|
|
Konu Araçları |
harfi, harfiosmanlıca, ile, ilgili, kelimeler, osmanlıca, sözlük |
Osmanlıca Sözlük (H Harfi)-Osmanlıca Sözlük (H Harfi) İle İlgili Kelimeler... |
09-10-2012 | #46 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (H Harfi)-Osmanlıca Sözlük (H Harfi) İle İlgili Kelimeler...RE: Osmanlıca Sözlük (H Harfi) HUSUSA Ayrıca, hususen, başkaca HUSUSAT (Husus C) Hususlar, bakımlar, işler Tarzlar, şekiller Mes'eleler Maddeler HUSUSEN Bilhassa Ayrıca Başkaca Buna mahsus olarak HUSUSÎ Bir şeye aid olan Herkese âid olmayan HUSUSİYAT Hususi olan şeyler Hususiyyetler HUSUSİYET Ahbaplık, tanışıklık, yakınlık * Hususilik HUSVE Kap içinde bir içim su HUSVE Topraklı yer HUSVE Haya, husye HUSYE Erkeklik bezi Haya Erkeğin yumurtalığı HUSYET-ÜS SEMEK Balık yumurtası HUSYETAN f Hayalar, çift haya Erkeklik bezlerinin her ikisi HUŞ f Akıl, fikir, zekâ, iyi ile kötüyü ayırma hissi * Ruh, can * Ölüm, * Zehir HUŞ Vahşi hayvanlar HUŞ'A Alçak küçük tepe HUŞAM Kalın burunlu * Uzun dağ burnu HUŞAR Avaz, ses HUŞARE Bir yere giderken bırakılan faydasız şeyler * Her şeyin kötüsü HUŞDAR f Akıllı, uslu HUŞE f Salkım * Başak, sümbül HUŞE-İ ENGUR Üzüm salkımı HUŞE-İ HURMA Hurma salkımı HUŞE ÇÎN f Başak toplayan Salkım toplayan HUŞEF Yeşil sinek HUŞENK f İdrak, akıl, iz'an HUŞK f Kuru, yâbis * Kaba, soğuk HUŞK U TER Kuru ve yaş HUŞKAR İri öğütülmüş un O undan olan ekmek HUŞKCAN f Kalın kafalı, câhil kimse HUŞKÎ f Kuruluk, yubuset HUŞKLEB f Dudağı kurumuş, susamış HUŞKMAĞZ f Boşkafalı, câhil HUŞKSAL f Kuraklık ve kıtlık yılı HUŞKSER f Ahmak, salak HUŞMEND (C: Huşmendân) f Akıllı, aklı başında HUŞMENDÂN (Huş-mend C) Aklı başında olanlar, akıl sâhipleri HUŞMENDÂNE f Akıllıca, aklı başında olarak HUŞNE Haşinlik HUŞRÜBA f Akıl kapan, aklı baştan alan HUŞRÜBUDE f Aklı kapılmış, aklı başından gitmiş HUŞŞ (C: Huşuş) Hâcet mevzii; helâ, tuvâlet * Necâset mahreci HUŞŞA' (Haşi') Huşu içinde olanlar Gözleri korku ve saygı ile düşkün bir hâlde olanlar HUŞŞA' Kulak ardındaki yumruca kemik HUŞŞAF Yarasa kuşu HUŞU' Alçak gönüllülük Hayâ etmek ve mütevazi olmak Korku ile karışık sevgiden gelen edebli bir hâl Yüksek ve heybetli bir huzurda duyulan alçak gönüllülük Sükun ve tezellül HUŞUF (C: Huşef) Seri, eli çabuk, hızlı * Geceleyin yola giden deve HUŞUNET Kabalık, sertlik, inatçılık HUŞUNET-İ MİZÂC Mizâc sertliği, huy ve tabiat sertliği HUŞUNET-İ TAB' Tabiat ve huy kabalığı HUŞYAR (Bak: Hüşyar) HUT Balık Büyük balık * Şubat ayı içinde güneşin girdiği ve semanın cenub yarısındaki burcun ismi HUTAB (Hutbe C) HutbelerHUTAE : (C: Hatâit) Kısa boylu kimse HUTAF (C: Hatâtif) Demir çengel * Makaranın iki tarafında olan eğri demir HUTÂM Kuru cisim kırıntısı * Yumurta kabuğu * Çerçöp HUTÂM-I DÜNYA Bu fani dünyanın muvakkat ve boş malı mülkü HUTAME Cehennemin beşinci tabakası İnatçı münkirlerin yeri olup, Gayya Kuyusunun bulunduğu kısım HUTAME Sofrada kalan yemek artığı HUTAT Dökülmüş ve saçılmış olan şey HUTBE İlâhi emir ve nehiyleri cemaate beyan ve ihtar etmek Cuma veya bayram namazlarında müslümanlara hatibin İlâhi ve şer'i emirleri hatırlatan sözleri (Hatib, bu hutbeyi söylemeye Halife veya İslâm Devlet Reisinden vazife ve salâhiyet almıştır) HUTBEHAN f Hutbe okuyan, hatib HUTEBÂ Hutbe okuyanlar Hatibler HUTEBÂ-İ UMUMÎ f Herkese hitâbeden, umuma ders verenler HUTM Her kuşun gagasına, her davarın burnunun ucuna ve ağızının önüne derler HUTRE Bina için verilen yemek * Tatmak HUTRUŞ Kısa HUTT Emir * Kıssa HUTTA Darp, vurmak * Zor iş * Başın önünde olan saç örgüsü HUTTA Haslet, huy HUTTAF (C: Hatâtîf) Kırlangıç kuşu HUTU' Gitmek HUTUB Zorluk, güçlük * (Hatb C) İşler, maslahatlar Mes'eleler HUTUB Erkek çekirge HUTUF (Hatf C) Ölümler, vefatlar HUTUN (Hutunet) Evlenme, tezevvüc, teehhül * Damatlık, damat olma HUTUR Akla gelmek Hatırlamak HUTUR ETMEK Hatıra gelmek HUTUT (Hatt C) Yazılar Çizgiler * Yollar HUTUT-U ŞEMSİYE Işıklı güneş yolu HUTUVAT (Hutvât-Hutevat) (Hutve