![]() |
711. Yıldönümünde Şu Bizim Osmanlı Devleti |
![]() |
![]() |
#1 |
GöKKuŞaĞı
![]() |
![]() 711. Yıldönümünde Şu Bizim Osmanlı Devleti27 Ocak Osmanlı Devleti’nin kuruluş günü olarak kabul edilir (1299) ![]() ![]() ![]() Son bulgulara göre, bu muazzam oluşumun çekirdeği, Merv ve Mahan bölgelerinden Anadolu’ya gelen Oğuzların Bozok kolunun Kayı Boyu’nun Karakeçili Aşireti tarafından atıldı ![]() ![]() ![]() Büyük göç Ahlat civarında sekiz sene kadar soluklanıp hazırlandıktan sonra, Batı’ya yöneldi ![]() ![]() ![]() Sungur Tekin, Gündoğdu, Ertuğrul ve Dündar isimli dört oğlu vardı ![]() ![]() “Seni aşirete bey yaparsam, aşireti nereye götüreceksin?” Sungur Tekin ile Gündoğru yaklaşık olarak aynı cevabı verdiler: “Geri dönelim ![]() ![]() ![]() Ufukları çiftçilik ve hayvancılıkla sınırlıydı ![]() ![]() ![]() ![]() Ertuğrul’un verdiği cevap, Hayme Ana’nın özlediği cevaptı ![]() Ertuğrul ne deniz görmüştü, ne de devlet bilirdi ![]() ![]() Ağabeyleri buna şiddetle itiraz ettiler ![]() ![]() ![]() Ağabeyleri itiraz edince konuyu görüşmek üzere “Aksaçlılar Kurulu” toplandı ![]() ![]() Uzlaşma sağlanamadı ![]() Sonuçta Ertuğrul’un ağabeyleri, aşiretin yarısından fazlasını yanlarına alarak geri döndüler (Akıbetleri bilinmiyor) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ertuğrul Gazi ölünce yerine oğlu Osman geçti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu bir “Yürek Seferi”ydi ve özünde Peygamber-i Alişan Efendimiz’in “fetih” müjdesi vardı ![]() ![]() ![]() Cihan hakimiyeti mefküresi önce yüreklerde tutuşmuş, ardından dünyayı tutmuştu ![]() Peki Osmanlı Devleti’nin kuruluş aşamasında Avrupa ne durumdaydı? Avrupa’da bölük-pörçük devletcikler vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Finlandiya’ya İsveç Krallığı hâkimdi ![]() ![]() ![]() ![]() Lehistan Krallığı ile Litvanya Büyük Dükalığı önemsiz devletçiklerdir ![]() Macaristan Avrupa’nın en güçlü devletlerinden biriydi ![]() ![]() Bulgaristan Krallığı ile Eflak ve Boğdan Prenslikleri, (şimdiki Romanya) Altınordu’nun nüfuzu altındaydı ![]() ![]() ![]() ![]() Venedik Cumhuriyeti Avrupa’nın en büyük deniz gücüydü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Orta İtalya, Papalık Devleti’nin (Başkent yine Roma) elindeydi ![]() İspanya da Avrupa’da ciddi sayılabilecek bir güçtü, ama Güneyi Endülüs Devleti ile sınırlanmıştı ![]() ![]() ![]() Endülüs Emevi Devleti Avrupa’nın hâlâ büyük güçleri arasındaydı ![]() ![]() İngiltere Krallığı hemen hemen tüm İrlanda’ya hâkimdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Almanya dönemin en geniş topraklarına sahip bir Avrupa devletiydi ![]() ![]() ![]() Napoli-Sicilya Krallığı da dönemin önemli devletleri arasında sayılabilir ![]() ![]() ![]() ![]() Diğer şehirlerde nüfus yoğunluğu yoktu ![]() ![]() ***Müverrih Aşık Paşazade’ye göre, Kayı Boyu’nun Anadolu’ya gelişinde dört temel unsur var ![]() ![]() ![]() 1 ![]() 2 ![]() 3 ![]() 4 ![]() ![]() ![]() ![]() Askerlerin görevi malum: Savaşmak, aşireti korumak, gerektiğinde de fetihler yapmak ![]() ![]() ![]() “Ahiyan”ın görevi ise hem adaleti (Müslüman, Hıristiyan, Musevi ayırımı yapmadan) tüm hayata hâkim kılmak, hem de yürekleri diri tutmak ![]() ![]() ![]() “Abdalan”ın işlevi ise dini anlatmak, toplumu dini açıdan eğitmek ![]() ![]() ![]() Burada bence en dikkate değer ve hatta şaşırtıcı olan, “Bacıyan” sınıfıdır ![]() ![]() ![]() Eski Anadolu kadınının, bugünkü ortamla karşılaştırıldığında, sosyal hayatın içinde çok daha aktif roller üstlendikleri rahatlıkla görülebilir ![]() ![]() ![]() O kadar ki, kadınlar, “Bey Ana”, “Gazi Ana”, “Bacı Bey” gibi rütbelerle toplumda aktif görev yapmakta, zaman zaman erkeklere dahi kumanda etmektedirler ![]() ![]() ![]() Kabul edelim ki, bu kadarını bugünkü Müslüman toplumların çoğunun tasavvur etmesi bile güçtür! ![]() ![]() Çünkü Müslüman