Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bekliyor, dalından, ermeniler, küpünü, zeytin

Ermeniler Zeytin Dalından Sonra Zeytin Küpünü Bekliyor

Eski 04-28-2009   #1
KRDNZ
Varsayılan

Ermeniler Zeytin Dalından Sonra Zeytin Küpünü Bekliyor



Ermeniler Zeytin Dalından Sonra Zeytin Küpünü Bekliyor
Son dönemde dış politikadaki gelişmeler, kaynayan kazan bölgesi Kafkasya’daki devletleri etkilediği kadar bölge halkları üzerinde de derin etkiler bırakmıştır Özellikle Azerbaycan ve Türkiye arasında gerçekleşen restleşmeler, mevcut bilgi kirliliği ve Ermenistan’ın yarı açık şekilde paylaştığı düşünceleri ortamın daha da gerilmesine sebep olmuştur Türkiye’de bu konuda oluşan büyük fikir kirliliğinin temel sebebi ise bölgesel meselelerin yeterince bilinmemesinden kaynaklanmaktadır Tabii tamamen Batı yandaşı köşe yazarlarının olaya doğrudan dahil olmaları da en büyük etkenlerden Sanıyorum ki Türk kamuoyu Azerbaycan’ın Türkiye’ye olan derin bağlılığını bile bu sayede yakından tanıma fırsatı bulmuş ve dış politik açmazların kardeşler arasında hangi sorunlara yol açabileceğinin farkına varmıştır

Avrasya bölgesine yönelik etkili çalışmalarıyla yakından takip ettiğimiz Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölüm başkanı Prof Dr Alaeddin Yalçınkaya hocamız ile bu uzun vadede bölgesel denklemleri etkileyecek meseleler üzere yaptığımız söyleşi pek çok temel sorunun aslında ne olduğu ile ilgili açık mesajlar vermekte Umuyoruz ki Türkiye, hocamızın ifade ettiği açılımlarla bölgesel güç olma konumunu sarsmadan yoluna devam edecektir:

Alaeddin hocam, Türk dış politikasının temel meselelerinden Ermeni sorununun özellikle ABD başkanı Obama’nın Türkiye ziyareti sonrası yeni bir tarzda tekrar gündeme getirilmesine nasıl bakıyorsunuz? Bölgede Batı lehine yeni bir denge oluşturma çabasından söz edilebilir mi?

ABD’de yeni bir başkan seçilmeseydi veya Obama Türkiye’yi ziyaret etmeseydi de yine bu konu 24 Nisan’a birkaç hafta kala gittikçe artan bir şekilde Türkiye’nin gündemine gelecekti Muhtemelen yine günü kurtaracak politikalar, bir sürü tartışmalar ve ayaküstü demeçlerden sonra sorun rafa kalkacaktı Mesela geçen sene, soykırımı tanıma konusundaki tasarı Kongre’de önemli aşamaları geçtikten sonra büyükelçimizi çağırmamız üzerine, durumun ciddiyetini gören, Türkiye’nin kararlılığını anlayan başkanın, yetkisini kullanması ile tasarı gündemden çıkarılmıştı

Türkiye’nin en büyük problemi, günü kurtaracak tedbirlerle asırlık problemlere çözüm bulacağını zannetme hatasıdır Diplomatik manevralar, kamuoyuna yönelik demarşlar, özellikle son olayda yaşadığımız üzere Obama’yı rahatlatacak (sözünde durduğunu, ancak Ermenilerin menfaatine olan gelişmeyi dikkate aldığına gerekçe oluşturacak) bir çıkışın uzun vadedeki yerini ve sonuçlarını iyi hesap etmek gerekir
Bugün Türkiye’nin dış politikada ve ekonomide birçok sorunları bulunmaktadır Ancak ABD’nin içinde bulunduğu durum mesela beş veya on yıl öncesine göre çok daha kötüdür Obama’nın Avrasya’nın merkezindeki müttefikine her zamankinden daha şiddetle ihtiyacı vardır Türkiye ziyaretindeki görüşmelerde ve açıklamalarda bunlar açıkça görülür ABD’de her başkan gibi, Beyaz Saray’a oturduktan sonra Ermeni ve Rum lobisi uğruna Türkiye’yi feda edemeyeceğini Obama da anlamıştır Seçimden önce verdiği sözlerden onurlu bir şekilde sıyrılma çaresini Türkiye ziyaretinde kurguladığının resmi olmayan birçok izleri bulunmaktadır Ancak benim endişem, 23 Nisan akşamındaki mutabakatla ilgili açıklamalar konusunda birçok şey belirsiz olduğu halde, Türkiye açısından Ermeni meselesinin “yeni bir tarzda” değil de her zamanki gibi günlük ihtiyaçlara cevap verecek, belki de önemli ölçüde karşı tarafın uzun vadeli, sistemli ve kararlı politikalarına hizmet edecek şekilde gündeme gelmesidir

