Cemil Meriç Köşesi |
01-22-2012 | #1 |
VANDETTA
|
Cemil Meriç Köşesi1940’da İstanbul Üniversitesi’ne girip Fransız Dili ve Edebiyatı öğrenimi gördü 1941’den başlayarak İnsan, Yücel, Gün, Ayin Bibliyografyası dergilerinde yazmaya başladı 1942 ve 45 yılları arasında Elazığ lisesinde, 1952 ve 54 yılları arasında ise İstanbul`da Fransızca öğretmeni olarak çalıştı Daha sonra İstanbul üniversitesi Edebiyat fakültesinde yabancı diller okutmanlığı görevinde bulundu, Sosyoloji bölümünde dersler verdi Mükemmel düzeyde Fransızca okuyup yazan Meriç, İngilizceyi anlıyor, Arapçayı, kendi ifadesiyle, “söküyor”du 1955’de gözlerindeki miyobunun artması sonucu görmez oldu, ama olağan üstü çalışma ve üretme temposu düşmedi Talebelerinin yardımıyla çalışmalarını ölümüne kadar sürdürdü 1974 yılında İstanbul üniversitesinden emekli oldu ve yıllarının birikimini ardarda kitaplaştırmaya girişti 1984’te, önce beyin kanaması, ardından felç geçirdi, 13 Haziran 1987’de vefat etti Cemil Meriç`in ilk yazısı Hatay`da Yeni Gün Gazetesi`nde çıktı (1928) Sonra Yirminci Asır, Yeni İnsan, Türk Edebiyatı, Yeni Devir, Pınar, Doğuş ve Edebiyat dergilerinde yazılar yazdı Hisar dergisinde “Fildisi Kuleden” başlığıyla sürekli denemeler yazdı Meriç, gençlik yıllarında Fransızcadan tercümeye başladı Hanore de Balzac ve Victor Hugo`dan yaptığı tercümelerle kuvvetli bir mütercim olduğunu gösterdi Bati medeniyetinin temelini araştırdı Dil meseleleri üzerinde önemle durdu Dilin, bir milletin özü olduğunu savundu ve sansüre, anarşik edebiyata şiddetle çattı Ruhu şad olsun!
__________________
Milliyetçilik,faşizmin millete yutturulabilir halidir,aksini iddia edenler kendi milliyetçiliğini
savunanlara saygı duysunlar! Tek çare;Din birliğidir |
Cevap : Cemil Meriç Köşesi |
01-22-2012 | #2 |
VANDETTA
|
Cevap : Cemil Meriç KöşesiVahye dayanan bir hakikatler bütünü O cihanşümul dinin izahı, yorumu ve yayılması için binlerce düşünce ve duygu adamı ömrünü harcamıştı Bütün bir içtimaî nizamın temeliydi İslâmiyet Sosyal bir sınıfın veya bir kavmin değil, ümmetin inançlarını dile getiriyordu Ayıran değil, birleştirendi İnananlar kardeştiler İnananlar, yani insanların hepsi Tek Allah, tek kitap, tek hakikat, tek halife, tek dünya Yunus’un mısralarını kanatlandıran imanla, Mesnevî’deki pırıltılar aynı ezelî nurdan İslâmiyet Süleymaniye’de kubbe, Itrî’de nağme, Bakî’de şiir Medeniyetler de ihtiyarlar Nasların cihanşümul seyyaliyeti kalıplaşır zamanla Kocayan şuur ezelî hakikatin yüzeyinde bocalar İslâm’ın dünya görüşü yekpareliğini kaybeder Avrupa’nın maddî fetihleri, çöküş devrinin ulemasını afallatır İslâm’ın inkırazı, hikmetine akıl erdiremedikleri bir gazab-ı ilâhîdir Susar ve sahneden çekilirler Yerlerini Avrupa’nın imal ettiği yeni bir insan tipi alır: müstağrip[1] Hem suda, hem karada yaşayan bu hilkat garibesi giderek büsbütün kopar mazisinden Artık ne Asyalı, ne Avrupalıdır Ne Müslüman, ne Hıristiyan Tek kitabın yerine binlerce kitap, tek hakikatin yerine binlerce yan hakikat geçer Yıkılan bir dünyanın harabeleri arasında ilelebet yaşanamaz ki Her toplumun belli bir değerler bütününe ihtiyacı var İrfanından kopan, ana dilini bile unutan müstağripler kafilesi kime, neye bağlanacak? Sosyal bir sınıf da değildir, sosyal bir sınıfın temsilcisi de Hakikat tek, hata sonsuz Müstağrip ne yeni bir dünya görüşü kurabilir, ne de Batının cömertçe sunduğu türlü ideolojiler arasında seçim yapacak güçtedir Seçmek için, anlamak lâzım Anlamak için, karşılaştırmak Mukayese, irfana dayanır Batının sosyal ve