C) Adımlar İzler Yollar Eserler * Şeytanın aldatmaları HUTUVAT-I SİTTE Altı adım (Kur'an-ı Kerim'deki "Hutuvat-üş şeytan" tabirinden istifaze ile, şeytanların ve onların insî mümessilleri olan şerir insanların fitnekâr ve dalâlete sevkedici adımları, izleri ve desiseleri gibi mânalarla alâkalı olarak "bir mühim eser"e verilen isim) Şeytanın altı desisesi HUTVE Adım atıldığı zaman iki ayak arasındaki mesafe * İz (Bak: Hatve) HUULE Dayılık HUVA Tembel olmak HUVAKA Süprüntü HUVAR Bağırış, çığlık, sayha, avaz HUVAR (C: Ahvire-Hırân-Hurân) Anasından ayrılmayan deve yavrusu (Anasından ayrılsa "fasil" derler) HUVASE (C: Huvâsât) Karışık cemaat HUVELA' Çocuk anasından doğduğunda beraber çıkan ince nâzik deri (Onda yeşil ve kızıl hatlar olur) HUVEYN Hayvancık Çok küçük canlı HUVEYNAT Çok küçük hayvancıklar Mikroplar HUVEYSAL (C: Huveysalat) Tıb: Ciltte peyda olan bir takım kabarcık HUVEYZA İshal, iç sürgünü HUVTA Arpa, buğday gibi hububat için yapılan avlu veya anbar HUVVAN (Hâin C) Hıyanet edenler, hâinler HUVVARA Ağartılmış yemek HUVVE Karalık Siyahlık HUY Boş ve hâli olmak HUY f Mizac, tabiat, ahlâk, âdet * Ter HUY-İ BED Fenâ huy HUYELA' Kibir, ucub HUYGERDE f Terlemiş * Adet edinmiş, huy hâline getirmiş, alışmış HUYUL (Hayl C) Atlı alaylar * Atlar * Kötülerin meydana getirdiği kalabalık HUYUT (Hayt C) İpler İplikler Lifler Teller HUYUT-İ RAKÎKA İnce iplikler HUZ Al (Ahz: Almak mastarından) Al emri HUZ' Alçaklık yapmak HUZ Tuz ağacı dedikleri nesnedir ve denize yakın yerlerde posası denize düşüp rüzgârla dalga döve döve kehribar olur HUZA'BÎL (C: Huz'a) Batıl şeyler Halkı güldürecek boş şeyler, nesneler HUZAFE Sahtiyan kırpıntısı * Bez kırpıntıları HUZAHIZ Suyu ve ağacı çok olan yer * Şişman kimse HUZAKA Kıymetsiz ve rağbetsiz olan şey HUZAKİYY Lisanı fasih, konuşması açık olan kimse * Eşek sıpası HUZALE Saman ufağı HUZAMÎ Lavanta çiçeği HUZANE Kendileri sebebinden gam ve tasa çekilen çoluk çocuk HUZ Bİ-YEDÎ Elimi al, elimden tut, bana yardım et (mânasında) HUZE Miğfer HUZEM (Huzme C) Demetler, desteler, huzmeler HUZENE Kulak HUZ MÂ SAFÂ, DA'MÂ KEDER "Safâ olanı al, keder vereni bırak", "Allahın müsaadesi olan ve neticesi safâ veren şeyi al, sonu keder vereni bırak", "İyisini al, kötüsünü bırak" meâlindedir HUZME Demet Deste Bir kucak şey * Fiz: Bir ışık kaynağından çıkan sütun halindeki şua HUZNE (C: Huzen) Sağlam ve sert olan HUZRE Arka zahmeti HUZRET Yeşillik Ter ü tazelik HUZRUF (C: Hazârif) Fırıldak * Değirmen çarkının birisi * Pervâne HUZU' Mahviyet ve tevazu hali, alçak gönüllü olmak Allah'ın azametini, celal ve cemalini, büyüklüğünü tahattur ve tefekkürden hâsıl olan, insandaki huzur ve huşu' hâli HUZUB(E) Semiz olmak, besili olmak HUZUK Adımları birbirine yakın olan kısa boylu kimse HUZUKA Ekşilik HUZUNET (C: Huzen) Sağlamlık Kabalık, sertlik HUZUR Hazır olmak Mevcud bulunmak * Hürmet edilmesi lâzım gelen kimsenin yanında olmak * İbadet neticesi hâsıl olan rahatlık, gönül ferahlığı |
Osmanlıca Sözlük (H Harfi)-Osmanlıca Sözlük (H Harfi) İle İlgili Kelimeler... |
09-10-2012 | #47 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (H Harfi)-Osmanlıca Sözlük (H Harfi) İle İlgili Kelimeler...RE: Osmanlıca Sözlük (H Harfi) HUZUR-U KALB Kalb huzuru, gönül rahatlığı HUZUR-AVER f Huzur ve rahatlık verici, sükunet veren HUZUR Ü HAB Rahat ve uyku HUZUR Ü SÜKUN Rahatlık ve eminlik HUZUZ (Hazz C) Memnuniyetler Hazlar Zevkler Hoşlanmalar HUZUZ (C: Hızzân) Erkek tavşan HUZUZ Acı bir devânın adı HUZUZÂT (Huzuz C) İnsanın hoşuna giden şeyler HUZUZÂT-I NEFSÂNİYE Nefse hoş gelen şeyler HUZVA Bir yere toplanıp tepe gibi olan kum yığını HUZVANE Büyüklenmek, kibirlenmek HUZVE Parça HUZYA Ganimet malından vermek HUZYE (C: Huzâyât) Küçük ok HUZZÂK (Hâzık C) İşinin ehli olanlar, ustalar, mütehassıslar Hazâkatli kimseler HUZZÂK-I ETİBBÂ Doktorlar içinde en ehil olanları HUZZÂN (Hâzin C) Hazine muhafızları, hazinedarlar HUZZÂR (Hâzır C) Hazır