Bölgede Batı lehine yeni bir dengeden kasıt, Türkiye-Ermenistan barışı ile Rusya’nın burada kalma gerekçesini yok etmek ise -ki bazı Rus gazeteleri bu endişelerini yazdılar- bunun uzağındayız Bununla beraber, gerçek bir Kafkasya barışının Rusya’nın da çıkarına olacağına inanıyorum Çünkü Rusya halen, sosyal, demografik, ekonomik vb sorunlarını eski Sovyet coğrafyasında etnik çatışmaları kızıştırmak, enerji kaynaklarını koz olarak kullanmak ile aşabileceğini zannediyor Bu politikalarla kısa dönemde sonuç alabilir, ancak uzun vadede güvenilmez Rusya imajı, çöküşü ve yok olmayı hızlandırır

Azerbaycan kamuoyu sınırların açılma söylemlerine ciddi bir tepki gösterdi Türk basınının da savunduğu gibi bunun tamamen Rusya güdümünde bir girişim olduğu, dolayısıyla Azerbaycan’ın Türkiye’ye karşı Rusya kartını gösterdiği iddia edilebilir mi?

Türkiye’nin Ermenistan’la gizli görüşmelerinin Azerbaycan’da yarattığı rahatsızlığı anlamak için çok sebep var Öte yandan, “Yukarı Karabağ ve işgal altındaki diğer Azerbaycan toprakları, sadece Azerbaycan’ın sorunu olup, Türkiye’yi ilgilendirmez” görüşü, Türk dış politikası açısından intihar demektir Bilfarz, bugün Bakü yönetimi işgal altındaki topraklardan vazgeçse bile, Türkiye buna şiddetle karşı çıkıp, işgalin hukukilik kazanmaması için başka yollar aramalıdır Kafkasya’da iki asra yaklaşan anti-Türkizm stratejileri sadece Rusya’nın değil, fakat Rusya ile birlikte İngiltere, ABD ve İran ile birlikte Batılıların ortak, değişmez politikası olup bunun en büyük hedefi ve mağduru Türkiye’dir Bugünkü Ermenistan ve Gürcistan haritaları bu politikaların sonucudur Konunun önemini anlamak için Azerbaycan’da Türkiye’yi hedef alan mesajlardan sonra Rus ve Ermeni basınında sevinç çığlıklarıyla dopdolu ilgili açıklama ve yorumlara bakmak yeterli
Bununla beraber, Türkiye’nin bazı tartışılan çıkışları karşısında Ankara’yı sanki Ermenistan’ın hamisi olarak görüp Moskova’ya koşan Bakü yönetiminin çok iyi bilmesi gereken bir gerçek var: İşgal altındaki Azerbaycan toprakları aslında Ermenistan’dan çok Rusya’nın işgali altındadır Rus baskısı ve desteği olmasaydı bu işgalin gerçekleşmesi ve bugüne kadar sürmesi imkansızdı Buna karşı Sayın Aliyev’in Türkiye’ye hangi Rus kartını gösterdiğini çok iyi analiz etmesi gerek Gerçi güvenilmez bir Batı ile işbirliğinin sonuç vermediğini gören Azeri yöneticilerin ülkenin bütünlüğü için mesela Kazakistan gibi Rusya’ya dönüşü düşünülebilir Kazakistan’ın Kuzey Kazakistan’daki Rus iddialarını, Moskova’ya sonuna kadar sadakat politikaları ve başkentini Kuzey Kazakistan’a taşıması ile gündemden düşürdüğü bir gerçek Ancak Azerbaycan’ın durumu çok farklı olup, Moskova’ya teslimiyet politikası, yahut mesela Rusya’nın önderliğindeki Kollektif Güvenlik Örgütü Anlaşması’na girmesi bugünü aratacak hale getirebilir

O halde Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in son tepkilerden sonra, Türkiye’nin istediğini yapmakta özgür olduğunu belirtmekle beraber Moskova’ya yakınlaşmasını da bu doğrultuda değerlendirebiliriz miyiz?

