu"

"Türkiye'nin performansı iyi"

Bir kaç temel göstergeye bakıldığında işsizlik ve cari açık dışında Türkiye ekonomisinin oldukça iyi bir performans sergilediğini belirten Ekren, aynı tabloya 2002, 2007 ve 2008 dönemi için bakıldığında küresel krizin Türkiye ekonomisine etkilerinin çok daha net şekilde görülebileceğini kaydetti

Bu dönemde işsizlik, kur, kamu borç stoku ve bütçe açığında benzer tabloların ortaya çıktığını anlatan Ekren, şunları kaydetti:

"Merkez Bankası brüt rezervleri 2002-2008 döneminde 27 milyar dolardan 69 milyar dolara çıktı ama 2007-2008'de 71 milyar dolardan 69 milyar dolara indi

Sermaye hesaplarında cari açığın finansman tablosuna bakıldığında doğrudan yatırımların 2002-2008 döneminde 939 milyon dolardan 15 milyar dolara diğer yatırımların da 7 milyar dolardan 25 milyar dolara çıktığını söyleyebiliriz fakat 2007-2008 döneminde doğrudan yatırımların net olarak 19,9 milyar dolardan 15,6 milyar dolara indiğini, diğer yatırımların da 23,9 milyar dolardan 25,3'e çıktığını söylemek mümkün"

Genel olarak bakıldığında 2002-2008 dönemi itibarıyla Türkiye'nin makro ekonomik performansının diğer ülkelere göre göreceli olarak iyi bir seyir izlediğini vurgulayan Ekren, 2007-2008 döneminde ise küresel krizin de etkisiyle ülkenin kaybolan kırılganlıkları, büyüyen bir ekonominin sahip olduğu yeni yapı ve ilişkilerden dolayı farklı bir trend izlendiğini bildirdi

"Sanayi üretiminde dramatik bir düşüş trendi"

İhracatın 2008'in son çeyreğinden itibaren düşüş trendine girdiğini belirten Ekren, "İhracatımız içinde sanayinin payı ortalama yüzde 90-95, sanayinin üretim içinde GSYH içindeki payı ortalama yüzde 25 düzeyindedir Dış talep yanında iç talepte de ulusal ekonomik politik konjonktüre bağlı olarak da önemli düşüşler yaşandığı açıktır" diye konuştu

Ekren, küresel sermaye girişlerinde eskiye oranla düşüş olsa da kriz ortamında yükselen piyasalarla mukayese edildiğinde Türkiye'nin yine de makul sayılabilecek bir sermaye girişini gerçekleştirdiğini de ifade etti

Sanayi üretimine de değinen Ekren, "Son 3 aylık sanayi üretim endeksindeki gelişmeler aynı aylara ait geçen seneki verilerle karşılaştırıldığında bir düşüş trendi hem de dramatik bir düşüş trendi gösterdiği açıktır Ancak aylık verileri arka arkaya mukayese ettiğinizde düşüş trendinin de bir azalma içinde olduğunu söylemek mümkün" dedi

Kapasite kullanım oranında da benzer bir eğilimin söz konusu olduğuna işaret eden Ekren, ocak-şubat-mart ayındaki kapasite kullanım oranlarının geçen yılının aynı aylarına göre düşüş gösterdiğini fakat ay ay bakıldığında "yerinde sayan" ve son ayda da bir miktar artan bir trendin görüldüğünü kaydetti

"Stoklar eridi"

Ekren, küresel krize karşı açıkladıkları önlemleri de hatırlattı ve stok değişmelerinin 2008 yılındaki GSYH'ya katkısının eksi 4,0 olduğunu bildirdi

Ekren, bu rakamı "uygulamaya koydukları paketlerin stokları eritme amacına yönelik iyi bir adım olduğunun göstergesi" şeklinde yorumladı

Reel kesim tüketici güven endeksi ve reel kesim güven endekslerinde de son üç ayda geçen senenin aynı aylarında düşüşler söz konusu olduğunu belirten Ekren, birbirini takip eden aylar itibariyle bir değerlendirme yapıldığında ise bir artışın söz konusu olduğunu, bunun güven endekslerinde nispi de olsa bir iyileşme sinyali verdiğini söyledi

G-20 zirvesi

Bakan Ekren, G-20 Zirvesi'ne ilişkin bilgi de verdi Ekren, küresel problemlerin küresel işbirliği ve küresel koordinasyonla çözümlenmesinin önem arz ettiğini vurguladı

