Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular > Dualar

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
arapçada, dua, üslubu

Arapçada Dua Üslûbu

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Arapçada Dua Üslûbu




ARAPÇADA DUA ÜSLÛBU


Ahmet Bostancı·

Şüphesiz dil, insanın duygu ve düşüncelerini ifade etmesine yarayan en önde gelen araçlardan biridir İnsan onunla üzüntülerini, sevinçlerini, heyecanla*rını, öfkelerini ifade eder Onunla yakarışlarını dile getirir Biz bu ça*lışmamızda yeryüzünün yaşayan en köklü dillerinden biri olan Arapçada dua*nın nasıl ifade edildiği konusu üzerinde duracağız Şüphesiz Arapça pek çok hususta olduğu gibi dua konusunda da zengin bir birikimi bünyesinde barın*dırmaktadır Bunların ortaya konulması kanaatimizce özellikle klâsik Arapça metinlerin anlaşılmasına katkıda bulunacaktır
Dua kelimesi, (دعو) kökünden, “yardım isteme, Allah’a yönelme, seslenme (nida) ve çağırma” gibi anlamlara gelen masdardır Yine aynı kökten aslî masdar olan (دعوى) ve masdar merre olan (دعوة) kelimeleri de dua kelimesi ye*rinde kullanılmaktadır Kelime, “küçükten büyüğe, aşağıdan yukarıya vaki olan talep ve niyaz” anlamında isim olarak da kullanılır Ayrıca Allah’a sunula*cak talepleri sözlü veya yazılı olarak dile getiren metinlere de dua de*nir İslam literatüründe ise Allah’ın yüceliği karşısında kulun aczini itiraf etme*sini, sevgi ve tazim duyguları içerisinde yardım dilemesini ifade eder
İbn Manzûr’un, Ebû İshak’tân naklen verdiği bilgiye göre; Allah’a karşı dua üç anlam ifade eder:
a) Cenab-ı hakkın birliğini ikrar etme ve onu övme: (ربنا لك الحمد) “Rabbimiz, hamd sana aittir” dediğimizde bu anlamda dua edilmiş olur b) Allah’tan af, merhamet ve kendisine yakınlaştıracak vesile dileme: (اللهم اغفر لنا) “Allahım! Bizi bağışla” ifadesi bu tür duanın örneğidir c) Allah’tan dünyaya ait bir nasip isteme: (اللهم ارزقني مالا وولدا) “Allahım! Bana mal ve evlat ver” duası bu üçüncü kısmın örneğidir
Dua hayır talebi için olabileceği gibi şer dileme amaçlı da olabilir (bed*dua) Arapçada, bazen, hayra yönelik duada bulunmayı ifade ederken (دعا له) şeklinde “ل”, şerre yönelik duada ise (دعا عليه) şeklinde “على” edatları kullanıl*mak suretiyle bu iki durum arasında fark gözetilmektedir


Alıntı Yaparak Cevapla

Arapçada Dua Üslûbu

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Arapçada Dua Üslûbu




I ARAPÇADA KULLANILAN BAŞLICA DUA ŞEKİLLERİ

Arapça, bünyesinde pek çok dua üslûbunu barındırmaktadır Gramer kitaplarından ve bazı temel sözlüklerden yaptığımız taramalar neticesinde tes*pit edebildiğimiz kadarıyla Arapçadaki başlıca dua şekilleri (formları) şunlar*dır:

1 Emr-i Hâzır ile Yapılan Dualar

Arapçada asl olan duanın emir sigası ile yapılmasıdır Emir kendinden daha alt konumdaki kişiye yapıldığından, daha üst konumda bulunana yapılan ta*leplere emir denilmesi uygun görülmemiş ve bu tür dilekler dua olarak isimlen*dirilmiştir
Emir sigasıyla yapılan duaya örnek olarak (يا رب اغفر لنا) “Rabbim! Bizi bağışla!” ifadesi verilebilir Emir ile yapılan dua formaları, bu misalde ol*duğu gibi genellikle nidâ ifadesinin peşinden gelmektedir

2 Lâm-ı Talebiyye ile Yapılan Dualar

Dua formlarından biri de lâm-ı talebiyye dediğimiz bazen emir ifade eden, bazen de dua, iltimas gibi anlamlara gelen bazen de ihbar anlamı taşı*yan “lâm” ile yapılan dualardır Bu “lâm”ın dua anlamında kullanılmasına ör*nek olarak şu ayet-i kerîme verilebilir: (ليقض علينا ربك) “Rabbin bizim işimizi bitir*sin (bizi yok etsin)”

3 Lây-ı Nâhiye (Talebiyye) ile Yapılan Dualar

Bilindiği üzere, lây-i nâhiye ile hem nehy-i hâzır hem de nehy-i gâib sigaları yapılabilmektedir Ayrıca lây-i nâhiye nadir de olsa mütekellim sigası ile de kullanılmaktadır
a) Nehy-i hâzır: (لا تؤاخذنا ربنا) “Ey Rabbimiz! Bizi muaheze etme!” ayeti kerimesinde nehy-i hâzır sigası dua anlamında kullanılmıştır
b) Nehy-i gâib: (لا يزل صاحبك بخير) “Arkadaşın daima hayırla beraber olsun!” denir ki, (لا زال) manasındadır Yine, Kur’an-ı Kerim’de Hz Musa’nın (as) duası olarak (فلا يؤمنوا حتى يرووا العذاب الأليم ) “Acı azabı görene değin iman etme*sinler” ifadesi yer alır ki, ayetteki (فلا يؤمنوا) sözü beddua anlamında (فلا آمنوا) demektir
c) Lây-ı nâhiye ve mütekellim sigası ile yapılan dualar:
Bu tür dua formuna örnek olarak (إنّ الليل لطويل فلا أُسْبَ له) sözü verilebilir Lihyânî bu sözün dua anlamında kullanıldığını söylemektedir Ona göre bu sö*zün manası, “Gece uzundur Belasının esiri olmayayım” şeklindedir İbnü’l-A’râbî, dua olmasından dolayı cezm edildiğini söylemiştir

4 Mâzî Fiil ile Başlayan Dualar

Duada asıl olan genellikle emr-i hâzır içeren inşâî ifadeler olmakla beraber, Arapçada mâzî ve muzâri‘ fiil gibi bazı ihbârî lafızlar da dua anla*mında yaygın olarak kullanılmaktadırlar
Örneğin, (رحم الله فلانا) “Allah falancaya rahmet etsin” cümlesi lafzen haber tarzında olsa da dua anlamına gelmektedir
Mâzî fiilin dua anlamında kullanılması, (أطال الله بقاءه) “Allah ömrünü uzun etsin” örneğinde olduğu gibi haber anlamı ile karışma söz konusu olmayacak yerlerde olur
Dua anlamında kullanılan mâzî fiil, malum (etgen) olabileceği gibi, (قتل الإنسان ما أكفره) “Kahrolası insan, ne kadar da nankördür!” ayetinde olduğu üzere meçhul (edilgen) de olabilir
Mâzî fiil ile yapılan dua formlarının bir diğer şekli de “en-i muhaffefe”den sonra gelen mâzî fiilli dua cümleleridir
Bilindiği üzere, “en-i muhaffe”nin amel edebilmesi için haberi, cümle olmalıdır Eğer haberi, isim cümlesi ise veya fiili câmid olan fiil cümlesi ise veya fiili dua manasında mutasarrıf bir fiil olan dua cümlesi ise amel edebil*mesi için قد)) vb bir fâsıl (ayrıcı öğe) gelmesi gerekmez Dua olmasına ör*nek, bu şekilde okuyan kırâata göre olmak üzere: (والخامسة أنْ غضِب اللهُ عليها) ayet-i kerîmesidir

5 Muzâri‘ Fiil ile Başlayan Dualar

Muzâri‘ fiil ile yapılan dua formlarına (يغفر الله لك) “Allah sana mağfiret etsin!” ve (يرحمك الله) “Allah sana merhamet etsin” duaları örnek verilebilir el-Enbârî, dua makamında kullanılan bu tür muzâri‘ fiillerin her ne kadar lafzen merfu olsalar da mana bakımından (ليغفرْ) ve (ليرحمْ) takdirinde meczum ola*rak kabul edildiğini söylemektedir
Mâzî fiilde olduğu gibi, muzâri‘ fiilin de dua anlamında kullanılması ancak haber ile iltibas vaki olmayacak yerlerde olabilir

6 Lây-ı Nâfiye ile Yapılan Dualar

Bu “lâ”ya “lâ ed-duâiyye” de denilmektedir Lây-ı nâfiye ile yapılan dua cümleleri mâzî ve muzâri‘ fiilli cümleler olmak üzere iki kısma ayrılabilir
a) Lây-ı nâfiye ve mâzî fiil ile yapılan dualar:
Lây-ı nâfiye tek bir mâzî fiilin başına nefy edatı olarak gelmez Ancak, birden fazla eylemin olumsuzluğunu bildirmek için, (فلا صدّق ولا صلى) “Ne tas*dik etti ve ne de namaz kıldı” ayet-i kerimesinde olduğu gibi, atıf tarzında gele*bilir (لا بارك الله) “Allah mubarek kılmasın” ifadesinde olduğu gibi anlam ola*rak gelecek zaman ifade eden bir fiil ile dua kestedildiği zaman ise atıf olmak*sızın da mâzî fiilin başına gelebilir
b) Lây-ı nâfiye ve muzâri‘ fiil ile yapılan dualar:
(لا يغفر الله له ولا يرحمه) “Allah ona mağfiret etmesin rahmet de etmesin” örneğinde olduğu gibi, olumsuz dua (beddua) ifadelerinde lây-ı nâfiye kullanı*lır


Alıntı Yaparak Cevapla

Arapçada Dua Üslûbu

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Arapçada Dua Üslûbu




7 İsim Cümlesi ile Yapılan Dualar

İsim cümlesi tarzındaki dua formlarının birden fazla şekli vardır:
a) Mübtedanın, mezkur, mârife ve başta haberin de mezkur ve sonda olduğu isim cümleleri: Buna örnek olarak şu ifade verilebilir: (رحمة الله عليه) “Al*lah’ın rahmeti onun üzerine olsun” Cümlenin lafzı her ne kadar haber tar*zında olsa da manası duadır
b) Mübtedanın nekra olduğu isim cümleleri: Mübteda yaygın olarak marife kelimelerden olmakla birlikte dua anlamında geldiğinde, (سلام على اِلْ ياسين) “İlyas’a selam olsun” ayetinde olduğu gibi nekra da olabilir Nekra gel*mesinin gerekçesi mübtedanın dua ve talep anlamı taşımasıdır Nitekim örnek*teki (سلام), (ليسلم الله) takdirindedir
c) Mahzûf mübtedanın haberi şeklindeki dua cümleleri: Dua, mübtadası mahzûf haber tarzında da olabilir Örneğin, genellikle hacılara “Allah kabul et*sin” anlamında söylenilen مبرور مأجور)) duası, Temîm kabilesi tarafından gizli bir (أنت) mübtedasının haberi olarak düşünülerek bu şekilde merfu‘ olarak söy*lenmektedir Oysa Hicazlılar aynı ifadeyi (اذهب مبرورا) takdiri ile mansûb ola*rak kullanmaktadırlar
d) Haberin öne geçtiği isim cümleleri: لك الحمد)) “Hamd yalnız sana mahsustur” örneğinde olduğu gibi dua ifade eden isim cümlelerinde bazen ha*ber öne geçebilir
e) “En-i muhaffefe”den sonra gelen isim cümleleri: Bilindiği üzere, “en-i muhaffe”nin amel edebilmesi için haberi cümle olmalıdır Eğer isim cümlesi ise veya fiili camid olan fiil cümlesi ise veya fiili dua manasında mutasarrıf bir fiil olan dua cümlesi ise amel edebilmesi için (قد، س، سوف، لا) gelmesi gerekmez İsim cümlesi gelmesine örnek olarak şu ayet-i kerime verilebilir: (أن الحمد لله رب العالمين) “Alemlerin Rabbi Allah’a hamdolsun” Ayetin takdiri (أنه الحمد لله) şeklindedir

8 Fiili Mahzûf Mef‘ûllerle Yapılan Dualar

Fiili mahzûf mef’ûl tarzında yapılan dualarda en çok mansûb masdarlar kullanılmaktadır Kullanılan diğer kelimelerle beraber toplam dört şekil mevcut*tur:
a) Masdar ile yapılan dualar
Fiilleri mahzûf mef’ûl-ü mutlak olarak kullanılan masdarlarla yapılan dua tarzına şu ifadeler örnek olarak verilebilir: (سقيا), (رعيا), (جدعا) vb
Masdardan dua anlamı ancak masdar mef’ûl-i mutlak konumunda olduğu zaman anlaşılır Dua anlamında kullanılan bu tür lafızlar, (لبيك) “Emrine itaat edip sana yöneliyorum” ve (سعديك) “Sana mutluluklar dilerim/mutlu ola*sın!” örneklerinde olduğu gibi, bazen tesniye şeklinde de gelebilmektedir
Masdar olmayan isim ile yapılan dualar
Filli mahzûf mef‘ûl tarzındaki dua formlarında, (الإثلب لك والتراب) vb örnek*lerde olduğu gibi masdar olmayan isimler de kullanılmaktadır Bu konuda (تربا وجندلا) ve (فاها لفيك) örnekleri de verilebilir
Sıfat (şibih fiil) ile yapılan dualar
Masdar olmadığı halde dua ifade etmede mansûb masdarlar gibi kullanılan başka kelimeler de vardır Örneğin (هنيئا مريئا) ifadesi hakkında Sibeveyhi, “lafzen söylenilmesi adet olmayan bir fiil ile nasb olunma konu*sunda kendisiyle dua kastedilen masdarlar gibi kullanılmıştır” açıklamasını yap*maktadır ki, buna göre sıfat-ı müşebbehe olan bu kelimeler de, masdarlar gibi fiili mahzûf mef’ûl tarzında dua ifadesi olarak kullanılmaktadır
İştigâl üslubu ile yapılan dualar
Bu tarz duaların bir diğer şekli de iştigâl üslubu ile yapılanlardır İştigâl üslûbunda “el-müştegalu anh” denilen ve cümlenin başında yer alan isim, mukad*der bir fiilin mef’ûlü olarak mansûb olabileceği gibi mübteda olmak üzere merfu‘ da olabilmektedir Kelimenin mansûb yapılması bazı yerlerde zo*runlu, bazılarında ise tercihe şayandır Mansûb yapılmasının tercih edildiği yerlerden biri de kendisinden sonra emir veya nehiy bulunmasıdır Dua da emir ve nehiy gibi değerlendirilmektedir Örneğin: (زيدا رحمه الله) “Zeyd’e Al*lah merhamet etsin” denir