Bazı odakların Azerbaycan kamuoyunu kışkırttığı da bir gerçek Tıpkı Türkiye’de Türk dünyası ile işbirliğine karşı olan bir kesim olduğu gibi, Azerbaycan ve diğer Türk cumhuriyetlerinde de her konuda Moskova istikametinden şaşmak istemeyen önemli ve güçlü lobiler var Burada belirtmek gerekir ki Rusya ile işbirliğinde her ülkenin kendisine göre çıkarı bulunabilir, ancak bunu Türkiye ile ipleri koparmak şeklinde uygulamayı tartışıyoruz Aliyev’in çıkışlarında, Moskova taraftarlarına yönelik idare-i maslahat kabilinden beyanlar da sözkonusudur “Türkiye’nin istediğini yapmakta özgür olduğu” sözleri, özenle seçilmiş bir ifadedir Bana göre bunun diplomatik anlamı, “Azerbaycan da istediğini yapmakta özgürdür” Doğalgaza zam yapmak, Türkiye’ye yönelik yatırımları engellemek, işbirliği alanlarını daraltmak gibi Eğer bu açıklamalar bir blöf değilse Türkiye bundan çok zarar görecektir Ancak Azerbaycan’ın zararının daha fazla olacağı da kesindir Türkiye-Ermenistan görüşmelerindeki Azerbaycan aleyhine olan kararları hiçbir zaman kabul edemeyiz Ancak gizli tutulan görüşme zabıtlarının bir nüshasını Ermenistan’dan alarak Moskova’da Sayın Aliyev’e veren, böylece Ankara’nın ne kadar güvenilmez olduğunu ispatlayan Rus yöneticilerin güvenilir ve dost olduğu anlamını çıkarmak için çok saf olmak gerekmez mi?

Hocam bütün bunlara ek olarak bir de enerji meselesi var Sınırların muhtemel açılması durumunda enerji hatları ve bölgesel projelerin geleceği hakkında ne gibi değişiklikler olacaktır?

Sınırların muhtemel açılmasıyla -ki bu ihtimali zayıf görüyorum- enerji hatları ve mesela Nabucco gibi diğer bölgesel projelerde büyük değişiklik olacağını zannetmiyorum Çünkü mesela Bakü-Tiflis-Ceylan, sadece Türkiye-Azerbaycan projesi olmayıp, birçok ülkenin ortak olduğu ve bundan en fazla Azerbaycan’ın istifade ettiği, gerçekleşmiş, başarı ile işleyen bir projedir Ermenistan ile sınırları açık olan, bu ülkenin dünya ile bağlantısını sağlayan Gürcistan ve İran ile Azerbaycan’ın ilişkileri devam etmektedir BTC’nin kilit ülkesi Gürcistan’ın Ermenistan ile olan ilişkileri Azerbaycan açısından problem teşkil etmediği halde Türkiye’nin girişimlerine karşı verdiği tepki, günü kurtarma, kamuoyunu sakinleştirme ağırlıklıdır Ancak bundan Türkiye’nin ilişkilerinin etkilenmeyeceğini düşünmek de fazla iyimserlik olur Açılan sınırlar sonucu, kurulan ilişkiler sayesinde Yukarı Karabağ sorununun daha kolay çözüleceğini düşünmek ise çok çok fazla iyimserliktir Ancak normalleşme sürecinde mesela işgal altındaki topraklardan çekilmeye paralel şekilde, aşamalı olarak sınır kapısının açılması bölgeye barış getirir Ancak Ermenistan devlet başkanı böyle bir konunun son mutabakat açıklamasında görüşülmediğini söylüyor ve böylece bütün yolları kapatıyor

Türk basınında en çok tartışılan bir mesele de Azerbaycan’ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımaması Azerbaycan KKTC’yi neden tanımadı? Bu konuda uluslararası hukuka göre Karabağ davasını zora sokacak bir yaptırım mı bulunuyor?

Kuzey Kıbrıs’ın tanınmaması meselesini, Azerbaycan ile ilişkilerin dışında ele almak gerekiyor Çünkü bu konu Türk Dış Politikası’nın ucubelerinden biri olmaya devam ediyor Bilindiği gibi KKTC ilan edildiği zaman Pakistan tanımak için hazırlıklara başladığı halde Türkiye, henüz zamanının gelmediği gerekçesiyle dost ülkeyi bundan vazgeçirmişti KKTC, Türkiye dışında bir ülke tarafından tanınacaksa bunu önce Azerbaycan’dan beklemememiz lazım Mesela Kosova’yı ilk tanıyan ülke Kosta Rika oldu Yapılacak diplomatik girişimlerle önce ilgisiz ve uzak ülkeler tanıdıktan sonra, Türk ve İslam ülkeleri zaman içinde bu yola girecektir Ancak bu konuda Türkiye’nin iradesi ve politikasının bulunması gerekmektedir