olanlar, hazır bulunanlar, huzurda ve gözönünde olanlar HUZZÂR-I MECLİS Mecliste hazır bulunanlar HÜBAŞE (C: Hübâşât) Kesbetmek, kazanmak, çalışmak HÜBEL Cahiliyet devrinde Kureyşlilerin en büyük putu HÜBU' Uyumak * Eşek gibi yürümek * Boynunu uzatmak HÜBU' (C: Hebât) Doğum vaktinin sonunda doğmuş deve yavrusu * Devenin boynunu uzatarak yürümesi HÜBUB Esme Üfürme Rüzgârın hafif hafif esmesi HÜBUB-İ RİYÂH Rüzgârların esmesi HÜBUR Çukur * Büyük tas HÜBUT Aşağı inme İnmek (Suudun zıddı) * Uyuşma, anlaşma HÜBUT-U ÂDEM Hz Âdem'in (AS) Cennet'ten dünyaya inmesi HÜBÜK (Habike C) Samanyolları * Çizgiler HÜBÜVV Ateşin sönmesi HÜCCAB (Hâcib C) Perdeciler * Kapıcılar HÜCCET Senet Vesika Delil Bir iddiânın doğruluğunu isbat için gösterilen resmi vesika * Şâhid HÜCCET-İ DÂFİA Bir şeyi isbata değil, ancak taleb ve iddiayı defetmeğe yarıyan hüccet HÜCCET-ÜL İSLÂM İslâmın delili, hücceti (Bak: İmâm-ı Gazâli) HÜCCET-İ KASIRA Şahsa mahsus olup başkasına taâlluk etmeyen hüccet HÜCCET-İ KATIA f Kat'i delil Bir şeyin doğruluğunu şeksiz, şüphesiz isbata vesile olan HÜCCET-İ MÜSBİTE Bir şeyin isbatında delil olan hüccet HÜCCET-İ MÜTEADDİYE Taraflara münhasır olmayıp başkalarını da alâkalandıran delil HÜCCET-İ ZAHRİYE Kenarında sebebi yazılı bulunan hükmün tasdikli suretini ihtiva eden hüccet HÜCCİYET İhticaca salih olma Delil sayılabilme, sağlam delil kabul edilir olma HÜCEC (Hüccet C) Deliller, senedler, vesikalar HÜCEC-İ HATTİYE Huk: Yazılı deliller Bunlar tezvir ve tasni şüphesinden sâlim olduğundan onunla amel edilebilir, yani hükme medar olur, başka vech ile sübuta ihtiyaç kalmaz (Beraetler, mahkeme kararları, tescil edilen vakriye gibi) HÜCERAT (Hücürat-Hücrât) Hücreler Hüceyreler Gözler, odacıklar HÜCESTE f Uğurlu, mübârek, mes'ud HÜCEYRAT Hüceyreler Hücrecikler Küçük odacıklar HÜCEYRE Hücrecik Canlı varlıkların veya nebâtatın vücudunu teşkil eden küçük küçük odacık halinde ve içi vücuda lüzumlu madde ile dolu hücrecik En küçük canlı parça * Küçük delik ve oyuk HÜCNET Kusur, noksan, ayıp * Bayağılık, karışıklık, soysuzluk * Sözdeki ayıp HÜCR Kucak, âğuş HÜCR (C: Hevacir) Fuhş, hezeyan, kötü sözler HÜCRAT (Hücre C) Hücreler, gözler, odacıklar HÜCRE Oda Odacık * Hüceyre En küçük canlı varlık Canlı varlıkların en küçük yapısı HÜCRE-İ SAÂDET Saâdetli oda Fahr-i Kâinat Hazret-i Peygamber'in (ASM) odası HÜCRE Medine-i Münevvere'nin ismi HÜCRE (C: Hucer-Hucerât) Deve ağılı * Duvar çevrilmiş yer HÜCREVÎ Hücre gibi, hücre ile alâkalı, hücreye dâir HÜCU' Az uyku Gece uykusu HÜCU Zemmetmek, çekiştirmek, kötülemek HÜCUD Uykusuz kalma Geceleyin az uyuma HÜCUL (Hecl C) Uçurumlar, çukurlar, derinlikler, yaralar HÜCUM Saldırma Hamle ile ileri atılmak * Sert sözle birine çatmak, karşı çıkmak HÜCUMÂT-I SİTTE Altı Hücum Altı maddelik bir müdafaa (olan bir eser ismi) HÜCÜB (Hicâb C) Perdeler, hicablar HÜCÜRAT (Hücre C) Hücreler, odacıklar, gözler HÜD' Sâkin olmak HÜDA Doğru yol göstermek * Doğruluk Hidâyet * Kur'ân-ı Kerimin bir ismi HÜDAFET Semizlik, besililik, etlilik HÜDAM Deniz tutması HÜDAT (Hâdi C) Hidâyet edenler HÜDB (C: Ehdâb) Kirpik * Mendil * Testere çevresinde olan saçak HÜDBE (C: Hüdeb) Hamle yapmak HÜDBÜD Sütün koyu ve yoğurt olması HÜDDAB Ensiz, ince, uzun yaprak HÜDHÜD Bir kuş ismi Çavuş Kuşu veya ibibik denilir (Peygamber Hz Süleyman'ın (AS) zamanında, Hicaz ile Yemen arasındaki Sabâ nâm yerde melike olan ve güneşe tapan Belkıs ile Peygamber Süleyman Aleyhisselâm arasında muhabereye vesile olduğundan meşhur ve mübarektir) HÜDLUL Kurt (Canavar) HÜDN Barış, sulh, musalaha HÜDU' Kamburluk HÜDÜB (C: Ehdâb) Sarık * Kirpik, müjgân * Havlu, el silmeye mahsus pamuklu bez * Minder kenarında olan püskül HÜDÜD Çok yaşlı ihtiyar İhtiyar ve zayıf olmak * Bir binayı gürültüyle yıkıp göçürmek (Bak: Tehdid) HÜFAT Nazar etmek, bakmak HÜFFEL Memesi süt ile dolu olan koyun HÜKÂ' Öksürük HÜKAKE Kazılan şeyin kazıntısı, talaşı veya yongası HÜKEA Ahmak kimse HÜKEMÂ (Hakîm C) Âlimler Çok bilgili kimseler (Bak: Feylesof)(Enbiyanın ekseri şarkta ve hükemanın ağlebi garpta gelmesi kader-i ezelînin bir remzidir ki; şarkı ayağa kaldıracak din ve kalbdir; akıl ve felsefe değil Şarkı intibaha getirdiniz, fıtratına muvafık bir cereyan veriniz Yoksa sa'yiniz ya hebâen gider veya muvakkat, sathî kalır MN) HÜKEMÂ-İ KADİME Eski filozoflar HÜKEMÂ-İ İŞRAKİYYUN İşrakiyye mesleğindeki feylesoflar (Bak: İşrâkiyyun) HÜKEMÂ-İ MEŞAİYYUN Aristo felsefesi yolunda olan ve derslerini gezerek veren meşaiyyun filozofları (Bak: Meşşâiyyun) HÜKKÂM (Hâkim C) Hâkimler HÜKKÂM-I ADLİYYE Adliye hâkimleri HÜKL Karınca gibi sesi işitilmeyen hayvan HÜKLE Dil tutukluğu, kekemelik HÜKM (Hüküm) Karar Emir Kuvvet Hâkimlik Amirlik * İrade Kumanda Nüfuz * Kadılık etmek * Tesir Cari olmak * Makam * Bir dâvanın veya bir meselenin tedkik edilmesinden sonra varılan karar * Man: Fikirler ve tasavvurlar arasındaki râbıtayı tasdik veya inkâr etmek HÜKM-İ ÂDİL Huk: Adalet üzere verilmiş olan hüküm HÜKM-İ GIYABÎ Huk: Taraflardan biri hazır olmadığı halde verilen hüküm HÜKM-İ KARAKUŞÎ Karakuş hükmü * Mc: Hesaba kitaba gelmiyen, mantığa uymayan hüküm HÜKM-İ KAZA Allah tarafından evvelce verilmiş olan hüküm HÜKM-İ ŞER'Î Kur'an-ı Kerim'e ve Din-i İslâm'a uygun kanun ile verilen karar Şeriatın hükmü HÜKM-İ TECRÜBÎ Tecrübe ile elde edilen hüküm * Tecrübe neticesi hâsıl olan karar HÜKM-İ VİCAHÎ Huk: Tarafların her ikisinin de veya vekillerinin hazır bulundukları hâlde verilen hüküm HÜKM-İ VİCDANÎ Vicdana ait hüküm Vicdanî kanaatla verilen hüküm HÜKM-İ YEZDANÎ Cenab-ı Hakk'ın hükmü Allah'a mahsus kanun HÜKM-İ ZIMNÎ Fık: Zımnen vaki olan hüküm (Bir kimse diğer bir kimse aleyhine; "Benim filân şahıs zimmetinde sâbit olacak şu kadar lira alacağıma onun emriyle kefil olmuş idin" diye dâva ve o kimse kefâleti ikrar ve borcu inkâr etmekle müddei, borcu isbat ederek hâkim dahi hükmetse bu hüküm kefil aleyhine sarâheten ve asıl gaib aleyhine zımnen hükmolunur) HÜKMBERDAR f Hükme muti olan, itaat eden, boyun eğen HÜKMEN Hüküm yoluyla, hükmünde ve değerinde olarak HÜKMÎ Hükme dair Hükme âit ve müteallik Bir karara dayanan, itibâri olan HÜKMÎ ŞAHIS Şahıs gibi muamele gören cemiyet, şirket gibi birlik teşkil eden müessese HÜKMKEŞ Emre itaat eden, hükme boyun eğen |
Osmanlıca Sözlük (H Harfi)-Osmanlıca Sözlük (H Harfi) İle İlgili Kelimeler... |
09-10-2012 | #48 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (H Harfi)-Osmanlıca Sözlük (H Harfi) İle İlgili Kelimeler...RE: Osmanlıca Sözlük (H Harfi) HÜKRE Cem'olmak, toplanmak, birikmek * Yiyecek maddelerini, pahalanacak diye saklamak * Azlığından bir yerde toplanan su HÜKU' Sâkin olmak HÜKÛMAT (Hükûmet C) Hükûmetler HÜKÜMDAR f Padişah, hüküm sâhibi En yüksek reis İmparator HÜKÜMDARAN (Hükümdâr C) Hükümdarlar, Padişahlar HÜKÜMDARANE Hükümdar gibi, hükümdara yakışır bir surette HÜKÜMDARÎ f Hükümdarlık, padişahlık, şahlık HÜKÛMET Bir memleketi idare edenler Vekiller hey'eti Devlet HÜKÛMET-İ ÂDİLE Âdil hükümet HÜKÛMET-İ ADL Huk: Miktarı şer'an muayyen olmayıp ehl-i vukufun (bilirkişinin) usulü dairesinde takdir ve tayin edeceği diyettir Buna hükm-ü adl de denir HÜKÛMET-İ CUMHURİYE Cumhuriyet hükûmeti HÜKÛMET-İ GAYR-İ MÜSTAKİLLE İstiklâliyet ve hâkimiyet haklarını tamamen haiz olmayıp, diğer bir devletin boyunduruğu altında bulunan hükûmet HÜKÛMET-İ MEŞRUTA Meşrutiyetle idare olunan hükûmet HÜKÛMET-İ MÜSTAKİLLE İstiklâliyet ve hâkimiyet ve haklarını tamâmen hâiz olan hükümet HÜKÛMET-İ MÜSTEBİDDE İstibdatla idare olunan hükûmet HÜKÛMET KONAĞI Devlet memurlarının bulunduğu bina Bunun yerine: "Bab-ı hükûmet, daire-i hükûmet" tabirleri de kullanılırdı HÜKÜMFERMA f Hükümrân, hüküm süren Hâkimiyetle idâre eden HÜKÜMLÜ Bir hüküm ve emri bildiren * Mahkemece hüküm giymiş kimse HÜKÜMNAME f Bir mahkeme veya hey'etin hüküm ve kararını hâvi vesika Hükmü ihtiva eden kâğıt HÜKÜMRAN Hâkim, hükümdar Hüküm ve saltanat süren