Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hikayeler, ibret, kısa, veren

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!

Eski 07-03-2008   #16
b@ron
Varsayılan

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!



Ç İ V İ

Kötü karakterli bir genç varmış Bir gün babası ona çivilerle dolu bir torba vermiş “Arkadaşlarınla kavga ettiğin zaman, her sefer bu tahta perdeye bir çivi çak” demiş

Genç, ilk gün tahta perdeye otuz çivi çakmış Sonraki haftalarda kendi kendini kontrol etmeye çalışmış ve geçen her günde daha az çivi çakmış Nihayet bir gün gelmiş ki hiç çivi çakmamış

Babasına gidip söylemiş
Babası onu yeniden tahta perdenin önüne götürmüş Gence:

“Bu günden başlayarak tartışmayıp kavga etmediğin her gün için tahta perdeden bir çivi çıkart” demişGünler geçmiş Bir gün gelmiş ki her çivi çıkarılmış Babası ona 'Aferin, iyi davrandın ama bu tahta perdeye dikkatli bak Artık çok delik var Artık geçmişteki gibi güzel olmayacak'

Arkadaşlarla kavga edildiği zaman kötü sözler söylenir Her kötü kelime bir yara (delik) bırakır Arkadaşına kendisini affettiğini söyleyebilirsin ama bu delik aynen kalacak Bir arkadaş ender bir mücevher gibidir Seni dinler, yüreklendirir, güldürür, sen ihtiyaç duyduğunda yardımcı olur, sana yüreğini açar

__________________
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!

Eski 07-03-2008   #17
b@ron
Varsayılan

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!



GÜVEN MESELESİ

İngiltere'de yargıçların maaşı yoktur Onun yerine ihtiyaçları oldukça kullandıkları kredisi sınırsız çek defterleri vardır

İngiliz devleti hakimlerine o kadar güveniyor yani

Birgün hakimin biri bir bankaya gidip 1000000 poundluk bir çek bozdurmak istediğini söylemiş Tabii ortalık birbirine girmiş

Banka yöneticileri en üst makamdan onay almadan bu kadar parayı veremeyecekleri söyleyip hemen Içişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Başbakanlığa filan telefon etmişler

Ancak aradıkları her yerden gelen cevap aynıymış: ÖDEYIN!

Gel gelelim bankada o kadar nakit yokmuş Hakimden ertesi gün gelmesi rica edilmiş

Ertesi gün para bir bavul içinde hazırmış Aradan birkaç gün geçmiş

Hakim çıkagelmiş Parayı bankaya geri vermek istiyormuş Banka yönetimi şaşırıp kalmış

Hemen Adalet Bakanlığı'nı aramışlar

Derhal bakanlık müfettişleri devreye girmiş ve hakime hareketinin sebebini sormuşlar

Hakim :

"Kraliçe nin hükümeti bize gerçekten bu kadar güveniyor mu? Onu sınadım" cevabını vermiş

Raporlar bakanlığa iletilmiş ve aynı gün hakim azledilmiş Adalet bakanlığı hakime gönderdiği yazıda gerekçeyi şöyle açıklamış:

"Kraliçe hükümetinin saygın bir hakimi, devletine güvenmiyor ve onu sınıyorsa, devlet ona asla güvenmez"

- "Güven" çok ince bir çizgidir

Onu kalınlaştırarak kırılmasını engelleyen tek şey, " iki taraflı " olmasıdır-



Şimdi birkaç noktayı sorgulamak istiyorum Cevapları kendinize verin

İşinizdeki ilişkilerinizde, ortamınızda güven önemli mi?

Personeliniz size ne kadar güveniyor? Neden? Güven seviyesi beklentilerinizi karşılıyor mu? Geliştirmek için neye ihtiyacınız var? Aldığınız aksiyon nedir?

Siz personelinize ne kadar güveniyorsunuz? Neden? Güven seviyesi beklentilerinizi karşılıyor mu? Geliştirmek için neye ihtiyacınız var? Aldığınız aksiyon nedir?

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!

Eski 07-03-2008   #18
b@ron
Varsayılan

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!