politik tarihi bilinmeden ideolojileri kavranabilir mi? İdeoloji bir bütündür Belli bir dünyanın sorunlarını çözmek için hazırlanmış bir bütün Kaldı ki müstağripler bu ideoloji enkazını naslaştırırken Batı’da yeni yeni çelişkiler beliriyordu İdeoloji, iktisadî alt yapının ifadesidir Sosyal bir sınıfın çıkarlannı dünyaca geçerli bir hakikat diye sunar Oysa müstağrip Avrupa fikriyatını bir ilmihal gibi ezberlemeye kalkar Bütünü kucaklayamaz, kucaklayamazdı da Müstağripler 1960′lara kadar aynı yalanları çeşitli üsluplarla tekrarlayan bir topluluk Aydın, efendisinin ilaçlarını çalıp içen ahmak uşak Cemil Meriç |
Cevap : Cemil Meriç Köşesi |
01-22-2012 | #3 |
VANDETTA
|
Cevap : Cemil Meriç KöşesiCemil Meriç |
Cevap : Cemil Meriç Köşesi |
01-23-2012 | #4 |
VANDETTA
|
Cevap : Cemil Meriç KöşesiCemil Meriç |
Cevap : Cemil Meriç Köşesi |
01-24-2012 | #5 |
VANDETTA
|
Cevap : Cemil Meriç KöşesiTanzimat’tan bu yana, Türk aydının alınyazısı iki kelimede düğümleniyordu Aldanmak ve aldatmak Genç nesiller Tanzimat’tan beri karşılaştıkları ihaneti görünce bir sığınak aradılar İslamiyet’i bilmiyorlardı ve tarihlerinden utandırılmışlardı Oysa dünyanın en büyük medeniyetini kurmuş bir ülkenin çocuklarıydık Genç nesiller masallarla avutulamazlardı artık Bu sahte batıcılıktan tiksinmişlerdi İkiye ayrıldılar; ülkenin mukaddeslerine sarılanlarla, sosyalizme gönül verenler Batının kelimeleriyle; sağcılar ve solcular Nesiller bu aldanışı kanlarıyla ödediler Cemil Meriç |
Cevap : Cemil Meriç Köşesi |
01-29-2012 | #6 |
VANDETTA
|
Cevap : Cemil Meriç KöşesiHepimiz gurbetteyiz Kökü mazide olmayan bir insan memleketine ve başka memleketlere yabancıdır Cemil Meriç |
Cevap : Cemil Meriç Köşesi |
02-01-2012 | #7 |
VANDETTA
|
Cevap : Cemil Meriç Köşesiİnananlar Kardeştir Bu ülkenin ırklarını, tek ırk, tek kalp, tek insan haline getiren İslamiyet olmuş Biyolojik bir vahdet değil bu Ne kanla ilgisi var, ne kafatasıyla Vahdetlerin en büyüğü, en mukaddesi İster siyah derili, ister sarı inananlar kardeştir Aynı şeyleri sevmek, aynı şeyler için yaşamak ve ölmek Türk’ü, Arap’ı, Arnavut’u düğüne koşar gibi gazaya koşturan bir inanç; gazaya, yani irşada Altı yüzyıl beraber ağlayıp, beraber gülmek Sonra bu muhteşem rüyayı korkunç bir kabusa kalbeden meşum bir salgın: maddecilik Tarihin dışına çıkan Anadolu, tarihin ve hayatın Heyhat, bu çöküşte kıyametlerin ihtişamı da yok, şiirsiz ve şikayetsiz Cemil Meriç |
Cevap : Cemil Meriç Köşesi |
02-05-2012 | #8 |
VANDETTA
|
Cevap : Cemil Meriç KöşesiTürk İslam medeniyeti ahlaka, feragate dayanan bir medeniyet Gerçekleştirdiği değerler edebiyattan da, felsefeden de, ilimden de muazzez Ben bu mazlum medeniyetin sesi olmak istiyorum Korumak istediğim şaheser; insanın kendisi Tarihine vecitle eğildiğim bu büyük, bu gerçek, bu mert insanı Osmanlı yaratmış ve yaşatmış Kendini tanımak irfanın ilk merhalesi Düşünenin görevi insanından kopan, tarihini unutan ve yolunu şaşıran aydınları irşada çalışmak; Kızmadan, usanmadan irşat Gerçek sanat ayırmaz birleştirir Cemil Meriç |
Cevap : Cemil Meriç Köşesi |
02-11-2012 | #10 |
VANDETTA
|
Cevap : Cemil Meriç KöşesiSemavi kitapların emri: “Öldürmeyeceksin” Hıristiyan Avrupa, en sefil çıkarları için dünyanın bütün Mandarenlerini öldürdü ve öldürmeye hazır Goethe: “Ya örs olacaksın, ya çekiç” diyor Şark, Sadi’den Gandi’ye kadar aksi kanaatte: “Yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanını akıtmaya değmez” Kim haklı? Cemil Meriç |
Cevap : Cemil Meriç Köşesi |
02-12-2012 | #11 |
VANDETTA
|