Hükümfermâ HÜLÂGU Mi: 1258' de Bağdadı zaptederek halkını kılıçtan geçirmiş, Abbasi Halifesi Musta'sımı ve bütün âile efradını öldürtmüştür Cengiz Hanın torunu, Tülay Hanın oğludur Tarihde en çok kan döken hükümdar olarak bilinir Abbasi Devletini yıkan Moğol Başkumandanıdır HÜLAM Sirke ile pişen sığır eti HÜLAS Zayıf davar HÜLASA (Bak: Hulâsa) HÜLB Kıl fırça, kıl kalem * Kalın kıl kuyruk, yele kılı HÜLBE şiddet HÜLEFÂ (Halife C) Halifeler HÜLEFÂ-YI RAŞİDÎN En ileri sahabeden ilk dört halife (Bak: Çâryâr) HÜLHAL Saf su HÜLHÜL (C: Helâhil) Öldürücü zehir HÜLK (HÜLKE) Yok olmak Fâsid olmak * Düşmek HÜLLAS İnsana ârız olan gevşeklik HÜLYA (Bak: Hulya) HÜM Onlar (Bak: Şahıs zamiri) HÜMA (İki kişiye işaret olan zamir) O ikisi HÜMÂ f Devlet kuşu * Saadet Mutluluk HÜMÂ-Yİ İKBAL Devlet kuşu * Mc: Yüksek talih, iyi uğur HÜMÂ KUŞU Devlet kuşu (Hikâyede: Gölgesi kimin başına düşerse o padişah olurmuş, derler Hümâyun da buradan gelmiştir Tayr-ı hümâyun, tâlih kuşu, uğur kuşu gibi isimlerle söylenir) HÜMA Bir çeşit diken HÜMAM Himmetli Bir işe sıkı sıkıya sarılıp o işi bitiren Sahi ve civanmerd * Aslan * Büyük ve sağlam HÜMANİZM Lât Edb: İslâmiyete mugayir ve aykırı eski Yunan ve Lâtin edebiyatı ve felsefesi taraftarlığı hareketi * Fls: İnsan menfaatını hayatta değer ölçüsü kabul eden ve dine tâbi olmayan, insana aşırı hâkimiyet tanımak isteyen ve maddeperest, dinsiz, imansız bir cereyan, bir fikir ve bâtıl bir nazariye HÜMAPAYE f Çok yüksek dereceli HÜMAPERVAZ f Hümâ gibi yükseklerde uçan * Mc: Yüksek himmetli HÜMAT (Bak: Humat) HÜMAYUN f Padişaha ait * Mübarek Kutlu Uğurlu Âlî * Kuvvetli (Bak: Hümâ kuşu) HÜMAYUNNAME f Padişah tarafından bir hükümdara gönderilen mektub HÜMEYRA Pembecik HÜMEZE (Hemz den) Dürtüştürücü, kırıcı, ısırıcı, sıkıcı * El ve kaş işâretleri ile ayıplama * Bir kişinin ardından ayıplarını söyleyen Gammaz HÜMEZE SURESİ Kur'an-ı Kerim'in 104 suresi olup Mekkîdir HÜMLUC Demirciler körüğü HÜMMA (C: Hümmeyât) Hastalıktan dolayı vücudda meydana gelen harâret * Nöbetli hastalık * Sıtma HÜMME Kara * Diş eti kararmak HÜMMEYAT (Hümmâ C) Hastalıktan dolayı vücutta meydana gelen şiddetli hararetler, ateşler * Sıtmalar * Nöbetli hastalıklar HÜMUD (Bak: Humud) HÜMUD Elbisenin eskimesi * Ateşin sönmesi HÜMUM Tasalar, kaygılar, kederler, gamlar, gussalar HÜMUMET Pek fazla ihtiyarlık, çok yaşlılık HÜNANE İç yağı HÜNBA' Ağır ve çirkin kadın HÜNBÜL Kısa boylu Kürk HÜNER f Mârifet Bilgililik Ustalık, mahâret HÜNERMEND f Hüner sahibi, hünerli, marifetli HÜNERMENDÎ f Hünerlilik, mârifetlilik HÜNERPİŞE f Mahâretli, mârifetli, hünerli HÜNERVER f Çok ustalıklı Becerikli Usta Mahâret sahibi HÜNERVERÂN (Hünerver C) Mârifetli, hünerli kimseler HÜNEYHE Saat * Kıyâmet HÜNKÂR f Hükümdar Padişah Sultan HÜNKÂR MAHFİLİ Eskiden camilerde padişahlar için yapılmış olan yerler Bu mahfiller camilerin zemininden yüksek olarak yapılır ve caminin iç kısmını görmek için kafes konulurdu Bunun haricinde kafesin birkaç yerinde 20-30 cm en ve boyunda açılabilir küçük pencereler de bulunurdu |
Osmanlıca Sözlük (H Harfi)-Osmanlıca Sözlük (H Harfi) İle İlgili Kelimeler... |
09-10-2012 | #49 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (H Harfi)-Osmanlıca Sözlük (H Harfi) İle İlgili Kelimeler...RE: Osmanlıca Sözlük (H Harfi) HÜNSA Erkek veya kadın olduğu belirsiz olan * Aynı çiçekte dişi veya erkeklik uzvunun bulunması HÜNSAİYYET Aynı kimsede ve aynı zamanda hem erkeklik hem dişilik HÜNU' Sindirip hazmetmek HÜNUD Hindliler HÜR' Fâsid kelâm, çirkin söz HÜRAR Devede olan bir zahmet HÜRER (Hirre C) Dişi kediler HÜREYRE Kedi yavrusu HÜRİ' Bit HÜRMAN Akıl HÜRMET Riâyet İhtiram * Haysiyet Şeref * Haram olma Haramlık * Irz, nâmus gibi başkasına helâl olmayan husus (İnsanın hayat-ı içtimaiyesini ifsad eden bir desise-i şeytaniye şudur ki: Bir mü'minin bir tek seyyiesiyle bütün hasenatını örter Şeytanın bu desisesini dinleyen insafsızlar, mü'mine adavet ederler Halbuki: Cenab-ı Hak haşirde adâlet-i mutlaka ile mizan-ı ekberinde a'mâl-i mükellefini tarttığı zaman, hasenatı seyyiata galibiyeti, mağlubiyeti noktasında hükmeyler Hem seyyiatın esbabı çok ve vücudları kolay olduğundan, bazen bir tek hasene ile çok seyyiatını örter Demek bu dünyada, o adalet-i İlâhiyye noktasında muamele gerektir Eğer bir adamın iyilikleri fenâlıklarına kemmiyeten veya keyfiyeten ziyade gelse, o adam muhabbete ve hürmete müstehaktır Belki, kıymetdar bir tek hasene ile, çok seyyiatına nazar-ı afv ile bakmak lâzımdır Halbuki: İnsan, fıtratındaki zulüm damariyle, şeytanın telkiniyle, bir zatın yüz hasenatını bir tek seyyie yüzünden unutur, mü'min kardeşine adâvet eder, günahlara girer Nasıl, bir sinek kanadı göz üstüne bırakılsa; bir dağı setreder, göstermez Öyle de; insan garaz damariyle, sinek kanadı kadar bir seyyie ile dağ gibi hasenatı örter, unutur, mü'min kardeşine adavet eder İnsanların hayat-ı içtimaiyesinde bir fesad âleti olur L) HÜRMET-İ MÜSAHERE Sıhriyyet sebebi ile hâsıl olan haramlık Yâni evlenmek sebebi ile meydana gelen akrabalık dolayısıyle hâsıl olan haramlıktır Bu sıhriyyetin haramlık meydana getirmesi, ister meşru' nikâhla olsun, ister gayr-ı meşru' olsun "hürmet-i müsahere" meydana gelirMeselâ: Hanefi mezhebinde, bir kimse kendisiyle gayr-i meşru' suretle mukarenette bulunmuş veya bir uzvunu hâilsiz şehvetle tutmuş veya öpmüş veya tenasül cihazına şehvetle bakmış olduğu bir kadının neseb veya süt itibarı ile onun anasını, ninesini, kızını, torunu aslâ nikâhlayamaz ve onlarla hiçbir surette evlilik teessüs edemez Bunlar arasında ebedî bir haramiyet mevcuttur Buna hürmet-i müsahere deniyor HÜRMET-İ RİBA Ribanın yani faizin haram oluşu (Bak: Riba) HÜRMETEN Hürmet olsun diye; hürmet, saygı ve ikram maksadıyla HÜRMETKÂR f Hürmet eden, saygılı HÜRMÜZ (Hürmüzd) Eski İran takviminde, güneş yılının ilk günü * Zerdüştlerin bâtıl bir inanışları olan hayır tanrısı * Jüpiter (Müşteri) yıldızı HÜRNU' Küçük canavar HÜRR Kimsenin baskısı, zorlaması olmadan meşru' dairede istediği gibi yaşayabilen * Esir veya köle olmayan Serbest HÜRR Arslan HÜRRE Esir veya câriye olmayan hür kadın HÜRRE-İ MÜKELLEFE Fık: Akıl ve bâliğ olan hürre kadın Sevap ve günahtan mes'ul olan kadın HÜRRİYET Serbestlik, hür oluş * Adalet kanununda ve te'dibte, başka hiç kimse, kimseye taarruz ve tahakküm etmemesi ve herkesin hukukunun meşru' olarak korunması, herkesin meşru' hareketlerinde tam serbest olması(İnsana karşı hürriyet, Allah'a karşı ubudiyeti intac ederRabıta-i iman ile Sultan-ı Kâinat'a hizmetkâr olan adam, başkasına tezellül ile tenezzül etmeye ve başkasının tahakküm ve istibdadı altına girmeye, o adamın izzet ve şehamet-i imaniyesi bırakmadığı gibi; başkasının hürriyet ve hukukuna tecavüz etmesi dahi o adamın şefkat-i imaniyesi bırakmaz Evet, bir pâdişahın doğru bir hizmetkârı, bir çobanın tahakkümüne tenezzül etmez Bir biçareye tahakküme dahi, o hizmetkâr tenezzül etmez Demek, iman ne kadar mükemmel olursa, o derece hürriyet parlar İşte Asr-ı Saadet! ) (Münazarat) HÜRRİYET-İ DİNİYE Din hürriyeti Herhangi bir kimsenin mensub olduğu dinin emirlerini ve icablarını yapmakta asayişe ve başkasının haklarına dokunmamak şartiyle serbest olması HÜRRİYET-İ HAYVANÎ Hayvancasına serbestlik Hayvanlara yakışan bir serbestiyet HÜRRİYET-İ VİCDAN Amme hukuku ile ferdî hukuka tecavüz etmemek şartıyla herhangi bir kimsenin her hangi bir fikir veya dini kabul etmekte veya kabul etmemekte serbest olması Ancak, İslâmiyeti kabul etmiş olan bir kimse, İslâmın esaslarını kısmen de olsa, inkâr ve reddetmekte serbest değildir; İslâm hukukunda mürted muamelesini görür (Bak: Mürted)Dinî vazifeleri, dinin emirlerini yapmakta ve neşrinde serbestlik ise, din hürriyetidir(Mâlumdur ki, her hükümette muhalifler bulunur Asayişe, emniyete dokunmamak şartıyla, hiç kimse vicdaniyle, kalbiyle kabul ettiği bir fikirden, bir metoddan dolayı mes'ul olmaz Bu, hukukî