İYİ Kİ GELDİN!
Adam kapıyı açtığında, polislerle karşılaştı Heyecanla: — Bir şey mi istediniz? diye sordu Bir olay mı var? İçlerinden komiser olanı: — Geçen yıl evinizi soyan hırsızı yakaladık, diye cevap verdiİfâdesinden, bu eve de girdiğini anladık Adam, polislerin arasında sıkışıp kalan 18-20 yaşlarında ki genci bir müddet süzdükten sonra: —Buyurun, içeri girin, diye kenara çekildi Herhalde bazı şeyler soracaksınız Hep birlikte oturma odasına geçtiler Adam önce polislerin, sonra da hırsızın elini sıkarak: —Geldiğinize sevindim, dedi Bu gençle tanışmayı da çok arzu ediyordum Polislerden biri: —Herhalde yanlış anladınız, diye lâfa karıştı Bu delikanlı polis falan değil, evinize giren hırsızdır Adam: —Daha o kadar yaşlanmadım memur bey, diye çıkıştıHırsız olduğunu biliyorum ama, açık söylemek gerekirse şikayetçi de değilim Konuşanlar hırsızı da şaşırtmış görünüyordu Adam, misafirlerine şeker ikram ettikten sonra tane tane konuşmaya devam etti: — Evim soyulmadan önce geç vakitlere kadar oturur, hâliyle sabah namazlarına kalkamazdım Ve çok istediğim halde günde bir sayfa bile Kur'an okumaya vakit bulamazdım, namazlar da, Allah kabul etsin hep yarım yamalak olurdu Ama delikanlı, bilmeden de olsa beni bu gafletten kurtartardı Polislerden biri dayanamayıp atıldı: — Ne yaptı ki bey amca? Adam, biraz önce ikram ettiği sekerleri kutusuyla birlikte hırsızın önüne koyarken: — Daha ne yapsın ki evlât, diye gülümsedi Evime girdiğinde, televizyonumu çalmıştı

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!

Eski 07-03-2008   #19
b@ron
Varsayılan

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!



Ya Sonra


Alanında başarı ve şöhreti yakalamış zengin bir yatırımcı küçük bire sahil kasabasında tatil yapıyordu Bir gün kıyıda gezerken küçük bir balıkçı kayığına gözü takıldı Kayık kıyıya yanaştı, içindeki balıkçı karaya atladı Kayığın içinde birkaç tane büyük sarı ton balığı vardı


“Balıkların çok kaliteli ve güzel” dedi balıkçıya, “Seni tebrik ederim


“Teşekkür ederim” diye karşılık verdi balıkçı


“Bu balıkları tutman ne kadar zamanının aldı?”


“Fazla değil, bir iki saat


“Peki neden birkaç saat daha kalıp daha fazla balık tutmadın?”


“Yakaladığım balıklar bu gün ki rızkımızı yetiyor


“Peki ama geriye kalan vakitlerde neler yapıyorsun?”


“Çocuklarımla oynar, öğle uykusuna yatar, evimin bahçesinde çalışır ve arkadaşlarımla oturur sohbet ederim Kısacası huzurlu bir hayatım var


Yatırım bankacısı küçümser bir eda ile “Ben işletme ve yatırım konusunda doktora yaptım” dedi, “İstersen sana yardım edebilirim” Sonra da tavsiyelerine başladı:


“Öncelikle, balık avlamaya daha fazla zaman harcamalısın ve para kazanmalısın Daha sonra daha büyük bir kayık alıp, daha fazla para kazanmalısın Kazandığın bu para ile daha da büyük bir tekne almalısın


Balıkçı araya girdi:


“Peki, ya sonra?”


“Sonra, yakaladığın balıkları aracıya satmak yerine, onları balık konservecilerine doğrudan sen satarsın Nihayet kendi balık konserve fabrikalarına sahip olursun


Böylece, hem ürünü, hem ürünün işlenmesini, hem de dağıtımını kontrol altında tutarsın Tabii, bu iş için bu sahil köyünü terk edip büyük bir kıyı şehrine, sonra daha büyüğüne, ve sonunda da en büyük kıyı şehrine yerleşmelisin Böylece işini orada çok daha fazla büyütebilirsin


“İyi de, bu işler ne kadar zaman alır?” diye sordu balıkçı


“15-20 sene


“Peki ya sonra?”


Yatırımcı keyifle güldü ve “İşin en güzel kısmı o zaman başlıyor” dedi


“Doğru zaman geldiğinde şirketini halka açacağının ilan edersin ve hisse senetlerini satışa çıkarırsın ve çok zengin olursun Bu sayede trilyonlar kazanırsın


“Demek trilyonlar peki ya sonra?”


