Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kuruluşu, ülkelerin

Ülkelerin Kuruluşu

Eski 11-25-2012   #31
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkelerin Kuruluşu



Lübnan

Lübnan'ın en eski tarihi Fenikeliler'le başlar Fenikeliler'den sonra Lübnan'a sırasıyla Âsurlular Yeni Babilliler Persler Makedonyalılar ve Romalılar sahip oldular Hazret-i Ömer vaktinde 643 yılından itibaren Suriye'nin fethi için gönderilen İslam orduları aynı tarihlerde Lübnan'ı da fethetti Bu arada Suriye'den göç eden Maruni Arapları Lübnan Dağlarının kuzey bölgelerine yerleştiler Bugünkü iç karışıklıkların sebepi olan Dürziler ise on birinci yüzyılda güneyden Lübnan'a girdiler

Lübnan daha sonra Haçlı saldırılarına maruz kaldı ve birçok küçük Haçlı devletçikleri kuruldu Bunlar da Memlukler vaktinde özellikle Baybars ve Kalavun dönemlerinde temizlendi Osmanlı Devletinin ilk olarak Müslümanların halifesi unvanına da sahip olan padişahı Yavuz Sultan Selim Han 1516 ve 1517'deki Mısır Seferi sırasında Memlük Devletine son vermiş ve Lübnan'ı da Osmanlı sancağı yapmıştı

Osmanlı adalet ve idaresindeki Lübnan özel bir statüye sahipti Otonom idare sistemiyle yönetilirdi ve ayrı bir vergi (haraç) sistemine tabiydi Dolayısıyla Lübnan refah seviyesi yüksek türlü kolaylıklara sahip ve harplerden uzak bir halde sakin bir sancaktı Komşu bölgelerin insanları akın akın Lübnan'a göç ederek nüfusu arttırmaya başladı Bu kadar rahatlığa rağmen Fakreddin Maan adlı bir Dürzi yönetiminde iken Osmanlı Devletiyle münasebetleri bozuldu Maan 1613'te Osmanlı ordusunun korkusuyla İtalya'ya kaçtıysa da 1618'de geri döndü Mısır'a kadar sınırlarını genişletti Nihayet 1633'te gerekli cezası verildi

1799'da Napolyon'a karşı Akka'da Lübnan idarecilerinden olan Başir-II muharebe ederek Fransızlar bozguna uğratıldı Lübnan tam 402 yıl Osmanlı idaresi altında kaldı Son dönemlere doğru Lübnan'da sayıları artan Dürzi ve Maruniler isyanlar çıkarmaya başlamıştı Fransızlar Marunileri İngilizler ise Dürzileri destekliyorlardı Nihayet Birinci Cihan savaşı sonunda Lübnan Fransız mandası altına girdi 1926'da çıkan Dürzi Atraş Paşa isyanı büyük bir katliam sonucu bastırıldı

Kıtalara hakim Osmanlı Devleti yıkılınca bütün bölgelerde olduğu gibi Lübnan'da da idari sistem tamamen bozularak karışıklıklar arttı Sultan İkinci Abdülhamid Han vaktinde Osmanlı Devletinin en büyük ve en gelişmiş şehirlerinden biri olan Beyrut savaş alanına döndü 1941'de Fransa mandası altında bağımsız oldu 1943'te manda da kaldırıldı seçimler yapıldı Hükumet ve idari sistemde dinlerin eşit etkisi esas olmak üzere hazırlanan Milli Pakt (1943'te) kabul edildi

Buna göre Lübnan batı ile dost olan Arap Birliği üyesi bir devlet oluyordu 1945'te Birleşmiş Milletlere katıldı Arap-İsrail savaşındaArap devletleri safında İsrail'e taarruz etti Savaşın sonunda yurtsuz kalan 400000 Filistinli Güney Lübnan'da mülteci kamplarına alındı Bugün dış güçlerin müdahalesi ile Lübnan iç savaşı tedavisi mümkün olmayan kangren haline gelmiştir 1975'ten bu yana iç savaş muhtelif şekiller değiştirerek devam etmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkelerin Kuruluşu

Eski 11-25-2012   #32
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkelerin Kuruluşu



Macaristan Devleti

Eski kaynaklarda Macaristan'dan Panonya diye bahsedilmektedir Macaristan'ın bulunduğu Tuna havzası ve Karpatlar bölgesi coğrafi yer itibariyle kuzeyden ve doğudan devamlı gelen istilaların akınların mecburi geçiş yolu olmuştur MÖ üçüncü asırda Keltler'in sonra Daklar'ın istila ettiği Panonya MÖ 1 asrın sonlarında Romalıların hakimiyetine girmiş ve bu hakimiyet MS 4 asıra kadar sürmüştü

Panonya 4 asırda Attila idaresindeki Hunların 6 asırda da Volga Nehrinin doğusundan Tuna Havzasına kadar gelen Avar Türklerinin istilasına uğradı ve Avarlar burada kuvvetli bir imparatorluk kurdular İki yüz elli yıl Orta Avrupa'ya hakim oldular Önceleri Şamanistken giderek Hıristiyanlığı benimsemeye başladılar ve 769'da Charlemagne tarafından ortadan kaldırılan Avar Türkleri böylece Hıristiyanların özellikle Slavların arasında eriyip kayboldular

1869 yılında Urallar'ın doğu yamaçları ve Orta Volga arasında yerleşmiş olup Hazar Türklerinin bir kolu olan Arpatlar batıya göç ederek Karpatlar ve Tuna havzasını işgal ettiler Macarlar'ın asli unsurunu meydana getiren Arpatların güneye ve batıya yaptıkları akınlar Germen İmparatoru Birinci Otto tarafından önlenince göçebelikten yerleşik hayata geçtiler

Moğol istilasına kadar Macaristan'da istikrarlı bir devre başlamış oldu Orta Asya gelenek ve yaşayış tarzlarını bir süre devam ettiren Arpatlar Prens Geza vaktinde Hunlar ve Avarlar gibi Hıristiyanlığı kabul ettiler Türklüklerini tedricen kaybedip Hıristiyanlaşmalarına rağmen Macaristan'da bugün bile birçok Türkçe kelime ve yer adları kullanılmaktadır Mesela tyuk (tavuk) birska (bıçak) szakall (sakal) tengez (deniz) sarga (sarı) teknö (tekne) borju (buzağı) sator (çadır) gibi daha pek çok kelime Macarların Türk asıllı olduklarını bariz bir şekilde göstermektedir

Moğol istilasından sonra Arpat Hanedanının yerine yabancı soydan gelen Anju Hanedanı geçti 1787'den itibaren Macaristan'da idareyi ele alan Sigismund ile beraber bazı fasılalar olmasına rağmen Macar Halkı Alman asıllı krallarca idare edildi Macarlar Osmanlıların Balkanlardaki ilerleyişini durdurmak için 1396'da 130000 kişilik bir orduyla harekete geçtiler

Niğbolu önlerinde Yıldırım Bayezid Han (1389-1402) karşısında ağır bir yenilgiye uğradılar Ancak bundan sonra devamlı surette bizzat veya yardımcı olarak Osmanlı fütuhatını engellemeye çalıştılar 1526'da Mohaç'ta tekrar Macar ordusu Osmanlılara yenildi ve Orta Macaristan fethedildi Macaristan Osmanlı hakimiyeti altına girmişse de bu hakimiyet tam olarak kurulmayıp Transilvanya ve Karpatlar bölgesi Osmanlı tabiiyetinde kalmak üzere Prens Zapolya'ya verildi Kuzey ve kuzeybatı Macaristan Avusturya'da kaldı Zapolya'nın ölümüyle halefi ve varisi Janos isimli bir çocuğa taç giydirilince Osmanlılar Avusturya'ya fırsat vermeden buraya yerleşmek için Macaristan'ın tamamı Osmanlı eyaleti haline getirildi ve Budin Beylerbeyliğine bağlandı

Macaristan 1699'daki Karlofça Antlaşmasına kadar yüz altmış beş sene Osmanlı hakimiyetinde kaldı Osmanlıların Macaristan'daki hakimiyet devirleri bugün bile hasreti çekilip çeşitli vesileler ile bunun ifade edildiği tam bir huzur sükun adalet ve imar devri oldu Burada görev yapan Osmanlı paşa ve devlet adamlarının da yaptırdıkları başta hamamlar olmak üzere pek çok eserler büyük bir yekun teşkil etmekte olup Macaristan'ın Avusturya idaresine düştüğü zaman yapılan tahribata rağmen bazıları günümüze kadar gelebilmiştir

O devirlerde mezhep savaşları ile çalkalanan Avrupa'da Macaristan başta olmak üzere Osmanlı toprakları Protestanların sığınak yeri oldu Osmanlı-Macar münasebetleri sosyal ve iktisadi her alanda gelişti ve Macaristan'da Osmanlı kıyafetleri giymek moda oldu 1604'teki Osmanlı-Avusturya savaşında Macarlar Osmanlıların yanında yer aldılar ve kurulan Erdel Beyliği içişlerinde bağımsız ancak Osmanlı Devletine tabi olmak üzereMacarlara verildi

Macaristan 1689'da Avusturya'nın eline geçtikten sonra da bağımsızlık hareketleriOsmanlılarca desteklendi 1682-1684'te İmre Thököly'nin 1703-1711'de Ferenc Rakoczi'nin bağımsızlık hareketleri başarısızlıkla sonuçlanınca diğer isyancılar ile beraber Osmanlı Devletine sığındılar Thököly İzmit'te Rakoczi Tekirdağ'da ölene kadar misafir muamelesi gördüler

150 yıl sonra Osmanlı Devletine gelen Macar heyeti Tekirdağ'a yerleştirilen mültecilere verilen araziyi satın almak için kendilerine müracaat eden Türk köylülerine hayran kaldılar Rakoczi'nin arkadaşı Kelemen Mikos'un yazdığı ve mültecilerin hayatını anlatan Türkiye Mektupları isimli eseri bugün Macar tarihi ve edebiyatının kaynak kitapları arasında sayılmaktadır