"Hem Washington da hem de Londra'da G-20 liderler zirvesinde ortaya konan tabloda bunun çok net şekilde anlaşıldığını ve G-20 platformunda gerekli inisiyatiflerin kullanıldığını ifade edebiliriz" diyen Ekren, özellikle Londra sonuç bildirisinin temennilerden de öte somut, uygulanabilir ve kantatif verilerle desteklenmiş bir yaklaşımı da ifade ettiğini dile getirdi

Bu çerçevedeki ana amacın büyüme ve istihdam koşullarını iyileştirmek, finansal sisteme güven kazandırmak olduğunu belirten Ekren,"Hızlı ve çözüme odaklı çözümler bulmak kolay değildir Bununla birlikte resesyonun süresini kısaltabilecek, istihdamı güçlendirecek bazı adımlar da atılmıştır Ne gerekiyorsa yapılacağı konusunda açık bir irade ortaya konulmuştur Londra'daki yaklaşım, küresel ekonominin büyüme trendlerine dönüşünün uluslararası kurumların şu andaki tahminlerinden daha hızlı olabileceği konusunda bütün taraflara güven vermiştir" dedi

Ekren, Londra'da yapılan G-20 toplantısında, sağlayacakları finansmanın kullanım alanları bağlamında uluslararası kuruluşların esnekliğinin önemli ölçüde artırılmış olduğuna da dikkat çekti

"Ülkelerin paketleri küresel yaklaşımın alternatifi değil"

Ülkelerin de küresel ve ulusal ekonomik toparlanmaya katkı sağlamak amacıyla mali paketler uygulamaya koyduklarına işaret eden Ekren, bu yaklaşımların ne küresel yaklaşımın alternatifi ne de ona ilave olarak ele alınabileceğini söyledi

Ekren, ülkelerin ihtiyaçları olan tedbirleri almalarının küresel koordinasyonsuzluk anlamına gelmemesi gerektiğini, aynı şeyleri yapmaktan çok ulusal ve küresel ekonomik canlanmaya yönelik koordineli eylem içinde bulunmanın önemli olduğunu kaydetti

Ekonomik tedbir sayısı 53'e ulaştı

Son yıllarda uygulanan başarılı maliye politikasıyla Türkiye'nin, uluslararası kriz döneminde borç çevirme sorunlarıyla karşılaşmaksızın talebi destekleyici ve sosyal yönü kuvvetli programları hayata geçirebilme olanağı bulduğunu anlatan Bakan Nazım Ekren, şöyle devam etti:

"2009 yılında küresel kriz nedeniyle hem gelirlerin azalması hem de artan sosyal ve iç talebi desteklemeye yönelik inisiyatifler nedeniyle harcama tarafının artmasıyla yakın geçmişteki bütçe performansından sapılacağı da açıktır

2008 ve 2009 yılında 6 adet tedbir paketi uygulamaya koyduk Uygulamaya koyduğumuz tedbirlerin sayısı da 53'e ulaşmıştır Birinci paket olarak adlandırdığımız 2008 yılının ikinci yarısından sonra uygulamaya koyduğumuz altyapı ve talep ağırlıklı paketin toplamı 11,3 milyar YTL idi Bunun da bütçeye oranı yüzde 5, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya oranı 12 idi

Bu paketin ilk sonuçlarını da 2008 yılının hem üçüncü hem dördüncü çeyreğinde yayınlanan Gayri Safi Yurtiçi Hasıla rakamlarında da çok net şekilde gördük

Özel sektörün sektörün hemen hemen bütün göstergeleri negatif ya da durağanlık gösterirken kamunun mal ve hizmet alımları, sabit sermaye yatırımları ve konut operasyonları, konut üretimi ortalama yüzde 18 ile 22 arasında artış göstermiştir"


Reel sektöre yönelik ekonomik önlemler

Konuşmasında, özellikle faiz dışı fazlanın GSYH'ya oranının düşürülmesinin aslında bütçenin tamamını teşvik edici, genişletici bir maliye politikasının en önemli sinyali olduğunu belirten Ekren, "Faiz dışı fazlanın GSYH'ya oranı 0,07 oranında düşürülmesiyle aslında bu ilk sinyaller verilmişti Orada 3 temel altyapı yatırımı ya da harcama türünü bu desteği ya da teşvik eden düzenlemeyi başlatacağımızı ifade etmiştik Bunlardan biri GAP yatırımları, GAP, DAP, KOP gibi bölgesel yatırımlar, bir diğeri 5 puanlık SSK primi indirimi, üçüncüsü merkezi yönetimlerden yerel yönetimlere aktarılacak fonlar" dedi