“Sonrası belli değil mi canım? Sonra da emekli olursun Küçük bir sahil köyüne taşınır, orada torunlarınla oynar, öğle uykusuna yatar, evinin bahçesinde çalışır ve arkadaşlarınla oturur sohbet edersin Diyeceğim, huzurlu bir hayat yaşarsın


Balıkçı:


“Peki, şimdi ne yaptığımı sanıyorsun Allah aşkına

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!

Eski 07-03-2008   #20
b@ron
Varsayılan

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!



Dilenci Kim?
Saltanatının sınırları geniş diyarlara uzanan bir hükümdardı Kibrinin ve gururunun ise sınırı yoktu Elinden gelse bütün dünyayı eline geçirmek ve mülküne dahil etmek istiyordu Sürekli “daha, daha” diyordu Hiç kimse ondan bir gün olsun “yeterli” veya “Buna da şükür” sözünü duymamıştı Yeme-içmede, eğlenmede, hakarette, haksızlıkta hep dünden bir adım ileriye gidiyordu Öyle bencildi ki, iyilik yaparken bile başkalarına ne kadar cömert olduğunu sergilemek isterdi


İşte bu hükümdar, bir gün sarayının önündeki bahçede yürüyüşe çıkmış gezinirken, yanına başı önünde eğik, elinde dilenci kabı taşıyan bir adam yaklaştı Muhafızlar, dilencinin hükümdarın yanına sokulmasının engellediler


Hükümdar, adamlarına o ana dek hiç konuşmayan dilenciyi bırakmalarını emretti


“Ne istiyorsun?” diye büyüklenerek sordu hükümdar Adamın onun yanına dilenmek için geldiği besbelliydi, ama o bu soruyu yine de sordu, çünkü karşısındakinin kendisine yalvarmasını istiyordu Bu hep böyle olurdu


Fakirler, dilenciler bir şeyler ister, o onlara fazlasıyla ihsanda bulunur, adamlar bin bir teşekkürle ve minnetle yanından ayrılırken o “Var mı benim gibi cömert?” dercesine sağına soluna bakınır ve etraftaki yağcıların övgü dolu sözlerini kendinden geçerek dinlerdi


Ama bu defa öyle olmadı!


Dilenci güldü ve başını kaldırıp hükümdarın gözlerinin içine bakarak şöyle dedi:


“Sultan hazretleri yoksa benim arzumu yerine getirebileceklerini mi sanıyorlar?”


Böylesine küstahça bir söz karşısında önce ne yapacağını bilemedi hükümdar İstese oracıkta dilencinin kafasını vurdurabilir ya da onu zindanlarda çürütebilirdi Ama, bu dilenci kendisine meydan okumaya kalkmıştı ve bu söz ne kadar ağırına giderse gitsin, ona dersini başka bir şekilde vermeliydi Evet, kararını vermişti: Onu cömertliğiyle ezecekti


“Elbette ki senin arzunu yerine getirebilirim ey dilenci! Ne olduğunu söyle yeter


“Çok basit,” dedi dilenci ve dilenirken kullandığı kabı uzattı:


“Bu kabı bir şeyle doldurmanın istiyorum


Bu kadar basit bir isteği duyunca rahatlayan hükümdar kahkahalarla güldü:


“Bundan kolay ne var?”


Yanındaki vezirlerden birisine dönüp emretti:


“Bu adamın kabını parayla doldurun


Vezir saraya gitti, dönüşte getirdiği büyükçe bir kese altını dilencinin kabına boşalttı Normalde kabı doldurup taşması gereken altınlar kaba dökülür dökülmez yok oldu ve dilencinin kabı biraz önceki gibi bomboş kaldı


Hükümdar ve etrafındakiler gördüklerine inanamadılar Dilencinin hiç de öyle büyücü bir görünümü yoktu, ama yine de ondan ürkmeye başladılar Hükümdar, adamlarını daha fazla altın getirmeleri için saraya yolladı Ancak, her gelen kesedeki altınlar aynı akıbete uğradı Dilencinin kabına boşanır boşanmaz, uçup gittiler Bu kap sanki kara delik gibi altınları yutuyordu Önce saraydakiler, sonra da olup biteni duyan şehir ahalisi toplandı etraflarına


