Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Sanat Tarihi / Arkeoloji

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
boyama, çizim, doğa, minyatür, sanatında, teknikleri

Minyatür Sanatında Doğa Çizim Ve Boyama Teknikleri

Eski 07-17-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Minyatür Sanatında Doğa Çizim Ve Boyama Teknikleri



——————————————————————-
-MiNYATÜR SANATINDA
DOĞA ÇiZiM VE BOYAMA TEKNiKLERi;

Cahide Keskiner

-MİNYATÜR NEDİR?

İslam dünyasında resim sanatının temsilcisi
olan minyatür, süsleyiciliği yanında kuvvetli bir
anlatım gücüne ve kendisine has estetik bir yapıya
sahip olarak, asırlar boyu değişik ve çok çeşitli üsluplar
altında daima gelişimini sürdürmüştür
Genelde bir kitap resimleme sanatı olarak kabul
edilerek, metni açıklayıcı ve destekleyici olarak
yapılmaktadır



Minyatürün en büyük özelliği konuyu tam olarak
göstermesidir Bu resim tekniğinin tek buutlu
olması, yapılan eserlerde genellikle derinlik
kavramının bulunmaması, minyatür sanatının
estetik yapısına uygun olmasındandır
Minyatür sanatındaki düzenlemelerde kullanılan
bakış açısı, tepe ve cephe noktalarının tam orta
kısmına rastlar Bunun gereği olarak da bütün
figürler birbirlerini tümü ile kapatmayacak bir
şekilde yerleştirilir

Uzaklık görünümü ne boylar, ne de renk ve gölgelerle
belirtilir Ancak insan figürlerinde boy oranları
bazen kişinin önemine göre artar veya eksilir
Yapılan eserlerde mesafe farkı gözetmeksizin bütün
detaylar en ince ayrıntısına kadar işlenir
Rengin çoğu kez bir soyutlama aracı olarak,
gerçeğe bağlı olmaksızın kullanıldığı görülmektedir
Minyatürlerde, atların mavi veya pembeye,
dağların, tepelerin sarı, eflatun, mercan gibi doğa
üstü renklerle bezendiği pek çok eser vardır
Doğa düzenlemelerinde, tepeler birbirleri
arkasından çıkar ve genellikle ayrı paftalar halinde,
farklı renklerde boyanır

Osmanlı minyatürlerinde ufuk hattının da oldukça
yüksek olarak tutulduğu gözlenmektedirilk bakışta resmin konusundan da evvel canlı ve
sıcak renklerin çarpıcı hakimiyeti dikkati çeker
Çoğunlukla mimarî unsurların yer aldığı düzenlemelerde,
aynı çerçeve içinde üç veya dört ayrı
yönden bakılarak çizilmiş örneklere de oldukça
sık rastlanmaktadır

Minyatürde, doğa düzenlemelerinde genellikle
iki ayrı amaç vardır Birincisi topoğratif tarzda,
aslına olduğunca uygun olarak yapılanlardır
Burada ana unsurlar yani ağaç, bitki, dere veya
tepelerin tüm detayları ön plana çıkar ve oldukça
gerçeği yansıtır

Diğeri ise kompozisyona yardımcı bir unsur olarak
yapılır Örneğin hükümdar ve çevresindekilerini
gösteren bir tören sahnesinde doğa ikinci planda
olduğu için burada bir iki ağaç veya bitkinin
kullanılması ile yetinilmiştir Zira konunun ana
unsuru hükümdar ve onun yanında olan kişilerin
giyim ve kuşamları olduğu kadar, sahnenin
içeriğidir

Kompozisyonda vurgulanacak olan ana nokta bir
olayın anlatımıdır Bu nedenle doğa ikinci planda
kalır

16 yy nakkaşı Matrakçı Nasuh’ta ilk defa
olarak manzara resminin başka bir konunun
yardımcısı olarak kullanılmadığını görürüz Doğa
ön plandadır ve minyatürün ana konusudur
şehirlerin ve doğanın en çarpıcı yanları büyük bir
gözlemcilikle belirtilmiştir Renkler tasvir ettiği
manzara ile büyük bir uyum sağlar
Çoğu Osmanlı minyatürlerinde, zemin renklerinin
değişik tonlarda kullanıldığını görürüz Bunlar
doğadan oldukça uzak olarak pembe, mavi,
eflatun ve altın kullanılarak yapılmıştır
Türk minyatür sanatında gözlem ön plandadır
Fantazi ve soyutlamanın büyük bir uyum içinde kullanıldığı dikkati çeker Sanatçı genellikle