Ferenc Rakoczi'nin başarısız teşebbüsünden sonra Macaristan Avusturya'nın yarı kolonisi haline geldi ve bugüne kadar Osmanlı hakimiyetindeki hürriyetini iki dünya savaşı arasındaki devir hariç bir daha göremedi 1785'te Almanca resmi dil olarak kabul edilip Avusturya ile Macaristan arasında gümrük birliği ilan edildi

1848'de Lajos Kossuth'un bağımsızlık hareketi Rusya'nın yardımıyla bastırıldıktan sonra büyük bir baskı rejimi başladı ancak 1876'da MacaristanAvusturya sınırları içinde federatif bir devlet haline gelebildi Böylece Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ismiyle ikili bir monarşi kuruldu

Avusturya 1914'te Birinci Dünya Savaşına girince Macaristan da katılmak mecburiyetinde kaldı Ancak Avusturya'nın teslim olması üzerine Macaristan ayrılarak cumhuriyet ilan olundu 1919'da bastırılan Bela-Kun idaresindeki komünist ayaklanmasından sonra Amiral Horty 1 Mart 1920'de kral naipliğine getirildi Macaristan 1920'de yapılan Trianon Antlaşması ile topraklarının üçte ikisini nüfusunun beşte birini kaybetti

İki dünya savaşı arasında Macaristan ideolojik ve ekonomik yönden Hitler Almanyası'na yaklaştı ve Antikomintem pakta katıldı 1941'de Almanya ile beraber Rusya'ya karşı İkinci Dünya Savaşına girdi Ancak 1944'te Almanya ile arası açılınca Hitler Macaristan'ı işgal ettirdi Amiral Horty'nin Macaristan'da yirmi dört yıllık idaresi sona erip yerine Szalas getirildi

Szalas'ın kurduğu terör rejimine karşı başlayan muhalefet komünistlerin güçlenmesine ve Rusların Macaristan'ı işgaline yol açtı 4 Şubat'ta cumhuriyet ilan edildi ve aynı sene madenler ağır sanayi tesisleri bankalar devletleştirildi Üç milyon hektar arazi sahiplerinden zorla alındı Macaristan İşçi Partisi öncülüğünde kilisenin mallarına el konuldu ve kilise aleyhtarlığı kampanyası başlatıldı

Ancak başgösteren tepkiler sonucu 1953'te ülkede mevcut bulunan Sovyet askerleri İmre Nagy'ı başa getirerek yumuşama politikası takip etmeye başladılar İmre Nagy'ın reformlarına tahammül edemeyip 1955'te görevden alınınca Macaristan'da muhalefet çok büyük oldu 1956'da tekrar hükumetin başına getirilen İmre Nagy Macarların Sovyet işgal güçleri aleyhine "artık yoldaş değiliz" diye başlattıkları ihtilal hareketi sırasında Macaristan'ın Varşova Paktından çekilip tarafsız kaldığını 2 Kasım 1956'da Birleşmiş Milletlere 3 Kasımda da Sovyet Büyükelçisi Yuri Andropov'a bildirdi

"Eskunzuk eskunzuk hogy tovabb nem leszunk!" (Yemin ediyoruz artık köle olmayacağız!) diyen Macar halkının hürriyet mücadelesi 4 Kasım'da Budapeşte'ye giren yüzlerce Sovyet tankı tarafından kanla bastırıldı Binlerce Macar komünizmden kurtulmak için seyirci durumda kalan Batı'ya iltica ettiler İmre Nagy de yakalanarak 1958'de idam edildi 1989'da komünist parti feshedildi 1990 seçimleri çok partili oldu ve merkez sağ partiler iktidara geçtiler

Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkelerin Kuruluşu

Eski 11-25-2012   #33
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkelerin Kuruluşu



Makedonya

Bölgede bilinen ilk hakimiyeti MÖ 725'lerde Argead Hanedanından Birinci Perdikas kurdu Makedonya Krallığını kuran bu hanedan Yunan asıllı değildir Krallık Sırbistan ve Trakya'da genişledi Bölge MÖ 513'ten 479'a kadar Perslerin işgalinde kaldı Perslerin çekilmesiyle Makedonya Krallığının başşehri Pella oldu

Kral İkinci Amiktas Üçüncü Fredikas İkinci İskender devrindeki hanedanlık kavgalarında kuzeyden Balkan kavimlerinin istilasına uğradı MÖ 359'da İkinci Filip'in kral olmasıyla devletin otoritesi kuvvetlendi Hanedan kavgasına son verilip istilacılar çıkartıldı Sınırlar genişletildi İkinci Filip'ten sonra yerine Büyük İskender (MÖ 334-323) kral oldu

Büyük İskender Yunanistan İran Anadolu Suriye ve Mısır'ı alıp Türkistan ve Hindistan'a girdi Büyük İskender kazandığı savaşlar sonunda ahlaksızlıklarda azıtıp otuz üç yaşında sefaletle ölünce MÖ 323'te Dördüncü İskender kral oldu Onu Büyük İskender'in kumandanlarından Antigonos Kiklons öldürerek Makedonya krallığına geçti Antigonos Makedonya'da yeni hanedanın kurucusudur

Romalıların bölgeye hakim olmasına Makedonya Krallığı karşı koymuşsa da MÖ 172-168 yılları arasında üçüncü sefer sonunda yenildiler Makedonya Roma İmparatorluğunun bir eyaleti haline getirildi Avrupa'daki kavimler göçü esnasında ve sonrasında sık sık istilaya uğrayan Makedonya miladdan sonra 6 yüzyılda Slavlaşmaya başladı Dokuzuncu ve onuncu yüzyıllarda Bulgarlar bölgede kuvvet kazandı Dördüncü Haçlı Seferinde 1204-1224 yılları arasında Makedonya'da Latin Krallığı kuruldu 1230'larda Bulgarların 1280'de de Sırpların hakimiyetine geçti

Osmanlı Devleti Anadolu'da kurulup adalet üzere idare edilmesi sayesinde kısa zamanda genişleyip 14 yüzyılda Avrupa kıtasına da hakim olmaya başladı Osman Bey devrinde Makedonya'ya ilk Osmanlı akını 1324 yılında yapıldı Osmanlı Sultanlarından Birinci Murad Han devrinde 26 Eylül 1371 Cirmen Zaferiyle Türklere Makedonya'nın kapıları açılarak Balkanlardaki mukavemet kırıldı

1371'den sonra başlatılan Makedonya fütühatı 1373 yılına kadar tamamlandı 1371'den 1877-1878 Osmanlı-Rus (Doksanüç) savaşına kadar fasılasız Osmanlı hakimiyetinde kalan Makedonya 1878'de Rusların işgaline uğramışsa da aynı yıl yapılan Berlin Antlaşmasıyla tekrar kurtarıldı

1912- 1913 Balkan savaşı felaketinden sonra Makedonya Osmanlı hakimiyetinden çıktı Bölgedeki Türk ve Müslüman ahali Anadolu'ya göç etmek mecburiyetinde kalmasına rağmen bölgede hala çok sayıda Türk-İslam nüfusu yaşamaktadır

1371'den 1913 yılına kadar Osmanlı hakimiyetinde kalan Makedonya on dokuzuncu yüzyılın ortalarına kadar barış sükun ve huzur devrini yaşadı Bu devirde Makedonya'da sanat değeri yüksek mimari eserler inşa edildi Ahalinin sosyal ve kültürel ihtiyaçlarının karşılanması için pek çok müesseseler kuruldu Sivil ve askeri okulların açılması ve çeşitli müesseselerin kurulmasıyla Makedonya'nın hayat ve kültür seviyesi yükseltildi Bölgedeki Osmanlı eserlerinin çoğu haçlı slav ve komünizm zihniyetleriyle tahrip edilmesine rağmen geride kalanlar dahi o devrin şaheser abidelerindendir

Makedonya'nın Türklerin hakimiyetinden çıkması 19 yüzyılda şiddetlenen Papalık ve Rusya'nın propagandası sebepiyledir Bölge Osmanlıların elinden çıkmasıyla toprak bütünlüğünü kaybetti Önce Balkan devletleri arasında savaş meydanı haline gelen Makedonya Birinci Dünya (1914-1918) İkinci Dünya (1939-1945) savaşlarında da aynı akibete uğradı İkinci Dünya Savaşı sonunda 1947'de Makedonya Bulgaristan Yugoslavya ve Yunanistan arasında paylaşıldı

Yugoslavya sınırları içinde kalan Makedonya topraklarında Yugoslavya'yı meydana getiren cumhuriyetlerden biri olan Makedonya Cumhuriyeti kuruldu Makedonya Cumhuriyeti Yugoslavya'nın parçalanması üzerine kurulan Yeni Yugoslavya'dan 1991'de yapılan referandum ile ayrıldı ve bağımsız bir devlet haline geldi

Birçok ülke Makedonya'yı tanırken Yunanistan'ın itirazı ile Avrupa Devletleri tanımadı Bunun nedeni ise yeni cumhuriyetin Yunanistan'daki bir bölge ile aynı ismi taşıması idi Yeni devletin isminin değiştirilmesi yönünde Yunanistan'ın istekleri hala devam etmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkelerin Kuruluşu

Eski 11-25-2012   #34
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkelerin Kuruluşu



Meksika Devleti

Meksika Kuzey Amerika’da tarihi çok öncelere dayanan tek ülkedir MÖ birinci yüzyıla doğru körfez bölgesi Oaxaca merkezi yayla çok gelişmiş bir kültür ve sanata şahit oldular Bu durum eski Maya İmparatorluğunun doğuşuna tesir etti Bu imparatorluk 4 yüzyılda tarih sahnesine çıkarak yedinci asırdan sekizinci asır sonuna kadar Yucatan’dan Guatemala’ya kadar genişledi

Aynı dönemde birinci ve dokuzuncu yüzyıl arasında ekonomik ve sosyal yönden Mayalar derecesinde teşkilatlanmış çeşitli medeniyetler Oaxaca da merkezi yaylada ve körfez kıyısında geliştiler Bunlara klasik medeniyetler adı verilir