Ne kadar altın ve gümüş boşaltırsa boşalsın, hükümdar dilencinin küçük kabını dolduramıyordu Şanı, şöhreti, itibarı elden gitmek üzereydi Ama o “Bütün hazinemi gözden çıkarırım da bu dilenci parçasına mağlup olmam” diye homurdanıyordu


Gerçekten de, altınlar, gümüşler, elmaslar, yakutlar hazinesinde ne varsa dilencinin kabına boşaltıldı Ama sonuç değişmiyordu: Dilencinin uzattığı kap bomboştu Saatler geçiyor, insanlar hayret ve şaşkınlıkla hükümdarın hazinesinin avuç avuç kabın içinde eriyişini seyrediyordu


En sonunda, hükümdar dilencinin kapandı ve mağlubiyetini ilan etti: “Sen kazandın, ama gitmeden önce bana tek bir şey söyle Bu kabın sırrı nedir?” Hırsıyla, kibriyle ün salan koca hükümdar, sıradan bir dilencinin önünde böyle yalvarıyordu


Gerçekte, bir dilenci değildi karşısındaki Ona ders vermek için gönderile dilenci görünüşündeki bir melekti


Melek “Bu kap” dedi, “insan hırsından yapılmıştır Ve hiçbir şey onu dolduramaz Hırsına mağlup olan insan, ister senin gibi sultan olsun ister köylü, kabı hiç dolmayan dilenciye benzer Dünyanın en güzel sarayları, dünyanın en güzel atları, dünyanın en büyük hazineleri onu doyurmaz Hatta dünyayı da yutsa tok olmaz Elindeki kabı, dilenir durur

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!

Eski 07-03-2008   #21
b@ron
Varsayılan

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!



Yeşil Elbise



Yolda karşılaştığımızda ezan okunuyordu

"Gel seni camiye götüreyim", dedim "Bugün Cuma biliyorsun"

"Sen de benim camiye gitmediğimi biliyorsun," dedi

"Biliyorum ama,sebebini gerçekten merak ediyorum"

"Ne bileyim olmuyor işte,dediHem pantolonumun ütüsü bozulup,dizleri çıkar diye endişe ediyorum"

Gayri ihtiyari gülmeye başladım

"Herhalde şaka yapıyorsun," dedim "Bunun için cami terk edilir mi?"

"Ciddi söylüyorum," dedi Giyimime ve özellikle yeşile düşkün olduğumu bilirsin"

Gerçekten öyleydiGiydiği birbirinden güzel elbiseleri mutlaka yeşilin bir başka tonundan seçer ve her zaman ütülü tutardı

"Peki,dedimHayatında hiç camiye gitmedin mi?"

"Çocukken dedemle birkaç kere gitmiştim," dedi Hem o yaşlarda dizlerim aşınacak diye herhalde endişe etmiyordum Fakat artık camiye gidebileceğimi zannetmiyorum

Söyledikleri beni son derece şaşırtmış ve bu konuyu açtığıma pişman etmiştiDaha sonra el sıkışıp ayrıldık

Onunla konuşmamızdan 2 ay sonra,kendisinin camide olduğunu söyledilerHemen gittim

Bahçedeki namaz saflarının en önünde duruyordu ve üzerinde yine yeşiller vardı

Yavaşça yanına yaklaştım ve kısık bir sesle:

"Hani,dedimCamiye gelmeyecektin?"

Hiç sesini çıkarmadı Çünkü musalla taşının üzerinde, yeşil örtülü bir tabut içinde yatıyordu

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!

Eski 07-03-2008   #22
b@ron
Varsayılan

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!



Habib Baba

Doğu Anadolu’dan, Habib Baba isimli bir şahıs, 4 Murat devrinde, gemiyle Hacca gidebilmek için İstanbul’a gelir Fakat n yazık ki, hacca giden gemiyi kaçırır

Hayırlısı der içinden aylarca yol yürüdüğünden vücudu toz toprak içerisinde kalmıştır Uyuz olur, sırtı yaralar içinde kalır “Bir hamama gidip güzelce yıkanayım,ondan sonra da memlekete döneyim” diye düşünür

Hamama gider, yıkanmak istediğini söyler “Olmaz!” der hamamcı Sebebini sorar, Habib
Baba