bir mütearifedirHz Ömer, hilafeti zamanında, âdi bir hristiyan ile mahkemede birlikte muhakeme olundular Halbuki o hristiyan, İslâm hükümetinin mukaddes rejimlerine, dinlerine, kanunlara muhalif iken, mahkemede onun o hâli nazara alınmaması açıkça gösterir ki, adalet müessesesi hiçbir cereyana kapılmaz, hiçbir tarafgirliğe kaymaz Bu, din ve vicdan hürriyetinin bir ana umdesidir ki; komünist olmayan şarkta, garbda, bütün dünya adalet müesseselerinde câri ve hâkimdir RN) HÜRRİYET-ŞİKEN Hürriyeti bozan, hürriyeti kıran HÜSAM Keskin kılıç HÜSAMEDDİN Dinin keskin kılıcı HÜSBAN Azap * Yıldırım * Çekirge * Saymak HÜSBANE Küçük ok * Küçük yastık HÜSEYİN Küçük güzel * (Hi: 6-61) Hazret-i Ali Radıyallahü Anhu'nun oğlu, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın sevgili torunudur Peygamberimiz (ASM) "Hüseyin benden, ben Hüseyindenim Allah Hüseyini seveni sever" buyurmuştur Kerbelâda şehid oldu (RA) HÜSEYİN-İ CİSRÎ (Hi: 1261- 1327) Suriye ulemasındandır Baba ve annesi Ehl-i Beyt'tendir Câmi-ül Ezher'de tahsil görmüş ve zamanının dinî, edebî ve felsefî ilimleriyle iştigal etmiştir En meşhur eseri "Risale-i Hamidiye"sidir Türkçeye ve Orducaya tercüme edilmiştir 1307 senesinde Tercüman-ı Hakikat gazetesi, kitap olarak neşretmiştir HÜSEYN (Bak: Hüseyin) HÜSN (Hüsün) Güzellik İyilik Eksiksizlik Cemal ile kemal (Bak: Celal, Cemal)(Evet mevcudatta sebeb-i muhabbet olan hüsün ve ihsan ve kemal, Bâki-i Hakiki'nin hüsün ve ihsan ve kemalâtının işaratı ve çok perdelerden geçmiş zaif gölgeleridir; belki cilve-i esmâ-i hüsnânın gölgelerinin gölgeleridir S) HÜSN-Ü ÂDÂB (Hüsn-i âdâb) Güzel ve iyi edeblilik Güzel terbiye İslâmi terbiye HÜSN-Ü AHLÂK Ahlâk güzelliği HÜSN-Ü ÂKİBET İyi netice HÜSN-Ü BEYAN Akıcı ve güzel anlatış HÜSN-Ü Bİ-BAHANE Kusursuz güzellik Günahsız mâsum güzellik HÜSN-Ü BİLGAYR Dolayısı ile, neticeleri ciheti ile güzel olan HÜSN-Ü BİZZAT Kendisi bizzat güzel olan HÜSN-Ü DELÂLET Hayırlı İyi bir başlangıca delâlet HÜSN-Ü ENDAM Vücut güzelliği HÜSN-Ü HAL İyi hal Güzel ahlâk HÜSN-Ü HAREKET Güzel muamele yapma, iyi muamelede bulunma HÜSN-Ü HÂTİME Neticeyi iyi bir halde bitirme * İman ile âhirete gitmek Kelime-i şehadet söyleyerek ölmek HÜSN-Ü HAYR Hayrın güzelliği HÜSN-Ü HULK (Hüsn-i hulk) Ahlâk güzelliği Güzel ahlâk HÜSN-Ü İBTİDA Mevzuya münasib bir ifade ile söze başlama HÜSN-Ü İDARE İyi idare etme HÜSN-Ü İMTİZAC İyi geçinme HÜSN-Ü İSTİ'MAL İyi ve güzel kullanma HÜSN-Ü KABUL İyi karşılamak Güzellikle kabul etmek HÜSN-Ü MAHFÎ (Hüsn-i mahfî) Gizli güzellik * Kalbî ve ruhî güzellik HÜSN-Ü MAKTA' Edb: Bir manzumenin, bilhassa gazellerin son beyti demek olan "makta" dan evvelki beyit HÜSN-Ü MA'NEVÎ (Hüsn-i ma'nevî) Manevî güzellik İç güzelliği HÜSN-Ü MATLA' Edb: Bir gazelin ikinci beyti HÜSN-Ü MUAMELE (Hüsn-i muâmele) İyi muâmele Güzel hatt-ı hareket HÜSN-Ü MÜCERRED Gayr olsun olmasın bizzat güzel olan şey Bazı âza veya çizgilerin mütenasib terkib ve tertibiyle hâsıl olan hüsün, hüsn-ü mücerred değildir Şartları zâil olsa, hüsün de zâil olur Fakat, vücud, hayat, iman gibi varlıklar hüsn-ü mücerreddir ve bizzat güzeldirler Güzellikleri başka şeylere bağlı değildir * Hariçte maddi vücudu olmayan, ancak aklen mevsufsuz düşünülebilen hüsün ve zihnen anlaşılan güzellik HÜSN-Ü NİYET (Hüsn-i niyet) İyi niyet Temiz kalblilik HÜSN-İ TA'BİR Müstehcen veya soğuk bir şeyin güzel ve edebe uygun bir tarzda ifade edilmesi HÜSN-Ü TA'LİL Edb: Herhangi bir hâdisenin hakiki sebebini saklayarak, güzel ve hayalî bir sebep göstermeye hüsn-ü ta'lil denir Bu gösterilen sebep hakiki olmamalı, fakat güzel olmalıdırBağ-ı âlemde yüzün menendi bir gül isteyüpCüst ü cu idüp gezer gülzarı bülbül şah şah(Fatih Sultan Mehmed)Bülbülün, gül bahçesini daldan dala gezmesinin sebebi, âlem bağında sevgilinin yüzüne benzer bir gül aramasıdır HÜSN-Ü TEDBİR İyi düşünülerek tutulan yol Tefekkür ile tasmim etmek, ihtiyar olunacak meslek ve harekete karar vermek * Bir kimseden bir haberi nakil ve rivâyet eylemek * Bir şeye iyi muvaffak olmak için o işe muvafık ve hesaplı hareket etmek HÜSN-Ü TELAKKİ (Hüsn-i telakki) İyi anlayış İyi kabul ediş Güzel telâkki etmek Anlayış gösterip iyi niyetle kabul etmek HÜSN-Ü TEVECCÜH Sevgi ile karışık medih ve takdir İyi karşılanmak ve alâka görmek |