Sonra 9 yüzyıldan 12 yüzyıla kadar gelişen Tula Toltekleri ortaya çıktı Fakat bunların medeniyeti yeni kabilelerin tesiri altında değişikliğe uğradı 987 yılında Maya-Toltek karışımı yeni bir medeniyetin doğmasına sebep olan yeni Maya İmparatorluğu kuruldu Aynı dönemlerde kuzey kabileleri yayla üzerine yerleşerek şehir hayatına geçtiler

Aztlan’dan gelen Mexica kabileleri 1325’te Tenochtitlon (Mexico) şehrini kurarak 50 yıl sonra ilk hükümdarlarını seçtiler Aztekler kabileler arası rekabetten faydalanarak 1430’dan 1521’e kadar genişleyen büyük bir imparatorluk kurdular Sadece Michoacan Taraskları önünde başarısızlığa uğrayan Aztekler; Totonaktası Zopatekleri ve Mikstekleri hakimiyeti altına aldılar

İspanyollar ülkeyi ele geçirmek için Azteklere karşı duyulan kinden faydalandılar 1519’da İspanyollar Cortès komutasında çıkarma yaptılar ve Veracruz şehrini kurdular Meksika 1535’te İspanyanın genel valiliği haline geldi İspanyol istilası kuzeye ve güneye doğru uzanarak 17 asır sonuna kadar devam etti Ekseriya acımasız olan Hıristiyanlaştırma geleneksel dinlerle mücadele etti ve yerli medeniyet yok edildi

1571’de Mexico’da engizisyon kuruldu 1519’larda kesin olarak bilinmemekle beraber 25 milyon olduğu tahmin edilen yerli nüfus 1650’ye doğru 1500000’e düştü Ekonomik reformlara rağmen İspanyol idaresi yerliler ve melezler kadar beyazlar için de dayanılmaz bir hale geldi 1810’da İspanyolları ülkelerinden kovmak için harekete geçtiler 11 yıl süren bir bağımsızlık savaşı sonunda 1821’de Kral Naibine Cordoba Antlaşması imzalatıldı 1824’te bağımsızlık ilan edildi

Bağımsızlığı iç ve dış savaşların sebep olduğu yarım yüzyıllık karışıklıklar dönemi takip etti Santa Anna’nın diktatörlüğü esnasında yapılan ABD ile savaş sonucunda 1848 Guadalupe Antlaşması ile New Mexico Teksas Kaliforniya kaybedildi 1855’te liberaller başarı kazandı Bir iç savaş sonunda Juarez muhafazakarları kazandı fakat bunlar dış borçları tehir etmek zorunda kaldı Bunun üzerine Fransa İngiltere ve İspanya askeri müdahalede bulundu Juarez’in tekliflerini Latin Amerika’da Fransa yararına Katolik bir imparatorluk kurmak isteyen Üçüncü Napolyon reddetti ve Meksika’yı istila etti

Juarez’in başkanlığından sonraki Porfino Diaz’ın uzun diktatörlüğü sırasında (1876-1911) ekonomi sosyal adaletsizlik ve yerli köylülerin sömürülmesi pahasına gelişti Diaz’ı düşüren liberal Madero ihtilalci halk akımlarını bastıramadı ve 1913’te katledildi Carranza karışıklıklar ortasında 1917 anayasasını kabul ettirdi ve halka yönelik bir siyaset takip etti

Obrago’nun başkanlığında (1920-1924) tarım reformunun uygulanması başladı Bunun bir katolik tarafından katledilmesi ve şiddetli Katolik direnişi sonucunda kiliseye karşı son derece katı ve bazan öldürücü bir siyaset başladı Lazoro Cardenasi Başkanlığı (1934-1940) sırasında dini mücadeleleri yatıştırarak modernleşme politikası takip etti İkinci Dünya Savaşından sonra sanayileşmeye büyük önem verildi

Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkelerin Kuruluşu

Eski 11-25-2012   #35
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkelerin Kuruluşu



Moğolistan

Moğolistan'da yaşayan Proto-Moğolları ve Tunguzları; Türklerin kurduğu büyük Hun İmparatorluğu birleştirdi Miladdan önce 3 yüzyıldan itibaren bölge Türklerin hakimiyetine geçti On üçüncü yüzyılın başına kadar; Büyük Hun İmparatorluğu Göktürk Uygur Karakutay devletleri hakim oldu Cengiz Hanın birleştirip teşkilatlandırdığı kabilelerle 1205'te Moğolistan'da ilk Moğol Devleti kuruldu

Cengiz Han 1227'de ölünce Moğol İmparatorluğu oğulları arasında bölüşüldü Moğolistan'a Ögedey ve Toluy'un neslinden hanlar 1634 yılına kadar hakim oldu 1634'te Mançu Hanedanının hakimiyetine geçti On yedinci yüzyılda Çarlık Rusyası bölgeyi kontrolüne almak için teşebbüslere başladı On sekizinci yüzyılda Moğolistan'da Rus ve Çin yanlılarının mücadelesi başladı

Moğol prenseslerinin Çinliler gibi yaşaması Moğolistan'da milliyetçilik akımının başlamasına sebep oldu Katolik misyonerlerinin faaliyetleriyle Moğolistan'da Hıristiyanlaşma başladı Misyonerler Uzak Doğu'da dayanak noktası elde etmek ümidiyle Moğolistan'ın istiklalini müdafaa ettiler İstiklal fikri yayıldı Yirminci yüzyılda

1912'de Çin'de Mançu hanedanının yıkılmasıyla Moğol prensleri Rusların da yardımıyla Moğolistan'ın istiklalini ilan ettiler Çinlilerle mücadeleye girişen Moğolistanlılar 1915'te Çin'e de istiklallerini tanıttılar Çin-Japon savaşında Moğolistan'da yeraltı faaliyetiyle komünist hareket başlatıldı Japonya'nın Kuzey Çin'e girmesiyle 1935-1937'de Moğolistan da işgale uğrayarak mahalli muhtar bölgeler kuruldu

1945'te İkinci Dünya Savaşınin bitmesiyle ülkedeki istiklal yanlısı teşkilatlar faaliyetlerini komünizm paralelinde devam ettirdiler Komünizme karşı mücadele eden teşkilatların zayıflatılmasıyla İç Moğolistan Çin'in hakimiyetinde muhtar hale getirildi İkinci Dünya Savaşından sonra dış Moğolistan'da ABD ve İngiltere'nin tavsiyesiyle Moğolistan Halk Cumhuriyeti kuruldu

20 Ekim 1945'te referandumla istiklalini ilan eden Moğolistan önce Milliyetçi Çin tarafından tanındı 1946'da Moğolistan Halk Cumhuriyeti ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği aralarında ittifak imzalandı 1961'de Birleşmiş Milletler Teşkilatına kabul edildi

Sovyetler Birliğindeki ve Doğu Avrupa'daki komünist yönetimlerinin çöküşü komünizmle idare edilen Moğolistan'ı da etkiledi 1990'da çok partili sisteme geçilerek; ekonomik sosyal ve siyasal reformlar yapıldı Temmuz 1990 ilk çok partili seçimler yapıldı Moğolistan'da bulunan Rus birlikleri yapılan anlaşma sonucu geri çekildi

Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkelerin Kuruluşu

Eski 11-25-2012   #36
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkelerin Kuruluşu



Nijerya Devleti

Bugünkü Nijerya topraklarında ilk yaşayanların milattan 700 yıl öncesine rastladığı tahmin edilmekte fakat bunların kimler olduğu hakkında kesin bir hükme varılamamaktadır Nijerya’nın tarihini Arapça yazılmış kayıtlara dayalı olarak kuzey bölgelerde 9 yüzyıl başlarında kurulmuş Konem-Boru ve batı bölgelerde de yedi Hausa şehir devletleriyle başlatmak mümkündür

On ikinci yüzyıldan itibaren kurulmaya başlanmış Yoruba veIfe krallıkları 14 yüzyıldan itibaren kıtayı aydınlatmaya başlayan İslam ışıklarıyla eriyip gitmişlerdir İslamiyetin yayılmasıyla mevcut şehir devletleri ve birçok kabile Müslümanlıkla şereflenmişlerdir Buna göre Kuzey Nijerya tamamen İslamlaşmış ve geri kalan bölgeler de İslamiyetin nüfuzu altına girmişti

Nijerya’ya ilk olarak 15 yüzyılda Avrupa sömürgeciliğini ve zulmünü getirenler Portekiz ve İngiliz esir tüccarı denizciler olmuştur Bir yanda doğudan parlayan İslam güneşi köleliği önleyici eritici ışıklarıyla Afrikalılara hayat getirirken diğer yanda bozulmuş dinlerinin taassubu ve maddi hırslarla dolmuş Avrupalılar Nijerya’nın zenci insanlarını esir yapıyor ve satıyordu Böylece Avrupalıların işgalleriyle Atlantik esir ticareti başlamıştı 350 yıl kadar süren bu vahşet 20000000 Nijeryalı’nın esir olarak satılmasıyla Avrupa tarihinde kara bir leke olarak kalmıştır

İngiltere 19 yüzyıl başlarından itibaren Nijerya içişlerine karışmaya başladı İlk olarak Lagos 1861 yılında bir İngiliz kolonisi haline geldi 1885’te Gine Körfezi civarı İngiltere’nin himayesine girdi Bundan sonra İngiltere Nijerya’yı iki himaye bölgesine ayırdı İkisini birden bir vali yönetiminde tuttu Birinci Dünya Savaşından sonra başlayan milliyetçilik hareketleri Nijeryalılar arasında yabancılara karşı isyan etme ve bağımsızlığı elde etme düşüncesini getirdi

1950 yılında idare gücünü merkezi otoriteyle üç ayrı bölgenin meclisleri arasında paylaştıran yeni bir federal sistem getirildi 1954 yılında ilan edilen anayasa kuzey batı ve doğu bölgeleri güçlü bir merkezi hükümete bağlı olarak Nijeryalılara sahip oldukları kanuni hakları verdi