“Celalli sultan 4 Murat’ın vezirleri hamamı kapattı, başka kimseyi almamamı tembihlediler” der hamamcı ve devam eder:

“Baba bir hışımlarına uğramayayım, benim kellemle oynama

“Şuracıkta, sessiz sedasız yıkanırım, onlara görünmem” der Habib Baba

Hamamcı, Habib Baba’nın ısrarına dayanamaz, yüzü yumuşak bu Anadolu insanını geri çeviremez ve kabul eder Bir köşede görünmeden yıkanmasını tembihler

Biraz sonra hamama tebdil-i kıyafet, celâlli sultan 4 Murat gelir Hamamcıya yıkanmak istediğini söyler Hamamcı bu gence de durumu anlatır, “Aman başıma iş açma” der Genç: “Şuracıkta, babanın yanında sessizce yıkanırım” Diye ısrar edince, hamamcı aynı tembihlerle tanımadığı 4 Murat’ı da kabul eder

Beraber yıkanırken, bir ara Habib Baba gencin sırtını keseler İnsan iyiliğin kölesi Mukabele etmek ister 4 Murat ve o da Habib Baba’nın sırtını keseler

Keselerken âdeta bir yoklama çeker ve “Baba” der “Kader de, vezir olmak ta varmış Bak, insana Allah’ın suyunu bile çok görecekler

“A be evladım” der Habib Baba, “Öyle bir sultana vezir ol ki, vezirlerin bile karşısında titrediği sultana senin uyuzlu sırtını keseletsin!”

__________________

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!

Eski 07-04-2008   #23
Equinox
Varsayılan

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!




“A be evladım” der Habib Baba, “Öyle bir sultana vezir ol ki, vezirlerin bile karşısında titrediği sultana senin uyuzlu sırtını keseletsin!”

Hayat bu işte:)

__________________
CHP’siz Atatürkçü,MHP’siz milliyetçi,AKP’siz Müslümanım,Allah istismarcılardan korusun
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!

Eski 07-06-2008   #24
b@ron
Varsayılan

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!



H A Y I R

Bir zamanlar Afrika’daki bir ülkede hüküm süren bir kral vardı Kral, daha çocukluğundan itibaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü bir dostunu hiç yanından ayırmazdı Nereye gitse onu da yanında götürürdü

Kralın bu arkadaşının ise değişik bir huyu vardı İster kendi başına gelsin ister başkasının, ister iyi olsun ister kötü, her olay karşısında hep aynı şeyi söylerdi:

“Bunda da bir hayır var!”

Bir gün kralla arkadaşı birlikte ava çıktılar Kralın arkadaşı tüfekleri dolduruyor, krala veriyor, kral da ateş ediyordu Arkadaşı muhtemelen tüfeklerden birini doldururken bir yanlışlık yaptı ve kral ateş ederken tüfek geriye doğru patladı ve kralın baş parmağı koptu

Durumu gören arkadaşı her zamanki sözünü söyledi:

“Bunda da bir hayır var!”

Kral acı ve öfkeyle bağırdı:

“Bunda hayır falan yok! Görmüyor musun, parmağım koptu?” ve sonra da kızgınlığı geçmediği için arkadaşının zindana attırdı

Bir yıl kadar sonra kral, insan yiyen kabilelerin yaşadığı ve aslında uzak durması gereken bir bölgede birkaç adamlarıyla birlikte avlanıyordu Yamyamlar onları ele geçirdiler ve köylerine götürdüler Ellerini, ayaklarının bağladılar ve köyün meydanına odun yığdılar Sonra da odunların arasına diktikleri direklere bağladılar

Tam odunları tutuşturmaya geliyorlardı ki, kralın baş parmağının olmadığının fark ettiler Bu kabile, batıl inançları nedeniyle uzuvlarından birisi eksik olan insanları yemiyordu Böyle bir insanı yedikleri takdirde başlarına kötü olaylar
geleceğine inanıyorlardı Bu korkuyla, kralı çözdüler ve salıverdiler Diğer adamları ise pişirip yediler

Sarayına döndüğünde, kurtuluşunun kopuk parmağı sayesinde gerçekleştiğini anlayan kral, onca yıllık arkadaşına reva gördüğü muameleden dolayı pişman oldu Hemen zindana koştu ve zindandan çıkardığı arkadaşına başından geçenleri bir bir anlattı

“Haklıymışsın!” dedi “Parmağımın kopmasında gerçekten de bir hayır varmış

İşte bu yüzden, seni bu kadar uzun süre zindanda tuttuğum için özür diliyorum Yaptığım çok haksız ve kötü bir şeydi

“Hayır” diye karşılık verdi arkadaşı “Bunda da bir hayır var

“Ne diyorsun Allah aşkına?” diye hayretle bağırdı kral “Bir arkadaşının bir yıl boyunca zindanda tutmanın neresinde hayır olabilir?”