9 Lây-ı Nâfiye lil-cins ile Yapılan Dualar

Bu formun en meşhur örneklerinden birisi ikinci bölümde genişçe ele alacağımız (لا أبا لك) “Babasız kalasıca!” ifadesidir ki, (لاب لك، لا أباك، لا أبك، لا أب لك) tarzlarında da söylenmektedir

10 Muzâri‘ Fiili Gizli Bir “en”le Nasb Eden “vâv” ile Yapılan Dualar

Arapçadaki “vâv” çeşitlerinden biri de emir, dua, nehy, nefy, istifham, arz, tahsis ve temenninin cevabında geldiği zaman kendisinden sonra gelen muzâri‘ fiili gizli bir “en” ile nasb eden “vâv”dır Ancak burada “vâv”ın cem (bir araya getirme) manasında olması gerekir Yalnız buradaki cem, atıfta ol*duğu gibi “vâv”ın ikinciyi birincinin anlamına iştirak ettirmesi değildir Kastedi*len her birinden sarf-ı nazarla her iki durumun bir araya gelmesidir Bu durumda “vâv” “مع” (birlikte) manasında olur Eğer “vâv”dan önce bir ta*lep varsa böylece öncesi ile sonrasının birlikte bulunması kastedilmiş olur İbn Usfûr ve başka dilciler bu “vâv”ın ayırıcı ölçüsü olarak “vâv”dan sonraki fii*lin anlam olarak öncesine muhalif olması dolayısıyla atfın imkansız olması ge*rektiğini ifade etmişlerdir Dua ile ilgili olarak şu örnek verilebilir: (اللهم ارزقني مالا وتوفقني لعمل الخير فيه) “Allahım! Bana hem mal ver hem de beni o malla ha*yırlı amel yapmaya muvaffak kıl” Bu konuda duanın emir sigası ile ya da mâzî veya muzâri‘ fiille yapılması arasında bir fark yoktur Nitekim: her ikisi*nin de birlikte olması kastediliyorsa (غفر الله لزيد ويدخلَه الجنة) “Allah Zeyd’i bağışla*sın ve cennete koysun” denebilir Burada eğer bu iki şeyin ayrı ayrı mey*dana gelmesi isteniyorsa “vâv” ile atıf yapılır ve “vâv”dan sonra gelen muzâri‘ fiil nasb edilmez İbn Usfûr, “vâv” ile ilave edilen kısımdaki duanın, ön*cesine zıt olmaması gerektiğini de ilave etmiştir Buna göre; (ليغفر الله لزيد ويقطعَ يده) “Allah Zeyd’e mağfiret etsin ve elini kessin” denilemez


Alıntı Yaparak Cevapla

Arapçada Dua Üslûbu

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Arapçada Dua Üslûbu




11 Muzâri‘ Fiili Gizli Bir “en”le Nasb Eden “fe” ile Yapılan Dualar

Talebin cevabının başında bulunan “fe”, başına geldiği muzâri‘ fiili gizli bir “en” ile nasb etmektedir Talebin kapsamına da emir, nehiy, istifham, arz, tah*sis, temenni ve dua girmektedir Duaya şu ifade örnek verilebilir: (رب انصرني فلا أخذلَ ) “Rabbim! Bana yardım et ki, yalnız başıma kalmayayım”

12 “Taaccüb Lâm”ı ile Yapılan Dualar

Dil bilginleri, (لله دره) ifadesindeki “lâm”ın, her ne kadar kastedilen muhataba dua da olsa, “taaccüb lâm”ı olduğunu söylemişlerdir İfadenin an*lamı (كثر الله خيره) “Allah hayrını çoğaltsın” demektir (در), (اللبن) yani “süt” anlamın*dadır Arapların en çok içtikleri süt olduğundan kişinin hayırlarının art*ması kastedilerek sütün artması şeklinde dua etmek adet olmuştur

13 “len” ile Yapılan Dualar

Arapçada te’kîd-i nefy-i istikbâl anlamı ifade eden “len”in dua formlarında kullanılıp kullanılmayacağı tartışmalı bir husustur İbnu’s-Serrâc, ese*rinde bir grup dilcinin “len” ile dua sigası yapılabileceğini söylediklerini ve örnek olarak da (فلن أكون ظهيرا للمجرمين) “Artık bir daha suçlulara arka olmayaca*ğım” ayetini ve (لن تزالوا كذلكم ثم لا زلت لهم خالدا خلود الجبال) beytini verdikle*rini naklettikten sonra bunun bilinen bir husus olmadığını ilave etmekte*dir
İbnu’s-Serrâc bunu kendi görüşü olarak nakletmediği halde, İbn Hişâm, sanki o kendi görüşü olarak nakletmiş gibi, “İbnu’s-Serrâc’ın görüşünün ak*sine, “len” ile dua olmaz demekte” ve ayetin duaya delil olamayacağını zira nefye hamledilip Allah’a karşı söz verme anlamına alınabileceğini söylemekte*dir Oysa kendisi de Muğni’l-lebîb adlı eserinde, aralarında İbn Usfûr’un da bulunduğu bir grup dilciye göre “lâ” gibi “len”in de dua için vâki olacağını söylemektedir Örnek olarak da yukarıda geçen beyti vermekte*dir

14 Bazı Nâkıs Fiillerle Yapılan Dualar

(زال، برح، فتئ، انفك) nâkıs fiilleri, mübtedayı ref’, haberi nasb şeklindeki amellerini ancak kendilerinden önce nefiy ya da şibh-i nefiy (nehy ya da dua) geçmesi halinde yapabilirler Duaya örnek olarak şu ifade verilebilir: (لا زال جنابك محروسا) “Zatınız hep emin/güvenlikte kalsın”

15 Bunların Hiç Birisine Benzemeyen Durumun Gerektirdiği Bir İfade ile Yapılan Dualar

Arapçada, bu yer verdiğimiz dua formalarının hiç birine uymayan, o anki durumun gerektirdiği bir ifade ile yapılan dua şekilleri de vardır Örneğin, (للمَنْخِرَين) sözü, Hz Ömer tarafından ramazanda sarhoş dolaşan bir kişi için söylen*miştir (منخر) burun deliğine denmektedir İfadenin anlamı (كبه الله لمنخريه) yani “Allah onu burun delikleri/burnu üzerine süründürsün” dür Buna ben*zer şekilde (للفم) ya da (لليدين) de denilmektedir Bir diğer örnek de genellikle yeni evlilere söylenen (بالرفاه والبنين) ifadesidir

16 Yüksek Makamlardakilere Söylenen İltifat İfadeleri

İbrahim es-Sâmarrâî, modern Arapçada, kral, alim, bakan, başkan gibi kimselere iltifat sadedinde söylenen (جلالة الملك، معالي الوزير، سيادة الرئيس، سماحة العالم) vb ifa*deleri de bu kişilere yapılan dualar olarak değerlendirmektedir


Alıntı Yaparak Cevapla

Arapçada Dua Üslûbu

Eski 08-02-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Arapçada Dua Üslûbu