İngiltere iş başına kendi çıkarlarını koruyacak bir hükümeti getirmeyi planlıyordu Ülkede üç büyük parti kuruldu ve 1959 yılında seçimler yapıldı Bu seçimlerde kuzey bölgenin Nijerya Halkları Kongresi (NPC) kazandı ve parti lideri Ebubekir Tafawa Balewa başbakan oldu Müslümanların çoğunlukta olduğu kuzey bölge iktidara gelince ilk iş olarak 1960 yılında bağımsızlığı elde etti

Nijerya bundan sonra 1963 yılında Cumhuriyeti ilan etti ve akabinde 1965 yılında yeni seçimler yapıldı Fakat bundan sonra Nijerya’da iç karışıklıklar başladı 30 Mayıs 1967’de Doğu Bölgesi Biafra Cumhuriyeti adıyla isyan ettiyse de Nijerya hükümeti dış güçlerin yardımıyla bu isyanı bastırdı Fakat bu iç harp 30 aydan fazla sürdü ve 20 yüzyılın en kanlı ve korkunç çatışmalarından biri oldu Biafra bölgesi binlerce ölü ve birçok harap olmuş binayla doldu

1970 yılından sonra olay yatıştı ve bu arada bulunan petrol yatakları Nijerya’nın hayatını değiştirdi 29 Haziran 1975’te General Muhammed yeni bir askeri darbeyle iş başına geldi Çok geçmeden 1976’da yapılan üçüncü ihtilal teşebbüsü başarısızlıkla bitti Fakat General Muhammed öldürüldü ve yerine yardımcısı General Olesegun Obasanjo geçti General İbrahim Babangida devlet başkanı olup askeri bir rejim kuruldu

Bundan sonra NijeryaFederal Hükümeti petrol gelirlerinin getirdiği refah düzeyi ile iç olayları önlemeye başladı ve bugün için Nijerya Afrika’nın en gelişmiş ülkelerinden biri haline geldi 4 Temmuz 1992’de seçimlerle tekrar demokratik düzene geçilmeye ilk adım atıldı Sivil yönetime geçiş tarihi olarak çeşitli zamanlar belirlendi ise de en son olarak 27 Ağustos 1993’e ertelendi

Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkelerin Kuruluşu

Eski 11-25-2012   #37
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkelerin Kuruluşu



Norveç

Norveç tarihi hakkında yazılmış ilk yazılı dökümanlara göre ülke topraklarında 9 yüzyıla kadar Alman kabilelerinin kurmuş olduğu birçok küçük krallıklar vardı 872 yılında Kral Harold the Fairhaired bu krallıkları tek bir Norveç Krallığı altında birleştirdi O zamanlar ülke Nortuagua veya Nordveg adıyla bilinirdi

1000 yılına kadar Norveç'in ilk yerlileri olarak bilinen Vikingler yaptıkları sağlam gemilerle Avrupa'da birçok yerlere saldırdılar İnsanların korku içinde yaşamalarına sebep oldular Gittikleri yere kan vahşet ölüm ve korku götürüyorlardı Fakat çok geçmeden ekonomik sıkıntılar sebepiyle meydana gelen iç çatışmalar Norveç'i huzursuz bıraktı

Arkasından 14 yüzyıl başlarında "Kara Ölüm" adını verdikleri veba hastalığı Norveç halkına ölüm ve dehşet getirdi Hemen hemen nüfusun yarısı bu hastalıktan öldü Hıristiyanlığın ülkeye girdiği sıralarda mükemmel olan tarım ticaret ve denizcilik felce uğradı Norveçlilerin deniz üstünlüğünün yerini derin ve acı bir fakirlik aldı

1397 yılında İsveç Danimarka ve Norveç Danimarka Kralı idaresi altında Kalmar birliğini kurdular 1523'te İsveç bu birlikten ayrıldı 1814 yılına kadar Danimarka'ya bağlı olarak yaşayan Norveç 17 mayıs 1814'te Eidsvoll'da bir bağımsızlık deklerasyonu yayınladı Yeni bir meclis açarak ilk anayasasını hazırladı 1905 yılında Danimarkalı Prens Charles'in Norveç Kralı ilan edilmesiyle de ülke tam bağımsız bir krallık haline geldi

Norveç Birinci Dünya Savaşı esnasında tarafsızlığını ilan etti Buna rağmen savaş boyunca 2000 Norveçli denizci öldürüldü İkinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde Norveç yine tarafsız idi Fakat Almanlar 9 Nisan 1940 tarihinde İskandinavya Yarımadasına taarruz etti Norveç 1945 yılına kadar Alman işgali altında kaldı Alman Nazi iktidarı 35000 Norveçliyi tevkif etmiş ve 1500'ü aşkın Yahudiyi yerlerinden kovmuştu Bunun üzerine Norveç müttefikler tarafında yer aldı Ülkenin işgali 8 Mayısta Almanların çekilmek zorunda kalmasıyla son buldu Sürgüne gönderilmiş olan Kral Haakon ülkesine dönerek tekrar Norveç birliğini sağladı

Savaşın getirdiği felaketler Norveç'i oldukça yıpratmıştı Müttefik kuvvetlerin Alman ordularını mağlup etmesiyle Alman işgalinden kurtulan Norveç yine müttefik kuvvetlerin dış yardımlarıyla ekonomisini çıkmazdan kurtarabildi ABD'nin sağladığı 350 milyon dolarlık Marshall Planı yardımı Norveç'i rahatlattı Batı ve Doğu arasında stratejik bir mevkide yer alması ve Rusların Çekoslovakya'yı işgal etmesi yüzünden 4 Nisan 1949'da NATO'ya katıldı

1930 yılından beri iktidarda bulunan İşçi Partisi 1965 yılında anti-sosyalist partilerin koalisyona gitmeleri üzerine düştü Yerine Merkez Partili Per Borten başkanlığındaki koalisyon hükümeti geldi 1971 yılında Ortak Pazar üyeliği için ortaya çıkan meseleler sebepiyle bu hükümet de düştü 1972 de yapılan halk oylaması neticesinde Ortak Pazar üyeliği %47 kabule karşılık %53 hayır oyu ile reddedildi

1981 seçimlerinde anti-sosyalist iktidar ezici bir üstünlükle tekrar hükümet oldu Yeni hükümet Muhafazakar Parti liderliğinde ülke yönetimini ele aldı 1985 seçimlerini İşçi Partisi kazanarak Brundtland başbakan oldu 1989 seçimlerinde İşçi Partisinin oy kaybetmesi üzerine Brundtland 1989 Eylülünde başbakanlıktan çekildi Muhafazakar Parti başkanı Jan Peder Syse başkanlığında azınlık hükümeti kuruldu

1990'da Norveç'in Avrupa topluluklarıyla münasebetlerinin geleceği hususunda Muhafazakar Parti kendi içinde anlaşmazlığa düşmesi üzerine hükümet istifa etti Yerine yeniden İşçi Partisi azınlık hükümeti kurdu Ülkenin çok sevlien kralı V Olav'ın 17 Ocak 1991'de ölümü üzerine tahta oğlu V Harold geçti Hükümet 1992'de Avrupa Ekonomik Alanına katılma anlaşması imzaladı Arkasından parlemantoda onaylanan kararla hükümet AT'ye üyelik başvurusunda bulundu

Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkelerin Kuruluşu

Eski 11-25-2012   #38
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkelerin Kuruluşu



Özbekistan Devleti

Özbek halkının tarihinin ilk dönemlerine ait bilgi yoktur Özbeklere bu ad ilk olarak 1313-1340 yılları arasında hüküm süren Altınordu Hükümdarı Gıyaseddin Muhammed Özbek tarafından verildi Timur Hanın ölümü üzerine zayıflayan Timur İmparatorluğu topraklarının Aral Gölü ve Seyhun Irmağının kuzeyindeki bölgede dağınık olarak yaşıyan Özbekler Ebü’l-Hayr’ın idaresinde toplanarak 1428’de onu kendilerine han ilan ettiler Kısa zamanda kuvetlenerek çevredeki diğer boyları da hakimiyetleri altına aldılar

CeyhunIrmağı kıyısındaki Sığnak Arkuk Suzak Özkent gibi şehirleri ele geçirdiler ve bunlardan Sığnak’ı başşehir yaptılar Türkistan taraflarına düzenlenen seferlerde Kalmuklara mağlup olunca bu durumdan istifade eden Kanay veCanibek adlı başbuğlar bazı Özbekleri de yanlarına alarak Çağatay Hanına sığındılar Bölgeden ayrılan bu Özbeklere Kazak veya Kırgız kazakları adı verildi

Ebü’l-Hayr’ın vefatından sonra Özbekler Çağatay-Moğol hükümdarı Yunus Hana yenilerek dağıldılar Ebü’l-Hayr’ın oğlu Şah Budak Yunus Han tarafından öldürüldü Dağılan Özbekler Şah Budak’ın oğlu Muhammed Şeybek’in (Şeybani) etrafında toplandılar Bu tarihten itibaren Şeybaniler adıyla da anılan Özbekler 1500 yılındaTimuroğulları Devletindeki iç karışıklıktan istifade ederek Buhara’yı zabtedip Timur Hanedanına son verdiler Harezm ve Hive’yi ele geçiren Özbekler Çağatay Hükümdarı Babür’ü mağlup ettiler Belh Herat ve Taşkent’i zapteden Özbekler Orta Asya’nın en güçlü devleti haline geldiler

Özbekler bir ara Safevilere karşı yenildiler ve bazı bölgeler ellerinden çıktı ise de 1512’de buraları geri aldılar Özbek hakimiyeti 16 yüzyıl boyunca Maveraünnehr’de devam etti 1598’de İkinci Abdullah Hanın vefat etmesinden altı ay sonra oğlu Abdülmü’min de kendisine bağlı taraftarlarca öldürülünce Özbekler ülkesinin hakimiyetiŞeybanilere akraba olan Canoğullarına (Astırhan Hanları) geçti

Özbekler on altıncı asır boyunca İran’dakiŞii-Safevilerle devamlı olarak savaştılar Ehl-i sünnet olanOsmanlılar ve Hindistan’daki Babürlülerle iyi münasebetler kurmaya çalıştılar 17 ve 18 yüzyılın ortalarına kadar Astırhanlar Hanlığının hakimiyeti altında kaldılar 1740’ta Nadir Şah tarafından Astırhanlar Hanlığı yıkıldı