doğayı aynen resmetmekten kaçınmış, bu nedenle
de Türk İslam minyatürleri kendine özgü bir
üsluba sahip olmuştur
Her ne kadar renkler doğanın özgün renk dengesine
uyum sağlayacak bir tarzda kullanılsa da,
sanatçının engin hayal gücüne paralel bir yorumlama
getirilmiştir Örneğin belirli formlar içinde
çizilmiş olan ağaçların zemin nakışları geometrik
bir düzende olabilmektedir
Doğada kullanılan bitkiler, kontürlü olduğu kadar
kontürsüz olarak da yapılmış, vurgulama, renklerin
tonu veya boyanın kıvamı ile gösterilmiştir
Özellikle ağaçlarda ilk önce zemin renginin
atıldığını, sonra degrade, tarama veya noktalama
ile koyudan açığa gidecek tarzda tonlanmasının
yapıldığını görmekteyiz Ancak bu alt yapı
işleminden sonra üst detaylar işlenmektedir
iç ve diş mekanların bir arada gösterildiği çizimler,
günümüzde yapılan mimarî kesitlerin

usul ve kaidelerine oldukça uygun bir benzerlik
taşımaktadır Türk minyatürlerinde, genellikle
hayal ürünü şekil ve manzaralar yoktur Bu ince
sanatımızın en büyük özelliklerinden biri de sayfa
kenarlarında, iran minyatürlerinde olduðu gibi,
ağır tezhibe yer verilmemesidir

Türk sanatkârı gerektiğinde minyatürün dışında
kalan sayfa boşluklarına yalnızca halkâri denilen
sade ve zarif bir süsleme tarzını uygulamakla
yetinmiştir Bunun yanında varak altın ile yapılan
zerefşan tekniğinin de oldukça sık kullanıldığı görülür
Genellikle tarihî, edebî ve ilmî konuların işlendiği
Türk minyatür sanatında, Türkler çoğu kez tarihi
yansıtmayı tercih etmişlerdirYapılan eserler arasında Osmanlılar’ın savaşlarını,
seferlerini ve sosyal hayatını gösteren düğün ve
şenliklerini anlatan resimli yazmalar, diğer islam
ülkelerinde yapılan örneklerinden apayrı bir
gerçekçi üslubun meydana getirilmesine neden
olmuştur






Minyatürlü yazma eserlerimizin pek çoğu bugün
kıymetli birer tarihî belge özelliği taşır
Zamanın örf ve âdetlerini, giyim ve kuşamını,
gelenek ve göreneklerini olduğu kadar, Osmanlı
Türk tarihini de bu eserlere bakarak takip etmemiz
mümkün olmaktadır

Minyatür yapımında kullanılan boyalar, tezhib
sanatında olduğu gibi, madeni oksitler, renk verici
taşlar, kök ve toprak boyalardan hazırlanarak
elde edilmektedir
Bu renklerin yanında ana madde olarak altın ve
gümüş varakların da ezilerek bolca kullanıldığı
görülür

insan figürlerinin giyim ve kuşamında olduğu
kadar, kapkacak gibi her türlü eşyanşn, altşn veya
gümüşle işlenmesi, minyatür sanatının özelliklerinin
başında gelmektedir
Altın ve gümüş, zemin rengi olarak da oldukça
sık kullanılmıştır Pek çok minyatürde, gökyüzü
tamamen altın olduğu gibi, deniz ve akarsular
gümüştendir Yazmaların resimlendirilmesinde,
olayların ve gösterilen sahnelerin gerçeğe uygun
olmaları için, yazar ve başnakkaşın çoğu
kez konuyu iyi bilen kişilerle ortak bir çalışmayı
sürdürdüğü, onlardan daima gerekli bilgileri
alarak en doğru ve gerçekçi bir şekilde eserlerini
tamamladıkları bilinmektedir Bunun yanında
aynı amaçla pek çok nakkaş ve şahnâmecinin de
hünkar ile birlikte seferlere katıldığı görülür




MiNYATÜR NASIL YAPILIR?

Minyatür işlemine başlarken ilk önce
resimlendirilecek olan eserin konusu tespit
edilir Manzara, portre veya herhangi bir olayın
anlatımı isteniyorsa, bunun hakkında gerekli olan
araştırma yapılarak bilgi toplanır
Bu hazırlık safhasından sonra, işlenecek olan
konu bir eskiz kağıdına çizilir Hataları varsa
düzeltilerek, noksanları tamamlanır


Aharlı bir
kağıt üzerine alınır Eğer aynı kompozisyondan
bir kaç adet yapılması isteniyorsa, ince ve oldukça
mukavim bir kağıdın üzerine çizilen desen çok
ince uçlu bir iğne ile, sert bir mukavva üzerinde
sık aralıklarla iğnelenerek kalıbı çıkarılır Söğüt
ağacı kömürü toz haline gelene kadar ezilir Bir
tülbent içinde topak halinde sıkıştırılır işlenecek
olan kağıdın üzerine konan iğnelenmiş kalıp
üzerinden kömür tozu ile geçilerek, desenin
boyanacak kısma çıkması sağlanır Kurşun kalem
ile hatlar sabitleştirilir Altta kalan kömür tozları
bir kürk parçası ile temizlenir Eskiden kurşun
kalem yerine, çok sulu olarak boya kullanılırdı
Minyatürde boyamaya zemin renklerinin
vurulması ile başlanır Eğer zemin olarak altın veya
gümüş kullanılacaksa, ilk önce bunlar sürülür,
zermühre denilen bir cins akik taşı ile üzerinden
geçilerek parlatılır Minyatür sanatında, renklerin birbirleri ile uyum sağlayacak tarzda dağılmasına