“Düşünsene, ben zindanda olmasaydım, seninle birlikte avda olurdum, değil mi?” Ve sonrasının düşünsene

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!

Eski 07-06-2008   #25
b@ron
Varsayılan

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!



Dostun Attığı Gülden Yaralanmışız

Hallâc-ı Mansûr hazretlerini Bağdât'ta Tâkkapısına götürdüler Evvelâ yüz kırbaç vurdular Kendisinden en küçük bir ses çıkmadı Ölmediğini görünce, ellerini ve ayaklarını kestiler


Hallâc-ı Mansûr'un rahmetullahi aleyh elleri ve ayakları kesildiğinde; "Sakın korkudan sarardığımı zannetmeyin Kan kaybetmekten sararıyorum" buyurdu


Darağacına çıkan Mansûr hazretlerine şu suâl soruldu; "Tasavvuf nedir?" "Tasavvufun en aşağı derecesi, işte bende gördüğünüz bu haldir" "Ya ileri derecesi?" "Onu görmeye tahammülünüz olmaz"İdâm edilmeden önce halk taş atmaya başladı Atılan taşlara hiç ses çıkarmıyor, hattâ tebessüm ediyordu Bir dostu, taş yerine gül attı O zaman Mansûr hazretleri inledi Sebebi sorulduğunda; "Taş atanlar beni yakînen tanımayanlardır Tabiîdir ki halden anlamazlar Halden anlayanların bir gülü bile beni incitti" cevâbını verdi


Bu arada kendisinden nasîhat istemek için gelen hizmetçisine; "Nefsi, yapması gereken bir şeyle, ibâdetle meşgul et! Yoksa o seni yapılmaması gereken bir şeyle, haramlarla meşgul eder" dediEllerinden, bacaklarından sonra dilini de kesmek istediler İzin isteyip; "Allah'ım, bana senin için bu işkenceyi revâ görenlere rahmet et! Senin rızân için beni elimden, ayağımdan, gözlerimden, başımdan, canımdan ayıran bu kullarını affet!" diye yalvardı

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!

Eski 07-06-2008   #26
b@ron
Varsayılan

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!



K E Ş K E


Eski Çin’de taş ustası olarak çalışan Lee adında bir adam vardı Büyük taşları keser, onlardan ya bahçelere süsler yapar, ya da ev inşaatında kullanılacak taşlar üretirdi İşinden memnundu, ama bazen "Keşke daha fazla param olsa, keşke daha az çalışsam” diye düşünmekten de alıkoyamazdı kendini

Bir gün Lee işinden evine dönüyordu Güneş yakıcı derecede sıcaklık yayıyordu ve o da çok yorgundu Yolun kenarına oturup güneşin sıcağını düşündü: “Bize ışığı ve ürünlerimiz için gerekli ısıyı veren güneş” dedi “O, bütün varlıkların en güçlüsü olmalı

Sonra fısıltıyla “Allah’ım” diye dua etti, “keşke güneş olsaydım Bütün varlıkların en güçlüsü, en büyüğü olmanın nasıl bir şey olduğunu o zaman hissedebilirdim

Allah Lee’nin duasının kabul etti ve ona “Güneş olabilirsin” cevabını verdi Ve Lee güneş oldu Harika hissetti kendisini; güçlü ve büyük Ta aşağılardaki dünyaya ışık saçtı

Birkaç gün sonra, gökyüzünde kocaman beyaz bir bulut belirdi Dolaştı, dolaştı ve sonunda Lee’nin ışıklarının önünü kesti ve yeryüzüne sadece bulutun gölgesi düştü Lee üzüldü Besbelli, bu bulut kendisinden daha güçlüydü!