Merkez Bankası'nın faiz indirimleri yanında, döviz ve TL olarak piyasalara likidite sunması yanında, yabancı para karşılıklarını 2 puan azaltarak geçen yıl sonu itibarıyla piyasaya ortalama 2,5 ya da 2,7 milyar dolarlık döviz aktarıldığını, bunun da kriz sürecinde atılan önemli adımlardan birini oluşturduğunu anlatan Ekren, Eximbank'a aktarılan kaynaklarla da Eximbank'ın imkanlarını önemli ölçüde genişlettiklerini söyledi

Ekren, finans krizine karşı küçük ve orta boy işletmelere (KOBİ), esnaf ve sanatkarlara yönelik sıfır faizli, 24 bin firmaya toplam 1,6 milyar liralık kaynak aktardıklarını, vergi borçlarını 18 ay süreyle, yıllık yüzde 3 faizle taksitlendirdiklerini, SSK borçlarını yeniden yapılandırdıklarını, sicil affı getirdiklerini anlattı

Küresel finans krizinin etkilerinin azaltılmasına yönelik olarak 2009 yılı uygulamaları içindeki ikinci paketin birinci paketin doğal devamı olduğunu ifade eden Ekren, "Ortalama 15,8 milyar liralık bir ikinci pakettir Bu paket şu anda uygulaması devam eden paket olarak ifade edilebilir Bunun da toplam bütçe içindeki payı 7,6, GSYH içindeki payı 1,6'dır" diye konuştu

Reel sektöre yönelik ekonomik önlemlere de değinen Ekren, 2009 yılı bütçesi içinde esnaf kredileri ve faiz sübvansiyonu, tarımsal kredi faiz desteği, ihracat destekleri, KOBİ'lere sağlanan destekler ve hazine teşviklerinden oluşan ayrı paketin de bütçenin kendi mantığı içinde uygulanmaya devam ettiğini söyledi

Nazım Ekren, 3 paketin 5,6 milyar liralık, 4 paketin 2,7 milyar liralık ve 5 paketin 900 milyon liralık büyüklükte olduğunu, değişik ÖTV, KDV indirimleri, enerjinin kullanılmasındaki destekler, Eximbank'a kaynak aktarımıyla konut, imalat sanayi, otomotiv, beyaz eşya ve mobilya gibi sektörlerde de indirim yaptıklarını kaydetti

Son paket

"Paketler olarak sonuncusu, üzerinde çalıştığımız kısa sürede tamamlayacağımız, önemli bir paket de kredi garanti fonunun etkinliğini ve rolünü güçlendirecek adımdır" diyen Ekren, şöyle devam etti:

"Bu adım sayesinde bir taraftan firmalara kredi desteği sağlarken, diğer taraftan bankaların bilanço yapılarının sağlıklı yapıya kavuşturulmasını da ön planda tutuyoruz

Az önce açıkladığım paketlerin büyüklüklerinin GSYH'ya oran olarak bakıldığında, 2008-2009'u kastediyorum toplam 36,3 milyarlık bir paket büyüklüğü, bütçe içindeki payı toplam olarak teker teker hesaplandığında yüzde 17, GSYH'ya da yüzde 3,8"

Ülkelerin ekonomik krize karşı uyguladıkları paketlerin mukayeseli şekilde hazırlanması için Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından da bir çalışma başlatıldığını kaydeden Ekren, "Bu çalışma kapsamında farklı formatta olmakla birlikte, Türk hükümetinin aldığı benzer kararları topladığınızda onun da 2008-2009-2010 yılını kapsayacak şekilde ama 2008 yılının GSYH'ya bölünmesiyle elde edilecek oran da yüzde 4,4'tür" dedi

Ekren, bu büyüklükte bir oranla, Türkiye'nin OECD ülkeleri içinde de önemli bir ağırlığa sahip paketi uyguladığını ve uygulamaya devam ettiğini söyledi

"Güven ortamı devam ediyor"

Türkiye'nin potansiyeli konusunda bazı kritik göstergeleri de ifade eden Ekren, Türkiye'nin 750 milyar dolarlık bir milli gelire, kişi başına düşen 10 bin dolarlık bir gelir seviyesine sahip olduğunu kaydetti