özellikle dikkat etmek gerekmektedir
Figürlerin dış kenarları genellikle kendi
renginin oldukça koyusu olan bir tonda çizilerek
ayrıntıları belirlenir Yalnız, altın veya gümüş
kullanıldığında, kontür olarak siyah renk tercih
edilmiştir

Bundan sonraki safha, sanatçının bütün sabır
ve hünerini gösteren bir uğraş kısmıdır Elbise
üstü nakışları, iç ve dış mekanda bulunan bütün
unsurların detay ve süslemeleri, doğada görülen
çiçek, bitki, kaya, ağaç gibi, diğer elemanlar en
ince ayrıntılarına kadar işlenir

Minyatür sanatında en ustalık isteyen
çalışmaların arasında, portreler önde gelir
Erkeklerin sakal ve bıyıkları, kadınların saçları,
kaþları, varsa giysilerindeki kürkler, büyük bir
sabır ile ele alınarak, tel tel diyebileceğimiz bir
incelikle belirtilir

Minyatürde, tarama, akıtma, noktalama
ve tonlama gibi her türlü boyama tekniği
kullanılmıştır
Özellikle portre çalışmalarında yüz renklerinin
vurulup tamamlanmasından sonra su rötuju denilen bir işlemle arzu edilen renkte bir su, fırça
ile yüzün üzerinden geçirilerek bütün çizgi ve
noktaların birbirleri ile kaynaşması sağlanır
Minyatüre başlamadan evvel aharsız bir kağıt
kullanılacaksa arap zamkı karıştırılmış ince bir
üstübeç tabakasının astar mahiyetinde zemine
sürülmesinde yarar vardır

Bazı hallerde, astar olarak sulu altın da sürüldüğü
görülür Bu sayede üste sürülen boya çok daha
canlı ve net bir görünüm kazanacaktır
Eski ustalar, boyalarını olduğu gibi, kullandıkları
bütün aletlerini de kendileri yaparlardı
Özellikle yerine göre, muhtelif incelikte olan
fırçalarını hazırlamak da büyük maharet isteyen
bir işti

Kontürler ve en ince süslemeler tüy kalem denilen
ve kedi tüyünden yapılan gayet ince bir fırça
ile işlenmekte olup, bunlar eski kaynakların
yazdığına göre, üç aylık kedinin ense tüylerinin
güvercin kanadı kamışına geçirilerek hazırlanırdı
Günümüzde bunun yerine ithal malı samur
fırçalar kullanılmaktadır
Selçuklu imparatorluğu döneminden itibaren
hükümdar saraylarının daima bir nakışhanesi
olduğu bilinir Bu gelenek Osmanlı imparatorluðu
dönemindede devam etmiş, ilk merkezimiz
olan Bursa’dan Edirne Sarayı’na, İstanbul’un
fethinden sonra da İstanbul Sarayı’nda faaliyetini
sürdürmüştür

Nakkaşhanelerde yalnızca hattat ve nakkaşların
meydana getirdiği tezhib ve minyatürlü eserler
yapılmaz, her türlü süsleme alanlarında
kullanılmak üzere belli bir esasa bağlı olarak
muhtelif desenler de çizilip hazırlanırdı Bu,
saray nakkaşhanelerinde tutulan en doğru
yollardan biri de talebenin usta-çırak usulüne
göre yetiştirilmesidir

Bir minyatürlü eserin hazırlanması şüphesiz
kollektif bir çalışmayı gerektirmektedir Bu
nedenle de genellikle yazar, hattat, katipler,
başnakkaş ve nakkaşlar, cetvelkeşler, altın ezen
ve kullananlar, tahrir çekenler, cilt ustaları,
müzehhibler ve bunların usta ve çırakları gibi
hayli geniş bir kadro içinde her sanatkar kendi
maharet alanı içinde elinden geleni bütün gayret
ve hünerini göstermektedir

ALTIN VARAK iŞLEMi:


Altın varak, saf altın parçacığının, iki güderi
arasında çekiçle dövüle dövüle, gayet ince tabakalar
haline getirilmesidir
Bu tabakalar ezilme işleminden sonra yazma
eserlerimizde, fırça ile sürülerek kullanılabilecek
bir hal alır


Tezhib ve minyatür sanatlarımızda kullanılan
altın varaklar çok çeşitlidir Bunların en iyisi 24
ayar olanlardır Ayarı düşük olanlar az parlar, yeşil
altın, belirli bir oranda saf altına gümüş katarak
elde edildiği için rengi daha açık ve yeşilimtraktır
Rutubetli bir yerde bırakıldığında esmer bir renk
alır ve zamanla kararır Kırmızı altın ise, altına
bakır katılarak elde edilir Ancak katılan bakır
oranı fazla olduğu zaman sürüldüğü zemini yer,
kağıdın zamanla parçalanmasına neden olur
Minyatür sanatında gümüş varakların da
kullanıldığı görülmektedir Gümüş çok çabuk
okside olan bir madde olduğu için bir zaman sonra
kararır ve ilk sürüldüğü zamanki parlaklığını
kaybeder