Nadir Şahın vefatından sonra hakimiyet Canoğullarının yerine Mangıthanlar Sülalesine geçti Bu sülale hakimiyetlerini 1860’a kadar devam ettirdi 1860’tan itibaren Türkistan içlerine doğru ilerleyen Rusların himayesinde yarı bağımsız olarak devam eden Buhara Hanlığının hakimiyetinde kalan Özbekler Rusların çeşitli baskıları altında yaşadılar

Bugün Özbekistan’ın bulunduğu toprakların büyük bir kısmı 19 asırda Hive Buhara ve Hokand hanlıklarının idaresi altında bulunuyordu 1917 Sovyet Devrimi ardından bölgede Özbeklerin ve diğer Müslümanların hemen hiç söz sahibi olmadığı bir geçici hükümet kuruldu Aralık 1917’de Hokand’da bir milli kongre toplayan Müslümanların Mustafa Çokayev başkanlığında kurdukları hükumet 1918’de gönderilen Rus askerleri tarafından devrildi

Darbeden sonra yeni yönetime karşı Basmacı ayaklanması olarak bilinen bir direniş hareketi başladı Harezm ve Buhara Sovyet Halk Cumhuriyetlerinin kurulması Basmacı Ayaklanmasının yayılmasına sebep oldu Türkistan Komisyonunun 1922’de başlattığı reformlar neticesinde ayaklanma etkisini kaybetti

1924’te Orta Asya ve Kazakistan’da sınırları etnik temellerde tekrar belirleyen düzenleme ile Harezm Buhara ve Türkistan cumhuriyetleri dağıtılarak bölge toprakları Özbekistan Tacikistan Kırgızistan Türkmenistan ve Kazakistan arasında paylaştırıldı Sovyetler Birliğinde 1989’da başlayan yenileşme hareketleri neticesinde Özbekistan 1991 Ağustosunda bağımsızlığını ilan etti Daha sonra kurulan Bağımsız Devletler Topluluğuna bağlandı

Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkelerin Kuruluşu

Eski 11-25-2012   #39
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkelerin Kuruluşu



Pakistan

Pakistan Devleti yirminci yüzyılda kurulmuş genç bir devlettir Pakistan'ın 15 Ağustos 1947 yılından evvelki tarihi Hindistan ile aynıdır "Pakistan" adı ilk olarak İngiltere'de öğrenim gören Müslüman öğrenciler tarafından 1940 yılında ortaya kondu Pakistan Pencap Afgan Keşmir Sind ve Belucistan isimlerinin başharflerinin yanyana gelmesinden meydana gelip mana itibariyle "temiz ülke" demektir

Hindistanlıların İngilizlerin egemenliğinden kurtulmaya çalıştıkları sırada bölgedeki Müslümanlar birleşerek 1947 yılında bir dominyon kurdular Bu dominyon İngiliz Milletler Cemiyetine dahil durumdaydı Bu yıllarda Pakistan liderliğini M Ali Cinnah yürütmekteydi

Pakistan 1956 yılında cumhuriyet oldu İki yıl sonra General M Eyüb Han darbe yaparak idareyi ele geçirdi 1960 yılında ve 1965'te yeniden başkan seçildi Bunun 1969 yılında istifa etmesi üzerine Doğu Pakistan'da ayaklanmalar başgösterdi Daha sonra General Ağa MYahya Han idareye el koydu İdareyi ele alır almaz ülkede sıkıyönetim ilan etti 1970 seçimleri sonucunda Doğu Pakistan Avami Partisi büyük çoğunluk elde etti Fakat seçimlerden bir yıl sonra Yahya Han Millet Meclisini dağıttı

Bunun üzerine ülkede grevler ve isyanlar artmaya başladı Bundan dolayı hükümet kuvvetleri Doğuya taarruzlar tertipledi Fakat çok geçmeden Hindistan'dan kuvvet desteği alan doğulular bağımsızlıklarını ilan ederek Bangladeş Devletini kurdular Ayrıca çarpışmalar kesilmedi Binlerce insan öldürüldü 10 milyonu aşkın Doğulu Hindistan'a göç etti Nihayet Pakistan-Hindistan savaşı patlak verdi Doğu Pakistan'daki Pakistan birlikleri kuşatılınca ateş-kes imzalandı Her iki taraf da birliklerini geri çekti İki ülke arasındaki münasebetler 1976 yılında yeniden normal hale getirildi

Bu esnada Pakistan başkanlığına Pakistan Halk Partisi Başkanı Zülfikar Ali Butto geldi 1973 yılında yeni bir anayasa kabul edildi Pakistan bundan böyle "Federal İslam Cumhuriyeti" adını aldı Butto aynı yıl Başbakan oldu

1977 yılının Haziran ayında General Ziya-ül Hak askeri bir ihtilalle idareye el koydu Butto başbakanlıktan alındı Evvelce Butto'nun siyasi muhalifi öldürüldüğünden ihtilal sonrası Butto bu suçtan mesul tutuldu 1974 yılında işlenmiş bulunan bu cinayet sebepiyle Butto 1979 yılında idam edildi Bunun üzerine Pakistan-ABD münasebetleri gerginleşti Bu hadiselerden sonra halk Amerikan üslerine ve görevlilerine tepki gösterdi

1981 yılında Sovyet Rusya'nın Afganistan'ı işgali üzerine ABD Pakistan ile anlaşmak mecburiyetinde kaldı İki ülke arasında altı yıllık askeri ve ekonomik yardım programı hazırlanarak imzalandı Afganistan işgali iki milyon civarında Afganlının Pakistan'a göç etmesine sebep oldu 1988 Ağustosu'nda esrarengiz bir uçak kazasında devlet Başkanı General Muhammed Ziya-ül-Hak'ın ölmesi üzerine yerine Gulam İshak Han geçti

Yapılan seçimleri sol eğilimli Pakistan Halk Partisi kazandı ve Müslüman bir devletin ilk kadın başbakanı olarak Benazir Butto hükumeti kurdu Bazı yolsuzluklar ve iç asayişin sağlanmaması üzerine Devlet başkanı Gulam İshak Han 1990'da Benazir Butto'yu görevden alarak yerine Nevaz Şerif'i başbakanlığa atadı 1993'te yapılan seçimleri kazanan Benazir Butto tekrar başbakanlığa getirildi

Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkelerin Kuruluşu

Eski 11-25-2012   #40
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkelerin Kuruluşu



Peru Devleti

İspanya dönemi öncesi Peru tarihi hakkında elde yazılı ve kayıtlı dokümanlar yetersiz olduğu için bilgiler oldukça zayıftır Yapılan tarihi çalışmalardan çıkarılan sonuçlara göre Peru topraklarında ilk yaşayanlar Panama Boğazını geçen ve Pasifik Okyanusunu aşan göçebe avcıları ve balıkçılık yapan insanlardır Peru’da MÖ 1200 yıllarından MS 1532 yılına kadar çeşitli medeniyetler gelip geçmiştir Chavin (Şöven) Klasik Chimu ve İnka diye bilinen bu dönemlerin sonuncusu olan İnka medeniyeti kıtada ve ülkede en tesirli olanıdır

İspanyollar ilk olarak 1531 yılında Francisco Pizarro vasıtasıyla ülkeye geldiler Bundan sonra Lima Peru’ya İspanya adına gelen genel valilerin merkezi oldu Güney Amerika’da iyice yerleşen ve kuvvet bulan İspanyol idaresi Peru’nun bağımsızlığının gecikmesine sebep oldu 1821 yılında Arjantinli Jose de San Martin Peru topraklarını topladığı kuvvetlerle ele geçirdi

Arkasından Simon Bolivar ve Antonio J de Sucre komutasındaki kuvvetler İspanyolları bozguna uğrattılar 1826 yılında Callao bölgesinin de ele geçirilmesi sonunda Peru bağımsızlığını ilan etti Böylece Amerika kıtasındaki İspanya İmparatorluğu çöktü

1846 yılına kadar ülke içinde siyasi ve politik mücadeleler başgöstermiştir Evvela 1822’de kongre bir cumhuriyet anayasasını kabul etti ve 1823’te Jose de la Riva Agüero ülkenin ilk başkanı oldu 1879-84 yılları arasında Şili Peru ve Bolivya’ya saldırdı ve Tarapaca Tacna veArica’yı ele geçirdi Yıllarca süren mücadeleler sonunda 1929 yılında yapılan bir antlaşmayla anlaşmazlık kesin olarak son buldu

Antlaşmaya göre Arica bölgesi dışındaki bütün bölgeler Peru’ya geri verildi 1968 yılında yapılan bir askeri darbe ile başkan Femando Belaunde Terry görevinden uzaklaştırıldı 1974 yılına kadar devam eden askeri hükümet vaktinde petrol bankacılık madencilik ve balıkçılık millileştirildi

12 yıllık bir aradan sonra Peru 1980 yılında demokratik hayata döndü Başkanlığa yeniden F B Terry getirildi Yeni hükümet sosyalist sistemi terk ederek liberal sistemi ülkeye getirdi Ülke ekonomisi girdiği çıkmazdan kurtularak normale döndü 1981 yılında Ekvador sınırında bazı çatışmalar olduysa da çabuk kapandı Bundan sonra Mao’cu solcu teröristler ülkede olaylar çıkarmaya başladılar

1982 ve 1983 yılında hızlanan bu tedhiş eylemleri daha çok ABD aleyhine yapılmaktaydı 1985’te iktidara gelen Alan Garcia Perez tethiş eylemlerini bastırmaya çalıştı 1990’da seçimleri kazanan Alberto Tujimori de vaktinde solcuların tethiş eylemleri hızla arttı Bunun üzerine Başkan Alberto Fujimori 5 Nisan 1992’de bir sivil darbe yaparak kongreyi dağıttı ve bir olağanüstü hal ve yeniden inşaa hükümeti kurdu