Bu büyüklüğün dünyanın 15 veya 17, Avrupa'nın 6 büyük ekonomisi anlamına geldiğini belirten Ekren, "Türkiye'de yerli ve yabancı bütün dokümanlarda, politika dokümanlarında yer aldığı şekilde, işleyen bir piyasa ekonomisine, rekabet gücüne dayanma kapasitesine sahip bir özel sektör bulunmaktadır Siyasi ve ekonomik istikrar, güven ortamı devam etmektedir" dedi

Türkiye'nin genç nüfusu itibarıyla Avrupa'nın ve bölgenin en dikkate değer ülkelerinden biri olduğunu vurgulayan Ekren, Türkiye'nin 2050 yılında, yeni 11 ülke denilen, dünyanın en kritik ülkelerinden biri haline geleceğini söyledi

Başbakan Yardımcısı Ekren, "Brezilya, Hindistan ve Çin gibi ülkelere Türkiye de dahil olmuş bulunmaktadır 2013 yılı vizyonu olarak istikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen, AB'ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış Türkiye vizyonunu hala korumaktayız" diye konuştu


Türkiye Avrupa'nın 6 büyük ekonomisi

Nazım Ekren, Türkiye'nin 750 milyar dolarlık bir milli gelire ve kişi başına 10 bin dolarlık gelir seviyesine sahip olduğunu, bunun dünyanın 15 veya 17, Avrupa'nın ise 6 büyük ekonomisi anlamına geldiğini söyledi

Türkiye'de işleyen bir piyasa ekonomisi ve rekabet gücüne dayanma kapasitesine sahip bir özel sektör bulunduğunu, siyasi ve ekonomik istikrar ile güven ortamının devam ettiğini ifade eden Ekren, aynı zamanda enerji geçiş koridoru olan Türkiye'nin AB ile müzakere sürecinin de sürdüğünü anımsattı

Türkiye'nin 2013 yılında istikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen ve AB'ye üyelik sürecini tamamlamış olma vizyonunu koruduğunu belirten Ekren, bütün program ve planların bu ana vizyona uygun şekilde dizayn edildiğini, 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olma hedefine yönelik stratejik yapılanmanın da buna göre şekillendiğini söyledi

Ekren, küresel finansal krizin etkilerini azaltmak, yeni mimariyle uyumlu yeni nesil reform sürecini hızlandırmak ve orta vadeli programın kantitatif çerçevesini de güncellediklerini ifade ederek, programın krizin etkisiyle bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de 2009 yılında büyüme, istihdam, bütçe açığı ve borç dinamiklerinde görülen bozulmanın tekrar istikrarlı yapıya kavuşturulmasını ön planda tuttuğunu kaydetti

Programın temel önceliği ve ana hedefinin, geçici olarak uzaklaşılan mali disipline orta vadede dönüleceğine dair güvenin sağlanması olduğuna dikkati çeken Ekren, programın büyüme, borç stoku ve bütçede küresel krizden dolayı bozulmanın ne kadar olacağı ve buna yönelik atılacak adımların neler olduğunun açık şekilde ifade edildiğini vurguladı

Temel bütçe ve borç göstergeleri

Ekren, programın kantitatif çerçevesi, temel bütçe ve borç göstergeleri ve önemli yapısal reform alanlarına ilişkin şunları söyledi:

"2009, 2010 ve 2011 yılı olarak tahmin ettiğimiz belirlediğimiz büyüme oranı sırasıyla eksi yüzde 3,6, artı yüzde 3,3 ve yüzde 4,5'tir Yıl sonu enflasyonları da yine aynı tarihler itibariyle yüzde 7,5, yüzde 6,5 ve yüzde 5,5'tir İhracat yine aynı tarihler itibarıyla 104, 111 ve 120 milyar dolardır

Dış ticaret dengesi 34 milyar, 43 milyar ve 54 milyardır Cari dengenin GSYH'ye oranı da eksi yüzde 1,9, eksi yüzde 3,8 ve eksi yüzde 4'tür

AB'ye sunduğumuz KEP'in temel felsefesi, AB ile ilişkileri şekillendirecek ve yönetecek bir program olduğu için bütçe ve borçlarla ilgili temel kriter nokta da Maastricht kriterleri olarak ifade edilen AB'ye yönelik olan adımlarımızı şekillendirecek temel politika dokümanıdır

KEP'te 2009, 2010 ve 2011 dönemleri için bütçe açığını sırasıyla yüzde 5, 3,75 ve 3,50 olarak belirledik Borç stokunun GSYH'ye oranı olarak yüzde 43,10, yüzde 44 ve yüzde 43,4 olarak belirledik Orta vadeli programa 1 yıl ilave olacağı için, 2010-2012 yılını kapsayacağı için 2012 yılında da hem büyümeyi hem bütçe açığını hem de kamu borç stokunu GSYH'ya oranlarını da mayıs ayı içinde açıklayacağız"