Yazma eserlerimizde altın ve gümüş, çeşitli
tekniklerde kullanılmıştır Ezilip sürülerek
olanı en çok tercih edilenidir Bunun dışında,
yapıştırılarak, serperek veya elekten geçirilerek
yapılanları da vardır
Altın varaklar çok ince kağıtlar arasında muhafaza
edilir On tane altın varağın bir arada olanına
deste, on destesine tefe denilmektedir

ALTIN EZİLMESİ;

Altın varaklar mutlaka arap zamkı ile ezilmelidir
Bu, toz veya likit halinde olabilir Nefeszade
İbrahim Efendi Gülzar-ı Savab adlı eserinde
altının süzülmüş saf bal ile de ezilebileceğini
söylemektedir

Altın ezmeye başlamadan evvel ellerin sabunla
iyice yıkanıp temizlenmesi gerekir Altın ezilecek
olan tabagın hemen yanında bir bardak klorsuz
iyi su bulunmalıdır Toz halinde olan arap
zamkından silme bir çay kaşığı kadar alınarak
çok temiz, yayvan ve ateşe mukavim porselen bir
tabak ortasına konur Bir iki damla su ile, çevire
çevire ezilerek hamur haline getirilir Sonra
sağ elin orta parmak memesine biraz zamktan
dokunarak yaprak arasındaki altından bir varak
kaldırılarak tabağa alınır Parlaklığı tamamen
kaybolup hamur haline gelene kadar tabağın tam
ortasında tek parmak ile ezilir Aynı şekilde bu
işlemi diğer varaklar takip eder Altın varakları
tam ezilmeden üst üste tabağa doldurulmamalı,
yavaş yavaş almalıdır Ezilecek altının hepsi
tabağa alındıktan sonra, hamur haline gelen
altın, tabağın büyüklüğüne göre bir veya diğer
parmakların da yardımı ile ezilmeye devam
edilir Bu işlemi yaparken zamk, parmakların
hareketine mani olacak bir koyuluk alırsa, birkaç
damla su ilave edilir ve gerektiğinde bu işlem her
sefer tekrarlanır

Altın ne kadar iyi ezilirse o kadar rengi açılır
ve harelenmeye başlar Ezilip inceldiğine emin
olmak için, tabağın altınlı olan bir kenarına üç,
dört damla su koyup hafifçe karıştırılmalı, tabağı
eğerek bunun akışına bakmalı Eğer kumlu
gibi birbirlerinden ayrılarak akıyorsa henüz
ezilmemiştir İyi ezilen altIn damlasında zerreler
görülmez

Altın varakların iyice ezildiğine emin olduktan
sonra, temiz su ile altınlı olan parmaklar aynı
tabak içinde suyu akıtılarak yıkanır Tabak
içindeki altın ve su iyice karıştırılarak daha
küçük bir çanağa ince bir tülbentten süzülerek
aktarılır Bu işlemi ince bir mendil kullanarak
da yapabiliriz Ufak çanağa alınan sulu altının
üzerine kabın alabileceği kadar su konur,karıştırılır ve suyun durularak altının dibe
çökmesine kadar üzeri kapalı olarak bekletilir
iyi ezilmeyen altın, çanağa yayılmış olarak
değil, ortada birikmiş halde toplanır Altının su
seviyesine kadar tutunması makbuldür
Ezilmiş olan altın en az 24 saat kadar
bekletildikten sonra, süzülür ve hafif bir ısıya
tutularak kurutulur El sürüldüğü zaman
çıkmaması için jelatinli su ile kullanılır
Eski ustalar altının, çanakta sulu haldeyken,
ateş üzerinde kaynatılmasında yarar olduğunu,
bu taktirde altının her türlü kirden arınarak çok
daha parlak olacağını söylemektedirler
Kağıda sürülen altını parlatmaya gelince, bu iki
şekilde olur Ya doğrudan doğruya Süleymani
taşından yapılmış zermühre denen mührelerle,
altının üzerine sürülerek yapılır, ya da sürülmüş
altın üzerine ince bir saman kağıdı koyarak
bunun üzerinden parlatılır

Kağıt üzerinden yapılan bu işlem, altına mat
bir görünüm verir ve direk parlatılan altın ile
arasında ton farkı yapar
Altın, yeter derecede zamklı olursa parlatırken
mühreye bulaşmaz Fazla zamklı olduğu taktirde
mühreyi tutar ve iyi parlamaz
Bazen altın üzerinde mühre iyi kaymaz, takılır
gibi olur O zaman mühreyi saçımıza sürerek
saçın yağından istifade edebiliriz Yalnız bunda
da ifrata gitmemek gerekir Zira altının üzerini
bir yağ tabakası ile kaplar ve bu halde altın
üzerinde boya ile çalışmak zor olur
Altında kullandığımız jelatin eritildiği zaman çok
çabuk bozulduðu için, her seferinde az miktarda
yapılmasında fayda vardır Jelatinli su çok koyu
olarak kullanılmamalı, bu taktirde altın kararır
ve parlamaz