II ARAPÇADA YAYGIN OLARAK KULLANILAN DUA İFADELERİ

Klâsik Arapçada, lugat kitaplarını CDlerin de yardımıyla tarayarak yaptığımız incelemede tespit edebildiğimiz ve özellikle dua ya da beddua anla*mında kullanılan çok sayıda kalıp ifade bulunmaktadır Bunların başlıcalarını Arapçadaki dua üslûbu konusunda genel bir bakış açısı edin*meye yardımcı olabilir düşüncesiyle aşağıda serdetmekte fayda mülahaza ediyo*ruz
(أباد اللهُ خضراءَهم): “Allah nimetlerini, hayırlarını daim etsin!” anlamında kullanılmaktadır
(آبه الله): (أبعده الله) “Allah onu uzaklaştırsın!” anlamında bir duadır Bir kimse diğer bir kimseye bir şey tavsiye edip de o kişi tavsiyeyi tutmayıp sonra da kötü bir duruma düşüp de tekrar tavsiyeyi yapan kişiye geri döndü*ğünde söylenilen bir sözdür
(أبيتَ اللعنَ): Cahiliye döneminde krallara söylenen bir selamlama ve dua ifadesidir “Lanete uğrayacağın veya yerileceğin işlerin başına gelmesin*den/yapmaktan uzak olasın” anlamında kullanılmıştır
(الإثلبَ لك والترابَ): “Toprak olasın” gibi tercüme edilebilecek bir beddua ifadesidir Her ne kadar masdar olmasa da kendisiyle dua kastedilen masdarlar gibi nasbedilmiştir
(أذكرتْ وأيسرتْ): Hamile kadınlara yapılan ve “Erkek çocuk dünyaya getirsin ve kolay olsun” anlamına gelen dua ifadesidir
(أزال الله زواله): “Allah helak etsin” anlamında beddua ifadesidir
(استأصل اللهُ عرْقاته): (عرقاة) bir şeyin kökü demektir Buna göre bu ifade “Allah kökünü söküp atsın” ya da Türkçedeki benzer bir ifadeye uygun şekilde “Al*lah kökünü kurutsun” şeklinde tercüme edilebilir Aynı anlama gelmek üzere, (استأصل الله شأفتهم) da denilmektedir
(أصم الله صداه): Kelime manası itibariyle “Allah sesini kessin” gibi bir anlama gelen bu ifade “Allah onu helak etsin” anlamında kullanılan bir bed*dua cümlesidir
(أللهم حبّب بين نسائنا وبغض بين رعائنا): Arapların dua sadedinde kullandıkları ifadelerdendir “Allahım! Kadınlarımız arasına sevgi, çobanlarımız arasına buğz koy” manasındadır Bu şekilde dua edilmesinin sebebi şudur: Kadınlar ara*sında sevgi ve anlaşma olduğunda bu, işleri yardımlaşma ile yapmaları için daha uygundur Çobanlar arasında buğz olduğunda ise değişik yerlere dağı*lırlar ve bu, otlatılan hayvanlar için daha iyi olur Arapların buna benzer bir duası da (اللهم ضبعا وذئبا) şeklindedir “Allahım! Hem kurt hem de sırtlan gön*der” anlamındadır Bu şekilde dua etmelerinin sebebi, bu iki hayvanın aynı anda sürüye geldiklerinde birbirlerinin avlanmasına engel olmalarıdır
(أمْتٌ في الحجارة لا فيك) (الأمت) :kelimesi (العوج) yani eksiklik, noksanlık anlamına gelmektedir Buna göre cümlenin kelimeler itibariyle anlamı “Eksiklik taşta ol*sun sende değil” şeklindedir Dua olarak ise “Allah seni kayaların yok olmasın*dan sonra bile baki bıraksın” anlamındadır
(إنّ الليل لطويل فلا أُسْبَ له): Lihyânî bu sözün dua anlamında kullanıldığını söylemektedir Ona göre bu sözün manası “Gece uzundur Belasının esiri olmaya*yım” şeklindedir İbnu’l-A‘râbî, dua olmasından dolayı cezm edildi*ğini söylemiştir
(إنّ الليل لطويل ولا أشِ شِيَتَه): Bir öncekine çok benzeyen bir dua ifadesidir “Gece uzundur Yapmak istediğim şeyleri düşünmekten dolayı uykusuz kalmaya*yım/kalmasam bari” anlamında kullanılmaktadır Arapçada bu iki ifa*deye çok yakın başka dua ifadeleri de vardır
(إنه لكريمٌ لا يُباغَهْ): Dua sadedinde, ve “O kerim (değerli) bir kimsedir, buğzedilmesin/buğzedilmekten uzak olsun” anlamında kullanılmaktadır (إنهما لكريمان لا يُباغَيا) şeklinde tesniye ve (إنهم لكرام لا يُباغوْا) şeklinde cemi sigalarıyla da kulla*nılmaktadır
(أوّل الله عليك أمرك): Bazı Araplar tarafından kullanılan bir dua ifadesidir “Allah işlerini bir araya getirsin/toparlasın/çekip çevirsin” anlamındadır Bed*dua kastedildiğinde ise, (لا أول الله عليك شملك) denir Yine malını kaybeden ki*şiye “Allah geri getirsin” manasında (أول الله عليك) denilmektedir