Osmanlıca Sözlük (H Harfi)-Osmanlıca Sözlük (H Harfi) İle İlgili Kelimeler... |
09-10-2012 | #50 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (H Harfi)-Osmanlıca Sözlük (H Harfi) İle İlgili Kelimeler...RE: Osmanlıca Sözlük (H Harfi) HÜSN-Ü ZANN (Hüsn-i Zan) Bir kimsenin veya bir hâdisenin iyiliği hakkındaki vicdâni ve iyi kanaat İyi fikirde bulunup, iyi olacağını düşünmek HÜSNA (Ahsen'in müennesidir) İyi zan En güzel Amel-i sâlih Pek güzel * Cennet * İyi amel ve haslet Cenab-ı Hakk'ı görmek ve Ona iman ve ubudiyetle şereflenmek * Düşman üzerine fevz ve zafer bulmak, şehidlik HÜSN-AVER f Güzelliği çoğaltan Güzellik veren HÜSNÎ Güzelliğe dâir Güzelliğe âit ve müteallik HÜSNİYYAT Güzel olan hususlar HÜSN Ü AŞK Güzellik ve muhabbet: * şeyh Galib'in manzum hikâyesi HÜSN Ü KUBH Güzellik ve çirkinlik HÜSR Ziyan, kayıp, zarar HÜSRAN Ümit edilenin elde edilememesinden duyulan elem Mahrumiyet acısı * Zarar, ziyan, kayıp HÜSREV (Bak: Husrev) HÜŞAD Suyu emmeyen sert arâzi HÜŞDAR (Bak: Huşdar) HÜŞYAR Uyanık, akıllı, zeki Ayık Uslu(İstikbal karanlığı içinde saadet-i ebediyyeye giden nuranî yolu olan sırat-ı müstakime hidayeti istemek hem şimdi yatmış nebatat, hayvanat gibi gizlenmiş güneşler, hüşyar yıldızlar, birer nefer misillü emrine müsahhar ve bu misafirhane-i âlemde birer lâmbası ve hizmetkârı olan Zât-ı Zülcelal'in kibriyasını düşünüp Allahü Ekber deyip rükua varmak S) HÜŞYARANE f Akıllıcasına HÜŞYARÎ f Hüşyarlık, akıllılık HÜTAF Çağırma, seslenme HÜTAME Kesinti, kırpıntı Parça HÜTKE Perde yırtılıp rezil olmak HÜTR Ahmaklık, hamâkat, budalalık HÜTTAK (Hâtik C) Bozanlar * Yırtanlar HÜTU' Boyun uzatmak * Çok nazar etmek, çok bakmak HÜTUL Sürekli yağmur yağma HÜTUN Sürekli yağmur yağma HÜV' Kusmak HÜVAL Kundura kalıbının yukarı kısmını genişletmek için kullanılan takoz HÜVAM Hayranlık hâli HÜVE Arabçada: O (mânasına işâret zamiri) HÜVE AHSEN O daha güzeldir, en güzeldir HÜVE HAKK(UN) O da haktır O da bir haktır (Bak: Ehakk) HÜVE HASEN(ÜN) O bir güzeldir, hasendir HÜVE HÜVESİNE (Türkçe bir tabirdir) Noktası noktasına, hiç değişiklik yapmadan, aynen HÜVE-L AHSEN Sadece ve yalnız en güzel O'dur HÜVE-L BAKÎ Bâkî ancak O'dur Allah (CC) HÜVE-L EHAD O Allah birdir (Bak: Ehad) HÜVE-L HAKKU Hak sadece O'dur HÜVE-L HASEN Sadece, yalnız o güzeldir HÜVEYDA f Aşikâr Zâhir Belli Apaçık HÜVEYNA Kolaylık, sühulet HÜVF Soğuk rüzgâr HÜVİYYET Asıl Mâhiyyet Birisinin kimliği, kim olduğu, kökü, esası ve ne olduğu * Cenab-ı Hakkın varlık sıfatı * Hamiyyet ve istikametten, ulüvv-ü cenâbdan ibâret olan sıfât-ı hamide HÜVVE (C: Hevvât) Derinliği genişliğinden çok olan çukur yer HÜYAM Azgınlık HÜYU' Korkaklık HÜYYAM (Hâim C) Sevgiden dolayı şaşırmış olanlar HÜZAHİZ Bağırgan deve * Keskin kılıç * Çok su * Fitne HÜZAL Zayıflık, bitkinlik HÜZEYFE Ensar-ı Kiramdandır Hüzeyfe-i Yemanî de denir Hz Muhammmed (ASM) ona münafıkları bildirdiğinden dolayı, Hz Ömer (RA) onunla istişare eder ve Onun, namazını kılmadığı kimselerin namazında bulunmazdı Çok takvalı ve istiğna sâhibi bir zat idi İran'ın fethinde bulundu (Hi: 35) de Dâr-ı Beka'ya göç etmiştir (RA) HÜZHÜZ Hafif ve zarif kimse HÜZÎ Kedi yavrusu HÜZLUL (C: Hezâlil) Küçük dağ veya tepe * Hafif adam HÜZN (Hüzün) Gamlı olmak Keder Sıkıntı HÜZN-ALUD f Kederli Hüzünlü Gamlı HÜZN-AMİZ f Gam, keder ve hüzünle karışık HÜZN-AVER f Keder veren Gam veren Hüzün verici HÜZN-EFZA f Keder ve hüzün arttıran HÜZN-ENGİZ f Hüzün veren Keder verici HÜZN-GÂH Hüzün ve keder vakti HÜZUL Arıklık, bitkinlik, zayıflık HÜZÜV Maskaralık HÜZZAM Müzikte bir makam ismidir HÜZZET Boyun HÜZZÜ' (HÜZÂE) Maskaralığa almak |
|