KEP'in temel politikaları ve taahhütleri

Ekren, KEP'in temel politika ve taahhütlerini de şöyle sıraladı:

* Kamu maliyesi çerçevesi içinde yeni vergi harcamaları ve bütçe dışı fonların ciddi şekilde kontrolü ve bütçe dışı fonlara müsaade edilmemesi

* Enerji ve KİT'lerin vergi ve benzeri ödeme yükümlülüklerinde temerrüde düşmemesi

* BOTAŞ'ın gecikmiş vergi borçlarının ödenmesi

* Mali kuralın 2009 yılı içinde gerekli yasal altyapısının mutlaka hazırlanması ve mali kurala 2011 yılında bütçe süreci içinde geçilmiş olması

* Mali kural uygulamasının bir parçası olarak bütçede belirlenen ödeneklerin özel ödenek düzenlemeleri yoluyla açılmasına izin verilmemesi"

Yine bu çerçevede mahalli idareler reformuyla mahalli idarelerin öz gelirlerinin artırılmasına yönelik 2 aşamalı reformunu 2009 yılında uygulamaya koyacaklarını bildiren Ekren, kamu harcamalarında gecikmiş borcu olan mahalli idarelere vergi tarhları üzerinden yapılan kesintilerde yasal üst sınırı belirleyeceklerini söyledi

Mahalli idarelerin borçlanma limitlerine ilişkin istisnaları gözden geçirdiklerini, gelir idaresi ve kayıtdışılık konusunda önemli bir adım atacaklarını, gelir idaresinin kurum içindeki mali ve idari kaynak dağılımı ve kullanımına yönelik yetkiyi genişleteceklerini belirten Ekren, denetim kapasitesini artırmaya yönelik olarak ise gelirler kontrolörü ve vergi denetmenlerinin sayısının düzenli şekilde artırılacağını kaydetti

Ekren, 2009 Temmuz ayı sonuna kadar Sosyal Güvenlik Kurumu-Gelir İdaresi ortak eylem planının da hazırlanarak, devreye sokulacağını, 2010 yılı içinde otomatik vergi tahsilat sisteminin hayata geçirilmesini sağlayacak eylem planı da oluşturulacağını, sosyal güvenlik primleri ve gelir vergisi için belirtilmiş vergi beyannamesi formu uygulamasına 2010 yılı başından itibaren başlanacağını söyledi

Kamu mali şeffaflığını da programın üzerinde ısrarla durduğu ve takibi konusunda Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nun ısrarcı olacağı önemli bir açılım olarak niteleyen Ekren, finans ve reel sektör kesiminin de küresel kriz ve kriz sonrası dönemde ihtiyacı olan yeni nesil reform sürecini uygulamaya koyacaklarını bildirdi

"Özel sektörün rekabet gücünü artıracağız"

Ekren, Katılım Öncesi Ekonomik Program ve diğer programlar kapsamında genel olarak bütün ekonomik alanlara özel olarak büyüme ve istihdama yönelik yaptıkları açılıma ilişkin olarak ise şunları söyledi:

"Finans ve bankacılık sektörünün sağlam yapısını devam ettireceğiz Finansal krizin doğduğu gelişmiş ekonomiler ile bundan etkilenen yükselen piyasalar finansal temizliklerini tamamladıklarında Türk finans sektörü de güçlü konumda bulunmalıdır

Bankalarımız bu prensip çerçevesinde firmalarımızın ve bireylerimizin kredi taleplerine karşı duyarlılığını en üst seviyeye çıkarmalı, yönetilebilir risk çerçevesinde gerekli adımları atmalıdır

Geçmişte gerçekleştirdiğimiz reformlara yenilerini ekleyeceğiz Yeni bankacılık kanunu, leasing ve factoring yasa tasarılarını da TBMM'ye sevk ettik

Bankacılık sektör ve reel sektör arasındaki kredi akışını iyileştirmek, reel sektörün kredi talebini karşılayacak ve bankaların bilanço yapılarını bozmayacak bir destek mekanizmasını kredi garanti fonunu da kısa süre içinde etkin şekilde uygulamaya koyacağız