(بارك الله الشيء/في شيئ/ على شيء): Her hangi bir şey için yapılan, “İçine bereket koysun/bereket versin/mübarek kılsın” anlamında dua ifadesidir
بَرْحٌ بارِحٌ “kötülük” ve “şiddetli azap” demektir İfade bu şekilde merfu okunduğu gibi tercihen mansûb olarak da söylenmektedir Bazen bu iki kelime, aralarına kötülüğün üzerine vuku bulması dilenen şey getirilerek kulla*nılır Mesela şairin (برْح لعينه بارح) sözü, göz için yapılan bedduayı ifade eder
(بسلا له): (ويلا له) “Yazıklar olsun!” anlamında beddua ifadesidir
بعدا له) (أبعده الله) “Allah onu uzaklaştırsın” anlamında dua ifadesidir Mahzûf bir fiilin mef’ûlü olmak üzere mansûbdur (بعد) Helak anlamına da gel*mektedir Kur’an-ı Kerim’de de Hûd sûresinde (ألا بعدا لعاد قوم هود), (ألا بعدا لثمود), (ألا بعدا لمدين كما بعدت ثمود) ayetlerinde (بعدا) kelimesi helak manasında bed*dua olarak kullanılmıştır
(بفيه البَرى): “Ağzına toprak dolsun” anlamında beddua ifadesidir Aynı anlamı ifade etmek üzere (بفيه التراب) ve (بفيه الكِلْحِم) ifadeleri de kullanılmakta*dır
(بهرا له): Bu ifade hakkında Sibeveyhi, mahzûf bir fiil düşünüldüğünden dolayı nasb edilmiştir, bilgisini vermektedir “Helak olsun!” anlamında bed*dua olarak kullanılmaktadır
(تبا له): (التب) kelimesi hasar, kayıp anlamına gelmektedir Dua amacıyla nasb edilmiş masdardır “Allah ona hüsran ve helak versin” anlamındadır Kur’an-ı Kerim’de Mesed sûresinde geçen (تبت يداه) ifadesi de (خسرتا) yani “kay*betsin, hüsrana düşsün” manasındadır
(تربت يداك): Bu ifade yerine (تربا لك) de denilmektedir Bir kimsenin malı azalınca Arapçada bu durumu ifade etmek için (قد ترب) yani “toprağa düşüp yapı*şacak kadar fakirleşti” denir (تربت يداك) zahiri itibariyle “hayır isabet etme*sin” anlamında beddua ifadesidir Hz Peygamber, kadının hangi özellik*leri göz önünde bulundurularak nikahlanacağını ifade ettiği bir hadi*sinde ve başka bazı hadislerinde bu ifadeyi kullanmıştır Hz Peygamber’in bu*nunla neyi kastettiği hakkında çeşitli yorumlar bulunmaktadır En yaygın ola*nına göre; Hz Peygamber bununla muhatabına beddua kastetmemiştir Zira, (تربت يداك) sözü Arap dilinde yer alan ve beddua veya işin muhatab için ger*çekleşmesi dileği kastedilmeyen sözlerdendir Bu sözün anlamı (لله درك) “Aşk olsun sana!” dır da denilmiştir Bir diğer yorum, Hz Peygamber bu*nunla muhataba emrine muhalefet etmesi halinde düşeceği kötü durumu me*sel olarak söylemek istemiştir, şeklindedir Bu söz hakikat olarak duadır da denil*miştir Bu görüş sahiplerinin izahına göre; Hz Peygamber, Hz Âişe’ye (تربت يمينك) demiştir zira onun için fakru zaruret içerisinde olmayı daha hayırlı gör*müştür Ebû ‘Ubeyd birinci yorumun daha tercihe şayan olduğu görüşünde*dir Zira Hz Peygamber, Huzeyme’ye (أنعمْ صباحا ترِبتْ يداك) demiştir ki, bunun beddua değil, dua ve teşvik anlamında olduğu açıktır Araplar za*hiri yergi olup övgü kastedilen bu ve (لا أبا لك، لا أم لك، هوت أمه) gibi sözleri sıkça kul*lanırlar Bu ifadenin elin müstağni olsun anlamına geldiği şeklindeki gö*rüş de isabetli değildir
(تعِس فلا انتعشَ): “Helak olsun yükselemesin” anlamında beddua ifadesidir
(تعِس فلانٌ): (التعس) Kelimesi helak anlamındadır Fiil olarak dua yerinde “helak olsun” anlamında kullanılmaktadır Muhatab için dua anlamında kullanıl*dığında (تعَستَ) denirken gâib için kullanıldığında (تعِسَ) denir Nitekim ifk hadisesinden sonra Hz Âişe, müfterilerden biri olan Mıstah için (تعِسَ مِسطحٌ) ifa*desini kullanmıştır Cezerî, ( يتْعَس- تعِسَ) yüz üstü düşmek anlamındadır ve dua olarak “helak olsun” demektir, (تعس عبد الدينار وعبد الدرهم) “Paranın kulu kö*lesi olan helak olsun!” hadisinde de aynı anlamda kullanılmıştır bilgisini ver*mektedir (تعْسا له) şeklinde de kullanılmaktadır Nitekim Kur’an-ı Kerim’de (فتعسا لهم وأضل أعمالهم) “Yüz üstü sürünsün onlar! Allah onların amellerini de boşa çıkarmıştır” şeklinde geçmektedir