“Keşke bulut olsaydım!” diye dua etti bu defa “O zaman bütün varlıkların en güçlüsü ben olurdum

Allah duasını yine kabul etti ve “Bulut olabilirsin” dedi Böylece, bulut olan Lee gökyüzünde oradan oraya süzülerek büyük mutluluklar yaşadı

Bir gün, Lee kendisine doğru büyük bir kara bulutun gelmekte olduğunun gördü Kısa bir sürede bu bulut onu salıverdi ve bu kara buluttan yağmur damlaları düşmeye başladı Damlalar yeryüzüne düştü ve büyük güçlü bir ırmak oluşturdu

Lee, kara bulutun önce yağmur damlalarına, sonra da kocaman bir ırmağa dönüştüğünü görünce “Keşke ırmak olsaydım O zaman ne kadar güçlü ve dolayısıyla da mutlu olurdum” diye dua etti

Lee’nin duasını işiten Allah “Peki” dedi, “ırmak olabilirsin

Böylece, Lee nehir yatağı botunca çağlayarak aktı, aktı Bir süre sonra bir kıvrıma rastladı Bu, nehrin yönünü değiştiren koca bir kaya kütlesiydi

“Kaya, kaya!” diye düşündü Lee, “Sonunda her şeyin en güçlüsünü buldum Bu kaya, şiddetle akıp giden bir nehrin bile yolunun değiştirebiliyorsa, demek ki en büyük o Keşke bu büyük kaya olabilseydim, o zaman mutlu olabilirdim

Ve Allah Lee’yi o kaya kütlesine dönüştürdü Lee orada durarak nehrin yönünü değiştirdi ve bundan çok mutlu oldu

Bir gün, bir adam geldi ve kayadan büyücek bir parça kesti Lee üzüldü Bu adam gelip onu kesebiliyorsa, demek ki dünyanın en büyüğü o değildi

“Keşke” diye düşündü, “kayayı kesen o adam olabilseydim O zaman en büyük ben olurdum

Ve Allah Lee’yi tekrar taş ustası haline getirdi

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!

Eski 07-06-2008   #27
b@ron
Varsayılan

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!



Din de sabun gibidir
Dine pek inanmayan bir sabun imalatçısı bir gün konuşmakta olduğu bir hocaya, “sizin anlattığınız dinin dünyaya bir faydası olsaydı, insanlara bir iyilik getirseydi, aradan geçen bunca zamana rağmen hala kötülük ve kütü insanlar kalır mıydı?”der
Hoca efendi adamın yüzüne şöyle bir baktıktan sonra:
“ – Senin yaptığın sabunlar da bir işe yaramıyor anlaşılan Zira bir işe yarasaydı, ortalıkta hâlâ kir ve pislik kalır mıydı? der
Sabuncu itiraz eder: “ Adamlar sabun kullanmıyorlarsa benim suçum ne?”
Hoca efendi hemen taşı gediğine koyuverir: “ Peki insanlar dinin getirdiklerine uymuyorlarsa dinin suçu ne? Eğer dinin kuralları uygulanırsa ve her alanda dine uygun yaşanırsa tüm dünyaya iyilik ve düzen gelir

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!

Eski 07-06-2008   #28
b@ron
Varsayılan

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!



Küçük Ev


Bir köylü bilgenin yanına geldi ve şikayete başladı:


“Ne’ olur bana yardım edin, yoksa çıldıracağım Tek odalı bir evde yaşıyoruz Ben, karım, çocuklarım, karımın akrabaları Herkesin siniri tepesinde Birbirimize bağırıp duruyoruz Oda sanki bir cehenneme döndü


“Sana söyleyeceğim şeyi yapacağına söz verir misin?” diye sordu bilge ciddi bir sesle


“Yemin ederim, ne söylerseniz yapacağım


“Pekâla Kaç hayvanın var?”


“Bir inek, bir keçi ve altı tavuk


“Onların hepsini evinize al Bir hafta sonra yanıma yine gel


Bilgenin talebesi çok şaşırmıştı, ama itaat edeceğine söz vermişti bir kere


Böylece, hayvanları da odaya aldı Bir hafta sonra geldiğinde perişan haldeydi Acı ve kederle inliyordu


“Mahvolmuş durumdayız Pislik! Koku! Gürültü! Hepimizin aklının kaçırmasına ramak kaldı!”