toplumların çoğunda kadın hâlâ “ikinci sınıf” bir varlıktır! Bazılarında ise “varlık”tan bile sayılmamaktadır! Acaba, kadını ikinci sınıf sayan Bizans’ı çok kısa süre içinde yerle bir edecek güce ulaşan Osmanlı’nın hızlı yükselişinde, kadını birinci sınıf sayan anlayışının payı ne kadardır? (Alın size tarihimize ilişkin bir sosyolojik araştırma konusu daha) ![]() ![]() ![]() Ahiler söylemleriyle, yüreklerdeki İslâm kültürünü ve gaza mefkûresini kuvvetlendiriyor, gerektiğinde kendileri bizzat savaşıyor, ama en önemlisi, kurdukları zaviyeler vasıtasıyla Kayı Boyu’na imanlı, ahlaklı, şuurlu “insan-asker” yetiştiriyorlardı ![]() Hiçbir makama, şana, şöhrete, servete göz dikmedikleri için de müthiş bir itibar sahibiydiler ![]() ![]() Edebali İtburnu mevkiine “İnsan Fabrikası” (zaviye) kurmuş bir Alperen’di ![]() ![]() ![]() Osman Bey, bu cevher insanın kızı Malhun Hatun’la evlendi ![]() ![]() Yansıma insanın doğrudan söz konusu olduğu alanlarda o kadar güçlüdür ki, peşin hükümlerden arınmış bir kafa ile tarihimize bakanlar, insanı kutsayan bir anlayışın hakim olduğunu rahatlıkla görebilirler ![]() Şeyh Edebali’nin Kur’ani bir referansla geliştirdiği “önce insan” (Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’ye öğütlerinin bir cümlesi, “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” biçiminde bir terkiptir) anlayışı, Osman Gazi’nin beyliğini kısa süre içinde devlete, devletini ise baş döndürücü bir hızla imparatorluğa dönüştürmüştür ![]() ![]() Osmanlı’da, kim olursa olsun, neye inanırsa inansın, nasıl giyinirse giyinsin insanlar hürdür ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı’da “hak kuvvette” (günümüzün kuvvetliysen haklısın anlayışı) değil, “kuvvet hakta”dır (haklıysan kuvvetlisin anlayışı) ![]() ![]() ![]() Osmanlı’da padişahlar bile adliyeye karışamaz, gerektiğinde padişahlar yargılanır ve mahküm olur ![]() ![]() ![]() ![]() Hocalar Osmanlı terkibi içinde öylesine büyük bir güçtür ki, Bursa Kadısı Molla Fenari, Yıldırım Bayezid’i “Namazlarını cemaatle kılmadığı” gerekçesiyle mahkemeden kovabilmekte, Şeyhülislâm Zembilli Ali Cemali Efendi, Yavuz Sultan Selim gibi öfkesi burnunda bir Padişah’ı “Halline fetva” vermekle tehdit edebilmekte, Sultan IV ![]() ![]() Osmanlı’da Devlet Başkanları (Padişahlar) hükümete sadece tavsiyede bulunabilir, talimat veremezler ![]() ![]() ![]() ![]() Buna da bugünkü adıyla “Kuvvetler ayrılığı prensibi” diyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yani Batı demokrasisi, Selçuklu’dan (çünkü Selçukluların da demokratik uygulamaları bir haylidir) ve Osmanlı’dan çok şey öğrenmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Anlayacağınız demokrasinin şekillenmesine katkılarımız var ![]() ![]() ![]() Günümüzde de insana değer veren devletlerin gelişip büyüdüğünü, insanı hiçe sayan devletlerin ise çözülüp yıkıldığını görmüyor muyuz? Ceddimiz bundan 711 yıl önce bunu fark etmiş, fark ettiği için de devletini insana hizmet ekseninde yapılandırmış (bugünler Osmanlı Devleti’nin 711 ![]() ![]() Hangi dinden, dilden, milletten, devletten olursa olsun muhtaç her insan Osmanlı Devleti’nin müşfik sinesinde ihtiyacını giderebilir, hatta bu şefkatten hayvanlar ve bitkiler bile nasiplerini alabilirlerdi ![]() Osmanlı’nın yokluğu, sadece beş yüz yıl müddetle hüküm sürdüğü topraklarda yaşayan insanların değil, aynı coğrafyada yeşeren bitki ve hayvanların da talihsizliğidir ![]() ![]() ![]() Zira çağımız dahil, hiçbir devirde çevre, Osmanlı asırlarında gördüğü ilgi ve sevgiyi görmemiş, hiçbir dönemde hayvanlar Osmanlı insanının kendilerine gösterdiği saygıyı yaşamamıştır ![]() Yavuz Bahadıroğlu
__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar ![]() Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar NFK ![]() GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
|
![]() |
![]() |
|