Ayrıca altın çok iyi ezilmiş olsa dahi, her
kullanıştan sonra temiz su ile çalkalayıp süzmekte
yararlıdır
Eski müzehhibler, sık sık altın ezmemek için
uzun zaman kendilerine yetecek miktarda altını
ezip bir hokkada saklar, gerektiğinde bundan bir
bıçak ucu ile alınarak kullanılırdı

ALTIN YAPIŞTIRMA;

Altın yapıştırmada kullanılan en kuvvetli madde
yumurta akıdır Çok taze tercihen günlük olan
ve döllenmemiş bir yumurtanın akı sarısından
ayrılır Bir çanak içinde ceviz büyüklüğünde bir
şap parçası ile akın uzaması bitip sulanana kadar
çırpılır Üzerinde biriken köpükler alındıktan
sonra buna birebir oranında su ilave edilerek
karıştırılır Altının yapıştırılacağı yere bir fırça ile
bol miktarda sürülür

Bu işlem başlamadan önce, altın varaktan bir
santim kadar daha büyük olan ince ve yumuşak
bir kağıda sarı balmumu sürülür Altın yaprağının
üzerine konup sıvazlanarak, altının bu kağıt üzerine
alınması sağlanır Altını üzerine aldığımız
kağıt, kesici kenarları iyice tebeşirlenmiş bir makas
ile yapıştırılacak ebatlarda kesilerek yumurta
akı sürülen yere ak henüz kurumadan yavaşça
konur Makasın tebeşirlenmesi, altının makasa
yapışmaması içindir Yapıştırılan altın varaklar
arasında aralıklar kaldığı taktirde, aynı işlem
burada da tekrarlanır

Altınla kaplanan zeminin iyice kurumasından
sonra, hepsinin üzerinden kalın bir fırça ile bolca
yumurta akı geçirilir Bu işlem altının bir ton daha
matlaşmasına neden olursa da sağlamlaşması
açısından çok gereklidir Altın, aynı şekilde miksiyon
veya çok koyu olarak hazırlanmış jelatinli
su ile de yapıştırılabilir Ancak yapıştırma altının
üzeri kolay boya tutmaz Bunun için yapıştırılan
altının üzerinden tekrar jelatinli bir suyun geçirilmesinde
fayda vardır

Her ne şekilde olursa olsun, altın yapıştırıldıktan
sonra en az bir hafta tamamen kuruyup kendini
çekmesi için bekletilir Ancak bundan sonra üzerinin
işlenmesine başlanır
Minyatür sanatımızın eski örneklerine baktığımızda,
sanatkarların yapıştırma altına pek
rağbet etmedikleri, genellikle ezip, sürme
tekniğini tercih ettikleri görülmektedir

ZEREFŞAN YAPIMI;

Zerefşan yapmak için oldukça koyu bir kıvamda
jelatinli su hazırlanır Bu sıvı, bir iki saat
bekletildiğinde pelteleşecek şekilde olmalıdır
Bir çay fincanı suya, jelatin tabakasından beş, altı
kare konarak hafif ateşte jelatin tamamen eriyene
kadar kaynatılır Baş ve işaret parmaklarımızı
ıslattığımızda, birbirlerine değdirdiğimiz zaman
hafifçe yapışıyorsa istenilen kıvamdadır Sonra
soğuması beklenir ve zerefşanlanacak olan yere
kalın bir fırça ile sürülür Bu kıvamdaki jelatini
beklettiğimiz taktirde, pelteleşecek, ertesi gün
kullanma olanağğ olmayacaktır Onun için her
seferinde taze olarak yapılması gerekmektedir
iri delikli bir tel süzgeç içine altın yaprağından bir
kaç tane konur Çok sert ve nispeten uzun tüylü
bir fırça ile eleğin üzerinden hafifçe geçirilir
Fırçayı çok bastırdığımızda altın toplanır, parça
parça düşmez Jelatinli su sürülmüş olan yüzeye
serpilen altın, tamamen kuruduktan sonra
üzerinden sıkıca mührelenir Altının sabitleşmesi
sağlanır Bu tarzda yapılan zerefşan, çok kaygan
zeminler üzerinde iyi netice vermez Emiciliği
az olan kağıtlar üzerinde mühre kayar ve altın
toplanır Kağıda gerektiği kadar yapışmaz



Zerefşan yapımının bir başka şekli de fırça ile
olanıdır Buna serpme de denir Görünümü
elekten geçen parça altından farklıdır Genellikle
eski eserlerde, yazı zemini olduğu kadar, yazı
üstüne de yapılır Bu tarzda zerefşan yapılması
istendiğinde, kâsede ezilmiş olan altın, kalın bir
fırça ile alınır Bunun ne çok koyu ne de çok
sulu olmamasına dikkat edilmelidir Altınlı fırça
bir çubuğa vurularak altının zemine noktalar
halinde düşmesi sağlanır Serpilen altının aynı
büyüklükte olması el maharetine bağlıdır Aksi
taktirde kimi büyük, kimi küçük olacağından
güzel bir görünüm vermez Serpme işlemi
bitip, altın kuruduktan sonra üzerinden mühre
geçilerek parlatılır
Serpme altın tekniği, gümüş kullanarak da
yapılmaktadır Ancak gümüş, zamanla okside
olup karardığından, parlaklığı kaybolur ve boya
görünümü alır