“Şimdi git ve hayvanları evden çıkar” dedi bilge


Adam eve kadar hiç durmadan koştu Ertesi gün bilgenin yanına geldiğinde gözleri mutluluktan parlıyordu:


“Hayat ne kadar güzel Hayvanlar dışarıda Evimiz, öyle sessiz, öyle temiz ve öyle geniş ki sanki bir cennet!”

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!

Eski 07-06-2008   #29
b@ron
Varsayılan

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!



Zenginin Çorabı


Çok zengin bir adamcağız, ölümünün yaklaştığını hissedince, oğlunu yanına çağırmış

Evvelâ en mühim vasiyetini bildirmiş Demiş ki :

“Beni mezara çoraplarımla gömün

Anlamamakla berâber kabul etmiş oğlu Adam bir de mektup tutuşturmuş oğlunun eline

“Ölümümden sonra, ilk başın sıkıştığında bu mektubu açarsın” demiş sonra

Ona da “Peki” demiş çocukcağız

Neyse hak vâkî olmuş, adam rûhunu teslim etmiş Eş dost toplanıp ağıt yakarken, oğlanı almış bir düşünce “Ben şimdi bu adamı çoraplarıyla nasıl gömerim” diye Bir hoca bulup sormuş acele tarafından Ama müspet cevap alamamış “Olmaz” demiş hoca,

“Dinimizce uygun değil böyle bir şey” Başka hocaya sormuş, o da “Olmaz” demiş Çocuk çâresiz, ölüyü de artık bekletmeden gömmek lâzım Aklına birden babasının “İlk başın sıkıştığında aç” diyerek bıraktığı mektup gelmiş Hemen mektubu arayıp, bulmuş

Mektupta şunlar yazılıymış:

“Oğlum, gördüğün gibi ben bunca zenginliğime rağmen yanımda bir çorap bile götüremiyorum Sen düşün gerisini

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!

Eski 07-06-2008   #30
b@ron
Varsayılan

Cevap : İbret veren kısa hikayeler..:!!!



Namaz

ADAM, bineceği otobüsün kalkmasına bir saatten fazla süre olduğu için, terminalin yarı aydınlık koridorlarını arşınlıyordu Ellerini yıkamak üzere biraz ilerideki mescide yanaştığında, iş tulumları giymiş bir genç ona doğru gelerek:
— Herhalde namaz kılacaksınız, dedi Abdest alma yerimiz de mevcuttur

Adam, elindeki sigaranın külünü delikanlının ayakları dibine silkelerken:

— Sen herhalde görevlisin, diye diklendi Ne iş yaparsın burda?

Delikanlı, köşedeki süpürgeye işaret ederek:

— Temizlikçiyim efendim, diye kekeledi Lavabo ve tuvaleti temizliyorum

Adam, onu alaycı gözlerle süzerken:

— Ben, namazı senin gibi çulsuzlara bıraktım, diye sırıttı Bu iş size öyle yakışıyor ki…

Temizlikçi genç, adamın hakaretine aldırmayacak kadar olgundu Fakat namaza karşı yapılan saygısızlık, canını çok sıkmıştı Vereceği cevabı bir süre düşündükten sonra, susmayı tercih ederek işine döndü

Adam, mağrur adımlarla oradan uzaklaşırken, başının döndüğünü hissetti Sırtından çıkartarak koluna aldığı kaşe paltonun ağırlığını da ilk defa farkediyordu Biraz önce yediği iki porsiyon kebap, herhalde tansiyonunu yükseltmiş ve kendisini hâlsiz bırakmıştı Birkaç adım daha attığında âniden fenalaşarak dizleri üzerine çöktü Allah’tan ki kolundaki palto ondan önce yere serilmiş ve yeni aldığı takım elbisenin kirlenmesini engellemişti Adam, çömelmiş vaziyette olmasına rağmen fırıldak gibi dönen başını yere dayayarak bir müddet dinlendi ve tekrar doğrulduğunda, aynı rahatsızlığı duyarak hareketini tekrarladı Fakat, başkaları tarafından görülmüş olmaktan endişe ediyordu Bunun için başını yerden kaldırıp sağa sola bakındığında, terminalin çaycısı olduğu anlaşılan bir gençle burun buruna geldi Delikanlı, adamı saygılı bir ifadeyle selâmlarken:

— Allah kabul etsin bey amca, dedi Ama kıble biraz daha sağa doğruydu

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.