Özel sektörün rekabet gücünü artıracağız Şirketlerin yeniden yapılanması için uygun ortam hazırlıyoruz Kur riskinin azaltılması, ölçeklerin büyütülmesi, operasyonel ve yapısal yetkinliğin artırılması bu program döneminde reel sektöre yönelik önemli açılımımız olacak

Gerektiğinde ekonomik tedbirler paketlerini açmaya devam edeceğiz Özellikle altyapı, talep ve üretim odaklı yaklaşımları ön planda tutacağız Temel yaklaşımımız her 1 TL'nin, harcamanın, tedbirin etkisinin en yüksek olmasına özen göstereceğiz

Önümüzdeki paketlerden biri de istihdamla ilgili olacak İşsizlik Fonu'nun imkan ve kaynakları ölçüsünde istihdamın artışını sağlayacak sektörel tedbirlere ek olarak mesleki eğitime de ağırlık vereceğiz Demokratik fırsat penceresinden en iyi şekilde yararlanmayı sürdüreceğiz

Sosyal koruma programlarına, büyüme ve istihdam dostu para maliye ve teşvik politikalarını uygulamaya devam edeceğiz Yasal süreci tamamlanmış olan yeni teşvik sistemini reel sektörün yeniden yapılanmasının bir manivelası olarak kullanacağız"

"Vergi reformuna odaklanacağız"

Ekren, ekonomik kalkınmanın reel aktörleri ve dinamiklerini harekete geçirmeye yönelik politikalara devam ettiklerini vurgulayarak, kalkınma ajanslarını yaygınlaştıracaklarını, GAP, DAP, KOP projelerine devam edeceklerini söyledi

Mali istikrarı korumak için bütçedeki tüm harcama kalemlerini etkinlik, verimlilik ve alternatif maliyetler açısından yeniden gözden geçireceklerini, harcama reformu yanında kayıtdışılığı azaltmak amacıyla vergi reformuna odaklanacaklarını belirten Ekren, küresel sermayenin Türkiye'ye gelmesini sağlayacak yasal ve idari gerekli kararları alacaklarını, Türkiye'yi tanıtım faaliyetlerini hızlandıracaklarını kaydetti

İhracat performansını artırmak amacıyla komşu ve çevre ülkelerin yanında diğer bütün ülkeleri kapsayacak strateji politikalarını hızlandıracaklarını ve bu çerçevede Eximbank'ın rol, etkinlik ve fonksiyonunu artıracaklarını bildirdi

Ekren, programının firmalara, halka, bankalara ve piyasa aktörlerine verdiği en önemli mesajı da, "Programın en önemli yapısal reformu veya reform alanı, kendimize güveni ve gelişim duygularını güçlendirecek istikrarı devam ettirme kararlılığımızı ortaya koymaktır" şeklinde açıkladı

Nazım Ekren, zor eve sıkıntı dönemlerde halka ve firmalara yardımcı olacak karar ve uygulamalara devam edeceklerine de dikkati çekti

EKREN, ŞİMŞEK VE UNAKITAN SORULARI YANITLADI

Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Katılım Öncesi Ekonomik Programın açıklandığı basın toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtladı

Katılım Öncesi Ekonomik Program'ın, IMF anlaşması ve orta vadeli programın ana iskeleti olduğunu belirten Ekren, zaman içinde değişiklikler olursa ve bunlar makul sapmayı gerektirirse, ekonomik göstergelerde bundan sonra da değişiklikler yapılabileceğini kaydetti

Ekren, bu süreçte kamunun etkinlik ve verimliliğini kaybetmiş bütün bütçe kalemlerinin de gözden geçirileceğini ifade etti Ekren, yeni dönemde büyüme ve istihdama yönelik yeni adımlar atılacağını da kaydetti

Ekren, "2009'da yüzde 4 büyüme öngörürken, şimdi yüzde 3,6 küçülme bir güven sorunu yaratmayacak mı?" şeklindeki soruyu yanıtlarken de orta vadeli program ve 2009 bütçesinin geçen yıl eylülde hazırlandığını ve bunu yaparken de o zamanki bilgi setinden yararlanıldığını söyledi

Ekren, "Küresel finansal kriz o kadar hızlı devam ediyor ki, sürekli güncelleme yapmak yerine bir tahminle başlayıp, sonra gerekli revizyonu yapmak daha doğruydu" dedi

Bir başka soruyu yanıtlarken de Ekren, uluslararası finans kuruluşlarının yeni dönemde ülkelere fon aktarırken, birkaç tane alanı kapsayacak bir yaklaşım içinde olduklarını vurguladı