Alıntı Yaparak Cevapla

Arapçada Dua Üslûbu

Eski 08-02-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Arapçada Dua Üslûbu




(جُدّ ثديا أمك)“Annenin göğüsleri (sütü) kesilsin” anlamındadır Esmaî, beddua amacıyla söylenir demiştir Ebû Sufyân hadisinde geçmektedir
(جُوعا له ونُوعا): Dua anlamı ifade etmek için mansûb kılınmış masdarlardandır İbn Manzûr, ikinci kelime tekit için getirildiğinden birincisi*nin önüne geçirilemez, demektedir Fîrûzâbâdî, (نائع) kelimesi hak*kında, (جائع) kelimesiyle ona tabi olarak beraber kullanılır veya (نوع) şeklinde ötre ile susuzluk anlamına gelmektedir, bilgisini vermektedir Buna göre bed*dua amaçlı kullanılan bu ifade “Açlık ve susuzluğa uğrasın” gibi bir an*lama gelmektedir
(الحِصْحِصَ لفلان): (الحِصْحِصَ) toprak anlamına gelmektedir Her ne kadar isim olsa da kendisiyle dua edilen masdarlarda olduğu gibi nasb edilmiştir “Fa*lanca toprak olsun” anlamındadır
(حطّ اللهُ عنه وزرَه): “Allah yükünü hafifletsin” anlamında duadır
(حياكم اللهُ وشاعكم السلامُ وأشاعكم السلامَ): “Allah sizi yaşatsın Selam sizi kuşatsın Allah selamı size arkadaş ve tâbi kılsın” anlamında kullanılan dua ifadesi*dir
(خطأ اللهُ نوْءها): İbn Abbâs’ın duasıdır Boşama yetkisini karısına veren, karısı da ona üç defa “boşsun” diyen bir adamın durumu sorulunca söylemiştir “Al*lah girişimini başarısız kılsın”a yakın bir anlamdadır (لا سدد اللهُ فلانا لما يطلبُ) ile hemen hemen aynı anlamdadır Kâsım b Sellâm, bu sözü Arapların vuku*unu kastetmeksizin hayret ifade etmek için kullandıkları sözler kapsa*mında saymaktadır
(خُطّيَ عنك السوءُ): “Bela/kötülük senden uzak olsun” anlamında kullanılan dua ifadesidir
(خيبة لفلان): (خيبة) İstediğini elde edememe demektir (خيبة لفلان) ifadesi خيبة)) kelimesi merfu veya mansûb okunarak kişiye beddua için kullanılmaktadır “Falanca kaybetsin/muradına eremesin” şeklinde tercüme edilebilir
(دَفقَ الله روحه): Bir insana ölümünü dilemek için yapılan beddua ifadelerindendir Kelime manası itibariyle “Allah ruhunu saç*sın/döksün/dağıtsın” gibi tercüme edilebilir ki, asıl olarak “Allah canını al*sın!” anlamındadır
(رماه الله بالحِرّة والقِرّة ): Arapların beddua olarak kullandıkları sözlerdendir “Allah onu susuzluk ve soğuğa düçar etsin!” anlamındadır Aynı anlama gel*mek üzere Araplar (سلط اللهُ عليه الحرّةَ تحت القرّة) ve (حرةٌ تحت قرّةٍ) da demektedirler
(رماه اللهُ في الدَوْقَعَة): “Allah onu fakirlik ve zillete düşürsün” anlamında bedduadır
(سبّخَ اللهُ عنك الشدة): “Allah belanı hafifletsin” anlamında kullanılan duadır
(سحقا له): (سحقه الله) ve ( أسحقه الله) yani “Allah onu uzaklaştırsın” demektir Mülk suresinde (فسحقا لأصحاب السعير) şeklinde yer almaktadır ki, (فبعدا لأصحاب السعير) “Ateş ehli (Allah’ın rahmetinden) uzak olsunlar” anlamındadır
(سقيا ورعيا): “Allah korusun ve susuzluğunu gidersin” anlamında dua ifadesidir
(شلّ الحوامل منه): “Bacakları felç olsun” anlamında beddua ifadesidir
(عَقْرى حَلْقى/عقرا حلقا): Kadın için söylenilir Masdar kelimelerdir (عقرها الله وحلقها) anlamındadır Bu ifadeye “Saçını tıraş etsin ve boğazına ağrı musallat et*sin” anlamı verenler vardır Ebû ‘Ubeyd: (عَقْرى) (عقرها الله) yani (عقر جسدها) anlamın*dadır (حَلْقى) da (حلقها الله) yani “boğazına ağrı musallat etsin” anlamında*dır, demiştir İbn Manzur, (حلقى) kelimesinde “boğazına ağrı isa*bet etsin” anlamını zayıf ihtimal olarak nitelendirmektedir Lisânu’l-Arab’da yer aldığına göre; bu kelime kadına kocasından boşanması ve bu sebeple sa*çını tıraş etmesi anlamında beddua olarak söylenir Osman b Cenî, (عَقْرى حَلْقى) ifa*desini şöyle izah etmektedir: “Bu ifadenin aslı şudur: Kadının başına bir musi*bet gelince saçını tıraş ettirir ve ayakkabılarıyla başına vurup yaralar ” Bu yorumu destekleyen bir husus da şudur: Arapçada musibete uğrayıp da bundan dolayı saçlarını tıraş ettiren kadına (حالقة) veya (حلقى) denir Buna göre ifadeye “boğazına ağrı isabet etsin ve saçlarını tıraş etsin” gibi bir an*lam vermek çok isabetli değildir İbn Manzûr’un verdiği bilgileri ve Osman b Cenî’nin izahlarını dikkate aldığımızda “(Başına musibet gelip de ) şaçını tı*raş etsin, vura vura başını yaralasın” ya da daha serbest bir tecümeyle “sa*çını başını yolduracak bir musibete düçar olsun” şeklinde tercüme edilebilir Bu ifade de yine Arapların vukuunu istemeksizin kullandıkları dua ifadelerin*den bir tanesini teşkil etmektedir
(عليه العفاءُ): “Helak olsun” anlamında beddua ifadesidir Benzer şekilde ve aynı anlama gelmek üzere (عليه الدّبار) da denir Eserinin, izinin silinmesi, yok ol*ması dileğinde bulunmak için kullanılır
(فاهاَ لفِيك) Lafzi olarak “felaketin ağzı senin ağzına olsun” gibi tercüme edilebilecek bu ifade Arapların dua bağlamında kullandıkları mesellerindedir Dua amacıyla mansûb yapılan masdarlar gibi mansûb olarak kullanılmakta*dır İfade ile kastedilen anlam konusunda farklı izahlar vardır: Sibeveyhi, fela*ket sanki ağzı varmış gibi düşünülerek (فا الداهية) “Felaketin ağzı” kastedil*mektedir, (دهاك الله) “Allah belanı versin” lafzından bedel olmuştur, demekte*dir Yine denilmiştir ki, ifadenin anlamı “hüsran sana” demektir, aslında kaste*dilen, (بفيك الحجر) ifadesinde olduğu gibi (جعل الله بفيك الأرض) “Allah ağzına top*rak doldursun”dur Bazıları da “Allah ağzını kırsın” anlamındadır demişler*dir Bu açıklamalar ışığında kastedildiği anlama göre “Musi*bet/felaket sana olsun/Allah belanı versin” vb şekillerde tercüme edilebilir
(قفا الله أثره) “Allah izini silsin, yok etsin” anlamında beddua olarak kullanılmaktadır
(الكَثْكَثَ له /الكِثْكِثَ له): (الكَثْكَثَ) kelimesi “ince toprak”, “taşlı toprak” veya mutlak olarak “toprak” anlamındadır Her ne kadar isim olsa da dua kastedi*len masdarlar gibi nasb edilmiştir “Toprak olası!” gibi bir anlamda kullanılmak*tadır Buna benzer şekilde (بفيه الكثكث) de denilmektedir Riva*yete göre; Huneyn savaşı sırasında müslümanlar ilk anlarda bozguna uğra*yınca Ebû Sufyân: “Vallahi Hevâzin galip geldi!” demiş, bunun üzerine, he*nüz müslüman olmadığı halde sefere katılmış olan Safvân b Umeyye ona: (بفيك الكثكث) “Ağzına toprak dolasıca! Kureyşli bir adamın bana efendilik yap*ması, benim için Hevâzinli bir adamın efendilik yapmasından daha sevimli*dir” demiştir
(لا أبا لك) “Babasız kalasıca!” şeklinde tercüme edilebilecek bu ifade, babası olan birisine söylendiğinde dua anlamına gelmektedir Babası olma*yan birine dua anlamında söylenmesi, tıpkı gözleri görmeyen birine (أعماه الله) “Al*lah onu kör etsin!” ya da fakir bir kimse için (أفقره الله) “Allah onu fakir et*sin!” denilmesi gibi anlamsız olur Babası olmayan bir kimse için söylendi*ğinde ise ihbarî anlam taşımaktadır
Ancak bu tür ifadeler zahirlerinden anlaşılan beddua anlamları taşımaktan ziyade taaccüb (şaşırma/beğenme) gibi anlamlar ifade etmektedirler Sâmarrâ’î, Ferrâ’nın “Bunlar Arapların sözlerini birbirinden ayırmak için kullan*dıkları ifadelerdir” şeklindeki görüşünü naklettikten sonra, bu tür ifadele*rin özellikle şiirlerde, dua veya anlamla ilgili başka bir özellik taşımaksı*zın vezni tamamlama amacıyla kullanıldıklarını söylemektedir Buna örnek olarak da Zuheyr b Ebî Sulmâ’nın şu beytini vermektedir:
سئمت من تكاليف الحياة ومن يعش ثماين حولا، لا أبا لك، يسأم “Hayatın yüklerinden usandım Babasız kalasıca! Seksen yıl yaşayan elbette usanır
Semarrâî, bu tür ifadelerin, günümüz halk Arapçasında (ammice) yer alan, (يخرب بيتك) ve (الله يلعنك) sözleri gibi, aslında övgü kastedilen dua formun*daki yergi ifadeleri olabileceğini de ilave etmektedir


Alıntı Yaparak Cevapla

Arapçada Dua Üslûbu

Eski 08-02-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Arapçada Dua Üslûbu