KAĞIT VE BOYAMASI;

Minyatür sanatımızda kullanılan kağıdın
da büyük bir önemi vardır Gelibolulu Ali
Menakib-i Hünerverân adlı eserinde, en iyi cins
kağıdın ‘Devlet-abadi’ olduğunu ve Semerkant
kağıdından aşağısına itibar edilmemesini
söylemektedir

Ancak bunların yanında 15 yy da
Kağıthane’deki kağıt fabrikasında imal edilen,
İstanbuli adlı olanlar da tercih edilenler
arasındadır Kullanılacak olan kağıtlar, daima
aharlı ve mührelidirler Genellikle şeker beyazı,
açık krem, toz pembe ve süt mavisi renklerinde
olanlar benimsenerek kullanılmıştır Nispeten
daha koyu tonlarda olan kağıtların, minyatürü
çevreleyen pervaz süslemelerinde bulunduğu, bir
genelleme olmasa dahi dikkati çeker

Aslında beyaz renkte olan kağıtlar, cinsleri ne
olursa olsun, bitkisel veya madeni boyalarla
boyanmaktadır Boyama işlemi üstten sürerek
olduğu gibi, banyo usulü ile de yapılır Buna
daldırma denir Kağıtlar ne şekilde boyanırsa
boyansın, ilk önce, kağıdı şaplı bir suya daldırıp,
kurutmakta fayda vardır

Sürme usulü ile kağıt boyamasında, toz boya,
mermer üzerinde, bir miktar sirke ile ve destezenk
yardımı ile ezilir Buna nişasta muhallebisi
yapılarak karıþtırılır El ile veya bir sünger ile
kağıdın üzerine yedire yedire iyice sürülür
Gölgede kurumaya bırakılır Suyunu iyice çekip
kurumaya başladığında, bir ağırlık altına konarak
kağıdın kırışmaması sağlanır Ancak kağıt
boyamada en güzel tarz banyo usulü olanıdır
Burada ton farkı olmaz Yapımına başlarken,
ilk önce, renk veren bitkiler zevke göre seçilir
Ihlamur, çay, safran, kına ve gelincik gibi bitkiler
suda iyice kaynatılır Rengi iyice çıktıktan sonra,
bu suya bir miktar şap ilave edilerek tekrar
kaynatılır Kenarlı bir tepsiye alınan bu renkli
suyun içine kağıtlar daldırılarak banyo yaptırılır
Suyun süzülmesi için kağıdın bir köşesinden
asılarak kuruması beklenir Boyama işlemi
özellikle aharlanmamış olan kağıtlar kullanarak
yapılmalıdır Zira aharlı kağıt boya tutmaz
Kağıt boyamasının değişik bir tarzı da, genellikle
eski eserlerde kullanılan Akkâse’dir Burada,
kağıdın metin kısmı ile kenarda kalan bölümü
farklı renklerdedir Bu işlemde ilk önce, kağıt
istenilen renkte tümü ile boyanır Sonra, metin
kısmı sıvı arap zamkı ile kapatılır ve daha farklı
bir renkte daldırma usulü ile ikinci defa boyanır
Arap zamkı sürülen yer boya tutmayacağı için,
bir sayfada iki değişik rengin yer alması sağlanmış
olur Boyalı bir kağıdın orta kısmını şaplı su
sürerek de açabiliriz Ancak şap kıvamını çok
iyi ayarlamak ve sürerken aynı homojenlikte
olmasına dikkat etmek gerekir Aksi halde
dalgalı olur ve istenilen neticeyi vermez Gülzar-ı
Savab adlı eserden alınan bilgilere göre renkler
şöyle elde edilir

Badem yaprağı : Altın sarısı
Susam çiçeği : Çimen yeşil
Nohut unu : Nohudi
Susam çiçeği : Güneşte kurutulursa mavi
Gelincik çiçeği : içine bir miktar şap konursa
mavi
Cehri : Sarı
Soğan kabuğu : Samani
Asfur : Bir beze çıkınlayıp su içinde iken
sıkılırsa, önce sarı, devam edildiğinde kırmızı
renk çıkar
Mürver yemişi : Mor
Ceviz yaprağı : Kahverengi
Bakkamağacı odunu : Kaynatılıp içine meşe külünün
süzülmüş olan suyu ilave edildiğinde,
kırmızı renk elde edilir
Menekşe yaprağı ve Mürver çiçeği tohumu :
Açık mavi

TERİMLER;