Ekren, bunların bütçe açıkları, kamu altyapı yatırımları, ticaretin finansmanı, borç çevirme oranları, hatta sosyal yardımlar olduğunu kaydetti

İstihdam

İstihdam ilgili değerlendirmelerde de bulunan Ekren, bu konuda önemli adımlar attıklarını belirterek, şöyle devam etti:

"Burada gerektiğinde ilgili bakanlarımızla, hükümetimizle, Ekonomik Koordinasyon Kurulu ve tabi ki en sonunda Sayın Başbakan'la görüşüp gerekli adımlar atılabilir Ama işsizlikle ilgili olguya baktığımızda fiilen çalışan vatandaşların işsiz kalması dışında Türkiye'deki işgücünün doğal yapısından da kaynaklanan ilave sorunlarımız var

Yani ekonomi çok iyi büyürken de istihdamı çok kolayı artıramıyorduk Öyleyse büyümenin yanında büyüme ile ilgili düzenlemeleri yapmak kadar mesleki eğitim dediğimiz farklı bir yaklaşımı da gündeme getireceğiz

Onun üzerinde çalışıyoruz Ama üçüncü bir ayakta bütün bunlara rağmen sosyal korumaya muhtaç vatandaşlarımıza da sosyal koruma programını devam ettireceğiz"

Ek bütçe

Ekren, bir başka soru üzerine merkezi yönetim bütçesi için de şu an Meclis'e gitmeye gerek olmadığını belirtti Ekren, sadece Hazine'nin limit talep ihtiyacının ortaya çıktığını kaydetti

Mali kuralla ilgili bir soruyu yanıtlarken de, bütçe açığı ve kamu borç stokunun GSYH'ye oranıyla faiz dışı fazlanın mali kuralda gösterge niteliğinde bulunduğunu, Türkiye'de de mali kuralın hangi unsur ya da unsurlara dayanacağının çalışmalar sonrasında karara bağlanacağını bildirdi

Ekren, mali kural kapsamına girmeyecek kamu harcamaları konusunda da "Bu çalışmalar sonucu belirlenecek Ama kendi kişisel tercihimi söyleyeyim Verimlilik ve etkinliği yüksek kamu alt yapı yatırımları ile reforma yönelik harcamalar, mali kuralın dışında kalmalı" diye konuştu

IMF ile görüşmeler

Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, G-20 Zirvesi'nde IMF yetkilileri ile bir araya geldiklerini ve orada bazı temel prensipler ve programın gerçekleştirilmesi için ciddi bir altyapı olduğu konusunda mutabakata vardıklarını, bu konunun teyit edildiğini söyledi

Teknik düzeyde çalışmaların da devam ettiğini kaydeden Şimşek, bahar toplantılarının önümüzdeki hafta başlayacağını ifade etti

Şimşek, "Bu çerçevede ya biz bahar toplantılarında yüz yüze görüşmelere devam edeceğiz ya da fırsat bulursak ondan önce belki Ankara'da birtakım görüşmeler yapılabilir Ama şu anda size kesin şu veya bu şekilde olacak diyemiyorum Burada önemli olan anlaşmanın tamamlanmasına ilişkin çok önemli bir altyapının oluşması ve çerçeve konusunda bazı prensiplerde mutabakatın olması" diye konuştu

Bakan Şimşek, revizyon ve dış finansman açığına yönelik sorular üzerine de bu rakamların çalışma sonucu ortaya çıkacağını bildirdi

Ocak ayında önümüzdeki dönem için bir rakam bulunduğunu ancak, şartların değişmesi nedeniyle muhtemelen makro çerçevenin üzerinde birtakım çalışmaların yapılacağını kaydeden Şimşek, şöyle devam etti:

"Bizim ortaya koyduğumuz bugünkü makro çerçeve tabii ki IMF'nin Türkiye ekonomisine yaklaşımını iyi bildiğimiz için üç aşağı-beş yukarı onların fikirlerini de yansıtıyor diye düşünüyoruz ama yüzde 100 bir mutabakat var diyemeyiz Burada önemli olan şey şu, bugün ortaya konan doküman 3 ana unsurdan oluşuyor Makro çerçeve, yapısal reformlar ve önümüzdeki üç yıla ilişkin mali çerçeve Bu konuda detaylar üzerinde tabii ki müzakereler yapılacak"

IMF heyetinin ne zaman geleceğine ilişkin soru üzerine de Şimşek, "Ya bir fırsatımız olursa kendilerini buraya davet edeceğiz, ya da Washington'da yüz yüze görüşmelere devam edeceğiz" yanıtını verdi