Konunun KKTC-Dağlık Karabağ korelasyonuna, ancak Kıbrıs meselesini bilmeyenler inanır Bununla beraber, diplomaside karşı tarafı sıkıştırmak için hiçbir fırsat veya sembol kaçırılmaz KKTC’nin Kıbrıs’tan koptuğunu öne sürenler, Yukarı Karabağ’ın da Azerbaycan’dan kopması gerektiği tezini savunabilirler Halbuki Türk ve Rum toplumunun birlikte kurdukları Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Rumlar Sampson darbesi ile yıkarak Türk varlığına karşı katliama başladıktan sonra Barış Hareketi yapıldı ve KKTC’nin kuruluş sürecine girildi

Bütün bunlarla beraber, Azerbaycan’ın KKTC’yi tanıması, Yukarı Karabağ meselesinde kendisini Uluslararası Hukuk’a göre zor durumda bırakmaz Çünkü bu konuda ne yazık ki Uluslararası Hukuk yoktur Eğer böyle bir hukuk olsaydı, tıpkı Irak’ı Kuveyt’ten birkaç ayda çıkardığı gibi, Ermenistan’ı en azından Yukarı Karabağ dışındaki bölgelerden çoktan çıkarması gerekirdi

Sizce Türkiye’nin yeni dönem Ermenistan ilişkilerinde sözde soykırım iddiaları, Kars antlaşmasının Ermenistan tarafından tanınmaması ve ASALA operasyonları gibi konular göz önünde bulundurulmalı mı?

Öncelikle sadece savunmacı politikalardan vazgeçilmesi, Ermenistan ve Ermenilerin yakın ve uzak dönemde işledikleri vahşet, soykırım ve tecavüzlerin her fırsatta anlatılması gerekir Türkiye’nin bu alanda önünde, 20 yıl öncesine göre oldukça zengin materyal bulunduğu halde, bunlar resmi ilişkilerde kullanılmıyor Mesela Ermenistan’ın ilk başbakanı Ovanes Kacaznuni’nin 1925’te Bükreş’te “Ermeni meselesi” ile ilgili Taşnak Partisi toplantısında kendi imzasını taşıyan 128 sayfalık raporu İTO, kitap halinde birçok dilde yayınladı Bunun birer nüshası, başta Obama olmak üzere konuyla ilgili her seviyedeki yabancılara verilmeli Bu rapor fanatik Ermeniler ile onlara destek veren ülkelerin iddialarını çürütmeye yeter Bunun gibi Osmanlı arşivleri dışında ABD, Rusya, Fransa gibi ülke arşivlerinden edinilen, önemli bir kısmı TTK tarafından yayınlanmış yüzlerce materyal var Kaliforniya’daki Taşnak arşivinin açılmasını isteyen, bunun için gerekirse 10-20 milyon dolar vermeye hazır olduğunu söyleyen TTK başkanının bu çıkışı adeta bastırıldı ve başkan görevden alındı Sadece Taşnak arşivi boyutunun dahi her fırsatta gündeme getirilmesi önemli yumuşamalara sebep olacaktır

Sorunun diğer tarafı ise, işgal altındaki topraklar boşaltıldıktan sonra, karşılıklı al-ver ile, Kars Antlaşması’nın tanınması sonraya bırakılarak sınır açılabilir Suriye, Hatay üzerindeki iddialardan yıllarca vazgeçmediği halde diplomatik ilişkiler devam etti ve zamanı gelince iddialar gündemden kalktı Bununla beraber, soykırım yalanlarının diyaspora Ermeni kimliğini hayatta tutan en büyük etken olduğu gerçeği de bilinmektedir
Ancak Türkiye, burada yol haritasını iyi ve kararlı hazırlamalı, karşılıksız hiçbir adım atmamalıdır Hava koridorunun karşılıksız açılması büyük hatadır Türkiye’de çalışan, bir tespite göre 40 binden fazla Ermenistan vatandaşına göz yummak yasalara aykırı olduğu gibi, bu tavizler Ermenistan açısından can suyu mesabesindedir Çünkü ekonomik bakımdan büyük sıkıntı yaşayan halkını, yöneticiler bu tavizlerle oyalamaktadır Geçen yıl Ermenistan başbakanının belirttiği gibi “biraz daha dayanalım, Türkiye bütün isteklerimizi eninde sonunda kabul edecektir” mesajlarına zemin verilmektedir Yapılan iyi niyet çıkışları, tam tersi sonuç vermekte, her bir zeytin dalından sonra zeytin küpü beklenmektedir