Âbâdî : Eskiden kullanılan bir kağıt
adı Buna Hind âbâdîsi de denir
Hindistan’da Devlet-âbâd
şehrinde yapıldığı için bu ad
verilmiştir Çok kaliteli güzel
ve parlak bir kağıttır
Âhar : Nişasta, yumurta akı, nişadır,
kitre, arap zamkı, şap, pirinç
gibi maddelerden yapılan bir
sıvı Ham kağıtların terbiyesinde
kullanılır Kağıdın
emiciliğini alır ve ona parlak
bir görünüm verir
Akkâse : Bir kağıdın orta ve kenar
kısımlarının değişik renkte
boyanması
Altın cetvel : Yazma eserlerin metinlerinin
çevresine çekilen altın cetvel
Altın tabağı : Altın varakların ezildiği büyük
boy tabak Bunlara Mertabanî
tabak da denir Ayrıca altının
kullanıldığı ateşe dayanıklı
küçük tabaklara da bu ad verilir
Altın tozu : Altın tozundan yapılmış rıh
Çoğunlukla fermanlarda yazı
altı süslemesi olarak da
kullanılır
Altın varak : Altın levhaların çekiçle
dövülerek çok ince bir hale
getirilmiş şekli Bunlar ezilerek
kullanıldığı gibi, yapıştırılarak
ve eleklerden serpilerek de
kullanılır
Battal : Bir kağıt cinsi
Bezeme : Süsleme
Billûr mühre : Camdan yapılan mühre
Genellikle kağıtların cilalanmasında
kullanılır
Cetvel : Yazma kitaplarda ve levhalarda
orta bölümle kenarı
ayırmak için kullanılan çizgiler
Bunlar altın olduğu gibi
değişik renklerden de olabilmektedir
Cetvelkeş : Cetvel çeken sanatçı Bunlara
Kalemkeş de denir
Cilbend : Yazma eserlerin korunması
için kullanılan kutu
Cild : Yazma eserlerin korunması
için dış kısımlarına yapılan
kaplar
Cönk : Dikdörtgen şeklinde uzunlamasına
açılan genellikle şiir
mecmualarına verilen ad
Çakmak mühre : Her iki tarafından tutularak
kullanılan agaçtan yapılmış
merdane biçiminde mühre
Ellerin arasında kalan kısma
sert bir taş yerleştirilmiştirÇekmek : Âharlanacak kağıdı şaplı suya
batırıp çıkarma işlemi
Çift âharlı : Üzerine birkaç kat âhar
sürülmüş kağıt
Defe : Yüz adetlik altın varak paketi
Destezenk : Boya ezmek için kullanılan
alet
Devlet âbadi : İpekten yapılan kağıtların bir
çeşidi
Dip taşı : Altın varak yapanların üstünde
altın dövdükleri mermer
taş
Ebrû : Su yüzeyine serpilen boyaların,
kağıda alınarak boyama şekli
El yazması : Elle yazılan kitaplara verilen
ad
Filigran : Eski kağıtların dokusunda bulunan
ancak ışığa tutulduğu
zaman görülen yazı veya
şekiller
Frenk kağıdı : Avrupadan gelen kağıtlara
verilen ad
Gümüş : Altın gibi varak haline getirilir
Özellikle minyatürler
de nehir veya denizlerin
boyanmasında kullanılır
Halkâr : Yalnız altınla yapılan bir süsleme
tarzı
Hattat : Hat yazan sanatçı
Hurde nakış : Minyatür
İbda : Yaratma Çığır açma O zamana
kadar yapılmamış olan bir
şeyi yapma
İcâzetnâme : İlimde ve yazıda öğrenimini
bitirenlere verilen belge
Kalem fırça : Müzehhiplerin kullandığı tek
tüylü ince fırça
Kıl kalem : Minyatür sanatkarlarının
ince çizgiler çizmek için
kullandıkları fırça
Kontür : Bir rengin etrafına çekilen
çizgi Buna tahrir de denir
Kuzu : Ana cetvelin kenarına çekilen
ince çizgi
Kuzulu cetvel : Kalın cetvelin kenarlarına
çekilen ince çizgi Bu iç ve
dıþ kenarlarına çekilirse çift
kuzulu cetvel denir
Lâl : Kırmızı mürekkep
Minyatür : El yazmasý kitaplarý süslemek
için metindeki olaylarý anlatan
bir tür resimlere verilen
ad
Motif : Bir tablonun, bir figürün
veyahut herhangi bir resmin
esasýný teþkil eden þekil ve
unsur
Murakka : Birçok kaðýt tabakalarýný üst
üste yapýþtýrarak elde edilen
mukavva
Mühre : Kaðýtlar aherlendikten sonra
cilalamak amacý ile kullanýlan
veya ezilerek sürülen altýný
parlatmaya yarayan taþ
Müzehhib : Tezhip yapan sanatçý Kadýn
olursa müzehhibe denir
Nakýþ : Eskiden boyalý resimlere verilen
isim
Nakýþhâne : Nakýþ yapýlan yer Resim atölyesi
Nakkaþ : Yazmalara nakýþ ve resim yapan