Şimşek, önlem paketinin büyümedeki revizyondan dolayı çok önemli ölçüde değişmeyeceğini kaydederek, "Ama tabii ki bu ocak ayında konuştuğumuz milli gelirin yüzde 0,7'si veya yüzde 0,8'i miktarı birtakım inisiyatifleri içermiyor Dolayısı ile bir miktar yukarıda olabilir Onu da müzakerelerde detaylandıracağız, o şekilde şekillendireceğiz" şeklinde konuştu

"Bahar toplantıları öncesi Türkiye ayağının biteceği" konusunun kendisinin ifade ettiği bir ümit, beklenti olduğunu belirten Şimşek, şöyle devam etti:

"Yani ümit ediyorum ki demiştim, bahar toplantıları öncesinde Türkiye ayağını bitiririz Türkiye ayağının bitirilmesine yönelik tabii ki önemli çalışmalar yapıldı Ancak, henüz yüz yüze görüşmeler konusunda bir tarih belirlenmiş değil Fakat o da çok uzak değil, önümüzdeki bir iki hafta içinde o süreçte yaşanmış olacak Burada önemli olan bir alt yapı var, birtakım temel prensipler var, bunların üzerine programın inşası söz konusu"

Bütçe açığı büyüdü

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da ek bütçeyle ilgili soru üzerine 2002'den bu yana Meclis'e ek bütçe için gitmediklerini ifade ederek, şunları söyledi:

"Ek bütçe yapmaksızın Hazine'nin borçlanma rakamları değiştiği için Meclis'e gitme ihtiyacımız var Vergi gelirleri için de Meclis'e gitmeye gerek yok Ödeneklerde yetersizlik olursa o zaman Meclis'e gideriz Ama şu anda böyle bir durum yok, bu belli değil Daha 4 aydayız

Bütün ülkeler rakamlarını revize ediyor Biz de bunu yaptık IMF ile görüşmeler var Orta Vadeli Program var Ancak bütçe açıkları eskisinden çok daha fazla olacak 2009 yılı bütçe açığı 49 küsur milyar lira olacak Bu rakam küsuratları var ama 2010'da 39 milyar, 2011'de ise 40 milyar lira olacak Faiz dışı fazlada da değişiklikler var Orta Vadeli Programda da bunların detayları yer alacak"

Tedbirler paketi

Unakıtan, tedbirler paketiyle ilgili bir soru üzerine de gelirlerin artırılması, harcamaların kısılması konusunun Ekonomik Koordinasyon Kurulu'nda görüşüleceğini ve hangi harcamalar kısılacak, hangi gelirler artacak burada karar verileceğini belirtti

Unakıtan, bunların daha sonra kamuoyuyla paylaşılacağını ifade etti

Kriz, sizi de etkiledi mi?

Bu arada toplantıda bakanlara, "Kriz, bireysel anlamda sizi nasıl etkiledi" sorusu da yöneltildi

Devlet Bakanı Şimşek, bu soruya "Herhalde daha çok çalışmak durumunda kaldık, stres biraz daha arttı Ama sonuç itibariyle hepimiz bir takım ruhu içerisinde Türkiye'nin karşı karşıya olduğu sorunları çözme konusunda daha yoğun bir çaba içerisine girdik" yanıtını verirken, Maliye Bakanı da şunları söyledi:

"Türk milletini etkileyen her şey bizi de etkiler Biz sabit gelirli olduğumuz için maaşları her ay alıyoruz Özel sektör veya geliri sabit olmayan krizden daha çok etkileniyor Ama beni krizden daha fazla ameliyat etkiledi"

Unakıtan, Başbakanlık çıkışında da ameliyat sürecinde 8 kilo verdiğini, ancak sağlığının çok iyi olduğunu ifade etti

Bu arada Bakanlara, kabine revizyonuyla ilgili görüşleri de soruldu

Ekren, bu konuda yorum yapmayacağını belirtirken, Maliye Bakanı Unakıtan, "Bu Başbakan'ın tasarrufunda Etkileyebilir de tabii Bu işin esprisi de, icra bir bütündür Şahısların değişmesiyle hiçbir şey olmaz Mühim olan kurumlardır" dedi

Bakan Şimşek de bu konunun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın takdiri olduğunu belirterek, "Dolayısı ile piyasaları etkiler mi değişikliğin niteliğine bağlı herhalde Ama dediğim gibi bu konuda fazla söylenecek bir şey yok" diye konuştu

__________________





Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.