13 Kasım 1992’de Başkan Alberto’ya başarısız bir suikast girişiminde bulunuldu Yeni kurulan Demokratik Kurucu Kongre için seçimler 22 Kasım 1992’de yapıldı ve Başkan Alberto’yu destekleyen partiler salt çoğunluğu elde ettiler Bu arada Aydınlık Yol Gerilla teşkilatının lideri olan Guzman yakalandı Guzman 1980’de başlayan gerilla savaşında 22500 kişinin ölümünden sorumlu tutularak ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı

Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkelerin Kuruluşu

Eski 11-25-2012   #41
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkelerin Kuruluşu



Polonya

Polonya Devleti 10 yüzyılın ortalarında ortaya çıkmış ve 963 yılı ülke tarihinin başlangıcı olmuştur Polonya ve Vistula nehirleri arasında yaşamış olan Islav kabilelerinin kurmuş olduğu bir devlettir O zamanki bu Islavlara"yayla insanları" manasına gelen "Polane" deniyordu Zamanla bu isim Polonya haline dönüştü

Polonya 14 yüzyıldan 17 yüzyıla kadar geçen süre içinde Avrupa'da güçlü bir devlet halindeydi "Üç parçalanmadan" ilki 1772 tarihine kadar olan çeşitli hanedanlıklar idaresindeydi Bu tarihten itibaren Polonya'nın çöküş dönemi başladı 1772 tarihinde Prusya Rusya ve Avusturya ülke topraklarını aralarında paylaştılar Bunu 1793 ve 1795 paylaşmaları takip etti Polonya'nın elinde sadece doğu Prusya civarı kaldı Birinci Dünya Savaşından sonra uzun mücadele ve sıkıntılardan sonra 1918 yılında Versay Antlaşmasıyla bağımsızlığı sağlandı

1939 yılında aynı anda Hem NaziAlmanyasının ve hem de Rusya'nın işgaline uğradı Harp boyunca altı milyon Polonyalı öldürüldü Daha sonra Alman orduları müttefiklere teslim oldu İşgal sırasında kurulan sürgündeki Polonya hükümeti işbaşına geldi 1947 yılında yapılan seçimlerde komünistler hükümeti kurdular ve ülkeyi Rusya'nın peyki durumuna soktular İkinci Dünya Savaşınin bu zor günlerinden sonra Polonya Rusya'ya verilen 178842 km²lik bölgeye karşı 1945'te Alman topraklarından 102400 km²lik bir bölgeyi aldı Oder-Neisse hattının doğusunda kalan bu bölge Silezya Pomerania Batı Prusya ve Doğu Prusya'yı da içine almaktaydı

Polonya idaresine komünistlerin gelmesiyle büyük mülkiyetler kaldırıldı endüstriler millileştirildi okullardaki eğitim sistemleri komünistleştirildi Üretim azaldı Bütün bunların neticesinde 1956 yılında Poznan'da isyan çıktı 1970 yılında yeni ağır vergiler ve aşırı fiyat yükselmeleri yeni isyanlara yolaçtı 1980 yılında olaylar daha şiddetlendi Lenin tersanelerinde gelişen "İşçi Grevleri" sonunda işçinin yanında olduğunu söyleyen komünist idare "21 imtiyazı" vermek mecburiyetinde kaldı Gdansk adıyla bilinen bu grevler sonunda bağımsız işçi sendikaları kurma hakkı elde edildi

Olayların gidişinden ürken Rusya'nın tehditleri ülkede sıkıyönetim ilanına sebep oldu İşçi ayaklanmalarını organize eden Dayanışma Sendikası liderleri tutuklandı 1982 yılında ABD baskısı neticesi sıkıyönetim kaldırıldı 1983 yılında yine Gdansk'ta Lenin Tersanelerinde hükümet aleyhtarı gösteriler yapıldı 1 Mayıs'ta Polonya İşçileri İşçi hükümetinden haklarını talep etmek üzere "İşçi Bayramını" grevlerle kutladılar Askeri idare işçilere bazı haklar verdi

1985 seçimlerinden sonra başa geçen Jaruzelski Batıyla ilişkilerini geliştirmeye çalıştı DayanışmaSendikasına karşı takip edilen sert politika 1986'da yumuşamaya başladı Artan ekonomik problemler 1988'de büyük bir grev dalgasına sebep oldu 1989 Haziranında yapılan seçimlerde o tarihe kadar iktidarda olan Birleşik İşçi Partisi ağır hezimete uğradı Dayanışma Sendikasının teklifi üzerine Tadeusa Mazowiecki başkanlığında bir koalisyon hükümeti kuruldu 1990'daki devlet başkanlığı seçimlerini Lech Walesa kazandı

Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkelerin Kuruluşu

Eski 11-25-2012   #42
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkelerin Kuruluşu



Portekiz Devleti

İlk çağlarda İber kabileleri (Lusitanienler) ile işgal edilen ülke MÖ 1 yüzyılda Romalıların bir eyaleti oldu Sonra Vandallar Süevler (bir Alman kabilesi) 5 yüzyıldan 8 yüzyıla kadar Vizigotlar tarafından istila edildi 711 yılında ülke Müslümanların eline geçti Endülüs Emevileri (756-1031) Teva'if-i Müluk (11 yüzyıl) İslam devletleri kurulup bölgeye hakim oldular Onuncu yüzyıla doğru Douro ve Minho nehirleri arasındaki bölgeye Terra Portucallis ismi verildi Portucallis Latince Portas (liman) ve Calle (kale) birleşiminden meydana gelmiştir

Portekiz 1143'te bağımsız bir krallık oldu Sınırları Meriniler'e karşı yaptığı savaşlarla genişledi On üçüncü yüzyıl ortasına doğru bugünkü Portekiz sınırları tamamlandı Portekizli denizciler 15 yüzyılda dünya çapında yayılma gösterdiler Sonraki yüzyılda AsyaAfrika ve Güney Amerika'da büyük bir sömürge imparatorluğu kurarak Avrupa ve Doğu arasındaki ticaretin çoğunu ellerinde tuttular 1598 yılında Fas şehirlerine karşı açtığı savaşta Portekiz ağır bir mağlubiyete uğrayınca imparatorluk aniden çöktü Ülkenin zayıflamasından faydalanan İspanya Portekiz'i 1580'de topraklarına katarak 1640'a kadar idare etti

Portekiz 1688 yılında Lizbon Antlaşmasıyla tekrar bağımsızlığına kavuştu Fakat Portekiz eski ihtişamını kaybettiğinden İngiltere ile 1703'te 20 yüzyıla kadar devam eden bir ittifak antlaşması imzalandı İngilizlerle müttefik olduğundan 19 yüzyılda Napolyon'a karşı savaşmak zorunda kaldı Ülke Fransa ile savaş halindeyken 1811'de kral ve ailesi Brezilya'ya sığındı Bu dönemde imparatorluk çökmeye başladı 1822'de Brezilya bağımsızlığını ilan edince Portekiz tek büyük zenginlik kaynağını kaybetti

On dokuzuncu yüzyılın tamamı ve 20 yüzyıl başları Portekiz için ekonomik ve siyasi istikrarsızlık dönemi oldu Şiddetli partizan mücadeleler iç savaşlar ülkeyi kargaşanın içine itti 1908'de kral katledilerek iki yıl sonra 1910'da cumhuriyet ilan edildi On altı yıl devam eden cumhuriyet dönemi oldukça istikrarsız olup bu dönemde kırk sekiz hükümet kuruldu ve en az yirmi beş darbe teşebbüsü oldu 1926'da ordu idareyi ele aldı ve kırk sekiz yıl ülke General Franko tarafından diktatörlükle idare edildi

25 Nisan 1974'te hükümet genç subaylar tarafından yapılan bir darbe sonucu işbaşından uzaklaştırılınca General Antonio de Spinola liderliğinde bir askeri cunta kontrolü eline geçirdi Başkan Spinola solcu subaylardan gelen baskı sonucu aynı yılın Eylül ayı sonunda istifa etmek zorunda kaldı Nisan 1975'te demokratik partiler oyların %64'ünü kazanmasına rağmen Sovyetlerce desteklenen komünist parti tesirini arttırdı Bankalar sigortalar ve sanayi devletleştirildi

1976'da yürürlüğe giren yeni Anayasada sosyalizme geçiş hedefi açık bir şekilde de ortaya kondu Yeni Anayasanın ardından yapılan genel seçimlerde hiçbir parti çoğunluğu elde edemedi Sosyalist Partisi Genel Başkanı Mário Soares bir azınlık hükümeti kurdu Cumhurbaşkanlığına Genelkurmay Başkanı Antánio Ramalho Eones seçildi Mário Soares başkanlığındaki hükümet 1977 Aralığında istifa etti Ocakta kurulan koalisyon hükümeti ve bunun ardından kurulan bir dizi koalisyonlar da kısa ömürlü oldu

1980'de yapılan seçimlerden sonra merkez sağ eğilimli Demokratik İttifak büyük çoğunlukla iktidara geldi Bu hükümet anayasada büyük değişiklikler yaptı ve sivil yönetime geçiş yolunu açtı 1982'de baş gösteren hükümet krizi üzerine Cumhurbaşkanı erken seçim kararı aldı 1983 Nisanında yapılan seçimlerde birinci parti durumuna gelen Portekiz Sosyalist Partisi Sosyal Demokrat Partiyle koalisyon kurdu

Portekiz 1 Ocak 1986'da AET'ye alındı Soares 60 yıllık bir aradan sonra 1986 Şubatında ilk sivil cumhurbaşkanı seçildi Temmuz 1987'de yapılan seçimlerde Sosyal Demokrat Parti sandalye sayısını büyük oranda arttırması kurulan koalisyon hükümetinin istikrarlı olmasını sağladı 1991'de yapılan seçimlerde Sosyal Demokrat Parti yine ilk sıradaki yerini korudu

Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkelerin Kuruluşu

Eski 11-25-2012   #43
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkelerin Kuruluşu