sanatkar
Nigâr : Eskiden insan resmi yerine
kullanýlan Farsçca bir kelime
Nigârhane : Resim yapanlarýn çalýþtýklarý
yerNakýþ resim : Minyatür
Ressam : Resim yapan sanatkar
Sývama altýn : Kat kat sürülen altýn
Silkme : Bir yazý veya resmi kaðýda çizdikten
sonra bunu iðneleyerek
kalýbýný çýkarýp üzerinden kömür
tozu ile geçmek
Silkme kalýbý : Ýðne ile delinerek hazýrlanmýþ
desen kaðýdý
Silkme tozu : Silkme iþinde kullanýlan söðüt
kömürünün tozu
Saz yolu : Fýrça maharetini gösteren bir
betimleme tarzý
Sultanî kaðýt : Eskiden ipekten yapýlan çok
iyi bir cins kaðýt
Þebih : Ýnsan resmi
Þebih yazmak : Ýnsan resmi yapmak
Þükûfe : Farsça çiçek demektir
Þikâf : Altýn boya ile birlikte
kullanýlarak yapýlan bir süsleme
Tahrir : Bir motifin veya objenin
kenarýna çekilen çizgi
Tasvir : Resim
Temellük kaydý : Bir yazma eserin kime ait
olduðunu veya kitaplýðý bildiren
yazý
Tezhib : Yazma eserlerin süsleme iþi
Tezyinat : Süsleme, bezeme
Týrnak mühre : Sivri uçlu kalem þeklindeki
mühreye verilen ad Buna
Damar mühresi de denilmektedir
Toz varak : Altýn tozundan yapýlma varak
Uhra : Minyatürde desen çizerken
kullanýlan kiremit rengi boya
Varak : Yaprak, tabaka
Varak altın : Altın varak
Varakçı : Altın varak hazırlayan usta
Vassal : Dağılmış el yazması kitapları
tamir eden usta
Yastık : Yaprak halindeki altının
bıçakla üstünde kesildiği
altlık
Yeşil altın : Altının gümüşle karışımından
oluşan şekli
Zerdûzan : Altın işleyenler
Zerefşan : Altın serpme ile yapılan süsleme
Zerender-zer : Sarı altın üzerine yeşil altın ile
yapılan süsleme tarzı
Zerendûd : Sıvama altın sürülmesine verilen
ad
Zernişan : irili ufaklı altın parçacıklarıyla
süslenmiş kağıt
Zernüvis : Altın ile nakış yapan usta
Zervarak : Âharlı kağıtların üzerine serpme
altın yapılmış olanlar
Zırnık : Sarı mürekkepSEÇME KAYNAKÇA
ALİ, GELİBOLULU, Menakib-i Hünerverân,
İstanbul 1926
AND, METİN, OsmanlI Tasvir Sanatları I
Minyatür, İstanbul 2002
AND, METİN, Osmanlı şenliklerinde Türk
Sanatları, Ankara 1982
AND, METİN, Minyatürlerle Osmanlı-İslâm
Mitologyası, İstanbul 1998
ARSEVEN, CELAL ESAD, Sanat Ansiklopedisi
I-5, İstanbul 1943-1952
ATASOY, NURHAN - ÇAÐMAN, FİLİZ,
Turkish Miniature Painting,
İstanbul 1974
ATASOY, NURHAN, 1582 Surname-i
Hümayun - Düğün Kitabı,
İstanbul 1997
ATASOY, NURHAN, Otağı-Hümayun,
Osmanlı Çadırları, İstanbul 2000
ATIL, ESİN, Levni ve Surnamesi, Bir Osmanlı
şenliğinin Öyküsü, Koçbank,
İstanbul 1999
ÇAÐMAN, FİLİZ - TANINDI, ZEREN,
Topkapı Saray Museum - Islamic
miniature Painting, İstanbul
1979
IREPOÐLU, GÜL, LEVNİ: Nakış-Þiir-Renk,
İstanbul 1999
NEFES-ZADE, SEYYİD İBRAHİM, Gülzâr-ı
Savab, İstanbul 1939
ÖZEN, MİNE ESİNER, Yazma Kitap Sanatları
Sözlüğü, Ýstanbul 1985
PAKALIN, M ZEKİ, Osmanlı Tarih Deyimleri
Sözlüğü, 1-3 Ýstanbul 1946-1955
RENDA, GÜNSEL, Osmanlı Minyatür Sanatı,
Promete Kültür Dizisi, İstanbul
2001
RENDA, GÜNSEL, Batılılaşma Dönemi Türk
Resim Sanatı (1700-1859) Ankara
1977
ÜNVER, SÜHEYL, Ressam Levnî: Hayatı ve
Eserleri, İstanbul 1940
ÜNVER, SÜHEYL, Ressam Nigâri: Hayatı ve
Eserleri, İstanbul 1946
ÜNVER, SÜHEYL, Ressam Nakşî: Hayatı ve
Eserleri, İstanbul 1949
ÜNVER, SÜHEYL, Geçmiş Yüzyıllarda Kıyafet
Resimlerimiz, Ankara 1958
YAZR, MAHMUD BEDREDDİN, Medeniyet
Aleminde YazI ve İslâm
Medeniyetinde Kalem Güzeli,
Ankara 2981

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Minyatür Sanatında Doğa Çizim Ve Boyama Teknikleri

Eski 07-17-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Minyatür Sanatında Doğa Çizim Ve Boyama Teknikleri











































__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.