Cevap : Cemil Meriç KöşesiGünler nehir gibi akmıyor Nehrin serinliği var, sularında yıkanabilirsiniz, gümüş pullu balıklar yaşar koynunda nehrin… Hayata çiviliyiz kollarımızdan, zaaflarımızdan çiviliyiz Ve günler, çehrelerinde kamçıdan sert bir istihza Ve günler, bakışlarında hançer… birer birer geçiyor önümüzden kimi suratımıza tükürüyor durup, kimi tokatlıyor bizi Kim çözecek ellerimizi Tanrım? Kim çözecek? Günler kükreyerek geçen canavarlara benziyor, uluyarak geçen canavarlara… Gök karanlık, kulaklarımızda acı bir nârâ… Cemil Meriç |
Cevap : Cemil Meriç Köşesi |
02-14-2012 | #13 |
VANDETTA
|
Cevap : Cemil Meriç KöşesiÖnce zirve yani dev kent çöktü,sonra taşra,nihayet köySamimi bir imanın yerini ‘’bilimsel’’ bir dinsizlik yahut ölü bir metafizik aldıYaşlılara saygı yerine soğuk bir maddecilik,benim vatanım ve devletim yerine milletlerarası toplum (AB),güçlükle kazanılan haklar yerine tabii haklar;gerçek değerler yerine para ve mücerret değerler;halk yerine yığın,annelik yerine seks Emperyalizm,beynelmilelcilik,kuvvet ihtirası,sınıf kavgası… İşte medeniyetin meyveleri… Cemil Meriç |
Cevap : Cemil Meriç Köşesi |
02-17-2012 | #14 |
VANDETTA
|
Cevap : Cemil Meriç KöşesiAraftayız İrfanımızı maziye bağlayan köprüleri berhava ettik Düşünce yok artık Kinlerde, sevgilerde bir takım işaretlerin emrinde Aslında bugün içinde bulunduğumuz boşluk maziyi iyi tanımayışımızdan doğmaktadır Bu itibarla bizden öncekilerin neler düşündüklerini, neler tavsiye ettiklerini bilmek, yazdıklarını yeni harflere çevirmek, okumak, okutmak, tartışmak zorundayız! Neden bu şekilde düşünüyorlardı, nerelerde hata yapmışlardı? Çare? Zindanımızı yıkmak, mimarı ve işçisi cehaletimiz olan zindanı Önce kendimizi tanımalıyız Nasıl bir tarihin çocuklarıyız? Ne soran var ne bilen Birleşmek ve düşünmek zorundayız Bu zincirleri ne zaman kıracağız? Kendi kendimize vurduğumuz zincirleri Cemil Meriç |
Cevap : Cemil Meriç Köşesi |
02-21-2012 | #15 |
VANDETTA
|
Cevap : Cemil Meriç KöşesiŞato kiliseye dayanıyordu, kilise nass’a Batı’nın düşünce tarihi akılla naklin mücadelesi tarihi Nakil, imtiyazların kalesiydi Üçüncü sınıf, bu asırlık kaleyi aklın dinamitiyle tahrip etmedikçe hürriyete kavuşamazdı Hıristiyanlık, eski toprak köleleri için karanlık bir mahpesti, maddecilik vaat edilen toprak; din zilletti, dinsizlik haysiyet Burjuvazi iktidara geçer geçmez kiliseyle nikah tazeledi; kiliseyle yani nass’la İmtiyazlarını koruyacak bir hisardı nass Şimdi, aklın bayrağını omuzlamak yeni bir içtimai sınıfa düşüyordu, en yoksul, en kalabalık sınıfa Mekanist maddecilik, yükselen burjuvazinin kavga silahıydı; diyalektik materyalizm dördüncü sınıfın kavga silahı oldu Birincinin görevi feodaliteyi yıkmaktı, ikincinin kapitalizmi Din, Avrupa için bir afyondur, bütün ideolojiler gibi Avrupa’nın tarihi, bir sınıf kavgası tarihidir Osmanlı için şuurdur din, tesanüttür, sevgidir Osmanlı toplumu insan haysiyetine ve inanç birliğine dayanır Hegel belki haklı: tarih tezatlar içinde gelişir Osmanlı’nın tezadı Avrupa’dır Batı’da maddecilik batılın hisarlarını yıkan bir dinamit, hür düşüncenin dinamiti; Osmanlı İmparatorluğu’nda maddecilik bir kendi kendini tahrip cinneti Avrupa, Osmanlı ülkesine papaz ihraç eder Hıristiyanlığa davet için mi? Ne münasebet Tek emeli, Osmanlı’yı dinsizleştirmektir Dinsizleştirmek, yani etnik bir toz haline getirmek Bir kelimeyle: dinsizlik, Batı’nın yükselen sınıfları için ne kadar hayırlıysa, bizim için o kadar meşumdur; onlar için ilerleyiş, bizim için çözülüş ifade eder Cemil Meriç |
|