Romanya

Bir Hind-Avrupa grubu olan Trakyalılar Romanya toprakları üzerinde yaşamış ilk insanlar olarak bilinir Bunların bir kolu olan Dokyalılar MÖ 800-300 yılları arasında Burebista liderliğinde Transilvanya merkez olmak üzere Dakya Devletini kurdular MS 106-271 yılları arasında Romalılar toprakları istila ederek insanları Romalılaştırdılar

Osmanlı İmparatorluğu 1299 yılında kurulduktan sonra kısa zamanda cihan devleti olmuştu Osmanlılar Avrupa içlerine İslamiyeti yayabilmek için önceleri Balkanlara olmak üzere Avrupa seferleri düzenlemekteydiler 1394'te Dovin 1456'da Belgrad 1475'te Vaslui 1476'da Schera seferleri Osmanlıların Avrupa'ya ilk adım atma dönemi savaşlarıdır

16 yüzyıl başlarındaki iki Romanya toprağı olan Eflak ve Boğdan Türk hakimiyeti altında birer derebeylik oldular Askeri ve diplomatik açıdan Osmanlı Sultanının emrine göre hareket eder ve yıllık vergi verirlerdi İdarecileri Osmanlı Padişahları tarafından tayin edilirdi Zaten bunların derebeyleri kendi tebealarını Avrupalıların saldırılarından korumak için Osmanlı idaresinde kalmayı arzu ediyorlardı Eflak ve Boğdan halkı Avusturyalılar Ruslar Tatarlar Kazaklar ve Lehlerden ibaret bölgedeki diğer ordulara karşı Osmanlı ordusunun yanında yer aldılar

1679'da Eflak Derebeyi olan Şerban'ın yerine 1688'de yeğeni Kostantin Brincoveanu geçti Bu sırada Boğdan Derebeyi Dimitri idi Bu iki derebeyi 1711 yılında Osmanlı-Rus savaşı esnasında isyan ederek Deli Petro'ya yardım ettiler Bunda İstanbul'dan Balkanlara göç eden Yunan asıllı grupların tesiri büyüktü Bunlar Eflak ve Boğdan'ın idari hayatına nüfuz etmişlerdi Yaklaşık bir asır Türk idaresindeki derebeyliklerin bu isyanları ve huzursuzluk çıkarmaları üzerine Eflak ve Boğdan tahtları "voyvodalık" adı altında yeni bir sisteme konuldu Bu sıralarda Osmanlı Devletinde duraklama devri başlamıştı

18 yüzyıl sonlarına doğru Rusya Osmanlı Devletine olan düşmanlığını arttırdı 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla Rusya Osmanlılardan bazı haklar elde ederken bu arada bu iki derebeyliğin iç işlerine müdahale etme yetkisini de kazandı Her ne kadar kontrol Osmanlılarda kaldıysa da birçok ticari imkanlar kaybedildi Bir yıl sonra Bukovina Avusturya'ya bırakıldı 1812 yılında Besarabya da elden çıktı 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşından sonra 1834 yılına kadar Eflak ve Boğdan Rusya hegemonyası altına tamamen girdi Kont Pavel Kiselev Rusya'dan destek görerek Osmanlı medeniyetini ortadan kaldırmaya çalıştı

1859 yılında iki eyalet birleşti ve 1861 yılında Romanya olarak anıldı 1877 yılında Romanya Berlin Antlaşmasıyle Türk hakimiyetinden uzaklaştı Bağımsızlıktan sonra 1878'de krallık oldu 1881'de I Carol Romanya'nın ilk kralı oldu 1886 yılında Romanya tek meclisli anayasal monarşik idari sistemine döndü

Birinci Dünya Savaşından sonra Romanya'nın sınırları genişledi Basarabya ve Bukovina'dan sonra Banat ve Transilvanya da ele geçirildi Fakat çok geçmeden Basarabya ve kuzey Bukovina'yı her zaman olduğu gibi 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı esnasında da yıllarca adaleti altında refah içinde yaşadıkları Osmanlılar aleyhine olarak yardım ettikleri Rusya'ya bırakmak mecburiyetinde kaldı Hatta yoğun tehditler neticesinde Güney Dobruca da Bulgaristan'a terk edildi

İkinci Dünya Savaşı esnasında Marshla lon Antonescu Rusya'ya karşı Almanya ile birleşme teşebbüsüne geçti Askeri bir hareketin lideri olan Antonescu 1944 yılında Sovyet entrikası ile Kral Michael tarafından bertaraf edildi ve Romanya rusya'nın yanında yer aldı Çok geçmeden Romanya komünizmin kucağına düştü 1947 yılında bir Halk Cumhuriyeti halini aldıysa da bütün alanlardaki devletleştirilme bunu sadece lafta bıraktı

1965 yılındaki yeni Anayasaya göre Romanya artık Halk Cumhuriyeti olmaktan çıkmış ve bir sosyalist ülke durumuna düşmüştü Tehlikeyi sezenler 1966'da Rusya'ya karşı bir bağımsızlık hareketi geliştirmeye çalıştılar 1970 ve 1973'te Romanya Devlet Başkanı Nicolai Çavuşesku (Ceausescu) ABD'yi ziyaret etti ABD ile 1976 yılında 10 yıllık bir ticari anlaşma imzalanarak nisbeten Rusya'dan uzak durulmaya çalışıldı 1982 yılında Romanya bir miktar daha batıya yaklaştı üç milyar dolar dolayındaki borçlarının ödenme süresinin uzatılmasını batılı ülkelerden talep etti

Doğu Blok Devletlerinde komünist rejimin hızla sarsıldığı 1989 sonlarında Romanya'da ilk gösteriler başladı Gösterilerin kanlı biçimde bastırılması ülke çapında gerginliğin artmasına sebep oldu Ordunun ayaklanan halkın yanında yer alması üzerine ülkeden kaçmak isteyen Çavuşesku yakalanarak hanımı ile birlikte yargılandıktan sonra kurşuna dizildi Yönetimi üstlenen Ulusal Kurtuluş Cephesi sosyalist rejime son vererek çok partili sisteme geçiş yolunu açtı Nisan 1990'da ilk serbest seçimler yapıldı

Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkelerin Kuruluşu

Eski 11-25-2012   #44
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkelerin Kuruluşu



Rusya Federasyonu

Rusya'nın bilinen tarihi 5 yüzyılda batıdan Rusya topraklarına giren Slav kabileleriyle başlar İlk Rus devleti 9 yüzyılda İskandinavyalılar tarafından kuruldu Devletin merkezi Novgrod ve Kiev'deydi On üçüncü yüzyılda ülke toprakları Moğolların saldırılarına uğradı Bundan sonra Moskova prenslikleri ve büyük dükleri idaresinde ortaya çıkmaya başlayan ülke 1480 yılında Altınordu Devletinin hakimiyetinden kurtuldu

On beşinci asırda Osmanlı Devleti ile münasebetleri başladı İstanbul'u fethederek Bizans da denilen Doğu Roma Devletine son veren Fatih Sultan Mehmed Han (1451-1481) Rus Knezliklerinin güneyindeki Kırım Hanlığını imtiyazlı beylik halinde Osmanlı Devletine bağlayıp vergi yerine her yaz Moskoflar üzerine netice alıcı ve yıldırıcı akınlar yapmakla vazifelendirdi

Ruslar Papalığın gönderdiği kardinal ve papaz heyetleri sayesinde Türklere karşı uyanmaya başladı Rus Knezlikleri birleştiler ve Çarlık dönemi başladı Korkunç İvan 1547'de ilk çar ilan edildi Böylece Rus çarları kendilerini Doğu Roma'nın varisi saydılar

Yönetim ve askerlik alanındaki düzenlemelerle devlet idaresini güçlendiren Çar İvan katıldığı seferlerde Kazan Hanlığı topraklarını işgal etti ve 1556'da Astrahan Hanlığını da Moskova'ya bağladı Kırım Hanlığına karşı sefer düzenlediyse de başarılı olamadı Daha sonra Baltık Denizine açılmaya ağırlık vererek Litvanya topraklarına girdi Rus Çarlığı ile İsveç ve Polonya'yı karşı karşıya getiren bu savaşta Rusya ilk önceleri başarılı oldu ise de daha sonraları ard arda alınan mağlubiyetler ülkede iç karışıklığa sebep oldu Bunun üzerine Çar İvan baskıcı bir politika takip etti ve muhaliflerini acımasızca öldürdü Bu sırada Rus ekonomisi ağır bir darbe aldı

Korkunç İvan'ın ölümünden bir süre sonra iç karışıklıklar başladı Rus Çarlığı yıkılmanın eşiğine geldi İsveç ve Polonya'nın da olaylara karışmasıyla tam bir iktidar boşluğu ortaya çıktı Polonya kuvvetlerinin Rusya'yı 1610'da işgali halkı direnişe sevk etti ve Romanov ailesinden Mihail Fyodoroviç çar seçildi Bir süre sonra düzeni yeniden sağladı Büyük toprak kaybedilmesine rağmen İsveç (1617) ve Polonya ile (1618) barış antlaşması yapıldı Ayrıca Rusya bütün Avrupa'yı sarsan Otuzyıl Savaşlarının dışında kaldı

İlk Osmanlı-Rus savaşı Çar ordularının 1667'de Kiev'i de ele geçirmesinden on yıl sonra 1677'de Kırım Hanlığı ile Ukrayna arasındaki topraklara saldırmasıyla başladı 1677-1678 yıllarında Osmanlı ordusu Ruslara karşı Çihrin/Çehrin Seferine çıkarak Rusları ve onlara yardımcı Lehlileri yendi Çihrin Kalesi Osmanlı ordusu tarafından bir daha bölgede Rusların tutunmasına mani olmak için yıktırıldı

Moskova elçileri 1681 Ocak ayında Kırım Hanına ricaya gelerek bir daha Osmanlı ve Kırım topraklarına saldırmayacaklarına yeminle söz verip bir antlaşma imzaladılar Kırım Hanı Edirne'de sefer hazırlığı görmekte olan Merzifonlu Kara Mustafa Paşayı ikna ederek Bahçesaray Barışü adıyla anılan ilk Osmanlı-Rus Antlaşmasını imzalatmaya muvaffak oldu (11 Şubat 1681)