Türk Dışişleri Bakanlığı sitesinde ASALA ile Taşnak ve Hınçak komitelerinin katliam ve tecavüzleri ile en son mesela Hocalı katliamı ile ilgili açıklama bulunmaması büyük eksiklik Bununla beraber; ilişkiler ilerledikçe, Ermenistan bu konudaki iddia ve propagandaları en azından resmi düzeyde sonlandırdıkça Türkiye de bu tür yayın ve faaliyetlerini azaltabilir Ancak iddialardan vazgeçmek, ilişkilerin kurulmasında temel şart olmayabilir

Hocam bu temel meselelerde nasıl davranmamız gerektiğini açıkça ifade ettiniz Peki bölgesel güç olarak Türkiye’nin, özellikle doğudaki ekonomik kalkınma ve Karabağ meselesinin çözümü ile ilgili hangi açılımlarda bulunması gerekmekte?

Türkiye bölgesel güç olarak, gücüne, tarihine ve halkına güvenmeli, inanmalı, dayanmalıdır 1980’lere kadar, ASALA iddialarına karşı, diplomatik ve akademik seviyede “biz cumhuriyetiz, onlar Osmanlı’da kaldı” şeklinde cevaplara şahit olduk Bugün arşivlerin açılması, bu alanda gerçekleri araştıran ve bilen akademi ordusunun ortaya çıkmasını büyük ölçüde bu saldırılara borçluyuz Ermenistan yönetimi ve diyaspora her fırsatta halkına dayanmakta, propaganda ve yayın faaliyetlerini olabildiğince geniş tutmakta ve yalanlarla kitleleri besleyebilmektedir Yalan ve iftiralara dayanan bu gayretlere karşın Türkiye’nin gerçekleri anlatmak ve savunmak konusunda büyük zaafı bulunmaktadır “Zamanı değil”, “yapıcı politikalar uygulamak lazım” gibi gerekçeler, çok şey kaybetmemize sebep olmuştur

Öte yandan, genel olarak tarih ve Osmanlı konusundaki cehalet, önemli ölçüde Ermeni meselesinde halen devam etmektedir Konuyla ilgili üniversite ve lise seviyesindeki öğrencileri aydınlatmak amacıyla dersler gözden geçirilmeli, toplumun geniş kesimlerini bilgilendirmek üzere düzenli ve sürekli programlar oluşturulmalıdır Çağdaş dış politika araçları diplomasi ve propagandayı ekonomik gücüyle de desteklemesi için Türkiye’nin imkanları Ermenistan’dan ve diyaspora Ermenilerinden çok daha fazladır

BTC boru hattı, Nabucco Projesi, Yeni İpek Yolu gibi projelere giremeyen Ermenistan yönetimi zor durumda kalmıştır Çözüme yanaşmayan ve zor durumda kalan tarafa taviz politikası, tarihi hezimeti getirir Bölgesel güç olarak Türkiye, orta büyüklükteki vilayeti çapında devletlerin diplomasi ve propagandaları altında ezilmemelidir Büyük ve güçlü devletin büyüklüğü ve gücü bu alanda da görülmelidir Kafkasya’da bugünkü Ermenistan haritasını 100 sene önce hayal etmek mümkün değildi 100 sene sonrası için Jevahati, Karabağ, Nahcivan yanında Iğdır, Kars ve diğer bölgelerle ilgili Ermeni projelerine gülüp geçenlerin bilgi veya muhakeme problemleri vardır
Çözüm konusunda baskı altına alınan Türkiye, aynı baskının mutlaka diğer taraflara da yönlendirilmesini istemeli, aksi takdirde bunu kararlı bir şekilde reddetmelidir Uzun vadeli sorunlara karşı, milli mutabakat sağlanmalı, sorunlar kamuoyu ve muhalefetle işbirliği halinde ele alınmalı, gerekirse birlikte çözüm yoluna gidilmelidir Günümüzde kamuoyu, aslında en büyük güç olup, bu güç kullanıldığı nispette yönetimler iç ve dış politikada başarılı olabilmektedir

Değerli yorumları için Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölüm başkanı sayın Prof Dr Alaeddin Yalçınkaya hocamıza teşekkür ederiz Büyük açılımlar için geç kalmadan herkesin üzerine düşeni layıkıyla yerine getirmesi, en ufak bir girişimin bile ülke kaderi için farklı sonuçlar doğurabileceğinin farkında olması gerekmektedir

Mehmet Fatih ÖZTARSU - Prof Dr Alaeddin Yalçınkaya / Haber 7

__________________

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?




Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.