Faruk Toprak, (لا أبا لك) ifadesinin bazen bil ki, anla ki şeklinde muhatabına dert yanar bir üslûp içerisinde ve bazen de istenen bir şeyin karşı*daki kişi tarafından yapılması için kullanıldığı tespitinde bulunmaktadır
(لا أضحى اللهُ ظلّك): Arapçada, bir kişi öldüğü zaman, ölen kişinin gölgesi olamayacağından hareketle (ضحا ظلُه) “Gölgesi yok oldu” denilmektedir Buna göre (لا أضحى اللهُ ظلّك) ifadesi “Allah gölgeni yok etmesin” yani “Allah seni öldürme*sin/yaşatsın” demek olmaktadır
(لا أطعمه الله إلا ضاهسا ولا سقاه إلا قارسا): Beddua ifadesidir (ضهسه) “ağzının ön tarafıyla ısırdı” anlamına gelmektedir Burada bu kelimeyle kastedilen mana “Allah ona ağzının ucuyla yiyeceği çiğnemesine bile gerek kalmayacağı mik*tarda az bir ot (bitki) yedirsin” şeklindedir (قارسا) (باردا) “soğuk” demektir Bu*rada “Ona yoğurt katılmamış sade su içirsin” anlamını ifade etmekte*dir Buna göre bu beddua ifadesi “Allah ona ağzının ucuyla yiyeceği çiğneme*sine bile gerek kalmayacağı miktarda az bir ot (bitki) ve sade sudan başka bir şey nasip etmesin!” şeklinde tercüme edilebilir
(لا تشلل يدك): (شلل) bozulma ve felç gibi anlamlara gelmektedir Kelime manası itibariyle “Ellerin felç olmasın” şeklinde tercüme edilebilecek bu dua ifa*desi Türkçede kullanılan “ellerin dert görmesin” dua cümlesini hatıra getir*mektedir
(لا زال في واقية من الله باقية): “Daima Allah’ın korumasında kalsın” şeklinde tercüme edilebilecek bu ifade, Yâkût el-Hamevî’nin verdiği bilgiye göre; Bağ*dat’ın avam tabakasından bazı kimselerin kullandıkları bir duadır
(لا مرحبا بك): (لا رحبت عليك بلادك) yani “Belden senin için geniş rahat olmasın” demektir “Merhaban” kelimesi dua ve beddua amacıyla mansûb olarak kullanı*lan masdarlardandır (لا مرحبا) ifadesi genellikle hastalık, yaşlılık, gur*bet gibi istenmeyen durumlar için söylenir
(لا يزال كعبك عاليا): Bir kimseye şeref ve yüceliğinin devamını dilemek amacıyla söylenen dua ifadesidir (كعب) kelimesi yüksek ve yüce şeyler için kulla*nılmaktadır Kabe’ye bu ismin verilmesi de kelimenin taşıdığı bu anlam se*bebiyledir İfade, “Şerefin hep yüksek, yüce kalsın”, “Şerefli ve düşmanların*dan yüksek, üstün olasın” gibi anlamlara gelmektedir
(لا يَفْضُضِ الله فاك): “Allah dişlerini dökmesin” anlamında bir dua cümlesidir Burada esasen (فو) ağız kelimesi kullanılmakla beraber asıl, dişler kastedilmekte*dir Bazıları bu ifadenin “Allah ağzını dişsiz bırakmasın” anla*mına geldiğini söylemişlerdir Türkçemizdeki “Ağzına sağlık” sözünü çağrış*tırmaktadır
(للمَنْخِرَين): Hz Ömer tarafından Ramazanda sarhoş dolaşan bir kişi için söylenmiştir (منخر) “burun deliği” demektir İfadenin anlamı (كبه الله لمنخريه) yani “Allah onu burun delikleri/burnu üzerine süründürsün” dür Buna benzer şe*kilde (للفم) ya da (لليدين) da denilmektedir
(لمَّ اللهُ شعْثَه) (الشعث) : “İşin dağılması, yayılması” anlamına gelmektedir (لمَّ) de bir şeyi toplayıp düzeltmek demektir Buna göre bu dua ifadesi “Allah dağı*lan işlerini bir araya toparlasın/işlerini düzeltsin” anlamına gelmektedir Türkçedeki buna yakın bir ifadeden hareketle “Allah iki yakasını bir araya getir*sin” şeklinde de tercüme edilebilir
(ما ت فلانٌ وأنت بوَفاءٍ): Taziye amacıyla, Türkçedeki “başın sağolsun” ifadesi anlamında kullanılan bir duadır (الوفاء), “uzunluk” demektir Buna göre ifade*nin anlamı, “Falanca öldü, sen uzun ömürlü olasın” demek olmaktadır
(ما له أحْلَبَ ولا أجْلَبَ): (أحْلَبَ) “Develeri erkek değil sadece dişi yavrulasın” demektir (ولا أجْلَبَ) de bir kimsenin devesine erkek doğurmaması dileğiyle bed*dua olarak söylenir Zira erkek deve doğmaması neslin ve sütün kesilmesi ve dolayısıyla da gizli bir yok olma anlamına gelmektedir Buna göre bu ifade*nin tercümesi “Develeri hep dişi doğurup erkek doğur mayasıca, buna ne oluyor” şeklinde yapılabilir
(ما له أخزاه اللهُ): Güzel bir iş yapan kişiye, nazar değmesin diye, övgü yerine söylenen sözlerdendir Kelime manası itibariyle “Ona ne oluyor! Allah onu re*zil etsin!” şeklinde tercüme edilebilecek bu vb ifadelerle gerçekte aleyhine de*ğil lehine dua kastedilmektedir Aynı şekilde olmak üzere (قاتلَه اللهُ) da denil*mektedir
(ما له أربتْ يدُه): (أرب) organların kesilmesi, düşmesi anlamındadır (أرب عضوه) “organı kesildi” demektir Dua olarak kullanılan (أربتْ يدُه) sözüne gelince; bu sö*züm anlamı “Eli kesilsin” veya “Fakir düşsün ve insanların elindekine muh*taç olsun” denilmiştir İbn Mes‘ûd’un rivayetine göre bir adam Hz Pey*gamber’e itirazda bulunmuş, ashabın galeyanı üzerine Hz Peygamber (sa) (دعوا الرجلَ أرب ما له) buyurmuştur Hadiste geçen bu ifadenin anlamları konu*sunda değişik yorumlar bulunmaktadır: İbnu’l-A‘râbî, “muhtaç duruma dü*şüp insanlardan istesin” anlamındadır, demiştir Kuteybî, “organları kesil*sin anlamındadır” dedikten sonra, “Bu, Arapların söylendiğinde işin gerçekleş*mesini kastetmedikleri (تربت يداه) gibi sözler cümlesindendir” diye ilave etmektedir İbnu’l-Esîr’in belirttiğine göre Hz Peygamber’in bu sözü hak*kında iki görüş vardır: Birincisi, Hz Peygamber bununla isteyenin hırsına olan şaşkınlığını ifade etmiştir İkinci görüşe göre ise; adamın hırs durumunu gö*rünce insan tabiatı kendisine galebe çalmış ve beddua etmiştir
(ما له آمَ وعامَ): (آمَ) “karısı öldü” anlamına gelmektedir (عام القوم) ifadesi ise, bir kavmin hayvanları helak olup sütleri azaldığı ve süte iştiyak duydukları za*man bu durumu ifade etmek için kullanılır Buna göre bu dua ifadesi “Ha*nımı ölesi, hayvanları ölüp de sütsüz kalası, buna ne oluyor?” şeklinde ter*cüme edilebilir
(ما له جَرِبَ وحَرِبَ): (الجرب) insanların ve hayvanların vücutlarını kaplayan sivilcelere denmektedir Yine (أجرب القوم) denir ki (جربت إبلهم) “Develeri sivilcelendi” anlamındadır Buna göre beddua sadedinde kullanılan bu ifade*nin anlamı kişiye sivilcelenmesi şeklinde olabileceği gibi (أجرب) kastedilmiş yani “develeri sivilcelensin” denilmiş olabilir İfadenin devamında (جرب) ye tabi kılarak (حرب) demişlerdir Zira Araplar bazen tâbiliğe daha önce görülme*yen bazı hükümler yükleyebilmektedirler Yine (جرب إبلهم) manasını kaste*dip (إبل) kelimesi yerine bu kelimeyi getirmiş de olabilirler
(ما له رجل): “Yayan kalasıca, buna ne oluyor” anlamında beddua ifadesidir


Alıntı Yaparak Cevapla

Arapçada Dua Üslûbu

Eski 08-02-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Arapçada Dua Üslûbu