1683 yılında Avusturya İmparatorluğunun merkezi Viyana'nın ikinci defa kuşatılmasındaki türlü düşünce ve hatalar yüzünden geri çekiliş Rusların beklediği büyük fırsatı doğurdu Papalık-Avusturya-Venedik-Lehistan gibi Akdeniz'den Baltık'a kadar yayılan Katolik devletlerinin Osmanlı aleyhine kurduğu Mukaddes İttifak'a Rusya'da katıldı Bu beşli ittifak devletleriyle yapılan on üç yıllık harpler sırasında Rusya Çar Deli Petro'nun (1682-1725) gayretleriyle gelişip kuvvetlendi

İttifak devletlerinin Osmanlı Devleti ile harplerinden cesaret alan Deli Petro; 1695 ilkbaharında kuvvetli bir ordu ile Sibirya'dan gelen tarihi kürk ticaret yolunun ağzında bulunun ve gelen da bağlanmış kürklerin Karadeniz Akdeniz ve Avrupa içlerine sevkiyat merkezi olan Azak Kalesine saldırdı Azak Kalesindeki sayıca az olan Osmanlı kuvveti kahramanca karşı koyarak uzun süre dayandı Rus Donanması Don/Ten Nehri boyunca Azak Kalesine geldi Ruslar nehir ve deniz tahkimatı güçlü olmayan Azak Kalesini ele geçirdiler

Azak Kalesinin düşmesiyle bir Türk gölü halinde olan Karadeniz'de Ruslara bir pencere açılmış oldu Azak Denizinin Karadeniz'e açılan boğazda bulunan Kerç/Kerş Liman Kalesi Osmanlıların hakimiyetinde bulunduğundan Rus donanmasının Karadeniz'e çıkmasına engel oluyordu

1699 Karlofça Antlaşmasından sonra Osmanlı Devletiyle savaşı göze alamayan Rusya 1700'de imzalanan İstanbul Antlaşmasıyla barışa razı oldu Antlaşmayla Azak Kalesi ve çevresi Ruslara bırakıldı Ekonomik ve kültürel alanda bilgi toplamak amacıyla çıktığı Avrupa gezisinde Osmanlılara karşı yeni bir ittifak girişiminden netice alamayan Deli Petro Karadeniz yerine Baltık Denizine yönelmeye karar verdi ve İsveç'le ünlü Büyük Kuzey Savaşını başlattı (1700-1721) Başlangıçta Ruslar mağlup oldu ise de Poltava çarpışmasıyla (1709) savaş Rusların lehine döndü

Bu arada Rus ordularının Osmanlı hududuna tecavüz etmesi üzerine 9 Nisan 1711 tarihinde Osmanlı DevletiRusya'ya sefer düzenledi ve iki ordu Prut Irmağı boyunda karşılaştı Ruslar mağlup oldu Çar Deli Petro kumandasındaki Rus ordusu antlaşma isteğinin kabulüyle imhadan kurtuldu Azak Kalesi ve çevresi Osmanlılara geri verildi ve aşağı Özü boyundaki Rus kaleleri yıktırıldı

Deli Petro'nun kızı Anna vaktinde Osmanlılar ile Venedik-Avusturya harplerini fırsat bilen Ruslar Avusturya-Rusya ittifakını yenilediler Ardından Rus ordusu Osmanlı ordusunun Avusturya cephesinde bulunmasından faydalanarak Kırım Yarımadası batısındaki Özü Kalesini alıp Kırım'a girdiler Ruslar 1 Temmuz 1736'da ikinci defa Azak Kalesini zapt ettiler Azak savaşı 18 Eylül 1739 Belgrad Antlaşmasıyla sona erdi Antlaşmayla Azak Kalesi yıktırılıp Azak bölgesi Osmanlı Devleti-Rusya arasında tarafsız saha ve müstakil Kabartay ülkesi de iki devlet arasında tampon halde tutulup Moskoflar Karadeniz'den son bir defa daha uzaklaştırıldı

Çariçe İkinci Katerina (1762-1796) vaktinde Rusya'nın Lehistan Polonya'ya yerleşmesine engel olmak için Osmanlı Devleti tarafından Rusya'ya sefer açıldı Rusların işgal ve zulmünden kaçıp Türk hududunu aşarak Osmanlı Devletine sığınan ailelerini Rus ordusunun takip etmesi ve uğradıkları köy ve kasabalardaki silahsız masum ahaliyi kırmaları bu seferin açılmasına sebep oldu Divan-ı hümayun kararı ile Rusya'ya sefer açıldı 1769 Şubatında Kırım Hanı Giray Hanın orduları Güney Rusya'ya girerek Rusları yendi ve 100000'den fazla esir aldı Fakat gelişmeler Osmanlı Devletinin aleyhine oldu

Beş yıl süren ve 21 Temmuz 1774 tarihli Küçükkaynarca Antlaşmasıyla biten bu harp; ilk defa ahalisi Müslüman ve Türk olan toprakların elden çıkması ve 300 yıldan beri Anadolu'nun kuzey kalesi sayılan Kırım Hanlığının Kuban ve Bucak Tatarlarının sözde müstakil olma kaydıyla koparılmasıyla neticelendi Azak Yenikale Kerç ve Kılburun şehirleriyle Aksu-Turla'ya kadar olan Karadeniz kıyıları Ruslara bırakıldı Ruslar Karadeniz'e rahatça çıkabildiler Nihayet sözde müstakil olan Kırım Hanlığını 1783 Temmuzunda işgal ederek yerli ahaliden kadın ve çocuklarıyla 30000'den fazla Türk'ü öldüren Ruslar 1784 Ocağında Kırım'a resmen hakim oldular Rus zulmü altında ezilen birçok Kırımlı Osmanlı toprağına göç etti

Osmanlı Devleti Kırım'ı Rusların işgalinden kurtarmak için Sultan Birinci Abdülhamid Han vaktinde Rusya'ya altıncı sefer düzenlendi Rus Çariçesi II Katerina Avusturya İmparatoru II Josef ile Bizans-Yunan projesinin tatbiki ve Osmanlı Devletinin parçalanması için ittifak yaptılar Avusturya'nın Rusya müttefiki olarak Osmanlı Devletine savaş açması üzerine Osmanlı askeri iki cephede savaşmak mecburiyetinde kaldı

Osmanlı Devleti ateşli silahları ellerinde bulunduran Yeniçerinin sebep olduğu bozgunla ağır yenilgiye uğradı Önce Avusturya ile 1791 Ağustosunda Ziştovi Barışü imzalanarak Belgrad geri alındı Ruslarla devam eden harp 9 Ocak 1792 tarihinde imzalanan Yaş Antlaşmasıyla sona erdi ve Kırım Hanlığının tamamen Rusya hakimiyetine girmesi kabul edildi

Üçüncü Selim Hanın her sahadaki icraatlarıyla Osmanlı Devletini güçlendirip ıslahatlarda bulunması Rusya'yı telaşlandırdı Çar I Aleksandr Osmanlıya tabi Sırbistan'ı isyana teşvik edip Slavlık propagandasıyla Balkanları karıştırdı Sırplar Rusların teşvikleriyle isyan etti Vilayet merkezi Belgrad 13 Aralık 1806'da düştü Ruslar 1806 Aralık ayında ansızın Basarabya'da Bender ve Hotin kalelerini alıp Tuna Nehri ağzındaki kaleleri de istila ettiler Bunun üzerine Osmanlı Devleti 22 Aralık 1806 tarihinde Rusya'ya harp ilan etti

1807'de Tiflis'ten hareket eden Rus ordusu Temmuz ayı başlarında Arpaçay'ı geçerek Kars Kalesine saldırdı Kars'taki Osmanlı askerlerinin ve ahalinin cansiperane müdafaasıyla Rus taarruzu püskürtüldü Ruslar pek çok zaiyat vererek Arpaçay ötesine geri çekildiler 1810 yazında Ahılkelek üzerinden saldırıya geçen Ruslar bu kaleyi alamayınca Ahıska şehrini kuşattılar Osmanlı mukavemeti ve salgın hastalığa dayanamayıp 1811'de Tiflis'e geri çekildiler

Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkelerin Kuruluşu

Eski 11-25-2012   #45
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkelerin Kuruluşu



Senegal

Senegal’in ilk tarihi hakkında elde mevcut bilgiler çok az olup kesin değildir Bunun için Senegal tarihini 11 yüzyılda Müslümanlıkla şereflenen Senegal Nehri orta bölümlerinde kurulmuş Tekrur Krallığı ile başlatmak uygundur On beşinci yüzyıl başlarında ilk olarak Avrupalılardan Portekizliler ülkeye ulaştılar

Daha sonra 17 yüzyılda Fransızlar bölgeyi kontrolları altına aldılar Bir müddet Fransız Batı Afrikası olarak kaldı 1960 yılında bağımsız oldu Bundan sonra Fransa’nın nüfuzu altında demokratik hayata girdiProgressiste Sénégalaise Birliği Başkanı olan Léopold Senghor ülkenin ilk devlet başkanı oldu 1963’te bir ihtilal teşebbüsü atlatıldı

1968 yılında işçilerle anlaşmazlıklar çıktı Başbakan Andou 1981 yılında Başkan Abdou Senghor’un emekliye ayrılmasından sonra devlet başkanı oldu 1988’de olağan üstü hal ilan ederek başkanlığa devam etti 1982 yılında Gambia ile ortak bir federasyon kuruldu Bu federasyonda ülkeler bağımsızlıklarını koruyor ve yalnız savunma ve mali hususlarda birleşiyorlardı

Bu birlik daha sonra çıkan anlaşmazlıklar yüzünden 1989 Eylülünde bozuldu Hükumet ülkeyi istikrarsızlığa sürükleyen iç ve dış karışıklıkların üstesinden gelme yolunda büyük atılımlar gerçekleştirdi 8 Nisan 1991’de Başkan Abdou başbakanlığa Habib Thiam’ı getirdi 1993’te yapılan seçimlerde Abdou tekrar başkanlığa seçildi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.