(ما له سُقِيَ في لَزْنٍ ضاحٍ): (الضاحي) Güneşi kesecek gölge bulunmayan açık araziye denir (ماء لزن) de “ancak meşakkatle ulaşılabilen dar su kaynağı” demektir Buna göre bu dua ifadesinin anlamı “Şiddetli güneşin altında, suya zor ulaşı*lan dar bir kaynaktan şu içesi, buna ne oluyor” olmaktadır
(ما له سَهِر وعَبر): “Uykusuz kalasıca, üzüntüden ağlayasıca buna ne oluyor” anlamındadır
(ما له يَدِيَ مِنْ يدِه): (يدي فلان من يده) ifadesi “eli yok olsun, kurusun” anlamındadır İfade, “Eli kuruyası, buna ne oluyor!” şeklinde tercüme edilebi*lir
(مبرور مأجور/مبرورا مأجورا): Genelde hac için söylenilen, “kabul olsun” anlamında bir duadır
(نَحْزَة له): Kişi öksürdüğünde (نحز الرجل) denir (نحزة) genel olarak öksürük demektir Buna göre beddua amacıyla kullanılan bu ifade, “Öksürüğe tutu*lası” gibi tercüme edilebilir
(نَعِم عوْفُك): “Durumun iyi olsun” anlamında bir dua ifadesidir (العوف) kelimesi, “hal, durum” anlamına gelmektedir Bir kimse için hoşlanacağı şeyle*rin başına gelmesini temenni etme amacıyla kullanılır Genellikle evle*nen kişilere söylenilir
(نكْدا له وجحْدا): (جُحْد), “hayrın azlığı” anlamına gelmektedir Ferrâ’, “geçim sıkıntısı anlamındadır” demiştir (جَحْد), bir şeyin azına denir (نكد) kelime*sine gelince: Geçim sıkıntılı olduğunda (نكِد العيشُ) denir ki, fiilin masdarı da (نكْدا) şeklindedir (نَكَد) de “uğursuzluk ve sahibine şer celbeden şey” anlamın*dadır Buna göre bu dua ifadesi “Başına kıtlık, uğursuzluk, sıkıntı vb gelsin” şeklinde tercüme edilebilir
(ويل): “Azab veya helak olsun” manasında Arapçada sıklıkla kullanılan ve Kur’an-ı Kerim’de de müteaddit defalar yer alan bir beddua ifadesidir
Araplar ayrıca (ويلمه) da demektedirler ki aslı (ويل لأمه) dur Sonra lâm ve elif hazfedilerek iki kelime naht üslûbuyla birleştirilmiştir Zahiri yergi ifade etmekle birlikte, genellikle taaccüb (şaşkınlık/ beğenme) ifade etmek için kullanılmaktadır Hz Peygamber’in (sa) bir sözünde ise sadece lâm haz*fedilmiş olarak (ويلُ أمِّه) şeklinde yer almaktadır
(هبلتك أمك): Bir kişi öldüğü zaman (فلان هبلته أمه) “annesi filancayı kaybetti” denir (هبلتك أمك) ifadesi aslında “Annen seni kaybetsin” manasında beddua iken (قاتلك الله) veya (تربت يداك) gibi taaccüb (şaşkınlık/beğenme) ifadesi olarak kulla*nılır olmuştur Buna çok benzer bir ifade de (ثكلتك أمك) ifadesidir
(هتك اللهُ ستر فلان): İfade hem dua hem de ihbar anlamında kullanılmaktadır (هتك الثوب أو الستر) “Elbiseyi çekip yerinden koparmak veya bir kısmını yırtıp da arka*sında olan şeyin görünmesi” demektir Buna göre ifade (muhtemelen sırla*rını ortaya çıkarsın anlamında olmak üzere) “Allah onun elbisesini yırt*sın/gizli yönlerini ortaya döksün” şeklinde tercüme edilebilir
(هُنّئْتَ ولا تُنْكَأ): “Sana hayır isabet etsin, zarar isabet etmesin” anlamında dua cümlesidir
(هنيئا مريئا): Arapçada yorgunluk olmaksızın elde edilen şeye (هنيء) denir (طعام هنيئ) “lezzetli yemek” demektir (مريئ) kelimesi de “sıhhî” anlamına gelmekte*dir Buna göre yemek yiyen için söylenen bu ifadenin anlamı, “sıh*hatli ve lezzetli olsun!” demektir
(هوتْ أمّه) Kelime manası itibariyle “Annesi helak oldu/olsun” anlamındadır “Araplar bir kimsenin yok olmasına dua makamında kinaye yo*luyla (هوتْ أمّه) derler ki, “anası ağlayıp düşesi, bayılası!” demek gibidir Zira bir kimse düştüğü, helak olduğu zaman anası ağlar, merakından düşer bayı*lır Bu bizim “anası ağlasın”, yahut “anası ağladı” yahu “anası ağlayasıca” dememizi andırır” İbn Berrî, bu söz Arapların (قاتلَه اللهُ) sö*zünde olduğu gibi taaccüb için kullanılır, demiştir Irak’ta kadınlar ara*sında bugün de bilinen ve kullanılan bir sözdür
Katâde, Kâri‘a sûresinde geçen (فأمه هاوية) ayet-i kerîmesinin de (هوتْ أمّه) anlamında olduğu görüşündedir Zemahşerî gibi bazı müfessirler de bu an*lamı tercih etmişler, bazı müfessirler ise bu anlamı ihtimallerden biri olarak zik*retmişlerdir Buna göre öncesiyle beraber ayetin anlamı “Ama kimin de tartı*ları hafif gelirse, o muhakki helak olmuştur, anası ağlamıştır” şeklinde olur


Alıntı Yaparak Cevapla

Arapçada Dua Üslûbu

Eski 08-02-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Arapçada Dua Üslûbu




SONUÇ

Arapçada bazıları meşhur olmuş bazıları da pek bilinmeyen pek çok dua üslûbu (formu) bulunmaktadır; çoğunlukla zannedildiğinin aksine Arapçadaki dua formları çok bilinen bir kaç şekilden ibaret değildir
Klâsik Arapçada dua ve beddua anlamında yaygın olarak kullanılan çok sayıda kalıp ifade yer almaktadır Bunların büyük bir kısmı günümüz Arapçasına intikal etmemiştir Ancak özellikle klâsik metinler içerisinde varlıkla*rını devam ettirmektedirler Kur’an-ı Kerim ve hadislerde de pek çok ve çeşitli dua ifadesi yer almaktadır Bunların doğru anlaşılması Arapçadaki dua formalarının doğru anlaşılmasıyla ilintilidir
Arapçada sıklıkla yapılan lehte dualar olarak, hayır ve nimetlerin devamı, işlerinin iyi gitmesi, ömrün uzun olması gibi temenniler göze çarpmaktadır
Klâsik Arapça metinlerde “toprak” anlamına gelen pek çok kelimenin beddua amaçlı olarak kullanıldığı hususu dikkat çekmektedir Yine helakini, ölü*münü dileme, organlarının yok olmasını temenni etme şeklinde beddua ifadele*rine de çokça rastlanmaktadır
Arapçada zahiri beddua anlamı taşıyan pek çok söz ile aslında beddua kastedilmemekte, bunlar, Türkçedeki “Allah canını almasın!” sözü gibi ifade*lerle paralel bir anlamda kullanılmaktadır Bazen de beğenme hisleri zahi*rine bakıldığında beddua çağrışımı yapabilecek sözlerle ifade edilmekte*dir Özellikle Hz Peygamber’in bazı sözleri anlaşılırken bu durum mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır Aksi halde Hz Peygamber’in asıl maksadı bed*dua olmayan sözleri beddua gibi değerlendirilip hakkında yanlış bir kana*ate meyletme ihtimali söz konusudur Bu böyle olduğu gibi, zahirleri lehte dua gibi görülen ancak durumun iyice incelenmesi neticesinde fark edilebile*cek ince bir espri ile aslında muhataba beddua kastedilen dua ifadeleri de na*dir de olsa kullanılmaktadır
Tespit edebildiğimiz kadarıyla, Arapçada mevcut dua formları içerisinde en çok kullanılanlar, mâzî fiil ile başlayan dua ifadeleri ile fiili mahzûf mef’ûl tarzındaki dua ifadeleridir
Arapça metinlerin doğru anlaşılabilmesi amacıyla içinde geçen üslupların doğru tespit edilmesi gerekmektedir Dolayısıyla dua üslûbunun bilinmesi de son derece önemlidir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.